Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1875

    Samsung’dan rüzgar kadar hızlı bir taşınabilir SSD #CES 2016

    0

    Samsung Electronics, ABD’nin Las Vegas kentinde düzenlenen CES 2016’da multi-terabayt (TB) depolama kapasitesi, avuç büyüklüğündeki kompakt tasarımı ve üstün teknolojisiyle dikkat çeken birinci sınıf harici katı hal sürücüsü (SSD) Samsung Taşınabilir SSD T3’ün duyurusunu yaptı. Samsung’un tescilli Vertical NAND (V-NAND) ve SSD TurboWrite teknolojileri ile donatılan SSD T3, sahip olduğu gelişmiş performansıyla tüketicilere, içerik geliştiricilerine ve iş ile BT dünyası profesyonellerine birden çok cihaz arasında, büyük multimedya içerikleri aktarma ve depolama olanağı sunuyor.

     

    samsungt3Zengin 4K içeriğin ortaya çıkışıyla birlikte tüketiciler, birden çok cihazda daha yüksek veri aktarım hızı ile daha büyük kapasiteler ararken; harici depolama çözümlerinden de daha fazla yararlanmaya başladılar. T3, USB 3.1 arayüzü ile 450 MB/sn’ye kadar sıralı okuma ve yazdırma hızı sergiliyor. ‘Rüzgar hızındaki’ dosya aktarımıyla T3, kendine alternatif olabilecek harici HDD çözümlerinden dört kata kadar daha hızlı bir performans sunuyor.

    samsungssd2tb

    Günümüz tüketicilerinin modern ve hızlı yaşam tarzları için tasarlanan Samsung Taşınabilir SSD T3; kompaktlığı, hafifliği ve dayanıklılığıyla da dikkat çekiyor. Ortalama bir kartvizitten daha küçük olan T3, yaklaşık 50 gram ağırlığında. Bu özellikleriyle T3, kullanıcıların büyük miktarlardaki veriyi kolaylıkla her yere taşımasına imkan veriyor.

    Harici bir HDD’nin aksine hareketli parçaları olmayan T3; çarpma veya düşürmelerden kaynaklanabilecek hasar ve veri kayıplarına karşı da korumalı bir yapıya sahip. Darbe dirençli yeni bir metal kasa ve iç çerçeve içeren T3, 1.500G güce kadar dayanabiliyor ve iki metrelik bir düşüşten sonra bile kullanılabiliyor. Sürücünün entegre Thermal Guardkoruması ise, ekstrem sıcaklık ortamlarında aşırı ısınmayı engelliyor. Üç yıllık sınırlı garantisi ile T3, uzun bir hizmet ömrü için tasarlandı.

    Artırılmış ‘uyumluluk ve veri güvenliği’

    T3, en son Android akıllı telefonlar, tabletler ile Windows ve Mac işletim sistemli bilgisayarlar dâhil, USB 3.1 Type C destekli tüm cihazlarla uyumlu şekilde çalışabiliyor. Kullanıcılar, T3’den PC’ye veya PC’den T3’e veri gönderebiliyor; mobil cihazlar üzerinden T3 içeriklerine erişebiliyor ve TV’ler dâhil, geniş ekranlı cihazlar üzerinde T3’ün multimedya içeriğini görüntüleyebiliyorlar. T3, kesintisiz kullanıcı deneyimi oluşturmak için varsayılan dosya tanıma formatı olarak yaygın şekilde kullanılan exFAT dosya sisteminden yararlanıyor.

    T3, aynı zamanda parola değişikliklerini ve kalan kapasite kontrollerini destekleyen yeni tamamlayıcı Samsung Taşınabilir SSD Android mobil uygulaması ile çalışıyor. Kullanıcı tanımlı bir parola ile basit bir kurulum sürecine sahip olan T3; Windows, Mac ve Android OS işletim sistemli cihazlar genelinde en yüksek güvenlik ve koruma seviyesi için AES 256-bit donanım şifresi ile donatıldı. Böylece T3 yanlış ellere düşse bile, hiç kimse içindeki verilere erişemiyor.

    Samsung, 250GB, 500GB ve 1TB’lik geniş kapasite seçenekli serisine ek olarak sunduğu 2TB T3 SSD ile harici depolama alanındaki değişime liderlik ediyor.

     

    T3’ün Önemli Özellikleri

    Kategori Samsung Taşınabilir SSD T3
    Kapasite** 250 GB/500 GB/1 TB/2 TB
    Arayüz USB 3.1 ve USB 2.0 ile uyumludur
    Boyutlar (UxGxY) 74 x 58 x 10,5 mm
    Ağırlık 50 gram
    Transfer Hızı*** Sıralı: 450MB/saniye’ye kadar
    UASP Mod Desteği
    Şifreleme AES 256-bit donanım şifreleme
    Güvenlik Parola oluşturma (isteğe bağlı)

    Windows 7 veya daha yenisi, Mac OS 10.7 veya daha yenisi, Android KitKat (versiyon 4.4) veya daha yenisini gerektirir.

    Belgelendirme CE, BSMI, KC, VCCI, C-tick, FCC, IC, UL, TUV, CB
    RoHS Uyumu RoHS2
    Garanti Sınırlı 3 yıl

    * 500GB harici HDD ile yapılan kurum içi testlere göre.
    ** Fiili olarak kullanılabilen kapasite, sistem ayarlarına göre değişiklik gösterebilir. 1GB=1.000.000.000 bayt, 1TB=1.000.000.000.000 bayt

    *** Performans, ana makine yapılandırmasına ve kullanıcı sistemi ortamına göre değişiklik gösterebilir.

    Bu ateşölçer diğerlerinden çok farklı…

    Ekran_Resmi_2016-01-06_19_06_16

    Yılın en önemli teknoloji fuarı CES 2016, ABD’nin Las Vegas şehrinde 9 Ocak tarihine kadar devam edecek. Organizasyonda ilgi çeken cihazlardan bahsetmeye devam ediyoruz. Bunlardan biri vücut sıcaklığını ölçen Withings Thermo…

    Hemen her evde bulunan ateşölçerlerden farklı olarak bu aygıtta bir ekran bulunuyor ve son derece fonksiyonel özellikleri ile dikkat çekiyor. Kızılötesi ateşölçer olarak tanımlanan ürün, basin herhangi bir yerine değdirilmesi ve düğmesine basılması suretiyle çalışıyor. Kısa süre içinde titreşim oluyor ve vücut ateşi ekrana geliyor. Yani ateş için tahmini olarak ya da süre tutarak ölçüm yapmıyorsunuz. Yetenekleri bununla sınırlı değil… Ekran_Resmi_2016-01-06_19_06_00

    Bilgi ekranı var

    Aile bireylerinin isimlerini tek tek girebilmek mümkün. Bu sayede örneğin Ferhat’ın ateşi ile annesinin ateşi ayrı ayrı kayıt altına alınıyor. Ayrıca günlük ve aylık grafikler halinde veriler de akıllı telefon üzerinden takip edilebiliyor. Ne kadar ihtiyaç duyulur bilinmez ama faydalı detaylar barındırdığı bir gerçek. Peki ya fiyatı?

    Fiyatı belli oldu

    Fransız markası Withings’in geliştirdiği Thermo için açıklanan fiyat etiketi 100 dolar. Henüz sağlık bakanlığından izin alınması gibi prosedürlerin tamamlanmadığı ama 2016 senesi içinde tüm bunların hazır olacağı kaydediliyor. Pazarın bu seviyede bir fiyatla, bu tip bir aygıta nasıl yaklaşım göstereceği CES 2016’da konuşulan konular arasındaydı. Söz konusu ürünün Türkiye’ye gelmesi halinde 500 TL civarında bir fiyata sahip olacağını belirtelim.

    Düşünür müydünüz?

    Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    TP-LINK Talon 4 dakikada 4K film indiriyor!

    TP-LINK

    ABD’nin Las Vegas şehrinde düzenlenen ve daha çok ‘geleceğin teknolojileri’ maiyetindeki tanıtılan yeni cihaz ve hizmetler ekseninde gelişen tüketici elektroniği fuarı CES 2016’da öne çıkan aygıtlardan biri de TP-LINK Talon AD7200 oldu.

    Talon AD7200 bir çoklu bantlı yönlendirici (router olarak da bilinir), ancak onu diğer birçok aygıttan ayıran özelliklere sahip, hatta sahip olduğu bazı özelliklerle türünün ilk örneği. Ekran_Resmi_2016-01-06_19_05_35

    Qualcomm’un yeni 802.11ad teknolojisi ile geliyor ve henüz kullanılmayan 60GHz frekansında çalışıyor; şirket açıklamasına göre 4.6Gbps’ye kadar kablosuz hızlara ulaşabiliyor. Kablosuz ağ alanında yepyeni bir standard olan ve özellikle IoT için birçok cihazı yüksek hızlarda haberleştirmek üzere tasarlanan 802.11ad standardına sahip ilk ürün, günümüzün yaygın standardı olan 802.11ac teknolojisi ve 2.4/5GHz frekanslarında da çalışıyor. Otomatik olarak frekanslar arası geçişler sağlanıyor.

    Peki bu oldukça fütüristik tasarımlı ve modern teknolojilerle donatılmış aygıtın performansı ne düzeyde?

    Talon_AD7200_HI-RES_IMAGE TP-Link Talon basın görseli.

    İlk sonuçlar oldukça şaşırtıcı. CES 2016 kapsamında gerçekleştirilen bazı testlerde uzun metrajlı bir 4K filmi, sadece 4 dakikada indirebildiği ve 1000 adet fotoğrafı beş saniye içinde bir depolama ünitesine aktardığı görülüyor. 4K içerik pazarının hızla geliştiği düşünüldüğünde söz konusu göstergeler, son derece verimli bir internet kullanımına işaret ediyor.

    Sekiz antenli aygıtta 4 gigabit Ethernet portları ve dosya aktarımı için iki adet USB 3.0 portu bulunuyor. Kısa süre içinde satışlarına başlanacağı belirtiliyor. Fiyatı hakkında bir bilgi ise henüz duyurulmuş değil. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Media Markt’taki her bütçeye uygun router modelleri için buraya tıklayınız…

    Samsung Family Hub akıllı buzdolabı #CES 2016

    0

    Samsung-Family-Hub-fridgesAkıllı buzdolabı üzerinde yıllardır çalışılan bir fikir ve daha önce birçok benzeri yapıldı. Ancak Samsung, bu fanteziyi bir adım daha ileri götürdü. Üzerinde 21,5″ ekranıyla bu akıllı buzdolabı Tizen işletim sistemiyle çalışıyor. Mastercard tarafından geliştirilen alışveriş uygulamasını buzdolabının kapağındaki monitörden yapabiliyorsunuz. Şimdilik birkaç mağaza ile anlaşma yapılmış olmasına karşın 2016’da listeye yeni mağazaların da ekleneceği söyleniyor. Buzdolabında neler olduğunu Android ya da iOS uygulaması sayesinde akıllı telefondan kontrol edebiliyorsunuz. Dahili hoparlörü olan buzdolabı dilediğinizde müzik çalarak sizi eğlendirebiliyor, sesi Bluetooth desteğiyle başka hoparlörlere yansıtabiliyor. Ayrıca bu aktarım özelliği sayesinde Samsung Smart TV görüntüsünü buzdolabındaki ekrandan da izleyebiliyorsunuz. Şimdilik Amerikan pazarı öncelikli olan ürünün fiyatı açıklanmadı.

    CES 2016: Konsept van Volkswagen Budd-e ile tanışın

    volkswagen2015 sonunda aracın ön kısmına dair çok da net olmayan bir görselle yarım da olsa duyurulan Volkswagen Budd-e, ABD’de düzenlenen teknoloji fuarı CES 2016’da görücüye çıktı.

    Ekran_Resmi_2016-01-06_19_04_14Elektrikli van, şimdilik bir konsept formunda, yani seri üretime geçilmesi konusunda henüz kesinlik bulunmuyor. Bununla birlikte ilk yorumlar ve bazı otoritelere göre 10 sene içinde tüketici nezdinde satışlarına başlanabileceği belirtiliyor. Elektrikle çalışıyor ve gerek tasarımı gerekse teknolojisi ile dikkat çekiyor.

    Model, özellikle iç tasarımı ile başdöndürücü. Ferah ve oldukça fütüristik bir kokpite sahip olduğunu inkar etmek mümkün değil. Öte yandan mavi ışıklarla çevrili ön ızgarası, arkasına doğru uzanarak adeta bir tür video oyunundaymışsınız hissi uyandırıyor. İddialı lastikleri, yana doğru açılan kapılar, estetik hatları ve teknolojisi ile heyecan verici görünüyor. Ekran_Resmi_2016-01-06_19_04_19

    Budd-e, tek şarjla 480 km katetebildiği belirtiliyor. İç kısmındaki dev ekranı ile size sanki bir uzay mekiğindeymişsiniz hissini de yaşattığını düşünebilmek olası. (Provigil) Alman otomobil şirketinin 2015’te emisyon skandalı nedeniyle ağrıyan başı, söz konusu modelin tanıtımı ile hafif bir ağrı kesici etkisine merhaba dedi. Modelin ilgi gördüğü, küresel basın üzerinden de yoğun olarak haberleştirildiği dikkatlerden kaçmadı. Ekran_Resmi_2016-01-06_19_04_42Chevy Bolt ve Tesla Model 3 gibi rakiplerinin şimdiden hazırda beklediğinin altını çizelim; elektrikli otomobil, hatta minibus, kamyon formlarına yavaş yavaş alışmak gerekiyor. Bu taşıtlar, gerek artırılan menzilleri, gerekse fiyat anlamında genel potansiyel kullanıcının yüzünü güldürecek gelişmelerle gelecek gibi görünüyorlar.

    Elektrikli otomobil dünyasına ilişkin gelişmeleri önümüzdeki zamanlarda da aktarmayı sürdüreceğiz. Takipte kalın…

    Dell’den ‘şarj eden’ monitör

    Ekran_Resmi_2016-01-06_19_02_35

    Amerikan merkezli teknoloji şirketi Dell, ülkenin Las Vegas şehrinde devam edecen yılın önemli tüketici elektroniği etkinliklerinden CES 2016’da Dell 23 Wireless Monitor adlı modelini lanse etti. İnovasyon örneği monitörler arasında konumlanan model, kabloya ihtiyaç duymadan işlev sunuyor. Bunun için Miracast ve Bluetooth teknolojileri kullanılıyor. 23 inç’lik Full HD çözünürlüklü ekrana sahip Dell monitörünün öne çıkan diğer özelliği ise akıllı cihazların yine kablosuz formunda şarj edilebilmesini mümkün kılması.

    Şarj özelliği, ekranın alt kısmında yer alan yerleşik kablosuz şarj standı üzerinden gerçekleşiyor. Söz konusu özelliği destekleyen Android ve Windows cihazları şarj edebilen Dell 23 Wireless Monitor’ün haricinde, 24 inç ekranlı bir versiyon daha sunuluyor; ancak Dell 24 Wireless Monitor adını alan üründe kablosuz şarj özelliği bulunmuyor.

    Geçtiğimiz sene Samsung’un da benzer bir model duyurduğu hatırlandığında, söz konusu özelliğin yavaş adımlarla da olsa monitörlerde sunulmaya başlandığı görülüyor.
    Ekran_Resmi_2016-01-06_19_02_39

    Dell 23 Wireless Monitor’ün diğer öne çıkan özellikleri arasında üç watt gücünde iki adet hoparlör, 178 derecelik geniş görüş açısı, HDMI ve USB 2.0 portları da yer alıyor. 24 inçlik (tam olarak 23.8 inç) kablosuz şarj özelliğine sahip olmayan modelde ise dört adet USB 3.0 portuna yer verildiği, ayrıca daha iyi renk üretiminin sunulduğunu belirtelim.

    Dell, her iki modelin de 31 Mart 2016 itibarıyla satışa sunulacağını duyurdu. CES 2016’ya dair glişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    Apple’dan yeni rekor

    iphone-6-review-display-app-store-

    Teknoloji şirketi Apple, iOS işletim sistemine sahip cihazlar için uygulama mağazası App Store’da, geçtiğimiz aralık ayının son haftası (25 Aralık 2015 itibarıyla) ile 3 Ocak 2016 tarihleri arasındaki 2 haftalık dönemde 1.1 milyar dolarlık satış yapıldığını açıkladı. Bu şirket tarihi adına bir rekor…

    Apple cihazlarına uygulama indirmek için kullanılan App Store’da iki haftada ulaşılan satışlar, gerek Apple’ın mobil cihazlarının dünya genelindeki sayısal artışı gerekse kullanıcıların ücretli mobil uygulama edinim alışkanlıklarındaki eğilime işaret ediyor. Çarpıcı rakamlar bununla sınırlı değil…

    Apple’da sadece 1 Ocak 2016’da 144 milyon dolarlık satışla tüm zamanların App Store tek gün satış rakamına ulaşıldığının da altı çiziliyor.

    apple-money-aktie

    Öte yandan Apple, App Store’da harcanan her 1 dolar için 30 cent kazanıyor ve şirketin 2015 yılında 6 milyar doların üzerinde gelir elde ettiği belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen satışların ise 20 milyar dolar olduğu bilgisinden yola çıkıldığında uygulama geliştiricilerin kasasına 14 milyar dolar girdiği görülüyor. En yüksek gelir getirenler arasında Minecraft, Clash of Clans gibi oyunlar ile Netflix, Hulu gibi TV aboneliği tabanlı uygulamalar dikkat çekiyor.

     Şimdiye kadar 40 milyar dolar

    App Store, ilk kez 2008 senesinde açılmıştı ve o günden 2015’e kadar geride kalan 7 senede toplam 40 milyar dolarlık iş hacmi oluşturdu. Gelecekte Apple ekosistemi için mobil uygulama gelirlerinin çokyönlü bir şekilde artmaya devam etmesi bekleniyor.

    Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    Geleceğe Umut Veren Keşifler

    0

    Bilim, hem insanlığın sonunu getirecek hem de insanlığa umut verecek potansiyele sahip. Artan nüfuzla birlikte enerji, gıda gibi birçok temel sorunun yanında çeşitli hastalıklar da artıyor. Misafir olduğumuz gezegenimizin düzenini değiştirdiğimiz için bir bakıma kendimize zarar veriyor. Ancak yakın gelecekte hayatımıza etki edecek çeşitli çalışmalar şimdiden göründü. Aşağıda madde madde bu buluşları göreceksiniz. Neredeyse hepsinin temelinde üniversitelerin olduğunu görmek size şaşırtıcı geldi mi? Keşke benzer bir motivasyon bizim üniversitelerimiz ve daha da önemlisi eğitim sistemimizin parçası olabilse…

     
    Ses Dalgalarıyla Tedavi

    Kaliforniya’da bulunan ve biyoloji üzerine çalışmalarla nam salmış Salk Enstitüsü ses dalgalarıyla hücre tedavisi üzerinde büyük gelişmelere imza atıyor. Henüz insanlar üzerinde kullanımı başlamayan deneyler oldukça umut verici. Ultrasonik ses dalgalarıyla beyinde birçok hücreyi diğer hücrelere zarar vermeden aktive edebilen çalışma kas bozulmaları, hafıza kaybı ve çeşitli kanser türlerinin tedavisinde etkin rol oynayacak.

    inspired-by-art-lightweight-solar-cells-track-the-sun-orig-20150909
    Japon kağıt kesme sanatından ilham alan Güneş panelleri…

    Güneşi takip eden paneller

    Kulağa son derece basit gibi gelen bu başlık nasıl oldu da daha önceden düşünülemedi? Elbette güneş takibini gerçekleştirmek üzere birçok çalışma yapıldı ancak genellikle panellerin dönmesini sağlayacak motorların çok büyük olması nedeniyle projeler tam olarak gündelik hayattaki yansımasını bulamadı. Şimdi işler biraz daha değişiyor. Japon kağıt kesme sanatı kirigami’den ilham alınarak tasarlanan paneller eskiye nazaran birçok evin tavanına dahi kurulabiliyor. Michigan Üniversitesi’nde yapılan hareketli paneller, sabit modellere göre %40’a yakın fazladan enerji alabiliyor. Bu da insanların çevreci enerjiye dönmesini engelleyen önemli bahanelerden birini ortadan kaldıracak kadar etkili bir sonuç.

    Görünmezliğin ucu göründü

    İnsanoğlunun en fantastik fikirlerinden biri görünmezliktir. Gerek kişisel maceralar gerekse askeri stratejik üstünlüğü nedeniyle görünmez olmak ulaşılması zor bir hayal. Ancak son çalışmalar görünmezliğin kapısını araladı. Berkeley Labratuarında geliştirilen özel bir malzeme ışığı farklı şekilde yansıtarak kapladığı cismi görünmezmiş gibi gösteriyor. Şu an için malzeme sadece 80 nanometre yani metrenin 80 milyarda 1 boyutunda. Ancak büyük yolculukların hepsinin ilk adımdan başladığı düşünüldüğünde bilim adamları son derece iyimser. Teknolojinin bir insanı görünmez kılması için daha zaman var ancak bu özellik üç boyutlu sinema ve televizyon sistemlerine dahil olacak gibi gözüküyor.

    tardigrada-suayisi
    Gezegenimizin en dayanıklı canlısı Su Ayısı

    Su Ayıları’ndan gelişmiş bir cam türüne…

    Su Ayıları ya da bilimsel ismiyle Tartigrade gezegenimizde yaşayan en inatçı hayvanlardan biri. Mikroskobik boyutta olan bu mikro-hayvanlar volkan patlamalarında bana mısın demiyor, uzayda hiçbir koruyucu madde olmadan yaşamaya devam edebiliyor. Bilim için son derece ilgi çekici bu hayvanlardan geliştirilen yeni tip bir cam, yakın gelecekte fiber optik kabloları değiştirecek. Aynı şekilde LED ve Güneş panellerinin verimi de bu yeni tip cam ile çok gelişecek. Chicago Üniversitesi’ne çalışmalarından ve Su Ayıları’na dirençli yapısından dolayı ileride çok teşekkür edeceğiz.

    Kişiye özel diyet
    Bilim ilginç bir döngüyü takip ediyor. Bilim adamları önce GDO gibi müdahalelerle tarımı verimli hale getirmeye çalıştı ve genetiği değişmiş / bozulmuş gıdaların neden olduğu obezite hastalığını gidermek için ileri seviye çalışmalara girişiyor. Bazen “İnsan teknoloji ve bilimle hiç tanışmamış olsa, Dünya bugün daha iyi bir hale gelirdi,” diye düşünmeden edemiyor. İsveç’teki Chalmers Teknoloji Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar özel bir bakterinin gelişimini sağladı. Bu bakteri kan değerlerinize özel olarak değişip sindirim sistemi ve yağ değerlerini düzenlemeye yardımcı oluyor. Bu sayede gerçek anlamda nokta atışı tedavi uygulamak mümkün. Yakın gelecekte her dört kişiden birinin obezite ile yüzleşeceği düşünüldüğünde bu gelişme oldukça umut verici.

    Devir siber savaş devri

    Siber güvenlik bireysel kullanıcılar, şirketler, kamu kurumları ve devletler açısından çok önem taşıyan bir nokta haline geliyor, aslında geliyor değil geldi. İnternetin yaygınlaşması ile birlikte hizmetler internet üzerinden alınır hale geldi, bu da saldırılara karşı açık bir hale gelmek anlamına geldi. Yani internet üzerinden veriye erişimi sağlarken bir yandan da kötü niyetli kişilere bu verilere bir şekilde kilitli de olsa bir kapı açılmış oldu. Hatta bu hizmetlerin ilk dönemlerinde kapıda kilit dahi yoktu. Bir şekilde kişisel verilere erişmek çocuk oyuncağı gibi bir şeydi. Şu an ise telefonları otomobilleri bırakın internete bağlanabilen kahve makinelerinden, bulaşık makinelerinden bahsediyoruz. Dolayısıyla internet üzerindeki tehditler artıyor. Bunu bireysel, kurumsal ve devletler açısından incelemek mümkün.

    Bireysel kullanıcılara yönelik tehditler artıyor

    Aslında şunu kabul etmek lazım, siber güvenliğin en üst düzeyde tutulması gereken, siber savaşların devam ettiği, her an başımıza güvenlikle ilgili bir şey gelecekmiş gibi hazırda beklememiz gerektiği bir çağda olduğumuz. Her gün kullandığımız bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler tehdit altında. Tabi sadece bu cihazlar tehlikede değil. Artık internete bağlanabilen otomobillerimiz, sağlık cihazlarımız da saldırganların tehdidi altında. Geçtiğimiz günlerde beyaz şapkalı korsan grubu internete bağlı bir otomobili hack’ledikleri görüntüleri paylaşmışlardı. Yine benim katıldığım bir güvenlik konferansında ise sağlık cihazlarının nasıl saldırıya açık oldukları demolarla gösterilmişti. Geçtiğimiz hafta ABD’nin sağlık alanındaki en önemli otoritesi FDA, sağlık alanında internete bağlanabilen cihazları üreten şirketleri güvenlik açıkları konusunda sert bir şekilde uyardı ve güvenlikle ilgili testlerin yapılarak güvenliklerinin sağlanmasını istedi. Aslında durum bu kadar ciddi.

    Gelelim bireysel açıdan ne yapılabileceğine. En önemlisi siber saldırılara her zaman hazır olmak. Bilgisayarlarınızda, tabletinizde ve telefonunuzda antivirüs gibi güvenlik yazılımları bulundurun. Televizyonlar ya da diğer internete bağlanabilen antvirüs yazılımı kullanılamayan cihazların güvenliği için evdeki modeminizin ve kablosuz ağınızın güvenlik ayarlarını çok iyi yapın. Güçlü şifreler kullanın, sadece kendi cihazlarınızın MAC adreslerine izin verin. Kredi kartlarınızı özellikle “mail order” ve internet kullanımına kapayarak sadece sanal kredi kartınızla internetten alışveriş yapın. Unutmayın artık siber savaş çağındayız.

    Şirketler güvenlik için daha fazla para harcamalı

    Biraz önce de söylediğimiz gibi artık siber savaşların yaşandığı bir çağdayız, şirketlerin de bu çağa ayak uydurması gerekiyor. Her gün şirketlere yönelik yeni bir saldırı haberi geliyor, işin kötü tarafı bizim duyduklarımız ne yazık ki buzdağının küçük bir bölümü. Bizim duymadığımız birçok olay meydana geliyor. Şirketlerin yapması gereken en önemli şey güvenlik harcamalarını artırmak. Yapılan araştırmalar özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin güvenlik için bütçe ayırmadıklarını ya da çok az bir bütçe ayırdıklarını gösteriyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan fidye yazılımlarından etkilenen şirketlerin sayısı bu şirketlerin böyle bir çağa henüz hazır olmadıklarının en iyi göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Güvenlik yatırımlarının yanında şirket çalışanlarının güvenlikle ilgili eğitilmesi de çok önemli. Yoksa istediğiniz en yüksek güvenlikli yazılımı kullanın eğer kullanan kişi dikkat etmezse ya da konuyla ilgili bilgisi yoksa saldırılara karşı koymak mümkün olmaz.

    security_lock_unlocked_circuit_board_vulnerability_threat_hacker_crime_thinkstock-100470828-primary.idge

    Siber savaşlar için siber ordu lazım

    Son dönemde birçok devletin kendi siber ordusunu kurduğu haberlerini alıyoruz. Hatta birçok saldırının arkasında devletlerin olduğunu duyuyoruz. Havaalanlarına, elektrik şebekelerine, telekomünikasyon sistemlerine saldırılar oluyor, binlerce hatta yüz binlerce insan zor durumda kalıyor. Elbette saldırılar bunlarla sınırlı kalmıyor. İstihbarat alanında da siber savaşlar yaşanıyor. Gizli bilgilere ulaşmak için devletler siber ordularını kullanıyor. Dedik ya artık siber savaş çağındayız, bundan ne yazık ki kaçış yok.

    Devletlerin kendilerini savunabilmek için siber ordular, siber savunma sistemleri kurmaları gerekiyor. Yoksa bir anda tüm ülkenin kendisini karanlıkta bulması ya da tüm ulaşım sisteminin sekteye uğraması çok da şaşırılacak bir durum olmaz. Ülkemizde de bu konuda çalışmalar yapılıyor, bunların çoğu gizli kapılar ardında yapıldığından çoğunlukla haberimiz olmuyor.

    Bireysel kullanıcılar olarak bizim güvenliğimize dikkat etmemiz, saldırganlara açık kapı ya da kilitsiz kapı bırakmamamız gerekiyor.

    Microsoft CEO’su Türkiye’deydi

    1452091032_Microsoft_CEO_Satya_Nadella__2_

    2014 yılında Microsoft CEO’su olarak atanan ve günümüz teknoloji dünyasının en etkili isimlerinden biri olan Satya Nadella, temaslarda bulunmak üzere İstanbul ve Ankara’ya geldi.

    İstanbul’da iş dünyasının önde gelen temsilcileri ve Microsoft Türkiye çalışanları ile ayrı ayrı buluşan Nadella, Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi ve ODTÜ’de düzenlenen Microsoft Türkiye Nesnelerin İnterneti ve Büyük Veri Konferansı 2016’nın açılışını yaptı. Konferansta konuşan Microsoft CEO’su Türkiye’yi bölgenin yenilikçilik, dünyanın ise yazılım ve yetenek ihraç merkezi olarak konumlandırdıklarının altını çizdi.

    Windows 10 ve HoloLens de öne çıktı

    Microsoft CEO’su Satya Nadella, açılış konuşmasında Microsoft’un ‘önce mobil önce bulut’ vizyonuna ve hedeflerine değinirken Nesnelerin İnterneti ve Büyük Veri ile ilgili son teknolojilerine ışık tuttu. Nadella açık kaynak dünyası ile bir arada çalışma, Windows 10 ve HoloLens ile ilgili önemli stratejiler üzerinde de durdu. Nadella, konuşmasında Türkiye’deki Microsoft Student Partner’lar tarafından geliştirilen Cloud Car, Kahve Falı, Internet of Coffee ve BizSpark member start-up Reengen gibi bazı örneklere de konuşmasında yer verdi.

    Kansu: “Türkiye’nin stratejik ortağı olmak istiyoruz.”

    Toplantıda Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu da bir konuşma yaptı. Satya Nadella’nın yaptığı Türkiye konumlandırmasının önemine değinen Kansu, Microsoft’un yerel bilişim teknolojileri sektöründe eko-sistemin geliştirilmesinde start-up ve eğitim yoluyla temel rol üstlendiğine dikkat çekti ve “Hedefimiz dijital dönüşüm yolculuğunda Türkiye’nin stratejik ortağı olmak” dedi.