KRAFTON, Inc., yalnızca Android cihazlarda gerçekleşecek testin 11-13 Haziran tarihlerinde yapılacağını duyurdu…
KRAFTON, Inc., 11-13 Haziran tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Android kullanıcıları için kapalı bir PUBG: NEW STATE Alfa Testi gerçekleştireceğini duyurdu. Alfa Testine katılmaya uygun olanlar ve ilgilenenlerin 6 Haziran’a kadar başvurabileceği not düşüldü.
PUBG: NEW STATE Alfa Test Tarihleri
Alfa Testi Başvuru Süresi:
Başlangıç: 21 Mayıs 12:00 Pasifik Zaman Dilimi
Bitiş: 6 Haziran 20:59 Pasifik Zaman Dilimi
Alfa Testi:
Başlangıç: 11 Haziran 18:00 Pasifik Zaman Dilimi
Bitiş: 13 Haziran 20:59 Pasifik Zaman Dilimi
Gerçekleşecek PUBG: NEW STATE testi, oyunun performansının, sunucu ve ağ tutarlılığının ve geliştirme aşamasındaki oynanış sistemlerinin erken bir sürümünü ölçmeye odaklanacak. KRAFTON’un Alfa Testi sırasında alacağı geri bildirimler, PUBG: NEW STATE bu yıl piyasaya çıktığında şirketin topluluğunun beklentilerini karşılamasına yardımcı olacak. Test sırasında oyuncular, fütüristik bir 8×8 harita olan TROI’ye girebilecekler ve burada lansmandan önce farklı oyun özelliklerini deneyimleyip 2051’de geçen PUBG evreninin bir bölümünü keşfedebilecekler.
Battle Royale türünün öncüleri ve PUBG’nin yaratıcıları PUBG Studio tarafından geliştirilen PUBG: NEW STATE, 2021’de Android ve iOS’ta oynaması ücretsiz bir deneyim olarak sunulacak. PUBG: NEW STATE, PUBG’nin orijinal Battle Royale deneyimini mobil cihazlardaki en gerçekçi battle royale oyunu olarak yeniden yaratıyor.
Akıllı telefon üreticilerinin pazar payı kapmak için girdiği kıyasıya yarış tüm hızıyla sürüyor. Bazı şirketler günden güne büyürken, bazıları kan kaybediyor. İlk telefonunu 2008 yılında piyasaya süren OPPO ise, bu üreticiler arasındaki şanslı isimlerden.
Son gelen bilgilere göre Find X3 serisiyle neredeyse her ülkede pazar payını artıran şirket, Huawei’i geçerek, 2021’in birinci çeyreğinde dünyanın en büyük dördüncü akıllı telefon üreticisi oldu.
OPPO dördüncü sıraya yükseldi
Kurulduğu günden bu yana düzenli şekilde büyüyen OPPO, 2021’in birinci çeyreğinde pazar payını yüzde 25.5 yükseltti. Özellikle amiral gemisi modellerdeki satışlarını artıran şirket, akıllı telefon pazarının yüzde 10’una sahip oldu. Böylelikle ABD ambargosundan bu yana Çin dışındaki her pazarda kan kaybeden Huawei’i geride bırakarak 4. sıraya yükseldi.
Konuyla ilgili açıklama yapan OPPO akıllı telefonun biriminin Başkan Yardımcısı Scott Zhang “İnsan merkezli bir şirket olarak, alınan tüm kararların merkezine insanları ve çalışanları koyuyoruz. Bu temel değer, çıkardığımız ürünlerde mükemmellik sunma tutkumuzu körükledi ve OPPO‘nun dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olmasını sağladı.” ifadelerini kullandı.
Pazar payındaki temel yükseliş ise şirketin son çıkardığı amiral gemisi olan Find X3 ailesinden geliyor. Sahip olduğu özellikler ile dikkatleri üzerine çeken telefon, Apple ve Samsung gibi üreticilerin ürünlerine meydan okuyor.
Listenin diğer isimlerine baktığımızda ise bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Samsung yıllardır elinde bulundurduğu birinci sırayı korurken, ikincilik koltuğunu Xiaomi, üçüncülüğü ise Apple aldı. Ancak rakamlar sizi yanıltmasın. Apple her ne kadar listede üçüncü sırada olsa da gelirlerinin tamamını yüksek fiyatlı modellerden elde ettiği için birinciliğini koruyor.
Her yeni nesilde inovatif ürünleri piyasaya süren HUAWEI kısa süre önce akıllı giyilebilir cihaz pazarında bir kez daha devrim yaratan yeni akıllı bileklik Band 6’yı tüketicilere sundu.
HUAWEI Band 6, canlı içerik ve şık bir tasarım sunmak için 1,47 inç AMOLED ekrana sahip. Gövdesi sadece 18 gram olan akıllı bilekliğin yumuşak ve cilt dostu kayışı kullanıcılara rahat bir kullanım deneyimi sağlıyor.
Sağlık izleme teknolojisindeki gelişmeler sayesinde HUAWEI Band 6, tüm gün SpO2, kalp atış hızı, stres, uyku kalitesi izleme sağlayarak kullanıcılara daha sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturmak için profesyonel tavsiyeler de sunuyor.
HUAWEI Band 6, birçok kullanıcının doğru egzersiz rehberliğinden yoksun olduğu göz önüne alındığında, kullanıcıların bilimsel egzersiz yöntemlerini benimsemelerine yardımcı olmak için 96’ya kadar egzersiz modu ve profesyonel egzersiz verilerini izleme ve analiz etme özelliklerine sahip.
Birçok kullanıcı kan oksijen satürasyonu kavramını önemsemiyor. SpO2 (kan oksijen satürasyonu), kandaki birleşik oksijen ve hemoglobin hacminin toplam hemoglobin hacmine, yani kandaki kan oksijen konsantrasyonuna yüzdesidir. Solunum sisteminin önemli bir fizyolojik parametresi ve vücudun oksijen tedarik durumunu yansıtabilen önemli yaşamsal belirtilerden biri olan SpO2 seviyesi yüzde 90’ın altında olduğunda yorgunluk, hızlı kalp atışı ve enerji eksikliği gibi semptomlara birlikte düşük kan oksijen satürasyonu olarak düşünülebilir.
Basitçe söylemek gerekirse, SpO2 seviyesi, kan oksijen seviyesindeki, kalp atış hızı dalgalanmalarındaki, uyku derinliğindeki ve kullanıcıların sağlık taleplerinin pratik değerlendirmesine dayanan egzersiz verilerindeki değişiklikler yoluyla vücut durumunu takip eder.
Depolama birimi olarak SSD kullanıyorsanız, hızını ve performansını artırmak için en iyi ücretsiz yazılımlar listemize bakabilirsiniz.
Microsoft Windows’un en son sürümü, SSD’lerin az çok bakımını yapabilse de, Windows’un diğer sürümlerinde durum böyle değil. Bu rehberde, SSD’nizi optimize etmenize ve böylece onlardan alabileceğiniz tüm performansı almanıza yardımcı olacak en iyi ücretsiz araçları tanıtıyoruz.
Katı hal sürücüleri, kişisel bilgisayar kullanıcılarının kullanıcı deneyiminde bir “öncesi ve sonrası” yaratacak kadar etkililer. Sonuçta, veri aktarımında ve erişimde geleneksel mekanik sabit sürücülerden en az birkaç kat daha hızlı olma eğilimindeler. Bir SSD kurulu sistem, sıradan bir HDD kurulu sisteme göre çok daha hızlı açılır, uygulama açılma süreleri, sistemin yanıt süresi gözle görülür biçimde kısalırken, veri aktarım hızları da katlanarak artar.
Bununla birlikte, standart olarak bu tür depolama birimlerinin kullanımına hazır olmayan birkaç işletim sistemi vardır. Bu, kullanıcının bilinmeyen seçenekleri bulmak için belirsiz menülere dalması gerektiği anlamına gelir; bu seçeneklerle, bunları etkinleştirerek veya devre dışı bırakarak performansı olumsuz etkileyebilirler. Çünkü SSD’ler bir konuda HDD’lerden geri kalıyorsa, bu da cihazların ömrüdür.
SSD performansını artırmak için en iyi ücretsiz yazılımlar
Abelssoft SSD Fresh
Teknik bilgisi olmayan veya SSD ihtiyaçları hakkında fazla araştırma yapmak istemeyen kullanıcılar için tasarlanmış bir programdır. Optimizasyon için bir düğmeye basmak yeterlidir.
Program ücretsizdir, ancak 6 aylık ücretsiz güncelleme, teknik desteğe erişim ve cihazı izleyecek ve tekrar optimizasyon gerektiğinde bizi uyaracak bir modu bulunan ücretli bir sürümü de vardır.
Tweak-SSD
Önceki program gibi, Tweak-SSD de ücretsiz bir yazılımldır, ancak bilgisayarımızın depolama birimlerinin TRIM komutunu optimize etmemize izin veren ücretli bir sürümü vardır.
Elpalmsoft SSD Tweaker
Bu program, sıradan kullanıcılar için geliştirilmedi. Daha profesyonel bir nitelikte SSD optimizasyonuna ihtiyaç duyanlar, örneğin dosya sunucularında kullanılanmm SSD’lerin performansını iyileştirmek isteyenler için uygun.
Bu yazılımın da her biri programın yeteneklerini artıran, en ucuzu 15 dolar, en pahalı olanı iser 249 dolar olan birkaç sürümü daha bulunuyor.
MaxVeloSSD
Diğer programların aksine, MaxVeloSSD, AMD StoreMi’yi etkinleştirdiğimizde 2. Nesil AMD Ryzen gibi çalışıyor. Yani, RAM içerisinde bir önbellek diski oluşuturuyor ve mekanik sabit sürücülerimizin SSD’lerle elde edilenlere benzer performans seviyelerine ulaşabilmesini sağlamak için SSD’yi kullanıyor.
SSD performansını artırmak için en iyi ücretsiz yazılımlar
Programın ücretsiz deneme sürümü mevcut, ancak normal sürümlere uygun olması için ödeme yapılması gerekiyor. Bu bağlamda, MaxVeloSSD’nin 4 versiyonu var, fiyatları ise 14,99 eurodan 299,99 euroya kadar değişiyor.
CristalDiskInfo
SSD’lerin bellek yongalarının sınırlı bir ömrü vardır, bu, arızalanmadan önce yazılabilecek veri miktarının sınırlı olduğu anlamına gelir. Bu veri numarası tüm SSD’lerde TBW olarak belirtilir, değeri çoğu durumda 60 TB ile 1200 TB arasında değişir ve SSD’nin kapasitesine bağlı olarak değişir. CristalDiskInfo, size sağlık durumunu yüzde olarak göstermenin yanı sıra SSD’nize yazılan veri miktarını kontrol etmenize yardımcı olacak basit bir uygulama.
EaseUS Partition Master Free
EaseUS Partition Master Free, hem mekanik sabit sürücüler hem de SSD sürücüler ile çalışmak üzere tasarlanmış bir araçtır.
Önyükleme sektörlerini onarmak, silinen verileri kurtarmak ve sürücülerdeki hasarlı bölüm tablolarını onarmak gibi çeşitli görevleri gerçekleştirmemize olanak tanır. FAT, NTFS, exFAT ve ext2 formatlarını destekler.
TreeSize Free
TreeSize Free, farklı dosyalar ve dizinler tarafından kullanılan disk alanı miktarını analiz etmek için kullanılır. Tüm bilgiler bir ağaç şeklinde görüntülenir, bu da işleri kolaylaştırır. Bu uygulama sayesinde SSD’de kullandığımız tüm alanı mükemmel bir şekilde kontrol edebiliriz, zira belirli dosya büyüklüğü aralıkları vererek buradaki dosyaların nerede olduğunu bulabilir ya da diskteki klasör yapısına göre nerede yığılma olduğunu görebiliriz.
SSD performansını artırmak için en iyi ücretsiz yazılımlar
AS SSD Benchmark
SSD’nizin performansını değerlendirmek ve doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için kullanabileceğiniz AS SSD Benchmark, SSD’nizin verilerinin okunmasında ve yazılmasında ulaştığı hız değerlerini ekrana getirir. Bu şekilde de bir problem olup olmadığını görebilirsiniz.
Vestel, Posco International ile imzaladığı lisans anlaşmasıyla stratejik iş birliklerine bir yenisini daha ekledi.
Vestel, Posco International Corporation’ın sahibi olduğu Daewoo markası ile beyaz eşya ve TV üretimi ve satışı için 10 yıllık bir lisans anlaşması imzaladı.
Bu ürünlerin Avrupa başta olmak üzere Rusya ve Türki Cumhuriyetler’i de kapsayan 50’ye yakın ülkeye ihraç edecek olan Vestel, hem Avrupa’da hem de Asya pazarlarındaki güçlü konumunu daha da yukarıya taşıyacak. Uluslararası markalarla yaptıkları iş birlikleriyle hem başarı çıtalarını istikrarlı bir şekilde yükselttiklerini hem de Türkiye’nin adını dünya pazarlarında duyurduklarını söyleyen Vestel CEO’su Turan Erdoğan, “Vestel’in üretim ve ihracattaki gücünü destekleyen stratejik pazarlara yönelik iş birliklerimizle, rekabetteki avantajımızı artırmaya odaklandık. Faaliyet gösterdiğimiz sektörlere yön veren teknoloji üretimimiz, ürün ve hizmetlerimiz ile dünyanın dört bir yanına ulaşıyor, ülkemizin adını gururla 157 ülkeye taşıyoruz. Elektrik-elektronik sektörünün 23 yıldır ihracat şampiyonu olarak, dış pazarlardaki gücümüzü ve rekabet avantajımızı artıracak tüm fırsatları yakından takip ediyoruz. Son olarak, Güney Koreli POSCO INTERNATIONAL Corporation şirketinin sahibi olduğu Daewoo ile stratejik bir marka lisans anlaşması imzaladık. Bu anlaşma ile ihracat pazarlarındaki gücümüze güç katacağız. Avrupa başta olmak üzere Rusya ve Türki Cumhuriyetler’deki pazar payımızı artıracağız. Bu ve benzer adımlarımızla hedef pazarlarımıza daha da yaklaşıyor, ülke ekonomimize sunduğumuz katkının kapsamını genişletiyoruz” açıklamasında bulundu.
Vestel, bu anlaşma ile doğal ihracat pazarı Avrupa başta olmak üzere Rusya ve Türki Cumhuriyetler’deki gücünü daha da artıracak.
Büyük evlerde iş yerlerinde geniş bir kapsama alanında kablosuz ağdan kopmadan internete ve ağa bağlanmanızı sağlayan Wi-Fi Mesh sistemleri nedir, ne işe yarar, Mesh ağı hangi avantajları sunar, bunları yazımda araya getirdim.
Evde Wi-Fi kapsama alanı genellikle yaygın bir sorundur ve eviniz büyükse veya uygun kuruluma sahip değilseniz, ağ bağlantısı evin her köşesine doğru şekilde ulaşamaz. Son zamanlarda ortaya çıkan en iyi çözümlerden biri, herhangi bir alandaki bağlantı sorunlarını çözmemizi sağlayan ve şimdiye kadar kullandığımız normal WiFi tekrarlayıcılara harika bir alternatif haline gelen WiFi Mesh ağlarıdır.
Bir Wi-Fi Mesh ağı, evde veya işyerinde herhangi bir yerde ağ kapsama alanını iyileştirmek isteyenler için en iyi seçeneklerden biridir. Sinyalin kaybolmadan her köşeye ulaşması için tasarlanmış bu kablosuz internet çözümü oteller, restoranlar, üretim tesisleri veya ofisler için de uygundur. Her türlü cihazı (akıllı telefon, tablet, TV, akıllı ev aletleri, oyun konsolları vb.) internete bağlama eğilimindeyiz ve alan büyüdükçe bağlantımız ya daha kötü çalışıyor ya da zayıflıyor. Ayrıca, büyük boyutlu, çok sayıda odası ya da çok katlı olduğu için özellikle sinyalin düzgün ulaşmadığı evlerde Wi-Fi Mesh ağları kullanışlıdır.
Wi-Fi Mesh ağı nedir?
Bir Wi-Fi Mesh ağı, içinde bir yönlendirici veya baz istasyonu olarak da bilinen birkaç erişim noktasının bulunduğu bir ağdır. Aslında, sinyali yükselten tekrarlayıcılara sahip geleneksel bir ağdır. Ancak aynı zamanda bunlardan farklıdır. Mesh Wi-Fi ağı ile tekrarlayıcılı ağ arasındaki temel fark, Mesh ağlarda birbirine bağlanan düğümler (node’lar) bulunmasıdır. Farklı erişim noktaları yalnızca yönlendiriciye bağlı olmakla kalmaz, aynı zamanda daha iyi kapsama alanı ve daha iyi ağ yönetimine izin vererek birbirine de bağlanabilir.
Wi-Fi tekrarlayıcılar, kablosuz ağ sinyalinin her noktaya ulaşmasını sağlar ve onları kullanarak ağa bağlanabiliriz. Ancak söz konusu bir ağ sistemi olduğunda, Mesh sinyali yalnızca yönlendiriciden ulaşmakla kalmaz, aynı zamanda geniş kapsama alanına sahip tek bir Wi-Fi ağıyla ve birbirleriyle iletişim kurarak bir cihazdan diğerine kapsama alanını genişleten bir sistem oluşturur. Bir yönlendirici tarafından sağlanan kapsama alanından bir tekrarlayıcının kapsama alanına geçtiğimizde olabilen kesintiler olmasını da engeller.
Alışıldık Wi-Fi tekrarlayıcılar ile Mesh ağı arasındaki temel fark, her zaman en yakın noktaya bağlanmayacağınızdır, zira sistem herhangi bir anda hangi cihazın daha yüksek bağlantı kalitesi sunduğunu anlayarak otomatik geçiş yapabilir. Burada yalnızca cihaza olan yakınlığınız değil, aynı zamanda ağ doygunluğu (cihaz sayısı) ve bağlantının genel kalitesi (sinyal gücü ve cihazın üzerindeki bağlantı yükü) de hesaba katılır. Örneğin, bir tekrarlayıcı veya düğüm çalışmıyorsa, sizi buna bağlamaz, bir başkasına yönlendirir. Başka bir deyişle, bağlantımızı akıllı bir şekilde ve kullanıcı için tamamen şeffaf bir şekilde yönetir.
Üstelik bunları aynı Wi-Fi ağını, aynı SSID’yi (kablosuz ağ adı) ve aynı parolyı kullanarak gerçekleştirir. Sistem bir ana yönlendirici ve ona ve birbirlerine bağlanan uydu adı verilen, stratejik olarak yerleştirilmiş erişim noktalarından oluşan bir bir yapıdadır. Bu uydulardan biri veya diğeri yönlendiriciye doğru şekilde ulaşmadığında bu sinyali almak için birbirlerinden güç alırlar.
Wi-Fi Mesh nedir, ne işe yarar, avantajları nelerdir?
Bu nedenle, bir Wi-Fi Mesh ağı, her zaman mümkün olan en iyi sinyale sahip olmamız için ağdaki trafiği mümkün olan en uygun şekilde yeniden yönlendirebilir. Durumlarına, sinyal doygunluğuna, her birine olan mesafeye, sinyal gücüne göre herhangi bir anda hangi uydu veya düğümün en iyi bağlantıyı sağlayacağını belirleyebilirler.
Bu aynı zamanda kullanıcı için tamamen şeffaf bir şekilde yapılır. Böylece sizin herhangi bir şey yapmanıza gerek kalmadan ya da yalnızca belirli bilgiye sahip kişilerin erişebileceği karmaşık yapılandırmalarla uğraşmadan bağlantı problemlerini halleder.
Mesh Wi-Fi ağı içinde bir düğüm veya uydunun çalışmaması durumunda, ağın kendisi, trafiği otomatik olarak aynı ağ içindeki mümkün olan en iyi düğüme yönlendirir. Bu nedenle, bu, kablosuz ağ tekrarlayıcıların ya da erişim noktalarının standart kurulumunda meydana gelen bağlantı kesintileri yaşanmaz.
Wi-Fi Mesh ağının avantajları
Wi-Fi Mesh ağlarının ana avantajları, kaynakları optimize etmeleridir. Evin veya odanın daha “uzak” veya daha az iletişim kurulan alanlarında daha iyi kapsama alanınız olur. Düğümler arasındaki bağlantı sayesinde sinyal kalitesi de genellikle klasik ağlardan daha iyidir. Nerede olursanız olun, iyi bir sinyal bulabilirsiniz, çünkü size her zaman mümkün olan en kısa rota veya o anda en az doymuş olan rota kullandırılır. Uydu sistemi, nerede olduğunuza veya bağlı cihaz sayısına bağlı olarak, hareket halindeyken en iyi sinyal ve en iyi güce sahip olmak için hangi düğüme bağlanmanız gerektiğine gerçek zamanlı ve hızlı bir şekilde karar verir.
Bu tip sistemin bir diğer avantajı da uydu sistemi açısından oldukça basit bir kuruluma sahip olmasıdır. Diğer tekrarlayıcılardan farklı olarak, yalnızca bir güç kablosuna bağlanmaları gerekir ve özel yazılımları veya sezgisel uygulamaları üzerinden kolayca yönetilirler. Çok teknik bir kurulum gerektirmez ve ileri düzeyde teknik bilgiye sahip olmasa bile, herhangi bir kullanıcı tarafından kurulumu yapılabilir.
Ayrıca, Wi-Fi Mesh ekipmanları, yönlendirici veya baz ile düğümler arasındaki iletişimde Wi-Fi ağı için ayrılmış aynı bantları kullanmaz, bu sebeple ağ yoğunluğunun oluşmasından ve kablosuz haberleşmedeki radyo dalgalarında karşılaşabileceğimiz olası parazitlerden kaçınılır.
Diğer bir avantajı ise, mevcut Wi-Fi Mesh sistemleri genellikle evin, ofisin veya odanın kendisinin dekorasyonunu veya estetiğini bozmayacak şık tasarımlı cihazlar olmasıdır.
Mesh ağların dezavantajları
Tamamen önerilen bir sistem olmasına ve kapsama alanını genişletmek için en iyi seçeneklerden biri olmasına rağmen, Wi-Fi Mesh ağları günlük bazda bazı sorunlar doğurabilir. Örneğin, uyduları doğru yerlere yerleştirmemeniz mümkündür ve bu, evin içinde dolaşırken sistemin kafasının karışmasına neden olabilir. Doğru kurulmamış bir Wi-Fi Mesh ağında düğümlerin o anda hangisine bağlanmanız gerektiğini gerçekten bilmediği zamanlar veya alanlar olabilir.
Geniş alanlarda veya evlerde Wi-Fi kapsama sorunları için harika bir çözüm sunsalar da gerçek şu ki çok kalın duvarlar, belirli elektromanyetik dalgalar ve diğer dış etkenler ağın düzgün işleyişini ve düğümler arasındaki iletişimi etkileyebilir.
EasyMesh nedir?
Kablosuz ağ standartlarını belirleyen WiFi Alliance (Kablosuz Ağ Birliği), her şeyi aynı ağ üzerinde birleştirmek ve entegre etmek için Easy Mesh adlı bir yapı oluşturur.
Easy Mesh, IEEE 1905.1 protokolünü kullanır ve kurulum kolaylığı veya herhangi bir markanın yönlendiricileri ve tekrarlayıcılarını bir arada kullanma avantajları sunar. Ayrıca henüz piyasadaki cihazlarda yaygın kullanılmasa dahi Qualcomm, MediaTek, Broadcom ve Intel gibi üreticiler tarafından da desteklenmektedir. EasyMesh’in öne çıkan ve son zamanlarda sunulan dört işlevi vardır:
İstemci, bir Wi-Fi noktasından başka bir Wi-Fi noktasına geçiş sürecini iyileştirmeye izin veren Çevik Çoklu Bant teknolojisini kullanır. Böylece oda değiştirdiğimizde bir tekrarlayıcıyı veya diğerini daha hızlı ve güvenilir bir şekilde kullanabiliriz.
Sistemlerde bağımsız çalışan bir ana ağ ve bir misafir Wi-Fi ağı bulunur. Bunların her ikisi de Wi-Fi Mesh’in avantajlarından ve teknolojisinden yararlanabilir.
Daha az yoğunlukta kanalların kullanılabilmesi için Dinamik Frekans Seçimi (DFS) ile koordineli kanal kullanılabilirliğini iyileştiririr.
Üreticiler ağdaki tanılama verilerini alarak bunları analiz edebilirler. Bu sayede kullanılan ürünlerin deneyimini iyileştirmek mümkün olur.
İki yıldır yaşanan pek çok şeyin ardından Çin merkezli teknoloji devi Huawei, kendi işletim sistemi HarmonyOS üzerinde çalışıyor. Telefonlarında artık Google Play Store yerine AppGallery sunan şirket nihayet HarmonyOS’u tanıtıyor. Haziran ayında canlı yayın etkinliği ile görücüye çıkacak yeni işletim sistemi milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor.
Huawei işletim sistemi HarmonyOS yakında geliyor
Yeni ortaya çıkan detaylara göre yeni işletim sistemi 2 Haziran tarihinde bir etkinlik ile tanıtılacak. Canlı yayında tanıtıldıktan sonra ise piyasaya sürülecek ve kullanıcıların telefonundaki yerini alacak. Çin merkezli bir internet sitesi olan Weibo tarafından yayımlanan bir videoya göre, HarmonyOS logosu görünmeden Huawei yazan bir açılış ekranı görülüyor.
Yayımlanan tanıtım videosunda da görüldüğü üzere 2 Haziran tarihinde yapılacak etkinlikte hem yeni işletim sistemi gözler önüne serilecek hem de yeni bir cihaz tanıtılacak gibi duruyor. Bu ürününse HarmonyOS işletim sistemine sahip bir Huawei MatePad 2 olacağı söyleniyor. Elbette kesin bir bilgi elimizde bulunmuyor ancak önceki sızdırılan bilgiler ışığında bu yorumu yapmak doğru oluyor.
Huawei daha önce bu yıl sonuna kadar HarmonyOS işletim sistemini çalıştıran 300 milyon cihaza sahip olmayı hedeflediğini söylemişti. Daha önce işletim sisteminin çalıştığı söylenen videolar ile karşılaşmış, nasıl görüneceğine dair fikir oluşturmuştuk.
Yaz aylarının yaklaşmasıyla birlikte akıllı telefon üreticileri yeni modellerini kullanıcılar ile buluşturmaya başladı. Sizler için Haziran ayında tanıtılması beklenen akıllı telefon modellerini derledik.
İşte Haziran ayında tanıtılması beklenen akıllı telefonlar
Samsung A82 5G modeli gücünü Snapdragon 855 Plus işlemciden alacak. 6 GB RAM ile tanıtılacağı belirtilen modelin ana kamerası 64 Megapiksel olacak.
Samsung M32, Haziran ayında tanıtılması beklenen bir diğer Samsung modeli. Gücünü Exynos 9611 işlemciden alan cihaz, 6.5 inç SUPER AMOLED ekran ile tanıtılacak. Pil performansı konusunda iddialı olan M32 modelinde 6.000 mAh batarya yer alacak.
Redmi K40 Light Luxury Edition, MediaTek Dimensity 1100 işlemciyle kullanıcıların karşısına çıkacak. Elde edilen bilgiler arasında cihazın 120Hz AMOLED ekran ve 67W hızlı şarj teknolojisine sahip 5,065mAh batarya ile geleceği de yer alıyor.
Honor 50, 50 Pro ve 50 Pro Plus modellerinin de Haziran ayında kullanıcılar ile buluşacağı tahmin ediliyor. Henüz kesinleşmese de Honor 50 ve 50 Pro modellerinde Qualcomm Snapdragon 778G işlemci kullanılacağı iddia ediliyor.
Huawei P50 modelinin gücünü Kirin 990 işlemciden alacağı tahmin ediliyor. 6.1 inç OLED ekrana sahip olacağı belirtilen cihazın 128 GB depolama / 8 GB RAM ve 256 GB depolama / 8 GB RAM seçeneği ile tanıtılacağı tahmin ediliyor.
Geride bıraktığımız ilk çeyrekte en çok satan akıllı telefonlar açıklandı. İşte ilk sırada yer alan modeller.
Akıllı telefon pazarında ilk çeyrek epey hareketli geçti. Üreticiler bu yıl yeni telefonlarıyla kozlarını oynarken, Apple ise geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü iPhone12‘ler ile rekabete ortak oldu. Hatta ortak olmakla kalmadı, aynı zamanda tüm rakiplerini de geride bırakmayı başardı.
Tanınmış analist şirketlerinden Counterpoint, 2021’in ilk çeyreğine dair raporları yayımladı. Bu rapora göre Apple’ın telefonları başı çekerken, Android modellerden ise hiçbir telefon ilk üç sırada bile yer almadı.
En çok satan telefon iPhone 12 oldu
Raporlara göre iPhone12, birim sayısına göre birinci çeyrekte en çok satan akıllı telefon oldu. Bunu takip eden ise yine Apple’ın iddialı modellerinden iPhone 12 ProMax oldu. Ancak şirketin kasasına giren parayı göz önünde bulundurduğumuzda her iki telefonun yer değiştirdiğini aşağıdaki tablodan görebilirsiniz. Zira daha pahalı olan iPhone 12 Pro Max, standart modele göre gelir konusunda şirkete daha çok katkı sağlıyor.
Listeye göre üst düzey akıllı telefonlar, diğer bir söyleyişle amiral gemisi modeller en çok parayı kazandıran telefonlar oldu. 400 doların üzerinde fiyata sahip olan bu cihazlar küresel gelirin de yüzde 65’ini oluşturuyor.
Genelleme yapacak olursak Apple, 400 doların üzerindeki segmentte lider durumda ve bunu iPhone 12 serisiyle elde ediyor. Özetle Apple’ın bu akıllı telefonları, küresel akıllı telefon gelirinin üçte birini oluşturuyor. Samsung ise, 150-250 dolar aralığında zirve yapan üretici oldu. 150 doların altındaki payı ise Xiaomi aldı.
Xiaomi’nin orta seviye modeli Redmi Note 9 Pro 5G, merakla beklenen MIUI 12.5 güncellemesine kavuştu. İşte detaylar.
Xiaomi, kullanıcıların merakla beklediği MIUI 12.5 arayüzünü tüm hızıyla dağıtmaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda orta segment telefonları için kolları sıvayan üretici, bugün popüler modeli Redmi Note 9 Pro 5G için bu güncellemeyi yayınladı.
Çin’de ikinci etaba geçen şirket, daha önce amiral gemisi modelleri başta olmak üzere pek çok modele MIUI 12.5 güncellemesini sunmuştu. Hatta güncellemeyi alan son şanslı modellerde Redmi Note 10 serisi oldu. Neyse ki bugün Redmi Note 9 Pro 5G kullanıcıları da istediğini aldı.
Redmi Note 9 Pro kullanıcılarına sunulan güncelleme, V12.5.2.0.RJSCNXM yapı numarasıyla birlikte Çin’deki kullanıcılara geliyor. Ancak önümüzdeki günlerde Global sürüme sahip kullanıcılarda yeni arayüzü deneyimleme fırsatını bulacaklardır.
Orta segmentin popüler telefonlarından Redmi Note 9 Pro 5G, 2020’nin Kasım ayında piyasaya sürüldü ve Android 10 tabanlı MIUI 12 ile kutudan çıktı. Daha sonra Xiaomi, 2021’in Mart ayında cihaza Android 11 güncellemesini yayınladı. İki ay aranın ardından ise telefon şimdi de MIUI 12.5 güncellemesini almaya başladı.
Güncelleme şu anda Çin’deki kullanıcılara ”Kararlı Beta” adı altında sunuluyor. Yani buradaki kullanıcılar birkaç gün içinde güncellemeyi tamamen alacak. Daha sonra ise şirket, yeni arayüzünü Global pazarlar içinde kullanıma sunacaktır. Tabii Global sürümler Çin’dekilere göre biraz daha geç yayınlandığı için, bu süreç ortalama bir ya da iki ay olacaktır diye tahmin ediyoruz.