Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1491

    Uykularınızı Kaçıracak En İyi Korku Oyunları

    0

    Şaka yapmıyoruz; rüyalarınıza girecek, sizi paranoya sürükleyecek en iyi korku oyunları listemizle karşınızdayız. Korku oyunları PC ve konsollarda uzun bir geçmişten beri, bizlere inanılmaz hikayeler anlatıyorlar. Video oyunlarında korku faktörünün filmler ve kitaplara göre çok daha yoğun yaşanabilmesi de, elbette önemli etkenlerin başında geliyor.

    Biz de korku oyunları oynamak isteyenler için bu türün en iyi temsilcilerini bir araya getiriyoruz. Bakalım oyun dünyasını etkilemiş bu yapımlar sizi ne kadar korkutabilecekler?

    Son yılların en iyi korku oyunları karşınızda!

    en iyi korku oyunları

    Dead Space

    Neden bu oyunla giriş yaptık? Çünkü yıllardan beri hem sinema hem de video oyunları tema olarak uzayı seçmeyi çok seviyorlar. Uzayın verdiği yalnızlık hissini başka bir atmosferde yakalamak gerçekten çok güç. Bunu şu şekilde düşünebilirsiniz; Sizi birinden korkunç yaratıklarla dünyada bir yere bıraksak, elbet yardım gelme ihtimali olabilir. Ama aynı işlemi bilmem hangi galakside bulunan, izole bir tesiste yapsak, bu kez sonuçlar çok daha farklı olacaktır.

    PUBG tarihe geçmek istiyor!

    Isaac Clarke oyunun baş kahramanı ve kendisi bir sistem teknisyeni. Yani kendisi pek de savaş üzerine eğitim almış bir arkadaş değil. Kaderin bir cilvesi olarak korku oyunları yıllardır bunu yapmayı çok seviyorlar. Tam donanımlı bir asker içinizi rahatlatabilir ama hiçbir savaş becerisi olmayan bir mühendis işin içine girdiğinde olaylar karışabiliyor.

    Isaac düşmanlarını, normalde bulunduğu uzay tesisinde tamirat işlerini hallettiği aletleri ile öldürmeye başlayınca Dead Space bir anda kendine kült korku oyunları arasında yer bulmayı başarıyor. Oyunun hiçbir sistem bilgilendirmesini bize HUD olarak göstermiyor olması da, bu deli atmosferi iyice destekliyor.

    P.T

    Efsanevi oyun geliştiricisi Hideo Kojima yıllardan beri Silent Hill oyunu yapmak istediğini söyler dururdu. Geçtiğimiz yıllarda ilk kez böyle bir fırsatı gerçekten yakaladı ve ünlü yönetmen Guillermo del Toro ile beraber Silent Hills’i geliştirmeye başladılar. Açılımı Playable Trailer (Oynanabilir Fragman) olan P.T. ile PS4 oyuncularını sadece dakikalar içinde bile şok etmeyi başardı Kojima.

    Bu kez çok farklı bir teknik kullanılmıştı. P.T. her yönüyle korku evi oyunu gibi duruyordu. Koridorlarda ilerleyerek bulmacaları çözmeye çalışıyor ve çıkış yoluna ulaşmak için gizemli bulmacaları çözüyorduk.

    Ne yazık ki Silent Hills asla gerçek bir oyun olamayacak. Kojima ve Konami arasında yaşanan gerginliklerden sonra bu güzide oyun iptal edildi ve ünlü yapımcı kendi ekibiyle beraber Konami’den ayrıldı. Yine de P.T. sınırlı süresine rağmen, korku oyunları tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başardı.

    Outlast

    2010 yılına kadar korku ve gerilim oyunlarında ana mekanikler genellikle üçüncü şahıs kamerası üzerinden sağlanan görüntü ile bizlere veriliyordu. İşin hayatta kalma kısmıysa sınırlı cephane ve dark koridorlar olarak karşımıza çıkıyordu. 2010 yılında Amnesia bu durumu sonsuza kadar değiştirdi ve yepyeni bir korku oyunu türü yarattı. Bu yeni FPS türünde, artık elimizde silah yoktu, veya sınırlı zamanlarda vardı… Düşmanları yok etmek yerine, onlardan kaçmak ve saklanmak daha etkiliydi. Ve en önemlisi korku oyunlarında ilk kez görüş açımız çok sınırlıydı.

    İşte bu ekol modern bir klasiğin bizlerle buluşmasını sağladı: Outlast. Red Barrels tarafından geliştirilen Outlast tam manasıyla +18 korku oyunları içerisinde yıldız konumuna yükselmişti. Barındırdığı vahşet, şiddet ve psikolojik ögeler sebebiyle hayli gerginlik yaratsa da, türün müdavimleri için halen önemli bir eser olarak ön plana çıkıyor.

    Oyunun en özel yanıysa sizin, benim gibi sıradan bir adamın gözünden tüm hikayenin anlatılmasıydı. Miles Upshur adında bir gazeteci akıl hastanesinde yaşanan garip olayları haber yapmak ister ama orada dehşete birinci gözden tanık olur. Bir savaşçı değildir, bu yüzden elinde sadece gece görüş özelliğine sahip bir kamera vardır.

    Outlast hem ilk oyunu hem de devam yapımıyla çoktan oyun dünyasının en sağlam klasikleri arasına girmeyi başardı.

    Alien: Isolation

    Farkındaysanız listemizde öyle çok geçmişe gitmedik. Resident Evil 4, Call of Cthulhu, Silent Hill serisinin eski oyunları, Alone in the Dark ve hatta Half-Life 1-2 gibi şahane yapımları elbette unutmadık. Ama bu oyunlar çoktan milatlarını doldurdular ve artık sahneyi yeni geliştiricilere bıraktılar. İşte bu oyunlardan biri de gerilim tarafında tarihe geçen Alien: Isolation oldu.

    Alien’ı özel kılan iki şey var; bunlardan birincisi inanılmaz Alien yapay zekası, ikincisiyse isminin hakkını verecek ölçüde bir izolasyon hissiyatını sonuna kadar verebilmesi. Alien: Isolation’ı diğer 3D korku oyunlarından ayıran en büyük faktör, tek bir düşmanı ölümsüz kılarak bizi imkansız bir kaçışın içerisine sürüklemiş olması.

    Attığınız her adımda, vurduğunuz her düşmanda iki kez çevreyi kolaçan etmeniz gerekiyor. Çünkü Alien sizi izliyor olabilir. Üstelik ne kadar cephanenizin olduğu da önemli değil, çünkü kendisinden saklanmaktan başka hiçbir çareniz yok.

    Residen Evil 7

    Residen Evil 7’nin bu listede olmasının en büyük sebebi korku oyunlarına görsel teknolojiler anlamında önemli yenilikler katıyor olması denilebilir. Karısı arayan bir adamı yönettiğimiz bu oyun, bizleri bir korku evine yerleştiriyor ve Baker ailesinin en korkunç, en sapkın sırlarını ortaya çıkarmamazı istiyor.

    Uzun yıllar üçüncü şahıs kamerasından izlediğimiz Resident Evil oyunları, bu yapımla beraber ilk kez FPS türüne geçiyor ve büyük bir marka da böylece yeni trendi yakalamış oluyor. Diğer taraftan oyunun ciddi bir VR desteği ile gelmiş olması da epey sevindirici. İlk uzun soluklu bir korku oyunu tamamen hissetmeyi başardık diyebiliriz.

    Instagram istatistik özelliği ile avantaj sağlayın

    Instagram istatistik özelliği, Instagram’da sizi takip eden ve sizinle etkileşim kuran kullanıcılar hakkında daha fazla bilgi edinmenizi sağlar.

    Huawei P20 ortaya çıktı

    0

    Mobil Dünya Kongresi kapsamında Barcelona’da tanıtılması beklenen Huawei P20 modelinin tasarımını doğrulayan çok önemli görseller ortaya çıktı.

    Huawei P20 tasarımı artık netleşti!

    Bilindiği üzere akıllı telefonlar için üretilen kılıf görselleri, artık telefonların tasarımlarının önceden netleşmesini sağlayan en büyük detaylar arasında yer alıyor. 2018 yılının en çok merak edilen telefonlarından biri olan Huawei P20 modelinin de tasarımı bu şekilde artık netleşti.

    Huawei’nin Şubat ayında duyurmaya hazırlandığı P20 modeli, arka tarafındaki 3 kamera ile bir ilki bizlere sunabilir. Huawei’nin üç kamera ile kullanıcılara ne tür avantajlar sunmayı planladığı şu anda bilinmiyor. Dikey bir şekilde yerleştirilen kameraların alt kısmında çift LED flaş ve muhtemelen lazer otomatik odaklanma desteği yer alıyor.

    Huawei p20-2

    Görsel tasarımı artık netleşen cihazda 3.5 mm kulaklık girişinin olmayacağı da kesinleşti. Huawei Mate 10 Pro modelinden sonra bu durum şaşırtıcı olmayacaktır. Ortaya çıkan görsellerde üst kısımda bir açıklık görülürken, bunun 3.5 mm kulaklık girişinin değil gürültü engelleme için kullanılan ikinci mikrofon olduğu iddia ediliyor

    Çok fonksiyonlu kablolu telefon önerileri

    Geçen yazımda, “Cep telefonunu aratmayacak kablosuz telefon önerileri”ni yazmış ve ‘dect telefon’ olarak bilinen, ürünleri incelemiştim. Bu kez sabit hatlı ve kablolu telefon modellerini ele alıyor ve seçtiğim ürünleri sıralıyorum.

    Mobil iletişim her ne kadar vazgeçilmezimiz olsa da kablolu iletişim yöntemlerini de kullanmaya devam ediyoruz. Kablolu iletişim denince ilk akla gelen tabii ki, kablolu yani sabit hatlı telefonlar. Geçen yazımda, “Cep telefonunu aratmayacak kablosuz telefon önerileri”ni yazmış ve ‘dect telefon’ olarak bilinen, sabit hatlar üzerinden iletişim sağlamakla birlikte, kablosuz telefon konforu yaşatan bu ürünleri incelemiştim. Bu kez sabit hatlı ve kablolu telefon modellerini ele alıyor ve MediaMarkt e-ticaret sitesinden sizler için seçtiğim günün koşullarına göre gelişmiş özellikler içeren kablolu telefon önerilerimi sıralıyorum.

    kablolu telefon

    MULTITEK MC 210

    İlk önerim olan MULTITEK MC 210, 8 farklı kontrast ayarı seçeneği bulunan 16 rakam kapasiteli LCD ekrana sahip ve ekranın aydınlatması da mevcut. Üründe ahize kullanmadan ‘Eller Serbest’ (Handsfree) telefon görüşmesi yapabilmeniz için dahili bir hoparlör bulunuyor. Ses seviyesi ayarını da 4 seviyeli olarak dilediğiniz gibi yapmak için seçeneğiniz var. 16 farklı zil tonu, 6 farklı bekletme müziği seçenekleri ise, telefonunuzu zevkinize göre özelleştirme fırsatı sunuyor.

    Gelen çağrıları hafızadan tek tuşla kolayca arayın

    FSK/DTMF/ETSI uyumlu arayan kimliği gösterme, 66 gelen çağrı 20 aranan çağrı kaydının tutulması ve gerektiğinde kolayca tekrar aranabilmesi ürünün hayatı kolaylaştıran fonksiyonlarından. Ürünün diğer özellikleri olarak ise, rahatsız etmeyin, hesap makinası, tuş tonu ve bebek tipi arama, 3 basamaklı kilit, tonlu darbeli arama ve 5 basamaklı alarm, flash süresini 100/300/600/1000 MS olarak ayarlayabilme ve yeni aramada ve meşgulde LED göstergesini sayabiliriz.

    MULTITEK MC 210 Cid. Kablolu Masa Telefonu hakkında daha fazla detay ve fiyat bilgisini burada bulabilirsiniz.

    kablolu telefon

    ALFACOM 441

    İkinci önerim ise ALFACOM 441 model kablolu masa telefonu. 12 haneli takvimli 5 farklı LCD kontrast ayarı seçeneği LCD ekranı bulunan ürün FSK/DTMF/ETSI uyumlu uyumlu ve 61 gelen ve 16 giden çağrı hafızasını ekran gösteriyor. Gerektiğinde son aramaları kolayca tekrarlamak mümkün oluyor. Kullanıcısının konforunu artırmak için ürüne,  10 adet çift tuş hafızası ile 61 adet VIP numara hafızası fonksiyonu eklenmiş.

    Önceden belirlediğiniz VIP numaralarla temasta kalın

    Bu sayede vakit kaybetmeden önemli çağrılarınızı gerçekleştirebiliyorsunuz. Önceden belirlediniz VIP numaralardan gelen çağrıları fark etmeniz için 1 adet VIP zil sesi ile 10 farklı zil sesi seçeneği mevcut. Ayrıca alarm ve bekletme müziği de bulunuyor. 2 farklı ‘Eller Serbest’ (Handsfree) arama ve konuşma özelliği, hesap makinesi, PABX ve yerel alan kodu tanımlama, ön arama ve düzeltme fonksiyonu, 3 basamaklı tuş kilidi fonksiyonu da ürünün diğer artı özelliklerinden.

    ALFACOM 441 Cid. Kablolu Masa Telefonu hakkında daha fazla detay ve fiyat bilgisini burada bulabilirsiniz.

    kablolu telefon

    GIGASET DA710

    MediaMarkt e-ticaret sitesinden sizler için seçtiğim üçüncü kablolu telefon seçeneği ise GIGASET şirketinin DA710 modeli. Üründe bulunan menteşeli alfanümarik ekran, istenilen açıda ayarlanabiliyor ve arama bilgileri, saat, takvim gibi bilgileri kolayca görmenizi sağlıyor. 100 adet telefon numarasını kaydedebileceğiniz rehberi bulunan ürün, 8 direk arama tuşu ile 16 farklı numarayı hafızadan kolayca aramanız için kolaylık sunuyor. Son 50 çağrıyı gösterebilen ürün, arama engelleme foksiyonuna da sahip. 16 melodi ve 4 farklı yükseklikte ses seçeneği sunan üründe, dilerseniz belli kişileri VIP olarak tanımayıp bu kişilere farklı ses tonları ve görseller ekleyebilirsiniz.

    Harici kulaklık ve mikrofonla kullanabilme avantajı

    Telefonu dilerseniz sadece VIP kişilerden gelen aramalarda çalacak şekilde de ayarlayabilirsiniz. Ürünün sunduğu bir başka kolaylık ise, ‘Eller Serbest’ (Handsfree) özelliğinin yanı sıra RJ9 soket yuvası ile uygun mikrofon ve kulaklıkla da kullanılabiliyor olması. Ayrıca bir güç kaynağına ihtiyaç duymayan ürün, elektronik kilidi sayesinde de  izinsiz dış aramaları engelliyor. Acil durumda içinse telefon kitliyken aramaya izin verilen numaralar tek tuşla aranacak şekilde tanımlanabiliyor.

    GIGASET DA710 Ekranlı Masaüstü Telefon hakkında daha fazla detay ve fiyat bilgisini burada bulabilirsiniz.

    kablolu telefon

    ALCATEL T 55

    Seçtiğim son kablolu telefon ise ALCATEL’in T 55 modeli. Her ortam koşullarında yararlanabileceğiniz ışıklı LCD ekranı bulunan ALCATEL T 55, araya numaraları gösterebilme fonksiyonuna sahip. 10 hafızalı telefon rehberi ve 10 son arama hafızası içeren üründe, sizi son arayan 58 numaranın da kaydına ulaşabiliyorsunuz.

    Ahizeyi kullanmadan görüşmenin keyfi bir başka

    ‘Eller Serbest’ (Handsfree) özelliğiyle ahizeyi kullanmayan görüşmelerinizi yapabilirsiniz. Üründe bekleme konumunda saat gösterme, mesaj uyarısı, tone/pulse arama tipi seçeneği, mute özelliği, yüksek-orta-düşük zil sesi seviyesi, flash süresi ayarlayabilme gibi ek özellikler de mevcut.

    ALCATEL T 55 Cid. Kablolu Masa Telefonu hakkında daha fazla detay ve fiyat bilgisini burada bulabilirsiniz.

    Daha fazla kablolu telefon seçeneği incelemek isterseniz…

    Bu yazıda, MediaMarkt e-ticaret sitesinden sizler için seçtiğim kablolu masa telefonu önerilerinde bulundum. Önerdiğim kablolu telefon modellerinden daha fazlasını incelemek isterseniz, MediaMarkt e-ticaret sitesindeki tüm seçenekleri buradan görebilirsiniz.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

    MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

    Cep telefonunu aratmayacak kablosuz telefon önerileri

    Akıllı telefon satın alacaklara 5 öneri

    Evdeki miniklerin güvenliği için bebek monitörü önerileri

    FITBIT Ionic Akıllı Bileklik inceleme

    FITBIT Ionic Akıllı Bileklik inceleme videosuyla karşınızdayız. Android, iOS ve Windows Phone işletim sistemleri ile uyumlu olan bu akıllı bileklik, gerek şıklığı gerekse özellikleriyle hemen ön plana çıkıyor. İsterseniz inceleme videomuza geçmeden önce, bu akıllı bilekliğin özellikleri nelermiş hep beraber bakalım.

    GoPro Fusion 360 ön inceleme CES 2018

    FITBIT Ionic özellikleri ve fiyatı

    Paslanmaz çelikten kasasıyla dikkat çeken bu akıllı bileklik şıklığını sağlam malzeme yapısıyla birleştiriyor. 1.42 inç OLED ekrana sahip olan bileklik, şirketin akıllı saat/bileklik pazarındaki en iddialı ürünlerinden biri.

    50 metreye suya karşı dayanıklılık, toza ve darbelere karşı koruma ve yerleşik GPS gibi özellikleriyle ön plana çıkan FITBIT, erişebilirlik tarafında tüm mobil işletim sistemleri ile tam uyumlu olarak çalışıyor. Tüm bunların üzerine 5 günlük pil ömrünü de kattığınızda, ortaya son derece uygun bir model çıkıyor.

    Kalp ritmi ölçme, uyku ve egzersiz takibi özellikleriyle de spor yapan kullanıcıların dikkatini çekmeyi başarıyor. Dahili hafızası 300 şarkıya kadar destek sunarken, ekstra telefon olmadan da kolayca en sevdiğiniz müzikleri bileklik üzerinden dinleyebiliyorsunuz.

    FITBIT Ionic Akıllı Bileklik modelini buradan satın alabilirsiniz.

    Monster Hunter World İnceleme

    0

    Oyun dünyasında geliştiricileri iki farklı coğrafik konuma ayırmak gerek. Bunlardan biri batı stüdyoları olan Avrupa ve Amerika merkezli geliştiriciler, bir de doğu bloğu olan Çin, Kore, Japonya ve diğer doğu Asya ülkelerinde bulunan geliştiriciler var. Şahsen Asya’lıların oyun geliştirmede kullandıkları abartılı çizgilerden hoşlanmıyor olsam da, çalışkanlıkları ve oyunlarındaki içerik bolluğu takdire şayan oluyor. İşte Monster Hunter World de, bu bolluktan nasibini en çok alan oyunlardan biri. İçeriksel olarak bizleri yüzlerce saat doyurabilecek, sıkmayacak ve başında tutacak bir yapımla karşı karşıyayız.

    Biraz abes bir örnek olacak gibi gözükse de, ben biraz oyun mantığı ve özgürlüğü bakımından Mount & Blade’e benzetiyorum da diyebilirim. Yanlış anlaşılmasın hikaye, tema ve mekanik bakımından değil, oyuncuya sunduğu özgürlük ve sürekli olarak ne yapmak isterseniz onu yapabileceğiniz bir oyun olduğu için. Monster Hunter World, hikayesi ile kısaca iki farklı kıtaya ayrılan kurgusal bir dünyada geçiyor. Eski ve yeni Dünya olarak adlandırılan bu dünyada, bizler eski dünyadan yeni dünyaya yelken açan bir avcıyız. İşimiz, yaratık avlamak ve bilgi toplamak. İrili ufaklı yüzlerce farklı yaratığın olduğu dünyamızda bazı yaratıklar nedeni bilinmeyen şekilde her on yıl da bir yeni kıta da toplanıyor.

    Şimdi yavaş yavaş oyunun dünyasına, haritasına, silahlarına ve diğer mekaniklerine değinelim. Öncelikle oyunun dünyasından başlamak istiyorum. Monster Hunter World, tam olarak açık dünya bir yapım değil. Kendi içerisinde hayli büyük olan birçok farklı bölgeden oluşan bir yapıya sahip, Dragon Age: Inquisition oynayanlar hiç yabancılık çekmeyecektir. İstediğiniz bölgeye dilediğiniz zaman gitme şansınız var, hatta gitmek için görev almak zorunda da değilsiniz. Her bölge istediğiniz aman gitmeniz için hazır bir şekilde bekliyor. Bölgeler ise belirttiğim gibi hayli büyük, hatta içlerinde farklı iklimlere sahip bile olabiliyor, normal ormanlardan karlı dağlara koşarak gidebilirsiniz. Bu durumda oyunun sanki tamamen açık dünyadan oluşuyor hissi yaratıyor. Kısaca dünya ile ilgili olumsuz bir hissiyat oluşmuyor. Haritalar ise açık söyleyeyim çok ama çok detaylı hazırlanmış, yazının başında da belirtmiş olduğum gibi uzak doğulu yapımcılarımız hayli çalışkan, haritaların her yerinde keşfetmeniz için farklı bir şeyler bulabilirsiniz.

    Harita ve dünyadan kısaca bahsettikten sonra Monster Hunter serisinin ve tabii ki son üyesi World’un en eğlenceli kısmına geçmek istiyorum, silahlara ve dövüş mekaniklerine. Oyun içerisinde kullanabileceğiniz tamı tamına 14 farklı silah tipi mevcut. Devasa baltalardan, büyük kılıç kalkan karışımına, barutlu tatar yayından, kocaman balyozlara kadar seçenekleriniz inanılmaz. Hayatımda ilk defa bir oyunda hangi silahı seçsem diye uzun uzun düşündüm. Çünkü her biri birbirinden ilginç ve birbirinden eğlenceli bir oynanış yapısı sunuyor.

    Avlarımızın canlarının çok yüksek olduğunu göz önüne aldığımızda, bir yaratıkla yarım saati aşan dövüşlere hazır olun diyebilirim. Ancak gözünüz korkmasın, oynanış öylesine keyifli ve heyecanlı ki, hiç bitmese diye iç geçiriyorsunuz. Burada ufak bir parantez açıp düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Öncelikle oyunda ok ve yay ikilisini kullanıyorum. İlk bakışta yalnızca 3-4 adet yeteneğe sahip olan bu silah, sürekli aynı yetenekleri kullanmak zorunda bıraktığı için acaba sıkar mı diye düşündürdü. Ancak dövüşler esnasında ki dinamizmin vermiş olduğu keyif öylesine güzel ki, saatlerce oynamış olsam bile hiçbir şekilde sıkılmadım. Bu yüzden hem inceleme içerisinde hem de farklı yerlerde benzeri bir eleştiriye denk gelirseniz, korkunuz olmasın. Oyunun dövüş mekanikleri fazlasıyla detaylı. Hatta bir örnek vereyim. Yarı raptor yarı deve kuşuna benzer bir yaratık ile savaşırken yaratık eline bir kaya alabiliyor. Bu kayayı aldığında kılıcınızı salladığınızda keskin yüzü kayaya çarparsa silah tepip sizi yere düşürebiliyor.

    Sesler tarafında ise oyun hayli doyurucu, müzikler eğlenceli ve kulak tırmalamıyor. Silah sesleri vuruş hissiyatını tamamlar nitelikte gayet başarılı, seslendirmeler ise yine aynı başarıyı sürdürüyor. Ayrıca Japonca seslendirmesini de beğenenler olduğunu belirteyim. Eğer sıkı bir anime izleyicisiyseniz, seslendirme ayarını Japonca yapabilirsiniz.

    Uzun lafın kısası Monster Hunter: World, sizi aylarca başında tutacak ve sıkmayacak içeriği, detaylı ve eğlenceli oynanış yapısı, co-op imkanı, evreni ve dünyası ile 2018 yılının en başarılı oyunlarından biri olacak gibi gözüküyor. Ufak tefek performans sorunları da güncellemeler ile giderilirse, bizlerin yüzlerce saatini alabilecek bir oyun var karşımızda. Eğer siz de şöyle arkadaşlarımla oynayabileceğim, hem sıkmayacak hem de kalteli bir RPG oyunum olsun diyorsanız, Monster Hunter World sizin için biçilmiş kaftan.

    DualShock 4 modellerine yeni renkler geliyor!

    0

    Sony, satışları ile rekorlar kıran oyun konsolu PlayStation 4 için yeni DualShock 4 modellerini duyurdu. Bu modeller alternatif renk sevenlerin oldukça hoşuna gidebilir. (brainlink.com)

    dualshock 4

    DualShock 4 modellerine yeni renkler geldi!

    PlayStation Blog sitesinde yapılan açıklama ile, 7 Mart tarihinden itibaren satışa sunulacak olan yeni kontrol cihazı renk seçenekleri yeni renk seçenekleri ile dikkat çekecek gibi görünüyor. Sınırlı sayıdaki DualShock 4 modelleri için ise Steel Black (Çelik Siyah) ve Midnight Blue (Gece Yarısı Mavisi) isimleri kullanılacak!

    Üretilen bu iki farklı renkli model, standart siyah renk yerine daha farklı bir görünüme sahip olan kontrolcü arayışı içinde olan oyuncuların ilgisini fazlasıyla çekecek gibi görünüyor. Sony’nin dünya genelinde satışa sunmayı planladığı ancak standart sürüme göre daha az adetle üreteceği modellerin fiyatı ise 65 dolar olarak açıklandı.

    Arkadaş, yardımcı ya da sevgili.. Robotunuzu nasıl alırdınız?

    0

    Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES geçtiğimiz ay gerçekleşti ve yine dünyanın dört bir yanından teknoloji meraklılarına ev sahipliği yaptı. Etkinliğin üzerinden geçen yaklaşık bir aylık zamanın ardından; tanıtılan teknolojiler üzerinden yapılan yorumlar, değerlendirmeler ve eleştirilerden yola çıkarak bu haftaki yazımda CES 2018’den çıkan teknoloji trendlerini bir araya getirdim. Bu yıl özellikle yapay zeka ve akıllı asistanlar tarafındaki gelişmelerin damgasını vurduğu etkinlik boyunca farklı özellik ve tasarımda yüzlerce robot katılımcıların beğenisine sunuldu.

    Akıllı asistanlar

    Yapay zeka temelli asistanlar bu yılki fuarın en çok öne çıkan teknolojileri idi. Akıllı asistanlar kablosuz kulaklıktan musluklara kadar her alanda karşımıza çıktı. CES haberlerini takip edenlerinizden hatırlayanlarınız olabilir; CES başlarken Google akıllı asistanının yeni bir ekranı olacağını duyurmuştu. Google tarafından teknik anlamda desteklenen ekranın üretimi ise şirketin 3. parti çözüm ortakları JBL, Lenovo, Sony ve LG gibi şirketlerce yapıldı. Google’ın yenilenmiş asistanından sesle fotoğraf açmak, görüntülü arama yapmak ve YouTube videolarını çalıştırmak mümkün. Google bu hamleleri ile bu alandaki rakibi Amazon’un da bir adım önüne geçmiş gibi. Google’ın açıklamasına göre Google Assistant akıllı telefonlar dahil 400 milyon cihazda kullanılıyor. Amazon ise ekim ayı rakamlarına göre 20 milyon cihazda kullanılabiliyor.
    Robot yardımcılar
    LG CES’de yeni yapay zekalı robotu CLOi’yi tanıttı. “Akıllı ev sistemlerinin yönetiminde son nokta sadelik” ifadesiyle görücüye çıkan robot evinizdeki LG cihazları kontrol etmede size yardımcı olmak üzere tasarlanmış. Hareket kabiliyeti sınırlı olan robot titreşim özelliğine sahip ve bulunduğu göre farklı ifadeler gösterebiliyor. Ve hatta ses tonunuza göre farklı tepkiler de verebiliyor. Ancak CES’deki lansman sırasında CLOi’nin kendisine yöneltilen sorulara yanıt verememesi nedeniyle LG’nin bu teknoloji ile ilgili ciddi eleştiri aldığını belirtelim. Buna rağmen yeteneklerinden dolayı da hakkını yememek lazım. TV’den buzdolabına kadar pek çok şeyi kontrol edebilen akıllı bir robotun hayatınızı ne kadar kolaylaştırabileceğini hayal edin. Tabii bir de LG bu robotu daha da geliştirir ve örneğin programınıza göre çamaşır makinenizi ayarlamak gibi özellikler eklerse o zaman tadından yenmez gerçekten. Bu arada CLIo LG’nin üzerinden çalıştığı tek robot da değil. LG’nin bavul transferi, içki servisi gibi işleri yapabilen robotları da mevcut. Bu robotları belki Türkiye için erken ama çok yakında yurt dışında otel ya da hava alanlarında görmeniz mümkün.
    Sosyal robotlar
    Malumunuz yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler neticesinde her gün farklı bir alanda yeni bir robot teknolojisinin tanıtıldığı haberini alıyoruz. Bu bağlamda CES 2018’de karşımıza çıkan robotlar arasında size arkadaşlık edebilen sosyal robotlar da var. iPal isimli robot çocuğunuzu eğitebilecek ve size arkadaşlık edebilecek üst düzey bir teknolojiye sahip. Bu robotun fiyatı 1500-2000 dolar arasında. Intuition Robotics firmasının ElliQ isimli robotu ise daha büyük yaş grupları için tasarlanmış. ElliQ’ın sahip olduğu yapay zeka sahibinin zevk ve alışkanlıklarını öğrenip, buna göre öneriler sunabiliyor. Örneğin sizin sevebileceğinizi düşündüğü müzik ve videoları tavsiye edebiliyor ya da yürüyüşe gitmenizi önerebiliyor. CES’te ortaya çıkan bir diğer sosyal robot son derece sevimli görünüşe sahip olan Kuri. Fotoğraf çekebilen, gülümseyebilen ve sese tepki veren bu robot çok iyi bir arkadaş olabilir.
    İnovatif fitness teknolojileri
    CES’te sadece robotlar yoktu elbette. Son yıllarda çok trend olan sağlık ve fitness alanı CES’te de en popüler temalardan oldu. Bunlar arasında öne çıkan işlerden biri fitness alanındaki inovatif girişimlerden olan Peloton tarafından tanıtılan 4 bin dolar değerindeki Peloton Tread. Tread ile evinizin konforunda aralıklı koşu ve mat egzersizleri yapmanız mümkün. Ayrıca 32 inç ekranı ve 20 watt’lık sesi sayesinde yerdeyken bile komutları takip edebiliyorsunuz. Tread’i özel yapan spor salonunda be varsa evinize getirebiliyor oluşu. Dikkat çekici bir diğer iş başka bir fitness girişimi olan Black Box’un sanal gerçekliği sporla birleştirdiği teknoloji. Sanal gerçeklik başlığını taktığınızda kendinizi büyük arenada ya da statta taraftar tezahüratları arasında bulabiliyorsunuz. Black Box şimdilik yalnızca şirketin San Fransisco’daki spor salonlarında hizmete sunulmuş olsa da firmanın hedefi bu inovatif ürünü dünyaya yaymak.
    Dev ekranlı TV’ler
    Ekranlar büyümeye devam ediyor. Cebimizde büyüdükleri gibi evimizde ve farklı iç mekanlarda sahip olduğumuz ekranlar da giderecek devasa boyutlara ulaşıyorlar. LG’nin CES 2018’de tanıttığı 65 inçlik 4K OLED TV bunlardan biri. Bu TV esnek ekranı sayesinde oyun oynamak ya da hava durumu izlemek gibi farklı ihtiyaçlar için istenilen boyutta kullanıma izin veriyor. Markanın tanıttığı diğer TV ise “Crystal Sound”. Bu cihazın farklı geleneksel hoparlör sistemini kullanmıyor oluşu. Crystal Sound’da OLED panellerin arkasına yerleştirilen exciters isimli parçalar sayesinde titreşimle ses üretiliyor. LG’nin en büyük rakibi olan Samsung’tan ise CES’te etkinliğe damga vuran bir yeni TV geldi. Samsung bu yılki CES’te The Wall isimli 4K HDR TV’sini tanıttı. Cihazın özelliği boyutlarının odaya göre ayarlanabiliyor olması. Bu modüler özelliği bu alanda bir ilk. Cihazla ilgili diğer detayların ise Mart ayında geleceğini belirtelim.

    Mac’te Windows Çalıştırmanın Yolları

          Mac bilgisayarlar çalıştırdıkları MacOS işletim sistemi için tam uyumlu çalışacak şekilde üretiliyorlar. Bu, Mac bilgisayarlar üzerinde sadece MacOS çalıştırılacağı anlamına gelmiyor.  Mac donanımına sahip bilgisayarlarda eğer istenirse birden fazla işletim sistemi çalıştırılabiliyor. Bu işletim sistemleri aynı anda çalışabildiği gibi açılışta seçilerek sadece istenilenin çalışması da sağlanabiliyor. Mac bilgisayarların üzerinde Linux, Windows vs. gibi işletim sistemleri de çalıştırılabiliyor.

          Bu haftaki yazımda, Mac’te Windows işletim sistemi çalıştırma yollarından bahsedeceğim. Mac bilgisayarlarda farklı bir işletim sistemi çalıştırabilmek için  uygulamaları sıralayıp, ayrı ayrı inceleyeceğim.

    Boot Camp

           Mac bilgisayarlarda Windows işletim sistemi çalıştırmanın en iyi yöntemlerinin başında Boot Camp geliyor.  Boot Camp uygulaması Mac bilgisayarda ücretsiz olarak yüklü gelen bir servis. Bu serviste Mac üzerindeki MacOS işletim sistemi diskinde Windows işletim sitemi için disk oluşturularak, kurulumun yapılması için altyapı oluşturuluyor.  Boot Camp servisinde gerekli ayarlamalar yapıldığında, Mac bilgisayarın açılışında MacOS ve Windows işletim sistemlerinin hangisinden açılış yapılacağını soran bir ekran ile karşılaşılıyor. Windows seçilip devam edildiğinde daha önceden oluşturulan disk alanına standart Windows işletim sistemi kurulumu yapılarak işlem sonuçlandırılıyor. Kurulum bittiğinde, açılışta Windows işletim sistemi seçilerek devam edilir. Eğer istenirse, açılışta işletim sistemi seçeneklerinin de gözükmesi engellenerek, tam anlamı ile Mac bilgisayarı bir Windows dizüstü bilgisayar gibi kullanmaya başlayabilirsiniz.

          Mac bilgisayarda Boot Camp servisinin kullanılabilmesi için, Mac işletim sisteminin MacOS Sierra ve sonrası sürümünün olması gerekiyor. Günümüzde standart bir Mac bilgisayarda yüklü olmasını beklenen Boot Camp Asistanı 6.x versiyonu ile makineye Windows 7, Windows 8 ve Windows 10 kurulumu yapılabiliyor.

    Virtualization

          Sanallaştırma; bir bilgisayarda aynı anda birden fazla işletim sisteminin çalışması olarak basit şekilde ifade edilebilir.  İşletim sistemi üzerinde kurulan sanallaştırma yazılımı, işletim sisteminin kullandığı donanımsal özelliklerden bağımsız olarak çalışır, fakat üzerinde çalıştığı işletim sisteminin donanımlarını paylaşarak kullanır.  Sanallaştırma servisi altlığında çalışan sanal makineler, Boot Camp servisinde olduğu gibi performanslı çalışmayabilir. Bunun yanında, üzerinde çalıştığı fiziksel makinenin işletim sistemi ile aynı anda çalışır. Mac bilgisayara sanallaştırma yazılımı diğer yazılımlar gibi standart bir kurulum ile yüklenir.

          Mac platformlar için sanallaştırma uygulamalarını sıraladığımızda; Parallels, VMWare Fusion ve VirtualBox isimleri öne çıkıyor.

    Parallels uygulaması, işletim sistemini sanallaştırarak üzerinde Windows, Linux veya Mac işletim sistemlerinin çalışmasını sağlar.  VMWare Fusion uygulaması, işletim sanallaştırma konusunda lider firma olan VMWare tarafından sunulan Mac ortamında sanallaştırma uygulamasıdır. Bu uygulamada da Windows, Linux ve MacOS gibi sanal işletim sistemleri kurulabilir. VirtualBox uygulaması da Oracle firması tarafından desteklenen, Mac ortamlarda sanal işletim sistemi kurmaya yarayan ücretsiz bir servistir.

    Wine

          Wine, MacOS ortamında Windows uygulamaları çalıştırma konusunda farklı bir yaklaşım ortaya koyuyor. Wine servisinde bir işletim sistemini tamamen sanallaştırma yerine, Windows uygulamalarından sadece istenilenin çalıştırılması söz konusudur.  Mac ortamında Wine uygulamasını kurmanın farklı yöntemleri olmasına rağmen en basit yol .pkg  uzantılı dosyayı çalıştırmaktır. Wine’ı kurduktan sonra uygulama bir terminal ekranında çalışır ve çalıştırılan windows uygulaması da standart MacOS ekranında gösterilir.

    Microsoft Remote Desktop

          Microsoft Remote Desktop uygulaması herhangi bir sanallaştırma veya emülatör ortamı sunmaz. Bu uygulama, Mac dışındaki farklı bir ortamdaki Windows sistemlere uzak masaüstü yapmak için kullanılır. Uzakta bulunan Windows makineye terminal yapıldığında, uzak masa üstündeki işletim sistemi, MacOS ekranında gözükür.  Bu ekranda karşı bilgisayara bağlanıldığı için, her türlü Windows uygulamasının çıktısını ve durumunu, terminal ekranından yönetebilirsiniz.

     

    YouTube Go Türkiye’de

    YouTube Go aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda ülkede kullanıma sunuldu.

    Google’ın daha az veri kullanımı ile video izleme deneyimi sunan YouTube Go uygulaması, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 130 ülkede indirilmeye hazır. Düşük veri kullanıma yönelik sekmeler ve çeşitli özelliklerle birlikte, YouTube uygulamasındaki temel işlevleri sunan versiyon, Play Store üzerinden indirilebilir. iOS kullanıcıları için ise App Store’da kısa süre içerisinde yer alması bekleniyor.

    YouTube Go’da öne çıkan özellikler:

    Önemli videolar: Türkiye’de trend ve popüler olan videolar YouTube Go ana ekranında yer alıyor.

    Deneyimi kontrol etmek: YouTube Go’da bir video ile ilgili küçük resme tıklayarak ön izleme yapılabiliyor, böylelikle ne hakkında olduğu konusunda daha fazla fikir edinip izleyip izlememe kararını önceden verebilmek mümkün hale geliyor. Daha sonra ileride izlemek için cihaza indirme veya hemen izleme olanağı da mevcut.

    Yakındakilerle video paylaşımı: YouTube Go kullanırken videoların yakında bulunan aile üyeleri ve arkadaşlarla hiç veri kullanmadan paylaşımı mümkün.

    Yüksek kalitede izleme: Videoların indirilmesi, izlenip paylaşımı noktasında temel ve standart çözünürlüklerin yanı sıra Yüksek Kalite (HQ) tercih edilebiliyor.

    Güncel içeriği keşif: YouTube açıklamasında, ana ekranlarında daha kişiselleştirilmiş içeriklere ulaşabilmelerinin söz konusu olduğu belirtiliyor. Bunu deneyip görmek gerekecek…

    Daha kolay paylaşım: Yakındakilerle paylaş özelliğine ana ekrandan daha da kolay ulaşılabiliyor. Ayrıca tek seferde birden çok video paylaşma seçeneği de var. Daha fazla detay için haberin devamındaki videoya göz atabilirsiniz.

    [vsw id=”GTk2_QSf2Jk” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Okuma Tavsiyesi: YouTube video türleri ile etkinizi katlayın.

    Teknoloji dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…