Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 953

    Instagram izinsiz şekilde veri topladı mı?

    Popüler sosyal medya uygulaması Instagram, izinsiz veri toplama suçlamaları ile karşı karşıya. İşte ayrıntılar…

    Sosyal medya platformları kişisel veri gizliliğine yönelik çeşitli araştırmalara konu olmaya devam ediyor. Bu kapsamda zaman zaman çeşitli ihlalleri ile gündeme gelen sosyal ağlar, büyük önem taşıyan kullanıcı verilerine yönelik agresif tutumlarından vazgeçecek gibi de görünmüyorlar. Bu kapsamdaki son gelişmenin arkasında ise uzun süredir ‘veri hassasiyeti’ tarafında kamuoyunda yer almayan Instagram var.

    Ortaya atılan iddialara göre Instagram, kullanıcılarının biyometrik verilerini izinsiz bir şekilde topluyor. Üstelik konu yargıya taşındı bile. Instagram’a açılan davada 100 milyonun üzerinde kullanıcısına ait verilerin toplandığı dile getiriliyor.

    Facebook’un sahibi olduğu Instagram, kullanıcıların verilerini toplama konusunda bu yılın başında uyarılmıştı. Ancak açılan davaya göre Instagram’ın izinsiz veri toplaması 2020 yılının öncesinde başladı. Açılan davanın sonucuna göre Instagram, her ihlal için kişi başına bin dolara kadar ödeme yapabilir. Bu ödemenin, şirketin verileri “dikkatsizce ya da kasıtlı olarak” ihlali söz konusu olduğunda ise 5 bin dolara kadar çıkabileceği söyleniyor. Instagram’ın sahibi olan Facebook ise konu hakkında bir açıklama yapmadı.

    Instagram’ın veri ihlali, kasıtlı bir şekilde yapıldıysa ve mahkemede bu durum tespit edilirse, Instagram kullanıcılarının güveni sarsılabilir.
    Instagram’a açılan davanın akıbeti merak ediliyor.

    Konuyla ilgili gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Siber suçluların gözü büyüklerden çok KOBİ’lerde

    Küçük ve orta ölçekli işletmeler, siber saldırılara karşı yeterince savunma geliştirmedikleri için siber suçlular açısından daha cazip hedefler olarak öne çıkıyor.

    Dünya Bankası (World Bank) verilerine göre, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) dünya çapındaki işletmelerin yüzde 90’ını oluşturuyor ve istihdamın yüzde 50’sinden fazlasını temsil ediyor. Bunlar, aile restoranlarından yeni girişimlere ve daha az sayıdaki personele maaş ödeyen yerleşik firmalara kadar uzanan işletmeler olarak öne çıkıyor.

    Siber güvenlik kuruluşu ESET’in incelemelerine göre KOBİ’lerin ortak noktalarından biri de siber tehditlerle başa çıkmak için yeteri kadar hazırlıklı olmayışlarıdır. Bu tür saldırılar, iş ve gelir kaybına yol açan DDoS saldırılarından, fidye yazılımlarını da içeren kötü amaçlı yazılım saldırılarına kadar çeşitlilik gösterebilir ve şirketin iflasına bile neden olabilir.

    KOBİ’ler, büyük işletmelere göre, kaynak eksikliği nedeniyle bu siber saldırılara karşı yeterince savunma geliştirmedikleri için daha cazip hedefler olarak öne çıkıyor.

    Seçenekleriniz neler?

    “Fidye yazılımı saldırısından kaçınmanın anahtarı, önlemekdir“ diyen ESET Güvenlik Uzmanı Jake Moore, korunmak için şu tavsiyelerini paylaştı:

    1- Tüm çalışanlar, en güncel siber güvenlik uygulamalarından haberdar olmak için düzenli eğitilmeli.
    2- İşletim sistemlerinizi ve diğer yazılımlarınızı her zaman mevcut en yeni sürüme güncellemeli ve bir yama yayınlandığında uygulamalısınız.
    3- Yedekleme, hem bireyler hem büyük işletmeler dahil herkes için gereklidir.
    4- Gereksiz yazılım veya hizmetleri devre dışı bırakarak veya kaldırarak saldırı ihtimallerini azaltın.
    5- Saygın, çok katmanlı bir güvenlik çözümünün değerini asla hafife almayın.

    Xiaomi’nin yeni yıldızı Mi 10 Ultra ile tanışın

    0

    Xiaomi, 10. yıl dönümüne özel olarak yeni amiral gemisi modelini tanıttı. Xiaomi Mi 10 Ultra olarak isimlendirilen yeni amiral gemisi 120 Hz ekran, 120W hızlı şarj ve 120x zoom gibi üstün özelliklerle öne çıkıyor.

    Seramik gövde üzerinde şekillenen 6.67 inçlik 2340 x 1080 piksel çözünürlüğe sahip 120 Hz ekran yenileme hızını destekleyen AMOLED ekran ile dikkat çeken Mi 10 Ultra’nın maksimum ekran parlaklığı ise 1120 cd/m2. HDR10+ desteğine sahip olan Mi 10 Ultra modelinin sol üst köşesinde su damlası çentiğin içerisinde bir selfie kamerası yer alıyor.

    Gücünü 5G bağlantısını destekleyen 8 çekirdekli Qualcomm Snapdragon 865 işlemcisinden alan akıllı telefon modeline 16 GB’ye kadar LPDDR5 RAM ve 512 GB’a kadar UFS 3.1 depolama alanı eşlik ediyor.

    Cihaz, yüksek performansını korumak için sıvı soğutma sistemine ek olarak hassas sıcaklık kontrolü için 8 adet sensör ile birlikte geliyor.

    Arkasında dörtlü kamera kurulumuna sahip olan Mi 10 Ultra modelinde bu sistem 48 megapiksellik ana kamera + 48 megapiksel periskop kamera + 20 megapiksel ultra geniş açılı kamera + 12 megapiksel çözünürlüğünde telefoto kameradan oluşuyor.

    Mi 10 Ultra ön kamerası ise 20 megapiksellik fotoğraflara imkan tanıyor. Güçlü kamera özelliklerine sahip olan model, 120x zoom desteğine sahip. Kamera performans karşılaştırma platformu olan DxOMark’a göre model, kamera performansında 130 puan alarak listede liderliğe oturuyor.

    120W kablolu hızlı şarj desteğine sahip olan 4.500 mAh kapasiteli bir bataryadan beslenen Mi 10 Ultra modeli, sadece 23 dakikada şarj oluyor.

    Samsung’un “Solve for Tomorrow” bilim yarışması için başvurular başladı!

    Samsung’un global çapta uyguladığı, Türkiye’de de Yaratıcı Çocuklar Derneği iş birliğinde bu yıl yedinci kez düzenlenecek, “Solve for Tomorrow” bilim yarışması başvuruları 15 Aralık 2020 tarihine kadar devam edecek. Bu yılki yarışmanın büyük ödülü ise 10.000 TL değerinde hediye çeki.

    Samsung Electronics Türkiye ve Yaratıcı Çocuklar Derneği iş birliği ile düzenlenen ve kültür bilincine sahip, bilime ve sanata önem veren, yenilikçi bir kuşağın yetiştirilmesini hedefleyen “Samsung Geleceğin Mucitleri” bilim yarışması bu yıldan itibaren “Solve for Tomorrow” (Yarın için Çözüm) ismi ile gerçekleştirilecek. Bu yıl yedinci kez düzenlenecek ve Türkiye’nin her köşesinden öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği yarışmaya başvurular, 15 Aralık 2020 tarihine kadar www.geleceginmucitleri.com adresi üzerinden yapılabilecek.

    Samsung’un global çapta 10 yıldır uyguladığı “Solve for Tomorrow” programının bir parçası olan yarışma, öğrencileri acil toplumsal sorunları çözmeye teşvik ederek benzersiz bir öğrenme fırsatı sunuyor.

    Bu yılın büyük ödülü 10.000 TL

    “Solve for Tomorrow” bilim yarışmasına ortaokul (5., 6., 7., 8. sınıflar) ve liselerde ( Hazırlık, 9., 10., 11., 12. sınıflar) okuyan öğrenciler; çevre, enerji, sağlık ve teknoloji alanlarında geliştirdikleri proje veya ürün sunumları ile katılabiliyor. Yarışmaya, öğrenciler tek başına katılabileceği gibi takım olarak da katılım sağlayabiliyor. Proje başvuruları, 15 Aralık tarihine kadar, www.geleceginmucitleri.com web sitesi üzerinden yapılabiliyor. Yarışmada birinciye 10.000 TL, ikinciye 5.000 TL, üçüncüye ise 2.500 TL değerinde Samsung ürünlerinde kullanabilecekleri hediye çekleri ödül olarak verilecek.

    Huawei Mate 40 ve Kirin 9000 ne zaman gelecek?

    0

    Çinli teknoloji teknoloji devi Huawei, 3 Eylül’de düzenlenmesi beklenen IFA 2020 etkinliğinde basın toplantısı yapacağını duyurdu. Planlanan toplantıda, Huawei Mate 40 ve Kirin 9000 işlemcisinin tanıtılacağı iddia edildi.

    Huawei Mate 40 ve Kirin 9000 ne zaman tanıtıcak?

    Huawei’nin yeni amiral gemisi işlemcisi TSMC tarafından 5 nm fabrikasyon süreci ile geliştirildi. Kirin 9000, Huawei’nin yeni çıkacak amiral gemisi akıllı telefonlarına güç verecek. Mate 40 serisine gelince; şirketin OCE-AN00, NOH-AN00 ve NOP-AN00 model numaraları ile toplamda 3 telefonu piyasaya sürmesi bekleniyor. Mate 40’ın 6.5 inçlik Full HD+ çözünürlük sunan bir ekrana sahip olduğu belirtilirken, Pro modelinde 6.78 inçlik bir ekran yer alıyor.

    Google uygulamaları bulunmayan akıllı telefon modellerinde, 5G desteği olacak. ABD’nin son yasağı nedeniyle, TSMC Huawei işlemci üretmeyi 15 Eylül tarihi itibariyle bırakacak. Bu noktadan sonra Huawei’nin bu konu hakkında nasıl ilerleyeceği merak konusu.

    Huawei tam ekran parmak izi okuyucusu teknolojisi üzerinde çalışıyor

    Huawei, akıllı telefonlarının ekranının tümünü parmak izi okuyucusuna çevirecek yeni bir teknoloji üzerinde çalışıyor.

    Günümüzde akıllı telefon modellerinde yüz tanıma teknolojisini görüyor olsak da pek çok model, parmak izi okuyucusu ile güvenli hale getiriliyor. Bir dönem sensör tabanlı okuyucular akıllı telefon modellerinde kullanılırken, günümüzde ise bu teknoloji yerini ekrana entegre ışık tabanlı ya da ultrasonik tabanlı okuyuculara bırakıyor.

    Ekrana entegre parmak izi okuyucularında lider konumda olan Çinli üreticiler bu teknolojinin daha ileri gitmesi için çalışmalarına devam ediyor. Bu noktada Huawei tarafından alınan yeni patente göre akıllı telefonlar artık ekranın herhangi bir noktasından parmak izi okuması yapabilecek. İlginç değil mi?

    Huawei’nin yeni teknolojisinde, ekranın herhangi bir noktası parmak izi için duyarlı hale geliyor. Akıllı telefonlar tüm ekranın parmak izi okuması yapması elbette ki güç tüketimini önemli bir ölçüde arttırıyor. Huawei bu nedenle kullanıcıların kendi parmak izini okutabilecekleri bir bölge belirlemelerine imkan tanıyor. Bu sayede kullanıcılar, yeni özelliği fazla güç tüketmeden kullanabilecek.
    Şirket ayrıca yeni teknolojisini daha kullanışlı hale getirmek için bazı fonksiyonel ekstralar üzerinde de çalışıyor. Bu ekstralardan birine göre kullanıcılar tek tek her uygulama için parmak izi ataması gerekmeden tek bir yerden yönetebilecek.
    Şirket yeni patentini; ABD, Çin, Güney Kore ve Japonya kurumlarına göndermiş durumda. Huawei’nin bu teknolojiye sahip akıllı telefon modellerini önümüzdeki süreçte görebiliriz.

    Microsoft’tan Windows 10 sürücü yükleme hamlesi

    0

    Popüler işletim sistemi Windows 10, şimdi de ilginç bir sürücü yükleme özelliği ile gündemde. Detaylara göz atalım…

    Windows 10 işletim sistemini kuran kimselerin pek çoğu, bilgisayarlarının sürücülerini yüklemek için işletim sisteminde bulunan “Aygıt Yöneticisi” aracını tercih ediyor. Microsoft tarafından yapılan son hamle ile birlikte Windows 10 kullanıcıları, sürücüleri yüklemek için artık aygıt yöneticisini kullanamayacak.

    Microsoft’un bu değişikliği, Windows 10 Build 19041.423 güncellemesi ile geliyor. Bu güncellemenin ardından Windows 10 işletim sistemini kullanan kullanıcılar aygıt yöneticisi üzerinden çevrimiçi sürücü arayamayacak. Aygıt yöneticisi üzerinden kullanıcılar sadece bilgisayarlarında bulunan bir sürücü paketini arama işlemini gerçekleştirebilecek.

    İlginç bir özellik şeklinde nitelendiriliyor

    Microsoft’un oldukça ilginç olarak nitelendirilebilecek bu hamlesi ile birlikte, aygıt yöneticisi programının şirket sunucularına erişimi de engellendi. Kullanıcılar bu işleme artık ayarlar uygulamasından erişebilecek. Sürücüleri internet üzerinden yüklemek isteyen kullanıcılar, Ayarlar uygulaması içerisinde yer alan Opsiyonel güncelleştirmeler kısmından erişebilecekleri mevcut güncellemeler ile sürücülerini yükleyebilecekler.

    Halihazırda güncel işletim sistemlerinde sürücü yükleme işlemleri işletim sistemleri tarafından gerçekleştiriliyor. Yazılım devi Microsoft’un sürücü konusunda en başarılı işletim sistemi olan Windows 10 işletim sistemini güncelleme konusunda daha akıcı hale getirmek için bu değişikliği yaptığı düşünülüyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    OPPO yeni nesil hibrit zoom teknolojisini duyurdu

    OPPO, yeni nesil hibrit zoom teknolojisi üzerinde çalıştığını duyurdu. Bu teknoloji, tüm odak uzunluklarında keskin, kayıpsız bir görüntü kalitesi sunacak ve tüketicilerin mobil fotoğrafçılıkta farklı bir deneyim yaşamalarına olanak tanıyacak.

    Akıllı telefonların kamera özellikleri son yıllarda birçok yenilik gördü. Uzakları yakınlaştıran hibrit zoom teknolojisi de bu yeniliklerin başında geliyor. Yeni nesil hibrit zoom üzerinde çalışmalar gerçekleştiren OPPO, kullanıcıların fotoğrafçılık deneyimlerine dayanarak 85mm ve 135mm orta odak uzunluklarında çekim deneyimini ve görüntü kalitesini iyileştirmeye odaklanıyor.

    85mm ve 135mm odak uzunlukları, günlük hayatta kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılıyor. Optimize edilmiş 85mm odak uzaklığı, nesnelerin kenarlarını keskinleştirmek için mükemmel bir iş çıkararak düşük ışıkta bile gerçek renklerde daha canlı görüntüler sağlıyor. 135mm odak uzaklığı ise, zenginleştirilmiş bir alan ve derinlik hissi yaratan ayrıntılar sunuyor.

    Hibrit zoom teknolojisi kullanıcıların fotoğraf kompozisyonları oluştururken hayal gücünü güçlendiriyor. Manzarayı aşırı ayrıntıyla görüntüleyerek, ideal orta odak uzaklığı performansı, optik yakınlaştırma deneyimine keskinlik ve esneklik getiriyor.

    Yeni sistem, yaklaşık 32 milyon piksel maksimum çıktıya sahip 16:11 genişliğinde ve büyük bir görüntüleme sensörü kullanıyor. Dördü bir arada piksel gruplama teknolojisini destekleyen sistem hem yakın hem de uzak mesafelerde geniş açılı görüntüleme teknolojisinin geliştirilmesi için daha fazla genişleme potansiyeli sağlıyor.

    5x hibrit zoom teknolojisi ile başlayan OPPO’nun üzerinde çalıştığı yeni nesil hibrit zoom teknolojisi, şirketin görüntü alanındaki gücüne dayanıyor.

    2D fotoğraflarla 3D mekanlar oluşturmak: İşte Google araştırmacılarının yeni çalışması “NeRF”

    Google araştırmacıları iki boyutlu dünyadan üç boyutlu dünyaya açılan kapıyı makine öğrenmesi sayesinde keşfettiler.

    Google araştırmacıları, internetten elde ettikleri sıradan fotoğraflarla, dünya genelindeki önemli mekanların 3 boyutlu görüntülenmesini sağlayan araştırmalarına ilişkin son bilgileri kamuoyuyla paylaştılar. Makine öğrenmesi teknolojisinin sonuna kadar kullanıldığı bu araştırma, ilişkili bölgelerin tanımlanması ve birleştirilerek haritalandırılması yönünden devrim niteliğinde…

    “NeRF in the Wild: Neural Radiance Fields for Unconstrained Photo Collections” isimli bir makaleyle beraber araştırmacıların ortaya koyduğu çalışma, kısaca bize teknolojinin geldiği son noktayı gösteriyor. NeRF araştırması, bir bölgeyi gezmiş ve fotoğraflamış insanlar bu kareleri toplayıp birleştirebiliyor ve bölgenin üç boyutlu görüntüsünü elde etmemize olanak sağlıyor. Bu çalışma, her fotoğraf karesinin adeta bir sinir ağına dönüştürülerek, uygun algoritmalarla ışık yoğunluğuna göre yeniden modellenmesi ve bağdaştırılmasıyla oluşuyor. Çalışmanın ilk somut örnekleri hâlihazırda projenin kendi Github sayfasında paylaşılmış durumda.

    NeRF araştırmacıları bunun önemli bir gelişim olduğunu ifade etseler de hâlâ çözülmesi gereken ciddi sorunların olduğunun da altını çiziyorlar. NeRF çalışmasında bir mekânın modellenmesi için kullanılacak fotoğrafların ne kadar kontrollü bir ortamda çekildiğine bağlı olarak, yapılan çalışmanın başarı şansı da artıyor. Kullanılması gereken fotoğraflarda efekt değişimi veya ışık farkı bulunmaması gerekiyor. Yabancı objelerin varlığı ise işleri daha da zorlaştırıyor. Ayrıca fotoğraflar arasındaki artan  zaman farkının da başarı şansını düşürdüğünün altı çiziliyor. NeRF şu anda kontrollü projelerde daha iyi sonuçlar veriyor ve geliştirilmesine devam ediliyor.

    SSD hakkında bilmeniz gereken her şey

    Katı hal diski olarak da bilinen SSD depolama cihazları nedir, nasıl çalışır, tarihi, avantajları ve türleri gibi başlıkları bu yazıda bulabilirsiniz.

    SSD nedir?

    Katı hal sürücüsü (Solid State Disc ya da SSD), bilgisayarlarda kullanılan yeni nesil bir depolama aygıtıdır. SSD’ler, önemli ölçüde daha hızlı olan flaş tabanlı bellek kullanarak geleneksel mekanik sabit disklerin (HDD) yerini almaktadır. Daha eski sabit disk depolama teknolojileri daha yavaş çalışır, SSD’ler ise düşük okuma erişim süreleri ve hızlı işlem hacmi nedeniyle bilgisayarları önemli ölçüde hızlandırır. SSD depolama birimleri, hareketli parçaları olmayan ve neredeyse anında erişim süreleri olmayan NAND flash bellek adı verilen basit bir bellek yongası kullanırlar.

    SSD’nin tarihi

    SSD benzeri teknolojiye ulaşmak için ilk çalışmalar 1950’lerde başladı. 1970’ler ve 1980’lere gelindiğinde flaş bellek tabanlı depolama birimleri süper bilgisayarlarda kullanılıyordu. Bununla birlikte, teknoloji son derece pahalıydı ve depolama kapasitesi 20 MB seviyesindeydi. SSD teknolojisi, askeri ve havacılık sektörlerinde de kullanıldı, ancak 1990’lara kadar tüketici cihazlarına gelmedi.

    1990’ların başında, donanım yenilikleri ve satışların artması SSD fiyatlarının düşmesine neden oldu. Ancak kullanım ömrü ve boyut hala bir sorundu. Bir SSD’nin yaklaşık 10 yıllık bir ömrü vardı. SSD’lerin daha güvenilir hale gelmesi ve kabul edilebilir fiyat seviyesine ve erişim hızına ulaşması ise 2000’leri buldu.

    SSD nasıl çalışır?

    Bir SSD üzerindeki bellek yongaları, rastgele erişim belleği (RAM) ile karşılaştırılabilir. Dosyalar, HDD’deki gibi manyetik bir disk yerine NAND flaş hücreleri dizisi üzerine kaydedilir . Her bir blok 256 KB ile 4 MB arasında veri depolayabilir. Bir SSD denetleyicisi ise blokların tam adresine sahiptir, böylece bilgisayarınız bir dosya istediğinde neredeyse anında erişilebilir olur. Bir okuma / yazma kafasının ihtiyaç duyduğu bilgileri bulmasını beklemeniz gerekmez, çünkü bir disk dönmez, manytetik kafa verinizi aramaz, her şey elektriksel olarak, dolayısıyla da çok hızla gerçekleşir. SSD’lerin erişim süreleri bu nedenle HDD’lerdeki gibi milisaniye yerine, nanosaniye cinsinden ölçülür.

    SSD türleri

    SSD satın alırken, mSATA, PCIe, nVme gibi farklı terimlerle karşılaşırsınız. Peki tüm bunlar ne anlama geliyor?

    Önce arayüzlerden başlayalım:

    PCIe ve NVMe SSD’ler

    PCI Express (PCIe) normalde grafik kartlarını, ağ kartlarını veya diğer yüksek performanslı çevre birimlerini bağlamak için kullanılır. Bu arabirim size yüksek bant genişliği ve düşük gecikme süresi sağlar. SSD ve işlemci, bellek gibi temel birimler arasında son derece hızlı iletişime ihtiyaç duyduğunuzda, idealdir. Bu bağlantı türünü kullanan SSD’ler, saniye başına daha yüksek giriş çıkışı (IOPS) ve hatta SATA’dan daha düşük gecikme süresi sunan Nonvolatile Memory Express standardına (NVMe) dayanmaktadır . NVMe, çoklu paralel kanal sayesinde saniyede 4.000 MB’a kadar ulaşabilir.

    mSATA III, SATA III ve geleneksel SSD’ler

    Serial Advanced Technology Attachment (SATA), 6 GBit / sn’ye kadar veya saniyede yaklaşık 600 MB hızlarla depolama için özel olarak tasarlanmış, ancak eski bir arabirimdir. SATA bugün yerini yavaş yavaş, kendisinden önemli ölçüde daha hızlı olan NVME’ye bırakıyor. Ancak, sabit disk sürücüsü olan eski bilgisayarlar veya dizüstü bilgisayarlar, SATA tabanlı bir SSD’ye geçişten yine de fayda görürler.

    Depolama türlerine göre baktığımızda ise ayrım aşağıdaki gibidir:

    SLC

    Orijinal SSD türü SLC olarak adlandırılır ve bellek hücresi başına bir bit veri depolar. SLC, maksimum güvenilirliğin maliyetten daha önemli olduğu bazı kurumsal SSD’lerde hala kullanılmaktadır.

    MLC ve TLC

    Aynı miktarda alanda daha fazla veri depolayan yeni türlerdir ve daha ucuz maliyet ve daha fazla depolama kapasitesi için güvenilirlikten biraz ödün verir.

    3D veya V-NAND

    Daha az alana daha fazla veri sığdırmak için bir başka geliştirmedir ve bir grup bellek hücresini üst üste yığmayı içerir.

    SSD’nin avantajları

    Hareketli parça bulunmaz

    Sabit disklerdeki hareketli parçalarla ilgili en büyük sorun, önemli bir arıza noktası olmalarıdır. Hareketli parçalardan herhangi biri kırılırsa, tüm sürücü kullanılamaz hale gelir. Bu, geleneksel sabit diskleri düşme hasarı ve zamanla aşınmaya karşı savunmasız hale getirir. SSD’lerin kullanım ömrü sınırlamaları vardır, ancak bunlar genellikle daha dayanıklı ve güvenilirdir. Hasar verecek hareketli parça ve kırılacak tahrik motoru yoktur. Bu güvenilirlik, SSD’leri daha sıkı kullanım ve işleme tabi olabilecek taşınabilir harici sürücüler için mükemmel kılar.

    Hızlıdır

    SSD’ler, HDD’lere ve hatta eMMC’lere kıyasla inanılmaz hızlarda veri yazabilir veya okuyabilir. Bu da büyük veri bloklarını aktarmak için kullanışlıdır. Daha da önemlisi, rastgele erişim süreleri milisaniye yerine mikrosaniye / nanosaniye cinsindendir. Bu nedenle SSD sistemleri çok hızlı açılır, oyunlar çok hızlı yüklenir ve SSD teknolojisine dayalı sistemler hızlı tepki verir.

    Taşınabilirlik

    SSD’ler önceki sürücülerden daha küçük ve daha hafiftir. Bu gelişme, günümüzün ultra ince dizüstü bilgisayarlarını, tabletlerini ve diğer mobil cihazlarını oluşturmayı mümkün kılıyor. En ince SSD’ler yalnızca birkaç milimetre genişliğinde ve yalnızca birkaç santimetre uzunluğundadır, bu da onları en küçük yüksek hızlı cihazlar üretebilmek için ideal hale getirir.

    Düşük arıza oranları

    Yıllar süren geliştirmeden sonra, SSD’ler HDD’lerden çok daha az arıza yapar ve hızlarını da ömürleri boyunca korurlar. Hata oranları, bugüne kadar yapılan malzeme iyileştirmeleri ve hata düzeltme kodu (ECC) gibi özellikler sayesinde düşürülmüştür.

    Çok yönlülük

    SSD’ler, sahip oldukları yonga ve genel yonga düzenlemesine bağlı olarak birçok farklı şekil ve boyutta olabilir. Bir grafik kartı yuvasına, 2,5 inç sürücü yuvalarına ve M.2 yuvalarına sığabilirler. Neredeyse her durum için bir SSD vardır ve bu onları diğer depolama türlerine kıyasla çok yönlü hale getirir.-