LG FOMO Channel uygulaması, LG OLED TV kullanıcıları için daha önce görülmemiş anlara erişim sağlıyor.
LG Electronics, LG OLED TV’lerin üstün görüntü kalitesiyle hayata geçirilen benzersiz deneyimlerle tüketicilere fütüristik bir yaklaşım sunacak özel içerik uygulamasını duyurudu. “Fear of Missing OLED” olarak da bilinen LG FOMO Channel uygulaması LG TV Uygulama Mağazası’ndan indirilebiliyor.
Kendinden aydınlatmalı OLED piksel teknolojisi ile kusursuz siyahlar, kusursuz renkler ve sonsuz kontrast sunan LG OLED TV’lere özel olarak geliştirilen içeriklerin bulunduğu LG FOMO Channel uygulaması ile LG Smart TV sahipleri dünyanın en büyük isimlerinin benzersiz yeni içeriklerini ilk kez görme fırsatı yakalayacak.
Şu anda kanalda yayınlanan içerikler arasında, dünyaca ünlü moda evi Balmain’in Paris Moda Haftası’ndaki LG OLED TV iş birliği ile gerçekleştirilen İlkbahar / Yaz 2021 defilesinin yeniden yayını, özel kamera arkası görüntüleri ve defile öncesi röportajları, Grammy ödüllü sanatçı Lady Gaga’nın “911” müzik videosunun çekimlerinden özel sahneler, yönetmen, yapımcı ve senarist Tarsem Singh ile birlikte sahne arkası yorumları yer alıyor.
Lady Gaga, “İzleyicilerin LG FOMO Channel uygulamasında yayınlanan kısa filmimize nasıl tepki vereceğini düşünmek beni çok heyecanlandırıyor” dedi. Sözlerine, “911 için, Tarsem ve ben kısa filmin alternatif bir versiyonunu oluşturmak, FOMO Channel için görsellerin sınırlarını zorlamak, canlı renkleri, dramatik siyahları ve sonsuz kontrastı hayal ettiğimiz şekilde gerçekten sunacak özel bir görsel deneyim sağlamak için LG OLED TV teknoloji ekibiyle birlikte çalıştık. LG OLED TV’lerde izlendiği taktirde izleyicilerin başka hiçbir yerde göremeyeceği ayrıntıları görmesine olanak tanıyacak filmimizin bu özel versiyonunu beğeneceğinizi umuyoruz!” şeklinde devam etti.
Captcha, bir web sitesine girdiğinizde o sitenin sizin gerçek kişi olup olmadığınızı anlamak için uyguladığı yöntemdir. Genellikle insanların kolayca yanıtlayabildiği fakat bilgisayarların yanıtlayamayacağı metotları içerir. Yani insan ve bilgisayar davranışlarını birbirinden ayırır. Robot yazılımların siteye gelerek insan gibi davranarak kayıt olmalarını veya yorum yapmalarını önlemek için kullanılmaktadır.
Captcha İnsan İle Bilgisayarı Nasıl Ayırıyor?
Bu yöntemi kullanan web sitelerinde genellikle karşımıza 3 ayrı şekilde çıkar.
1- Bir form doldururken karşımıza “Ben robot değilim” yazısı ve altında kutucuğu check işareti ile doldurabileceğiniz bir alan gelir. Burayı doldurduğunuzda site sizin robot olmadığınızı anlar.
2- Karşımıza bir resim çıkar. Bu resim içindeki sayı veya harfleri kutucuğa yazmanız istenir.
3- Karşımıza kutucuklara bölünmüş olarak bir fotoğraf gelir ve bu fotoğraftaki bir şekil veya cismin hangi kutucuklar içinde göründüğü o kutucuklara tıklayarak seçmemiz istenir.
Yukarıdaki metotlar veya benzerleri kullanılarak yapmanız istenen şeyleri doğru olarak gerçekleştirdiğinizde web sitesi sizin bir robot değil bir insan olduğunuzu anlayarak işlem yapmanıza izin verecektir.
Nasıl Ortaya Çıktı?
Açılımı Completely Automated Public Turing Test to Tell Computers and Humans Apart kelimelerinden oluşan Captcha aslında Carnegie Mellon School of Computer Science’ın geliştirdiği bir çalışmadır ve bu çalışmada hedeflenen insan ve bilgisayar arasındaki davranış değişikliklerini web ortamında ayırmaktır.
Captcha Çok Karışık Olabilir
Bazen öyle karmaşık bir Captcha ile karşılaşırsınız ki sayıları – harfleri okumak veya resmin içindeki ögeleri bulmak çok zor olabilir. Artık dünyada çok fazla sitede kullanılan bu yöntemde kullanılan içerik gittikçe zor hale getirilerek robot yazılımların insan gibi davranarak siteye giriş yapmaları engellenmektedir.
Özetle
Özellikle online bankacılık işlemlerinde ve üyelik gerektiren sitelerde kullanılan bu yöntemle siteye şifre girerken şifrenizi birden fazla yanlış olarak yazdığınızda karşımıza çıkar. Aslında robot mu yoksa insan mı olduğunuzun anlaşılması içindir. Fakat günümüzde robot yazılımlar yapay zeka teknolojilerini kullanarak Captcha kullanan sitelerde insanmış gibi davranabilmektedirler. Bakalım insan ve robotlar arasındaki rekabette kazanan hangi taraf olacak?
Dört hafta süren PUBG MOBILE Global Şampiyonası (PMGC) 2020 Ligi biterken, PMGC 2020 Finalleri’ne çıkmaya hak kazanan 16 takım belli oldu. Ayrıca PUBG MOBILE Club Open 2020 için de kayıtlar başladı.
2 milyon dolarlık ödül havuzuyla bir PUBG MOBILE turnuvasında verilen en büyük ödülü sunacak olan PUBG MOBILE Global Şampiyonası 2020 için düzenlenen PMGC 2020 Ligi sona erdi. 21-24 Ocak 2021 tarihleri arasında Dubai’de düzenlenecek olan PMGC 2020 Finalleri’ne katılmaya hak kazanan 16 takımdan Four Angry Men ligi birinci sırada bitirirken, Bigetron Red Aliens ikinci, RRQ Athena ise üçüncü olmayı başardı. Four Angry Men ekibinden 33Svan ise PMGC 2020 Ligi En Değerli Oyuncusu seçildi. Ligi 5. sırada bitiren Türk ekibi Klas Digital Athletics ve 7. sırada bitiren Futbolist de finallere gitme hakkını kazandı.
PMGC 2020 Finalleri’ne katılmayı başaran ilk 16 takım ise şöyle:
Dubai’de düzenlenecek olan finaller, halka kapalı şekilde düzenlenecek. Ancak bu şekilde takımlara eşit düzeyde bir oyun ortamı sağlanacağı için, rekabet üst düzeyde olacak. PMGC 2020 Finalleri PUBG MOBILE Espor YouTube, Facebook ve Twitch kanallarından yayınlanacak.
PUBG MOBILE Club Open 2021 kayıtları başladı!
Üst düzey profesyoneller kozlarını Dubai’de paylaşmaya hazırlanırken, profesyonelliğe giden yoldaki oyuncular için de PUBG MOBILE Club Open 2021 için kayıtlar 1 Ocak’ta başladı. 2020 yılında on binlerce takımın katılımıyla gerçekleşen PMCO, 2021 yılında ise 23 farklı bölgede, 24 Ocak tarihine kadar sürecek kayıtlarla devam edecek.
2020 PUBG MOBILE için espor alanında da dünyanın dört bir yanından 120 bin takımın başvurusuyla birlikte sıra dışı bir yıl oldu. 2021 yılında da PUBG MOBILE’ın espor turnuvaları için toplamda 14 milyon dolarlık bir ödül havuzu açıklamasıyla birlikte daha fazla oyuncunun katılımıyla büyüyecek.
Kaspersky, mevcut konumunu güçlendirmek ve şirketin çevrimiçi satış kanalı için fırsatları artırmak amacıyla önde gelen e-ticaret ve ödeme platformu olan Nexway’den hisse satın aldı.
2020 yılı, müşteri verilerinin güvenliğini güvenceye alan ve etkili bir çevrimiçi satış kanalına sahip olmanın önemini ortaya koyan bir yıl oldu. Kaspersky ve Nexway’in genişletilmiş entegrasyonu, Kaspersky çevrimiçi satış kanalının daha etkili yönetilmesini ve güvenlik çözümleri açısından lider e-ticaret platformu olarak Nexway’in daha hızlı büyümesini sağlayacak. Nexway’in danışmanlık süreçleri İsviçre M&A firması IndexAtlas tarafından gerçekleştirildi.
Piyasada artan rekabete rağmen Nexway, işletmelere birden çok para birimi, dil ve ödeme yöntemi sunan, çalıştıkları tüm yerel ve küresel düzenlemelere uyumlu, teknolojik olarak gelişmiş e-ticaret çözümü sağlamasıyla öne çıkıyor. Uzun ve başarılı bir birlikte çalışma geçmişine sahip olan Kaspersky ve Nexway, uzmanlıklarını bir araya getirerek ve işlerini daha da güçlendirerek karşılıklı fayda sağlamaya yönelik yeni bir ortaklık başlatmış oldu.
Kaspersky CBO’su Alexander Moiseev, “Dijital satışa odaklanan bir şirket olarak e-ticaret stratejimizi geliştirmek ve güçlendirmek bizim için çok önemli. Bu nedenle Nexway ile çabalarımızı birleştirmeye ve güvenlik çözümleri için e-ticaret platformunu daha da geliştirme yönünde birlikte çalışmaya karar verdik. Platform, ürünleri dağıtmak için halihazırdaki satıcılarla mevcut haliyle çalışmaya devam edecek. Yüksek kaliteli bir güvenlik yazılımı arayan müşterilere mümkün olan en iyi fırsatları sunmak isteyen tedarikçilerin bize katılmasını bekliyoruz” dedi.
MSI, 11. nesil Intel işlemcileri olan Rocket Lake serisinin Mart ayında çıkacağını duyurdu ve bazı anakartlarına 11. nesil işlemci desteği getirmek için hazırlıklara başladı…
Yeni nesil Intel işlemciler için çıkış tarihinin 2021’in ilk çeyreği olacağı tahmin ediliyordu. Güney Kore’de resmi MSI hesabından yapılan bir gönderi ile, işlemcilerin çıkış tarihi doğrulanmış oldu.
Açıklamada H410, B460 ve Z490 gibi 10. nesil anakartların 11. nesil Intel işlemciler için güncelleneceği ve ilk güncellenecek anakartın Z490 olacağı belirtiliyor.
Devamında ise Intel 11. nesil CPU’ların mart ayının sonu olarak planlanan çıkış tarihinden önce bütün anakartların tek tek güncelleneceği söyleniyor.
İşlemci pazarının lideri Intel her ne kadar 11. nesil Rocket Lake işlemcileriyle yeni bir boyuta geçiş yapacak olsa da 8 çekirdekli yapısını sürdürüyor ve bu sebeple rakibi AMD çekirdek sayısı bakımından üstünlüğü koruyor. AMD, AM4 soketinde halihazırda 16 çekirdek sunmakta.
Yeni Rocket Lake işlemciler, doğru BIOS ayarlarıyla 400 serisi LGA 1200 anakartları destekleyebiliyor. Intel’in yeni 500 serisi LGA 1200 anakartları yeni işlemcilerle birlikte piyasa süreceği tahmin ediliyor.
İşlemci pazarında Intel ile AMD arasındaki rekabetin daha uzun süre devam etmesi bekleniyor. İki firmanın sürekli daha gelişmiş işlemcilerle birbirlerini daha iyisini daha uygun fiyatlı yapmaya zorlaması en çok da kullanıcıların yararına oluyor.
Teknoloji dünyasının eski üyelerinden birisi olan Dell bugün yepyeni cihazlarını tanıttı. Birden çok cihaza bağlanabilen klavye ve faresine ek olarak 40 inç ultra geniş monitörünü ve dizüstü bilgisayarlarını tanıttı. Dell yeni cihazları ve özelliklerine geçelim:
Dell yeni cihazları ile dikkat çekiyor
Monitör
Dell, 40 inç boyutlarında ultra geniş ekranlı monitörü The UltraSharp 40 Curved WUHD (U4021QW) olarak isimlendiriliyor. Büyük ekran ve çözünürlükle kullanıcıların karşısına çıkan modelin 4K çözünürlükten daha fazlasını sunduğu aktarılıyor. Ayrıca model, kavisli ekran tasarımıyla daha fazla kişiye seslenecek gibi duruyor.
Yeni tanıtılan bu monitör ekran çözünürlüğü tarafında 5120 x 2160 ile oldukça dikkat çekiyor. Bu da 3840 x 2160 çözünürlükte olan 4K’ye göre, 1280 piksel daha fazla genişlik olduğu anlamına geliyor. Boyutunun yüksek olduğuna bakmayın 4K videolar bu monitörde otomatik olarak ayarlanıyor.
Cihazın diğer özellikleri arasında ayrıca Thunderbolt 3 desteği sunuluyor olması ve 90W ile şarj olabiliyor olması var. Öte yandan model üzerinde yüksek hızlı USB girişleriyle birlikte 10 Gbps hızı destekleyen RJ45 (ethernet) girişleri de bulunuyor.
28 Ocak’tan itibaren satın alınabilecek olan monitörün fiyatı 2 bin 100 dolar olarak duyuruldu.
Dell yeni cihazları: Klavye ve fareler
Aynı anda üç farklı cihaza bağlanabilen yeni Dell imzalı klavye ve fare gerçekten dikkat çekiyor. 2 farklı klavye tasarımıyla sunulan cihazlar, fiyatlarıyla oldukça az kişiye seslenecek gibi duruyor.
Premier Multi-Device Wireless Keyboard ve fare modeli tek seferde üç cihaza bağlanabiliyor. Bu sayede cihazlar arasında geçiş oldukça pratik ve kolay bir şekilde oluyor. Her iki cihazda da 2,4 GHz RF adaptör kullanılıyor ve bağlantı tarafında Bluetooth 5.0 bulunuyor. Klavyede ve farede bulunan düğmeler sayesinde cihazlar arasında geçiş tek tuş ile sağlanıyor.
Klavyede ve farede 36 aylık bir batarya ömrü sunuluyor. 26,36 mm boyutlarında olan klavye klasik bir tasarımla geliyor. Fare ise ayarlanabilir 7 düğmesiyle dikkat çekiyor. Premier Multi-Device Wireless Mouse istenirse, 1000, 1600, 2400 ve 4000 DPI olarak ayarlanabiliyor ve optik LED sensör yer alıyor.
Premier Rechareable Wireless Mouse
Bu iki cihaza ek olarak bir de Premier Rechareable Wireless Mouse tanıtıldı. Dell’in bir diğer cihazı 5 farklı düğme ile daha küçük bir tasarımla dikkat çeken kablosuz fare, 6 aylık kullanım ömrü sunuyor.
Cihazların fiyatları:
Premier Multi-Device Wireless Keyboard ve Premier Multi-Device Wireless Mouse, ikili olarak satılıyor ve fiyat etiketinde 100 dolar yazıyor. Premier Rechargeable Wireless Mouse ise 70 dolarlık bir fiyat ile 18 Mart’ta küresel olarak satışa çıkacak.
Dell Latitude iş dizüstü bilgisayarı
Bu cihaz koronavirüs döneminde eve kapanan milyonlarca kişi için daha iyi video konferans tecrübesi sunmak istiyor. Latitude 9420 ve 9520 modelleri kurumsal müşteriler için tasarlandı. Intel’ın 11. Nesil vPro işlemcilerine sahip olan modeller, kameranızı kullanılmadığında otomatik olarak kapatmayı sağlayan bir kameraya sahip.
“SafeShutter” olarak adlandırılan yeni web kamerası sistemi, özellikle geçen yıl pek çok işyerinin uzaktan çalışmaya geçmesiyle birlikte pek çok kişi bilgisayarlarındaki kameraları kullanmaya başladı. Web kamerası kullanımdayken deklanşör otomatik olarak açılıp kapanabiliyor. Bunun yanında gerektiğinde mikrofonu veya kamerayı manuel olarak devre dışı bırakmak için “sessize alma” tuşları da bilgisayarın üzerinde yer alıyor.
Dell Latitude 9420, 14 inç ve 2560 x 1600 çözünürlük ve RAM 32 GB olurken depolama tarafında karşımıza 1 TB’a kadar PCIe NVMe SSD çıkıyor. Son olarak 9420, Qualcomm’un Snapdragon X20 (LTE için) veya X55 (5G ve LTE için) modemleri aracılığıyla hem isteğe bağlı 5G hem de LTE desteği sunacak. Dell Latitude 9520, 15.6 inç boyutlarında olması dışında 9410’den hiçbir farkı bulunmuyor.
Dell Latitude 9420: 1.949 dolar. Dell Latitude 9520: fiyat bilgisi açıklanmadı
Caviar, web sitesinde satışa sunduğu özel ürüne fiyat bilgisini eklemiyor. Bunun yerine iletişim bilgilerinizi bir formla doldurup gönderiyorsunuz ve böylece fiyat bilgilendirmesi size özel yapılmış oluyor…
PlayStation 5, Kasım 2020 lansmanından bu yana herkesin bildiği gibi bazıları için ulaşması keyifli ama birazcık zor bir oyun konsolu. Üstelik lüks odaklı bir Rus firması sayesinde buna ulaşmak çok daha zorlaştı.
Belki de şu altın kaplama ve çok pahalı olan iPhone’ları hatırlarsınız, işte Caviar adındaki bu şirket şimdi de aynı işi PS5’e uyarlıyor. Yeni ve çok nadir bulunan “Golden Rock” PS5, PS5’in dış cephesine kayalık dokulu özel bir kaplama getiriyor. Burada asıl önemli olan şey, çerçevelerin sadece altın gibi görünmemesi – aslında yaklaşık 20 kg 18 ayar altından oluşmaları. Ve doğrusu gerçekten şık bir görüntüye sahip.
Caviar, web sitesinde satışa sunduğu altın kaplama PlayStation 5 için fiyat bilgisini direkt olarak vermiyor. Bunun yerine iletişim bilgilerinizi bir formla doldurup gönderiyorsunuz ve böylece fiyat bilgilendirmesi size yapılmış oluyor. (Merak ediyorsanız, yalnızca bir kilo 18K altın şu anda yaklaşık 45.000 dolara satılıyor gibi görünüyor.) Fiyat olarak gerisini siz düşünün ama şurası kesin ki o da gerçekten çok pahalı olacak.
En azından normal bir PS5 alacaksanız bunun için sevinebilirsiniz, çünkü yüz binlercesini bulabilirsiniz, yalnızca bir adet üretilecek olan Golden Rock’ın aksine.
Apple, iPhone 12 modellerinin ardından iPhone 13 modellerini geliştirmeye tüm hızıyla devam ediyor. Yeni iPhone’ların ekran özellikleri hakkında ilk iddialar da gelmeye başladı…
2021 sonunda piyasadaki yerini alması beklenen iPhone 13 modelleri için sadece Pro modelinde LTPO 120 Hz OLED ekranın yer alacağı iddiaları kamuoyunda yer almıştı. Uzun bir bekleyişten sonra nihayet yüksek yenileme hızına sahip bir iPhone fikri kullanıcıları heyecanlandırırken, bu özelliğin iPhone 13 mini ve iPhone 13’de bulunmayacağı, sadece PRO modelin bu özellikle gelecek olması kullanıcıları düşündürmüştü.
Bu konuda en muhtemel liste geldi. Buna göre yeni nesil iPhone modellerinin taşıyacağı ekranlar şu şekilde sıralanacak:
iPhone 13: 6.1-inç LTPS OLED, 60Hz,
iPhone 13 Pro: 6.1-inç LTPO OLED, 120Hz,
iPhone 13 Pro Max: 6.7-inç LTPO OLED, 120Hz
iPhone 13 Mini: 5.4-inç LTPS OLED, 60Hz
iPhone 13 ekran tarafında beklentileri karşılayacak gibi…
Pro modellerde LTPO ekran sayesinde always-on display ekran özelliği bulunacağı varsayılıyor. Ayrıca yeni iPhone modellerinin batarya performansını arttırmak adına, kullanılan uygulamaya göre 30Hz, 60Hz veya 90Hz olarak değişen yenileme hızlarına sahip olacağı düşünülüyor.
Bu listeye bakıldığında 120Hz iPhone 13 modeli için 999 dolar seviyesinde bir ABD fiyatı da ön görülüyor. Şu anda Türkiye fiyatı 14-15 bin Türk lirası civarında olacağı tahmin edilen yeni iPhone’un yıl sonunda piyasaya çıktığında Türkiye fiyatının ne kadar olacağı merak konusu.
TV almak isteyenler için QLED ve OLED son dönemin en büyük ayrım noktası haline geldi, peki hangi görüntü teknolojisi daha iyi?
Samsung tarafından 2017’de sunulan QLED teknolojisi, SUHD’nin yerini almaya geldi, ancak karşısında son yıllarda TV pazarına damgasını vuran OLED görüntü teknolojisi yer alıyor. Samsung, üst modellerinde QLED’i benimseyerek diğer üreticilerin aksine OLED’i kullanmayan tek büyük üretici konumunda.
Bu yazıda QLED’in OLED’e karşı avantajlarını ve dezavantajlarını inceleyeceğim, böylece yeni bir televizyon almayı düşünenler için konuyu açıklığa kavuşturmayı hedefliyorum.
QLED ve OLED farkları
OLED (organik ışık yayan diyot) panellerinin hücreleri kendi kendini aydınlatırken, geleneksel LED televizyonlara monte edilen LCD panellerde durum böyle değildir. QLED televizyonlar, görüntüyü oluşturmak için harici bir ışık kaynağına ihtiyaç duyan LCD paneller grubunda yer alır. Normalde bu aydınlatma, panelin arkasında veya yanında yer alır.
QLED nasıl çalışır?
Başka bir deyişle, isimler bizi başka türlü düşündürse de, QLED panelleri (Quantum Dot LED) harici bir ışık kaynağına ihtiyaç duyar ve LCD’lerin ve Quantum Dot teknolojisinin veya nanokristallerin bir evrimidir. Bunları gelişmiş LED paneller olarak düşünebiliriz.
OLED vs QLED: TV için hangi görüntü teknolojisi daha iyi?
QLED – LED – OLED farkı
Peki onları ‘normal’ LED panellerden farklı kılan nedir? QLED panellerindeki piksellerin aktivasyonu daha hassas bir şekilde kuantum noktaları ile, yani 2 ile 10 nm arasındaki küçük yarı iletken kristaller aracılığıyla yapılır. Bu sayede, kontrastı yüksek tutabilirler ve OLED’e en güçlü yönünde (daha derin siyahlar) benzemelerine olanak tanır.
Organik ışık yayan diyotun (OLED) yapısı merkezde, anot ve katot arasında, organik materyalin emisyon ve iletim katmanlarında saklıdır.
OLED tipleri
OLED paneller de kendi için birkaç sınıfa ayrılırlar. Örneğin LG tarafından üretilen OLED paneller beyaz ışık (W-OLED) kullanır ve organik bir diyot dizisi yerleştirmek için ihtiyaç duydukları üç ana RGB renginin görüntüsünü üretir. Işığı emen ancak aynı zamanda mavi alt piksellerin erken bozulmasını önleyen bir filtre kullanırlar.
Her iki aydınlatma teknolojisi de son birkaç yılda büyük ölçüde gelişti. Bu da karşımıza QD-OLED veya microLED gibi yeni gelişmelerin çıkmasını sağladı. Bu sırada mevcut televizyon serilerinde de gelişmeler oldu.
Bu konuda farklı bir isim kullanan LG, Nanocell teknolojisini sundu ve geleneksel LED panellerin görüntü kalitesini iyileştirmeyi amaçladı. Sony gibi diğer üreticiler ise arka ışık panelini yönetmek için X-tended Dynamic Range PRO gibi teknolojilere sahip Full Array LED televizyonlar üretmeye başladı. Sonunda hepsinin amacı ve işleyişi aynı. Piksellerin etkinleştirilmesini daha hassas bir şekilde kontrol ederek LED panellerin görüntü kalitesini aşmak.
Bu temel farkı netleştirdikten sonra, QLED ve OLED arasındaki kağıt üzerindeki avantaj ve dezavantajlara bakalım:
QLED’in avantajları
1. Daha fazla renk hacmi ve daha az doygunluk
QLED televizyonlarda renk hacminin (yani tam spektrum, sRGB, DCI-P3 vb.) %100’ü yeniden üretilebilir. Böylece QLED TV’ler zengin bir renk görüntüleme olanağına sahip olurlar. Her piksele giren ışığın kontrol edilebilmesinin yanı sıra, doygunluk da daha iyi kontrol edilebilir. Ancak günün sonunda kalibrasyon ve kişisel zevk gibi diğer faktörlerin de devreye girdiğini unutmayın.
2. Daha yüksek parlaklık seviyeleri
QLED, OLED’den daha fazla parlaklığa izin veren nano kristal teknolojisinin bir evrimidir. Yeni QLED TV’ler, OLED paneller tarafından sunulan ortalama 1.000 nitin üzerinde bir parlaklık seviyesine ulaşırlar ve 4.000 nit’e kadar rakamlar vaat ederler. QLED’lerin bu ekstra parlaklığı, daha parlak görüntüler sağlar ve TV tam gün ışığı olan bir ortamda bile izlenebilir.
3. Artan dayanıklılık
OLED TV’ler yalnızca 7 yıldır hayatımızdalar. QLED modelleri ise çok daha gençler. Dolayısıyla bu konuda gerçek bir karşılaştırma yapmak zor, ancak organik bileşenlerden oluşan OLED televizyonlara göre QLED’in daha dayanıklı olacağını söylemek mümkün.
4. Daha düşük maliyet
OLED televizyonların maliyeti düşüyor, ancak ihtiyaç duyduğu karmaşık sistemler nedeniyle fiyatları QLED TV’lere göre halen daha yüksek. Ekran boyutu büyüdükçe fiyat farkı da açılıyor. Günümüzde piyasada uygun fiyatlı QLED modellerini bulmak ise mümkün
OLED vs QLED: TV için hangi görüntü teknolojisi daha iyi?
QLED’in OLED’e karşı dezavantajları
1. Derin siyahlar
QLED, ne kadar yaklaşsa da saf siyah rengi teknik olarak üretemez. Burada OLED, basit bir nedenden ötürü şimdilik rakipsiz: harici bir ışık kaynağına ihtiyaç duymadığından, siyahı doğal olarak verebilir. QLED ise gelişmiş bir sisteme sahip olmasına rağmen, çalışması için hala harici ışığa ihtiyaç duyar. Ancak çok yakında piyasada bulabileceğimiz microLED TV’lerin bu konuda daha avantajlı olacağını da belirtelim. Bunun sebebi de kontrast seviyelerinin daha QLED’in LED’e kıyasla olduğundan daha fazla artacak olması.
2. Tepki süresi
QLED’de 2 ile 8 ms arasında değişen sürelerine ulaşırken, OLED’in yanıt süresi 0,1 ms’dir. Ayrıca QLED teknolojisinde giriş gecikmesi de yaşanabilmektedir, ancak çok düşük giriş gecikmeli QLED modelleri bulunur, bu yüzden oyuncular için mükemmel seçenek olmaktan uzak değiller.
3. Daha iyi görüş açıları
QLED’lerin esnek geri bildirim sistemi görüş açılarını iyileştirse de, OLED teknolojisi daha yüksek görüş açıları ile neredeyse her açıdan görülebilir.
4. TV kalınlığı
OLED paneller dış aydınlatmaya ihtiyaç duymadığından, her zaman QLED’lerden daha ince tasarlanabilirler ve bu ışık kaynağı için arkasında veya yanda yer tasarrufu sağlar. Dolayısıyla en ince TV’yi arıyorsanız, bir OLED bakmanız gerekiyor.
Hangisi daha iyi: QLED mi OLED mi?
Televizyondan bekleyeceğimiz kullanım türüne bağlı olarak bu iki teknolojiden birine yönelmemiz mümkün. Kağıt üzerinde, QLED televizyonlar daha rekabetçi bir fiyatla daha yüksek parlaklık, daha uzun ömür ve daha büyük boyutlar sunar. Öte yandan OLED, özellikle karanlıkta TV izlemek için ideal olan mükemmel kontrastı ile öne çıkar.
Ancak gerçek şu ki, nihai olarak birinin diğerinden daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Hem OLED’lerin hem de QLED’lerin güçlü ve zayıf yönleri bulunuyor. QLED, geleneksel LED panellere geliştirilmiş bir alternatifken, OLED ise organik bir teknolojidir ve TV’nizi nerede ve nasıl kullanacağınıza bağlı olarak ikisi de size uygun olabilir.
Yeni görüntülerde göze çarpan tasarımsal farklardan ilki, parmak izi okuyucunun yanda değil arkada konumlandırılmış olması…
Geride kalan 2020 yılının sonlarında ortaya çıkan söylentiler, Motorola’nın stylus kaleme sahip yeni bir Moto G modeli üzerinde çalıştığı yönündeydi. Moto G Stylus olarak adlandırılan bu yeni modelin tasarımı daha önce Amazon’da sızdırılmıştı. Ancak telefonun gerçek tasarımının daha farklı olacağı düşünülüyor. @OnLeaks tarafından sızdırılan yeni görüntülerde G Stylus’un Amazon’da sızdırılan görüntülerden daha farklı bir tasarıma sahip olduğu görülüyor.
Bu yeni görüntülerde göze çarpan tasarımsal farklardan ilki, parmak izi okuyucunun yanda değil arkada konumlandırılmış olması. Diğer bir fark ise Motorola’nın “M” logosunun da bu parmak izi okuyucusun içine yerleştirilmiş olması. Bunlara ek olarak, arka kameraların yerleri farklılık gösteriyor. Arka yüzeyindeki tasarımsal farklılara rağmen telefonun ön yüzünde herhangi bir değişiklik bulunmuyor.
Teknik özelliklerine bakıldığında ise yeni chaz 6,8 inç FHD+ bir ekranla geliyor. Snapdragon 675 işlemciye sahip olan telefon ayrıca 4 GB RAM ve 128 GB bir depolama alanına sahip. Ön tarafında 16 MP bir kamera bulunan Moto G Stylus, arka tarafında ise 4 kameraya sahip ve bu sayede 48 MP bir çözünürlük sunuyor.
4000 mAh batarya ile geleceği tahmin edilen telefonda 3.5 mm kulaklık girişi de mevcut. Stylus kalemin teknik detayları hakkında ise henüz bir bilgi yok.