Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Ana Sayfa Blog Sayfa 1993

Samsung’un Yeni Yıldızı: Galaxy A5

Orta sınıfın yeni yıldızı kuşkusuz Samsung Galaxy A5. Zengin donanım birleşenleri ve yüksek performansı ile ilgi çeken Galaxy A5 inceleme altında.

Samsung, Galaxy S ve Note ürün ailesi ile, yüksek performansı plastik bir çerçeveye sığdırarak uzun yıllar boyunca büyük bir başarı elde etmeyi başarmıştı. Ardından Galaxy Alpha’nın çıkması ile birlikte, baskılara boyun eğerek, ilk metal çerçeveli telefonunu piyasaya sürdü. Ama bu yeterli değildi. Çünkü rakip üreticiler de boş durmayarak metal çerçeveli tasarımları tercih ettiler. Durum böyle olunca Galaxy A5 ile bir adım öne geçmek isteyen Samsung, kaliteli ve zarif metal malzemeler kullandı.

samsung galaxy alpha 1

Öyle ki Galaxy A5, Galaxy telefon ailesinin en zarif ürünü. 8 mm ile iPhone 6’dan daha ince olan Galaxy A5, boyutuna göre de oldukça hafif (123 gr ile iPhone 6’dan 6 gr daha hafif). Bu esasında önemli bir özellik. Çünkü Samsung, Galaxy A5 ürününde plastik malzemeden vazgeçmiş durumda.

Galaxy A5’in işçiliği görülmeye değer. Kullanılan malzemeler de çok kaliteli. Arka kapağı olmadığından dolayı pil değiştirilemiyor. Daha da ilginç tarafı ise kullanılan çerçeve parçalarının sıkıca yapıştırılmış (vidasız tasarım) olması. Bunun avantajı metal kasaya yüksek bir stabilite kazandırması. Dezavantajı ise 3 yıl sonra pilin ömrünün tamamlanması durumda, yeni bir pil değişimi için montajın çok zor olması. Bununla birlikte zorlukla sökülen bu kasayı tekrar aynı duruma getirmek ise neredeyse imkansız.

samsung galaxy alpha 2

Yüksek Performans ve 5 inç AMOLED Ekran

Başarılı bir tasarıma sahip olan Galaxy A5’in donanım birleşenleri de oldukça kaliteli. Dört çekirdekli Snapdragon (1.2 GHz) işlemcisi yüksek bir performans elde ediyor. Galaxy S5’in sahip olduğu İnternet tarayıcısı da gayet hızlı bir çalışma sunuyor. Buna karşın yapılan Benchmark testlerinde özellikle Internet tarayıcı performansı ortalamanın üzerine geçemediğini söylemeliyiz. 2 GByte’lık bellek ve Adreno 306 GPU birimi uygulama ve oyunları sorunsuzca çalıştırmaya yetiyor. Fakat özellikle grafik performansına çok yüksek olan yeni nesil oyunlarda, Galaxy A5’in zaman zaman zorlandığını gördük.

5 inç’lik AMOLED ekran 383 Cd/m²’lik bir parlaklık ve yüksek kontrast değeri ile ilgi çekiyor. Bunun en büyük avantajı renklerin oldukça yoğun ve güçlü gösterilebilmesi. Öyle ki bu tür bir kaliteyi Galaxy S5’den biliyoruz. Dolaysıyla Galaxy A5 bu alanda birçok model ile yarışabilecek kalitede. Buna karşın 1280×720’lik ekran çözünürlüğünün daha fazla olmasını isterdik.

samsung galaxy alpha 3

13 MP’lik Kameraya Sahip

Samsung Galaxy A5 her ne kadar ön tarafta 5 MP, arka tarafta da 13 MP’lik kameralara sahip olsa da yaptığımız testlerde bu kameralarının ortalama performans değerlerinin üzerine çıkmadıklarını söylemeliyiz. Yine de kendi kategorisinde oldukça başarılı olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. Galaxy A5, uygun ışık ortamlarında keskin ve renk doğruluğu yüksek fotoğraflar çekebiliyor. Buna karşın loş ortamlarda, beyaz dengesinde oldukça zorlanıyor.

Galaxy A5’de beğendiğimiz bir özellik 0.12 saniyede hızlı fotoğraf çekebilmesi. Ön tarafta bulunan 5 MP’lik kamera ise, kullanıcıya çok fazla bir avantaj sağlayamıyor.

samsung galaxy alpha 5

2300 mAH’lik Pil’e Sahip

Galaxy A5, 2300 mAH’lik bir pile sahip. Yaptığımız denemelerde Galaxy A5’in pili yaklaşık 8 saat sorunsuzca kullanılabiliyor. Bu esasında oldukça iyi bir değer. Çünkü iPhone 6 ‘da benzer bir çalışma süresi sunuyor. Bu da demek oluyor ki Samsung’un bu üründe kullandığı işlemci oldukça düşük bir güç tüketiyor.

LTE Cat.4 standardını destekleyen Galaxy A5, saniyede 150 Mbit’lik bir veri transfer hızına ulaşıyor. HSPA+’da bu değer 42.2 Mbps ile oldukça etkili. WLAN standardı olarak 802.11n kullanılıyor. Galaxy A5, hem 2.4 hem de 5 GHz frekans bantları ile haberleşebiliyor.

Daha detaylı bilgi almak veya ürünü satın almak için buraya tıklayın

Apple Watch

Şeylerin interneti ya da teknik olarak söyleyecek olursak Nesnelerin İnternet’i günümüzün ve geleceğin kesinlikle en önemli teknolojik gelişmelerinin başında geliyor. Nesnelerin İnternet’i kavramı kapsamında, akıllı cihazların her an birbirleri ile bağlantı içinde olması ve sonuçta insan hayatını kolaylaştırması, günümüzde etkisini oldukça hissettirmeye başladı. Özellikle giyilebilir cihazlar günümüzde olmasa bile çok yakında oldukça yoğun kullanılmaya başlayacak.

Yapılan araştırmalara göre, günümüzde 10 -11 milyar cihazın birbirine bağlı olduğu tahmin edilmekte ve bu rakamın 2020 yılına gelindiğinde 50 milyara çıkması öngörülmekte.

Günümüzde giyilebilir cihazların başında akıllı saatler geliyor. Nesnelerin İnternet’i konusunda, Apple da akıllı saati Apple Watch ile sektöre oldukça hızlı girmiş durumda.

Bu yazımda, Apple’ın akıllı saati Apple Watch hakkında ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağım.

10 Nisan’da belli ülkelerde ön siparişe sunulacak olan Apple Watch’ın kullanıcılarla buluşmasına sayılı günler kaldı. 24 Nisan’da Amerika başta olmak üzere toplam 9 ülkede satışa sunulacak olan Apple Watch, hem Apple fanları hem de teknoloji tutkunları tarafından sabırsızlıkla bekleniyor.

Türkiye’de satış tarihi henüz  belli olmayan Apple Watch’un, Mayıs ayının ortalarında raflardaki yerini alacağı tahmin ediliyor.

Apple Watch Nedir?

aw133

Apple Watch’ı iPhone’la tam entegre çalışan akıllı saat olarak tanımlayabiliriz.

Apple Watch ile neler yapılabilir?

Apple Watch’ta bulunan standart uygulamaların dışında, yeni uygulamalar hızla tanıtılmaya başlandı. Özellikle bankalar kendi uygulamalarını tanıtmaya başladılar. Genel olarak uygulamaların bazılarının isimlerini sıralayacak olursak: Facebook Messenger, Skype, Beats, Spotify, Moves, Pinterest, Uber, YouTube.

A.Watch.For.Every.One

Ayrıca cihazda bulunan servislere örnek olarak:

Alarm: Apple Watch ile istenilen zamana alarm kurup aynı zamanda cihazı bir kronometre olarak kullanabiliyorsunuz.

Takvim: O gün hakkında bilgi ile birlikte, gün içinde daha önce aldığınız toplantı taleplerini görüp, programlarınızı ona göre yapabiliyorsunuz.

Dünyadaki Saatler: Dünyanın herhangi bir yerindeki saatleri görebiliyorsunuz.

Ayın Evreleri: O gecede ayın ne kadar görünür olduğunu ve ayın evrelerini görebiliyorsunuz.

Borsa: Merak ettiğiniz herhangi bir hisse fiyatını gerçek zamanlı olarak görebiliyorsunuz.

Hava Durumu: Bulunduğunuz yerin ya da dünyanın herhangi bir yerin hava durumunu görebiliyorsunuz.

 Apple Watch’ın donanımsal yeteneklerini sıralayalım:

A.Watch.Sensor

Nabız Ölçen Sensör:  Apple Watch’ta nabız ölçebilen sensör bulunuyor. Kaydetmiş olduğu veri, anlık olarak iPhone’a gönderiliyor.

İvme Ölçer: Apple Watch’ta bulunan ivmeölçer ile gün boyunca atılan adımlar sayılarak, yakılan kalori hesaplanıyor.

GPS: iPhone’un GPS ve Wi-Fi servisini kullanarak haritadan yer bulabiliyorsunuz.

Günlük Aktivite Ölçer:  Gün içinde ne kadar aktif olduğunuzu görebiliyorsunuz.

Tüketicilere farklı seçenekler sunmak amacıyla, farklı modelleri piyasaya sürecek olan Apple; Apple Watch, Apple Watch Sport ve Apple Watch Edition olarak 3 farklı akıllı saatin tanıtımını yaptı. 38 mm ve 42 mm ekran boyutlarına sahip olan cihazlar, aynı zamanda farklı malzeme seçeneklerine de sahip. Ayrıca her modelde spor, deri, metal kayış seçenekleri bulunuyor.

Apple Watch Modelleri

1. Apple Watch

A.Watch

Standart model olan Apple Watch’da, paslanmaz çelikten bir gövde ve ekranı saran safir kristal koruyucu bulunuyor.

2. Apple Watch Sport

A.Watch.Sport

Alüminyum çerçeveye sahip olan Apple Watch Sport modeli, uzay grisi ve gümüş olmak üzere iki farklı renk seçeneğine sahip. Kayış seçenekleri içinde kauçukta bulunuyor.

3. Apple Watch Edition

A.Watch.Edition

Apple’ın en pahalı akıllı saat modeli olan Apple Watch Edition, klasik Apple Watch’ta olduğu gibi aynı safir kristal katmana sahip; ancak 18 karat altın çerçeveden oluşuyor.

Bu üç özgün koleksiyon arasında kendi tarzınızı seçebiliyorsunuz.

Tim Cook, Apple Watch’un akıllı saat pazarında devrim yaratacağını söylüyor. Apple Watch’ı raflarda gördükten sonra bu sözün ne kadar doğru olduğunu da göreceğiz.

 

İlk kez bu sene göreceğimiz crossover otomobiller

0

Otomobil dünyasında son yılların en büyük eğilimi crossover segmentinde gözlemleniyor. Bundan bir on sene kadar önce SUV (Sport Utility Vehicle) en çok rağbet gören segmentti. SUV’lar iri ve bol yakıt tüketen araçlar. Özellikle şehir içi kullanımında SUV ihtiyaç fazlası özellikleriyle göze batıyordu. Crossover da bu ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilen nispeten yeni bir tarz ve hatta bir dönem. Kısaca crossover’ı sadeleşmiş bir SUV olarak düşünebiliriz. Üreticiler ve tasarımcılar da bir araya gelerek sürücülerin yüksek araçlara olan düşkünlüğünü şehir içi olarak tasarlanan otomobillerin özellikleriye birleştirdi. Bu sene ilk kez piyasaya çıkacak olan yeni iki model de işte bu ekolün ürünü. Önce Renault Kadjar ile başlıyoruz.

Renault_65561_global_en

Renault birkaç sene önce Captur adını verdiği bir modelle crossover’a göz kırpmıştı. Captur, ünlü ve çok satan Clio serisinin adeta Photoshop’ta büyütülmüş halini andırıyordu. Yeni geliştirilen Kadjar ise Captur’un manevi devamı olarak yorumlanabilir. Renault, Kadjar’ı, SUV, Sedan ve Sport Tourer’un kodlarını bir arada taşıyan özel bir model olarak lanse ediyor. Otomobilin kompakt boyutları (4.45 metre uzunluk x 1.84 metre genişlik) ve yere sağlam basması dikkatleri çekiyor. Kadjar iki dizel versiyonu ile yakıt açısından oldukça verimli bir crossover olarak da göze çarpıyor. Söz konusu versiyonlar 99g/km ile segmentinin en düşük CO2 emisyonuna sahip. Özellikle Formula 1 gibi teknoloji ve spor yarışlarından edindiği deneyimle Renault’nun geliştirdiği yeni nesil Energy motorlarının marifetlerini Kadjar’da daha iyi göreceğiz. Şu an için bildiğimiz şey araç içinde tek bir düğme ile 4×4 veya sadece önden çekişli sürüş seçenekleri sunacak. Tasarıma geldiğimizde ise Kadjar daha sert bir duruşa sahip. Kadjar’ın imajı genellikle sürücüleri maceraya davet etmek ve duyguları harekete geçirmek üzerine kurgulandığı için tasarımın büyük beğeni toplayacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Teknolojik yeniliklerde takdirimizi kazanan nokta Kadjar’ın ünlü ses markası Bose ile birlikteliğe gitmesi. Bose’nin geliştirdiği dijital amplifikatör ve kabine hassas bir mühendislikle yerleştirilmiş altı adet krom çerçeveli hoparlör, akustik keyfine düşkün sürücüler için önemli detaylar. Özellikle uzun yol yapanlar için Bose doğru tercih olmuş.

Bu arada siz de otomobil ses sistemleri hakkında bilgi almak istiyorsanız buraya tıklayın.

 

Toyota’dan kendi adına bir ilk

Benzin tüketimi ile dikkat çeken 4×4 özellikli ve yüksek fiyatlı RAV 4 dışında Toyota, crossover tarzına sıcak bakmıyordu. Belli ki gelenekçi Japon mühendisler acele bir model çıkarmak yerine sağlam bir adım atmak için detaylı bir çalışma yapmış. Bunun sonucunda da ortaya C-HR çıkmış. Toyota C-HR’yi kelimenin tam anlamıyla bir “elmas” gibi işlemiş. Firma, aracın kompakt kabin profilini elmas gibi dayanıklı, sert ve özel bir çizgiye oturtmayı hedeflemiş. Bir süredir yuvarlak hatlı tasarımları keskin çizgilerle değiştiren Toyota bu uygulamaya “Keen Look” yani keskin bakış diyor. Bu bakış C-HR’de daha belirgin şekilde karşımıza çıkıyor. Tasarım çizgisini ortalama beş senede bir değiştiren Toyota için C-HR biraz da geleceğin anahtarı. Aracın altına baktığımızda ise arazi araçlarını aratmayan çamurluklar dikkat çekiyor. Araç arkaya doğru genişleyen bir omuz çizgisine sahip. Aracın arka lambaları da geniş arka düzene uyacak şekilde geliştirilmiş. C-HR’de en çok merak ettiğimiz konu ise motor seçenekleri ve benzin tüketimi. Özellikle 2.0 benzinli motorla gelen RAV 4’e göre Toyota hangi motor seçeneklerini sunacak, bekleyip göreceğiz.

Toyota C-HR Konsepti

2015’in otomobil dünyasında Renault ve Toyota’nın da katılımıyla crossover segmentinde rekabetin kızışacağına kesin gözüyle bakılıyor. Hem prestij hem de performansın bir arada sunulduğu bu segment Amerika’da da büyük ilgi görüyor. Sadece bir ay içinde 2014’e göre 64 bin ekstra satışla %19 büyüyen pazar, yeni oyuncularla bu eğilimini devam ettirecek.

Mobil internet kotanızı aşmadan ay sonunu getirin

0

Etrafımıza baktığımızda eskiden ne yapardık gerçekten onu düşünmeden edemiyorum ama artık otobüste, havaalanında, bir şeyler beklerken artık ne yaptığımız belli. Akıllı telefonumuzla internete bağlanıp Facebook’a bakıyoruz, Twitter’da olan biteni kontrol ediyoruz, haber portallarından ülkemizde ve dünyada neler olmuş onları okuyoruz. Artık videolar da bunların bir parçası ve eğer etrafta ücretsiz bir kablosuz ağ yoksa genelde bu işlemleri 3G ile yapıyoruz. Hatta ben çoğu zaman kablosuz ağlar yerine 3G’yi tercih ediyorum çünkü güvenlikle ilgili sorunlar ortaya çıkabiliyor. Genelde birçoğumuz mobil internet için 1GB, 2GB ya da 4GB’lık paketleri tercih ediyoruz. Bir süre öncesine kadar 2GB’lık bir paket benim işimi görüyordu ve ay sonuna kadar yetiyordu. Aslında genelde kablosuz bağlantının olduğu bir yerde çalışıyorsanız ya da bulunduğunuz yerlerde kablosuz ağ varsa bundan azı dahi yetebiliyor ama benim gibi çok gezen birisiyseniz ne yazık ki yetmiyor. Kotanız bittiğinde ekstra megabaytlar için ücret ödemek ya da hızınızın e-posta almaya dahi yetmeyecek bir seviyeye düşmesi gibi bir durumla karşılaşabiliyorsunuz.

Biraz özenle kotayı aşmadan ay sonunu getirmek mümkün

İşte bu durumda eğer birkaç noktaya dikkat ederseniz  kotayı aşmadan ay sonunu getirmek mümkün. Bunun için ilk olarak mobil internet kullanımınızı sürekli kontrol altında tutmanız gerekiyor. İster Android, ister iOS, isterse Windows Phone tabanlı bir akıllı telefona sahip olun kullanım verilerinizi cihazınızın “Ayarlar” kısmından kontrol edebiliyorsunuz. Hatta belirli bir seviyeye geldiğinizde cihazınızın sizi uyarmasını da sağlayabiliyorsunuz. Eğer cihazınızın bu özelliği size yetmiyorsa cihazınız için geliştirilmiş çoğu ücretsiz çeşitli uygulamalar bulunuyor. Bunları deneyebilirsiniz. Hatta bazı operatörler de SMS’le sizi mobil internet kullanımınız ile ilgili bildirimlerde bulunabiliyor.

Hangi uygulama en çok interneti kullanıyor

Birçoğumuz bazı uygulamaların haddinden fazla internet kullanabildiği durumlarla birkaç kez karşılaşmıştır. Yeni yüklediğiniz daha önce hiç kullanmadığınız bir uygulama kablosuz ya da mobil internet ayrımı yapmadan bağlantınızı sömürüyor olabilir. Yine telefonunuzun marka ve modeline bağlı olarak ayarlar kısmından hangi uygulamanın çok fazla internet kullandığını görebilir, böyle bir uygulama varsa kaldırarak önemli bir adım atabilirsiniz. Bu arada Facebook gibi bazı uygulamalar videoları kendiliğinden başlatabiliyor. Yine bu uygulamaların ayarlarına girerek videoları otomatik olarak oynatma özelliğini en azından mobil internet kullanırken kapatabilirsiniz. Eğer böyle bir ayar yoksa ben o uygulamayı anında kaldırıyorum. Bazı uygulamalar da hiç gerek olmamasına rağmen neredeyse her gün olmasa da iki günde bir güncelleniyor. Bu yüzden hiçbir uygulamanın bana sormadan güncellenmesine izin vermiyorum. Güncelleme ayrıntılarına bakıyorum ve eğer çok büyük bir gelişme yoksa mümkün olduğunca güncelleme süresini uzatıyorum.

Whatsapp, Viber gibi uygulamalardan gelen fotoğrafları ve videoları çok önemli olmadığı sürece hemen açmıyorum, içeriğin otomatik olarak indirilmesi özelliğini kapalı tutuyorum. Çektiğim tüm fotoğrafları ve videoları bulutla otomatik olarak senkronize ediyorum ama bunu yaparken ilk işim mobil internetin bu işlem için kullanılmaması seçeneğini işaretlemek oluyor. Yoksa 3G’nin yüksek hızlarında bırakın 4GB kotayı 50GB’yi bile birkaç günde harcayıp bitirmek işten değil.

Bu arada mobil internette kullanılan verileri sıkıştıran Onavo gibi uygulamalar var, bu uygulamalar yüzde 20 hatta bazen daha fazla mobil veriden tasarruf etmenizi sağlayabiliyor. Ama tüm trafiğin bu uygulamanın sunucusu üzerinden geçmesi gerekiyor. Bu da bazen takılmalara neden olabiliyor ya da güvenlikle ilgili endişelere yol açabiliyor.

Sonuç olarak mobil internet kullanımında biraz dikkatli davranıldığında kotayı aşmadan ay sonunu getirmek mümkün. Ama biraz dikkatsiz davranırsanız birkaç gün içerisinde kotadan eser kalmayabiliyor.

Alan adı taşınmasında püf noktalar

0

gorsel21

Aslında alan adını taşımak pek yaygın yapılan bir işlem değildir. Alan adı farklı bir yerden, barındırma hizmeti başka bir yerden alınsa bile web siteniz IP yönlendirmelerle sorunsuz çalışılabilir. Fakat bir gün web sitenizi farklı bir servis sağlayıcısının web sunucusuna taşımanız gerekebilir. Eğer her hizmet aldığım servisi tek bir yerden takip edeyim bahanesiyle alan adınızı da yeni servis sağlayıcınıza taşımak isterseniz sorun yaşamamak için bazı kurallara dikkat etmeniz gerekir. Çünkü yapacağınız en ufak yanlış web sitenizin alan adı taşıması süresince yayın yapamamasına neden olabileceği gibi sıkıntı olabilecek uzayan süreçlerle de karşılaşabilirsiniz.

Alan Adı Taşıma İşleminde Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Öncelikle hemen belirtelim ki; ICANN kurallarına göre son iki ay (60) gün içinde yeni yapılan kayıt veya taşıması  yapılmış alan adları taşınamaz. Bu bilgiyi verdikten sonra gelelim adım adım neler yapılacağına.

– Hizmet aldığınız servis sağlayıcı üzerindeki hizmet sürenizin henüz dolmamış olmasına dikkat edin. Özellikle alan adı taşımada işlemlerin tamamlanabilmesi için bir haftalık bir süre gerekeceğini unutmayın.

 – Taşıma işleminin başlayabilmesi için öncesinde alan adının “Regıitrar Lock”ı yani bir çeşit kayıt kilidi alan adı sorumlusu tarafından kaldırılmalıdır. Alan adınızın kilitli olması birilerinin sizin izniniz olmadan taşıma yapmalarını engelemek içindir. Bir alan adını tescil ettiğinizde genelde kendiliğinden kilitlenecektir ama kilitli değilse bile özellikle izniniz dışında bir taşıma gerçekleşmemesi için her zaman kilitlemeniz tavsiye edilir.

– İşlem başladıktan sonra alan adının sahibinin kayıtlı e-posta hesabına bir onay e-postası gönderilir. Onay verebilmeniz ve işlemlerin devam edebilmesi için e-postadaki onay bağlantısına tıklamanız gerekmektedir.. Kilit olayının dışında diğer bir güvenlik önlemi olarak EPP kodu yani transfer onay kodu kullanılır. Transfer isteğinde bulunan kişi isteği sırasında EPP kodunu ilgili alana girmek zorundadır. Alan adının kayıtlı olduğu yerden bu kodu ya müşteri panelini kullanarak kendiniz alırsınız ya da firma bu kodu size verir.

– Profesyonel iş yapan servis sağlayıcıların büyük bir bölümünde hem kilit hem de EPP kodu müşteri tarafından çevrimiçi olarak bir menü yardımıyla yönetilmektedir.

– Alan adınızın kesin olarak taşınabilmesi için alan adınızın kayıtlı bilgilerindeki yönetici e-posta adresine gelen mesajı mutlaka onaylamanız gerekecektir.

– Alan adının sahibi kendisine gönderilen mesajdaki onay işlemini sağladıktan ortalama 7 gün gibi bir sürede taşıma işlemi tamamlanır.

– Alan adınızı yeni servis sağlayıcınıza taşıdıktan sonra alan adınızın kayıt bilgileri yeni sisteme boş alanlar olarak geçebilir. Bu konuya dikkat ederek yeni müşteri panelinizden bu alanlara güncel bilgilerinizi kayıt edebilirsiniz.

Barındırma Tarafında Yapılması Gerekenler

– Öncelikle eski servis aldığınız yerde yayınlanan tüm dosyalarınızın sağlıklı bir yedeğini almış olmanız gerekiyor. Daha sonra alınan bu yedeklerini yeni hizmet almaya başladığınız web sunucusuna aktararak düzgün çalışıp çalışmadığı kontrol edin.

– Alan adı transferi gerçekleştikten sonra yeni web sunucunuzu tanıtmak için transfer edilen yerdeki alan adı yönetim panelinden yeni barındırma bilgilerinizin NS adreslerini ve gerekli bilgileri güncelleyerek web sitenizin yayınına yeni sunucunuzdan devam edebilirsiniz.

– Son olarak da tüm işlemler bittikten sonra gerekli kontrollerinizi yaparak eski servis sağlayıcınıza aldığınız hizmet hesabını kapatmasını söyleyebilirsiniz.

Özetlersek, alan adı transferi işi ilk defa yapacaklar için biraz sıkıntılı ve biraz da süreçlerin uzunluğundan dolayı stressli bir süreç. Nadir de olsa bazen hizmet aldığınız eski firmanız size yardımcı olmak yerine süreçleri yavaşlatarak ticari bir duygusallıkla sizin başka bir yere gitmenizi engellemeye çalışabilirler. Yukarıda belirttiğim adımları tek tek takip ederek işi kuralına göre yaparsanız taşıma işlemi ortalama bir haftada sorunsuz olarak gerçekleşecektir.

 

 

 

 

 

Çeyiz hazırlığında elektronik eşya seçimi nasıl yapılır?

Baharla birlikte çiftleri tatlı bir telaş sardı ve düğün planları yapılmaya başlandı. Ancak evlilik hazırlığı uzun bir süreçtir ve oldukça da yorucu geçer. Nerede oturulacak, eve hangi eşyalar satın alınacak, gelinlik bakılacak, salon tutulacak…. Yatak odasını kız tarafı alacak, beyaz eşyaları erkek tarafı düzecek derken çiftlerin üzerinde evlilik hazırlıkları ciddi bir baskı yaratıyor. Hatta bu süreçte ciddi kavgalar eden, ayrılan çiftler bile var.

Evlilik hazırlığı yapılırken çiftlerin neye ihtiyacı varsa bu süreç içinde alınmaya çalışılıyor. Eskiden pazar pazar, dükkan dükkan gezilirken şimdiyse bu ihtiyaçlar e-ticaret sitelerinden sağlanıyor. Düğün planlarının vazgeçilmezi haliyle beyaz eşyalar ve küçük ev aletleri. Özellikle beyaz eşyalar, hayatımızın vazgeçilmez oldular. Hem ihtiyaçlarınızı karşılayacak, hem de enerji tasarruflu seçenekler çeyiziniz için idealdir. Peki çeyiz alışverişinizi yaparken nelere dikkat etmeniz gerekiyor?

Young Woman with Digital Tablet at Home

Elektrik ve su tüketimine dikkat

Yuvayı dişi kuş yapar derler. Maaşlarınızın faturalara gitmesini istemiyorsanız, evinize satın alacağınız elektronk eşyaların hem çevre dostu olmasına, hem de elektrik ve sudan tasarruf etmesine dikkat edin. Beyaz eşya alırken dikkat edilmesi gerekenler arasında eşyanın enerji sınıfı oldukça önemli bir noktadır. Bütçenizi biraz zorlayıp, yeni teknoloji buzdolabı ya da bulaşık makinenizi  A++ veya A+++ enerji sınıfından seçerseniz uzun vadede elektrik kullanımından büyük ölçüde tasarruf edersiniz.

Eski teknoloji ürünler satın almayın

Artık akıllı ve fonksiyonel ev aletleriyle ev işleri daha kolay ve zahmetsizce yapılabiliyor. Eski teknoloji ürünler satın alıp, ailenize ve sevdiklerinize ayırabileceğiniz zamanı ev işlerine harcamayın.

Teknik destek önemli

Elektronik, beyaz eşya ya da küçük ev aletleri satın alırken en önemli detay teknik servis desteğidir. Satın alacağınız çeyizlerin uzun ömürlü olması ve yıllarca sorunsuz çalışması için markanın teknik servis ağını ve şartlarını mutlaka iyi araştırın. Bütçenize göre, bilinen ve kaliteli markaları tercih etmeye çalışın. Garanti belgesi, satın aldığınız elektronik eşyayla yaşadığınız herhangi bir sorunda kurtarıcınız olacaktır. Bu nedenle elektronik eşya satın alırken, garanti şartlarını iyice incelemenizi ve evinize yakın yetkili servisleri öğrenmeye çalışmanızı tavsiye ederim. Ayrıca yedek parça konusunu da ihmal etmemek gerekiyor. Satın alacağınız markanın yedek parçasının piyasada bulunup bulunmadığını da kontrol edin. Yedek parça konusunda sorun yaşayacağınız markaları tercih etmemeye çalışın.

İhtiyaçlarınızı iyi belirleyin

Evlenmeden önceki evinizde günlük olarak kullandığınız eşyaları gözden geçirin. Sizin için olmazsa olmaz eşyaları tercih edin. Kullanımı pratik olmayan eşyalar evinizde gereksiz yere yer kaplar.

Moda kurbanı olmayın

Eşyalarınızı seçerken modaya göre değil, uzun süreli ihtiyaçlarınıza göre seçimler yapın. Satın aldığınız ürünlerin gerçekten işi yarar olduğundan emin olun.

Renk seçimine dikkat

Artık pek çok marka renkli küçük ev aletleri ve elektronik eşya üretiyor. Evinizde bir renk cümbüşü olsun istemiyorsanız, satın almayı planladığınız eşyaların renklerini de göz önünde bulundurun.

Temizlenmesi kolay olmalı

Beyaz eşyanın temizlenmesi pratik olmalıdır. Kir tutacak girinti ve  çıkıntılarını fazla olmaması, yapımında kullanılan malzemenin kolay temizlenebilir olması   ve özellikle mutfakta kullanılacak beyaz eşyaların yıkanmasının kolay olması gerekmektedir.

Çeyizinizi internetten düzün 

Şehir hayatının hareketli ritmi ve çalışma hayatının zorlukları derken, çeyiz alışverişine de haliyle pek zaman kalmıyor.  Eviniz için aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Mediamarkt.com.tr , binlerce çeşit ürünü ile çeyiz alışverişlerinize ait her şeyi bulabileceğiniz, hızlı, zahmetsiz ve kolay alışveriş imkanı sunuyor. Çeyiziniz için en uygun fiyatlı beyaz eşyaları burayı tıklayarak, satın alabilirsiniz.

Sosyal Medya Oyunları

0

İnternet’in hayatımıza girdiği günden beri düyna hızla küçülüyor, istediğimiz bilgiye, eğlenceye anında erişim imkanı parmaklarımızın ucunda iken, eğlence ihtiyacımız da geçen her gün değişim gösteriyor. Hayatın zorluklarından ve stresinden kurtulmak için sırtımızı dayadığımız oyunlar ise, son bir kaç yıldır tarayıcılarımızın içine kadar girmiş durumda.

Özellikle sosyal medyanın hızla yaygınlaşması ve tanıdığımız insanlar ile bu ortamda birlikte eğlenebilme imkanı, sosyal medya oyunları üzerinden bizleri kucaklamakta. Bundan bir on yıl öncesine kadar kendi istemcilerine ihtiyaç duyan oyunlar, artık Facebook gibi büyük sosyal ağlar sayesinde, bir kaç dakikada emrimize amade oluyor.

Cartoon characters on a globe

Büyük şirketlerinde ilgi gösterdiği bu tür oyunlar, hem oyun firmalarına ciddi miktarda gelir elde ettiriyor, hemde oyunculara eğlenceye hızlıca erişim imkanı sunuyor. Ayrıca günümüz oyuncuları sosyal medya oyunlarını yeni arkadaşlıklar edinmek içinde sıkça kullanıyor. Sosyal medya oyunlarının hızlıca gelişmesi ise, bizlere bir istemci üzerinden oynayabileceğimiz kadar kaliteli yapımları, sadece tarayıcımız üzerinden oynama imkanı sunuyor.

Özellikle yeni nesil oyun motorlarının tarayıcılarda bile çalışabilecek kadar optimize edilmesi, neredeyse konsol kalitesinde grafikleri bizlere başarı ile sunabiliyor. Bunun haricinde yapımcılara sunduğu kolay erişebilirlik özellikleri, insanları sosyal medya üzerinden oynanan oyunlara çekmeyi başarıyor.

Ayrıca sosyal medya üzerinden oynanabilen oyunların bir başka katkısı ise, oyunculara başarılarını hızlıca arkadaşları ile karşılaştırabilme imkanı. Bu sayede kendi tanıdıkları veya arkaşları ile rekabet içerisine giren kullanıcılar, hem oyuna daha fazla adapte oluyor, hemde oyundan hızlıca sıkılmıyor ve heyecanını sürekli taze tutabiliyor.

fd67a207-6eea-4a40-96ca-b6a9e7099120

Şu sıralar oldukça popüler olan Candy Crush, Okey ve bir zamanların efsane oyunu FarmVille gibi oyunlar, sosyal medya oyunlarına gösterilebilecek en başarılı örnekler arasında yer alıyor. Yapımcılarına ciddi paralar kazandıran bu yapımlar, her ne kadar zamanla popüleritesini yitirse de, yeni versiyonları ile tekrardan oyuncuları kendisine çekmeyi başarabiliyor.

Bununla beraber artık bu tip oyunların sadece oyun içerisinde gelir elde etmekten çok, bir reklam aracı haline geldiğini de görmekteyiz. Bunun en büyük sebebi, oyuncuların bu tip oyunlara kolay erişimi ile, gündemde olan büyük filmlerin, programların veya gelişmelerin interaktif bir biçimde kullanıcıya sunulabilmesi. İnsanların sadece reklamları izlemekten sıkıldığı günümüzde, bu sektörün interaktif bir biçimde kullanıcıya ulaşması, hem firmalar, hemde kullanıcılar tarafından memnuniyetle karşılanmakta.

social-gaming-3

Tabiki bu başarının arkasında bu tip oyunların çoklu platform özellikleri de yer alıyor. Örneğin diz üstü bilgisayarımız üzerinden oynadığımız bir oyunu, daha sonra cep telefonumuz ile veya tabletimiz ile oynayabiliyor, bu sayede dilediğimiz ortamda arkadaşlarımız ile rekabet içerisinde kalabiliyoruz. Bu imkan, otobüs, tren, vapur gibi yolculuklar esnasında karşılaştığımız sıkıcı ortamı büyük ölçüde yok ediyor, zamanın daha hızlı geçmesini sağlayarak, sıkıcı ortamları eğlenceli bir hale dönüştürebiliyor.

bakinglifewallitems-1

Şundan emin olabiliriz ki önümüzde 10 yıl içerisinde sosyal medyanın gelişmesi ile paralel olarak, sosyal medya üzerinden oynanan oyunlarda hızla gelişecek ve kullanıcılara çok daha kaliteli ve eğlenceli anlar yaşatmaya devam edecek. Dünyaca ünlü firmalarında desteği ile kendi sektörünü oluşturma potansiyeline sahip olan sosyal medya oyunları, geleceğin en büyük eğlence anlayışlarından biri haline gelmesi işten bile değil.

Teknolojinin ve sosyal medyanın hızla geliştiği günümüzde, kendi kendimize eğlenmekten sıkılmış durumdayız, arkadaşlarımızı ailemiz veya yabancılar, her kim olursa olsun, yalnız oyun oynamak, asla karşımızda gerçek kişilerin olduğunu bilmenin verdiği zevki veremeyecek. Yapay zekanın asla bu tadı veremeyeceğini bilmek de, sosyal medya oyunlarının hızla gelişme göstereceğine en büyük işaret.

iOS 8.X ile Gelen Yenilikler

iOS 8, şimdiye kadar yayınlanmış en büyük iOS  güncellemesi olarak öne çıkıyor. Özellikle son güncelleme olan iOS 8.2, sağlık ve fitness uygulamaları, spor hocanız veya doktorunuz ile direk iletişim halinde olmanızı sağlıyor. Yapılan son güncelleme ile Apple’ın akıllı saati olan Apple Watch ile tam entegrasyon sağlanmış durumda. Çok yakında yapılacak 8.3 güncellemesi ile akıllı sekreter Siri’nin Türkçe desteği de gelmiş olacak. Aynı şekilde gelecek güncelleme ile App Stora’da bulunan ücretiz uygulamaların şifre sormadan indirilmesi mümkün olacak.

iOS 8 ile gelen özelliklerden genel olarak bahsedecek olursak:

iOS 8 ile artık hangi uygulamanın ne oranda kullanıldığını görebiliyoruz. Böylece telefon şarjının hangi uygulama tarafından ne oranda tüketildiğini görerek, önlem alma şansınız oluyor.

  • ios8bu1

– iOS 8’le birlikte, fotoğraf çekmek için kamera uygulamasında zamanlama özelliği kullanılmaya başladı. Seçiminize göre 3 ila 9 saniye süre tanımlayarak fotoğraf çekme seçeneğiniz var.

  • selftimerio8

iOS 8 de silinen fotoğraflar için “ geri dönüşüm kutusu” bulunuyor. Bir fotoğraf silindiğinde “ son silinenler” adımda bir albüme taşınıyor. Daha sonra fotoğraf hakkında fikrinizi değiştirirseniz diye kurtarılmak üzere 30 gün o albümde bekletiliyor.

  • GeriDonusumKutusuios8

-iOS 8 artık uygulama geliştiricilere filtre ve düzenleme araçları oluşturma olanağı sunuyor. Aynı zamanda işletim sisteminde, fotoğrafta pozlamayı,kontrastı,parlaklığı otomatik olarak ayarlayan bir servis çalışıyor. Bütün bu ayarlamalar telefon tarafından geri planda otomatik olarak yapılıyor. Fotoğraf çekildikten sonra ufuk çizgisini düzeltebileceğiniz, kırpma yapabileceğiniz özellikler sunulmakta.

ios8phptpapps8

 


 iPhone 6 plus kullanıcılarına, iOS 8 ile birlikte, cihaz döndürdüğünde ana ekranında aynı şekilde döndürülebildiği bir yenilik sunuluyor.

ios8ekrandondurme

 


-iOS 8 ile e-postalarınızı sürükleyerek silmek mümkün.

-E-posta yazarken, aynı zamanda farklı bir kişiye de e-posta göndermek için öncekini kapatmanıza artık gerek yok. Açık olan bütün e-postaları karuzel şeklinde göstererek istediğinizi seçip öne çıkartarak devam edebiliyorsunuz.

birdenfazlamailios8e

 


-iOS 8 ile lokasyonunuz belli zaman dilimlerinde paylaşabiliyorsunuz. İster bir saatliğine, ister bir gün ya da her zaman aktif edebiliyorsunuz.

ios8lokasyonpaylasma


-iOS 8 de standart olarak gelen kamera uygulaması ile hızlandırılmış veya yavaşlatılmış video çekmek mümkün oluyor.

hızlan_yavas_ios8


– Gelen e-posta, takvim, davetiye, mesaj veya hatırlatmaları ekranın üstündeki uyarılar kısmından anında cevaplamak mümkün oluyor.

notifications


-iOS 8 de apple’ın kendi klavyesini kullanma zorunluluğu yok. Artık farklı klavye uygulamalarını da kullanabiliyorsunuz. Bunlardan en çok kullanılanı Swiftkey.

yeniklavyeios8


 -iOS 8 de home tuşuna iki kez üst üste bastığınızda açtığınız uygulamalar ile birlikte artık son olarak iletişim kurduğunuz kişileri de görebiliyorsunuz.

keypeopleio82


 -iOS 8 ile mesajlaşma uygulamasında bir seferde 3 fotoğraf gönderebiliyorsunuz.

sendpicturesios8


 -Mesajlaşma uygulaması ile tıpkı WhatsApp’ta olduğu gibi sesli mesaj göndermek mümkün.

seslimesajgondermeios8


– iOS 8 ile Safari’ye ilave bir görünüm seçeneği getirilmiş. Mobil sürüm yerine masaüstü site görünümünü sunuluyor.

– Spotlight arama servisi ile anında web’te ya da Wikipedia’da arama yapabiliyorsunuz.

– Aile içi paylaşım ile artık aile üyeleri App Store’dan satın aldıklarını aralarında paylaşabiliyorlar. Bu özellik ile satın alınan müzikleri, filmleri, kitapları ve uygun uygulamaları, fotoğrafları, videoları aile içinde paylaşabiliyorsunuz. Aynı zamanda aile üyeleri ile konum paylaşımı da sağlanabiliyor.

aileicipaylasim


– iOS 8 ile birlikte gelen aktivite izleyicisi uygulaması, kalp atış hızı başta olmak üzere adım sayar ve diğer sağlık ve fitness uygulamaları ile haberleşerek, oldukça kullanışlı bir ekran sunuyor.

aktiviteizlemeios8


 -iOS 8 ile iPhone, iPad ve Mac ortamları birbirlerine daha bağlı hale gelmiş durumda. Örneğin bir e-posta yazmaya bir cihazda başlayıp, sorunsuz şekilde başka bir aygıtta devam edebiliyorsunuz. Bununla birlikte iPhone’a gelen çağrılara Mac yada iPad’den cevap verebiliyor ve aynı zamanda bu aygıtlardan SMS mesajları da gönderebiliyorsunuz.

devamlilikios8

 

iOS 8 yayınlandıktan sonra bazı güncellemeler aldı. Şu an en son sürümü iOS 8.2. Çok yakında iOS 8.3 güncellemesi yayınlanacak.

iOS 8.2 çalıştıran iPhone satın almak için linki takip edebilirsiniz.

Hologram teknolojisi evlere kadar geliyor

0

Bilim-Kurgu dizileri ve filmlerinin vazgeçilmez bir parçası olan hologram teknolojisi yavaş yavaş hayatımıza girmeye başlıyor. Hologramları ben özellikle çocukluk yıllarımda izlediğim Yıldız Savaşları ve Uzay Yolu’ndan hatırlıyorum. Yıldız Savaşları’nın meşhur robotu R2D2, Prenses Leia’nın holografik görüntüsünü Obi Wan Kenobi’ye göstererek yardım çağrısını iletmişti. Bir de 80’li yılların sonlarında yayınlanmaya başlayan Uzay Yolu Yeni Nesil dizisindeki Holodeck vardı. Yine Uzay Yolu’ndaki hologram doktoru da unutmamak lazım…

Hologram fikrinin ortaya çıktığı o günlerden bu yana bu teknolojiyi geliştirmek için uğraşlar harıl harıl devam ediyor. Elbette 1977 yılından bu yana pek çok şey değişti. Bazıları başarılı bazıları başarısız birçok ürün çıktı ortaya. Ama son yıllarda gördüklerimize bakılırsa önümüzdeki yıllarda bu teknoloji evimize hatta cebimize kadar girecek gibi görünüyor.
hologram

Ünlülerin ve politikacıların gözdesi

Ülkemiz de dahil olmak üzere birçok konferansta ve konserlerde hologram teknolojisi başarıyla kullanılıyor. Örneğin 2014 yılında düzenlenen Billboard Müzik Ödüllerinde Michael Jackson, ölümünden tam beş yıl sonra hologram teknolojisi sayesinde sahnelere geri döndü. Oldukça gerçekçi olan şov uzun süre haberlere konu oldu.

Hologram aynı zamanda politikacıların da gözdesi oldu. Vakit darlığı yaşayan politikacılar, henüz iki farklı yerde aynı anda yer almanın yolunu bu teknoloji sayesinde buldular. Birçok politikacı, sanatçı, üst düzey yönetici hologram teknolojisi ile katılarak sunum yapıyor, katılımcıların sorularını cevaplıyorlar.

Hologram teknolojisinin gözde olduğu bir başka alan ise video konferans. Kurumlar için video konferans çözümleri geliştiren Cisco, Teleportec gibi şirketler, hologram teknolojisini gerçeğe dönüştürmek için büyük uğraşlar veriyor.

Elbette hologram teknolojisi sadece bu tarz konferanslar, konserler etkinlikler için geliştirilmiyor. Son kullanıcıların da kullanacağı sistemler üzerinde çalışmalar devam ediyor. Hatta son yıllarda takip ettiğim konferanslarda, teknoloji fuarlarında gördüklerime bakarsam bu teknoloji ceplerimize kadar girecek.  Örneğin şehir dışında öğrenciyseniz, Prenses Leia gibi hologram görüntünüzle ailenizden yardım isteyebileceksiniz. Ne de olsa bankacılık hizmetleri şimdiden akıllı telefonlara girmiş durumda…

Evlere kadar girecek

Şu ana kadar anlattıklarımız genelde ışığın yansıtılmasıyla gerçeğe dönüştürülen holografik nesnelerdi. Biraz da gözlük gibi araçlar kullanılarak oluşturulan hologramlar var. Her ne kadar bunlara sanal gerçeklik desek de aslında filmlerde, dizilerde gördüğümüz fikirlerden çok farkı yok. Örneğin bu gözlüklerle oluşturulan bir ortamda Azınlık Raporu filmindeki gibi bir bilgisayara sahip olmak pek yakında mümkün olacak.

Bu konuda çalışan şirketlerden birisi Microsoft. Microsoft geçtiğimiz aylarda Windows 10’la birlikte HoloLens’i duyurdu. Akıllı bir gözlük olan HoloLens, aslında hologram teknolojisinin biraz farklı yorumlanmış bir versiyonu. HoloLens’i taktığınızda etrafınızda hologram nesneler oluşuyor ve siz bu nesnelerle etkileşim kurabiliyor ya da holografik bir ortama girebiliyor, burada gezebiliyorsunuz.

HoloLens’in üzerinde çeşitli sensörler bulunuyor. Bu sensörler sayesinde nereye baktığınız, kafanızı nereye çevirdiğiniz, hareketleriniz her şey takip ediliyor. Böylece gözlük camına yansıtılan holografik nesneleri rahatlıkla kullanabiliyor ve etkileşim kurabiliyorsunuz.

HoloLens’in en önemli özelliği ise takılıyken dahi etrafı görmeye devam etmeniz. Yani holografik nesneler doğal ortamınızda yaratılıyor. Örneğin TV izlemek isterseniz, bu nesne duvara yansıtılıyor. Kafanızı çevirdiğinizde TV nesnesi aynı yerde kalmaya devam ediyor. Yani anneniz, babanız, eşiniz ya da çocuğunuz size seslendiğinde kafanızı çevirdiğinizde TV nesnesi yerinde kalıyor, konuştuğunuz kişinin üzerine yansımıyor. HoloLens ayrıca bilgisayar ekranı, telefon ekranı ya da tablet ekranını tanıyabiliyor. Nesneleri bunların üzerine yansıtmıyor.

Şu an HoloLens geliştirilme aşamasında, ama Windows 10’la birlikte ticari olarak piyasada olması planlanıyor. Şu an çeşitli geliştiriciler HoloLens ile kullanılmak üzere oyunlar ve yazılımlar geliştirmeye devam ediyorlar. 29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan Microsoft Build Developer Konferansında HoloLens ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye ulaşacak gibi gözüküyoruz. Şu an için yazdıklarımız sadece duyduklarımız ve Microsoft’un verdiği bilgiler ile yayınladığı videolara dayanıyor.

hologram_3

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik üzerinde diğer şirketler de çalışmalarına devam ediyor. Fakat bunları Microsoft’un teknolojisinden biraz da olsa ayrıldıkları için (Örneğin diğer cihazları taktığınızda gerçek dünyadan tamamen soyutlanıyorsunuz) yer vermedim. İleride HTC Vive, Samsung Gear VR gibi cihazlarla ilgili ayrıntılara burada yer vereceğim. Açıkçası bunları çok yakında denemeyi umuyorum.

Amerika ve Türkiye arasında mekik dokuyan girişimci bilim adamı Veysel Berk

0

Amerika’da hangi üniversitede hangi alanda çalışıyorsun? Okuyucularımıza biraz bilgi verir misin?

Kabataş Erkek Lisesi mezunuyum. 97’de Boğaziçi Üniversitesine girdim, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümüne. Aynı zamanda fizik bölümünde de okudum. 2000 yılında başkan Clinton döneminde İnsan Geni Projesi’nin yapıldığı enstitüye, MIT (Massachusetts Institute of Technology) ‘ye bilimsel çalışmalar yapmak için gittim. Buradaki çalışmalar iyi gidince, University of California Berkeley’de doktora programına davet edildim. Doktora programı da iyi geçince, Amerikan Enerji Bakanı aynı zamanda Nobel ödüllü bir fizikçi olan Steven Chu laboratuvarında ortak çalışma yapmak için davet etti beni.

VEYSEL BERK2

Enerji Bakanı Steven Chu ile birlikte bir özel bir mikroskop ürettik. Bu mikroskop normal bildiğimiz gün ışığını kullanıyor, fakat elektron mikroskobu kalitesinde görüntü alabiliyor. Yani metrenin milyarda biri çözünürlükte görüntü elde ediyoruz, ama elektron mikroskobu gibi canlıları öldürmeden, bu yüzden canlı canlı kanserli hücreleri takip edebildik.

Kronik hastalıklara sebep olan mikropları BBG evleri gibi izledik aslında. (Gülüyor) Vücudumuzda nasıl evler, şehirler, yollar yaptıklarını gördük ilk defa dünyada, şehirlerin etrafını kaleler ile çeviriyorlar aynı insanlar gibi. Kaleleri sayesinde kendilerini koruyorlar bu yüzden 30-40 yıl vücudumuzda kalabiliyorlar, bu yüzden kronik hastalık diyoruz zaten. Hedefimiz bunların kalelerini parçalayıp kronik hastalıkları tedavi etmekti. Bu yolda ciddi ilerlemeler kaydettik bu mikroskop ile. Bu çalışmalar 2013 yılında Science dergisinde yayınlandı. Aynı yıl Silikon Vadisi’nde kurduğumuz bilişim ve teknoloji şirketi Wallit’e iki hafta gibi kısa bir sürede 1 Milyon doların üzerinde yatırım aldık. Yatırımcıları arasında HP’nin başkan yardımcısı, OpenTable’in başkanı, PocketGems CEO’su, YouTube yönetim kurulu üyeleri gibi meşhur isimler ve venture capital şirketleri var.

Türkiye’de seni evebirilazim.com ve Çaycı ile tanıyoruz. Bu iki proje hakkında kısaca bilgi verir misin?

Hem bilim dünyasında hem de Silikon Vadisi’nde yaptığımız çalışmalar heyecan vericiydi. Fakat geçen yaz annem ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Hem ailemle biraz vakit geçirmek hem de ülkemde yeni bir şeyler yapabiliriz düşüncesiyle Türkiye’ye geldim. 14 yıl San Francisco’da yaşadıktan sonra birkaç ay önce büyük bir özlem ile Türkiye’ye geldim. Hem ofisi hem de evi temizletmek için iki hafta telefonlarda uğraştım, şirketlerle görüştüm. Yok şu anlaşmaları imzalayacaksınız, uzun süreli taahhüt edeceksiniz, tam gün de gelsek iki saat de gelsek aynı ücreti alırız. “Yok yahu!” dedim adamlara… Fiyatlarda acayip uçuk ve yüksek. Ofisteki arkadaşlara sordum: “Siz nasıl temizlikçi buluyorsunuz?”. Baktım onlarda da aynı problem, eş dost tanıdık soruyorlar. Bazen temizlikçi geliyor bazen gelmiyor, sıkıntılı. Etrafımdaki diğer insanlara sordum, herkesin problemi aynı.

Yakında, hemen gelebilecek, pratik, referanslı ve güvenilir temizlikçi bulmak çok zor. Bu sorunu çözmek için Eve Biri Lazım dedik ve yola koyulduk. Türkiye’nin en iyi mühendisleri, beyinleri, temizlikçileri kafa kafaya verdik ve 3 hafta gibi kısa bir sürede hizmete başladık. 6 ay gibi kısa bir sürede binlerce evi temizledik. 40 binin üzerinde üyemiz var. Çok hızlı büyümeye devam ediyoruz. Çok yakında iOS ve Android uygulamalarımızı da çıkaracağız, ilk defa buradan duyuralım bunu.

Çaycı’ya gelince, hikâye biraz ilginç. Türkiye’ye döndükten sonra bir gün nerede güzel bir çay içebilirim diye kendime sordum. Baktım ki bir cevap bulamıyorum. Kahve nerede içerim diye sorunca oysa bir suru alternatif var oysa biz çay milletiyiz. Her gün Türkiye’de 250 Milyon bardak çay içiliyor. En yakin rakibimiz İngiltere ve Çin’den bile kişi başına 3 kat daha fazla çay tüketiyoruz ama bir markamız yok. Her seferinde, 15 dakika da bir taze çay demleyen, her demleme de aynı lezzette, berraklıkta, kokuda, şu alıştığımız doğu Karadeniz çayını servis eden bir yer olsa dedim. Aklıma o an Çaycı geldi. Oturduk arkadaşlar ile birlikte hemen çalışmalarına başladık. İnsanların hemen hemen hepsi çay 1TL olsun dedi. Biz de açılışta bir pankart açtık, “Trump kararını verdi. Çay 1TL, başka bir arzunuz?”. O günden sonra hiçbir reklam yapmadan her gün binlerce insanın girdiği bir mağaza oldu. Hedefimiz bu yıl içerisinde 15 yeni mağaza daha açmak.

Farklı fikirleri hayata geçiren biri olarak bir rüyanın gerçeğe dönüşmesi için gerekenler nedir?

Kararlılık ve çok çalışmak olmazsa olmaz. Biraz klasik oldu ama doğru. Bunlar başarılı olmak için yeterli değil ama sanırım genel de bir yanlış anlama var. Çok çalışırsam başarılı olurum diye bir beklenti var. Böyle bir beklentiye girmemek lazım. Başarılı olmak için birçok faktör var ve çok çalışmak bunlardan sadece birisi.

Ama bana göre daha önemli bir nokta var o da başlamak. Çok fazla düşünmeden, aylarca plan yapmadan. Evet bu iş olur, böyle bir şeye ihtiyaç var ve bu ihtiyacı ben çözersem insanlar bu çözüme para verirler dediğin an, işe başlamak lazım. Plan strateji yerine iş üzerinde yol almak daha önemli. Hatalar muhakkak yapılacak ama yol üzerinde bunlar düzeltilir. Başarı da zaten böyle geliyor, iş iş yaparken öğrenilir, planlar ve hesaplar ile değil.

Veysel Berk 1

Girişimcilik konusunda edindiğin en büyük deneyim ne oldu?

Hata yapmak. Hata yapmak o kadar büyük bir nimetmiş ki neden insanlara hata yapmayın diye eğitim verirler, hata yapanlara kızarlar? Startup demek bilinmeyen bir yolda ilerlemek demek, elinizde neredeyse hiçbir veri yok. Bu şartlarda hedefi bulmanın en hızlı yolu deneme yanılmadır. Yani ne kadar çok ve hızlı hata yaparsanız, o kadar hızlı doğru yolu bulursunuz. Yeterince hata yapmıyorsanız işinizde demek ki gerektiği kadar hızlı ilerlemiyorsunuz. Sonuç olarak tek cümle ile özetlemek gerekirse, yeni girişiminizde “hata yapmıyorsanız hata yapıyorsunuz”.

Bilimin içinde bir insan olarak teknolojik ürünleri, telefon, tablet, fotoğraf makinesi, televizyon gibi bizim mağazalarda gördüğümüz ürünler hakkında ne düşünüyorsun?

Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Ama teknoloji dünyasında da moda gibi bazen geriye dönüşler var. Yıllarca telefonları ufaltmak için uğraştık, şimdi bakıyorsunuz büyük ekranlı telefonlar daha çok rağbet görüyor. Kullanıcı deneyimi insanlar için en önemli nokta oldu. Ben şahsen her şeyi yapabilen aletlere çok sıcak bakmıyorum artik. Mesela hem tablet hem bilgisayar diye alınan ürünler ne bilgisayar özellikleri ne de tablet özellikleri sizi memnun ediyor. Karaktersiz ürünlerden uzak durmak lazım, ben öyle yapıyorum. İyi bir tabletim var, iyi bir e-book, iyi bir telefon, iyi bir fotoğraf makinem ve iyi bir bilgisayarım var. İnsanlar hep yaa bir alet olsa hepsinin şarjı, ağırlığı taşıması ile uğraşmasam diyor. Ama gerçekte böyle olmuyor. Kitap okurken beklentimiz ile tablet de video izlerken beklentilerimiz çok farklı.

Şimdi iyi bir akıllı saat bekliyorum. Birçok akıllı saati denedim, henüz devamlı kullanabileceğim bir model bulamadım. Akilli saatler telefon kullanım alışkanlıklarımızı da değiştirecek. Eskisi gibi her dakika acaba bir uyarı var mı diye elimizi cebimize götürmeyeceğiz.

Araba teknolojileri ise yıllardır çok yavaş ilerliyor, biraz psikolojik bir bariyer var aslında ilerlemenin önünde engel olarak. Ama yavaş yavaş bu da yıkılmaya başladı. Mesela Türkiye’ye henüz gelmedi ama Tesla bu konuda çok başarılı bir startup. Teknolojiyi sonuna kadar kullanıyorlar araçlarında. En son insansız sürüş modülünü de tanıttılar. Ben çok başarılı buluyorum Tesla’nın calışmalarını. Tesla öyle inanılmaz teknolojiler kullanıyor ki bana göre bir araç galerisi yerine Media Markt gibi mağazalarda satılması gerekiyor. (Gülüyor)