Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1770

    Sony RX100M4 fotoğraf makinesi incelemesi

    RX100M4_RightGenellikle seyahate, tatile gidenlerin, gezenlerin, anı fotoğrafı çekenlerin ilk tercihidir kompakt kameralar. Öncelikle hafiftir, rahat taşıyabilirsiniz. Küçüktür, gömlek cebinde saklayabilirsiniz. Ayrıca bir DSLR’a göre hayli ucuzdur da…

    Övgüleri hak ediyor

    Ancak, incelemesini yaptığım bu kompakt fotoğraf makinesi pek de ucuz değil… Sony’nin Cyber-shot kompakt ürün ailesi içinde yer alan RX100 serisinin dördüncü sürümü olan RX100M4 bence her kuruşu sonuna kadar hak ediyor. Şimdi diyeceksiniz ki, daha incelemeye başlamadan ürüne övgüler yağdırmaya başladın diye… Ama bir sorun bakalım, neden?..

    Amatör olarak fotoğraf çeken biri olarak DSLR ve aynasız olarak tabir edilen fotoğraf makinelerini kullanıyorum. İtiraf edeyim uzunca bir süredir Sony kullanıcısıyım. Geçmişte farklı markalarda fotoğraf makineleri kullanmışlığım vardır. Hatta bunlar arasında öyle makineler var ki, bugün antika değeri taşıyorlar. Zenith, Lubitel, Yashica, Asahi Pentax, Kodak, Polaroid, Canon, Nikon… Hatırladığım ve hatırlamadığım o kadar çok marka fotoğraf makinesi kullandım ki… Hem de 36 pozluk film günlerinden…

    Zaman zaman çeşitli makineleri test etme fırsatı buluyorum ve deneyimlerimi fotoğraf severlerle paylaşıyorum. Çok teknik bilgilerden ziyade fotoğraf makinesinin elinizde size vermiş olduğu hissi anlatmaya çalışıyorum. “İyi makine-kötü makine” kavramına pek inanmıyorum aslında… Çünkü her biri birbirinden değerli markalar ve yeni bir ürün için binlerce insan çalışıyor bu markalar için…

    RX100M4_Front_bgwhÖdüllü bir ürün ailesi

    Sony’nin amiral gemisi a7RII’den sonra, RX100M4’ü çok merak ediyordum. Kompakt bir makine, benim gibi bir fotoğraf severin ihtiyaçlarını karşılayabilir miydi acaba? Aslında RX100 ürün ailesinin geçmişine doğru bir uzanmakta yarar var. Sony Cyber-shot ürün ailesinin 20,2 MP’lik bu kompakt makinesinin ilk duyurusu 2012 yılında yapıldı. Büyük başarı gösteren bu serinin ilk fotoğraf makinesi olan RX100, EISA (European Imaging and Sound Association – Avrupa Görüntüleme ve Ses Birliği) tarafından 2012-2013 yılının “En Gelişmiş Avrupalı Kompakt Kamera”sı olarak ödüllendirildi. Ayrıca ünlü Time dergisi de bu ürünü yılın en iyi icatlarından biri olarak seçti.

    İlkinin duyurusunun üzerinden bir yıl geçer geçmez, Sony RX100’ün halefi olan RX100M2’yi 2013 yılında piyasaya çıkardı. Bu fotoğraf makinesi ilk sürüme oranla bir sürü yenilikle birlikte geliyordu. Yeni arkadan aydınlatmalı Exmor R CMOS sensor görüntü kalitesini çok daha yukarılara taşıyordu. Azami ISO ayarı 12,800’e yükselmişti. Bu da yüzde 40 daha fazla ışık hassasiyeti demekti. İlk sürümde sabit olan LCD ekran, hareket edebilir hale getirilmişti. Ayrıca çoklu arabirime sahip flaş yuvası da bulunuyordu. Hepsinden önemlisi fotoğraf makinesi Wi-Fi ve NFC gibi ağ teknolojilerini destekliyordu artık. Ayrıca Full HD (1080/24p) video çekimi de yapabiliyordunuz.

    Yine tam bir yıl sonra ailenin üçüncü üyesinin duyurusu yapıldı. Yıl 2014’tü ve Sony’nin efsane DSLR modellerinden biri olan A77’nin Bionz X işlemcisi, küçük RX100M3’ün göğsünde atıyordu artık. Üstelik Zeiss marka Vario-Sonnar T lens de elden geçmişti. Selefinde yer alan flaş yuvası gitmiş ama küçücük etkili bir yerleşik flaş gelmişti yerine… Makinenin köşesinden fırlayan bir de OLED elektronik vizör (viewfinder) eklenmişti. RX100M3’ün işlevleri kişiselleştirilebiliyordu ayrıca… Manuel olarak kullanabiliyor, ayarları elle yapabiliyor, ya da diyafram veya enstantane öncelikli modları seçebiliyordunuz.

    sony-dsc-rx100m4-hDördüncü nesil RX100

    Haziran 2015… Sony hemen her yıl gelenekselleştirmiş olduğu gibi RX100 ailesinin dördüncü ailesini piyasaya çıkarttı. Seleflerinde de yer alan 1 inç (Yaklaşık 2,54 cm) 20,2 MP sensor ve 12800 ISO seviye değerlerinde herhangi bir değişiklik yoktu. Ancak, RX100M4, XAVC-S modunda 24, 25 ve 30 fps kare hızlarında 4K video çekebilme yeteneğine sahipti. İşte ben de sizlere RX100M4ile yaşadığım deneyimimden söz edeceğim.

    Aslında, önce ölçülerinden başlamak gerekiyor anlatmaya… Örnek verirken “kötü örnek” olmak istemem asla ama, Sony Cyber-shot RX100M4, tam anlamıyla bir sigara paketi boyutunda… Sigara yerine onu kullanmanızı tavsiye ederim elbette… Ölçüleri 101.6 x 61.0 x 40.6 mm ve içine bataryasını, hafıza kartını koyduğunuzda bile 298 gr. geliyor. 300 gr. bile değil yani… Kolaylıkla, gömlek cebinize sığdırabiliyorsunuz…

    Daha önce A77, A99 gibi DSLR tipinde fotoğraf makinesi kullananlar, hatta bir adım daha ileri gidelim, A7 serisi aynasız sahipleri, hatta ve hatta A6000 veya A6300 olanlar için bile çok küçük gelebilir. Ama sakın ola küçümseyici gözlerle bakmayın… Çünkü performansı sizi çok şaşırtacak…

    Aktüel 21,0, efektif 20,1 MP çözünürlükte 13,2 x 8,8 mm ölçülerinde 1” CMOS sensor sahibi olan fotoğraf makinesi JPEG ve RAW biçimlerinde maksimum 5472 x 3648 piksel ölçülerinde çekim yapabiliyor ve bu da amatör bir fotoğrafçı için yeterince tatmin edici… Açıkçası A6000’in 6000 x 4000 piksel ölçülerinde fotoğraf çekebildiği düşünülecek olursa bu boyuttaki bir makine için bu performans oldukça başarılı…

    RX100M4_RearCarl Zeiss farkı

    Makinenin üzerinde Carl Zeiss Vario-Sonnar imzalı, 24-70 mm ölçülerine denk gelen 8,8-25,7 mm f/1.8-2.8’lik bir lens bulunuyor. Optik zum çarpanı x2,9, dijital zumda ise bu rakam x11’e yükseliyor. Geniş açıdayken 5 cm mesafeye kadar, zumdayken 30 cm mesafeye kadar netleme yapabiliyorsunuz. ISO ışık hassasiyeti 125-12800 aralığında ama genişletilmiş modda alt limiti 80’e kadar düşürebiliyorsunuz. Üzerindeki minik flaş neredeyse 10 metreye kadar etkili ve başarılı… Aslında video konusunda da hakkında konuşulacak çok şey var ama ben ağırlıklı olarak fotoğraf konusundaki yeteneklerden söz edeceğim.

    Makineyi ele aldığınızda ön yüzünde, sağ tarafta lensin hemen altında Zeiss logosu ile karşılaşıyorsunuz. T kaplamalı Vario-Sonnar lens keskinlik ve kararlılık açısından kaliteli olduğunun imzasını fotoğraf makinesinin ön tarafına artmış. Lens, makine kullanılmamaktayken yaklaşık 1 cm civarında bir çıkıntı yapıyor dışarı. “Pancake” lakabını fazlasıyla hak ediyor. Fotoğraf makinesi çalıştırıldığında lensi koruyan perde açılıyor ve yaklaşık 4 santimi bulunan 24-70 mm’e tekabül eden lens fotoğraf çekmek üzere dışarı çıkıyor.

    Peki, makine nasıl çalışıyor? Üç şekilde… Bir tanesi hemen RX100M4’ün üzerindeki güç tuşuna basarak… Tuşun ortasında bulunan yeşil ışık, makinenin çalışmaya başladığını gösteriyor. Bir diğer yol ise, makinenin ön yüzü size dönükken sağ tarafına denk gelen üst köşesindeki pop-up elektronik vizörün (view finder) açılmasıyla… Hemen makinenin sağ tarafında üzerinde “Finder” yazan mandalı kaldırdığınızda, elektronik vizör şapkadan fırlayan tavşan gibi çıkıyor. Bu işlemle fotoğraf makinesi de çalışır duruma geçiyor. Vizörün üzerindeki merceği kendinize doğru hafifçe çekerek görüntüyü düzeltebiliyorsunuz. Dışarı çektiğiniz bölümün üzerinde küçücük bir diyoptri ayarı mandalı bulunuyor. Bununla vizörü göz bozukluğu sorununuz varsa ayarlayabiliyorsunuz. Sony, o kadar küçük alana o kadar işlevsel şeyler sığdırmış ki, inanamıyorsunuz… Bir üçüncü yol ise, “Play” tuşuna basarak… Çektiğiniz fotoğraflara bakmak istiyorsanız, bu tuşa basın… Makine çalışıyor ve ekranda fotoğrafları inceleyebiliyorsunuz. Ama bu kez lens, çekim moduna geçmiyor, yuvasından çıkmıyor…

    RX100aKüçük ama etkili bir pop-up flaş

    Makinenin üzerinde yer alan pop-up vizörün hemen yanında pop-up flaş bulunuyor. RX100M4’ün arka tarafında üst çıkıntıda yer alan düğme ile flaşı devreye sokabilmeniz mümkün… Hemen sol tarafta güç düğmesi, deklanşör ve geniş açı-zum mandalı ve yakından bildiğimiz çekim modu tekeri bulunuyor. Deklanşör üzerindeki mandalı sağa çekince Zum in, sola çekince ise zum out yapabiliyorsunuz.

    Arka yüzde neredeyse tüm gövde boyutunda, bazı profesyonel fotoğraf makinelerinde bile bulunmayan 3” boyutunda hareketli bir LCD ekran sizi bekliyor. Bu hareketli ekran sayesinde değişik açılarda fotoğraf çekmeniz çok kolaylaşıyor. Özellikle öz çekimler telefondan bile daha kolay  oluyor. Zaten LCD ekranı 180 derece çevirip öz çekim yaparken, otomatik olarak kendi kendine çekim modu devreye giriyor ve üç saniye geri sayım yapıyor. Sağ üst köşede Sony ürünlerinde neredeyse geleneksel hale gelen “Movie” düğmesi bulunuyor. Parmağınızın yanlışlıkla oraya gidip video çekimini aktif hale getirmemesi için ergonomik bazı düzenlemeler yapılmış. Hemen altında “Menü”, “Fn” düğmeleri ve ayar çarkı var. Çarkın altında da sağda silme tuşu, solda ise “Play” tuşu bulunuyor. Çok basit ve pratik…

    Sol kenarda HDMI ve USB şarj bağlantısı yuvaları bulunuyor. Fotoğrafları ve videoları doğrudan televizyonunuzda izleyebilmeniz mümkün… Ancak, kişisel olarak bataryanın makine üzerinde şarj ediliyor olmasına ben bir türlü alışamadım. Bu arada batarya derken, doğrusu RX100M4’ün bataryası  gözüme o kadar küçük gözüktü ki, ne yalan söyleyeyim başta çok güvenmemiştim. İki saat kadar bir sürede JPEG + RAW olmak üzere toplam 90 + 90 kare bataryanın dişinin kovuğuna bile gitmedi. Batarya ömrünün 280 kare olduğu katalog bilgileri arasında yazıyor ama sanki biraz temkinli davranmışlar gibi geldi bana…

    61fUk25btRL._SL1500_Fotoğraf makinesiyle gelen ilham

    Bu yazıyı okuyanların bazılarının yüzüne müstehzi bir gülümseme yayılabilir ama ben bir fotoğraf makinesinin, özellikle sokak fotoğrafçılığı konusunda ilham verdiğine inanıyorum. Genellikle test ettiğim değişik fotoğraf makinelerinde bu duyguyu yaşıyorum. Bazı fotoğraf makinelerinde saatlerce dolaşıp bir kare çekemezken, bazılarında bir bereket, anlatmak ve anlamak mümkün değil… Dolayısıyla, RX100M4 ile her zamanki sokak fotoğrafı rotama doğru yola çıkarken, “Ya nasip” diye düşündüm içimden…

    Taksim’den İstiklal Caddesi’ne doğru girerken hemen Fransız Konsolosluğu’nun karşısındaki tatlıcının vitrininde gördüğüm yansımayla siftah ettim. Tünel’den aşağı salınıp Galata Köprüsü’nden Eminönü’ne geldiğimde aradan iki saat kadar geçmişti ve yaklaşık 90 kare kadar fotoğraf çekmiştim. Bunların 10 tanesi de beni tatmin edecek nitelikteydi…

    Sony RX100M4, özellikle seyahat, tatil ve altını çizerek söylüyorum benim gibi “sokak fotoğrafçılığı” tutkunları için ilaç gibi bir fotoğraf makine… Yurt dışında “Point and Shoot” adı verilen, Türkiye’de ise “Bas ve çek” denilen bu tür kompakt fotoğraf makinelerinin efendisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sokakta fark edilmemek, kalabalığa karışmak çok önemlidir… Bunu üzerinde 70-200mm zum lens olan bir fotoğraf makinesiyle yapamazsınız. Özellikle ortalığın çok gergin olduğu ülkemizde objektifini doğrulttuğunuz kişilerden ciddi tepkiler alabilirsiniz. Oysa, RX100M4 o kadar sıradan ve zararsız görünüyor ki, Galata Köprüsü üzerinde balık avlayan ve zaman zaman fotoğraf çekenlere ters davranan kişiler bile adeta poz verdiler.

    RX100M4 ve bütünleşik Zeiss lens öylesine uyumlu ve hızlı ki, makineyi çalışır konuma getirmek, doğrultmak ve fotoğrafı çekmek saniyelerle ölçülüyor. Ayrıca enstantane öncelikli moda geçerseniz, 16 fps (saniyede 16 kare) gibi bir performansa ulaşıyorsunuz ki, tadından yenmez…

    Aslında bu küçük makine hakkında ne kadar yazsak sayfalar almaz. Farklı çekim modları, değişik beyaz ayarları, dinamik aralık iyileştirmeleri… Birçok profesyonel DSLR’da bile bulunmayan türlü yeteneklere sahip… Evden çıkarken cebe atmayı unutmamanız gereken bir fotoğraf makinesi… Elbette birçok Sony fotoğraf makinesinde olduğu gibi RX100M4’te de Wi-Fi ve NFC desteği var. Bu sayede çekmiş olduğunuz fotoğrafları herhangi bir kablo bağlantısına gerek duymadan bilgisayarınıza, ya da telefonunuza gönderebiliyorsunuz.

    Artık, tam kare çekim yapabilen Sony RX1RM2’yi şiddetle merak ediyorum, yetkililere buradan duyurulur…

    Örnek fotoğraflar – @cemkivircik

    Samsung SSD 850 Evo: Piyasanın en iddialı ürünü

    PC sistemlerinin en büyük dar boğazı yaratan ürünler sabit diskler. Bunu bilen Samsung, bu dar boğazı kaldırmak ve herkese ulaşmak için SSD ürün ailesini genişletti.

    Bilen bilir. En iyi işlemciye sahipsiniz, en pahalı ekran kartını aldınız ve sistem belleğinizi maksimum bir kapasiteye getirdiniz. Yine de PC sisteminiz veya dizüstü sisteminiz istediğiniz performansa ulaşmış değil. Oyunları yüklerken hala çok yavaş olduğunu görüyorsunuz . Açılış için hala beklemeniz gerekiyor ve bir yazılımı kurmak dakikalarınızı alıyor. Sorun kullandığınız sabit diskte. Günümüzde satılan mekanik sabit diskler modern PC sistemlerinde ciddi bir darboğaz yaratıyorlar.

    6

    Sabit disk plakalarının dönme hızı 15 000 rpm ve önbellek 64 MByte büyüklükte dahi olsa bu durum sizi kurtaramaz. Ancak bir SSD tercih ettiğinizde günümüzde oluşan bu veri darboğazını atlatabilirsiniz. Tabi bu söylemek çok kolay. Sonuçta SSD diskler her ne kadar çok yüksek bir performans sağlasa da fiyatları ile dudak uçuklatıyor. En azından bugüne kadar. Çünkü Samsung, yeni nesil SSD ailesini genişleterek, son kullanıcılarının da bu teknolojiden faydalanması için çalışmalar yaptı.

    Samsung, piyasaya ilk olarak SSD 840 ailesini piyasaya sürdüğünde herkes şaşırmıştı. Bu SSD disk, 1 TByte kapasite sınırını aşan dünyanın ilk SSD disk ürünüydü. Samsung bu üründe her bir hücre için 3 bit depolayabilen TLC bellek kullanmıştı. Günümüze baktığımızda TLC yerine her bir hücre için 2 bit depolayabilen MLC bellekler kullanılıyor. Bunun avantajı depolamayı iki boyutlu değil üç boyutlu olarak yapabilmesi. Yani en ve genişlik ile birlikte depolama üst üste de yapılabiliyor.

    5

    Samsung SSD 850 Pro işe bu tür bir SSD disk. Ama bu Samsung için yeterli değildi. Çünkü  Samsung SSD 850 Pro her bir hücre için 2 bit depolayabiliyordu. Bu yüzden 3bit-MLC yani TLC-VNAND geliştirildi. Bununla birlikte ürünün geliştirilmesinde de önemli değişikliklere gidildi. SSD diskler yazma ömürlerine sahipler. Bu ömür SSD diskin yapım mimarisine bağlı olarak değişiyor. SL hücrelerinde 100 000 yazma döngülü bir ömür oluşuyor. MLC söz konusu olduğunda bu değer 10 000 yazma döngüsüne düşüyor. 3D NAND teknolojis işte bu ömrü arttırıyor. Samsung bu teknoloji sayesinde MLC hücrelerini SL hücre seviyesine yükseltiyor. Bu yüzden olsa gerek Samsung SSD ürünlerinin 3 yıllık garantisi 5 yıla çıkmış durumda.

    4

    Bitmedi. SSD performansını etkileyen diğer bir faktör ürünlerde kullanılan kontrol birimleri. Samsung SSD 850 Evo ürününde MGX’in kontrol ünitesini kullanıyor. İki çekirdekli olan bu kontrol ünitesi 400 MHz’lik bir sistem frekansı ile çalışıyor. 256 Mbyte’lık önbellek kontrol ünitesinin performansına olumlu yansıyor. Daha yüksek kapasiteli SSD disklerde önbellek elbette artıyor. Öyle ki 250 ve 500 Gbyte’lık modellerde 512 MByte’lık bir önbellek, 1 TByte’lık üründe de 1 GByte’lık bir önbellek kullanılıyor.

    2

    Performans

    Tüm bu etkenleri topladığınızda SSD disk performansı ortaya çıkıyor. Samsung SSD 850 Evo birçok disiplinde çok iyi sonuçlar verdiğini söylemeliyiz. Ürünün 16000 – 32000 arası değişen saniye başına girdi çıktı (IOPS) performansı ve 510 MByte/sn değerindeki  rastgele yazma performansında çok başarılı olduğunu gördük. Sıralı okuma hızı 540 MByte/sn olan bu ürünün yazma hızı 340-500 Mbyte/sn arasında seyrediyor. Veriye erişim hızı ise 0,03  ms civarında. Yani gayet performansı.

    3

    Üründe beğendiğimiz bir özellik 2 Watt civarında düşük bir güç tüketmesi. Yine du şunu söylemekte fayda var. Samsung SSD 850 Evo’da yer alan SATA-6-GBit/s arayüzü onu ne yazık ki biraz frenliyor. Bu arayüz yerine PCI-E (M.2) kullanılsaydı çok daha iyi bir performans elde edeceğimizi düşünüyoruz.

    Robot gazetecilik medyayı nasıl değiştirecek?

    robot gazetecilikRobotların ve diğer otomasyon teknolojilerinin hayatımızın hemen her alanında yaygınlığının arttığı şu günlerde yeni teknolojilerle en fazla haşır neşir olan sektörlerin başında gelen medya da bu dönüşümden nasibini alıyor. Özellikle son 2-3 yıldır dünya genelindeki haber merkezlerinin robot gazeteciliğe ciddi bir ilgisi söz konusu. Associated Press, Forbes, The New York Times, Los Angeles Times, ve ProPublica gibi lider medya şirketleri haber içeriklerini otomatikleştirmeye başladı. Uzmanlara göre 2020’lerede haberlerin yüzde 90’ını robotlar üretecek olsa bile şu an için finans, spor gibi sayısal verilerin ağırlıkta olduğu alanlarda yapay zekalar içerik üretebiliyor. Peki bir anlamda henüz deneme aşamasında olan robot gazeteciliğin artısı, eksisi ve potansiyeli nedir? Gelin gazetecilikte otomasyon devrinin yeni döneminin oluruna bir bakalım.

    Şartlar
    Robot gazetecilik tekrarlanan konular için rutin haberler üretmenin en iyi yolu.
    Veri kalitesinin yetersiz olduğu ve yapılandırılmamış verinin bulunduğu ortamlarda robot gazetecilik kullanılamaz.
    Robot gazeteciliği geliştirmenin yolu yapılandırılmış verinin ulaşılabilirliğini arttırmak. Medya kuruluşlarının amacı bu sayede maliyetleri azaltmak ve haber kalitesini arttırmak.

    Potansiyel
    Algoritmalar haberleri daha hızlı ve insanlardan daha az hata ile üretme potansiyeline sahip.
    Algoritmalar aynı datayı kullanarak farklı dillerde, farklı bakış açılarında ve ilgi alanlarına göre kişiselleştirilmiş haberler üretebiliyorlar.
    Algoritmalar kullanıcının sorularına göre talebe uygun haberler üretme potansiyeline sahip.

    Limit
    Algoritmalar veri ve varsayımlara dayanır ve her ikisi de hataya meyillidir. Sonuç olarak algoritmalar beklenmedik, istenmeyen ve hata içeren sonuçlar ortaya koyabilir.
    Algoritmalar soru soramaz, neden ilişkisi kuramaz ve bu durum onların toplumu anlama ve gazetecilik işlevlerini yerine getirme yetisini kısıtlar.
    Yazı yazma yeteneği insan beynine göre henüz temel seviyede ancak zaman içinde geliştirilebilir.

    Gazetecilere etkisi
    İnsan ve otomatik robot entegre hale gelecek ve bir nevi insan –makine evliliği ortaya çıkacak.
    Gazeteciler algoritmanın yerine getiremeyeceği derin analiz, röportaj ve araştırma yeteneklerine sahip.
    Robot gazetecilik rutin haberlerle uğraşan gazetecileri işinden edecek ancak haber üretme algoritması geliştirme adı altında yeni bir iş alanı yaratacak.

    Tüketicilere etkisi
    İnsanlar otomatik üretilmiş haberleri daha güvenilir buluyor ancak otomatik içerik okumaktan hoşlanmıyorlar.
    Tüketicilerin algoritmanın şeffaflığı ile ilgili beklentileri örneğin algoritmanın nasıl çalıştığını merak edip etmedikleri henüz bilinmiyor.

    Şirketlere etkisi
    Algoritmalar hatalardan sorumlu tutulamayacağından sorumluluk gazeteci veya yayıncıya ait olacak.
    Algoritmanın şeffaflık ve güvenilirliği özellikle tartışmalı konular ve kişiselleştirilmiş haberlerde kritik olacak.

    Topluma etkisi
    Robot gazetecilik erişilebilir haber sayısını arttıracak. Bu sayede insanların kendilerine uygun içerik bulmaları daha kolay olacak.
    Otomatik özellikle kişiselleştirilmiş haberlerde artış toplumsal fikir ayrılıklarının oluşmasına dair endişeleri de arttıracak.

    Görsel: Muckrack.com

    Siri, WhatsApp’ta mesaj yazma/okuma fonksiyonu sunabilir

    siri

    Siri, 2016’nın gündem maddeleri arasında. Apple’ın sesli asistanı, şu an beta süreci devam eden masaüstü işletim sistemi macOS Sierra’da ‘bilgisayarla konuşmaya’ imkan tanıyacak. Kullanıcılar, Mac’lerine ‘yarın hava nasıl’ şeklinde sorular yöneltebilecekler. Yeni bir gelişme ise Siri’nin mobil tarafta(belki masaüstünde de) ilginç bir yenilik sunabileceği yönünde…

    Buna göre Siri, popüler anlık mesajlaşma platform WhatsApp’ta iletilerin okunması ve söylenenlerin de yazılıp gönderilmesini sağlayabilir. Bu fonksiyonları Mesajlar ve Telefon uygulamalarında söz konusu özelliği sunmakta olan Apple’ın sonraki hedefi WhatsApp olabilir gibi görünüyor.

    ios10_yenilikleri_01119

    iOS için WhatsApp’ın en son sürümünden ipuçları keşfedilen özellik, iOS 10’un final sürümünde öne çıkan yeniliklerden biri olabilir. Apple’ın iPhone 7’yi duyuracağı eylül lansmanında konunun tüm detaylarının ortaya çıkması bekleniyor.

    Apple, eylül ayının ortalarına doğru gerçekleştirilmesi beklenen lansman etkinliğinde yeni nesil akıllı telefon modellerini, şu anda beta aşaması devam eden işletim sistemi versiyonlarını, bazı yazılım ve diğer teknoloji ürünlerini tanıtacak. Teknoloji şirketinin ayrıca App Store, vb. konulardaki bazı verilerini de kamuoyuyla paylaşması bekleniyor.

    Apple’ın yanı sıra Google, Microsoft ve Amazon da sesli asistana dair teknolojilere önemli yatırımlar yapmaya devam ediyorlar. Gelecekte cihazlarla konuşarak daha fazla işlemin yapılabileceğini de şimdiden görebilmek mümkün.

    Teknoloji dünyasında geleceğe yönelik olasılıklar ve en son ipuçlarını aktarmaya devam edeceğiz…

    İddia: GoPro Hero5 bu özelliklerle gelebilir!

    gopro_01

    Dünyaca bilinen aksiyon kamerası markası GoPro’nun sonraki modeli HERO5’in yakın zaman içinde duyurulacağı yönünde farklı kaynaklardan elde edilmiş bilgiler bulunuyor. Uluslararası teknoloji basınına konu olan bu iddianın devamında bu kez de aksiyon kamerasının olası özellikleri ortaya çıktı. Sonraki GoPro modelinde 3D kayıt özelliği söz konusu…

    Japon internet sitesi Nokishita Camera’da yer alan detaylara göre GoPro HERO5, öncülü HERO4’e göre önemli geliştirmeler sunabilir. Dokunmatik LCD ekran bunlardan biri. Ayrıca HDMI portunun yanı sıra son dönemin popüler standardı USB Type-C ve microSD ile artırılabilir hafıza da öne çıkan diğer yenilikler olabilir gibi görünüyor.

    Cihazın pilli ağırlığının 118 gram, pilsiz ağırlığının 90 gram olacağı, ölçülerinin ise 62 mm (genişlik) x 44.6 mm (uzunluk) x 33.7 mm (kalınlık) şeklinde geleceği kaydediliyor. Elbette en çok merak edilen konu görüntüleme konusunda sunulacaklar…

    Bu konuda ilgili internet platformunda yer alan bilgiler 30fps’de 4K, 60fps’de 2.7K ve 80fps’de 1140p video kaydı özellikleriyle geleceği yönünde. Öte yandan Full HD çözünürlükte 120fps hızda kayıdın da söz konusu olacağı belirtiliyor. Cihazın 3D kayıt özelliğine sahip olacağı da belirtilenler arasında. Ancak konuyla ilgili herhangi bir detay paylaşılmış değil.

    1220 mAh pil kapasitesi, WiFi, Bluetooth özellikleri diğer öne çıkan özellikler olabilir. GoPro cephesinden çıkan bu haber ve devamındaki gelişmelere ilişkin bir yorum ya da yalanlama gelmiş değil. GoPro HERO5’in tanıtım tarihinin yakın zaman içerisinde açıklanması bekleniyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    İnternette Güvenlik Artırma Yöntemleri

    0

    İnternette gizlilik ve güvenlik birbirinin ayrılmaz parçası. Günümüzde gizlilik ve güvenlik dijital dünyanın en önemli kavramları arasında geliyor. Hayatın bir parçası haline gelen internet, çoğu zaman güvenliğin dikkate alınmadığı bir platform olarak kullanılıyor.

    İnternetin görünen yararlı yüzünün dışında; siber-suçların, online tehditlerin, oltalamaların, dolandırıcılığın, hacker saldırıları ve virüslerin olduğu karanlık bir tarafınında olduğunu unutmamamız gerekiyor. Ücretsiz internet kullanırken bu tür tehlikeleri görmezden gelip, çoğu zamanda hafife olarak, ne tür riskler aldığımızın farkında değiliz.

    Bu haftaki yazımda; internet ve bilgisayarda güvenliğin sağlanması için alınması gereken önlemlerden bahsedeceğim.

    Orjinal Yazılım Kullanmak

    Gerek bilgisayar, gerekse de akıllı telefonlarda orijinal yazılım kullanmak, güvenlik ve gizlilik için en önemli gereksinimlerin başında geliyor.  Ücretsiz kullanılan uygulamaların çoğunda farkında olmadan reklam verenlerin kuralları kabul edilip, güvenlik ikinci planda kalıyor. Bu durum kullanılan cihaz aracılığı ile güvenlik ve gizlilik ihlallerine sebep olabiliyor. Ücretsiz yazılım kullanmadan önce bir kez daha düşünülmesinde büyük yarar olduğunu söylemeliyim.

    Online hesaplarda güçlü parola kullanmak

    Günümüzde neredeyse bütün online hesaplarda basit şifre kullanmak ve aynı zamanda bütün çevirim içi hesaplarda aynı şifrenin kullanılması, güvenlik konusunda büyük sorunlar yaratabiliyor. Net olarak söylemek gerekir ki; bütün hesaplarda aynı şifrenin kullanılması, bir hesabın ele geçirildiğinde diğer bütün hesaplarında güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Kişinin kendisine göre geliştireceği belli bir algoritma ile, her online hesap için farklı bir şifre kullanılmasında büyük yarar olduğunu vurgulamak istiyorum.

    Güçlü ve iki kademeli güvenlik katmanı kullanmak, hesap güvenliğini sağlama açısından oldukça etkili olamaktadır.

    Facebook, Twitter, gmail vs gibi hesapları kullanırken iki adımlı doğrulama kullanmak, hesapların güvenliğini sağlama konusunda büyük fayda sağlamakta. Hesap güvenliği sağlama konusunda; SMS doğrulaması kullanmak, son zamanlarda bu teknolojideki açıklardan dolayı artık tercih edilmemektedir.

    Online hesaplara bağlanılırken, akıllı telefonlara indirilen uygulamaların oluşturduğu ikici kademe parolalar sayesinde, güvenlik en üst seviyeye çıkartılmaktadır.

    Güncel yazılım kullanmak

    Yazılım güncellemeleri, uygulamanın daha performanslı ve güvenli çalışması için yapılan yeniliklerdir. Güncelliğini kaybetmiş ve güvenlik açıkları bulunan uygulamalar her zaman risk taşımaktadır. Gerek bilgisayar ortamında, gerekse de akıllı telefonlarda güncel yazılım kullanmak, güvenlik konusunda alınabilecek en önemli önlemlerin başında gelmektedir.

    Güncel Antivirüs yazılımı kullanmak

    Günümüzde antivirüs yazılımı kullanmayan bilgisayar kullanmak, her an güvenlik ve gizlilik ihlallerine açık olmak anlamına gelmektedir. Güncel bir antivirüs yazılımı kullanmak, internette dolaşırken bile standart güvenliğin sağlanmasında önemli rol oynar. Saldırganların çoğu internet ortamını kullanarak amacına ulaşmayı hedefler. Saldırgan, gerek ücretsiz uygulamalar ve gerekse de casus yazılımlar aracılığı ile kullanılan cihazlarda açık kapılar oluşturup, ilgilendiği cihazları kontrol etmek ister. İnternet açılış sayfalarını istenilen linklere yönlendirerek amacına ulaşmak, zararlı yazılımları cihazlara yükletmeye çalışırlar. Güncel bir antivirüs ve casus yazılımı kullanmak; internet ortamından gelebilecek bu tür zararlı yazılımların bilgisayarları veya akıllı telefonların ele geçirmesini engelleme konusunda yardımcı olacaktır.

    Ücretsiz Wi-Fi kullanmak

    Ücretsiz Wi-Fi ortamlarında internet bağlantısı yapmak, online hesap bağlantılarında güvenliği oldukça riske etmektedir. Ücretsiz internet ortamlarından bağlantı sağlanırken, güvenilen bir VPN servisi üzerinden bağlanmak, cihaz ile bağlanılan sayfa arasındaki gizliliği sağlayacaktır. Genel kullanıma açık bilgisayarlardan internet bağlantısı yapmak, kişisel bilgilerin başkasının eline geçmesine neden olması açısından olumsuz bir ortam oluşturur. Çok zorda kalmadan bu tür ortamlarda internet bağlantısı yapılmaması, güvenlik ve gizlilik açısından önemlidir. (Alprazolam)

    Bilgisiyarda yönetici şifresini sadece yönetim işlemleri için kullanmak

    Bilgisayarı yönetici hesabı yerine daha kısıtlı haklara sahip olan bir hesap ile kullanmak, güvenliğin sağlanmasında yardımcı olacaktır. Yeni kurulan bir uygulamanın, bilgisayarda yetkili bir kullanıcı ile yapacakları ile yönetici kullanıcısı ile yapacakları arasında farklar vardır. Standart bir kullanıcının bilgisayarda uygulama kurma yetkisi kısıtlı olduğunda, güvenliğin sağlanması açısından bu tür hesaplar ile çalışmak yararlı olacaktır.

    Fakir’den bol köpüklü Türk kahvesi keyfi

    Turkish coffee and turkish delight with traditional embossed metal tray and cup

    Geçmişten günümüze muhabbetin ve dostluğun simgesi olan Türk kahvesi, keyifli sohbbetlerin ve buluşmaların en tatlı bahanesidir. Birlikte içilen kahveler; arkadaşlık ve dostlukları pekiştiriyor, ilişkileri sağlamlaştırıyor. Bu ay geleneksel Türk kahvesini Alman Fakir Hausgeräte teknolojisiyle süzerek pişiren, Fakir’in yeni Türk kahvesi makinesi Kaave’yi beğenilerinize sunuyorum.  

    Türk kahvesi kültürel mirasımızdır

    Türk kültüründe kahve, sadece bir içecek değil başlı başına bir kültürdür. Evlilik öncesi kız isteme törenlerinde misafirlere Türk kahvesi ikram edilir, damat tuzlu kahveyi içmeden sevdiği kıza kavuşamaz. Türk kahvesi, ilk olarak Türkler tarafından bulunan kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Kendine has tadı, köpüğü, kokusu, sunuluş biçimiyle özgün bir kimliği ve geleneği vardır. Geçmişten günümüze güven, dostluk, paylaşım duygusunun simgesi Türk Kahvesi, kahvesinden çok pişirme tekniği ile farklılaşır. Ve aslında unutmamalıyız ki; Türk Kahvesi, pişirme tekniği ile dünyada markalaşmış tek kahvedir. Dünya genelinde hemen hemen her tür restoranın menüsünde bulunan iki kahveden biridir. Türk Kahve Kültürü, UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesine girmiş ve Türk kahvesinin 500 yıllık tarihi öyküsü kültürel miras olarak kabul edilmiştir.

    Cezvede pişirilen kahveyi aratmıyor

    Türk kahvesini kıvamında ve tam lezzetinde pişirebilmemiz için artık Fakir’in yeni Kaave makinesini de kullanabilirsiniz. Cezvede pişirme yöntemi esasına dayanan ve aynı lezzetin yakalanması amacıyla tasarlanan Fakir Kaave, taşmayı önleyen patentli Luminasense teknolojisi ile geliştirilmiş. Tek seferde 4 fincan kahve kapasitesiyle ve ergonomik cezve ağzı sayesinde her fincana eşit köpük dağıtabilen Fakir Kaave, hızıyla olduğu kadar iddialı tasarımıyla da dikkat çekiyor. Konsept renk serilerine uyumlu olarak, Violet, Rouge, Rose, Mat Kahve ve Beyaz alternatifleriyle beş farklı renkte tasarlanan Kaave’lerden en beğendiğiniz rengi satın alıp, mutfağınızın baş köşesine koyabilirsiniz.

    fakir-kaave

    Kaave’nin köpüğü bol, lezzeti kıvamında

    Fakir Kaave, evde yaptığım içim testlerinde bol köpüğü ve ideal kıvamıyla beğenimi kazandı. İşte ürünün öne çıkan özellikleri:

    • İsteğe göre kıvamı ve pişirmesi gayet iyi.
    • En güzel özelliği kahveyi taşırmadan pişirmesi ve bol köpüklü bir kahve keyfi sunması.
    • Kahvenin pişirme sıcaklığı yeterli derecede.  Acı kahve içmek zorunda kalmıyorsunuz.
    • İş yeri kullanımı ve yoğun sirkülasyonu olan yerler için uygun değil. Tek seferde 4 kişilik kahve pişirebiliyorsunuz.  Kalabalık misafir grubu olduğunda rahatlıkla işinizi görür.  Kısa sürede kahveyi kıvamında pişiriyor.
    • Tasarım ve kullanım bakımından son derece pratik.  
    • İster tezgah üzerinde isterseniz rafta saklayabilirsiniz.  Mutfakta fazla yer kaplamıyor ve zevkinize göre farklı renk seçenekleri mevcut.
    • Temizliği son derece kolay ve pratik.

    Daha lezzetli kahveler için Fakir’den ipuçları:

    • Toz kahvenizin taze olması kahvenizin köpük ve lezzetini etkileyen başlıca unsurdur.
    • Kahvenizi yaparken suyu ne kadar soğuk kullanırsanız kahveniz o kadar köpüklü olacaktır.
    • Kahve telvesinin cezvenin dibine çökmesini engellemek için kahveniz piştikten sonra bekletmeden ve hızlıca fincanlara boşaltın.
    • Ard arda kahve pişirdiğinizde cezve sıcak olacağından pişirme süresi kısalacaktır. Her kullanım sonrasında pişirme haznesini soğuk suyla yıkayarak, Kaave’yi daha verimli kullanabilirsiniz.

    Fakir Hausgeräte AR-GE departmanının titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucu ortaya çıkardığı Fakir Kaave, tüm Media Markt mağazalarında Türk kahvesi tutkunlarıyla buluşmayı bekliyor.

     

    Çocuğunuz tableti güvenli bir şekilde kullansın

    0

    Çocukluğumuzda oynadığımız çelik çomak, misket (bazıları bilye hatta cicoz derdi) gibi oyunların yerini artık teknoloji alıyor. Bu oyunların hemen hemen hepsinin artık tablette oynanabilen bir versiyonu olsa da bunların yerini tutmadığı aşikar. Sadece sokakta oynadığımız oyunlar değil, kızma birader, puzzle’lar, monopol, dama gibi oyunlar da artık tabletlerde oynanabiliyor. Sadece oyunlar mı? Öğretim de artık tabletlere ve elektronik cihazlara dayalı hale geliyor. Öğretmenler öğrencilerine dersleri elektronik tahtalar ile anlatıyor, sorularını tabletlerden gönderiyor. Hatta bazı sınavları tabletler üzerinden yapıyorlar. Şu an için böyle bir geçişin yararlı mı yoksa zararlı mı olduğunu tartışmak istemiyorum. İstesek de istemesek de şu anda hayatın her noktasında bir dönüşüm yaşanıyor, bu dönüşümlerden birisi de tabletler ve akıllı telefonların en önemli rolü oynadığı çocuklarımızın hayatında oluyor. Eskiden çocuklar bilgisayar kullanmaya biraz daha geç yaşta başlardı. Artık bu yaş tabletler ve akıllı telefonlarla birlikte iyice düştü. Birçok aile tabletin ekranına dokunabilen çocuğun eline tableti vermekten çekinmiyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın her tarafında bu böyle. Zengin fakir herkes çocuklarının eline mobil cihazları vermekten çekinmiyor. Dolayısıyla bir sonraki neslin nasıl bir nesil olacağını kestirmek çok zor. Teknolojiyle büyüyen, teknolojiyi çok iyi kullanan bir nesille karşılaşacağımız apaçık ortada. Bu neslin teknolojiyi kullanmanın yanında nasıl üreteceğini hep birlikte göreceğiz. Ama teknolojinin yaratıcılığı ortadan kaldırdığı konusunda çeşitli söylemler de mevcut.

    Gelelim bizim asıl değinmemiz gereken konuya. Biraz önce de değindiğimiz gibi istesek de istemesek de çocuklarımız artık bu cihazları kullanıyor. Pek ne kadar güvendeler? İşte bu sorunun cevabı ne yazık ki güvende değiller. Çocuğunuzu nasıl parkta ya da bahçede gözünüzün önünden ayırmıyorsanız, bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon kullanırken de gözünüzün önünden ayırmamanız gerekiyor.

    Android tarafından baktığımızda Google işletim sisteminin gelişimi boyunca çocukların daha güvenli bir şekilde kullanabilmeleri için çeşitli ebeveyn kontrollerini ekledi. Örneğin Android’in son sürümlerinde istenildiği takdirde çocuk için ayrı bir hesap açılıyor ve sadece istenilen uygulamaları kullanabilmeleri ya da sadece istenilen web sitelerine girmeleri sağlanabiliyor. Benzer ayarlar Google Play’de de var, böylece çocukların izinsiz olarak uygulama yüklemeleri engellenebiliyor.

    Çocuklarınızın tabletleri güvenli bir şekilde kullanabilmelerini sağlayan uygulamaları kullanabilirsiniz. Bu uygulamalardan benim de kullandığım birkaç tanesini sizlere tanıtmak istiyorum. Bu arada bu uygulamaların değerlendirme puanlarının düşük olmasındaki en önemli nedeninin çocukların düşük oy vermeleri olduğunu da göz önünde tutun.

    Screen Time Parental Control

    Bu uygulama ile çocuğunuzun tableti kullanma süresini bir düzene sokabiliyorsunuz. Örneğin uyku saatlerinde tablet kullanmamasını, günde belirli saatler arasında belirli sürelerle kullanabilmesini sağlıyorsunuz. Ayrıca daha fazla kullanım süresi verme gibi ödüllendirme de yapabiliyorsunuz. Böylece çocuğunuzun sürem daha bitmedi itirazlarından da kurtulmuş oluyorsunuz.

    Android için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.screentime.rc

    screentime

    Eset Parental Control

    Ünlü güvenlik yazılımı geliştiricisi Eset bu işe de el atmış. Oldukça ayrıntılı ve çocukların hakları ön planda tutularak geliştirilmiş bu yazılımla çocuğunuza tablet ve sanal dünya üzerinde tam bir koruma sağlayabiliyorsunuz. Uygulama yasaklama, istenmeyen Web sitelerini kısıtlama, mesaj gönderebilme gibi birçok özelliği var. Örneğin çocuğunuz tamamen tablete daldıysa ve yemek yeme zamanı geldiyse “haydi yemeğe” diye mesaj atabiliyorsunuz J  Eğer mobil internet özelliğine sahip bir tabletse tabletin nerede olduğunu da görebiliyorsunuz.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.eset.parental

    eset

    Parental Control

    Bu yazılım da size çocuğunuzun tableti üzerinde kontrol elde etmenizi sağlıyor. Çocukların sadece sizin izin verdiğiniz uygulamaları kullanabilmelerini, Google Play’den ücretli yazılım ya da uygulama içi öğe satın almalarını engelleyebilmenizi, cihaz ayarlarını kurcalamamalarını sağlayabiliyorsunuz. Bu tarz birçok uygulamada olduğu gibi eğer mobil veri bağlantısı varsa tabletin nerede olduğunu görme gibi çeşitli takip işlemlerini de yapabiliyorsunuz. Zaman limiti özelliği de bulunuyor.

    İndirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.appgranula.kidslauncher

    Tablet ve dizüstünün eşsiz birleşimi Samsung SM W700

    0

    Tabletler yaygınlaştığından beri dizüstü bilgisayar piyasasına rakip oldular. Bu yarışma hem tabletlere hem de dizüstü bilgisayarlara yaradı ve dolayısıyla zaman içinde bu iki kategorideki ürünlerin birbirine benzediğine şahit olduk. Öyle ki iki kavramı bir araya getiren hibrit çözümler de gecikmedi. Hem tablet hem de bilgisayar ihtiyacını gidermek amacıyla Samsung SM W700 modeliyle en başarılı hibrit ürünlerden birine imza attı. W700 aslında Galaxy Tab Pro S’in klavye eklenmiş hali olarak düşünülebilir. Zira ürün Galaxy ailesine ait olarak tanıtılıyor. 6.3 mm kalınlığı ve 693 gram ağırlığıyla W700, tablet ailesine göre ortalama değerlerde seyrederken dizüstü bilgisayarlara göre oldukça iyi duruyor. Ürünün hibrit yapısını tamamlayan yegane unsur ise tam donanımlı Windows 10 işletim sistemiyle gelmesi. 128 GB SSD harddisk ile son derece performanslı çalışan Windows 10, büyük ihtimalle ürünü satın almanız için en büyük etken olacak. 2.2 GHz hızında çalışan Intel Core M3 işlemci ve 4GB DDR3 RAM ile gelen W700 genel ve ofis amaçlı kullanımlarda oldukça tatminkar sonuçlar veriyor.

    Samsung-Galaxy-TabPro-S

    Ekran Farkı

    2160 x 1400 çözünürlükte 12 inç Super Amoled ekrana sahip W700, renk kalitesi ve parlaklığıyla gerçekten göz dolduruyor. Samsung’un Amoled ekranı geliştirerek Super Amoled’e çevirmesi özellikle telefon ve tabletlerde çok beğenilmişti. Ekranda kullanılan bu teknoloji, rakip ürünler arasında W700’ü ayrı bir yere koyuyor. Biraz daha açmak gerekirse ekran sRGB renklerinin %99.9’unu, Adobe RGB’de ise %90’a yaklaşan doğrulukta aktarabiliyor. Bu rakamlar gerçekten çok iddialı ve rakiplerin ortalama %20 üzerinde. Özellikle baskı, grafik, yayıncılık ve fotoğraf işleriyle uğraşanlar için önemli olan renk doğruluğu W700’e büyük bir artı katıyor. Bu tarz kullanım için haricen satın alınabilen Samsung’un geliştirdiği C-Pen Bluetooth kalem hayati bir işleve sahip olacaktır.

    Parlaklık ayarıyla 10 saat olarak vaat edilen pil ömrüne ulaşmanız mümkün. Bu arada Type C USB kullanan W700, beklediğimizden daha fazla zamanda tam şarj oldu. 2.5 saat olarak lanse edilen tam şarj süresi 3 saati geçiyor. Özellikle Type C ve hızlı şarj özelliği kullanan telefonlarda neredeyse bu sürenin üçte birinde elde ettiğimiz için şımarmıştık. Yine de 10 saat civarı kullanım süresi, bilgisayar açısından baktığımızda oldukça başarılı.

    Samsung-Galaxy-TabPro-S-img002

    Tasarım ve İşlev

    Yine bir bilgisayar olarak değerlendirdiğimizde tablet tasarımında Type C’nin avantaj olduğu kadar dezavantaj sunduğunu görüyoruz. USB 2.0 dahil HDMI ve şarj portunun sadece kasada bulunan bu tek Type C üzerinden dönüştürücülerle sunulması bizce bir eksi. En azından USB portu olmasını beklerdik. Ürünün tablet tarafı tasarım açısından oldukça beğenilen Samsung Galaxy S7 ailesine benziyor. Metal kasa bunda en büyük etken. W700’ü kendini bir dizüstü bilgisayar sanan tablet olarak tanımlasak yeridir. Öyle ki ürünün en büyük artılarından biri tasarımın içine yedirilmiş klavye. Klavye hem çok ince hem de aynı zamanda koruyucu kılıf görevi görüyor. Mıknatıs ile tutturulan klavye rahatlıkla ayrılabiliyor. Ancak mıknatısın bir eksisi, ürünün dizüstü bilgisayarlarda olduğu gibi sabit açıda durmakta zorlanması. Yine de Microsoft Surface, iPad Pro gibi ürünlere rakip olan W700 kaliteli klavye çözümünü satın aldığınız anda size sunmasıyla büyük avantaj sağlıyor.
    Kimler almalı?
    W700’ü mobil ürünleri seven ve Windows işletim sisteminden vazgeçmek istemeyen kişiler tercih edebilir. 3D modelleme, gelişmiş oyunlar ve video montaj gibi profesyonel amaçlı kullanımların dışında birçok konunun üstesinden gelebilen W700 size iyi bir yardımcı olacaktır. Samsung dizüstü bilgisayar üretiminden edindiği tecrübe ve tablet geliştirmedeki başarısını W700’de birleştirmiş ve ortaya ülkemizde popüler olmasa da Microsoft Surface’e rakip bir hamle yapmış. Port eksikliği ve klavyenin sabit durmama gibi sorunlarını göz ardı ederseniz W700’ü sınıfında rahatlıkla zirvede görebilirsiniz. Ürünü Mediamarkt düşük fiyat garantisiyle bu adresten inceleyip satın alabilirsiniz.

    FIFA 17’ye dair heyecan dolu bir video daha!

    0

    Ekran Resmi 2016-08-17 16.18.32

    Almanya’da başlayan gamescom adlı oyun fuarı kapsamında önümüzdeki aylarda çıkışını gerçekleştirecek birbirinden iddialı yapımlardan haberler gelmeye devam ediyor. Son gelişme eylül ayından itibaren Türkiye’de yılın en çok satan oyunlarından biri olmasına kesin gözüyle bakılan FIFA 17’den…

    Popüler FIFA oyunları serisinin en yeni halkasına dair yeni bir tanıtım videosu yayınlandı. Videoda aynı zamanda oyunun kapağında yer alan 27 yaşındaki Alman futbolcu Marco Reus odaklı. Popüler futbolcunun, sadece yüz değil dövmelerine kadar detaylı modellemesi dikkat çekici. Grafiklerin gelişmişliğini gözler önüne seren tanıtım videosunda çimlerdeki detaylar, futbol topları, tribünler ve atmosfer çarpıcı boyutlarda.

    Öte yandan FIFA 17’yle birlikte gelecek bazı yeniliklere vurgular da yapımış durumda. Özellikle birbirinden ilginç çalımlar ve kişiye özel topa vuruş hamleleri gözden kaçmıyor. Ayrıca futbolcu ve teknik adamların gol sonrası sevinçlerine de değinildiği görülüyor. Bir diğer sürpriz de tüm zamanların en çok sevilen futbol oyunlarından FIFA 98’de yeri yerinden oynatan efsanevi Blur şarkısı Song 2’nin de remix versiyonu duyuluyor. Oyundaki heyecan dolu müziklerden biri de bu olacak.

    Yapım 27 Eylül 2016 itibarıyla PlayStation 4, Xbox One, PlayStation 3, Xbox 360, Android, Microsoft Windows ve iOS platformlarında oynanabilecek.

    Haberin devamında söz konusu videoyu izleyebilirsiniz. İyi seyirler.

    [vsw id=”yYjD78X1d9Q” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]