Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1740

    Kendi vesikalık fotoğrafınızı hazırlayın

    Her türlü evrak, belge ya da kartta kullanılan vesikalık fotoğraflar bizim için vazgeçilmez konuların başında geliyor. Bu yazımda kendi vesikalık fotoğrafınızı nasıl hazırlayabileceğinizi anlatıyorum.

    Yaşınız benim gibi 40’ların üzerindeyse aile albümünüze baktığınızda çocukluğunuzla ilgili fazla bir fotoğraf olmadığını görürsünüz. Bunun en önemli sebebi ise o yıllarda fotoğraf çektirmenin önemli bir ritüel oluşu ve ancak belli şartlar yerine getirildiğinde (kılıf kıyafetin düzgün olması, uygun zaman bulmak ve benzeri gibi) yapıldığı gerçeğidir. Fakat gelişen teknoloji artık birkaç saniye içinde cebimizdeki telefonla bile fotoğraf çekmeyi mümkün hale getirdiğinden artık her anımızı fotoğraflayabiliyoruz.

    Kişisel fotoğraflar içinde ise en sık kullandığımız türlerden biri de vesikalık fotoğraflar. Her türlü belgede bulunması gereken bu fotoğraflar birkaç sene öncesine kadar fotoğraf stüdyolarında, paraflaşlar eşliğinde çekilirdi. Gelişen teknoloji bu alana da el attı ve artık evde bile bu tarz fotoğraflar çekmeye başladık.

    vesikalik02
    Vesikalık fotoğraflar için online çözümler de var.

    Teknolojinin gelişmesiyle beraber en kötü cep telefonu bile birkaç yıl öncesinin fotoğraf makinesinin kalitesinde sonuçlar üretebildiği ve baskı teknolojileri de geliştiği için artık bu tarz fotoğrafları da evde çekebiliyoruz. Baskı için de birçok seçeneğin olduğunu söylememe bile gerek yok sanırım.

    Şimdi vesikalık bir fotoğrafı çekip, düzenleyip nasıl baskı alabileceğimizi anlatayım:

    Çekim aşaması

    Öncelikle fotoğraf çekebilen bir cihaza ihtiyacınız var. Bu bir cep telefonu olabildiği gibi amatör ya da profesyonel bir fotoğraf makinesi de olabilir. Çekimi yapacak cihazın en az 2 Megapiksel çözünürlüğe sahip olmasına dikkat edin.

    Fotoğrafı çekecek makineye karar verdikten sonra çekimi gündüz saatlerinde yapmaya çalışın. Evdeki aydınlatmalar yeterli olsa da gece karanlığında yapılan çekimler çok iyi sonuç vermeyebilir. Genelde bu tarz çekimlerde arka zeminin düz bir renk olmasına dikkat edin. En iyi yöntem üzerinde bir şey olmayan tek renkli bir duvara sırtınızı dönüp çekim yapmaktır. Bu çekim sırasında mümkün olursa gün ışığının yüzünüze gelmesini sağlayın. Bunun en kolay yolu ise pencereye yüzünüzü dönmektir. Bu arada çekim sırasında fazla gülümsemek, yüzünüzün tam olarak görünmesini engelleyecek gölge, gözlük ya da benzeri aksesuarları kullanmaktan kaçınmanızı öneririm. Birçok yerde bu tarz vesikalık fotoğraflar kabul edilmemektedir.

    Gerekli şartları sağladıktan sonra yeteri kadar yakında durup birden fazla çekim yapın. Bunun sebebi ise farklı yüz ifadesi ya da kadrajları değerlendirmektir. Elbette bu çekimler sırasında bir yardım alırsanız işiniz kolaylaşır. Cep telefonların ön kameraları yeterli olsa da hem çekim yapıp hem de telefonu tutmak o kadar kolay olmayabilir. Yine de ‘ben yaparım’ diyorsanız hodri meydan.

    Çekim sonrası

    Çekimleri yaptınız ve bir tane fotoğrafı beğendiniz ve onu vesikalık olarak kullanmaya karar verdiniz. Bundan sonraki aşama ise bu fotoğrafı vesikalık haline getirmektir. Bunun için birden fazla yöntem var.

    Genelde Türkiye’de kullanılan vesikalık fotoğraf boyutu 4.5×6 cm’dir (dünyada da benzer boyut tercih ediliyor). Bazı yerlerde bu rakam 1-2 cm değişse de genelde bu boyuttaki bir fotoğraf vesikalık olarak kullanılabilir. Şimdi yapmanız gereken şey ise elinizdeki bu fotoğrafı istenen boyutta yeniden kadrajlamaktır. Eğer Photoshop kullanıyorsanız bunun birkaç saniyelik bir iş olduğunu da bilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey beğendiğiniz fotoğrafı bu programda açıp, istediğiniz boyuttaki alanın içine yeniden kadrajlayarak oturtmaktır.

    vesikalik03

    Herkes Photoshop uzmanı olmadığından bu programı kullanamayanlar için farklı çözümler de üretilebilir. Bunlardan biri online araçlardır. İnternette Passport Photo yazarak arattığınızda bilgisayarınızdaki bir fotoğrafı yükleyerek size vesikalık üretmenizi sağlayan siteler vardır. Örnek vermek gerekirse persofoto.com sitesi hem vize, hem pasaport (yani biyometrik) hem de vesikalık fotoğraf kadrajlama imkanı sunuyor. İngiltere merkezli size isterseniz baskı hizmeti de veriyor ama tabi bu hizmet İngiltere’de geçerli. Siteye istediğiniz fotoğrafınızı yükleyerek yeniden kadrajlama yaparak fotoğrafınızı hazır hale getirebiliyorsunuz. Site bu hazır fotoğrafını bilgisayarınıza kayıt etme imkanı da sunuyor. Ayrıca Windows ile standart olarak gelen Paint uygulaması da basit de olsa işinizi görecektir.

    vesikalik04
    Paint de vesikalık fotoğrafları düzenlemek için kullanılabilir

    Bu ve benzeri onlarca site aynı hizmeti sunuyor. Türkiye’de de baskı hizmeti de veren vesikalık fotoğraf servisleri bulunuyor. Ayrıca bilgisayarınıza kuracağınız bazı programlar da yine vesikalık fotoğraf üretmenizi sağlıyor. Onları da bu iş için kullanabilirsiniz.

    Baskı aşaması

    Fotoğrafınızı çektiniz, seçimi yapıp uygun boyuta getirdiniz. Şimdi sıra geldi bu fotoğrafı basmaya. Bunun en kolay yolu mürekkep püskürtmeli bir yazıcı kullanmaktır. Son yıllarda üretilen birçok mürekkep püskürtmeli yazıcının fotoğraf baskısı özelliği vardır. Bunun için özel bir kağıt kullanan bu yazıcılar size stüdyo tipi baskı imkanı sunar. Bu işlem için özel kağıda ihtiyacınız vardır. Bu özel kağıtlar genelde özel boyutlarda (10×15 cm, 13×18 cm ya da A4) olduğundan fotoğrafınızı bu boyutlar içine sığabildiği kadar çoğaltıp baskı almanız gerekiyor. Örneğin en yaygın boyut olan 10×15 cm’e 4 adet vesikalık fotoğraf sığar.

    vesikalik05
    Vesikalık fotoğrafları baskı almadan önce yazıcı ayarlarından özel kağıt seçeneklerini düzenlemeniz gerekiyor.

    Elinizdeki kağıdın boyutuna göre vesikalık fotoğrafınızı yerleştirdikten sonra baskı alabilirsiniz. Baskı alırken yazıcı ayarlarından kağıt türünü seçmeyi unutmayın. Yoksa yazıcı baskıyı standart boyut olan A4’e almaya çalışır. Bu da hem kalitenin kötü olmasına hem boyutun yanlış basılmasına yol açar.

    Bu yazımda evde vesikalık fotoğraf nasıl hazırlanır sorusuna yanıt verdim. Fotoğrafın boyutunu değiştirerek Biyometrik (vize başvuruları) ya da pasaport fotoğrafı da üretebilirsiniz. Ama yine de güzel ışıklandırılmış, üzerine kafa yorulmuş, her noktası için düşünülmüş bir fotoğraf için profesyonel bir fotoğraf stüdyosuna gitmenizi öneririm. En azından güzel anılar için arada bir böyle fotoğraflar çektirebilirsiniz.

    Işığınız bol olsun…

    Nesnelerin İnterneti ile dünyayı değiştiren projeler

    Geçtiğimiz hafta can sıkıcı bir hack olayı yaşanmış olsa da, gereken güvenlik sağlandığında Nesnelerin İnterneti hayatı kolaylaştıran bir teknoloji.

    Pokemon GO gelirleri sadece 3 ayda 600 milyon doları aştı

    0

    Pokemon-Go-4

    Tarihteki en popüler mobil oyunlar arasında adını yazdıran Pokemon GO’nun çıkışının ardından geçen 90 günlük süre sonunda 600 milyon dolar geliri aştığı duyuruldu. Yapım, kısa süre geçmesine karşın Candy Crush Saga, Angry Birds, Clash of Clans sınıfına ulaşmış durumda.

    Oyunun piyasadaki ilk günleri, büyük başarı yakalayacağına dair işaretleri çok güçlü bir şekilde vermişti. Ancak yine de çok az insan Pokemon GO’nun bu kadar kısa bir sürede bu denli yüksek gelir elde edeceğini tahmin etmişti. Mobil platform oyununun sadece 3 aylık süre sonunda ulaştığı rakam, geliştiricileri adına büyük bir başarı olarak kabul ediliyor.

    Yıl sonu hedefi: 1 milyar dolar!

    Oyun, ücretsiz olarak oynanabiliyor. Buna karşın platform içinde satın alımlar da yapılabiliyor. Ulaştığı yüksek indirilme rakamları ile birlikte ele alındığında oyundaki ücretli içeriklerin de yoğun olarak tercih edildiği görülüyor. Öte yandan Pokemon GO’nun yıl sonuna kadar ulaşacağı (çoğu otoriteye göre geride de bırakacağı) tahmini gelir de şekillenmeye başladı: 1 milyar dolar!

    Activision-Blizzard-takes-over-Candy-Crush

    Candy Crush Saga 200 günde ulaşmıştı

    Karşılaştırma yapmak gerekirse bir diğer mobil oyun fenomeni Candy Crush Saga da 600 milyon barajını geride bırakmayı başarmıştı, ancak bunun için gereken süre 200 gündü. Yani Pokemon GO’nun 600 milyon dolara ulaştığı sürenin iki katından daha uzun sürede söz konusu başarı elde edilmişti.

    Tüm bunların yanında yapımın hala dünyanın birçok ülkesinde uygulama mağazaları harici yöntemlerle oynandığı da biliniyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Android’i iOS’a üstün kılan 10 özellik

    hires

    Tamam, kabul… iPhone belki çok daha medyatik… Herkesin ilgisini topluyor ama dünyanın yüzde 86,2’si akıllı telefon satın alırken Android işletim sistemine sahip bir telefonu tercih ediyor. Peki neden Android? iOS’a karşı Android’i böylesine üstün kılan şeyin sırrı nedir? Ben, Android kullanıcılarının tercih nedeni olarak gösterdikleri 10 özelliği belirledim. Buyrun bakalım nelermiş bu özellikler?..

    1. Daha iyi fiyatlar ve daha fazla çeşit:

    Bugün bir iPhone almak istediğinizde çok fazla seçim şansınız yok. iPhone 7, ya da iPhone 7 Plus’ın yanı sıra, iPhone SE veya geçen yılın modelleri olan iPhone 6s ile iPhone 6s Plus… Yani yalnızca 5 model arasından seçim yapabilirsiniz. Oysa iPhone modellerinin fiyatlarının çok altına gelişmiş sisteme sahip birçok seçenek Android işletim sisteminde sizleri bekliyor. Android, açık ara daha iyi fiyat ve daha fazla çeşit sunuyor.

    1. 3,5 mm kulaklık girişi:

    Apple’ın son çıkardığı iPhone 7 ve iPhone 7 Plus modellerinde endüstri standartı olan 3,5 mm kulaklık girişi kaldırıldı. Bunun yerine Apple kulaklığı “lightning” girişine takmanız gerekiyor. Dolayısıyla herhangi bir kulaklıkla Apple iPhone’da müzik dinlemeniz artık mümkün değil… Bunun için ya özel bir “dongle” kullanacaksınız, ya da bir Bluetooth kulaklıkla eşleme yapacaksınız. Eğer hem şarj etmek, hem de müzik dinlemek isterseniz büyük sorun yaşayacaksınız. Android’de ise böyle bir sorun yok.

    1. Daha yüksek çözünürlüklü ekranlar:

    Ekran çözünürlüğü konusunda Apple biraz gerilerden geliyor. 2014 yılında ilk full HD telefonu iPhone 6 Plus’ı piyasaya çıkardılar. Oysa bundan iki yıl önce Android telefonlarda 1080p çözünürlüklü ekranlar kullanılmaya başlamıştı. Bugün piyasaya çıkan iPhone 7 Plus ekranı hala 1920x1080p çözünürlükte… Oysa Android’e bakacak olursak Sony Xperia Z5 Premium 4K (3840×2160) çözünürlüğü destekliyor. Samsung Galaxy S7 ve LG G5 2560×1440 ekran çözünürlüğü sunuyor. Elbette bu özellik de daha kaliteli video görüntüsü anlamına geliyor, ekrandan okumak, ya da oyun oynamak çok daha kolay oluyor. Fiyatı çok daha düşük Android telefonlar bile 1080p ekran çözünürlüğü sunuyorlar.

    1. 3D kamera ve gelişmiş VR:

    Şayet teknolojinin en son gelişmiş ürünlerini arıyorsanız, bunları Android telefonlarda bulacaksınız. 3D yani üç boyutlu derinlik hissi veren kameralar, ya da günün popüler teknolojilerinden VR (Virtual Reality – Sanal Gerçeklik) ürünleri Android tarafında çok daha kolay bulunuyor. Her ne kadar Google Cardboard iPhone’larla da kullanılabiliyor olsa da, Samsung’un yalnızca kendi cihazlarıyla çalışan Gear VR’ı herkesin beğenisini topluyor.

    1. Kişiselleştirme, widget’lar ve kabuklar:

    Apple, kullanıcı arabirimine çok fazla müdahale edilmesini istemiyor. Google’ın sunduklarından çok daha az kişiselleştirme olanağı sunuyor. Yalnızca birkaç widget arasından seçim yapabiliyorken, Google’da ana ekran, ya da kilitli ekran görüntünüzde kullanılmak üzere binlerce widget seçebiliyorsunuz. Samsung ve LG gibi üreticiler çekirdek işletim sistemi üzerine kişiselleştirilmiş kabuklar ekliyorlar. Dilerseniz kendinize özgü bir temayı da devreye sokabiliyorsunuz. Bu da telefonunuzu benzerlerinden farklı hale getiriyor, sadece size ait yani…

    1. Özel korumalılar da dahil birçok donanım seçeneği:

    Google’ın Android pazarlamasında kullandığı bir motto var: “Birlikte ol ama aynı olma”… Aslında bu söz son derece mantıklı geliyor kulağa… Birçok değişik tip ve ebatta, hepsi birbirinden farklı o kadar çok Android telefon seçeneği var ki… İster büyük ekranlı, ister küçük ekranlı, içinde projektör bulunan, klavyeye sahip, ya da pilleri değiştirilebilen bir Android telefon seçebilirsiniz. Mesela iPhone 7 ve iPhone 7 Plus, Apple’ın su geçirmeyen ilk telefonları… Oysa Samsung ve Sony su geçirmeyen telefonları çok daha önce piyasaya çıkartmışlardı. Her ne kadar “özel koruma” sunmasalar da Motorola Droid Z, yaklaşık 3 metreden yere düşürseniz de üzerinde bir çizik bile olmayan Android işletim sistemine sahip telefon sunuyor.

    1. Çalışan bir dosya sistemi:

    iPhone’daki dosyalarınızı bilgisayarınıza yüklemek istediniz diyelim… iTunes’u indirip kurmanız, bir hesap yaratmanız gerekiyor. Tüm bunları yaptığınızda da yalnızca medya dosyalarınızı kaydedebiliyorsunuz. Oysa bir Android telefonu kişisel bilgisayarınıza bağladığınızda adeta taşınabilir bir sabit disk gibi dosyalarınızı sürükle-bırak yöntemiyle yükleyebilir ve kopyalayabilirsiniz. Ayrıca Astro File Manager, ya da ES File Manager gibi uygulamaları yükleyerek, telefonunuz üzerindeki dosya sistemi içinde de dolaşabilirsiniz.

    1. Evrensel paylaşım:

    Diyelim, tarayıcınızda bir web sayfası, navigasyon uygulamanızda bir harita veya galerinizde bir fotoğrafınızı paylaşmak istiyorsunuz. Android işletim sisteminde yüklemiş olduğunuz herhangi bir uygulamada, Twitter, Facebook ve Google+ dahil olmak üzere paylaşabilirsiniz. Oysa iPhone’da yalnızca tarayıcı, galerinizdeki bir fotoğraf, şayet uygulama tarafından destekleniyorsa paylaşabilirsiniz.

    1. Geri düğmesi:

    Android telefonlar üzerindeki geri düğmesi daha önce hangi sayfada olduğunuza bakmaksızın, sizi gayet basit bir şekilde geriye taşır. Düğme uygulamalar arasında geçiş yaparken de çalışmasına devam eder. Diyelim Facebook’ta bir linke tıkladınız ve Chrome tarayıcısını devreye soktunuz, geri düğmesine bastığınızda sosyal medya uygulamanıza geri dönersiniz.

    1. Çoklu ekran desteği:

    Eğer akıllı telefonunuzda çoklu işlem yapmak istiyorsanız, Android alacaksınız. Google’ın en son işletim sistemi Android 7 Nougat’ta yerleşik çoklu ekran desteği bulunuyor. Örneğin bir ekranda şirketin web sitesine bakarken, öbür ekranda patrona eposta atabiliyorsunuz. Hatta en son işletim sistemi güncellemesi olmadan da LG ve Samsung telefonlarda bölünebilir ekran özelliği mevcut. Apple da iOS 9’da ekran ayırma özelliği eklemiş olsa da bu özellik yalnızca tabletler için, akıllı telefonlar için değil…

    Elbette iPhone sahiplerini de unutmadık. Haftaya “iOS’u Android’ üstün kılan 10 özellik” yazımla karşınızda olacağım.

     

    iPhone 7 Media Markt mağazalarında yoğun ilgi görüyor

    1477294621_iphone_7

    Apple’ın yeni akıllı telefon modelleri iPhone 7 ve iPhone 7 Plus, Media Markt mağazalarında satışa çıktığı ilk geceden bu yana yoğun ilgi görüyor. İşte detaylar…

    Teknolojideki tüm yenilikleri tüketicilerle anında buluşturan Avrupa’nın 1 numaralı elektronik perakendecisi Media Markt, 14 Ekim gecesi itibarıyla satışa sunduğu iPhone 7 ile mağazalarında büyük hareketlilik yaşadı. iPhone 7’nin ardından iPhone 7 Plus da Media Markt mağazalarında yerini aldı

    Apple’ın Türkiye’de sabırsızlıkla beklenen yeni akıllı telefonu iPhone 7 ve 7 Plus Media Markt mağazalarında satışa sunuldu.

    14 Ekim gecesi saat 00.01 itibarıyla Media Markt mağazalarında başlayan ve gece geç saatlere kadar devam eden satışa yoğun ilgi gösteren tüketiciler, yeni iPhone 7’nin ilk kullanıcıları olmak için birbiriyle yarıştı.

    Media+Markt+Logo

    Tüketicilerle ilk buluşan iPhone 7’nin ardından iPhone 7 Plus da Media Markt mağazalarında yerini aldı.

    JetBlack ve Black olmak üzere iki ayrı siyah renk seçeneğiyle gelen iPhone 7 ve 7 Plus’ın, ayrıca gri, gold ve gold pembe olmak üzere daha göz alıcı alternatifleri de mevcut.

    iPhone7 ve 7 Plus modelleri Media Markt mağazalarında ilgi odağı olmaya devam ediyor. 3249 TL ile 4199 TL arasındaki fiyatlarla satışa sunulan; 32 GB, 128 GB ve 256 GB seçenekleriyle raflarda yerini alan cihazlar, suya ve toza dayanıklılıklarıyla da dikkat çekiyor.

    iPhone kanseri tespitinde kullanılmaya başlandı

    Pink Breast Cancer Awareness Ribbon

    Apple’ın iPhone ve Apple Watch ile sağlık endüstrisine yaptığı katkılar biliniyor. Ancak bu sektöre akıllı cihazların gücünü entegre etmek isteyen tek şirket Apple değil. Washington StateÜniversitesi’nde Lei Li öncerliğindeki bir araştırma gurubu, iPhone kullanarak kanseri büyük oranda tespit edebilen taşınabilir laboratuvar geliştirdi.

    Washington State Üniversitesi web sitesinde duyurulan bu portatif laboratuvar, tek seferde 8 farklı örneği analiz edebiliyor ve bunun sonucunda %99 oranında isabetli veriler elde ediliyor.

    Li bu laboratuvarın akciğer, prostat, karaciğer, göğüs ve epitel kanserlerin tespitinde kullanılabileceğini söylüyor. Cihazın taşınabilir olması sayesinde dünyanın neresinde ne yapıyorsanız yapın kanser tespiti yapabiliyorsunuz. Bu seviyede kullanışlı bir laboratuvarın sağlık endüstrisine tabiri yerindeyse ‘ilaç’ gibi geleceğini söyleyebiliriz.

    Cihazda 8 kanallı spektrometre kullanıldığını söyleyen Li sonuçların %99 oranında isabetli olduğunun altını çiziyor. İlk başlarda cihazın standart laboratuvar kontrollü örneklerde kullanılırken geliştirildikçe gerçek dünya koşullarında da kullanılmaya başlanmış. Lei Li bütün laboratuvarı yanınızda taşıyamayabilirsiniz ama bunu taşıyabilirsiniz diyor.

    Laboratuvarın yapımında iPhone 5 kullanılmış, ancak muadili herhangi bir telefonun da iş görebileceği söyleniyor. Burada önemli olan akıllı telefon kamerasının sisteme entegre edilmesi. Bilim dünyası ile mobil teknolojiler birbiriyle gelecekte daha çok yakınlaşacağa benziyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    iPod 15 yaşında

    0

    original_first_gen_ipod_by_applesque-d4zlbej

    Apple tarih boyunca teknolojinin yönünü değiştiren birçok ürünün altına imzasını atan bir şirket olarak bilinir. İşte o ürünlerden biri olan iPod bundan tam 15 yıl önce Steve Jobs tarafından tanıtılmıştı.

    İlk iPod’un Apple için çok büyük bir önemi var. iPod, Apple’ın niş bilgisayar üreticisi konumundan çıkıp dünyanın en değerli şirketi olması yönünde önünü açtı. iPhone’lara ilham oldu. Apple’ın deyimiyle ‘dünyanın değişimine’ katkıda bulundu.

    İlk çıktığında sadece Mac’lerden kontrol edilebilen, 5 GB hafızası olan iPod’un çok satması beklenmiyordu. Hatta projenin geliştirilme sürecinde neredeyse tüm şirket iPod’a büyük risk gözüyle bakıyordu. İlk başlarda gerçekten de çok satmadı.

    Cihazın Windows bilgisayarlar üzerinden kontrol edilememesi onu rakip MP3 çalarlardan geri bırakıyordu. Ancak 2003 yılı geldiğinde işler değişti. Apple sadece Windows PC’lerde de çalışabilen yeni kasalı iPod’u tanıtmakla kalmadı, Windows için iTunes ve iTunes Music Store’u da tanıttı. Olan oldu, iPod satışları patlamıştı.

    ipod-touch-6th-gen

    İnsanların cebine binlerce şarkı sığdırabilmesi fikri çok çekiciydi, iPod ve beyaz kulaklıkları artık bir statü göstergesi olmaya başlamıştı. Sonraki yıllar cihazın Mini, Shuffle ve Nano modelleri çıktı. iPod artık bir fenomendi ve 2007’ye, iPhone’un tanıtımına, kadar hiç gündemden düşmedi.

    iPod’un Apple tarihinde dolayısıyla da teknoloji tarihinde yeri çok büyük. Mutlu yıllar iPod.

    Don’t Starve artık Android’de!

    0

    dont-starve-pocket-edition-732x377

    iOS platformu için geçen yıl yayınlanan hayatta kalma temalı Don’t Starve, şimdi de Android için çıktı.

    Oyun meraklıları için 2016 yılının son döneminin sevindirici gelişmelere sahne olduğuna şüphe yok. Yeni oyun konsolları, trend yaratan (örn. FIFA 17) oyunlar, yeni nesil grafik işlemciler, daha iddialı RAM’lerle gelen bilgisayarlar derken meraklıları, mobil tarafta da iyi haberlerle karşı karşıya. İşte bunlardan biri Android için yayınlanan Don’t Starve adlı yapım…

    6 milyon PC oyuncusuna sahip Don’t Starve, Klei Entertaintment tarafından geliştirilen ve çevrenizdeki tüm objelerle iletişime geçebildiğiniz bir yapım.

    Oyuncuları zorlu bir dünyanın içinde, yaşam mücadelesinin tam ortasına bırakan Don’t Starve: Pocket Edition’da topladığınız farklı materyaller ile eşyalar üretebiliyor ve kendi yaşam kampınızı kurabiliyorsunuz. Survival oyunları arasında en sade yapım diyebileceğimiz oyun, 3 boyutlu bir evrende 2 boyutlu karakterler ile karşımıza çıkıyor.

    Bağlı kalmanız gereken herhangi bir hikaye bulunmaması ve küçük bir harita üzerinde açlık, sağlık ve zihin sağlığınızı devamlı korumak ve kontrol etmek için mücadele etmenizi gerektiren Don’t Starve, türünün en başarılı oyunlarından.

    iOS platformu için ücretsiz yayınlanan Don’t Starve, Android için ise Google Play Store’da 14.99 TL fiyat etiketiyle listeleniyor. Bu son detayın pek de iç açıcı olmadığına şüphe yok…

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Sony Xperia XA Ultra: Kamera performansı ile fark yaratıyor

    Sony, Phablet pazarına hitap eden Xperia XA Ultra sayesinde Xperia ailesini genişleterek, her kullanıcı kitlesi için farklı bir ürün tasarladı. Ergonomisi ve tasarımı ile ilgi çeken Xperia XA Ultra’ya yakından bakıyoruz.

     

    Sony, Phablet pazarını Xperia XA Ultra ile doldurmaya çalışıyor. Bunu yaparken de özellikle ergonomi ve tasarıma fazlasıyla önem veriyor. Phablet ürünleri seven kullanıcıların en dikkat ettikleri noktalardan biri, ürünlerde  kullanılan ekran teknolojileri. Sony Xperia XA Ultra 1080×1920 çözünürlüğüne ulaşan 6 inç büyüklüğünde IPS LCD ekran kullanılıyor. Oldukça parlak ve keskin bir ekrana sahip olan bu ekran, her ne kadar Samsung Galaxy S7 Edge performansına ulaşmassa da fazlasıyla iş görüyor.

    sony_xperia_xa_ultra-1

    Sony Xperia XA Ultra ,367 ppi yoğunluk değeri ile 294 ppi’lik Xperia XA’dan daha keskin bir görüntü sunuyor.  Bununla birlikte sahip olduğu 530 nit parlaklık değeri ile benzer Phablet ürünlerle kıyasla çok daha parlak bir görüntüye ulaşıyor. Bu da güneşli ortamlarda ürünle rahat bir çalışmaya neden oluyor. Her ne kadar bir AMOLED ekran kadar performans sunmazsa da, kendi kategorisinde bu ekranın oldukça iyi olduğunu söylemeliyiz.

    sony_xperia_xa_ultra-3

    Tasarım

    Sony, Phablet konusunda kesinlikle tecrübeli bir firma. Xperia Z Ultra ile başlayan bu tecrübe, zamanın en iyi ürünlerinden biri olmuştu. Ardından T2 Ultra, C5 Ultra  gibi canavarları piyasaya sürdü ve tecrübesini pekiştirdi. Sony, zamanla edindiği bu tecrübeyi  Sony Xperia XA Ultra’ya aktardı. 79 mm’lik genişliği sayesinde ürünü tek el ile tutmanız mümkün. Fakat Xperia XA Ultra’yı kullanmak için mutlaka iki elinize ihtiyacınız var. Bu tarz ürünlerde genelde ağırlık büyük bir rol oynuyor. Hele ki ürün metal bir çerçeveye sahip ise. Xperia XA Ultra, metal bir çerçeveye sahip olmasına karşın, benzer ürünlerle kıyasla daha hafif.

    Ön tarafta kullanılan cam tıpkı 2.5D cam’lar gibi çizilme ve darbelere karşı dayanıklı.  Camın kenarları metal çerçeve ile tam oturuyor. Burada kullanılan mazleme kalitesi ve işçiliğin üst seviyede olduğunu söylemeliyiz.  Tüm düğmeler telefonun sağ tarafında yer alıyor. Parmak izi okuyucusu ne yazık ki yer almıyor. Bununla birlikte Xperia XA Ultra stereo hoparlörlerden de yoksun.

    sony_xperia_xa_ultra-4

    Performans

    Sony Xperia XA Ultra, 2 Ghz sistem frekansında çalışan sekiz çekirdekli MediaTek MT6755 Helio P10 işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci 5 inç büyüklüğündeki Xperia XA ile aynı. Farkı, XA Ultra, XA ile kıyasla 2 GByte yerine 3 GByte kapasiteli bellek kullanması. Bu değişim Xperia XA Utra’ya ciddi bir güç katıyor. Fakat buradaki performans cihazı ne yazık ki üst seviyeye taşıyamıyor. MediaTek’in bu işlemcisi Snapdragon 615 işlemciye benzer bir performans sergiliyor. Snapdragon 650 işlemciye sahip olan ürünler çok daha iyi performans değerlerine ulaşıyor.

    Grafik performansı ise daha çok 720p çözünürlüklü ekranlar için uygun. Burada kullanılan 1080p çözünürlükteki ekran için zayıf kalıyor. Bunun anlamı, yeni nesil oyunlarda 1080p çözünürlüğünde grafik performansının yetersiz olması.

    Sony Xperia XA Ultra’da kullanılan 2700 mAH’lik pilin daha yüksek olmasını isterdik.  Daha küçük ekranlı Xperia XA’nın en büyük sorunu 2300 mAh’lik pili idi. Sony bu konuda ödevini daha iyi çalışması gerekiyordu.

    sony_xperia_xa_ultra-5

    Kamera

    Sony Xperia XA Ultra’nın en büyük özelliği sahip olduğu yüksek çözünürlüklü kameraları. 21.5 MP çözünürlüklü arka kamerası f/2.2 diyafram değeri ile standartların üstünde bir performans sergiliyor. Her ne kadar üst seviye bir kamera olmazsa da, hibrit oto fokus ve hareketli görüntüleri takip etme fonksiyonu ile fark yaratıyor. Ön kamera ise 16 MP çözünürlüğünde ve f/2.0 diafram aralığı ile fotoğraflar çekiyor. Sony’nin bu kamerası şu ana kadar piyasaya sürdüğü en güçlü ön kamera özelliğini taşıyor. Arka kamera, zengin detaylı ve keskin fotoğraflar çekebiliyor. Hızlı çekim modu gerçekten çok başarılı. Buna karşın HDR modundan çok daha fazlasını bekliyorduk.

    sony_xperia_xa_ultra-6

    Sonuç

    Tasarımı, ergonomisi ve geniş ekranı ile ilgi çeken Sony Xperia XA Ultra, orta segmente hitap eden başarılı bir Phablet. Bu ürünün Selfie kamerası çok başarılı. Buna karşın HDR modundaki çekimler daha iyi olabilirdi. Helio P10 yongasını kullanan Sony Xperia XA Ultra, günlük kullanımda iyi bir performans sergiliyor. Ancak grafik performansına yüklenen uygulamalar ve oyunlar için, istenilen performans elde edilemiyor .

    World of Warcraft Legion ile küllerinden doğdu!

    0

    legion-box-art

    MMORPG türünün tartışmasız bir numaralı ismi World of Warcraft, yeni ek paketi Legion ile yapımcısı Blizzard’ın yüzünü güldürdü.

    Oyuncu kitlesi giderek azalan ve Kasım 2015’te 5,5 milyon üyelik ile tarihinin en düşük rakamına ulaşan World of Warcraft, yeni ek paketi Legion’in yayınlanmasının ardından bir kez daha yükselişe geçerek 10,1 milyon oyuncu sayısına ulaştı.

    Oyun tasarımcısı Tom Chilton’un, Polonya menşeili oyun magazin dergisi Pixel’e verdiği röportajda, üyelik sayısının yaklaşık bir aylık bir süreçte 10.1 milyona ulaştığı fakat yine bir Blizzard yapımı olan Overwatch’un 12 milyon oyuncu rekorunun da zamanla kırılacağı işaret edildi.

    2009 yılında yayınlanan Cataclysm ek paketi ile WoW, 2010 yılının ortalarında veri madencilerinin raporlarına göre tarihinde en çok oyuncu sayısına ulaşarak 12.1 milyon üyelikle oynanmıştı. Eski oyuncuların Legion ek paketi ile World of Warcraft evrenindeki bitmeyen savaşa tekrar dahil olması ve Kasım 2015 rakamlarında iki katlık artış sağlanması, WoW’un MMORPG türünün en iyi oyunu olduğunu gösteriyor ve Legion ek paketi oyunu eski günlerine tekrar döndüreceğe benziyor.

    World of Warcraft: Legion, 30 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanmıştı ve Demon Hunter başta olmak üzere oyuna bir çok yeni özellikler getiriyordu.