Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1991

    Uygun Fiyata 4G Desteği: Sony Xperia E4G

    Zengin donanım özelliklerine sahip olan Sony Xperia E4G oldukça uygun fiyatı ile göz dolduruyor. Yeni nesil standartlara uyumlu olan Xperia E4G inceleme altında.

    Giriş seviyesi cep telefonu dünyası oldukça hareketli. Birçok üretici bu alana ciddi yatırımlar yapıyor ve ürünlerle bu pazardan pay kapmaya çalışıyor. Örneğin Motorola, Moto E ile özellikle yurt dışında kendisinden oldukça fazla söz ettirmişti. Samsung, üst seviye telefonlar için işe aldığı tasarım takımını giriş seviyesi ürünlere yönlendirmesi bu pazarın ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Ama en önemli hamleyi ,Sony, geçen aylarda gerçekleşen Mobile World Congress’te tanıtılan Xperia E4G ile yaptı.

    sony xperia e4g

    Tasarımı İle Fark Yaratıyor

    Sony Xperia E4G, modern bir tasarım (OmniBalance) , tam donanımlı oluşu ve uygun fiyatı ile zirveye oturdu. 133 x 71 x 10.8 mm boyutunda olan Xperia E4G, Xperia E4 ile kıyasla daha kısa ve daha ince. Bununla birlikte 135 gr ağırlığı ile Xperia E4’den 9 gr daha hafif.

    Ürünün sağ kısmında Alüminyum güç düğmesi yer alıyor. Oldukça yuvarlak hatlara sahip olan Xperia E4G, ele çok iyi oturuyor. Arka kısımda bir kapak yer alıyor. Kapağın altında SIM ve micoSD kart yuvaları yer alıyor. Xperia E3’de yer alan 4.5 inç’lik ekran, 4.7 inç’lik bir ekran ile değiştirildi.

    sony xperia e4g 3

    4G olmayan versiyonu olan Xperia E4 buna karşın 5 inç’lik bir ekrana sahip. Ekranın değişimi ile birlikte çözünürlük 960×540 piksel’e yükselmiş durumda. Xperia E4G, 234 ppi’lık bir piksel yoğunluğuna sahip. Bunun anlamı oldukça kaliteli ve keskin bir görüntü oluşturması. Ekranın renk dağılımı ve doğruluğu oldukça başarılı. Ayrıca görüş açısı da geniş ve metinler çok keskin görünüyor.

    Qualcomm Yerine Mediatek İşlemci

    Fakat en önemli değişiklik ise Qualcomm yerine Mediatek (MT6582) işlemcisinin kullanılması. Dört çekirdekli bir işlemci olan Mediatek MT6582, 1.5 GHz’lik bir çalışma frekansı ile çalışıyor. 1 GByte’lık bellek aynı kalmış. Buna karşın 4 GByte’lık kapasite 8 GByte’a yükseltildi. Sadece 5 GByte’in kullanılabileceği bu kapasite, microSD kart yuvası sayesinde ekstradan 32 GByte’a kadar genişleyebiliyor.

    sony xperia e4g 4

    Kamera özelliklerine baktığımızda 5 MP’lik arka kamera aynı kalmış. Xperia E3’de yer alan 0.3 MP’lik ön kamera yerine Xperia E4G’de 2 MP’likbir kamera kullanıldı. Kameranın performansı ortalama kalitenin üzerine çıkmıyor. Işığın bol olduğu ortamlarda kaliteli fotoğraflar çekebilen Xperia E4G, loş ortamlarda zayıflığını gösteriyor. Giriş seviyesi bir ürün için çok büyük bir kalite beklemek zaten yanlış olur.

    Üründe beğendiğimiz bir özellik 2300 mAh’lik bir pile sahip olması. Bunun anlamı Xperia E4G’nin iki gün boyunca rahatlıkla çalışabilmesi. Bu pil cihazda sabit ve ne yazık ki değiştirilemiyor.

    Lollipop Yerine KitKat

    Bluetooth 4.1, NFC, GPS ve WLAN üründe standart. Farkı, yeni nesil LTE (150 Mbps) teknolojilerini desteklemesi. Benzer ürünlere baktığımızda, her ne kadar giriş seviyesi olsa da Android 5.0 yani Lollipop işletim sisteminin kurulu olması. 64 bit işlemciye sahip olan Sony Xperia E4G’de ne yazık ki böyle bir durum yok. Sony giriş seviyesi bu yeni ürününde KitKat, yani 4.4.4 sürümünü kullanmayı tercih ediyor.

    sony xperia e4g 2

    Xperia E4G, 64 bit destekli Lollipop işletim sistemi ile çok daha performanslı çalışacağı aşikar. Bu yüzden olsa gerek, Sony tarafından yapılan bir açıklamaya göre, özellikle yeni nesil Xperia cep telefonları ,en güncel yazılımlara sahip olacakmış. Bu da demek oluyor ki Xperia E4G’de bu güncellemeden nasiplenecek. Kaldı ki Sony, kullanımı oldukça basit olan Xperia UI ara yüzünü kullanıyor. Bu esasında akıllı telefonlara yeni alışan kişiler için çok büyük bir avantaj teşkil ediyor.

    Ürünü detaylı incelemek ve satın almak için buraya tıklayın

    Oyuncu Figürleri

    0

    Oyuncu figürleri, oyuncuların kendilerini bulundukları ortamlarda ifade etmeleri için aldıkları ve genelde oyunlardaki kahramanlardan oluşan küçük maketlerdir. Yüzlerce farklı oyundan, yüzlerce farklı modelin bulunduğu bu figürler, sahip oldukları kaliteye göre değişik fiyatlandırmalara sahiptir. 50 liradan 1000’lerce liraya kadar çıkabilen bu figürlerin kaliteleri de ve boyutlarıda fiyatlandırma ile paralel şekilde gelişir.

    Genelde oyuncuların kendilerini ve sevdikleri oyun kahramanlarını belirtmek için kullandıkları bu figürler, bazı oyunların koleksiyon sürümlerinde hediye olarak verilmektedir. Özellikle süper kahramanların figürleri oyuncular tarafından  ciddi anlamda rağbet görmektedir. Batman, Superman, Spider-Man gibi süper kahramanlar, oyuncuların köşe başını süsler ve evlerine gelen misafirlere hoşlandığı kahramanları gösterme fırsatı verir.

    DSC05110_grande

    Oyuncu figürleri her ne kadar ülkemizde yeteri kadar ilgi görmese de, internetin yaygınlaşması bu kültürün ülkemize ulaşmasında büyük fayda sağlamakta. İnsanımıza göre hala bir takım oyuncak gibi gözüken figürlerin, hayranları için anlamları çok daha büyük oluyor. Özellikle bu işin koleksiyonunu yapanlar, figürlerin yaygınlaşması ve hak ettiği değeri görmesi için internet üzerinden koleksiyonlarını paylaşıyor.

    Oyun ve aksiyon figürlerinin ortaya çıkışına gelecek olursak, herşey günümüzde de popülerliğini koruyan Barbie bebeklere kadar uzanıyor. 1959 yılında Mattel firması tarafından piyasaya sürülen sarışın bebek, kız çocukları arasında fenomen haline gelince, Hasbro’nun kreatif direktörü Dan Levine, ve oyuncak tasarımcısı Stan Weston, erkekler arasında da tutulacak bir oyuncak yaratmanın peşine düşüyorlar.

    1sideKRATOS top

    Geçmişte var olan yeşil askerlerin yerine, kolu bacağı, kafası hareket eden, poz verdirilebilen, farklı aksesuarlar taşıyabilen ilk figür, filminden de hatırlayacağım “G.I. Joe” oluyor. İlk defa 1964 yılında piyasaya çıkan G.I. Joe, erkekler için figür dönemini başlatıyor ve böylelikle aksiyon ve oyuncu figürü kültürü ortaya çıkmış oluyor.

    Yıl 1970’lere geldiğinde ise Planet of Apes, Star Wars gibi dönemin kült filmleri, DC ve Marvel karakterlerinin birer birer kendi figürlerine sahip olduğunu görmeye başlıyoruz. Mego tarafından üretilen ve G.I. Joe’dan çok daha küçük boyutlara sahip olan ve ilk günki temizliğini koruyan figürler, şuan piyasada binlerce dolara satılıyor. İşi koleksiyon olarak görenler ise binlerce doları tek bir figür için rahatlıkla harcıyabiliyor.

    ezio

    1980’lerde ise figür kültürü He-Man ile şaha kalkıyor ve Amerika’da başlayan figür çılgınlığı yavaş yavaş Avrupa’ya uzanıyor. Özellikle He-Man ilk satışa çıktığında çocuklar ve gençler figürleri satın almak için saatlerce kuyrukta bekliyor. Anlayacağınız şimdinin iPhone kuyrukları, o zamanlar figür kuyrukları olarak karşımıza çıkıyordu.

    1990’larda ise figürler altın çağına giriş yapıyor. Batman The Animated ile başlayan figür fırtınası, Jurassic Park, Spider-Man, Power Ranger, X-men gibi seriler ile katlanarak büyüyor. Çılgınlık öylesine artıyor ki, Hollywood’un ünlü yapımcıları sadece aksiyon figür satabilmek için süper-kahraman filmleri çekmeye başlıyor. Bunun ilk örneği ise 1997’de vizyona giren Batman & Robin olarak karşımıza çıkıyor.

    gamingheads_heavy

    90’ların ikinci yarısına geldiğimizde ise, aksiyon ve oyuncu figürleri oyuncak olmaktan kurtulup, koleksiyon ürünleri olarak ciddiye alınmaya başlanıyor. Mcfarlane Toys’un başlattığı yüksek kaliteli ve inanılmaz detaylı Spawn, Movie Maniacs ve korku figürleri, 2000’li yıllarda devasa bir pazara dönüşen, Sideshow, Bowen, Diamond Select Toys, Hot Toys gibi firmalar inanılmaz kalitedeki ürünlere gücü yetmeyenler için birer kurtarıcı görevi görüyor.

    Günümüzde ise yazının başında da belirtmiş olduğumuz gibi aksiyon figürleri yerini tamamen oyuncu figürlerine bırakmaya başlıyor. Bunun en büyük nedeni, gençlerin sinemadan daha çok video oyunlarına yönelmesi, bunu ciddiye alması, ve yaşadığı ortamda da bunu değer verdikleri insanlara hissetirme isteği olarak önümüze çıkıyor.

    cute_super_mario_bros_vinyl_figures_1

    Apple’ın Heyecan Verici Yeni Cihaz ve Uygulamaları

    0

    Apple, Nisan ayının ortasına geldiğimiz şu günlere kadar, heyecan verici yeni ürünler tanıtmış ve duyurular yapmış durumda. Öncelikle Apple WWDC 2015 etkinliği San Francisco Moscone West’te 8 Haziran’da başlayıp 12 Haziran’da bitecek. Etkinlik 8 Haziran’da canlı olarak yayınlanacak. 

    Apple, bu yılki etkinlikte 100’ün üzerinde oturum düzenleyeceğini duyurdu. Apple’ın Dünya Pazarlama Kıdemli Genel Başkan Yardımcısı Philip Schiller, yaptığı açıklamada: iOS ve OS X ortamları için müthiş yeni teknolojilerin olduğu ve bunların yaratacağı yeni nesil uygulamaları görmeyi sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti. Bu arada ek bir bilgi vermek istiyorum. Eğer son anda bir değişiklik olmaz ise, Apple, 8 Haziran tarihinde gerçekleştirilecek geliştiriciler forumu Worldwide Developer Conference (WWDC) sırasında, etkinlik alanına selife çubukları ve monopodlarla girmek yasak olacak.

    The Wall Street Journal’ın haberine göre,  Apple, kamera teknolojisi geliştiren İsrailli LinX Computational Imaging şirketini satın altı. Bu satın alma ile Apple’ın bu yıl içinde tanıtımını yapabileceği ve isminin muhtemelen iPhone 6S olacak olan yeni telefonunda, oldukça yenilikçi bir gelişmeye imza atabileceğini düşünüyorum.

    Apple’ın 2015’e yeni ürünler, güncellemeler ve daha önceden tanıttığı akıllı saat’inin satışa sunulması gibi gelişmelerle oldukça hızlı girdiğini söyleyebiliriz.

    Apple, Mart ayı içinde 13 – inch Retina ekranlı MacBook Pro’yu güncelledi.

    13inchmacbookprowithretinadisplay1

    Güncellenmiş Retina ekranlı MacBook Pro’da yeni Force Touch trackpad, beşinci nesil Intel Core işlemciler ve iki kat daha hızlı  ve daha uzun pil ömürlü Intel iris Grafikler 6100 kullanıldı. Apple, bu güncellemeler ile pro müşterilerine çok daha performanslı bir cihaz sunmuş oldu.

    Güncellenen Retina ekranlı 13- inch MacBook Pro’da, 3.1 GHz’ye kadar beşinci nesil Intel Core işlemciler, 3.4 GHz’ye çıkan Turbo Boost hızı, daha hızlı entegre Intel Iris Graphics 6100 ve hızı 1.6 GBps’ye kadar çıkan, iki kat daha hızlı SSD depolama birimi sunmuş oldu. Bunun yanında Retina ekranlı 13 – inch MacBook Pro’nun artık 10 saate kadar çıkan pil ömrü ve 12 saate kadar çıkan iTunes film oynatma özelliği olduğunu da söylemeliyim.

    Apple, yine Mart ayı içinde,11 – inch ve 13 – inch MacBook Air’i de beşinci nesil Intel Core işlemciler, Intel HD Grafikler 6000 ve Thunderbolt 2 ile güncelledi.

    11-13inchupdatedmacbookair12

    13 – inch MacBook Air’e iki kata kadar daha hızlı disk ekleyerek zaten mükemmel olan dizüstü bilgisayarlar performansını daha hızlı hale getirmiş oldu.

    Güncellenen 11- inch ve 13- inch MacBook Air artık 2.2 GHz’ye kadar beşinci nesil Intel Core işlemciler, 3.2 GHz’ye kadar çıkan Turbo Boost hızı, entegre Intel HD Graphics 6000 ve bir önceki neslin iki katı olan 20Gbps’a kadar çıkan Thunderbolt 2’ye sahip. Ayrıca 13 – inch MacBook Air de bir önceki nesle göre iki kata kadar daha hızlı SSD depolama birimi bulunuyor.

    2015macbook12

    Apple 2015’in ilk çeyreği içinde yeni bir MacBook tanıtımı yaptı. Apple CEO’su Tim Cook  düzenlenen Apple Watch etkinliğinde Macbook serisinin son ürününü tanıttı. Diğer Macbook Pro ve Macbook Air’lere kıyasla yeni cihazın adı sadece “Macbook” ve yepyeni bir serinin başlangıcı niteliği taşıyor. Önceki Macbook modellerinden %24 daha hafif olan yeni MacBook, sadece 900 gram.

    apple-watch_2015_new11

    Apple, 10 Nisan tarihinde 9 farklı ülkede akıllı saati Apple Watch’ın ön siparişini yaptı. 24 Nisanda satışı başlıyor olacak. Apple’ın ilk akıllı saat modeli olan Apple Watch, henüz piyasaya sürülmeden sadece ABD’de 1 milyona yakın ön sipariş aldığını söylemeliyim.

    Apple, akıllı saatinin ön siparişinden önce iOS işletim sisteminde güncellemelere gitti. Öncelikle Apple Watch uyumluluğu için iOS 8.2 güncellemesi yapıldı. Ayrıca özellikle ülkemizi de yakında ilgilendiren iOS 8.3 güncellemesinde Türkçe Siri kullanılmaya başlandı.

    iOS 8.3 ile aynı zamanda Mac ortamları için OS X 10.10.3 de yayınlandı. Bu OS-X sürümünde Fotoğraflar uygulaması da bulunmakta. Bu güncellemenin en önemli yeniliklerinden biriside yeni emoji karakterlerini desteklemesi.

    21appletv2015ye

    Son olarak Apple, yeni Apple TV’yi haziran ayında düzenlenecek olan WWDC etkinliğinde tanıtacak. Yeni Apple TV’nin kasasının ince bir tasarıma sahip olacağı ve A8 işlemcisine sahip olacağı söyleniyor. Cihazda App Store servisi de bulunacak. Böylece kullanıcılar farklı uygulamalar yükleyebilecekler. Ayrıca çok konuşulacak bir özellik olarak, yeni Apple TV’de Siri’nin de olacağı söyleniyor.

    Apple’ın heyecan verici ürünlerini keşfetmek için linki takip edebilirsiniz..

     

    Elektrikli tıraş makinesi seçerken…

    Erkekler binlerce yıldır tıraş olmaya devam ediyor. Başlarda köpek balığı dişi, istiridye kabuğu, taştan yapılmış aletler kullanırken bunlar zamanla yerini daha ustura ve tıraş bıçağı gibi aletlere bırakmış. Ama şu an kullanılan kullan at tıraş bıçaklarının ortaya çıkması binyıllar almış.

    Tarih boyunca insanlar o zorlu şartlara rağmen çeşitli nedenlerden dolayı tıraş olmuşlar. Örneğin Büyük İskender askerlerine, savaşta düşmanla teke tek dövüşmek zorunda kaldıklarında rakipleri sakallarından çekmemeleri için sakal tıraşı olma zorunluluğu getirmiş. 1700’lü yıllarda Rus Çarı olan Deli Petro ise sakal tıraşı olmayanlardan vergi alıyormuş.

    Gelelim bizim konumuz olan elektrikli tıraş makinelerine. Elektrikli tıraş makinesinin tarihi 1930’lu yıllara dayanıyor. İlk elektrikli tıraş makinesini ABD’li Jacob Schick icat etti ve ticari bir ürün olarak satmaya başladı. Zamanla erkeklerin işini çok kolaylaştıran elektrikli tıraş makineleri ilk çıktığı güne nazaran çok daha gelişerek yaygın bir hale geldi.

    Elektrikli tıraş makinelerinin büyük avantajları bulunuyor. En önemli avantajları arasında kısa sürede tıraş olabilme, su ya da herhangi bir jel kullanma zorunluluğu olmadığı için her yerde kullanabilme yer alıyor. Örneğin her gün tıraş olan birisi için hızlı bir şekilde tıraş olmak çok büyük önem taşıyor. Ya da çok sık seyahat eden birisi için toplantı öncesinde yolun kenarında durup birkaç dakikada tıraş olmak gibi…

    Young man shaving with electric shaver

    Farklı tiplerde cihazlar bulunuyor

    Elektrikli tıraş makinelerine baktığımızda aslında temel olarak iki farklı seçenek var. Birincisi tıraş bıçaklarının ileri geri hareket etmesi ile sakalları kesen tipler, ikincisi ise yuvarlak dönen başlıklar sayesinde sakalları kesen tipler. Ben yıllar boyunca her iki tipi de kullandım ve açıkçası her iki tip de yaklaşık aynı sonucu verdi.

    Tıraş makinesi seçerken ihtiyacınıza göre pilli ve ıslak kullanılabilen bir modeli de tercih edebilirsiniz. Benim deneyimlerime göre ıslak kullanılabilen makineleri temizlemesi açıkçası çok daha kolay oluyor. Pilli olması da büyük avantaj sağlıyor. Tıraş jeli ve çeşitli kremlerle çalışan tiras_2modeller de mevcut. Eğer hassas bir cilde sahipseniz bu modeller elektrikli tıraş makinesine alışmanızı kolaylaştırıyor.  Bu arada birçok elektrikli tıraş makinesinde aynı zamanda favori ve bıyık düzeltme gibi özellikler de bulunuyor.

    Elektrikli tıraş makinelerinin fiyatları 40 TL’den başlıyor ve 880 TL’lere kadar çıkabiliyor. Bu cihazı alırken, uzun yıllar belki de her gün kullanacağınızı göz önünde tutmanız büyük önem taşıyor. Bütçenize ve ihtiyacınıza en uygun elektrikli tıraş makinesini satın almak ve seçenekleri görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

    Elektrikli tıraş makinenizi satın aldıktan sonra…

    İhtiyacınız olan özellikleri belirleyip bütçenize uygun tıraş makinesini seçip satın aldıktan sonra kullanırken dikkat etmeniz gereken bazı noktalar bulunuyor. Bunlardan birincisi alışma dönemi. Elektrikli tıraş makinesine alışma süreci 15 günü hatta bazı durumlarda biraz daha fazla süreyi bulabiliyor. Bu yüzden aldığınız makineyi kullanmayı bırakıp kenara atmayın. Tıraş olurken size en uygun kullanım yöntemini yukarıdan aşağı mı aşağıdan yukarı mı yoksa yanlardan mı kullanacağınızı zamanla öğreniyorsunuz. İlk alışma döneminde bazı yerleri almak için zorladığınızda bu yerler tahriş olup acı verebiliyor. Bu yüzden çok bastırmadan tıraş olmakta fayda bulunuyor. Ben genelde elektrikli tıraş makinesini kullandıktan sonra bazen kullan at bıçaklarla alınmayan yerlerin üzerinden geçmeyi tercih ediyorum. Bu arada fotoğrafımdan da görebileceğiniz gibi kafasında çok fazla saç olmayan biri olarak saç tıraşım için de elektrikli tıraş makinesini tercih ediyorum. Yani benim tıraş olma alanım biraz daha geniş. 🙂

    Tıraş makinenizin temizliği de düzenli bir şekilde yapmanız gereken işlerden. Bu işlemi aslında her tıraş olduktan sonra yaparsanız bir sonraki tıraşınızı daha rahat olabiliyorsunuz. Zaman içerisinde elektrikli tıraş makinelerinin üzerinde bulunan bıçakların da ömrü dolmaya başlıyor ve körleşiyor. Eğer tıraş olurken bıçakların körelmeye başladığını ve zorlandıklarını hissederseniz bu bıçakları değiştirtmeniz gerekiyor.

    Yazılım ve donanım desteği ile tabletinizi üretken kullanmanın yolları

     

    Tabletinizi sadece YouTube üzerinden video izlemek için kullanıyorsanız onun potansiyelini hiçe saydığınızı unutmayın. Özellikle son dönemde çıkan güçlü işlemcili tabletler elbette tam anlamıyla bir kişisel bilgisayarın yerini tutmasa da temel birçok ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacak güce erişti. Buna mobil pazar için geliştirilen yazılımlar da eklenince portatif cihazınızı neredeyse bir iş bilgisayarı gibi kullanmak size kalıyor.

    Logitech Keys-to-go_IMG_5331_72_dpi

    Tabletinize profesyonel bir iş ortağına çevirmeniz için ilk önerimiz klavye kullanmanız. Piyasada tabletler için çeşitli klavyeler mevcut ancak klavye ve kılıfın bir arada sunulduğu çözümleri tercih ederek bir taşla iki kuş vuracaksınız. Samsung ve Apple tarafı için Logitech’in çözümleri oldukça başarılı. Tablet için kılıflı değil de harici bir model seçmek isterseniz de dikkat etmeniz gereken konu klavyenin boyu olacaktır. Burada tercih size ve amacınıza kalıyor. Eğer dizüstüne yakın bir klavye istiyorsanız büyük, daha küçük isterseniz de telefonunuzla kullanacağınız bir model aklınızda varsa da seçiminizi buna göre yapmanız gerekmekte. Kullanacağınız klavyenin ayarlarını değiştirerek Türkçe karakterlere geçiş yapmayı unutmayın. Bu arada hemen önemli bir hatırlatma yapalım. Yeni Android sürümlerini desteklemeyen bir tabletiniz varsa fiziksel klavye seçenekleri sınırlı gelecektir. Türkçe veya diğer dillerin klavye seçeneklerini eski Android işletim sistemi kullanan tabletinize tanıtmak ve fiziksel klavyenizi bu şekilde kullanmak için External Keyboard Helper Pro yazılımını satın almanız gerekmekte. Bu program gerçekten Android’in eski sürümleri için hayati bir anlama sahip.

    callmate-microusb-otg-cable-for-tablets-and-mobilesBir diğer önemli ve rahatlatıcı özellik tabletinize çeşitli aygıtlar bağlamak. Bunun için de OTG kablosu olarak satılan bir ürüne ihtiyacınız var. OTG kablosu tabletinize veya akıllı telefonunuza girerek cihazınıza USB giriş desteği sağlıyor. USB’ye özellikle bellek, fare veya joypad gibi aygıtlar takabilirsiniz. USB’nin en büyük faydasını ise kart okuyucularda göreceksiniz. Artık kart okuyucuların boyutları oldukça küçüldüğü için yanınızda taşıyabilir ve fotoğraf makinenizle çektiğiniz fotoğrafları kolaylıkla tablete atabilirsiniz. Fare konusunda bizim önerimiz seçenekleri fazla olmasa da bluetooth özellikli modeller. Bunlar hem daha küçük olacak hem de tabletinizde USB’yi doldurmamış olacak. Eğer tablete birden fazla USB bağlamak istiyorsanız da OTG kablosu ile USB çoklayıcıyı birleştirmeniz gerekiyor. USB çoklayıcı tercihinizde ise dört port destekliler işinizi fazlasıyla görecektir. Bu tarz ara ürünler Android cihazlar için fazlasıyla mevcut. Ancak özellikle fotoğraf makinenizin kartından iPad’e aktarım yapmak istiyorsanız Apple iPad Camera Connection Kit isimli seti kullanmanız işinizi kolaylaştıracaktır.

    Yazılıma geldiğimizde ise ilk önerimiz ofis paketi kurmanız. Apple tarafında Microsoft’un Ofis paketi oldukça başarılı. Android tarafında ise Kingsoft Office, Polaris Office gibi uygulamalar mevcut. Eskiden bu yazılımlar sadece dosya görüntülemek için kullanılırken artık ücretsiz sürümlerde bile büyük çoğunlukla düzenleme yapabiliyorsunuz. Android tarafında taşıdığınız dosyalara bakmak, Zip ve RAR gibi dosyaları açmak için Astro File Manager benzeri bir dosya yöneticisi kurmalısınız. Ancak Android’in Lollipop sürümünde şu an için bir kısıtlama söz konusu. Android tarafından onaylanmamış dosya yöneticileri artık dosyaları silemiyor ve harici kartlara yazım yapamıyor. Bunun için Android’in içindeki dosya yöneticini kullanmanız gerekiyor. Dosya taşımak için bir diğer pratik yol Dropbox. Yazılımı artık bilmeyen yok. Kişisel olarak dosyalarınızı yedeklediğiniz gibi dosyaların iPad’e aktarımı da kolaylaşacak. Fotoğraf konusuna geldiğimizde ise birçok efekt veren yazılım mevcut ancak biz son dönemde çıkan Adobe’un Lightroom uygulamasını öneriyoruz. Windows ve Apple bilgisayarlar üzerinde çalışarak birçok profesyonel fotoğrafçının sağ kolu olan bu program birkaç ay önce Android ve iOS’a da geldi. Bizce kaçırmayın!

    Görüldüğü gibi tabletinizi çok daha üretken kullanmak sizin elinizde. Siz de tablet ve akıllı cihazlarınıza fareden hoparlöre kadar farklı cihazları tanıtmak istiyorsanız buraya tıklayın.

     

    Sosyal medyada fotoğrafın önemi

    gorsel23

    Dünyada internet kullanıcıların büyük bir çoğunluğu sosyal medyayı çok sevdi.  Türkiye’de bu durum biraz daha farklı. Bizim insanımız sevmekten bir adım daha ileri giderek neredeyse bütün zamanını üyesi olduğu sosyal ağlarda geçiriyor. Dünyada özellikle Facebook kullanımındaki üye sayımızla zirveyi kimselere bırakmıyoruz. Twitter ve Instagram’ı ise çok sevdik. Elimizde akıllı telefonlarla nerede olursak olalım sürekli fotoğraf çekip paylaştığımız bir hayatı yaşıyoruz.

    Bu kadar çok fotoğraf paylaşımı yapıldığında ortaya elbette bir kalite farkı çıkıyor. Yani iki türlü fotoğraf paylaşan profil tipi var. Ne fotoğraf çektiyse ışığına, çözünürlüğüne, titremiş olup olmadığına, kadraja ve fotoğraftaki kişilerin yüz ifadelerine bile bakmadan paylaşanlar birinci grubu oluşturuyor. İkinci grup ise oldukça küçük bir azınlık olmasına karşın çektiği fotoğrafları paylaşmadan önce çok itinalı davranıyorlar. Çektikleri fotoğrafın aydınlık olmasına, titremiş olmamasına, kadrajın düzgün ve ufuk çizgisinin eğri olmamasına ve fotoğrafta bulunan kişilerin sıkıntı oluşturabilecek yüz ifadelerine (gözlerin kapalı olması vs.) aşırı dikkat ediyorlar. Hatta sosyal ağlarda paylaşacakları fotoğrafları önce profesyonel fotoğraf makineleriyle çekip bir fotoğraf editörü ile düzeltip (keskinleştirme, ufuk çizgisi eğriliği düzeltme, kadrajı kırpma vs.) ondan sonra paylaşıyorlar.

    Sosyal medyada hangi sosyal ağı kullanırsanız kullanın bir arkadaşınızın profiline giderek yüklediği fotoğraflara bakarak onun yukarıdaki hangi kategoriye uyduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Eğer sosyal medyada bir tarzım olsun, fotoğraflarım aydınlık, pırıl pırıl ve net olsun istiyorsanız, çok daha iyi fotoğraf nasıl çekebileceğinizi ve fotoğrafları daha iyi hale getirmek için hangi işlemleri yapmanız gerektiğini küçük ipuçlarıyla açıklamaya çalışacağım.

    Eğer Akıll Telefonunuz İle Fotoğraf Çekiyorsanız

    Telefonlarınızın fotoğraf makinelerinde birçok gelişmiş özellik artık mevcut hale geldi. Panaroma, ters ışık modu, akıllı sahneler, farklı odak noktaları seçebilme ve fotoğrafa farklı etkiler ekleme gibi özellikler standart oldu. İşte bu nedenle telefonunuzun ne özellikleri olduğunu ve bu özellikleri kullanarak neler yapabileceğiniz birkaç deneme ile mutlaka test edin. Bu bilgi çektiğiniz fotoğraflarda size büyük bir iyileştirme sağlayacaktır. Bir de fotoğraf çekerken olabildiğince telefonunuzu sabit tutmaya yani titretmemeye özen gösterin.

    Işık Çok Önemli

    Fotoğraf sanatının en temel özelliği yeterli ve sağlıklı ışıktır. Bu sebeple fotoğraf çekmek için yeterli ışık yoksa fotoğraf çekmeyin. Burada en temel kural fotoğraf çekerken ışığı arkasına almanızdır. Işık arkadan geliyorsa bilin ki fotoğrafın başarılı olma şansı çok düşüktür.

    Flaş Mesafesine Dikkat

    Flaş kullanarak bir çekim yapacaksanız flaş etki mesafesine çok dikkat edin. Çok yakından yapacağınız flaşlı çekimlerde çektiğiniz objede aşırı beyazlık ve parlaklık olacağı için kalite çok düşer. Aynı şekilde flaşlı çekimlerde flaşı 3 metreden daha uzakta kullanırsanız da ışık yetersiz kalacağı için oldukça karanlık fotoğraflarınız olacaktır.

    Çekimler Yüksek Çözünürlükte Olsun

    Fotoğraf çekerken cihazın ayarlarından ayarladığınız düşük çözünürlük seçeneği görüntü kalitesinin düşmesine yol açar. Genelde çekimlerinizi en yüksek çözünürlükte yapın. Ayrıca ortamdaki ışık şartlarına da ilgili olmanız gerekiyor. Mekanda kullanılan lamba çeşitleri, ışığın gücü ve yönü fotoğraf kalitenizi çok etkiler. Bir de iyi sonuç vermeyeceği için cihazınızın varsa dijital zoom özelliğini kullanmayın.

    Fotoğrafları Paylaşmadan Önce Mutlaka Kontrol Edin

    Fotoğrafları yukarıdaki uyarıları dikkate alarak çekseniz bile fotoğraflarınız hala sosyal medya ile paylaşılmaya hazır değildir. Önce tüm fotoğrafları kullandığınız bir bilgisayara indirin ve bir grafik editörü program ile açarak tek tek inceleyin. Biraz titrek çıkanları keskinleştirin, karanlık çıktıysa ışığını biraz açın, ufuk çizgisi eğriyse sağa sola birkaç derece döndürerek düzeltin. Fotoğrafta herkesin gözleri açık mı, sıkıntı yaratacak bir durum var mı diye kontrol ettikten sonra artık fotoğraflarınızı gönül rahatlığı ile paylaşabilirsiniz. Bu kurallara uyduğunuz takdirde sosyal medyada ayrıcalıklı olacağınızı ve fotoğraflarınızın çok daha fazla beğeni alacağını göreceksiniz.

     

    Çocuklar için en faydalı eğitim uygulamaları

    0

    image

    Sosyalleşme sürecini olumsuz etkilediği için uzmanların çoğu çocukların tablet ve akıllı telefonlar aracılığı ile eğitim almasını uygun bulmuyor. Teknoloji bağımlısı çocuklar, arkadaşlarıyla nasıl iletişim kuracaklarını bilemiyorlar. Aileler de tablet kullanımını kontrol edemediği için çocuklarıyla çatışmaya giriyor ve sonunda genellikle çocuğun dediği oluyor!

    Çocukları tehdit eden teknoloji bağımlılığı şöyle dursun,  çocukların öğrenmesine yardımcı olmak için faydalı uygulamalar da yok değil. Gelin kısaca çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeye yardımcı olabilecek, aileler için faydalı uygulamalara bir göz atalım.

    AÇEV İlk 6 Yıl: “İlk6Yıl” uygulaması, çocukların yaşamındaki en önemli dönem olan ilk 6 yıla ilişkin güncel bilgiler sunarak, anne ve babaların hayatını kolaylaştırıyor. Ücretsiz sunulan “İlk6Yıl” uygulaması, 1.200 maddelik bilgi hazinesiyle anne ve babalara rehberlik ediyor. İki günde bir kullanıcının telefonuna gelen bilgiler; fotoğraflar, eğitici videolar ve animasyon filmlerle destekleniyor. Uygulama, Android ve iOS işletim sistemlerinde kullanılabiliyor.

    Çocuk gelişimi konusunda geniş kapsamlı bir kaynak olan, “İlk6Yıl” uygulaması, güncel bilgilerin yer aldığı 1.200 maddelik kapsamlı bir “çocuk büyütme rehberi” olarak öne çıkıyor. Google Play ve Apple Store’da kullanıma açılan, Android ve iOS işletim sistemleriyle uyumlu olan uygulama, AÇEV tarafından hazırlanan özgün içeriklerle, çocuğun yaşına göre ve hemen uygulanabilecek pratik bilgiler ve öneriler sunuyor. Çocuğun gelişim özelliklerine göre farklı başlıklar altında sunulan bu bilgiler; fotoğraflar, eğitici videolar ve animasyon filmlerle destekleniyor . Uygulamada ayrıca, anne, baba ve çocuk açısından önemli tarihlerin kaydedilebileceği takvim, çocuğun boy ve kilosunun takip edilebileceği ölçüm ve yine çocuğa ait fotoğraf ve videoların saklanabileceği ve paylaşılabileceği albüm alanları da bulunuyor.

    Çocuğun yaşamındaki pek çok ilkleri yaşadığı İlk 6 Yıl dönemini kaçırmak istemeyen anne ve babalar uygulamanın Aile Paylaşımı özelliğiyle bu özel anları aile yakınlarıyla da paylaşabiliyor.

    Duolingo: Eğlenceli ve tamamen ücretsiz olan Duolingo uygulaması ile Çocuğunuza İngilizce öğrenebilirsiniz. Google Play’de 2013 “En İyilerin En İyisi seçilen uygulama, dil öğrenmek için oldukça faydalı. Öğrenme sürecinin oyunlarla desteklemesi, çocuklar için de uygulamayı çekici bir hale getirmiş.

    Endless Numbers 123: Sayıları öğreten bu uygulama, küçük çocuğunuzun sayıları tanımasına, birbirleriyle ilişkilerini anlamasına yardımcı oluyor. Sayıları görsel olarak ezberlemek işin kolay tarafı. Bu uygulamada ise çocuklar karakterlerle sayı saymayı ve işlem yapmayı öğreniyorlar. Uygulama’ya Appstore ve Google Play Store’dan ulaşabilirsiniz.

    Minti Kids Animals: Mintikids, çocukların eğlenerek öğrenebileği oyunları tasarlayan bir firma. Minti Kids Animals ise 3 yaş altı ve 3+ seçenekleri sunan eğlenceli bir puzzle oyunu. Oyunun içeriği ise şöyle; “Doğada mutlu bir şekilde hep birlikte yaşarken bir anda lanetlenen hayvanların vücutları bir birine karışır. Hayvanlar bu durumdan çok endişelenirler ve kendi vücutlarını özlerler. Hayvanların eski hallerine dönmeleri ve tekrar mutlu olmaları için çocukların yardımına ihtiyacı var! “ Uygulamaya AppStore’dan ulaşabilirsiniz.

    Lego duplo: Okul öncesi çocuklara hitap eden bu uygulama, aslında oyundan çok interaktif bir hikaye olma özelliğini taşıyor. Hikaye şu şekilde gelişiyor; Kahramanlarımız tavşan ve zürafa, ellerine geçen kargo paketini doğum gününü kutlayacak olan aslana götürmeliler. Nitekim aslanı bulmaları o kadar kolay değildir. Görevlerini başarmak için diğer hayvanlardan yardım istemek zorundadırlar. Minik parmaklarının marifeti ile çölleri aşıp, denizleri geçerek görevlerini tamamlamaya çalışıyorlar. 2-5 yaş arası için hazırlanan bu uygulamaya AppStore ve Google Play Store’dan ulaşabilirsiniz.

    Star Walk:  Star Walk, çocuğunuzla birlikte astronomi bilimine giriş yapabileceğiniz çok güzel bir uygulama.  Takımyıldızlar, gezegenler ve uydular hakkında bilgi almaya yardımcı popüler astronomi uygulamasıdır. Çocuklarınızın evrenin sırlarını keşfetmeye başlaması için mutlaka sahip olunmasıgereken bir uygulama. iPad’inizi gökyüzüne çevirerek, uygulamayı kullanabilirsiniz.

    Tohum: Otizmli bireyler için Tohum Vakfı tarafından geliştirilen bu uygulama, otizm spektrum bozukluğu olan çocuklara nesne ismi öğretmek (ayırt etme) ve yeni beceriler öğretmek için geliştirilmiş olan bilimsel dayanaklı uygulamalar dikkate alınarak tasarlanmış. Ayrıca, uygulamada çocuğun gereksinimlerini ifade etmesine yardımcı olacak bir iletişim bölümü de mevcut. 4 yaş ve üzeri çocuklar için hazırlanmış bu uygulamayı, özel çocukların anneleri rahatlıkla indirip kullanabilirler.

    Bellek kartındaki fotoğraf ve videoları kurtarma

    bellek_karti_01

    Çektiğiniz fotoğraf ve videoların bulunduğu bir bellek kartını yanlışlıkla sildiniz. Ya da durup dururken bellek kartı hata vermeye başladı. Ama en güzel anılarınız, dün sizin adınıza düzenlenen doğum günü partisi, iki akşam önce gittiğiniz düğünde çektiğiniz fotoğraflar ve kayıt ettiğiniz videoların hepsi o bellek kartındaydı. Peki şimdi ne yapacaksınız?

    Öncelikle yukarıdaki senaryonun çok da ihtimal dışı olmadığını bilerek işe koyulabilirsiniz. Sakin olmalı ve bellek kartına yeni doğmuş bir bebek edası ile tutup kart okuyucu ya da bilgisayarın bellek yuvasına takmalısınız.

    Bilgisayar üzerinden baktığınız bellek kartında hiçbir fotoğraf, video ya da dosya göremiyorsanız biraz panik yapmaya başlayabilirsiniz. Ancak ümidinizi kaybetmeyin. Fiziksel olarak hasar gören bellek kartları dışında birçok durumda fotoğraf ve videolarınızı geri getirebileceğinizi unutmayın.

    İlk iş bellek kartını kullanmayı bırakın

    Herhangi bir sebepten dolayı bellek kartınız bozulur, erişilemez hale gelir ve içinde hiçbir şey kalmazsa yapacağınız ilk şey o bellek kartını kullanmayı bırakın. Sakin bir köşe bulup bellek kartını oraya koyun ve üzerinde çalışma yapacağınız zamana kadar sabırla bekleyin. Bunu yapmak zorundasınız çünkü yanlışlıkla formatlarının bir bellek kartına format sonrasında yeni bir data kayıt edilirse dosyaları geri getirme ihtimali azalıyor.

    Eğer o an vaktiniz varsa bellek kartının içindeki dosyaları kurtarabilen uygulamalardan bir tane edinmeniz gerekiyor. Bunun için yaygın olarak kullanılan işletim sistemlerini destekleyen birçok yazılım bulmak mümkün. Onlarca farklı yazılım içinde ücretli ve ücretsiz seçenekler bulunuyor. Windows işletim sistemi için önereceğim uygulama olan Recuvanın hem ücretli hem ücretsiz sürümleri bulunuyor. Ücretli sürüm otomatik güncelleme gibi özellikler sunuyor. Ücretsiz sürüm her türlü bellek kartı, sabit disk ve USB bellek gibi ortamdaki dosyaları kurtarabiliyor.

    Mac OS X kullanan bilgisayarlar için önerebileceğim uygulama ise EaseUS Data Recovery. Recuva benzeri bir mantıkla çalışan yazılım her türlü disk, bellek kartı ve USB bellekteki verileri geri getirebiliyor. Her iki yazılım da sadece fotoğraf ve video dosyalarını değil Zip, rar, tif ve benzeri her türlü dosyayı da kurtarabiliyor.

    Yazılımları kurduktan sonra bellek kartını bilgisayara takmak ve ardından yazılımı çalıştırmak gerekiyor. Sonrasında yazılım üzerinden bellek kartını gösterip tarama işlemini başlatıyoruz. Bellek kartının boyutuna göre birkaç saniye ile birkaç dakika süren bu işlem sonucunda kurtarabileceğimiz dosyalar gösteriliyor. İstediğimiz dosyaları seçip kurtar komutunu verdiğimizde bu dosyalar bilgisayara kayıt ediliyor.

    bellek_karti02

    Yukarıda da bahsettiğim gibi bu yazılımların düzgün çalışabilmesi için bellek kartına yeni veri yazılmaması gerekiyor. Bu özellikle format atıldıktan sonra geçerli olan bir durum. Format dışında farklı bir sorundan dolayı silinen dosyalar çoğu zaman geri getirilebiliyor.

    Bazı kullanıcıların yaptığı önemli bir hata çekilen fotoğrafları bellek kartında ya da cep telefonunda bırakmak ve bilgisayara aktarmamak. Belki her dakika bu tip bir aktarım yapılamaz ama düzenli olarak çektiğiniz fotoğrafları yedekleme alışkanlığı edinmeniz menfaatinize olacaktır. Çünkü cep telefonu ya da fotoğraf makinesi gibi küçük cihazlar düşme, bozulma, çalınma ve benzeri durumlarda kalabilecek ürünlerdir. Örneğin yanlışlıkla denize düşen bir telefonun içindeki tüm bilgiler de silineceği için cihazı kurtarsanız bile verileriniz silinecektir. Bu bakımdan yedek almanızı ve bu sayede olası sorunların önüne geçmeye çalışmanızı şiddetle öneririm. Hatta bu konuda daha önce yazılmış bir yazımın olduğunu da belirteyim. Merak edenler oraya da bakabilir.

    Bellek kartınız yazılımsal olarak hasar gördüğünde yukarıdaki yazılımlar büyük bir ihtimalle size yardımcı olacaktır. Olamadığı durumlarda farklı bir iki yazılımla deneme yapmanızı öneririm.

    Bu gibi durumlarda soğukkanlı davranmak, acele etmemek ve kurtarma prosedürlerini uygulamak çoğu zaman size fotoğraflarınızı geri döndürecektir. Ancak fiziksel olarak hasar görmüş (kırılmış) bir bellek kartının kolay kolay kurtarılamayacağını hatırlatmam gerekiyor. Bu gibi durumlarda profesyonel yardım alabilirsiniz. Ama o yardımın bile yüzde 100 garantisi olmayacaktır.

    Işığınız bol olsun…

    Her türlü bellek kartını bol çeşit ve uygun fiyat seçenekleriyle MediaMarkt’tan satın alabilirsiniz.

    Kablosuz bağlantı problemlerine son!

    0

    Mobil yaşamın en önemli unsurlarından biri hâline gelen kablosuz bağlantı ile yaşadığınız problemleri çözmek, sunduğu nimetlerden tam olarak faydalanmanızı sağlamak ve risklere karşı korunmak için yapmanız gerekenler…

    Kablosuz bağlantı problemlerine son

    SMS tarihe mi karışıyor?

    0

    New message on mobile phoneDünyanın birçok yerinde, özellikle TV’de izlediğimiz Amerikan hastane dizilerinde kullanılmakta olan “Pager” yani çağrı cihazını hatırlıyor musunuz? Ülkemize çok gelen bu teknoloji özellikle 90’ların başında çok yaygındı. Cep telefonlarının henüz hizmet vermediği o günlerde, özel bir numarayı arıyor ve mesajınızı karşınıza çıkan operatöre bildiriyordunuz. O da vermiş olduğunuz çağrı cihazı numarasına mesajınızı iletiyordu.

    Kısa mesajın atası Türkiye’de böyle kullanılırken daha 1980’lerde cep telefonları üzerine çalışmaların sürdürüldüğü günlerde mobil telefondan mobil telefona kısa mesaj yollayabilme teknolojisi üzerine çalışılıyordu.

    GSM’in standartlarının belirlendiği 1982 yılında tüm mühendisler, halka açık telefon ve veri ağlarında sunulan tüm hizmet ve özelliklerin mobil sistemlerde de çalışması gerektiği ilkesiyle hareket ediyorlardı. Buna elbette ki, kısa mesajlar da dahildi.

    SMS, bir Fransız-Alman ortak yapımı

    SMS kavramı 1984 yılında bir Fransız-Alman ortak yapımı olarak Friedhelm Hillebrand (Deutsche Telekom) and Bernard Ghillebaert (France Telekom) tarafından geliştirildi. Telefona optimize bir sistem olmasına özellikle dikkat edildi. Mesajlar, telefon sinyalleri üzerinden iletilecekti. Ancak, sinyal trafiğinin en düşük olduğu anda… Böylelikle kullanılmamış kaynak değerlendirilecek ve minimum maliyet elde edilecekti. Data, 128 byte ile limitliydi. Daha sonra bu 160 karakter olarak değiştirildi.

    İlk SMS mesajı 1992 yılında, İngiltere’de Vodafone hatları üzerinden gönderildi. Gönderilen mesaj ise “Mutlu noeller!” idi… Ticari anlamda ilk çalışma ise 1993’te İsveç’te başladı. 1995 yılında yapılan araştırmalara gore GSM aboneleri bir ayda yalnızca 0,4 mesaj gönderiyorlardı. Bunda birçok operatörün SMS gönderimini kendi şebekeleri içinde limitlemiş olmalarının da büyük etkisi vardı. 1999 yılında bu engelleme kaldırıldı. 2000 yılına gelindiğinde abone başına mesaj ortalaması ayda 35’I bulmuştu. Yalnızca İngiltere’de 2006’da Noel zamanı 205 milyon mesaj gönderildi.

    2010’da yollanan SMS miktarı 6,1 trilyon

    Bugünlere geldiğimizde 2010 yılında 6,1 trilyon mesajın gönderildiğini görüyoruz. Bu da saniyede 193 bin mesajın gönderilmiş olduğu anlamına geliyor. SMS, küresel olarak, 2010 yılına kadar, operatörlere 114,6 milyar dolarlık bir pazar yarattı. Ortalama bir SMS’in maliyeti 0,11 dolar seviyesindeyken, şebekeler arası bağlantı ücretleri de 0,04 dolar kadar yapıyor.

    Aslında TV’de izlediğimiz birçok yarışmada kullanılan SMS sistemi, politik alanda ilk kez, Libya’da, 2014 yılında, Cactus Group tarafından oy veren kayıt sistemi oluşturmakta kullanıldı. Yaklaşık 1,5 milyondan fazla Libyalı, oy veren olarak kayıtlarını SMS’le yaptılar.

    3,5 milyardan fazla kullanıcı, 100 milyar dolarlık pazar

    SMS, belki de küresel anlamda en fazla kullanıcı sahibi veri uygulamalarından biri… Dünya üzerinde yaklaşık 3,5 milyardan fazla SMS kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Eylül 2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre SMS’le yapılan pazarlama işinin 100 milyardan daha fazla bir pazar oluşturduğu söyleniyor.

    Öte yandan, gerek küresel anlamda, gerekse ülkemizde SMS gelirlerinin azaldığını gözlemliyoruz. Ovum tarafından yapılan araştırmalar operatörlerin SMS operasyonlarından 2010’da 8,7 milyar dolar, 2011’de ise 13,9 milyar dolar zarar ettiklerini gösteriyor. Ülkemizde de 2011 yılı operatörlerin data gelirlerinin, SMS gelirlerini geçtiği yıl olarak ön plana çıkıyor. Elbette ki, bunda internet ve 3G’nin büyük önemi var. Mobil cihazlar için geliştirilen Viber, WhatsApp ve Facebook Messenger gibi uygulamalar, metin mesajlaşma hizmetinin yanında daha gelişmiş iletişim yöntemleri sunduğu için kullanıcılar tarafından tercih ediliyor.

    Yeni yasayla istenmeyen SMS’e 50 bin TL ceza

    Bunun ötesinde 1 Mayıs 2015 itibariyle Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun devreye giriyor. Bu kanun uyarınca tüketicinin isteği olmadan telefonuna SMS gönderilemeyecek. Şikayet halinde 1000-5000 TL arasında para cezası, ısrarı halinde 10 kat yükseltilerek 50 bin TL ceza kesilebilecek. Dolayısıyla çok önemli bir pazarlama enstrümanı olan SMS, önemli bir engelle karşılaşıyor. Bu da SMS kullanımını ciddi bir şekilde etkileyecek.

    Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun web sitesinde bulunan, 2014 yılı son çeyrek verilerine baktığımızda şunu görüyoruz: 2014 yılı dördüncü üç aylık dönemde SMS sayısının bir önceki döneme göre yaklaşık %11,66 oranında azalarak 27.153 milyon civarında gerçekleştiği, 2011 yılında işletmecilerin başlattığı kampanyalar ile hızlı bir yükseliş yaşayan MMS sayısının ise bir önceki döneme kıyasla %17,36 oranında azalarak yaklaşık 25,7 milyona düştüğü görülmektedir. Avea’nın SMS sayısı %6,2, MMS sayısı %11,2 azalmış; Turkcell’in SMS sayısı %21,0; MMS sayısı %16,3 azalmış ve Vodafone’un SMS sayısı %8,8, MMS sayısı %26,8 azalmıştır.

    Rakamlar da gösteriyor ki, SMS gitgide hayatımızdan çıkıyor. Belki de birkaç yıl sonra, nostaljik bir olgu olacak, eski SMS günlerini yad edeceğiz…