Sosyal ağlarda paylaşım artık hayatın vazgeçilmez dijital konuları arasında. Bu konuda geçtiğiniz yıl neler yaptığınıza dair bilgilerin karşınıza gelmesi ise keyifli bir durum. (mypatraining.com) Bu noktada geliştirilen Timehop adlı uygulama sayesinde Facebook, Instagram, Twitter, Foursquare, Flickr gibi ağlarda 1 yıl önce ne paylaştığınızı görebiliyorsunuz örneğin.
İşte bunun ilginç bir klonu ise Facebook tarafından yaklaşık birkaç ay önce kullanıma sunuldu. Tarihte Bugün adlı özellik sayesinde kullanıcılar Facebook’ta bir yıl önceki anılarını görebiliyor, yeniden paylaşabiliyorlardı. Yapılan yeni açıklama, söz konusu özelliğin günlük kullanıcı sayısını günyüzüne çıkardı.
Buna göre Facebook’un Tarihte Bugün’ü günlük 60 milyon aktif kullanıcıya sahip. Bu rakam 2011 tarihli Timehop ile kıyaslandığında oldukça çarpıcı. Çünkü Timehop’ın günlük aktif kullanıcı sayısı, Facebook’un Tarihte Bugün’ünün yaklaşık 10’da 1’i seviyesinde, yani 6 milyon.
Zamanda yolculuk için hangisi tercih edilirse edilsin hoş anıların ekranlara gelmesi güzel. Bu alanda Facebook’un kendi özelliğinin gördüğü ilgi de genel kullanıcılarının önemli bir kesiminin ilgisini çektiği yönünde. Bununla birlikte ilgili özelliğe dair hala tam olarak bilinmeyen bir sayfa var. Facebook’un Tarihte Bugün özelliği hakkında daha fazla bilgi ve kullanım ayarlarınızı gerçekçekleştirmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Akıllı telefon sektöründe büyük bir atak yakalayan Lenovo, iddialı modelleri peş peşe piyasaya çıkartıyor. Bunlardan biri yüksek pil kapasitesi ile kendisinden söz ettirmeyi başaran Vibe P1.
Lenovo, akıllı telefon piyasasını altına üstüne getirmeye kararlı. Satın aldığı Motorola markası ile herkesi şaşırtan Lenovo, kendi markası ile de çift kulvarda yarışıyor. İşin daha da ilginç yanı ise, her kesime uygun ürünler geliştirmesi. Bunlardan biri kuşkusuz Vibe serisinin önemli temsilcisi Vibe P1. Vibe P1 ilk olarak yüksek kapasiteli pili ile ilgi çekiyor. 8 inç Tablet modellerinde bile bulunmayan 5000 mAh’lik pilin bu üründe kullanılması gerçekten çok önemli bir avantaj. Özellikle de pil tüketim konusunda şikâyetçi olan kullanıcılar bu ürün ile aradıklarını bulabileceklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Pil kapasitesinin büyük olması çok önemli bir özellik. Çünkü günümüzdeki akıllı telefonların büyük ekranları ve zengin donanım birleşenleri pil konusunda cimri davranamıyorlar. Vibe P1 ile işte bu sorunu ortadan kalkıyor.
Bitmedi. Vibe P1’in yüksek kapasiteli bir pili olması tek başına yeterli değil. Bu pilin bittiğinde hızlı şarj olması da çok önemli. Lenovo işte bu konuda satın aldığı Motorola’nin hızlı şarj teknolojisinden faydalanıyor. Bilenler bilir. Motorola’nın akıllı telefonları hızlı şarj özelliği ile baya sükse yapmıştı. Lenovo işte bu teknolojinin faydalarını diğer ürünlerde de kullanmaya başladı. Yarım saatlik bir şarj ile telefonu saatlerce kullanmak mümkün. Tüm bunlara ek olarak, sahip olduğu OneKey güç tasarrufu özelliği sayesinde, Vibe P1’in pil ömrü iki katına çıkartılabiliyor.
Tasarım
Lenovo Vibe P1’e yakınan baktığınızda birçok farklı telefon modelinin tasarımlarını almış. Belli ki Lenovo, farklı üreticilerin tasarımlarından esinlenmiş. Bu esasında kötü bir şey değil. Hatta Vibe P1 için önemli bir avantaj. Öyle ki ürünün arka kısmına baktığımızda, 5000 mAh’lik pilin altında saklandığı plastik yüzey tasarımı Huawei Mate 7’ye benzese de düğme konumu ve kameranın yerleşimi One cihazına çok benziyor. Ürünün alt kenar kısmında, tıpkı iPhone’da olduğu gibi hoparlörler bulunuyor. Ön taraf tasarıma baktığımızda, parmak izi sensörünün bulunduğu bölümde Samsung havası seziliyor. Tüm bunlara rağmen Magnezyum kasa sistemi, kullanılan malzeme ve işçilik çok başarılı. Belli ki Lenovo, Vibe P1’de epey bir uğraşmış.
Performans
5.5 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan Vibe P1, 1080 x 1920 (Full HD) çözünürlüğüne ulaşıyor. 64 bit 8 çekirdekli 1.5 Ghz hızına sahip Snapdragon 615 işlemcisi ve Adreno 405 grafik yongası birçok işlemi rahatlıkla yapmanızı sağlıyor. Öyle ki yaptığımız denemelerde Vibe P1’in performansını beğendiğimizi söylemeliyiz. Yeni nesil uygulamaları ve oyunları sorunsuzca açabilen Vibe P1, kendi arayüzünde de oldukça hızlı. Menüler arası geçişlerde bu hızı hemen fark ediyorsunuz. Bununla birlikte İnternette gezinmek veya bir film izlemek herhangi bir takılma olmadan yapılıyor. 3 GByte büyüklüğündeki sistem belleğin bu alandaki rolü oldukça büyük. Yalnız 32 GByte büyüklüğündeki kapasite günümüzde ne yazık ki yetersiz kalıyor. MicroSD kart yardımıyla bu kapasite 128 Gbyte ek olarak arttırılabiliyor.
Sonuç
Lenovo Vibe P1’in önemli bir özelliği 5000 mAh’lik yüksek kapasiteli bataryayı paylaşabilmeniz. Daha doğrusu, Vibe P1, USB girişli cihazları şarj edebiliyor. İster kamera olsun, isterse de Tablet ya da başka bir telefon. Vibe P1, bu ürünleri şarj edebiliyor.
Vibe P1’in ön kamerası, 5 MP çözünürlüğünde ve Selfie çekimler için yeterli. Arka kamerası ise 13 MP çözünürlüğünde ve ortalama performans değerinin üzerine ne yazık ki çıkamıyor. Lenovo bu alanda çok fazla ağırlık vermemiş. Yine de bu kameralar günlük kullanım için yeterli olduğunu söyelemeliyiz.
Uzun lafın kısası. Çok yüksek bir performans aramayan, uygun bir fiyat beklentisi içinde olan ve ortalamanın üzerinde bir konuşma süresi isteyen kişiler için Vibe P1 iyi bir seçenek olabilir.
Dünyanın dört bir yanında amatör, ya da profesyonel fotoğraf çekenlerin sıklıkla kullandıkları Google’ın Nik Collection adlı fotoğraf işleme yazılımı, 24 Mart’tan itibaren ücretsiz olarak indirilebiliyor. Bugüne kadar 149 dolar (Yaklaşık 450 TL) gibi bir rakama satılan bu yazılım artık bedava olduğu gibi, 2016 yılında bu ürünü satın alanların ücretleri de iade edilecek.
Google’ın 2012 yılında bünyesine kattığı Nik Software (ilk adıyla Nik Multimedia), 1995 yılında San Diego, Kaliforniya’da Nils Kokemohr tarafından kuruldu. Dijital tasarım ve fotoğrafçılık üzerine odaklanan şirket, Nils Efex! ve Nils Type Efex! adlı Photoshop eylemleri ve dokularından oluşan kombinasyonları geliştirdi. 1999’da şirkete CEO olarak dahil olan Michael J. Slater, Nik Software’i küçük bir yazılım geliştirme şirketinden yazılım araştırma ve geliştirme şirketine dönüştürdü. Aslında Adobe Photoshop, Adobe Photoshop Elements, Adobe Lightroom ve Apple’ın Aperture yazılımları için görsel geliştirme ve işleme fotografik filtrelerden oluşan bir eklenti seti sunan Nik Collection, 500 dolar (Yaklaşık 1500 TL) gibi bir fiyata satılırken, Google’ın 2012’de şirketi devralmasından sonra 149 dolara satılmaya başlandı.
Çok fazla yazılım bilgisi olmaksızın önceden hazırlanmış özel ayarlarla görseller üzerinde geliştirmeler yapmak konusunda fotoğraf tutkunlarına büyük imkanlar sunan Nik Collection setinde 7 temel görsel işleme yazılımı bulunuyor. Bunlar sırasıyla şöyle:
Analog Efex Pro: Dijitalden önce fotoğraf ve video çekimlerinde film kullanılıyordu. Elbette bu filmler de marka ve çeşitliliğe göre farklı tonlar ve etkiler sunuyordu. Dijital çekimlerde de geçmişteki aynı lezzeti yaşamak isteyenler, analog etkisi yaratmak için bu yazılımı kullanıyorlar. Film çağına dönüş için harika bir bilet…
Fotoğrafın işlem yapılmamış hali – Fotoğraf: Cem Kıvırcık
Color Efex Pro: Renkli fotoğrafları işlemek için mükemmel bir yazılım. Şahsen benim de setin en çok kullandığım bölümü burası… Çekmiş olduğunuz fotoğrafın detaylarını ön plana çıkartabiliyorsunuz, ten renginde ayarlamalar yapabiliyorsunuz, isterseniz sis, günbatımı gibi efektler de ekleyebiliyorsunuz.
Color Efex Pro uygulanmış hali – Fotoğraf: Cem Kıvırcık
Dfine: Özellikle ışığın düşük olduğu ortamlarda ISO değeri yükseldikçe fotoğraflardaki gürültü (noise) oranı artar. Bu bir anlamda bir fotoğrafı meydana getiren noktacıkların oluşturduğu dokuda boşlukların meydana gelmesidir. Dfine, bu tür fotoğraflarda noktacıkların arasındaki boşlukları algoritmaları sayesinde doldurarak, fotoğraftaki gürültüyü azaltır.
HDR Efex Pro: HDR, ya da tam açılımıyla “High Dynamic Range”, birçok cep telefonunun fotoğraf uygulamasında da bulunan sıkça kullanılan bir özellik. Dijital fotoğrafçılıkla birlikte hayatımıza giren bu teknikte fotoğraf makinesi aslında değişik pozlamalarla üç adet fotoğraf çekiyor ve bu üç fotoğraftaki en iyi ışık değerlerini toplayarak bir fotoğraf meydana getiriyor. Setteki bu yazılım da çekmiş olduğunuz bir fotoğrafa istediğiniz HDR efektini vermenize yardımcı oluyor.
Sharpener Pro: Fotoğrafta “keskinlik” yani bilinen anlamıyla çektiğiniz nesnenin çok net olması son derece önemli. Bazen çeşitli değişkenlerden ötürü iyi bir fotoğrafta istediğiniz netliği yakalamayabilirsiniz. İşte bu durumda Sharpener Pro, fotoğrafınızı daha keskin, daha net bir hale getiriyor. Nik Collection’da bir çıkış için, bir de RAW için olmak üzere iki keskinleştirme uygulaması mevcut. Çıkış için olan değişik tipte baskı makineleri için fotoğrafınızı keskinleştiriyor. Öteki ise ekran görüntüleri için…
Silver Efex Pro: İşte benim sıkça kullandığım bir ikinci uygulama da bu… Özellikle sokak fotoğrafçılığında fotoğrafların siyah-beyaz olması genel kabul edilmiş bir yaklaşım. Fotoğraflarınızı en iyi şekilde siyah-beyaza çevirmek istiyorsanız, Silver Efex Pro mükemmel diyebilirim. Gerek, hazır setlerden birini seçebilirsiniz, gerekse ince ayar yapabilirsiniz. Ayrıca birçok ünlü siyah-beyaz film marka ve çeşidinin etkisini de fotoğraflarınızda kullanmanız mümkün… Benim için olmazsa olmaz bir özellik…
Viveza: Bir fotoğrafta yapı ve renklerdeki zıtlık (contrast), doygunluk (saturation) gibi özellikler görsel kaliteyi etkileyen önemli unsurlardır. Bu uygulama ile fotoğrafınızda bölgesel anlamda bu değerlerle oynayabilir, işlem yapabilirsiniz. Hatta bazı noktaları ön plana çıkartmanız da mümkün…
Fotoğraf çekiyorsanız, bu yazılımı hiç vakit kaybetmeden bu adresten bilgisayarınıza indirin ve fotoğraflarınızı işlemeye başlayın… Çok seveceğinizden eminim…
Sanal gerçeklik, artık Türkiye’de de teknoloji gündeminin ana maddeleri arasında. Samsung’un Galaxy S7 ve Galaxy S7 edge lansmanı sırasında tüm basın mensuplarına sanal gerçeklik gözlüğü Gear VR’ı dağıtması ve Facebook CEO’sunun katılımcıların önünden geçtiği görüntü adeta hafızalara kazınmış durumda. En nihayetinde ise Samsung’un bu alandaki uzun yıllara dayalı çalışalarını kamuoyu ile net bir dille paylaştığı görülüyor. Gear VR adlı aygıt, yılın öne çıkan teknoloji ürünleri arasındaki yerini şimdiden alıyor. Peki ya bu inovatif aygıtlar için geliştirilen içeriklerde durum nasıl? Örneğin yeni oyunlar hazırlanıyor mu? İşte bu sorulara dair sevindirici bir gelişme söz konusu…
Popüler oyun Candy Crush Saga’nın geliştiricilerinden Tommy Palm, Bait adını alan sanal gerçeklik oyununun duyurusunu gerçekleştirdi. Bait, bir balıkçılık uygulaması şeklinde özetlenebilir. Kullanıcılara, balık tutma deneyimini yaşatma odaklı yapım, bunu son derece etkileyici bir ‘sanal gerçeklik’ eşliğinde sunuyor. Haberin devamında sanal gerçeklik yapımı Bait’e dair kısa tanıtım videosuna göz atabilirsiniz. İyi seyirler.
Oyunun altı ayda geliştirildiği, ilk aşamada Gear VR için sunulacağı, diğer sanal gerçeklik aygıtlarına uyumluluk konusunda da çalışmaların devam ettiği kaydedildi. Oyunun konusuyla ilgili konuşan Tommy Palm, ‘insanların balık tutmayla ilgili olduğunu’ belirterek yapımın basit bir balıkçılık simülasyonundan fazlası olduğunun altını çiziyor. Oyunun kimi kullanıcılara sıkıcı görünebileceğini söyleyerek ilginç bir ‘açıkyüreklilik’ örneği sergileyen Palm, buna karşın herkes için oldukça rahatlatıcı bir deneyim anlamı taşıyacağını kaydediyor.
2020 yılına kadar 30 milyar dolarlık bir pazar vaat eden sanal gerçeklik fırsatlarla dolu. Bu alanda geliştirilen oyunları ele almayı sürdüreceğiz…
Windows 10 için yeni bir güncelleme önizleme sürümü yayınlandı. Bir kayıt sonrasında dahil olunabilen Windows Insider Programı içerisinde indirilen, daha sonra tüm kullanıcılara sunulacak henüz ‘beta’ formundaki güncelleme, bir dizi mevcut hata üzerinde yoğunlaşırken herhangi bir yeni özellik içermiyor. Hem mobil hem masaüstü tarafını kapsıyor. İşte detaylar…
Kaspersky Anti-Virus ve Bitdefender Total Security gibi bazı antivirüs yazılımlarını engelleyen sürücü hatası düzeltildi. Bu hata, Windows ile ilgili forumlarda sıklıkla gündeme getiriliyordu. Konuyla ilgili Microsoft’un bir adım atmasına kesin gözüyle bakılıyordu.
Ekran donması sorunu gideriliyor
Xbox One ya da Xbox 360 denetleyicileri veya diğer joystick/PC ekipmanlarının PC’ye takılması anında görülebilen ekranın kilitlenmesi sorunu da yine güncellemenin odak noktaları arasında. Microsoft Edge tarayıcısında görülen hataların düzeltildiği, ayrıca mobil tarafta da çok sayıda hatanın giderildiği kaydediliyor. Anlaşılan o ki söz konusu güncellemenin final versiyonu kullanıcılar için stabilite anlamında oldukça önemli olacak. Bu arada güncellemenin build 14295 koduyla geleceğini de belirtelim.
Kısa süre içinde yayınlanacak
Windows Insider Programı’nın bir parçası değilseniz kolaylıkla kayıt olabilmeniz mümkün. Böylelikle Windows 10 güncellemerini yakından takip edebilir, önizleme sürümlerini deneyimleyebilirsiniz. Öte yandan kısa süre içinde yayınlanmasının beklendiğinin de altını çizelim.
Türkiye, genç nüfusuyla mobil teknolojilere hızla ayak uyduran, bu alandaki tüm trendleri yakından takip eden ülkeler arasında. Her geçen gün daha fazla yeni markanın, iddialı modelleri ile teknoloji raflarında boy gösterdiği dikkatlerden kaçmıyor. Peki son yıllarda kaç milyar dolarlık telefon ithalatı gerçekleştirildi? İşte bu konudaki istatistikler çarpıcı…
23,5 milyar dolarlık ithalat
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verisine göre Türkiye’de 2000-2015 yılları arasında, 165 milyon 700 bin ünite telefon ithalatı gerçekleştirildi. Bunun için ödenen rakam ise 23 milyar 472 milyon dolar seviyesinde.
En fazla ithalat 2007’de
En fazla telefon ithalatı akıllı telefonların ilk kez geniş kitlelerle buluşmaya başladığı 2007 yılında oldu. Bir yılda 15 milyon 811 bin adet telefon ithalatı gerçekleştirildi. Öte yandan ithalat için en fazla ödeme ise 2015’teydi. Kimi kez akıllı telefon fiyatlarına da yansıyan döviz kuru değişimleri ile bağlantılı olarak söz konusu yılın öne çıktığı anlaşılıyor.
Dünyada da akıllı telefona ilginin özellikle gelişmekte olan ülkelerde ulaştığı nokta dikkat çekici. Bu alanda Türk pazarının bu yıl ve gelecekte de ivmeyi devam ettirmesi bekleniyor.
Sosyal medyadaki en önemli platformlardan biri de hiç kuşkusuz Twitter. Geçtiğimiz günlerde 10. yaşını kutlayan mikro blog ağının son dönemde ciddi değişim ve geliştirme hamleleri ile kullanıcılarının karşısına çıktığı görülüyor. Örneğin gönderilen bir tweet’in kaç kişi tarafından görüldüğü, kaçının detaylı olarak incelediği bilgileri kullanıcılara sunuluyor.
Öte yandan belki de son bir yılın en önemli değişikliği mesajlardaki (direkt mesaj/DM olarak da bilinir) 140 karakterlik sınırın kaldırılmasıydı. Böylelikle kurumsal ya da kişisel hesaplar arasında çok daha verimli bir mesajlaşma trafiğinin sağlanması amaçlanmıştı. Bununla birlikte ‘karakter sayısı’ konusunda atılan adım, acaba popüler ağın karakteristik ‘140 karakterlik tweet’ sınırında da benzer bir adımın atılıp atılmayacağı sorularını gündeme getirmişti. Bu konuya dair Twitter CEO’sundan açıklama geldi…
Aynı zamanda Twitter kurucularından biri olan Jack Dorsey, ABD’de verdiği röportajda, 140 karakter sınırının söylentilere karşın sabit kalacağını belirtti. Son dönemde Twitter’da karakter sayısının 10 bin karaktere çıkartılacağı yönünde söylentiler gündeme gelmişti. Sosyal ağ şirketinin başındaki isim, böylelikle iddialara kesin bir dille açıklık getirdi.
Geçtiğimiz aylarda yazıların görsellere paylaşılması ile ilgili olarak Dorsey’den ilginç bir tweet gelmiş, bu noktada ‘bu gerçekten bir yazı olsaydı ne olurdu’ diye sormuştu. Bunun üzerine Twitter karakter sayısını kaldırmayı planlıyor şeklinde bir iddia dalga dalga yayılmıştı. Şirketin başındaki isim, kafa karışıklı yaratsa da karakter sayısı konusunda herhangi bir değişikliğe gidilmeyecek gibi görünüyor.
Sosyal medya dünyasına dair daha fazla haber için buraya tıklayabilirsiniz.
Tüketici elektroniği şirketlerinin faaliyet alanları genellikle donanım ve yazılım ekseninde gelişir. Bu çizginin dışına genellikle pek çıkılmaz. Apple ise sıradışı şirketlerden biri ve gelen bazı bilgilere bakılırsa ses getirecek bir proje üzerinde çalışıyor…
ABD’nin önde gelen yayın platformlarından The New York Times’ta yer alan habere göre Apple, dizi sektörüne girme hazırlıkları içinde. Şirketin bu alanda küresel birer fenomen olan yapımlara (örneğin Game of Thrones) kaynak sağlayan ve yayınlayan ama en nihayetinde ise çoğu projesinden büyük kar elde eden Netflix gibi yapılardan ilham aldığı düşünülüyor. Apple’ın da bu konuda hareket alanını belirlemeyi hedeflediği, çalışmaların da hızla devam ettiği bildiriliyor.
İlk Apple dizisine dair bazı detaylar da kamuoyuna yansımış durumda. Buna göre dizi, uygulama geliştirme ve daha sonrasında pazarlanmazı temelini işleyecek. Yani konusu, Apple’ın App Store ve Mac App Store uygulama mağazalarına adım atmayı ya da büyümeyi hedefleyen geliştiriciler için de ilginç detaylar barındıracak. Öte yandan ünlü ve etkili isimlerin dizi projesinin geliştirilmesine katkı sağlayacağı iddia ediliyor.
Şarkıcı Will.i.am, TV sektörünün tanınmış isimlerinden Ben Silverman ve Howard Owens’ın Apple ile birlikte çalışacağı belirtiliyor. Dizinin ismi, kaç bölümden oluşacağı, sezonun ne zaman başlayacağı henüz bilinmiyor. Ancak Apple’ın kısa süre içinde ilginç bir sürprizle geleceği kesin. Dizinin ise sadece Apple cihazlarından izleneceği kaydediliyor. Gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz…
2013 yılında Dropbox tarafından satın alınan Mailbox bildiğiniz üzere 26 Şubat 2016 itibariyle sahalara veda etti. Dropbox’ın açık bir şekilde kapatma kararı hakkında bilgi vermediği Mailbox ilk dönemlerde yoğun bir ilgiyle karşılaşmış ve çok kısa sürede 1 milyon barajını aşmıştı. Sevilen e-posta uygulamasının tarihin tozlu sayfalarına gönderilmesi akabinde eminim mailbox kullanıcıları alternatif uygulama arayışına girmişlerdir. Ben de bu haftaki yazımda Mailbox’a alternatif e-posta uygulamalarını bir araya getirdim.
Outlook
1990’lı yıllarda Hotmail olarak hayatımıza gire Micrososft’un online e-posta uygulaması şimdilerde yoluna Outlook.com olarak devam ediyor. Oldukça başarılı olan uygulama OneDrive, Office Online, ve Skype’ın da içinde yer aldığı Microsoft’un diğer servisleri ile entegre çalışıyor. Bu entegrasyonlar özellikle ofis kullanıcıları için oldukça faydalı. Outlook üzerinde bir Word dökümanını edit edebilir veya Skype konuşması başlatabilirsiniz. Ya da OneDrive ile daha büyük dokümanlar paylaşabilirsiniz.
Airmail
Uzun yıllar boyunca Mac kullanıcıları tarafından severek kullanılan Sparrow uygulamasının Google tarafından satın alınması ve hemen ardından kapanması ile birlikte, Mac kullanıcılarının yeni favorisi Airmail oldu. Airmail çekici ve kişiselleştirilebilir ara yüzüne ek olarak harika özeliklere de sahip. Diğer Mac uygulamalarınız ile entegre olarak çalışabilen Airmail; Fantastical, Evernote, Omnifocus ve pek çok uygulamayı destekliyor. Uygulamanın App Store’daki fiyatı 9,99 dolar.
Gmail
Mailleri sınıflandırmak için sayısız çözüm sunan Gmail, filtre, etiket ve istenmeyen mailler için uyguladığı filtreleme sistemi ile mail dünyasının yıldızlarından. Gmail’de en önemli maillere kolayca ulaşmak çocuk oyuncağı. Eğer birden fazla mail hesabı kullanmanız gerekiyorsa Gmail tam size göre. Çünkü iki mail hesabı arasında kolaylıkla geçiş yapabiliyorsunuz. 2004 yılında ilk lanse edildiğinde Gmail sunduğu 1 GB’lık hafıza kapasitesi ile rakiplerinin önüne geçmeyi başardı. Çünkü bu sayede eski mailleri silmek yerine arşivleyebiliyordunuz. Kişisel mail hesapları için harika bir seçenek olan Gmail ile birlikte Google Apps for Work servisini kullanarak işle ilgili millerinizi de yönetebilirsiniz.
Mail App
Daha basit bir mail uygulaması isteyen Windows kullanıcıları için Mail App harika bir çözüm. Uygulama Windows 8 ile birlikte kullanıldığında tüm hesaplarınızı tek bir yerde senkronize etmenizi sağlıyor. Uygulamanın ara yüzü Outlook’a benziyor. Harika organizasyon özelliklerine sahip uygulamada mesajlar otomatik olarak sınıflandırılabiliyor
Spark
Nispeten yeni bir mail uygulaması olan Spark; Dropbox, Pocket, Google Drive ve çok daha fazlası ile entegre çalışabiliyor. iOS üzerinde ücretsiz olarak yer alan e-posta uygulaması Spark en önemli maillerinizi sizin için bulur ve mail kutunuzu istediğiniz şekilde organize eder. Eğer saatinizden maillerinizi kontrol etmek istiyorsanız güzel bir Apple Watch uygulaması da mevcut.
CloudMagic
Ücretsiz bir e-posta uygulaması olan CloudMagic Outlook, Gmail, Yahoo, iCloud, Google Aps gibi birçok e-posta servisini destekliyor. Uygulamaya beş adet e-posta adresi ekleyebiliyorsunuz. Maillerinizi hem hızlı almanız hem de hızlı göndermeniz için başarılı şekilde geliştirilmiş uygulama ile ile tüm e-posta hesaplarınızda arama yapabilirsiniz ve tek bir alandan tüm e-posta hesaplarınızdan mail gönderebilirsiniz.
Yeni nesil konsol rekabetinde yarışın galibi Sony. Şirketin PlayStation 4 (PS4) satış rakamları, Microsoft’un Xbox One’ını açık ara geride bıraktı. Tüm dünyada büyük ilgi gören PS4’ün yanı sıra Sony PlayStation 3 de halen satışta ve her iki konsolun da oyunlarının yoğun ilgi ile karşılandığı görülüyor. Yeni bir gelişme ise söz konusu platformlar için geliştirilen oyunların çeşitli yönleri ile mobil platformlara da evrilebileceğine işaret ediyor. Bu yönde ses getiren bir adım atıldı…
Sony, kendi bünyesinde kurduğu Forwardworks adlı birim ile hem iOS hem de Android için çeşitli oyunlar geliştirecek. Oyunların konsol kalitesine yakın olacağı yönünde güçlü bir beklenti hakim ve bu noktada çıkacak ilk oyun için de heyecanın yavaş yavaş başladığını belirtelim. Peki Sony Forwardworks ne tür oyunlar geliştirecek?
Sony Forwardworks, iOS ve Android ekosistemlerine yeni renkler getirebilecek yapımlara imza atacağa benziyor. Öte yandan doğrudan PS4/PS3 yapımlarının mobil versiyonları sunulmayacak. Oyunların Sony PS platformundaki oyun karakterlerini temel alacak şekilde, daha kompakt yapıda ama iddialı şekilde geleceği belirtiliyor. Driveclub gibi direkt Sony PS4’e özel oyunların daha sınırlı mobil versiyonları gelebilir özetle. Şimdilik bilgiler resmi değil, ancak yakın zaman içerisinde çeşitli konuların günyüzüne çıkması bekleniyor.