Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1949

    Tüm PC oyunları Xbox One’a mı geliyor?

    0

    Xbox-One1

    Oyun dünyasının fenomen aygıtlarından Xbox One, tanıtıldığı günden itibaren büyük ilgi ile karşılandı. Amansız rakibi Sony PlayStation 4 ile yakın tarihlerde satışa sunulan oyun konsolu, yapımcılar için en önemli platformlardan biri olarak sahnedeydi. Ancak Xbox One tarafındaki oyunlar, PC tarafındakilerle kıyaslanmayacak kadar düşük bir sayı ile gamer’ların karşısına çıkıyor ve aradaki makas pek de kapanacak gibi görünmüyordu ki ilginç bir açıklama geldi.

    Microsoft Xbox One’ın başındaki isim Phil Spencer, bir soru üzerine Xbox One platformunda PC oyunlarının çalıştırılabileceği yapı üzerinde çalışıldığını ifade etti. Spencer; Xbox One için klavye ve mouse geliştirileceğinin resmiyet kazanmasının da bununla ilgili olduğuna işaret etti.

    Görünen o ki Xbox One platformunda henüz herhang bir bilginin söz konusu olmadığı bir tarihten itibaren PC oyunları oynanabilecek. Bu alanda oldukça hummalı olduğu hakkında şüpheye yer bırakmayacak şekilde yazılımsal bir çalışma gerekli…

    total-war

     

    PC platformu oyunlarından Shogun 2: Total War…

    En nihayetinde ise gelecek dönemde Xbox One platformunun bir tür PC oyunları arenasına dönüşmesi olası görünüyor. Bunun için klavye ve mouse gibi çeşitli aksesurlarında geldiği düşünüldüğünde Microsoft’un yeni atılımlara hazırlandığı net bir biçimde görülüyor.

    Oyun severler için ise örneğin PC platformunda bayıldıkları bir oyunun, önümüzdeki süreçte evlerinin salonunda büyük bir ekran ve ses sistemi ile oynanabilecek olması büyük bir şans olarak yorumlanabilir. Öte yandan Xbox One’ın karşısındaki güçlü ‘konsol’ Sony PlayStaton 4’e yönelik de benzer şekilde adımlar atılabilir mi? Bu soru şimdiden merak uyandırmaya başladı bile. Oyun dünyasına ilişkin gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Elektriksiz buzdolabı La Denise ile tanışın

    la-denise

    Buzdolapları günümüzde her evin olmazsa olmazı durumunda. Çeşitli boyutlardaki buzdolapları, bu sayede bir evin ya da iş yerinin ihtiyaçlarını muhafaza ediyorlar. Soğuk içecekler ya da sebze, meyve, kahvaltılıklar… Buzdolabı hayatın anlamlarından biri adeta. Ancak çeşitli fikirlere de ilham verdikleri bir gerçek. Örneğin tezgah üzeri için tasarlanmış ve elektriğe ihtiyaç duymayan La Denise…

    Herhangi bir soğutma sistemine ihtiyaç duymayan La Denise, küçük boyutları ile mutfak tezgahının ya da herhangi bir köşesinde konumlandırılan, pek fazla yer kaplamayan bir fikir.

    la denise

    Evin doğal görünümüne, ahşap tasarımı ile artı değer katan La Denise, bir tür kap olarak da tanımlanabilir. Üzerine meyve, sebze ya da içecekleri koyuyorsunuz ve uzun süre soğuk halde kalabiliyor. Bunun için yüzeyinde kum içinde su bulunuyor ve da geleneksel yöntemlerle çeşitli yiyeceklerin taze kalmasını sağlıyor.

    Teknolojiden ziyade geçmişteki yöntemlere dayalı bu fikrin, temel aldığı nokta ise şık tasarım ve doğal yaşam. Ancak fiyatı hiç de ucuz değil; iki çekmeceli modelin fiyatı 400 dolar. Üzerine sebze ya da içeceklerin konulabildiği ve üzeri açık olan modelin fiyatı ise 230 dolar olarak belirlenmiş. Havuç ya da prasayla arası iyi olan kimseler için keyifli bir mutfak aksesuarı bile olabilir.

    Google Çeviri ile dünyayı Türkçe görün

    Google_Aninda_Turkce_Gorsel_Ceviri

    Yeni güncellemesi ile birlikte Google Çeviri uygulamasında artık yazılı metinler cep telefonu ekranında anında Türkçe olarak görüntülenebiliyor. Peki bu özellik nasıl kullanılıyor? Ayrıntılarında neler var? İşte yanıtlar…

    Çevrilmek istenen yazılı metne telefon kamerasını doğrultarak anında Türkçe olarak görüntülemeye imkan tanıyan Google Çeviri uygulamasını kullanmak için internet veya mobil şebeke bağlantısı da gerekmiyor.

    Desteklenen dillerin sayısı son güncellemeyle 7’den 27’ye çıkan uygulama ile artık dilediğimiz metnin görsel çevirisine Türkçe olarak da erişmek mümkün hale geliyor.

    Nasıl kullanılır?

    Google Çeviri uygulamasına gidip, İngilizcenin yanı sıra çeviri yapmak istediğiniz dili seçip kamera düğmesine basın. Her bir dil için (yaklaşık 2 MB boyutunda) küçük bir dil paketi yüklemeniz istenecek.

    Ekran Resmi 2015-07-30 11.55.24

    Öte yandan Google, konuyla ilgili olarak kendi blog sitesi üzerinden şu açıklamada bulundu:

    “…Bugünkü güncellemelerin yanı sıra çevirilerin kalitesini artırmak ve yeni diller eklemek için her gün çalışıyoruz. Bundan bir yıl önce dünyanın dört bir yanındaki birden fazla dil bilen insanların çeviri ve düzeltmelerini sunabileceği bir platform olan Google Çeviri Topluluğu’nu (Google Translate Community) duyurduk. Dil tutkunu milyonlarca kişinin katılımı sayesinde –ki şu ana kadar 100 milyondan fazla kelimeye ulaşıldı- 90’dan fazla dil çiftindeki çevirileri güncelledik ve topluluğumuz büyüdükçe daha da fazlasını güncellemeyi planlıyoruz.

    Daha yapacağımız çok iş var: İnternetteki içeriğin yarıdan fazlası İngilizce ama İngilizce konuşanların oranı yalnızca %20 civarında. Bugünkü güncellemelerin birkaç dil engelini daha ortadan kaldırarak daha iyi iletişim kurmamıza ve ihtiyaç duyduğunuz bilgiye ulaşmamıza katkı sağlayacağına inanıyoruz.”

    Uzay teknolojileriyle gelişen tekstil dünyası

    Son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz bir terim “giyilebilir teknoloji”. Bunu duyduğumuz anda gözümüzün önüne lazerli, mikro çipli, gelişmiş teknolojik aygıtlar geliyor. Oysaki giydiğimiz kıyafetlerin içinde de teknolojiden büyük oranda yararlanıldığını çoğu zaman unutuyoruz. Giyilebilir teknoloji akıllı saat gibi kolumuza taktığımız cihazlar kadar halihazırda üzerimize giydiğimiz tekstil ürünlerini de kapsayan çok daha geniş bir konu aslında.

    Teknolojinin tekstil dünyasını nasıl değiştirdiğini görmek için on sene önce üretilmiş mont ve kabanlara bakmanız yeterli. Eskiden birkaç kilo ağırlığında olan bu ürünler günümüzde gramlarla ölçülüyor. Giysilerin bu radikal gelişiminde dolaylı ve direkt katkısı olan kurum ise hiç şüphesiz NASA. Uzay araştırmaları kapsamında astronotların ekstrem koşullarda daha güvende olmasını sağlamak için giysi teknolojileri sürekli olarak geliştiriliyor. Yeni uygulama alanlarından biri de Nanoseramik Filtre. Nanofiberlerden oluşan bu özellik, kumaşı bir saç telinin 250000’de biri inceliğine getiriyor. Bu ince ve iç içe geçmiş yapı, bakteri oluşumunu engelleyip ısı değişimlerine karşı astronotlara ek koruma sağlıyor.

    Kağıt inceliğinde, 150 gram ve neredeyse kurşun geçirmez Little Wing!
    Kağıt inceliğinde, 150 gram ve neredeyse kurşun geçirmez Little Wing!30

    Yukarıdaki örnek biraz uç olabilir. Doğal olarak satın alacağımız giysinin havalı olması için uzaya çıkacak kadar sabırlı değiliz. Hanesbrands isimli firma Aerogel ismini verdiği yeni bir jel yapısını giysilerinde kullanarak dağcıları gözü kapalı şekilde Everest’e göndermeyi başardı. Havanın %90’ı yoğunluğunda olan Aerogel’den üretilen giyse sadece 3 milimetre kalınlığında. Yani kelimenin gerçek anlamıyla neredeyse sadece hava giyiyorsunuz! Benzer bir yenilik de Token Hu markasından geldi. Onlar da kağıt inceliğinde bir ayakkabı yaptı. Ancak ayakkabıyı kesmek ya da delmek için bir tanka ihtiyacınız olabilir! Light Wing ismindeki bu ayakkabılar 70 dolara satılıyor. Kağıt inceliğinde olduğu için üzerine istediğiniz deseni çizebiliyorsunuz. Kullanılan malzeme duvar mantolama sistemlerinden, uçak yapımına kadar farklı uygulama alanlarına sahip. İleride gerçek bir Süper Kahraman göreceksek, sanırız kostümü çelik zırh yerine bu tarz ince bir dokudan oluşacak.

    Her koşulda giyebileceğiniz Thermoball
    Her koşulda giyebileceğiniz Thermoball

    Piyasada karşımıza çıkan ve son yıllarda esnek kullanımı ve tasarımlarıyla beğeni toplayan outdoor ürünleri de teknolojiden faydalanıyor. The North Face’in popüler ürünü Thermoball “Her yerde tek bir ceket yeterli” sloganı ile satılıyor. Ürünün sentetik malzemesi sıcaklık, çok yönlülük ve sıkıştırılabilirlik kombinasyonu yönünden zirve niteliğinde. Sentetik malzeme ısı küçük ceplere hapsediliyor ve ortaya 600 kaz tüyüne eşit sıcaklık çıkıyor. Canlı ve çarpıcı renklerle sadece outdoor değil moda düşkünlerini de kalbinden vuran bir ürün Thermoball.

    The North Face'in Red Dot ödülü kazanan ürünü Fuse Form
    The North Face’in Red Dot ödülü kazanan ürünü Fuse Form

    Son olarak The North Face’in 60. yılını kutlayan Red Dot ödülünü kazanan Fuse Form teknolojisine bakalım. Bir dağ ceketi olarak tasarlanan Fuse Form ebat olarak hayli mütevazı fakat işlevsel olarak rakipsiz. Patentli HyVent Alfa kumaş kullanılarak geliştirilen Fuse Form daha hafif, daha sağlam olmayı başarıyor. Aşınma direncinin yüksek olması ürünün rengine, tasarımına zarar vermiyor. Ürünün dikişsiz olarak geliştirilmesi onu yağmur ve kar tozuna karşı da korumalı hale getiriyor. Daha önce hiç dikişsiz bir ürün görmediyseniz yekpare tasarım sizi şaşırtacaktır. Genellikle bu tarz ürünler önceki yıllarda sizi Eskimo gibi gösterirken artık şehirde de rahatlıkla gezebiliyorsunuz.
    Görüldüğü gibi uzay teknolojileri her alanda değişime neden oluyor. Ancak her nedense tekstil alanı bu gelişimden en az yararlanan alanlardan biriydi. Artık üreticiler daha hafif, daha güçlü ve daha şık ürünler üretmek için en az NASA kadar çalışıp bu tabuyu yıkmak istiyorlar. Diğer taraftan maliyetleri düşük tutmak da işin bir diğer boyutu. Bu da tüketici alışkanlıklarıyla doğru orantılı bir şekilde tekstil dünyasındaki evrimi etkileyecek. Sadece marka olduğu için pamuktan üretilmiş bir tişörte yüksek bir meblağ ödemek mi yoksa ömür boyu giyebileceğiniz ürüne para harcamak mı?

    Siz de üzerinizde biraz teknoloji bulundurmak istiyorsanız burayı ziyaret etmeyi unutmayın.

     

    Yüz tanıma teknolojileri hayatımızın içinde

    0

    Yıllar önce Tom Cruise’ın Azınlık Raporu (Minority Report) filmini izlediğimde filmdeki o zamanki dönemde daha yeni yeni konuşulmaya başlanan yüz tanıma teknolojilerinin bir gün bu noktaya geleceğini aklımdan geçirmiştim. Gerçekten de şu an yüz tanıma teknolojileri başta emniyet güçleri olmak üzere kamuda ve pazarlama ya da diğer amaçlarla kullanılmaya başlandı. Çok yakında bu kullanım çok daha artacak. Birçok insan farkında olmasa da sosyal medya dünyasında yüz tanıma teknolojileri tarafından rahatlıkla kullanılabilecek özelliklere sahip fotoğraflarını paylaşıyor, paylaşmaya devam ediyor. Facebook’a baktığımda birçok kişinin vesikalık fotoğrafını profil resmi olarak kullandığını görüyorum.

    woman eye with laser correction frame

    Kullanım alanları artıyor

    Şu anda pasaport ya da vize alırken sizden biyometrik fotoğrafınız isteniyor. Elbette bunun nedeni bu fotoğraflarda yakışıklı ya da güzel çıkmanız değil, amaç sizi yüzünüzden tanımak. Statlarda, havaalanlarında, hatta yollarda bile bu teknolojiye sahip emniyet güçleri sizi tanıyabiliyor. Azınlık Raporu filminde de hatırlarsanız her yerde insanları yüzlerinden tanıyan sensörler vardı ve Tom Cruise tanınmamak için göz nakli yaptırıyordu. Emniyet güçleri bu teknolojileri yasal çerçeveler içerisinde kullanıyor. Bir de işin pazarlama tarafı var. Pazarlama ya da satış amaçlı yüz tanıma teknolojisi kullanan uygulamalar ve pazarlama araçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

    Örneğin mağazalarda kullanılan bir uygulama yüz tanıma teknolojilerini kullanarak sizi tanıyor ve hangi ürünlere baktığınızı, hangilerini satın aldığınızı, ne kadar para harcadığınızı veritabanına kaydederek bir daha o mağazaya geldiğinizde satış temsilcilerinin alışveriş yapmayan müşterilerle ilgilenmesi yerine daha çok alışveriş yapan müşterilerle ilgilenmesini sağlıyor. Böylelikle satışların artması sağlanıyor. Mağazalarda kullanılan bir diğer uygulama ise hırsızlara yönelik. Daha önce mağazalardan hırsızlık yapmış kişilerin yüzlerinden oluşan bir veritabanı bulunuyor. Bu kişiler bir mağazaya girdiğinde güvenlik anında uyarılıyor ve böylelikle hırsızlıkların önüne geçilmeye çalışılıyor. Bazı bankalar da yüz tanıma teknolojilerini dolandırıcılığı önlemek için kullanıyor. Hesap açtırırken sizden fotoğraf alınıyor. Birisi sahte kimlikle sizin adınıza işlem yapmaya kalkıştığında yüz tanıma teknolojisi sayesinde bu kişinin siz olmadığınız anlaşılıyor ve dolandırıcılık ortaya çıkarılabiliyor.

    Yüz tanıma teknolojilerinin en iyi kullanıldığı yerlerden birisi ise kumarhaneler. Yüz tanıma teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması konusunda oldukça yüksek meblağlar harcıyor kumarhaneler. Hatta söylenenlere göre Las Vegas’taki kumarhanelerin oldukça geniş bir yüz tanıma veritabanları olduğu söylentiler arasında yer alıyor. Bu veritabanında olmak için buralara gitmeniz, bu otellerde kalmanız gerekmiyor. Biraz önce bahsettiğimiz gibi herhangi bir sosyal medya uygulaması üzerinde sizin ya da arkadaşlarınızın paylaştığı bir fotoğrafta etiketlenmeniz ve bunun herkese açık olması bu veritabanlarına girmeniz için yeterli. Yani dünyanın herhangi bir yerinde bir uygulamada şu an sizin yüzünüz tanınmaya hazır bir şekilde birçok bilginizle birlikte bekliyor olabilir.

    Yüz tanıma uygulamalarından birisi NameTag. Google Glass için geliştirilen bu uygulama ile bir kişinin fotoğrafını ya da videosunu çektiğinizde sosyal medyada ve internette arama yaparak bu kişinin bilgilerine ulaşabilmenizi sağlıyor. Sitesinde uygulamanın nasıl çalıştığını gösteren bir video da bulunuyor. Google Glass gibi cihazlar için bu tarz uygulamalar sosyal medya paylaşımlarıyla doğru orantılı artacak gibi gözüküyor.

    Yüzünüz her yerde…

    Yüz tanıma teknolojilerini kullanan bir diğer uygulama ise Churchix. Bu uygulama etkinlilerde, partilerde ya da spor salonu gibi üyelik gerektiren yerlerde kullanılıyor. Referans olarak üye olurken verdiğiniz fotoğraflar kullanılabiliyor.

    Bu tarz örnekleri artırmak oldukça kolay. Yüz tanıma iyi işler için kullanılabileceği gibi kötü amaçlar için de kullanılabilecek bir teknoloji. TC kimlik numaranız, doğum yeriniz, tarihiniz hatta okuduğunuz okullar gibi bilgileri paylaşmayın söylemine artık yüzünüzü her yerde paylaşmayın söylemini de eklemek gerekiyor sanırım…

     

     

     

     

     

    Spigen, Samsung Galaxy Note 5 kılıflarını duyurdu

    0

    note-5Koreli telefon aksesuarı markası Spigen, Samsung’un yakın zamanda tanıtılması beklenen akıllı telefon modeli Galaxy Note 5 uyumlu şeffaf cam koruyucusu ve kılıflarını kendi web sitesi üzerinden duyurdu.

    Söz konusu Galaxy Note 5 kılıfları, böylelikle daha tanıtılmayan bir modelin tasarımsal olarak ortaya çıkmasını sağladı. Spigen, bu konuda önemli bir kaynak olarak biliniyor. Daha önce de yine Note serisi modellerden LG G4’e kadar çok sayıda popüler akıllı telefon, tanıtımlarından önce Spigen tarafından duyurulan aksesuarlarla birlikte günyüzüne çıkmıştı.

    Kılıf modelleri ile açığa çıkan Note 5’in ön yüzü, arka kısmı ve genel olarak inceliğin ön planda olduğu yan yüzeyler dikkat çekiyor. Üründe ön kısımda ekranın alt kısmında fiziksel buton, üstünde Samsung logosu var. Kenarlarında yuvarlatılmış geçişlerle devam eden üründe arka yüzde ise dışa doğru açılan kamera ve yanında flaş mekanizması görülüyor. Dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise arka yüzdeki kaplamanın Note 4 modelindeki 3 boyut hissi uyandıran noktalı deri tasarım yerine piyano black adını alan parlak siyah ve beyaz renklerle gelmesi. Samsung, deri arka kapağa son veriyor olabilir…

    spigen-note-5Samsung’un akıllı telefonunda yanlardaki fiziksel ses-açma kontrolleri ve tuş kilidi butonunun çıkıntı halinde olduğu da gözlerden kaçmıyor. Samsung Galaxy Note 5 tasarımı, daha ince oluşu ve arka yüzü ile önceki model tasarımından önemli ölçüde ayrışıyor. Öte yandan donanım tabanındaki özelliklerinin henüz net bir şekilde bilinmediğini belirtelim. Samsung, Note 5’i 13 Ağustos 2015 tarihinde ‘Unpacked’ adlı geleneksel etkinliğinde lanse edecek.

    Facebook ‘profil etiketleri’ özelliğini test ediyor

    Smartphone-Facebook-Shutterstock-800x430

    1 milyar 500 milyona yaklaşan kullanıcı sayısı ile dünya genelindeki en önemli sosyal ağ konumunda yer alan Facebook, 2015 yılında çok sayıda geliştirmeye imza attı. Şirketin durmaksızın geliştirilen arayüzü ve yapı taşları üzerinde çeşitli eklemeler yapılmaya devam ediliyor. Elde edilen yeni bilgiler ise sosyal medya platformunun profil etiketleri olarak adlandırılan bir özellik üzerinde çalıştığına işaret ediyor.

    Profil etiketi özelliği, aslında çok yeni ve duyulmamış bir özellik değil. Hatta tanınmış iş odaklı sosyal medya platformlarından LinkedIn, bu özelliği ‘yetenek ve ilgi alanları’ bölümünde kullanıyor. Temelde kullanıcı profillerinde etiketlerin (örneğin; #teknoloji) yer almasına dayalı özellik, Twitter’daki hashtag’lerden ilham alıyor.

    Facebook’un ise profil etiketleri özelliğini kendisine entegre ederek ‘arama’ özelliğini daha aktif bir hale getirmeyi planladığı görülüyor. Kullanıcıların arama kutucuğuna diledikleri etiketleri yazarak, ilgili hesaplara ulaşmasının hedef alındığı gözlerden kaçmıyor.

    Ekran_Resmi_2015-07-29_13_50_52

    Facebook adına kullanıcıların, site içinde daha fazla vakit geçirmeleri gibi etmenler büyük önem taşıyor. Kullanıcının aradığı herhangi bir şeyi kolaylıkla bulabileceği yapının oluşturulması için sürekli olarak geliştirilen platformun bazı özellikleri ise başka ağlardan kendisine entegre ettiği biliniyor.

    Daha önce Twitter’daki hashtag (#) özelliğini, neredeyse aynı şekilde kullanıcılarına sunan Facebook, bu alanda pek de dikkat çekememişti. Yeni özellik, temelde hashtag’e benzer özellikler sergiliyor ancak kullanıcıların bu kez içeriğe değil ilgilendiği hesaba erişimi baz alınıyor. Test aşamasında olduğu kaydedilen özelliğin kısa süre içinde kullanıma sunulması bekleniyor.

    Samsung bu kez de ‘kapaklı’ telefon tanıttı

    0

    Samsung-Galaxy-Folder-Image-1

    Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan kapaklı telefonlara yeni bir model eklendi: Samsung Galaxy Folder. Güney Kore menşeili teknoloji şirketinin geliştirdiği yeni kapaklı telefon, Android işletim sisteminin yazılım tarafında yer aldığı az sayıdaki kapaklı cihazdan biri.

    Galaxy Folder, 90’ların sonunda ve 2000’lerin başında oldukça yaygın olan kapalı telefonları anımsatan hoş bir tasarımla geliyor. Üründe baz alınan nokta daha çok orta yaşlı kimselerin güvenle kullanabileceği bir modelin sunulması. Öte yandan eski tip telefonlardaki yön tuşlarına ek olarak bu cihazda ekran da kullanılabiliyor; 3.8 inçlik pek de küçük olmayan bir dokunmatik ekrana sahip olan akıllı telefonda 8 GB dahili depolama alanına ek olarak 128 GB’a kadar microSD desteği de var.

    kapakli-akilli-telefon-samsung-galaxy-folder-1660550

    Arka kapağının ana gövdeden çıkma özelliği sayesinde yerinden çıkarılabilen 1800 mAh bataryası ile uzun bir kullanım süresi vaat eden modelin, ayrıca 8 megapiksel gibi fiyat skalası söz konusu olduğunda oldukça yeterli bir arka kamerası bulunuyor. Cihazda ayrıca görüntülü görüşmeler ve selfie için 2 megapiksellik ön kamera da teknoloji özellikleri arasında konumlanıyor.

    İlk etapta Kore’de 255 dolar fiyat etiketi üzerinden satışlarına başlanan Samsung Galaxy Folder’a dair Türkiye pazarında da satışa sunulması yönünde güçlü bir beklenti hakim. Modelin olası fiyatı hakkında ise herhangi bir ipucu, 29 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla bulunmuyor. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Lenovo S90 32 GB akıllı telefon ürün incelemesi

    0

    https://www.youtube.com/playlist?list=PL9T3Gl6NHE1Y4bBl-cA8iBE76uGbvH9LP

    Nokia OZO ile tanışın

    Nokia, 360 derecelik videolar için geliştirilen ve üzerinden sekiz adet kamera bulunan OZO adlı aygıtını, ABD’nin Los Angeles şehrinde gerçekleştirdiği etkinlik ile tanıttı. Mekansal sesi 3D görüntü ile birlikte alan bu kamera gerçek zamanlı görüntü izlenebilme özelliği ile dikkat çekiyor.

    Finlandiyalı teknoloji şirketi, geliştirdiği aynı anda çekim gerçekleştiren ve bu sayede 360 derecelik görüntülere olanak tanıyan yeni aygıtında son kullanıcıdan ziyade profesyonelleri hedefliyor. GoPro gibi güçlü rakiplere de alternatif olması muhtemel OZO, aynı zamanda sanal gerçeklik gözlükleri ile entegre şekilde çalışıyor.

    nokia-ozo

    Bu kullanım şeklinde kaydedilmekte olan görüntülerin anlık olarak izlenebilmesinin önü açılıyor. Ürünün 2015 dördüncü çeyreğinde satışlarına başlanacağı açıklandı. Haberin devamında Nokia OZO’ya dair yayınlanan tanıtım videosunu izleyebilirsiniz.

    Sanal gerçekliğe yönelik geliştirilen son dönem cihazları, bu teknolojinin gelecekte çok daha fazla konuşulacağına işaret ederken Nokia’nın kurumsal alandaki ağırlıklı yatırımlarından sonra bu alana yönelmesi sürpriz olarak nitelendiriliyor. Şirket, daha önce de Android işletim sistemli tabletini piyasaya sunmuştu. (myshipleydonuts.com)

    Böylelikle Microsoft’a satılan cihaz ve hizmetler bölümünün devamında tüketicilere ulaştırılacak alternatif cihazların geliştirilmesi yolunda ilerlenmeye devam ediliyor. Sonraki hedefin 2016’da sona erecek ‘akıllı telefon üretim engeli’ ile beraber Android işletim sistemli akıllı telefonlar olacağı da geçtiğimiz dönemde resmiyet kazanmıştı.

    Nokia adına gelişmelerin 2015 ayağında başka bir tüketici elektroniği ürünü beklenmezken şirketin 2016’da çok daha büyük sürprizlerle teknoloji dünyasının karşısına çıkmasının beklendiğini belirtelim. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.