Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1235

    Dijital çağın öğretmenleri nasıl olmalı?

    Hiç şüphesiz ki öğretmenlerimiz geleceğimizin mimarı. Bizleri bugün olduğumuz kişiye dönüşmemizi saglayan, bizlere rehberlik eden önemli rol modelleri. Hayatımız üzerinde bu kadar önemli etkisi olan öğretmenlerimiz de bizim gibi dijital çağa ayak uydurmaya çalışıyor. Ancak eğitim konusunda teknolojiye adaptasyon ve eğitim teknolojilerini kullanma noktasında hala yapacak çok şeyimiz var.
    Yine de her gün öğretmenlerden, geçmişe göre uyarlanmış tek tio bir öğrenme modeli kullanarak çocuklarımızı eğitmenlerini bekliyoruz. Peki dijital çağın öğretmenleri nasıl olmalı?

    Dijital çağ öğretmenleri her öğrenci için öğrenmeyi kişiselleştirir

    Dijital çağ öğretmenleri öğrenmeyi farklılaştırır. Doğrudan öğretim, öğrencileri gruplandırma ve gerektiği gibi grupları yeniden düzenleme gibi çeşitli öğretim yöntemleri sunarak öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılarlar. Bireysel öğrenciye ulaşmak için, her bir öğrenciyi motive etmek, öğrenmeye dahil etmek ve sadece ortalama bir öğrenciye öğretmeyi amaçlamamak değil, herkese nasıl öğretileceğini anlamak için çaba göstermeleri gerekir. Ayrıca, başarılı olmaları için gereken tüm kaynaklara sahip olmalarını sağlayarak, bireyleri olarak öğrencilerinin savunucusu olmalıdırlar.

    Dijital çağ öğretmenleri, yaşam boyu öğrenmeyi teşvik etmek için dijital öğrenmeyi kullanır

    Dijital çağ öğretmenleri, öğrencilerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmaları için yaşam boyu öğrenci olmaları gerektiğini bilir. Yaşam boyu öğrenme sevgisini artırmak ve öğrencileri tamamen öğrenme sürecine dahil etmek için dijital araçlardan yararlanırlar.

    Dijital çağ öğretmenleri, aslında öğrencilerini üretici olmayı öğretiyor. Uzun zamandır öğrencilerin bütün gün çalışma sayfalarını doldurmaktan memnun olacakları günler. Edtech aletlerini temel düzeyde kullanmak bile onları artık tatmin etmiyor. Öğrencinizin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için, nasıl üretici olunacağını öğrenmelerine yardımcı olmalısınız. Bunu yaparken, öğrenciler bloglar, Infografikler, kitaplar, nasıl yapılır videoları, filmler, aksiyon figürleri, uygulamalar ve öğreticiler oluşturmayı öğreneceklerdir. Dijital öğretmenler bunu daha yüksek bir seviyede başarmayı başarırlar ve öğrencilerinin potansiyelleri ancak hayalleri kadar kısıtlıdır. Öğrencilerinize ne harika bir hediye verdiğinizi düşünebiliyor musunuz?!

    Dijital çağ öğretmenleri proje tabanlı öğrenmeyi kullanır

    Modern öğrencilerin hipotezler yaratabilmeleri, araştırma yapabilmeleri, uzmanlarla iletişim kurabilmeleri, nihai projeler yaratabilmeleri ve halihazırda ellerinde bulunan cihazları kullanmaları gerekir. Dijital çağ öğretmenleri, bunu yapabilmelerini sağlayan proje tabanlı öğrenme fırsatları yaratır.

    Dijital çağ öğretmenleri kodlamanın nasıl yapıldığını öğrenirler

    Nasıl kodlanacağını öğrenmek, işlerin nasıl yürüdüğüne ve karmaşık sorunların nasıl çözüleceğine dair benzersiz bir bakış açısı sunar. Dijital çağ öğretmenleri, nasıl kodlama yapılacağı konusunda öğrenme zorluğuyla uğraşır, böylece öğrencilere gelecekteki aktivitelere kodlama deneyimlerini nasıl dahil edeceklerini öğretebilirler. Kodlamayı öğrenmenin kolay olduğunu söylemiyorum, ama uzun vadede buna değer. İnternette tonlarca kodlama kaynağı ve kursu var.

    Dijital çağ öğretmenleri, çalışan dijital bir öğrenme ortamı tasarlar

    Dijital çağ öğretmenleri, öğrencilerin bu teknoloji çağında başarılı olabilmeleri için teknolojiye elverişli bir dijital öğrenme ortamı oluşturmaları ve yapılandırmaları gerektiğini anlar. Bu, uygun donanıma, yazılıma, cihazlara ve teknolojinin kullanımını destekleyen bir öğrenme alanına sahip olmayı (yeterli elektrik prizine, cihaz saklama dolaplarına, Wi-Fi’ye) sahiptir.

    Dijital çağ öğretmenlerinin küresel bir zihniyeti var

    Teknoloji, mesafe bariyerini yıktı ve bireylerin bağlantılarını kolaylaştırdı. Öğrenme ve ticaret artık küreseldir. Dijital çağ öğretmenleri bu yeni normu benimsiyor ve dünyadaki insanlarla iletişim kurmayı ve onlarla çalışmayı düşünüyor. Bunu yaparken, şehrinizi veya şehrinizi terk etmek zorunda kalmadan, küresel toplumumuzla sanal alanda nasıl bağlantı kuracaklarını modelliyorlar.

    Yeni çağın öğretmenleri

    Öğretmenler kendini güncellemeli

    Mesleğe son yıllarda giren öğretmenler, çoğu yeni teknolojilerde eğitim eksikliği olduğundan ve teknolojinin ders sunumunu nasıl etkileyebileceğinden emin olmadığından, teknolojiyi benimseme konusunda zor zamanlar geçiriyorlar. İşte eski okul öğretmenlerinin teknolojiyi benimsemelerine yardımcı olacak öneriler…

    1. Öğrencilerden öğrenin

    Öğrencilerin çoğu teknolojik olarak kendini sürekli günceller ve teknoloji kullanımı söz konusu olduğunda yenilikleri yakından takip eder. Birçoğu zaten evde en son teknoloji ürünler kullanıyordur. Bir şey ters giderse, öğrenciler öğretmenlerine yardımcı olabilir. Çoğu öğrenci, öğretmenlerine teknoloji konusunda destek vermekten mutlu olacaktır.

    2. Yeni teknolojileri denemekten korkmayın

    Eski öğretmenler teknolojiden korkmamalı . Yeni dijital becerileri öğrenmek için her fırsatı kullanmalılar . Teknoloji göründüğü kadar zor değil. Sadece bağlılık ve öğrenmeye gayret gerektirir.

    3. Faydalı ve olumlu yönlere odaklanın

    Artık hayatımızda çok fazla teknoloji var. En iyi yaklaşım, öğretim uygulamasına değer katan teknolojilerle başlamaktır. Bunlar uygulamaları öğretmek veya çevrimiçi ders programları olabilir. Daha karmaşık teknolojilere geçmeden önce bu teknolojilere hakim olun ve bilginizi genişletin.

    4. Geleneksel öğrenme ile dijital öğrenmeyi birarada kullanın

    Dijital öğrenme, geleneksel öğrenme yöntemlerinin yerini tamamen alamaz. Bu nedenle, teknik olmayan etkinlikleri derslerinize dahil etmelisiniz. Bu tür etkinlikler arasında oyunlar, tartışmalar, grup etkinlikleri ve çocuklar için modelleme ve diğerleri arasında çizim yapma gibi fiziksel etkinlikler bulunur. Her iki öğretme stili de bütünsel bir öğrenme ortamı için gereklidir.

    5. Sınıfta kuralları belirleyin

    Öğrenciler teknoloji kullanımı söz konusu olduğunda sınırları aşabilirler. Bazı yasaklı materyallere erişebilir, dikkatlerini kaybedebilir ve önemli sınıf etkinlikleri yerine cihazlarında boşa zaman harcayabilirler. Bu noktada bir öğretmen olarak, sınıfta yapılmaması gerekenler üzerine katı kurallar koymanız gerekebilir. Ayrıca, okulun sistem yöneticileriyle görüşerek, erişimin zararlı olabileceği siteleri sınırlandırın.

    6. Sürekli geribildirim isteyin

    Teknolojiyi kucaklamak için kullanabileceğiniz stratejilerden biri, sınıf performansını teknoloji kullanımıyla değerlendirmektir. Öğrencilere sorular sorun; Teknoloji öğrencilerin öğrenme yeteneklerini geliştiriyor mu? Nelerin değiştirilmesi gerekiyor? Ne işe yarar? Bu, yaşlılara ve meslektaşlarına öğrenmenin ilerleyişi hakkında yapıcı geri bildirimde bulunmanıza yardımcı olacak, böylece iyi çalışmadığınız zamanlarda yardım almanıza yardımcı olacaktır.

    7. Sosyal hayatınızda teknolojiyi kullanın

    Teknoloji meraklısı olmanızı, refahınızı artırmanın bir yolu olarak görmelisiniz. Bu bağlamda, sosyal medyada aile ve arkadaşlarla bağlantı kurmak, çevrimiçi ders almak veya hatta çevrimiçi ders derslerine başlamak gibi şeyleri benimseyin. Bunu yaparken, teknolojiye alışmaya çalışın.

    8. Başkalarıyla işbirliği yapın

    Teknolojiyi benimsemek için, teknoloji anlayışınızı ve kullanımınızı geliştirmek için teknoloji meraklısı meslektaşlarınızla birlikte çalışmanız önerilir . Sorular sorun, zorluklarla karşılaştığınızda gözlemleyin ve daha fazla yardım isteyin. Meslektaşlarınız, baskı içermeyen bir ortamda destek sunmak için en iyi konumdadır. Ayrıca, bilginizi genişletmek ve yeni teknolojilerden haberdar olmak için profesyonel ilişkilere yatırım yapın.

    Windows 10’da ‘Donanımı güvenle kaldır’ın fişi çekiliyor

    0

    Windows’ta artık, “Donanımı güvenle kaldır” uyarısı ekranda belirmeden USB belleğinizi çıkarabileceksiniz. İşte detaylar…

    Windows kullanıcılarının aşina olduğu özelliklerden biri de USB girişli arabirim çıkarılırken ekranda beliren “Donanımı güvenle kaldır” uyarısı. Windows’ta söz konusu özellik belli ölçülerde kaldırılıyor. Bu noktada Windows 10’da veri yazılması mümkün olmayan USB sürücüler, Donanımı güvenle kaldır uyarısı olmaksızın çıkarılabilecek. Akıllarda ise bir soru işareti: Öncekinden farkı ne?

    Söz konusu imkân, Windows 7’de de vardı, bununla birlikte belirtilen özelliğin kullanımı için önceden bazı ayarların değiştirilmesi gerekiyordu. Windows 10’da süreç daha direkt bir hal alacak gibi görünüyor. Konuyla ilgili olarak Microsoft’un resmi blogunda şunlar aktarılıyor; “Bu ilke depolama operasyonlarını USB sürücüler her an çıkarılabilecekmiş şekilde yönetiyor. Artık bellekleri “Donanımı Güvenle Kaldır” seçeneği olmadan da çıkarabilirsiniz. Ancak bunun yapılabilmesi için Windows disk yazma operasyonlarını ön belleğe kaydedemiyor. Bu da sistem performansını aşağıya çekebilir.”

    Görüldüğü üzere Microsoft, kullanıcılarının bu işlemi gerçekleştirmesi konusunda çok teşvikkar değil, bir ‘performans’ uyarısında bulunmayı ihmal etmiyor.

    Windows 10’da USB belleklerin hızlı şekilde çıkarılmasının esas alındığı yeni özellik, bir dizi kolaylığı beraberinde getiriyor. Ayrıca kullanıcıların ekranda beliren yazıyla tedirgin olmalarının da önüne ‘teknolojik imkanlarla beraber’ geçilmiş olunuyor.

    Hangi kıtada ne kadar internet kullanıcısı var?

     Internet World Stats, yukarıdaki sorunun yanıtı için mükemmel bir araştırma platformu ve Mart 2019 verilerine göre hangi kıtada ne kadar internet kullanıcısının olduğuna açıklık getiriyor.

    İnternetin hemen hemen tüm dünyada yoğun şekilde kullanılmakta olduğunu hatırlatmaya gerek yok, peki en çok hangi kıtada kullanılıyor? İşte merak edilen sorulardan birine daha yanıt geliyor…

    Internet World Stats, dünyada ne kadar internet kullanıcısının bulunduğuna odaklı bir web platformu. Dönemsel olarak kullanıcı sayılarını çeşitli detaylar eşliğinde yansıtarak bu spesifik alanda kamuoyunun bilgilendirilmesine katkı sağlıyor. İşte bu noktada paylaşılan en son veri dünya üzerinde 7 milyar 753 milyon 483 bin 209 kişinin yaşadığını ve internet kullanıcı sayısının da 4 milyar 346 milyon 561 bin 853 olduğuna işaret ediyor. Mart ayı itibarıyla veriler bu şekilde kıtalara göre dağılım ise şu şekilde;

    • Asya – 2 milyar 361 milyon 11 bin 308
    • 190 milyon 981 bin 318
    • Avrupa – 718 milyon 172 bin 106
    • Afrika – 474 milyon 120 bin 563
    • Latin Amerika – 438 milyon 248 bin 446
    • Kuzey Amerika – 326 milyon 561 bin 853
    • Okyanusya – 28 milyon 437 bin 577

    Asya kıtası, özellikle Çin ve Hindistan’ın nüfus anlamındaki etkisiyle internete bağlı kullanıcı sayısının en yüksek olduğu bölgeyi oluşturuyor.

    Avrupa kıtası, toplam nüfusun internete bağlı oranı oranıyla (82.9 %) bu alanda ilk sırada yer alıyor. Afrika, yüzde 35,9’luk oranıyla son sırada bulunuyor. Diğer yandan tüm dünyada internete bağlı nüfus oranının arttığı görülüyor.

    Kaynak için buraya tıklayabilirsiniz.

    Google Stadia, 5 Adımda Oyun Dünyasında Nasıl Başarılı Olabilir?

    0

    Google oyun dünyasına çok farklı bir yerden giriş yaptı. PlayStation veya Xbox gibi donanım üretmek yerine Netflix veya Spotify gibi dijital abonelik anlayışını getirdi. Yıl sonunda resmi olarak başlayacak bu hizmet, Ubisoft, EA gibi devlerin oyunlarını kapsayacak. Henüz belli olmayan bir ücret karşılığında birçok platform üzerinden Stadia kullanabileceksiniz. YouTube’da oyunun videosunu izlerken, oynamaya başlayabileceksiniz. Üstelik 4K ve 60FPS garanti! Bulut sistemine dayanan bu hizmetin tutması için öncelikli olarak çok stabil internet gerekiyor. Zaten 5G’nin dünyada eli kulağında. Eğer 5G üzerine daha detaylı bilgi istiyorsanız ilgili yazımıza göz atabilirsiniz. Tabii iş bununla da kalmıyor. Stadyum kelimesinin çoğulu anlamına gelen Stadia ile Google, zirvede olacak mı? Aşağıda yazdıklarımıza dikkat ederse neden olmasın…

    stadia
    Stadia ile Google Chrome tarayıcı destekleyen her platforma girmek istiyor

    Stadia Özel Oyun Cenneti Olmalı

    Bir oyun platformunu başarılı kılan en önemli unsurlardan biri o platforma ait özel oyunlardır. Özellikle Sony’nin Microsoft’a karşı PlayStation’daki en büyük kozu her zaman bu özel (exclusive) oyunlar olmuştur. Google da kendine yer açmak ve yerini sağlamlaştırmak istiyorsa mutlaka özel birkaç çıkışta birkaç bomba isim duyurmalı.

    Eksiksiz bir Çıkış Yapmalı

    Stadia çok iddialı bir platform ve büyük hedeflerle geliyor. Tamamen bulut üzerine odaklanması da klasik oyuncular için bir şüphe uyandırıyor. Dolayısıyla Google, Stadia’yı beta veya alfa olarak çıkarırsa büyük bozguna uğrayabilir. Kullanıcılar ilk deneyim anından itibaren en az soruna maruz kalmalı. (takes2fitness) Eğer Google, “Önce bir başlayalım sonrasına bakarız” mantığını güderse şok bir düşüş yaşayabilir.

    Akıllı Televizyon Uygulaması Olarak Gelmeli

    Yeni nesil oyun aboneliği tabletten, telefona hemen hemen her yerde çalışacak. Ancak burada bir püf nokta var. Aslında bu hizmet Chrome tarayıcıya sahip her cihazda çalışacak. Bu da akıllı televizyonlar için sorun teşkil ediyor. Android kullanmayan LG ve Samsung gibi akıllı televizyon üreticileri ile Stadia’nın bir şekilde uyumlu olması lazım. Aksi takdirde Google, Chromecast veya Firestick gibi ek bir ürün zorunluluğu koyarsa kullanıcı tabanını genişletmekte sıkıntı yaşayabilir.

    ubisoft
    Ubisoft, Google ile anlaşan ilk firmalardan. Oyun ortaklığı yakında çığ gibi büyeyecektir

    Bağımsızların Gücünü Almalı

    Stadia çıktığı ilk andan itibaren kapılarını tamamen bağımsız geliştiricilere açmalı. Bu konuda telif hakları ve bürokratik engelleri aşarak herkesin oyun geliştirebileceği bir hizmet anlayışını benimsemeli.

    Yapay Zeka ve Kişiselleşmeye Önem Vermeli

    Hiç şüphesiz çok kısa süre içinde Stadia’da yer alan oyun sayısı 1000’i geçecek. Bir yıla kalmadan 10000 gibi uçuk rakamı görebiliriz. Bu durumda Stadia içinde kaybolduğunuz dijital bir çukur olabilir. İşte yapay zeka, derin öğrenme gibi yenilikçi algoritmalarla Google, oyunculara özel bir öne çıkarma sistemi sunmalı. Aksi halde yapımcılar ve oyuncular arasındaki köprü yıkılabilir. Şu an şahsi görüşüm Play Store’daki deneyimin bir sonraki aşama için yetersiz olduğu yönünde.

    En popüler web tarayıcısı zirvedeki yerini bırakmıyor

    Mart ayı için tüm dünyadaki web tarayıcılarını oransal olarak sıralayan Statcounter kaynaklı araştırmaya göre Google Chrome, yüzde 62,63 gibi oldukça yüksek bir farkla ilk sırada.

    Web tarayıcıları (internet browser olarak da bilinir), dijital yaşamın olmazsa olmazlarından. Hem mobil hem de masaüstü için internet aramalarının gerçekleştirildiği web tarayıcılarının belki de en ünlüsü Internet Explorer’dı. Ancak özellikle 30 yaş üzeri yakından tanıdığı IE deneyiminin popülerliği artık çok geride kaldı, günümüzde web tarayıcılarının ‘fenomeni’ değişmez bir şekilde Google Chrome.

    Mart ayı için tüm dünyadaki web tarayıcılarını oransal olarak sıralayan Statcounter kaynaklı araştırmaya göre Google Chrome, yüzde 62,63 gibi oldukça yüksek bir farkla ilk sırada. Bu popülariteye yaklaşan ikinci bir web tarayıcı bulunmuyor.

    Diğer yandan Apple Mac’lerde önyüklü halde gelen (genellikle silinmeden kullanılan ya da ikinci tarayıcı olarak tutulan) Safari’nin yüzde 15,56 oranla ikinci olduğu görülüyor. Sıralamada üçüncü ise yüzde 4,69 ile Mozilla Firefox. Diğer platformlar ise şöyle sıralanıyor;

    • UC Browser – Yüzde 3,44
    • Samsung Internet – Yüzde 3,33
    • Opera – Yüzde 2,73
    • Internet Explorer – Yüzde 2,58
    • Edge – Yüzde 2,21
    • Android – Yüzde 1,06

    Android ve masaüstü kullanıcıları için oranını artırdığı görülen UC Browser’ın bir dönemin öne çıkan platformu Opera’yı geride bıraktığı dikkatlerden kaçmazken Internet Explorer ve yeni Microsoft tarayıcısı Edge’in toplam yaklaşık yüzde 5’lik orana sahip olduğu da öne çıkan detaylar arasında yer alıyor.

    Türkiye’deki elektrikli otomobil sayısı belli oldu

    Türkiye’deki trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından ‘yaklaşık’ olarak paylaşıldı. İşte detaylar…

    Elektrikli otomobillerin günümüzün inovasyonla şekillenen modern yaşam anlayışına yönelik oluşan trend açısından taşıdığı önem yadsınamaz. Bu araçlar aynı zamanda şehirlerin daha ‘çevreci’ olmasına sağladığı katkının yanı sıra geleceğin iklim, su ve genel itibarıyla gezegendeki yaşamın devamlılığı noktasındaki değerli argümanlar arasında yer alıyor. Peki Türkiye’de elektrikli otomobile ilgi boyutu ne durumda? İşte bu soruya dair en yeni yanıtlardan biri kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan trafiğe kayıtlı araç sayısı raporuyla açıklık kazandı.

    Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısını ‘Şubat ayı sonu itibarıyla’ ele alan raporda araçlar, kategorilerine göre ayrılırken ‘elektrikli otomobillerin’ toplam sayı içindeki oranı da paylaşıldı.

    Buna göre Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısı Şubat ayı sonu itibarıyla 22 milyon 940 bin 636 oldu. Bu araçların yüzde;

    • 54,3’ü otomobil
    • 16,4’ü kamyonet
    • 14’ü motosiklet
    • 8,2’si traktör
    • 3,7’si kamyon
    • 1’i otobüs
    • 0,3’ü ise özel amaçlı taşıtlar şeklinde. Ve bir kategori daha var elektrikli otomobiller.

    Aynı raporda elektrikli veya hibrit motorlu otomobillerin oranı yüzde 0,05 olarak kayıtlara geçmiş durumda. Bu da 22 milyon 940 bin 636 aracın yaklaşık 11 bin 470 adedinin elektrikli veya hibrit motorlu araç olduğunu ortaya çıkardı.

    Android’den iPhone’a kolayca geçin

    0

    Windows ve Blackberry’nin hayatımızdan çıkmasından sonra akıllı telefon denildiğinde artık önümüzde Apple’ın iOS ve Google’ın Android platformu olmak üzere iki seçenek kaldı. Birçok insan uzun süredir kullandığı platformu sürdürmeyi tercih etse de bazen diğer platformu da denemek istiyor ve iPhone’dan Android cihazlara ya da Android cihazlardan iPhone’a geçebiliyor. Ancak bu geçişi yapmak isteyenlerin en çok korktukları şeylerden birisi eski telefonundaki verilerini tamamen yeni platforma aktarmak. Eskiden insanların gözünü korkutan bu durum artık çok da zor bir iş değil. Şimdi Android platformundan iOS platformuna dolayısıyla iPhone’a nasıl kolayca geçebileceğinizi kısaca aktaracağız.

    Move to iOS uygulaması

    Apple, Android kullanıcılarının iOS platformuna geçişlerini kolaylaştırmak için özel bir ücretsiz Android uygulaması geliştirmiş. Bu uygulamayı kullanarak Android telefonunuzdaki verileri birkaç adımda kolayca aktarabiliyorsunuz. Yok ben bununla uğraşamam derseniz bir diğer seçenek bulunduğunuz yerde bir Apple Store varsa buraya uğramak. Sizin adınıza bu işlemi gerçekleştiriyorlar.

    Move to iOS uygulamasına gelirsek, uygulamayla Android telefonunuzda bulunan Kişiler, Mesaj Geçmişi, Fotoğraflar ve Videolar, Web yer imleri, e-posta hesapları, takvim ve ücretsiz uygulamaları taşıyabiliyorsunuz. Ücretsiz olan ve hem Google Play hem de iTunes’da bulunan uygulamalar otomatik olarak taşınabiliyor. Ancak bu uygulamalarda bulunan veriler konusunda aynı şeyi söylemek pek mümkün değil, uygulamaya göre bu değişebiliyor.

    Taşıma işlemi için ilk olarak https://play.google.com/store/apps/details?id=com.apple.movetoios&gl=TR adresine giderek uygulamayı telefonunuza indirmeniz gerekiyor. iPhone’unuzu başlattıktan sonra kuruluma devam ediyor ve Uygulamalar ve Veriler kısmına geldiğinizde Verileri Android’den taşı seçeneğini seçiyorsunuz. Android’de Move to iOS uygulamasını çalıştırıyorsunuz ve ekranda gelen yönergeleri takip ediyorsunuz. Her iki cihazı eşleştirdikten sonra taşımak istediğiniz verileri seçiyorsunuz. iPhone ve Android cihaz arasında kurulan kablosuz bağlantı sayesinde Androi’deki veriler yeni iPhone’unuza taşınıyor. Ancak Android’de çok fazla veriniz varsa ve tüm verilerin taşınmasını seçtiyseniz bu işlem biraz zaman alabiliyor.  Verilerin aktarımı tamamlandıktan sonra ekranda transfer tamamlandı mesajı çıkıyor. Artık iPhone’nun kurulumunu tamamlayabilirsiniz. Verileri taşımak için ayrı bir bilgisayara ya da başka bir yere veri aktarmaya gerek kalmıyor ve kullanımı oldukça basit. Gmail hesapları dahil olmak üzere tüm hesaplar aktarılıyor. Bu yüzden Android’den iOS’a geçişi dert etmenize gerek yok kısacası. Bir sonraki yazımızda iOS’tan Android’e kolayca nasıl geçebileceğinizi anlatacağız.

     

    Oppo Reno 10X Zoom performansı ile göz dolduruyor!

    Oppo Reno ve Oppo Reno 10x Zoom modellerinin tanıtılmasının üzerinden sadece birkaç saat geçti. Ülkemizde de resmi olarak faaliyet göstermekte olan Çinli akıllı telefon üreticisi Oppo’nun yeni amiral gemisi Reno 10x Zoom, Snapdragon 855’den güç alırken adından da anlaşılacağı üzere 10x yakınlaştırma yapabilen bir telefon.

    Oppo Reno 10X Zoom performansı ile göz dolduruyor!

    Telefonun 6 GB ve 8 GB olmak üzere iki farklı RAM seçeneği bulunuyor. 6 GB RAM’e sahip olan model ile gerçekleştirilen AnTuTu testinden elde edilen puan herkesi şaşırttı. Zira, Oppo’nun yeni amiral gemisi Galaxy S10 Plus gibi rakiplerini geride bırakarak ikinci sıraya yerleşmeyi başardı. Zirvede halen Xiaomi Mi 9 yer alıyor.

    Tabi, 8 GB RAM’li modelin Mi 9’u geride bırakıp bırakamayacağını henüz bilmiyoruz. 369254 puan ile AnTuTu 7’de ikinci sıraya yerleşen Reno 10x Zoom’u, Galaxy S10 Plus ve G8 ThinQ takip ediyor. İlk sırada yer alan Xiaomi Mi 9’un puanı ise 372006.

    48 Megapiksel çözünürlüğünde f/1.7 diyaframa sahip ana ve 8 Megapiksel çözünürlüğünde f/2.2 diyaframa sahip 120 derece geniş açılı kamera yer alıyor. Yakınlaştırma ise 10x hibrit zoom özellikli 13 Megapiksel çözünürlüğünde f/3.0 diyaframa sahip periskop kamera sayesinde sağlanıyor.

    6.6 inç büyüklüğündeki AMOLED ekranı Full HD+ çözünürlük sunan ve parmak izi okuyabilen telefon, 4065 mAh’lık bataryadan besleniyor.

    Snapchat Android için yenilendi

    Snapchat’in merakla beklenen Android güncellemesi yayınlandı. İşte detaylar…

    Snapchat’in iOS’daki performans ve stabiliteyi Android’de sunamadığı yönünde eleştirilere maruz kaldığı biliniyordu. Bu noktada 2018’in ilk aylarından itibaren Android için Snapchat uygulamasının geliştirildiği kaydedilmişti. Yeni Snapchat nihayet yayınlandı.

    Öte yandan Snapchat’in yeni Android versiyonunda tasarım tarafında önemli değişikliklerin olmadığı görülüyor. Uygulamanın genel itibarıyla performans ve stabilite açısından geliştirildiğini belirtmek mümkün. Hızlı açılış süreleri, düşük seviyede takılma ve hata, dikkat çeken gelişmelerden bazıları.

    Konuyla ilgili görüş bildiren Snapchat ekip üyeleri, sorunların tek tek çözümü yerine uygulamanın yeniden yazılmasının istenen sonuca yönelik daha iyi bir fikir olduğuna karar verildiğini ve bu yönde uzun süreli bir çalışma gerçekleştirildiğini belirtiyor. Bununla birlikte Android cihazlardaki geniş özellik yelpazesinin önemle dikkate alındığının altı çiziliyor; tam ekran, çoklu kamera sistemi gibi argümanların da ele alınmasıyla her cihaza uygun yazılım deneyimi sağlandığı ifade ediliyor.

    Son olarak Snapchat’in yeniden yazılmış olmasının sonraki güncellemeler için de kolaylıkları beraberinde getireceği bilgisi aktarılıyor ve ilgili güncellemelerde daha önceki dönemlerde ilk önce iOS’un yerine Android’in yenilenebileceği dair bazı açıklamalar da yapılıyor.
    Yeni Snapchat Android beklentilerinizi karşıladı mı?

    Türkiye’de düzenli internet kullanımı yüzde 84’e ulaştı

    ODTÜ’den 64 Kbps kapasiteli kiralık hat ile Türkiye’nin ilk internet bağlantısının gerçekleştirilmesinin üzerinden tam 26 yıl geçti. Bu bağlantının yapıldığı 12 Nisan tarihi, “Türkiye’de İnternetin Doğum Günü” olarak kabul ediliyor.

    Günümüzde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan internetin Türkiye’deki tarihi aslında yalnızca 26 yıl öncesine dayanıyor. 12 Nisan 1993’te PTT’den sağlanan 64Kbps kapasiteli kiralık hat ile ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı sistem salonundaki yönlendiriciler kullanılarak ABD’de NSFNet’e (National Science Foundation Network)’e ilk internet bağlantısı gerçekleştirildi. “Türkiye’de İnternetin Doğum Günü” olarak kabul edilen bu tarihten sonra internet kullanımı da her yıl hızla arttı.

    Özellikle ilk dönemlerde internete bağlanmak için bilgisayar başında uzun süre beklenen dial-up / çevir sesi artık anılarda kalırken günümüzde hız büyük önem kazandı ve 2016 yılında Londra’da saniyede 1,125 terabayt veri transfer hızıyla dünya rekoru kırıldı.

    Yüzde 93!

    We Are Social ve HootSuite tarafından her yıl yayınlanan Küresel Dijital Raporu’na göre, Türkiye’de internet kullanıcılarına yılda bir milyon yeni kişi ekleniyor. 82,44 milyon olan Türkiye nüfusunun yüzde 93’üne denk gelen 76,34 milyon mobil abonelik bulunurken internet kullanıcı sayısı ise 59,36 milyona yükseldi.

    Beş yıl önce yüzde 50’ler civarında seyreden düzenli internet kullanımı günümüzde yüzde 84’e ulaştı. Her yıl bir milyon yeni kullanıcının eklendiği bu dönemde öncelikli talebi hızlı, kesintisiz ve sınırsız internet oluşturuyor.