Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Ana Sayfa Blog Sayfa 1626

Microsoft Xbox One X tanıtıldı

Microsoft, Electronic Entertainment Expo (E3) 2017 kapsamında gerçekleştirdiği basın konferansında, daha önce Project Scorpio olarak adlandırılan oyun konsolunu tanıttı. Merakla beklenen konsol, Xbox One X adıyla geldi. İddialı özelliklere sahip olan konsol için Microsoft, ‘Dünyanın en güçlü oyun konsolu’ ifadelerini kullandı.

Yeni Microsoft Xbox One X, AMD tarafından geliştirilen ve 2.3 GHz maksimum saat hızlarında çalışabilen 8 çekirdekli Jaguar işlemci, 12 GB DDR5 RAM, 1 TB HDD, 4K UHD Blu-Ray sürücüsü özellikleri ile dikkat çekiyor. Son derece güçlü bir donanım yapısı vaat ediyor. 4K çözünürlük desteği ile gelmesinin yanı sıra RAM ve işlemci tarafında fark yaratmayı başarıyor. Ayrıca konsolun ekran yenileme oranını, oyunun kare hızıyla eşleştiren AMD FreeSync teknolojisini de teknik detayları arasında bulundurduğunu belirtelim. (Phentermine)

60fps’de 4K oyun imkanı sunan konsolun soğutma sistemi de öne çıkıyor. Xbox One X, Nvidia GTX 1080 gibi hard-core ekran kartlarında kullanılan, Hovis imzası taşıyan yenilikçi bir soğutma sistemi ile geliyor.

Öte yandan söz konusu konsol, tüm zamanların en kompakt Microsoft konsolu özelliğine de sahip; Xbox One S’den 5 mm daha ince ve 6 cm’lik kalınlığı ile bir hayli zarif göründüğü yönünde yorumlar alıyor.

Ve oyunlar; Xbox One X 4K çözünürlük desteği sunan bir dizi iddialı oyunla beraber sunulacak. Bunlar arasında Forza Motorsport 7, Metro: Exodus, Assassin’s Creed: Origins, Middle Earth: Shadow of War ve BioWare’s Anthem bunlardan bazıları. Sevindirici bir detay olarak Xbox One kullanıcıları, hesaplarını ve oyunlarını One X’e doğrudan aktarabilecekler.

Ürünün 7 Kasım 2017’den itibaren satışlarına başlanacağı kaydedildi.

MediaMarkt 106 ton elektronik atığı geri dönüşüme kazandırdı

Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, çevreyi ve iklimi korumaya yönelik hayata geçirdiği projelerle hem tüketicilerin hem de çalışanların sosyal sorumluluk bilincini artırmaya devam ediyor. Çevreye verilen zararı en aza indirmeyi hedefleyerek geliştirdiği e-atık uygulamasıyla da mağazalarda toplanan kullanılmış elektronik ürünleri geri dönüşüme kazandırıyor.

Türkiye’de 2009 yılında başlattığı elektronik atık toplama projesiyle, her mağazaya belli büyüklüklerde üniteler yerleştirerek atıkların bu ünitelerde birikmesini sağlayan MediaMarkt, bugüne kadar toplam 106 ton elektronik atık topladı.

Hem tüketiciler hem çalışanlar bilinçleniyor

Çevreye karşı duyarlı davranarak toplumda bilinç yaratmayı amaçlayan MediaMarkt, mağazalarda tüketiciler tarafından ünitelere geri dönüştürülmesi amacıyla bırakılan telefon, beyaz eşya, televizyon, DVD ve pil gibi ürünlerin tehlikeli kısımlarını ayrıştırarak tekrar kullanılabilir hale getiriyor. Ayrıca mağazaya gelen ve aldığı ürünü ‘eve teslim’ ettirmek isteyen müşterilerin talep etmesi durumunda şirket, tüketicilerin evlerindeki eski ürünlerini alarak geri dönüşüme kazandırıyor.

MediaMarkt-CEO

MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, “2009 yılında başlattığımız elektronik atık toplama projemiz ile her mağazamızda belli büyüklüklerde üniteler yerleştirerek elektronik atıkların burada birikmesini sağlıyoruz. Elektronik atıklarla ilgili müşterilerimizi teşvik etmek ve bu işi sahiplendiğimizi göstermek amacıyla e-atık getiren müşterilerimize de teşekkür sertifikası veriyoruz. Aynı şekilde genel merkez binamız ve tüm mağazalarımızda Elektronik Ekipman Atık Yönetimi uygulamalarını hayata geçirdik. Bu sayede MediaMarkt olarak, çevreye verilen zararı hem tüketicilerimizin hem de çalışanlarımızın desteğiyle en aza indiriyoruz” dedi.

Wannacry’dan daha kötüsüne hazırlıklı olun

0

Son dönemde fidye yazılımlarında büyük bir artış gözlemleniyor. Sosyal medyada, haberlerde ya da sosyal medyada, hatta bir yakınınızdan fidye yazılımları ile ilgili bir şeyler duyuyorsunuz. Bazen çok büyük bir şirketin bilgisayarlarına bulaşıp on binlerce dolar fidye istenebiliyor ya da basit bir kullanıcının bilgisayarına bulaştığında fidye 100 dolarlara kadar düşebiliyor. Pazarlık bile yapabiliyorsunuz. Tabi fidyeyi ödemeniz dosyalarınızın şifresinin çözüleceğini garantilemiyor. Etraftan duyduklarımıza göre bazen şifre çözülüyor bazen çözülmüyor. Bazen güvenlik firmaları şifrelenen dosyaları çözebilecek bir çözüm geliştirebiliyor. Yine de bunların birçoğu yetersiz kalıyor.

WannaCry12

Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan ve dünya üzerindeki birçok bilgisayarı etkileyen Wannacry saldırısı bu saldırılara çok güzel bir örnek. NSA’in kullandığı bir güvenlik açığının ortaya çıkması ve bu güvenlik açığı kullanılarak oluşturulan Wannacry, işletim sistemi güncel olmayan birçok kullanıcıyı etkiledi ve zor durumda bıraktı. Birçok kişi kurtuluşu istenilen fidyeyi ödemekte buldu. Çeşitli güvenlik araştırmacıları bu saldırının amatörce gerçekleştirildiğini söylese de birçok kişi 300 dolar tutarındaki fidyeyi ödedi. Amatör bir saldırı gibi görülse de WannaCry durumun ne kadar vahim olduğunu çok iyi gösterdi. Açıkçası çok daha kötülerine şimdiden hazır olmak gerekiyor.

Kopyala, yapıştır, saldır…

Durumu neden vahim olarak değerlendirdiğimize gelirsek, bu tarz açıkları kullanmak çok kolay bir hale geldi. İşletim sistemlerinde ya da diğer yazılımlarda yeni bir açık keşfedildiğinde bu açığı kullanan çeşitli araçlar ortaya çıkıyor. Bu araçları ve kodları kolaylıkla edinebilen ortalama bir kullanıcı kolaylıkla saldırıya geçebiliyor. Saldırganların sayısının artması, NSA gibi güvenlik kuruluşlarının kullandıkları açıkların ortaya çıkması, işletim sistemlerini güncellemeyen, herhangi bir güvenlik önlemi almayan kullanıcıların sayısının hatırı sayılır çoklukta olması durumu daha da ciddi bir hale getiriyor. Yani Wannacry gibi saldırılardan çok daha ciddi tehlikeler ufukta gözükmüş durumda. Takip edilmesi imkansız denilebilecek kriptoparaların da ortaya çıkması bu saldırıların oluşmasını kolaylaştırıyor. Diğer taraftan Wannacry gibi saldırıları gerçekleştirenlerin yakalanmaması, bu tarz saldırıları planlayan kişilerin yakalanma korkularını azaltarak iştahlarını kabartıyor.

Wannacry

Saldırıların finansal sonuçları önem taşıyor

Wannacry saldırısından etkilenen ve fidyeyi ödeyenlerin sayısının 300 – 400 civarında olduğu tahmin ediliyor. Her birinin 300 dolar değerinde bitcoin ödemesi yaptığı düşünülürse toplamda rakamın 100 bin dolar civarında olduğu düşünülebilir. Elbette bu verdiğimiz rakamlar ilk hafta oluşan rakamlar, sonrasında ne kadar olduğu ileride ortaya çıkacak ama bir haftada 100 bin dolar oldukça iyi bir rakam. Saldırı daha da profesyonel bir şekilde gerçekleştirilseydi rakam milyonlarca doların üzerine çıkabilirdi. Diğer taraftan fidye yazılımlarının sonucunda 2016 yılında ödenen rakama baktığımızda durumun ne kadar ciddi olduğunu görmek mümkün. Sadece 2016 yılında tam 1 milyar dolarlık fidye ödenmiş. Dolayısıyla kötü niyetli kişiler bu işteki tatlı paranın tadına varmış durumda. İnsanlar dosyalarına tekrar erişebilmek için fidye ödemeyi kabullenmiş durumda. Bundan sonraki dönemlerde çok daha kapsamlı ve daha sofistike saldırılar beklemekte fayda var. Dolayısıyla bu saldırılara karşı hazırlıklı olmak büyük önem taşıyor.

Uzmanlara göre fidye yazılımından etkilenenlerin istenen fidyeyi ödemeleri bir sonraki fidye yazılımı saldırısına kapıları açıyor. Bir şekilde fidye öderseniz, bir diğer saldırının en büyük hedefi oluyorsunuz. Fidye yazılımı tehdidi ile karşı karşıya kalan kullanıcılar istenen fidyeyi ödemezlerse, saldırıyı gerçekleştirenler eninde sonunda bu işten vazgeçeceklerdir. Saldırganlara fidye ödendiği sürece saldırıların sayısı ve şiddeti gittikçe artacak, bu açıkça ortada. Kullanıcıların saldırganlara fidye ödemek yerine şimdiden hazır olmak için gözden çıkardıkları fidye miktarını güvenlikleri için harcamalarında büyük fayda var. Böylece bu saldırılardan en az zararla çıkabilirler.

Sony Xperia XA1: Xperia XA nın veliahtı ortaya çıktı

Ürün gamını bir üst noktaya taşımak isteyen Sony, MWC fuarında neredeyse tüm X ailesini güncelleyerek karşımız çıktı. Bunlardan biri  Xperia XA nın veliahtı olan ve bu ay inceleme fırsatı bulduğumuz Sony Xperia XA1.

Sony, Xperia X ailesini neredeyse tamamen güncelledi. Giriş seviyesinden tutun üst seviye ürünlere kadar yeni veliahtlar ortaya çıktı. Tıpkı bu ay inceleme fırsatı bulduğumuz Sony Xperia XA1 gibi.

Sony Xperia XA1, Xperia XA’nın veliahtı olarak ortaya çıktı. Daha iyi bir işlemci, daha yüksek bir bellek ve arttırılmış kapasitesi ile karşımıza çıkan bu orta segment telefon, özellikle yeni tasarımı ile kafa karışıklığına yol açıyor.

Sony, 2016 yılında çıkardığı Xperia XA ile yuvarlak hatları tercih etmişti. Köşelerden vedalaşan ve kenarlarını yuvarlatılmış bir tasarım ile karşımıza çıkan Xperia XA, modaya uymuştu. 2017 yılında ise kaseti geri saran Sony, yine klasik kutu tasarımını tercih etti. Sony tutkunları için bu muhtemelen beğenilen bir tasarım. Fakat geniş kitlelerin bu tasarımı çok seveceğini şüpheyle baktığımızı söylemeliyiz.

Tasarım

Xperia XA1, üst ve alt kenarlarındaki alanları iyi kullanmadığını görüyoruz. Burada çok fazla bir boşluk oluşturulmuş durumda. Her ne kadar plastik bir malzemeden oluşan bu ürün, iyi bir işçilik ile puan topluyor. Bu da XA1’in oldukça şık durmasını sağlıyor. Benzer bir durum kenarlarına baktığınızda belli oluyor. Kenarlardaki çizgiler kasanın tek parça olmadığını, buna karşın ürüne ayrı bir hava kattığını söylemeliyiz.

Xperia XA1, IP68 sertifikası ve parmak izi sensörüne sahip değil. Buna karşın alt tarafta yeni nesil USB Typ-C bağlantısına sahip ve hızlı şarj özelliğini de destekliyor.

Ekran

Sony, Xperia XA1’de yeni bir ekran kullanmadı. Bu üründe 5 inç büyüklüğünde 1280×720 piksel çözünürlüğüne ulaşan HD ekran tercih edildi.  Benzer ürünlerin aynı fiyat aralığında daha yüksek çözünürlüklü ekranlara sahip olması, XA1’e ciddi bir dezavantaja neden oluyor. Günlük kullanımda bu belki çok fazla belli olmuyor. Ama ekrana dikkatlice baktığınızda, piksel farkının hemen belli olduğunu söylemeliyiz. Buna karşın ekranın renk spektrumu ve parlaklığı oldukça başarılı. Güneşin bol olduğu ortamlarda ise ne yazık ki yetersiz.

Performans

Xperia XA, Helio P10 işlemcisini kullanırken Xperia XA1 Helio P20 işlemcisini kullanıyor.  Cortex A53 mimarili bu sekiz çekirdekli işlemci 4×2,3 GHz ve 4×1,6 GHz saat frekansında çalışıyor. Yaptığımız testlerde Xperia XA1’nin sentetik performansı Galaxy S5’den daha iyi olduğunu ve iPhone 6’ya da yaklaştığını gördük.  Elbette, burada  2 GByte yerine 3 GByte kapasiteli belleklerin kullanılmasının da önemi büyük. Bununla birlikte 32 GByte’lık kapasitenin de iki katına çıkmış olduğunu söylemeliyiz. Bu oldukça önemli bir özellik. Çünkü Android 7.0 Nougat yaklaşık 9.6 GByte’lık bir yer kaplıyor. Kullanıcılar kalan 22 GByte’lık alanı diledikleri gibi kullanabiliyorlar. Elbette bu kapasite, 256 GByte’lık microSD kart ürünü ile arttırılabiliyor.

Xperia XA1’de beğenmediğimiz bir özellik değiştirilemeyen 2300 mAh’lik bataryası. Sony, her ne kadar Stamina modu ile kullanıcıya yüksek bir pil kullanımı sunsa da, Xeria XA1 için bu pil kapasitesi yeterli değil. Koca bir günü bitiremeyen bu kapasite, kullanıcıları tatmin etmeyeceğini söylemeliyiz.

Kamera

Sony Xperia XA1, iki noktada fark yaratıyor. Bunlardan ilki eski tip kare tasarımı. İkincisi ise yenilenen kamerası. Xperia XA1, 13 MP’lik kamera yerine 23 MP’lik bir arka kamera kullanıyor. Ön tarafta ise pek bir değişiklik yok. 8 MP’lik kamera Selfie tutkunları için yeterli bir performans sergiliyor.

Yaptığımız denemelerde her iki kameranın, ışığın bol olduğu ortamlarda, hızlı, kaliteli ve renkleri doygun fotoğraflar çekebildiğini gördük. Bu kameralar, Xperia Z5 Compact ile kıyaslandığında, daha az detay ve keskinlik ile fotoğraf çektiğini fark ettik. Yine de genel kalitenin tatmin edici olduğunu söylemeliyiz.

 Sony Xperia XA1, bir önceki nesille göre genel olarak başarılı bir ürün. Tasarımı kesinlikle tartışmaya açık. Benzer ürünlerle kıyaslandığında ise, aynı fiyat aralığında daha performanslı ürünlerin bulunabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.

Ücretsiz fotoğraf düzenleme uygulamaları

Telefonlarımızda yüklü gelen fotoğraf uygulamaları temel olarak düzenleme işlevlerine sahipse de, bazı konularda yetersiz kabiliyor. Çektiğimiz fotoğrafları, akıllı telefonlarınızda düzenlemenin en kolay yolu, gelişmiş uygulamalar kullanmak. Bu yazıda, fotoğraf düzenlemede daha fazla imkân sunan popüler mobil uygulamaları tanıtıyorum.

Akıllı telefonların en çok kullanılan özelliği fotoğraf çekmek. Öyle ki, artık akıllı telefon üreticileri, yeni modeller çıkardıklarında en çok vurguladıkları konu, yeni ürünlerinin kamera özellikleri oluyor. Kullanıcı açısından baktığımızda ise, akıllı telefonların kamera özelliklerinin, her geçen gün gelişmesinin etkisiyle, fotoğraf makinası kullanımının giderek azaldığını ve mobil fotoğrafçılık dediğimiz olgunun yükselen bir trend haline geldiğini görüyoruz.

MOBİL FOTOĞRAFÇILIK BİR UZMANLIK HALİNE GELDİ

Buna paralel olarak, fotoğrafçılık eğitimi veren merkezlerde, mobil fotoğrafçılık derslerinin de gündeme alındığı görülüyor. Mobil fotoğrafçılık ayrı bir uzmanlık olmakla birlikte, başlangıç olarak, akıllı telefonlarıyla fotoğraf çekenlerin yararlanabileceği mobil uygulamaları tanımakta yarar var. Gelin şimdi, fotoğraf düzenlemede kullanabileceğimiz temel uygulamalara birlikte göz atalım.

Adobe Photoshop Express

Bilgisayarlarda kullanılan en popüler fotoğraf düzenleme yazılımı Photoshop’un mobil cihazlar için geliştirilmiş versiyonu olan Adobe Photoshop Express, ücretsiz bir uygulama. Arkasında Photoshop gibi büyük bir tecrübe ve birikim olduğu için oldukça başarılı sonuçlar veren Adobe Photoshop Express’le akıllı telefonlarınızla çektiğiniz fotoğraflara filtreler vererek çok iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Adobe Photoshop Express uygulamasının Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu da buradan indirebilirsiniz.

Adobe Photoshop Lightroom

Adobe şirketinin fotoğraf düzenleme yazılımı Photoshop’tan sonra bu alanda en popüler yazılımı Adobe Photoshop Lightroom. Bu uygulama özellikle profesyonel fotoğrafçılar tarafından hem fotoğraf düzenleme hem de kataloglama için tercih ediliyor. Oldukça kapsamlı fotoğraf düzenleme özellikleri sunan Adobe Photoshop Lightroom, ücretsiz olarak akıllı telefon ve tabletlere indirilerek kullanılabiliyor. Uygulamanın Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu ise buradan indirebilirsiniz.

Google Fotoğraflar

Google’ın fotoğraf uygulaması Google Fotoğraflar’ı ‘Telefonunuzla çektiğiniz her kareyi ücretsiz yedekleyin’ başlıklı yazımda, yedekleme amaçlı kullanmak üzere önermiştim. Google Fotoğraflar, yedeklemenin yanı sıra, fotoğraf düzenlemek için de kullanılabilecek iyi bir seçenek. Çektiğiniz fotoğrafları, sosyal medyada paylaşmak ya da farklı amaçlar için, akıllı telefonunuzda düzenlemek amacıyla Google Fotoğraflar uygulamasını kullanabilirsiniz. Google Fotoğraflar’ın Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu ise buradan indirebilirsiniz.

PhotoSuite

Fotoğraf düzenlemede kullanılan en popüler yazılım Photoshop’a yakın işlevlere sahip olan PhotoSuite, fotoğraflara efektler uygulamak, kolajlar yapmak ve katmanlarlarla çalışmak gibi gelişmiş fonksiyonlara sahip. Uygulamayla akıllı telefonlarınızla çektiğiniz fotoğraflarda, renk tonu, doygunluk, parlaklık dahil olmak üzere çok farklı görüntü ayarlamaları yapabilirsiniz. Metin tabanlı grafik ve serbest çizim özelliğine sahip olan uygulamada, kalem, mürekkep kalem, fırça kalem, suluboya gibi araçları kullanmak da mümkün. PhotoSuite uygulamasını Android cihazlarınız için buradan indirebilirsiniz.

VSCO

Mobil fotoğrafçılık meraklılarına profesyonel düzeyde fotoğraf düzenleme imkânı sunan VSCO, mobil uygulama olarak kullanılabilmesin yanında, web versiyonuna da sahip. Fotoğraf tutkunlarının sosyalleşmesi ve fotoğraf paylaşması için bir platform sunan VSCO’da, hazır gelen ayarlar sayesinde iyi sonuçlar almak mümkün. Gelişmiş kamera kontrolleriyle büyük avantaj sunan uygulamayla, doğrudan fotoğraf çekmek ve düzenleyip VSCO topluluğuyla paylaşmak çok kolay. VSCO uygulamasının Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu ise buradan indirebilirsiniz.

Google Snapseed

Mobil fotoğraf tutkunlarına Google tarafından sunulan fotoğraf düzenleme uygulaması Snapseed, akıllı telefonunuzda kullanabileceğiniz bir başka seçenek. Google Snapseed, gelişmiş filtreleriyle, fotoğraf düzenlemek için kullanıcılarına geniş bir yelpaze sunuyor. Google Snapseed, filtre ve araçları uygulamak için ise, basit bir arayüzüne sahip. Ekrandaki seçeneklere dokunarak istediğiniz filtre ve araçları hızlıca uygulayabilirsiniz. Google Snapseed’in Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu ise buradan indirebilirsiniz.

Pixlr

Basit arayüzüyle kolay kullanım özelliğine sahip olan Pixlr adlı mobil uygulama, hazır gelen efektleriyle çok tercih edilen seçeneklerden biri. Fotoğraflarda renk düzeltme, kırmızı göz giderme ve çizim gibi temel işlevleri başarılı bir şekilde yerine getirebiliyor. Dilerseniz, çektiğiniz fotoğraflardan kolaj yapabilir, fotoğraflarınıza farklı stillerde yazılar yazabilirsiniz. Pixlr, mobil uygulama üzerinden kullanılabilmesinin yanı sıra, web üzerinden de fotoğraf düzenleme seçeneği sunuyor. Bunun için Pixlr web sitesini ziyaret etmeniz yeterli. Pixlr uygulamasının Android versiyonunu buradan, iOS versiyonunu ise buradan akıllı telefonunuza indirebilirsiniz.

Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

Espresso Kahve Makineleri Hakkında Her Şey

Espresso kahve makineleri arasında seçim yapmak istiyor ancak karar veremiyorsanız, hem espresso hakkında genel bilgi veren hem de alışveriş rehberi niteliği taşıyan yazım size ışık tutacaktır.

E3 2017 başlıyor

0

Önümüzdeki hafta Los Angeles’ta gerçekleşecek olan E3 Konferansını sizler için takip edeceğiz. Sony, Bethesda, Ubisoft gibi oyun dünyasının devlerinin en önemli etkinliklerini yakından takip edip, hızlıca ulaştıracağız. Sizler de anı anına bu fuarı kaçırmadan takip etmek istiyorsanız bizden ayrılmayın. İşte fuarda öne çıkmasını beklediğimiz yapımlar.

[vsw id=”Asas4ihWNTc” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

Okul döneminde kaçırdığınız oyunlar

0

Okullar kapandı, tabii ki biz oyuncular derslerden, sınavlardan başımızı kaldıramadığımız için birçok oyunu okul döneminde kaçırdık. İçlerinde bu oyunların çok başarılı olanları da vardı, kaliteli olanları da vardı, unutulup gidenleri de. Tabii ki böylesine yoğun bir okul dönemi sonunda hepimiz dinlenmeyi, ayaklarımızı uzatıp oyun dünyasının derinliklerine dalmayı ve keyifli vakit geçirmeyi hak ettik. Özellikle de LYS ve YGS’ye giren arkadaşlarımız, bu yaz oyun oynamayı en çok hak edenler. Bizler de bugün sizler için, okul döneminde kaçırdığımız, ancak geriye dönüp oynamanın zevk verebileceği beş oyundan oluşan bir makale hazırladık. Dilerseniz lafı hiç uzatmayalım ve kaçırdığımız muhtemel oyunları şöyle kısaca bir inceleyelim.

Sniper Elite 4
Rebellion tarafından geliştirilen ve uzun yıllardır oyun dünyasında olan keskin nişancı oyunu Sniper Elite, gerçekçi balistik fizikleri ve tam anlamı ile kemik kıran vuruş hissini birleştirmeyi başaran bir yapım. İlk 3 oyunu ile bizleri 2. Dünya Savaşının farklı zamanlarında Nazi avlatan Sniper Elite, 3. oyunu ile bu sefer Mussolini’nin memleketi İtalya’ya götürüyor. Müttefik devletlerin İtalya çıkarması öncesinde, ön hazırlık yapmak için gönderildiğimiz İtalya, önceki oyunlara kıyasla daha renkli bir atmosferi de bizlere sunuyor.

Halo Wars 2
Microsoft tarafından geliştirilen RTS oyunu Halo Wars, 2. oyunu ile geçtiğimiz aylarda oyuncuların karşısına çıkmış, RTS açlığı çeken strateji tutkunlarına keyifli anlar yaşatmıştı. Xbox’ın Play Anywhere kapsamında Xbox One ile eş zamanlı olarak PC platformunda da yerini alan yapım, kritiklerden ortalama puanlar almayı başarmıştı. Son zamanlarda yaşanan RTS kıtlığına ilaç gibi gelen Halo Wars 2, ileride gelecek güncellemeler ve DLC’ler ile içeriksel anlamda da daha başarılı bir hale geleceği kesin.

Horizon: Zero Dawn
Grafikleri ile adeta PlayStation 4’ün sınırlarını sonuna kadar zorlayan Horizon: Zero Dawn PlayStation 4 sahiplerine muhteşem bir deneyim yaşatmayı başarmıştı. İlgi çeken hikayesi, keyifli oynanışı, RPG elementleri, devasa haritası ve Aloy’u ile içinde bulunduğumuz neslin en başarılı yapımlarından biri olan Horizon: Zero Dawn eğer ki okul dönemi ve dersler dolayısı ile kaçırıldıysa, kesinlikle oynanması ve deneyim edilmesi gereken bir yapım, hatta bir sanat eseri. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Horizon: Zero Dawn, şuan bu listede bulunan kuşkusuz en başarılı yapım.

Tom Clancy’s Ghost Recon Wildlands
Ubisoft’un satış rakamları ile oldukça başarılı bir çıkış sergileyen Tom Clancy imzalı taktiksel TPS oyunu Ghost Recon Wildlands, bizleri uyuşturucu kartelinin adeta işgal ettiği kurgusal bir Bolivya’ya götürüyor, ve kartel ile karşı karşıya getiriyordu. Devasa açık dünyası, başarılı vuruş hissi ve taktiksel oynanışı ile oyuncular tarafından hayli sevilen Ghost Recon Wildlands eğer sınav ve okul döneminize denk geldiyse kesinlikle deneyimlemeniz gereken bir yapım.

Sniper: Ghost Warrior 3
Taktiksel oynanışı ve açık dünyası ile CI Games’in ilk AAA kalitesindeki oyunu olan Sniper: Ghost Warrior 3, kritik ve oyunculardan eleştiriler almış olsa da, başarılı oyun mekanikleri ile ortalama bir oyun olmayı başarmıştı. Kardeşlik ve vatanseverliğin ön planda olduğu Sniper: Ghost Warrior 3’te Jonathan North adlı bir Amerikan nişancısını oynuyoruz. Kanlı bir iç savaşa sahne olan kuzey Gürcistan’a iniş yapan North, bulunduğu bölgenin doğasını keşfetmeli ve verilen görevleri yerine getirmelidir. Aynı zamanda kardeşi ile ilgili çeşitli olayların ortasında da kalan North’u açık uçlu dünyada zor anlar beklemektedir. Eğer Sniper: Ghost Warrior 3’ü oynamadıysanız, kesinlikle bir göz atmanızda fayda var.

AR ve VR alışveriş deneyimimizi nasıl değiştirecek?

0

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uzun bir süredir hayatımızın farklı noktalarında kullanmaya başladığımız teknolojiler. Bu teknolojilerle ilgili bariyerlerin bir bir üstesinden gelinmesi, şirketlerin bu alana daha fazla yatırım yapmaya başlanması ve bu teknolojiler odaklı yaratıcı kullanımların artması ile VR ve AR başta perakende olmak üzere farklı sektörlerde yaygınlaşmaya başladı. Bu haftaki yazımda AR ve VR’ın örnek kullanım alanları üzerinden online alışverişin geleceğini nasıl şekillendireceği konusunda bir yazı hazırladım.

Çin’de geleneksel olarak kutlanan yalnızlar gününün artık bir özelliği daha var: Yalnız Günü artık Yılın en önemli online alışveriş günlerinden biri. 2016 yılında alışveriş severler bu gün özelinde Alibaba’nın düzenlediği Buy+ isimli bir alışveriş deneyimi ile tanıştılar. Festivalde bir sanal gerçeklik başlığı alan müşteriler ürünleri inceleyip ödeme yapabilecekleri online mağazaya yönlendirildiler. Alibaba satın alma deneyimini iyileştirmek için sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik kullanmaya başlayan çok sayıda firmadan biri. Ebay de Avusturalya’da kendi sanal gerçeklik mağazasını kullanıma açarak bu teknolojiyle kullanıcılarına güçlü bir deneyim sunan şirketlerden. Kullanıcılar mağazaya erişmek için eBay Virtual Reality Department Store uygulamasını indiriyorlar ve ardından telefonlarını bir VR görüntüleyiciye takıyorlar. Şirket, uygulamayla birlikte kullanılmak üzere Shoptical olarak adlandırılan 15 bin özel karton görüntüleyiciyi ücretsiz sunuyor.
 
Öte yandan sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde artık okul kampüslerini uzaktan dolaşmak mümkün. Bu sayede istedikleri okulları yakından görme şansı bulamayan öğrenciler ve aileleri sanal ortamda kampüsleri gezebiliyorlar. Sanal gerçeklik ayrıca seyahati de teşvik ediyor. Yapılan araştırmalara göre bir yeri sanal gerçeklik ortamında gezen seyahat severlerin o yere gitme olasılığı diğer kişilere göre yüzde 13 daha fazla. Bu sayede turist sayısında da artış sağlamak mümkün.

Perakendeciler AR teknolojisini sevdi

AR da nesneleri sanal gerçeklik gibi gerçek dünyaya taşıyan bir diğer teknoloji. Tıpkı Pokemon GO karakterlerinin ev, park ve stadyumlarda görülebildiği gibi. Bu teknoloji perakendeciler tarafından da birkaç yıldır kullanılıyor. AR kullanımına başlayarak Android ve iOS için dijital kataloglar oluşturan Ikea bu firmalardan biri. Ikea’da müşteriler beğendikleri eşyaların evlerinde nasıl duracağını görebiliyorlar.  Markanın 2014’te başlattığı uygulamayla Ikea kataloğundaki sayfayı okuttuktan sonra dergiyi ürünü koymak istediğiniz yere yerleştiriyorsunuz ve sonunda ürünün gerçekte nasıl duracağını görebiliyorsunuz. GAP’in tasarladığı AR uygulaması Dressing Room ile ise müşteriler kıyafetleri evlerinde deneyebiliyorlar.

VR ve AR teknolojisinin özellikle online giyim alışverişinin geleceğinde çok önemli bir yer tutacağı kesin gibi. Bilgisayar ekranında bir elbise ya da tişörtün üstünüzde nasıl duracağınızı bilmeniz mümkün değil. Body mapping teknolojileri ve True Fit gibi platformlar sayesinde müşteriler artık satın almak istedikleri ürünün üstlerinde nasıl duracağını anlayabiliyorlar. AR teknolojisinin tüketicilerin alışveriş alışkanlıkları üzerine yaptığı olumlu etkileri şu 3 başlık altında vermek mümkün:

Alışveriş isteğini artırıyor: ABD’de yapılan araştırmalara göre tüketicilerin yüzde 60’dan fazlası AR teknolojisini sunan mağazalardan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Online alışverişte müşteriler ürünün üzerlerinde ya da evlerinde nasıl duracağını hayal etmek zorundalar, ancak AR ile müşterilerin hayalleri gerçeğe dönüşüyor. Satın alacağı ürünün nasıl görüneceğini bilen müşteriler daha rahat ve emin olarak alışverişlerini yapıyorlar.

Seçenekleri kişiselleştiriyor: AR tüketicilerin seçenekleri keşfetmesini ve kişiselleştirmeler yapmasını mümkün hale getiriyor. Örneğin AR ile müşteriler satın alacakları mobilyanın rengini değiştirerek evlerinde nasıl duracağına bakabiliyorlar. Ayrıca müşteriler AR ile alacakları ürünlerin şekilleri üzerinde de değişiklikler yaparak incelemelerini yapabiliyorlar.

Ürün özelliklerini görselleştirmeyi sağlıyor: İster online ister mağazada olsun müşteriler satın almadan önce ürünün nasıl çalıştığını anlamak isterler. AR teknolojisi müşterilere bu imkanı sunarak karmaşık elektronik ürünlerin ya da uygulamaların nasıl çalıştığını gösteriyor.

Apple, AR da ben de varım dedi
VR ve AR teknolojilerinin tek dezavantajı müşteri ve firmalara maliyetinin yüksek olması. İki popüler sanal gerçeklik başlığı Oculus Rift ve HTC Vive tüketicilere 600 dolardan pahalıya mal olabiliyor. Türkiye için bu konuşmaları yapmak için dahi çok erken. Diğer yandan bu fiyat yazılımı çalıştıracak donanımı kapsamıyor. Alibaba grubunun kullandığı akıllı telefonla kullanılan başlıklarının fiyatının çok daha uygun olduğunu belirteyim. Bununla birlikte yüksek maliyete rağmen firmalar sanal gerçekliğe ve artırılmış gerçekliğe yatırım yapmaktan vazgeçmiyor. 2025 yılında VR ve AR teknolojilerinden 80 milyar dolar gelir elde edilmesi tahmin ediliyor. Bu gelir yalnızca perakende için 1.6 milyar dolar olacak. VR ve AR’ın sektöre yapacağı etki konusunda tereddütü olanlar için Apple’ın bu oyuna ince eleyip sık dokuduktan henüz dahil olduğunu hatırlatalım. Apple yetkilileri geçtiğimiz hafta içerisinde gerçekleştirilen WWDC Konferansı’nda Unreal 4 motorunu ve SteamVR’ı destelemesi için Valve ile de ortaklık içerisinde olduğunu da belirtti. Apple’ın Geliştiriciler Konferansı’ndaki diğer bombası ARKit oldu.  Apple etkinlikte AR teknolojisine yönelik olarak hazırlanan bu kit ile geliştirilen oyunlardan demolar yaptı. Facebook’un geçtiğimiz haftalardaki F8 Konferansı’nda AR kamera platformunu tanıttığını hatırlarsak özellikle AR için bu yılın patlama yılı olmasını beklemek hiç de abartı olmaz.

Görsel kaynak: augment.com

Apple Design Awards 2017’de kazanan oyun ve uygulamalar açıklandı

Her yıl Apple Design Awards adı altında iOS, watchOS ve macOS platformlarında yılın en iyilerini belirleyen Apple, 2017’nin kazananlarını duyurdu. Toplamda 12 uygulama, prestijli tacı giyerken, Things 3, Lake, Elk ve Bear gibi tüm dünyadaki otoritelerin beğenisini kazanan, tanınmış uygulamaların başarıları tescillendi.

Apple’ın ödüle layık gördüğü uygulamalar şöyle sıralanıyor;

Lake: De-Stress Therapy with Art Coloring Pages (iOS)

Bear (macOS ve iOS)

Kitchen Stories (iOS, watchOS ve tvOS)

Things 3 (macOS, iOS ve watchOS)

Elk (iOS ve watchOS)

Enlight (iOS)

Airmail 3 (macOS, iOS ve watchOS)

Apple Design Awards’ta kazanan oyunlar ise şunlar;

Blackbox

Splitter Critters

Mushroom 11

Old Man’s Journey

Severed

Apple’ın ödüllendirdiği oyunlardan Blackbox, ücretsiz bir bulmaca oyunu. 10/ 9’un üzerinde 5 yıldız almış ender mobil oyunlardan biri.

Splitter Critters ücretli bir oyun. grafiksel ve işitsel olarak son dönemin en renkli yapımlarından biri. Mushroom 11, geçtiğimiz mart ayında yayınlanmasına karşın yılın şimdiden en iyileri arasında.

PlayStation Vita, Nintendo 3DS, Wii U platformlarında da oynanabilen Severed ise iOS kullanıcılarının uzun süre daha gözdesi olmaya aday yapımlardan. Atmosferik bir yapım, korku öğelerinin ağırlıkta olduğu bir tür bulmaca serüveni vaat ediyor; ücretli ama son derece keyifli olduğunu da belirtelim.