Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1622

    İddia: LG G7 beklenenden daha önce gelebilir

    0

    LG, mobil ürünleri ile son yılların adından söz ettiren tüketici elektroniği şirketlerinden biri. Amiral gemisi olarak tabir edilen GX serisi akıllı telefonlarıyla da dünya genelinde ilgi görüyor. Diğer yandan öncü markanın LG G4’ten sonraki 3 modelinde farklı pazarlama hamleleri izlediği de dikkatlerden kaçmıyor. 2016’da LG G5 ile modüler özellikler sunulurken, bu yıl ki model G6 ise mart ayında tanıtılarak diğer birçok üst seviye Android’li akıllı telefondan daha önce teknoloji raflarına geldi. Bu sayı da muadil modellerinden daha önce satışa sunulmasının bir sonucu olarak daha fazla satış odaklı yaklaşım sergilendiği görüldü. Yeni bilgiler ise hamlelerin devam edeceği yönünde…

    Kore merkezli haberlere göre önümüzdeki yılın amiral gemisi, önceki lansman tarihlerine göre daha da erken bir duyuruyla gelebilir. LG G7 için tanıtımın ‘birkaç ay öne’ taşınmasının gündemde olduğu iddia ediliyor. Buna göre ilgili akıllı telefon için tanıtım, Ocak ayında (ABD’de düzenlenecek CES 2018 fuarında) gerçekleşebilir.

    Öte yandan benzer bir hamlenin LG V30 için de söz konusu olabileceği kaydediliyor.

    Konuyla ilgili açıklama yapan bir şirket sözcüsü ise belirtilen akıllı telefonların tanıtım ve satış tarihlerine ilişkin herhangi bir konunun kararlaştırılmadığını söyledi. Yine de bunun iddialara yönelik bir ‘itiraz’ anlamına gelmediği de dikkatlerden kaçmadı.

    NOT: En üstteki görsel LG G6’ya aittir.

    Sony a99 II vs Sony a7R II… SLT, aynasıza karşı…

    Alpha NEX-3 ve NEX-5 ürünleriyle, “aynasız” teknolojiye sahip fotoğraf makinesi pazarına 2010 yılı tarihi itibariyle giren Sony bugün bu pazarı istediği gibi yönlendiriyor. Ancak, bir anlamda yalnızca aynasız ürünlere odaklandığı iddia edilen şirket, Sony DSLR sahibi tüketicilerden de eleştiriler alıyor.

    Aslında uzunca bir zamandır devam eden “a-mount” ve “e-mount” tartışmalarına şöyle bir değinmekte yarar var. A-mount, Sony’nin DSLR tipi fotoğraf makineleri için ürettiği lens yapısını temsil ederken, E-mount da “aynasız”lar için üretilen lens tipinin genel adını oluşturuyor. Bir de bunların “tam kare uyumlu” ve “kroplu” olmak üzere iki ayrı biçimi daha mevcut…

    Tanıdık bir a99 II

    Bir süre yalnızca “aynasız” teknolojiye sahip fotoğraf makinelerine ağırlık veren Sony, 2012’de piyasaya çıkarttığı son DSLR ürünü a99’dan sonra birkaç yıl boyunca tam kare Alpha 7 serisi ve ikinci sürümlerine öncelik verdi. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında ise a99 II’yi duyurdu. DSLR segmentinde Sony’nin amiral gemisi olan, a99 II, a9 çıkana kadar “aynasız” ürün grubunun en önemli ürünü olan a7R II ile birçok konuda aynı özellikleri paylaşıyordu.

    42 MP tam kare BSI-CMOS sensor, No Anti-aliasing (AA) filtre, 50-102400 arası ISO performansı gibi özellikler hiç yabancı değildi. Tüm bu özellikler a7R II’de mevcuttu. Ancak, a99 II’nin DSLR yapısından kaynaklanan önemli avantajları da bulunuyordu elbette. Bunların en başında da seri çekim performansının saniyede 12 kare civarında, yani a7R II’den 5 kare daha iyi olmasıydı. Yine, batarya dayanıklılık süresi 490 kare ile, a7R II’den 200 kare daha iyiydi. Üstelik, Alpha 7 serisinde karşımıza çıkan gövdeye entegre 5 eksenli titreşim engelleyici a99 II’de de bulunuyordu.

    Dolayısıyla bir anlamda a7R II’nin en önemli özelliklerinin birebir yer aldığı a99 II’yi gerçekten çok merak ediyordum. Bir zamanlar, Sony Alpha a77 DSLR kullanan, daha sonra bir a7R II sahibi olan bir fotoğraf tutkunu olarak, bu iki fotoğraf makinesi arasında ne gibi farklılıkların olduğu konusunda bir sürü sorum vardı.

    Ve bir gün Sony a99 II, üzerinde Sony 70-300mm f/4,5-5,6 G OSS lensle birlikte kapımdan içeri girdi. İlk işim, a7R II ile büyük ağabeyini yan yana getirmek oldu. İki fotoğraf makinesi arasında önemli bir boyut farkı var elbette. Bu aşikâr… Yalnızca gövde olarak a99 II, 224 gr. daha ağır. Ancak 70-300mm lens için de 760 gr. koyunca ortaya 1kg 600 gr. kadar bir ağırlık çıkıyor ki, boyun askısı yerine çapraz askı kullanmanızda yarar olduğunu söyleyebilirim.

    Sokakta ne oldu?

    Daha çok sokak ve belgesel nitelikte fotoğraflar çekmeyi sevdiğim için daha az göze çarpan, küçük gövdeli fotoğraf makineleri ve geniş açılı lensleri tercih etmenin daha doğru olduğuna inanıyordum. Büyük gövdeli bir fotoğraf makinesi ve 70-300mm gibi bir lensle sokakta ne yapılabilirdi ki? Evden boynumda a99 II ile çıkarken kafamda sorular vardı: Acaba yeterince hızlı mı? Fotoğraf çekerken dikkatleri üzerime toplayacak mıyım? Makine ve lens beklediğim keskinliği verecek mi? Yürürken çok yorulacak mıyım?

    Kafamda türlü sorular ilk gün sokağa attım kendimi… İlk birkaç fotoğraftan sonra 300mm’e ulaşan zum bir lensle, sokakta “sniper” (keskin nişancı) stiliyle son derece keyifli bir şekilde çekim yapılabildiğinin farkına vardım. Her ne kadar insanlara yakın temasta bulunmak, bir şekilde onların hayatlarına dokunmak, bir diyalog kurmak fotoğrafın arkasındaki hikâyeyi anlatsa da böyle uzaktan fotoğraf çekmenin de ayrı bir heyecanı vardı.

    Avantajlar dezavantajlar

    Aslında her iki fotoğraf makinesi de görsel kalite anlamında birbirlerine çok yakınlar. Zaten her ikisinin de bileşenleri aynı. Ancak, anlatmaya a99 II’nin avantajlarından başlayacak olursak, ilk söylememiz gereken, saniyede 12 kare çekme hızına sahip olması. Dolayısıyla spor karşılaşmaları, etkinlikler, ya da kuş fotoğrafları çekiyorsanız a99 II, saniyede 5 kare çekebilen a7R II’den bariz üstün…

    Büyük gövde, aynı zamanda büyük batarya anlamına da geliyor. Yaklaşık 200 kare daha fazla çekim yapması a99 II için önemli bir avantaj. Bir de benim en çok sevdiğim arka LCD ekranın inanılmaz bir şekilde katlanabilmesi. Eskiden kullanmış olduğum a77’de en çok sevdiğim özelliklerden biri olan LCD ekranın takla atması, dönmesi a7R II ile karşılaştırıldığında artı puan a99 II’nin hanesine yazılıyor. Depolama yuvası açısından bakıldığında a99ii’de ekstradan bir tane daha olması iyi bir üstünlük.

    Bir de a7R II açısından bakalım… Elbette görünen ilk avantajı daha hafif bir gövdeye sahip olması. 849 gr’lık a99 II’den 224 gr daha hafif… Yani 625 gr. ağırlığında. Elbette o 224 gr ağırlığın değerini tüm gün makinesi boynunda gezenler bilir. Renk derinliği, dinamik alan, düşük ışıkta ISO performansı, shutter yaşı olarak bakıldığında a7R II üstünlüğünü gösteriyor.

    Her şey çok iyi güzel ama, SLT segmentinde a99’dan bir önceki amiral gemisi olan a77’de bile kamera içinde GPS modülü olmasına rağmen, a99 ve a99 II’de böyle bir modül olmaması son derece düşündürücü. Oysa birçok fotoğrafçı, GPS sayesinde fotoğrafı çektiği noktayı belirlemek istiyor. Sony’nin bu konuda çok eleştiri aldığını belirtmek isterim.

    Hangisi kim için daha iyi?

    Her iki fotoğraf makinesi de hemen her tür fotoğrafçıların kolaylıkla kullanabilecekleri ürünler. Ayrıca a99 II, Sony’nin SLT kullanıcılarını da unutmadığının önemli bir kanıtı. Hatta, a-mount ürün bekleyenlere önemli bir mesaj. Şöyle bir örnek verecek olursak, a99 II için kullanabileceğiniz 139 lens varken, e-mount kullanıcılarında bu sayı neredeyse yarı rakamda…

    • Spor, etkinlik, uçan kuş vs. çekiyorsanız a99 II…
    • Düğün vs. çekiyorsanız a99 II…
    • Manzara çekiyorsanız a7R II…
    • Portre çekiyorsanız her ikisi de…
    • Sokakta çekiyorsanız a7R II…
    • Düşük ışıkta AF yapıyorsanız a99 II…
    • Yüksek ISO’larda daha az gürültü istiyorsanız a7R II…

    Sonuç ve yorum

    Daha önce Sony’nin a77 gibi çok önemli SLT ürünlerinden birini kullanmış, a99 serisinin ilk üyesini deneyimlemiş ve daha sonra “aynasız” modellere geçmiş birisi olarak şunu söyleyebilirim: “a99 II’ye hayran kaldım.”

    Açıkçası 70-300mm yerine başka bir lens olsaydı durum değişir miydi diye düşünüyorum. Yine de bu çapta, yüksek diyafram değerine sahip bir lensin, beklemediğim kadar keskin sonuçlar vermesi beni çok şaşırttı. Elbette ki, bunda gövde içi 5 eksenli titreşim engelleyici teknolojisinin payı büyük. Sony’nin “aynasız”larla birlikte sunduğu bu gibi teknolojileri SLT modellerinde de kullanması akıllıca bir manevra…

    “Komşunun tavuğu kaz görünür…” demişler, bir a7R II sahibi olarak, a99ii’nin resim kalitesi beni çok etkiledi. Makinenin JPEG yorumu, birçok unsur tamamen aynı olmasına rağmen, çok daha canlı, keskin ve berrak. Şunu da fark ettim ki, her iki makinede de RAW dosyalar aynı alanı kaplamasına rağmen, JPEG dosyalarında a99 II’de yaklaşık 2 MB kadar büyüme var. Muhtemelen bu fazla data, fotoğraflara ayrı bir kalite getiriyor.

    Şimdi merakla a9’u bekliyorum ve 16-35 mm f/2.8 lensi tabii…

    a99 ii – 70-300 mm (135) – f/5,6 – S 100, ISO 100
    a7R ii – 70-300 mm (135) w/ LA -EA4 – f/5,6 – S 100, ISO 100

    HP Elite Slice: Zekice tasarlanmış modüler bilgisayar

    Az yer kaplıyor, tasarımı ile ilgi çekiyor ve donanım birleşenleri sorunsuzca değiştirilebiliyor. Mac Mini’yi gölgede bırakan HP Elite Slice , bir masaüstü bilgisayarın nasıl olması gerektiğini herkese gösteriyor.

    Mini PC sistemleri , durgun sayılabilecek masaüstü piyasasını az da olsa hareketlendiriyorlar. Bunu bilen HP, özellikle kurumsal müşterileri hedef alan ve bir mini PC sistemi olan HP Elite Slice’ı tasarladı.

    HP Elite Slice  ilk olarak sıradışı tasarımı ile ilgi çekiyor. Modüler bir mini PC sistemi olan bu ürün, kullanıcıya birçok seçenek sunması ve istenildiği gibi genişleyebilmesi ile fark yaratıyor. Bu fark yıllardır bu pazarı domine eden ve belli standartlar oluşturan Apple Mac Mini’yi bile zor durumda bırakıyor. HP Elite Slice, bu kategoride çıtayı yükselterek, yeni standartların oluşturacağını kesin olarak söylemeliyiz.

    Modüler tasarım

    HP Elite Slice, Apple Mac Mini’den daha küçük boyutta. En büyük özelliği ise hem harici hem de dahili olarak genişleyebilmesi.  Bu esasında çok önemli bir özellik. Apple ürünlerdeki bu zayıflığı bir avantaj olarak kullanmak isteyen HP, benzer ürünlerle kıyasla donanım birleşenlere erişilmesi için basit ama etkili bir tasarım tercih etti. Kasa sistemi, altta bulunan dört vidayı döndürmek şartı ile açılıyor. Hepsi bu kadar. Kullanıcı, oldukça hızlı bir şekilde donanım birleşenlere erişebiliyor ve dört adet bellek (SODIMM) ve SATA diski zahmetsizce değiştirebiliyor.

    Bu alanda yer alan diğer dört vidayı söktüğünüzde üst kapak açılıyor ve buradan da WLAN modülüne ve bakır ızgaralı soğutma sistemine ulaşıyorsunuz.

    Bu ana modül iki adet USB ve iki adet USB 3.1 Type C bağlantılarına sahip. Bununla birlikte LAN bağlantısı ve HDMI çıkışı ve DisplayPort da unutulmadı. SD kart okuyucusu ne yazık ki yer almıyor. Kablosuz klavye ve Mouse, Bluetooth yerine USB kablosuz alıcı ile haberleşiyor. Yani iki USB girişinden birini bu bağlantı için feda etmeniz gerekiyor.

    Ana modülün yanı sıra iki adet yan modül yer alıyor. Bu modülleri üst üste koymanız yeterli. Ekstra bir şey yapmanız geremiyor. HP Elite Slice’a gelişmiş bir hoparlör sistemi veya bir optik sürücü bağlayabiliyorsunuz.

     Performans

    Zengin ve güçlü donanım birleşenlere sahip olan HP Elite Slice, Skylake ailesinden gelen dört çekirdekli Intel Core i5 6500T işlemcisini üzerinde barındırıyor. 8 Gbyte bellek ve 256 GByte kapasiteli Sandisk X300 SSD disk ile güçlenen bu ürün genel kullanımda ortalamanın üzerinde bir performans sergiliyor. Üzerinde bulunan Intel HD Graphics 530 grafik yongası oyuncular için tasalanmadığını söylemeliyiz. Yine de düşük ve orta ayarlarda birçok oyunu oynayabildik.

    HP Elite Slice, ofis kullanımında sizi kesinlikle yarı yolda bırakmıyor. Sahip olduğu performans fazlasıyla yeterli. Daha fazlasını isteyen kişiler daha güçlü donanım birleşenlere başvurmaları gerekiyor.

    HP Elite Slice elbette farklı konfigürasyonlarda satılıyor. En düşük konfigürasyonda 8 GByte bellek verilirken üst konfigürasyonlarda 32 GByte bellek kullanılıyor.

    Üründe beğendiğimiz bir özellik, benzer ürünlerle kıyasla çok sessiz çalışan bir soğutma sistemine sahip olması.  Yaptığımız denemelerde HP Elite Slice’ı tam yük altında çalıştırmamıza rağmen sessizliğinden ödün vermediğini gördük.  Tam yük altında 38 Watt’lık bir güç tüketmesi de, görülmeye değer. Normal kullanımda 10 Watt, düşük güç tüketiminde de 4 Watt’lık bir güç harcayan   HP Elite Slice bu alanda rakiplerine ciddi fark atıyor. Öyle ki piyasaya baktığımızda, güç tüketiminde daha verimli bir ürün olmadığını söylemeliyiz. (contentbeta.com)

    Sonuç

    HP Elite Slice gerçekten sıra dışı bir masaüstü bilgisayarı. Yüksek bir malzeme kalitesi ve başarılı bir işçiliğe sahip olan bu ürün, modüler yapısı sayesinde genişleyebiliyor ve basit tasarımı sayesinde de donanım birleşenleri kullanıcının isteğine göre yükseltilebiliyor.

    HP bu alanda yapılması gereken her şeyi doğru yaptığını düşünüyoruz. Apple, Mac mini ile tamamen tasarıma konsantre olurken, cihazın genişleyebilme özelliğini ciddi anlamda ihmal etti. Bu da cihazın güncelliğini kısıtlıyor.

    HP Elite Slice genişleyebildiği gibi, donanım birleşenleri de çok kolay bir şekilde yükseltilebiliyor. Bu da bu ürünü çok uzun süre güncel bir şekilde kullanılmanızı sağlıyor.

    Blogunuz için ücretsiz görsel siteleri

    Geçen hafta içerik tüketen olmaktan, içerik üreten olmaya geçmenin en ideal yolunun blog yazmak olduğunu belirtmiştim. Blog açtınız diyelim; başlangıçta blogunuzdan gelir elde etmiyorsanız, bu aşamada ücretsiz görsel sitelerini keşfetmek önem kazanıyor. Bu hafta, blogunuz için telif sorunu yaşamadan yararlanabileceğiniz ücretsiz görsel sitelerini tanıtıyorum.

    Blog açmak için kullanabileceğiniz ücretsiz servisler başlıklı yazımda, içerik tüketen olmaktan, içerik üreten olmaya geçmenin en ideal yolunun blog yazmak olduğunu belirtmiş; tecrübelerinizi blog yazarak geniş kitlelerle paylaşabileceğinizi ve yazarak kendinizi ifade edebileceğinizi vurgulamıştım. Yazımda, blog oluşturmak için kullanabileceğiniz en popüler ve ücretsiz servislere yer vererek, blogger olma yolunda atabileceğiniz ilk adımlardan söz etmiştim.

    BLOG YAZARKEN YASAL GÖRSEL KULLANIMI ÖNEMLİ

    Peki blog açtınız ve yazma konusunda ilk adımları atmaya başladınız. Burada ilk karşınıza çıkacak sorunlardan biri, kullandığınız görselleri temin etmek olacak. Mümkünse kullandığınızı her görselin sizin kendi üretiminiz olması önerilir. Ancak her görsele de sizin yetişmeniz mümkün değil. Bu noktada görsel siteleri öne çıkıyor. Bu sitelerin birçoğu, doğal olarak büyük emekler harcanarak içerikler oluşturulduğu için ücretli. Başlangıçta blogunuzdan gelir elde etmiyorsanız, bu aşamada ücretsiz görsel sitelerini keşfetmek önem kazanıyor. İşte size telif sorunu yaşamadan yararlanabileceğiniz görsel siteleri:

    Pixabay

    Telif ücreti ödemeye gerek kalmadan fotoğraflar, vektörler, illüstrasyonlar ve videolar indirebileceğiniz en popüler kaynaklardan biri Pixabay. İhtiyaç duyduğunuz görseli bulmak için, arama bölümüne istediğiniz görselle ilgili bir anahtar kelime girerek arama yapmanız yeterli. Pixabay’da çok sayıda görsel sizi bekliyor. Siteden görsel indirmek için üye olmanızda yarar var. Üye olmadan da görsel indirilebiliyor. Ancak bu kez, her indirme işlemi öncesinde güvenlik kodu doğrulaması yapmak zorundasınız. https://pixabay.com/tr/

    Pexels

    Bir başka görsel indirme sitesi olan Pexels’te, giriş ekranında sizi karşılayan arama kutucuğu sayesinde, vakit kaybetmeden aradığınız görselleri bulabilmeniz mümkün. Sitenin arama kutucuğunu altında mobile, contact, dog, sunset, house, crowd, earth, vacation, coffee, office, student, books, father ve pizza gibi en polüler arama kelimeleri sıralanmış. Eğer aradığınız görsel bu kelimelerden biriyle ilgiliyse, ilgilendiğiniz kelimenin üzerine tıklayarak, anında hedefinize ulaşabilirsiniz. https://www.pexels.com

    Flickr

    Görsel temini için önereceğim bir başka site de Flickr. Flickr, bilindik ‘stock’ görsel siteleri gibi aynı işleve sahip değil. Daha çok profesyonel fotoğrafçıların ürünlerini paylaştığı, son yıllarda da fotoğraf ağırlıklı sosyal paylaşım sitesi formuna bürünen Flickr’da Creative Commons (Yaratıcı Beraberlikler) lisansıyla etiketlenen görselleri kaynağını belirtmek kaydıyla dilediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. Creative Commons lisanslı görselleri bulmak için, Flickr’ın arama bölümüne girerek, ‘All creative commons’ seçeneğine tıklayarak arama yapabilirsiniz. https://www.flickr.com

    Gratisography

    Blogunuzda kullanabileceğiniz yüksek çözünürlüklü görseller bulabilmek için kullanabileceğiniz Gratisography, giderek arşivini geliştiren bir kaynak. All, Animals, Nature, Objects, People, Urban ve Whimsical gibi kategori başlıkları altında arama yaparak, yararlanabileceğiniz çok sayıda görsel bulabilirsiniz. Siteden memnun kaldıysanız, hemen sağ üstteki butona tıklayarak geliştiricilere bir kahve parası göndermeniz de mümkün. https://www.gratisography.com

    Unsplash

    Yüksek çözünürlüklü fotoğrafların ücretsiz yararlanılması amacıyla paylaşıldığı Unsplash, üye olmaya gerek kalmadan görsel indirilebilmesini sağladığı için büyük kolaylık sağlıyor. Her gün yeni görseller eklenen ve arşivini genişleten sitedeki görselleri kalitesinin beklenenden iyi olması dikkat çekiyor. Unsplash, dilerseniz her gün en iyi fotoğraf seçkilerini e-posta adresinize gönderiyor. https://unsplash.com

    Picjumbo

    Picjumbo, arşivinde 5 milyondan fazla görsel bulunan zengin bir kaynak. Farklı kategoriler altında blogunuzdaki yazılarınıza uygun görseller bulabileceğiniz ve ücretsiz indirebileceğiniz Picjumbo, üye olmadan da içeriklerin indirilebilmesine izin veriyor. Picjumbo’nun zengin arşivinden yararlanmanız için tek yapmanız gereken, sağ üst köşedeki arama kutucuğuna ihtiyaç duyduğunuz görselle ilgili anahtar kelimeler yazmak. https://picjumbo.com

    FreeImages

    Sitenin adı her ne kadar Free Images olsa da, içerisinde sadece ücretsiz görseller yok. 400 bine yakın görselin ücretsiz sunulduğu sitede, ücret ödeyerek satın alınabilen içerikler de mevcut. Arama yaparken istediğiniz görseli ücretsizler arasında bulamazsanız, ücret ödeyerek farklı alternatifler satın almayı da deneyebilirsiniz. Zaten arama sonuçlarında, ücretsiz ve ücretli görseller birlikte listeleniyor. Size düşen, ücretsiz ve ücretli görsellerin hangileri olduğunu karıştırmamak. http://tr.freeimages.com

    Unrestricted Stock

    Unrestricted Stock, ücretsiz olarak görsel sağlama misyonuyla yola çıkan bir proje. Sitede, Hand-Drawn, Photography, PSD ve Vector kategorileri altında ihtiyacınız olan görsellerle ilgili arama yapabilirsiniz. Ücretsiz hizmet vermesine rağmen oldukça yüksek kalitede görselleri arşivinde barındıran Unrestricted Stock, favori adresleriniz arasına girmeye aday. http://unrestrictedstock.com

    SplitShire

    Tasarımcı ve fotoğrafçı Daniel Nanescu tarafından kurulan SplitShire, ücretsiz olarak görsel sunmak için faaliyete geçen bir site. Daniel Nanescu, fotoğraflarını yıllarca hard disklerde biriktirdikten sonra, kamuya açık olarak paylaşmaya karar verdiğini belirtiyor. Sitedeki görselleri, kişisel ve ticari amaçlarla özgürce kullanabilirsiniz. http://splitshire.com

    Life of Pix

    Yüksek çözünürlüklü görsellerin haftalık olarak güncellendiği ve arşivini her geçen gün zenginleştiren Life of Pix, ücretsiz yararlanabileceğiniz bir başka kaynak. Life of Pix’teki geniş arşiv, kişisel veya ticari amaçlarla ücretsiz olarak kullanılabiliyor. http://lifeofpix.com

    Free Range Stock

    Barındırdığı görselleri indirmek için üye olmayı şart koşan Free Range Stock, farklı kategorilerde geniş bir görsel arşivine sahip. Ücretsiz görsel indirmek için arama yaparken, arama sonuçlarında ilginizi çekebilecek ücretli görselleri de listeliyor. Aradığınızı ücretsiz görseller içerisinde bulamazsanız, sitenin partneri olan Shutterstock’tan satın alabiliyorsunuz. http://freerangestock.com

    Magdeleine

    Magdeleine, Nature, City & Architecture, People, Animals, Food, Technology, Objects ve Abstract kategorileri altında ücretsiz görseller sunan bir kaynak. Site içi arama fonksiyonunu kullanarak, ihtiyaç duyduğunuz görsellere kısa sürede ulaşabilirsiniz. http://magdeleine.co/license/cc0/

    Startup Stock

    Girişimcilikle ilgili fotoğraflara odaklanan Startup Stock, yüksek çözünürlüklü olarak girişim ofisleri atmosferi uyandıran görselleri ücretsiz sunuyor. Sitenin en büyük eksiği ise, görselleri aramak için bir siteiçi arama motorunun bulunmayışı. http://startupstockphotos.com

    Dig Color

    Digcolor, milyonlarca fotoğraf, vektör grafik ve videoyu arşivinde barındıran bir proje. Sitedeki Creative Commons lisansıyla dağıtılan görselleri dilediğiniz gibi indirip, kişisel veya ticari amaçlarla kullanabilirsiniz. Sitenin Premium bölümünden ise Shutterstock arşivinden görseller satın almak mümkün. http://www.digcolor.com

    The Stocks

    Görsel kaynakları arasında son olarak önereceğim kaynak ise, The Stocks. Bu projenin en önemli özelliği, baştan bu yana farklı özelliklerinden söz ederek tanıtmaya çalıştığım sitelerin çoğunu tek çatı altında toplayarak, görsel aramayı kolaylaştırması. Soldaki menüden site adlarına tıklayarak dilediğiniz siteyi, The Stocks sitesinden ayrılmadan görüntüleyebilirsiniz. https://thestocks.im

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

    Sık Yapılan LinkedIn Hataları

    Sık yapılan LinkedIn hataları sizin de dikkatinizi çekiyor öyle değil mi?

    Söz konusu iş dünyası ile ilgili olduğunda karşımıza bizi rahatsız edecek, faydasından çok zararı olacak konu başlıkları daha fazla rahatsız ediyor. Öyle ki bu duruma özellikle çeşitli araç ve platformları kullanırken rastlıyoruz. Bunun nedeni ise bu araç ya da platformları ya yanlış kullanıyor olmaktan kaynaklanıyor. Yanlış yapacağım korkusu ile platformu tam potansiyelinde kullanamayanlara da bolca rastlanıyor. Bu yazımda da bu sorun çerçevesinde kaçınmanız gereken, sık yapılan LinkedIn hatalarından bahsedeceğim.

    E3’ün ardından

    0

    Oyun dünyasının en büyük fuarı olan E3 fuarı 2017 yılında da onbinlerce kişiye ev sahipliği yaptı. Dünya çapında da dijital ortamdan milyonlarca kişinin takip ettiği E3 fuarı, Sony, Microsoft, Bethesda, Electronic Arts, Ubisoft, Activision, Nintendo ve saymakla bitiremeyeceğiz yüzlerce oyun firmasının gövde gösterisine şahit oldu. Bizler de bugün sizler için hangi firma nelerin üzerinde durdu, hangi ürünlerini tanıttı kısaca özetlemeye çalışacağız.

    Tabii ki ilk olarak E3’de en büyük şova imza atan Sony ile başlamak gerek. Devasa bir sunum salonunda Days Gone, God of War, Detroit: Become Human, Uncharted: The Lost Legacy, Gran Turismo gibi PlayStation 4’e özel oyunlar ile oyun dünyasına damga vuran Sony sunumu, oyun severlerin adeta ağzını açık bırakan sahnelere şahit oldu. En çok izlenen sunumlardan biri olmayı başaran Sony sunumu, PlayStation 4 sahiplerini tam manası ile mest etmeyi başardı. Ancak sunum içerisinde herhangi bir sürpriz oyun duyurusu olmaması ise ufak bir hayal kırıklığı olarak aklımızda yer etti.

    E3 Fuarının bir diğer ilgi çeken sunumu ise Ubisoft tarafından yapıldı. İlk oyunu ile hatrı sayılır bir satış başarısı yakalayan The Crew’un ikinci oyununu duyuran Ubisoft, oldukça büyük bir sürpriz yaparak oyun içerisinde sadece otomobil ve motorları değil, hız teknelerini hatta uçakları bile eklemiş. Bu sayede havada karada yarış imkanı sunacak The Crew 2, bakalım beklentileri karşılayabilece mi? Ubisoft’un bir diğer şovu ise Assassin’s Creed Origins ile oldu. Son yıllarda çıkan tüm oyunları ile bir türlü beklentileri karşılamayı başaramayan Assassin’s Creed, Origins ile birlikte bizleri Antik Mısır’a davet ediyor. Milattan öncesini konu alacak olan Assassin’s Creed Origins, gelişmiş grafikler ve oyun mekanikleri ile seriyi yeniden canlandıracak mı, zaman içerisinde göreceğiz.

    Ubisoft’u da bir kenara koyduktan sonra E3’ün en büyük bombalarından biri de Microsoft’tan geldi. Uzun süredir neredeyse tüm detayları açıklanan Microsoft’un 4K konsolu Project Scorpio, resmi ismi ile Xbox One X şeklinde duyuruldu. Kendisine özel olarak çıkacak oyunlarda native, yani doğal 4K çözünürlük sunmayı başaracak gibi gözüken Xbox One X, 6 TFLOPS’luk gücü ile oyun dünyasının şuan için en güçlü konsolu durumunda. Ancak bu gücü ne yazık ki 3. parti oyunlarda göremeyecek olmak Xbox hayranlarını biraz üzen bir durum. Birçok 3. parti oyun, Xbox One X’de, PlayStation 4’de olduğu gibi sanal 4K çözünürlük kullanacak gibi gözüküyor.

    Electronic Arts’ın ise E3’deki en büyük bombası her yıl olduğu gibi FIFA serisi oldu. FIFA 17 ile birlikte DICE tarafından geliştirilen FrostBite motoruna geçiş yapan seri, FIFA 18 ile birlikte özellikle stadyum atmosferinde ciddi gelişmelere ev sahipliği yaparak oyunculara çok daha gerçekçi bir futbol şöleni yaşatacak. EA’in bir diğer bombası ise yine uzun süredir sessizliğini koruyan Need For Speed’den geldi. Yine son yıllarda beklentilerin ciddi şekilde altında kalan yapım, Need For Speed Payback ismi ile geri döndü. Hızlı ve Öfkeli’den aşina olduğumuz akisyon sahneleri ve derin bir hikaye ile geleceği açıklanan yapım, Most Wanted’da yaşadığımız duyguları yeniden yaşatabilir, ayrıca yapımın çok ciddi özelleştirme seçenekleri ile geleceği söyleniyor. Şöyle adam akıllı modifiye etmeyi özlemiştik zaten.

    E3’ün bir diğer bombası ise Activision oldu. Uzun yıllardır gelecek teması ile canımızı ciddi derecede sıkan Call of Duty, Sledgehammer Games ile birlikte bizleri yeniden 2. dünya savaşına davet ediyor. Call of Duty: WWII ile birlikte, avrupayı baştan aşağı gezip nazi avlayacağımız yapım, gelişmiş grafikler ve klasik savaş atmosferi ile keyifli anlar yaşatacak ve uzun süre sonra ayaklarımız yeniden yere basacak. Activision’ın bir diğer bombası da tabii ki ilk oyunu ile neredeyse tüm konsol sahiplerinin satın aldığı Destiny’nin 2. oyunu oldu. Çok daha gelişmiş görsel efektler ve oynanış özellikleri ile karşımıza çıkacak olan Destiny 2, bu sefer konsollar ile birlikte PC platformu için de satışa sunulacak.

    Archos’tan dört yeni Android’li telefon

    Archos, Avrupa pazarları için geliştirilen 4 yeni Android’li akıllı telefon modelini duyurdu. İşte detaylar…

    Fransız merkezli şirketin yeni modelleri; Diamond Gamma, Diamond Alpha, Sense 55S ve Sense 50X adlarıyla geliyor.

    Archos Diamond Alpha, en pahalı model durumunda ve 299 Euro fiyat etiketi üzerinde satışa sunuldu. En düşük fiyatlı akıllı telefon modeli ise 169 Euro ile Sense 50X.

    Diamond Alpha, 5.2 inçlik Full HD çözünürlüklü ve Corning Gorilla Glass kaplı kılcal çizilmelere dayanıklı ekranla geliyor. Sony sensörleriyle geliştirilmiş çift kamerası ile iddialı görseller vaat ediyor. Ön kamerası da, arka kamerası gibi 16 MP yapısında. Diğer özellikleri 4 GB RAM, Qualcomm Snapdragon 652 işlemci ve 64 GB depolama alanı ile artırılabilir hafıza şeklinde.

    Diamond Gamma, 5.5 inçlik HD ekrana sahip. 13 MP arka kamerası Samsung tarafından geliştirilmiş sensörlerle geliyor. Qualcomm Snapdragon 435 işlemci, 3GB RAM, 32GB dahili depolama alanı ve 3000 mAh pil kapasitesi diğer öne çıkan özellikleri.

    Archos Sense 55S ise 5.5 inç ekranda HD çözünürlük, 2 GB RAM, 16 GB depolama alanı, 8 MP kamera ve parmak izi sensörü sunuyor.

    Son olarak Archos Sense 50X, IP68 sertifikasına sahip olan dayanıklılığı ile dikkat çeken bir model durumunda. 1.5 GHz hızında çalışabilen MediaTek MT6737T işlemcisi, 3GB RAM, 32GB dahili depolama alanı, 5 inç HD ekran ve 3000 mAh pil kapasitesi özellikleri sergiliyor.

    Mütevazı fiyatlı bir LG akıllı telefon modeli daha geliyor!

    Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de giriş ve orta segment akıllı telefon modelleri ile dikkat çeken markalardan biri olan LG’nin, ‘bütçe dostu’ yeni bir cihaz üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Model LG X Charge adıyla gelecek. İşte detaylar…

    LG’nin kısa süre içerisinde tanıtılması beklenen yeni akıllı telefon modelinin LG-M327 koduyla geldiği görülüyor. Bu akıllı telefon, X koduyla belirtilmiş; yani Kore merkezli teknoloji şirketinin mütevazı fiyatlı bir alternatif sunacağı kesin. Çünkü LG’nin X serisi modelleri, bu şekilde konumlanıyor.

    Öte yandan rekabetçi bir alanda sunulacak olan yeni LG X Charge adlı modelin teknik detayları hakkında da bazı bilgiler söz konusu. Ekranın boyutu bilinmiyor, ancak 5.5 inçlik bir panel olasılığı güçlü. Ekran çözünürlüğü ise 720 x 1280 (HD) piksel seviyesinde.

    3.5 mm kulaklık girişi bulunan gizemli modelin 18 günlük bekleme süresi, 10 günlük konuşma süresi gibi bilgileriyle iddialı bir pil dayanıklılığı vaat edeceği anlaşılıyor. Bu noktada bazı tahminler var; pilinin 4500 mAh kapasiteye sahip olabileceği belirtiliyor. Ürünün model isimlendirmesi de (Charge), güçlü pil dayanıklılığı ile örtüşen bir işaret durumunda.

    LG X Charge adlı modelin yakın bir gelecekte duyurulması bekleniyor. Öte yandan hangi ülkelerde satışa sunulacağı ve diğer detayları hakkında henüz herhangi bir detayın bilinmediğini belirtelim.

    Teknoloji dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Yeni Galaxy Tab A 8.0 (2017), IFA 2017 öncesinde göründü

    Samsung’un yeni tableti, resmi tanıtımı öncesinde ortaya çıktı. İşte detaylar…

    Samsung, geçtiğimiz aylarda Samsung Galaxy Tab S3’ü tanıtmıştı. Ancak görünüşe bakılırsa Kore merkezli şirketin 2017’de duyuracağı başka tabletler de var. Bunlardan biri de SM-T385 model numarası ile internet ortamına bilgileri yansıyan Yeni Galaxy Tab A 8.0 (2017).

    Samsung SM-T350 olarak bilinen Galaxy Tab A 8.0’ın devamındaki yeni model, orta segment bir tablet maiyetinde. Öne çıkan özellikleri ise 2 GB RAM, 16 GB dahili depolama alanı, 1.4 GHz maksimum saat hızlarına çıkabilen Qualcomm Snapdragon 435 işlemci şeklinde.

    HD ekrana sahip

    Benchmark sonuçlarında görülen modelde ekran ise 8 inç formunda ve sunduğu çözünürlük değeri de 1280 x 800 (HD) piksel. Ek olarak ön kısmında 5, arkasında 8 MP kamerayla geleceği anlaşılıyor.

    Android 7.0 Nougat ile geliyor

    Pil kapasitesi hakkındaki detaylar ise netleşmiş değil, cihazın öncül modelindeki pil dayanıklılığına yakın bir ölçek sunması bekleniyor. Yeni Galaxy Tab A 8.0 (2017) için yazılım tarafında ise Android 7.0 Nougat söz konusu. Tabletin büyük olasılıkla önümüzdeki eylül ayında Almanya’da düzenlenecek teknoloji fuarı IFA 2017 kapsamında tanıtılacağını da belirtelim.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    NOT: Görsel temsilidir.

    Araştırma: Apple kullanıcılarının yüzde 19’u HomePod ile ilgileniyor

    Apple’ın HomePod adlı akıllı hoparlörünün duyurulmasının üzerinden pek de uzun bir süre geçmedi, bu noktada yıl sonuna doğru satışlarına başlanacağı kaydedilen aygıtın görebileceği ilgiye dair ilginç bir analiz yayınlandı…

    2000 civarında Apple kullanıcısına HomePod’u satın almayı düşünüp düşünmedikleri soruldu. Katılımcıların yüzde 19’u satın alma konusunu ‘ciddi’ şekilde düşündüklerini, yüzde 13’ü ise ürünle sadece ilgili olduklarını ifade etti. Dolayısıyla Apple cihazları ile haşır neşir olan kullanıcı kesimi açısından HomePod, yoğun şekilde ilgi uyandırmışa benziyor…

    Aralık ayında satışlarına başlanacağı bildirilen Apple HomePod’un, yakın ürünler olarak Amazon’un Echo’su ve Google Home ile ciddi rekabete girme potansiyelini elinde bulundurduğu belirtiliyor.

    Apple HomePod, Siri özelliği ile geliyor. Öte yandan Google Home (üstte), Google Assistant ve Amazon Echo da Alexa ile dikkat çekiyor. Öte yandan geçtiğimiz aylarda Windows’un sanal/kişisel asistanı Cortana desteği sunan Harman Kardon Invoke da lanse edilmişti.

    Önümüzdeki aylarda söz konusu yazılımlarla birlikte sunulan HomePod, Google Home, Amazon Echo ve Harman Kardon Invoke’nin (üstte) yeni bir rekabet sahasını da beraberlerinde getireceğini şimdiden görebilmek mümkün.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…