Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1812

    Sony Alpha a6300 incelemesi

    sony_soa6300bk_alpha_a6300_mirrorless_digital_1222773Wall Street Journal’da yayınlanan bir makaleye göre dijital fotoğrafın en önemli bileşeni olan “sensor” pazarında Sony, pazarın yüzde 40’ından fazlasına hakim durumda… Birçok fotoğraf makinesi üreticisi, hatta cep telefonu üreticileri ürünlerinde Sony’nin ürettiği sensorları kullanıyorlar. Liste uzun ama bunların arasında Nikon ve Pentax gibi önemli markaları sayabiliriz. Ayrıca Apple iPhone ve Samsung Galaxy modellerinde de Sony sensorları kullanılıyor.

    1454516245000_img_582778

    APS-C sensor, ya da “kırpılmış”…

    Sensor önemli elbette… Özellikle APS-C, ya da uzun adıyla “Advanced Photo System Type “C” formatta… Bu format, “Full frame” (Tam kare) formatının 36 mm x 24 mm ölçüsü yerine; 25,1 mm x 16,7 mm ebadında 3:2 çerçeve oranı veriyor ve fotoğraf dünyasında “cropped” (kırpılmış) olarak tanımlanıyor. Tüm bunlara bir de “mirrorless” (aynasız) teknolojisi eklenince ortaya müthiş bir fotoğraf makinesi çıkıyor.

    Sony aynasız APS-C fotoğraf makinesi dünyasında noktayı 2014 yılının Ekim ayında piyasaya çıkarttığı Alpha a6000 ile koymuştu. Batarya dahil 350 gr. ağırlığında dahi olmayan a6000, 23,5 mm x 15,6 mm boyutlarındaki APS-C sensoru ve Bionz X görüntü işlemcisiyle devrimsel nitelikte yenilikler getirmişti fotoğraf dünyasına… 0,06sn içerisinde hassas netlemeyi gerçekleştirebiliyor, 179 nokta algılamalı 25 nokta kontrast AF sistemiyle çalışıyor, devamlı takip eden odaklama ile saniyede 11 kare fotoğraf çekebiliyordu.

    Bu satırların yazarı bendeniz de neredeyse bir yıldır, bir a6000 kullanıcısıyım… Geçtiğimiz yılın sonuna doğru Sony’nin a6000’den sonra piyasaya sunacağı fotoğraf makinesi ile ilgili dedikodular ayyuka çıktı. Kimi bu yeni modelin adının a6100 olacağını, kimisi de a7000 olacağını iddia ediyordu. Ancak, bu yılın başında yapılan açıklama ile yeni modelin adının a6300 olacağı duyuruldu.

    Neden a6100, a7000 değil de a6300?

    Açıkçası “Neden a6300?” sorusuna bir yanıt bulamadım. Hatta bu konuyu İstanbul’da yapılan Sony a6300 lansmanında, Sony Eurasia Türkiye Genel Müdürü Kazuteru Makiyama’ya ve Sony Eurasia Alpha Ürün Müdürü Erdem Sayıp’a da sordum, ancak kendilerinden tatminkar bir yanıt alamadım. “Neden 6100, ya da 7000 değil de 6300?” sorusunun yanıtını bilenler bu konuda beni aydınlatabilirlerse sevinirim.

    sony-a6300-vs-a6000-comparisonsony-a6300-vs-a6000-top-comparisonGelelim a6300’e… Aslında a6300’ü anlatırken, a6000 ile arasındaki farklara değinmek gerekiyor. Öncelikle gövdeden başlamak gerekirse… 120 x 67 x 45 mm ölçülerindeki a6000’den yalnızca 4 mm kadar kalın olduğunu söyleyebiliriz a6300’ün… Eni ve boyu aynı ancak kalınlığı 49 mm… Gövdenin ön yüzünde herhangi bir değişiklikten söz etmek mümkün değil… Ancak sol alt köşede yer alan “APS-C” yazısı kaldırılmış… Arka tarafa baktığınızda da ilk başta her şey aynı gibi görünüyor ama, flaş butonunun yanındaki “AVCHD 24,3 MEGAPIXELS” yazısı kaldırılmış. Ayrıca LCD ekranın sağ üst köşesinde yer alan “Auto Exposure Lock – AEL” (Otomatik pozlama kilidi) NEX-7 ve A7x fotoğraf makinelerinde olduğu gibi AF-MF mandal kontrolü ile seçilebiliyor. Böylelikle a6000’deki 7 düğme yerine a6300’de tam 64 işlev yüklenebilen kişiselleştirilebilir 9 düğme bulunuyor.

    Aslında gövdedeki asıl önemli değişikliği gözle görebilmek pek mümkün değil. İklim koşullarına dayanıklı olarak geliştirilen a6300’ün gövdesi özel bir magnezyum alaşımı ile güçlendirilmiş yenilenmiş. Toza ve neme dayanıklı… Lensin takıldığı yuva yeniden elden geçirilmiş ve takviye edilmiş.

    SONY ILCE-6300 1/400sn. f/4 ISO:100 18mm 2016:05:14 16:20:55 Sony – 18-105 F4 G PZ OSS

    Bakır kablolama ile gelen ince alt katman

    Asıl değişiklikler gövdenin içinde çıkıyor karşımıza… a6300’ün 24,2 MP Exmor sensorunda bakır kablolama kullanılarak daha ince bir katman elde edilmiş. Bu geliştirilmiş yeni foto-diyod alt katmanı sayesinde sensora daha fazla ışık geçiyor ve bu da daha keskin ve gürültüden (noise) arınmış kaliteli görüntülerin elde edilmesine neden oluyor.

    Kaliteli görüntüler demişken, a6000’deki başarılı ISO hassasiyeti 100-25600 değerleri arasında sınırlıyken, a6300’de 100-51200 seviyesine genişletilmiş. Güncellenmiş sensor ve işlemci tasarımıyla birlikte orta ve yüksek ISO değerlerinde çok daha temiz görüntüler alabilmeniz mümkün olabiliyor.

    SONY ILCE-6300 1/100sn. f/4 ISO:200 54mm 2016:05:16 17:38:56 Sony – 18-105 F4 G PZ OSS

    Efsaneleşen a6000’in çekim hızı olan saniyede 11 karelik performans, a6300’de de devam ediyor. Ancak küçük bir farkla… Kullananlar bilirler, seri çekim modunda çektiklerinizi elektronik vizörden görebilmeniz pek mümkün olmaz. Oysa a6300’de seri çekim modunda 11, 8, 6 veya 3FPS seçeneklerinden birini seçebilme imkanınız var. Her ne kadar saniyede 11 kare olmasa da saniyede 8 kare modunu seçtiğinizde çektiğiniz seri fotoğrafları aynı anda elektronik vizörde de görebiliyorsunuz. Elbette bunun geliştirilmiş sensorun okuma hızıyla büyük ilgisi var. Ancak, XGA Tru-Finder 2.36M-Nokta OLED elektronik vizörün katkısını da söylemek gerek… a6000’le kıyaslandığında a6300’deki bu geliştirilmiş elektronik vizörün çözünürlüğü yüzde 63 daha fazla…

    SONY ILCE-6300 1/640sn. f/4 ISO:100 51mm 2016:05:19 15:58:49 Sony – 18-105 F4 G PZ OSS

    Hep daha hızlı…

    Hız, a6000’le özdeşleşen bir kavramdı. Nitekim, a6300’de de hız ön planda… Daha önce 0,06 saniye ile dünyanın en hızlı odaklama değerine sahip olan a6000’den daha hızlısı var artık: a6300… 0,05 saniye ile dünyanın en hızlı odaklayan fotoğraf makinesi… Ayrıca a6000’de bulunan 179 nokta ve 25 kontrast faz algılamalı odaklama sistemi, a6300’de 425 nokta ve 169 kontrast faz algılamalı hale getirilmiş. Çekimini yaptığınız nesne üzerinde yüksek yoğunluklu noktalar neredeyse a6000’in 7,5 katı daha fazla… Böylelikle özellikle sürekli odaklama takibi gerektiren çekimlerde net olmayan bir kare bile çekmiyorsunuz.

    Daha önce Sony’nin amiral gemisi olan a7RII’de biraz da kıskançlıkla deneyimlediğim “sessiz çekim” modu a6300’de karşımıza çıkıyor. Özellikle deklanşör sesinin rahatsızlık vereceği ortamlarda, fark edilmek istemiyorsanız sessiz çekim modu tam size göre… Aslında bunun bir yazılım güncellemesiyle getirilebilecek bir özellik olduğu söyleniyor. İnanın a6000 kullanıcıları, böyle bir yazılım güncellemesini dört gözle bekliyorlar. Sony, duy buradan sesimizi!..

    SONY ILCE-6300 1/160sn. f/4 ISO:250 83mm 2016:05:14 12:03:45 Sony – 18-105 F4 G PZ OSS

    Sony a6300, fotoğraf becerilerinin yanı sıra video kalitesini de üst düzeye çıkartmış. Daha önce a6000’de HD video çekebiliyordunuz, ancak selefi a6300’de 4K UHD kalitesinde video çekebilmeniz mümkün. 4K çözünürlükte 30 FPS çekim yapabilirken, Full HD 1080p çözünürlükte 120 FPS’ye çıkabiliyorsunuz ki bu ağır çekim çalışmalarda size büyük avantaj sağlıyor. Ayrıca a6300’de bulunan mikrofon girişi video çekimi yapanların hayatlarını kolaylaştırıyor.

    “G” serisinin en alçakgönüllü üyesi

    Aslında a6300’ü bir yazıyla anlatabilmek çok güç… Bir yazı dizisi hazırlasam bile eminim birçok eksiği olacaktır. Yaklaşık 10 günlük birlikteliğimizde özelliklerinin belki de yüzde 20’sini kullanabildim. Bir kamera olarak emsallerinden üstün olduğu tartışılmaz. Hafif olması, hızlı olması, keskin ve kaliteli görüntüler yakalamanıza imkan vermesi, dayanıklılığı müthiş… Ancak, 3600 TL seviyesindeki bir kameranın pil şarj cihazının neden ayrı satıldığını anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu…

    sony_selp18105g_18_105mm_f_4_g_lens_1001011Bu yazıda a6300 ile birlikte gelen Sony E PZ 18-105 mm F/4 G OSS lensten de söz etmem gerekiyor. Yaklaşık 1500 TL civarında bir rakama satılan bu lens “G” ibaresini taşıyan Sony lenslerinin belki de en alçak gönüllüsü… Neredeyse 6 katı bulan bir aralıkta olmasına rağmen 18-105 mm çok büyük ve çok ağır değil… Manzaralarda 18-24 mm aralığında, sokakta 24-50 mm aralığında, portre çalışmalarında da 50-105 mm aralığında iyi işler çıkarttığını gördüm. Takdirini genellikle “prime” lenslerden yana kullanan bir fotoğraf sever olarak itiraf edeyim bu lens beni çok şaşırttı. Özellikle portrelerde sunduğu keskinlik, keyifli bir derinlik hissi ve arka plandaki “bokeh” tatminkardı. Lensin bir 35, ya da 50 mm prime kadar hızlı olduğunu söyleyemeyeceğim. Özellikle otomatik odaklama biraz zaman alıyor. Ancak bir “tak-gez” lensin bütün imkanları önünüze seriliyor.

    Öte yandan 18-105 mm bir anlamda video çekenler için de düşünülerek üretilmiş bir lens… Lensin hemen yanında yer alan zumlama düğmesi sayesinde görüntüyü titretmeden yakınlaştırma ve uzaklaştırma yapabiliyorsunuz. Üstelik bu işlemi yaparken lens motorunun sesi de duyulmuyor. Video çekimlerinde bu çok önemli ve gerekli bir özellik… Kit lensten bir adım sonraya geçmek istiyorsanız 18-105 mm birçok açıdan işinizi görecektir.

    HTC Desire 828: Fotoğraf sevenler için tasarlandı

    HTC, fotoğraf tutkunları için uygun fiyatlı bir telefon geliştirdi. OIS teknolojisine sahip olan HTC Desire 828, büyük ekranı ve 13 MP’lik kamerası ile orta seviye segmentinde bir yer edinmek istiyor.

    Taiwanlı telefon üreticisi HTC, orta sınıf akıllı telefon ailesini genişletiyor. Bunda da çok şaşırmamak lazım. Çünkü trend Fiyat/performans oranı yüksek olan akıllı telefonlara kaymış durumda. Birçok üretici zengin donanım birleşenleri uygun bir fiyat ile piyasaya sürmeye başladı. Bu trendin arkasında kalmak istemeyen HTC, özellikle bu segmentte ürün ailesini zenginleştiriyor. Tabi bunu yaparken orta segmentteki ürünlerini mümkün olduğunca üst seviyeye yaklaştırmak istiyor.  HTC Desire 828 işte bu tür bir telefon.

    1

    Ürünün tasarımına baktığımızda, tipik bir HTC tasarım çizgisini görüyoruz. Belli ki HTC, ödüllü tasarım çizgisini HTC Desire 828 ile devam ediyor. Yani dünyaları yeniden keşfetmiyor. Bunda da çok haksız değil. Çünkü spor arabalardan ilham alan ve ödüllü tasarımcılar tarafından yaratılan HTC Desire 828, aerodinamik kavisleri ile kolay tutuş sağlıyor ve oldukça zarif bir görünüm sunuyor. İnce kenar çizgileri, hafif gövdesi ve ince detaylar gözetilen yapısı ile her ortam uyum sağlayan HTC Desire 828,  fotoğraf severlerin en iyi arkadaşı olmaya aday.

    3

    Ürüne yakından baktığımızda keskin kavislerin HTC Desire 828’e ciddi bir hava katıyor. Metal çerçeve de oldukça hoş duruyor. Arka kısım plastik. Nano SIM ve MicroSD kart yuvası ürünün yan tarafında yer alan yuvaya takmak gerekiyor. Plastik bir koruma ile korunan bu yuvayı açmak için uzun tırnaklı olmak şart. Benzer bir durum SIM kart yuvasındaki plastiği çıkarmak için de geçerli. Bu alanı açtığınızda arka kısımdaki plastiğe dikkat etmek gerekiyor. Çok fazla baskı uyguladığınızda bu alan tırnağınızla kalkabiliyor.   Yine de HTC Desire 828’in işçiliğini ve malzeme kalitesini beğendiğimizi söylemeliyiz. Unutmadan. Arka kamera hafif öne çıkık.

    2

    Performans

    5.5 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan HTC Desire 828, 1920×1080 piksel çözünürlüğüne ulaşıyor. Ekranın parlaklık değeri ve kontrastı gayet başarılı. Fakat piksel yoğunluğunun 401 ppi olması daha iyi olabilirdi. Sonuçta benzer telefonlara baktığımızda daha yüksek değerli telefonların olduğunu söylemeliyiz. Tabi şunu da hatırlamakta fayda var. İnsan gözü daha yüksek ppi değerini pek ayırt edemiyor.

    HTC Desire 828, 1.5 GHz hızında sekiz çekirdekli  MediaTek MT6753 işlemcisini kullanıyor. Orta segment telefonlarda oldukça fazla görünen bu işlemci, verilen her görevi fazlasıyla yerine getiriyor. 2 GByte bellek ve 128 GByte eklenebilen 16 GByte kapasite fazlasıyla yeterli. Sonuçta bu üründe yüksek bir performans beklemek yanlış olur. HTC Desire 828, günlük görevleri zorlamadan yapıyor. İşin içine sistem kaynaklarını tüketen uygulamalar ve oyunlar girdiğinde,  HTC Desire 828’in zorlandığı hemen görülüyor.

    HTC Desire 828’in önemli bir özelliği kuşkusuz HTC BoomSound teknolojisi. HTC BoomSound ses seviyesini düzenliyor ve dinamik ekolayzır ile her ses tonunu optimize ediyor.  Bu özellik sayesinde her seferinde ses ayarlamasına gerek kalmadan en net film diyaloglarını tutarlı bir ses seviyesinde duyuyorsunuz.

    5

    Kamera performansı

    HTC Desire 828 kamera performansı ile ön plana çıkıyor. 13MP arka kamerası, en gelişmiş OIS sistemi ve kolay kullanılan kapsamlı fotoğraf düzenleme araçları ile güçlendirildi. HTC Desire 828’in sunduğu üst seviye OIS özelliği sayesinde profesyonel kalitede fotoğrafları daha az bulanık ve daha yüksek netlikle yakalayabiliyorsunuz. Bu teknolojinin diğer bir avantajı düşük ışıklı ortamlarda bile iyi bir performans sergilemesi. HTC Desire 828’in gelişmiş OIS sisteminin diğer bir avantajı, 0.125 milisaniyelik tepki hızı ile net fotoğraflar çekebilmesi.

    HTC UltraPiksel ön kamerası ise standart pikselli kameralardan 3 kata kadar daha fazla ışık yakalıyor ve bu sayede de hem gündüz hem de gece başarılı fotoğraflar çekiyor. 26 mm geniş açı lensi ile grup çekimlere de uyumlu olan bu kamera, Selfie tutkunlarının  vazgeçilmez telefonu olacağını düşünüyoruz.

    iPhone ile çekilen en iyi filmler

    iphone 6 filmApple fanları için en iyi fotoğraf makinesi kuşkusuz iPhone’dur. Nitekim teknoloji devi Apple her yeni iPhone modelinde fotoğraf işinde çıtayı yükselterek cihazın bu anlamda yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor. iPhone’un son birkaç versiyondur video yetenekleri de –diğer markaların akıllı telefonları için de benzer ifadeleri kullanmak mümkün elbette-fazlasıyla iyileşmeye başladı. Bu anlamda son dönemlerde iPhone profesyonel film sektörünün de ilgisini çekmeye başlamış durumda. Özellikle 2015 ve 2016 iPhone’la film yapımcılığı için dönüşüm yaratan bir yıl oldu. Çünkü iPhone ve iPhone’u video yetenekleri açısından tamamlayan aksesuarlar film yapımcılarına profesyonel düzeyde içerikleri hiç olmadığı kadar kolay ve hızlı oluşturma yeteneği sunuyor. Örneğin 2015 Sundance Film Festivali’nde baştan sona iPhone kullanılarak çekilmiş Tangerine filmi ile festivalin yıldızı olmayı başarmıştı. Başrol oyuncusu olan Mya Taylor’ın Spirit Ödülleri’nde ödül alan ilk trans kadın oyuncu olmasıyla da akıllara kazınan bu filmde diğer tüm kameralarda da bazı ekipmanlarla birlikte ana çekim ekipmanı olarak iPhone 5S kullanılmıştı.

    Yönetmenlerin iPhone tercih etme nedenleri
    Film ve fotoğraf yönetmenlerinin çekimlerinde iPhone’u giderek daha fazla tercih etmelerinin hem teknik hem de kullanım kolaylıkları açısından pek çok sebebi var aslında. İlk akla gelen kuşkusuz iPhone’un yönetmenlere video kaydetme konusunda sağladığı müthiş esneklik. iPhone ve çekim aksesuarları kullanan bir yönetmen çekim yapılacak çözünürlük ve kare hızları konusunda birden fazla seçeneğe sahip olabiliyor. Örneğin 1080p çözünürlükte saniyede 30 kare ya da 60 kare gibi. iPhone 6S ve 6S Plus ile gelen 4K çekim özelliği iPhone’u yönetmenler için cazip kılan diğer özellik. Henüz çok yaygın olmasa da 1080p’den 4 kat daha fazla çözünürlüğe sahip olan 4K içerikleri yakın zaman içerisinde hayatımızdaki ekranlarda daha fazla göreceğiz ve bunda iPhone 6S’in payı büyük olacak. iPhone’u son dönemlerde sinema dünyasının gözdesi kılan bir diğer teknik melekesi Focus Pixels özelliği. iPhone’da yerleşik olarak bulunan bu özellik tüm çekimleri inanılmaz hızlı şekilde netlemenizi sağlıyor. Netlemek için dokunmaya ve çekiminizi yaparken dengelemenin fazla veya az olmasına neden olabilecek kontrast oluşturan netlemeler için endişe etmenize gerek kalmıyor.

    Teknik özellikler bir yana iPhone kullanan yönetmenlerin ortak görüşü iPhone’la çekim yaparken, büyük bir yapımın zahmetli lojistiği olmadan, sahneleri hızla çekerek yapım aşamasına geçebilmeleri. Birçok insanın bir iPhone’a sahip olmasının verdiği rahatlıkla korkutuculuk faktörü ortadan kalktığı için sahici ve samimi sahneleri kaydetmenin çok daha kolay olduğu da dile getiriliyor. Tabii iPhone’la film ya da klip çekmek istediğinizde birtakım yan ekipmanlara ve aksesuarlara ihtiyaç duymanız kaçınılmaz. Bugün piyasada yalnızca iPhone için oluşturulan profesyonel seviyede film yapım uygulamaları ve ürünlerin (lensler, ışıklandırma, mikrofonlar, sabitleyiciler, vb.) sayısı bir hayli fazla. Film yapımcıları, sektörü iPhone’un her türlü durumda kullanılabilmesi için iPhone’la çalışan muhteşem ürünler yapmaya yönlendiriyorlar.

    Her biri kendince farklı nedenlerden dolayı video ve film üretiminde iPhone kullanan yönetmenlerin sayısı giderek artıyor. Gelin son dönemde iPhone ve tamamlayıcı aksesuarları ile kayda alınan başaralı yapımlara bir bakalım.
    iphone ara
    And uneasy lies the mind
    88 dakika uzunluğundaki film iPhone 5 ile çekilmiş ve bütçesi 10 bin dolar. Filmde iPhone’un farklı lenslerde uyumu için Turtle Back Lens adaptör ve Tangerine filminde de kullanılmış olan Filmic Pro aplikasyonu kullanılmış. Filmin yönetmenine göre iPhone kullanmanın tek dezavantajı bataryanın soğuk havalardaki dış mekan çekimlerinde dayanıksız olması.

    Night fishing

    Güney Kore’nin önemli filmlerinden Oldboy’un yönetmeni Chan-Wood tarafından yönetilen bu korku filminin süresi 33 dakika. Ekipman olarak iPhone 4 kullanılan filmin bütçesi ise 130 bin dolar.

    Framed
    3 dakika uzunluğundaki bu kısa filmin tamamı iPhone 4S ile çekilmiş ve bütçesi oldukça küçük. Çekimi bir günde tamamlanan film bir günlük kurgu sürecinden sonra yönetmeni tarafından popüler video sitesi Vimeo’ya yüklenmiş.

    The Editor

    8 dakika gibi kısa bir süreye 3 farklı hikaye sığdıran bu filmin en önemli özelliği diğer filmlerin aksine çekiminde herhangi bir uygulama ya da lens desteği kullanılmamış olması. Filmin yönetmeni Chris Nong Vimeo video sitesinde yaptığı açıklamada filmin sadece iPhone ile çekilmiş olmasını istediğini ve bu yüzden de herhangi başka bir cihaz kullanmadığını söylüyor.

    I Play with the phrase each other
    2014 yılında film festivallerinde kendine özgü stili ile öne çıkan Jay Alvarez yönetmenliğindeki film 17 bin dolarlık bütçeyle bir iPhone kullanılarak çekildi. İzleyicilere filmin içindeymiş hissi veren filmin tamamen iPhone ile çekilmiş olması oldukça şaşırtıcı.

    Romance in NYC
    Tamamen iPhone 6 ile çekilmiş ilk film olarak lanse edilen Romance in NYC iki sevgilinin New York’daki günlük hayatlarını anlatıyor. Filmde ilişkilerin incelikleri ve rutinleri ustalıkla ekrana yansıtılmış. Filmin düzenlemesi MoviePro uygulaması ile yapılmış.

    DragonBorne

    Bu bir buçuk dakikalık kısa film iPhone 6 ile çekilmiş en iyi işlerden biri. Aynı zamanda bir YouTube içerik hazırlayıcısı olan filmin yönetmeni Matthew Pearce filmin düzenlemesinde iOS video uygulaması Efexio, Filmic Pro Uygulaması, iMovie, Movie Looks ve Video Crop programlarını kullanmış.
    açılış iphone
    iPhone 6S iş başında
    Aktris, model, yapımcı ve aktivist Olivia Wilde’ın yönettiği Edward Sharpe & the Magnetic Zeros grubunun PersonA albümünün ilk single’ının klibi “No Love Like Yours”un tamamı iPhone 6s Plus ile çekilen bir iş. Birkaç ek lens kullanılarak, popüler FiLMiC Pro uygulamasıyla 2:39 en/boy oranında 24p ve 4K çekilen bu video, yönetmenler ve görüntü yönetmenleri arasında giderek büyüyen bir eğilim olan, çalışmalarını sektörde geleneksel olarak kullanılan büyük ve pahalı kamera ekipmanları yerine iPhone’la kaydetmeyi tercih etmenin başarılı bir örneği. RYOT Films’in çektiği The Painter of Jalouzi belgeseli ise iPhone 6s’te 4K çekilen ilk belgesel film. Film, Haiti’nin en büyük gecekondu mahallelerinden biri olan Jalouzi’deki, tüm şehri boyayarak yoksul bölgelere renk getirmeye kararlı bir vatandaşın öyküsünü anlatıyor. Bir diğer örnek ise dizi sektöründen. Film yapımcısı Sven Dressbach kısa bir süre önce How to Get Away with Murder dizisinin sezon ortası finalinde çalınan ‘Dark Waves’ şarkısı için bir müzik videosu yapmak için Robot Koch ile birlikte çalıştı ve videoyu iPhone 6s Plus’ta çekmişti.

    Diğer Apple ürünleri ile çekilenler

    iPhone Apple’ın film çekiminde kullanılan tek cihazı değil şüphesiz. Apple ailesinde film çekimi için kullanılabilecek pek çok cihaz bulunuyor. Bunlardan öne çıkanlar ise iPad ve MacBook. Örneğin Modern Family dizisi bu anlamda iyi örneklerden biri. Dizinin yapımcısı ve yönetmeni Steve Levitan dizinin bir bölümünün tamamını iPhone 6, iPad Air 2 ve Mac’le çekti. Dizi çeşitli karakterlerin birbirleri ile FaceTime konuşmalarını konu alıyor. Aaron Mento’nun kara mizah komedi filmi Standards of Living iPad 2 ile çekilmiş ilk uzun metraj film olma özelliğine sahip. Mento iPad 2 kullanma nedenini profesyonel ekipman bulamamasından değil de kafasında tasarladığı konsepte uygun olması açısından tercih ettiği şeklinde açıklıyor. Film bir komedyenin komedi rutinini geliştirmekle ilgili çabalarını konu alıyor. İngiliz otomotiv üreticisi Bentley de iPhone 5s ile çektiği 3 dakikalık reklam filmi ile iPhone video dünyasına merhaba demiş oldu. Yalnızca BeastGrip lens adaptör, Neewer Fisheye lens ve MoVI M5 sabitleyici kullanılarak çekilen reklamın kalitesi film yapımcılarını şaşırtıyor.

    Apple 2015 Oscar reklam filmi

    Apple 2015 yılında tamamen yeni iPad ile çekilmiş bir reklam yayınladı. Film yapımcısı Martin Scorcese tarafından hazırlanan filmde bir grup lise öğrencisinin kendi filmlerini çekme istekleri tasvir ediliyor. Reklam filmi için L.A Şehir Lisesi ile anlaşan Apple öğrencilere kendi film projelerini hayata geçirmeleri için birer iPad vermişti. Diğer yandan marka 2015 Grammy Ödülleri için de Oscar projesine benzer bir proje hazırlamıştı. Bir dakika uzunluğundaki reklam filminde İsveç müzik grubu Eliphant,DJ The Gaslamp Killer ile çalışıldı. Tamamı iPad 2 ile çekilen filmde grubun single üretim süreci gösterilmişti.

    Açılış görseli kaynağı: es.engadget.com

    Bu 6 dakikalık kısa film sizi geleceğe götürecek

    vr

    Artırılmış veya sanal gerçeklik kimi zaman düşündürücü boyutlara götürüyor deneyimleyenleri. Başınız dönüyor, ürkebiliyorsunuz, örneğin yükseğe çıkmış gibi hissediyor ve bir anda kafanızdaki aygıtı çıkarmak istiyorsunuz. Şimdilik tüm bunların birer ‘başlangıç’ olması da konunun çarpıcı yanı. Peki ya yakın gelecek?

    Geleceğe dair beklentilerin teknoloji dünyasının ana merak konularından biri olduğu aşikar. Nelerle karşılaşacağız, yazılım dünyası neler üzerinde yoğunlaşıyor, hangi sürprizler söz konusu..? Sorular sayısız, ancak bazı konsept çalışmalar da aslında küçük ipuçları verebiliyor. İşte bunlardan biri, Keiichi Matsuda adlı sanatçı tarafından hazırlanan 6 dakikalık videonun içinde adeta…

    [vsw id=”166807261″ source=”vimeo” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Haberin devamında izleyebileceğiniz (mutlaka izlemenizi önerdiğimiz) videoda genç sanatçı, gerçek dünya ile dijitali bir arada kurguluyor. Örneğin alışveriş merkezinde bir gıda maddesini aldığınızda üzerinde tanıtıcı görüntüler beliriyor, hatta sanal bir asistana sorular bile sorabiliyorsunuz. Başta da belirttiğimiz gibi çarpıcı şeyler söz konusu…

    Videonun odak noktası kesinlikle ‘reklamlar’ üzerinde şekilleniyor. Sizi kimi zaman ‘nasıl yani’ soruları ile baş başa bırakan, bazense ‘evet, bu olmalı’ çıkarımlarına yönelten ilginç bir çalışma. Soru ise şu; yakın gelecekte taktığımız güneş gözlüğü ya da optik, daha da büyük ekipmanlarla mı dolaşacağız ve tam olarak yukarıda videoda sahnelenen yaşamı mı sürdüreceğiz? Muhtemelen evet.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz. Takipte kalın.

    Huawei ve Google’dan sanal gerçeklik alanında işbirliği

    Ekran Resmi 2016-05-20 17.05.08

    Çin merkezli teknoloji şirketi Huawei, Google ile yaptığı işbirliği çerçevesinde, şirketin yüksek performanslı sanal gerçeklik platformu Daydream’e destek verdiğini açıkladı. Şirket, Google ile yaptığı işbirliği çerçevesinde, şirketin yüksek performanslı sanal gerçeklik platformu ile ilgili çalışmalar gerçekleştirecek.

    Yapılan açıklamaya göre Huawei, kullanıcıların yeni uygulama ve içeriklerle daha zengin bir Daydream deneyimi yaşayacağı bir eko-sistem oluşturmak üzere, hem Google hem de sektörün diğer lider markalarıyla birlikte çalışacak.

    Huawei, yeni Kirin ve Qualcomm işlemcilerini kullanan ve DayDream platformunu destekleyen yeni cihazlarla, sanal gerçeklik alanındaki varlığını güçlendirecek. Huawei ayrıca 2016 sonuna kadar, Daydream uyumlu akıllı telefonlar, sanal gerçeklik gözlükleri ve kontrol birimlerini pazara sürecek. Ürünler merakla bekleniyor…

    Ekran Resmi 2016-05-20 17.04.53

    Sanal gerçeklik alanında işbirlikleri son dönemde bir hayli artmış durumda. Google Daydream platformu ile ilgili ilk açıklamalarda yazılımla ilgili gelişmeler aktarılmış ve öncü oyun geliştiriciler, yayımcılar ile uygulama geliştirici şirketlerle çalışmaların başladığı kaydedilmişti. Donanım tarafında Huawei ile başlayan işbirliği ise bu konuda sonuçlandırılan bir diğer anlaşma görünümünde. Google, sanal gerçeklik yatırımlarını hız kesmeden devam ettiriyor…

    Daydream platformu için tasarlanan Google’ın sanal gerçeklik gözlüğü ve kontrolcüsüne dair detayları görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

    Görseller https://vr.google.com/daydream/ ‘den alınmıştır.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Android Auto ve Google Firebase güncellendi

    Android_Auto

    Google, ABD’de düzenlediği Geliştiriciler Konferansı 16 (I/O)kapsamında otomobiller için Android Auto ve geliştirici platformu Google Firebase’in güncellendiğini duyurdu. Android Auto üzerindeki yenilikler dikkat çekici…

    Buna göre Android Auto, artık sadece uyumlu araçlarda kullanılabilen bir platformu olmayacak, güncelleme ekseninde uyumlu akıllı cihazlar (akıllı telefon, vb) üzerinden otomobilin bazı akıllı özellikler kazanmasına ve bunların yönetimine ilişkin işlemler gerçekleştirilebilecek. Örneğin uyumlu Android işletim sistemine sahip akıllı telefon, Android Auto için özel bir ekran şekli alacak, burada otomobile dair uygulamalar yer alacak.

    Kullanıcı dostu ve anlaşılır bir arayüzle geldiği kaydedilen söz konusu özellik, Bluetooth özelliğine sahip ya da AUX girişi bulunan her otomobilin Android Auto platformu ile uyumlu olabileceği anlamı taşıyor. En nihayetinde ise Google, otomobil alanındaki yazılımında kapsamı bir hayli genişletiyor.

    Google Firebase ise daha dar kapsamlı bir kullanıcı kesimini ilgilendiren, hatta çoğu kimsenin adını duymadığı bir platform. Bunun nedeni yazılım geliştiriciler için tasarlanmış olması. 100 binden fazla kullanıcısı bulunan platform, SDK üzerinden geliyor. Güncelleme sayesinde hatalar daha hızlı rapor edilebilecek ve yeni araçlar da kullanıma sunulacak.

    Google, 21 Mayıs 2016’da tamamlanacak bu seneki etkinliğinde çok sayıda yazılımsal geliştirme, platform ve bazı yeni cihazların duyurusunu gerçekleştirdi. Daha önceki yıllarda Android’in sonraki versiyonunun beta sürümlerinin duyurulduğu Google I/O etkinliklerinde 2016’da işletim sistemi, daha önce tanıtıldı. Bu sayede ilginin akıllı telefon işletim sistemi haricindeki alanlara da yoğunlaşması sağlanmış oldu. Google’a ilişkin daha fazla haber için buraya tıklayabilirsiniz.

    Android Wear 2.0 yayınlandı

    Ekran Resmi 2016-05-20 15.22.47

    Google, ABD’de düzenlediği Geliştiriciler Konferansı 16 (I/O)kapsamında şirketin giyilebilir cihazlar için sunduğu işletim sistemi Android Wear’ın 2.0 sürümüne yükseltildiğini açıkladı. Yeni güncelleme Google’ın giyilebilir teknolojiler bölümü başkanı David Singleton tarafından, geniş bir katılımcı önünde paylaşılan detaylar arasında akıllı telefona ihtiyaç olmaksızın uygulamaların kullanımı öne çıkıyor.

    Bu Google adına beklenen bir özellikti, Apple’ın da üzerinde durduğu konular arasında. Şirket, önümüzdeki süreçte watchOS için uygulama hazırlayacak kimseleri bağımsız çalışabilen yapıların tasarlanması konusunda bilgilendirmişti. Ayrıca sağlık ve mesajlaşma gibi uygulamalarda özelleştirme olanakları sağlanıyor. Otomatik yanıtlama, el yazısı tanıma, arayüzde uygulmalara dair verilerin daha yoğun ve aytıntılı biçimde sunulması ve küçük bir klavye ile daha kolay yazı yazabilme gibi özellikler de öne çıkıyor.

    Geliştiriciler için rehber

    Öte yandan daha çok geliştiricileri ilgilendiren bazı haberler de var. Android Wear için uygulama geliştirenler için Google’ın Material Design anlayışına ilişkin bir rehber yayınlandı. Bu online katalog, tipografi, ikonlar ve daha iyi etkileşim için en iyi renk seçimlerine odaklanıyor. Böylelikle Google, kendi akıllı saat platformu için daha etkin yazılımların hazırlanması yönünde yeni bir adım atmış oluyor. Uzmanlara göre söz konusu gelişme önemli, özellikle yeni geliştiriciler için önemli bir yol haritası niteliğinde.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Google Daydream VR tanıtıldı

    Google_Daydream_VR

    Google, sanal gerçeklik seti ve platformu Daydream VR’ı, ABD’de lanse etti. İşte detaylar…

    Sanal gerçeklik alanında uzun yıllardır çalışmalar yürüten Google, ABD Palo Alto’da düzenlenen I/O adlı etkinliği kapsamında yeni sanal gerçeklik ürünlerini duyurdu. Google Daydream VR adıyla geleceği bildirilen set, bir gözlük ve kontrolcüden oluşuyor. Gelişme, teknoloji dünyasında ses getirdi ve Google’ın bu sene düzenlediği etkinliğin öne çıkan yenilikleri arasında yer aldı…

    Ekranı ve sensörleri sayesinde kullanıcılarına daha etkin bir dijital deneyim vaat eden setin YouTube, Street View, Google Play Store Filmler ve Fotoğraflar gibi kendisi için özel olarak yapılandırılmış uygulamalara da sahip olacağı kaydediliyor. Bu uygulamalar sanal gerçeklik gözlüğünde önyüklü halde gelecek ayrı bir arayüz eşliğinde kontrol edilebilecek. Örneğin elinizle bir uygulama açabilecek, ya da sürükleme hareketi yapabileceksiniz.

    İddialı sanal gerçeklik oyunları geliyor

    Öte yandan Google’ın yeni modeli için önemli oyun firmalarının da özel içerikler oluşturduğu belirtildi. FIFA, NBA gibi oyunların yayımcısı Electronic Arts ve kısmi ortağı olan Assassin’s Creed, Batman gibi yapımların geliştiricisi Ubisoft gibi markalardan söz edildi.

    Sanal gerçeklik konusunda Samsung’un Gear VR adımından sonra kısa süre içinde HTC Vive, Oculus Rift gibi ürünlerin de genel kullanıcılarla buluşmaya başlayacağı biliniyor. Google da bu rekabetin içinde olmayı hedefliyor gibi görünüyor. Beklenen bir hamle miydi? Evet.

    Gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz….

    HTC 10 Türkiye’de satışa çıkıyor

    0

    1460466336_HTC_10_Alt__n_3V

    Geçtiğimiz Nisan ayında tanıtımı gerçekleştirilen Adnroid işletim sistemine sahip üst segment akıllı telefon HTC 10’un Türkiye satışlarına başlanıyor. 250 TL değerindeki Hi-Res kulaklık ve Quick Charge 3.0 hızlı şarj cihazının da kutuyla beraber verileceği belirtiliyor. Cihaz, gümüş ve karbon gri renk seçenekleriyle kullanıcılarla buluşuyor.

    5.2 inç LCD5 ekranı 1440 x 2560 piksel çözünürlük değeri sunan HTC 10’un işlemci tarafında, ABD’li çip üreticisi Qualcomm’un Snapdragon 820 çipseti kullanılıyor. GPU tarafında Adreno 530 bulunuyor. 4 GB RAM’e sahip model iki ayrı dahili depolama kapasitesi ile teknoloji raflarında yer alacak: 32 ve 64 GB. Artırılabilir hafıza desteği de (microSD ile), 200 GB kapasiteye kadar mevcut. Pil kapasitesi 3000 mAh. Akıllı telefonun yazılım tarafında HTC Sense arayüzü ile birlikte Android 6.0.1 Marshmallow
    1460466525_HTC_10_Alt__n___st

    Kamera özellikleriyle de ile dikkat çeken HTC 10’un hem ön hem de arka kameralarındaki optik görüntü sabitleyicisi (OIS) öne çıkıyor. f/1.8 diyafram açıklığına sahip lensleri sayesinde düşük ışık koşullarındaki fotoğraflarda da iddialı olan modelin arka kamerası 12 MP, ön kamerası 5 MP çözünürlüklü. 2. nesil lazer odaklama sistemi, 2160p@30fps video kaydı, RAW desteği de diğer detaylar arasında.

    Bluetooth 4.2 ve 802.11 a/b/g/n/ac WiFi standardı, USB 3.1, NFC, parmakizi okuyucusu, HTC BoomSound ses teknolojisi, hızlı şarj, 4.5G desteği de diğer teknik detaylar. Cihazın resmi tanıtımından hemen sonra Mayıs ayında tüketicilerle buluşmaya başlayacağı açıklanmıştı. HTC tarafında bu yönde hedeflerin uygulamaya konulduğu görülüyor.

    Need For Speed İnceleme

    0

    5

    Bir dönemin otomobil kültürünü değiştiren efsanevi seri Need For Speed, tüm oyunculara hayallerindeki aracı kullanma şansı tanımış, bizleri efsanevi markaların efsanevi modelleri ile bir araya getirmişti. Seriden önce adını sanını duymadığımız birçok marka ve modelle bizleri tanıştıran seri, Underground ile birlikte modifiye kültürünün yaygınlaşmasına ön ayak olmuş, sokaklarda turbo seslerini kulaklarımıza taşımıştı.
    2
    Underground 2 ve Most Wanted ile adeta ortalığı kasıp kavuran Need For Speed serisi, Carbon ile birlikte duraklama dönemine girdi. Daha sonraki yapımlarla da durumu kurtaramayan Need For Speed, ne yazık ki uzun bir dönemdir kullanıcılar için çerezlik yapımlar ile gelmeye devam etti.

    2015’te ise Ghost Games ile yeniden eski şaşalı günlerine kavuşmaya çalışan Need For Speed, eskisi gibi detaylı modifiye iddiası ile seriye adeta bir reset atmak istedi. 2015’de konsollar, 2016’da ise PC platformu için raflardaki yerini alan yeni NFS, DICE’ın geliştirmiş olduğu Frostbite 3 ile bizlere gerçek anlamda muhteşem grafikler sunmayı başardı.
    3
    Yeni NFS’nin en iddialı olduğu konu ise, Underground, Most Wanted ve Carbon’dan sonra özlem duyduğumuz detaylı modifiye seçenekleri oldu. Yeni NFS ile gerçekten de birçok araçta detaylı özelleştirmeler yapmamız mümkün, ancak bu seçenekler yine de Underground 2 ve Most Wanted’daki kadar detaylı ve sayıca fazla değil. Ghost Games bu iddiasını korumuş olsa da, oyuncular için yeterli seçenek sunmayı ne yazık ki başaramıyor.

    Hikaye konusunda ise bekleneni yine veremeyen Need For Speed, bizlere klasik ve pek de merak uyandırmayan bir hikaye deneyimi sunuyor. Gerçek videolar ile desteklenen hikayede, kendimizi yakın hissedeceğimiz veyahut sevebileceğimiz bir karakter mevcut değil. Ayrıca oyunun hikayesindeki en büyük eksiklik, bir baş düşmanın net olarak karşımıza çıkmaması. Most Wanted’da aracımızı hileyle çalan haydutun peşinde hırsla koşarken, yeni NFS’de böyle bir hisse kapılmıyoruz.

    Yeni Need For Speed’in bir başka iddiası ise, bir yarış oyununda kuşkusuz ilk dikkat çeken şey olan, sürüş dinamikleri. Eski NFS’lere oranla daha ağır bir sürüş deneyimi sunan yeni NFS’miz, her ne kadar keyifli ve hız hissini iyi yaşatan bir deneyim sunuyor olsa da, beklentilerimizi ve akıcılık arayışımızı karşılayamıyor. Ancak şunu da belirtmek gerekiyor ki, arcade yarış oyunlarının gittikçe azaldığı günümüzde, NFS yine de en iyi seçeneklerden biri.
    4
    Yapımın bir diğer dikkat çeken ve hatta tepkilere neden olan unsuru ise oyunun sürekli olarak çevirimiçi  bağlantı istemesi. Oyun içerisinde de sürekli olarak farklı yarışçılara rastlamamız mümkün. Bu durumun avantajları ve dezavantajları mevcut. Oyunun canlı ve dolu hissetirmesi açısından oldukça memnun edici bir özellik olan bu durum, ne yazık ki yarışların bile açık dünyada ve diğer oyuncular ile aynı ortamda geçmesi yüzünden can sıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Yarışlar esnasında sık sık farklı oyuncular ile çarpıştığım, hatta farklı oyuncular yüzünden yarış kaybettiğim bile oldu. Keşke Ghost Games, bu durumu engelleyecek bir seçeneği oyunculara sunsaydı dedim.

    Genel olarak yapım bizlere eğlenceli vakit geçirtiyor olsa da, sanıyoruz ki eski NFS’ler kadar derin ve detaylı bir yapım arayışımız, bizler ile yeni NFS arasında daima bir duvar oluşturmaya devam edecek. Electronic Arts, bizlere yeniden tıpkı Underground veya Most Wanted’daki kadar sürükleyici bir hikaye, gelişmiş modifiye seçenekleri, ve yüksek sayıda içerik sunmadan, bizler hiçbir NFS’yi tam olarak beğenemeyeceğiz. Grafiklerin güzelliği de bir yere kadar demeden edemiyoruz. Ancak şunu da unutmamak lazım ki, şuan için piyasada bulunan en iyi arcade yarış oyunlardan biri, NFS’nin ta kendisi.

    1