Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 2014

    Geçmişten günümüze inovasyon

       Yaratıcılık, diğer kişiler ile aynı şeye bakmak ama farklı olanı görmektir. Nasıl yaratıcılık yeni fikirleri oluşturma süreciyle ilgiliyse, inovasyonda bu yeni fikirlerin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi sürecidir. Bu yazımda, ” Geçmişten günümüze inovasyon ” konusunu ayrıntılı olarak inceleyerek inovasyon kavramını ayrıntılı olarak inceleyeceğim.

          İnovasyonun orijininde yenilikçilik yatar. Geçmişten günümüze her alanda yenilikçi düşünceler ile gelişmeler olmuştur. Yenilikçilik, yeni bir şey bulmak ile birlikte var olan bir şeye yeni bir bakış açısı ile daha yararlı ve kullanılabilir hale getirmedir.  Bu konuda Amerikalı mucit A. Graham Bell  önemli bir noktaya değinmiştir. Bell : “Herkesin gittiği ana yoldan gitmeyin, o yolu terk edip ara yollara sapın. Mutlaka daha önce görmediğiniz yeni şeyler keşfedeceksiniz, bu yeni keşifleri daha başkaları izleyecek. Unutmayın ki; tüm yeni buluşların arkasında düşünce vardır.” diyerek yeniliğin mutlaka bir buluş ile değil, elinizdekileri farkı açıdan değerlendirerek de farklı şeylere ulaşılabilmenin önemini ortaya koymuştur.

    Bilim ve Teknoloji arasındaki bağ   

          Bilim ile teknoloji arasında güçlü bir bağ vardır. Bilimsel bilgi yeni teknolojilerin üretilmesine yol açar. Buna karşılık bilim yeni bilgileri üretmek için teknolojilerden yararlanır. Benzer bir ilişkide,  inovasyon ile teknoloji arasında vardır. İnovatif gelişmeler, teknolojinin gelişmesinde lokomotif görevi alır.

       Geçmişte olduğu gibi günümüzde de yenilikçiliğin lokomotifi teknoloji denilebilir. İnovasyon sürecinde, yeni fikirlerin ya da ürünlerin ticarileştirilmesi, kazanca dönüştürülmesi vardır. Teknolojik yenilikleri düşündüğümüzde geçmiş ile günümüz arasında ne kadar yol alındığını net bir şekilde görebiliriz.

       Müşterilerinin ihtiyaç, istek ve beklentilerini yerine getirebilen, günün gelişen yeniliklerine ayak uydurabilen şirketler bu konuda yeterince aktif olmayanlara göre çok daha başarılı olmaktalar.

       Örneğin, çağımızın en çok ilgi gösterilen cihazlarından olan akıllı telefon firmalarının bazıları çağımızdaki trendi öngöremediklerinden neredeyse yok olmakla karşı karşıya kalmışlardır.

       Ancak, inovasyon sayesinde teknoloji şu anki durumuna gelmiştir. Günümüzde teknolojinin en önemli unsurlarından olan bilgisayarın geçmişine bakacak olursak, günümüzdeki durumuna gelene kadar gerek fiziki şartların ve gerekse de ticari beklentilerin sayesinde müthiş innovasyon evresi geçirdiğini görülecektir.

    Norwich 001_update2

       Yukarıdaki fotoğraf geçmişten günümüze inovasyon sayesinde elde edilenlerin anlaşılması bakımından oldukça önemlidir. Soldaki resimde Norwich City Konseyi’nin ilk bilgisayarı teslim ediliyor. Yıl 1957, sağdaki fotoğraf ise dünyanın en küçük bilgisayarlarından 2”x2”x2” boyutlarındaki  SolidRun’ın CUBOX-I mini bilgisayarı. Yıl 2014

    1950’li yıllar   

         1950’li yıllarda taşınması için bir taşıma firması ile anlaşılması gereken bilgisayar, günümüzde avuç içine sığacak hale gelmiş durumda. Bu değişiklikler neden olmuştur acaba? Bu soruya cevabı verirken günümüzdeki gelinen noktayı da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

       Zamanında bir şekilde yenilikçi bir araştırmacı tarafından icat edilmiş olan bilgisayar’ın çalışma mantığına sadık kalınarak, en basit anlamda boyutu oldukça küçülmüş ve daha ticari bir boyut alarak, ihtiyacı olan bütün kesimlerin kullanımına sunulmuştur. Bu süreçte sadece bilgisayarda değişiklik olmamış, üzerinde kullanılan bütün donanım elemanlarındaki yenilikler  bilgisayar üzerinde kullanılarak diğer alanlardaki inovatif değişiklikler ile günümüze gelinmiştir.

       Geçmişte de yenilik vardı, üzerine konularak günümüzde de bu hız kesmeden devam ediyor. Toplumda ihtiyaç oldukça ki bu kesinlikle olacak, yenilenme devam edecektir.

       İnovasyon’un doğasında yenilik ve bu yeniliği kullanarak bundan kazanç sağlama yattığı için günümüzdeki global teknoloji şirketleri hayatta kalmak ve rakipleri karşısında fark yaratmak için  ar-ge yatırımlarına büyük kaynaklar aktarmaktadırlar..

       Hayat devam ettikçe inovasyon teknolojinin lokomotifi, teknoloji inovasyon’un esin kaynağı olacaktır.

       Twitter takip için @salihertugrul   –  Instagram takip için Teknokafe

    Kindle Voyage ve Nook GlowLight ile klasik anlamda kitaplara veda etmeye hazırlanın

    340198-barnes-noble-nook-glowlight

    Elektronik kitap, kısa haliyle e-kitap dünya çapında büyük ilgi görüyor. Bir kitabın elektronik olarak okunması başta kitap kurtlarını rahatsız eden bir fikir gibi gözükürken Amazon yaptığı araştırmalar ve yatırımlarla en sert okuyucuların bile fikrini çelmeye ant içmiş durumda. Markanın son ürünü Voyage ise bir önceki modelin sunduğu en büyük yenilik olan ekran aydınlatmasını koruyor ve üzerine daha yüksek çözünürlük sunuyor. Belirtmeden geçmeyelim, e-kitap okuyucularının ekranı elektronik mürekkep isimli bir teknoloji kullanıyor. Bu sayede ekran LCD’lerden tamamen farklı bir hale dönüşüyor. Elektronik mürekkep çok az enerji harcayan ve kağıda çok yakın hatta bazı testlerde detay açısından basılı sayfalardan daha kaliteli bir deneyim sunabiliyor. Elektronik mürekkebin dezavantajı ise siyah beyaz olması ve tazeleme hızının düşük olması. Dolayısıyla tablet olarak bu cihazları kullanamıyorsunuz.

    feature-techspecs._V325807144_

    Kindle Voyage tam 180 gram ağırlığında. 4GB hafızasında 10000 civarında kitap saklayabiliyor. Ürünün pil ömrü ise günde yarım saatlik okuma ile altı hafta civarında. İşte bu özellikleri alt alta koyduğunuzda akıllı telefon ve tabletlere kıyasla muazzam bir kitap buluşu ortaya çıkıyor. Ürünün diğer cihazlardan farklı olarak ısınmadığını da belirtelim. 199 dolar satış fiyatı bulunan Voyage neredeyse önceki modelin iki katı fiyata satılıyor. Bu farkın da temel nedeni ekranın 300 ppi çözünürlük sunması. Önceki modelin 212 ppi olduğu düşünülürse fontların çok çok daha okunduğunu söyleyebiliriz.

    Kitap seçeneklerine baktığımızda Amazon bu işi neredeyse tekeline almış durumda. Milyonlarca kitap basılı hallerinin ortalama olarak yarı fiyatına satılıyor. Amazon kitapları düşük fiyatta sunabilmek için sürekli promosyon yapıyor. Bu durum Türkiye’de ise tam tersine işliyor. Genellikle elektronik kitaplar basılı kitaplarla aynı veya daha yukarı fiyatta satılıyor. Yine de mevcut Türkçe elektronik kitaplar yavaş yavaş D&R ve Idefix gibi web sitelerinden satışa sunuluyor. Bu kitapların Kindle ile uyumlu olması için yazılım ile dönüştürme zahmetine katlanmanız gerekiyor. Bir diğer alternatif de www.gutenberg.org isimli proje. Burada binlerce kitap ücretsiz olarak okuyuculara açılıyor. Telif hakkı bulunmayan birçok önemli kitap gönüllüler tarafından düzenlenip siteye yükleniyor. Okuma alışkanlığının son derece düşük olduğu ülkemizde Amazon resmi olarak giriş yapmış bir firma değil. Amazon ürünleri dağıtım kanallarıyla ülkede satılsa da Amazon henüz bir merkez açmadı. Şu aşamada Kindle Voyage özellikle yabancı içerikli kitap ve makaleleri takip edenler için büyük bir yenilik.

    Amazon Kindle bu alanda tek değil. Farkı markaların elektronik okuyucuları bulunsa da Barnes & Noble firmasının sunduğu Nook kolaylıkla sıyrılmayı başarıyor. Nook’un son modeli Glowlight, Kindle’dakine benzer bir ışıklandırma sistemi sunuyor ve karanlıkta kitap okumak sorun olmaktan çıkıyor. Barnes & Noble ünlü bir kitap mağaza zinciri olduğu için Amazon kadar olmasa da özellikle güncel kitapları kolaylıkla edinebiliyorsunuz. 212 ppi çözünürlükteki Glowlight 175 gram ağırlığında ve 119 dolara satılıyor. Birkaç sene öncesine kadar teknik olarak geride kalan Nook artık rekabetçi donanım özellikleri ve uygun fiyatıyla beğeni topluyor. Kindle Voyage da olduğu gibi dokunmatik ekran özelliği fiyatı biraz yükseltiyor. Her iki markada da dokunmatik olmayan bir önceki nesil modellerin 100 doların altında satışa sunulduğunu göreceksiniz. Herhangi bir yayın grubunun ekosistemine dahil olmak istemiyor ücretsiz kitaplardan ve PDF okuma özelliği ilginizi çekiyorsa ülkemizde de satışı bulunan Kobo Glo 70 dolar fiyatıyla farklı bir alternatif sunuyor. Görüldüğü gibi elektronik kitaplar okuyucularda seçenekler hiç de az değil. Umarız bir an önce e-kitap teknolojisine ülke olarak uyum sağlar ve geleceğin kitap okuma alışkanlığını kazanmada yabancılık çekmeyiz. Ancak eğer gerçek bir kitap kurduysanız ve sadece ismindeki elektronik sözcüğü ön yargılarınızı tetikliyorsa bizce bir an önce bu okuyuculara şans verin. Kilolarca kitabı taşıma derdinden kurtulup çok büyük bir arşive adım attığınızda kitap okuma heyecanınız daha da katlanacaktır.

    kindle-voyage

    Daha kullanıcı dostu bir Windows

    1

    Microsoft, tam 30 küsür yıldır hayatımızda olan Windows’un yeni sürümünü geçtiğimiz günlerde isminde de bir sürpriz yaparak Windows 10 olarak duyurdu. Aslında ben ve sektörü yakından takip eden birçok kişi yeni sürümün isminin Windows One ya da Windows 9 olmasını bekliyordu.  Benim Windows One olarak beklememin en önemli nedeni Microsoft’un akıllı telefonlardan tabletlere, PC’lere kadar Windows’u tek platform haline getirmeyi amaçlamasıydı. ONE da bu hedef için oldukça uygun bir isimdi. Fakat Microsoft sürpriz yaparak yeni sürümü Windows 10 olarak adlandırdı. Bu arada Microsoft’un son dakikaya kadar bunu saklamada oldukça başarılı olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Tüm dünyada halkla ilişkiler firmalarına gönderilen basın bültenlerinde dahi yeni sürümün ismi “Windows XX” olarak geçti. Etkinlikten sonra “Windows XX”, “Windows 10” ile değiştirilerek basın mensuplarına dağıtıldı..

    Sonuçta ismi ne olursa olsun kullanıcıların en önemli beklentisi daha önceki sürümlere göre daha kullanışlı, daha istikrarlı ve güvenli bir işletim sistemi. Microsoft’un işletim sistemini geliştirirken kullanıcıların sesine daha çok kulak vermesi ve geliştirmelerini bu yönde yapması gerekiyor. Microsoft’un Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Tony Prophet, yaptığı bir açıklamada kullanıcıları işletim sisteminin geliştirilmesine daha çok dahil edeceklerini söylemişti. Microsoft bu yönde ilk adımı atarak Windows 10’un Teknik Önizleme sürümünü yayınladı. Microsoft’tan gelen açıklamaya göre şu an bir milyonun üzerinde kullanıcı bu sürümü indirmiş ve kullanıyor. Windows 10 ile kullanıcılara en iyi işletim sistemini sunmayı amaçladıklarını belirten Prophet, “Şu an bir milyonun üzerinde kullanıcı teknik sürümü kullanıyor, biz de onları dinliyoruz” diyor.

    Benim de kullanıcıları arasında yer aldığım Teknik Önizleme sürümünün her yeni yapısının sunulmasıyla birlikte Windows 10’da gözle görülür değişim devam ediyor. Bu yazıyı hazırladığımda en son #9879 yapısı yayınlanmıştı. Bir milyonun üzerinde kullanıcının indirdiği  Teknik Önizleme sunumundan 200 binin üzerinde geri bildirim alınmış.

    Windows 10 ile neler değişecek, ne gibi yenilikler gelecek

    Biraz önce de bahsettiğimiz gibi Windows 10’un en önemli özelliklerinden birisi artık kullanıcıların isteklerine ve beklentilerine cevap veren bir işletim sistemi olacağı… Örneğin Windows 8’in ilk çıktığı günden beri birçok kullanıcının geri istediği başlat menüsü Windows 10 ile birlikte geri geliyor. Açık konuşmak gerekirse herhangi bir değişiklik olmazsa Windows 10’da yer alan yeni başlat menüsü oldukça kullanışlı. Hem eski menüyü hem de metro arayüzü bir araya getiriyor ve boyutlandırılabiliyor.

    windows_10_2Tek ürün ailesi, tek platform ve tek mağaza olarak lanse edilen Windows 10’un mağaza kısmına baktığımızda burada da yeni gelişmeler görüyoruz. Artık mağazadan indirilen uygulamalar da küçültme, büyütme ve kapatma gibi geleneksel pencere özelliklerine sahip. Mağazada ayrıca modern uygulamaların yanı sıra eski uygulamalar da yer alacak ve ödeme şekilleri daha da geliştirilecek.

    Windows 10’un beraberinde getirdiği ve eski sürümlerde olmayan en önemli özelliklerinden birisi de sanal masaüstleri. Artık Windows kullanıcıları da birden fazla sanal masaüstüyle çalışabilecekler. Bir masaüstünde Word’le çalışırken diğer masaüstünde başka bir uygulamayla çalışabilecekler. Kullanıcılar bu masaüstleri arasında da hızla geçiş yapabilecekler. Bir diğer yenilik ise Task View. Kullanıcılar Task View ile uygulamalar arasında hızla geçiş yapabilirken aynı zamanda ekrana uygulamaları ekrana tutturabilecekler.

    Windows 10’la birlikte güvenlik tarafında da çeşitli geliştirmeler gerçekleştirilecek. Hem kullanıcı hem de cihaz üzerindeki bilgilerin güvenliği için ekstra güvenlik yöntemleri eklenecek. Kullanıcıların cihazları çalındığında ya da kaybolduğunda cihazlarını bulabilmelerini ya da içindeki bilgilerin kullanılamaz hale getirilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilecek. Yani sadece görsel açıdan değil hem güvenlik hem de yönetilebilirlik açısından daha gelişmiş bir Windows işletim sistemimiz olacak.

    Windows 10’un 2015 yılının sonuna doğru piyasaya sunulması bekleniyor. Eğer o zamana kadar bekleyemem, denemek ve Windows’un geliştirilmesinde yer almak istiyorum derseniz Windows 10’un Teknik Önizleme sürümünü indirmeniz gerekiyor. Bunun için Microsoft Windows Insider Programı’na dahil olmalısınız: http://windows.microsoft.com/tr-tr/windows/preview

    Sosyal ağlarda güvenli olmak

    gorsel3

    Facebook, Twitter, Friendfeed, Google Plus, Instagram, Linkedin ve benzeri sosyal ağ siteleri, insanların fotoğraf, video ve kişisel mesaj türünde içeriği paylaşmak için diğer kişilerle bağlantı oluşturmada kullandıkları hizmetler olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle sosyal ağlar, arkadaş olduğumuz kişilerle sürekli iletişim halinde olabileceğimiz ve hoşumuza giden içeriği onlarla paylaşabileceğimiz bir ortam sunarlar. Fakat bütün paylaşımlar herkesin görebileceği ortamda bulunduğundan kişisel güvenliğiniz zaman zaman bazı tehditlere maruz kalabilir. Paylaştığınız her özel bilgi, fotoğraf ve içeriğin kötü niyetli birileri tarafından da  takip edildiğini ve zamanı gelince aleyhinize kullanılabileceğini asla unutmamalısınız.

    Güvende olmanın ilk kuralı, sosyal ağlarda kendiniz hakkında ne paylaştığınızı çok iyi bilmenizdir. Özellikle annenizin kızlık soyadını, cep telefon numaranızı, evcil hayvanınızın adını, ev, okul ve iş adresinizi, lise ve üniversitedeki sınıf bilgilerinizi, TC Kimlik numaranızı, kredi kartı veya banka bilgilerinizi, ailenizle ilgili bilgileri, hatta mümkünse ayrıntılı doğum tarihinizi bu platformlarda paylaşmamaya özen gösterirseniz sizin hakkınızda bilgi toplamak isteyenlerin işlerini çok zorlaştırmış olursunuz.

    Paylaşmak zorunda kaldığınız bir özel bilgiyi paylaşmadan önce görmesini istemediğiniz kişileri belirleyerek bu kişilere içeriğin görünmesini engellemek yararınıza olacaktır. Özellikle Facebook’da çok iyi tanımadığınız veya çok az tanıyıp “ayıp olmasın” diye eklediğiniz kişileri tam anlamıyla tanıyana veya o kişi olduklarına emin olana kadar “Limited Profile” kısmında yani kısıtlılar bölümünde yer vererek paylaştığınız her içeriğe ulaşmalarını engellemek güvenliğiniz için önemlidir. Sosyal ağ hesabınızı dondursanız veya tamamen silseniz bile daha önce paylaşmış olduğunuz içeriğin birileri tarafından kaydedilip saklanabileceğini ve bir gün karşınıza çıkabileceğini hep aklınızda bulundurun.

    Sosyal ağlarda bir arkadaş kabul ederken gerçekte kimi kabul ettiğiniz konusunda çok dikkatli ve seçici olun. Tanıdığınız biriyse arkadaşlık isteğini onaylamadan önce kendisine telefon veya e-posta ile ulaşarak isteğin doğruluğunu kontrol edin ki, kimlik hırsızlarının “sahte profil” tuzağına düşmeyin. Eğer size arkadaşlık teklif eden hiç tanımadığınız birisiyse bu kişilerin isteklerini hiç düşünmeden reddedin. Niyetini hiç bilmediğiniz, tanımadığınız ve ortak arkadaşınız dahi bulunmayan kişilerden zarar görebileceğiniz aklınızdan hiç çıkmasın.

    Sosyal ağlarda paylaşım yapılırken ileride başınıza iş açabilecek en büyük hatanın özel video ve fotoğraf paylaşımları olduğunu tahmin edersiniz. Mesela eski kız veya erkek arkadaşınız ile birlikteyken çektiğiniz özel bir fotoğrafın veya videonun paylaşılması siz daha sonra silseniz bile ileride başınıza sıkıntı verecek ciddi işler açabilir. Altın kural olarak sosyal ağlarda hiçbir özel fotoğraf veya video paylaşmayın.

    Çok sayıda sosyal ağa üyeyseniz, oluşturduğunuz şifreler güvenliğiniz için çok önemlidir. Her sosyal ağ için birbirinden çok farklı sayı ve harf çeşitlemelerinden oluşan güçlü şifreler oluşturup şifrenizi kimseyle paylaşmayın ki şifrenizi kolay kolay kimse kıramasın.

    Şunu da hep akınızda bulundurun: Sosyal ağ sitelerinin popülerliği yükseldikçe güvenlik riski de artacaktır. Bu platformlara şifrenizle girişi sadece kendi bilgisayarınızdan yapmaya özen gösterin. Özellikle internet cafe veya şirketlerdeki bilgisayarlar şifrenizin ele geçirilmesi için çok riskli alanlardır. Zorda kalmadıkça bu ortamlardan giriş yapmamak gerekir.

    Bütün bu önlemleri alırken elbette bilgisayarınızda güncel bir virüs programının da çalışıyor olması gerekiyor. Burada da dikkat edilmesi gereken en önemli konu virüsler bilgisayarınıza bulaşmadan önce önlem almak olacaktır. Çünkü virüs bulaşmış bir bilgisayarı virüsten temizlemek çok uzun zamanınızı alabileceği gibi bilgisayarınızda nasıl bir güvenlik açığı oluşturacağını da bilemezsiniz.

    Bu kadar güvenlik önleminden sonra artık daha rahat ve güvenli bir şekilde sosyal ağlara giriş yapabilirsiniz.

    Elektrikli süpürge satın alırken dikkat etmeniz gerekenler

    Elektrik süpürgesi, evin olmazsa olmaz demirbaşlarından. Ancak ev süpürmek, en sevilmeyen ev işlerinin başında yer alıyor. Neyse ki yeni çıkan elektrikli süpürge modelleri ile yorulmadan, pratik ve sessiz bir şekilde hijyenik temizlik yapmak mümkün. Peki evinizde evcil hayvan besliyorsanız satın alacağınız süpürgenin özellikleri ne olmalı, astım hastası çocuğunuz varsa hangi standartlarda bir süpürge satın almalısınız?

    İhtiyaçlarınıza ve bütçenize uygun bir elektrik süpürgesi bulamıyor musunuz? Bu yazı ihtiyacınıza en uygun elektrikli süpürgeyi seçmenize yardımcı olacak.

    Ailenizde astım hastası veya toz alerjisi olan biri varsa

    Sizde veya ailenizde herhangi birinde astım ya da toz alerjisi gibi bir sağlık problemi varsa elektrikli süpürge seçerken ilk önceliğiniz sağlıklı ve hijyenik bir temizlikten yana olmalı. Bu yüzden antialerjik elektrik süpürgelerini tercih etmelisiniz. Elektrik süpürgelerinin antialerjik kabul edilmesi için belirli uluslararası standartlara ve antialerjik filtrelere sahip olması gerekir. Antialerjik süpürgeler özel filtreleri sayesinde antialerjenleri ortama salmaz ve elektrik süpürgesinin içine hapseder. Eğer süpürgenin filtreleme sistemi yetersizse süpürge yerden aldığı tozu tekrar havaya vererek, etkili bir temizlik gerçekleştirmez. Astım ya da toz alerjisi gibi rahatsızlıkları için genellikle temizlik sulu sistem elektrik süpürgeleri veya buharlı temizlik önerilir. Su filtreli sistemde elektrik süpürgesine giren havadaki tozlar haznedeki su sayesinde ayrıştırılır. Bu tür süpürgelerde su haznesi her kullanımdan sonra kesinlikle bekletilmeden temizlenmelidir.

    Evcil hayvanınızın tüy dökmesi artık sorun değil

    Eğer evcil bir hayvanınız varsa en büyük sorunlarınızdan biri muhtemelen halı ve koltuklardan sevimli dostunuzun tüylerini temizlemektir. Yeni nesil pek çok elektrik süpürgesi evcil hayvan tüyleri ve akarları temizlemeye yönelik geliştirilmiştir. Evinizde evcil bir hayvanınız varsa elektrikli süpürge satın alırken ürün özelikleri arasında hayvan tüylerini ve kokuyu yok eden bir süpürge seçmenizde fayda var. Tüyleri temizlemek için motorlu yer başlığı olan bir elektrikli süpürge tercih edebilirsiniz ancak standart süpürgeler tüyleri ve deri döküntülerini temizlemek için tasarlanmamıştır. Pek çok markanın sadece evcil hayvanlara özel ürünleri yer almaktadır. Derinlemesine ve hijyenik bir temizlik için bu ürünleri tercih edebilirsiniz.

    Tasarım ve kullanım kolaylığı önemli

    Minimal ve ergonomik tasarımlı bir elektrik süpürgesi evde kalabalık yaratmaz ve kullanımı da kolaydır. Temizlik yaparken süpürgenin fonksiyonlarının yanı sıra hafif ve taşıması kolay da olması gerekir. Eğer çok büyük bir eviniz varsa ekstra uzun kablosu olan bir elektrik süpürgesi satın alabilirsiniz. Bu sayede sürekli priz değiştirmenize ve eğilip doğrulmanıza da gerek kalmaz. Evinizi çok sık süpürüyorsanız elektrik süpürgesinin manevra kabiliyeti de oldukça önem kazanıyor. Odadan odaya geçerken devrilmeyecek, ergonomik bir süpürge daha rahat temizlik yapmanızı sağlar.

    Satın alacağınız elektrikli süpürgenin en önemli tasarım özelliklerinden birisi de evinizde rahatlıkla saklayabileceğiniz ve yer işgal etmeyecek bir ürün olmasıdır. Bu sayede rahatlıkla kapı arkasına saklayabilirsiniz. Tavsiyem kullanımı ve saklaması kolay bir süpürge satın almanız yönünde.

    Süpürge sesi yerine müzik dinleyin

    Ev süpürmek, en sevilmeyen ev işlerinin başında geliyor. Hem çok zahmetli, hem yorucu, hem de çok gürültülü! Çalışma hayatı yeterince zor ve stresliyken bir de evinizde stres yaşamayın. Eviniz, dışarıdaki bütün olumsuzlukları kapıda bıraktığınız bir huzur ve dinlenme alanı olmalıdır. Eski model elektrik süpürgeleri çok gürültülü ve bu süpürgelerle temizlik yapmak da çok zahmetliydi. Ancak yeni çıkan pek çok süpürge modeli yüksek performansına rağmen sessiz çalışıyor. Sessiz süpürgelerle evinizdeki diğer aile bireylerini rahatsız etmeden, dilerseniz müzik eşliğinde dans ederek evinizi süpürebilirsiniz.

    Toz torbalı mı yoksa torbasız mı?

    Torbasız süpürgeler artık hem çok yaygın hem de kullanımı çok daha kolay. Nitekim işin en çetrefilli tarafı temizlik bitip de makinenin boşaltılma zamanının gelmesi. Biriken toz ve pisliği çıkarırken toz banyosu yaparsınız. Saç kılları ve halıların yünleri ise genelde sıkışır ve çıkarmak için makinenin sürahisini bayağı bir didiklemeniz gerekebilir. Bu yüzden toz torbasız elektrik süpürgesi satın alırken boşaltma kısmını es geçmeyin derim.

    El süpürgeleri ile eviniz hep düzenli ve temiz olsun

    Gönül ister ki haftada üç kez evi elektrikli süpürgeyle süpürüp, derli toplu ve temiz evlerde oturalım. Ancak yorucu çalışma hayatı nedeniyle çalışan insanlar genellikle evlerini haftada bir kez süpürebiliyor. İyi kalitede bir elektrik süpürgesiyle haftalık temizliğinizi yapabilir, derli toplu ve temiz bir evde oturabilirsiniz. Evi her daim temiz ve derli toplu tutmanın bir diğer yolu da el süpürgeleridir. El süpürgeleri yardımıyla yemek sonrası dökülen kırıntıları, işe yetişmeye çalışırken savurduğunuz ve yerlerde zig-zag çizen saçları kolaylıkla çekebilirsiniz. El süpürgeleri hem kullanımı kolay hem de fiyat olarak gayet uygundur. Her daim temiz bir ev için normal elektrik süpürgenizin yanında el süpürgesi de alarak ev temizliğini daha pratik hale getirebilirsiniz.

    Yüksek Güç (Watt) hijyenik temizlik göstergesi değildir

    Elektrik süpürgelerinde yüksek güç makinenizin hijyenik temizlik yaptığının ve performansının yüksek olduğunun göstergesi değildir. Güç, makinenizin kullanığı elektriğin miktarı ile ilgilidir ve yüksek wattlı bir süpürge iyi toz almıyorsa beklentilerinizi karşılamaz.

    Emiş gücü yüksek olmalı

    Günümüzde birçok elektrikli süpürge çok daha kullanışlı olacak şekilde tasarlanıyor ve çok daha iyi çalışıyor. Ancak yüksek emiş gücüne sahip olsa da yerdeki tozu ve kiri çekmesi bir elektrikli süpürgenin hijyen sağlaması için yeterli olmuyor. İyi bir toz alımı elde etmek için, yüksek emiş gücünün etkili bir yer başlığı ile bir araya getirilmesi gerekir.

    Teknik servis desteği önemli

    Türkiye’de beyaz eşya ve elektronik eşya satın alırken; satın alma kararını yetkili servis desteği belirliyor. Kullanıcılar satın aldıkları ürünlerin öncelikle işe yarar olması, dayanıklı olması ve en önemlisi teknik servis desteği vermesini önemsiyor. Satın alma kararı verirken markanın müşteri memnuniyeti ve teknik servis desteğini mutlaka göz önünde bulundurun.

    Mobil mesajlaşma yazılımlarına alternatifler

    Mobil mesajlaşma yazılımlarına alternatiflerGünümüzün en popüler mobil mesajlaşma yazılımı WhatsApp olabilir. Ancak tüm cihazlarınızdan kullanabileceğiniz, videolu sohbet imkânı sunan ve güvenli iletişim için şifreleme yapan alternatifleri denediniz mi?

    İyi selfie nasıl çekilir?

    selfie01

    Türkçe karşılığı ile ‘özçekim’ yani Selfie çekimlerinin nasıl daha iyi yapılacağını anlatıyoruz.

    Son yılların yükselen değeri olan Selfie ya da Türkçe karşılığı ile ‘özçekim’ hemen hemen hepimizin zaman zaman kullandığı bir yöntem. Temelde kişinin kendisinin fotoğrafını çekmesi olarak tanımlanabilecek olan Selfie, genelde cep telefonlarıyla gerçekleştiriliyor. Çekilen bu fotoğraflar başta Instagram olmak üzere sosyal ağlarda paylaşılıyor.

    Selfie konusunu abartan bazı kişiler ise sosyal ağlarda sadece ve sadece kendi fotoğraflarını paylaşır hale de geldi. Genelde bu tip bir paylaşım şeklini önermediğimizi de belirtelim. Sürekli ve sadece Selfie paylaşımı takipçilerinizi rahatsız edebilir.

    Elbette Selfie çekimlerinin de bazı ipuçları bulunuyor. Kendi fotoğraflarını daha güzel çekerek beğeni sayısını ve takipçi miktarınızı artırabilirsiniz. İşte işinize yarayacak bazı Selfie ipuçları:

    Işık, ışık, ışık

    Fotoğrafın temeli ışıktır. Eğer ışık olmazsa ne Selfie ne de başka türlü bir çekim yapamazsınız. Bu bakımdan kendinizi çektiğiniz bu fotoğrafları mutlaka iyi ışıklı ortamlarda çekin. En basit ve her zaman işe yarayan yöntemlerden biri gündüz bir odada pencere önüne gelip yüzünüzü pencereye dönerek yaptığınız çekimlerdir. Bu tip çekimlerde ışık miktarı yeterliyse Selfie fotoğraflarınız harika çıkacaktır. Ayrıca çok yüksek güçlü olmayan bir ışık kaynağı önünde yapacağınız (benzer bir pozisyonda) çekimlerde de iyi sonuç alırsınız. Karanlık, kapalı mekanlarda, ışığın az olduğu yerlerde (makineniz çok başarılı değilse) Selfie çekmemeye çalışın.

    Arka plan dikkat dağıtmamalı

    Selfie yani özçekim yaparken arka planın çok dikkat çekmemesi gerekiyor. Karışık, karmaşık desenlerden ya da çok önemli bir olayın gerçekleştiği arka planlardan sakınmak gerekiyor. Bunlar fotoğrafa bakan kişinin dikkatinin oraya kaymasına neden olacağı için tercih edilmemelidir. Sade, düz renklerin hakim olduğu ya da nerede olduğunuzu belirten arka planları tercih edin.

    Doğru açıyı bulmak

    Selfie çekimlerinde kişiye özel bir açı vardır. Herkeste farklı olan bu açıyı bulmak önemlidir. Bu özel açı sayesinde en güzel pozunuzu verirsiniz ki bu da fotoğrafınızın iyi çıkmasını sağlar. Bu özel açıyı bulmak için bol bol çekim yapıp, hangi açıdan daha iyi göründüğünüzü keşfetmeniz gerekiyor.

    Kadınlar için makyaj

    Özellikle kadınların hafif de olsa makyaj yapmalarında fayda var. Elbette bunun dozunu abartmamak gerekiyor ama hafif bir rimel, biraz fondöten hem yüzünüzü canlı gösterir hem de daha güzel görünmenizi sağlar.

    Kamerayı baş hizasının biraz üstünde tutmak

    Kullandığınız kamerayı kafanızın hizasının biraz üzerinde tutmak daha iyi sonuçlar almak adına fayda sağlayacaktır. Bu genelde en temel pozlardan biri olduğu için iyi bir kare çekmenize ciddi anlamda yardımcı olur.

    selfie02

    Çok ciddi olmayın

    Selfie’lerde samimi olmak, biraz da gülümsemek iyidir. Fazla ciddi, küçük dünyaları ben yarattım pozlarının (istisnai durumlar dışında) faydası olmaz, beğenilmez de. Bu bakımdan samimi, sevimli ve sıcak olmaya çalışın. Ama bunu yaparken abartı hareketlerden de kaçının.

    Ana kamerayı kullanmaktan çekinmeyin

    Selfie genelde ön kamera ile çekilse de bu iş için telefonununuz ana kamerasını da kullanabilirsiniz. Hatta varsa fotoğraf makinesi ya da DSLR gibi bir cihazla bile Selfie çekilebilir. Bu hem fotoğrafın kalitesini artıracaktır hem de ek filtre ve özellikler size daha fazla esneklik sunacaktır.

    Birden fazla kişiyle selfie çekilebilir

    Her ne kadar Selfie tek kişilik bir fotoğraf gibi algılansa da birden fazla kişiyle de çekim yapılabilir. Aileniz, arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız ya da bir etkinlikteki kalabalıkla fotoğraf çektirmek çok eğlenceli olabilir. Son Oscar törenlerinde ünlü sunucu Ellen DeGeneres’in çektiği Selfie’yi hatırlatmak isterim.

    Filtre kullanımı

    Çekiminizi yaptıktan sonra birçok uygulamada bulunan filtre özelliğini de kullanabilirsiniz. Filtreler sıradan bir fotoğrafı bile olağanüstü hale getirebildiği için tercih ediliyor. Siz de filtreleri bu amaçla kullanmaktan çekinmeyin. Ama filtre konusu diğer başlıklarda değindiğimiz gibi abartmamak gerekiyor. Fazla filtre tam tersi bir etki oluşturabilir.

    Düzenleme yapın

    Fotoğrafları çektikten sonra düzenleme yapmak gerekebilir. Örneğin arka planda görünmemesi gereken bir detay ya da silinmesi gereken bir leke bulunabilir. Bu gibi durumlar için fotoğraflarını düzenleme yaptıktan sonra yüklemeniz daha mantıklıdır. bu işlem için telefon üzerinde çalışan uygulamalar olduğu gibi bilgisayar üzerinden de bu düzenlemeler yapılabilir.

    Bütün sosyal medya hesaplarınızdan paylaşın

    Çektiğiniz Selfie fotoğrafları aynı anda bütün sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz. Çünkü farklı sosyal medya sitelerinin farklı kullanıcıları olduğu için birinden yaptığınız bir paylaşım diğerinde görülmeyebilir. Bütün sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırken konuyla ilgili olmasına dikkat edin. Örneğin Linkedin’den fotoğraf paylaşmaya gerek yoktur.

    Trendleri takip edin

    Selfie çekimlerinde bir oyuncak ya da o günlerde kamuoyunu meşgul eden bir nesne ile yapacağınız çekimler daha fazla ilgi çekecektir. Gündemi takip ederek konuya esprili bir yaklaşım katarak yapacağınız çekimler daha fazla beğeni ya da paylaşım sağlayabilir.

    Aynadan çekim yapmayın

    Dikkat edilmesi gereken bir konu ise aynadan yapılan çekimler. Kişinin aynadaki görüntüsü ters olduğundan kamerada onu çektiğinizde tekrar düzelteceği için göze hoş gelmeyen bir görüş açısı oluşur. Bu da (kişi kendi farkında olmasa da) fotoğrafın beğenilmemesini sağlar. Bu yüzden aynadan çekim yapmayın.

    İlginç bir şey yapılabilir

    Selfie çekmenin tek bir yöntemi ya da keskin bir kuralı olmamasına rağmen eğlenceli ya da dikkat çekici bazı hareketler yaparak (örneğin öpücük gönderme, el sallama ve benzeri) ilgi uyandırabilirsiniz. Ancak bu hareketleri seçerken dikkatli olmak gerekir. Komik olacağım ya da dikkat çekeceğim derken alay konusu olmaktan sakınılmalıdır.

    Bu yazımızda daha iyi Selfie çekebilmek için nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattık. Yukarıdaki başlıklara ek olarak samimi ve kendimiz olmak daha iyi sonuçlar almamıza yardımcı olması adına önemlidir.

    Işığınız bol olsun

    Tetris, 30 yaşında

    0

    TetrisBir efsanenin 30. yıl dönümünde

    O hep özlediğimiz 80’lerdeyiz. Commodore 64’ümün kasetçalarına yeni bir kaset koyuyorum. Tabii önce dikkatlice kafa ayarını yaparak. Ekranda görünen iki çizgi iyice belirginleştiğinde kafa ayarı tamam oluyor. Ekranda göz kırpan renkli çizgiler sona erince, o sinir bozucu Rus Halk şarkısının melodisi duyulmaya başlıyor. Adını yıllar sonra öğreniyorum, Korobushka imiş. Albay Boris’inden “Kalinka” dinlediğimiz Kızıl Ordu Korosu da seslendirmiş bu şarkıyı ama onlar “Karabeiniki” demişler adına. Şarkı bir süre sonra sizi alıp gidiyor ama daha beteri var… Gözlerinizi ekrandan alamıyorsunuz… Aradan saatler geçiyor, oyun çubuğuna yapışmış avuçlarınız sırılsıklam… Ekrandaki şekiller birer birer salınarak düşerken, bir sıra daha yapabilmek için ter döküyorsunuz.

    16 yaşında bir çocuk söylentisi
    Adı Tetris oyunun… O günlerde Rusya’da 16 yaşında bir çocuğun yapmış olduğuna dair söylentiler duyuyoruz ama topu topu bu kadar şey biliyoruz hakkında. Bilgisayarlardan sonra, Nintendo’da karşılaşıyoruz daha sonra… Amiga’da, PC’de, her yerde Tetris çıkıyor karşımıza… En sonunda işportada birkaç liraya satılan Çin malı el cihazlarına kadar sağımız, solumuz her yanımız Tetris…

    Alexey_Headshot

    Tetris’in öyküsü o dönem adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan ülkenin Moskova kentinde başlıyor. Henüz 26 yaşında genç bir bilgisayar programcısı olan Alexey Pajitnov, Sovyet Bilimler Akademisi’nin Sovyet Hükümeti tarafından Ar-Ge merkezi olarak desteklenen Dorodnitsyn Bilişim Merkezi’nde çalışıyordu. Pajitnov boş vakitlerinde oyun programlamaya bayılıyordu. Bir gün akademideki iş arkadaşı Dmitry Pavlovsky, onu daha 16’unda bir lise öğrencisi olan Vadim Gerasimov ile tanıştırdı. Öğretmeniyle birlikte okul gezisine gelen Vadim, burada bulunan IBM’lerde program yazabilecek kadar yetenekliydi ve bu yeteneği Dmitry’nin gözünden kaçmamıştı. Üçü bir araya gelerek, Pajitnov’un oyun projeleri üzerine çalışmaya başladılar. Pajitnov, Tetris’e gelinceye kadar Elektronika 60 bilgisayarında bir çok oyun yazmıştı. Bu oyunların PC’ye uyumlu hale getirilmesi görevini Vadim yapıyordu.

    PENTAMİNO 1Pentamino’dan Tetris’e
    Alexey, yap-boz türü bulmacalara bayılıyordu. Özellikle hemen her yerde 1 Ruble’ye satılan tahtadan yapılmış, Pentamino’ları çok seviyordu. Beş küpün birleşmesinden oluşan bu şekillere, Eski Yunan dilinde “beş” yani “penta”dan yola çıkarak Pentamino deniliyordu. Alexey, bu oyunu bilgisayara uygulamaya çalıştı ama beşli küpler ekranda zorluk çıkartıyordu. Sonra “Neden dörtlü olmasın?” diye düşündü. Birkaç saat sonra bilgisayarda şekiller belirdi. Eski Yunan dilinde dört olan “Tetra”yı aldı ve sonuna en sevdiği spor olan tenisi ekledi: Tetris… Dünyayı sallayacak oyunun adı bulunmuştu.

    O günlerin Sovyetleri’nde “kişisel” bir şey yoktu ne yazık ki? Her şey hükümete aitti… Oyunun PC sürümleri Macaristan üzerinden neredeyse tüm dünyaya yayılmıştı. Perestroika daha yeni başlıyordu. Sovyet dış ticaret müsteşarlığının yazılım donanım ithalat ve ihracatını yapmakta olan Electronorgtechnika, kısa adıyla ELORG, Pajitnov’un haklarını 10 yıllığına kullanacaktı.nps506

    Henk Rogers: Moskova’da yalnız bir adam
    Ocak 1988’de Japonya pazarı için bilgisayar oyunu pazarlayan Henk Rogers, Las Vegas’ta düzenlenen CES fuarında dolaşırken, kendi deyimiyle çakıldı, kaldı. Çünkü Robert Maxwell’in Mirrorsoft şirketi de telif Atari’nin olmasına rağmen Tetris’i yayınlamıştı. Henk, tehlikeyi sezince Game Boy’un haklarını garanti altına almak için o günlerde ELORG’la görüşmek üzere Moskova’ya gitti. Ne iz, ne yol biliyordu. O dönemin Moskovalıları, pek de arkadaşça yaklaşmıyorlardı. Kimse İngilizce bilmiyor, bilse de başının belaya gireceği korkusuyla bu “kapitalist” Amerikalı ile konuşmuyordu.

    Yalnızca bir pardesü ile Moskova’ya giden Henk, sırtına sağlam bir kürk palto almak istiyordu ama bir şey satın almak o günlerde neredeyse imkansızdı. Neredeyse donmak üzereyken, Samurayların oynadığı bir Japon masa oyunu olan Go ile ilgili bir kulübün kapısına geldi. Kendi de bu oyunu iyi oynuyordu. Belki burada bir arkadaş edinebilirdi. Sovyetler Birliği’nin en güçlü üçüncü oyuncusunu yendi. Ancak rakibi tek kelime İngilizce konuşmuyordu.

    Sonra otelin lobisinden kendine bir çevirmen buldu. Hemen herkes KGB casusuydu. Muhtemelen çevirmeni de öyle… Çevirmen Henk’i ELORG’a götürdü ama binaya giremediler, çünkü resmi olarak davetli değillerdi. Turist vizesiyle gelmişti ve iş yapmaya çalışıyordu. Ancak elleri boş geri dönmeye de niyeti yoktu. ELORG’un direktörü Belikov ile bir randevu kaptı. Belikov’un dediğine göre telif haklarını kimselere vermemişlerdi. Henk’in başı dönmeye başladı, çünkü Japonya’da tanesi 10 dolardan üretilmiş 200 bin kartuş vardı ve zararı karşılamak için kayınpederinin evini ipotek etmişti. Toplantı ertesi güne ertelendi. Ertesi gün Henk’in karşısında 10 kişi vardı. KGB, iş adamları, hukukçular ve Alexey ki, ona iki saat mangal yapmıştı. Sonradan öğrendiğine göre Ruslar aynı zamanda Maxwell’in oğlu Kevin’le de görüşüyorlardı. Japonya’daki ofisindeki personeli kendisinden haber alamadığı için KGB’nin iki elemanı Tokyo’da bir ziyaret gerçekleştirerek her şeyin yolunda gittiği mesajını iletmişti.

    Henk, Ruslar’a çok net, açık ve endüstrinin en iyi anlaşmalarından birini sununca, Elorg Henk’e konsol haklarını vermeyi kabul etti. Açıkçası bu dünyanın en büyük patronlarından biri olan Robert Maxwell’i çılgına çevirmişti. Hayat hikayesini basmış olduğu Gorbachev’i arayarak devreye sokmak istedi. Ama nafile… Bu sayede Tetris, Gameboy gibi efsanevi bir ürünün büyük bir başarı kazanmasına neden oldu.

    Alexey ve Henk soğuk bir Moskova akşamında bir mangal sohbetinde ilerlettikleri arkadaşlıklarını ortaklığa taşıdılar. Alexey Amerika’ya taşındı ve Henk’le Tetris Inc. adında bir şirket kurdu. Nice 30 yıllara Tetris.

    4K destekli Android TV: Philips 55PUS8809

    Android işletim sistemli yeni Philips TV, dört çekirdekli yüksek performansı işlemcisi, 4K görüntü kalitesi ve başarılı ergonomisi ile fark yaratıyor.

    Philips’in piyasaya yeni sürdüğü 8800 serisi televizyonları üstün resim kalitesi, Android işletim sistemi ve performansı ile kendisinden söz ettiriyor. 4K yani Ultra HD çözünürlüğüne ulaşan bu yeni ürün sahip olduğu Perfect Pixel Ultra HD ve 1000 Hz Frame Interpolation teknolojisi sayesinde görüntüleri daha keskin, kontrastı yüksek ve renkleri doygun olarak verebiliyor.

    Bu esasında önemli bir özellik. Hareketli sahnelerin dolu olduğu aksiyon filmlerinde veya F1 yarışı gibi bir spor müsabakasında 4K görüntüyü herhangi bir takılma olmadan izleyebiliyorsunuz. Tabi burada, televizyon izlemeyi daha keyifli yapan Ambilight 3 teknolojisini de unutmadı. Ambilight 3 teknolojisi sayesinde, futbol maçı izlerken televizyonun üst ve yan tarafları ortama göre ışıklandırılıyor.

    Oluşturulan bu derinlik sayesinde de kişiler sanki maçı yerinde izliyormuş hissine kapılıyor.

    philips1Daha fazla bilgi almak için tıklayın

    Philips 55PUS8809, sahip olduğu kamera sayesinde, izleyenlerin ekranda olan uzaklığı ölçüp resim kalitesini ayarlayabiliyor. İzleyenler, bu sayede en iyi görüntü kalitesini elde etmiş oluyorlar. Bu kameranın diğer bir özelliği Skype desteği sayesinde sizi sevdiklerinizle haberleştirebilmesi. Üründe beğendiğimiz bir özellik kameranın televizyonun altında yer alması.

    Bu kamera istenildiği zaman gizlenebiliyor. Kumanda üzerinde yer alan düğmeye bastığınızda tekrar ortaya çıkıyor.

    3D teknolojisini de destekleyen bu ürün beraberinde iki adet aktif 3D gözlük veriyor. Kullanıcılar isteğe bağlı olarak 2D görüntüleri 3D’ye rahatlıkla çevrilebiliyor. Philips bu konuda oldukça iddialı. Öyle ki bu teknolojiyi en iyi kullanan Philips TV’lerin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    6 Çekirdekli İşlemci Sayesinde Yüksek Performans

    Üründe beğendiğimiz bir özellik 8800 serisinde hiçbir teknolojik kesintiye gidilmemesi. Full HD uydu alıcısı ve Twin-Tuner özelliği sayesinde aynı anda iki yayını izleyebiliyorsunuz.

    Beraberinde gelen kumandanın arka tarafında, bir tuş takımı konulmuş. Bu tuş takımı sayesinde Android işletim sistemi üzerinden, web sayfaları anında çağırabildiğiniz gibi maillerinizi de rahatlıkla cevaplayabiliyorsunuz.

    philips3Farklı TV seçenekleri için tıklayın

    Kumandanın üzerinde ayrıca bir mikrofon yer alıyor. Bu mikrofon sayesinde televizyonu sesli komutlarla da yönlendirebiliyorsunuz. Buna ek olarak başka markalardan bildiğimiz el hareketleri ile de Televizyonu yönetmek mümkün.

    Önceki Philips akıllı televizyonlarda en büyük dert, menüler arasındaki geçişin yavaşlığıydı. Philips, bu yavaşlığı dört çekirdek işlemci yerine, 6 çekirdekli bir işlem kullanarak çözdü. Menüler arası oldukça hızlı geçilebiliyor. En önemlisi de Android işletim sistemini yüksek bir performans ile kullanabiliyorsunuz.

    Ürünün sahip olduğu SimplyShare sayesinde cep telefonlarda veya Tabet’lerde yer alan resim, müzik ve videolar anında televizyona aktarılabiliyor. WiFi Smart Screen özelliği sayesinde de TV yayınları akıllı telefon veya Tablet’lere aktarılabiliyor.

    philips4

    Oturma odanızdaki PC

    Philips 55PUS8809, üzerinde Android işletim sistemi (4.2.2 Jelly Bean) bulunduruyor. Bunun anlamı, cep telefonunda veya Tablet PC ürünlerinde bildiğiniz Android işletim sisteminin aynısı, bu üründe de kurulmuş olması. Yani web sayfalar arasında gezinmek, hava durumu veya trafik bilgisi gibi uygulamaları yüklemek, müzik ve film izlemek ve elbette oyun oynamak Philips TV ile mümkün.

    Yine de küçük bir fark olduğunu söylemeliyiz. Evet, Google Play Store ile birçok uygulama yüklemek mümkün. Fakat buradaki uygulamalar, Google tarafında özel olarak seçilmiş uygulamalar. Daha doğrusu Televizyonda düzgün ve sorunsuzca çalışabilen uygulamalar. Unutmadan söyleyelim. Google Store dışındaki kaynaklarda yer alan uygulamalar ne yazık ki yüklenemiyor. Bu esasında önemli bir güvenlik önlemi. Kötü niyetli kişilerin zararlı yazılımları Philips TV’lere yüklenilemiyor.

    Philips 55PUS8809’da bizi şaşırtan bir özellik, Android üzerindeki oyun seçeneğin inanılmaz fazla olması. Özel bir menü sayesinde bu oyunlara anında ulaşabiliyorsunuz. Hatta oyunları farklı kategorilere ayrılmış olması da önemli bir artı. Beraberinde gelen uzaktan kumanda sayesinde oyunları oynamak mümkün. Daha fazlasını isteyen kullanıcılar ise, televizyona bir USB oyun kumandası bağlayarak oyunları oynayabiliyorlar.

    Philips, önceki nesil akıllı TV’lerde yer alan Net-TV uygulamalarından da vazgeçmedi. Bu uygulamalara kumandanın üzerinde yer alan Smart TV düğmesine basarak ulaşabiliyorsunuz.

     

    Z Serisi Yenilendi: Sony Xperia Z3