Modern zamanlar… Modern sorunlar…
Teknoloji ile daha önce hiç olmadığımız kadar iç içe olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Bilgisayarın evlerimize girdiği 80’li yıllardan mobil iletişim çağına hızlı bir geçiş yaptık. Bu geçiş sürecine uyum sağlamak da aslında kolay değil. Örneğin mouse kullanımı 30 sene önce bir devrim olarak kabul edilirken bugünün çocukları dokunmatik ekrana alışmaktan mouse’u kullanamaz hale gelebiliyor. Aynı şekilde müzik kaseti hiç kullanmamış, hiç Gameboy görmemiş nesiller ile eskiler arasında çatışmalar yaşanıyor. İşte bu karmaşa da beraberinde GAS ve FOMO gibi yeni sorunlara neden oluyor.

GAS

Gear Acquisition Syndrome açılımına sahip bu yeni hastalığı alet alma sendromu olarak dilimize çevirebiliriz. İhtiyacınız olmasa bile teknolojik bir aleti satın almak zorundaymışsınız gibi hissediyorsanız GAS hastalığına yakalanmış olabilirsiniz. Genellikle kısır ve kendini tekrar eden GAS’ın aşamaları şu şekilde. Önce aklınıza bir fikir geliyor. Örneğin fotoğraf makinesi almak istiyorsunuz. Ardından kendinizi bu fikre alıştırıp kafanızda nedenlerinizi oturtuyorsunuz. Daha sonra hangi makineyi alacağınıza dair yorum ve incelemeler okuyup forumları tartışıyorsunuz. Bir üründe karar kılıp satın alma işlemini yapıyorsunuz. Ancak süreç sorunlu başladığı için tatmin olamıyorsunuz. Bu sefer de yanlış ya da yetersiz ürün aldığınızı düşünerek süreci tekrarlıyorsunuz. Almış olduğunuz makinenin beklentilerinizi karşılayamayacağını düşünerek yeni ve daha “doğru” bir ürün peşine düşüyorsunuz. Tabii doğru ürünü asla bulamıyorsunuz. Bu sorunla baş etmek için kendinize belirli süre boyunca -1 ay ya da 1 yıl gibi- hiçbir yeni ürün almama kriterini koyabilirsiniz. İşin içinden yalnız çıkamıyorsanız bütçe ve karar mekanizmasını bir başkasına eşinize, dostunuza ya da ailenize bırakabilirsiniz. Yeter ki sadece mevcut kullandığınız üründen sıkıldınız diye yeni bir ürüne boşuna para vermeyin. Yeni bir ürünün kutu açma hevesine kendinizi kaptırıp üzülmeyin.

FOMO

Fear of Missing Out açılımına sahip bu hastalığı da açıkta kalmak olarak özetleyebiliriz. Açıkta kalmak derken de aslında daha çok sosyal medyada olan biten haberlerden geri kalmak olarak yorumlayabiliriz. Bu tip hastalıkların elbette tıp literatürüne girmiş karşılıkları mevcut aşamada yok. Ancak siz de benzer bir durumdan şikayetçi olup olmadığınızı kestirebilirsiniz. Gün içerisinde kaç kez sosyal medya hesaplarını kontrol ediyorsunuz? Mutlu olduğunuz keyifli bir ortamdayken bile “Acaba başka bir yerde çok daha dikkat çekici gelişmeler oluyor mudur?” şeklinde düşünüp huzurunuz kaçıyor mu?
Sosyal medya bağımlılığı olarak da irdelenen bu konu özellikle ABD’de araştırılıyor. Bu bağımlılık nedeniyle depresyona giren insanları tedavi etmek amaçlı olarak rehabilitasyon merkezleri de açılmış durumda. Çünkü dikkat edilmezse FOMO’nun alkol ve uyuşturucu bağımlılığına dönüşme ihtimali var.

Gerçekler Sanal Gerçekliğe Karşı

FOMO ile ilgili bir diğer hastalık da ünlüleri delicesine takip etmek. Araştırmalar kişilerin kendilerinden üstün gördükleri kişileri takip etmesi sonucunda olumsuz etkilendiklerini ortaya koyuyor. Gittikçe mutsuzlaşan sosyal medya kullanıcıları da bu açığı kapamak için çok mutlu olduğu fotoğrafları paylaşıyor. Oransal olarak ezici bir çoğunluğun üzücü bir haber ya da keyifsiz olduğunu belli eden bir paylaşımdan kaçındığı tespit edilen veriler arasında yer alıyor.

Eğer bu tip bir hastalıktan şüpheniz varsa uzman bir görüş için bu sayfayı ziyaret edebilirsiniz.