Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1878

    Sony Xperia Z5 Compact: Küçük boyutlu Xperia Z5

    0

    Sony, Xperia Z5’in boyutunu büyük bulan fakat teknik özelliklerden de feragat etmek istemeyen kullanıcılar için Xperia Z5 Compact’i piyasaya sürdü. Fiyat/performans oranı ile büyük bir avantaj sağlayan Xperia Z5 Compact’a yakından bakıyoruz.

    Sony geleneği bozmadı. Xperia Z1 Compact ve Xperia Z3 Compact’tan sonra serinin devamı Xperia Z5 Compact oldu. Sony özellikle boyutları daha küçük olan Compact serisini mini ile karıştırmak istemiyor. Çünkü mini serilerinde üst seviye telefonun donanım birleşenleri ciddi bir şekilde kırpılıyor. Compact serisinin farkı ise, donanım birleşenlerinde çok az müdahale edilmesi ve daha çok ekran boyutu ile kullanıcıya aynı güçte küçük boyutlu bir telefon sunmak.

    5

    Sony, Xperia Z5 serisini Xperia Z5, Xperia Z5 Premium ve Xperia Z5 Compact olmak üzere aynı anda tanıttı. Her üç telefonun donanım birleşenleri neredeyse birbirleriyle aynı olarak piyasaya sürüldü. Tabi küçük farklılıklar dışında. Xperia Z5 ve Z5 Premium 5.2 ve 5.5 inç büyüklüğünde ekranlarına karşın, Z5 Compact 4.6 inç’lik bir ekran ile üretildi. Compact’in diğer bir farkı da bellek miktarının 3 Gbyte yerine 2 GByte olması. Tabi bir de fiyatının daha uygun olduğunu unutmamak gerek. Her ne kadar diğer üreticilerin Mini ürünlerinden daha ucuz olmazsa da kendi kategorisinde özellikle fiyat/performans oranı ile kendisini farklılaştırıyor.
    4.6 inç ekran

    Xperia Z5 Compact tıpkı Xperia Z3 Compact gibi 4.6 inç büyüklüğünde ve 1280×720 piksel çözünürlüğe ulaşan bir ekrana sahip. Bu ekranın en önemli özelliği oldukça parlak olması. Sahip olduğu 680 cd/m² parlaklık değeri Xperia Z3+ ile neredeyse eşit. iPhone 6S ile kıyasla da (590 cd/m²) çok daha parlak.

    3

    701:1’lik kontrast değerinin ise daha yüksek olmasını isterdik. Xperia Z5 Compact’ın piksel yoğunluk değeri 320 ppi. Xperia Z5 (452 ppi) ve Xperia Z5 Premium (800 ppi) ürünleri ile kıyasladığımızda bu değer düşük kalabiliyor. Fakat yaptığımız testlerde ekran görüntüsünün 4.6 inç’lik bu ekranda oldukça keskin olduğunu söylemeliyiz.

    Yuvarlak hatlara sahip olan Xperia Z5 Compact, Z5 ile kıyasla 7,5 mm yerine 8.9 mm kalınlığında. Sahip olduğu yuvarlatılmış plastik çerçeve ele çok iyi oturuyor. Z5’in arka kısmında bulunan Cam yüzey Z5 Compact ‘te kullanılmadı. Dolaysıyla kaymayan bir yapıya sahip olması birçok kullanıcıların hoşuna gideceğini düşünüyoruz. Ürünün üzerindeki güç düğmesi de yeniden tasarlandı. Parmak izi tarayıcı özelliği bulunduran bu güç düğmesinin kullanımı oldukça basit ve sorunsuz.

    1

    Performans
    Z5 Compact, Xperia Z5 ve Xperia Z5 Premium ile kıyaslandığında 3 GByte yerine 2 GByte’lık bir bellek kullanıyor. Fakat bu bir dezavantaj değil. Nedeni de Z5 ile aynı işlemci ve grafik yongasına sahip olmasından dolayı daha az piksel hesaplaması ve bu sayede de performanstan geride kalmaması. 64 bit sekiz çekirdekli Qualcomm işlemcisi 4×1.5 GHz ve 4×2 GHz saat frekansında çalışıyor. Snapdragon 810 işlemci ve Adreno 430 grafik yongası Z5 Compact’i çok yüksek bir performansta çalıştırıyor. Cihazın açılışı hızlı. Tarayıcı hızı performansı da görülmeye değer. Z5 Compact’in önemli bir avantajı kolay kullanım ile birlikte yüksek bir performans sunması. 32 GByte’lık kapasştenin 21.3 GByte’ı sistem için kullanılıyor. Dolaysıyla üzerinde bulunan MicroSD kart yuvası ile takviye yapmanız öneriyoruz.

    Xperia Z5 Compact, Xperia Z3 Compact 2600 mAh’lik bir pil’e karşı 2700 mAh’lik bir pil kullanıyor. Bu pil yoğun kullanımda yaklaşık 10 saat dayanabiliyor. Normal kullanımda ise yaklaşık 30 saatlik bir kullanım sunan Xperia Z5, her ne kadar Xperia Z3 Compact (yoğun kullanımda 13 saat) kadar başarılı olmazsa da gayet başarılı olduğu bir gerçek.

    4

    23 MP kamera

    Sony Xperia Z5 Compact, tıpkı büyük abileri Z5 ve Z5 Premium gibi 23 MP’lik bir kamera kullanıyor. Sözü edilen bu kamera yoğun ışıklı ortamlarda mükemmele yakın fotoğraflar çekiyor. Yaptığımız testlerde, hiçbir ürünün kamera performansı Z5 Compact’e yaklaşamadı. Hatta iPhone 6s ve iPhone 6s Plus’un kamera performansları Z5 Compact’ı geçemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 0.03 saniyelik otofokus hızı hiçbir anınızın kaçırmanıza izin vermiyor. Bununla birlikte 25 mm’lik geniş açı lensi ve 4K video kaydı da çok büyük bir avantaj sağlıyor. Xperia Z5 Compact’in video performansı çok başarılı. Yüksek çözünürlükte en ince detaylara kadar her şeyi yakalamanız mümkün. Ön tarafta bulunan 5 MP’lik kamera ise Selfie tutkunları için fazlasıyla yeterli. Xperia Z5 Compact’ın en büyük dezavantajı ise düşük ışıklı ortamlarda istenilen performansı verememesi. Öyle ki Xperia Z3 Compact’ın performansı bile daha iyi.

    NASA 2015 yılında neler keşfetti?

    0

    NASA açılışGeride bıraktığımız 2015 yılında dünyadaki gelişmeler kadar bilim adamlarının uzay ile ilgili yürüttüğü çalışmalar da medyanın en önemli gündem başlıkları arasında idi. Marslı, Star Wars VII gibi uzay temalı filmlerin üst üste gelmesi bir tesadüf müdür bilinmez ama NASA için 2015 yılının başarılarla dolu bir sene olduğunu söylemek mümkün. Pluton ile ilgili 10 yıllık çalışmanın sonuç vermesi, dünyaya benzer gezegenlerin bulunması, astronotların uzayda yetiştirdikleri yiyecekleri yemesi bunlardan bazıları. NASA’nın 2015 yılında gerçekleştirdiği 9 başarılı işi bu haftaki yazımda bir araya getirdim.
    Pluto Heart (Tombaugh) Enlarged
    Pluton’un bir kalbi olduğunu öğrendik
    Temmuz ayında New Horizons ekibi 10 yıldır süren çalışmalarını tamamladı ve bizlere Pluton’un hiç görmediğimiz bir yüzünü gösterdi. Pluton’un kırmızı olduğunu ve üzerindeki karbon monoksit tabakası nedeniyle kocaman buzdan bir kalbi olduğunu öğrendik. En önemlisi insanoğlu yıllar süren çalışmaların sonucunu aldı ve soğuk gezegen Pluton’a çok yaklaştık.
    kepler-452b-2.haber
    Dünyanın büyük kuzeni Kepler-452 b’nin varlığı doğrulandı
    Temmuz ayında Kepler uzay teleskopu yüzünü Kepler-452 b gezegenine çevirdi. Dünyadan bin 400 ışık yılı uzaklıkta ve yüzde 60 daha büyük Kepler-452 b’nin dünyaya en yakın gezegen olduğu doğrulandı. Buradan da anlaşılacağı gibi bunun gibi milyarlarca gezegen olabilir. Bilim adamları Kepler uzay teleskopu ile bu gezegenleri keşfetmeyi hedefliyor.
    3.haber
    İlk defa astronotlar uzayda yetiştirdikleri yiyecekleri yedi
    Ağustos ayının başlarında Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar uzay gemisinde kendi yetiştirdikleri taze yiyecekleri yedi. Uzay ve biyo üretim sistemleri tasarlayan Orbitec isimli şirket tarafından tasarlanan sistem ISS’deki ilk açık hava bahçesi. Uygun ışık ve kaynaklarla tasarlanan sistem, gelecekte uzaydan besin sağlama fikri için umut verici.
    Revisiting the Veil Nebula
    Yeni bir Nebula keşfedildi
    Bu yıl NASA / Avrupa Uzay Ajansı Hubble Uzay Teleskobu yeni bir Nebula (bulutsu yapı) keşfetti. Parlak, sıcak, büyüyen gaz bulutu Lagoon Nebula Sagittarius takımyıldızı ortasında bulunuyor. Huzur verici gibi dursa da, gerçekte görünen yoğun rüzgâr, bulutlar ve gaz.
    nasa-spitzer-5.haber
    Güneş sistemi dışında dünyaya benzeyen bir gezegen keşfedildi
    Spitzer uzay teleskopunu kullanan astronotlar dünyaya 21 ışık yılı uzaklıktaki HD 219134b isimli güneş sistemi dışındaki dünyaya en yakın gezegeni keşfettiler. Gerçekçi olmak gerekirse 1 ışık yılının 5,878,499,810,000 mesafede olduğu düşünüldüğünde bu gezegene ulaşmak şu anda pek de mümkün değil. Ancak bu gezegen sayesinde bizim gezegenimizin nasıl oluştuğu hakkında fikir sahibi olunabilir.
    nasa-dunya-6.haber
    NASA dünyanın yeni epik görüntüsünü yayımladı
    Geçtiğimiz aylarda NASA’nın Derin Uzay İklim Gözlemevi, dünyanın polikromatik görüntüleme kamera ile çekilmiş bir görüntüsünü yayımladı. Dünyaya 1 milyon mil uzaklıktan çekilen bu görüntü gerçekten bir harika. Gerçek amaç güneş ışığının etkisini incelemek için görüntü elde etmek olsa da, dünyamıza ait bu görüntü hepimizin ilgisini çekti.
    nasa-larsenb-7.haber
    İklim değişikliğinin etkileri ortaya konuldu
    NASA’nın Jet Propulsion laboratuarına göre 10 bin yıldır o bölgede bulunan buz kütlesi Larsen B 10 yıl içinde dağılabilir. Eğer bu durum gerçekleşirse okyanustaki su seviyesi yükselecek. Araştırmacılara göre diğer dev buz kütleleri de alarm veriyor. Larsen B’nin komşusu Larsen C bunlardan biri. Buzbilimcilere göre, Larsen C isimli buz kütlesinin erimesi durumunda 2100 yılında deniz seviyesi 50 cm yukarı çıkacak ve bu durum sahil şeridi için ciddi problemlere neden olacak.
    ceres-8.haber
    Uzay gemisi tarafından küçük bir gezegen üzerinde iki parlak ışık keşfedildi
    Bu yılın en ilginç keşiflerinden biri Mars ve Jüpiter arasında yer alan cüce gezegen Ceres üzerinde görüntülenen iki parlak ışık oldu. Dawn uzay gemisi tarafından 29 bin mesafeden çekilen fotoğraftaki görüntünün gerçekte neye ait olduğunu bilmek zor. Ancak bu parlak ışıklar güneş ışığını diğerlerine göre çok fazla yansıtan iki kritere ait olabilir. Diğer teoriler ise buz volkanları veya tuz yığınları olması yönünde. Neyse ki Dawn uzay gemisi gezegeni incelemeye devam ediyor ve çok yakında yeni görüntülere de ulaşacak.
    Pillars_of_creation-9.haber
    Pillars of Creation nebulasına ait yeni görüntülere erişildi
    Pillars of Creation’a ait ilk görüntüler 1995 yılında kaydedilmişti. Geçtiğimiz 20 yıl içinde Hubble uzay teleskopu bu muhteşem manzaraya ait yeni görüntüleri toplamaya devam etti. Ancak tahminlere göre bu muhteşem nebula bundan yıllar önce bir patlama ile yok olmuş olabilir. Ancak biz aradaki 7 bin ışık yılı mesafe sayesinde bu manzarayı göremeye devam ediyoruz.

    Açılış görseli: nasa.gov

    Ev Partiniz İçin Teknolojik Çözümler

    0

    Evde eğlenmeyi sevenler özellikle yılbaşı gibi özel günlerde kişisel partiler düzenlemeyi tercih edebiliyor. Biz de enteresan ürünlerle teknolojiyi ev partilerinize renk katmak için bir araya getirdik. Sadece yılbaşı için değil her türlü etkinlikte kullanabileceğiniz bu ürünlerle eğlenceli zaman geçirmeniz dileğiyle…

    Scratch2Go_Web_022
    Scratch 2 Go
    Önce müzik diyoruz ve sizi DJ’e çeviriyoruz. Tabletinizin üzerine vantuz gibi bir sistemle oturan bu ürün görüntü olarak çok şık. Ürün 7 inç ekranlarla da çalışabilse de daha rahat kullanım için 10 inç ve üzeri ekran boyutu tavsiye ediliyor. iPad başta olmak üzere Android ve Windows cihazlarla da uyumlu bu ürün ücretsiz olarak yüklenebilen ION’s iDJ 2 Go ile kullanılabiliyor. Bu programa ek olarak beşe yakın DJ uygulaması ile Scratch 2 Go’yu rahatlıkla kullanmak mümkün. Bundan sonrası sizin maharetinize kalıyor. DJ olarak hünerlerinizi sergilemek ve teknolojinin nimetlerinden faydalanmak size kalmış.

    Son olarak müzik arşivi olarak iPod kullanıyorsanız Numark IDJ2’nin son derece kapsamlı bir çözüm olduğunu belirtmeden DJ sayfasını kapatmayalım. Dock mantığıyla çalışan bu müzik istasyonu (!) her türlü DJ sorununa kökten çözüm sunuyor.

    groggy-coaster__23484_PE079435_S4

    Ikea Groggy Coaster
    Bardak altlığı evinizde vereceğiniz bir partinin en önemli bileşeni olabilir. Bardak, kadeh ve şişelerdeki sıvı ortamın ısınmasıyla buharlaşıp mobilyalarınıza zarar vermek için var gücüyle hücum ederken size güçlü bir alternatif sunuyoruz. Paslanmaz çelikten üretilmiş bu ürünün 6 adeti yaklaşık 7 dolara satılıyor. Ülkemizdeki Ikea’da satışını bulamadığımız bu ürünü meraklılarının temin edeceğine eminiz.

    plum-cocktail-shaker-02

    Tom Dixon Plum Shaker
    Kokteyllerle aranız nasıl? Tabii ki kimse sizden Tom Cruise’un barmen rolündeki performansını beklemiyor. Ancak kendinizi hor görmeyin. Aradaki farkı teknoloji ile kapatmak için Tom Dixon’ın shaker’ını kullanabilirsiniz. Ürünün krom dış kaplamasının göz alıcı çekiciliği emin olun ki sadece su bile servis etseniz kuyrukların oluşmasına neden olacak.

    PG-200169

    Peugeot Moulins Elis Elektrikli Tirbuşon
    Parti anında bir içki şişesi açmak sizi rezil de edebilir vezir de… İşini şansa bırakmak istemeyenler için ünlü otomobil markası Peugeot tarafından geliştirilen bu ürün şaşmaz bir mekanikle her türlü mantara gerekli basıncı uygulayıp açabiliyor. Tabii bu detaylı işlem hiç de ucuz değil. Bond’a yakışan ürünü www.peugeot-moulins.com adresinden 150 dolara satın alabilirsiniz.

    softlight

    Mathmos Softlight

    Işıklandırma bir büyü gibidir. Zaten illüzyon sanatının da önemli bir kısmı ışıklandırma hilelerine dayanır. Siz de bulunduğunuz mekanı birkaç ışık hilesiyle çok daha etkileyici hale getirebilirsiniz. Bunun için Mathmos çözümleri aklınızda olsun. Mathmos aslında 1963’te kurulan ve sektöre farklı yorum katabilen köklü ve yaratıcı çözümler sunan bir firma. Biz küçük ve çarpıcı olduğu için Softlight’ı seçtik ancak özellikle projeksiyon ile ışık yansımaları gibi efektler sunan diğer modeller ilginizi çekecektir.

    PartyBotMicro_Web

    Party Bot Micro

    Robotlar dünyamızı ele geçirmeye alttan alttan iyice hazırlanıyorlar. İşte hayatımızın en mutlu anlarına ustaca sızmakta uzman olan robotlar şimdi de parti robotu olarak dikkatleri üzerinde toplayacaklar. Ion firması tarafından geliştirilen Party Bot Micro, Bluetooth ve kablolu bağlantı desteği ile geliyor. Robotun diğer benzer hoparlörlerden ayrılma nedeni kafasına (motoruna) göre hareket edip ışık saçması. Tabii böyle deli gibi ortalıkta dönüp ışık saçıp şarkı çalan bir cihaz çok ama çok önceleri Eminönü’nde alt geçitteki satıcılar tarafından icat edilmişti. Oraya gidenler hatırlayacaktır David Lynch filmlerinden fırlamış gibi duran bir sahne… Satıcılar her türlü sesli ve hareketli oyuncakları daracık mekanları akıllıca kullanarak satışa sunuyor… İşte bu retro sahneyi kendi evinizde canlandırmak için Party Bot Micro ideal bir arkadaş.

    Mobil cihazlarınızı dış tehditlere karşı koruyun

    0

    Son yıllarda akıllı telefonlar ve tabletlerin yaygınlaşması, bu cihazların bankacılık işlemleri gibi yüksek güvenlik gerektiren işlerde kullanılmaya başlanması mobil cihazlardaki güvenliği de ön plana çıkarmaya başladı. Mobil cihazlar çalınma, güvenlik yazılımı kullanılmaması, cihazım çalınmaz ya da “çalınsa bile ne olabilir ki” gibi düşüncelerden dolayı kötü niyetli kişilerin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Birçok kişi akıllı telefonunu cebinde taşıyabilmesinden, telefonuma nasıl ulaşabilirler ki, telefonumda öyle önemli bir şey yok gibi düşüncelere sahip olduğundan mobil cihazlar kolay hedef olarak görülüyor. Özellikle önümüzdeki yıl fidye yazılımlarının mobil cihazları hedef alacağı uzmanlar tarafından söyleniyor ve kullanıcılar uyarılıyor. Sadece fidye yazılımları değil mobil cihazları hedefleyen birçok yazılım daha ortaya çıkacak gibi gözüküyor. Elbette bu yazılımların hedefinde olunsa da korunmak mümkün. Bunun en önemli adımı ise mobil cihazların daha korunmasız olduğunu kabul etmek ve ekstra dikkat göstermek.

    Mobil cihazınızı kötü niyetli kişilere karşı korumak için şu adımları takip etmenizde büyük fayda bulunuyor.

    • Mutlaka akıllı cihazınıza güvenlik katmanı ekleyin
      Güvenlik katmanı derken akıllı telefonunuzu ya da tabletinizi kolay hedef haline getirmemek için en azından bir açılış şifresi koyun, parmak izi okuyucu ya da yüz tanıma özelliği varsa bu özelliği kullanın. Hatta pin girme özelliğini kapatmayın. Bu arada parola ya da şifre derken “12345” gibi kolay rakam ya da kelimelerden bahsetmiyoruz. Harf, sayı ve noktalama işaretleri gibi karmaşık karakterlerden bahsediyoruz. Şifreniz ne kadar karmaşık olursa kırılması da o kadar zor olur. Eğer yeterince kuvvetli bir şifre kullanmazsanız telefonunuz çalınırsa ve TC kimlik numarası ya da banka hesap numaranız varsa cihazınızı eline geçen kişi kolaylıkla hesaplarınıza erişebilir.
      security_lock_unlocked_circuit_board_vulnerability_threat_hacker_crime_thinkstock-100470828-primary.idge
    • Mobil cihazı bulma ve uzaktan silme özelliği kullanın
      Bu sayede telefonunuz çalınırsa ya da kaybolursa bulabilme şansınız olur ve gerektiğinde tüm verileri silebilirsiniz.
    • Güvenlik yazılımı kullanın
      Mobil cihazınızda hiç güvenlik yazılımı olmamasındansa ücretsiz bile olsa herhangi bir güvenlik yazılımının olması size daha iyi güvenlik sağlar. En azından daha önce ortaya çıkan güvenlik tehditlerine karşı savunma sağlamış olursunuz.
    • Verilerinizi koruyun
      Mobil cihazınızda siz farkında olmasanız da birçok önemli veri bulunuyor. Bu verileri korumak için şifreleme yapmanızda büyük fayda var. Bir ikincisi de verileri sürekli bulutta ya da başka bir cihazda yedekleyin.
    • Biraz paranoyak olmak gerekiyor
      Özellikle mobil cihazların korunmasında biraz paranoyak olmak çok önemli. Facebook Messenger, Skype, Viber, Whatsapp, Snapchat gibi birçok sohbet yazılımı çıktı ve bunlardan link gönderilmesi çok kolay. Gelen bir mesajdaki linke tıklamak bile cihazınızın tehlikeye düşmesi için yeterli. Bu yüzden özellikle Android cihazlarda başka kaynaklardan gelen yazılımları çalıştırma özelliğini kapalı tutmada fayda var. Apple’ın cihazları bu konuda daha güvenli. Bu arada cihazınızı nereden satın aldınız? İkinci el mi yoksa sıfır mı? Aldığınız yer güvenli mi? Bu tarz akıllı cihazlara kötü niyetli yazılımları önceden yüklemek çok kolay. Bu yüzden cihazı güvenli olduğunu düşündüğünüz yerlerden satın almada büyük fayda var.
    • Şüpheniz varsa tıklamayın, yüklemeyin
      Bir arkadaşınızdan, bir şirketten ya da güvendiğiniz bir yerden e-posta, mesaj vb. geldiğinde içinizde biraz dahi şüphe varsa bu mesajları açmayın, içerisinde bulunan linklere tıklamayın. Yoksa bir anda virüs ya da fidye yazılımı gibi kötü niyetli bir yazılımın pençesine düşebilirsiniz. Bu mesajları silmek çok kolay. Hatta bazen cihazınızda antivirüs gibi güvenlik yazılımı bile olsa bunu yapın.
    • Güvenlik yazılımınız güvenli mi?
      Evet, güvenlik yazılımınız güvenli mi? Yazılımı nereden yüklediniz, Apple ya da Google’ın uygulama mağazasından mı yüklediniz yoksa başka bir yerden mi yüklediniz. Bu çok önemli bir soru. Bir ikinci soru ise kullandığınız güvenlik yazılımı güncel mi? Yazılımınızı sürekli güncel tutun ve güncel olduğundan emin olun.

    Biraz olsun yukarıda saydığımız maddelere dikkat ederseniz mobil cihazınızı daha güvende tutarsınız. Aksi takdirde mobil cihazınız sizin için bir kabusa dönüşebilir.

     

     

    Apple, sanal gerçeklik pususunda!

    sony_sanal_gerceklik_playstation_vr_ps_vr_heyecanlandiriyor_h2637

    Sanal gerçeklik, 2015’teki durgun su yüzeyi görünümünü 2016’da terk edecek, ve teknoloji rafları çok sayıda yeni aygıtla adeta silkelenecek. Uzun yıllardır süregelen yatırımlarının meyvesini almak isteyen şirketler arasında kimler yok ki? Samsung’un Gear VR’ı, bir değil iki modelle birden pazara girmeye hazırlanan Tayvanlı HTC, Facebook’un Occulus’u, Microsoft’un HoloLens’i, Sony’nin ‘yakın gelecekte PS4 arenası sanal gerçeklik oyunları ile dolacak’ açıklamaları… Peki ya Apple?

    Tüketici elektroniği denildiği anda akla gelen ilk şirketlerden Apple’ın sanal gerçeklik alanındaki sessizliği otoritelere göre sadece bir tür ‘pusuda bekleme’ anı. Gelişmeler izleniyor ve her zaman pazara temkinli bir yaklaşım sergileme eğilimi sergileyen şirket, hamlelerini en doğru yapıda atmaya hazırlanıyor.

    samsung-gear-vr

    Önde gelen yatırım şirketlerinden FBR & Co analisti Daniel Ives, Apple’ın 2016 yılında sanal gerçeklik alanındaki ilk adımlarını atabileceğini açıkladı. Ives’e göre teknoloji şirketi, satın almalar yoluyla ilerleyecek ve en nihayetinde de modellerinin duyurusunu gerçekleştirecek. Tüketici teknolojisinde sonraki doğal ilerlemenin artırılmış/sanal gerçeklik olduğunun altını çizen analist, geliştirilecek aygıtların iPhone ekosistemi ile uyum içinde çalışmasının beklendiğini de sözlerine ekliyor. Bu yönüyle de Samsung, HTC ve Microsoft’la yeni bir rekabet sahasının da açıkça gözler önüne serileceği belirtiliyor.

    Apple’ın sanal gerçeklik pazarına ne gibi bir yaklaşım sergileyeceği hakkında henüz resmi bir yorum veya açıklama yok. Ancak özellikle analistler çevresinde 2016’ya ilişkin kuvvetli beklentilerin söz konusu olduğunu belirtelim. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Kuzey Kore’ye özel işletim sistemi Red Star OS

    Ekran_Resmi_2016-12-29_12_37_05

    İşletim sistemi denildiği zaman akla gelenler şüphesiz Windows, Mac OS X, Android, iOS şeklinde kolaylıkla sıralanabilir. Dünyanın her yerinde milyonlarca kullanıcıya sahip bu işletim sistemlerine çeşitli alternatifler de zaman zaman gündeme helebiliyor elbette. Ancak amaç daha çok özelleştirebilme konusuna odaklı. Kuzey Kore ise konuya oldukça farklı bir açıdan yaklaşıyor…

    Dünyanın en ‘dışa kapalı’ ülkelerinden biri olan Kuzey Kore, 2014 yılı itibarıyla kendi işletim sistemini geliştirmeye başladı. Red Star OS adını alan yazılım, tıpkı menşei gibi dışa kapalı bir yapıda ve belli nedenlerden dolayı Kuzey Kore dışında mevcut değil. Ancak tanınmış medya ajanslarından Reuters’a göre iki Alman araştırmacı söz konusu işletim sistemini ele geçirmeyi başardı ve bazı detayları da böylelikle kamuoyuna yansıdı…

     80096655 Group of North Korean Women

    Günümüzde kişisel verilerin gizliliği dijital dünyaya dair en önemli sorunlar arasında. Red Star OS ise adeta Kuzey Korelileri dijital bir hapishane içerisine davet ediyor. Kullanıcı, herhangi bir gizlilik alanına sahip değil, tüm bilgileri hükümetin dilediği şekilde gözetimine açık.

    Her dosyanın ayrı ayrı işlendiği işletim sistemi, verilerin ülke dışındaki bir yere gönderimini hükümetin bileceği bir yapıya sahip. Patronunuzdan gelen bir e-postayı gizlemeye mi çalışıyorsunuz, gizlilik diye bir kavram söz konusu sistemde söz konusu değil ve inanması güç olsa da o e-posta tüm detaylarıyla görülebilecek. Özetle Red Star OS tamamen aşırı öğelerle donatılmış, bir tür kabusa benziyor. Ancak ülkede kullanımının bir şekilde sağlanması zorunlu olabilir gibi görünüyor.

    Aslında Kuzey Kore, kendi işletim sistemini geliştirmeye çalışan ilk ülke değil. Çin’de de benzer kreasyonlar gündeme gelmişti. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Final Fantasy XIII karakteri Louis Vuitton reklam kampanyasında!

    Ekran_Resmi_2016-12-29_18_25_36

    Fransız moda evi Louis Vuitton, 2016 Yaz Kreasyonu’nda bir Final Fantasy XIII karakteri olan Lightning’i kullandı. Dijital dünya, bir kez daha gerçek yaşamla kontrast oluşturdu…

    Gucci, Hermes, Chanel, Prada gibi lüks moda markaları, yüksek segmentli ürünlerinin tanıtımı için genellikle ünlü modellerle çalışır ve dev bütçeli kampanyalar ortaya koyarlar. Ancak yeni bir pazarlama kampanyası, diğer birçoğundan ayrı yerde konumlanıyor. Bu kampanya Louis Vuitton imzası taşıyor…

    Fransa merkezli moda evi, 2016 Yaz koleksiyonunun tanıtımında bir video oyunu olan Final Fantasy XIII’in tanınan karakterlerinden Lightning’i kullandı. Sanal karakter, böylelikle gerçek bir reklam kampanyasında başrolü üstlenmiş oldu.

    Ekran_Resmi_2016-12-29_18_25_46

    Aynı zamanda bir dijital dünya hayranı olan Louis Vuitton’un kreatif direktörü Nicolas Ghesquière, Instagram hesabı üzerinden kampanyaya ilişkin ilk fotoğrafları paylaştı. Büyük bir hayran kitlesine sahip Lightning, moda markasının çantaları ile yüksek uyumu ile dikkat çekti. Ortaya konulan yaratıcı ve fantastik atmosfer övgü ile kaşılandı. Akıllara, ‘acaba gerçekten varolan top model’lerin sonu gelebilir mi’ sorusunu bile getirdi. Gelecekte benzer sürprizlere dair işaretlerden biri olduğunu da belirtelim.

    Öte yandan dijital dünya, gerçek hayattaki markaların kampanyalarında ilk kez konu edilmiyor. 2012 yılında Prada’da Japonya’ya özel reklam çalışmalarında benzer bir yol izlemişti.

    Teknoloji dünyasına dair öne çıkan diğer haberler için buraya tıklayabilirsiniz.

    Ruhunuzu Twitter ile dinlendirin

    Twitter Announces Plan To Float On Stock Market

    İnsan hep mutlu, eğlenceli ve huzurlu olmak ister. Ancak bazı zamanlarda aklınızdaki sorulara yanıtlar bulamayabilirsiniz. İstekleriniz gerçekleşmediği için mutsuz olur, gününüzü aydınlatacak bir cümle okumak istersiniz. Bir bakmışsınız ki Twitter’da okuduğunuz bir dörtlük, bir kitaptan alıntı veya kişisel bir paylaşım, ruhunuzu dinlendiriverir ve mutsuzluğunuza son verir.

    Bu kış soğuğunda içinizi ısıtacak, size motivasyon verecek fikirler, paylaşımlar okumak istiyorsanız önerimiz olan hesaplara bir uğrayın deriz….

    @DoganCuceloglu: Türkiye’nin önde gelen psikologlarından olan Doğan Cüceloğlu, sadece kitapları, seminerleri ve programlarıyla değil, Twitter’da paylaştıklarıyla da herkese ulaşıyor. Cüceloğlu, kitaplardan alıntılar yapan, güzel yazıları paylaşan, ufkunuzu açan bir dünyanın kapılarını aralıyor.

    @SunayAkin: Sunay Akın’ı anlatmak için şair, hikaye anlatıcı, oyuncak hayranı desek yetmez. Akin, çocuklara yetişkinlere hitap edecek şiirlerden alıntılar, kitaplardan paragraflar ve güzel notlarıyla hayata daha sıkı bağlanmanızı ve bunu yaparken de düşünmenizi sağlıyor.

    cozy-bed-reading-ebook

    @akapismak: Kişisel gelişim seminerleriyle birçok kişinin hayatında olumlu izler bırakan Aşkım Kapışmak, twitter hesabında da aşktan mutluluğa birçok konuda içinizi aydınlatan paylaşımlarda bulunuyor. Kimbilir belki siz de bunaldığınız bir anda huzuru okuduğunuz bir tweet ile bulursunuz.

    @csureya: Birbirinden güzel şiirler, bambaşka dünyanın kapılarını aralayacak olan kitaplar, üzgün olduğunuz bir günde ruhunuzu aydınlatacak sözlere bu adreste bulabilirsiniz. 1990 yılında hayatını kaybetse de kitaplarıyla ölümsüz olan şair Cemal Süreya adına açılan hesapta, anketler yapılıyor, kitaplar tanıtılıyor.

    @kucukprenstwit: Milyonları peşinden sürükleyen Küçük prens’in Türkiye’de de çok sayıda hayranı var. Kitap adına açılan Türkçe Twitter hesabında kendinizi hafif de olsa kötü hissettiğiniz zaman okuyup gülümseyebileceğiniz, hayata dair umutlarınızı arttıracak cümleler bulabilirsiniz.

    Siber suçlular gözlerini yeni yıl alışverişlerine dikti

     

    Color line  icons on the theme of online shopping

    Sahtekarların amacı açık. Saf kullanıcıları kandırıp onların kötü amaçlı bir programı indirmelerini veya bir bilgi çalma sitesinde gizli bilgilerini girmelerini sağlamak. Bir güvenlik yazılımları şirketinin belirlediği örnekte e-posta, müşterinin kolisinin bir DHL ofisinde olduğunu, ancak alıcının 48 saat içinde bir bağlantıya tıklayıp takip sayfasına bilgi girmesi gerektiğini, aksi halde kolinin göndericiye iade edileceğini söylüyordu.

    Ancak bağlantı, bir DHL sitesi yerine kullanıcıyı DHL gibi duracak şekilde hazırlanmış, kullanıcıdan kişisel bilgilerinin girmesinin istendiği bir bilgi çalma sitesine yönlendiriyordu. Bu sahtekarlığın daha ikna edici durmasını ve kullanıcıya daha meşru görünmesini sağlayan, kullanıcının, kişisel bilgileri alındıktan sonra yeniden resmi DHL web sitesine yönlendirilmesi. FedEx adına da benzer mesajlar gönderildi: kullanıcı, hesap kimlik bilgilerini girmesi için bir bilgi çalma sitesine yönlendiriliyor. hacker

    Analist Andrey Kostin şunları söylüyor: “Bu tür sahtekarlıklarda yeni bir şey olmasa da bunlar, saf kullanıcıları kandırma çabaları daha ikna edici hale geldikçe siber suçluların kullanıcı hesaplarına erişmesi için başarılı bir yöntem sunmaya devam ediyor. Noel döneminin keşmekeşi ve alışveriş çılgınlığı sürerken Internet’ten alış veriş yapanlar yaptıkları satın alımlar hakkında perakendecilerden çok sayıda e-posta alıyor. Bu, kuşkulu e-postaları farketme veya bunları yakın incelemeye alma olasılığını düşürerek kişisel ve hesap erişim bilgilerini yanlışlıkla ifşa etme ve bunun sonucunda da para kaybetme riskini veya daha büyük riskleri arttırıyor”.

    Ücretsiz Wi-Fi baldan tatlı mıdır?

    0

    gorsel56

    Genel tanımıyla Wi-Fi noktaları halka açık yerlerde kablosuz internet servisinin verildiği lokal yerlerdir. Wi-Fi, “Wireles Fidelity” kelimelerinin kısaltması olarak kablosuz bağlılık anlamında kullanılmaktadır. Wi-Fi teknolojisi aslında cihazların kablosuz bağlantı yapabildiğini gösteren bir terimdir.

    Güvenli Gibi Görünse de Her Zaman Bir Risk Var

    Eğer ev veya ofis dışındaysanız ücretsiz Wi-Fi ağını kullanmak elbette mobil veri kullanmaya nazaran çok avantajlı gibi görülür ve öncelikli olarak tercih edilen bir yöntemdir. Zaten internetin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu şu günlerde nereye gidersek gidelim ilk sorduğumuz ücretsiz bir Wi-Fi ağı olup olmadığıdır. Eğer hali hazırda kullanabileceğimiz bir Wi-Fi ağı noktası varsa hemen şifresini öğrenmeye çalışır ve genelde hiç tereddüt etmeden ücret ödemeyeceğimiz bu bağlantıyı bilgisayarımızda yapacağımız her türlü işimiz için kullanmaya başlarız. Aslında gerçekten ücretsiz Wi-Fi baldan tatlı mıdır? Yoksa başınıza gelebilecek tehlikelerin başlangıç noktası mıdır?

    Özellikle kamu alanlarında güvensiz Wi-Fi ağı kullanarak internete ulaşmanın ciddi bir risk almak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu ücretsiz diye tercih ettiğiniz Wi-Fi noktalarında bilgilerinizin ele geçirilmesi oldukça kolaydır. Sıradan bir bilgisayar korsanı bile basit bir cihazla bu ağa bağlandığınız bilgisayar ve mobil cihazlara sizin izniniz dışında ulaşabilir.

    Burada risk sadece kişisel veya kurumsal bilgilerin başkalarının eline geçmesi değil, tanımadığınız bu insanların ele geçirdikleri sizin özel bilgilerinizle bir şuça karışmaları ve bu suçun da sizin üzerinizde kalacak olmasıdır. Örnek vermek gerekirse; sizin e-posta adresinizin şifresini ele geçiren birisi bir başkasına ağır hakaret içeren e-postayı sizin e-postanızdan geliyormuş gibi gönderebilir. İşte böyle bir durumda pirincin taşını ayıklamak ve derdinizi anlatmak güç olacaktır.

    Güvenli Bağlantılar Bile Dinlenebilir!

    Ücretsiz Wi-Fi noktası üzerinden HTTPS protokolü ile güvenli bir biçimde internet kullandığınızı düşünüyor olsanız bile aslında tam olarak güvende olduğunuz söylenemez. Eğer ağa bağlandığınız yerde kişisel bir güvenlik duvarınız yoksa ve klasör paylaşımız herkesin erişimine açıksa hem bilgisayarınıza virüs sayılabilecek yazılımların bulaştırılması kolaylaşır hem de bilgisayarınızın yönetimini kötü niyetli kişilere bir tepside sunmuş olursunuz. Böylece hem gizli kalması gereken özel bilgileriniz başka kişilerin eline geçebileceği gibi bu ağ üzerinde paylaştığınız şifrelerden, gönderdiğiniz e-postalara kadar gizliliğiniz ihlal edilebilir.

    Şöyle bir düşünürsek; bir cafede kahvenizi yudumlayıp ücretsiz bağlandığınız Wi-Fi ağının tadını çıkarırken hemen yan masanızdaki birileri de sizin bilgisayarınızdaki tüm özel dosyalarınızın bir kopyasını kendi bilgisayarına indiriyor olabilir.

    Wi-Fi Hizmeti Verenlerin Durumu

    Olaya bir de Wi-Fi ağı hizmeti verenler açısından bakarsak ortak kullanılan Wi-Fi ağlarında bu hizmeti sağlayan işletmenin de aslında büyük risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü işletme misafirlerine bir hizmet sağlamakta fakat bu hizmet  kullanılarak hiç umulmadık birilerine karşı bir suç unsuru oluşabilmektedir. En sık karşılaşılan olayın çalınmış kredi kartı ile yapılan satın alma işlemleri olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Daha sonra da hakaret ve tehdit mesajları gönderenlerden bahsedilebilir. Benzer durumlarda işletme internet hizmetini veren kurum olarak görüleceği için yasal olarak sorumluluk yüklenecektir.

    Kullanmamak Olmaz Fakat Önlem Almak Şart

    Her zaman kendi internetinizi kullanamazsınız ve zaman zaman ücretsiz sunulan bir Wi-Fi ağına dahil olmanız gerekebilir. Yapacağınız ilk şey bilgisayarınızda internetten gelen bilgileri denetleyen ve ardından güvenlik duvarı ayarlarınıza göre engelleyen veya geçişine izin veren bir yazılım veya donanımın aktif durumda olmasını sağlamaktır.  Tarayıcınızın bağlantılarda HTTPS protokolününü  kullanıldığından da emin olmalısınız. Şunu da asla unutmayın ki asla %100 güvenli bir bağlantı yoktur. Sadece bilinçli, önlem almasını ve ne yapılması gerektiğini bilen kullanıcı vardır.