Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 295

    Razer BlackShark V2 Pro: Rekabet için yaratıldı

    Razer BlackShark V2 Pro, ilk etapta gücünü yansıtır tasarım detaylarına sahip. Sonrasında, sesleri berrak bir şekilde sunarken etraftaki gürültü faktörünü en aza indirgeyerek tamamen oyuna odaklı hareket etmenize yardımcı olabiliyor.

    Günümüzde rekabetçi online oyunların büyük bir pazar halini aldığını söylemek mümkün. Hem oyun geliştiricileri hem de oyuncular tarafında. PUBG’den tutun da Call of Duty’ye, Fortnite’a kadar pek çok rekabetçi oyun var pek çokları bu oyunlarla gecesini gündüze katıyor desek yeridir. Yine de, rekabet etmek için mutlaka profesyonel bir oyuncu olmanız gerekmiyor.

    Arkadaş grubunuzla ya da dünyanın farklı noktalarından karşılaştığınız oyuncularla da rekabete girebilir, zafer için heyecanlı mücadeleler verebilirsiniz. Tercihiniz ne olursa olsun, eğer bir “rekabet” amacı taşıyor ve tabii ki görsel kalitenin yanında işitsel detaylara önem veriyorsanız, güçlü bir ses sistemi, güçlü bir kulaklık da şarttır.

    Çoğu kez oyun deneyimlerimizin saatlerce sürdüğünü göz önüne alırsak, haliyle “konfor” faktörü de önemlidir. Razer, bu noktada da oyuncuları unutmuyor.

    Razer BlackShark V2 Pro

    320 gram ağırlıkta

    Kulaklarınızı tamamen sarabilen, kaliteli tasarım malzemesiyle uzun ömürlü kullanımı mümkün kılan bir kulaklık. En güzel taraflarından bir tanesi de kablosuz bağlantı sunuyor olması. Kablolardan kurtularak bir nevi özgürlüğünüzü ilan edebilirsiniz. Cihazı ister Bluetooth 5.2 bağlantı teknolojisiyle, isterseniz de kablosuz 2.4GHz bağlantı üzerinden kullanabilirsiniz.

    Böylece oyun aralarında mutfağa giderken ya da kapı çaldığında bakmak için ayağa kalktığınızda da kulaklığı çıkarmanız gerekmiyor. Bu basit gibi görünse de gerçekten kullanışlı ve keyifli bir detay.

    Razer BlackShark V2 Pro

    Razer BlackShark V2 Pro, beyaz renkte. İsterseniz siyah rengi de tercih edebilirsiniz. Beyaz, açıkçası siyaha kıyasla daha ferah ve ayrıcalık yaratan bir hava sunuyor. Tabii beyaz rengin kullanımında biraz daha dikkatli olmalısınız. Zira kolaylıkla kirlenebilir. Razer BlackShark V2 Pro’nun kafa bandı gayet rahat. Cihazın boyutlarını kafa ve kulak yapınıza göre ayarlayabiliyorsunuz. Kulak yastıkları da gayet yumuşak ve kulak şeklinize göre şekil alarak sizi rahat ettiriyor.

    Genellikle terletmediğini söyleyebiliriz, ama tabii sıcak havalarda saatlerce kullanım sonrasında terleme faktörü kaçınılmaz oluyor.

    Kulaklığın üzerinde ses seviyesini değiştirmek, mikrofonu açıp kapatmak ve ses profilini değiştirmek için fiziksel tuşlar yer alıyor. Tabii bu bir Bluetooth özellikli kulaklık. Yani isterseniz akıllı telefonunuza da bağlayabilir ve dış mekânlarda kullanabilirsiniz.

    Ürünün mikrofonu çıkarılıp takılabilir yapıda. Bu da dış mekân kullanımlarında elinizi rahatlatacak bir diğer unsur.

    Razer BlackShark V2 Pro

    Mikrofon demişken, bu kulaklıkta 100 Hz – 10 kHz frekans aralığı sunuluyor. Hassasiyet düzeyi ise -42 ± 3 dBV / PA, 1 kHz. Dolayısıyla ister oyun oynarken, isterseniz de internet üzerinden arkadaşlarınızla yapacağınız sohbetlerde sorun yaşamıyorsunuz.

    Ürün, gelişmiş pasif gürültü engelleme özelliğine sahip. Böylece dış sesler olabildiğince “dışarıda kalıyor” diyebiliriz. Duyduğunuz sesler, gayet tok ve sanki tam da kulağınızın dibindeymiş hissini verebiliyor.

    50mm Razer TriForce Titanium sürücüler

    Ek olarak, dijital THX Spatial Audio teknolojisi de sunuluyor. Bu sayede yalnızca oyun oynarken değil, aynı zamanda film izleme ve müzik dinleme gibi deneyimlerinizde de gelişmiş detaylar duyabiliyorsunuz. Ses ne taraftan, ne kadar uzaklıkta geliyor, tahmin yürütebiliyorsunuz.

    Müzik dinlerken enstrümanların birbirinden bağımsız ve anlaşılır detaylar sunabilmesi, anlaşılabilir vokallerin olması da tatmin edici diğer detaylar.

    Razer BlackShark V2 Pro

    Ürünün birden fazla farklı ses profiline sahip olduğundan söz etmiştik. Böylece o anki deneyimlerinize göre en iyi çözümü devreye alabiliyor ve en iyi deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Bunun için güncel Razer Synapse yazılımını kurmanızda yarar var.

    Cihazımız, beraberinde gelen kabloyla şarj oluyor ve tek şarj ile yaklaşık 70 saatlik deneyim sunabiliyor. Bu gerçekten etkileyici bir detay. Aceleniz mi var? Öyleyse kulaklığı 15 dakika şarj ederek yaklaşık 6 saatlik deneyim elde edebilirsiniz. Öte yandan, tabii ki kullanım profillerinize göre pil süresinde farklılıkların yaşanması muhtemel.

    Razer ürün ailesi hakkında detaylı bilgi ve satın almak için buraya tıklayın

    PUBG Neden En İyi Battle Royale Oyunu?

    İşte PUBG’nin “en iyinin en iyisi” olarak adlandırılmasının 9 nedeni!

    PUBG olarak da bilinen Player Unknown’s Battleground, 2017 yılında yılın oyunu kategorisinde ikinci sırada yer aldı. Yüz oyuncunun bir adaya düşmesiyle başlayan bir battle royale oyunu şeklinde özetlenebilir. Adaya indikten sonra oyuncular silahlar, zırhlar, silah eklentileri, cephane ve sağlık öğeleri için canlarının istediği kadar yağmalama yapar.

    Oyuncular kendilerini ‘daha iyi hale gelmek için’ donatmaya çalışırken, etraflarında devasa bir battle royale savaşı yaşanır ve siz de zirveye çıkmak için savaşmak zorundasınızdır.

    Macera ve adrenalin asla tükenmez…

    PUBG, gerçekçi ve sürekli gerilim dolu olmasıyla kendisini diğer tüm battle royale oyunlarından ayırdı. Peki neden türünün en iyisi? İşte yanıtlar…

    1. Uzun sürmesi

    Fortnite’ın aksine PUBG oyunları 10 dakika veya daha kısa sürede bitmez. Ölçeklendirmek için yanlış bölgeyi seçerseniz veya kötü bir stratejiniz varsa oyun 30 saniyede bitebilir elbette ama becerikliyseniz oyunu kazanmak yaklaşık 30 dakika, hatta daha uzun sürebilir. Daha uzun oyunları oynama yeteneği, oyunculara uzun vadeli stratejiler geliştirme ve hayata geçirme fırsatı verir. Strateji oluşturma fırsatına sahip olmak, PUBG’yi bu kadar çekici kılan en önemli noktalardan biridir.

    2. Her şeyi kullanabilirsiniz

    PUBG, oyunculara bir cip ile rakiplerinin üzerinden geçme yeteneği verir! Bu gerçek, PUBG’nin en iyi battle royale oyunu statüsünü haklı çıkarmak için yeterli değilse, oyunculara sunulan diğer çekici araç seçeneklerinden bazıları şöyle. PUBG’de aşağıdakiler de dahil olmak üzere birden fazla sürülebilir araç türü var:

    ·      Motosikletler

    ·      Cipler

    ·      Çöl araçları

    ·      Otomobiller

    ·      Minibüsler

    ·      Tekneler

    PUBG araçlarıyla ilgili en sevilen şeylerden biri de adayı hızlı bir şekilde geçmek için son derece kullanışlı olabilmeleri ve aynı zamanda kolayca yok edilebilmeleri. Bir araçla işiniz bittiğinde, bir sonraki kişi için artık kullanılamaz olduğundan emin olmak için onu havaya uçurabilir veya rakipler için ölümcül bir tuzağa dönüştürebilirsiniz. Bir aracı kullandıktan sonra devre dışı bırakmak aynı zamanda rakiplere büyük bir tuzak kurma fırsatını da beraberinde getirebilir. Deneyimli bir oyuncu, aracın iki veya üç lastiğine ateş ederek, birisinin aracı kullanmayı denemesini bekleyerek ve ardından dikkatleri dağılmışken onları pusuya düşürerek kolayca ölümcül tuzaklar kurabilir…


    3. Çoklu haritalar

    PUBG, oyuncuların çok farklı oyun tarzlarını kullanmasına olanak tanıyan birden fazla harita yayınladı. Bunu Fortnite ve diğerleri sağlayamadı. Örneğin Rusya Haritası…

    Orijinal bir haritaydı. Erangel haritası, Rusya’da ordu tarafından kontrol edilen hayali bir bölgeyi temel aldı. Seyrek kül bloklu binalar, açık alanlar ve küçük çiftlik evleriyle doluydu. Oynadığınız versiyona bağlı olarak, her seferinde hava durumu değişecekti. Peki harikulade ‘Çöl Haritası’na ne demeli?

    Miramar, oynanmak üzere yayınlanan ikinci haritaydı. Orta Amerika ve Meksika’nın bazı bölgeleri esas alındı. Son derece yoğun şehir alanları ve çöl kırsal alanlarıyla dolu. Arazi yeterince farklı olduğundan birçok haritada işe yarayan taktikler burada işe yaramıyordu. Ve Orman Haritası…

    Kod adı “Savage” olan Sanhok, Güneydoğu Asya ormanlarına, özellikle de Tayland ve Filipinler’deki ormanlara benziyor. Sanhok diğer haritaların yarısı kadar, ama ölümcül.

    4. Gerçekçi

    Oyunun gerçekçi grafikleri, fiziği, haritaları ve silahları var ve bunların hepsi oyuna aciliyet hissi katıyor. Aciliyet duygusu, kelimenin tam anlamıyla oyuna karşı samimi fiziksel tepkileri kışkırtıyor. Oynarken kalp atış hızınızın artması veya hafif terleme yaşamanız oldukça alışılagelmiş tepkiler. PUBG’nin gerçekçi niteliklerinin, Fortnite’ın karikatürize, abartılı tarzından daha çekici olduğuna yönelik kanı son derece yaygın.

    5. PUBG bağımlılık yapar!

    PUBG’deki yüksek gerilimin çekici yanları var. Her oyunu yalnızca bir kişinin (veya takımın) kazanacağı gerçeği, uzun maçlar, harika bir atış yapabilme veya inanılmaz bir strateji gerçekleştirebilme ihtimali, PUBG’yi inanılmaz derecede bağımlılık yapıcı hale getiriyor. Oyun her zaman heyecan verici ve teşvik edici. Uzun saatler boyu elinden bırakamıyor oyun severler. Üstelik herhangi bir yaş kategorisinden bağımsız, herkes onu seviyor.

    6. Oynamanın ve kazanmanın birçok yolu var

    Birinin PUBG oyununu kazanıp kazanmayacağını garanti edecek tek bir strateji tarzı yok ve oyunun taktikleri haritaya göre değişiyor. Bu silahlar için de geçerli. Fortnite’ta oyuncuların en kaliteli av tüfeğini almaları yeterli ve biraz da deneyimlilerse başarılı olurlar. PUBG ile en iyi silah duruma göre değişir. Biri yalnızca tek bir oyuncuyu öldürürken yağmalayıp zafere giden yola engel olabilir. Elbette çılgına dönmek de bir seçenek.

    7. Yağma, savaşa eğlenceli bir alternatif oluşturur

    PUBG’nin geniş haritasının dezavantajlarından biri de başka bir oyuncuyu görmeden önce 25 dakika oynayabilmeniz. Bunun güzel yanı, oyunculara mükemmel ekipmanı bulmaları ve yağma yapmaları için yeterli zamanı vermesi. PUBG’nin ölümcül silahları nadiren uygun eklentilerle birlikte gelir ve her zaman alınabilecek çok fazla ekipman veya aksesuar vardır. Yağmalamak için harcanan zaman, iyi harcanmış zamandır.

    8. Yüksek doğruluk

    PUBG’nin en iyi yanlarından biri silahların doğruluğu. Oyunların kökenleri göz önüne alındığında bu mantıklı. Her silah, özellikle eklentilerin çeşitliliği dikkate alındığında benzersiz bir şekilde davranır. Rüzgar, geri tepme, mesafe ve hava durumu da silahı etkileyebilir. Bu, oyuncunun her atıştan sonra yeniden ayarlama yapması gerektiği anlamına gelir. Her silahın yeniden yükleme hızları da farklı PUBG’de…

    PUBG yetenekli nişancılar için daha pratik bir oyun olabilir ve atış becerileri kesinlikle PUBG’yi ne kadar oynadığınıza bağlı. Sık sık oynayan oyuncular ile arada bir oynayan oyuncular arasında atış doğruluğu açısından bariz farklar göze çarpar, bu da daha sık oynamayı teşvik eder.

    9. Hem mobilde hem de konsolda harika!

    Aslına bakarsanız PUBG mobilde çalışmamalı. Özellikle mobil cihazlarda bazı konsol oyunlarından daha iyi çalışmaması gerek ama bir şekilde bunu başarıyor.

    Birinin mobil platformda ciddi bir FPS oynamayı seçmesi tuhaf görünüyor, ancak düzenli olarak oynuyorsunuz… Evde örneğin PS5’te oynayabileceğiniz harika bir yapımın mobil versiyonuna erişebilmek bir lütuf. Üstelik mobil oyun son derece basit. Daha ayrıntılı açıklamak gerekirse konsolda oynayabileceğiniz oyunun aynısı, ancak mobil cihazlarda biraz daha basit ilerler. Bu sayede çok daha geniş kesimlere hitap eder bu ikonik oyun.

     

    Ferhat Verdi – Newtech

     

    Acer Nitro 5 AN515-58, uygun fiyatıyla dikkat çekiyor

    Dizüstü oyun bilgisayarları son yıllarda uzun bir yol kat etti ve çeşitli bütçelere ve tercihlere uyacak daha fazla seçenek sunacak şekilde evrildi. Bu yazımızda fiyatı ve performansıyla dikkat çeken bir dizüstü oyun bilgisayarı olan Acer Nitro 5 AN515-58’e yakından bakacağız. Oldukça şık bir tasarıma sahip olan cihaz, dengeli ve yeterince güçlü konfigürasyonuyla günümüzün modern oyunlarını rahatça oynayabilmenizi sağlıyor. Oldukça verimli diyebileceğimiz soğutma sistemiyle yüksek yük altında dahi kararlı bir şekilde çalışmaya devam ediyor.  Şimdi cihaza birlikte yakından bakalım.

    Tasarım ve ekran

    Diğer Acer Nitro dizüstü oyun bilgisayarlarında olduğu gibi bu modelde de benzer tasarım çizgisini sürdürüyor. Yaklaşık 2,5 kg ağırlığında olan cihaz, sade ve modern bir tasarıma sahip. Havalandırma ve menteşe yapısıyla kendi tarzına sahip ve sağlam bir dizüstü bilgisayar görüntüsü veriyor. Piyasadaki en ince ya da en hafif cihaz değil ancak yanınızda kolayca taşıyabiliyor ve oyun keyfini gittiğiniz her yere taşıyabiliyorsunuz.

    Cihaz canlı renkler ve geniş görüntüleme açıları sunan 15,6 inç Full HD IPS ekrana sahip. 1080p çözünürlüğe sahip ekranın yenileme hızı 144 Hz. Net ve akıcı bir şekilde oyun oynayabiliyor ya da film veya dizi seyredebiliyorsunuz.

    Cihazın kasasında ağırlıklı olarak plastik kullanılmış ve çok fazla parmak izi kalmıyor. Kapağı oldukça sağlam görünen iki menteşe tutuyor. Kamera ekranın üst çerçevesinde yer alıyor ve çerçevenin ince yapısını bozmuyor. Cihazın klavyesinde çiklet bir yapı kullanılmış. Yumuşak bir basımı ver aradaki boşluklar yazımı kolaylaştırıyor. Klavye üzerinde yer alan tuş ile Nitrosense uygulaması açılabiliyor. Bu tuşu kullanarak klavye ışıklandırmasında özelleştirmeler yapılabiliyor. Dokunmatik yüzey iyi bir hassasiyete sahip, ancak çok büyük boyutlarda değil. Temel görevler için yeterli, ancak rahat çalışma için bence bir fare kullanmakta fayda var.

    Bağlantı seçenekleri

    Bağlantı seçeneklerine baktığımızda cihazın üzerinde yeterli miktarda bağlantı noktası bulunuyor. Cihazın sol tarafında ethernet ile birlikte USB 3.2 bağlantı noktası ve 3.5 mm’lik hoparlör/mikrofon girişi bulunuyor. Sağ tarafta ise iki adet USB 3.2 bağlantı noktası ve bildirim ışıkları bulunuyor. Cihazın arka kısmında ise HDMI çıkışı, aynı zamanda ekran bağlantısı için de kullanılan Type C bağlantı noktası bulunuyor. Güç girişi de cihazın arka kısmında yer alıyor. Kablosuz bağlantı açısından baktığımızda cihaz Bluetooth 5.2 standardını destekliyor. Yüksek hızlı internet bağlantısı için cihaz 802.11 a/b/g/n/ac/ax standardını destekliyor.

    Performans

    Donanım tarafına baktığımızda incelediğimiz bu model 12. Nesil Intel i5 işlemciyle (i5-12500H) işlemciyle geliyor. GPU’su ise GeForce RTX 4050. 16 GB bellek ve 512 GB SSD depolama alanına sahip cihazla güncel oyunlar rahatça oynanabiliyor ve yüksek yük altında dahi performansını koruyor. Cihaz maksimum 32 GB’a kadar bellek desteğine sahip, yani kullanıcılar dilerlerse belleği 32 GB’ye yükseltebiliyor. Benzer şekilde dileyen kullanıcılar depolama alanının yetersiz kalması durumunda SSD diski değiştirerek depolama alanını büyütebiliyor.

    Yazılım

    Cihaz Windows 11 işletim sistemiyle geliyor. Biraz önce kısaca değindiğimiz Nitrosense uygulaması, kullanıcıların bilgisayarın performansını kontrol altında tutmalarına olanak tanıyor. Kullanıcılar bu uygulama üzerinden fan kontrolünü yapabiliyor, bilgisayar performansını üç kademeli olarak ayarlayabiliyor ya da manuel olarak fan hızını değiştirebiliyorlar. Cihaz tek şarjla kullanıma bağlı olarak 3 ila 5 saat arası kullanım süresi sunuyor.

    Sonuç olarak Acer Nitro 5 AN515-58 giriş düzeyi uygun fiyatlı bir dizüstü oyun bilgisayarı arayışında olan kullanıcılar için ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor. Ürünü satın almak ya da ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

    Teknik Özellikler

    Donanım

    • İşlemci: Intel Core i5-12500H
    • Grafik kartı: RTX 4050
    • Ram: 16 GB
    • Depolama: 512 GB M.2 SSD

    Ekran

    • Ekran türü: LCD
    • Ekran Çözünürlüğü: 1920 x 1080
    • Standart Yenileme Hızı: 144 Hz

    Ağ ve İletişim

    • Kablosuz LAN Standart: IEEE 802.11 a/b/g/n/ac/ax
    • Ethernet Teknolojisi: Gigabit Ethernet
    • Bluetooth Standart: Bluetooth 5.2

     

     

     

     

     

    Instagram Reels Video İndirme İşlemi Nasıl Yapılır: Program Kullanmaya Gerek Yok!

    2020’deki tanıtımlarından bu yana Reels, Instagram’ın en popüler ve ilgi çekici içerik türlerinden biri haline geldi. Platform, Reels yayınlamayı markalara ve yaratıcılara değer kılarken, Instagram’ın algoritması video içeriğini tercih ediyor, bu da Reels’in geniş kitlelere ulaşma olasılığının statik Instagram gönderilerinden daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

    Kendinizi Instagram Reels’i indirmek isterken bulursanız, bunu yapmanıza izin verecek yerleşik bir özelliğin olmadığını fark edeceksiniz. Ancak endişelenmeyin, pek çok ilgili çözüm var. Diğer kullanıcıların Reel’lerini cihazınıza nasıl indireceğinizi öğrenmek için bizi okumaya devam edin.

    Instagram Reels’i indirebilir misiniz?

    Evet, Instagram Reels’i indirmek mümkün. Kendi Instagram Reels’lerinizi hesabınızdan akıllı telefonunuza kolayca indirebilirsiniz.

    Ancak başka birinin Instagram akışından içerik almak istiyorsanız ilgili bir çözüm kullanmanız gerekebilir. Daha önce Instagram’ın yerel araçlarını kullanarak diğer kullanıcıların herkese açık hesaplarından Reels indiremeseniz de, bu özelliği ABD merkezli kullanıcılar için sunmaya başladılar.

    Ancak Trükiye’de yaşıyorsanız veya bu özellik henüz kullanımınıza sunulmuyorsa, Reels’i indirmek için bu sınırlamayı aşmanın birkaç yolu var.

    Instagram Reels nasıl indirilir

    Diyelim ki bir süre önce Instagram Reels’te bir şey paylaştınız ve aynı görüntüyü yeni açılan bir TikTok hesabı için kullanmak veya LinkedIn takipçilerinizle paylaşmak istiyorsunuz. İşte cevabı…

    -Instagram’ı açın, hesabınıza gidin ve Makaralar sekmesine gidin.
    -Kaydetmek istediğiniz Makarayı bulun ve ardından videoyu tam ekran modunda açmak için üzerine dokunun.
    -Menüyü açmak için sağ alt köşedeki üç noktaya basın. Film Rulosuna Kaydet’e basın . Video otomatik olarak cihazınıza kaydedilecektir.

    iPhone’da Instagram Reels videoları nasıl indirilir?

    Yerel araca sahip olsanız da olmasanız da, Instagram Reels’i indirip kaydetmenin bazı kolay yollarını burada bulabilirsiniz.

    -Paylaş’a ( kağıt uçak simgesi ) ve ardından İndir’e dokunun . Reel, film rulonuza indirilmeye başlayacaktır.

    – Akışınızı kaydırırken beğendiğiniz bir video görürseniz, onu iPhone’unuza kaydetmenin bir yolu ekranınızı kaydetmektir. Ekranınızı kaydetmeye başlamak için Ayarlar’a gidin, Kontrol Merkezi’ne gidin ve ardından Dahil Edilen Kontroller’e Ekran Kaydı’nı ekleyin. Bu, özelliğe kontrol ekranınızdan (ana ekranınızın sağ üst köşesinden parmağınızı aşağı doğru kaydırdığınızda açılan ekran) kolayca erişilebilmesini sağlayacaktır:

    İşiniz bittiğinde Instagram uygulamasını başlatın, kaydetmek istediğiniz videoyu bulun ve oynatmasına izin verin. Buradan, Kontrol Merkezi’ne erişmek için ekranınızın üst kısmından aşağı doğru kaydırabilir, kayıt düğmesine basabilir ve ihtiyacınız olanı yakalayabilirsiniz. Apple’ın ekran kaydedicisi aynı zamanda ses de kaydediyor!

    Kaydı bitirdiğinizde yüksek kaliteli video otomatik olarak film rulonuza kaydedilecektir. Buradan videoyu ihtiyacınız olan uzunluğa göre kırpabileceksiniz.Reels

    Üçüncü taraf bir uygulama kullanabilirsiniz

    Ekranınızı kaydetmek, kolayca video çekmenizi sağlarken, üçüncü taraf uygulamaları kullanmak, istediğiniz içeriği hızlı bir şekilde cihazınıza kaydetmeniz için en iyi seçenek olabilir. İOS için popüler seçenekler arasında Snapinsta ve InSaver bulunuyor.

    SaveInsta sitesi ile indirmek istediğimiz Instgaram gönderisini, video ve fotoğraf fark etmeksizin, bir reklam izleyerek indirebilirsiniz.Reels

    snapinsta.app sietsine girerek ilgili Reels videosunun bağlantısını yapıştırarak videonun indirme bağlantısını alabilirsiniz. Ancak bu tür siteleri kullanırken güvenilir ve güvenlik açısından endişeli olmamanız önemlidir.

    Android’de Instagram Reels nasıl indirilir?

    Reels’i Instagram’dan Android cihazınıza indirmenize izin veren üç basit çözüm var.

    -Instagram’ın yerleşik aracını kullanabilirsiniz. Paylaş’a ( kağıt uçak simgesi ) ve ardından İndir’e dokunun . Reel, film rulonuza indirilmeye başlayacaktır.

    -Ekranınızı kaydedin

    Yerleşik araca sahip değilseniz ekranınızdan video kaydedebilirsiniz. Tek yapmanız gereken, ekranınızın üst kısmından Ekran Kaydı düğmesini aşağı doğru kaydırmak, kaydetmek istediğiniz Reel’e gitmek ve telefonunuzun işlemi gerçekleştirmesine izin vermek.Reels

    Görüntüyü güvence altına aldıktan sonra tek yapmanız gereken Fotoğraflar uygulamasına gidip Kitaplık’a dokunmak ve ardından Filmler’e gitmek . Orada kaydınızı bulacaksınız. Yalnızca Reel görüntülerini içerecek şekilde kırpabilirsiniz.

    -Tabii ki yukarıda verdiğimiz üçüncü taraf uygulamalarını da kullanabilirsiniz. Bunlar arasında Snapinsta ve InSaver bulunuyor.

    Buzdolabı satın almadan önce bilmeniz gerekenler

    Buzdolabı, gıdaları güvenle saklamak için kullandığımız ve günümüzde artık vazgeçilmez hale gelen araçlardan. Farklı fonksiyonlara sahip ve yine farklı marka ve modellerle karşımıza çıkan buzdolabı seçimi çok önemli. Yanlış bir karar, ihtiyaç duyduğumuz fonksiyonlara sahip olmayan bir cihazla uzun yıllar geçirmemize neden olabilir. Bu yazıda buzdolabı satın almadan önce dikkat etmeniz gereken noktalara değineceğim.

    Buzdolabı

    Ev için mi yazlık için mi?

    Buzdolabı satın almadan önce, neye ihtiyacımız olduğuna karar vermemiz gerekir. Ev, yazlık ya da ofis için mi satın alacağımıza göre, seçeceğimiz ürünün niteliği değişiklik gösterecektir. Bu aşamada, ihtiyacımız olan buzdolabının boyutu ve kapasitesine karar vermemiz gerekir. Ailede kaç kişi yaşadığı bu noktada size bir fikir verebilir. Doğal olarak kalabalık aileler için daha geniş bir buzdolabı satın almak, ileride sıkıntı yaşanmasının önüne geçecektir.

    Buzdolabı

    Enerji verimliliği için A+++ sınıfı

    24 saat çalışan cihazlar oldukları için, buzdolabında enerji verimliliği konusu çok önemlidir. Enerji tüketimi sınıflandırmalarına tabi olan buzdolaplarını satın almadan önce bu konuda da bilgi sahibi olmalısınız. Enerji tüketimi konusunda en verimli olan buzdolapları A+++ sınıfıdır. Satın alacağınız buzdolabının özellikleri arasında enerji sınıfı özelliklerini görebilir ve buna göre karar verebilirsiniz.

    Buzdolabı

    Çift kapılı mı, tek kapılı mı?

    Çift ya da tek kapılı modeller arasından seçim yapmanız ve hangisinin size uygun olduğuna karar vermeniz gerekir. Çift kapılı modeller daha fazla depolama alanı sağlarken, tek kapılı modeller enerji verimlidir. Bu arada altta dondurucusu altta ve üstte olan modeller vardır. Hangisi size uygunsa buna göre seçim yapabilirsiniz.

    Buzdolabı

    Buzdolabı modellerini buradan inceleyin

    Satın almak istediğiniz buzdolabı için MediaMarkt size zengin seçenekler sunuyor. İhtiyaç duyduğunuz modeli, kısa bir incelemeden sonra kolaylıkla bulabilirsiniz. Buzdolabı modelleri genel olarak şöyle kategorize edilmiştir:

    Buzdolabı

    Öne çıkan dört buzdolabı modeli

    Bu noktada öne çıkan şu üç buzdolabı modelini tavsiye edebilirim. Bunlar; BOSCH KGN86AID2N, SIEMENS KG86NAID2N, ELECTROLUX LNT5ME32U1 ve ALTUS AL 365.

    MediaMarkt’ın internet mağazasında satışa sunulan tüm buzdolabı modellerini buradan inceleyebilirsiniz. Konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıdan yorum bırakarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede


    MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

    Kablosuz kulaklık alırken bu özellikleri arayın

    Kombi seçimi yaparken gözetmeniz gereken noktalar

    Fotoğraf makinesi satın alırken dikkat etmeniz gerekenler

    Marvel’s Spider-Man 2 inceleme

    0

    Daha büyük aksiyon, daha fazla içerik ve daha büyük bir dünya sunan Marvel’s Spider-Man 2 inceleme konuğumuz!

    Süper kahramanlar arasında en sevdiğim karakter olan Spider-Man, yeni oyunu ile bizlere macerayı yeni bir dinamikle sunmayı hedefliyor. Bildiğiniz gibi ilk oyun ve arkasından gelen Miles Morales hikayesi ile oldukça eğlenceli zamanlar geçirmiştik. Hem PlayStation hem de PC kullanıcıları bu deneyimi yaşadılar. Özellikle PC’de muazzam bir performans ile bu türün neden keyifli olduğunu görme şansına eriştik. Devasa bir şehirde oradan oraya ağ atıp salınarak gezinme, yeri geldiğinde görev yapma ve anlık olaylara müdahale etme gibi şehsin süper kahramanı sıfatına uygun ne varsa gerçekleştirmiştik.

    Şimdi artık Marvel’s Spider-Man 2 ile yeni bir serüvene çıkma vakti. Bu defa tek başımıza da değiliz! Peter Parker ve Miles Morales yan yana, sırt sırta kötü adamlarla mücadele etme aşamasında hikayede yerini alıyor. Bize de bu heyecanı deneyimlemek kalıyor.

    Bir önceki oyun ve DLC’ye göre çok daha hızlı bir şekilde şehrin içine fırlatılıyoruz ve aksiyon kovayla üzerimize dökülüyor. Süper kahraman oyunlarının bu şekilde hızlı başlayanlarını seviyorum. Hikayesine, konusuna, olayların arkaplanına hakim olacağız derken beni aksiyondan kopartan yapımları oldum olası sevemedim. Oyunun başında biraz hikayeyi anlatırken Marvel’s Spider-Man 2’den de sıkılabilecek dostlarımız olabilir. Lakin genel akışa hakim olmadan oyundan alabileceğiniz keyif de sınırlı malum.

    Hikayenin gidişatı olarak kimlerin ortaya çıktığını, nelerle baş ettiğinizi kendiniz deneyimlemeniz adına söylemeyeceğim. Lakin gördükçe heyecanlanacağınız, bazı noktalarda flashback’ler yaşayacağınız anlar olacak. Bir devam oyununun en güzel yanı zaten bu değil midir? Eski sevgil.. pardon dostlar ile karşılaşmak 🙂

    Yeni hareketler, yeni araç gereçler, yeni kostümler ve yeni bir macera! Tepeden tırnağa bir süper kahraman oyunu olarak sunması gereken her noktayı istisnasız sağlayan Marvel’s Spider-Man 2 ile ilk oyun ve DLC’nin hemen arkasından yakın bir zaman diliminde aksiyona başlıyoruz. İki farklı karakter, Peter Parker ve Miles Morales için ayrı ayrı deneyimler görebileceksiniz.

    İki karakterinde suit’leri birbirinden ayrı. Yetenek ağaçları kendi tarzlarına göre farklı. İki karakter için ortak yetenek ağacı da mevcut. Aynı şekilde iki karakter için ability olarak kullanabileceğiniz güçlerinizde birbirinden farklı. Bu kadar farklılıklara rağmen aynı şehirde olmanın getirdiği bazı avantajlar da oluyor. Bazen ana görev haricinde şehirde kötü adamları döverken diğer karakter ile karşılaşabiliyorsunuz. Peter Parker olarak aksiyondaysanız bir anda dövüşün ortasından Miles Morales uçarak geçip 1-2 düşmanı sakatlayarak yoluna devam edebiliyor. Hoş bir karşılaşma oluyor. Peter ve Miles oyun içinde gördüğüm sinerjileri açısından (önceki oyun ve DLC ile bu kadar fark etmemiştim yan yana deneyimlemediğim için) üst jenerasyon – alt jenerasyon sinerjisi taşıyor. Ben şahsen Peter’a daha yakınım. Onunla büyüdüğüm için Miles’ın varlığı beni cezbetmiyor. Fakat Peter’ı bizim kadar bilmeyen ve Miles’ı kendine daha yakın hisseden oyuncuların olduğuna da çok net eminim ama ispat edemem.

    Genel akıcılık, ana görevler, yan görevler derken koskoca bir aksiyonda kayboluyorsunuz. Hikayeden ve görev serilerinden önceki oyun çizgisinde bir beklentim vardı açıkçası. Daha iyisi elbette daha iyi sonuç verir lakin önceki oyundan aşağı düşmesin istiyordum. Aynı çizgide hatta zaman zaman daha bile yukarısında kaldığını söyleyebilirim. Önceki oyunlardaki gibi yapabileceğiniz değişik aksiyonlar ile şehirde tur atmak yine kendinizi çok iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Spider-Man olup elinize kahvenizi alıp kulağınıza müzik açtığınız, New York şehrini bir binanın üzerinden izleyerek müzik dinleyebildiğiniz kaç tane oyun var ki? Bunun keyfini çıkarın.

    Oynanış ve akıcılık açısından ilk oyununda üzerine çıkmayı başaran Marvel’s Spider-Man 2 yeni dövüş komboları, yeni özellikler ve farklılıklar ile aklımızı başımızdan alıyor. Bir Gamepad ile ne kadar “smooth” bir şekilde şehirde tık-tık süzülebilirsiniz sorusuna yanıt olmalarını bir kenara bırakıp artık yeni araçlarla, yeni kombolar ve hareketlerle çeşitlenen bir silsile oluşturmuşlar. Bu aşamada yeni yeteneklerden gerilme ve kendini fırlatma, binalardaki sapanlar, hava akımları ve Wingsuit ile oyun cidden daha başka bir hale bürünmüş. Mesafeler uzadığı ve alan genişlediği için bir yerden sonra şehirde ilerlemek güzel ama sıkıcı olmaması adına iyi fikir olmuş. Wingsuit’e alışana kadar binalara çarpmanız garanti.

    Düşmanları döverek elde ettiğimiz birikimleri ister can doldurmaya isterseniz kombolara harcayabildiğimiz noktada artık çeşitli araçlar ve bitirici aksiyonlar için kullanmanın yolunu da böylece keşfediyoruz. Artık bu noktada düşman saldırılarından kaçmaktan başka onlar için Parry seçeneğimiz de var. Bazı saldırılardan kaçamadığımız ve bize oldukça iyi hasar verecek bu durumlarda Parry atarak kurtulma şansımız var. Yeni yetenekler, araçlar ve parry sistemi ile tüm dövüşlerin, Boss dövüşleri dahil daha bir aksiyon dozu yüksek kaosa sahip olduğunu söyleyebilirim.

    PlayStation 5 üzerinde deneyimleyebildiğimiz Marvel’s Spider-Man 2 cihazın tüm gücünü kullanıyor ve oldukça iyi bir sonuç veriyor. Fidelity / Performance isminde 2 farklı mod ile 4K 30 FPS ya da 60 FPS olarak oyunu oynayabiliyorsunuz. Fidelity adından da anlaşılabileceği gibi çok daha iyi bir grafik deneyim sunuyor. Performance modu ise hızlı aksiyonları 60 FPS olarak müthiş derecede akıcı ve smooth bir yapıya çevirmek için hizmete sunulmuş. Ben iki modu da deneyip Fidelity ile devam ettim. Daha iyi grafikler ve tatmin edici bir akıcılık ile 30 FPS gayet güzel duruyor.

    İlk oyun ve DLC ile yakalanan tüm iyi grafik tabanlı fikirlerin ve yapının korunarak daha yi hale getirilmesi üzerine de Marvel’s Spider-Man 2 tarafında inşa edilmesi ile eskide dair iyi bildiğiniz ne varsa daha fazla güzel görsel deneyim ile karşılaşacağınız bir yapım karşımızda çıkmış. Şehrin olağana yakın yaşama hissi verebilmesi, bazen bir elektrik direğinin üzerine durup Times meydanını izleme sebebim olmuştu.

    Her şeyiyle birlikte yaklaşık 30 saat ve üzerinde bir deneyim sunmayı hedefleyen, ana görevleri, keyifli yan görevleri, yeni içerikleri ve bol aksiyonu ile Marvel’s Spider-Man 2 arşivlik bir oyun olmuş. Süper kahraman oyunlarını sevenler için önerilir.

    Teknolojiyle Daha Etkili Çalışma ve Zaman Yönetimi

    0

    Günümüz iş dünyası hızla değişiyor ve teknolojinin etkisi her zamankinden daha fazla hissediliyor. İşte verimliliği artırmak ve zamanı daha etkili bir şekilde yönetmek için teknoloji büyük bir yardımcı olabilir.

    Çalışırken teknolojiyi daha etkin kullanmak ve zamanı doğru yönetmek büyük önem taşır çünkü verimliliği artırır ve başarıyı teşvik eder. Doğru teknoloji kullanımı ayrıca, görevleri daha hızlı ve daha etkili bir şekilde tamamlamanızı sağlar. Otomasyon araçları ve dijital iş akışları sayesinde iş süreçleri optimize edilir, böylece daha fazla işi daha kısa sürede gerçekleştirebilirsiniz. Bu, iş performansınızı artırırken aynı zamanda iş yerinde daha fazla görevi üstlenmenize olanak tanır.

    Ayrıca, doğru zaman yönetimi, stresi azaltır ve iş ve özel yaşam dengesini sürdürmenize yardımcı olur. Teknoloji, görevlerinizi düzenlemenize, takip etmenize ve önceliklendirmenize yardımcı olur. Dijital takvimler, zaman yönetimi uygulamaları ve proje yönetim araçları, işlerinizi daha etkili bir şekilde planlamanıza ve daha fazla kontrole sahip olmanıza olanak tanır. Özetle, teknolojiyi daha etkin bir şekilde kullanmak ve zamanı doğru yönetmek, iş ve kişisel hayatınızın başarılı bir şekilde dengelemesine ve daha fazla verimliliğe ulaşmanıza yardımcı olur. İşte teknolojiyi kullanarak daha etkili bir çalışma ve zaman yönetimi için bazı ipuçları:

    Dijital Takvim Kullanımı: Dijital takvimler, iş toplantıları, görevler, hatırlatıcılar ve diğer önemli etkinlikleri düzenlemenin harika bir yoludur. Google Takvim, Outlook ve diğer takvim uygulamaları sayesinde tüm iş akışınızı bir araya getirebilir ve daha iyi planlama yapabilirsiniz. Bu takvimler ayrıca diğer insanlarla kolayca paylaşılabilir, böylece ekip üyeleri işbirliği yapabilir.
    Proje Yönetim Araçları: İş yerinde projeleri yönetmek için kullanabileceğiniz birçok dijital araç bulunmaktadır. Örneğin, Trello, Asana veya Jira gibi projeleri izlemek ve işbirliği yapmak için kullanabileceğiniz araçlar, iş süreçlerinizi daha etkili hale getirebilir.
    E-posta Yönetimi: E-postalar, işyerindeki önemli bir iletişim aracıdır, ancak zamanınızı tüketebilirler. E-posta istilasını azaltmak için e-posta filtreleri, etiketler ve klasörler kullanabilirsiniz. Ayrıca, belirli zaman dilimlerinde e-postalarınıza yanıt vermek için zaman ayırmak, e-posta kontrolünü sık sık yapma ihtiyacını azaltabilir.
    Uygulama ve Araçlar: İşinizi daha iyi yapmanıza yardımcı olacak bir dizi uygulama ve araç bulunmaktadır. Örneğin, not alma uygulamaları (Evernote, OneNote), dosya paylaşım ve depolama servisleri (Dropbox, Google Drive), iletişim araçları (Slack, Microsoft Teams) iş süreçlerinizi hızlandırabilir.
    Zaman Yönetimi Araçları: Zaman yönetimi uygulamaları, günlük görevlerinizi ve hedeflerinizi izlemek için kullanışlıdır. Bu tür araçlar size işinizi daha iyi önceliklendirmeniz ve zamanınızı daha verimli bir şekilde kullanmanız konusunda yardımcı olabilir.
    Teknoloji Molası Verme: Sürekli olarak bilgisayar başında veya akıllı telefonlarla çalışmak, verimliliğinizi azaltabilir ve stres seviyelerinizi artırabilir. Düzenli aralıklarla teknolojik mola vermek, kafa dinlemek ve tazelenmek için önemlidir. Bu mola sırasında doğaya çıkabilir, meditasyon yapabilir veya fiziksel aktivitelerde bulunabilirsiniz.
    Eğitim ve Kendini Geliştirme: Teknoloji hızla değişiyor, bu nedenle yeni beceriler öğrenmek ve kendinizi geliştirmek önemlidir. Online eğitim platformları, web seminerleri ve diğer kaynaklar aracılığıyla kendinizi güncel tutabilirsiniz.
    Uzaktan Çalışma Araçları: Daha fazla şirket, uzaktan çalışma seçenekleri sunuyor. Uzaktan çalışma teknolojilerini etkili bir şekilde kullanmak, iş ve özel yaşam dengenizi daha iyi korumanıza yardımcı olabilir.

    Sonuç olarak, teknoloji iş dünyasında daha etkili çalışma ve zaman yönetimi için güçlü bir araçtır. Ancak, bu araçları doğru bir şekilde kullanmak ve aşırıya kaçmamak önemlidir. Dijital cihazlar ve uygulamalar, verimliliği artırmanıza yardımcı olabilir, ancak aynı zamanda dikkatinizi dağıtabilir. Dolayısıyla, teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanarak iş süreçlerinizi daha iyi yönetebilir ve daha fazla başarı elde edebilirsiniz.

    Windows 11 Copilot Neler Sunuyor?

          Microsoft’un yapay zeka destekli yaratıcı asistanı Copilot, Windows 11 işletim sistemi için heyecan verici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Microsoft, yeni özellikler ve daha kullanıcı dostu bir deneyim sunmak amacıyla Copilot’ı Windows 11’in merkezine yerleştiriyor. Bu önemli adım, Microsoft’un, yapay zekayı günlük bilgi işleme süreçlerimizin ayrılmaz bir parçası haline getirme vizyonunun bir parçasını oluşturuyor. Bu haftaki ” Windows 11 Copilot Neler Sunuyor? ” başlıklı yazımda, Windows 11 işletim sisteminde yapay zeka ile neler yapılabileceği konusunda bilgi vereceğim.

    Copilot ile neler amaçlanıyor?

          Copilot, Microsoft’un sürekli olarak gelişen ve değişen teknolojilere uyum sağlama taahhüdünün bir parçası olarak görülüyor. Copilot, kullanıcılara metinleri özetleme, tek bir görüntüye dayalı alışveriş yapma ve Outlook aracılığıyla kişisel tarzlarına uygun e-postalar yazma gibi yeni yetenekler sunuyor.

          Bu  özellik, Windows 11 kullanıcılarının günlük yaşamlarını daha da kolaylaştırmayı amaçlıyor. Metin özetleme özelliği, kullanıcıların uzun makaleleri veya belgeleri hızlıca özetleyerek temel bilgilere hızlıca erişmelerine yardımcı oluyor. Tek bir görüntüye dayalı alışveriş yapma seçeneği, çevrimiçi alışveriş deneyimini değiştireceğe benziyor. Kullanıcılar artık beğendikleri bir ürünün resmini yükleyerek benzer ürünleri keşfedebiliyor.

         “Sounds Like Me” adlı yeni özellik, Outlook’un kullanıcılar için e-postalar yazarken kişisel yazım tarzlarını yansıtmasına olanak tanıyor. Bu, iletişim kurma sürecini daha kişiselleştirilmiş ve etkili hale getiriyor. Benzer özelliklerin Google Lens gibi rakip yapay zeka platformlarında zaten bulunması, Copilot’ın inovasyon ve kullanıcı odaklılık konusundaki liderliğini gösteriyor.

          Copilot, Windows 11 kullanıcılarının yapay zekayı yaratıcı bir şekilde kullanmalarına olanak tanıyan başka bir özellik sunuyor. Örneğin, Spotify çalma listeleri oluşturma yeteneği, kullanıcılara müzik deneyimlerini daha da kişiselleştirmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca, fotoğraflardaki arka planı bulanıklaştırma özelliği, kullanıcıların fotoğraflarını daha profesyonel hale getirmelerine yardımcı oluyor.

          Ayrıca, Windows Ink Anywhere adlı özellik, kullanıcıların Windows 11’deki herhangi bir metin kutusuna yazı yazmalarına ve bu metni Copilot için bir başlangıç noktası olarak kullanmalarına olanak tanıyor. Bu, metin girişi sürecini daha sezgisel hale getirerek, kullanıcıların daha hızlı not almalarına olanak sağlıyor.

          Microsoft, Copilot’ın kullanımını daha da kolaylaştırmak için görev çubuğundan veya ” Windows ve C “ tuşlarına basarak erişim sağlama seçeneği sunuyor. Bu, kullanıcıların Copilot’ı daha hızlı açmalarını ve ondan yardım almalarını kolaylaştırıyor.

          Diğer taraftan, Microsoft’un Copilot hakkında yaptığı açıklamada, uygulamanın kullanıcıların kişisel verilerine erişim sağlayabileceğine de dikkat çekiyor. Örneğin, Copilot, bir kullanıcının yaklaşan bir uçuşla ilgili bilgi aramasını gerçekleştirdiğinde, kullanıcının metin mesajlarına ve Bing arama geçmişine erişerek gerekli bilgilere ulaşabiliyor.

          Copilot, Windows 11 kullanıcılarına daha güçlü bir yapay zeka deneyimi sunma konusundaki Microsoft’un kararlılığını yansıtıyor. Windows 11 kullanıcıları, Copilot ile daha fazla işlevselliğe ve kişiselleştirilmiş yardıma erişebiliyor.

          Sonuç olarak, Microsoft’un Copilot’u, Windows 11’in kullanıcı dostu bir yapay zeka deneyimi sunma taahhüdünü gösteriyor. Windows 11’i daha akıllı ve kişiselleştirilmiş bir işletim sistemi haline getirecek ve kullanıcıların günlük görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. Bu, Microsoft’un teknoloji dünyasındaki liderliğini sürdürdüğünü ve kullanıcıların beklentilerini aşmayı hedeflediğini gösteriyor. Copilot’ın kullanıcılar için sunduğu yenilikler, yapay zekanın günlük yaşamımızdaki önemini ve etkisini bir kez daha gösteriyor.

          x takip için @salihertugrul  YouTube kanalım 

    Xiaomi bombayı patlattı! İşte HyperOS alacak tüm Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri

    Xiaomi CEO’su Lei Jun, geçtiğimiz günlerde Android işletim sistemi üzerine geliştirdikleri MIUI yerine gelecek HyperOS arayüzünü duyurdu. İlk bakışta arayüzde çok büyük değişiklikler göremesek de arka planda birçok yenilik olduğunu biliyoruz.

    HyperOS alacak tüm Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri

    Tüm Xiaomi, POCO ve Redmi kullanıcıları HyperOS için beklemeye geçti. Özellikle bu yeni arayüz sayesinde daha uzun yıllar güncelleme desteği sunulabileceği ve optimizasyon açısından daha gelişmiş olacağı yönündeki sızıntılar şimdiden heyecanlandırmaya yetti.
    Üstelik hangi cihazların bu güncellemeyi alacağı da sızdı. Tabii listenin Xiaomi tarafından henüz kabul edilmediğini ve nihai paylaşımda sürümü destekleyecek cihaz sayısının artabileceği bilgisini de verelim. İşte HyperOS alacak tüm Xiaomi, POCO ve Redmi modelleri…

    HyperOS alacak Xiaomi modelleri

    • Xiaomi 14 (yüklü gelecek)
    • Xiaomi 13T Pro
    • Xiaomi 13T
    • Xiaomi 13 Ultra
    • Xiaomi 13 Pro
    • Xiaomi 13
    • Xiaomi 13 Lite
    • Xiaomi 12T Pro
    • Xiaomi 12T
    • Xiaomi 12 Lite 5G
    • Xiaomi 12S Ultra
    • Xiaomi 12S Pro
    • Xiaomi 12S
    • Xiaomi 12 Pro Dimensity
    • Xiaomi 12 Pro
    • Xiaomi 12
    • Xiaomi 12X
    • Xiaomi 11T Pro
    • Xiaomi 11T
    • Xiaomi 11 Ultra
    • Xiaomi 11 Pro
    • Xiaomi 11
    • Xiaomi Mi 11X
    • Xiaomi Mi 11X Pro
    • Xiaomi Mi 11i
    • Xiaomi 11i / 11i Hypercharge
    • Xiaomi 11 Lite 4G
    • Xiaomi 11 Lite 5G NE
    • Xiaomi 11 Lite 5G
    • Xiaomi 10S
    • Xiaomi MIX FOLD
    • Xiaomi MIX FOLD 2
    • Xiaomi MIX FOLD 3
    • Xiaomi MIX 4
    • Xiaomi Civi
    • Xiaomi Civi 1S
    • Xiaomi Civi 2
    • Xiaomi Civi 3
    • Xiaomi Pad 6 / Pro / Max
    • Xiaomi Pad 5
    • Xiaomi Pad 5 Pro 5G / Pad 5 Pro Wi-Fi
    POCO ve Redmi modelleri için diğer sayfaya geçiniz.

    iOS 17 ile gelen 5 dikkat çeken özellik

    Telefonların gerçek manada akıllı telefona evrimleşme süreci 2007’de ilk iPhone’un ortaya çıkmasıyla başladı. Steve Jobs’ın elindeki iPhone, o dönem için bir devrim niteliğinde yenilikti ancak o anın önemini yıllar geçtikçe daha iyi anladık. O günden bu yana pek çok yeni iPhone modeli ortaya çıktı ve iPhone’ları iPhone yapan da hiç şüphesiz yazılım yani iOS oldu. iOS, o günden bu yana yenilenmeye devam etti ve bugün iOS 17 elimizin altında.

    iOS 17’ye geçmeli miyim?

    iOS 17 güncellemesinin yayınlandığı günden bu yana bazı minik kusurları var ve her gün kullanıcılar bu sorunları internette rapor ediliyor. Apple bu şikayetlere ve noksanlıklara kulak vererek minik minik güncellemeler yayınlıyor. Son olarak yayınlanan iOS 17.0.3 güncellemesi de iPhone 15’lerdeki aşırı ısınma sorununa yönelik olarak geliştirildi ve bu güncellemenin ısınma sorununu çözdüğü rapor edildi.

    Özetle iOS 17’ye geçmenizden yana bir sorun yok. Ancak geçmeden önce yedeğinizi aldığınıza emin olun.

    iPhone’umu iOS 17’ye nasıl güncellerim?

    Genel bir kural olarak, telefonunuzu tamamen yedeklemediğiniz sürece yeni bir işletim sistemi yüklemeyin. Bir iCloud yedeklemesi yapabilir veya telefonunuzu bir bilgisayara bağlayıp Finder uygulamasını kullanarak yedekleme yapabilirsiniz. En azından, fotoğraflarınız gibi en değerli dosyalarınızın ikinci bir konuma kaydedildiğinden emin olmakta yarar var.

    iOS 17’yi yüklemek için Ayarlar → Genel → Yazılım Güncelleme bölümüne gidin. En iyi sonucu almak için cihazınızın bir WiFi ağında, şarjda ve prize takılı olduğundan emin olun. Güncelleme indirildikten sonra aygıtın yeniden başlatılması için biraz beklemeniz gerekecek, bu nedenle iPhone’unuza fazla ihtiyaç duymadığınız bir anda bu işlemi yapın.

    NameDrop

    Bu özellik için geç bile kalındı. Eskiden Bump adında, akıllı telefonlarınıza dokunarak kişi bilgilerini aktarmanızı sağlayan bir uygulama vardı. Google bu uygulamayı 2013 yılında satın aldı ve o zamandan beri numaralarımızı insanların telefonlarına elle giriyoruz. NameDrop iPhone’un yakın alan iletişimi ya da NFC özelliklerini kullanarak tıpkı bir latte için ödeme yapar gibi iletişim bilgilerinizi aktarmanızı sağlıyor. Telefonunuzun üst kısmını başka bir aygıtın üzerine getirdiğinizde bilgileriniz hızlıca karşı tarafa aktarılıyor. Bu özellik Apple Watch’larla da çalışıyor. NameDrop, aslında yeni AirDrop yükseltmesindeki değişikliklerden sadece biri.

    Otomatik Düzeltme

    iOS 17’deki bir diğer önemli değişiklik ise, Apple’ın nihayet söylemek istediklerinizi söylemenize izin vereceğini söylediği büyük bir otomatik düzeltme yenilemesi. Makine öğreniminden güç alan yeni otomatik düzeltme sistemi, yazma şeklinizden öğreniyor, hataları düzeltmeyi kolaylaştırıyor ve hatta siz yazarken kelime ve cümlelerinizi otomatik olarak dolduruyor. Apple, dikte özelliğinin de “daha da doğru olması için” yeni bir konuşma tanıma modeliyle geliştirildiğini söylüyor.

    Bekleme Modu

    StandBy yani Bekleme Modu, bu yıl iPhone kullanıcıları için en önemli değişikliklerden biri. iPhone’unuzu yatay olarak şarj cihazına yerleştirdiğinizde, saat, takvim, alarmlar ve daha fazlası gibi şeyler için göz atılabilir widget’lar içeren yeni bir özel akıllı ekran tarzı arayüz ortaya çıkıyor.

    Sesli Mesaj ve deşifre özelliği

    Herhangi bir nedenle size gönderilen sesli mesajları dinleyemiyorsanız veya sadece ne hakkında olduğunu görmek için ekranınıza bakmak istiyorsanız, yeni otomatik deşifre seçeneği kullanışlı bir yol. Birisi size iOS 17’de sesli mesaj gönderdiğinde, mesajın altında bir metin deşifresi yer alıyor. Oynat tuşuna basmak zorunda değilsiniz. Bunun yerine deşifreyi okuyabilirsiniz.

    FaceTime

    FaceTime artık hem sesli hem de görüntülü mesajları destekliyor, böylece bir aramayı açmazsanız, diğer uçtaki kişi sizin için bir video kaydı veya sesli bir mesaj bırakabiliyor. FaceTime ayrıca kalpler, balonlar, havai fişekler, lazer ışınları ve yağmur gibi bir dizi emoji gönderimine de olanak veriyor.