Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1964

    HTC Aero yıl sonunda tanıtılabilir

    0

    Ekran_Resmi_2015-06-26_10_17_10

    One M9’un satışlarına başlanmasının ardından sessizliğini koruyan akıllı telefon üreticilerinden HTC’nin 2015’in son çeyreğinde Aero kod adlı bir model duyuracağı iddia edildi. Ünlü sızıntı haber kaynaklarından Evan Blass (@evleaks) tarafından bildirilen bu detaylar, şirketin CEO’su Cher Wang’ın Ekim ayında yeni ve çok iddialı bir akıllı telefon tanıtılacağına dair açıklamaları ile örtüşüyor.

    HTC Aero adına sahip olacağı iddia edilen akıllı telefonun özelliklerine ilişkin henüz bir ipucu ya da resmi açıklama söz konusu değil, ancak cihaz büyük ihtimalle HTC One M9 tasarımından farklı olacak. Ayrıca Desire serisi modellerdeki tasarım anlayışının da söz konusu modelde olması beklenmiyor. Yani HTC, tamamen yeni bir tasarım yapısı ile tüketicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

    Olası özellikler 

    Öte yandan Aero’nun ileri seviye bir akıllı telefon olacağını belirtmek gerekiyor. Quad HD çözünürlükte ekran, Snapdragon 820 veya MediaTek Helio X20 yongaseti ile gelmesi de muhtemel. Modelde 3-4 GB RAM’in teknoloji özellikleri arasında olması da kesin gözüyle bakılan detaylar arasında.

    Kamera tarafında ise Sony ve LG’nin en son modellerindeki gibi iddialı bir yapı söz konusu olacaktır. Ayrıca cihazın Android’in yeni sürümü ile gelmesi yönünde de kuvvetli bir beklenti var. Android M önyüklü bir HTC Aero gelir mi gelmez mi bunu yakın zamanda göreceğiz. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Bilgi: Görsel temsilidir.

    Güneş Pili Teknolojisi

    0

    Güneş pili teknolojisinden söz edilirken, fotovoltaik etki kavramı oldukça önemli hale geliyor. En basit anlamda Fotovoltaik; güneş enerjisini elektrik akımına dönüştürme teknolojisi olarak ifade ediliyor. Silikon gibi bazı materyaller, güneş enerjisini direkt elektrik enerjisine çevirme gibi bir özelliğe sahip, işte buna da fotovoltaik etki deniyor.

    Fotovoltaik güneş hücreleri, üzerine güneş ışınları düştüğünde, güneş enerjisini doğrudan DC elektrik enerjisine çeviren ve bu işlem sırasında Silikon, Galyum, Arsenit, Kadmiyum Tellurid ya da Bakır İndiyum Diselenid gibi yarı iletken malzemeleri kullanan sistemlerdir.

    Güneş pillerinin bulunuşu neredeyse 19.yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. A.Edmond Becquerel 1839 yılında platin tabakalar üzerinde yaptığı çalışmayla fotovoltaik etkiyi buluyor, 1884 yılında Charles Fritts, ilk güneş pili hücresini geliştirmesiyle güneş pili teknolojisine doğru büyük bir adım atılıyordu. 1954 yılında Bell Laboratuvarlarında, iyon yüklü silisyum ile güneş pilleri oluşturularak bugünkü güneş pili teknolojisi başlıyordu.

    GunesEnerjisiPili33

    Güneş ışığı foton adı verilen küçük enerji paketlerinden oluşur. Dünyaya her dakika gelen fotonlar, dünyanın bir yıllık enerji tüketimine yetecek kadar enerji taşırlar. Gelen bu enerjiyi kullanarak elektrik üretme amacı ile güneş panelleri yani fotovoltaik paneller kullanılır.

    Güneş panelleri, güneş hücrelerinden oluşur. Bu hücreler silikon adı verilen ve dünyada oldukça fazla bulunan elementlerden yapılır. Her bir hücre, aynen pillerde de olduğu gibi, elektrik akımı yaratmak için bir pozitif ve bir negatif katmandan oluşur.

    Güneş enerjisi, güneş pilinin yapısına bağlı olarak %5 ile %20 arasında bir verimle elektrik enerjisine çevrilir. Teknolojideki yeni gelişmeler ile uygun koşullarda bu oran %70’lere kadar çıkmıştır.

    thumbnail

    Güç çıkışını artırmak amacıyla çok sayıda güneş pili birbirine paralel ya da seri bağlanarak bir yüzey üzerine monte edilir, bu yapıya güneş pili modülü ya da fotovoltaik modül denir.

    GunesEnerjisipili2

    Güneş Pillerinin Yapısı

    Güneş pilleri yarı iletken maddelerden yapılmıştır.

    Güneş pillerinin yapıları basitçe bir p ve n eklemden oluşan diyotlara benzer. Fotoelektrik olay prensibine dayanarak pilden fotonlar tarafından kopartılan elektronlar eklemde harekete geçer ve bir elektrik akımı oluşturur. Bu akım doğru akımdır.

    Güneş pili hücrelerinin üst tabakaları çatlamaların, kırılmaların ve enerji kaybının önlenmesi için yansımayı önleyici kaplama ve korumalardan oluşur. Bu katmanların altında ise N tipi ve P tipi yarı iletken maddeler bulunur. N ve P tipi maddeler, yarı iletken maddelerin eriyik halindeyken istenilen maddeler ile kontrollü olarak katkılandırılması ile oluşturulurlar.

    Katkılanma saf yarı iletken eriyik içerisine istenilen katkı maddelerinin kontrollü olarak eklenmesiyle yapılır. Örneğin silisyumdan n tipi silisyum elde etmek için eriyiğine periyodik cetvelin 5. grubundan bir element eklenir. Periyodik cetvelin 5. grubundan bir elemente örnek olarak fosforu verelim.

    Silisyumun dış yörüngesinde 4, fosforun dış yörüngesinde 5 elektron olduğundan fosfor bir fazla elektronunu kristal yapıya verir. Bu nedenle 5. grup elementlerine verici ya da n tipi katkı maddesi denir.
    Güneş pillerinde yarı iletken madde olarak çoğunlukla çok kristalli silisyum kullanılmaktadır.

    gunes_pili_yapisiYandaki resimde güneş pillerinin yapısı ve çalışmasını şematik olarak gösterecek olursak,

    1) Güneş ışığı güneş pili üzerine düşer ve fotovoltaik hücreler tarafından absorbe edilir. Güneş pilinde çok elektrona sahip P tipi yarı iletken madde ve az elektrona sahip N tipi yarı iletken madde bulunur.

    2) Güneş ışığı P tipi yarı iletken maddeden elektron koparır.

    3) Enerji kazanan elektronlar N tipi yarı iletken maddeye doğru akarlar.

    4) Bu sabit tek yönlü elektron akışı doğru akımı (DC) yaratır. Elektronlar kurulan devreler boyunca akarak pillerin şarj edilmesinde ya da farklı alanlarda kullanılır ve P tipi yarı iletken maddeye geri döner.

    Yarı-iletken özellik gösteren birçok madde arasında güneş pili yapmak için en elverişli olanlar,  silisyum, galyum arsenit, kadmiyum tellür gibi maddelerdir.
    Silisyumdan p tipi silisyum elde etmek için ise eriyiğine periyodik cetvelin 3. grup elementi eklenir. Bu eklenen elementin son yörüngesinde 3 elektron vardır. Bu nedenle kristal yapıda bir adet elektron eksikliği oluşur. Bu elektron yokluğuna hol ya da boşluk denir. Bu nedenle de p tipi maddelere de alıcı adı verilir.
    Yarı iletken eklemler oluşturulduktan sonra güneş ışınlarından gelen fotonlar, sayesinde n tipinden kopan elektronlar p tipine doğru hareket eder. Bu olay her iki tarafta yük dengesi oluşuncaya kadar devam eder.

    Bunların elektron azlığı ve diğerindeki fazlalığı, bu bölgenin her iki tarafında bir elektrik alanının oluşmasına yol açar. Yarı iletken tarafından emilen ışık akısının fotonları, yarı iletken parçanın iki tarafında ayrı ayrı toplanan elektron-hol çiftlerini oluşturur. Bunun sonucunda, eklemin aydınlanan yüzüyle ve buraya düşen ışığın yoğunluğuyla orantılı bir elektrik akımı meydana gelir.

    PN tipi maddenin ara yüzeyinde, yani eklem bölgesinde, P bölgesi tarafında negatif, N bölgesi tarafında pozitif yük birikir.

    GunesEnerjisiPili1

    Hücrelerin üst tabakaları yansımayı önleyici kaplama ve korumalardan oluşur. Güneş hücreleri son derece kırılgan olduğu için böyle bir koruma, çatlama ve kırılmaları önlemek açısından gereklidir. Yansıma önleyici anti reflektif kaplamanın koyulmasının sebebi de güneşten gelen ışığın yansıtmadan soğurulmasını sağlamaktır. Böylece güneş ışınlarından elde edilen verim daha da artar.

    Çağımızda enerji kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle, yenilenebilir enerji kaynağı olan güneş enerjisi oldukça önemli hale gelmiştir.

    Güneş Pili Çeşitleri

    Monokristalin Güneş Pilleri

    Polikristalin Güneş Pilleri

    Amorf Silikon Güneş Pilleri

    CIS Güneş Pilleri

     

    Kaynaklar:
    http://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/gunes-pilleri-nasil-calisir/10272#ad-image-0
    http://img.eba.gov.tr/342/1ca/e94/e5a/80e/6a4/296/b63/3e0/ce3/626/ef0/750/79e/001/3421cae94e5a80e6a4296b633e0ce3626ef075079e001.pdf
    https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCne%C5%9F_pili
    http://www.elektrikport.com/haber-roportaj/gunes-pili-teknolojisinde-44-7-oraninda-verimlilikle-rekora-ulasildi/8952#ad-image-0
    http://www.yildiz.edu.tr/~okincay/dersnotu/gunespilleri1bolum.pdf
    http://www.robotiksistem.com/gunes_pilleri_nedir.html
    http://www.sapa-solar.com/turkey/Fotovoltaik/
    http://www.solarfield.com.tr/page/111/fotovoltaik-nedir.html

    Oyun konsolları bir günde bu kadar gelişmedi

    0

    Başlıktan da anlaşılacağı üzere, oyun konsollarının 40 yıldan fazla süren bir tarihi var. 1967 yılında başlayan serüven, 8. nesil konsolların gelmesi ile devam ediyor. Dünya tarihi için çok uzun olmayan ama teknolojinin gelişimi içinde son derece uzun bir sürece denk geliyor. İlk olarak bir osiloskop ile başlayan oyun serüveni, bugün VR gözlükleri sayesinde sanal ortamlarda geçiyor.

    “1967 yılında başladı” demiştik. Elbette bu tarihten önce yapılan başka çalışmalar da oldu. Ancak ilk çalışmayı 1972 yılında Ralph Baer tamamlayarak, evlerimize giren ilk ticari oyun konsolunu pazara sundu. O kadar çok bekleniyormuş ki 100bin adetten fazla satıldı. O dönem için henüz hiç piyasası olmayan bir sektörde çok büyük bir başarı elde etmişti. Kendisi ve sadece iki teknisyenle birlikte ortaya çıkardığı bu ürünün adı Magnavox Odyssey idi.

    Magnavox Odyssey

    Sadece Pong adı ile bilinen bir tenis oyunu bulunuyordu içinde. Ancak sadece bu oyunla sınırlı kalmaması için harika bir de yöntem geliştirmişlerdi. Asetat kağıtlarına çizilen çeşitli fonları televizyonunuza yapıştırarak farklı oyunlar da oynayabiliyordunuz. Mesela Amerika Futbolu. Son derece basit bir elektronik sistemle kurulmuş olan cihaz, bugünün konsollarına yol açtı.

    Pong460x276

    Magnavox’un başarısı göz ardı edilebilecek türden değildi. Bunu gören diğer firmalar da çok hızlı bir şekilde sektöre adım attılar. Atari, bu alanda en büyük pastaya sahip olan firmalardan biri oldu. Atari Pong ve Ultra Pong gibi cihazları sayesinde epey bir süre pazarı domine etti. Elbette bunda ürettiği cihazların kontrol kolaylığı da bulunuyordu. Ancak bu alandaki tek oyuncu Atari firması değildi. Mattel, Intellivision, Coleco gibi ülkemizde çok da adı duyulmayan üreticiler, kendi ürünlerini piyasaya sunabilmek için çalışıyorlardı. Bunun sonucunda ise ikinci jenerasyon doğmuş oldu.

    superpong10

    İkinci jenerasyonda daha komplike ve yüklenebilir oyunlar ile karşılaştık. Oyunlar kartuşlar aracılığı ile cihazlara yüklenebiliyordu. Ancak burada bir sorun ortaya çıkmaya başladı. O da kartuşların ülkeden ülkeye gezebilmesi, ikinci ellerinin oluşmaya başlaması, üretici firmaları zora sokuyordu. Yüksek üretim maliyetleri sebebi ile çok sayıda oyun satmazlarsa konsolları karlı hale geçemiyordu. Gerçi bu problemi bir sonraki nesilde çözeceklerdi.

    İkinci dönemin en önemli oyunlarında biri olup hala da çok seveni olan Mario bu yıllarda çıktı. Fenomen olan yapım sadece oyunları ile değil, yastık, bardan hatta saat gibi yan ürünleri ile adından çok söz ettirdi.

    mario

    Ülkemizde çok bilinen Atari 2600’ün de Türkiye’de satılması bu döneme denk geliyor. 70’li yılların sonunda çok sayıda olmasa da belli bir kitlenin evine girmeye başladı. Hatta Atari cihazları günlük olarak kiralayan firmalar bile türedi. Elbette yüksek kar marjı bırakan bir işti. Bu süreçte ilerlerken ilk en bilgisayarları da ortaya çıkmaya başlamıştı. Atari’nin çok duyulmayan klavyeli 400 modelini piyasaya sunduğu sıralarda ortaya çıkan Sinclari ZX Spectrum gibi cihazlar, evlere giriyordu. O dönemde daha çok İngiltere’den gelenlerin getirdiği bu ürün, yüksek grafik ve ses kalitesi sebebi ile kısa sürede tutulmuştu. Yine de ülkemizde çok fazla eve girememişti. Oldukça pahalı idi.

    Yine de imdadımıza üreticiler yetişmişti. Nintendo ve Sega gibi firmalar çığır açacak yeni ürünlerini pazara sundular. Ülkemizde de çok sevilerek oynanan NES bu dönemde ortaya çıktı. Ardından gelen Sega’nın ürünleri, özellikle Atari salonu olarak tabir ettiğimiz yerlerde, çok ilgi gördü. Bu teknolojinin gidişini de değiştirmişti. Artık üreticiler sadece cihaz değil, aynı zamanda yan ürünlerini de piyasaya sunarak çok ciddi karlar elde ediyorlardı. Power Glove ve Rob gibi aksesuarlar bu dönemde çıktı. Elbette bir süre sonra bu iyiden iyiye evin içinde cihaz karmaşasına sebep olmaya başlamıştı. Salonun birçok noktasında yayılı duran bu cihazlar, özellikle ebeveynlerin korkulu rüyası olmaya başlamıştı.

    nesperipherals1

    Ancak bunu takip eden süreçte, 80’li yılların ortalarında, Commodore 64 ve Atari 800 XL gibi cihazların satılmaya başlaması ile yaygın bir şekilde evlere girdi. Bu cihazların oyunlarının çok fazla ve kolay ulaşılabilir olması, satışındaki en önemli destek noktalarından biri oldu.

    commodore64_setup_sm

    Yazı dizimizin bir sonraki bölümünde Commodore 64 ile ortaya çıkan karmaşa ve sektörü yönünü tamamen değiştiren Playstation’u anlatacağım.

    Rüzgar enerjisi ile çalışan motosiklet geliştirildi

    Ruzgar enerjisi-motosiklet

    Fosil yakıtların küresel ısınmanın temel nedenlerinden biri olduğu aşikar. Buna karşın insanoğlu her gün daha fazla fosil yakıtın tüketildiği bir sürecin tam olarak içinde. Mevcut koşullardan hareketle gelecekte iklim ve doğa için büyük felaket senaryolarının söz konusu oluşuna tanıklık ediliyor. Ancak bazı iyi adımlar da atılmıyor değil…

    Avustralyalı bir endüstriyel tasarım öğrencisi olan Alistair McInnes tarafından geliştirilen ve rüzgarla çalışan motosiklet bu örneklerden biri. Ülkesinin 2050 yılında karşı karşıya kalma ihtimali yüksek kuraklık riski ile birlikte zorlu arazilerde seyahat edebilmesi planlanan motosiklet, fosil yakıt yerine gücünü doğal enerji kaynaklarından alıyor. Adı ise Strangeworld

    Ruzgar enerjisi-motosiklet

    Strangeworld, kendi içindeki bir bölmede rüzgar türbünü barındırıyor. Bu kompakt ve etkili enerji çözümünün yanı sıra güneş enerjisi için de motosikletin üzerinde fotovoltaik paneller bulunuyor. Rüzgar ve güneş ile elde edilen enerji, şasi içine yerleştirilmiş bir pile kanalize oluyor, ortaya yeni nesil bir ulaşım aracı çıkmış oluyor.Alistair McInnes

    6 haftalık süre zarfında geliştirilen yeni motosikletin maksimum 80km/s hıza ulaşabildiği belirtilirken, seyahat süresi ise şimdilik oldukça kısa görünüyor.

    Maksimum 15 dakika süresince seyahat edilebiliyor. Şimdiki model, bir tür geliştirilmeye açık prototip durumunda.

    Ödüllü tasarım öğrencisi McInnes’ın hedefi ise 500km mesafeye kadar seyahat edebilen bir araç geliştirmek.

    Gmail’e e-postayı geri alma özelliği geldi

    logo_gmail_color_112in128dp

    Dünyanın en çok kullanılan e-posta platformlarından Gmail, uzun zamandır geliştirme aşamasında olan yeni özelliğini kullanıma sundu. Buna göre e-posta gönderdikten sonra belli bir süre içinde iptal edilebilmesi mümkün kılınıyor. E-postalar için ‘Göndermeyi Geri Al’ seçeneği olarak tanımlanan yeni özellik, uzun süredir test aşamasındaydı.

    Gmail’de geri al seçeneğini aktif etmek için sağ üstteki ‘Araçlar’ ikonu tıklanıyor; buradan ‘Ayarlar’ seçeneğine geliniyor. Kullanıcıların karşısına gelen ‘Göndermeyi Geri Al’ üzerinden 4 farklı süre içinde gönderiyi geri alabilmek mümkün oluyor. Söz konusu süreleri kullanıcı kendi belirliyor. Ardından da ‘Değişiklikleri Kaydet’ butonuna tıklanınca özellik aktif hale geliyor.

    Gönderiyi Geri Al özelliği için kullanıcılara sunulan süreler ise 5, 10, 20 ve 30 saniye şeklinde. Yani artık Gmail’de bir e-posta gönderdikten 30 saniye sonrasına kadar giden kişiye ulaşması önlenebiliyor.

    gmail mobile Photo: Alex Washburn / Wored

    Peki kullanımı nasıl oluyor? E-posta gönderilirken ekranın üst kısmında ‘Geri Al’ şeklinde bir buton beliriyor; buraya tıklanarak ilgili gönderinin iletilmesi durdurulabiliyor. 30 saniyeden sonrasında ise bu özelliğin kullanımı mümkün olmuyor. İlk etapta masaüstü sürümleri için gelen yeni Gmail özelliğinin Android, iOS ve Windows Phone platformları için kullanımda olmadığını belirtelim.

    Messenger da WhatsApp’laştı!

    0

    facebook-messenger

    Anlık mesajlaşma uygulamaları günümüz mobil kullanımının olmazsa olmazları arasında. Milyarlarca akıllı telefon, tablet ve akıllı saatin sonradan yüklenen uygulamaları arasında mutlaka WhatsApp ve benzerleri ile karşılaşıldığı görülüyor. SMS ve hatta sesli çağrılara alternatif getiren popüler uygulamalardan biri de Facebook’un Messenger’ı. Haziran ayı başında açıklanan rakamlara göre Nisan ayı itibarıyla dünya üzerinde 600 milyon kişi bu uygulamayı kullanıyor.

    Daha önce Messenger uygulamasını, Facebook’tan ayrı bir uygulama haline getiren ve bu yönüyle eleştiri de alan sosyal ağ devi, bu kez de Facebook hesabı olmasa da isteyen herkesin Messenger’ı kullanabilmesinin önünü açan duyurusunu paylaştı.

    facebook-messengerSürpriz gelişme 

    Buna göre Messenger’ın kullanımı için Facebook hesabı zorunlu olmayacak, isteyen herkes bir adet profil fotoğrafı, isim ve telefon bilgilerini girerek anlık mesajlaşma uygulamasını kullanmaya başlayabilecekler. Ancak bu noktada önemli bir ayrıntı söz konusu…

    Facebook hesabı olmayan kimseler, kendileri gibi Facebook hesabı olmadan kullanım gerçekleştiren kimselerle mesajlaşabilecekler.

    İlk etapta ABD, Kanada ve birkaç ülkede daha kullanıma sunulan özelliğin kısa süre içinde Türkiye’ye de gelmesi bekleniyor.

    Yerli üretim ilk kavisli 4K TV!

    0

    vestel-kavisli-4k Vestel, Türkiye’nin yerli üretim ilk kavisli 4K çözünürlüklü TV’sini duyurdu. Türk teknoloji şirketinin TV modeli, aynı zamanda 3 boyutlu görüntü özelliğine de sahip.

    Yerli üretim kavisli TV, Vestel 4K 3D Kavisli LED TV tam adı ile gelirken fiyatı da 5.499 TL olarak belirlendi. Yerli üretim adına önemli bir kilometer taşı olan TV modelinin diğer teknoloji özellikleri de piyasadaki 4K çözünürlüklü curved-kavisli TV modelleri ile rekabete açık dikkat görünüyor.

    Vestel’in 55 inçlik yeni televizyonu, hem kavisli yapısı, hem 4K hem de 3D özellikleriyle görüntüleri çok daha gerçekçi bir şekilde sunarken, kavisli ekranıyla görüntünün her noktasına ulaşabilmeyi sağlıyor.

    vestel-kavisli-4kUHD çözünürlüğüyle çok daha gerçekçi bir görüntü sunan Vestel 4K 3D Kavisli LED TV ile birlikte hediye edilen 3D aktif gözlükler, 3D etkisini daha da artırıyor.

    Vestel 4K 3D Kavisli LED TV kullanıcıları Akıllı Kumanda özelliği ile kumandaya gerek kalmadan televizyonlarını Vestel Smart Tablet ile yönetebiliyor.

    Elektronik Program Rehberi, TV rehberine Smart Center üzerinden ulaşılarak istenilen program için hatırlatma oluşturulmasına, sosyal medyada programlar hakkında yapılan yorumların okunmasına ve paylaşım yapılabilmesine olanak sağlıyor.

    vestel-kavisli-4kVestel 4K Kavisli LED TV teknik özellikler

    4K ULTRA HD( 3840x 2160)

    Kavisli-Curved TV-( Yarı çap 4 m)

    3D SMART(Aktif 4 gözlük)

    Dahili Wifi

    Yüksek Ses Gücü( 2×12,5 w+12 w subwoofer)

    Bluetooth

    SMR 1000 HZ

    Dahili Karasal Dijital Alıcı

    Microsoft Türkiye Genel Müdürü İngiltere’ye atandı

    0

    microsoft-boston-store-logo

    Ülke müdürlüğü görevine başladığı 2010 yılından bu yana, Microsoft Türkiye’nin her yıl pazarın 2 katı büyüyerek, yılda ortalama yüzde 23 büyümesininde büyük rol üstlenen Tamer Özmen’in 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren Microsoft’un ABD’den sonra ikinci en büyük pazarı olan İngiltere’de, Microsoft UK Services yapılanmasının başına geçececi açıklandı. Özmen, Microsoft İngiltere bünyesinde yenilikçi teknolojiler ve çözümlerden sorumlu 550 kişilik bir beyin takımını yönetecek.

    Microsoft’un “Önce Bulut, Önce Mobil” stratejisi içerisinde kritik bir role sahip olan UK Services, kurumların uçtan uca teknolojik dönüşümlerine olanak sağlayan çözümleri geliştiriyor. 191 ülkede, 46 dilde kurumlara hizmet veren Microsoft Services aynı zamanda yazılım şirketlerine global pazarda ticari ve teknik destek sağlayarak, onlara rekabet avantajı sağlıyor.

    Microsoft_Turkiye_Genel_Muduru_Tamer_Ozmen

    11 bini aşkın iş ortağı ile birlikte Microsoft Türkiye takımı olarak başarılı bir 5 yıl geçirdiklerini ifade eden Tamer Özmen kariyerinin bu yeni dönüm noktasında düşüncelerini şöyle anlattı:

    “Türk şirketlerini İngiltere pazarına taşımak en büyük hedefim”

    “5 yıl içinde bilişim sektörü bulut ve mobil ile bir evrim yaşadı. Bugün artık bambaşka bir bilişim sektörü var. Ekip arkadaşlarımla ve bölgedeki kıymetli takımla birçok başarılı projeyi hayata geçirme fırsatımız oldu. Yetenekli, motivasyonu ve performansı yüksek, seçkin çalışanlardan oluşan Microsoft Türkiye ekibiyle gurur duyuyorum.

    Önümüzdeki dönemde İngiltere ve Türkiye bilişim sektörleri arasında bir köprü misyonu üstleneceğim. 120 milyar dolarlık İngiltere bilişim pazarı Türk yazılım ve teknoloji şirketleri için önemli fırsatlar barındırıyor. Bu bağlamda, Türk şirketlerini İngiltere pazarına taşımak en büyük hedeflerimden biri olacak.”

     

    Geleceğin Otomobil Teknolojileri

    Otomobil ve gelecek deyince herkesin bir hayali ayağı yerden kesilen uçan arabalar… Bu büyülü fotoğrafa bir gün ulaşacağız belki ama şu an için sektörde ilerleme çok başka yönlerde oluşuyor. Özellikle son 60 senedir otomobil sektörü teknoloji olarak köklü bir değişim görmedi. Bildiğimiz motor tipleri gelişti farklı boylarda yeni sınıflar ortaya çıktı. Bluetooth, AUX, kamera gibi birkaç özellik eklendi ama tam olarak aklımızı başımızdan alacak bir yenilik göremedik. Ancak bu ezber yakın gelecekte bozulacak. Otomobiller ileri teknoloji özellikleriyle donanmış bir şekilde karşımıza çıkacak ve otomobillerin dünyamızdaki yeri ve değeri değişecek. Bosch bu teknolojiyi birçok farklı otomobil üreticisi ile buluşturuyor. Biz de onların yatırımlarını ve sonuçlarını görmek için Almanya’nın Boxberg şehrinde adeta Bosch üssünde geleceğe ışınlandık.

    1-GS-21199

    Dersimiz Enjeksiyon!

    Evrim her zaman ağır ve emin adımlarla gerçekleşir ve farkına varmayız. Öyle ki bugün hibrit ve elektrik teknolojisine rağmen milyonlarca içten yanmalı motorlu araç ezici bir çoğunlukta trafikte dolaşıyor. Alışkanlıklar bir anda değişmiyor. Değişen ise yeni kurallar ve kanunlar çerçevesinde doğaya saygı.  Euro6, China4 veya Amerika Birleşik Devletleri’nde LEV gibi katı emisyon yaptırımları söz konusu olunca üreticiler de araçlarını daha “temiz” hale getirmeyi hedefliyor. Bosch da bu amaçla benzinli motorlar için, önceki 200 barın yerine 350 bar basınca sahip benzin direkt enjeksiyon sistemi geliştirmiş. Basıncın artması, yakıtın daha ince bir şekilde atomlarına ayrılması ve böylece katı parçacıkların önemli ölçüde azalmasını sağlıyor.

    Bekle Bizi Otonom!
    Otonom sözcüğü Transformers filmlerinden fırlamış bir terim gibi kulağa geliyor öyle değil mi? Otomatik sürüş olarak özetleyebileceğimiz bu ifade yakın gelecekte otomobillerin en ayırt edici özelliği olacak. Boxberg Bosch pistinde bizzat deneyimlediğimiz bu özellik ile bir aracın kendi kendine gittiğine şahit olduk. Pist üzerinde diğer araçlara dikkat ederek konumunu ve hızını belirleyen aracımız özel bir Tesla’ydı. Bosch otonom konusunda bir hayli iddialı. 50 yeni Bosch parçası, 1.300 metre kablo ve 1.400 saatlik çalışma ile şu an bir test aracı otomatik sürüşe hazır hale geliyor. Sistem önce gelişmiş bir radar gibi çalışarak gerçek zamanlı bir şekilde etrafta olup biten her şeyi kaydediyor. Hesaplanan veriler içinde araçlar ve yayalar da dahil. Hatta yakın zamanda yolların ve tabela sistemlerinin de hazır hale gelmesiyle ileride meydana gelmiş bir kazadan da haberdar olabileceksiniz. Fren veya gaza dokunmanız ya da direksiyonu tutmanız halinde araç, kontrolü size bırakıyor. Özellikle köprü trafiği gibi sıkışık ve sıkıcı durumlarda otonom öne çıkacaktır. Şu an için kendi kendine bizi dolaştıran Tesla’nın frenleri biraz sert. Ama kadı kızındaki bu kusur da elbette giderilecektir. “Kendi kendine giden bir otomobilden ne zevk alacağım?” diye düşünenler için birkaç veri paylaşalım. Öncelikle dünyadaki kazaların %90’ı önlenebilir nedenlerden oluşuyor. Bu tarz bir sistemin ağırlık kazanmasıyla kazalar belirgin ölçüde azalacaktır. Sürüş keyfi konusunda ise belki de artık farklı düşünmemiz gerekecek. Aracın içinde harcadığımız zamanı daha yaratıcı kullanarak belki de yaşam kalitemizi yükselteceğiz. Bir taraftan özellikle Avrupa’da yaşı ilerleyen nüfusu ve engelli sürücüleri düşünürsek otonom yeni ufuklar açacaktır. Bosch’un öngörülerine göre önümüzdeki 5 sene içerisinde yarı kontrollü sürüş, 10 sene sonra da tam otomatik sürüş bir standart haline gelecek.

    1-BBM-21230

    Peki ya kanunlar? Halihazırda, sürücülerin her zaman için araçlarının kontrolünü sağlamaları gerektiğini belirten 1968 tarihli Viyana Karayolu Trafik Sözleşmesi ile getirilen bir yasal kısıtlama var. Bu sözleşme şu an için otonom sürüşü yasal olarak kısıtlıyor. Ancak Almanya ve ABD’nin bazı eyaletlerinde bu uygulamanın güncelleneceğine dair işaretler var. Yasaların hızla ilerleyen teknoloji karşısında ağır kaldığı bir gerçek. Değişimin ne yönde olacağını da merakla izliyoruz.

    Siz de kendi aracınızın ses sistemleri modifiye edip geleceğe hazır olmak için buraya uğrayabilirsiniz.