Samsung Galaxy S6 Edge+ : S6 Edge ailesi yenilendi
Samsung, üst seviye telefonu olan Galaxy S6 Edge ürününü yeniledi. 5.7 inç ekranı ve yüksek bir çözünürlük değerine sahip olan Galaxy S6 Edge+, zengin donanım birleşenleri ve tasarımı ile herkesin ilgi odağı olmayı başardı.
Samsung, Galaxy Note Edge ile oldukça büyük sükse topladı. Sıra dışı tasarımı ve zengin donanım birleşenleri ile kendisini farklılaştıran Galaxy Note Edge, her ne kadar beklenen satış rakamına ulaşmazsa da özellikle Apple’a ciddi bir çelme taktı. Durum böyle olunca Samsung, yine bir Apple sunumundan önce yeni nesil cep telefonu ailesini tanıttı.
Samsung Galaxy S6 Edge’in yeni veliahttı olan Samsung Galaxy S6 Edge+, Samsung sevenlerinin en çok beklediği ürün oldu. Bu ürün hakkında birçok söylenti çıktı ve ürün piyasaya çıktığında da az da olsa bir hayal kırıklığı uğrattı. Samsung Galaxy S6 Edge+, esasında Samsung Galaxy S6 Edge’in sadece büyük sürümü. Öyle ki 5.1 yerine 5.7 inç’lik ekranı ile iPhone 6 Plus ile neredeyse aynı büyüklükte (154,4×75,8×6,9 mm).
Phablet boyutunda ve 153 gr ağırlığında olan bu yeni ürün 2560×1440 piksel çözünürlüğüne ulaşıyor. Böyle bir üründe piksel yoğunluğun yüksek olması oldukça önemli. Bunu bilen Samsung, S6 Edge+ ile beraberinde gelen 518 ppi’lık piksel yoğunluğu sayesinde, oldukça keskin görüntüler oluşturabiliyor. Bu özellik yüksek kontrast değeri ve Super AMOLED ekran ile birleştiğinde mükemmel bir görüntü kalitesi elde etmemek elden değil.
Samsung Galaxy S6 Edge +, S6 Edge ile aynı tasarıma sahip. S6 Edge’de bildiğimiz kenarlardaki yuvarlatmalar bu üründe de mevcut. Arka kısımda bulunan cam yüzey, her ne kadar şık dursa da oldukça kaygan ve parmak izi bırakmada zaman zaman kullanıcıyı çileden çıkarmaya fazlasıyla müsait.
Fark ayrıntıda gizli
5.1 yerine 5.7 inç’lik bir ekrana sahip olan S6 Edge+, S6 Edge gibi aynı teknolojilere sahip. Exynos 7420 adlı sekiz çekirdekli (4×2,1 GHz + 4×1,5 GHz) işlemcisi sayesinde yüksek bir performansa anında ulaşılabiliyor. Samsung Galaxy S6 Edge +’da 3 Gbyte bellek yerine 4 GByte’lık bir bellek kullanıldı. 32 ya da 64 GByte’lık kapasite bir önceki nesilde olduğu gibi yükseltilemiyor. Yani bu üründe de bir microSD kart yuvası yok. 2600 mAh’lik pil 3000 mAh değerine yükseltilmiş durumda. Bu pil her ne kadar artmış olsa da, büyük ekrandan dolayı bir önceki nesil ile kıyasla neredeyse aynı çalışma süresine ulaşıyor.
Galaxy S6 Edge+’ın önemli farklardan biri ise kablosuz şarj teknolojisini desteklemesi. 25 Watt değerinde EP-PN620 kod adlı şarj ünitesi ile, bir önceki nesil ile kıyasla %30 daha hızlı şarj olabiliyor. Bununla birlikte sahip olduğu Quick Charge fonksiyonu sayesinde 90 dakika içinde hazır hale gelmesi çok önemli bir avantaj.
Kamera
Galaxy S6 Edge+, F1.9 diyafram aralığına sahip olan 16 MP’lik bir ön kameraya sahip. Sarsıntı sabitleme teknolojisi ile donatılmış olan bu kamera, yüksek kalitede fotoğraf ve video çekebiliyor. Sahip olduğu diyafram değeri, loş ortamlarda da iyi bir performans sergileyen Galaxy S6 Edge+, 4K video kaydı da yapabiliyor. Ön kamera ise 5 MP çözünürlüğüne sahip ve özellikle Selfie tutkunları için her türlü isteği rahatlıkla yerine getirebilecek güçte.
802.11 a/b/g/n/ac kablosuz standartları da destekleyen Galaxy S6 Edge+, parmak izi sensoru, Bluetooth (4.2), NFC, USB 2.0 ve LTE teknolojileri ile donatılmış durumda.
Uzun lafın kısası. Galaxy S6 Edge+, iPhone 6s Plus’a çok ciddi bir rakip olacak. Piyasadan yeni iPhone ailesinden önce çıkması da önemli bir avantaj. Dolaysıyla yüksek konfigürasyonlu bir telefon arayan kişiler için kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir seçenek olduğunu düşünüyoruz.
Ürün hakkında detaylı bilgi veya satın almak için buraya tıklayınız
Robot dünyasının en inovatif şirketleri
Teknolojideki gelişmelerle birlikte robotlar artık insanlarla etkileşim kuruyor, konuşuyor, yürüyor, hatta duygulanıyor. Özellikle insansı robotların önümüzdeki günlerde günlük hayatımızda daha fazla yer alacağı kesin gibi. Öte yandan robotlaşmanın iş dünyasındaki yaygınlaşma hızı günlük hayatlarımızdakinden çok daha fazla. Uppsala Üniversitesi’nden Georg Graetz ve London School of Economics’den Guy Michaels tarafından 1993 ve 2007 yılları arasında ABD’nin de dâhil olduğu 17 ülkeden toplanan veriler kullanılarak robotların iş dünyasındaki gelişimi üzerine gerçekleştirilen araştırmaya göre bu süre içinde robotların yoğunluğu yüzde 150 oranında arttı. Araştırmanın başında robotlar çoğunlukla malzeme taşıma ve metal endüstrilerinde kullanılıyorken, 1992 yılından sonra taşıma, kimya ve metal endüstrilerinde robotların çalışma saatleri hızlı bir artış gösterdi. Son yıllarda özellikle insan verimliliğinin düşük ve maliyetin yüksek olduğu bazı üretim adımlarında oldukça yaygınlaşan robotik konusunda teknoloji geliştiren firmaların sayısı da her geçen gün artıyor. Bu firmalar arasında sundukları faydalı ve ilginç ürünlerle dünya çapında ses getirenleri bu haftaki yazımda bir araya getirdim.
SoftBank
SoftBank’a ait Aldebaran Robotics tarafından üretilen Nao’nun ardından SoftBank son olarak Pepper isimli robotuyla insansı robot teknolojisi konusunda şu günlerde alanındaki en popüler firma konumunda. İnsanların yapabileceği birçok işi yapabilecek donanıma sahip Pepper’e olan yoğun ilgiden yola çıkan firma teknolojisini kiralama yoluna gitmeye karar verdi ve geniş bir hizmet ağı kurmaya başladı. 3 yıllık sözleşmelerle kiralanan robotların bir tanesinin aylık kirası ise 444 dolar. Firma ön siparişleri 1 Ekim’de almaya başlayacak. Bu yenilikçi fikrin öncüleri arasında Nestle de var.
ReWalk Robotics
Robotik firmaları sağlık sorunları konusunda sundukları teknolojiler ile mucizevî sonuçlar yaratabiliyor. Bunlardan biri de ABD’li ReWalk Robotics şirketinin ürettiği giyilebilir iskelet robot. Özellikle tekerlekli sandalye kullanan, vücudunun alt bölümünde kalıcı hasarlara sahip yürüyemeyen kişiler için hayat kurtarıcı nitelikte olan bu ürünle ilgili şirket geçtiğimiz Haziran ayında FDA’den aldığı onay ile bu segmentte üretilen ilk teknolojiye resmî olarak da imza atmış oldu.
Counsyl
Counsyl laboratuvarında bilim adamlarının ürettiği robotlar kan ve tükürük örneklerini saf DNA’ya dönüştürebilme özelliğine sahip. Robotlar dünyanın her yerinden gelen kadın ve erkeklere ait binlerce örneği aynı anda analiz edebiliyorlar. Bay Area’nın girişimi olan Counsly tarafından geliştirilen bu teknolojinin bir diğer artısı oldukça pahalı olan bu uygulamanın yaygınlaşmasını sağlaması. Counsly’nin makine çalışanları şimdiye kadar 250 bin kişiye hizmet verdi.
Lockheed Martin
Geçtiğimiz yıl Lockheed Martin’in sürücüsüz askeri araçları Fort Hood, Teksas’a doğru yola çıktı. Kendi başına hareket edebilen bu araçlar içine yüklenen algoritma ile trafik ve yayalar gibi koşullarla tek başına mücadele edebiliyor. Lockheed Martin tarafından gerçekleştirilen bu proje aslında 10 yıl önceki Irak ve Afganistan savaşları esnasında başlayan girişimin gerçeğe dönüşmesi. Lockheed’in sürücüsüz kontrol sağlayan modülleri mevcut askerî araçlar içine yerleştirildi. Bu sayede çok fazla maliyete de neden olmadı.
DSME
Güney Koreli Daewoo Group firması tarafından üretilen robotlar tersanelerde ağır yükleri kaldırmak için kullanılıyor. Hidrolik batarya ile çalışan bu robotlar 13,5 kg ağırlığında yükü kendi başına kaldırabiliyor. Firmanın amacı robotun taşıma gücünü 100 kg’ye kadar artırmak.
Anki
Uzaktan kumandalı arabada yapay zekâ sizce nasıl olur? Anki oyuncak üretiminde yapay zekayı kullanan ilk firma olma özelliğine sahip. Anki Drive tarafından üretilen minyatür oyuncak Formula 1 arabaları, içlerine yerleştirilen kamera ve IR sensörleri ile kendi kendine hareket edebiliyorlar.
Google
2013 yılında internet erişimini genişletmek için bir güneş enerjili drone satın alarak robot dünyasında yerini almış olsa da Google’ın geçtiğimiz Mayıs ayında tanıttığı sürücüsüz araçları herkesi şaşırttı. Google çok güvendiği bu araçlara direksiyon dahi koymadı. Bu araçların şu an yollarda olan prototipleri sadece 2 yolcu taşıyabiliyor. Araçların hangi güzergâhları izleyeceği ya da yolcu taşıyıp taşımayacakları ise netleşmiş değil.
Ekso Bionics
2014 yılının ilk yarısında kârını yüzde 52 oranında artırarak oldukça iyi bir yıl geçiren Ekso Bionics firmasının ilgili alanı küçük boyuttaki robotlar. Bu yıl iskelet sistemi ile ilgili çalışmaya başlayan firma Şubat ayında dünyanın ilk 3D iskeleti üretti. Kullanan kişinin vücut ölçülerine göre özelleştirilebilen bu ürün pek çok medikal ürünün yanında insanlar için önemli bir umut olacağa benziyor.
Neya Systems
2014 yılında Pentagon’un 2 projesinde görev alan Neya Systems insansız askeri araçlar konusu ile ilgili çalışıyor. Projelerden ilki yerdeki insansız robotları 5 saniyelik yanılma payı ile yönlendirmeye imkân tanıyor. İkinci proje ise askerlerin insansız helikopterleri Android cihazlar ile kontrol edebilmesini sağlıyor.
Sanal gerçeklik cihazları ne kadar gerçek?
VR teknolojisi oyun dünyasını nereye götürecek?
Bundan 10 yıl öncesine kadar video oyunlarındaki gelişim, genellikle görsel gelişmeler ile sınırlıydı. Nesil kavramının sektöre iyice entegre olması ile birlikte, video oyunlarındaki gelişim ve yenilikler de bu tabire uyum sağladı, ve bizleri oyunun çok daha içerisine sokmayı başarabildi.
Oyun endüstrisindeki en büyük yeniliklerinden biri olarak kabul edilen Nintendo Wii, bizleri ilk defa tuşlara basmaktan kurtarıp, tüm vücudumuzu fiziksel olarak oyuna dahil edebildi ve sanal gerçekliğin ilk tohumlarını ekti. Sonraki 5 yıl içerisinde herhangi bir kontrol cihazına ihtiyaç duymayan Xbox’ın Kinect’i, ve yine Wii benzeri bir yapı ile çalışan PlayStation Move, sanal ile gerçekliği biraz daha birbirine yaklaştırmayı başaran iki ürün olarak karşımıza çıktı.
Yukarıda bahsi geçen Move ve Kinect, her ne kadar beklenildiği kadar ilgi görmese de, büyük firmalar pes etmedi, ve bizleri oyunların içerisine sokmakta kararlı gelişmelerine devam etti. Ama kim ne derse desin, sanal gerçeklik teriminin hakkını veren ilk araç, ne Sony’den geldi, ne Microsoft’tan, ne de Nintendo’dan. Belkide daha önce hiç adını duymadığımız Oculus, Kickstarter üzerinden başlattığı kampanya ile bizleri Rift ile tanıştırdı.
Daha önceleri benzer teknolojiler mevcut olsa da, hiçbiri oyun odaklı değildi ve Oculus Rift’in sahip olduğu yetenekleri bizlere ulaştırmayı başaramıyordu. Tıpkı bir kask gibi başımıza yerleştirdiğimiz cihaz, göz bölümünde sahip olduğu iki adet ekran ile bizleri oyunun içerisine sokma iddiası ile tanıtıldı. Üstelik içerisinde bulunan jiroskop yardımı ile baş hareketlerimizi de birebir oyuna aktaran Oculus Rift, bizleri resmen sanal gerçekliğe merhaba dedirtmeyi başardı. Uzun yıllar boyunca gelişim aşamasını sürdüren Oculus Rift, hala son kullanıcı sürümüne ulaşabilmiş değil. Şuan için DK2 (Geliştirici Kit 2) sürümü satışta olan cihaz, her göze 960×1080 çözünürlük sunabiliyor. Ayrıca OLED ekran ile yüksek konstrast desteği de sunan cihaz, 100.000’den fazla satmayı başardı.
Oculus Rift ile başlayan sanal gerçeklik cihazlarının popülerleşmesi ve diğer dev firmalara yayılması ise uzun sürmedi. Oculus’tan sonra Sony’nin tanıttığı ve ismini PlayStation VR olarak değiştirdiği Project Morpheus cihazı da, zaten oyun endüstrisinde oldukça güç sahibi olan PlayStation’a gerekli desteği verecek gibi gözüküyor.
Video oyunları endüstrisinde geleceğin sanal gerçelik cihazlarında saklı olduğunu tahmin etmek çok güç değil. Uzun zamandır yalnızca teknik yönlerden gelişen endüstri, artık köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyuyor. Bu değişikliğin insanları gerçekten tatmin edebilmesi için, sanal gerçeklik cihazlarına ihtiyacımız var. Şunu da unutmamak gerekiyor ki, oyuncular hiçbir zaman yetinmeyecek, sanal gerçeklik cihazlarından sonra da farklı teknolojilere ihtiyacımız olacak.
Konu sanal ile gerçekliğin uyumu olunca, VR cihazların geliştirilip farklı donanımlar ile uyum sağlama imkanı da mevcut, örneğin bir direksiyon seti ile bir VR cihazı, birbirine tam manada uyabilir, bizlerin sanal görüntülere gerçekmiş gibi inanmamıza olanak sağlayabilir. Hali hazırda bu tip ürünler üreten bazı firmalar mevcut. Bu firmalar sanal gerçeklik cihazlarını, tüm bedenimizi algılayıp oyunun içerisinde komutlara dönüştüren bazı araçlar geliştiriyor. Bu araçlar sayesinde hareketlerimiz, aynı şekilde oyuna yansıtılıyor. Bu tip cihazlar sayesinde nispeten sağlıksız gözüken oyun endüstrisi, tam tersi bir yöne doğru gidebilir, ki bunu zaten Nintendo Wii ile deneyimlemiştik.
Önümüzdeki 10 yıl, büyük ihtimalle VR cihazlarının hükmünde geçecek, sadece oyun konusunda değil, sanal gerçeklik, sinema endüstrisinde de boy gösterecektir, hatta yakın bir gelecekte, sinema salonlarında 3D gözlükler yerine, VR cihazlarımızı takıp filmin içine girebiliriz. Sanal Gerçeklik teknolojisi her konuda bizleri heyecanlandırmayı başarıyor. Büyük firmaların desteği ile bu teknoloji, gerçekle çok daha uyum içine girecek, bunu zaman içerisinde görebileceğiz.
Periscope’a yatay yayın özelliği geldi
Periscope, Türkiye’de oldukça popüler olan bir sosyal/canlı yayın uygulaması. Ayrıca gerçekleştirilen yayının sonradan izlenebilmesine de olanak tanıyor. Kullanıcıların bulundukları ortamda akıllı cihazlarının ön kamerasını kullanarak yayın gerçekleştirmeleri ve izleyenlerinin mesajlarını görerek onlarla anlık olarak iletişim kurabilmeleri odaklı uygulamanın eleştirilen özelliklerinden biri de sadece dikey olarak kullanıma olanak tanınmasıydı…
Canlı yayının izlenmesi sırasında ekranın dar bir açı ile kullanımı anlamına gelen bu özellik, yayıncı açısından problem doğuruyordu. Kameranın geniş bir alanı kadraj içine dahil edememesi anlamına gelen dikey yayın gerçekleştirme zorunluluğu, gelen en son Periscope güncellemesi ile ortadan kalkttı.
iOS ve Android için yayınlanan yazılım güncellemesi sayesinde artık yatay olarak yayın yapılabilecek, yayınlar izlenebilecek. Yatay yönde gerçekleştirilen yayınlar, uygulama için bir canlı yayın kamerasına dönüşen akıllı telefonların yan konumda sabitlenebilmesi, yayını gerçekleştiren kimselerin arka planlarının çok daha geniş bir alan halinde izleyenlere sunulabilmesi gibi sonuçları da beraberinde getiriyor. Bu arada klasik dikey izleme şekline alışmış kimseler için iyi haber; yatay konumda gerçekleştirilen yayın, eskisi gibi dikey olarak da izlenebiliyor. Öte yandan gelen güncelleme ile Twitter üzerinden yayın paylaşma özelliğine ek olarak Periscope’da Facebook üzerinden yayın paylaşma özelliğine de olanak tanınıyor.
Son açıklamalara göre Periscope’un dünya genelinde en çok kullanıldığı üçüncü ülke Türkiye. Her kesimden kullanıcının yayın yapabilmesine olanak tanıyan uygulamanın şüphesiz en negatif özelliği hakaret ya da istismar içerikli mesajların önüne geçebilecek bir mekanizmaya sahip olmaması. Sonraki güncellemeler için bu yönde adımların atılması bekleniyor.
Adobe, iPad Pro’da 4 GB RAM olduğunu doğruladı
Teknoloji şirketi Apple, 9 Eylül 2015 tarihinde tanıttığı iPad Pro adlı yeni teknoloji ürünü ile hatrı sayılır seviyede ses getirmeyi başardı. Yılın en önemli lansman etkinliklerinden birinde sahne alan 12.9 inç ekranlı tablet bilgisayar, aynı gün tanıtılan iPhone 6s ve iPhone 6s Plus ile yarışır düzeyde ilgi gördü. Son yıllarda durağan bir seyirde ilerleyen iPad satışlarına farklı bir boyut getirmesi beklenen yeni model, öncekilerde ‘içerik tüketimi’ şeklindeki odak noktasına ‘içerik üretimi’ne yönelik özellikleri ile farklılık getiriyordu. Bu yeni kullanım odağı için lansmanda tanınmış yazılım teknolojileri şirketi Adobe’den bir yetkili de sunum gerçekleştirmiş, iPad Pro ile Adobe ürünlerinin ne şekilde kullanıldığına dair demo sunmuştu.
Apple ile Adobe arasındaki bu iş birliğinin ilginç bir sonucu daha günyüzüne çıktı. Etkinlikte ve sonrasında Apple’ın iPad Pro modelinde kullandığı RAM miktarı hakkında herhangi bir açıklamada bulunulmamış, bu özelliğin ne olduğu da teknoloji çevrelerince tartışılmıştı. Adobe, Apple iPad Pro modelinde 4 GB RAM olduğunu doğrulayarak hem spekülasyonlara bir son verdi, hem de cihazın merak edilen özelliklerinden birini netleştirmiş oldu.
iPad Pro; böylelikle Apple iOS cihazları arasında en yüksek RAM’e sahip model olarak da öne çıktı. Bu büyük ekranı ile dikkat çeken cihazda bir takım Adobe uygulamaları önyüklü olarak geliyor.
iPhone 6s için de spekülasyonlar devam ediyor
Apple tarafında merak edilen bir diğer konu da iPhone 6s’lerdeki RAM miktarı. Spekülasyonları beraberinde getiren durum, Apple tarafından bu yönde bir açıklama yapılmamış olmasına dayanırken kısa süre önce ortaya çıkan bir geekbench skoruna göre cihazda 2 GB RAM bulunduğu iddia ediliyor. Yine de net bir bilgi yok; iPhone 6s serisinde hala 1 GB RAM’e yer veriliyor da olabilir. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.
Sizi Daha Üretken Yapacak Uygulamalar
Günümüzde akıllı telefonlar olmasa acaba ne yapardık diye düşünmeden edemiyorum. Özellikle mobil ortamlarda, online geçirilen zamanın büyük bir kısmı sosyal medyada geçiyor. Yapılan bir araştırmaya göre, 2014’de akıllı telefon kullananların, telefonlarında geçirdikleri zamanların yüzde 86’sını uygulama kullanarak geçirmişler. Web’te gezinme için geçirilen zaman ise sadece yüzde 14. Bu durum, akıllı telefon kullanım zamanının çok büyük bir kısmında uygulama kullanıldığını ortaya koyuyor. Kullanılan uygulamalarda çok büyük bir oran ile Facebook öne çıkıyor. Facebook’tan sonra ikinci sırayı YouTube alıyor.
Akıllı telefonumuzu Sosyal Medya hesapları ile birlikte, dijital kişisel asistanımız olarak da kullanma şansımız bulunuyor. Bu haftaki yazımda, akıllı telefonu bizi daha üretken yapabilecek ve telefon ile daha eğlenceli zaman geçirebileceğimiz uygulamalardan bahsetmek istiyorum.
Yapılacak İşler Listesi Oluşturma
Uygulama adı: Wunderlist
Wunderlist uygulaması ile günlük işlerinizi sıralayabiliyor, istediğiniz zamana dosya eklentisi yaparak hatırlatıcılar oluşturabiliyoruz. Günlük yapılacaklar listemizi başkaları ile paylaşarak, birlikte çalışma yapabilecek zamanlar planlayabiliyoruz. Bu uygulama ile başkalarının yapacaklarımızı söylemesi yerine, kendimiz, zaman ve iş planlaması yapabiliyoruz.
RSS Haber Okuyucu Kullanma
Uygulama Adı: Feedly
Günlük olarak ziyaret ettiğiniz gazete, blog, vs. gibi siteler, yoğun iş ortamında, zaman ayırma konusunda sorunlar yaratabiliyor. İstediğiniz türden haberleri takip edebileceğiniz RSS okuyucular, haber okumaya ayıracağınız zamanı oldukça kısaltıyor.
Bu uygulamalara örnek olarak, Feedly’i verebilirim. Bu uygulama ile sadece istediğiniz türden haber yapan sitelerin RSS kaynaklarını girerek ya da uygulamanın size önerdiği kaynakları kullanarak, günün gelişen haberlerinden çok kısa sürede haberdar olabiliyorsunuz.
Bizim gibi zamanı kısıtlı kişiler için oldukça yararlı bir uygulama olduğunu söylemeliyim.
Üretken Alışkanlıklar Kazanmak için Oyun Oynama
Uygulama Adı: HabitRPG
Oyun oynayarak da üretkenlik konusunda olumlu alışkanlıklar kazanılabiliyor. Bu oyunlardan birisi de HabitRPG. Kendini geliştirmek için oyun da oynanır mı demeyin. HabitRPG oyununun, üretkenlik alışkanlığını oluşturma konusunda yardımcı olduğu ortaya konmuş. Bu oyun ile gün boyunca belirlediğiniz hedeflere ulaşmaya çabalamanız gerekiyor. Böylece, bir amaca yönelik disiplin kazanıyor, üretkenliğinizin artması için gerekli olan zihinsel hazırlığı yapıyorsunuz.
Dikkat Dağınıklığını Ortadan Kaldırmak için Müzik
Uygulama Adı: focus@will
Teknolojinin dikkat dağıtıcı özelliğini en aza indirmek için yapabileceğimiz çok fazla şey bulunmuyor. Çare yine teknolojide desem, yüzünüzde bir tebessüm oluşacağından eminim.
Focus@Will uygulaması, zihnin odaklanma sorunlarını ve normal iş verimliliğini azaltan şeylerin farkındalığının sağlanması konusunda yardımcı oluyor. Bu uygulama, dikkat dağınıklığını müzik destekli çözmeye çalışan bir abonelik servisi olarak karşımıza çıkıyor.
Dokümanları Kaybetmemek için Tarayın
Uygulama Adı: TurboScan
Yoğun iş hayatında, çalışma masamızda bazen içinden çıkılamaz görüntüler olabiliyor. Kartvizitler, dokümanlar, vs. Bazen onca karmaşanın arasında aradığımızı bulmak için oldukça zaman harcayabiliyoruz. TurboScan uygulaması ile kartvizit, doküman ve benzeri belgeleri tarayıp, ihtiyacınız olduğunda kolayca bulabiliyorsunuz.
Sosyal Medya Hesaplarınızı Bir Uygulama ile Yönetin
Uygulama Adı: HootSuite
Sosyal Medya hesaplarını bir uygulamada toplamak, gerek farklı şifreleri hatırlama konusundaki sıkıntıyı ortadan kaldırma bakımından gerekse farklı uygulamaları ayrı ayrı açmadaki zamanı kısaltması açısından oldukça yardımcı olacaktır.
Dosyalarınıza Her Yeden Ulaşın
Uygulama Adı: Dropbox
Günümüzde, her ortamdan dosyalarınıza erişmek oldukça önemli. Bilgisayardan, akıllı telefonunuzdan veya tabletten, bulutta bulunan dosyalarınıza ulaşmak için Dropbox uygulaması oldukça işe yarıyor. Her an her yerde dosyalarınız elinizin altında oluyor. İsterseniz farklı yetkiler ile dosyalarınızı ya da resimlerinizi paylaşabiliyorsunuz.
Sizi daha üretken yapacak uygulamaları linkteki cihazlar ile kullanabilirsiniz.
Yeni Apple TV ve iPad mini 4 hakkında her şey
Apple, ABD’nin San Fransisko şehrinde düzenlediği etkinlikte yeni ürün ve hizmetleri hakkında bilgileri kamuoyuyla paylaştı. Tanıtılan ürünler arasında Apple TV ve iPad mini 4 de vardı.
Apple TV, Mac bilgisayar, iOS cihazlar ve iTunes Store entegrasyonu ile dizi, müzik gibi eğlence/multimedya odaklı içerikleri TV’de gösterebilme özelliğine sahip bir cihaz. Daha önceki serilerinden farklı olarak tanıtılan yeni Apple TV ile kullanıcı deneyimi yeni boyutlar kazanıyor. Örneğin Apple TV ile oyun oynanabiliyor. Bunun için geliştirilen yeni uzaktan kumanda, adeta Nintendo Wii ya da PlayStation Move gibi kullanılıyor, dolayısıyla oyun için yeni bir arena kullanıma sunulmuş oluyor.
Apple TV‘de oyun oynayabilme odaklı özelliklerin dışında sesli asistan Siri özelliği sayesinde örneğin’ bana eğlenceli dizileri göster’ denildiğinde size seçenekler sunuluyor. Siri’den film arama, uygulama açma, oynat, duraklat gibi işlevleri yerine getirmesi de istenebiliyor. Apple TV’ye özel uygulama geliştirmenin önünü açan tvOS, iTunes Store kullanımında geliştirmeler de diğer öne çıkanlar arasında. (bluesky-education.com)
Apple TV; 64 bit mimarili A8 işlemci, Bluetooth 4.0, 802.11ac Wi-Fi standardı, Ethernet ve HDMI portu özelliklerine de sahip. Kasım ayında satışlarına başlanıyor ve açıklanan ilk fiyatları 32 GB için 149 dolar ve 64 GB için 199 dolar şeklinde.
Apple’ın tablet tarafında büyük ekranlı iPad Pro’su büyük sükse yaratırken sessiz sedasız tanıtılan bir diğer cihaz da iPad mini 4 oldu. ‘mini’ serisi iPad’lerin en yeni modelinde 7.9 inç IPS ekranda 1536 x 2048 piksel çözünürlük, A8 işlemci, geliştirilen grafik ve işlemci performansları ile 8 MP ana kamera öne çıkan özellikler. 1.2 MP ön kamera, çift mikrofon, 6.1 mm kalınlık, 295 gram ağırlık diğer detaylar arasında. Öncülü iPad mini 3 gibi 3 farklı renkle gelen cihazda açıklanan Türkiye fiyatları ise şöyle;
16 GB Wi-Fi iPad mini 4: 1349 TL
64 GB Wi-Fi iPad mini 4: 1649 TL
128 GB Wi-Fi iPad Mini 4: 1949 TL
16 GB Wi-Fi+Hücresel iPad mini 4: 1749TL
64 GB Wi-Fi+Hücresel iPad mini 4: 2049TL
128 GB Wi-Fi+Hücresel iPad mini 4: 2349TL
YouTube’da Ağustos ayında en çok izlenen 10 oyun
Oyun dünyasının son yıllardaki en önemli buluşma noktalarından biri de YouTube. Her gün milyonlarca oyun videosunun yüklendiği platform, adeta PC ve konsol dünyasına ışık tutuyor. Canlı yayın odaklı önemli güncellemeleri (60fps desteği gibi) kullanıcılarına sunup Twitch’in popülaritesine yaklaşan, yüklenen videolar konusunda ise aralıksız şekilde büyüyen YouTube’da Ağustos ayına dair ilginç bir liste yayınlandı.
YouTube’da Ağustos ayı boyunca en çok izlenen oyunlar, gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde belirlendi. Canlı yayınlar, izlenme süreleri ve video yükleme sayıları üzerinden tamamlanan listeleme, Pewdiepie ve Markiplier gibi oyun dünyasının dev YouTuber’ları tarafından da paylaşıldı. Bu gösterge, söz konusu listenin doğruluğu açısından önem taşıyor.
Buna göre Ağustos ayının en çok izlenen, bir başka deyişle en fazla ilgi gören oyunu Until Dawn oldu. Geliştiriciliğini Supermassive Games’in, dağıtımını SCEE’in üstlendiği yapım, son dönemde yayınlanan en iyi korku türü oyunlardan biri olarak kabul ediliyor…
Bu izlenme rekorları kıran oyuna dair paylaşacağımız kısa bir bilgi ise konusu hakkında. Oyunda bir dağ evinde mahsur kalan gençlerin ürpertici bir atmosferde hayatta kalma mücadelelerine tanıklık ediliyor. Elbette oyuncu açısından da amaç yaşamaya devam edebilmek. Merakla beklenen yapımlardan savaş türü oyun Call of Duty: Black Ops III de listenin ikinci sırasında yer alıyor. Amerikan futbolu oyunu Madden NFL, retro yapım Pac-Man 256 ve Superhot en çok izlenen üç, dört ve beşinci oyun olarak sıralandı.
Geçtiğimiz günlerde çıkışını gerçekleştiren Metal Gear Solid V: The Phantom Pain 6. Sırada yer alırken onu Super Mario Maker, Gears of War, H1Z1 ve World of Warcraft izledi.
12.9 inç ekranlı Apple iPad Pro ile tanışın
Apple tarafından 9 Eylül 2015 Çarşamba günü gerçekleştirilen lansmanda iPhone 6s ve iPhone 6s Plus kadar ilgi çeken bir cihaz daha vardı: iPad Pro. İlk emareleri 2013 yılına dayanan ve teknoloji dünyasında ‘büyük ekranlı iPad’ olarak anılan tablet modeli, oldukça iddialı teknoloji özellikleri ile birlikte tanıtıldı. Apple’ın ‘çoğu masaüstü PC ve dizüstü bilgisayardan bile daha iyi’ şeklinde lanse ettiği iPad Pro, 12.9 inçlik ekran boyutu ile şirket adına yeni bir tablet sınıfının da önünü açıyor.
iPad Pro’nun ekranı, işlemci ve diğer donanım özelliklerinden önce tasarımında 6.9mm’lik kalınlık ve dört adet hoparlöre sahip oluşunun vurgulanması önem taşıyor. iPad Air 2 ve iPad mini 4’teki renk seçenekleri ile gelecek cihazda uzunluk 30,5 cm, genişlik ise 22 cm. 713-723 gram ağırlığındaki iPad Pro’nun ekranı 2732 x 2048 piksel çözünürlük değeri sunuyor. Üçüncü nesil A9x işlemci, M9 grafik işlemcisi, 1.2 MP ön/8 MP ana kamera, Touch ID, Bluetooth 4.2, LTE ve 10 saate kadar şarj dayanıklılığı öne çıkan özellikler. Model seçeneklerinin tümü, iOS 9 önyüklü şekilde potansiyel kullanıcılarına sunuluyor.
Cihaz, 32 ve 128 GB olmak üzere iki depolama seçeneği ile geliyor. 32 GB olan opsiyonda sadece Wi-Fi bağlantısı mevcut. Yani bu ürün satın alındığında Nano SIM girişi bulunmuyor, dolayısıyla hücresel bağlantıdan fiziksel yolla faydalanmak mümkün olmuyor.
128 GB seçeneklerinde ise Wi-Fi ve Wi-Fi+hücresel olmak üzere iki alternatif ile karşılaşılıyor. iPad Pro modellerinin ABD için belirlenen fiyatları ise 32 GB için 799 dolar, 128 GB Wi-fi için 949 dolar ve 128 GB Wi-fi+hücresel için 1079 dolar. iPad Pro, belirlenen fiyat etiketleri ile 2015 yılı itibarıyla en pahalı iOS cihaz serisi konumunda.