Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    HaberlerDonanımOyunlarda hızlı ve yüksek kapasiteli bir SSD diske neden ihtiyaç duyarız?

    Oyunlarda hızlı ve yüksek kapasiteli bir SSD diske neden ihtiyaç duyarız?

    Oyun dünyası için ekran kartı ve işlemciler dışında geçirdiği en radikal evrim, mekanik disklerden yavaş yavaş SSD disklere, oradan da NVMe M.2 disklere uzanan yolculuğumuzdur. Gelin şimdi bu hikayenin ilk zamanlarına gidelim ve yaşadığımız bu süreçte “Oyunlarda hızlı ve yüksek kapasiteli bir SSD diske neden ihtiyaç duyarız?” sorusunun cevabını arayalım.

    Sabit disklerin bilgisayarlarda yer alma aşaması genel anlamda daha büyük depolama alanları ve bu alanlarda ihtiyaçlarımızı giderme üzerine kuruludur. Zamanın ilerlemesi ile birlikte daha hızlı dönüş hızına sahip diskler ile veri hızının arttırılması konusunda çalışmalar yapıldı. 4.500 RPM, 5.400 RPM, 7.200 RPM ve 10.000 RPM gibi farklı hızlarda diskler üretildi.

    İhtiyaç doğrultusunda artan hızlar ve kapasite oranları beraberinde daha çok gürültü yapan, daha fazla ısınan ve zamana direnemeyerek hantallaşan disk faktörlerini de beraberinde getirdi. Bilgisayar kurtları hatırlar, IDE kablolarının UDMA 33/66 gibi farklı türlerinin olduğu, disk faktörünün SATA tarafına geçtikten sonra da SATA III gibi yenilikçi ve daha fazla veriyi transfer edebilen forma dönüştüğünü gördük.

    Bilgisayar dünyası gerçek anlamda her teknolojik yenilik ile hayatımıza istisnasız yeni bilgiler sokmuştur. Öyle bir değişimdir ki, Hard disklerin yetmediği yerde hayatımızı CD ve DVD yazıcılar üzerinden arşivlediğimiz oyun ve filmlerimizle sürdürürken, bir anda internet hızlarının artması, bulut depolama ve harici depolama birimlerinin yaygınlaşması ile bu donanımları bıçak gibi kesip atmıştır gündelik kullanımımızdan. Eski laptopların olmazsa olmazı DVD-Rom bulunan modellere oranla şu an üzerinde kompakt disk okuyucu olan bir laptop görmeniz neredeyse imkansızdır.

    Sabit diskler açısından baktığımızda biz oyuncular için daha fazla veriyi depolamak ilk aşamada önemli bir kavram idi. Tabii eskiden ekran kartlarının ve işlemcilerin ram üzerinden veri taşıma ve işleme hızları günümüzde olduğu gibi büyük boyutlara erişmediği için oyunların yükleme ekranlarında gidip rahatlıkla çay/kahve demleyerek geri dönebiliyorduk. O zaman hayatımızda “hızlı” diye bir kavram yoktu. Gerçi “öfkeli” diye bir kavram da yoktu ?.

    Disklerin hızlı dönmesi kadar hayatımızı etkileyen kısım ise “Cache” ismi verilen, diskin veri aktarımı açısından süspanse edebileceği bloğunun büyüklüğünün önemi de hayatımıza girmesiydi. O zamana kadar farklı donanımlar üzerinde “Cache Bellek” tabiri ile aktarılacak verinin anlık değil, paketler halinde sıralı bir iletişime maruz kalmasını, böylece düzenli ve daha fazla verinin transfer edilebilmesinin yolu açılmıştı.

    Tabii ki bu durum bize biraz biraz işlerin nereye doğru evrileceğine sinyal vermişti. Artık diskin boyutu, dönüş hızı sorularının yanında “Bunun Cache’i ne kadar?” sorusuna da cevap arıyorduk.

    Ben liseyi bilgisayar bölümünde okumuş biriyim ve tüm bölüm derslerimde 8086’nın iç mimarilerinden tutun 486DX ve öncesinden kalma bilgisayarların 3.5 ve 5.25’lik disketleri, sabit diskleri dahil çoğu şeyi dergilerden ve okuldaki eğitimlerden öğrendim.

    Hep şaşırdığım nokta ise bu disk konusunun en hantal ama en radikal değişimleri yaşayan kısım olmasıydı. Örneğin Pentium 3 500 Mhz sisteminiz var ve Pentium 4’e geçeceksiniz. Anakart, işlemci ve ram alır, yanına güzel de bir ekran kartı upgrade’i ile PSU’unuzu ve hard diskinizi, kasanızı değiştirmeden ATX form faktöründe yolunuza devam ederdiniz. En fazla Pentium 4 mimarisi ile P3 uyum sağlamadığı için Windows’unuz mavi ekran üzerine mavi ekranlar verir, sizi deli ederdi ve bir formatta tertemiz yeni sisteme geçerdiniz.

    Bu senaryoda ne değişmedi? Sabit diskiniz. Az önce bir jenerasyon değiştirdik? İyi ve büyük bir disk aldığınızda uzun zaman kullanabiliyordunuz. Hala da öyle. Bugün 2 TB’lık bir disk alıp çok uzun süre kullanabilirsiniz.

    Fakat iş oyun oynamaya geldiğinde orada konu çok değişiyor. 2.5”lik SSD’lerin yaygınlaşmaya başlaması ile özellikle laptoplar ve ultrabook’lar haricinde evinde bilgisayarında kullanan oyuncular için gerçek bir aydınlanma dönemi yaşandı. Eskiden Windows’u açılsın diye dakikalarca bekleyen, açılışını hızlandırmak için çeşitli servisleri kapatmayla, özelleştirilmiş Windows sürümlerine kafa yoran insanlar 30 saniyenin, 15 saniyenin altında Windows açıldığını gördüklerinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktı.

    Hele Windows kurmak için saatlerini harcayan insanların USB’den 7 dakika civarında Windows kurabildiklerini deneyimlediklerinde ise son kalenin düştüğü zamandı diyebiliriz.

    Bakın oyuncu diyoruz ve 1 tane oyun örneği vermeden bu devrimin nasıl gerçekleştiğini anlattım size. SSD deneyimi oyuncu kitle için gerçek bir Truva atı gibiydi. Kaleyi içerden fethetti. Kalplerimiz eridi bu hıza. Windows’u hızlanan insanların oyunlarda bekleme ekranlarının daha da hızlanmasına tepkisi elbette sevindirici boyutta idi.

    Peki tam olarak olaylar nerede değişti? Ne oldu da SSD’ler oyuncular için çok önemli bir noktaya oturdu?

    En önemli nokta hızlarına göre erişilebilirlik ve fiyatının satın alınabilir hale gelmesi, kapasite olarak bir Windows kurmaktan çok daha fazla (128 GB ve üzeri) alan sunabilmesiyle birlikte yavaş yavaş oyuncuların tercih ettiği noktaya ulaştılar.

    Burada en kritik nokta, Windows kurulumunun ortalama 30-50 GB arası yer kapladığı bir durumda oyun kuracak 30 GB ve üzeri alan boşluğunu yakalaması gibi bir durum gereksinimi oluşuyordu.

    Windows’un hızlanması eğer oyunu da o diske kurmuyorsanız aslında size fayda sağlamıyordu. Hatta şöyle bir örnek vereyim. Bugün 1000/1000 ‘lik bir internet kullanıyorum ve Steam üzerinden indirmek istediğim oyunlarımı 500 GB’lık 3500 MB okuma, 2900 MB yazma hızı olan bir NVMe M.2 SSD’de tutuyorum. 1000 Mbit’lik internetim ile saniyede ortalama 137 MB’lık dosya indirebiliyorum. Bunu tam performans ile indirmek istesem, tercihim SSD değilse Cache’i 256 MB olan bir Hard Disk bulmam gerekirdi. Bu aşamada indirme hızının disk hızından fazla olması, ya da onun okumaya döndüğünde doğal olarak performansı arasında dağlar kadar fark olması gibi durumlar ortaya çıkıyor.

    Genel senaryoda ana disk SSD oyun arşivinin HDD olduğunu biliyoruz. Uzun yıllar da bu şekilde kullandık. Yükleme süresi uzun olan oyunları da o dönemlerde SSD’ye aktararak oynadık. Giriş seviyesi ve NVMe M.2 olmayan bir SSD’nin farkı bile oldukça fazla diyebiliriz.

    Hızın artması, erişilebilirliğin yükselmesi, fiyatların uygun konuma gelmesi ile birlikte 500 GB ve üzeri yeni jenerasyon SSD’lerin oyuncular tarafından tercih edilme sıklığı da çoğaldı. İster tek başına oynasın ister rekabetçi bir oyuna dahil olsun, SSD tarafında sunulan hız farkı ciddi boyutta harcanan bütçenin karşılığını fazlasıyla sunan bir deneyim.

    Konuya sadece PC olarak bakmayın, PC oyuncuları bu deneyimi iliklerine kadar detaylı bir şekilde yaşadılar bunca zamanda. Gelin şimdi konsol tarafına bakalım. Yıllardır PlayStation 4 Pro kullanıcısıyım. Aynı zamanda da müthiş derecede FIFA FUT seven biriyim. FUT maçlarımdan önce yükleme ekranında rakibin kadrosuna bakar, zayıf oyuncusunu gözüme kestirmeye çalışırdım. PS5’e geçilmesiyle birlikte aynı maç ekranının saniyeler içinde (tahminen 4 bilemediniz 5) geçmesi ile şok olmuştum. Menülerin hızlanması, bastığınız anda neredeyse oyunun hazır gelmesi gibi şeylere artık şaşıramıyoruz fakat yıllardır PS4 Pro tarafında o yükleme ekranında taktik yapmaktan bir anda teknolojinin değişmesi ile farklı boyuta geçmek çok değişik bir deneyimdi.

    PS5 özünde 825 GB’lık bir SSD kullanıyor. Aynı zamanda kasa üzerinde de Gen4x4 destekli M.2 NVMe SSD takabileceğiniz yer mevcut. Bu 5500 MB/sn ve üzeri hızlara kapı açmak demek oluyor.

    “Neden gereksinim duyalım?” dediğinizi duyar gibiyim. Zaman içinde oyunların kapladığı alanların büyümesi, daha hızlı veri transferi gibi koşullar için PS5 sizi doğrudan son teknoloji bir noktaya bırakıyor.

    Bu konuda farklı firmaların geliştirmeleri mevcut. Fakat ürünlerin gerçekten PS5 için geliştirildiğine de emin olmanız lazım. Bu kadar hıza ulaşmak demek onun iyi soğutulması zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Bu sebeple yeni jenerasyon yüksek hızlı disklerin çoğunda soğutucu bulunabiliyor.

    Bu soğutuculara dikkat etmeniz lazım. Markaların PS5 için üretildiğini de teyit etmeniz gerekiyor. Örneğin MSI firması ürettiği SPATIUM M480 ürününün PS5 uyumlu versiyonu SPATIUM M480 Play modelini üretti. Diğer modellerinde PS5 kapağının kapanmaması sorunu böylece ortadan kalkmış oldu.

    Yeni nesil diskleri takmak o kadar da zor değil. Hemen altta nasıl montaj yapıldığına dair videoyu da görebilirsiniz.

    Geçmişten günümüze konuyu uzun uzadıya masaya serdik. Hard disklerden SSD disklere, oradan da PlayStation 5 ve onun disk seçimine kadar getirdik. Burada her zaman baktığımız nokta kapasite ve performans ihtiyacımızın bizi belli zaman aralıkları ile kaliteli ürün tercih etme aşamasına götürdüğü kısmı diyebiliriz. Piyasada çok fazla disk bulabilirsiniz. Çok ucuza bilindik markaların performansını söyleyen cihazlar da görebilirsiniz. Bir şey ne kadar ucuz ise, o kadar çabuk bozulabilir. Bunu hiç unutmamanızı öneriyorum. Disk sizin verilerinizi yedeklediğiniz, her gün üzerinden yoğun akım geçen ve hayati unsuru bulunan bir bileşen. Oyunlarda daha fazla keyif almak, daha hızlı yüklenmesini sağlamak, performansının stabil olmasını istiyorsanız bilinen markaların ürünlerini tercih etmenizi öneririm.

     

    Haberler

    BUNLARI DA BEĞENEBİLİRSİN