Üç hafta sürecek tatilin heyecanını yaşamaya başlayan öğrenciler, karne hediyesi ne isteyebilirim diye düşünmeye başladı.
İddia: iPhone 12s Pro ve 12s Pro Max yolda
Apple’ın en çok merak edilen ve beklenen cihazları arasında yer alan iPhone’ları için bir süredir iddialar ortalıkta geziniyor. Apple’ın bu yıl piyasaya sürmesi beklenen iPhone 13 serisinin aksine iPhone 12s Pro ve 12s Pro Max modellerinin de yolda olduğu ve hatta bu yeni serisinde LTPO ekranın yer alabileceği söyleniyor. Peki neler biliyoruz?
Apple’ın yeni serisi iPhone 12s Pro ve 12s Pro Max olabilir mi?
Android telefonlara kıyasla Apple’ın iPhone’ları hakkında çok az detay sızdırılıyor. Genellikle şirket içinde kalan bilgiler, tahminler ve alınan patentler ile yeni iPhone’ların nasıl olacağına dair ipucu veriyor. Şimdi ise bir süredir teknoloji gündeminde bu yıl tanıtılacak iPhone 12s serisi konuşuluyor. Telefon serisi hakkında şu anda elimizde çok az detay olsa da söylenene göre ailenin bu yeni üyeleri, LTPO ekran ile bizleri selamlayacak.
Twitter’da yaptığı isabetli tahminleriyle tanıdığımız ancak Display Supply Chain Consultants ve DisplaySearch araştırma şirketlerinin de kurucusu olan Ross Young, yaptığı bir paylaşımda açıkça yeni iPhone serisine gönderme yapıyor. Young paylaşımda 2021 yılında çıkacak LTPO ekranlı akıllı telefonların bir listesini paylaşmıştı.

Twitter üzerinden yaptığı paylaşıma göre Samsung’tan Oppo’ya kadar pek çok telefon üreticisinin telefonu bulunuyor. Samsung’un daha çok yeni tanıttığı S21 serisinin Ultra modelinde bu ekran kurulumunun yer aldığını belirtelim. Oppo Find X3 Pro, Samsung Galaxy Z Flip 3 ve Huawei Mate 50 Pro gibi telefonların yanında Apple’ın iPhone 12s modelleriyle bu ekrana sahip olacağını söylüyor.
LTPO nedir diye soranlar için bu kısaltmanın ‘Düşük Sıcaklıklı Polikristalin Oksit’ olduğunu söylemekte fayda var.
Apple’ın birkaç ay önce tanıttığı iPhone 12’lere daha yüksek bir ekran yenileme hızıyla iki yeni üye katacağı aktarılıyor. Bu iki yeni modelde ise 60 Hz ekran yerine 120 Hz ekranlar yer alacak deniyor. Elbette şu anda konu resmi kaynaklar tarafından doğrulanmadı ancak bu yılın sonlarına doğru tanıtılması bekleniyor.
Redmi K40 ve K40 Pro için tanıtım tarihi belli oldu
Akıllı telefon üreticileri yeni telefonları için oldukça hızlı davranıyor. 2021 yılının ilk ayında bile onlarca yeni akıllı telefon piyasaya giriş yaptı. Redmi K40 ve K40 Pro için tanıtım tarihine yönelik bazı paylaşımlar yapıldı. Twitter üzerinden ortaya çıktığı kadarıyla telefon serisi 17 Şubat 2021 tarihinde resmi olarak tanıtılacak.
Redmi K40 ve K40 Pro özellikleri
Twitter üzerinde akıllı telefonların bazı özellikleri tanıtım tarihlerine yönelik paylaşımları sıklıkla okuyoruz. Yabkishekhd adıyla Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlar biliniyor. Yeni telefon serisi için bazı özelliklerle beraber tanıtım tarihini de paylaşan Yabkishekhd, şaşılmayacağı gibi pro takısına sahip modelde Snapdragon 888 işlemcisinin kullanılacağını ve 2K ekran desteğinin sunulacağını söylüyor. Telefon serisinde yer alacak 2K ekran panelinin ise Samsung imzalı olacağı aktarılıyor.
Telefonun 4G olarak çıkacağı bilinse de 5G versiyonun olup olmayacağı şu an için bilinmiyor. Telefonun sızdırılan arka kamera kurulumunda ise karşımıza dörtlü bir kamera dizilimi çıkıyor. Flaş yanında da bir sensör görülüyor. Telefon serisinin genel anlamda özellikleri hakkında yukarıdaki bilgilere ek olarak Digital Chat Station tarafından ortaya çıkartılan bilgilerde telefonun ön kamerasının ekran deliği şeklinde karşımıza çıkacağını söylüyor.
Oyuncular için 12 özel düğmesiyle Razer Naga X
Oyuncuları hedefe alan yeni bir fare ile karşımıza çıkan Razer, Naga X adını verdiği ürünle dikkat çekiyor. Farede oyunculara özel olarak tanımlayabilecekleri toplamda 12 özel düğme sunuluyor ve tasarıma oldukça kompakt şekilde yerleştirildiği için yanlış tıklamaların da önüne geçiyor.
Razer Naga X özellikleriyle de dikkat çekiyor
Oyuncu fareleri günümüzde her özellikte ve bütçeye uygun şekilde karşımıza çıkıyor. Razer da oyuncular için piyasaya sürdüğü ürünleriyle adından söz ettiriyor. En son oyuncu faresini tanıtan Razer, Naga X adını verdiği tasarımıyla oldukça minimal olan oyuncu faresini piyasa sürdü. Farenin en dikkat çeken yanıysa elbette 12 kontrol düğmesinin olması.
Fareyi sağ elle kullananlar için solda konumlandırılan bu tuşlar, istenildiği gibi ayarlanabiliyor. MMORPG oyuncuları için geliştirilen ve tam adı Naga X Gaming Mouse olan ürünün, çevrim içi oyunlarda fark yaratması hedefleniyor. (Phentermine) Oyuncu faresi Naga Trinity’le benzerlik taşıyan tasarımına, 85 gramlık ağırlığı ekleniyor. Baz modele göre çok daha hafif olan Naga X modeli, aynı zamanda 20 dolar daha ucuz.
Maksimum artırılmış hassasiyet sunan fare 18 bin DPI ile karşımıza çıkıyor. Razer’ın 5G gelişmiş optik sensör sistemine de sahip olan ürün, 40 ila 70 milyonluk tıklama ömrü sunuyor. Daha yumuşak bir kaydırma deneyimi sunan orta tuşa ek olarak ergonomik bir tasarım bulunuyor. Gelelim farede bulunan tuşlara…
Sol ve sağ tıklama tuşlarına ek olarak elbette klasik olarak ortada kaydırma düğmesi yer alıyor. DPI ayarlamak için farenin üzerinde de bir tuş bulunuyor. Yan tarafa geldiğimizde ise 9 adet istenildiği gibi atanabilen düğme yer alıyor buna ek olarak 3 ayrı düğme de yerini alıyor. Razer Synapse Thunder Cloud 3 uygulaması sayesinde düğmelerin görev atamasını yapabilirsiniz. Oyun faresi şu anda 77 dolarlık fiyat etiketiyle kullanıcıyla buluşuyor.
Telefonunuzdaki fotoğrafları bilgisayardan silmenin yolu
Microsoft’un Android işletim sistemli akıllı telefonlarla Windows 10 işletim sistemli bilgisayarların kablosuz olarak birlikte çalışmasını sağlayan “Telefonunuz” uygulaması, yeni yetenekler kazanarak yola devam ediyor.
Google’ın mobil uygulama mağazası Google Play’dan, “Telefon Eşlikçiniz – Windows bağlantısı” adlı uygulamayı, ücretsiz indirerek, telefonunuzla bilgisayarınızın birlikte çalışması için ilk adımı atabilirsiniz.
Eğer telefonunuz Samsung marka ise bu uygulamaya bile gerek kalmadan, telefonunuzla bilgisayarınızı kablosuz olarak birlikte kullanma şansına sahipsiniz.
Bunun için tek yapmanız gereken, telefonunuzun ekranını aşağıya kaydırarak ‘hızlı ayarlar’dan ‘Windows’a bağla’ seçeneğini aktif etmek. Bu ayarı ‘Gelişmiş özellikler’ bölümünden de yönetebilirsiniz.
Bilgisayar tarafına geldiğimizde ise, Windows 10 işletim sistemli bilgisayarınızda “Telefonunuz” adlı uygulamayı açarak gerekli izinleri vermelisiniz. Bu uygulama üzerinden telefonunuzun ekranını görebiliyor ve kullanabiliyorsunuz.
“Telefonunuz” uygulamasını, ilk günden bu yana takip ediyorum. Microsoft, bu uygulamayı adım adım geliştiriyor ve yeni özellikler ekleyerek kullanıcılara daha fazla hareket alanı açmak için çalışıyor.
Daha önceki yazılarımda, “Telefonunuz” uygulamasına gelen özelliklerden bahsetmiştim. Windows 10 işletim sistemli bilgisayarımıza yüklediğimiz uygulamaya bugüne kadar farklı kategoriler geldi.
“Telefonunuz” uygulamasına zaman içinde, “Bildirimler”, “Mesajlar”, “Fotoğraflar”, “Uygulamalar” ve “Aramalar” fonksiyonları eklendi. Telefonunuza gelen bildirimleri bilgisayarımızdan görebilir hale geldik.
Ardından kısa mesajlar (SMS), “Mesajlar” kategorisi altında bilgisayarımızdan da okuyabileceğimiz ve cevaplayabileceğimiz şekilde bize sunuldu. Telefonumuzdaki galeriye de “Fotoğraflar” sekmesinden erişebiliyorduk.
Zaman içinde gelen en önemli fonksiyonlardan biri de, telefonumuzdaki uygulamaları bilgisayarımızdan çalıştırabilmekti. Bu sayede sadece telefonda çalışan hizmetleri bile bilgisayardan kullanabildik.
“Aramalar” bölümü ise telefonumuza gelen çağrıları, bilgisayarımızdan cevaplamamızı sağladığı için büyük bir yenilikti. Bu yenilik sayesinde bilgisayarımızdaki “Telefonunuz” uygulamasından çağrı da başlatabiliyorduk.
“Telefonunuz” uygulamasına gelen son özellik ise, akıllı telefonumuzdaki fotoğrafları bilgisayarımızdan silebilmek oldu. Artık telefonumuza uzanmadan bilgisayardan fotoğraflarımız arasında ‘temizlik’ yapabileceğiz.
Bu özellik şimdilik yeni fonksiyonları öncelikli olarak deneyimleme şansı elde eden “Windows Insider” programı üyelerine sunulmuş durumda. Kısa süre içinde genele açılacağını umuyorum.
Yeni özellikler zamana yayılarak ve aşama aşama gelirken, size tavsiyem, bilgisayarınızdaki “Telefonunuz” uygulamasının “Uygulamalar” sekmesine gidip, buradan, “Telefon ekranını aç”a tıklamanız.
Bu sayede akıllı telefonunuz bilgisayarınızda ayrı bir ekranda açılacak ve farenizi kullanarak telefonunuzun tüm fonksiyonlarını bilgisayarınızdan eksiksiz kullanabileceksiniz.
“Telefon ekranını aç” diyerek uygulamadan yararlanmanız sizi, bir çok özelliğin “Telefonunuz” uygulamasına gelmesini beklemekten sizi kurtaracak.
Özetle bu yöntemle telefonunuzda yapabildiğiniz tüm eylemleri, “Telefonunuz” uygulamasına henüz gelmemiş de olsa gerçekleştirebilme fırsatınız var.
Akıllı telefonumuzla bilgisayarımızın birlikte çalışmasının kapılarını bize açan uygulamada yenilikler oldukça sizlerle paylaşmaya ve denetimlerimi aktaramaya devam edeceğim.
Sorularınız olursa yorumlardan bana ulaştırabilirsiniz
Bu yazıda akıllı telefonunuzdaki fotoğrafları bilgisayarınızdan kablosuz olarak silme özelliği eklenen “Telefonunuz” uygulaması hakkında size bilgi vermeye çalıştım. Konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıdan yorum bırakarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.
Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede
YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede
MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?
Oppo Find X3 Lite kutusu sızdırıldı: Şarj adaptörü var!
Oppo Find X3 Lite kutu içeriği sızdırıldı. Daha önce bazı özellikleri ortaya çıkan yeni telefonun kutu içeriği de bu sızıntı ile belli oldu. Bir süredir kutu içeriğinden ‘şarj adaptörünü’ çıkartan Apple, Samsung ve Xiaomi gibi akıllı telefon üreticileri topa tutulmuştu. Gündem konusu haline gelen kutu içeriğinin değiştirilmesine yönelik pek çok markadan yorum gelmişti. Oppo’nun ise yeni sızdırılan telefonunun kutusundan şarj adaptörü çıkıyor. İşte telefon hakkında ortaya çıkanlar:
Oppo Find X3 Lite özellikleri
Oppo geçen ay Reno 5 ailesini tanıttı. Oldukça iddialı modellere ev sahipliği yapan Oppo’nun bir sonraki telefonu Oppo Find X3 serisi olacağı söyleniyor. Şimdi ise Oppo Find X3 Lite adlı bir telefonun kutusuyla birlikte sızdırıldığı görülüyor. Daha önce de bu lite modelinin Oppo’unun Reno 5 modeliyle aynı özelliklere sahip olacağı sadece tasarımsal olarak biraz farklı olacağı iddia edilmişti. Ancak görünen o ki bu iddialar gerçek oluyor.
Telefon 5G özelliğinde ve 90 Hz ekran yenileme hızında AMOLED bir ekran ile bizleri karşılayacak. 32 Megapiksellik ön kameraya arka tarafta 64 Megapiksel ana, 8 Megapiksel ultra geniş, 2 Megapiksel makro ve 2 Megapiksel derinlik sensörü eşlik edecek. Lite takısına sahip olduğu için telefonda Snapdragon 765G işlemcisi kullanılacak. Kutudan ise dev bataryasına ek olarak Android 11 tabanlı ColorOS 11.1 ile çıkacak olan telefonda 4.300 mAh batarya, 65W hızlı şarj yer alıyor.
OnePlus 9 ve 9 Pro için ortaya çıkan yeni özellikler
OnePlus’ın yolda olan yeni akıllı telefon serisi için yeni bilgiler ortaya çıktı. Akıllı telefon pazarının yükselen isimlerinden olan OnePlus’ın bu yılki amiral gemisi serisi OnePlus 9 ve 9 Pro olacak. Telefonlar hakkında bazı yeni özellikler sızdırıldı:
OnePlus 9 ve 9 Pro kamera kurulumu Galaxy S20 gibi
OnePlus 9’un farklı boyutlarda ve özelliklerde karşımıza çıkacağı aktarılan telefon ailesine bir de OnePlus 9 Lite modelinin de ekleneceği söyleniyor. OnePlus 9 modelinde bilindiği kadarıyla 6.55 inç FullHD 120 Hz ekran yenileme hızında kavisli olmayan OLED bir ekran yer alıyor. 9 Pro modelinde ise kavisli bir ekran üzerine kurulu 6.78 inç boyutlarında QHD 120 Hz ekran yenileme hızında OLED ekran bizleri karşılayacak.
Bu iki telefon modelinde de Snapdragon 888 işlemcisi yer alacakken, Lite modelinde Snapdragon 865 işlemcisinin yer alacağı belirtiliyor. Telefonların ön kamerası ekran deliği şeklinde cihazda yerini alırken, ağırlıklarının da çok yüksek olmayacağı söyleniyor.
Oldukça şık bir tasarıma ev sahipliği yapması beklenen telefon ailesinin Türkiye’de de heyecanla beklendiğini söyleyelim. Bunun nedeni ise kamera tarafında dikkat çeken OnePlus’ın özellikle pro modelinde yüksek performans sunması bekleniyor.
Samsung Galaxy A72 için ortaya çıkan şarj detayı
Samsung kısa süre önce merakla beklenen yeni amiral gemisi serisini tanıttı. Dikkat çeken özelliklere sahip amiral gemisi S21 serisine ek olarak Samsung, giriş ve orta segment için de yeni telefonlar geliştiriyor. Samsung Galaxy A72 de tam bu çabanın meyvesi olarak karşımıza çıkıyor. Telefon hakkında bazı sızıntılar ortaya çıkmıştı şimdi de şarj teknolojisine dair bazı özellikler belli oldu.
Samsung Galaxy A72 için belli olan özellikler
Samsung Galaxy A72 modelinin yakın zaman içinde tanıtılması bekleniyorken telefon hakkında daha fazla bilgiye ulaşıyoruz. Öncelikle telefon hızla şarjı destekleyecek. SM-A725F model numarasına sahip olan telefon TUV Rheinland Japan Ltd. tarafından alınmış sertifikası bulunuyor. Bu sayede ortaya çıkan bazı özellikler sayesinde telefonun yaklaşık 25W gibi bir desteğe sahip olacağı belirtiliyor.
A serisinin diğer üyelerinde de bu şarj özelliğinin bulunması beklenirken, telefonun 4.500 mAh’lik bataryaya sahip olmasının şaşırtıcı olmayacağını söyleyelim. Telefonda dörtlü kamera kurulumu kullanıcılara sunulacakken 64 Megapiksellik bir ana kamera yer alacak. Yene telefonda 6.7 inç Infinity-O AMOLED ekran yolda görünüyor.
Siyah, mavi, beyaz ve mor gibi renk seçenekleriyle satışa çıkması beklenen yeni telefon 4G modelinin yaklaşık 400/ 500 euro gibi bir fiyata sahip olacağı aktarılıyorken 5G özellikli versiyonda fiyat 500/600 euroya kadar çıkacak.
Kişisel bakım sektörünü etkileyen teknoloji trendleri
İnsanlar teknoloji odaklı endüstrileri düşündüklerinde, çoğunlukla kişisel bakımı akıllarına getirmezler. Ancak kişisel bakım pazarı son yıllarda giderek daha dijital hale geliyor. Teknoloji hayatımızın her alanını yeniden şekillendirirken, kişisel bakım endüstrisi üzerindeki etkileri bir istisna değil ve bu alanın liderleri, en son teknoloji trendlerine ayak uydurmak, ürünlerini ve hizmetlerini geliştirmek için sürekli bir yarış içinde. Hexa Araştırma şirketi tarafından yayımlanan yakın tarihli bir rapora göre, küresel kişisel bakım ürünleri pazarı 2024 yılına kadar 650 milyar dolarlık şaşırtıcı bir hacme ulaşacak. Rapora göre; “Şirketler, inovasyon ve yeni ürün geliştirme için Ar-Ge’ye yoğun bir şekilde yatırım yapıyor. Örneğin, yıllık olarak büyük işletmeler cirolarının yaklaşık yüzde 1,5 ila yüzde 4,5’ini Ar-Ge faaliyetlerine yatırıyor.” Örneğin L’Oreal 2018 yılında, yalnızca güzelliğe odaklanarak bir numaralı güzellik teknolojisi şirketi olma planlarını duyurdu. Bu örnek giderek teknoloji merkezli hale gelen sektörün geleceği açısında bize önemli bir fikir veriyor. Peki kişisel bakım ve güzellik sektörünü en fazla etkileyecek teknolojik trendler hangileri?
Hiper kişiselleştirme
Her cilt tonuna veya ihtiyaca uyan bir ürün yelpazesi sunmak, güzellik şirketleri için en büyük zorluklardan biridir. Birçoğu artık bu sorunla mücadele ederek yüksek düzeyde kişiselleştirme sağlamak için yapay zekayı benimsiyor. Artık yapay zeka temelli AR teknolojileri ile müşterilerin yüzünü tarayarak ona en uygun ürünü tavsiye eden sistemler fütürist bir dünyanın hikayesi değil, bugünün gerçeği. Bu kitlesel kişiselleştirme trendi estetiğin de ötesine geçiyor. Proven Skin Care adlı bir şirket, milyonlarca veri noktasını taramak için yapay zekayı kullanıyor ve kullanıcıların benzersiz cilt ihtiyaçlarına göre farklı ürünler için sağlık önerileri üretiyor. Bu analiz araçları sayesinde müşteriler, özel durumları ne olursa olsun kendileri için en uygun ürünleri bulabiliyor.
Giyilebilir cihazlar
Akıllı saatler başta olmak üzere giyilebilir teknoloji birçok sektörde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Ancak kişisel bakım özelindeki faydaları fazlasıyla kayda değer. Özellikle Covid sonrası süreçte nabız izleme, uyku takibi ya da kandaki oksijen oranını ölçme gibi özellikleri dolayısıyla giyilebilir ürünlerde artık hayatımızda çok daha önemli bir yere sahip oldu. Bu teknolojiler, kullanıcıların kişisel sağlık alışkanlıklarını daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor ve kullanıcılara uykularının, spor aktivitelerinin ve diyet alışkanlıkların ne kadar sağlıklı veya sağlıksız olduğu konusunda somut veriler sağlıyor. Bu bilgilerle bireyler, daha sağlıklı olmak için ileriye dönük net bir yol bulabilirler. Kişisel bakım şirketleri bu teknolojilerden yararlandıklarında, sağlık ve zindeliği kolay bir şekilde müşterilerinin önüne sermiş oluyor.
Artırılmış gerçeklik
Sanal görüntüleri gerçek dünyadaki nesneler üzerine yerleştiren artırılmış gerçeklik, başlangıçta eğlenceli içeriklerde özellikle oyun alanında popülerlik kazandı. Son dönemde güzellik şirketleri, alışveriş deneyimini geliştirmek için teknolojiyi kullanıyor. AR aynaları ile müşteriler, bu ürünleri yüzlerine uygulamak zorunda kalmadan kozmetiklerin üzerlerinde nasıl göründüğünü görebiliyorlar. Eitcaret artık hepimiz için vazgeçilmez olsa da hala birçok müşteri kozmetik ürünlerini satın almadan önce denemeyi seviyor. Bu daha önce çevrimiçi satın alımlar için imkansızdı. AR, kullanıcılara sanal bir makyaj testi deneyimi sunarak bu sorunu çözüyor. Müşteriler daha güvenli alışveriş yapabiliyorlar ve güzellik şirketleri daha fazla çevrimiçi satış yapabiliyor. Geliştirdiği artırılmış gerçeklik teknolojisi ile markaların e-ticaret sitelerinde ürünlerini sanal bir deneyim ile kullanıcılara sunmalarını sağlayan PulpoAR da bu alandaki öncü bir Türk girişimi olarak dikkat çekiyor.
Biyoteknoloji
Çevresel sorunlar tüketiciler için giderek daha önemli hale geldi, bu nedenle birçok kişisel bakım şirketi sürdürülebilir ürünler yaratmak için biyoteknolojiyi kullanmaya başladı. 15 binden fazla kozmetik ürün, hidrolizden gelen güvenli ve doğal bir madde olan gliserin kullanıyor. Bunun gibi bilimsel süreçler sayesinde şirketler, yenilenebilir doğal malzemelerden ürünler yaratabiliyorlar. Benzer şekilde, birçok işletme ambalajlarını daha çevre dostu hale getirmek için biyoteknoloji kullanıyor. Plastiklerinin doğada ayrışması yüzyıllar alıyor, ancak biyoplastikler sadece altı ay veya daha kısa sürede bozunabilir. Bunun gibi bilimsel gelişmeler, kişisel bakım endüstrisinin daha sürdürülebilir ve tüketiciler için çekici hale gelmesine yardımcı oluyor.
Sanal asistanlar
Sanal asistanların popülaritesi artıyor ve yakın gelecekte büyük ilgi görecek teknoloji trendleri arasında yer alıyor. Bu teknoloji sadece basit bir komut vererek bilgi bulma, müzik dinleme, ürün satın alma ve çok daha fazlası gibi çeşitli şeylere imkan sağlıyor. Sanal asistanlara güvenerek, birçok konuda zamandan tasarruf edebiliyoruz. Öte yandan giyilebilir cihazların ve yapay zekanın yükselişiyle birlikte, özellikle sesli asistanlar hızla popülerlik kazanıyor. Statista’ya göre, dünya çapındaki akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 31’i haftada en az bir kez ses teknolojisi kullanıyor ve Google’daki tüm aramaların yüzde 20’si sesle ilgili. Sesle etkinleştirilen sanal asistanlar, sağlığımızla ilgili olarak toplanan verilere dayalı eylemler önerebildiğinden, kişisel bakım için kullanım durumları henüz çok yaygın değil. Ama bazı temel konularda bize hatırlatmalar yapabilirler. Örneğin, son su içtiğimizden bu yana uzun bir süre geçtiğini belirterek bize susuz kalmamızı hatırlatabilirler. Gelecekte, sesli asistanlar hayatlarımızı daha da kolaylaştıracak ve giderek dijitalleşen günlük rutinlerimizin daha büyük bir yönü ile etkileşime girecek.
Nesnelerin interneti
Nesnelerin interneti (IoT), endüstri için nispeten yeni bir teknoloji, ancak IoT güzellik ürünleri piyasada tek tük de olsa görünmeye başladı bile. Örneğin L’Oreal, kısa süre önce akıllı bir saç fırçası çıkardı. Kullanıcılar saçlarını fırçalarken, cihaz saç sağlıklarını ve rutinlerini analiz ediyor ve kişiselleştirilmiş önerilerde bulunuyor. Yakın gelecekte diğer şirketler de benzer ürünler üreterek, kullanıcılara sağlıkları hakkında başka türlü sahip olamayacakları verilere erişmelerini sağlayacaklar. Giyilebilir cihazlarda olduğu gibi, bu veriler de kullanıcıların bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olacak.
Blockchain
Listemdeki kişisel bakım teknolojisi trendlerinin sonuncusu ise blockchain. Blockchain teknolojisini yalnızca kripto para birimleriyle ilişkilendiren insanların çoğunluğunun arasındaysanız, öncelikle bu teknolojinin hemen her endüstride devrim yaratacak değişiklikleri yapma potansiyeline sahip olduğunu bilmeniz gerek. Kişisel bakım ürünleri alanında ise üreticilerin, daha iyi tedarik takibi yapabilme becerisini sahip olmasına çok büyük katkı sağlayabileceğini söyleyebilirim. Kişisel bakım tedarik zinciri doğası gereği son derece karmaşık. Ürün geliştirmeden müşteri teslimatına kadar birçok geçiş olduğu için son derece meşakkatli ve hata riski olan süreçlere sahip. Blockchain teknolojisi, ürünler üzerinde hem görünür hem de gizli tanımlayıcılar sağlayarak şirketlerin geriye dönük çalışmasına ve tedarik zincirlerindeki sorunları belirlemesine imkan verebilir. Diğer yandan tüketiciler açısından bakarsak, bireylerin tedavi geçmişini baz alarak kişisel verileri üzerinden kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri sağlanması konusunda da blockchain son derece önemli bir role sahip olacak.
Görsel kaynak: trendhunter.com
2020’nin En İyi 5 Video Oyunu
2020 yılında pandemi nedeniyle evlerimize kapandığımızda, birçoğumuz kendine video oyunları için çok daha fazla zaman buldu. Sizler için hazırladığımız makalede, 2020 yılında piyasaya sürülen en güzel oyunları değerlendireceğiz.
Among Us
Küçük bir fikir bazen harika bir video oyununa dönüşebilir. Tatil dönemlerinde arkadaşlarımızla oynadığımız vampir-köylü oyununu, bir uzay macerası haline getirmek de Among Us’ın yaptığı en güzel hamle oldu. Tamamiyle çoklu oyuncu deneyimi sunan Among Us, bir grup astronotu aynı araştırma merkezine yolluyor ve bu grubun içerisinden birini veya daha fazla kişiyi sahte astronot olarak seçiyor. Oyuncular hem sahte astronotun kim olduğunu bulmak, hem de üsteki görevleri tamamlamak zorunda.
The Last of Us Part II
PlayStation 4 döneminin sonlarına doğru PlayStation Stüdyolarının bugüne kadar yapmış olduğu en büyük oyun da piyasaya sürüldü. Böylece uzun yıllar sonra, PS3 döneminde başlayan The Last of Us macerası da devam etti. Bu kez Ellie’yi yönettiğimiz ikinci oyunda, hem konsol donanımının kapasitesinin aslında ne kadar yüksek olduğunu gördük, hem de 2020’nin en detaylı oyununun dinamiklerine göz attık. The Last of Us Part II aynı zamanda bir yılda en çok oyun ödülü kazanan yapım olmayı da başardı.
DOOM Eternal
2016 yılında id Software uzun süredir kayıplarda olan (son oyun 2004’te piyasaya sürülmüştü) DOOM serisini yeniden sahne önüne koydu. DOOM seriye farklı bir bakış açısı kazandırırken, hem mekanikleri hem de aksiyonuyla çok sevildi. DOOM Eternal da eğlence boyutunu bir üst noktaya taşıyarak harika bir oyun tecrübesi sundu. Üstelik ilk kez bir DOOM oyununda hikayeye, arka plan anlatımına böylesine büyük önem verildiğini gördük.
Half-Life Alyx
Yine geçmişten bir dost PC ekranlarını ziyaret etti. Gerçi bu kez VR (sanal gerçeklik) özel olarak piyasaya sürülen Half-Life, uzun süredir oyun yapmasını beklediğimiz Valve’ın eşsiz oyunlar listesinde yerini aldı. Sanal gerçeklik mekaniklerini en iyi yorumlayan ve bunları en iyi şekilde uygulayan Half-Life Alyx, belki istediği kullanıcı kitlesine erişemedi ama Valve’ın vizyonunun ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha bizlere hatırlattı.
Animal Crossing: New Horizons
Bu yıl Nintendo’dan da harika bir klasik geldi. Animal Crossing: New Horizons seriyi ilk kez Nintendo Switch’in hibrit yapısına taşırken, sakin oyun deneyiminin de değerli olduğunu da doğruladı. İnsanlar adalarını genişletti, ticaret yaptı, müze açtı ve kendi adalarını olabilecek en güzel noktaya taşıdı. Animal Crossing: New Horizons bu yılın en dikkat çekici oyunlarından biri olmayı kolaylıkla başardı.