Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1174

    Kadın sporları sosyal medyada ilgi görüyor

    Tüm dünyadaki futbol fanları, turnuva boyunca saha içinde ve dışında gerçekleşen heyecan verici aksiyonları tartışmak için Twitter’daki eş zamanlı #FIFAWWC global görüntüleme partisine katıldı.

    52 maçın ve kazanan ABD takımının ardından bir konu daha açıklandı: #GoldenTweet Açılış Kadınlar Dünya Kupası Ödülü kazananları!

    Twitter, dün global #GoldenTweet Ödülleri, #FIFAWWC sohbetine katılan hayranlar, oyuncular ve yorumcular tarafından Twitter’daki en iyi içeriğe layık görülen Tweet’i açıkladı.

    Bu Tweet, turnuva boyunca Twitter’ın dünya çapında paylaşılan en ilginç tweetleri belirlemek için verileri analiz etmesiyle diğer Tweet’leri eledi.

    İşte genel global #GoldenTweet ödülünü kazanan Tweet:

    Dünya’da Twitter kullanıcılarının yaptığı #FIFAWWC sohbetlerinde atılan tweetler arasında en etkili olanı bulmak için global veriyi inceleyen Twitter ekibi tarafından, Mike Magee’nin (@magee18) kızı ve rol modellerin önemi ile ilgili olan tweet’i seçildi.

    Dünya çapında tanınmış yerel futbol meraklılarından ve sporcu kişiliklerden oluşan jürilerin belirlediği kazananlar sınırlı sayıda üretilen #GoldenTweet kupasının sahibi olacaklar.

    Türkiye Instagram kullanımında 6. sırada

    2019 yılı verilerine göre dünyada en fazla Instagram kullanıcısına sahip ülkeler belli olurken, Türkiye’nin listede 6’ncı olduğu görüldü.

    Ajans Pressin Statista verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, 2019 yılı itibari ile dünyada en fazla Instagram kullanıcısına sahip ülke Amerika oldu. 110 milyon kullanıcı ile listede lider olan Amerika’nın en yakın rakibinden neredeyse iki katı fark ile önde olduğu analiz edildi. Amerika’nın hemen ardından da 66 milyon kullanıcı ile Brezilya’nın 2’nci,64 milyon kullanıcı ile Hindistan’ın 3’üncü olduğu görülürken listenin devamında yer alan ülkelerin sırasıyla Endonezya, Rusya, Türkiye, Japonya, İngiltere, Meksika ve Almanya olduğu saptandı.

    Böylelikle listenin 6’ncı sırasına yerleşen Türkiye’nin 34 milyon Instagram kullanıcısı olduğu görüldü. Instagram kullanıcılarının toplam sayısının ise geçen yıla göre 50 milyonun üzerinde bir artışla 850 milyonu aştığı kaydedildi.

    Medya araştırmasında, konu ile ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. 2019 yılının başından bugüne Instagram ile alakalı 12 bin 348 yazılı basın haberi yansıdı. Özellikle uygulamaya yeni gelecek olan “beğeni sayısı” güncellemesinin, kullanıcıları ikiye böldüğü görüldü. Instagram, kullanıcılar üzerindeki baskıyı azaltmak için, dünyanın bazı ülkelerinde beğeni sayısını deneme amaçlı gizlemeye başlarken, bu haber son günlerin online mecralarda en çok konuşulan ve tartışılan konuları arasında başı çektiği görüldü.

    Logic Pro X güncellendi

    Apple, profesyonel müzik yazılımı Logic Pro X’in yeni sürümünü piyasaya sundu.
    Güncellenen yazılım, tüm kullanıcılar için performans güncellemeleri ve yeni Mac Pro’nun gücünden yararlanan optimizasyonlarla geliyor. Mac Pro donanımından tam anlamıyla yararlanan Logic Pro X 10.4.5, 56 adede kadar iş parçacığını destekleyerek profesyonel müzik prodüktörlerine ve film müziği bestecilerine son derece zorlu müzik projelerinde benzersiz bir kolaylıkla çalışma imkanını sağlıyor.
    Mac Pro ve Logic Pro X 10.4.5, profesyonel müzisyenlere prodüksiyon sürecinde daha önce mümkün olmayan olanaklar sunuyor. Yeni Mac Pro sayesinde, Logic bir önceki nesil Mac Pro’ya kıyasla beş kata kadar daha fazla gerçek zamanlı eklenti çalıştırabiliyor.
    10.4.5, 1.000’e kadar ses izini ve 1.000’e kadar yazılım müzik aleti izini destekleyerek tüm kullanıcılar için kullanılabilir iz ve kanal sayısını artırıyor. Böylece en karmaşık prodüksiyonlar için dört kat daha fazla kullanılabilir iz sağlıyor.
    Yeni sürüm ayrıca 1.000 yedek kanal şeridini, 1.000 harici MIDI izini ve her kanal şeridi için 12 gönderim yolunu destekliyor.
    Konuyla ilgili görüşü alınan Black Mirror, Yesterday ve “Ocean’s 8 film müziklerinin bestecisi Daniel Pemberton, şöyle diyor;  “Logic Pro X 10.4.5’in yeni Mac Pro’nun sahip olduğu güç, genişletilebilirlik ve yapılandırılabilirlik özellikleriyle birlikte sunduğu performans artışını gördüğümde gerçekten çok heyecanlandım. Bu ikili daha da hızlı çalışmama ve yaratıcılığa daha fazla odaklanmama yardımcı olacak.”

    Sony a7R IV tanıtıldı

    61 MP çözünürlüklü fotoğraf çekimine imkan tanıyan Full Frame sensörlü Sony a7R IV tanıtıldı. İşte detaylar…

    Sony’nin ikonik Alpha serisi, yeni bir modelle adeta taçlandırıldı. Sony a7R IV ismiyle gelen yeni fotoğraf makinesi, son dönemin öne çıkan aynasız sistemli modellerinden. 61 MP çözünürlüklü fotoğraf çekimine imkan tanıyan Full Frame sensörlü cihazda 10fps seri çekim hızı, 567 noktalı hibrit AF, 5.76k çözünürlüklü çarpıcı bir OLED ekran ve 4K video kaydı desteği dikkat çeken özellikler arasında.

    5 eksenli görüntü sabitleme sistemi ile gelen modelde 15 durak dinamik aralık, fotoğrafta olduğu gibi videoda da sürekli otofokus özellikleri de bulunuyor. WiFi ve Bluetooth özellikleri de sunan Sony’nin yeni aynasızı, Pixel Shift adı verilen mod sayesinde 240 megapiksellik fotoğrafların oluşturulmasına da imkan tanıyor.

    Geçmişin orta format fotoğraf makineleriyle yarışır seviyede çözünürlük değerleri vadeden Sony a7R IV, genel itibarıyla kendi segmentinin en iddialı alternatifleri arasında konumlanıyor.

    Rekabeti farklı bir seviyeye taşıyor…

    Model, genel bir yorum olarak aynasız sistemli fotoğraf makinelerinde megapiksel rekabetinin çıtasını üst seviyeye çekiyor. Bakalım Canon, Olympus, Panasonic, Nikon gibi diğer öncü üreticilerin buna yanıtı ne olacak?

    Sony a7R IV fiyatı da açıklandı. Eylül ayında satışlarına başlanacağı bildirilen model, ABD pazarında 3.500 dolar fiyat etiketine sahip olacak.

    Benim gözümden Canon EOS 250D | Cem Kıvırcık

    Canon EOS 250D

    Dünyanın en hafif DSLR fotoğraf makinesi Canon EOS 250D ile bir hafta geçirdim. Malum birçok kullanıcı kaliteden ödün vermeksizin nispeten daha hafif fotoğraf makinesi taşımak istiyor artık. Özellikle seyahatlerde, ya da günlük kullanım sırasında sokakta, arazide birkaç km. yürüdükten sonra taşıdığınız her gram, size boyun fıtığı, ya da yoğun eklem ağrıları olarak geri dönüyor.

    Daha önce “Dünyanın En Hafif DSLR Fotoğraf Makinesi” EOS 200D’yi üreten Canon, bu iddiasını bir adım daha ileri götürdü ve 250D’yi piyasaya çıkarttı. Şöyle ki, EOS 250D, EOS 200D’den yalnızca 4 gr. kadar hafif… Ama yukarıda da yazdığımız gibi her gramın çok büyük önemi var.

    Ancak Canon EOS 200D satın almayı düşünüyorsanız, bence tam zamanı…

    Selefinden 4 gr daha hafif

    Ürün bu yıl Nisan sonu, Mayıs başı gibi piyasaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde de deneyimlemem için Canon Türkiye tarafından bana yollandı. Kutuyu açtığımda çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Genelde fotoğraf makinelerinde tercih edilen renk siyah olmasına karşın, bendeki EOS 250D, ışıl ışıl gümüş rengiydi. Ayrıca parmaklarınızla kavradığınız tutma yeri özel kaymaz, kahverengi bir malzemeyle kaplanmıştı. Havalıydı… Cinsel ayrımcılık gibi algılanmasın ama, kadın kullanıcıların bu renkten daha çok hoşlanacakları kanaatindeyim. Canon EOS 250D’yi siyah, gümüş ve beyaz olmak üzere üç değişik renkte piyasaya çıkartmış. Beyaz renkli olan, yaklaşık 2 gram kadar daha ağırmış, nedenini bilmiyorum. (Batarya ve hafıza kartı dahil gövde 449 gr, beyaz olan ise 451 gr.)

    EOS 200D’yi deneyimlemediğim için aradaki farklar konusunda bilgilerim yazılanlardan ibaret. Zaten her iki makine de122 x 93 x 70 mm boyutlarında. Lakin, fiziksel anlamda ilk gözlemim EOS 250D’nin tutuş anlamında ele oturuyor olması. Ayrıca kontrol tuşları, mod tekerlekleri, vs.. gibi birçok unsura ulaşmak son derece kolay. Canon’un bu modellerdeki katlanabilir LCD ekran sistemini sevdiğimi söylemeliyim. Açıkçası bu özelliği daha üst seviye DSLR’larında niye kullanmıyorlar çok merak ediyorum. EOS 250D’nin katlanabilir ekranının arkası alışılagelmiş üzere düz bir yapıda değil. Özel kabartma bir desen ve Canon logosu yer alıyor. Bu da çok havalı… Elbette LCD ekranın dokunmatik olduğunu, bu ekrana dokunarak da netleme yapabileceğinizi belirteyim. Ama Canon bunu eskiden beri çok başarıyla yapıyor. Özellikle de giriş seviyesindeki fotoğraf makinelerinde…

    Ürün gövde ile aynı renkte 18-55 mm f/4-5,6 IS-STM görünüt sabitleyici özelliğine sahip bir kit lensle geldi. Aslında kit lensler her ne kadar pratik kullanım olanakları sunsalar da, ileri seviye kullanıcılar tarafından pek takdir edilmezler. Düşük ışık koşullarında, ISO’ya yüklenmek, ya da keskinlikten biraz fedakarlık etmek, bu kullanıcıların çok da tercih ettiği durumlar değildir. Doğrusu ben lensi tatmin edici bulduğumu söylemeliyim. Bu konudaki tek eleştirim, lensin makine gövdesine bağlandığı noktada malzemenin plastik olması. Muhtemelen bunun da “daha hafif olmak” adına yapıldığını düşünüyorum.

    Canon EOS 250DGiriş seviyesindeki fotoğrafçılar için

    Canon EOS 250D, giriş seviyesinde bir ürün ve fotoğrafa yeni başlayanlar için üretilmiş. Tabii ben sürekli fotoğraftan söz ediyorum ama video konusunda da son derece başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ancak, bu konuyu konunun uzmanlarına bırakıyorum elbette… Yine de 200D ile 1080/60p video çekerken, 250D size 4K/25p imkanı sunuyor. En azından bunu söyleyebilirim.

    24,1 MP dual pixel CMOS APS-C 1,6 X çarpan faktörlü bir algılayıcıya sahip olan EOS 250D, geliştirilmiş DIGIC 8 işlemciye sahip. Dolayısıyla bu serideki bir önceki ürün olan 200D’den bu özelliğiyle ayrılıyor. Bu tür fotoğraf makinelerinde ilk dikkat ettiğim özelliklerden biri AF performansı. Doğrusu, EOS 250D, gün ışığı koşullarında son derece hızlı ve kararlı bir otomatik odaklama becerisi gösterdi. Optik vizör üzerinde 9 noktalı merkez AF noktasının yanında, fotoğraf makinesi otomatik seçimiyle 143 nokta, elle seçimle maksimum 3795 noktadan odaklama yapabiliyorsunuz.

    Canon EOS 250D’nin otomatik göz odaklaması özelliği beni çok heyecanlandırdı. Portre çekenler iyi bilirler, diyaframın açık olduğu durumlarda, otomatik odaklama kendine en yakın nokta olarak yüzde burunu seçer. Doğal olarak alan derinliği daraldığından burun ile göz arasındaki mesafede bile netlik kaçabilir. Bu da teknik olarak fotoğrafı kusurlu hale getirir. Dolayısıyla çok daha ileri seviyedeki fotoğraf makinelerinde bile yeni yeni kullanılan bu özelliğin giriş seviyesindeki Canon EOS 250D’de olmasını takdirle karşıladım. Yüz takibi ve otomatik göz odaklaması video çekimlerinde de çok işe yarıyor. Özellikle kamerayı bir tripoda yerleştirip, LCD ekranı kendinize çevirebiliyor ve kendi kendinize çekim yapabiliyorsunuz. Bu da birçok Vlogger ve YouTuber’ın aradığı özelliklerin başında geliyor elbette…

    AF, yani otomatik odaklamadan söz etmişken EOS 250D’de üç değişiklik AF modu bulunuyor: AI Focus, One Shot, AI-Servo… One Shot zaten adı üzerinde tek bir kare çekim için odaklama yapıyor. Genellikle portre, still life, ya da manzara çekimleri için kullanabilirsiniz. AI-Servo ise sürekli odaklama yapan ve fotoğrafını çekmek istediğiniz objeyi takip etme özelliği sunuyor. Örenğin hareket halinde bir bisikletlinin fotoğrafını çekmek istediğinizde bu özelliği devreye sokabiliyorsunuz. AI Focus ise kullanımınıza bağlı olarak, bu iki AF modundan diğerine otomatik olarak geçmenizi sağlıyor.

    Bu arada yazarımız Özgür Çetin‘in daha önce yazdığı Canon EOS 250D haberini de okumadan geçmeyin derim.

    Canon EOS 250DISO performansı 51200’e yükselebiliyor

    Canon EOS 250D’nin ISO performansı 100-25600 arasında çalışıyor ama 51200’e de yükseltebiliyorsunuz gerekirse… Işık kaynağının düşük olduğu durumlarda tatmin edici sonuçlar elde edebiliyorsunuz. Diyafram değeri daha açık olan lenslerle bu kalitenin daha da yukarı çıkacağını düşünüyorum.

    Giriş seviyesindeki bir kamera aile, tatil, hatıra fotoğrafları çekerken sizi eğlendirmeli de… Canon Creative Assist, size değişik filtre seçenekleri sunuyor ve daha yaratıcı fotoğraflar üretmenize yardımcı oluyor. Tabii fotoğrafları sosyal medyada paylaşmak gerekiyor. Bunun içinde Canon EOS 250D bütünleşik WiFi bağlantısı sağlıyor. Daha önce 200D modelinde olan NFC desteği ise artık yok. Çekmiş olduğunuz fotoğrafları doğrudan kameradan telefonunuza indirmek için Canon Camera Connect uygulamasını kullanabiliyorsunuz. Bu uygulamanın hem Android hem iOS sürümleri mevcut.

    Sonuç olarak, Canon EOS 250D’nin kullanımını birçok açıdan çok pratik buldum. Hafif olması, otomatik odaklamanın hızı ve kararlılığı, özellikle yüz takibi ve göze odaklaması en beğendiğim özellikleri arasında. Yeni DIGIC 8 işlemci görünen o ki, JPEG’lerin görsel kalitesini etkilemiş. Bazı arkadaşlar, bana sosyal medya üzerinden yazarak Canon EOS 77D’den Canon EOS 250D’ye geçilip geçilmeyeceğini sordular. Açıkçası her iki makinenin kendilerine özgü avantajları var. En azından Canon EOS 250D yeni teknolojiye sahip bir ürün… Arada iki yıl kadar bir zamandan söz ediyoruz ve bu süre teknolojide uzun bir süre anlamına geliyor. Aslında söyleyebileceğim tek şey, video öncelikleriniz arasında yer alıyorsa hiç durmayın olacaktır.

    Örnek fotoğraflar

    Canon EOS 250D’yi deneyimlerken çekmiş olduğum örnek fotoğraflardan bazıları:

    Vestel iki yıl üst üste ‘En Yenilikçi Marka’ seçildi

    Vestel, dünyanın en prestijli teknoloji ve tasarım yarışması Plus X Award 2019’dan 8 ürünü ile 32 ödül alarak Beyaz Eşya kategorisinde en çok ödül kazanan firma oldu.

    Dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olan Plus X Award’da, teknoloji dünyasına kattığı yeniliklerin yanı sıra tasarım alanında da dikkatleri üzerine çeken Vestel, 8 ürünü ile ödül kazandı. Almanya’nın eski Parlamento Binası’nda düzenlenen ödül töreninde Vestel’in ödüllerini Endüstriyel Tasarım Müdürü Caner Yıldız, PlusX CEO’su Donat Brandt’dan aldı.

    Vestel, dünyaca ünlü markalarla yarıştığı Beyaz Eşyalar kategorisinde 8 ürünü ile ödül alırken, Vakum Teknolojili Buzdolabı, HidroJet Çamaşır Makinesi, Sıcak Hava Kalkanı Teknolojili Ankastre Fırın ve Sihirli Dokunuş Teknolojili Bulaşık Makinesi ise kendi kategorilerinin ‘Yılın En İyi Ürün’leri seçildi. Vestel’in ödül alan diğer beyaz eşyaları da A Serisi Bulaşık Makinesi, T Serisi Çamaşır Kurutma Makinesi, Ses Kontrol Teknolojili Buzdolabı ve Akıllı Jet Çamaşır Makinesi oldu. Vestel ayrıca, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ‘En Yenilikçi Marka’ seçildi.

    Vestel CEO’su Turan Erdoğan “Vestel ürünleri, teknolojileri ile olduğu kadar tasarımlarıyla da dünyanın dikkatini çekiyor. Her bir ürünün kullanıcı dostu olması, şık görünmesi, kullanılan materyallerin çevreye duyarlı olması için özen gösteriyoruz. Teknolojinin ulaştığı son noktaya kadar gidiyor, ürünlerimizi yenilikçi anlayışla tasarlıyoruz. Bu ödüller; ne kadar doğru yolda olduğumuzu, tüketiciyi ne kadar iyi tanıdığımızı, çevreye ne kadar önem verdiğimizi gösteriyor. Başta 1600 kişilik Ar-Ge kadromuz ve tasarım ekibimiz olmak üzere tüm Vestel çalışanlarını kutluyorum” dedi.

    Müzisyenler için dijital tanıtım tüyoları

    Her gün onbinlerce yeni şarkı piyasaya çıkıyor ve çoğu dinleyicisine ulaşamadan unutulup gidiyor. Müzisyenlerin yıllarca emek verdiği bu kıymetli çalışmaların hak ettiği yere gelmesi ve dinleyicisine ulaşması başarılı bir dijital pazarlama çalışmasına bağlı. Peki müziğinizi dinleyicilerinize ulaştırmak için işe nereden başlamanız gerekiyor?

    1. Müzik tanıtımınıza bir web sitesi ile başlayın

    Web sitenizin olması; müziklerinizi, içeriğinizi ve marka imajınızı kontrol ettiğiniz bir platformun olması açısından önemlidir. Eğer bir organizatör veya dinleyici arama motorlarında isminizi arıyorsa, ulaşmaları gereken ilk yer web sitenizdir. Bu, dinleyici kitlenize ulaşmak için harika bir fırsattır. Müziğinizi çevrimiçi olarak pek çok yerde tanıtma fırsatınız olsa bile, turne, özel haber, albümleriniz, hakkınızda bilgi ve iletişim için en doğru seçenek web sitenizdir. Peki bir müzisyenin web sitesinde neler olmalıdır?

    Videolar: Albümlerinizin tanıtım videolarını web sitenize yükleyin.
    İletişim formu: Ziyaretçilerin sizinle nasıl iletişim kurabileceklerini bilmelerini sağlar
    Sosyal medya: Sosyal ağ sitelerinde hesap açın
    Müziğinize özel tanıtım: Müzik siteleri için özel olarak tasarlanmış grafikler kullanın

    2. Spotify’da keşfe çıkın

    Dijital platformların artması ile birlikte artık kullanıcılar çevrimiçi müzik dinlemeyi tercih etmektedirler. Örneğin Spotify’ın halihazırda 100 milyon kullanıcısı mevcut. Yerel gruplar, müziklerini Spotify da dahil olmak üzere çok sayıda platformda çevrimiçi olarak yükleyebilir ve müziklerini bir anda milyonların beğenisine ulaştırabilir.

    Müziğinizi Spotify’a yüklemek, dinleyici kitlenize ulaşabilmek için büyük bir fırsat. Spotify, mobil ve masaüstü indirmeleri ile dünya çapında bir dinleyici kitlesi tarafından kullanılmaktadır. Her türlü müziğe ulaşılabilen platformda, kendi müziğinizi müzikseverlerle buluşturabilirsiniz. Özellikle henüz tanınmamış sanatçılar, benzer müzikleri birbirine bağlayan “Discover” aracı ve “Release radar” ile platformda parlama şansına sahipler. Neredeyse her sanatçı artık Spotify müzik kitaplığında ve dilerseniz siz de yıldızların arasında yer alma şansına sahipsiniz.

    3. iTunes’da yerinizi alın

    Müziğinizi iTunes üzerinden satmak, modern müzisyenler için artık olmazsa olmazlardandır,  çünkü Apple Müzik şu anda tüm çevrimiçi müziğin % 50’sini satıyor. Ancak Apple, genç sanatçıların müziklerini kurallar, düzenlemeler ve ücretlerle kendi başlarına yayınlamalarını her geçen gün daha çok zorlaştırıyor. Platformun avantajlı tarafları da var elbette. Milyonlarca Apple kullanıcısına ulaşmanızın yanı sıra; yayınladığınız parçaların tanıtıp, dinleme ve satın alma sayılarını takip edebiliyorsunuz.

    4. Parçalarınızı Reddit Music’te yayınlayın
    Halihazırda müziğinizi tanıtmak için pek çok seçenek olmasına rağmen, Reddit gibi köklü bir pazarlama potansiyeline sahip platformları da göz ardı etmemek gerekir. Özellikle dünya müziği yapan müzisyenler için bu platformda yer almak, markanızı tanıtmak ve geliştirmek için mükemmel bir fırsattır. Platformda kendinizi tanıtabilir ve web sitenizi paylaşabilirsiniz. Böylece insanlar parçalarınızı dinleyebilir ve potansiyel dinleyici kitlenizle etkileşime girebilir.

    5. Twitter ve Instagram’da müzikle ilgili hashtagleri kullanın
    Hashtag’ler size müziğinizi doğrudan hedef kitlenize ulaştırmak için önemli bir fırsat sunuyor. Özellikle Twitter ve Instagram’da yaygın olarak kullanılan hashtaglerden etkili sonuçlar almak için doğru olanları kullandığınızdan emin olmalısınız.  Her zaman #music hastagini kullanmak yerine, müzik tarzınız, ör. #AcidJazz ve kendi grubunuz / sanatçı hashtaginizi oluşturabilirsiniz.

    Twitter’da @TwitterMusic’e bakabilir ve #newmusic, #nowplaying ve #musicvideo gibi trend etiketlerini kullanabilirsiniz. Instagram’da iken müzik emojileri ve popüler hashtag’leri de arayabilirsiniz. Bu yüzden ikisinin de karışımını denemenizi tavsiye ederim. Dikkat edilmesi gereken popüler etiketler #instamusic, #instanewmusic, #instanowplaying, #instalive, #instaartist. Ayrıca, bu hastagler dışında ülkemizdeki lokal ve müziğinizle ile ilgili popüler hashtagleri de kullanabilirsiniz.

    6. Videolarınızı YouTube’a yükleyin
    Justin Bieber’ın YouTube’da keşfedildiğini biliyor muydunuz?! Son yıllarda ülkemizde de Aleyna Tilki ve Reynmen gibi isimler kısa sürede izlenme rekorları kırdıkları için kendilerini uluslararası alanda da tanıtma fırsatı buldular. YouTube’da rekor izlenme sayısına ulaşan bu isimler, aynı zamanda pek çok mecrada haber olarak kendilerini ve şarkılarını tanıtma fırsatı buldular. Dolayısı ile kişisel markalaşma anlamında önemli bir fırsat yakalamış oldular. Siz de müziğinizi YouTube’da paylaşarak, hem gelir elde edebilir hem de dinleyici kitlenizle buluşabilirsiniz.

    Platform, çalma listeleri düzenlemek, müzik videolarınızı göstermek ve backstage videolarını göstermek için mükemmel bir fırsat sunuyor. “Kanallara göz at”, ”veya “YouTube’da Popüler” bölümünde bulunma potansiyelinizi sunar. Ayrıca bu platformda müzik kanallarında da yer alabilirsiniz. netd gibi popüler müzik kanalları, yeni albümleri dinleyici kitlesi ile buluşturmak için önemli fırsatlar sunuyor. Müzik yapımcıları ve yeni sanatçılar artık tanıtım bütçelerine bu platformları da ekliyor.

    6. Last.fm’de Skropla!
    Last.fm  sanatçılar için gerçekten harika özelliklere sahip. “Scrobbling” yani “Skropla”  özelliği, kullanıcıların en çok ne dinlediklerini kontrol eder ve ardından bu verilere dayanarak şarkılar yayınlar. Bu sayede müzikseverler müziğinize abone olabilir ve bir şarkı yüklediyseniz veya bir güncelleme yaptıysanız anında bir bildirim alırsınız. Kullanıcılar sıklıkla benzer zevkleri olan insanları takip ederek yeni müzikleri keşfederler, böylece yeni favori şarkılarını dinleme fırsatı yakalıyorlar.

    7. TikTok’ta geniş bir kitleye ulaşabilirsiniz 

    Müziğiniz daha genç bir kitleye hitap ediyorsa (ve video odaklıysa, doğrudan niş pazarınıza TikTok’ta ulaşabilirsiniz. TikTok, yalnızca mobil uygulama aracılığıyla kullanılabilir olsa da, hala çok fazla potansiyel var. Uygulama,  kısa mobil videolar için şuanda dünyanın bir numaralı mecrasıdır. Akıllı telefonu olan herkes yaratıcı kimliğini öne çıkararak Tiktok’un sunduğu bu fırsattan yararlanabilir. Uygulama, 2018 yılında dünya çapında en çok indirilen uygulamalar arasında yer aldı. iOS veya Android kullanan herkes dünya genelinde TikTok’a ulaşabilir.

     

    5G’li Galaxy Note 10 Plus özellikleri ile dikkat çekiyor

    0

    Samsung, Galaxy Note 10 modelini önümüzdeki ayın ilk haftasında tanıtacak. 7 Ağustos günü tanıtılacak olan model hakkında her geçen gün yeni bir sızıntı çıkıyor. Hatta öyle ki artık telefon hakkında hemen her şeyi biliyoruz. Güvenilir sızıntılarıyla tanınan IceUniverse, yine Note 10 ile ilgili ilgi çekici bir iddia ile gündeme geldi. 5G teknolojisine sahip Galaxy Note 10 Plus özellikleri ortaya çıktı.

    Galaxy Note 10 Plus özellikleri ile dikkat çekecek

    Çin’de satışa sunulacak olan en tepe Galaxy Note 10 Plus modelinde 5G teknolojisinin olacağını zaten biliniyordu. IceUniverse bu modelin teknik özelliklerine ait bilgileri ortaya çıkardı. Telefon, 12 GB RAM ile gelecek olan telefonda minimum 512 GB dahili depolama alanı kullanılacak. Ayrıca bir de 1 TB’lik versiyon da alternatifler arasında. Galaxy Note Plus modelinde microSD kart yuvasının olup olmayacağı ise belirsiz.

    Standart Galaxy Note 10 ise 8 GB RAM ve 128 GB depolama alanı ile gelecek. Bu modelde 4G teknolojisi kullanılacak. Daha fazla RAM ve depolama alanı alternatifleri ile ilgili ise henüz çıkmış bir bilgi yok. Ayrıca, standart Galaxy Note 10 Plus modelinin standardında ise 8 GB RAM ve 256 GB depolama alanı kullanılacak.

    Galaxy Note 10 Plus modelinin Çin’de yüksek donanım özellikleri ile satışa sunulması, Çin pazarı için oldukça önemli. Akıllı telefon dünyasında kıyasıya rekabetin yaşandığı Çin’de, telefon üreticileri güçlü modellerle rekabet ediyor.

    Samsung yeni Note 10 Plus ile birlikte daha hızlı depolamaya geçerek performans artışı yapacak. Telefonda Exynos 9825 ve Snapdragon 855 olmak üzere iki farklı işlemci kullanılacak. Snapdragon 855 Plus ise ne yazıkki bu modelde kullanılmayacak.

    45W hızlı şarj özelliğine sahip olan Galaxy Note 10 Plus modeline karşılık, standart Galaxy Note 10’da 25W hızlı şarj özelliği bulunacak.

    Aslan Kral, Sanal Gerçeklik ile Sinema Teknolojisini İleri bir Boyuta Taşıyor

    Sanal Gerçeklik uygulamaları her geçen gün farklı bir şekilde hayatımızda boy gösteriyor. Yavaş yavaş oyun ve eğlence amaçlı olarak evlerimize girmeye başlayan sanal gerçeklik teknolojisi sinema sektöründe radikal şekilde kullanılıyor. Yakında izleme şansına erişeceğimiz Aslan Kral’ın 2019 versiyonu bunun en büyük göstergesi. Orijinalini 1994 yılında izlediğimiz unutulmaz el çizimleriyle ünlü animasyon film, 2019’da tam bir evrim geçirerek tamamen sanal gerçeklikte yaratılan bir dünya içerisinde çekildi.

    aslan kral
    Aslan Kral ile burun buruna olmak…

    Aslan Kral Hiç Olmadığı Kadar Gerçek

    Bilgisayar ile üretilen grafikler (CGI yani Computer Generated Image) ve greenbox ile aktörleri birleştirme ve üzerine post-prodüksiyon uygulama yöntemi Aslan Kral ile birlikte eski bir yöntem olmaya başladı. CGI ve greenbox ile özellikle süper kahraman filmlerinde geçilemeyecek bir çıtaya varıldı. Yenilmezler ve Iron Man gibi birçok filmin yönetmeni ve prodüktörü ve aynı zamanda Aslan Kral’ın yönetmeni Jon Favreau ise farklı bir şey denedi. Bilgisayar üzerinde yaratılan evreni sanal gerçekliğe çevirdi ve yönetmen koltuğuna oturmak yerine sanal gerçeklik gözlüğünü takarak filmi çekti. Tüm filmi bu şekilde çeken Favreau, ışık ve kamera açısı gibi her türlü rötuşu bizzat filmin içine girerek, daha doğrusu içinde bulunarak yönetti.

    aslan kral
    Oyun oynuyor gibi gözüküyorlar ama aslında bu insanlar film çekiyorlar

    Yeni Nesil Görüntü Yönetmenliği

    Donanım olarak HTC Vive kullanan yaratıcı ekip,  Vive’ın kollarına özel kameralar bağlayarak sahneleri sanal dünyanın içinde çektiler. Başta görüntü yönetmeni Caleb Deschanel, bazı hayvan takip sahnelerinde kumanda ettiği kameraları doğru konumlamak ve takibi istediği gibi yapmak  için defalarca çekim yaptıktan sonra şu itirafta bulunuyor: “Bazen işler istediğimiz gibi gitmedi ve yeniden çektik. Bazen de işler hiç tahmin etmediğimiz gibi gitti ve harika şeyler ortaya çıktı.” Böylesi deneyimlerden sonra hiç şüphesiz görüntü yönetmenliği tanımı da güncellenecek. Bunu da şöyle açıklayabiliriz. Sinema aslında fotoğraf sanatının hareket kazanmış halidir. Fotoğraf da aslında resim sanatına öykünür ve hepsinin ortak noktası üç boyutlu bir gerçekliğin iki boyut üzerinde (kağıt, sinema perdesi) yansıtılmasıdır. Yeni nesil görüntü yönetmenleri artık üçüncü boyutun sanata neler katacağını araştıracak.

    aslan kral
    Gelişim sizi korkutuyor mu, heyecanlandırıyor mu?

    Oyun ve Sinema Sınırları Kalkıyor

    Görüldüğü gibi günümüz sinemanın dahi ismi olarak kabul edebileceğimiz  Jon Favreau, Aslan Kral ile yeni bir maceraya yelken açtı. Dur durak bilmeyen Favreau’nun yeni projesi ise Orman Çocuğu (Jungle Book) filminin ikincisi. Aslına bakılırsa Aslan Kral, Favreau’nun oynadığı dev bir sanal gerçeklik oyunu ve film ise adeta bir Twitch yayını. Şahsen ben sinema sektöründeki bu denemelerin gerçek anlamda oyun dünyasına yapacağı geçişleri heyecanla takip ediyorum.

    Not: Sanal gerçeklik ve sinema konusu ilginizi çekiyorsa iki sektörün ortak projelerini konu alan bu yazımı okumanızı tavsiye ediyorum.

    Otomobiliniz kilonuzdan uyku durumunuza kadar her şeyi bilecek

    0

    Son yıllarda otomotiv sektöründe teknoloji çok daha yoğun bir şekilde kullanılır hale geldi. Otomobillerden kamyonlara, otobüslere kadar tüm araçlar çeşitli amaçlara yönelik sensörlerle donatılmış hale geldi. Buna bir de internet bağlanırlığı eklendiğinde artık bu araçlar birer teknolojik cihaz oldu.

    Otomobillerde lastik basıncını ölçen sensörlerden iki aracın arasındaki mesafeyi ölçen sensörlere kadar birçok sensör bulunuyor. Tüm bu sensörlerden inanılmaz bir veri akışı gerçekleşiyor. Çoğu zaman bu sensörler de yeterli gelmeyebiliyor. Örneğin koltuklara yerleştirilmiş sensörler yolcu koltuğuna birisinin oturup oturmadığını belirleyerek emniyet kemeri ışığının yanmasından hava yastıklarının açılmasına kadar birçok konuda karar verici rol oynuyor. Ancak emniyet kemeri yerine toka takmak gibi çeşitli yöntemlerle yolcular bu güvenlik önlemlerini aşmanın yolunu bulabiliyorlar. İşte bu durumda araç içine yerleştirilmiş kameralar devreye giriyor. Kamera vasıtasıyla yolcunun emniyet kemeri takıp takmadığı belirlenerek toka taksa bile sistemi kandıramıyor. Elbette emniyet kemeri süsü verilmiş bir tişört giyilirse durumun ne olacağı pek belli değil ama kandırılması zor bir sistem gibi gözüküyor. Yeni geliştirilen bir sistemde koltuğa ve diğer konumlara yerleştirilen sensörler sayesinde yolcunun ve şoförün ağırlığı ve boyu, direksiyona ve yolcunun hava yastığına olan uzaklığı gibi kriterler göz önüne alınarak herhangi bir kaza durumda hava yastığının yolcunun bu kriterlerine göre açılması sağlanabiliyor ve kaza durumunda hayatta kalma olasılığı en üst düzeye çıkarılmaya çalışılıyor.

    Akıllı otomobil

    Sensörler daha aktif bir şekilde kullanılıyor

    Yeni nesil araçlarda kullanılan kameralar ve sensörler aracılığıyla sürücünün uyku hali ya da yorgunluğu tespit edilebiliyor. Sürücü direksiyon başında uyuyakaldığında hemen uyarı sistemi devreye giriyor. Ya da aynı sürücünün yasal sınırları aşacak şekilde direksiyon başında kalması durumunda da uyarı verilebiliyor.

    Sensörler sadece sürücülerin ve yolcuların güvenliği için kullanılmıyor. Araç yakıtının sıcaklığını belirlemekten oksjien miktarını ve akü voltajını belirlemeye kadar birçok konu için sensörler kullanılıyor. Şu an günümüzde üretilen otomobillerin çoğunda 200’e yakın sensör bulunuyor ve bu sayı her geçen gün artıyor. Otonom sürüş ya da otomatik park etme gibi özelliklere sahip olan araçlarda sensör sayısı inanılmaz bir şekilde artıyor. Kısacası önümüzdeki yıllarda otomobiller tamamen hem içeride hem de dışarıda olan biteni belirlemeye yarayan sensörlerle donatılı bir şekilde gelecek. Aracı kullanış şeklimizden uykusuzluğumuza kadar her şeyi belirliyorlar ve belirlemeye devam edecekler.