Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 411

    Netflix Mobil Oyun Pazarında Ne Hedefliyor? Yeni Oyunlar Başarılı mı?

    0

    Netflix hepimizin bildiği bir platform. Elbette onu dijital içerik platformu olarak tanımlamak mümkün. Ancak bana göre şirketin yaptığı çok iyi bir trendleri takip etmek. Film kiralama, DVD gibi dönemleri doğru okuyan şirket etkili çözümler geliştirmeyi başarıyor. Böyle bakınca Netflix’i bir nevi “trendsetter” olarak yorumlayabiliriz. Ve şimdi Netflix’in yeni hedefi oyun dünyasına girmek. Güçlü rakipleri karşısında kullanıcı kaybeden Netflix, bu açığı oyunlar ile kapamak istiyor. Oyun dünyası ise bildiğiniz gibi sonsuz bir derya… Mobil oyunlar, konsol oyunları, bağımsız yapımlar, AAA projeler derken işin rengi değişiyor. Peki, Netflix, yatırımlarıyla kendini bu engin denizde tam olarak nerede konumlandırmak istiyor?

    Netflix
    Netflix, Stranger Things oyunları ile fan kitlesini etkilemeye çalışıyor. Ancak oyuncular veya izleyiciler bu oyunlardan yeterince haberdar mı?

    Netflix oyunlarını nasıl oynayabiliriz?

     

    Öncelikle Netflix’in oyunlarına bakalım. Yaklaşık 50 tane oyun şu an için platform kullanıcılarına sunuluyor. Oyunlar Android ve iOS’ta çalışıyor fakat Netflix iddialı. Oyunları platformun çalıştığı her cihaza taşımak gibi bir hedef var. Özellikle akıllı televizyonlar listenin başında geliyor. Oyunlardan sorumlu Leanne Loombe, bulut yatırımları da yaptıklarını vurguluyor. Ancak Google’ın Stadia faciasından sonra çok dikkatli hareket ettiklerini belirtiyor. Tabii ki bunlar yüksek hedefler… Ciddi bir emek, sabır ve yatırım gerekiyor. Anlam veremediğim bir şekilde panik hamleler yapan şirket, bu hedefe ulaşmak için sakin kalabilecek mi? Göreceğiz.

    TMNT
    Ninja Kaplumbağalar oyun dünyasına fırtına gibi döndü. Netflix de doğru hamle ile bir oyunu platforma taşımayı başardı

    Hangi oyunlar var?

    Neyse biz oyunlara bakalım. Bence Netflix’in en doğru “oyunu” şu an için Stranger Things 3: The Game. Çünkü oyun diziyi tamamlayan doğru bir hamle. Pazarlama açısından da diziyi sevenlerden oluşan hazır bir kitleye hitap ediyor. Meşhur dizinin 3. Sezonunu baz alan oyunda 2D grafiklere rastlıyoruz. Stranger Things’in bir de 1984 isimli oyunu platformda mevcut. Bu da iyice 80’ler GameBoy oyunlarını andıran bulmaca ağırlıklı bir yapım. Peki, hep dizi oyunları mı var? Elbette hayır. TMNT: Shredder’s Revenge bir başka dikkat çeken yapım. Ninja Kaplumbağalar son dönemde oyun dünyasında popüler hale geldiği için bu da oyuncuları yakalıyor. Biraz daha hardcore oyuncular için Valiant Hearts: Coming Home önerebilirim. Frost Punk’ın yapımcılarının böyle bir strateji / kriz yönetimi oyunu yapması önemli bir gelişme. Bunlara ek olarak birkaç öneri daha yapacağım. Eski Zelda oyunlarının izinden giden Moonlighter mutlaka listenizde olsun. Kolay bir oynanabilirliğe sahip Japon mitlerine dayanan platform Lucky Luna da çok ilginç ve keyifli bir oyun. Into the Breach ise taktik RPG olarak karşımıza çıkıyor ve bağımlılık yaratıyor.

    Netflix
    Lucky Luna iddialı ve özgün bir platform oyunu. Ancak Netflix kitlesi “daha iyi grafik” talebinde bulunabilir. Bu nedenle bulutta çalışan güçlü bir AAA oyun şirketin gündeminde

    Eğlence portalı

     

    Gördüğünüz gibi Netflix farklı türlerde oyunlarla az ama öz iş çıkarıyor. Fakat bir sorun var. Kullanıcılar bu yapımların ne kadar farkında? Bence burada bir iletişim eksikliği söz konusu. Netflix film ve dizi platformundan çıkıp eğlence portalı olmak istiyor. Ancak bu da çok büyük bir hedef. Özellikle müzik, TikTok gibi video içerikler olmadan sadece oyun ile eğlence portalı olmak güç. Ancak büyük de bir potansiyel var. 230 milyonun üzerinde kullanıcı çok önemli bir veritabanı. Bu kullanıcıların ilgisini çeken oyunlar ayrı bir ekosistem bile inşa edebilir. Doğru pazarlama, yapımların arkasında duruş ve hit bir oyun tüm Netflix çehresini değiştirebilir.

     

    HUAWEI WATCH Ultimate lüks tasarımı ile dikkat çekiyor

    0

    Performansa odaklanan üst düzey bir akıllı saat için başka yere bakmanıza gerek yok.

    HUAWEI WATCH Ultimate, hasara dayanıklı ve nadir bulunan yenilikçi malzemelerden üretilerek form ve işlevi yükseltiyor. Akıllı saat, üst düzey saatlerin klasik görünümünü temel alıp aynı malzemeleri kullanırken, en son akıllı işlevleri ve yenilikçi teknolojileri içeriyor.

    HUAWEI WATCH Ultimate, farklı kişilikleri, hobileri ve istekleri ifade etmek ve sınırlara meydan okumak isteyen kullanıcılar için ideal bir seçim.

    HUAWEI WATCH Ultimate Keşif Siyahı modeli, açık havayı ve konfor alanlarını terk etmeyi seven cesur ruhlar için yaratıldı. Hafif, obsidyen gövdesi, takimetreye sahip tek parça nano teknoloji seramik bir halkadan üretildi. Yükseltilmiş çerçeveler ve girintili kadran, macera ruhunu ve eski zaman kaşiflerinin cesur yolculuklarını çağrıştırmak için birlikte çalışarak modern tasarımı nostalji duygusuyla dengeliyor.

    Özel üretim Keşif Siyahı saat kadranı tasarımı, geleneksel pusulanın zamansız tasarımından ilham alıyor.

    Ustalıkla hazırlanmış tasarıma ve en son teknolojiye sahip bir akıllı saate değer verenler HUAWEI WATCH Ultimate’ı sevecekler. Akıllı giyilebilir cihaz, titanyum veya çelikten daha yüksek mukavemet, sertlik, son derece güçlü aşınma ve korozyon direncine sahip olan ve şu anda mevcut en sert hafif alaşım olarak bilinen zirkonyum bazlı sıvı metal kasa ile üretildi. Zirkonyum bazlı sıvı metal malzeme soğutulduğunda paslanmaz çelik ve titanyum alaşımından 4,5 kat daha güçlü.

     

    Rapor: Siber güvenlik iş hacmi ve gelir artışında büyük rol oynuyor

    Trend Micro’nun dünya genelinde yürüttüğü son araştırması, yönetim kurullarının siber güvenliğin rolünü hala hafife aldığını ancak iş hacmi ve gelir artışında büyük rol oynadığını ortaya koyuyor.

    Dünyanın önde gelen siber güvenlik şirketlerinden Trend Micro, dünya genelinde kuruluşların 2023 yılında siber güvenlik bütçelerini artırmayı planladığını ancak yöneticilerin siber güvenlikle ilgili çelişkili görüşlere sahip olduğunu ortaya koyan yeni çalışmasının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

    İş dünyasındaki karar vericilerin (BDM) yaklaşık üçte ikisi (yüzde 64) 2023 yılında güvenlik yatırımlarını artırmayı planladıklarını belirtiyor. Ancak araştırma, karar vericilerin siber güvenlik ile kurumun diğer bölümleri arasındaki ilişkiye dair anlayışlarında kritik eksiklikler olduğunu da ortaya koyuyor.

    Diğer yandan, şirketlerin yarısı (yüzde 51) siber güvenliğin gerekli bir maliyet olduğunu ancak gelire katkıda bulunmadığını iddia ederken, benzer bir oran da (yüzde 48) değerinin saldırı/tehdit önleme ile sınırlı olduğunu savunuyor. Hatta neredeyse beşte biri (yüzde 38) siber güvenliği bir iş kolaylaştırıcıdan ziyade bir engel olarak görüyor.

    Öte yandan, yüzde 81’i siber güvenlik konusundaki eksikliklerin yeni iş kazanma becerilerini etkileyebileceğinden endişe duyuyor ve beşte biri (yüzde 19) bunun zaten olduğunu kabul ediyor. Bu durum, karar vericilerin neredeyse dörtte üçünün (yüzde 71) potansiyel müşteriler ve tedarikçilerle yapılan görüşmelerde kendilerine siber güvenlik duruşu hakkında sorular sorulduğunu kabul etmesiyle ortaya çıkıyor. yüzde 78’i ise bu bilgi taleplerinin sıklığının arttığını söylüyor.

    Tutumlardaki bu bariz çelişki, bir başka bulgu tarafından ortaya konuyor. Müşteri adayları ve tedarikçilerin pazarlıklarda güvenliğe açıkça öncelik vermelerine rağmen, karar vericilerin yalnızca yüzde 57’si siber güvenlik ve müşteri kazanımı/memnuniyeti arasında güçlü veya çok güçlü bir bağlantı olduğunu düşünüyor.

    Katılımcıların neredeyse dörtte üçü (yüzde 71), her yerden çalışabilme becerisinin yetenekleri kazanma ve elde tutma mücadelesinde hayati önem taşıdığını belirtiyor. Yine de yalnızca yaklaşık beşte ikisi siber güvenlik ile çalışanları elde tutma (yüzde 42) ve yetenekleri cezbetme (yüzde 43) arasındaki güçlü bağlantıyı anlıyor.

    Google Bard Nedir? Hayatımızı Nasıl değiştirecek?

    Google, ChatGPT rakibi Bard’ı geçtiğimiz günlerde kullanıma açtı. Şimdilik Amerika ve İngiltere’de kullanıma sunulan Bard ön kullanım onayıyla erişime sunuluyor. Peki, Google’un sunduğu Bard Yapay Zeka aracı bizlere ne sunacak? Şimdiye kadar öğrendiklerimizi bu makalede topladık.

    Google Üründen Sorumlu Başkan Yardımcısı Sissie Hsiao ve Araştırmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Eli Collins şirket blogunda, “Bugün, üretken yapay zeka ile işbirliği yapmanızı sağlayan erken bir deney olan Bard’a erişimi açmaya başlıyoruz” diye açıklama yaptı. Goole Bard kullanıcılar tarafından uzun süredir beklenen bir araçtı. Bu aracın tüm dümnyaya açılmaması ve belli bir kullanıcı kitlesi ile yoluna başlaması ise bizleri biraz üzdü diyebilirim.

    Google Bard’ın Amacı

    Yapılan açıklamalara baktığımızda Bard’ın üretkenliği artırmak, fikir üretimini hızlandırmak ve merak uyandırmak için kullanılabileceğini görüyoruz. Bard’ın tüm dünya kullanıcılarına ne zaman açılacağı ise bir muamma. Google yapay zeka aracının geliştirilmeye devam ettiğini ve seçilmiş kullanıcılar ile daha da iyileştirileceğini söylüyor. Bir anlamda firma kendi yaptığı testlerin yanı sıra çok daha fazla kullanıcıdan geri bildirim alarak yapay zeka aracını en iyi seviyeye çıkarmaya çalışıyor diyebiliriz.

    Google yöneticileri önlerindeki en büyük engellerden birinin dil karmaşası olduğunu söylüyor. Şimdilik farklı dillerdeki yapay zeka davranışlarının hatalar içerdiği kabul ediliyor. Yapay zeka aracı gerçek dünyadaki önyargıları ve klişeleri yansıtan geniş bir bilgi yelpazesinden öğrenim yapıyor. Ve bu durum çıktılarında sorunlar ortaya çıkartabiliyor.

    Bir anlamda şu anda kullanılan Google Bard yanlış bilgiler verebilir diyebiliriz.

    Google Bard Nedir?

    Kısaca Bard’I şöyle açıklayabiliriz. Bard, Google’ın deneysel, sohbete dayalı, AI (Yapay Zeka) sohbet hizmetidir. ChatGPT’ye benzer şekilde çalışması amaçlanmıştır, en büyük fark, Google’ın hizmetinin bilgilerini web’den almasıdır. Google Bard

    Google Bard Ne Zaman Duyuruldu?

    Bard, 6 Şubat’ta Google ve Alphabet CEO’su Sundar Pichai’nin yaptığı açıklama ile kullanıcılara sunuldu.  Bard, her ne kadar duyuruda tamamen yeni bir konsept olarak tanıtılmasına ragmen, AI (Yapay Zeka) sohbet hizmeti Google’ın iki yıl önce tanıtılan Diyalog Uygulamaları için Dil Modeli (LaMDA) tarafından desteklenmekte.

    Google Bard Nasıl çalışıyor?

    LaMDA, Google’ın 2017’de icat ettiği ve açık kaynaklı sinir ağı mimarisi Transformer üzerine inşa edilmiş bir platform olarak karşımıza çıkıyor. LaMDA, ChatGPT’nin üzerinde çalıştığı dil modeli olan GPT-3 Transformer üzerine inşa edilmiş durumda. Açık kaynaklı olduğu için Goggle’da bu yapı üzerinden devam ediyor. Tıpkı konteyner mimarisinde olduğu gibi. Şunu belirtmemde fayda var. Ayrıca Google Bard, mühendislerin ‘sentient’ olarak adlandırdığı LaMDA botu üzerine kurulu.

    Bard’ın ilk sürümü, LaMDA’nın hafif bir model sürümünü kullanacak çünkü bu sürüm daha az bilgi işlem gücü gerektiriyor ve daha fazla kullanıcıya ölçeklenebiliyor. Bard, yanıt sağlamak için LaMDA’ya ek olarak web’deki tüm bilgileri de kullanacak. Web’teki kayıtların ise nereden alınacağı malum. Google’ın sunduğu hizmetler üzerinden toplanan kayıtlar. Bard için bir kaynak oluşturacak. Bu kaynağın doğru kullanımı ile neler yapılacağını düşünemiyorum bile.

    LaMDA’nın kullanımı, GPT serisindeki LLM kullanan  ChatGPT ve Bing Chat gibi yapay zeka sohbet robotları ile keskin bir tezat oluşturduğu söylenebilir.

    Google Bard’a Kimlerin Erişimi Var?

    Google, Bard bekleme listesini 21 Mart 2023’te açtı. Bekleme listesi, ABD ve İngiltere’deki  sınırlı kullanıcılara sürekli erişim sağlayacak. Google, AI chatbot’u iyileştirmeye devam etmek için erken kullanıcı geri bildirimlerini toplayacak.

    Google Bard bekleme listesine nasıl girilir?

    Bard bekleme listesine girmek için tek yapmanız gereken ana sayfayı ziyaret etmek, Google hesabınızda oturum açmak, şartlar ve koşulları kabul etmek ve hazırsınız. Google Bard

    Bard Bir Arama Motoru Değil

    Şunu belirtmemde fayda var. Google sözcüğünü duyan bir kişinin aklına hemen arama motoru geliyor. Ama Bard kesinlikle bir arama motoru değil. Bard, fikir üretebiliyor. Blog yazıları yazabiliyor. Ve soruları gerçekler veya görüşlerle yanıtlayabiliyor.

    Benzer teknolojiler gibi, Bard da her komut isteminde yazdığınızda yeni metin oluşturuyor. Aynı soruya birçok farklı şekilde cevap verebiliyor.

    Microsoft’un Bing sohbet botu, You.com veya Proximity gibi yapay zeka botları gibi, Bard da bazen kaynaklarını gözden geçirebilmeniz için yanıtlarına açıklama ekliyor. Bu açıklamalar Google arama motorunun web sitesi dizinine bağlanıyor, böylece yanıtları internette yayınlanan en son bilgiler ile kontrol edebiliyorsunuz.

    Bu tarz açıklamalar sunulduğunda Bard’a neden belirli bir kaynağa atıfta bulunduğu sorulduğunda, bot Wikipedia’dan alıntı yaptığı konusunda ısrar ediyor.

    Yapay Zekanın Dürüstlüğü

    Sohbet botları sundukları sonuçları genellikle internet adresleri üzerinden derler ve yeni bir sunum ile karşımıza çıkartır. Bard’dan kanser araştırmalarındaki son gelişmeleri tartışan birkaç web sitesi sağlaması istenildiğinde, Bard bunu yapmayı reddetti. ChatGPT benzer istemlere yanıt veriyor ve karşınıza ilgili web siteleri sunuyor. Google tarafından yapılan açıklamadaki detay ise ilgi çekici. Google Bard tıbbi, yasal veya finansal tavsiye vermekten kaçınıyor. Bu durumun bir anlamda iyi sonuçlar vereceği söylenebilir.

    Google’ın Bard’ı ne zaman tüm dünyaya açacağı ise merak konusu. Hep beraber bekleyip göreceğiz.

     

    Xiaomi Redmi Note 12 Serisi ile tanışın

    Redmi Note 12 Serisi, fotoğrafçılık ve genel kullanıcı deneyimini yeniden tanımlayarak amiral gemisine özgü özellikleri üst-orta sınıf cihazlara getirmeye devam ediyor.

    Xiaomi Redmi Note 12 Serisinin merakla beklenen ürünleri 6GB RAM ve 128GB ROM’a sahip Redmi Note 12 8.499 TL ve 8GB RAM ve 256GB ROM’a sahip Redmi Note 12 Pro ise 10.999 TL tavsiye edilen son kullanıcı fiyatıyla tanıtıldı.

    Redmi Note 11 Serisinin başarısı üzerine şekillenen Redmi Note 12 Serisi, sevenleri için büyük önem taşıyan özelliklerde bir kez daha dikkat çekici geliştirmeler sunuyor. Bu geliştirmeler arasında kamera sistemi, pil ömrü, şarj hızı ve kullanıcı dostu tasarım yer alıyor.

    Redmi Note 12 Serisinin lansmanı ile Xiaomi, üst düzey akıllı telefon özelliklerini dünyada daha fazla kullanıcıya erişilebilir kılma konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koyuyor. Marka ayrıca parlak ve net bir ekrana, çeşitli spor ve sağlık işlevlerine ve hassas çok sistemli GPS bağlantısına sahip şık ve yeni bir akıllı saat olan Redmi Watch 3 de duyurdu.

    Redmi Note 12 Pro, her anı çarpıcı ayrıntılarla yakalamak için profesyonel düzeyde bir kamerayla geliyor. Redmi Note 12 Pro, 1/1,52 inç Samsung sensörün yanı sıra 9’u 1 arada piksel gruplama ve çift doğal ISO ile portre çekimlerinde doğal bir bokeh efekti oluşturmaya olanak tanıyan 2MP derinlik kamerasına sahip.

    Redmi Note 12 Pro’da, akıcı kaydırma ve gecikmesiz geçişler için 120Hz ekran yenileme hızına sahip büyük bir 6,67 inç FHD+ AMOLED Nokta Ekran bulunuyor. Ayrıca birinci sınıf görsel ve işitsel deneyim için Dolby Vision® ve Dolby Atmos® sürükleyici ses teknolojisi desteği de sunuyor.

    LG, Red Dot başarısını sürdürüyor

    LG, “En İyinin En İyisi” ödülü de dahil olmak üzere 24 ödül aldı…

    LG Electronics (LG), dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden olan Red Dot Ödülü’nün 2023 yılı değerlendirmesinde 24 ödül aldığını duyurdu. LG’nin bu çift haneli ödülleri arasında, oyun ve izleme deneyimini bir sonraki seviyeye taşımak için bükülebilir bir TV olarak tasarlanan LG OLED Flex ile kazandığı “En İyinin En İyisi” ödülü de bulunuyor.

    Dünyanın ilk bükülebilir 42 inç OLED ekranına sahip olan LG OLED Flex, aralarından seçim yapabileceğiniz yirmi eğrilik seviyesiyle benzersiz ekran özelleştirilebilirliği sunuyor. Kapsamlı bir müşteri araştırmasına dayalı olarak tasarlanan eşsiz ekran, kişiselleştirilmiş bir oyun ve görüntüleme deneyimi sağlıyor. LG OLED Flex ayrıca, oyun ortamını kullanıcının alanına genişletmeye yardımcı olan özelleştirilebilir arka aydınlatma ve rahatlığı artıran sezgisel bir kullanıcı arayüzü de dahil olmak üzere çok çeşitli oyuna özgü özelliklerle birlikte geliyor. LG OLED TV’ler, 2013’teki ilk lansmanından bu yana istisnasız her yıl Red Dot Tasarım Ödülü’ne layık görüldü.

    Red Dot Ödülü’ne layık görülen birçok LG ürününden biri olan MoodUP™ özellikli buzdolabı, renk değiştiren LED kapı panelleri ve dahili hoparlörlere sahip olmasıyla dikkatleri çekti.

    Apple Music Classical kullanıma sunuldu

    Apple Music aboneleri, online klasik müzik dinleme deneyiminden ekstra ücret ödemeden yararlanabilecek.

    Apple klasik müzik dinleyicilerine hak ettikleri dinleme deneyimini yaşatmak için tasarlanan yepyeni bağımsız online müzik dinleme uygulaması Apple Music Classical’ı kullanıma sundu. Apple Music Classical ile Apple Music aboneleri, tamamen optimize edilmiş arama özelliğini kullanarak dünyanın en büyük klasik müzik kataloğundaki tüm kayıtları kolayca bulabiliyor, Uzamsal Ses teknolojisi sayesinde sunulan en yüksek ses kalitesinden yararlanarak en sevilen birçok klasik müzik eserini yepyeni bir biçimde dinleyebiliyor, uzmanların özel olarak derlediği çalma listelerine, bestecilerin detaylı biyografilerine ve binlerce eserin açıklamasına göz atabiliyor ve çok daha fazlasını yapabiliyor.

    Neredeyse tüm Apple Music abonelikleriyle birlikte ekstra ücret olmadan sunulan Apple Music Classical bugünden itibaren App Store’dan indirilebiliyor. Apple Music Classical ile Apple Music birlikteliği, uzun süredir klasik müzik dinleyicisi olan kişilerden klasik müzikle yeni tanışan dinleyicilere ve diğer tüm müzik severlere kadar herkes için eksiksiz bir müzik deneyimi sunuyor.

    “Müziği çok seviyoruz. Bütün çalışmalarımızda müziğe duyduğumuz sevgiden yola çıkıyoruz. Klasik müzik ise tüm müzik türlerinin temelini oluşturuyor.” açıklamasını yapan Apple Music ve Beats’ten Sorumlu Apple Başkan Yardımcısı Oliver Schusser sözlerini şöyle sürdürüyor: “Apple Music Classical, hem klasik müzik uzmanları hem de klasik müzikle yeni tanışan herkes için özel bir uygulama. Dünyanın en büyük klasik müzik seçkisine sahip uygulamada en iyi arama ve göz atma özellikleri, Uzamsal Ses teknolojisi sayesinde en üstün ses deneyimi ve binlerce özel kayıt yer alıyor. Apple Music Classical’ın her yerde sunulan en iyi online klasik müzik dinleme deneyimini yaşattığını düşünüyoruz. Üstelik bu bizim için sadece bir başlangıç.”

    Apple’ın Dünya Geliştiriciler Konferansı tarihi belli oldu

    Tüm geliştiriciler konferansın tamamına online katılabilecek, 5 Haziran’da ise Apple Park’ta özel bir yüz yüze deneyim gerçekleştirilecek.

    Apple, her yıl düzenlediği Dünya Geliştiriciler Konferansı’nı (WWDC) 5-9 Haziran 2023 tarihleri arasında online formatta gerçekleştireceğini duyurdu. Geliştiriciler ve öğrenciler ayrıca etkinliğin açılış gününü Apple Park’ta özel bir deneyimle yüz yüze kutlama şansına sahip olacak.

    Tüm geliştiriciler için ücretsiz olacak WWDC23 en yeni iOS, iPadOS, macOS, watchOS ve tvOS gelişmelerini ön plana çıkaracak. Geliştiricilerin yenilikçi uygulamalar yaratmasına yardımcı olma konusunda Apple’ın devam eden kararlılığının bir parçası olan etkinlik, geliştiricilere Apple mühendisleriyle temas kurmaları için benzersiz bir fırsat sağlamasının yanı sıra vizyonlarını gerçekleştirmelerine yardımcı olacak yeni teknolojiler ve araçlar hakkında bilgiler sunacak.

    “WWDC, Apple’da yılın en sevdiğimiz zamanlarından biri çünkü dünyanın dört bir yanından gelen ve bu topluluğu bu kadar olağanüstü kılan yetenekli geliştiricilerle hem online hem de yüz yüze bağlantı kurmak için bir fırsat,” diyen Apple Global Geliştirici İlişkilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Susan Prescott sözlerini şöyle sürdürdü: “WWDC23 şimdiye kadarki en büyük ve en heyecanlı konferansımız olacak. Bu çok özel etkinlikte birçoğunuzu online ve yüz yüze görmek için sabırsızlanıyoruz!”

    Keynote etkinliğinde ve State of the Union sunumlarında paylaşılan duyurulara ek olarak, bu yılın online programında etkinlikler ve bire bir laboratuvar çalışmalarının yanı sıra Apple mühendisleri ve diğer geliştiricilerle etkileşim fırsatları da yer alıyor. Geliştiriciler ve öğrenciler ayrıca 5 Haziran’da Apple Park’ta gerçekleşecek özel bir güne de katılarak Keynote ve State of the Union etkinliklerini global online topluluk ile birlikte izleme fırsatına sahip olacak.

    DaVinci Resolve iPad’e geldi!

    DaVinci Resolve uzun süredir alternatif bir video düzenleme uygulaması olarak kullanılıyordu. Bu uygulamaya eklenen yeni bir sürüm ile artık iPad üzerinde de kullanılabilecek.

    Video içerik sayısının artması beraberinde bu videoları düzenleyecek yazılımların da popüler olmasını sağladı. Bu alanda neredeyse tek olan Adobe Premier’e uzun yıllardır DaVinci Resolve rakip olarak gösteriliyordu. DaVinci’nin en önemli farkı ücretsiz sürümünün de gayet başarılı olması ve temel ve orta seviyede birçok düzenlemeyi gerçekleştirebilmesiydi. Özellikle bilgisayar kullanıcıları için bu iki alternatif arasında tercih yapmak gerekiyordu. Tabi ki farklı alternatifler de vardı fakat ücretsiz alternatifler arasında DaVinci Resolve epey öne çıkan bir yazılımdı. Son aylarda CapCut’un bilgisayar sürümünün de çıkması buradaki dengeleri biraz değiştirse de DaVinci’nin pabucu hala dama atılmış değil.

    DaVinci Resolve

    Fakat bu yazılım sadece bilgisayar üzerinde kullanılabiliyordu. Yazılımın yeni özelliği ise iPad sürümü oldu ve uygulamayı iPad cihazlarda ücretsiz olarak kullanılabilir hale geldik. Bu da ücretsiz alternatifler arayanlar için güzel bir haber olarak karşımıza çıkıyor.

    Uygulamanın ücretsiz sürümünü iPad üzerinden kullanabiliyorsunuz. Elbette daha detaylı özellikler için ek ödeme yapmanız gerekiyor. Genel olarak ücretsiz sürüm bilgisayar sürümünde olduğu gibi işe yarıyor.

    Öncelikle bu yeni sürüm için iPadOS 16 ve üzeri işletim sistemi ve A12 Bionic ve üstü işlemci gereksinimi bulunuyor. Bu donanım ve yazılım gereksinimlerini karşılarsanız DaVinci Resolve’u iPad cihazınızda video düzenleme aracı olarak kullanabilirsiniz.

    Eğer daha önce DaVinci Resolve yazılımını kullandıysanız ya da alternatif bir video düzenleme uygulaması arıyorsanız göz atmanızı öneririm. Alternatif olarak Apple’ın kendi uygulaması olan iMovie ve CapCut iPad sürümleri de ihtiyaçlarınızı görecek uygulamalar olabilir.

    Eğer yukarıdaki gereksinimleri karşılaşan bir iPad cihazınız varsa ve ‘Davinci Resolve’a bir bakayım neler sunuyor’ diyorsanız burada yer alan linke tıklayarak uygulamayı deneyebilirsiniz.

     

    Poco M5s : M5 ile kıyasla ne gibi farklar sunuyor

    Poco M5s, M5’e kıyasla özellikle daha hafif yapıda olması, kamera tarafında sunduğu seçenekler ve daha yüksek hızlı şarj değeriyle ön plana çıkıyor. İşlemci, ekran boyutu ve ekran yenileme hızı gibi detaylarda ise M5’in biraz gerisinde kalıyor.

     Poco M5s, gri, beyaz ve mavi olmak üzere 3 farklı renk seçeneğine sahip. Arka yüzeyi parlak, yanlardan yumuşatılmış hatları var ve çoğu kez tek elde rahat tutuş hissi sunuyor. Daha temiz ve sağlam kullanım için beraberinde gelen şeffaf kılıfı da kullanabilirsiniz.

    Telefonumuz, hızlı şarj ve kolay veri aktarımı için Type-C bağlantı noktasına sahip. Ayrıca 3.5mm kulaklık girişi de var.

    Poco M5s

    Kutuda kablolu kulaklık geliyor mu derseniz, maalesef gelmiyor. Bu arada, telefonda dual hoparlör sistemi var. Bu sayede ev ve ofis kullanımlarında, bir şeyler oynuyor ya da izliyorken kulaklık takmanıza gerek kalmıyor.

    Peki parmak izi okuyucu sensör var mı derseniz, evet, var. Sağ yan taraftaki güç tuşu, aynı zamanda parmak izi okuyucu sensöre sahip. Bazen yavaş çalışsa da genel performansıyla sizi memnun edeceğini düşünüyoruz.

    Poco M5s

    6.43 inç Amoled ekran

    FHD+ çözünürlük sunan ekran, doygun renkler sunabiliyor ve HDR videolar izlerken etkileyici detaylarla karşılaşabiliyorsunuz. Okuma modunun da yer aldığı ekran, ufak dokunuşlarınızı dahi algılayabiliyor ve yumuşak kullanım deneyimlerinin önünü açıyor.

    Ekranda Gorilla Glass korumasının olduğunu da belirtelim. Poco, hangi sürümünü kullanıldığı konusunda bir bilgi paylaşmamış.

    Poco M5s

    Poco M5s’te MediaTek Helio G95 işlemcisi var. 2,05GHz’a kadar çalışma hızı sunabilen bu işlemciye 6GB LPDDR4X RAM ve 128GB UFS 2.2 dahili depolama faktörleri eşlik ediyor. Bu detaylar, daha iyi performans için önemli. Tabii ki hafızayı artırma şansınız da var.

    Android 12 işletim sisteminin bulunduğu telefon, kullanımı kolay bir arayüze sahip. Genellikle kasma, donma gibi sorunlarla karşılaşmıyorsunuz.

    Telefonda Call of Duty gibi popüler bir oyunu, HD grafikler ve akıcı detaylarla aşırı ısınma yaşanmadan deneyimleyebildik.

    Poco M5s

    64+8+2+2MP

    Bu dizilim, geniş açılı çekimlerden makro çekimlerine kadar çeşitli detaylar sunabiliyor. Tabii telefonun sınıfını da göz önünde bulundurarak çok da yüksek beklentileriniz olmamalı.

    Ana kamera, özellikle iyi ışıklı ortamlarda güzel fotoğraflar çekebilmenizi sağlıyor. Video çekim tarafında 4K 30 ve 1080p 60FPS seçenekleri var. Bunlar arasında özellikle 1080p 60FPS seçeneğinin daha kullanışlı olduğunu düşünüyoruz.

    Poco M5s

    Ön taraftaki kameramız ise, 13MP değerde ve hem bokeh efekli selfie’ler hem de selfie videolar için yeterli performansa sahip. Tabii özellikle gün ışığında.

    Telefonumuzda Bluetooth 5.0, NFC ve Wi-Fi AC gibi kablosuz bağlantı teknolojileri var. Pil tarafında da 5000mAh kapasitesi sunuluyor. Böylece tek şarj ile bir günü rahatlıkla geride bırakabiliyorsunuz. Hızlı şarj desteğinin sunulması ve 33w hızlı şarj adaptörünün kutuda geliyor olması da önemli bir artı. Böyle telefonu yarım saatte %60 seviyesinde şarj edebiliyorsunuz.

    Poco ürün ailesi hakkında detaylı bilgi ve satın almak için buraya tıklayın