Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1597

    İddia: Sonraki Apple Watch Nano-SIM destekli olacak

    0

    Görünüşe göre Apple sonunda akıllı saatinin iPhone bağımlılığını ortadan kaldırmaya karar verdi. Ortaya çıkan bilgilere göre sonraki Apple Watch’un nano-SIM kart destekli (hücresel veri özelliğine sahip) sürümü bu yıl sonunda satışa çıkacak.

    Bloomberg tarafından yayınlanan haberlere göre Apple, şu sıralar hücresel veri özellikli bir Apple Watch üzerinde çalışıyor. Açıkçası gerçekleşmesi hâlinde bu saatin eksenini kaydıracak bir hamle olabilir. Elbette bu detayların birer spekülasyon olduğunun altını çizelim; Apple, henüz konuya dair bir açıklamada bulunmuş değil.

    İlk Apple Watch, 2 yıl önce çıkmıştı. Eğer Apple bu beklenen hamleyi atarsa Apple Watch’un kullanıcı tabanı da ciddi derecede artabilir. Habere göre, yeni Apple Watch’da Intel tarafından sağlanan LTE çipler kullanılacak. Hatta Apple’ın ABD ve Avrupa’daki çeşitli telekomünikasyon firmalarıyla şimdiden görüşmeleri başlamış olduğu kaydediliyor.

    Her ne kadar şu anda da hücresel veri destekli akıllı saatler piyasada yer alsa da, çipsetleri ve bataryaları sebebiyle tasarım açısından eleştiri oklarına maruz kalabiliyorlar. Bu noktada Apple, mevcut akıllı saatine söz konusu fonksiyonelliği katarsa potansiyel kullanıcılarının beğenisini daha fazla kazanabilir.

    Apple Watch dünyadaki akıllı saat piyasasını domine etmeye devam ediyor. Firma tarafından yayınlanan raporlarda, son çeyrekte  satışlarda yüzde 50 artış olduğu açıklanmıştı.

    Şu anda iddia edilen hücresel veri özelliğine sahip Apple Watch fiyatları hakkında net bilgi bulunmuyor.

    Yeni Life Is Strange oyununun odak noktası ‘insan’

    0

    Geçtiğimiz yıllarda satışa çıkan Life Is Strange, 3 milyonun üzerinde orijinal kopya satışı yaparken, iki genç kızın hayatını anlatıyordu. Serinin devam oyunu Life Is Strange: Before the Storm da geçtiğimiz günlerde PC ve konsollar için çıkarken, yapımcı Zak Garriss’ten bazı açıklamalar geldi.

    Orijinal oyunda Maxine Caulfield karakterine odaklanılmıştı ve kendisi zamanı geriye döndürebiliyor, seçimlerini değiştirebiliyor ve oldukça bilinen bir kavram olarak kelebek etkisi yaratıyordu. Devam oyununda ise bu sefer Max’in en iyi arkadaşı Chloe’nin kontrolü ele alınıyor ve üç yıl önceye gidilerek, Rachel Amber adlı biriyle tanışılıp yeni bir maceraya başlanılıyordu.

    ‘Life is Strange bir bilim kurgu oyunu değil’

    Yine tesadüflerin, olasılık ve seçimlerin önemli rol oynayacağı Life Is Strange: Before the Storm, yapımcı Zak Garriss’e göre yine ‘insan ilişkilerine’ odaklanacak. Garriss, ilk oyunun en başarılı özelliğinin bilim kurgu değil; insanlık, kişilikler ve karakterlerin yapısı olduğunu söylüyor.

    Yapımcı firma, Before the Storm’da da yine insan ilişkilerine odaklanırken, karakterler arasında daha derin bağlar oluşturmaya çalışılmış. Örneğin Chloe ve Rachel arasında romantik bir ilişki kurulabilecek ve bu tamamen oyuncuya bağlı bir durum. Bir ‘ergen’ olarak, karakterin de kişiliği ve duygu durumu zaman içinde farklılaşacak, oyunda karşınıza çıkan diyalog seçenekleri de buna göre değişim gösterecek.

    Life Is Strange: Before the Storm, son dönemin dikkat çeken yapımlarından biri olarak daha uzun süre gündemdeki yerini koruyacağa benziyor.

    Gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz…

    Resmileşti: Game of Thrones sızıntısı HBO’nun hack’lenmesiyle ilgili değil

    Geçtiğimiz günlerde Game of Thrones’un 7. sezon 4. bölümü çok erken şekilde internete sızdırılmıştı. Onun öncesinde de fenomen dizinin yayınlandığı platform durumundaki HBO’nun veritabanının hacklendiğine dair haberler çıkınca, herkes ikisi arasında ilişki olduğunu düşünmüştü. Gerçek farklı olduğu ortaya çıktı…

    Sızıntı Hindistan kaynaklı

    Yayınlanan bölümde, sağ altta bulunan Star India logosu dikkat çekmişti. Bu firma, HBO’nun Hindistan’daki iş ortağı ve sızıntı da kendilerinden çıktı. Hatta Star India sözcüsü de konuya dair açıklama yaparken; ‘Game of Thrones yedinci sezon, dördüncü bölüm sızıntısı gerçekleşti ve bunu çok ciddiye alıyoruz, konuyu araştırıyoruz. Gerekli yasal adımları da atacağız’ dedi.

    Nasıl oldu?

    Sızıntı doğrudan Star India’nın kendi yayın yaptığı web sitesi üzerinden gerçekleşti. Burada hata sonucu direkt link yayınlanırken, izleyiciler dördüncü bölüme ulaştı ve MP4 olarak indirip paylaştılar. Tabii ki kısa süre sonra link kaldırıldı fakat çoktan dizi Torrent sitelerine, Reddit gibi platformlara düşmüştü bile.

    HBO, Hindistan’da doğrudan varlık göstermezken, bu ülkede kendi dağıtım işlerini 2015 yılından bu yana Star India’ya yaptırıyor. Bu durum HBO’da baş ağrısı yaratırken, korkulan ise diğer bölümlerin de sızıntısının gerçekleşmesi. Zira geçtiğimiz günlerde HBO veritabanının hacklendiğine ve tüm bölümlerin ele geçirildiğine dair çokça haber yayınlanmıştı.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Oyun geliştiricilerin dostu Facebook

    0

    Sosyal medya platformu Facebook’un önde gelen yöneticilerinden Brian Boland, oyun geliştiriciler için ABD’nin Seattle şehrinde bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte çok sayıda bilgi de kamuoyuyla paylaşıldı ve bulgular, Facebook’un oyun geliştiricileri için ne kadar önem taşıdığını gözler önüne serdi.

    Her ne kadar Facebook ‘oyun amaçlı’ bir platform olmasa da, pek çok oyuncu barındırıyor. 800 milyon oyuncu sosyal medya ağında yer alırken, Facebook oyun geliştirici sayfalarına da 450 milyon kişi bağlı. Son 90 gün içinde ise Facebook Messenger aracılığıyla 1.5 milyara yakın oyun oynandı. Yani sitede ciddi bir oyun potansiyeli mevcut.

    Facebook, 6 bin oyuncuyla bir anket yaptı, katılımcıların yüzde 73’ünün reklamları umursamadığı kaydedildi. Bu kişiler, oyun geliştiricilerin para kazanması gerektiğini ve oyunları ücretsiz oynadıkları için, reklamları da sorun etmediklerini dile getirdiler.

    Şu anda Facebook kitlesinin yüzde 54 kadarı her ay en az bir kere oyun oynuyor ve bu kitlenin yüzde 55’ini de kadınlar oluşturuyor. Oyun oynayanların üçte biri ise 45 yaşın üstünde.

    Elbette bu oyunlar aynı zamanda Facebook kullanıcılarının sosyalleşmesini de sağlıyor. Pek çok oyun multiplayer özelliğine sahipken, basit kart oyunları bile farklı kişilerle oynanıyor ve hâliyle arada etkileşimler de gerçekleşiyor.

    Facebook üzerinde hem reklam gelirli, hem de uygulama içi ürün satan oyunlar epey popüler durumda olmakla birlikte çoğunluğu free-2-play mantığıyla oynanıyor.

    Blizzard’ın oyuncu sayısında rekor artış

    0

    Blizzard oyunları son dönemin en önemli trendlerinden… Yayınlanan son raporlarla birlikte firmanın rekor kırdığı ve aylık aktif oyuncu sayısında zirve noktaya ulaştığı belirtiliyor. Geride bıraktığımız ayda Blizzard oyunlarını tam 46 milyon kişi oynadı. İşte detaylar…

    Overwatch ve Hearthstone aslan payını alıyor

    Geçen yıla göre yüzde 38 oranında artış yaşanırken, asıl etkiyi ise firmanın iki hit oyunu yaptı. PlayStation 4, Xbox One ve PC platformlarında yer alan takım temelli aksiyon oyunu Overwatch, Blizzard’ı rekora koştururken, PC ve mobil platformlarda yer alan Hearthstone’un etkisi de büyük oldu.

    [vsw id=”dushZybUYnM” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Overwatch, geçen yıl çıktığı Mayıs ayından bu yana kullanıcı tabanını genişletirken, şu anda aylık 30 milyon aktif oyuncuya sahip.

    Aynı zamanda Hearthstone’un da aylık kullanıcıları geçtiğimiz döneme göre arttı. Nisan ayında yayınlanan yeni güncelleme bunda etkili olurken, tabii ki Blizzard’ın World of Warcraft, Heroes of the Storm, Diablo 3 ve StarCraft 2 gibi kozları da bulunuyor. Bu oyunların tamamı online olarak oynanırken, şirket, düzenli olarak yeni içerik sunarak oyuncu tabanını elinde tutmayı başarıyor.

    World of WarCraft’ın oyuncu kitlesi de iyi durumda ve geçtiğimiz Ağustos ayında çıkan Legion ek paketi epey eski oyuncunun geri dönmesine yol açtı. Hatta Activision, Legion’In Warlords of Draenor’a göre daha iyi performans gösterdiğini dile getirdi.

    HTC U11: Akıllı telefonlara yeni bir standart getirdi

    HTC U11,  sezgisel dokunma ile yönetilebilmesi ve ses asistanı Alexa ile de uyumlu çalışması, akıllı telefon standartlarının bir üst basamağa taşımasına neden oldu.  Üst seviye kamera performansıyla da herkesi kendisine hayran bıraktıran HTC U11, inceleme altında.

    HTC sezgisel dokunma ile yönetim özelliğini , Edge Sense olarak adlandırdı. Bu telefon, çerçeveye uyguladığınız basınca göre çeşitli uygulamalar çalıştırabiliyor. Örneğin avuç içinde tuttuğunuz çerçeveyi bir kere sıktığınızda kamera çalışır hale geliyor. Kamera modunda bu işlemi tekrarlarsanız anında fotoğraf çekiliyor. Bu modda uzun süre bir baskı uyguladığınızda ön ve arka kamera arasında geçiş yapılabiliyor.

    Herhangi bir mesajlaşma yazılımı veya email programında bu işlemi uyguladığınızda, dikte’yi etkinleştiriyor. Yani sesli mesajlarınızı yazıya döküyor. Ana ekranda uzun süreli bir baskı uyguladığınızda ise  Google Assistant açılıyor.

    Yaptığımız denemelerde bu özelliğinin oldukça hızlı çalıştığını gördük. Yalnız bu özelliği kusursuz kullanmak için çok fazla pratik yapmak gerekiyor. Çoğu zaman yanlışlıkla uzun süreli baskı uyguladık ve hep Google Asistan ile karşı karşıya kaldık. İsteyen kullanıcılar elbette bu özelliği kapatabiliyorlar. Yalnız aldığımız haberlere göre bu özellik bir yazılım güncellemesi ile kişiselleştirilebilecek ve kullanıcı istediği uygulamayı atayabilecek.

    Sesli asistan Alexa’yı kullanmak için HTC Alexa uygulamasını Google Play Store’dan indirmek gerekiyor. Ardından da Amazon kullanıcı adı ile giriş yapmak gerekiyor. Bunu yaptığınızda İngilizce ve Almanca olmak üzere telefonunuza komut verebiliyorsunuz ve uygulamalar çalıştırabiliyorsunuz.  HTC U11’in üzerinde bulunan dört mikrofon sayesinde uzaktan bile telefonu yönetmek mümkün. Bu özelliğinin en büyük dezavantajı Türkçe dil desteğine sahip olmaması.

    Tasarım

    Çift SIM kart girişi ve su geçirmez bir yapıya sahip olan HTC U11’in ön ve arka yüzü Gorilla GLass 5 ile kaplı. 5.5 inç büyüklüğündeki ekran, 528,9 Candela parlaklık değeri ile kendisinden söz ettiriyor. Malzeme kalitesi yüksek olan ve başarılı bir işçilik ile göz dolduran HTC U11 uzaktan oldukça şık duruyor. Madalyonun diğer tarafına baktığımızda ise, Cam kaplama yüzeyi ürünü fazlasıyla kaygan yapıyor. HTC U11 ayrıca parmak izi için de fazlasıyla hassas.  Gümüş renkli sürümde yansımalar rahatsız edici boyutta. Siyah ve beyaz renk seçeneklerinde çok şık duruyor.

    Performans

    HTC U11, Qualcomm’un en güncel ürünü olan Snapdragon 835 işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci günlük kullanımda kullanıcıyı kesinlikle yarım yolda bırakmıyor. Uygulamalar hızlı ve takılmadan anında açılıyor. Yaptığımız sentetik Benchmark testlerinde, HTC U11’in performansının iPhone 7’ye eşit olduğunu gördük. Bu ürün özellikle çok çekirdek kullanan uygulamalarda yüksek bir performans sergiliyor. Tek çekirdek kullanan uygulamalarda iPhone 7’nin çok daha iyi olduğunu söylemek mümkün.  Yine de şunu söylemekte fayda var. 4 Gbyte belleğe ve 64 GByte’lık kapasiteye sahip olan HTC U11, en performanslı Android telefonlar arasında yer alıyor.

    Üründe bizi şaşırtan en büyük özelliklerden biri kuşkusuz pil kullanım süresi. 3000 mAh’lik bir batarya kullanan HTC U11, yaklaşık 13 saat boyunca kesintisiz kullanılabiliyor. Samsung S8’den daha yüksek bir pil kullanım süresine sahip olan HTC U11, stand by modunda 41 saat çalışabiliyor.

    Kamera

    HTC U11, 12 MP’lik bir ana kameraya sahip. Optik  görüntü sabitlemesi ve f/1.7   diyafram aralığına sahip olan U11, yep yeni bir sensör kullanıyor. Oldukça hızlı olan bu sensor Snapdragon 835 işlemcisi ile çok başarılı çalışıyor. HTC U11, fotoğraf çekme düğmesine basmadan önceden ve sonrasından da ekstra fotoğraflar çekiyor. Tüm fotoğraflar HDR Boost olarak adlandırılan oto HDR fonksiyonu ile çekiliyor. Ultra Speed otofokuz fonksiyonu sayesinde de her bir piksel’in keskinliği teker teker ayarlanıyor.

    Yaptığımız testlerde HTC U11’in ana kamerası çok iyi fotoğraflar çektiğine şahit olduk. Işıklı ortamlarda iPhone 7’den daha başarılı fotoğraflar çektiğini söylemeliyiz.  Ters ışık gibi sıkıntılı ortamlarda bile, HTC U11 daha iyi. Loş ortamlarda ise iPhone 7 bir tık daha başarılı.

    16 MP’lik ön kamera ise şu ana kadar gördüğümüz en başarılı kamera olduğu da bir gerçek. Oto HDR özelliğini destekleyen bu kamera 150 derecelik bir görüş açısı ile fotoğraflar çekebiliyor.

    HTC U11, kamera performansı ile birçok rakibini gölgede bırakacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

    Adım adım Medium’da blog oluşturmak

    “Blog açmak için kullanabileceğiniz ücretsiz servisler” başlıklı yazımızda, WordPress, Blogger, Tumblr ve Medium’u önermiş, ardından adım adım bu servislerde blog açmayı ele almaya başlamıştık. Bu yazımızda, “Adım adım Medium’da blog oluşturmak” konusuna giriş yapıyoruz.

    140 KARAKTERLE YETİNMEYENLER İÇİN KURULDU

    Twitter’ın kurucuları Evan Williams ve Biz Stone tarafından Ağustos 2012’de kurulan Medium, 140 karakterle yetinemeyen kullanıcılar için hayata geçirildi. Twitter, Facebook ya da Google hesabınızla giriş yapabileceğiniz Medium, yalın ve kullanışlı arayüzüyle dikkat çekiyor. Medium’a üye olduğunuzda, ücretsiz olarak, medium.com/@kullanıcıadı gibi bir adrese sahip oluyorsunuz.

    KALİTELİ İÇERİK OLUŞTURMA ÇABASIYLA ÖNE ÇIKIYOR

    Kurulduğu günden bu yana altyapı sunan bir servis olmasının yanında, kaliteli içerik sağlamaya da odaklanan Medium’u, blog yazmayı düşünmeseniz bile okumak için favori adresleriniz arasına eklemelisiniz.

    TÜRKÇE İÇERİKLERE ULAŞMAK ÇOK KOLAY

    Daha önce medium.com/turkce adresinden Türkçe içeriklerin yönetimini yapan Medium, Türkiye’deki içerik faaliyetlerini sona erdirdi. Ancak medium.com/türkiye adresinden Türkçe içerik oluşturmak için gönüllü bir çaba hâlâ devam ediyor.

     

    “GET STARTED” BAĞLANTISINA TIKLAYARAK İLK ADIMI ATIN

    medium.com’a girince bizi, bilgilendirici bir sayfa karşılıyor. medium’da, yeni bir blog oluşturmak için, “Get started” bağlantısına tıklıyoruz.

    OTURUM AÇMAK İÇİN ÜÇ SEÇENEK SUNULUYOR

    Karşımıza çıkan ekranda bize medium’da oturum açmak için üç seçenek sunuluyor. Bunlar, twitter, facebook ve Google. medium, twitter’ın bir servisi olduğu için, zaten bir hesabınız varsa, twitter’dan oturum açarak devam etmeniz daha iyi olacaktır.

    HESABIMIZIN KULLANILMASI İÇİN YETKİ VERİYORUZ

    twitter seçeneğine tıkladığımızda, twitter’ın medium hesabımızı yetkilendirmesi için bizden izin istenecek. twitter’da daha önce oturum açmamışsak, burada kullanıcı adı ve şifremizi girerek, yetki veriyoruz. “Beni hatırla” seçeneğini aktif ederek yetkilendirirseniz, bizden tekrar tekrar yetki istenmesini önlemiş oluruz.

    BU AŞAMADA İLGİ ALANLARI SEÇİYORUZ

    medium’a giriş yaptıktan sonra, ilgi alanı seçenekleri karşımıza çıkıyor. Burada seçim yaptıktan sonra, “Continue to last step”i tıklayarak deveam ediyoruz.

    TAKİP EDEBİLECEĞİMİZ HESAPLAR LİSTELENİYOR

    Karşımıza ilgi alanlarımızla ilgili takip edebileceğimiz hesaplar geliyor. Buradan istediklerimizi takibe alarak yine devam ediyoruz.

    BLOGUMUZ MEDIUM.COM/KULLANICIADI ŞEKLİNDE AÇILIYOR

    Son olarak, takip ettiğimiz hesapların paylaşımlarından oluşan ana sayfamıza yönlendiliyoruz. Bu aşamada, blogumuz açıldı ve https://medium.com/@kullanıcıadımız adresini aldı.

    “WRITE A STORY” BAĞLANTISINI TIKLAYIN VE YAZMAYA BAŞLAYIN

    Bu ana sayfadan, takip ettiklerimiz blogları okuyabiliriz. Hemen sağ üstteki, “Write a story” bağlantısından da blogumuza yazı girebiliriz.

    PROFİL BİLGİLERİNİZİ VE TERCİHLERİNİZİ GÜNCELLEYİN

    Profil fotoğrafımıza tıklarsak bize sunulan seçenekleri görebiliriz. Burada profil bilgilerimizi güncelleyebileceğimiz gibi, “Settings” bölümünden medium’un genel ayarlarına erişebilir, bildirimler, e-posta bülteni gönderimleri gibi seçenekleri tercihimize göre düzenleyebiliriz.

    TEST AMAÇLI OLUŞTURDUĞUMUZ SAYFA HAZIR

    medium’da test amaçlı oluşturduğum blog başlangıç olarak yukarıda görüldüğü gibi. İçerik girilmediği için, haliyle boş bir sayfadan ibaret. Benim medium’daki blogumuz şu adreste görebilirsiniz: https://medium.com/@melihbayramdede

    YAZI BİÇİMLENDİRMEK VE LİNK VERMEK ÇOK KOLAY

    medium’da içerik eklemek çok kolay. Yazımızın başlığını, “Title” yazılı alana giriyoruz. “Tell your story…” bölümüne ise metnimizi giriyoruz. Biçimlendirmek istediğimiz yazıyı seçtiğimizde, yukarıda gördüğünüz gibi seçenekler karşımıza çıkıyor. Buradan bold, italik gibi yazı biçimlendirmelerini yapmak ve yazılara link vermek mümkün.

    GÖRSEL VE VİDEO İLE İÇERİKLERİNİZİ ZENGİNLEŞTİRİN

    “Tell your story…” yazısının solunda gördüğünüz “+”ya tıkladığımızda ise, görsel ve video ekleme seçeneği karşımıza çıkıyor. Özetle hepsi bu kadar. Gerisi sizin hayalgücünüze ve üretkenliğinize kalıyor.

    Son olarak, içerik üretmekle ilgileniyorsanız, “Blogunuz için ücretsiz görsel siteleri” başlıklı yazımı da aşağıdaki görsele tıklayarak okuyabilirsiniz. Blogunuzda ihtiyaç duyacağınız telif ücreti gerektirmeyen siteleri bu yazıda bulacaksınız.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

    Blogunuz için ücretsiz görsel siteleri

    Sık karşılaşılan Android problemlerine çözümler

    0

    Kabul edelim ki, teknoloji de içindeki başarısızlıklar olmadan eğlencesiz bir hâl alır. Ancak bazı başarısızlıklar sinir bozucu olabiliyor. Android de sinir bozucu olabilecek çeşitli problemleri karşımıza çıkartabiliyor. İşte en sık karşılaşılan problemlerden bazıları ve çözümleri…

    Hangi Sosyal Mecra Sizin için Uygun?

    Hangi Sosyal Mecra Sizin için Uygun? Mevcut sosyal mecra tercihlerinizi gözden geçirmek ve sosyal mecralardaki son kullanıcı eğilimlerine yakınlaşmak isterseniz yazımda bolca fikir var.

    Nakitsiz yaşamın yükseldiği ülkeler

    Nakitsiz yaşam, en basit tanımı ile paranın fiziksel olarak ortadan kalktığı ve tüm işlemlerin dijital ödeme araçları ile yapıldığı bir dünyayı işaret ediyor. Dijital cüzdanlar, mobil ödeme uygulamaları, kripto paralar bu dünyanın bugünlerdeki en gözde oyuncuları. Kredi kartları, para kartlar gibi araçlar zaten bu pazarın uzun yıllardır ağır abileri. Ve şimdi ekosistemin tüm oyuncuları dünyanın birçok yerinde farklı nakitsiz toplum stratejileri ile kağıt paraya güle güle demeye hazırlanıyor. Kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırması ve para politikalarını kolaylaştırması açısından devletlerin çok istediği bu yeni ekonomik düzen tüketici açısından hem kolaylıkları hem de endişeleri beraberinde getiriyor. İşlemler açısından sağladığı pratiklik ve günlük hayata getirdiği diğer kolaylıklar bir yana, tüm işlemlerin kayıt altında olmasından dolayı kişisel verilerin korunması ve işlem güvenliği konusunda nakit yaşama özellikle belli bir refah seviyesinin altındaki ülkelerde yaşayan bireylerin henüz şüphe ile baktıklarını söyleyebiliriz. Dediğim gibi buradaki en kritik konulardan biri refah seviyesi. Diğer önemli unsurlar ise bilgi teknolojilerine erişim kolaylığı, eğitim kalitesi ve tabii e-dönüşüm. Nakitsiz yaşama geçiş sürecinde bu kriterleri tamamlama yolunda koşar adım ilerleyen pek çok ülke var. Bu haftaki yazımda son günlerin popüler konusu nakitsiz yaşamın yükseldiği ülkeleri bir araya getirdim.

    İsveç
    İsveç nakitsiz yaşam konusunda en iyi örneklerden biri. Dünyada refah seviyesi en yüksek olan ülkeler arasında yer alan bu Kuzey Avrupa ülkesinde nakitsiz işlem yapma oranı nüfusun yalnızca yüzde üçüne düşmüş durumda. İsveç’te otobüse binmek, kiliseye bağış yapmak gibi işlemlerde bile kartınızı ya da dijital bankacılık uygulamalarını kullanmanız gerekli. Örneğin arkadaşınıza para göndermek istiyorsunuz, bunu basitçe ülke çapında popüler olan Swish uygulaması üzerinden yapabiliyorsunuz. Nakitsiz işlem bankalar dışında yerel işletmelerde yapılan işlemlerde de çok yaygın. En küçük ödemelerin dahi kart ya da uygulamalarla yapıldığı İsveç’te nakitsiz ödemeler adeta bir yaşam tarzına dönüşmüş durumda.
    Norveç
    Gelişen mobil ödeme ekosistemi ile nakit dolaşım oranlarının yüzde 5’in altına çekildiği Norveç de nakitsiz yaşama öncülük eden ülkelerden. Ülkede sokak yemeklerinden gazeteye kadar her şeyi mobil ödeme uygulamaları ile satın almak mümkün. Ülkenin en büyük bankalarından DNB, halka nakit kullanımını durdurmaları için bu senenin başında çağrıda bulundu. Bankanın açıklamalarına nakit kullanımının ortadan kalkması kara para ve dolandırıcılık gibi suçların ortadan kalkmasını sağlayacak. Ayrıca Norveç’te bazı bankalar müşterilerine nakit para vermiyor.
    Danimarka
    Paranın geleceği konusunda dünyadaki en önemli etkinliklerden Money 20/20’nin ev sahibi Danimarka’da nakit kullanım oranı yüzde 6’lara düşmüş durumda. Ülkeden nüfusun 3’te 1’i ödeme işlemleri için akıllı telefonlarında yer alan MobilePay uygulamasını kullanıyor. Mağazalar, restoranlar, benzin istasyonları nakit kabul etmemek konusunda serbestler. Bu durum henüz hastane, postane gibi kurumlarda geçerli değil. Ancak farklı kaynaklara göre Danimarka hükümeti 2030 yılında nakit parayı tamamen kaldırmayı planlıyor.
    Belçika
    Ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 90’ı nakit para kullanmadan işlem yapıyor. Yüzde 86’sı para kart kullanıyor. Belçika hükümeti ülkedeki nakit harcamaları sınırlandırmak amacıyla harcamalara 3000 euro limit getirdi. Ülkede bankaların geneli tarafından desteklenen Sixdots uygulaması yaygın olarak kullanılıyor.
    Fransa
    Fransa mobil ödemelerle yetinmiyor, ek olarak ülkede temassız ödeme işlemleri son derece yaygınlaşmış durumda. Nakitsiz hayata ilgi konusunda Belçika’nın hemen arkasında olan Fransa’da nüfusun %92’si nakitsiz islem yapıyor. Fransa’daki para kart kullanım oranı ise yüzde 70’lerin üstüne çıkmış durumda.
    İngiltere
    İngiltere’de artık çok az yerde nakit ödeme yapılabiliyor. Nüfusun yaklaşık yüzde 89’u ulaşım ve diğer işlemlerde dijital bankacılığı kullanıyor. İngiltere’nin en popüler ödeme sistemi Paym’nin işlem hacmi 26 milyon Pound’u geçmiş durumda.
    Somali
    Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri olmasına rağmen Somali’de özellikle dijital bankacılığa pek çok gelişmiş ülkeden daha fazla ilgi var. Nakit ödemelerin her geçen yıl azaldığı ülkede sokak satıcıları biLe mobil ödeme kabul ediyor. 2012’de yapılan bir araştırmaya göre ülkede ortalama bir müşteri ayda ortalama 34 online işlem yapıyor. Bu dünyadaki pek çok refah seviyesi yüksek ülkedeki işlem adedi ortalamasından daha fazla.
    Kenya
    Kenya’da mobil para transfer uygulaması M Pesa’nın kayıtlı 15 milyon kullanıcısı var. Tüm para transferleri, fatura ödemeleri, okul harç ödemeleri bu uygulama üzerinden yapılıyor. İnsanlar maaşlarını bile bu uygulama üzerinden alıyorlar. Kenya’da nakit kullanımı ülke çapında gün geçtikçe azalıyor.
    Kanada
    Nüfusun yüzde 90’ının nakitsiz işlem yaptığı ülkede ödemelerin ortalama yüzde 70’i kartlarla yapılıyor. PayPal tarafından ülkede yapılan araştırmaya göre nüfusun yüzde 56’sı cüzdanında nakit taşımak yerine dijital ödemeleri tercih ediyor.
    Güney Kore
    Güney Kore nakitsiz ödemeye geçen az sayıda Asya ülkesinden bir tanesi. Ülkede işyerlerine kartlar ile yaptıkları satışlarda yüzde 2 KDV indirimi sağlanırken, kart kullanıcıları yıllık ücretlerinden yüzde 10 veya daha fazlasını kredi kartları ile harcarlarsa vergi matrahından yıllık gelirlerinin yüzde 10’u yerine yüzde 30’una kadarını düşebiliyorlar. Anlayacağınız üzere nakitsiz yaşama geçiş konusunda devletin çok ciddi bir teşvik politikası var.

    Görsel kaynak: independent.co.uk