Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1551

    Dayanıklı kavramının bir adım sonrası Cat S41 duyuruldu!

    0

    Son dönem akıllı telefonlardaki modern görünüme yönelik estetik çizgilerin başdöndürücü olduğuna şüphe yok. İnce, hatta nerdeyse sıfırlanmış ekran çerçeveleri, alüminyum gövde, ince tasarım, arka yüzde sürekli geliştirilerek daha hoş bir görünüm sunan kamera dizaynları… Ancak tüm bunları bir kenara bırakan ve sadece ‘dayanıklı’ olmaya odaklanan akıllı telefonlar da yok değil. Kısa süre önce duyurusu gerçekleştirilen Cat S41 de bunlardan biri.

    Daha çok inşaat ve madencilik ekipmanları ile tanınan Caterpillar’ın Android işletim sistemine sahip akıllı telefonu, MIL-SPEC 810G askeri sınıfı dayanıklılık serfitikası bulunan bir model ve en zor koşullara karşı dayanıklılık özellikleri sunuyor. Örneğin aşırı sıcak veya soğuk iklim/ortam şartlarında çalışabiliyor; IP68 sertifikası da var, dolayısıyla suya-yere düşme, toz gibi dayanıklılık özellikleri de sağlıyor.

    Öne çıkan teknik detayları ise 5 inçlik Full HD ekran, 2.3 GHz saat hızlarında çalışabilen işlemci, 3 GB RAM, 32 GB dahili depolama alanı, artırılabilir hafıza, 13 MP arka/8 MP ön kamera ve çarpıcı bir detay olarak 5000 mAh pil şeklinde. Resmi açıklamaya göre pili, 38 saate varan konuşma süresi sunuyor, bekleme süresi ise 44 saat. Ek olarak güç paylaşma özelliği mevcut.

    13 MP arka/8 MP ön kamerasının su altında da çekime imkan tanıdığını belirtelim.

    En güvenli mesajlaşma uygulamaları

    Son yıllarda mobil kullanıcıların hackerlara ve istihbarat toplamaya karşı kendilerini koruma isteği beraberinde güvenli mesajlaşma uygulamaları popülerlik kazanmaya başladı. Özellikle Snowden olayı patak verdikten sonra çevrimiçi gizlilik, dijital güvenlik, kimlik ve veri hırsızlığının tehlikeleri hakkında çok daha fazla dikkatli olmaya çalışıyoruz. Her ne kadar yazışmalarımız uçtan uca şifrelense de çevrimiçi gizlilik hakkında hala kafamızda soru işaretleri var. Peki şu anda Android ve iOS cihazlar için en iyi mobil şifreli mesajlaşma uygulamaları hangileri? Gelin birlikte inceleyelim.

    Signal Private Messenger (Android/iOS, Ücretsiz)

    Signal, güvenlik bilincine sahip mobil kullanıcılar için mükemmel bir mesajlaşma çözümü diyebiliriz. Uygulama, uçtan uca şifreleme kullanarak, ücretsiz hepsi bir arada mesajlaşma ve sesli arama imkanını ücretsiz sunuyor. PIN kodları veya özel giriş kimlik bilgileri ile uğraşmak zorunda kalmadan metin mesajları, sesli çağrılar, grup mesajları, medya ve ekleri telefon rehberinize gönderebiliyorsunuz. Mesajlar, belli bir süre sonra kendiliğinden silinecek şekilde ayarlanabilir. Yeni eklenen bir Chrome tarayıcı eklentisi ile birlikte Signal’ı masaüstünüzde de kullanabilmeniz mümkün.

    Kolay kullanım ve güçlü, açık kaynaklı, düzenli olarak denetlenen şifreleme teknolojisi Signal, Edward Snowden ve bilgi güvenliği uzmanlarından tam not almış.
    Güvenlikten ödün vermeden kullanım kolaylığı, Signal’i şifreli bir mesajlaşma ve arama uygulaması arayan kullanıcılar için harika bir seçenek haline getiriyor.

    Silent Circle (Android/iOS, Ayda 9,95$)

    Silent Circle, güvenli iletişim yazılımı ve donanımı geliştiren Blackphone’un geliştirdiği, güvenliğin ön planda olduğu bir mesajlaşma platformu. Silent Phone uygulaması ile şifreli, kendiliğinden yok olan mesajlaşma ve dosya aktarımlarının yanı sıra şifrelenmiş video ve sesli çağrıları da hizmetinize sunuluyor. Şifreleme anahtarları, Silent Circle tarafından değil, abonelerin kendileri tarafından saklanıyor. Bu nedenle, şifrelenmiş mesajlarınız Silent Circle’ın şebekesini geçerken, şirket verilerinizi okuyamıyor.

    Telegram Messenger (Android/iOS, Ücretsiz)

    Telegram Messenger , güvenlik bilincine sahip kullanıcılara yönelik bir başka güvenli mesajlaşma uygulamasıdır.. Bir telegram hesabını telefon numaranıza bağladıktan sonra uygulamayı hızlı, şifrelenmiş standart sohbetler için istemci-sunucu şifrelemesi ile bulut üzerinden sohbet edebilirsiniz. Güvenli Sohbet modu uçtan uca şifreleme sağlıyor. Böylece yalnızca sizin ve sizin alacağınız alıcı mesajları okuyabilir. Ayrıca mesajlarınızı kendi kendini imha etmek üzere ayarlayabilir, videoları ve dokümanları paylaşabilir ve en fazla 200 kullanıcıya grup sohbetlerine katılabilirsiniz. Ancak bir uyarı yapmak gerekirse; bu uygulamayı daha güvenli kullanmak için Gizli Sohbetler/Secret Chats yoluyla yazışmanız tavsiye ediliyor.

    Cyphr (Android/iOS)

    Popüler Vypr VPN hizmetinin kurucusu Golden Frog, Cyphr ile şifreli mesajlaşma alanına da girdi . Uygulama, Cyphr sunucularında yalnızca mesajınız alınana kadar geçici olarak saklanan minimum miktarda meta verilerle uçtan uca şifreleme sağlıyor. Cyphr mesajlarınızı sadece siz ve arkadaşınızın okuyabileceğini iddia ediyor ve SSL/TLS şifreleme mekanizmasını kullanıyor. Nitekim son yıllarda bu şifreleme sisteminin kırılmasına yönelik oldukça fazla saldırı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak uygulama geliştirici şirketin bir VPN firması olduğunu da unutmamak gerekiyor. Keza şirket kullanıcılara yeterince güven verebilmek için sunucularını İsviçre’de bulunduruyor. Kullanıcı gizliliği ve koruması için bu detay oldukça önemli.
    Cypher ile şu anda arkadaşlarınızla birebir mesajlaşabilir, group chat yapabilir ve dosya ekleri gönderebilirsiniz. Masaüstü uygulamaları ve çoklu aygıt desteği gibi daha fazla özellik şu anda geliştirme aşamasında. İlerleyen günlerde masaüstü uygulamaları ve bir çok özellik güncelleme ile birlikte kullanıcıların hizmmetine sunulacak.

    Silence (Android/iOS, Ücretsiz)

    Silence , şifreli SMS ve MMS mesajları göndermek ve almak için Sinyal ile aynı şifreleme sistemini kullanan bir mesajlaşma uygulaması. Silence, sizin ve kişilerizin kullanması için ek kayıtlar veya oturum açmayı gerektirmiyor; yalnızca uygulamanın kendisini kullanmanız yeterli. İletileri açmak ve okumak için gereken bir parolayla yerel olarak mesajlarınız şifreleniyor ve cihazınızı kaybettiğinizde ek bir güvenlik prosedürü devreye giriyor.

    Pryvate (Android/iOS)

    Pryvate, profesyonel ve iş dünyasındaki kullanıcılar tarafından akılda kalan başka bir şifreli mesajlaşma uygulaması. Ancak uygulama hala ücretsiz katmanında bile sağlam bir işlevsellik sunuyor. Pryvate Now messenger, RSA 4096 şifreli ses ve sohbet mesajlaşma fonksiyonlarının yanı sıra kendi kendini imha eden mesajları da sunuyor. Uygulamayı ücretsiz olarak telefonunuza indirebiliyorsunuz ancak bütün özelliklerini kullanabilmeniz için uygulama içi satın alma yapmanız gerekiyor.
    Pryvate kullanıcılarına özel sesli ve görüntülü görüşmeler, güvenli konferans aramaları, özel e-posta, dosya depolama ve engelleme gibi seçenekler sunuyor. 30 günlük deneme sürümü ile uygulamayı test edebilirsiniz.

    WhatsApp (Android/iOS, Ücretsiz)

    Dünya üzerinde kullanılan en popüler mesajlaşma uygulaması şüphesiz ki WhatsApp. 1 milyardan fazla kullanıcısı olan uygulama, her ne kadar uçtan uca şifreleme özelliğini başlatmış sayılsa da hala güvenlik konusunda akıllarda soru işaretleri var. WhatsApp’ın gizlilik ayarlarından bahsedecek olursak; son görülme ve sadece arkadaşlarınızın görebildiği durum güncellemeleri ile her ne kadar gizlilik ön planda olsa da çevrimiçi durumunuz gizlenemiyor. Yazılım mühendisi Rob Heaton, kişilerin çevrimiçi etkinliğini WhatsApp web uygulaması aracılığıyla günlüğe yazan bir Google Chrome uzantısı oluşturarak, küçük güvenlik açıklarından neler yapılabileceğine dair bir örnek gösterdi. Heaton’un yazdığı yazılımla WhatsApp kullanıcılarının çevrimiçi bilgileri göz önünde bulundurularak uyku saatleri analiz edilebiliyor. Düşünsenize reklamverenler için ne kadar değerli bir bilgi! Bu durum da gösteriyor ki WhatsApp’ın web uygulaması hackerlara mesajlarınızı okumak için açık kapı aralıyor.

    Android Oreo 8.1 geliştirici sürümü yayınlandı

    Google, mobil cihazlar için sunduğu Android işletim sisteminin sonraki ara sürümünü yayınladı. Android Oreo 8.1, ilk aşamada geliştiriciler için gelirken, önümüzdeki süreçte (Aralık ayı itibarıyla) nihai şekliyle genel kullanıma açılacak. Elbette Android Oreo 8.1 için uyumlu cihaz sayısının zamanla artacağını da belirtelim.

    Peki Android Oreo 8.1 ne gibi yenilikler sunuyor? Öncelikle bazı sistem iyileştirmeleri ve değişiklikler söz konusu. Örneğin koyu ya da açık renkli bir duvar kağıdı atadığınızda bu algılanacak ve tema da aynı şekilde formdaki tonlarda gelecek.

    Ayarlar menüsüne bir arama çubuğu geliyor. Bu sayede zaman zaman istenilen şeyin bulunmasında güçlük yaşatabilen menü, daha kullanıcı dostu bir hale gelecek. (chris180.org)

    Bluetooth aygıtına bağlanıldığında, o aygıtın pil düzeyi de görülebilecek.

    Yeni bir yazı tipi olarak Google Sans kullanılabilecek.

    Kapat-yeniden basalt düğmesi görsel olarak değiştirildi.

    Akıllı telefon veya tablet açıldığında artık ardışık bildirim sesleri yerine tek bir ses duyulacak. Gürültü kirliliğini engelleyen güzel bir özellik.

    sRGB renk seçeneği artık ayarlar menüsünde bulunmayacak.

    Sistem bildirimlerinin simgesi değişiyor. Daireler yerine Oreo simgesi görülecek.

    Genel itibarıyla kullanıcı dostu bir dizi özellikle birlikte görsel yönden deneyimi artırıcı faktörlerle gelecek olan mobil işletim sistemi versiyonunun, nihai yayınına kadar artı özellikler sunma olasılığı da bulunuyor.

    Teknoloji dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    App Annie açıkladı: iOS ve Android için kaç para harcandı?

    Uygulama verilerinin analitiğini tutan bir şirket olan App Annie, iOS ve Android cihazlar için üçüncü çeyrek raporunu yayınladı. Rapora göre uygulama indirmeleri ve bu indirmelerin hangi platformlara dağıldığı da belli oldu. Haziran – Eylül aylarını kapsayan rapor oldukça ilginç verileri ile dikkat çekiyor.

    App Annie

    Öncelikle indirme rakamlarından bahsetmek gerekiyor. Android ve iOS ekosistemlerinde geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 8’lik bir indirme artışı görülüyor. Bu yükseliş içinde güncellemelerin sayılmadığını belirtmek gerekiyor.

    Kullanıcılar Android uygulamarı içinde 325 milyar saat harcamış. Bu rakam geçtiğimiz yıl aynı dönemle karşılaştırıldığında yüzde 40’lık inanılmaz bir artış göze çarpıyor.

    App Annie

    App Annie ücretli uygulama raporunu da sundu

    iOS tarafındaysa yine ilgi çekici veriler bizi karşılıyor. Geçtiğimiz yılın aynı dönemini baz alırsak iOS kullancılarında uygulama indirme rakamlarında yüzde 8 yükseliş var. İndirmelerin dünya çapında dağılımına baktığımızda Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan başı çeken ülkeler oldu.

    Doğal olarak ücretli indirmelerde de büyük bir artış var. Müşteriler 11 milyar doları iOS’ta olmak üzere, toplam 17 milyar dolar uygulama harcaması yapmışlar. İki farklı markete baktığımızda yüzde 25’lik sağlam bir yükseliş ön plana çıkıyor.

    Yeni Sony A7R III ile tanışın

    Sony, bir sürprize imza atarak yüksek segmentli DSLR fotoğraf makinesi modeli A7R III duyurusunu gerçekleştirdi. Kasım ayından itibaren satışlarına başlanacağı bildirilen aygıt, MPEG-4, AVCHD ve XAVC S formatlarında 4K video kaydı ve 42.4 MP çözünürlüklü fotoğraf çekimine imkan tanıyor. Ayrıca saniyede 10 kareye (RAW veya JPEG) varan hızlı çekim ile daha iyi otomatik netleme özellikleri de öne çıkıyor.

    Tasarımı, A7R II ile tamamen aynı olan A7R III, iki SD kart portu ve odak noktası seçim tuşu gibi özellikler sunuyor. A9’daki yüksek kapasiteli bataryanın kullanıldığı A7R III, bu sayede öncüllerinin tamamından (örneğin A7R II, yaklaşık 290 kare sonunda biten bir pile sahip) daha uzun pil ömrü vaat ediyor. Resmi Sony açıklamasına göre tam dolu pille 650 fotoğraf çekimi gerçekleştirilebiliyor. Verinin oldukça iddialı olduğuna şüphe yok.

    Hızlı ve performanslı BIONZ X işlemcisi, hareketli anlarda daha net sonuçlar için 5 eksenli görüntü sabitleme teknolojisi, 3,68 milyon çözünürlüklü elektronik vizör, 50-102.400’e kadar genişletilebilir ISO, 399 adet odak noktası ve 3 inçlik LCD ekranı diğer teknik detayları arasında yer alıyor.

    Ürünle ilgili daha fazla detay için haberin devamındaki videoyu izleyebilirsiniz. İyi seyirler dileriz.

    [vsw id=”AmLgLAIX028″ source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    MediaMarkt‘ta satışa sunulan fotoğraf makinesi modellerinin tüm özelliklerine daha yakından bakmak için buraya tıklayabilirsiniz.

    Teknoloji dünyasının önde gelen isimlerinden Cem Kıvırcık tarafından gerçekleştirilen Sony A9 incelemesi için buraya tıklayabilirsiniz.

    Öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz. Takipte kalınız…

    Metal Gear Survive’ın çıkış tarihi açıklandı!

    Konami Digital Entertainment B.V., Metal Gear Survive’ın 22 Şubat 2018’de Avrupa’da PlayStation 4, Xbox One ve PC’de çıkacağını duyurdu. İşte detaylar…

    Beklenen haber geldi! Yeni Metal Gear oyunu ‘Survive’ için çıkış tarihi açıklandı. Yapım, Şubat ayının sonuna doğru tüm önemli platformlarda, oyun meraklılarıyla buluşmaya başlayacak.

    Ayrıca Metal Gear Survive için ön sipariş kampanyasının detayları doğrulandı. Buna göre oyunu önceden sipariş edenlere, yalnızca ön siparişle birlikte sunulan çeşitli ekstra bonus içeriğine sahip özel geliştirilmiş bir Survival Bonus Paketi verilecek:

    • 4 altın kaplama silah: Bat, Sledgehammer, Survival Machete ve Survival Spear
    • 4 metal renkli boyunbağı: Yeşil, Mavi, Pembe ve Gümüş
    • 2 mimik: “Thumbs Up” ve “Happy”
    • Mother Base tabelası
    • “BOXMAN [THE ORANGE]” aksesuarı
    • “Kabuki” yüz boyası

    Ve ilginç detaylar…

    Metal Gear Survive, Metal Gear Solid V: Ground Zeroes’un sonundan başlıyor. Oyuncular bir solucan deliğinden çekiliyor ve kendilerini hayatta kalmaları ve evlerine dönmeleri için biyolojik tehditler ve düşmanlarla dolu tehlikeli bir dünyada buluyorlar.

    Sadece ölümcül yaratıklarla mücadele etmekle kalmayıp, aynı zamanda hayatta kalmak için yiyecek, su ve diğer kaynaklar için çevreyi keşfedip araştıracaklar. Toplanan malzemeler, ekin büyütme ve hayvan yetiştirme imkanlarının eklenebileceği bir kamp yaratmanın yanı sıra silahlar binalar ve diğer yararlı eşyalar yapmak için kullanılabilir. Walker Gears ve Fulton balonları gibi tanıdık silahlara ek olarak yaratıklar ve ölümcül ortamlarla mücadele etmek için yeni silahlar tanıtılacak.

        MediaMarkt GameZone‘la tanıştınız mı? Sürpriz detaylar için buraya tıklayabilirsiniz…

    AMD’nin 16 Çekirdekli Devi Threadripper

    0

    Intel ve AMD arasındaki savaş bizleri 16 çekirdekli işlemcilere kadar getirdi. 1000 dolar fiyat etiketine sahip AMD’nin yeni mimari Ryzen’ı kullanan Threadripper 1950X piyasada yerini almış durumda. Daha 10 çekirdekli işlemcilere alışamamışken Intel’in 18 çekirdekli işlemcisi ve AMD’nin 16 çekirdekli işlemcisi dikkatleri çekti. Peki, bu çekirdek artışı nereden kaynaklanıyor?

    Çekirdek Hastalığı
    İşlemci denildiğinde kısa bir zaman öncesine kadar herkesin peşinde olduğu değer frekans hızlarıydı. Ancak son yıllarda bakış açımız değişti ve işlemci savaşlarında belirleyici etken çekirdek sayısı oldu. Bu değişimin altında yatan nedenlerden bir tanesi hiç şüphesiz mobil cihazlardaki işlemciler. Özellikle Android cihazlarda iki ve üzeri çekirdek sayısıyla artışa geçen performans biz tüketicileri etkiledi. Benzer bir yaklaşım ve beklenti şimdilerde bilgisayarlarda kullandığımız işlemcilerde geçerli hale geldi. Diğer bir taraftan frekans olarak işlemciler mevcut ihtiyaçlar doğrultusunda bir doyuma ulaştı ve genişlemenin boyutu değişti. İşte bu değişimi kendine göre yorumlayan AMD, ülkemizde 5000 lira civarında fiyatla Threadripper’ı satışa sundu.
    Peki, bu ürün kimlere hitap ediyor? Aslında sorunun cevabı hem basit hem de değil. AMD bugüne kadar hep fiyat performans dengesinde ürünlerle bilinirken bu sefer hedef kitleyi değiştirmek istiyor. Ryzen mimarisine çok güvendiği belli olan AMD, SHED (Super high-end desktop)olarak bilinen Süper İleri Teknoloji Masaüstü olarak dilimize çevirebileceğimiz niş bir pazara giriyor. Bu pazardaki tüketiciye baktığımızda ise AMD açısından en ileri performans peşinde olan oyuncuları görüyoruz. Öyle ki ürünün ismi “Threadripper” bile iş istasyonu yöneticisinden çok ciddi bir oyunsevere hitap edecek şekilde seçilmiş. Bu tarz bir oyuncuysanız, üçte bir fiyata bir işlemci ile benzer bir performans elde edebilecekken AMD markasına güvenip önümüzdeki üç dört yılı bilhassa 4K çözünürlükten ödün vermeden geçirmek isteyenler Threadripper ailesine hoş geldiniz diyebiliriz. Aile diyoruz çünkü bir de 12 çekirdekli ve 800 dolar etikete sahip 1920X modeli piyasada yer alıyor.

    AMD Oyun Modu
    16 çekirdek… Dile kolay… Her şeyden önce Threadripper 1950X tek başına güç kaynağınızdan 180 Watt götürüyor. İşlemciyi takabilmeniz için AMD’nin yeni nesil yonga seti TR4 X399 uyumlu anakartına sahip olmanız gerekiyor. Threadripper ailesi üyeleri teorik olarak 60 PCIe ürününü aynı anda çalıştırabiliyor. Zaten bu çekirdekleri ne yapacağımızın sırrı da burada yatıyor aslında. Bilgisayarınızı özellikle oyunlar için sunucu olarak açmak, yayın yapmak, video kaydı almak ve çok daha fazlasını aynı anda yapmak istiyorsanız kasanızın içine birçok bileşen eklemeniz gerekiyor. Saydığımız işlemlerin yükünü de çekirdekler bölüşüyor. Ancak unutulmaması gereken kritik nokta işlemcinin 16 çekirdek olması 8 çekirdekli bir işlemciye göre iki kat performans anlamına gelmediği. İşletim sisteminin ve yazılımın da bu bol çekirdekli mimariyi gerçek anlamda desteklemesi gerekiyor.
    Zira, AMD’nin oyun performansını artırmak amaçlı kullandığı Game Mode (Oyun Modu) seçeneği de aslında fazla çekirdekleri kapatıp onları diğer işlemlere atamaktan ibaret. Kısacası işlemci bu mod ile, boşta duran çekirdekleri kontrol edip performans kaybedeceğine daha stabil bir veri akışını tercih etmiş oluyor. Bu mod beklenmedik şekilde aslında mimari ve üç boyutlu yazılım kullananlar için de faydalı olabilir. Az önce de belirttiğimiz gibi kullandığınız program 16 çekirdek mimarisini desteklemiyorsa aslında çekirdeklerin bir faydasını görmüyorsunuz.
    Dolayısıyla 16 çekirdeğin farkını en tepelerde yer alan değerleri biraz daha ileri itmek için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyenler görüyor. Bu zorlamaya gerçekten ihtiyaç duyuyorsanız karşınızda her ne kadar yüksek fiyata sahip olsa da yine de rakibine göre çok hesaplı bir “oyuncu” yer alıyor. Aksi halde çekirdek hastalığından kurtulmanız gerekebilir.

    Huawei Mate 10 Pro, fotoğraf çekim kalitesi ile 97 puan aldı

    0

    Akıllı telefon kameralarını detaylı olarak test eden ve bu konuda dünya çapında saygın bir mecra olan DxOMark, fotoğraf meraklıları için test ettiği Huawei Mate 10 Pro’yu en iyi akıllı telefon kameralarından biri seçti. İşte detaylar…

    DxOMark, akıllı telefon fotoğraf incelemelerinde puanlama ve analiz için laboratuar ortamlarında, iç ve dış mekanlarda 1500’ün üstünde test görüntüsü, 2 saatten fazla video görüntüsü çekerek değerlendiriyor. DxOMark mühendisleri; açık havada veya parlak ışık koşullarında çekim yaptıkları Huawei Mate 10 Pro ile çekilen görüntülerde, gölge ve vurgulama detaylarının iyi korunduğu zorlu yüksek kontrastlı sahnelerde bile mükemmel pozlama sağladığını belirttiler.

    Leica ile birlikte geliştirilen 12-megapiksel RGB ve 20-megapiksel tek renkli sensörle birleştirilen çift kameralı Huawei Mate 10 Pro, fotoğraf çekim kalitesi değerlendirmesinde 97 puan aldı. Sessiz ortamlarda hızlı ve net, otomatik video netleme performansı ile video çekim performansında ise 91 puan aldı.

    HUAWEI Mate 10 Pro, mobil yapay zeka destekli yonga seti, gelişmiş tasarım kalitesi, yapay zeka destekli pil ömrü ve fotoğraf performansı ile yeni ve kişiselleştirilmiş bir mobil devrim yarattı. Yapay zeka destekli HUAWEI Mate 10 Pro, fotoğraflarda Bokeh efekti ve gerçek zamanlı mekan ve nesne tanıma özelliği ile daha net ve keskin hatlı portreler sunuyor.

    Küresel donanım harcamalarında düşüş beklenmiyor

    Bilgi teknolojileri (BT) dendiğinde donanım, önemli bir konu durumunda. Bu noktada ülkemizdeki tüketici elektroniği pazarı açısından da önemli bir yere sahip olan donanım harcamalarının küresel boyutta, önümüzdeki 2 yıl sonrasında herhangi bir gerileme yaşaması beklenmiyor.

    Tanınmış araştırma ve analiz kuruluşu Statista tarafından paylaşılan bir raporda BT harcamaları donanım ölçeğinde ele alındı. 2013’ten 2016’ya kadar geride kalan süreçteki harcamalar ve ardından da sonraki yıllara dair tahminlerin yer aldığı rapora göre 2017-2019 aralığında küçük de olsa artış beklentisi söz konusu.

    2013’te 986 milyar dolar seviyesindeki donanım harcamalarının, sonraki yıl 1 trilyon 4 milyar dolara, 2015’te 1 trilyon 75 milyar dolara çıktığı görülüyor. 2016’da 1 trilyon 79 milyar dolar şeklinde olduğu tahmin edilen harcamaların 2017 yılı için Aralık ayının sonuna kadar da 1 trilyon 95 milyar dolar şeklinde seyretmesi yönünde tahminde bulunuluyor. Vey akın gelecek…

    Donanım tarafındaki 2018 harcamalarına dair beklenti ilk kez 1 trilyon 100 milyar doların üzerine çıkılabileceğine işaret ediyor. Tam rakam ise 1 trilyon 113 milyar dolar. Ve nihayet 2019 beklentisi de 1 trilyon 119 milyar 200 milyon dolar seviyesinde.

    Harcamaların 2013’ten itibaren çok kısa aralıklarla azaldığı, genel olarak arttığı görülüyor. 2019 beklentisi de tüm zamanların en yüksek rakamı şeklinde.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Gelmiş geçmiş en büyük virüs saldırıları

    0

    Bilgisayar virüsleri, bilgisayarlar ve bilgisayar ağlarına yapılan saldırılar 1970’li yıllara kadar gidiyor. Şimdi ise sadece bilgisayarlar tehdit altıda değil. Akıllı telefonlar, tabletler, akıllı televizyonlar, buzdolapları, otomobiller hatta kahve makineleri bile güvenlik tehditleriyle karşı karşıya. Biraz önce dediğimiz gibi bu saldırılar oldukça eski ama artık eskisinden biraz daha farklı. Eskiden hackerlar, virüs geliştiren kötü niyetli kişilerin en büyük derdi bir şekilde tanınmaktı. Gerçek adlarıyla olmasa da takma adlarıyla bir ün salmak istiyorlardı. Ama günümüzde bu böyle değil, en büyük amaç para kazanmak. Hatta suya sabuna dokunmadan para kazanmak isteyenler kötü niyetli kişilerin kullanabilmesi için yazılım geliştirip satıyorlar. Saldırılar da eskisinden daha sofistike. Eskiden bir virüs sisteme girdiği takdirde ya bilgisayarı çökertirdi ya da dosyaları silerdi. Şimdiki virüsler dosyaları şifreliyor, bu virüsleri dağıtanlar da şifreyi çözmek için fidye istiyorlar. Ya da kötü niyetli bir kişi sisteme girerek mahrem dosyaları topluyor ve eğer para ödenmezse herkese bu dosyaları yaymakla tehdit ediyor yani şantaj yapıyor. Günümüzde durum bu şekilde, isterseniz şimdi beraber bilişim tarihindeki en büyük virüs saldırılarına birlikte bakalım.

    Creeper

    Bilinen ilk bilgisayar virüsü 1970’li yılların başında IBM 360 Serisi bilgisayarlara bulaşan bir deney olarak Bob Thomas tarafından geliştirilen ve ağda kendi kendini bulaştırabilme yeteneğine sahip olan Creeper oldu. Creeper, ARPANET üzerinden bilgisayarlara bulaşarak kullanıcılara “Ben Creeper’ım, yakalayabilirseniz yakalayın” mesajı veriyordu. Daha sonra Creeper’ın bilgisayardan temizlenmesi için Reaper yazılımı geliştirildi. Dolayısıyla ilk virüs ve anti-virüs ortaya çıkmış oldu.

    CIH / Chernobyl

    1998 yılında o ana kadar yaşanmış en tehlikeli virüs olan ve adını dünyanın ilk nükleer felaketlerinden olan Çernobil’den alan bir virüs ortaya çıktı. O yıllarda disketlerden, CD’lerden bulaşan virüsler vardı ancak CIH, yeni yeni popüler olmaya başlayan İnternet’ten çok hızlı bir şekilde yayılan ve bir anda birçok bilgisayarı donanım seviyesinde etkileyen çok ciddi bir virüs saldırısı olarak tarihe geçti. CIH, bilgisayarların anakartlarının BIOS’unu kullanılmaz hale getiriyordu. Windows 95, 98 ve ME işletim sistemlerine sahip bilgisayarları etkileyen CIH virüsü o yıllarda birçok şirketin hizmet veremez hale gelmesine neden olmuş ve dünya genelinde 1 milyar dolarlık bir zarara yol açmıştı.

    Melissa

    1999 yılında ortaya çıkan bu virüs, e-posta ile yayılıyordu. İlgi çekici bir konu başlığıyla yayılan virüsü bir kullanıcı tıkladığında Outlook kişi listesinde bulunan ilk 50 kişiye kendini gönderiyor ve bu şekilde yayılmaya devam ediyordu. O yıllarda öylesine yayıldı ki birçok e-posta sunucusunun çökmesine ve hizmet verememesine neden oldu ve e-posta iletişimi durma noktasına geldi.

    I Love You

    Seni seviyorum, başlıklı, içeriği aşk olan bir e-posta alsanız ne yaparsınız? Şimdi belki açmazdınız ama 2000 yılında birçok kişi bu tuzağa düştü ve bu mesajı açtı. Sonucu ise oldukça ağır oldu, silinen dosyalar çalışmayan sistemler… I Love You virüsü dünya genelinde 5 milyar doların üzerinde bir zarara neden oldu. Bu virüsten etkilenen kurumlardan birisi de Pentagon oldu.

    Mydoom

    Mydoom 2004 yılında ortaya çıktı ve dünyanın en hızlı yayılan virüsü unvanını ele geçirdi. Hatta birçok uzmana göre şu ana kadar en çok zarara yol açan virüs Mydoom. Mydoom’un yaklaşık 38 milyar dolarlık zarara neden olduğu söyleniyor. E-posta ve p2p yazılımları yoluyla yayılan bu virüs bulaştığı bilgisayarda bir arka kapı açıyor ve saldırganların bilgisayara ulaşabilmesini sağlıyordu. Daha farklı zarar veren çeşitli varyantları da ortaya çıktı. Hatta bazı varyantları anti-virüs yazılımlarını dahi devre dışı bırakabiliyordu. Bulaştığı bilgisayarların arama motorlarında sürekli arama yapmalarına neden olarak arama motorlarını da kilitlenme noktasına getirmişti. Microsoft, bu virüsü geliştiren kişi ya da kişiler hakkında bilgi getirenlere 250 bin dolar ödül vaat etmişti.

    Anti-virüslerin ve diğer güvenlik çözümlerinin gelişmesi ve daha hızlı yanıt verilebilmesiyle birlikte bu tarz hızlı bir şekilde yayılan saldırılar yok olma noktasına geldi derken karşımıza Wannacry çıktı. İşletim sistemindeki bir açıktan yararlanarak yayılan bu virüs, dünya üzerindeki birçok kullanıcıyı etkiledi. Bilgisayardaki dosyaları şifreleyerek kullanılamaz hale getiren virüsü geliştiren saldırganlar şifrenin çözülmesi için fidye talep ettiler. Birçok kullanıcı ve şirket 300 dolarlık bu fidyeyi ödemek zorunda kaldı. Neyse ki bu güvenlik açığı hızlı bir şekilde kapatıldı ve virüsün yayılmasının önüne geçildi.

    Bu tarz saldırılara maruz kalmamak için işletim sistemini her zaman güncel tutmak ve ücretsiz dahi olsa bir antivirüs kullanmak gerekiyor.

    Bakalım bizleri önümüzdeki yıllarda başka nasıl tehlikeler bekliyor…