Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1608

    Daha iyi bir Apple TV deneyimi için 7 ipucu

    İnanması güç belki ama Apple TV 10 yılı aşkın bir süredir hayatımızda. İlk versiyonu 9 Ocak 2007’de karşımıza çıkan Apple TV yıllar içinde çok fazla değişim yaşayan ürünlerden oldu. Yeni jenerasyon Apple TV çok daha akıllı ve ebat olarak çok daha küçük. Video içerik tüketiminin ve online TV platformlarının yaygınlaşması ile Türkiye’de de hızla yaygınlaşan ve hatırı sayılır bir fan kitlesine sahip olan Apple TV, Apple’ın yaptığı bir önceki lansmanda çok ciddi iyileştirmelerle gelmişti. Ancak yeni özelliklerle daha da akıllı hale gelmiş olsa da Apple TV’nin muazzam yeteneklerinden çoğu kullanıcının bihaber olduğunu ve cihazı son derece temel fonksiyonları ile kullandığını belirtmekte fayda var. Bu haftaki yazımda Apple TV’nizden daha fazla verim ve keyif almak için işinize yarayacak ipuçlarını bir araya getirdim.

    1.Ana ekranınızı yeninden düzenleyin
    Apple TV’yi ilk kurulduğu şekilde kullanmak zorunda değilsiniz, istediğiniz düzenlemeleri yaparak ekranı kendinize daha uygun hale getirebilirsiniz. Herhangi bir uygulamayı ekranda başka bir yere cihazın uzaktan kumandasını kullanarak kaydırabilirsiniz. X bir uygulamayı silmek için ise yine cihazın uzaktan kumandası ile uygulamayı seçmeniz ve “play/pause” tuşuna basmanız yeterli. Dilerseniz yeni bir klasör oluşturarak uygulamaları daha düzenli bir hale de getirebilirsiniz. Öte yandan genel menü ayarlarını kullanarak ekran ışığını ve arka planını düzenlemeniz de mümkün.

    2.Uzaktan kumandayı en verimli şekilde kullanın
    Apple TV ile birlikte gelen kumanda göründüğünden çok daha akıllı. Bu bölümde kumanda kullanımını kolaylaştıracak bir iki ipucu vereyim istiyorum. Home tuşuna iki kez basmanız durumunda Apple TV ekranda en son kullandığınız uygulamaları gösterecektir. Dokunmatik ekranın sağ ya da sol üst kısmına dokunarak video ve ses ayarında ileri geri hareket edebilirsiniz. Yine kumandanın üst kısmını aşağı doğru çektiğinizde alt yazı ve ses seçeneklerini göreceksiniz. Uzaktan kumandanın hassasiyet seviyesini değiştirmek isterseniz ayarlardan “remotes and devices” menüsüne oradan da “touch surface tracking” sekmesine gitmeniz yeterli. Buradan kumandanın pil seviyesini de kontrol edebilirsiniz.

    3.Uygulamalarınızın ne kadar yer kapladığını öğrenin
    Dördüncü nesil Apple TV’nin belli bir hafıza kapasitesi mevcut ancak indirdiğiniz filmler ve uygulamalar hafızayı kolayca doldurabiliyor. Eğer hafızanız doluysa ve bazı şeyleri silmeniz gerekiyorsa hafızada en fazla yer kaplayan uygulamaları görmek için ayarlar menüsünden hafıza yönetimi sekmesine girmeniz yeterli. Bu ekranda hafızada en fazla yer kaplayan uygulamaları sırasıyla göreceksiniz. Silmek istediğiniz uygulamayı seçerek silebilirsiniz. Üstelik Apple TV satın aldığınız uygulamaları hafızada tuttuğundan sonrasında sildiğiniz uygulamaları tekrar indirmeniz de mümkün.

    4.Apple TV’yi çocuğunuza uygun hale getirebilirsiniz
    Apple TV çocuklar için çok güzel bir eğlence aracı ancak çocukların internet üzerinden her şeye erişimini ve rastgele uygulama satın alarak kontrolsüz para harcamalarını istemeyiz. Bu konuda yardımınıza ayarlarda yer alan “restrictions” kısıtlama sekmesi yetişiyor. Bu özelliği aktif hale getirdiğinizde iTunes ve uygulamalarda yeni satın almaları durdurmanız mümkün oluyor. Ayrıca müzik, TV programı ve filmleri de içeriğe sınırlandırabiliyorsunuz. Çoklu oynatmayı, ekran kaydını ve Siri’nin cevaplarındaki istenmeyen içeriği de bu şekilde engellemiş oluyorsunuz. Diğer yandan bu bölümde yaptığınız tüm kısıtlamaları bir pin kodu ile koruyarak dilediğinizde tekrar eski haline getirmeniz mümkün.

    5.Bluetooth’u daha aktif kullanın
    Dördüncü nesil Apple TV’nizin bluetooth özelliğini kullanarak artık eskisinden çok daha fazla cihazla bağlantı kurmanız mümkün. Cihazınızın ses kapasitesini bluetooth bağlantılı kulaklık ve hoparlör ile destekleyebildiğinizi zaten biliyorsunuzdur. Buna ek olarak artık bluetooth bağlantılı klavye ile istediğiniz film ve diğer aramaları çok daha rahat yapabileceksiniz. Ya da MFI Bluetooth oyun kontrolü ile büyük ekran oyunlardaki konforunuzu artırmanız da mümkün. Apple TV’ye aynı anda iki cihaz bluetooth ile bağlanabiliyor. Bluetooth bağlantı ayarları için ayarlar sekmesinden “remotes and devices” menüsüne girmeniz yeterli.

    6.Apple TV’ye istediğiniz içeriği yükleyin
    Aslında Apple TV’ye istediğiniz içeriği yüklemek her zaman çok kolay değil. iTunes ve Netflix videolarını izlemek tabii ki yeterince kolay olabilir. Peki ya izlemek istediğiniz içeriği destekleyen bir uygulamanız yoksa? Bu durumda işinizi kolaylaştıracak yeni uygulamalardan destek almanızda fayda var. Bunlardan biri Plex. Aynı ağ üzerindeki bir bilgisayardan ses, video ve fotoğraf aktarımını sağlayan bu uygulamayı kullanmak için hem bilgisayarınıza hem de Apple TV’inize bu uygulamayı indirmeniz gerekli. VLC Media Player bir diğer faydalı uygulama. Bilgisayar ve telefonlar için en fazla tercih edilen çok fonksiyonlu uygulamalardan biri olan VLC Media Player yerel network üzerinden Apple TV’ye aktarım yapmada destek sağlıyor.

    7.Siri’den yardım istemeyi ihmal etmeyin
    Siri Apple TV’de henüz Türkçe anlamasa da Siri ile ilgili özelliklere şimdiden vakıf olmakta fayda var bence. Siri’yi Apple TV’inizde kumandadaki mikrofon ve Siri tuşuna basarak kullanabiliyorsunuz. Örneğin ilk olarak hava durumunu ya da 90’ların komedi filmlerini sorarak Siri ile sohbete başlayabilirsiniz. Uygulamanın en güzel yanı Siri’nin cevaplarının ekranın alt kısmında çıkması ve izlediğiniz şeyi bölmemesi. Film ya da bir program izlerken Siri’ye 10 dakika sonra değiştirerek yeni bir program aramasını ya da izlediğiniz filmdeki oyuncuların adlarını sorabilirsiniz. Diğer bir güzel özellik bir film izlerken “ne dedi” diye sorduğunuzda 15 sn içinde konuşulanların alt yazılı olarak gösterilmeye başlanması ya da “dış sesleri azalt” komutu vermek diyaloğu daha rahat duymanızı sağlayacaktır.

    Görsel kaynak: appletvitalia.it

    Gran Turismo Sport, 18 Ekim’de çıkıyor!

    0

    Yılın heyecanla beklenen yarış oyunları arasında gösterilen Gran Turismo Sport için Sony PS4 çıkış tarihi netleşti. Buna göre yapım, 17 Ekim 2017’de Kuzey Amerika’da ve 1 gün sonra Avrupa’da çıkışını gerçekleştirecek. Ayrıca oyunun PlayStation VR desteği de gelecek.

    Sony Interactive Entertainment ve Polyphony Digital tarafından gerçekleştirilen açıklamaya göre Gran Turismo Sport için kapalı beta başarıyla tamamlandı. Şimdi de oyunun son aşamasına geçildiği kaydedildi. Yapımla ilgili olarak açıklanmayan birçok detay var, bu noktada gelen resmi duyuru ise ‘lansman sırasında tüm soru işaretlerinin yanıt bulacağı’ şeklinde. Özetle Gran Turismo Sport’a dair birçok detay için 18 Ekim tarihinin beklenmesi gerekiyor.

    Oyunun grafik, ses ve fizik simülasyonu açısından benzeri görülmemiş bir deneyim sunacağının altı çizilirken oyunun sadece PlayStation platform üzerinden gelecek olması da vurgulananlar arasında yer aldı. Oyun severleri, önümüzdeki aylarda keyif veren bir yarış deneyiminin beklediğini şimdiden belirtmemiz mümkün.

    [vsw id=”yAjr9CPBEWc” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Ve son cümleler, oyunun standart versiyonun dışında özel sürümü ile birlikte edinilebilecek bazı ek içerikler, vb. var. Bunlar arasında 1 milyon dolarlık oyun içi kredi, 8 özel aracı içeren GT Sport Starter Paketi, özel yarış kaskı, sticker’lar, özel kitap ve ambalaj dikkat çekiyor. Bir de dijital deluxe edition sunulacak, bu versiyonda da 2 milyon dolarlık oyun içi kredi, 12 otomobilin yer aldığı GT Sport Starter Paketi, sticker’lar, yarış kaskı, özel kitap ve tablo gibi çok özel bir içerik söz konusu.

    Mass Effect: Andromeda’nın 10 saatlik ücretsiz demosu yayında

    0

    Mass Effect: Andromeda’nın demosu, PS4, Xbox One ve PC için yayınlandı. 10 saat süreli demo, oyunu satın almayı düşünenler için güzel bir test sürüşü vaat ediyor. Geliştiriciliğini BioWare’in, yayıncılığını Electronic Arts’ın üstlendiği Mass Effect: Andromeda için gelen demo sürüm, bütün oyun meraklıları için dijital olarak indirilebilir durumda. Dolayısıyla daha önce sadece Origin Access üzerinden indirilebilen demo, artık herkese açık.

    Tüm platformlar için yayınlandı

    Electronic Arts, demonun tüm platformlar için yayınlanmasını sağlayarak önemli bir adım atmış durumda. Böylelikle yapımın, milyarı bulan kullanıcı kesimi tarafından indirilebilir durumda olduğunu belirtelim. Bakalım kaç milyon kişi, Mass Effect: Andromeda demoyu indirip, deneyimleyecek.

    Artık daha iyi… Denemeye var mısınız?

    Oyunla ilgili ilk yorumlar ise yeterince iyi değildi. Özellikle karakter animasyonları konusunda Mass Effect: Andromeda’nın sınıfta kaldığı belirtiliyordu. Hatta Witcher 3 gibi daha eski yapımların dahi daha iyi modellemelere sahip olduğu iddiaları oyun basınında yer buldu. Neyse ki BioWare, bu eleştirileri dikkate alarak önemli bir patch (yama) yayınladı. Artık Mass Effect: Andromeda, ilk haline göre çok daha iyi. Ancak hala şüpheler devam ediyor, bu noktada oyunu satın almadan önce görmek isteyenler için sunulmuş olan söz konusu fırsatı kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz.

    [vsw id=”r2osrQ5Z0Ts” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Oyun dünyasına dair dikkat çeken gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz. Takipte kalınız…

    En fazla Facebook kullanıcısı hangi ülkede?

    Popüler sosyal medya ağı Facebook’un 2 milyarı aşkın kullanıcıya sahip olduğu, geçtiğimiz günlerde resmi olarak açıklanmıştı. Peki bu uçsuz bucaksız kullanıcı tabanı içerisinde hangi ülke öne çıkıyor? İşte bu sorunun yanıtı verildi…

    Buna göre Facebook kullanıcılarının en fazla olduğu ülke Hindistan. Daha önce ABD’ye ait olan bu koltuğa artık oldukça kalabalık bir Asya ülkesi sahip durumda. Ancak ABD ve Hindistan arasındaki makas pek de açık değil.

    Açıklanan verilere göre Facebook kullanıcılarının 241 milyonu Hindistan’dan. Takipteki ABD’yle fark ise pek fazla değil, 1 milyon ve toplam kullanıcı sayısı 240 milyon seviyesinde. Elbette bu rakamlar ‘aylık aktif kullanıcı’ sayılarınını kapsıyor. Bir diğer ifadeyle ayda en az bir kere olmak üzere Facebook’u ziyaret eden 241 milyon kişi Hindistan’da yaşıyor.

    İlginç bir detay olarak Facebook’un her iki ülkede de hatrı sayılır düzeyde daha fazla ilgi gördüğü fark ediliyor, örneğin son altı ayda ABD’den Facebook’a 26 milyon, Hindistan’dan ise 50 milyon yeni kullanıcı dahil olmuş.

    Hindistan nüfusunun yüzde 19’u Facebook kullanıyor, ABD’de durum çok daha farklı, nüfusunun yüzde 73’üne tekabül edecek sayıda profil bulunuyor. Bilindiği üzere Asya’da mobil cihazlar üzerinden internete bağlanma oranları ciddi düzeyde artıyor. Dünyanın birçok ülkesinde mobil internet kullanım oranı yüzde 50’lerdeyken, Asya’da yüzde 60’ın üzerinde.

    Sosyal medya dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    E-spor tarihinin en büyük ödüllü yarışması “The International 2017” yakında başlıyor!

    0

    E-spor, son yılların en önemli kavramlarından. Milyonları peşinden sürükleyen çok sayıda profesyonel oyun turnuvası ve rekabetin uçlarda yaşandığı çarpıcı serüvenler kamuoyunun ilgisini çekmeye devam ediyor. Bu noktada E-spor yarışmalarının ödülleri de dudak uçuklatır cinsten. Yeni bir turnuvanın toplam ödülleri ise şimdiye kadar görülmemiş bir rakama tekabül ederek rekor kırıyor.

    Valve tarafından 2011 yılından beri düzenlenen MOBA (çevrimiçi çok oyunculu savaş arenası) oyunu DOTA 2 turnuvasının bu yıl ki ayağı, “The International 2017” inanması güç bir ödül havuzuna sahip. 1 ay sonra başlayacak olan oyun turnuvasının geçtiğimiz yıl ki toplam ödülü 20 milyon 770 bin 60 dolar seviyesindeydi. Bu sene ise rakam, geçen yılı da geride bırakmış durumda. MOBA durmaksızın yükselirken beraberindeki ödüller de büyüyor.

    Şampiyon takıma kişi başı yaklaşık 2 milyon dolar!

    İlginç bir örnekle ödülü, diğer büyük turnuva ödülleriyle kıyaslamak yerinde olabilir. Geçtiğimiz aylarda düzenlenen Roland Garros tenis turnuvasının büyük ödülü 41 milyon dolardı. Şampiyon olan Rafael Nadal ise 2 milyon 300 bin dolar kazandı. Öte yandan geçtiğimiz yılın DOTA 2 turnuvası şampiyonu 9 milyon 100 bin dolarlık ödülün sahibi oldu; bu da takımdaki her üyenin yaklaşık 2 milyon dolar kazandığı anlamına geliyor.

    Heyecan dorukta…

    Gelmiş geçmiş en büyük e-spor organizasyonuna sayılı günler kala, heyecan da tavan yapmış durumda. Geçtiğimiz sene 20 milyonu aşkın kişinin izlediği organizasyonda bu sene izleyici rekorunun da kırılması bekleniyor. Bu önemli organizasyon 7-12 Ağustos 2017 tarihleri arasında düzenlecek ve MediaTrend ekibi olarak gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz…

    [vsw id=”TdDjl5nyrac” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Media Markt’taki her bütçeye uygun oyun ekipmanlarını incelemek ve online alışverişle satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

    WhatsApp’ta sınırlar iyiden iyiye kalkıyor!

    Popüler anlık mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın, kısa süre sonra kullanıcılara sunulacak güncellemesinin detayları açıklık kazandı. Beta versiyonunda görülen yeni özellikler arasında platformun, ‘her türlü dosya paylaşımına açılması’ dikkat çekti. WhatsApp’ta ayrıca arama ekranı ve görsel gönderme özelliğinde de değişiklikler söz konusu.

    Anlık mesajlaşma uygulamasında pdf, .docx, .xlsx gibi dosya uzantılarına sahip veriler paylaşılabiliyordu. Sonraki güncelleme ile bu noktadaki kapsam daha da genişliyor.

    Artık WhatsApp’ta APK, video, fotoğraf, müzik gibi yerel saklama alanında indirilen dosyalar da gönderilebilecek. Öte yandan Android kullanıcıları için WhatsApp dosya gönderme boyut sınırı 100 MB şeklinde belirlendi, iOS (iPhone ve iPad) için ise 120 MB sınırı var.

    Diğer yenilik ise medya playlaşımı sırasındaki algoritmik düzenle ilgili. Çoklu görsel gönderilmek istendiğinde resimlerin sınfılandırılması görülebiliyor, ayrıca birkaç resim görünürken gönderilmek istenen görsel sayısı da ekranda yer alıyor.

    Son olarak arama ekranında da görsel temelli bir değişiklik görülecek. Arama cevaplamak için yana doğru kaydırma gerekmekteydi, bu kullanım şekli, yukarı kaydırma şeklinde değiştiriliyor. Yine güncelleme ile ilgili ufak bir detay olarak metne dokunarak italik, altı çizili ve bold hale getirmek mümkün olacak. Tüm bu yeniliklerin önümüzdeki birkaç gün içinde gelecek WhatsApp güncellemesi ile nihai şekilde kullanıma sunulacağını belirtelim.

    Girişimcilikte Başarı Kuralları

         Silikon vadisinde de benimsenmiş olan bir başarı tanımı vardır: Girişimcilikte başarının değerinin ne kadar başarısız olduğunuzla ölçüldüğünü ifade eder. Başarının; başarınıza olan inancınızın bir foksiyonu ve başarılı olma kararlılığınız ölçütü olarak tanımlanır. Başarısızlıklardan öğrenilecek çok şey vardır. Girişimcilikte başarısızlık, başarıya giden yolda çok şey kazandırır. Girişimciliğin amacının başarı olması kadar doğal bir sonuç zaten düşünülemez. Önemli olan; başarısızlıkla karşılaşıldığında bunu bir kazanım olarak kabul edip, başarıya giden yolda bir deneyim olarak kabullenebilmektir.

          Bu haftaki yazımda; girişimcilikte başarı için nelere dikkat edilmesi gerektiğinden bahsedeceğim.

    Pazar Büyüklüğü Her Şeydir

          Bir girişim için yatırım yapmadan önce piyasa araştırması yapmanın önemi tartışılmaz. Pazarı tahmin etmek, girişimin başarısının en önemi gereksinimlerindendir.  Piyasa yapılacak yatırıma doymuş olsa bile, iyi bir pazar araştırması ile sektörün eksik tarafları bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Pazara daha önce giriş yapmış firmalar başarılı olmuş olabilir ama bu başarı piyasanın bu konuda ne kadar potansiyel olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilip, daha önceki girişimlerin eksik kalmış tarafları üzerinde girişim yapılabilir. Daha önce domine edilmiş pazarda başarılı olmak, yeni bir girişime göre daha fazla efor gerektirir. Pazar büyüklüğünü iyi araştırmak, girişimin boyutunu, ayrılacak yatırım bütçesini ve beklentilerin derecesini de etkiler.  Bu nedenle bir girişim için pazar büyüklüğünün bütün boyutları ile araştırılması, yatırımın başarısı için önemlidir. Girişimde fırsatın ne kadar büyük olduğunu ve pastanın ne kadarının hedeflendiğini öngörmek, başarı için planlama yapmakta yardımcı olacaktır.

    Müşterilerin Gerçekten Neye İhtiyacı Olduğunu Belirlemek

          İşletme öğrencilerinin öğrendiği en önemli bilgilerin başında; dinlemenin ne kadar önemli olduğu gelir. Özellikle ne dinleyeceğini bilmek ayrı bir meziyettir.  Çoğu zaman müşteriler ne istediklerini bilemeyebilirler fakat neyden hoşlanmadıklarını tarif edebilirler. Yeri gelmişken, bu konuda Henry Ford’un müşteriler konusunda söylediği bir tespiti aktarmak istiyorum. Araba kullanımının yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda; müşterilerinin benzin almak istemediklerini ama sıcak günlerde sahile gitmek istediklerini belirten Ford; onlara benzin alma konusundaki fikirleri sorulduğunda “daha hızlı koşan at talep ettikleri” iletilmiş . Geçmişte söylenen bu sözlere rağmen, günümüzde yakıt talebinde gelinen noktaya bakıldığında; aslında müşterilerin ne istedikleri değil, insanların gerçekten ne istediklerini bilmenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.

          Girişimde başarının önemli faktörlerinden birisi de: piyasada gerçekten nelere ihtiyaç olduğunu araştırmak; öngörü konusunda deneyimli kişiler ile çalışarak planlama yapmaktır.

    İnsanlar Stratejilerden Daha Önemli

          Yetenekli olduğu düşünülen kişiler ile çalışmak, başarıya gidilen yolda atılan en önemli adımlardan birisidir. Bir girişim için yetenekli çalışma arkadaşı aramak, çoğu kişinin düşündüğünün aksine her zaman başarı getirmez. Her konuda anlaşabilecek yetenekli çalışma arkadaşları ile önceden oluşturulan bir kadro ve onlardan gelecek fikirler üzeride yoğunlaşmak, başarıyı yakalamada oldukça yardımcı olacaktır. “Ne” yerine “Kim” odaklı çalışmak, çalıştırılan deneyimli personellerden gelecek teklifler doğrultusunda hareket edip, onların olumsuzluklar karşısındaki stratejilerinden yararlanmak, başarıya için atılan önemi bir adımdır.

    Kültürünüzü Anlamak

          İşletmeler aileler gibidir; değerleri ve bir varlık nedenleri vardır. İşletme kültürü; çoğunlukla kurucunun değerlerinin toplamıdır.  Çoğu zaman, girişimin sahiplerinin de kurum kültürünün oluşmasında etkisi vardır. Girişiminiz büyüdükçe, kurum kültürünü paylaşan ve ona değer katan kişileri işe dahil ettiğinizden emin olmanız gerekir. Girişimde görüşleri ile katma değer sağlayamayan kişiler ile çalışmak, kurum kültürününde zamanla körelmesine neden olabileceğinden, bu tür kişiler ile çalışma konusunda dikkatli olmakta yarar vardır.  Kültür bir firmanın temelini oluşturabilir; bu sebeple, kültürünüzü bilmiyorsanız öğrenmelisiniz. Girişim kültürüne verebileceğim en güzel örnek Google’dır. Google kültürü, yaptığı işin temelini oluşturur.

    Bırakın elektronik aletleriniz “suya” düşsün!

    0

    Afrika’dan gelen sıcak hava dalgasının etkisiyle yaz kendisini iyice hissettirmeye başladı. Haliyle deniz sezonunu da açtık. Ancak sıcak yaz günlerinde, plajda veya havuzda güneşlenirken yanımızda bulundurduğumuz elektronik cihazlarımızı yazın olumsuz etkilerinden, kumdan ve özelikle deniz suyundan korumamız gerekiyor. Su geçirmeyen ürünler sayesinde ise artık endişelenmeye gerek kalmıyor! Media Trend okuyucuları için bu hafta su geçirmeyen ve yaz tatilinizi daha keyifli hale getirecek teknoloji ürünlerini araştırdım.

    Her yerde müziğin keyfini çıkarın

    JBL Flip 4: Yaz deyince benim ilk aklıma gelen deniz, kum güneş üçlüsü. Bu muhteşem üçlüye eşlik edecek ve yaşadığım anı daha keyifli kılacak güzel bir müzik de olmazsa olmazlarım arasında. Özellikle plajdayken uzun uzun denizi izleyip, kulağımda kulaklık en sevdiğim müzikleri dinlemeye bayılıyorum. Sevdiğim şarkılara ayaklarımla eşlik ediyor, ortam uygunsa hızımı alamayıp dans etmeye başlıyorum. Bazen hızımı alamayıp, 80’lerde kasetçalarlarını omuzlarına koyarak müziğin keyfini çıkaran insanlar misali ben de hoparlörümü yanıma alıp, denize girmek istiyorum. JBL’in waterproof özellikli, suya dayanıklı ürünleri ile bu artık mümkün. Elinizde bluetooth hoparlörünüz denize ya da havuza girip, arkadaşlarınızla oldukça eğlenceli dakikalar geçirebilirsiniz.
    JBL’in özellikle Flip 4 model bluetooth hoparlörü, hem su geçirmez hem de ses kalitesi oldukça iyi. Tüp şeklinde bir tasarıma sahip olan bu hoparlör, hem çok şık hem de oldukça iyi bir malzemeden yapılmış. Gövde kauçuk ve iyi kalite olduğu anlaşılan bir kumaştan yapılmış. Daha rahat taşımak için de bileğe sarılan bir kordon bile var. Bu sayede rahatlıkla hoparlörünüzü taşıyabiliyorsunuz.

    Flip 4’ün üstünde dört düğme var. Bluetooth eşleştirme, ses seviyesini yukarı ve aşağı kaydırma ve oynatma için bir düğme. Üçgen oynat düğmesinin ise üç görevi var; iki kez basıldığında bir kez basıldığında durur. İsterseniz uzun basasrak Siri’yi veya Google’ın asistanını doğrudan hoparlörden çağırmak için oynat düğmesini de etkinleştirebilirsiniz. Harika, değil mi? Bu özelliği, JBL uygulaması kullanılarak etkinleştirebilirsiniz

    Hoparlörün arkasında iki düğme var. Bu düğmeler sayesinde harika bir plaj partisi yapabilirisiniz. Bu düğmelerin biri güç için diğeri daha fazla JBL Flip 4’e hoparlör bağlamak için. Upuzun bir sahil düşünün… 100 hoparlörü birbirine bağlayarak, tüm sahil boyunca Guiness rekor denemesi bile yapabilirsiniz.

    Ürün özellikleri:
    Bluetooth versiyon: 4.2
    Support: A2DP V1.3, AVRCP V1.6, HFP V1.6, HSP V1.2
    Transducer: 2 x 40mm
    Output power: 2 x 8W
    Frequency response: 70Hz – 20kHz
    Signal-to-noise ratio: ≥80dB
    Pil tipi: Lithium-ion polymer (3.7V, 3000mAh)
    Pil şarj süresi: 3.5 saat @ 5V1A
    Müzik çalma süresi: 12 saatin üstüne çıkıyor
    Ağırlık: 515g
    Ölçüler: (H x W x D)68 x 175 x 70 (mm)

    Su altının güzelliklerini keşfedin

    Fujifilm FinePix XP120 Su Geçirmez Dijital Kamera: Akıllı telefonlar piyasaya ilk çıktığı günden bu yana fotoğraf makineleri ve kameraların satışında oldukça sert düşüşler yaşanmaya başladı. Ancak su geçirmez özelliği olan ve daha profesyonel olan ürünlere halen talep oldukça yoğun. Her ne kadar Instagram fotoğraflarımız için cep telefonlarımız yeterli olsa da, tatilde en güzel fotoğrafları çekmek için suya dayanıklı kameralar hala favorim.

    FinePix XP120, su altında ve zorlu koşullarda fotoğraf çekmek istediğinizde imdadınıza yetişiyor. Tamamen yağ içine daldırılmış ve yoğun hava koşullarına dayanabilen ve tamamen su geçirmez bir dijital kamera olarak öne çıkıyor. Yapılan testlerde de olumlu yönde yorumlar almış. Telefonunuzla çekemeyeceğiz fotoğrafları bu rengarenk kamerayla çekip, Instagram’da benzersiz fotoğraflar paylaşabilirsiniz. Dilerseniz fotoğraflarınızı Instax Share-SP-2 Fotoğraf Yazıcısı’na aktarıp, basabilir ve tatil anılarınızı ölümsüzleştirebilirsiniz.

    Suda da giyilebilir teknolojinin imkalarından yararlanabilirsiniz

    Su sporları aksesuarları ile tanıdığımız Speedo markası, çağın getirdiği teknolojileri önemli iş birlikleri ile taçlandırıyor. Marka aynı zamanda mayolarında kullandığı NASA teknolojisi dopingi ile başta Michael Phelps başta olmak üzere pek çok yüzücüye rekor kırdırdı! Giyilebilir teknoloji alanında da girişimleri olan Speedo, Misfit ve Garmin’le yaptığı iş birlikleriyle sporcu performansını ölçmeye yarayan çözümler de geliştiriyor. Örneğin Misfit tarafından üretilen Speedo Shine 2 bileklikle yüzme performansınızı takip edebilir, Speedo On üzerinde verilerinizi saklayabilirsiniz.
    Oldukça şık bir tasarıma sahipp olan Speedo Shine 2 öncekinden daha ince bir görünüme sahip ve daha ayrıntılı bilgi alabileceğiniz bir dizi özellikle birlikte gelmiş. Bu akıllı bileklik ile havuzda yüzme performansınızı ölçebilir, uyku sağlığınızı takip edebilir, yürüyüş, koşu, bisiklet sürme gibi aktivitelerinizi de izleyebilirsiniz.

    Gelişen biohacking teknolojileri Cyborg’ları gerçeğe dönüştürüyor

    0

    Son yıllarda bilim kurgu romanlarında, filmlerinde ve dizilerinde gördüğümüz birçok teknoloji gerçeğe dönüşüyor. Sanal gerçeklik, otonom otomobiller, nesnelerin interneti ve üç boyutlu yazıcılar bu teknolojilerden sadece birkaçı. Yine filmlerden, dizilerden çıkıp hayatımıza giren bir başka teknoloji ise biohack teknolojisi. Göz yerine takılan optik cihazlar, vücuda takılıp kapıları açan, para yerine geçen cihazlar yıllardır bilim kurgunun en önemli parçalarından biri. Bir zamanlar belki olur dediğimiz bazı teknolojiler hayatımıza giriyor.

    Bunun en güzel örneklerinden biri insan derisinin altına yerleştirilen bir mikroçipler. Şu an ABD’de bazı şirketlerde uygulanan bu teknolojide, yerleştirilen çip sayesinde iş yerinde bulunan tüm kapılar açılabiliyor, bilgisayara giriş yapılabiliyor, yazıcıdan çıktı alınabiliyor hatta şirket kafeteryasında bu çip sayesinde ödeme yapılabiliyor. Ancak bazı kesimler böyle bir teknolojinin kullanımına çalışanların aşırı baskı altında olacağı nedeniyle karşı çıkıyorlar. Örneğin şirket içinde kullanılan bir kart istenirse masa başında bırakılabiliyor ancak vücuda takılmış bir çipi bırakmak mümkün değil. Henüz tüm ayrıntılar belli değil, belki devre dışı bırakma özelliği olursa bu gibi itirazları ortadan kaldırabilir. Belki de bu tarz işlemler için daha geç kalınmadan şimdiden yasal düzenlemelere gitmek gerek. Aksi takdirde hem işveren hem de çalışan açısından sorunlar ortaya çıkabilir. Elbette bu teknolojinin sınırı yok, vücudun tıbbi olarak takip edilmesini (kan şekeri, kalp atış hızı vb.) sağlayan cihazlardan günlük hayatı kolaylaştıran cihazlara kadar kullanılabilir. Şu an geliştirme aşamasında olan bazı biohacking cihazlarına şimdi birlikte bakalım.

    İğneden korkanlara müjde

    Bu cihazlardan biri EPFL’nin geliştirdiği insan vücuduna yerleştirilebilen kan testi cihazı. Cihaz, üzerinde yer alan sensörler sayesinde kan analizi yapıyor ve kablosuz bağlantı aracılığı ile sonuçları sürekli olarak aktarabiliyor. Dolayısıyla sürekli kanında test yapılması gereken insanların iğneden korkmasına gerek kalmıyor.  Cihaz deri üstünden herhangi bir kabloya gerek kalmadan şarj edilebiliyor. Cihaz hala prototip aşamasında, insan sağlığı ile alakalı olduğu için bu tarz teknolojilerin onay alması çok uzun sürebiliyor. Bu cihaz gerçeğe dönüştüğünde başta şeker hastaları olmak üzere birçok kişinin hayatı kolaylaşacak gibi gözüküyor.

    Biohacking

    EyeBorg

    Bir film yapımcısı olan Rob Spence, küçük yaştayken gözünün tekini kaybetmiş. Geçtiğimiz yılarda kaybettiği gözünün yerine protez olarak kamera kullanmaya karar vererek bu projeye başlamış. Etrafındaki herkes artık onu EyeBorg olarak biliyor. Protez göz beyne bağlı değil, ama Spence’in gözünden etrafını kablosuz olarak başka bir cihaza aktarabiliyor.

    EyeBorg

    RFID ve NFC Protezler

    Biraz önce bahsettiğimiz şirkette kullanılan cihazların arkasında RFID ve NFC teknolojileri yatıyor. Deri altına yerleştirilen bu etiketler özellikle ABD’de çok popüler. Aydınlatmadan ısıtmaya kadar evlerindeki birçok cihazı kontrol etmek için bu cihazları kullanıyorlar. Bu protezlerin yetenekleri bu kadarla sınırlı değil, otomobillerin kapısını açmadan çalıştırmaya, bilgisayarların giriş şifresini almaya kadar birçok alanda kullanılabiliyor.

    WiFi sinyallerini duyan adam

    İşitme sorunları yaşayan İngiliz gazeteci Frank Swain, kulağına akıllı telefonuyla Bluetooth üzerinden iletişim kurabilen bir işitme cihazı kullanıyor. Frank Swain için bu yetmemiş, işitme cihazı ile bulunduğu yerdeki kablosuz ağ sinyallerini de duyacak şekilde arkadaşıyla birlikte akıllı telefonunda çeşitli düzenlemeler yapmış. Swain, artık sokakta yürürken kablosuz ağ sinyallerini farklı melodiler şeklinde duyuyor. Duyduğu ağda kullanılan modemin ne marka olduğunu, sinyal gücünün şiddetini, servis sağlayıcısının kim olduğunu hatta ağa bağlanmak için parola gerekip gerekmediğini dahi anlayabiliyor.

    Yakın bir gelecekte yukarıdaki örneklere benzer teknolojileri kullanan kişiler karşımıza oldukça sık çıkmaya başlayacak. Şimdiden alışmak lazım…

     

     

     

    LG V30 lansman tarihi netleşti

    0

    lg-v30-mediatrend

    LG, sonraki üst segment akıllı telefonu V30 için lansman tarihini resmi olarak açıkladı. İşte o tarih ve öne çıkan diğer detaylar…

    Güney Kore merkezli tüketici elektroniği şirketi LG, 2017 yılındaki G6 modelinin ardından bir diğer ileri segment Android’li telefonunu daha tanıtmaya hazırlanıyor. Bu noktada popüler markadan, V30 adıyla gelecek modele ilişkin lansman tarihi bilgisi geldi.

    Basın mensuplarına gönderilen bir davetiye eşliğinde söz konusu akıllı telefonun 31 Ağustos 2017 tarihinde, Almanya’nın Berlin şehrinde düzenlenecek IFA 2017 adlı teknoloji fuarı kapsamında tanıtılacağı belirtildi.

    IFA 2017, 1 Eylül’de başlıyor, bu bağlamda LG V30, fuar öncesinde düzenlenecek özel bir etkinlikle görücüye çıkacak.

    LG V30, LG G6’ya benzer bir tasarımla gelecek gibi görünüyor. 18:9 en/boy oranına sahip FullVision teknolojisine sahip ekran, Snapdragon 835 çipseti, 4 GB RAM ve 64 GB dahili depolama alanı gibi iddialı donanımsal özellikler söz konusu. Yılın büyük bir kesiminde gündemde yer bulan V30’da OLED ekran teknolojisinin de kullanılabileceği konusu ise yanıtı beklenen en önemli detaylar arasında. Kablosuz şarj desteği de yine beklentilerden biri durumunda.

    Öte yandan modelin Android 8.0 işletim sistemiyle sunulabileceği yönünde de kimi iddialar var. Bu noktada akıllı telefonun çıkış tarihinin de eylül ayının ilk haftaları olacağını belirtelim.

    Daha fazla detay için Ağustos ayının sonunu beklemek gerekiyor. LG V30 ve diğer mobil cihazlara ilişkin öne çıkan gelişmeleri anbean aktarmaya devam edeceğiz…