Ürettiği teknolojiyi, insanlar ve doğa için fayda yaratacak şekilde tasarlayan Vestel’in çevreye duyarlı ürünleri ile yakınlaşın.
Şipşak fotoğraf makinesi: FUJIFILM Instax SQ1
Ölümsüz anları kâğıda basılı bir fotoğraf karesi olarak saklamanın alternatifi yok. Bu nedenle şipşak fotoğraf makineleri dijitalleşmeye rağmen tercih edilmeye ve özellikle gençler tarafından ilgi görmeye devam ediyor.
Her ne kadar fotoğrafları genellikle akıllı telefonlarımızla dijital olarak çeksek ve saklasak da, fotoğraf baskısının yeri ve verdiği hissiyat hâlâ bir başka. Bu nedenle anında fotoğraf çıktısı veren ve genelde şipşak fotoğraf makinesi adı verilen ürünler hâlâ revaçta.
FUJIFILM Instax SQ1’e yakından bakalım
Günümüzde anında fotoğraf tekniği denildiğinde en çok tercih edilen markaların başında bir Japon firması olan FUJIFILM geliyor. Şirketin pazarda pekçok modeli var. Bu yazıda size FUJIFILM Instax SQ1 şipşak fotoğraf makinesinden bahsedeceğim.
Dikey mi yatay mı diye düşünme
Kare fotoğraflar basmak için tasarlanan FUJIFILM Instax SQ1, diğer modellere göre daha büyük boyutta (62 mm x 62 mm) kare çıktılar veriyor. Bu ebat, şirketin instax mini fotoğraf makinelerinden 1.5 kat daha büyük boyutta sonuçlar verdiği anlamına geliyor.
Sadece o anı yakalamaya odaklan
Kare format fotoğrafın en büyük avantajı, fotoğraf çekerken, dikey mi yoksa yatay mı çekmek gerektiği kararsızlığından sizi kurtarması. Böylece yatay mı dikey mi çekeyim diye düşünmeden sadece o değerli anı yakalamaya odaklanıyorsunuz.
Az ışıkta bile iyi performans
FUJIFILM Instax SQ1, otomatik pozlama özelliğine sahip. Bu fonksiyon sayesinde az ışıklı ortamlarda ya da geceleri dış mekânlarda fotoğraf çekmek kolaylaşıyor. Otomatik pozlama sayesinde, hem fotoğrafı çekilen nesne hem de arka plan otomatik olarak aydınlatılıyor.
Özçekimler için aynaya bak
Sevdiğiniz yerleri ve önemli anlarınızı fotoğraflamanın yanında, özçekim (selfie) fotoğraflar için de FUJIFILM Instax SQ1 oldukça kullanışlı. Ürünün merceğinin yanında bir ayna mevcut. Bu aynadan özçekim alanını kontrol edebiliyor ve fotoğrafta kendinizi konumlamak istediğiniz alanı yönetebiliyorsunuz. Özçekim modu, parlaklık ve odak uzaklığını otomatik ayarlıyor.
Makro moduyla yakına odaklan
Arkadaş eğlenceleri, partiler, düğünler, piknikler, mezuniyet törenleri, tatildeki en iyi anları ölümsüz bir anı olarak yakalarken, yakına odaklanmaktan da çekinmeyin. Çünkü FUJIFILM Instax SQ1’deki makro modu sayesinde nesnelerin fotoğraflarını 30 ilâ 50 cm gibi kısa bir mesafeden net olarak çekebilmeniz mümkün.
En iyi manzaraları kaçırmayın
Gözünüzü daha uzaklara diktiğinizde, örneğin bir manzara çekmek istediğinizdeyse FUJIFILM Instax SQ1 yine iyi sonuçlar veriyor. Üründe bulunan manzara modu sayesinde 2 metre ve daha uzaktaki nesnelerin fotoğraflarının çekimi en iyi şekilde yapılabiliyor. Manzarayı arkanıza alıp gönül rahatlığıyla poz verebilirsiniz.
90 saniyede kart baskısı
FUJIFILM Instax SQ1 fotoğraf makinesi, yakaladığınız önemli anlarınız yaklaşık 90 saniyede karta basılmış olarak size sunuyor. İki adet lityum pil (CR2) ile çalışan, Instax kare film paketleri kullanılabilen FUJIFILM Instax SQ1, 390 gram ağırlığa sahip ve 130.7 mm x 118.6 mm x 57.5 mm boyutlarında. Ürünün beyaz, turuncu ve mavi renk seçenekleri mevcut.
Sorularınız olursa yorumlardan bana ulaştırabilirsiniz
Bu yazıda size, FUJIFILM Instax SQ1 şipşak fotoğraf makinesi hakkında detaylı bilgi vermeye çalıştım. MediaMarkt internet mağazasında satışa sunulan tüm şipşak fotoğraf makinesi modellerini buradan görebilirsiniz. Konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıya yorum yazarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.
Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede
YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede
MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?
Popülerlerinden Daha Ucuz Bulut Depolama Servisleri
Bulut depolama alanı kullanmak halen maliyetli denilebilir. Özellikle, iCloud, Google OneDrive ve diğer popüler bulut depolama servislerinin fiyatlarının çokta ucuz olduğunu söyleyemeyiz. Diğer taraftan, özel dosyalara her an, her yerden erişim ve aynı zamanda daha fazla diske olan ihtiyaç giderek artıyor. Bilgisayardaki verilerin yedeklenmesinden tutunda, saatlerce süren Zoom toplantılarını kaydedip paylaşmaya kadar bulut ortamı alan ihtiyacını daha ekonomik karşılayabilecek, popülerlerinden farklı ücretsiz servisler bulunuyor.
Popülerlerine göre ücretsiz veya daha ucuz depolama hizmeti sunan servislere örnekler vererek devam edelim.
pCloud

pCloud, güvenli bulut yedekleme konusunda iki önemli özelliğe sahip bir bulut servisi olarak öne çıkıyor. Birincisi, 10 GB’lık ücretsiz alan sunması ki bu özellik rakiplerine göre alan büyüklüğü olarak daha fazla ve ikinci önemli özelliği de, gerçek olarak ömür boyu bulut depolama alanı sunmasıdır. pCloud’un ayrıca yıllık ödemeli paketleri de bulunuyor. İlgili paketlerin güncel fiyatlarını servisin web sayfasında bulabilirsiniz. Diğer taraftan, örneğin 2 TB depolama alanı için aylık 99 Dolar talep ediliyor ki bu fiyat diğer servis sağlayıcılarından daha pahalı olduğunu söylemeliyim. Bulut depolama alanı incelenirken bu tür küçük ayrıntılara dikkat etmekte yarar var.
Icedrive

Icedrive’ı gizlilik ve güvenliğe öncelik verenlerin tercih edebileceği bir bulut yedekleme servisi olarak tanımlayabiliriz. Yalnızca iki faktör doğrulama yapmakla kalmayıp, aynı zamanda kullanıcı tarafında da bir şifreleme kullanılır. Güvenlik için oluşturulan anahtar asla Icedrive sunucusuna gönderilmez. Bu durum, Icedrive’ın bile verilerinize erişemeyeceği anlamına gelir.
Ücretsiz olarak 10 GB alan kullanılan bulut servisinde eğer istenirse daha büyük alanlar için makul fiyat planlaması vardır.
Mega

Mega bulut depolama alanını öncelikli depolama alanı olarak kullanmayı önermesem de, özellikle büyük dosyaların transferi ve depolanması konusunda oldukça işe yaradığını ifade edebilirim. Özellikle korsan içeriklerin paylaşılması amacıyla tercih edildiğinden, önemli verilerin tutulmaması gerektiği konusunda da uyarıda bulunmak istiyorum.
Mega, 20 GB’lık ücretsiz depolama alanı sunan bir servis olarak bu alanda en fazla alan sunan servislerinden başında geliyor. Daha fazla depolama alanı için de ücretli abonelik paketleri bulunuyor.
iDrive

iDrive, büyük veri yedekleme söz konusu olduğunda ilk akla gelen sitelerin başında geliyor. iDrive sadece bir bulut depolama çözümü olarak değil aynı zamanda dosya paylaşımı ve işbirliği gibi özellikleri de bünyesinde barındıran bir servis olarak tercih ediliyor. Özellikle cihaz yedeklemelerinde daha fazla kullanılıyor. Servis uçtan uça şifreleme sağlarken bu işlemin kullanıcı tarafından etkinleştirilmesi gerekiyor. Şifreleme anahtarı unutulduğunda bütün verinin kaybedilmesi gibi bir olasılık bulunuyor.
Yeni bilgisayarınıza veri yüklemek için iDrive’ı kullanıp, ihtiyaç olduğunda arkadaşlarınızla da paylaşabiliyorsunuz.
TeleDrive

TeleDrive, popüler mesajlaşma servisi Telegram’ın bir bulut depolama servisidir. Bu servisin en önemli özelliği, Telegram uygulamasının kendi API’ını kullanarak sınırsız bulut depolamaya izin vermesidir. Telegram uygulaması kullanılarak mesaj gönderilen kişi ya da grup ile sınırsız dosya paylaşımı yapılabilmektedir.
Ücretsiz pakette TeleDrive, günde maksimum 1.5 GB olmak üzere toplam 2 GB dosya indirme ve yüklemeye izin vermektedir. Yıllık abonelik tercih edildiğinde bu sınırlarda kalkmaktadır. Dosyalar Telegram’ın API’ı üzerinden transfer sağlandığından, hesap kapatıldığında ya da parola unutulduğunda içeriklere erişim mümkün olmamaktadır.
Twitter takip için @salihertugrul YouTube kanalım
Oyunlarda hızlı ve yüksek kapasiteli bir SSD diske neden ihtiyaç duyarız?
Oyun dünyası için ekran kartı ve işlemciler dışında geçirdiği en radikal evrim, mekanik disklerden yavaş yavaş SSD disklere, oradan da NVMe M.2 disklere uzanan yolculuğumuzdur. Gelin şimdi bu hikayenin ilk zamanlarına gidelim ve yaşadığımız bu süreçte “Oyunlarda hızlı ve yüksek kapasiteli bir SSD diske neden ihtiyaç duyarız?” sorusunun cevabını arayalım.
Sabit disklerin bilgisayarlarda yer alma aşaması genel anlamda daha büyük depolama alanları ve bu alanlarda ihtiyaçlarımızı giderme üzerine kuruludur. Zamanın ilerlemesi ile birlikte daha hızlı dönüş hızına sahip diskler ile veri hızının arttırılması konusunda çalışmalar yapıldı. 4.500 RPM, 5.400 RPM, 7.200 RPM ve 10.000 RPM gibi farklı hızlarda diskler üretildi.
İhtiyaç doğrultusunda artan hızlar ve kapasite oranları beraberinde daha çok gürültü yapan, daha fazla ısınan ve zamana direnemeyerek hantallaşan disk faktörlerini de beraberinde getirdi. Bilgisayar kurtları hatırlar, IDE kablolarının UDMA 33/66 gibi farklı türlerinin olduğu, disk faktörünün SATA tarafına geçtikten sonra da SATA III gibi yenilikçi ve daha fazla veriyi transfer edebilen forma dönüştüğünü gördük.
Bilgisayar dünyası gerçek anlamda her teknolojik yenilik ile hayatımıza istisnasız yeni bilgiler sokmuştur. Öyle bir değişimdir ki, Hard disklerin yetmediği yerde hayatımızı CD ve DVD yazıcılar üzerinden arşivlediğimiz oyun ve filmlerimizle sürdürürken, bir anda internet hızlarının artması, bulut depolama ve harici depolama birimlerinin yaygınlaşması ile bu donanımları bıçak gibi kesip atmıştır gündelik kullanımımızdan. Eski laptopların olmazsa olmazı DVD-Rom bulunan modellere oranla şu an üzerinde kompakt disk okuyucu olan bir laptop görmeniz neredeyse imkansızdır.
Sabit diskler açısından baktığımızda biz oyuncular için daha fazla veriyi depolamak ilk aşamada önemli bir kavram idi. Tabii eskiden ekran kartlarının ve işlemcilerin ram üzerinden veri taşıma ve işleme hızları günümüzde olduğu gibi büyük boyutlara erişmediği için oyunların yükleme ekranlarında gidip rahatlıkla çay/kahve demleyerek geri dönebiliyorduk. O zaman hayatımızda “hızlı” diye bir kavram yoktu. Gerçi “öfkeli” diye bir kavram da yoktu ?.
Disklerin hızlı dönmesi kadar hayatımızı etkileyen kısım ise “Cache” ismi verilen, diskin veri aktarımı açısından süspanse edebileceği bloğunun büyüklüğünün önemi de hayatımıza girmesiydi. O zamana kadar farklı donanımlar üzerinde “Cache Bellek” tabiri ile aktarılacak verinin anlık değil, paketler halinde sıralı bir iletişime maruz kalmasını, böylece düzenli ve daha fazla verinin transfer edilebilmesinin yolu açılmıştı.
Tabii ki bu durum bize biraz biraz işlerin nereye doğru evrileceğine sinyal vermişti. Artık diskin boyutu, dönüş hızı sorularının yanında “Bunun Cache’i ne kadar?” sorusuna da cevap arıyorduk.
Ben liseyi bilgisayar bölümünde okumuş biriyim ve tüm bölüm derslerimde 8086’nın iç mimarilerinden tutun 486DX ve öncesinden kalma bilgisayarların 3.5 ve 5.25’lik disketleri, sabit diskleri dahil çoğu şeyi dergilerden ve okuldaki eğitimlerden öğrendim.
Hep şaşırdığım nokta ise bu disk konusunun en hantal ama en radikal değişimleri yaşayan kısım olmasıydı. Örneğin Pentium 3 500 Mhz sisteminiz var ve Pentium 4’e geçeceksiniz. Anakart, işlemci ve ram alır, yanına güzel de bir ekran kartı upgrade’i ile PSU’unuzu ve hard diskinizi, kasanızı değiştirmeden ATX form faktöründe yolunuza devam ederdiniz. En fazla Pentium 4 mimarisi ile P3 uyum sağlamadığı için Windows’unuz mavi ekran üzerine mavi ekranlar verir, sizi deli ederdi ve bir formatta tertemiz yeni sisteme geçerdiniz.
Bu senaryoda ne değişmedi? Sabit diskiniz. Az önce bir jenerasyon değiştirdik? İyi ve büyük bir disk aldığınızda uzun zaman kullanabiliyordunuz. Hala da öyle. Bugün 2 TB’lık bir disk alıp çok uzun süre kullanabilirsiniz.
Fakat iş oyun oynamaya geldiğinde orada konu çok değişiyor. 2.5”lik SSD’lerin yaygınlaşmaya başlaması ile özellikle laptoplar ve ultrabook’lar haricinde evinde bilgisayarında kullanan oyuncular için gerçek bir aydınlanma dönemi yaşandı. Eskiden Windows’u açılsın diye dakikalarca bekleyen, açılışını hızlandırmak için çeşitli servisleri kapatmayla, özelleştirilmiş Windows sürümlerine kafa yoran insanlar 30 saniyenin, 15 saniyenin altında Windows açıldığını gördüklerinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı.
Hele Windows kurmak için saatlerini harcayan insanların USB’den 7 dakika civarında Windows kurabildiklerini deneyimlediklerinde ise son kalenin düştüğü zamandı diyebiliriz.
Bakın oyuncu diyoruz ve 1 tane oyun örneği vermeden bu devrimin nasıl gerçekleştiğini anlattım size. SSD deneyimi oyuncu kitle için gerçek bir Truva atı gibiydi. Kaleyi içerden fethetti. Kalplerimiz eridi bu hıza. Windows’u hızlanan insanların oyunlarda bekleme ekranlarının daha da hızlanmasına tepkisi elbette sevindirici boyutta idi.
Peki tam olarak olaylar nerede değişti? Ne oldu da SSD’ler oyuncular için çok önemli bir noktaya oturdu?
En önemli nokta hızlarına göre erişilebilirlik ve fiyatının satın alınabilir hale gelmesi, kapasite olarak bir Windows kurmaktan çok daha fazla (128 GB ve üzeri) alan sunabilmesiyle birlikte yavaş yavaş oyuncuların tercih ettiği noktaya ulaştılar.
Burada en kritik nokta, Windows kurulumunun ortalama 30-50 GB arası yer kapladığı bir durumda oyun kuracak 30 GB ve üzeri alan boşluğunu yakalaması gibi bir durum gereksinimi oluşuyordu.
Windows’un hızlanması eğer oyunu da o diske kurmuyorsanız aslında size fayda sağlamıyordu. Hatta şöyle bir örnek vereyim. Bugün 1000/1000 ‘lik bir internet kullanıyorum ve Steam üzerinden indirmek istediğim oyunlarımı 500 GB’lık 3500 MB okuma, 2900 MB yazma hızı olan bir NVMe M.2 SSD’de tutuyorum. 1000 Mbit’lik internetim ile saniyede ortalama 137 MB’lık dosya indirebiliyorum. Bunu tam performans ile indirmek istesem, tercihim SSD değilse Cache’i 256 MB olan bir Hard Disk bulmam gerekirdi. Bu aşamada indirme hızının disk hızından fazla olması, ya da onun okumaya döndüğünde doğal olarak performansı arasında dağlar kadar fark olması gibi durumlar ortaya çıkıyor.
Genel senaryoda ana disk SSD oyun arşivinin HDD olduğunu biliyoruz. Uzun yıllar da bu şekilde kullandık. Yükleme süresi uzun olan oyunları da o dönemlerde SSD’ye aktararak oynadık. Giriş seviyesi ve NVMe M.2 olmayan bir SSD’nin farkı bile oldukça fazla diyebiliriz.
Hızın artması, erişilebilirliğin yükselmesi, fiyatların uygun konuma gelmesi ile birlikte 500 GB ve üzeri yeni jenerasyon SSD’lerin oyuncular tarafından tercih edilme sıklığı da çoğaldı. İster tek başına oynasın ister rekabetçi bir oyuna dahil olsun, SSD tarafında sunulan hız farkı ciddi boyutta harcanan bütçenin karşılığını fazlasıyla sunan bir deneyim.
Konuya sadece PC olarak bakmayın, PC oyuncuları bu deneyimi iliklerine kadar detaylı bir şekilde yaşadılar bunca zamanda. Gelin şimdi konsol tarafına bakalım. Yıllardır PlayStation 4 Pro kullanıcısıyım. Aynı zamanda da müthiş derecede FIFA FUT seven biriyim. FUT maçlarımdan önce yükleme ekranında rakibin kadrosuna bakar, zayıf oyuncusunu gözüme kestirmeye çalışırdım. PS5’e geçilmesiyle birlikte aynı maç ekranının saniyeler içinde (tahminen 4 bilemediniz 5) geçmesi ile şok olmuştum. Menülerin hızlanması, bastığınız anda neredeyse oyunun hazır gelmesi gibi şeylere artık şaşıramıyoruz fakat yıllardır PS4 Pro tarafında o yükleme ekranında taktik yapmaktan bir anda teknolojinin değişmesi ile farklı boyuta geçmek çok değişik bir deneyimdi.
PS5 özünde 825 GB’lık bir SSD kullanıyor. Aynı zamanda kasa üzerinde de Gen4x4 destekli M.2 NVMe SSD takabileceğiniz yer mevcut. Bu 5500 MB/sn ve üzeri hızlara kapı açmak demek oluyor.
“Neden gereksinim duyalım?” dediğinizi duyar gibiyim. Zaman içinde oyunların kapladığı alanların büyümesi, daha hızlı veri transferi gibi koşullar için PS5 sizi doğrudan son teknoloji bir noktaya bırakıyor.
Bu konuda farklı firmaların geliştirmeleri mevcut. Fakat ürünlerin gerçekten PS5 için geliştirildiğine de emin olmanız lazım. Bu kadar hıza ulaşmak demek onun iyi soğutulması zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Bu sebeple yeni jenerasyon yüksek hızlı disklerin çoğunda soğutucu bulunabiliyor.
Bu soğutuculara dikkat etmeniz lazım. Markaların PS5 için üretildiğini de teyit etmeniz gerekiyor. Örneğin MSI firması ürettiği SPATIUM M480 ürününün PS5 uyumlu versiyonu SPATIUM M480 Play modelini üretti. Diğer modellerinde PS5 kapağının kapanmaması sorunu böylece ortadan kalkmış oldu.
Yeni nesil diskleri takmak o kadar da zor değil. Hemen altta nasıl montaj yapıldığına dair videoyu da görebilirsiniz.
Geçmişten günümüze konuyu uzun uzadıya masaya serdik. Hard disklerden SSD disklere, oradan da PlayStation 5 ve onun disk seçimine kadar getirdik. Burada her zaman baktığımız nokta kapasite ve performans ihtiyacımızın bizi belli zaman aralıkları ile kaliteli ürün tercih etme aşamasına götürdüğü kısmı diyebiliriz. Piyasada çok fazla disk bulabilirsiniz. Çok ucuza bilindik markaların performansını söyleyen cihazlar da görebilirsiniz. Bir şey ne kadar ucuz ise, o kadar çabuk bozulabilir. Bunu hiç unutmamanızı öneriyorum. Disk sizin verilerinizi yedeklediğiniz, her gün üzerinden yoğun akım geçen ve hayati unsuru bulunan bir bileşen. Oyunlarda daha fazla keyif almak, daha hızlı yüklenmesini sağlamak, performansının stabil olmasını istiyorsanız bilinen markaların ürünlerini tercih etmenizi öneririm.
Global akıllı telefon pazarında ilk çeyrek karnesi
Omdia’nın küresel akıllı telefon sevkiyatı 2022 yılı ilk çeyrek raporuna göre, küresel akıllı telefon sevkiyatları geçen yılın aynı dönemine göre %12,9 küçüldü. Rapor ayrıca, ilk çeyrekte akıllı telefon sevkiyatlarının 308 milyon adet olarak gerçekleştiği ve arka arkaya son üç çeyrekte negatif büyüme trendinin devam ettiğini ortaya koydu. Özellikle, Çin yerel pazarındaki yavaşlama nedeniyle Çinli üreticilerin sevkiyatları keskin bir şekilde düştü.
Pandeminin Çin’de özellikle 2022’nin ilk çeyreğinde tekrar yaygınlaşması, Çin hükümetinin Shenzhen ve Şanghay dahil olmak üzere büyük şehirleri karantinaya alması, akıllı telefon tedarik zincirini ve talebini olumsuz etkiledi. Bu, devam eden ekonomik yavaşlamanın neden olduğu tüketimdeki daralma ile birleştiğinde, büyük ölçüde iç talebe bağımlı olan Çinli şirketlerin sevkiyatlarında keskin bir düşüşe neden oldu.
Apple’ın premium pazardaki hakimiyeti giderek güçleniyor
Rapordan elde edilen diğer bilgilere göre, Samsung ilk çeyrekte toplamda 73,8 milyon akıllı telefon sevkiyatı gerçekleştirdi. Bu, bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,9’luk bir düşüş, ancak bir önceki çeyreğe göre %6,8’lik bir artış anlamına geliyor. Samsung’un pazar payı, Çinli rakiplerine kıyasla sevkiyatlardaki düşüş nedeniyle geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 puan artarak %24’e yükseldi. Samsung’un Çin’e bağımlılığı hem üretimde hem de satışta çok düşük. 2019’da Çin’deki tüm üretim tesisleri geri çekildi ve şu anda Çin’deki ODM ortakları aracılığıyla yalnızca bazı modeller üretiliyor. Ayrıca, Samsung’un Çin’deki akıllı telefon pazar payı birkaç yıldır %1’in altında kaldı. Bu yıl piyasaya yeni çıkan Samsung Galaxy A ve S serisi ve önceki S serisinin FE modelleri çok iyi satmaya devam ediyor.
Apple ise toplamda toplamda 56,4 milyon adet akıllı telefon sevkiyatı yaptı ve pazar payını artırarak %18,3’e ulaştı. Apple’ın ilk çeyrekteki pazar payı 2019’da %13,3, 2020’de %14 ve 2021’de %15,6 idi. Bu yıl %18,3’e yükseldi ve dört yıldır süren artış trendini sürdürdü. Sevkiyat hacmi geçen yılın aynı dönemine göre %2,5 artarak ilk 10 marka arasında her yıl büyüme kaydeden üç şirketten biri oldu. Apple’ın premium pazardaki hakimiyeti ise giderek daha da güçleniyor. Geçen yıl piyasaya sürülen iPhone 13 serisinin satışları, önceki seriye göre artarak toplam sevkiyattaki büyümeye katkıda bulundu.
Xiaomi, ilk çeyrekte 42,4 milyon adet telefon sevkiyatı gerçekleştirdi ve geçen yılki 49.5 milyon adet üründen 7,1 milyon daha az sevkiyat anlamına geliyor. Xiaomi’nin ana pazarları olan Hindistan ve Güneydoğu Asya’da diğer Çinli firmalarla yoğun rekabeti ve iç pazarda yaşanan durgunluk bu düşüşe neden oldu. Bununla birlikte, Çin yerel pazarına bağımlılığının Oppo ve Vivo’ya kıyasla nispeten daha az olması nedeniyle sevkiyatta yaşadığı düşüş, rakiplerinkine göre markayı daha avantajlı duruma getirdi.
Honor’un pazar payı artıyor
Öte yandan, Çin’in iç pazarına büyük ölçüde bağımlı olan Oppo ve Vivo, geçen yılın aynı dönemine göre %33,1 ve %36,9 düşüşle sırasıyla 25,3 milyon ve 24,1 milyon akıllı telefon sevk etti. Sonuç olarak, iki şirketin pazar payları geçen yılın aynı dönemine göre %8,2 ve %7,8’e geriledi. Çin’deki yerel akıllı telefon talebinin zayıflamasının yanı sıra, Honor’un büyüyen pazar payı, iki şirketin pazar payını ve sevkiyatlarını kaybetmesine neden oldu. Oppo ve Vivo’nun sevkiyatlarının yarısından fazlası yerel pazardan geliyor.
Tecno, iTel ve Infinix dahil olmak üzere Transsion’ın sevkiyatları toplam 15,4 milyon adede ulaştı. Orta Doğu ve Afrika pazarlarından Asya pazarına genişleyen Transsion’ın sevkiyatları, 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %143 artışla 19,8 milyon adet olarak gerçekleşti, bu yıl bir önceki yılın aynı dönemine göre %143 artış kaydetti. İlk çeyrekte sevkiyatlardaki düşüş, pazar talebinden değil, geçen yılki yonga seti sıkıntısından kaynaklandı. Ancak şirket, sevkiyatlarda 6. sırayı korudu ve 5. sıradaki Vivo ile pazar payı farkını 2,8 puana indirdi.
Yıllık büyüme kaydeden diğer iki şirket Honor ve Realme idi. Honor, Çin’de ve Realme ise Hindistan’da pazar payını istikrarlı bir şekilde artırıyor. Honor, Kasım 2020’de Huawei’den ayrıldıktan sonra ABD tarafından yaptırımların dışında tutulmuştu. Organizasyonu ve ürün yelpazesini yeniden düzenledikten sonra, 2021’in ikinci yarısından itibaren üç aylık sevkiyatlar yaklaşık 15 milyon adette tutuldu. İlk çeyrekte, Honor’un sevkiyatları öncekine göre %322,2 ve %1.3 artışla 15,2 milyon adet oldu. yıl ve önceki çeyrek. Realme, bir önceki yıla göre %17,7 artışla 14,6 milyon adet ürün sevkiyatı yaptı. Honor ve Realme sırasıyla %4,9 ve %4,7 pazar payı kaydetti.
Huawei’in düşüşü sürüyor
Listenin 9. ve 10. sırasında yer alan Motorola ve Huawei sırasıyla 12 milyon adet ve 5,6 milyon adet sevkiyat gerçekleştirdi. Kuzey ve Güney Amerika’da LG ve Huawei’nin açık pozisyonlarını dolduran Motorola, ağırlıklı olarak orta seviye modeller için sevkiyatlarını artırdı. Öte yandan, halen sadece 4G akıllı telefon satışı yapabilen Huawei, Çin’deki Pazar payı konusunda sıkıntılar yaşıyor. Huawei’nin pazar payı geçen yılki %4,2’den bu yıl %1,8’e keskin bir düşüş gösterdi.
Çin’deki büyük şehirlerin karantina süreci ikinci çeyreğin sonuna kadar devam edecek gibi duruyor ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sadece bu iki ülkeyi değil diğer bölgeleri de doğrudan veya dolaylı olarak etkilemesinin de ikinci çeyrekte akıllı telefon talebini olumsuz etkilemesi bekleniyor. Bu durumun, Covid sonrası toparlanması beklenen genel talebi olumsuz etkileyeceğinden korkuluyor.
Android 13 güncellemesi alacak Samsung telefonlar belli oldu!
Google, geçtiğimiz hafta Android 13‘ü tanıttı. Akıllı telefon üreticileri de yeni sürümü kendi yazılımlarına entegre etmek için çalışmalara başladı. Peki Android 13 tabanlı One UI 5.0 güncellemesi hangi Samsung modellerine gelecek? İşte ayrıntılar…
Android 13 tabanlı One UI 5.0 güncellemesi alacak modeller
Samsung, önceki dönemlerde yeni çıkan cihazlarına amiral gemisi segmentinde olmasa bile en az 3 yıl Android ve One UI, 5 yıl da güvenlik güncellemesi yayınlayacağının sözünü verdi. Kısa süre önce bu kararını revize eden şirket, yazılım desteği konusunda Apple’a doğrudan rakip olabilmek için bazı üst segment modellerine en az 4 yıl Android ve One UI, 5 yıl da güvenlik güncellemesi vereceğini duyurdu.

Samsung’a yakınlığıyla bilinen SamMobile, yakında tanıtılması beklenen One UI 5.0 güncellemesini alacak Samsung modellerini paylaştı. Ancak listenin resmi olmadığını ve şirketin güncelleme politikasına göre hazırlandığını da belirtmekte fayda var.
Galaxy S serisi:
- Galaxy S22 Ultra
- Galaxy S22+
- Galaxy S22
- Galaxy S21 FE
- Galaxy S21 Ultra (LTE/5G)
- Galaxy S21+ (LTE/5G)
- Galaxy S21 (LTE/5G)
- Galaxy S20 Ultra (LTE/5G)
- Galaxy S20+ (LTE/5G)
- Galaxy S20 (LTE/5G)
- Galaxy S20 FE (LTE/5G)
- Galaxy S10 Lite
Galaxy Note serisi:
- Galaxy Note 20 Ultra (LTE/5G)
- Galaxy Note 20 (LTE/5G)
- Galaxy Note 10 Lite
Galaxy Z serisi
- Galaxy Z Fold 2 5G
- Galaxy Z Flip
- Galaxy Z Flip 5G
- Galaxy Z Fold 3
- Galaxy Z Flip 3
Galaxy A serisi
- Galaxy A73
- Galaxy A53
- Galaxy A33
- Galaxy A71 5G
- Galaxy A71
- Galaxy A51 5G
- Galaxy A51
- Galaxy A52
- Galaxy A52 5G
- Galaxy A52s
- Galaxy A72
- Galaxy A Quantum
- Galaxy Quantum 2
- Galaxy A42 5G
- Galaxy A03s
- Galaxy A12 / A12 Nacho
- Galaxy A32
- Galaxy A32 5G
- Galaxy A22
- Galaxy A22 5G
- Galaxy A23
- Galaxy A13
- Galaxy A03
Galaxy M serisi
- Galaxy M42 5G
- Galaxy M12
- Galaxy M62
- Galaxy M01
- Galaxy M22
- Galaxy M31
- Galaxy M32
- Galaxy M32 5G
- Galaxy M52 5G
- Galaxy M33
- Galaxy M23
Galaxy F serisi
- Galaxy F42 5G
- Galaxy F62
- Galaxy F12
- Galaxy F22
- Galaxy F23
Galaxy Xcover serisi
- Galaxy Xcover 5
Galaxy Tab serisi
- Galaxy Tab S8+ Ultra
- Galaxy Tab S8+
- Galaxy Tab S8
- Galaxy Tab S7+ (LTE/5G)
- Galaxy Tab S7 (LTE/5G)
- Galaxy Tab S7 FE
- Galaxy Tab S6 5G
- Galaxy Tab S6 Lite
- Galaxy Tab A7 Lite
- Galaxy Tab A8 10.5 (2021)
Apple kullanıcıları üzgün: En iyi kameraya sahip telefon açıklandı!
Akıllı telefon piyasasındaki hareketlilik tüm hızıyla sürüyor. Bir süre önce Xiaomi 12, Galaxy S22, iPhone SE 2022 modellerinin tanıtılmasıyla daha da artan rekabet, pazar payı nispeten daha az olan üreticileri de harekete geçirmeye başladı. Son olarak cihazları belirli standartlar altında test ederek kıyaslayan DxOMark, en iyi kameraya sahip akıllı telefonu açıkladı. İşte ayrıntılar…
DxOMark verilerine göre en iyi kameraya sahip telefon
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yılın temmuz ayında tanıtılan Huawei P50 Pro, üst düzey kamera özellikleri ile kullanıcılardan olumlu geri dönüşler almayı başarmıştı. Hatta cihaz, DxOMark kamera testlerinden 144 puan alarak uzunca bir süre liderlik koltuğunda oturmuştu.

DxOMark kamera sıralamasında lider nihayet değişti. 2020’de Huawei ile yollarını ayıran Honor’un bir süre önce tanıttığı Magic 4 Ultimate, kamera testlerinden 146 puan aldı. Böylelikle Huawei P50 Pro’yu geçmeyi başararak zirvenin yeni sahibi oldu.

Üç yaşındaki Xiaomi modeli MIUI 13 güncellemesi aldı
Xiaomi‘nin sevilen Android tabanlı arayüzü MIUI 13, bir süre önce çıktı. Hemen ardından ise şirket, söz konusu sürümü piyasadaki telefonlara dağıtmak için çalışmalara başladı. Her ne kadar uzun bir süreç olsa da şu ana kadar onlarca farklı model, güncelleme aldı.
Son olarak şirket, 2020 yılının en gözde modellerinden birine Android 12 tabanlı MIUI 13 güncellemesi sundu. Çıkışının üzerinden iki yıldan fazla geçmesine rağmen güncelleme alan telefon, özellikle eski cihaz kullanan kişilere umut oldu. İşte ayrıntılar…
Xiaomi Mi 10 Pro, MIUI 13 güncellemesi aldı
Xiaomi’nin 2020 yılındaki amiral gemisi Mi 10 serisi oldukça beğenilmişti. Ancak aradan geçen yıllar, kullanıcıları güncelleme konusunda şüpheye düşürdü. Bildiğiniz üzere Android güncellemeleri genellikle iki yıllık telefonlara geliyor ve bu süre daha fazla olduğunda güncelleme şirketin insafına kalıyor.
Ancak korkulan olmadı 2020’nin başlarında piyasaya sürülen Xiaomi Mi 10 Pro, Android 12 tabanlı MIUI 13 güncellemesi aldı. Avrupa’daki bazı kullanıcılar, V13.0.2.0.SJAEUXM numaralı güncellemeyi almaya başladı. Belirtmekte yarar var ki dağıtım süresi bölgeden bölgeye değişiklik gösterebiliyor. Yine de tüm kullanıcıların birkaç hafta içinde yeni sürüme kavuşması bekleniyor.
MIUI 13 güncellemesi almış Xiaomi telefonlar ve tabletler
- Xiaomi 12 Pro – Global
- Xiaomi 12 – Global
- Xiaomi Mi 11 Ultra – Avrupa
- Xiaomi Mi 11 Ultra – Global
- Xiaomi 11 Lite 5G NE – Avrupa
- Xiaomi 11 Lite 5G NE – Global
- Xiaomi Mi 11 Lite 5G – Avrupa
- Xiaomi Mi 11 Lite 5G – Global
- Xiaomi Mi 11 Lite 4G – Avrupa
- Xiaomi Mi 11 Lite 4G – Global
- Xiaomi 11T Pro – Avrupa
- Xiaomi 11T Pro – Global
- Xiaomi 11T – Avrupa
- Xiaomi 11T – Global
- Xiaomi Mi 11i – Avrupa
- Xiaomi Mi 11i – Global
- Xiaomi Mi 11 – Avrupa
- Xiaomi Mi 11 – Global
- Xiaomi 10T Pro – Avrupa
- Xiaomi 10T – Avrupa
- Xiaomi 10 – Avrupa
- Xiaomi 10 Pro – Avrupa
- Xiaomi 10T Lite – Avrupa
- Xiaomi 10T Lite – Global
- Xiaomi 10 Lite – Global
- Xiaomi Pad 5 – Avrupa
- Xiaomi Pad 5 – Global
- Xiaomi Mi Note 10 Lite – Avrupa
- Xiaomi Mi Note 10 Lite – Global
Araştırma: Veri merkezleri ateş hattında olabilir
Veri merkezlerine yönelik siber saldırılar herkesi ilgilendiren bir sorun haline geliyor.
Pandemi ve buna bağlı olarak uzaktan çalışmayla birlikte siber güvenlikteki dikkat dağıtılmış iş gücüne kaydı. Evden çalışma uç noktalarındaki ani artışın ve genişleyen kurumsal saldırı yüzeyinin getirdiği tehditler halen sürüyor. Ancak bu durum veri merkezi güvenliğini gölgede bırakmamalı çünkü stratejik açıdan önemli olan bilgi işlem ve veri merkezleri, gelişmiş tehdit aktörleri için en çekici hedefler arasında yer alıyor. İster tek bir kuruluşa ait olsun, ister yönetilen hizmet sağlayıcıları ortak yerleşim firmalarının ve bulut hizmeti sağlayıcılarının (CSP’ler) sahip olduğu merkezlerde birden fazla müşteriyi barındırsın, veri merkezleri dijital tedarik zincirinde önemli bir halkadır. Veri merkezine bağlı olarak, bir saldırı sağlık ve finanstan enerji ve ulaşıma kadar çok sayıda kritik sektörü etkileyebilir. Veri merkezleri birçok şirket içi kurumsal BT varlığından nominal olarak daha iyi korunur, ancak daha büyük bir hedeftir ve dolayısıyla saldırganlar için daha büyük bir getiriyi temsil eder.
Ana tehditler neler?
2020’de dünya genelinde güvenliğe 12 milyar ABD doları harcamalarına rağmen, veri merkezi sahipleri, tehdit ortamının sürekli geliştiğinin de farkında olmalıdır. Siber saldırı olması halinde nihai hedef, hizmet kesintisi veya verilere zarar vermektir. Buna göre başlıca tehditlerden bazıları şunlardır:
Kötü amaçlı yazılımlar: ESET, şu ana kadar Ukrayna’da çatışmanın hemen öncesinde ve sırasında kullanılan ve dosyaları silmeyi hedefleyen üç tür yıkıcı kötü amaçlı yazılım algıladı: HermeticWiper, IsaacWiper ve CaddyWiper. Bunlardan ilki, işgalin başlamasından birkaç saat önce dağıtıldı. IsaacWiper işgalin ertesi günü Ukraynalı kuruluşları vurdu, ancak her ikisi de aylar öncesinden planlanmıştı. İlk erişim vektörü bilinmemekle birlikte, bu kötü amaçlı yazılım parçaları kritik dosyaları yok etmek için yazılmıştır. Dosyaları silmeyi hedefleyen bu yazılımlarından hiçbiri veya Ukraynalı varlıkları hedefleyen dördüncü kötü amaçlı yazılım olan WhisperGate, özellikle veri merkezlerine odaklanmadı. Ancak, 2017’de Ukrayna’ya yönelik bir önceki saldırı, ülke dışındaki veri merkezlerinde yan hasarlara neden oldu. NotPetya, finansal motivasyona sahip bir fidye yazılımı parçası olarak gizlendi, ancak gerçekte, yeniden başlatılamaması için makinelerin Ana Önyükleme Kaydı’nı (MBR) hedef alan HermeticWiper gibi çalıştı.
Acer, ConceptD masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarını güncelledi
Acer yaptığı açıklamayla, ConceptD yaratıcı dizüstü bilgisayar serisinin yeni modellerini duyurdu.
Yeni ConceptD 5 dizüstü bilgisayar, ConceptD 500 mini iş istasyonu ve ConceptD 100 küçük form faktörlü masaüstü bilgisayar, yeni 12. Nesil Intel® Core™ işlemcilerden ve NVIDIA® GPU’lardan güç alırken, ConceptD 5 dizüstü bilgisayarlar ise artık 16 inç OLED ekran seçeneği sunuyor. ConceptD PC’ler grafik tasarımcılar, film yapımcıları, mühendisler, mimarlar, geliştiriciler ve diğer yaratıcılar için tasarlandı ve optimize edildi. Bu bilgisayarlar, zamansız bir tasarım estetiği içinde en üst düzey teknoloji ile sunuluyor.
Mobil profesyoneller için sunulan güçlü ConceptD 5 ve ConceptD 5 Pro içerik üretici dizüstü bilgisayarlar, hareket halindeyken içerik üreten veya video düzenleyen kullanıcılar için son derece ideal özellikleri ile öne çıkıyor. Yüksekliği bir inçten daha az olan sofistike ve dayanıklı metal tasarımı, cihazların yolculuklarda kullanımını kolaylaştırıyor. Karmaşık CAD modellemeleri ve gelişmiş dijital içerik oluşturma süreçlerini desteklemek üzere tasarlanan dizüstü bilgisayarlarda 6K çözünürlüğe kadar sorunsuz bir şekilde video oluşturulabiliyor. Dizüstü bilgisayarlar, 3D animasyonları kolaylıkla işlerken ve canlı akış için ise en iyi kodlama ve görüntü kalitesini sunuyorlar.
12. Nesil Intel Core i7-12700H’ye kadar işlemci ve güçlü NVIDIA RTX™ ve GeForce RTX Dizüstü Bilgisayar GPU’ları dahil olmak üzere en yeni yüksek performanslı bileşenlerle donatılan yeni ConceptD 5 dizüstü bilgisayar serisinde GeForce RTX 3070 Ti GPU, yalnızca CN516-73G modellerinde bulunurken, daha güçlü NVIDIA RTX A5500 ise, Pro konfigürasyonlarında (CN516-73P) bulunuyor. Yeni modeller ayrıca 32 GB’ye kadar hızlı LPDDR5 SDRAM ve 2 TB’ye kadar ultra duyarlı NVMe PCIe Gen 4 M.2 SSD depolama içeriyor.