Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 2012

    Pro Evolution 2015 çağ atlıyor

    0

    Oyuncular arasında yıllardır bir PES mi FIFA mı kavgası sürer gider. Geçtiğimiz süreçte bir döneme damga vuran Pro Evolution Soccer serisi, FIFA’nın atılımları karşısında sessiz kaldı ve günden güne oyuncu kitlesinde büyük düşüşler yaşadı. Ancak son iki senedir, oyunda ciddi yenlikler ve geliştirmeler yapılıyor. Satışa sunulmadan önce yapılan duyurular, yayınlarda çıkan ön incelemeler vs. derken, PES 2015 hakkında birçok detay, oyun çıkmadan önce zaten bilgimiz dahilinde idi. Bakalım söylediklerini, verdikleri sözleri, oyunun final versiyonuna yansıtabilmişler mi?

    rooney_pes2015

    Öncelikle yenilenen ara birimle başlamak doğru olacak. Doğru adım atıldığını, gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. FIFA‘da kullanılan, Windows 8’e benzeyen arabirimi, PES de kendine uyarlamış. Bu sayede modlar arasından istediğinizi seçmek ve başlangıç vurusunu yapmak kolaylaşmış. Ayrıca menünün arka planına da bir video eklenmiş. Bu görüntü, favori takımınıza göre düzenleniyor. Ancak benim asıl dikkatimi çeken, menülerde bazı bölümlerin sizin tercihlerinize göre düzenlenebiliyor olması. Mesela daha yoğun bir şekilde Şampiyonlar Ligi maçlarına çıkmak istiyorsanız onu ana ekrana taşıyabiliyorsunuz.

    qtxeAG6

    Oyun modlarına yeni olarak eklenen MyClub, FIFA’nın Ultimate Team’ine denk geliyor. Burada kendi takımınızı, istediğiniz oyuncuların menajerleri aracılığı ile alarak kurabiliyorsunuz. Bu özellik, daha önce Master League adı altında oyunda vardı. Ancak 2015 versiyonu ile hem isim değiştirmiş hem de yapısı farklılaşmış ve geliştirilmiş. Takım yönetimi ekranından da bu oyuncuları istediğiniz mevkii de görevlendirebiliyorsunuz. Doğru pozisyona atamak, oyuncunuzun performansını artırabildiği gibi, yanlış pozisyonda oynakmak da tam tersi bir etki yaratacaktır.

    Önceki yıllarda devam eden takım ve oyuncu lisans sorunları ne yazık ki devam ediyor. PES 2015’te, İspanya, İtalya, Fransa, Hollanda, Brezilya ve Arjantin ligindeki tüm takımlar yer alıyor. İngiltere liginden ise sadece Manchester United lisanslı olarak bulunuyor. Premier Lig’deki diğer takımlar hepsi alakasız uydurma isimler karşımıza çıkıyor. Türkiye’den ise, önceki yıllarda olduğu gibi sadece Galatasaray oyunda yer bulmuş. Ancak ülkemizin adı ve takımları, uydurma da olsa yer bulamamış. Yapımcı Konami’nin bu konuda daha hassas olması şart. Yoksa içinde yoğun fanatizm bulunduran bir yapımı satması mümkün değil.

    15

    PES 2014’ün en büyük eksikliklerinden biri de yağmurlu havada maç yapamamaktı. Yeni versiyon ile yeniden oyuna dönmüş. Buna bir de ek yapmışlar, sahadaki çimlerin uzunluğunu da belirleyebiliyorsunuz. PES, Türkçe olmasına rağmen, çimlerin boyunu ayarlarken kısa ve şort (İngilizce’de Short kısa anlamına gelir) kelimeleri arasında seçim yapıyor olmanız oldukça komik olmuş. Muhtemelen ilk yamada düzeltilecektir. Bu tarz çevresel yenilikler gelmiş olsa da grafikler ne yazık ki bekleneni tam olarak karşılayamamış. Kullanılan FOX Engine, bu tarz bir oyun için gereğinden fazla da olsa, motorun gücünü kullanamamış olmaları, beni oldukça üzdü. Ne çevre faktörü ne de stadın atmosferi yapıma değer katmamış. Aksine, maç sırasında alacağınız keyfi olumsuz yönde etkilemiş.

    16

    Oynanış, önceki yıllara oranla epey kolaylaştırılmış. Özellikle ara pasların, gönderdiğiniz oyuncunun ayağına pat diye oturması oldukça keyif veriyor. Ancak bunun dez avantajı da yok değil. Orta sahayı süper hızlı geçip, rakip kaleye ulaşabiliyorsunuz. Buna bir de kolay atılabilen goller eklenince, bol skorlu maçlar ortaya çıkabiliyor. Eğer çoklu oyunda, biraz da sizden biraz daha iyi bilen bir rakip ile karşılaşırsanız, büyük farklar yemeniz işten bile değil.

    Genel olarak baktığımızda, PES 2013 modları ile PES 2014’ün oynanışı birleştirilmiş gibi gözüküyor. Birçok oyuncu bunu talep etmişti firmadan. Onlar da sevenlerini kırmayıp, isteklerini oyuna yansıtmışlar. Pro Evolution Soccer’ı bir adım daha ileri taşımışlar. Henüz oyun tam istenen seviyelere ulaşmamış olsa da, özellikle sevenleri için bu sene tatmin edici bir sonuç veriyor.

    Elektrikli otomobil devrimi

    0

    Hayatımızın vazgeçilmezi olan otomobiller endüstriyel gelişimin de göstergesi. İlk örneğine 1880’lerde rastlanmış olsa da elektrikli otomobiller gerçek anlamda yaygınlaşamadı. Tabii bunun birkaç nedeni var. Petrolü yöneten şirketlerin yaptırımları gibi daha spekülatif konuları bir kenara bırakıp konuyu teknik olarak incelersek elektrikli motorun menzil ve hız gibi temel eksiklikleri söz konusu. Belki de artık bu cümleleri geçmiş zamanda kullanmak gerek çünkü son yıllardaki atılımlarla elektrikli otomobil motorları hiç olmadığı kadar güçlü. Tabii bu “zorunlu” gelişimin belirli nedenleri var. Özellikle son yıllarda otomobil sektöründeki “aileleşme” yani farklı modellerin belli bir grup altında toplanarak aynı üretim bandından benzer parçalarla hazırlanması birçok otomobil meraklısının hevesini kaçırdı. Birbirine benzeyen araçlarda farklılık algısını yakalamak ve yükselişe geçmek için elektrikli otomobiller markalar için önemli bir fırsat.

    Sektöre Ar-Ge anlamında en çok yatırım yapan markalardan biri Tesla. Ünlü bilim adamından ismini alan Tesla Motors şirketi 2014 model araçları Tesla Model S ile tarihi değiştirmeye ant içmiş durumdalar. Araç tek bir şarj ile 600 km’nin üzerinde yol alabiliyor. 100 km’e hıza 4.6 saniyede ulaşan Model S, 416 beygir gücünde ve 215 km sürat yapabiliyor. Aracın ABD satış fiyatı 90,000 dolar civarında.

    Tesla-Model-S

    Tabii Tesla çok daha yüksek fiyatlı özel otomobiller üreten otomobilden çok teknolojiye yakın bir firma. Geleneksel markalar ise şu aşamada hibrit otomobillere yatırım yapmakta. Sadece 2014 yılında 15 civarı farklı marka ve modelin hibrit motorla geldiğini gördük. Bunların içinde Porsche ve Maserati gibi üst segment markaların da yer alması önemli bir gösterge. Hibrit yani melez araçlar hem benzinli hem de elektrikli motorla çalışıyorlar. Hibrit ve elektrikli otomobillerin en büyük artısı çevreye saygılı olmaları, benzin ve dizel motora göre çok daha düşük kirlenme değerleri üretmesi ve yakıt sarfiyatında sürücüleri mutlu etmesi. Hibritin dışında direkt elektrikli motor ile çalışan otomobillere ise Renault firması son yıllarda ağırlık vermiş durumda. Formula 1 teknolojilerini klasik motorlarına başarıyla uygulayan firma, son yıllardaki çıkışını elektrikli modellerde öncü rol oynama hedefiyle birleştiriyor. Bu vizyonun en somut örneği ise Renault Zoe. Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim. Zoe, ülkemizde 66,500 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulmuş durumda. Bir elektrikli otomobilin Türkiye’de satışa sunulması kolay bir iş değil. Özellikle şarj üniteleri ve vergilenme oranları gibi daha çok devlet içerikli konulara rağmen Zoe, alıcılarını bekliyor. Bu araçla yaptığımız test sürüşlerinde gördük ki tork denen kalkış anındaki itici güç çok yüksek. Bunun da nedeni klasik bir otomobilin devir kazanması için gereken süreye elektriklide ihtiyaç duyulmaması. Yani elektrikli aracınızı bilgisayar gibi açıp ilk saniyeden itibaren en yüksek performansta sürüyorsunuz. Zoe tek şarj ile 150 km civarında gidebiliyor. Şehir içi için oldukça ideal gözüken bu rakam uzun yolda sorun çıkarabilir. Zaten Zoe de şehir için tasarlanmış bir model. Aracın minimalist tasarımı, ion etkili havalandırma gibi detayları da bunu destekliyor. Böyle bir araç aldığınızda park alanınıza şarj ünitesi kurmanız gerekiyor. 1000 – 3000 Euro arası değişen bu ünitelerden 22kW’lık model ile aracanızı 1 saatte %80 şarj edebilirsiniz. Bunun dışında şu an için hava alanı ve AVM’lerde şarj ünitelerine rastlanmakta. Önümüzdeki sene çeşitli benzin istasyonlarında da şarj ünitelerine rastlayacağız. Bu tarz bir aracı bugün kullanmanın bir diğer dezavantajı da aküyü kiralamak. Aracın motorunu bir telefon bataryası gibi düşünecek olursanız ortalama 3000 şarjda aracın menzili büyük oranda düşüyor. İşte bu sorunu da Renault aküyü kiralayarak çözüyor. Ayda 59 Euro gibi bir miktarı firmaya ödemeniz gerekmekte. Bunun sonucu olarak da aküyü garantili bir şekilde kiralamış oluyorsunuz. Olası bir aksilikte firma değişimi garantiliyor. Şu an için bu tip aksilikleri de olsa da beş sene önce Türkiye’de bir elektrikli otomobil satılacağını söylemek hayal olurdu. Elektrikli otomobil hayalin de ötesinde bir devrim olacak şekilde geleceği şekillendirecek. Bugünden biraz zahmete katlanıp katlanmayacakları ise sürücülerin takdirinde olan bir konu.

    5038816404-4e0041562b_Zoe_PreviewParis2010_RenaultOnFlickr_crenault-zoe-14

     

    Akıllı cihazınızı kullanışlı hale getirecek 5 uygulama

    0

    Hayatımıza hızlı bir giriş yapan akıllı telefonlar ve tabletler artık vazgeçilmezlerimiz arasında yer alıyor. Artık ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey nedir sorusunun ortak cevabı akıllı telefonum ya da tabletim haline geldi. Şu an kullandığım akıllı telefon 5 – 6 yıl önce kullandığım bilgisayardan belki de çok daha üstün teknik özelliklere sahip. Çeşitli sensörler, GPS ve diğer donanımlarla donatılan bu cihazlarla mesajlaşma ve fotoğraf çekmenin dışında pek çok şey yapmak mümkün. Ücretsiz ya da ücretli çeşitli uygulamalarla akıllı telefonunuzu birçok ihtiyacınızı karşılayacak en büyük yardımcınız haline getirmek mümkün.

    Yeni bir akıllı telefon aldığımda kesinlikle telefonuma kurmayı ihmal etmediğim çeşitli uygulamalar bulunuyor. Bu arada Facebook, Whatsapp ya da Viber gibi artık neredeyse her telefonda olan uygulamalardan bahsetmiyorum. Andoid işletim sistemine sahip telefonumu daha da kullanışlı hale getiren 5 uygulamayı aşağıda sizler için yazdım…

    Sports Tracker (Ücretsiz)

    Sports TrackerSports Tracker benim Nokia N95 telefonumdan bu yana kullandığım en kullanışlı yazılımlardan birisi. Sports Tracker’ın en sevdiğim özelliklerinden birisi ben genellikle yürüyüş ve bisiklet için kullansam da yürüyüşten bisiklete, tırmanmadan kayağa kadar çok sayıda sporu desteklemesi. Sports Tracker, spor yaparken kullandığınız rotayı harita üzerinde kaydederken; ortalama hızınız, en yüksek hızınız, aktiviteyi tamamlama süreniz gibi verileri de saklıyor. Böylece daha önceki aktivitelerinizle karşılaştırabiliyor ve kendinizi ne kadar geliştirdiğinizi görebiliyorsunuz. Bu arada Sports Tracker ne kadar kalori yaktığınızı da gösterebiliyor. Eğer zayıflama ya da formunuzu koruma gibi bir amacınız varsa bu uygulama sizin için biçilmiş kaftan.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.stt.android&hl=tr

     

    Nights Keeper (Ücretsiz)

    Nights Keeper benim kullandığım olmazsa olmaz uygulamalardan birisi. Aslında “rahatsız etme” modunun gNights Keeperelişmiş bir hali. Bu uygulama sayesinde rahatsız edilmemek istediğiniz zamanlarda sizin rahat kalmanızı sağlıyor. Sizin belirlediğiniz saatler arasında telefonunuzdan çıt çıkmamasını sağlıyor. İstediğiniz saatte aktif hale gelen uygulama, telefonunuzun tamamen sessiz hale gelmesini sağlıyor. Küçücük bir ışığa dahi izin vermiyor. Elbette sizin belirleyeceğiniz kıstaslara göre çeşitli aramalar, bildirimler ve mesajlar filtreyi delebiliyor. Anneniz, babanız, sevgiliniz ya da patronunuzu (!) liste dışı bırakıp her zaman size erişebilmelerini sağlıyorsunuz. Ayrıca yine sizin belirleyeceğiniz kıstaslara göre örneğin birisi sizi üst üste birkaç defa arıyorsa telefonunuz çalmaya başlayabiliyor. Uygulamanın ücretli sürümüne geçtiğiniz takdirde, dilerseniz arayanlara ya da mesaj gönderenlere sizin belirlediğiniz mesajı atabiliyor, geceleri telefonunuzun GPS, Bluetooth, WiFi gibi özelliklerini kapatarak pil tasarrufu edebiliyorsunuz.  Nights Keeper benim en çok işime yarayan uygulamalardan birisi.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.nightskeeper&hl=tr

    Shush (Ücretsiz)

    shushBenim gibi günde birkaç toplantıya giden birisi iseniz bu basit uygulama sizin en önemli yardımcılarınızdan birisi haline gelecek. Shush (şşşşşt! ) belirli bir süre için örneğin yarım saat ya da bir saat telefonunuzun sessiz kalmasını sağlıyor. Bu süre bittikten sonra telefonunuz normal durumuna geri dönüyor. Sadece toplantılar değil, sinemada, tiyatroda, derste ya da hasta ziyareti gibi durumlarda da çok işe yarıyor. Ayarlardan sessiz kalmamasını istediğiniz uygulamaları da seçebiliyorsunuz.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.kapsenlogic.shush

     

    Flipboard (Ücretsiz)

    flipboardFlipboard benim hem tabletimde hem de akıllı telefonumda en çok kullandığım uygulamalardan birisi. Eğer haberleri İngilizce takip ediyorsanız Flipboard tam size göre. Teknoloji, spor, seyahat, müzik, sinema, siyaset gibi dilediğiniz konularda en son haberleri tek yerden takip edebiliyorsunuz. Sosyal paylaşım özelliği sayesinde ilgilendiğiniz haberleri sosyal medyada paylaşabiliyorsunuz ya da arkadaşlarınızın paylaştıkları haberleri görebiliyorsunuz.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=flipboard.app

    Any.do (Ücretsiz)

    any.doBu uygulamayı hem telefonumda, hem tabletimde hem de dizüstü bilgisayarımda kullanıyorum. Kullanımı çok basit olan bu uygulamayla yapılacaklar listemi kolayca yönetebiliyor ve bu listeye eklediğim hiçbir şeyi unutmuyorum. Google’ın görevleri ile eş zamanlı çalışabildiği için oldukça işime yarıyor. Uygulamada ekip, ev halkı ve arkadaşlar da unutulmamış. Örneğin eşiniz “gelirken ekmek al” diye bir görev ekleyebiliyor ve siz de eve gelmeden önce bu görevi görüp tamamlayabiliyorsunuz.Ya da siz ekip arkadaşlarınıza görev dağıtabiliyorsunuz. Bu uygulama da benim vazgeçilmezlerim arasında yer alıyor.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/search?q=any.do&c=apps

    #Hashtag kullanmanın faydaları

    gorsel1

    Öncelikle #Hashtag kelimesine Türkçe bir karşılık bulmak gerekirse “konu etiketi” olarak isimlendirebiliriz. Aslında hashtag, sosyal ağlara gönderilen mesajları kategorize etmemizi sağlayan sembol kelimeler olarak tanımlanabilir. Yöntemin en iyi yanı ise kullanmak için hiç kimseyi takip etmenizin gerekmemesidir.

    Son birkaç yılda Twitter ile birlikte popüler olan hashtag’ten yararlanmak için bir ifadenin başına # (kare tuşu) gelecek şekilde yazmak ve bunu yapacağınız gönderiye eklemeniz gerekir. Göndereceğinizin başına # işareti eklendiğinde o kelime artık bir tıklanabilen bağlantı haline dönüşür ve bu bağlantıya tıklanınca dünyada o hashtag kullanılarak gönderilmiş olan tüm mesajlar listelenir.

    Günümüzde hashtag kullanımı artık sadece Twitter’a özgü olmaktan çıkmış, Facebook, Instagram ve Google+ gibi diğer sosyal ağ mecralarında da kullanılabilir hale gelmiştir.

    Kullanırken nelere dikkat etmeli?

    Hashtag’lerden etkili bir sonuç almak istiyorsanız onları mutlaka kısa, akılda kalan ve söyleme güçlüğü oluşturmayan, söylenişi kolay kelimelerden seçin. Eğer oluşturacağınız hashtag oldukça uzun bir kelimeden oluşuyorsa sadece baş harfleri ile de bir hashtag tanımlayabilirsiniz.

    Kullanacağız hashtag için önceden araştırma yapın. Paylaşmayı düşündüğünüz hashtag’in daha önce nerede ve hangi konuda kullanıldığını görmeniz açısından faydalı olacaktır.

    Hashtag kullanarak göndereceğiniz mesajda konu etiketi boşluk verilmeden ve tek bir kelime olarak yazılmalıdır. Birkaç kelimeden oluşan bir etiket bile olsa birleştirilerek yazılması gerekir. Örnek vermek gerekirse #HerşeyDahaGüzelOlacak gibi.

    Hashtag yazılırken etiketin içerisinde sayılar bulunabileceği gibi noktalama işaretleri ve farklı karakterler (& ve % gibi) yapıyı bozduğundan kullanılmamalıdır. #%20DahaUcuz{kazak} etiketini kullanılmaması gereken iyi bir hashtag örneği olarak verebiliriz.

    Ayrıca Hashtag kullanımında büyük – küçük harf duyarlılığı yoktur. Yani #EnSevdiğimYemek etiketi küçük ve büyük harflerin birlikte nasıl kullanılabileceğinin iyi bir örneği olabilir.

    Kullanabileceğiniz Uygulamalar

    HootSuite (www.hootsuite.com): Eğer sosyal medyayı oldukça aktif kullanıyorsanız işte size olmazsa olmaz bir uygulama sitesi. Farklı sosyal ağ hesaplarınızı ( Twitter, Facebook, Google plus, Foursquare, Linkedin, vs. ) tek bir panelden yönetmenizi sağlar. Zaman ayarlaması yaparak istediğiniz zamanda istediğiniz sosyal ağlara istediğiniz mesajı gönderebilirsiniz. Üstelik bütün bunları sadece üye olarak ücretsiz yaptığınızı bir düşünün.

    Tweet Deck (https://tweetdeck.twitter.com):Bu uygulama ile kolayca Twitter hesabınızı yönetebilirsiniz. Uygulamada ileri bir tarihte göndereceğiniz mesajı kurabileceğiniz ve o saat ve dakika geldiğinde otomatik mesajınızı atan bir bölüm de mevcut.

    https://tagboard.com: Kullanımı oldukça kolay bir arabirime sahip Tagboard’u, takip edilmek istenen konu etiketine ait Twitter, Facebook, Instagram ve Google+ gibi sosyal ağlara gönderilen mesajları tek bir ekrandan takip etmenizi sağlayan bir araç olarak kullanabilirsiniz.

    Hashtags.org: Hashtag ile ilgili oldukça fazla bilgiye erişebileceğiniz bir site. Bu site sayesinde hangi konu etiketinin yükselişte, hangisinin ise düşüşte olduğunu belli bir ücret ödeyerek takip edebiliyorsunuz.

    http://search.twitter.com: Hashtag ile ilişkilendirilmiş mesajları okumak için bu siteyi ziyaret edilebilirsiniz.

    Bu kadar bilgiyi verdikten sonra son olarak Trend Topic olmaktan biraz bahsedeceğim. Kısaca “TT” olarak da kullanabiliriz. Twitter platformunda bir saat içinde fazla sayıda farklı hesaptan atılan ve konu etiketi olan belli bir konuda yazılmış mesajlar Trend Topic olur. Anlayacağınız Twitter’da gündem oluşturursunuz. Trend Topic olmak için genelde #hashtag kullanmak gerekir. Bazen hiç ummadığınız bir konu etiketi çok benimsenir ve bir anda binlerce kişinin aynı etiketi kullanarak tweet atması sonucu Twitter’ın gündemine yerleşebilir.

    Daha önce sosyal ağlarda paylaşım yaparken hiç hashtag kullanmadınızsa bile artık ilk hashtag’li mesajınızı gönül rahatlığı ile paylaşabilirsiniz.

    Ütü seçimi nasıl yapılır?

    utu-secimi-nasil-yapilirÖnemli bir toplantıya yetişeceksiniz ve her zamanki gibi geç kaldınız! Bir taraftan giyeceğiniz kıyafete karar vermeye, diğer taraftan da aceleyle çantanızı hazırlamaya çalışıyorsunuz. Evden çıkmadan önce de eğer vaktiniz varsa evi ve mutfağı kontrol ediyor, hızlı adımlarla evden çıkarak gideceğiniz yere yetişmeye çalışıyorsunuz. Buraya kadar herşey normal. Peki ya ütüyü fişte unuttuysanız?

    Şöyle bir düşünün; kaç defa ütüyü fişte çıkardığınıza emin olamayıp geri döndünüz? Açıkçası benim saymakla bitmez. Genelde bir yere geç kaldığımda hep başıma bu durum geliyor. Zaten geç kalmanın vermiş olduğu stresle ne giyeceğime karar veremiyorum. Bir de seçtiğim kıyafeti düzgünce ütülemek ve hızlıca giyinmek için zaman yetmeyecekmiş gibi geliyor ve bu yüzden panikliyorum. Evden çıktıktan sonra da acaba ütüyü fişte mi unuttum diye kuruntu yapmaya başlıyorum. Böyle durumlarda o aceleyle yetiştiğim toplantılara da konsantre olamıyorum çünkü aklım evde ve ütüde! Neyse ki yeni çıkan ütü modellerinin çoğunda otomatik kapanma özelliği yer alıyor ve daha güvenli ve pratik bir şekilde ütü yapabiliyorsunuz.

    Ütü, evimizin demirbaş cihazları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Neredeyse piyasada yüzlerce ütü markası ve modeli var. Peki ütü alırken nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Bütçemize uygun ve işimize yarayacak bir ütüde olması gereken özellikler nelerdir? İşte ütü seçimi ile ilgili merak ettikleriniz….

    Buhar gücü yüksek olsun

    Ütü satın alırken kararınızı belirleyecek en önemli özellik ütünün buhar gücüdür. Buhar gücü ve basıncı yüksek ütüler elbiseleri daha kolay bir şekilde ütülemenizi ve zamandan tasarruf etmenizi sağlar. Buhar özelliği zayıf olan bir ütü ise ütü yapmanızı zorlaştırır ve sizi yorar.
    Buharlı ütüler söz konusu olduğunda tasarım ve ergonomi de son derece önem kazanıyor. Ütünün rahatça tutulmasını sağlayan iyi bir tasarım, tabandaki delik sayısı ve bu deliklerin buharı kumaşın üzerine yayması ütü yapmayı daha katlanılabilir bir ev işi haline getirebilir.

    Buharlı ütü satın alırken bunlara dikkat edin;

    Ütünün motor gücünü belirten Watt bilgisi: Media Markt’larda 1.600W ile 2400W arasında değişen değerlerde ürünleri görmeniz mümkündür. Kırışıklıkları ve buruşuklukları açmak için ütünüzün 2400W olması yeterlidir.

    Sürekli buhar gücü: Kıyafetlerinizdeki kırışıklıkların kolayca açılabilmesini sağlayan sürekli buhar etkisi ütü tabanı kadar önemlidir. Dakikada ütünün üretebildiği buhar hacminin minimum 40 gr/dk olması gerekir. Ütünün ekstra püskürtmede uyguladığı şok buhar miktarı: Zor kumaşlar için ütünün bir kerede ve/veya aralıklarla üretebileceği buhar miktarıdır, şok buhar miktarının yüksek olması ütüyü kolaylaştırır ve hızlandırır. Ütünüzün minimum 90 g/dk buhar gücüne sahip olması yeterli olacaktır.

    Seramik taban tercih edin

    Ütü yaparken kumaşın yapışmaması, parlamaması ve kumaşın üzerinde ütünün rahatça kayabilmesi için seramik tabanlı ütüleri seçmenizi öneririm.Yapışmaz teflon tabanlı ütüler ise kumaşın yanmasın ve sararmasını önler, kumaş üzerinde kolayca kayarak rahat bir ütüleme yapılmasını sağlar. Çelik taban ise dikkatli kullanılması gereken bir taban türüdür. Taban, ısıyı eşit şekilde dağıtır ve ütü kumaş üzerinde rahatça kayar ancak kumaşın yanma riski yüksektir. Tabanlarda buhar veren gözenek sayısı da önemli bir detay. Buhar veren gözenek sayısı arttıkça kırışıklıkları açmak da bir o kadar kolaylaşıyor ve ütü yapmak daha pratik hale geliyor.

    Dilerseniz ütü yaparken ayrıca yanmayan plastik tabanları ütünüzün tabanına geçirerek, kumaşta yapışma ve parlama olmadan ütü yapabilirsiniz.

    Güvenliği de göz önünde bulundurun

    Ütü, dikkat edilmezse ev kazalarına neden olan bir cihaz. Siz de unutkan ve aceleci bir kişiliğe sahipseniz, ütü satın alırken en dikkat etmeniz gereken özellik, güvenliğiniz olmalı. Media Markt’larda yer alan yeni nesil akıllı ütülerin pek çoğunda otomatik kapanma özelliği yer alıyor. Ütü nedeniyle ortaya çıkabilecek kazaların önlenmesi adına ütü seçimi yaparken bu özelliği göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.

    Ütü satın almanın ve İyi ütü yapmanın püf noktaları:

    – Hızlı ve iyi bir ütü yapabilmek için buhar gücü yüksek ütüleri tercih etmeliyiz.

    – Çok fazla çamaşır ütülüyorsanız, buhar kazanlı ütüleri; düzenli aralıklarla ütü yapıyorsanız, normal buharlı ütüleri tercih edebilirsiniz.

    – Ütünüzde kirece karşı koruyucu özellik olması ütünüzün bakımı ve uzun yıllar kullanmanız bakımından önemlidir.

    – Ütünüzde anti-drip (damlamayı önleme) özelliği olup-olmadığını kontrol edin. Damlama yapan ütüler kumaşların lekelenmesine engel olur.

    – Ütü yapmadan önce kıyafetleri nemlendirin. Naylon, ipek gibi narin kumaşları iç kısmından ütüleme yapın.

    – Kumaşın türüne göre program seçimi yapılır. Gömlek ütülerken fıs fısla su sıkarak, gömlek nemlendirilir. Böylelikle kırışıklar ve buruşukluklar daha rahat açılır.

    – İpek gibi ince ve hassas kumaşları ütülerken ütü tabanınım sıcaklığı düşük olmalı ve kumaşı yakacak yüksek dereceli programlar tercih edilmemeli.

    – Kıyafetleri etiketinde bulunan temizlik ve ütüleme önerilerine göz önünde bulundurarak temizlemeliyiz. Kıyafetlerin etiketi yoksa eğer kumaşa göre uygun bir program seçimi yapılabilir.

    – Baskılı kıyafetler tersinden ütülenir, baskı üzerinde ütü yapılmaz.

    – Fermuarlı kıyafetler ütülenirken fermuar kapatılıp, fermuarın izi çıkmaması için fermuarın arka kısmından ütüleme yapılır.

    – Narin kumaşlar için ütü bezi kullanın

    – Kumaşın parlamasını önlemek için kumaşın üzerine nemli bez sererek ütü yapın.

    – Nakışlı ve üzerinde el işi olan kumaşları ütülemek için kumaşı havlunun üzerine serin ve ters çevirin. Buhar yardımıyla nakışa zarar vermeden ütüleme yapabilirsiniz.

    – Ütü masasını boyunuza göre, karın hizasında ayarlayın. Böylece ütü yaparken beliniz ağrımayacaktır. Bazı ütü masaları ile oturarak da ütü yapabilirsiniz.

    – Her kıyafet için farklı ısı ayarına ihtiyaç vardır. Ütüleyecğiniz kumaşa göre program seçimi yapın.

    – Kumaşın buruşukluklarını ve kırışıklıklarını açmak için ütünüzün buhar gücünden faydalanın.

    – Perde, çarşaf gibi büyük parça kumaşları geniş bir alanda ya da katlayarak ütüleyin.

    – Ütü yaparken dairesel hareketler değil, uzunlamasına ütüleme yapın.

    – Kıyafetlerinizi ütüledikten sonra hemen asın.

    – Ütünüzde kireçlenme olmaması için ütüleme yaparken saf su kullanın. (ütü suyu kullanabilir ya da içme suyunu kaynatıp soğutabilirsiniz)

    Kablosuz ağlarda ‘çekmiyor’ derdine son!

    0

    Kablosuz ağlarda 'çekmiyor' derdine son!Doğru kablosuz ağı tasarlayarak, ev ya da işyerinizde sorunsuz ve hızlı bir bağlantıya kavuşmak mümkün. Kullandığımız neredeyse tüm cihazların kablosuz bağlantı desteği bulunuyor. İster evde ister işyerinde kullanıyor olun, kablosuz ağınızın kapsama alanını genişleterek, ağdaki diğer cihazlarla olan bağlantıyı ve internet bağlantınızı tam performansla kullanabilirsiniz.

    Cep telefonuyla güzel fotoğraf çekmenin yolları

    cep01

    Bazı küçük ipuçlarıyla cep telefonunuz ile çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Belli kurallara uyar, bazı yöntemleri kullanırsanız bunu yapmanın o kadar da zor olmadığını göreceksiniz.

    Günümüzde fotoğraf dendiğinde akla ilk gelen cihazlardan biri cep telefonları. Sürekli yanımızda olan, her anımızda bizi takip eden bu minik yardımcılarımız teknolojiyle beraber özelliklerini de geliştirdiler. Artık çok daha iyi fotoğraf çekebiliyorlar. Flaşları daha güçlü, sensörleri ışığa karşı daha hassas, panorama ve HDR gibi teknikleri kullanabiliyorlar ve her şeyden önemlisi çekilen fotoğrafları anında paylaşabiliyorlar.

    Bu yazıda paylaşacağımız ipuçları ile cep telefonunuzla daha güzel fotoğraflar çekebileceksiniz. İşte cep telefonu fotoğrafçılığının ipuçları:

    Telefonunuzun kamera özelliklerini öğrenin

    Günümüzde cep telefonlarında 5 Megapiksel’den 20 Megapiksel’e kadar çözünürlük sunuluyor. Bu çözünürlüğün yanısıra telefon uygulamaları da farklı imkanlar sunuyor. Artık telefon kameralarında HDR, Panorama, hem ön hem arka kamerayı aynı anda kullanma, üst üste çekim, süreli çekim, video, efekt verebilme ve netlik noktasını sonradan değiştirme gibi özellikler bulunuyor.  Sahip olduğunuz telefonun kamerasının bu özelliklerden hangisi ya da hangilerini desteklediğini bilirseniz fotoğraf çekimlerinde önemli avantajlar elde edebilirsiniz.

    Bu yüzden telefonunuzun bu tip özelliklerinin neler olduğunu bilmeniz gerekiyor. Bilmediğiniz bir özelliği kullanamayacağınız için size bir fayda sağlamayacaktır.

    Fotoğraf kurallarına dikkat edin

    Her ne kadar cep telefonu ile fotoğraf çekiyor olsanız da fotoğrafın genel kuralları bu alanda da geçerlidir. Göze hoş görünen doğru pozlanmış fotoğraflar için bu kuralların en azından temel olanlarını bilmek önemlidir. Altın oran, ters ışık, beyaz ayarı, ISO gibi konularda sahip olacağınız bilgiler sizi bir adım öne taşıyacaktır.

    Işığı gözlemleyin

    Fotoğrafın temeli ışıktır. Bu yüzden (istisnai durumlar dışında) ışık yoksa fotoğraf da yoktur. Işığın nerede olduğunu gözlemlemek iyi fotoğraflar için temel kuraldır. (aaplumbingsa.com) Bu konuda en temel yaklaşım fotoğrafçının ışığı arkasına almasıdır ki cep telefonu fotoğrafçılığında da geçerlidir bu durum. Ters ışık etkisini bilerek istediğiniz durumlar dışında ışığa dikkat etmenizi öneririz. Doğru ışık fotoğraflarınız daha güzel ve doğru pozlanmış görünmesini sağlar.

    Güneşin ya da ışık konumunun durumuna göre siz de çekiminizi ayarlayın. Çok karanlık ortamlarda küçük sensörler yüzünden cep telefonları yüksek ISO kullanarak fotoğraf çekmeye çalışır. Bu da fotoğrafların aşırı grenli olmasına sebep olur. Bu gibi durumlardan mümkün mertebe uzak durmaya çalışın.

    cep02

    Konuya yakın olmaya çalışın

    Cep telefonları genelde geniş açılışı tek bir objektife sahiptir. Büyük bir çoğunluğunda optik zoom olmadığı için kayıpsız olarak kaliteli bir şekilde konulara zoom giremezsiniz. Bu bakımdan konuya mümkün mertebe yakın olarak kadrajın içini doldurun. Uzaktan yapacağınız çekimlerde kadrajı yeniden oluştursanız (kroplama) bile kalitesi sizi memnun etmeyebilir.

    En yüksek çözünürlükte çekin

    ‘Ben bunu internette kullanacağım’ deyip de 20 Megapiksel çözünürlüğü olan bir kameraya sahip cep telefonunda 640×480 piksel fotoğraf çekmeye çalışmayın. Düşük çözünürlük görüntü kalitesinin de kötü olmasına yol açar ve büyütme yapamazsınız. Bu sorunu sonradan düzeltmenin de bir yolu yoktur.

    Alternatif kamera uygulamalarını deneyin

    Cep telefonu üreticileri kameraları kendi geliştirdikleri uygulamalarla kullanıma sunarlar. Ancak sonradan yüklenen bazı kamera uygulamaları üreticilerin sunduklarından daha iyi özelliklere sahiptir. Bunları da deneyerek kameranızın özelliklerini geliştirebilirsiniz. Bunlar arasında Camera MX, Camera Zoom, DSLR Camera Pro, Google Camera, Pro Camera, Hipstamatic ve Snapseed gibi uygulamaları sayabiliriz. Siz deneme yanılma yoluyla beğendiğiniz bir ya da birkaç uygulamayı fotoğraf çekmek için kullanabilirsiniz.

    Bol bol fotoğraf çekin

    Cep telefonu ile daha güzel fotoğraflar çekmen yolu bol bol çekim yapmaktan geçiyor. Her bir çekim sizin cep telefonunu daha iyi tanımanıza, kameranın tepkilerini daha iyi anlamanıza ve sonuçta daha iyi fotoğraf çekmenize yardımcı olur.

    Dijital zoom kullanmayın

    Cep telefonların büyük bir çoğunluğunda dijital zoom yani dijital yakınlaştırma özelliği bulunur. Ancak çok mecbur kalmadıkça bu özelliği kullanmayın. Zira adından da anlaşılacağı üzeri dijital zoom elektronik olarak yapıldığından görüntü kalitesi çok kötü olur. Bu yüzden mecbur değilsiniz bu özelliği kesinlikle kullanmayın. Sonuçlardan siz de memnun kalmayacaksınız.

    Cep telefonu ile iyi fotoğraf çekmek çok zor bir iş değil. Yukarıdaki kurallara dikkat ederseniz çektiğiniz fotoğrafların büyük bir kısmı güzel olacaktır.

    Z Serisi Yenilendi: Sony Xperia Z3

    Oldukça büyük bir başarı yakalayan Xperia Z ailesi yeni temsilcisi ile karşımızda. Sony Xperia Z3, piyasanın en iddialı akıllı telefonu.

    Sony, mart ayında gerçekleşen MWC fuarında Xperia Z2’yi tanıtarak inanılmaz ilgi görmüştü. Xperia Z2 herkes tarafından konuşuluyordu ve satışa çıktığında da başarılı bir satış yakaladı. Durum böyle olunca Sony çok fazla beklemek istemedi ve Eylül ayında IFA fuarında Z serisini yenilediğini duyurdu. Bu ay başında satışa sunulan Xperia Z3, herkesi şaşırttı.

    Xperia Z ailesinin başarısı 2013 yılına dayanıyor. Sony, 2013’ün başlarında alüminyum ve çam kullanan OmniBalance tasarımına geçti. Kaliteli malzemelerle yapılan tasarım son kullanıcılar tarafından çok tutuldu. Fakat Sony bununla yetinmedi ve her bir Z jenerasyonu ile bu tasarımı mükemmel hale getirmek için uğraştı. Günümüzde Xperia Z3 ile 3. nesil OmniBalance tasarımı ile karşı karşıyayız.

    sony 1Ürün ile ilgili detaylı bilgi almak için tıklayın

     

    Zaten Xperia Z3 ‘e ilk bakıldığında, ergonomisi ve tasarımı ile ilgi çektiği söylenebilir. Ön ve arka tarafında çam malzeme kullanıldı. Çerçevede kullanıcıların isteklerini dinleyerek de küçük değişiklikler yapıldı. Öyle ki, Xperia Z3’ün çerçevesi, keskin köşeler yerine yuvarlatılmış bir tasarıma sahip oldu. Bu değişim ile telefonun ele çok daha iyi oturması sağlandı.

    Her dört köşeye darbe emici (Bumper) kullanıldı. Bu darbe emici sayesinde telefon yere düştüğünde ekrana çok daha az baskı yapıp kırılmaması sağlanıyor. Sony, bu özelliği ekleyerek tasarıma oldukça fazla dikkat etti. Stabilite ile birlikte göze hitap eden tasarımı Xperia Z3 ile oluşturdu.

    Üründe beğendiğimiz bir özellik ön tarafında stereo hoparlörlerin yer alması. Bu hoparlörler Z2 ile kıyasla daha başarılı. Ayrıca telefon çaldığında her iki hoparlörden ses gelmesi iyi düşünülmüş bir özellik. Nano SIM, Micro-SD ve Micro-USB yuvalarının Z2’ye göre küçülmesi de önemli bir artı.

    sony 2Teknik özellikler için tıklayın

     

    Unutmadan söyleyelim. Xperia Z ailesinin en büyük avantajlarından biri, sahip olduğu IP65/68 sertifikası sayesinde toza ve suya karşı dayanıklı olması. Bu ürün ile 1.5 m derinliğinde 30 dakika boyunca tatlı su havuzda çekim yapabiliyorsunuz.

    Teknik Özellikler

    Xperia Z3, 5.2 inç büyüklüğünde (1920×1080) bir ekrana sahip. Bu ekranda kullanılan Triluminos ve X-Reality for mobile teknolojileri sayesinde oldukça yüksek bir parlaklık (535 Candela) elde edildi. Bu ekran, güneşli ortamlarda bile rahatlıkla çalışabiliyor. Renk doğruluğu oldukça başarılı ve görüntü açıcı da geniş. Kullanılan 4 çekirdekli ve 2.5 GHz hızında çalışan Qualcomm Snapdragon 801 adlı işlemci bir çok isteği karşılıksız bırakmıyor. 3 GByte’lık bellek ile birçok uygulamayı ve oyunu sorunsuzca açabiliyorsunuz. Özelleştirilmiş arayüz oldukça yüksek bir performansta çalışıyor.

    sony 3

    Kızılötesi dışında bir çok haberleşme standartları da bu ürüne entegre edildi. LTE kategori 4 ile 150 Mbit/sn’de download yapmak mümkün. Buna ek olarak oldukça yeni bir standart olan 802.11ac kablosuz haberleşmeye de uyumlu.

    Kamera ve Remote Play Fark Yaratıyor

    Xperia Z3, 1/2,3 inç büyüklüğünde Exmor-RS sensörlü 20.7 MP’lik bir kameraya sahip. Bu kameranın en büyük özelliği 12800 ISO değerine ulaşabilmesi. Bunun anlamı oldukça loş ortamlarda başarılı bir şekilde fotoğraf çekebilmesi. Yeni efektlerle birlikte, ön kamera da Selfie için uygun hale getirildi. Ön kamera daha geniş bir açı ile resim çekebiliyor.

    Z2’de yer alan 4K video kayıt sorunu (5 dakikada ısınıp kapanması) Xperia Z3’de düzeltildi. Yinede Xperia Z3 ile 4K video kaydının 10 dakika ile sınırlı olduğunu söylemeliyiz.

    Ürünün önemli artılarından biri kuşkusuz Remote Play özelliği. Playstation 4 ile kablosuz ortamda haberleşebilen Xperia Z3, PS4 oyunlarını kendi ekranına aktarıp oynatabiliyor. İşin güzel tarafı ise, televizyon kapalı olsa bile özelliğin çalışması. Tek şart PS4’ün açık olması.

    3100 mAh’lik bir pil’e sahip olan Xperia Z3, yaklaşık 1.5 gün şarj olmadan kullanılabiliyor. Sahip Olduğu Ultra Stamina Modu sayesinde de 3-5 gün çalışabiliyor.

    Yeni nesil mobil sistemlere hazır olun

     

    Pavlok’la sabahları şokla kalkmaya hazır olun

    c37f86491e6fb63f093933840d4694c5-originalÜnlü Yunan filozofu Aristoteles, “Tekrar tekrar yaptığımız şeyiz biz… Dolayısıyla mükemmeliyet bir erdem değil alışkanlıktır.” diyerek birçok felsefi yorumda bulunduğu erdem ve ahlak ekseninde önemli bir aforizma yaratmış. Pavlok da, kendi hikmetini bu aforizma ile anlatıyor. Pavlok ne mi? Pavlok, günümüzde çok popüler olan, bileğe takılan bir giyilebilir teknoloji ürünü… Ancak, diğer tüm ürünlerden farkını şu sloganla anlatıyor: “Pavlok, yaptıklarınızı izlemekle kalmaz, sizi olduğunuz kişiye dönüştürür…”

    Elektrik şokuyla uyanmanın dayanılmaz keyfi
    Hemen her sabah uyuya kalmaktan şikayet ediyorsunuz. İşe, randevularınıza geç kalıyorsunuz. Saat alarmı çaldığında erteleme düğmesine basıp, yorganın içinde kıvrılmaktan vazgeçemiyor musunuz? Sizin ilacınız Pavlok o zaman… Bilekliğinizi sabah kalkacağınız süreye ayarladınız. Alarm, nazik titreşimler göderiyor ve kalkmanızı bekliyor. Şayet ertelemeye çalışırsanız küçük bir eletrik şoku gözlerinizin açılmasına neden oluyor ve adrenalin yüklenerek zinde bir şekilde ayağa kalkıyorsunuz. Bu birkaç kere daha tekrarlanınca hemen her sabah alarmdan önce çoktan kalkmış oluyorsunuz.Danger

    Pavlov’dan Pavlok’a
    Pavlok’un hikayesi geçen yüzyılın başına dek uzanıyor. Rus fizyolog Pavlov adını “şartlı refleks” olarak belirlediği buluşunu 1901 yılında yaptı. Köpeklerin ağzına tekrar tekra et unu veren ve aynı zamanda zili çalan Pavlov, bir süre sonra zili çaldığında köpeklerin ağzının sulandığını gözlemledi. Pavlok da “şartlı refleks”in babasından alıyor ismini. Aslında ortaya çıkış hikayesi de bir hayli ilginç…

    İşin arkasında Maneesh Sethi var. Bugüne kadar dört kitap yazan Sethi, oyun programlama konusunda çocuklara yönelik eserleriyle tanınan bir isim. Sethi, birkaç yıl önce ne zaman Facebook’a girerse ona tokat atmaları için tanıdığı/tanımadığı herkese para ödeyerek internet fenomenlerinden biri olmuştu. Dediğine göre, Facebook’a girmediğinde üretkenliği neredeyse dört kat artmış. İşte bu noktada sürekl, tokat yemek yerine başka bir fikir gelmiş aklına Sethi’nin… “Boynuma bir köpek tasması taksam, Facebook’a her girişimde bana bir şok dalgası yollasa…” düşünmüş. Fikrini yakın arkadaşı Dan Kaminsky’ye söyleyince hemen bir elektronik araç gereç dükkanına gidip ilk prototiplerini üretmişler. Prototip çalışınca Seth, Pavlok’un ortak kurucusu olacak kişiyi, Lego Mindstorms’un yaratıcısı ve Roomba’nın kıdemli mühendisi Jim Lynch’ bulmuş. Şimdi, 2015 baharında Pavlok’u piyasaya sürmek için gün sayıyorlar.Pavlok-The-Habit-Changing-Device-That-Shocks-You

    Ne kadar çarpıyor?
    Elektrik çarpması çok hoş bir şey değil elbette… Pavlok’ta voltaj şiddeti 17 volt ile 340 volt arasında ayarlanabiliyor. Yetkililer, voltaj miktarına bağlı olarak, bazı kişilerin hissetmeyeceğini bile söylüyorlar, bazılarının da kahvelerini dökebileceklerini… Her ne kadar acıtmadığını söyleseler de insanın inanası gelmiyor pek.

    Ceza var ama, ödül de var...
    Alarm özelliğini yukarıda anlatmıştık. Peki, başka hangi özellikleri var, sizi değiştirmek için?.. Egzersiz modunu seçtiğinizde gitmiş olduğunuz spor salonlarını ve gittiğiniz gün ve saatlerinizi programlıyorsunuz. Pavlok, gittiğiniz mekanda olmadığını GPS yoluyla kontrol edince, hemen yapmış olduğunuz bu hatayı Facebook’a ihbar ediyor, ya önceden belirtmiş olduğunuz ceza bedelini ödemenizi istiyor ya da şoku yiyorsunuz. Eğer “iyi çocuk” olup da programınıza harfiyen uyarsanız, Pavlok size hediyeler, ya da kasada toplanan Pavlok kullanıcılarının ceza paralarından ödül yolluyor.

    Pavlok_Fitness_TrackerFacebook’a girdiğinizi nasıl anlıyor?
    Facebook’a veya herhangi, bir siteye vs. girdiğinizi nasıl anlıyor da, size şok veriyor diye soranlar çok oluyor. İşte tam bu noktada Pavlok’un Chrome eklentisi devreye giriyor. Buraya girmemeniz gereken web sitelerinin listesini yazıyorsunuz. Sonra gelsin şok keyfi …

    Sethi, ik prototipi bitirdikten sonra, Facebook ayarlarını yaparken her ziyaretinde kendisine şok verilmesini istemiş. İlk gün 5 kere şok yemiş. İkinci gün birkaç şoka inmiş… Ve üçüncü gün Facebook’u hiç ziyaret etmemiş. Tam altı yıl boyunca günde en az iki saatini geçirdiği Facebook’a aradan geçen beş günde hiç giriş yapmamış. İşte o zaman kendi kendine “Hey, ürünüm işe yarıyor!” demiş. Bu arada Sethi, Pavlok’u ilk deneyenlerin Facebook’un ilk harflerini “F… A…” diye yazarken ne kadar tedirgin olduklarından keyifle söz ediyor.

    Sigara ve obezite
    Alışkanlıkları, dolayısıyla kişiliğinizi değiştirmek öyle çok da kolay değil elbette… İnsanlar her zaman tembelliği tercih etmezler mi zaten. Birçok evde yatağın altında cimnastik aletleri, bir köşede de koşma bandı durmuyor mu? Şu anda 99, hemen ardından 129 ve en sonunda 149 dolarlık bir ürün olacak Pavlok’u bir çekmeceye atmak onlar için çok zor bir karar mı olacak? Sethi, “Hayır…” diyor ve ekliyor: “Özümüzde hepimiz hayvanız. Zamanımızın yüzde 40’ını farkında bile olmadan, rutinleşmiş alışkanlıklarımızın etkisiyle geçiriyoruz. Birçok kötü alışkanlığımız var, sigara içmek gibi, kötü beslenme, egzersiz yapmama sonucu obezite gibi… Pavlok’un bir çok insanın hayatını değiştireceğine inanıyorum.”

    Oyun klavyesi seçerken nelere dikkat etmeli?

    Klavye deyip geçmemek lazım. Özellikle günümüzde gitgide daha popüler olan çevrimiçi oyunlarda öne geçmenizi sağlayacak en önemli silahlarınızdan biri de klavyenizdir. Bu sebeple seçimi de bir o kadar önemli. Ancak marketten içeri girdiğinizde karşınıza birçok seçenek çıkıyor. Burada dikkat etmemiz gereken birincil husus, oyunlarımızın türü. Her oyun farklı klavye türleri gerektirebiliyor. FPS oyuncuları planlanabilir fonksiyon tuşları olanları tercih ederken, MOBAA oyuncuları ise mümkün olduğunca daha sade klavyeleri tercih ederler. Elbette, sadece tuş sayısı ya da oyun türünüz başlı başına klavye almak için tek başına etken değil. Aynı zamanda oyun sırasında ne kadar tuşa basmanız gerektiği de önemli bir ayrıntı. Üst üste defalarca ateş etmeniz lazımsa, bu sefer de mekanik klavyeler devreye girecektir. Kafanız iyice karıştı değil mi? ‘Alt tarafı klavye’ olarak düşündüğünüz, belki de sisteminizin en ucuz parçası, aslında en önemli parçalarından biriymiş.

    maxresdefault

    Profesyonel oyuncular yılda yüzbinlerce dolar kazanabiliyorlar. Ancak başarılarının ardında, oyuna son derece hakim olmalarının yanında ekipmanlarını da doğru seçmiş olmaları da önemli etkenlerden biri. Hatta çok önemli oyuncular için -ki bunlar şu an bizim konumuza girmiyorlar- özel üretim ekipmanlar dahi yapılabiliyor. Daha sonra da bunlar ticari olarak satışa çıkıyor. Görüldüğü üzere bir oyun klavyesi sizin herşeyinizdir. Bu bağlamda üreticiler de son derece kıya sıya bir mücadeleye girmiş durumda. Birçok firma en profesyonel ürünü çıkartmak için çalışırken, aynı zamanda işlevselliğini artırmaya özen gösteriyor. Kimileri, oyun sırasında terleyen elinizi kurutabilmeniz için fan bile ekliyorlar klavyeye. Elbette bu ürünlerin fiyatları standart klavyelere göre biraz daha yüksek oluyor. Bu bağlamda ülkemizde satılan markalar arasında Razer, Logitech, Steelseries, Thermaltake, Bloody gibi markaların ürünleri bulunuyor. Hepsinin kendine has öne çıkan özellikleri bulunuyor. Tercihinizi yaparken, başta da belirttiğim üzere oyun türünüze uygun bir modeli varsa tercih etmelisiniz.

    35_0000B9F6

    Kimi klavyelerin üzerinde WASD tuşları farklı renklerde olur. Renk farkı, oyuncunun bu tuşları daha rahat bulmasını hedefler. Aynı zamanda bu tuşlar oyun sırasında çok yoğun kullanıldığı için kimi ürünlerde daha farklı, güçlü alaşımlar ile üretilmiş olanları da var. Hatta bazı klavyelerde tuşlara led yerleştirilmiş durumda, bu sayede istediğiniz tuşa istediğiniz rengi de atayabiliyorsunuz. Bu renkli tuşlar, özellikle gece karanlık bir ortamda alemlere dalmışken oldukça işe yarayabiliyor.

    Dikkat edilmesi gereken bir diğer özellik ise devasa çevrimiçi oyuncuların kullandığı klavyelerin yan özellikleri. Bu tarz klavyeler, sadece programlanabilir tuşları olması ile değil, aynı zamanda klavye üzerinde bulunan ek bir ekran vasıtası ile oyununuza destek veriyor olmasından ötürü oldukça önemli. World of Warcraft oynarken klavyenin ekranında sağlık, güç vb birçok özelliğini gösteriyor. Bu sayede monitörünüzden bu özellikleri kaldırıp, daha geniş bir oynama alanı elde edebilirsiniz.

    LoL-logo-on-keyboard1

    Bir klavye almadan önce, sadece bahsettiğim özelliklere bakmak yeterli değil. Ürün ile birlikte gelen yazılımlar da çok önemli olabiliyor. Tuşların tekrarlama hızını özelleştirebileceğiniz, makro ayarlayabilmeniz için gereken tüm ayarları yapabileceğiniz yazılımları olan klavyeler var. Tüm bu özellikler sizin ürüne daha hakim olmanızı, sonuç olarak da oyunlarda daha yüksek başarı elde etmenize olanak tanıyacaktır. Profesyonel oyuncu olmak zorunda değilsiniz. Ancak alacağınız keyif, oyun sırasında elde ettiğiniz başarılar ile artacaktır. Klavye seçimi bu sebeple oldukça önemli.

    Çok önemli olmasa da ufak bir detayı eklemek de fayda var. Profesyonel Klavye dediğimiz bu ürünlerde genelde Türkçe karakterler olmuyor. Henüz ülkemizde adetsel satış olarak yüksek rakamlara ulaşmadığı için, üretici firmalar da sadece İngilizce klavyelerini ülkemizde satışa sunuyorlar. Ancak sayıları çok az da olsa Türkçe tuşları olan profesyonel klavye bulabilmek mümkün.

    Benim kişisel tercihime gelince; mümkün olduğunca çok fazla detayı olmayan, tuş yüksekliği düşük klavyeleri tercih ediyorum. Bu bana hem fiyat avantajı sağlıyor, hem de bir turnuvaya ya da internet kafeye giderken kendi klavyemi alıp götürmemi kolaylaştırıyor.