Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 2009

    3D Yazıcı Teknolojisi

    3D yazıcı teknolojisinin temelinde, herhangi bir objenin, sayısal bilgileri kullanılarak 3 boyutlu obje olarak üretilmesi yatar.

    1984 yılında Charles Hull ilk kez sayısal bilgi kullanarak 3 boyutlu obje üretimi gerçekleştirdi. Geçmişte 3D yazıcılar çoğunlukla bir ürün piyasaya sürülmeden önce ilk örneğini geliştirerek, ürünün nasıl göründüğü hakkında fikir sahibi olmak için kullanılırdı. Bu yöntem ürün piyasaya sürülmeden önce, olası sorunların görülmesi açısından oldukça yararlı olmuştur.

    Günümüzde 3D yazıcı ile yapılabilecekler, hayal gücü ile sınırlı dersek yerinde olur.

    3D Yazıcılar Nasıl Çalışır?

    iStock_000039442114_Small

    3D yazdırma teknolojisinde, 3 temel yöntem kullanılır. Bunlar: birleştirmeli yığma, polimer dağıtılma ve lazer ile topaklaştırma teknolojisidir. Bu teknolojilerden günümüzde en çok kullanılan yöntem, FDM (Fused Deposition Modelling) yani birleştirmeli yığma yöntemidir.

    FDM_by_ZureksBirleştirmeli yığma yöntemi, öncelikle bilgisayarda tasarım ile başlar. Tasarım 3D yazıcının anlayacağı STL formatına dönüştürülür. Bilgisayardaki STL formatındaki tasarımlar, matematiksel olarak katmanlara ayrılır. Katmanlar, üst üste inşa edilmek üzere 3 boyutlu basım yapabilen yazıcıya gönderilir. Genellikle moleküler yapılarında çapraz bağ içermeyen, ısı ve basınç altında plastik özelliklerini koruyan, Termoplastik polimer malzemeler kullanılır. Bu maddelere ısı ve basınç altında şekil vermek mümkündür. Termoplastik malzemeler, defalarca eritilebildikleri ve belirli sıcaklık aralığında sıvılaşabildikleri için bu teknoloji için oldukça uygundur.

    3 boyutlu olarak tasarlanan cisim, düzlem üzerine 2 boyutlu olarak yığılarak 3 boyutlu cisim elde edilir. Polimer malzemenin birleştirmeli yığma teknoloji ile düz ve istenilen şekilde yığılması için kullanılan malzemenin erime sıcaklığına ısıtılmış ve içinde dönen bir vida bulunan ince bir  uçtan, yüzeye dökülmesi gerekir. Kullanılan malzemenin erime sıcaklığına çıkartılmış olan bu uç, bilgisayar tarafından kontrol edilir. Bu uç, bilgisayar ile daha önce tasarlanan cismin parça geometrisini simule ederek hareket ettirilir. Bilgisayar aracılığı ile hareket ettirilen uç, içindeki polimer malzemeyi yüzeye yığarak 2 boyutlu katmanlar oluşturur. Sonuçta, cisim basılmış olur.

    Günümüzde aynı teknoloji ile farklı polimer malzemeler kullanılmakta,  istenilen baskılar yapılmaktadır.

    Birleştirmeli yığma yönteminden sonra en fazla kullanılan ikinci yöntem ise SLS (Selective Laser Sinterleme) yani seçici lazer sinterlemedir. Sinterleme teknolojisinin altında, toz haline getirilmiş metallerin ısı ve basınç altında katı cisimlere dönüştürülmesi yatmaktadır. Sinterleme işleminde lazer ışını toz haline getirilmiş metallerin üzerine hızlı şekilde yansıtılarak, katmanların oluşturulması sağlanır. Lazer ışını, lazer tarayıcı aracılığı ile oldukça hızlı katman oluşturmaktadır.

    Kullanılan teknikler arasındaki en belirgin fark katmanların nasıl yığıldığıdır. Bazıları malzemeyi eritip yumuşatarak katmanları oluşturur, diğerleri ise sıvı haldeki malzemeleri doğrudan yığar ve yığ­ma işleminin hemen ardından malzeme sertleştirilerek ürüne son hali verilir.

     3D Yazıcıların Kullanıldığı Alanlar:

    3D baskı teknolojisi, akademik çevrelerde geleceğin çığır açacak teknolojileri arasında gösteriliyor. Harvard ve MIT  (Massachusetts Institute of Technology) olmak üzere birçok üniversitede bu teknoloji ile neler yapılabileceği konusunda araştırma laboratuvarlar kurulmuş durumda. 3D baskı teknolojisi ile kafatası, oyuncak, müzik aletleri, aksesuar, ayakkabı tasarımı, endüstriyel mimari tasarım, yapı işleri, otomotiv sanayi, tıp, sağlık, eğitim ve daha aklımıza gelmeyen birçok alanda çalışma yapılmaktadır.

    Bu yıl içinde Cornell Üniversitesi Profesörü Lawrence Bonnasar, 3D baskı yöntemi ile canlı hücreleri kullanarak kulak geliştirmeyi bile başardı.

    Yakında, 3D yazıcı fiyatları evlerde kullanılabilecek seviyeye düşecek. Bu sayede evimizde ihtiyaç duyduğumuz birçok şeyi kendimiz de basabileceğiz.  İnternette ihtiyacımız olan ürünlerin  .STL dosyalarını bilgisayarımıza indirerek istenilen ürünün basımını gerçekleştireceğiz.

    3D yazıcı incelemesi yapmak isteyenler, Media Markt mağazalarının birçoğunda ürünü bulabilirler. Örneğin, Media Karkt İstanbul   Mall of İstanbul    ve   Ankara  Forum AVMde ürünler mevcut.  Ankara Forum AVM’deki  3D yazıcının fotoğrafını sizler için buldum.

    formavm

    2015’in hit oyunları

    0

    Bir seneyi daha devirmek üzereyiz. 2014 yılı içinde birçok yapım, konsol ve bilgisayarlarımıza konuk oldu. Neler neler yoktu ki içlerinde? Assassin’s Creed: Unity mi istersiniz, Destiny mi, yoksa FarCry 4 mü? Kimileri beklentimizin üstünde çıkarken kimileri de büyük hayal kırıklıkları yaşamamıza sebep oldu. Yine de şöyle bir baktığımızda keyifli bir çok yapımla yılı geride bıraktık. Ancak bu sene bizi çıkan oyunlardan çok, önümüzdeki yıl çıkacak olanlar daha çok heyecanlandırdı. Elbette hepsine tek tek bakmak mümkün değil, yine de en çok beklenenlerden bazılarına kısaca göz atalım.

    Bloodborne

    25 Mart 2015’te sadece PlayStation 4 için piyasaya sürülecek olan Bloodborne, karşımıza ilk olarak “Project Beast” olarak çıktı. Yapım, Demon’s Souls ve Dark Souls serilerinin yaratıcısı Hidetaka Miyazaki tarafından From Software bünyesi altında geliştirilmekte. Bloodborne’un farklı bir oyun olsa da, Demon’s Souls serisinin ruhani devamı olduğunu belirtmemde fayda var. Oyun, Victoria döneminde yani 1837 ile 1901 yılları arasında geçmekte. Bu sebepten ötürü, oyunda sadece kılıç, mızrak, kalkan gibi Orta Çağ silahlarının yerine gelişen sanayiden ötürü, ateşli silahları da kullanabilir hale geleceğiz. Hatta öyle ki, Bloodborne’da karakterimiz tek eline kılıç alırken, öteki eline pompalı tüfek alabilecek.

    bloodborne_large_art-1152x720

    Metal Gear Solid V: The Phantom Pain

    Şüphesiz Hideo Kojima’nın oyun dünyasına en büyük armağanı MGS serisidir. Metal Gear Solid V: The Phantom Pain‘in 2015 yılında çıkıyor olması bile 2014’ten daha iyi bir yılın bizi beklediğinin göstergesi. Oyun dünyasının en büyük fenomenlerin biri olan Metal Gear serisinin yeni nesil sürümü pek çok yenilik ile birlikte gelecek. Açık dünya temalı biçimde karşımıza çıkacak olan yeni yapım, kullanılan ekipmanlar ve yeni oyun tarzı ile de seride keskin bir dönüş yapma eğiliminde.

    mgs

    The Witcher 3: Wild Hunt

    CD Project Red’in çılgın projesi The Witcher 3, “yeni nesil RYO” olarak tanımlanıyor. Oyun PC’nin yanı sıra yeni nesil konsollar için hazırlanıyor ve 2015’in Mayıs ayında yayınlanacak. Ana karakterimiz iki oyundur tanıdığımız Geralt of Rivia. Hafızası yerine geri gelmiş ve başkaları adına savaşmaktan bıkmıştır. Sakalını da iyice uzatan Geralt artık gizemleri çözüp yaratıkları bertaraf ediyor.

    w3

    Batman: Arkham Knight

    Batman: Arkham serisinin ilk oyunu 2008’de piyasadaki yerini almıştı. Serinin ilk oyunu Arkham Asylum’da Joker’in Arkham’ın kontrolünü ele geçirmesini engelliyorduk. Ardından 2010 senesinde Batman: Arkham City piyasadaki yerini aldı. Arkham City’nin konusu Arkham Asylum’dan sonraki olayları ele alıyordu. Serinin şu an piyasadaki son oyunu Arkham Origins ile de önceki oyunların geçmişine gidiyorduk. Bruce Wayne’nin Batman oluşunu ve böylece Arkham Asylum’a kadar olan bitenleri öğrendik. Sıra serinin son oyunu Arkham Knight’ta. Tüm hikaye bu oyun ile son bulacak.

    batman-arkham-knight-header3-664x374

    The Order: 1886

    PlayStation 4’ün çıkış oyunlarından biri olması gereken The Order: 1886’yla biraz gecikmeli olarak 2015 yılı içinde buluşacağız. Yapımcılar mükemmeliyetçi olduğu için konsol ile birlikte satışa sunamadı. Ancak bu kötü bir yapım olduğu değil, kesinlikle tam tersini ifade ediyor. Geçtiğimiz günlerde oyuniçi videosu çıkan yapımı test etme şansına sahip oldum. Açık konuşmak gerekirse önümüzdeki yılın öne önemli yapımları içinde ilk sırada yer alacağına eminim. Oyun alternatif bir 1886 Londra şehrinde geçiyor. Bir grup şövalyemiz var ve şehri koruyorlar.

    The-Order-1886-p4

    Uncharted 4: A Thief’s End

    Naughty Dog’un her zaman çalıştığı konsolun sınırlarına ulaşmayı hedefliyorlar. Yapımda henüz belli olan iki karakter var. Bunlardan ilki önceki versiyonunda Nathan Drake, diğer ise Victor Sullivan olacak. Naughty Dog’un başarılı geçmişini gördükten sonra Uncharted 4: A Thief’s End için heyecanlanmamak elde değil.

    uc4

    Bir yanda iOS 8, diğer yanda Android 5.0 Lollipop

    0

    2014, akıllı cihazlar açısından oldukça önemli bir yıl oldu. Bu yıl hem Android hem de iOS’un yeni sürümleri kullanıcıların beğenisine sunuldu. iOS, 8. sürümüne geçerken Android de 5. sürümüne geçti. Google geleneğini sürdürerek Android sürümlerine verdiği ilginç isimlere bu sürümde de devam ediyor. Artık Kitkat’tan Lollipop’a terfi ediyoruz.

    Bu yazımda Android ve iOS’un yeni sürümlerindeki yeniliklerin, farklılıkların ve değişikliklerin en önemlilerini aktarmaya çalışacağım.

    Android 5 ile desteklenen cihazlar genişliyor

    lollipopAndroid, özgür yapısı sayesinde birçok telefondan oto teyplerine, televizyonlara, akıllı saatlere kadar birçok cihaz üreticisinin favorisi haline geldi. Sağladığı çeşitli esneklikler ve farklı seçenekler sayesinde kullanıcılar arasında da kendine sağlam bir yer edindi. Kullanıcıların beğenisine sunulduğu günden bu yana hem arayüz hem de işlevsellik açısından hızlı bir şekilde geliştirilmeye devam eden Android, özellikle Kitkat sürümü ile büyük aşama kaydetti. Android 5.0, Lollipop ile gelişme devam ediyor. Bu sürümdeki en önemli gelişme bence arayüz tarafında oldu. Artık küçük ekrana sahip akıllı saatlerden çok büyük ekrana sahip akıllı televizyonlara kadar farklı ekranları destekleyen bir arayüze sahip. “Material Design” adı altında tüm uygulamalar ve hizmetler de Lollipop ile birlikte yenilenmiş. Artık resimler, fontlar, ışıklandırma ve tüm görseller çok daha doğal ve canlı bir hale gelmiş.

    Elbette Lollipop sadece estetik açıdan yenilenmemiş, beraberinde hem teknik açıdan hem de diğer açıdan çeşitli yeniliklerle beraber geliyor. Bu yenilikler arasında 64 bit işlemci desteği, bataryanın daha uzun süre kullanılabilmesini, daha hızlı şarj ve veri güvenliği için varsayılan şifreleme özellikleri yer alıyor. Ayrıca kablosuz ağ, ses ve kamera üzerinde çok daha fazla kontrol sağlanmış. Bir diğer geliştirme de Android 5.0’ın kilit ekranında yapılmış. Artık bildirimler kilit ekranında gözüküyor ve mesajlara kilit açmadan cevap verilebiliyor. Bildirimlerde öncelik kullanıcı tarafından belirlenebiliyor.

    nexus_9

    Benim Lollipop’da en sevdiğim yeniliklerden birisi ise birden fazla kullanıcı tanımlayabilme ve misafir kullanıcı özelliği oldu. Bu sayede cihazınızı bir başkasına verdiğinizde mesajlarınızı ya da fotoğraflarınızı göremiyor. Ya da çocuğunuz tabletinizi kullandığında yanlışlıkla bir şeyler silmesinin önüne geçebiliyorsunuz. Şu an Android 5.0, Lollipop  Nexus 6, Nexus 9, HTC One (M8), Moto G’de mevcut. Diğer cihazlara da güncelleme yavaş yavaş gelmeye başlayacak. Çok yakında Samsung, HTC, LG, Asus, Sony ve diğer üreticilerin çeşitli modellerinde de kullanılmaya başlanacak.

    iOS’ta değişim rüzgarları esiyor

    Çıktığı ilk günden beri çizgisini koruyan Apple’ın işletim sistemi iOS’ta da değişim söz konusu. Klasik arayüz yerini daha şeffaf bir arayüze bırakıyor. Bu güncellemede Apple’ın kullanıcıların isteklerine kulak verdiği açık bir şekilde belli oluyor. Artık varsayılan klavye değiştirilebiliyor, uygulamalar arasında içerik paylaşımı daha kolay bir şekilde yapılabiliyor. Bu sürümle birlikte iPhone, iPAd ve Mac’ler arasındaki etkileşim de en üst düzeye çıkarılmış. Örneğin doğrudan Mac üzerinden gelen aramaya cevap verilebiliyor ya da SMS’e cevap verilebiliyor. Bunun için her iki cihazın aynı ağ üzerinde olması yeterli. Devamlılık özelliği sayesinde iPad üzerinde başladığınız bir e-postayı iPhone’dan ya da Mac üzerinde kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Handoff adı verilen bu özellik Mail, Safari, Pages, Keynote, Mesajlar, Takvimler gibi uygulamalarda kullanılabiliyor. iOS’ta kamera özelliği de kullanıcıya daha fazla kontrol verilerek güçlendirilmiş. Bir diğer yenilik ise NFC desteği. Apple cihazları da artık NFC destekliyor ve Apple Pay üzerinden NFC ile ödeme yapılabiliyor. Yeni iOS 8, iPhone 4S ve iPad 2 sonrasına yüklenebiliyor.

    ios

    Özellikler eşitleniyor

    Her iki işletim sisteminin yeni sürümlerinin özelliklerine bakıldığında artık iki sistem de birbirine eskisinden çok yakın. Her iki işletim sistemi de benzer özelliklere sahip. Bir diğer ortak nokta ise hem Apple’ın hem de Google’ın kullanıcıların isteklerine ve ihtiyaçlarına eskisinden daha çok kulak vermeleri.

    Aksiyon Kameraları ile hayatın adrenalin dolu tarafı ile tanışın

    Hayatı ve anıları kaydetmek için kullandığımız kameralar sessiz bir evrim içinde. Kasete kaydeten kameralardan tamamen dijitale geçişi hızlı bir şekilde gerçekleştirmemize rağmen asıl mesela hayatın içinde yer alan tozu, toprağı, suyu, aksiyonu ve macerayı kaydetmek. 80’ler ve 90’larda elinde kocaman bir kamerayla doğum günü kaydetmek yerine bugün bungie jumping yaparken ya da paraşütle dağların yamaçlarından süzülürken ihtiyaç duyuyoruz kameralara. Biz de her türlü aksiyona gelen önemli kameraları sizler için inceledik.

    Gopro-Hero4-Black

    GoPro Hero4
    GoPro markası adeta bu alanda öncü konumunda. Yıllardır birçok çekim projesinde GoPro kamerası kullanılıyor. Özellikle otomobil yarışlarında kaskın üzerine yerleşen GoPro, daha önce olmadığı kadar gerçekçi bir şekilde adrenalinli ortamı görüntülüyor. Yeni GoPro’nun modeli Hero4. Kameranın en büyük gelişmesi aslında işlemcisinde. Bir önceki modele göre yaklaşık iki kat hızlanan işlemci artık 4K çekimlerle baş edebiliyor. 4K’da 30FPS kayıt yapan Hero4, FullHD’de 120 FPS’ye kadar çıkabiliyor. Hero4’a gece çekimi özelliği eklenmiş. Önceki modelde de gece çekimi mevcuttu ancak artık daha yüksek ISO değerlerine ulaşmak mümkün. Özetlemek gerekirse karanlıkta meydana gelen yüksek ISO kaynaklı gren denilen kirlilik daha az. Wi-Fi ve blueetooth özelliği ise Hero4’un en önemli yeniliği. Artık tüm kontrolleri akıllı telefona yüklediğiniz yazılımla gerçekleştirebiliyorsunuz. Cihazın kendi ağına bağlanan telefonuz kontrolü tam olarak ele geçiriyor. Bu da doğal olarak kullanım alanlarınızı daha önce hiç olmadığı kadar geliştiriyor. Tabii uzun kamera kayıtlarını gerçek zamanlı izlemek de yapacağınız iş için sizi daha iyi yöneltiyor. GoPro markası ilginç bir ayrıma da gitmiş. Eğer ürünün Silver modelini alırsanız dokunmatik ekrana sahip oluyorsunuz. Aksiyonun hemen ardında veya öncesinde Hero4 Silver’ı elinize aldığınızda dokunmatik ekranla ayarlarda eskisine göre daha rahat gezinebiliyorsunuz. Silver model daha düşük fiyatta satılıyor, ekran nedeniyle pili daha çabuk bitiyor. Silver’ın kamera değerleri biraz daha düşük. Dolayısıyla dokunmatik ekrana sahip olmayan Hero4 daha profesyonellerin tercih etmesi gereken bir model. Son olarak Hero4’un su geçirmemesi için harici satılan bir kabine ihtiyaç duyduğunu belirtelim.

    Ortalama satış fiyatı: 1695 TL

    SonyActionCam_2

    Sony HDR-AS100V
    GoPro’nun uzun zamandır oturduğu tahta gözünü diken Sony, HDR-AS100V ile aksiyon kamera alanına iddialı bir giriş yaptı. Bu tarz bir ürün aldığınızda aksesuar desteği önemlidir. Kamerayı, bisiklete, otomobile ya da farklı alanlara takıp kullanmak için gereken tüm aksesuarlar Sony tarafından üretilmiş. GoPro’ya rakip olmak için atlanmaması gereken bir detay Sony tarafından başarıyla giderilmiş. AS100V’nin farkı harici bir kabine ihtiyaç duymadan su geçirmiyor oluşu. Tabii bu cihazı su altında profesyonel çekim yapmak için kullanabiliriz anlamına gelmiyor. Bu tarz iddialı projeler için yine aksesuarlara baş vurmanız gerekiyor. Cihazda f/2.8 Zeiss özellikli bir kamera bulunuyor. Sony ve Zeiss ortaklığı her zamanki gibi kaliteli sonuçlar doğuruyor. Fotoğrafta 12 megapiksel, videoda ise 1080P 60FPS’ye ulaşıyorsunuz. Çekimlerin beyaz dengesine müdahale edemiyorsunuz. Bu açıdan GoPro daha manüel kullanıma imkan verse de Sony’nin değerlerinde yapılan çekimler renkli ve göze hoş geliyor. Yine de daha çekim ayar özelliklerinin daha fazla olmasını beklerdik.
    Ortalama satış fiyatı 1599 TL

    polaroid

    Polaroid Cube HD

    Ünlü fotoğraf markası Polaroid, aksiyon severler için sevimli bir ürün geliştirmiş. Farklı renk seçenekleri bulunan Cube, 35mm boyunda ve 6MP CMOS sensöre sahip ve 1080P video kaydı yapabiliyor. Bu kadar küçük olmasına rağmen darbe ve düşmelere dayanılıklılık özelliğiyle geliyor. Yağmur ve suya dayanıklı olan Cube rakipleri kadar yüksek değerlere ulaşamasa da dikkat çekici bir ürün. Tabii bu kadar küçük bir üründe çekimleri incelemek için LCD ekran beklemek yanlış olur. Ürünün 100-150 dolara etikete sahip olsa da Türkiye’de henüz resmi olarak satılmıyor.

     

    Mutfakta biri mi var?

    iStock_000044519142_Large

    İşten yorgun argın eve dönüyorsunuz. Mutfaktan mis gibi yemek kokusu geliyor. Bir anda ne kadar çok acıktığınızın farkına varıyorsunuz. Ancak yemeğin hazır olmasına biraz daha zaman var. O sürede açlığınızı bastırmak için buzdolabını açıyorsunuz ve atıştırmalık bir şeyler alıyorsunuz. Mutfaktan ayrılmadan buzdolabınızın üzerindeki ekrandan akşam haberlerini takip ediyorsunuz. Ve nihayet yemek hazır… Özel tenceresinde hazırlanmış ve son teknolojiye sahip mutfak robotlarının elinden çıkan mis gibi bir Otantik Asya yemeği ziyafeti adeta başınızı döndürüyor. Yemeğinizin bitmesine doğru aklınızdan bir yorgunluk kahvesinin size ne kadar iyi geleceği geçiyor. Ya da mevsim meyvelerinin karışımı harika bir meyve kokteyli de olabilir. Siz buna karar verirken arka planda bulaşık makineniz, açık olduğuna şüphe uyandıracak derecede sessizce çalışıyor. Ve gecenin sonuna doğru, evinizde hazırladığınız espresso’nun yanına kestanenin ne kadar iyi gideceğini hayal ediyorsunuz. Eğer saat çok geç olduysa sokakta kestaneci bulmanız neredeyse imkansız. Daha geçen gün yaptığınız alışverişte kestane aldığınız aklınıza geliyor ve bir anda seviniyorsunuz. ‘Şimdi kim uğraşır kestane yapmakla’ gibi bir söz sizin için geçerli değil. Çünkü evinizin kalbi olan mutfağınızda kestane yapmak için bile özel bir makine mevcut… Anlattığım hikayede gözünüzde bir tablo canlandıysa eğer, evinizde mutfağın en önemli alan olduğu konusunda sizinle hemfikiriz. Peki bu alanda neler yapabilirsiniz? Gelişen teknoloji size bunun da yanıtını veriyor. Dokunmatik ekranlı fırından teknoloji harikası buzdolaplarına, akıllı mutfak robotlarından sessiz bulaşık makinelerine kadar her türlü yenilikle mutfağınızı daha renkli hale getirebilirsiniz…

    Yiyeceklerinizin son kullanma tarihini buzdolabınıza sorun!

    3

    Evet yanlış duymadınız. LG’nin geliştirmiş olduğu Smart ThinQ Refrigerator haddinden fazla akıllı. Buzdolabının ön kısmında bulunan 8 inçlik dokunmatik ekran, sizi yiyecek ve içecekleriniz konusunda bilgilendiriyor. Hatta dolabınızın içinde bulunan yiyeceklerin son kullanma tarihinin bitmesine yakın size bir uyarı bile yapıyor. Sonrasında ise akıllı buzdolabınız ile birlikte yeni bir alışveriş listesi hazırlayabiliyorsunuz. Ayrıca akıllı telefonunuzla eşleştirebilir ve webde ufak bir gezintiye de çıkabilirsiniz.

    Akıllı ocak akıllı fırına karşı…

    20000114015
    Miele’nin yeni ocak ve fırın serisi ‘CulinArt’ çekici tasarımıyla mutfaklarınızın şıklığını ortaya koyuyor. Serinin size sunduğu teknik özelliklerin de bir o kadar çekici olduğunu söylemekte fayda var. CulinArt, 25 program ve nem ilaveli pişirme fonksiyonu içeriyor. Fırındaki nem ilaveli pişirme tekniği ile çok daha kolay yemek pişirebilirsiniz. 300 dereceye kadar ısı ayarına sahip olan fırında ayrıca turbo plus, alt-üst ısı, gril, turbo gril, intensif fırınlama, çözme, üst kızartma-pişirme ve kızartma otomatiği gibi birçok özellik de mevcut.

    Tarifi ver, gerisini fırına bırak!

    leisure-patricia-urquiola-ankastre-serisi-firin
    Bir tasarım harikası fırın da Leisure’a ait. Tek parça cam yüzeye sahip ankastre fırında kapağa entegre edilmiş bir kontrol paneli bulunuyor. Dokunmatik LCD ekranı sayesinde profesyonel şefler tarafından hazırlanmış en lezzetli yemeklerin tariflerine ve fotoğraflarına ulaşmanız mümkün. Akıllı fırınınız, tariflere özel sıcaklık, zaman ve fonksiyonların doğrudan ayarlanması ile otomatik pişirme imkanı da sunuyor.

    Hem sessiz hem ergonomik

    tr_DW60H700FEW-TR_001_Front
    Mutfakların en çok rağbet gören ürünlerinden biri de hiç şüphesiz bulaşık makineleri… Samsung’un DW60H700FEW modeli sessiz çalışmasıyla dikkatleri üzerine topluyor. Ürünün bir diğer çekici özelliğiyse Akıllı Çatal Bıçak Tepsisi… Boşaltmayı daha kolay hale getiren bu sistem ile çatal ve bıçaklarınızı teker teker boşaltmanıza gerek kalmıyor.

    Yemek pişirme sanatı

    KitchenMachine-KM0701_800x600
    Mutfakta yemek yaparken, en iyi arkadaşınızın mutfak robotları olduğunu söylersek bu yanlış olmaz. Kenwood’un Cooking Chef adlı yeni ürünü, yemek yapmak için gerekli olan bütün materyalleri bir arada topluyor. Eğer bu ürüne sahip olursanız, yemek için gerekli olan malzemeleri kolayca hazırlayabilir, ısıya ayarlı olması sayesinde pişirebilir ve servise hazır hale getirebilirsiniz.

    Akşama ne hazırlasam?

    xcar_US_bew600xl_3.jpg.pagespeed.ic.U0IxDmdXcT
    Biz kadınların en çok sorduğu sorudur bu: ‘Akşama ne yemek yapsam?’ Eğer farklı bir sunum yapmak istiyorsanız Breville’in Otantik Asya Tarzı Pişirme tenceresini tercih edebilirsiniz. Ürünün en dikkat çekici özellikleriyse ısı duvarlarıyla yiyeceği dağlaması ve kızartmaların gevrek pişmesi için döndürerek ısıtabilmesi…

    Canınız gece gece kestane mi çekti?

    1500635204_1_500x500
    Bazen gece yarısı aklımıza o saatte bulamayacağımız yemekler gelir. Eğer canınız gece kestane çekerse, mutfağınızın bir köşesinde Tefal’in Actifry ürününe yer açın. Az yağda patates kızartma gibi farklı tekniğe sahip bu ürün, aynı zamanda kestane de pişirebiliyor. Hem de sokak kestanecilerine şapka çıkartacak kadar iyi yaptığını söyleyelim.

    Bol vitaminli bir kış için…

    MES4010_Bild8_obst_39L
    Bosch’un MES3500 ve MES25A0 olmak üzere 2 farklı modeli bulunan katı meyve sıkacakları taptaze meyve suları hazırlamayı son derece pratik hale getiriyor. Üründe sert ve yumuşak meyveler için iki farklı hız seçeneği sunuluyor. Ayrıca otomatik posa atma işlemi meyve suyunu rafine hale getiriyor ve köpük ayraçlı meyve suyu haznesi ile köpüklü meyve suyu içmeyenler için ideal bir çözüm yaratılıyor.

    Çırparken sıçratmaya son!

    KA18_HR1677_PIS1
    Philips Beluga el blender serisi, çelikten 6 kat daha sert olan bıçaklara sahip. Keskinliğini uzun süre koruyabilen titanyum nitrit kaplamalı bıçaklar, işinizi son derece kolaylaştırıyor. Beluga’nın sezgisel kontrol sağlayan SpeedTouch düğmesi de ürünü farklı kılan özelliklerden. SpeedTouch sayesinde, çırpma işlemini gerçekleştirirken, ortalığa sıçratmak gibi bir sorun ortadan kalkıyor. Ayrıca istediğiniz hız ayarına ulaşana kadar hızı artırabiliyorsunuz.

    Kahvenizi ahşapta alır mıydınız?

    linje_9809
    Mutfağınızın en ilginç tasarımlarından biri de hiç şüphesiz ki ünlü tasarımcı Oystein Husby’nin tasarladığı Linje espresso makinesi. İskandinavlar’dan esinlenerek ahşaptan yapılan bu ürünün dışı kavak kerestesinden yapılmış ve zımpara kağıdıyla birbirine tahtalarla yapıştırılmış. Espresso’yu ne kadar güzel yapar bilemeyiz fakat sırf tasarımı için bu ürüne mutfağınızda yer açabilirsiniz.

    3G’den 4G’ye doğru

    0

    gorsel6

    Türkiye’de 3G’nin hikayesi 2007 yılında Turkcell’in tek katılımcı olarak A grubu lisansı için 321 milyon Euro teklif vererek katıldığı 3G ihalesine girmesiyle başladı. Diğer operatörlerin katılmadığı bu ihale kısa bir süre sonra Telekomünikasyon Kurumu tarafından gerekli rekabet şartlarının oluşmadığına karar verilerek iptal edilmişti.

    Daha sonra 2008 yılında düzenlenen 3G mobil haberleşme sistemi kurulmasına yönelik yapılan ihale sonucunda Turkcell A tipi lisans kullanma hakkını, Vodafone B tipi lisans kullanma hakkını ve Avea ise C tipi lisans kullanma hakkını kazandı. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye’de ilk 3G kullanımı 2009 yılında başladı.

    3. Nesil GSM Hizmetleri

    Aslında genel bir tanımlama yapmak gerekirse, 3G’yi kısaca 3. Nesil GSM Hizmetleri olarak tanımlayabiliriz. Türkiye’de bu teknolojinin kullanılmasıyla görüntülü görüşme yapmanın, cepten televizyon izlemenin, mobil ödeme imkanlarının, uzaktan takip sistemi ile hasta takibi yapılabilecek sağlık uygulamalarının, mobil eğitim hizmetlerinin ve akıllı ev uygulamalarının önü açıldı.

    3G’nin Getirdiği Yenilikler

    3G hayatımıza şimdi sıradan saydığımız birçok büyük yenilik getirmişti. Artık mobil cihazlarda yüksek hızda internet kullanabiliyorduk. e-Devlet ile ilgili uygulamalar geliştirilmeye, uzaktan eğitim ve sağlık alanlarındaki uygulamaların temelleri atılmaya başlandı. Engelli ve yaşlı insanlarımızın uzaktan gözetimi kolaylaştı. Belki de hayatımıza getirdiği en büyük yenilik sevdiklerimize cep telefonumuzun ekranından anlık görüntülü ulaşıyor olmamızdı.

    O günlerden bu günlere yaklaşık 5 yıl geçti. Kullandığımız tarifelerde megabyte’lar seviyesinde olan kotalarımız artık gigabyte’lar seviyesine terfi etti. Akıllı telefon penetrasyonunun da ivme kazanmasıyla birlikte 3G, bankacılıktan sağlığa, eğitimden medyaya kadar her sektör için vazgeçilmez bir teknoloji oldu.

    Artan Veri Trafiği

    Katlanarak yükselen veri trafiği, mobil uygulama sayısındaki inanılmaz artış, mobil cihazlardan film ve video izleme alışkanlığının fazlalaşması, anlık olarak sosyal medyanın takibi ve fotoğraf paylaşımındaki yükselen ivmenin bir sonucu olarak mobil trafik aşırı büyüdü ve artık mevcut 3G kapasitesi yavaş yavaş yetersiz kalmaya başladı. Böylece daha fazla hız sağlayacak 4G’yi (4. Nesil) konuşmaya başladık.

    Peki 4G’nin 3G’den nasıl bir farkı olacaktı? İşin fıtratına baktığımızda 4G teknolojisinin 3G ve 2G standartlarının devamı olduğunu ve özellikle kapsama alanı sorununu çok daha rahat bir biçimde çözeceğini söyleyebiliriz. Bağlantı hızının mobil cihazlarda 100 Mbps, wi-fi ağlarda 1Gbps olacağını söylersem sanırım hayatımıza getireceği hız ve yenilikler ile ilgili bir fikir vermiş olurum. Tabii buradaki en önemli ayrıntı 4G hizmetinden yararlanabilmeniz için akıllı telefonunuzun LTE teknolojisini destekliyor olmasıdır. Zaten neredeyse yeni satışa çıkan bütün akıllı telefonlar da zaten LTE’yi destekliyor.

    LTE nedir?

    Peki nedir bu LTE diye soracak olursanız onu da şöyle açıklayayım: LTE yani Long-Term Evolution olarak isimlendirilen bir teknolojidir. Yani 3G teknolojisi üzerinden faaliyet gösteren yüksek hızlı bir bağlantı biçimidir diyebiliriz.

    Son olarak bu kadar övdüğümüz 4G teknolojisi ne zaman geliyor diye soracak olursanız hemen 2015 yılında diyebiliriz. Üstelik bunu ben söylemiyorum. Geçen ay Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan yaptığı bir açıklama ile 2015 yılının sonlarına doğru 4G’ye geçileceğini söyledi. Yani anlayacağınız mobil internet kullananları ve en çok da mobil operatörleri heyecanlandıran bu haber umarım gerçek olur ve mobil internet erişiminde şu andaki hızımızın yaklaşık 10 kat daha fazlasını kullanabileceğimiz bir teknolojiye geçmiş oluruz.

    4G ile mobil internet kullanımı daha da ucuzlayacak

    Son bir müjde de fiyatlarla ilgili. Önümüzdeki dönemde 4G’ye geçtiğimizde mobil internet kullanım fiyatlarında ciddi bir ucuzlama olacağını söyleyelim. Bir de unutmadan cepten de yüksek çözünürlüklü filmleri de izlemeye hazır olun.

    En iyi kamera uygulamaları

    kamera

    Cep telefonu ya da tabletinizde standart olarak gelen kamera uygulamalarının dışında da onlarca farklı seçenek yer alıyor. Bazıları ücretli olan bu uygulamalarla standart olarak kullanamadığınız özellikleri aktif hale getiriyorsunuz.

    Günümüzde birçok akıllı telefon üreticisi kendi kamera uygulamasına da sahip. Android işletim sistemli cihazlarda başta Samsung olmak üzere Sony, LG, HTC ve Huawei gibi markalar kendi kamera uygulamalarına sahip. Benzer şekilde iPhone’da da standart bir kamera uygulaması yer alıyor.

    Ancak bu uygulamaların sunduğu özellikleri yeterli görmeyen ya da farklı şeyler yapmak isteyenler için uygulama mağazalarında birçok alternatif kamera uygulaması yer alıyor. Bunların bazıları sadece iOS, bazıları sadece Android, bazıları ise hem iOS hem Android sürümüne sahip. Hatırlatmakta fayda var: Bu uygulamalar standart kamera uygulamasının yerine kurulmuyor. İstediğiniz anda standart uygulamanıza dönebilir ya da aynı anda her iki uygulamayı da sırayla kullanabilirsiniz. Hatta isterseniz ikiden fazla kamera uygulaması yüklemeniz mümkün.

    İşte bu uygulamalardan sizler için seçtiklerimiz:

    Google Camera

    Android’in geliştirici Google’ın uygulaması olan Camera, standart uygulamanın dışında ek özellikler sunuyor. Panorama, Lens Bulanıklığı, Kamera, Video ve Photo Saphire bu uygulamada yer alan özellikler. Photo Saphire bulunulan ortamda çevresel fotoğraf çekmeye yarıyor. Lens Bulanıklığı ise konunun arkasının flu çıkmasını sağlıyor. Bu özellik yardımı ile fotoğraf çekildikten sonra da netlik yapılabiliyor. Ücretsiz uygulamanın sadece Android sürümü bulunuyor.

    Retrica

    Özellikle Türkiye’de çok popüler bir uygulama olan Retrica da ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Birçok efekti bulunan uygulama fotoğraflara yepyeni bir görünüm kazandırabiliyor. Kamera özelliklerini geliştiren bir uygulama olan Retrica’nın hem iOS hem Android sürümü bulunuyor.

    GIF Camera

    Son dönemde sosyal ağlarda popüler olan GIF imajlar üretmek için kullanılabilen bir uygulama. Bu uygulama ile kayıt edilen görüntüler GIF hareketli formatına çevrilebiliyor. Bu sayede siz de animasyonlu GIF dosyaları hazırlayabiliyorsunuz. Ücretsiz uygulamanın sadece Android sürümü bulunuyor.

    ProCamera 8 + HDR

    Gelişmiş özellikleri bulunan bu iOS uygulaması fotoğraf konusunda gerçekten ciddi kullanıcılara hitap ediyor. Beyaz ayarından, enstantane değerine kadar birçok seçeneği düzenleme imkanı sunan uygulama aynı zamanda HDR çekimi de destekliyor. 3.99 dolar fiyat etiketiyle satılan uygulama fotoğraf konusunda ciddi ve bilgili kullanıcıların ilgisini çekebilir.

    Camera+

    Yine bir iOS uygulaması olan Camera+ da gelişmiş ayarlar, zengin efekt seçenekleri ve kullanıcıya geniş anlamda esneklik sağlamasıyla dikkat çekiyor. Bugüne kadar 10 milyon kez indirilen uygulama iOS kullanıcı arasında çok popüler.

    camera_awesome001

    Camera Awesome

    Hem iOS hem Android sürümü bulunan Camera Awesome, kompozisyon yardımcı özelliği, yüz tanıma ve takip etme, çözünürlük ayarı, 100’den fazla efekt gibi ileri seviye özelliklere sahip. Her iki platform için de uygulama desteği veren Camera Awesome, iOS işletim sisteminde ücretsiz iken Android kullanıcılarına 6.67 TL’den satılıyor.

    DSLR Camera Pro

    Adından da anlaşılacağı gibi bu uygulama DSLR kullanıcılarının aşına olacağı bazı özellikleri mobil cihazlara getiriyor. Ancak bu özelliklerin bazılarının çalışması için cihazınızın bu özellikleri destekliyor olması gerekiyor. Sundukları gayet başarılı olan uygulama zengin ayar seçenekleri, filtre özellikleri ve hazır çekim modları gibi fonksiyonları ile dikkat çekiyor. Sadece Android sürümü bulunan uygulama 6.69 TL fiyat etiketiyle satılıyor.

    Yazının başında bahsettiğim gibi bu uygulamalar dışında onlarca farklı seçeneği uygulama mağazalarından indirebilirsiniz. Bir kısmı ücretli bir kısmı ücretsiz olan bu uygulamalardan beğendiğinizi seçmek size kalıyor. Biraz uğraş, biraz deneme/yanılma ile siz de kendinize en uygun ve kamera özelliklerinizi bir üst seviyeye taşıyacak uygulamayı bulabilirsiniz.

    Silikon Vadisi nasıl kuruldu?

    SiliconValleyBugün dünyanın teknoloji merkezi olan “Silikon Vadisi”, ya da bu tanımla anılmadan önceki adıyla Santa Clara Vadisi, yoğun olarak meyve üretimi yapılan bir alandı. Armut ve kayısı ağaçlarıyla doluydu ama vadinin en özel meyvesi, Fransız eriğiydi. Bu özel Fransız eriği güneşte kurutulur ve tüm ülkeye dağıtılırdı. Hatta, eskiler Santa Clara Vadisi için dünyanın erik kurusu başkenti derlerdi. Dünya üretiminin neredeyse üçte biri buradan karşılanırdı.

    Electronics_Research_Laboratory_plaquePalo Alto’da bir ev
    Silikon Vadisi’nin, II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar çok da geliştiğini söyleyemeyiz. Ancak, küçük ama önemli gelişmeleri de gözardı etmemek gerekir. Palo Alto’da bugün üzerinde elektroniğin doğduğu yer diye bir tabela olan bir ev bulunuyor. Bu evde 1912 yılında, Lee de Forest ve iş arkadaşları sesi güçlendirmek için kullanılan ilk vakum tübü işe yarar hale getirebilmişlerdi. Bu önemli teknolojik gelişme radyo, radar, televizyon, tape kayıt cihazları ve en uç noktada elektronik bilgisayarlar için temel olmuştu. De Forest ve arkadaşları, Stanford Üniversitesi’nden destek alınarak 1909’da Palo Alto’da kurulan Federal Telegraph Co. şirketinde çalışıyorlardı.

    68782-050-AF05F078Federal Telegraph, elektronik konusunda öteki şirketleri besleyen bir kaynak oldu. Şirketten ayrılan iki kişi, yüksek ses veren hoparlörü keşfederek daha sonra adı Magnavox olan şirketi kurdular. Federal Telegraph’tan ayrılan Charles Litton, Redwood City Litton Industries şirketini kurdu.

    İlk radyo yayını, ilk televizyon aktarımı
    Dünyanın ilk ticari radyo yayını San Fernando’nun merkezinde San Jose ve First Street’te yapıldı. 1927’de televizyon denen mucizevi buluşun ilk kez gerçekleştirilen elektronik aktarması San Fransisco’da gerçekleştirildi.

    Ancak Silikon Vadisi’ndeki gerçek büyüme Frederick Terman’la başlayacaktı.

    Terman, lisans çalışmalarını Stanford’da yapmasına karşın, doktorasını elektrik mühendisliği alanında M.I.T.’de yaptı. 1925’te Stanford’a dönerek, radyo mühendisliği öğretmeye başladı. Stanford’un elektronik ve elektrik mühendisliği programını geliştiren Terman, Stanford’daki öğrencilerin Doğu Yakası’nda uygun işler bulması için önemli bir eğitim programı hazırladı.

    …Ve HP kurulur
    1937’de Terman, Stanford’a mezunlarıyla yerel işler başlatması için ilham ve destek verdi. Kurulan ilk ve belki de en ünlü şirket Hewlett-Packard oldu. H-P, Terman’ın rehberliğinde William Hewlett tarafından keşfedilen ses osilatörü temel alınarak kurulmuştu. David Packard ise Terman tarafından Hewlett ile ses osilatörü üzerinde çalışması için teşvik edilen eski bir Stanford mezunuydu. H-P’nin ilk büyük ses osilatörü anlaşması, Disney’in “Fantasia” adlı çizgi filmi için yapılmıştı.

    1022346_frederick-terman-le-pere-cache-de-la-silicon-valley-web-tete-0203619897939Terman’ın teşviğiyle kurulan bir başka şirket de Varian Brothers’dı. Ürünleri, radarlarda kullanılabilecek mikrodalgaları üretebilen bir cihazdı.

    Dünya Savaşı sırasında Terman Stanford’u bıraktı ve Harvard’da yapılan bir anti-radar araştırmasını yönetti. 1946’da mühendislik fakültesine dekan olarak döndü. Elektronik alanında yerel şirketlerin kurulmasını teşvik etmeye devam ediyordu.

    Tarihteki ilk teknopark
    Stanford Üniversitesi, daha kaliteli bir eğitim alabilmek için Avrupa’ya giden ve orada ölen oğlunun hatırasına Leland Stanford tarafından kurulmuştu. Stanford, üniversiteye ayrıca hiçbir koşulda satılmamak üzere Palo Alto bölgesindeki 8,100 hektar büyüklüğünde bir çiftlik ile ayrıca mühim miktarda para bırakmıştı.

    İşte bu arazinin 660 hektarlık bölümüne, Terman tarafından elektronik ve yüksek teknoloji firmalarına uzun dönem kiralanmak üzere bir sanayi parkı kuruldu. Tarihteki bu ilk teknoparkta Hewlett-Packard ve Varian Brothers, ilk kiracılar arasında yer alıyorlardı. Bu projeyle hem Stanford’a düzenli bir gelir elde edildi, hem de yüksek teknoloji endüstrisi bir araya toplanmış oldu. Palo Alto’nun yakınındaki kentler olan, Mountain View ve daha sonra Sunnyvale de gelişmeye başladı.

    Fairchild’dan Intel’e ve Silikon Vadisi’ne…
    Fairchild Semiconductor’dan ayrılan Robert Noyce, Gordon Moore ve Andrew Grove entegre devreler üretmek üzere Intel’i kurduklarında takvimler 1968’i gösteriyordu. O günlerde Intel’in asıl işi mainframe ve mini bilgisayar üniteleri için hafıza yongaları sağlamaktı.

    Fairchild’ın basın danışmanı olan Don C. Hoefler, o günlerde gelişmekte olan yarıiletkenler dünyası için haberler, makaleler yazıyordu. Bir yazı dizisi hazırlarken etkileyici bir başlığa ihtiyaç duydu. O günlerde Ion Equipment’in yöneticisi olan Ralph Vaerst’in kendisine önerdiği ismi, yani “Silicon Valley USA” başlığını kullandı. Tarih, 11 Ocak 1971’i gösteriyordu…

    iPhone 6 ailesine yakından bakın

    Apple’in yeni iPhone ailesi iki yeni model ile güncellendi. Peki bu güncelleme meraklısına ne gibi avantajlar sağlıyor. Rakiplerle kıyasladığımızda ne gibi farklar ortaya çıkıyor. Tüm bu soruların cevaplarını, bu yazımızda bulabilirsiniz.

    Apple’ın yeni nesil iPhone 6 ailesi piyasaya çıkar çıkmaz satış rekoru kırdı. Meraklılar bu ürünü elde etmek için sıralara girdiler. Hatta 1 ay sonra teslim edilecek iPhone 6 için ön sipariş süresini bize göze aldılar. Peki, tüm bu zahmete değiyor mu? Bu yeni ürün ailesini bu kadar cazip yapan özellik ne? En önemlisi de rakiplerin ürünlerinden ne kadar üstün?

    iphone 6 appleApple iPhone6 hakkında detaylı bilgi için tıklayın

    Tasarımı ile fark yaratıyor

    Apple, iPhone 6 ve iPhone 6 Plus olmak üzere iki farklı model piyasaya sürdü. iPhone 6, 4.7 inç büyüklüğündeki ekranı ile iPhone 5s ve iPhone 5C (4 inç) ürünlerinden daha büyük ve yeni nesil akıllı telefonlarını hedef alıyor. iPhone 6 Plus (5.5 inç) ise, son yıllarda oldukça rağbet göre Phablet kategorisine ben de varım demek istiyor. Dolaysıyla büyük ekran ile birlikte daha ince ve daha yuvarlak bir tasarım tercih edilmiş. Önceki modellerdeki keskin kenarlar bu iki üründe yok. 6.9 mm kalınlığı ile dünyanın en ince telefonlarından biri ve ele de oldukça rahat oturuyor.

    Ürünlerin tasarımları gayet başarılı. Fakat kamera objektifinin hafifçe öne çıkmış olması ve antenlerin olduğu bölgede kullanılan plastik kısımlar çok daha iyi gizlenebilirdi. Yine de işçiliğin oldukça iyi olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. Kullanılan ekran her ne kadar Safir Cam’dan olmazsa da çizilmeye karşı dayanıklı. Buna karşın oldukça moda olan, su ve toza karşı dayanıklılık bu ürün ailesinde ne yazık ki yok.

    iphone 6 apple 1Apple iPhone 6 Plus hakkında detaylı bilgi için tıklayın

    Kullanılan ekranın parlaklığı ve kontrast değeri oldukça başarılı. 542 Candela/m2 yerine 578 Candela/m2’lik bir parlaklık değerine ulaşıldı. Bunun anlamı, Samsung Galaxy S’de kullanılan AMOLED ekranı gibi, renklerin oldukça doygun olması. iPhone 6’nın piksel çözünürlüğü ve yoğunluğu (1334×750, 326ppi) 5S’ile aynı. iPhone 6 Plus’da bu değerler (1920×1080, 401 ppi) çok daha iyi. İşin ilginç tarafı ise, bu ekranları daha büyük bir piksel yoğunluğuna sahip bazı Android telefonları ile kıyasladığımızda, gözle görülür bir fark oluşmadığını söylemeliyiz. Elbette teoride bir fark var, ama pratikte bu belli olmuyor.

    Teknik Özellikler

    iPhone 6 ailesinde yeni bir işlemci kullanıldı. Yeni A8 işlemcisi 64 bit mimarisi ile oldukça yüksek bir performans sergiliyor. Bir önceki nesle göre çok az bir değişikliğe (1.3’den 1.39 GHz’e yükseltildi) uğramış olan bu işlemci Samsung’un Galaxy S ailesinin performans değerlerine oldukça yaklaşıyor. Bu performans artışının sağlanması için uygulamaların bu işlemciye göre optimize edilmesi gerekiyor ki bu da ister istemez zaman alıyor.

    iphone 6Apple aksesuarları için tıklayın

    Unutmadan söyleyelim. A8 işlemcisi ile birlikte M8 adlı yardımcı bir işlemci yer alıyor. Bu işlemcinin görevi sağlık uygulamalarında (adım ölçer v.s.)ve telefonu bir Barometre’ye çeviren hava basıncını ölçmekte kullanılması.

    Kullanılan bellek kapasitesi (1 GByte)bir önceki nesille göre aynı. Toplam kapasite seçeneklerinde 128 GByte eklenmiş durumda. Kablosuz haberleşmede sonunda 802.11 ac teknolojisi kullanıldı. LTE teknolojisinin yanı sıra HD ses özelliğini de tam olarak destekliyor.

    Uzun zamandır beklenen NFC teknolojisi de sonunda entegre edilmiş. Fakat bu teknoloji Android telefonlarla kıyasladığımızda oldukça kısıtlı. Apple, NFC teknolojisini sadece Apple Pay servisi için kullanıyor. Oysa Android telefonlarda NFC teknolojisi ile hoparlörleri, kulaklıkları birbirine bağlayabildiğiniz gibi, araç kiti veya bir Fuar alanına bir giriş bileti olarak da kullanılabiliyor.

    iphone 6 apple 2Apple’ın diğer modellerini görmek için tıklayın

    Kamerası çok başarılı

    8MP’lik kamera sensoru ( 8 MP iSight, Focus Pixel), ilk bakışta her ne kadar düşük gelse de, herkesi şaşırtıyor. Bu kamera gündüz çekimlerde, piyasanın en iyisi olan Nokia Lumia 1020’ye yakın sonuçlar veriyor. Loş ortamlarda ve flaşsız çekimlerde her ne kadar performansı düşse de ortalamanın üzerinde olduğunu söylemeliyiz. iPhone 6’nin en önemli dezavantajı Optik sabitleyicisine sahip olmaması. Bu teknoloji özellikle hareket halinde çektiğiniz videolarda çok işe yarıyor. iPhone 6 Plus’da bu teknoloji mevcut.

    Apple, mükemmel videolar çekmeyi de kolay bir hale getirmek için, saniyede 60 kare 1080p HD video ve saniyede 240 kare ağır çekim video gibi yeni özellikler ekledik. Unutmadan söyleyelim. iPhone 6 ailesi, iPhone 5s’den fotoğrafları daha hızlı netleyip çekebiliyor.

    iphone-6Diğer cep telefonlarını görmek için tıklayın

    Pil kullanımı daha iyi olabilirdi

    Apple, her ne kadar 64 bit işlemcisinin düşük pil tüketimine güveniyor olsa da her iki modelin (1810 mAh, 2915 mAh) pil kullanım süresi yeterli değil. 9 saat’lik bir konuşma ile ürünleri yeniden şarj etmeniz şart. LTE kullanımdaki pil süresi 5S ile aynı. Apple, ürünleri biraz daha kalın yapıp, çok daha iyi bir pil kullanabilirdi.

    Uzun lafın kısası. iPhone 6, 4.7 inç’lik erkanı ile ele çok iyi oturuyor ve performansı ile de göz dolduruyor. Android cihazları ile kıyaslandığında en iyi kullanım rahatlığına sahip telefon olduğu bir gerçek.

    iPhone 6 Plus, özellikle büyük ekranlı telefonlar arasında ciddi bir rakip. Ama bu kategoriyi iyi incelediğinizde çok daha donanımlı ürünler karşınıza çıkacağını söylemeden edemeyeceğiz.

    iPhone ailesine yakından bakmak ve satın almak için buraya tıklayın

    En iyi kulaklık, oyundan kopartmayandır

    Oyuncular için çevre birimlerini incelemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar kontrol öğeleri üzerine yoğunlaştık. Şimdi de biraz çevresel ortamları güçlendirecek, oyundan alacağınız keyif seviyesini artıracak bir ürüne bakalım. Kulaklıklara…

    RIG-lifestyle-gamer-right

    Kulaklık deyip geçmemek lazım. Bir çoğumuzun bugüne kadar birçok kulaklığı olmuştur. Hepsinin farklı kullanım alanları oluyor. Kimisini müzik dinlemek için kimisini de oyun sırasında kullanırız. Verdiği sesin tonuna, sistemine ya da basının seviyesine bağlı olarak farklı kullanım alanları oluştururlar. Oyuncular da kendilerine özgü üretilmiş kulaklıkları tercih ederler çok zaman. Oyuncu kulaklıkları, son zamanlarda büyük yenilikler gösterdi. Surround ses sistemlerinde kullanılan teknolojilerin de gelişmesi ile daha önceden sadece keyif için kalitelisini aldığımız kulaklıklar, artık oyuncular için farklı anlamlar da ifade ediyor. Mesela oyun sırasında ateş edenin yönünü belirlemek gibi. İsterseniz tercihimizi belirlemek için kulaklıklara biraz daha yakından bakalım.

    Öncelikle, alacağımız kulaklığın modeline odaklanmak lazım. Kulak içi mi, yoksa kulak üstü mü kullanacaksınız? Burada belirleyeci etkenlerden biri de sizin tercih ettiğiniz ergonomiye bağlı olarak farklılık gösterecektir. Her ne kadar kulak içi kulaklıkların daha güzel sonuçlar verdiğine, dışarıdan gelen sesleri daha rahat engellediğine inansam da, takarken rahatsız olduğum için tercih etmiyorum. Ancak, tercihinize bağlı olarak farklı modellere yönelmenizi sağlayabilir. Burada anahtar nokta, kullanacağınız kulaklığın mümkün olan en iyi şekilde ses yalıtımını yapabiliyor olması gerekliliği. Üstelik her yönden. Hem içeri ses alıp sizin dikkatinizi dağıtmanızı engellemeyecek, hem de dışarı ses kaçırmayıp, rakip oyunculara sizin hakkınızda bilgi vermeyecek olan bir kulaklık tercih etmelisiniz. Bir çok profesyonel oyuncu, kulak içi modelleri tercih eder. Ancak bunun üzerine de yalıtımları daha iyi olduğu için kulak üstü modeli takarlar. Üstteki kulaklığın sesi çıkmaz. Tek amacı dışarıya olan bağlantıyı tamamı ile kesmektir. Elbette bazı turnuvalarda oyuncular tek kulağını açıkta bırakıp, rakip takımın konuşmalarını da dinleyebiliyor. Ancak etik bir durum olmadığını da hemen belirtmeliyim.

    12284917954_ce512b8675

    Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da bunu sadece oyun amaçlı kullanıp kullanmayacağınızdır. Zira kulaklıkların girişleri de farklı şekillerde olabiliyor. Eski tür kulaklıkları 3,5 mm’lik jack ile sisteminize bağlayabiliyorsunuz. Bunun bir güzel tarafı da bu ürünü aynı zamanda mp3 çalarınıza da bağlayıp yolda kullanmaya devam edebilmeniz. Ancak son yıllarda kulaklıklarda usb girişli ürünler de ortaya çıkmaya başladı. Bunun avantajlarının yanında bazı dez avantajları da bulunuyor. Ürünü herhangi mp3 çalarda kullanabilmemiz mümkün değil. Diğer taraftan usb bağlantısı aracılığı ile kulaklığınızda -eğer varsa- ek tuşlar aracılığı ile özel fonksiyonlar atayabiliyorsunuz.

    Kablolu giriş sunan ürünlerin yanında, kablosuz kulaklıkları da mağazalarda bulabilmeniz mümkün. Oyuncular bu türleri şimdilik çok tercih etmese de alternatifler içinde. Kimi zaman dış ortamlardan alınan sinyaller ya da oyununun ortasında pilinin bitebiliyor olmasından ötürü tercih edilmiyordu. Di’li geçmiş zaman kullanıyorum, çünkü şimdi anlatacağım ürün aslında tüm bu sorunları çözmüş gibi. Razer Adaro Kablosuz Kulaküstü Kulaklık aradığım türde bir ürün oldu. Bluetooth 4.0 aracılığı ile sisteminize bağlayabiliyorsunuz. Ayrıca 20 saate kadar kesintisiz kullanım ve 300 saate kadar da bekleme ömrü ile muadillerine oranlar ön plana çıkan bir görünümü var. Muhtemelen ürünün fiyatı satın almanıza karar verecek ana etken olacaktır. 300-325 USD arası fiyattan satışta bulunuyor.

    4

    Ayrıca Logitech’in G35 modeli de oyun severlerin tercih ettiği modeller arasında. Yukarıda bahsettiğim programlanabilir ek tuşları sayesinde işlevselliği artırılmış. Bu ürünün tek dez avantajı usb aracılığı ile bağlanabiliyor olması. Bu da Windows tabanlı sistemlerde kullanılabildiği anlamına geliyor. Benim gibi Mac kullanıcılarını destekleyecek bir sürücüsü henüz bulunmuyor. Ancak ürünün üzerine entegre mikrofonu oldukça kaliteli. Karşı tarafa sesinizi kayıpsız aktarıyor.

    g35-gaming-headset-images

    Kulaklığınızı seçebilmeniz için en güzel yöntem test etmekten geçiyor biraz da. Zira oldukça göreceli bir kavram. Kimileri basın yoğun olmasını tercih eder, kimileri de tizin. Ayrıca yüksek ses ayarında kulaklıktan gelen sesin patlamaması da gerekir. Bir mağazaya gidip, orada özel olarak sunulan demo müzikler ile denerseniz muhtemelen ses kalitesi size en yakın olanı seçebileceksiniz.