Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1916

    Elektrikli otomobiller için en uygun şehirler

    AÇILIŞGeçenlerde TV’de bizim kuşağın fenomen sinema serisi Geleceğe Dönüş’e denk geldim. Şu an olsa, işim de olmasa da yine oturur izlerim orası bir yana; belki önceki defalarca izleyişlerimde o kadar da dikkat etmediğin geleceğe gittikleri tarihe ve o tarihteki yeni teknolojilere ayrı bir odaklandım bu kez. Çünkü DeLorean’ın varış için ayarlandığı tarih sadece 11 gün sonra yaşayacağımız 21 Ekim 2015’ti ve geleceğe vardıkları anda göze çarpan en büyük farklılık uçan arabalardı. Tabii 90’lı yıllarda Geleceğe Dönüş ve benzeri filmlerde şaşkınlıkla ve heyecanla izlediğimiz uçan araba sahneleri şu an sadece gülümsetiyor ve filmin senaristleri için uçmuş bu adamlar dedirtiyor yalnızca.
    Power supply for hybrid electric car
    Uyanın! sadece 50 yıllık petrolümüz kaldı
    Bugün bırakın uçan arabaları, elektrikli ya da hibrit arabalar için bile şartlar hâlâ çok olgunlaşmamış görünüyor. En azından Türkiye’nin de içinde olduğu dünyadaki pek çok ülke için diyebiliriz bunu. Düzenli aralıklarla yılın trendi ya da geleceğin çığır açan teknolojileri şeklinde medyanın tekrar tekrar gündemine aldığı bid içerik malzemesi elektrikli araçlar. Ancak olumlu gelişmeler, ilerlemeler de yok değil. Başta Tesla olmak birçok markanın piyasaya sundukları elektrikli araç modeli çeşidi her geçen gün artıyor. Bunun yanında özellikle son dönemde malum markanın yaşadığı emisyon krizinin elektrikli araçların yaygınlaşması için dönüm noktası olacağı pek çok medya çevresinin ortak görüşü. Dünyanın 50 yıllık petrolü kalmışken karbon emisyonunu düşürmemiz ve kullandığımız arabaları kazıp çıkardığımız hidrokarbondan kurtarmamız geleceğimiz açısından son derece kritik, bu konudaki farkındalığı artırmak ise elektrikli araçlara ilginin artması için son derece önemli. Çevre farkındalığı kadar elektrikli araç tercihlerinde bu araçların hangi özellikleri ile hayatı kolaylaştıracağı konusunda bilinçli olmak da altını çizmemiz gereken bir konu. Örneğin Amerikan Bilim Akademisi’nin elektrikli arabalar için yaptığı tasnif cebe atılması gereken bir bilgi. Ne zaman ihtiyaç duyacağımız belli olmaz, bu işlerin yaygınlaşması daha önemlisi yatırım ve destek alması herkesin ekonomik çıkarını gözetecek bir inovasyona bakıyor hepimizin bildiği gibi. Velhasıl Akademi elektrikli araçları dört farklı türe ayırmış: Uzun mesafe bataryalılar, kısa mesafe bataryalılar, mesafesi uzatılmış bataryalı hibrit arabalar ve minimal bataryalı hibritler.
    ELEKTRİKLİ ARABA
    2015 sonunda dünyadaki elektrikli otomobil sayısı 1 milyonu bulacak
    Aslında tüm otomobillerin gelecekte elektrikli olacağı konusunda herkes hem fikir, bu konuda zihinleri kurcalayan soru elektrikli araçların yaygınlaşmasının nasıl ve ne zaman olacağı? Rakamlar benim öngörülerimden daha iç açıcı. Son olarak 2014 yılı sonunda tüm dünyadaki elektrikli otomobil sayısının 721 bin adet olduğu açıklandı. Bu rakam içerisinde en büyük oran 118 bin ile ABD’ye ait tahmin edeceğiniz üzere. Ülkedeki satışlar 2014’te 2013’e göre %27 oranında artış göstermiş. ABD’yi 108 bin elektrikli araçla Japonya izliyor. Öte yandan 2015 yılı sonunda tüm dünyadaki elektrikli otomobil sayısının 1 milyonu geçmesi bekleniyor. Bu rakamlar elektrikli araçların geleceğinin parlak olduğu düşüncesini yaratsa da özellikle ABD’de benzin fiyatlarındaki düşüş elektrikli araçlara talebi tehdit ediyor. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasının önündeki diğer engel menzillerinin 200 km civarında olması ve uzun şarj süreleri. Şarj noktalarının yetersiz olması ise bir başka engel.
    Electric car keys and key hanger plug
    Devlet desteği yoksa 5-0 geride başlıyorsunuz
    Aslında bence en önemli sorun yine ekonomik argümanlar ve elbette devlet desteği. Devlet tarafından elektrikli araç alımında yapılan destek olmadan elektrikli araçlar maliyette geleneksel araçlar karşısında kaybetmeye mahkum. Devlet tarafından verilen vergi kredisi önemli ancak bu kredi yalnızca vergi ödemesi yüksek olanlara sağlanıyor. Bu da dar gelirli insanlar için elektrikli araç alımının zor olduğu anlamına geliyor. Vergi Türkiye pazarı için de en önemli sorun. Gerçi biz henüz çok yolun başındayız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde yürüyen hazırlıklar kapsamında geliştirilen ve bu yıl içinde ilk prototipi üretilecek iki yerli otomobilin her ikisinin de çevre ile dost, verimli motor teknolojisine sahip olacağı konuşuluyor.

    Çevre farkındalığından ekonomik avantajlarına her şey bir yana tüketicinin satın alma algısına elektrikli araçları oturtmanın en iyi yolu iyi bir elektrikli araba deneyimi sunmak. Bunu başaran ya da iyi yolda olan ortamın ise ağırlıkla ABD’de de olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz. Peki ABD’nin hangi şehirleri en iyi elektrikli araç deneyimi sunuyor? Bu sorunun cevabı olan şehirler ve neden bu unvanı hak ettikleri bu araçların bizim gibi ülkelerde daha hızlı yaygınlaşabilmesi adına gelecek için bir projeksiyon çizebilmemizde işimize yaratacak. Gelin bu şehirlere kısaca göz atalım.

    En iyi elektrikli araç deneyimi bu şehirlerde

    Amerika’nın Georgia, Kaliforniya ve Kolorado eyaletleri elektrikli araç kullanımında ilk 15’de yer alan 10 şehri içinde barındırıyor. Nedeni ise devlet desteği. Bu eyaletlerde elektrikli araçlar için önemli oranda teşvik sağlanıyor.
    san diego
    San Diego, Kaliforniya
    Kaliforniya’nın elektirkli araç sahiplerine tanıdığı pek çok kolaylıktan biri belki de en önemlisi şerit esnekliği. Bu özellikle trafiğin yoğun olduğu San Diego’da önemli. Ancak elektirkli araç sürücüleri trafikte sıkışıp kalan diğer araçların kornalarına maruz kalmayı göze almalılar.
    Naples, Florida
    Listedeki pek çok şehrin aksine Naples’de sürücülere elektrikli araç teşviği sağlanmıyor. Naples’i üst sıralara taşıyan ise uzun sürüş mesafesi. Şehirde sürücüler yılda ortalama 20 bin mil yol katediyor. Ve mesafe uzun elektrikli araçların maliyeti klasik araçlara göre düşük olduğundan dolayı sağlanan tasarruf miktarı da artmış oluyor.
    Charleston, Batı Virginia
    Batı Virginia’da bulunan kömür sayesinde bu bölgenin enerji ihtiyacının yüzde 95’i kömürden karşılanıyor. Bu nedenle Charleston’da elektrikli araca sahip olmak temiz değil ancak tabiki ucuz. Bölgedeki elektrik fiyatı en düşüklerden biri.
    Atlanta, Georgia
    Georgia eyaletindeki devlet desteği sayesinde Atlanta elektrikli araç kullanarak maliyetlerde kısıntı sağlayan ilk şehir olma ünvanına sahip.
    los angeles
    Los Angeles, Kaliforniya
    Tesla araçlar Los Angeles’da gittikçe popüler olmaya başladı. Tesla’nın ortalama fiyatı 5 bin 124 dolar ve BMW’den ucuz. Şehrin çeşitli yerlerinde yer alan şarj istasyonlarında araçlar ücretsiz şarj ediliyor. Ayrıca Kaliforniya eyaleti akülü elektrikli araç alımlarında 2 bin 500 dolar indirim sağlıyor.
    Augusta, Georgia
    Tıpkı Atlanta da olduğu gibi bu şehirde de sürücüler Georgia eyaletinin sağladığı teşvikten faydalanıyorlar. Augusta ve Atalanta arasındaki temel fark Atlanta’daki sürücülerin araçları ile daha fazla zaman geçirmesi ve daha uzun yol kat ediyor olmaları
    Seattle, Washington
    Puget Sound bölgesindeki elektrikli araç sahipleri Washington’un ucuz ve çoğunlukla hidroelektrik olan enerjisinden faydalanıyorlar. Buradaki elektrik bölgenin en ucuz elektriği.
    Denver, Colorado
    Denver’de bir elektirkli araç sahibi hayatı boyunca ortalama 2 bin 971 dolar tasarruf yapmış oluyor. Bölgede 5 bin-6 bin dolar arasında değişen teşvik sağlanıyor. Ancak bu teşvikten vergi ödemeniz bu tutarda veya daha fazla ise faydalanabiliyorsunuz.
    chicago
    Şikago, Illinois
    Şikago’da elektrikli araç sahibi olmak maliyet açısından faydalı ancak özellikle soğuk havalarda tehilikeli olabiliyor. Araştırmaya göre soğuk havalarda görüş mesafesi yüzde 57 oranında düşebiliyor.
    Fort Collins, Kolorado
    Fort Collins listedeki sürüş mesafesi en düşük şehir. 9 bin 6 mil. Bu nedenle mesafe kısa olduğundan dolayı bu daha düşük tasarruf anlamına geliyor.

    Tüm zamanların en çok indirilen 10 iOS uygulaması

    iphone-6s

    iOS işletim sistemi yüklü iPhone, iPad ve iPod touch cihazlarda 2010-2015 yılları arasında en çok indirilen 10 uygulamayı merak ediyor musunuz? İşte en popüler mobil uygulamalar…

    Apple’ın mobil işletim sistemi iOS, her geçen gün milyonlarca uygulamanın indirildiği devasa bir platform. Ücretli ve ücretsiz bir milyarı aşkın uygulamaya ev sahipliği yapan bu devasa arenada rekabet de oldukça yüksek. Bir araştırma şirketi ise tam da bu noktada tüm zamanların en çok indirilen 10 uygulamasını açıkladı. Uygulamaların hepsi tanıdık ama listeye giren bazı sürprizler de yok değil.

    Buna göre en çok indirilen uygulama Facebook. 2008 yılında ilk kez yayınlanan uygulama, 7 yaşında ve yakın gelecekte de koltuğunu kimseye kaptırmayacak gibi görünüyor. Bir diğer Facebook uygulaması Messenger ise ikinci en çok indirilen iOS uygulaması. Anlık mesajlaşma anlamında önemli bir ivme yakaladığı görülen platform, iOS arenasında WhatsApp’ı geride bırakmış durumda.

    ios-appVideo izleme, paylaşım ve yayın platformu YouTube ise üçüncü sırada yer alıyor. Fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram’ı dördüncü sırada görüyoruz. Beşinci sırada ise geçtiğimiz günlerde hizmet dışı oluşu ile çokça konuşulan görüntülü görüşme servisi Skype yer alıyor.

    WhatsApp’ın altıncı en fazla indirilen iOS uygulaması olduğu listede sıralama; Find My iPhone, Google Maps, Twitter ve iTunes U şeklinde devam ediyor. Listede yer alan Find My iPhone ve iTunes U sürprizler arasında.

    iPhone 6S Hakkında Fazla Bilinmeyen 6 Özellik

    iPhone serisinin devamı olan iPhone 6S ve iPhone 6S Plus tanıtımından sonra ilk bakışta fazla bir şey değişmemiş gibi gözükse de, geri planda fazla göze çarpmayan etkili değişikliklerin olduğunu söyleyebilirim. Apple, iPhone konusunda S serisinde özellikle fiziksel anlamda değişikliğe gitmiyor.  iPhone serisinin son ürünü olan iPhone 6S ve 6S Plus cihazlarında, iOS9 tam uyumluluğu olduğundan, bunun dışındaki iPhone cihazları ile yazılım ve donanım olarak farklılıklar mevcut. Özellikle sadece iPhone 6S ve 6S Plus ile kullanılabilen İOS9 özellikleri bulunuyor.

    Bu haftaki yazımda, iPhone 6S’in adından da esinlenerek fazla da dillendirilmeyen 6 yeni özellikten bahsetmek istiyorum. iPhone 6S ve 6S Plus cihazlarda öne çıkan en önemli yenilik; 3D dokunma oldu. Bu özellikten oldukça fazla bahsedildiği için değinmeyeceğim.

      2GB RAM

    iPhone6s6splusRam_11

    Apple, iPhone cihazların Ram’i konusunda fazla bilgi vermeyi sevmiyor. Bu durumda yeni telefon tanıtımından sonra ne kadar ram kullanıldığı konusunda bir meraktır gidiyor. Firmalar cihazın içini açarak ve bazı testlere tabi tutarak bu sorunun cevabını paylaşıyorlar.

    Yapılan testler sonucunda, A9 işlemci ile birlikte iPhone 6S ve 6S Plus cihazlarda 2 GB Ram olduğu ortaya çıktı.

      Batarya Kapasitesi

    iPhone6s6splusBatarya_11

    Apple, tıpkı Ram’de olduğu gibi ürünlerinin batarya hacmi konusunda da net bilgi vermek yerine, kullanım süresi konusunda açıklama yapıyor. İlginç bir şekilde yeni cihazlarında batarya hacmini artırmak yerine azaltmaya gitmiş durumda. Batarya kapasitesi kısmen de olsa azalmış fakat kullanım süresi neredeyse aynı. Bu durumda Apple, yeni cihazlarında yeni işlemcisi ve yazılımları ile optimizasyona gitmiş gözüküyor.

    Geçen yıl piyasaya sürülen iPhone 6’nın batarya kapasitesi 1810 mAh olarak ölçülmüştü. iPhone 6S’in batarya kapasitesi 1715 mAh olarak ölçüldü. Yine aynı şekilde, iPhone 6 Plus’ın batarya kapasitesi 2910 mAh iken, yeni cihazı iPhone 6S Plus’ın  batarya kapasitesi 2750 mAh olarak ölçüldü. Batarya kapasitelerinin azaltılmasının, “3D dokunma”  entegresinin kapladığı alandan kaynaklandığıda gelen haberler arasında.

     Suya Dayanıklı Mı?

     iPhone6s6splusSuyaDayanıklı_11

    Foto: ifixit

    Su geçirmeme konusunda Apple’ın yaptığı herhangibir açıklama bulunmuyor. Yine bu konuda meraklı kişilerin yaptığı testler, yeni iPhone’ların eskilerine nazaran suya daha dayanıklı olduğunu ortaya koydu. Bu özellik firma tarafından resmen kabul edilmediğinden, siz yine de telefonunuzu sudan uzak tutun.

     Bluetooth 4.2

    iPhone6s6splusBlutooth42_11

    Yeni cihazlarda kullanılan bluetooh 4.2 versiyonu, önceki versiyona göre 2.5 kat daha hızlı veri transferine izin veriyor. Bu servis aynı zamanda güç konusunda yeni gelişmelere, ek güvenlik desteğine, geliştirilmiş gizlilik desteğine ve geliştirilmiş nesnelerin interneti teknolojisi (IoT) desteğine sahip.

      Şimdiye Kadarki En Fazla LTE Bant Desteği

    iPhone6s6splusLTEDestegi_11

    Yüksek hızlı internet bağlantısı konusunda bir gösterge olarak ifade edebileceğimiz LTE bant desteği, yeni iPhone cihazlarında artırılmış. iPhone 6S ve 6S Plus toplam 23 LTE bandını destekliyor.  Geçen yıl piyasaya sürülen iPhone 6’lar 20 LTE bandı destekliyordu. Aynı şekilde iPhone 5C’de 15 LTE bandı destekliyordu. Yeni cihazların LTE band desteğinin artmış olması; özellikle dünyada dolaşım konusunda eskisine nazaran neredeyse iki kat daha hızlı LTE ve Wi-Fi performansı sağlamış durumda.

     Kamera Detayları

    iPhone6s6splusKamera11_11

    Apple her yeni ürününde kamera özelliklerini iyileştirmek için çabalıyor. Nitekim, iPhone 6S ve 6S Plus’ta kamera çözünürlüğü 12MP. Apple yeni ürünlerinde her seferinde daha yüksek megapiksel yerine  farklı koşullarda daha performanslı kameralar kullanmaya çalışıyor. iSight kamera, 12 MP çözünürlükte gerçekten kaliteli fotoğraflar çekiyor. iPhone 6S Plus’ta kullanılabilen optik görüntü stabilizasyonu sayesinde, hareket dengelenmesi sağlanarak daha net fotoğraflar çekilebiliyor. Bu özellik sadece iPhone 6S Plus’ta kullanılabiliyor.

    Android Lollipop’un yükselişi devam ediyor

    android

    Google’ın Android işletim sistemi sürümlerine dair güncel kullanım oranları açıklandı. Geçtiğimiz ay ilk kez yüzde 20 oranının üzerine çıkan Android Lollipop sürümünün yükselişini devam ettirdiği görüldü…

    Buna göre Android Lollipop sürümü, yüzde 23.5’lik kullanım oranını da geride bıraktı. Böylelikle Google’ın geçtiğimi yıl ilk kez Nexus cihazları ile kullanıma sunduğu işletim sistemi sürümünün yeni bir eşik olan yüzde 30’luk kullanım parametresine oldukça yaklaştığı görüldü. Android ekosisteminde en yoğun şekilde kullanılan sistemsel yazılım sürümü ise hala KitKat…

    Yüzde 38.9 olarak açıklanan Android KitKat kullanım oranı, ilgili sürümün zirvedeki konumunu değiştirmezken, ilgili veri, önceki aya göre yüzde 0.03’lük düşüşe işaret ediyor. Üç farklı Jelly Bean sürümünün toplam payı ise yüzde 30.2 olarak açıklandı. Bu sürümlerde ise düşüş yüzde 1.6 oranında.

    Diğer Android işletim sistemi sürümleri; Ice Cream Sandvich’in yüzde 3.4 (önceki ay yüzde 3.7) ve Gingerbread’in de yüzde 3.8 (önceki ay yüzde 4.1) oranında kullanım payları mevcut. Öte yandan artık ‘tarihi eser’ halini alan Android Froyo’nun da binde 2’lik kullanım oranıyla sahnede bir şekilde yer almaya devam ettiği dikkatlerden kaçmıyor.

    Yani temel bir çıkarım olarak Google’ın mobil işletim sistemi yapılarındaki yönelim, çok hızlı adımlarla olmasa da Android Lollipop’a doğru. Özellikle Jelly Bean’deki düşüş çarpıcı. Kısa süre önce final sürümü ile gelen yeni 6.0 Marshmallow’un etkilerine de kısa süre içinde tanıklık edilmeye başlanacak. Android dünyasına dair gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Samsung, 2015 yılı 3. çeyrek mali bilançosunu açıkladı

    Samsung-Logo-2

    Yılın genel olarak teknoloji şirketleri açısından çalkantılı dönemlerinden biri olan ‘3. Çeyrek’ sonuçları bir bir gelmeye devam ediyor. Buraya tıklayarak detaylarına göz atabileceğiniz HTC göstergelerini ardından Samsung’tan da beklenen bilanço açıklamaları geldi. Tüketici elektroniği şirketi Samsung, kendi mali yılına göre 3. Çeyrek sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. 2015 yılının Temmuz-Eylül arasındaki dönemini kapsayan finansal göstergeler, şirket açısından genel olarak başarılı bir tablonun ortaya konulduğuna işaret ediyor. Öne çıkan detaylar ise şöyle;

    Karlılık arttı

    Samsung, 3 aylık dönemde 6 milyar 300 milyon dolar kar açıkladı. Bu sonucun detayları hakkında vurgulanan veri ise yüzde 80’lik kar artış oranına ulaşılması. Sonuçlar aynı zamanda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 daha fazla kar elde edildiği anlamına da geliyor. Güney Koreli şirket, ilgili kar miktarını akıllı telefon bölümü şeklinde kategorize etmezken, analistlere göre belirtilen miktarın (6 milyar 300 milyon dolar) 1 milyar 900 milyon dolarlık kısmı akıllı telefon satışları kaynaklı.

    CRO_Electronics_Samsung_Edge_Dramatic_Curve_09-14 Sonuçlar gayet iyi

    Samsung adına sonuçlar otoritelere göre gayet iyi. Özellikle Galaxy S6 ve Galaxy S6 Edge modellerinde azalan talebi önlemeye yönelik atılan ‘fiyat indirme politikasının’ başarılı olduğu da net bir şekilde görülüyor.

    Öte yandan şirketin çarpıcı rakamlar ortaya koyan bölümlerinin başında donanım üretimi geliyor. Bloomberg analistlerine göre Samsung’un işlemci komponentlerinin tedariği konusunda elde ettiği kar 3 milyar dolar seviyesinde. Apple başta olmak üzere çok sayıda akıllı cihaz geliştiren şirketin donanım argümanlarında Samsung’un önemli imzalara sahip olduğu biliniyor.

    Yakın gelecekte sadece sıvı gıdalarla mı besleneceğiz?

    Yemek yeme alışkanlığımız ilk insandan bugüne evrilen ve bizim için epey önemli olan bir konu. Dünya üzerinde insanoğlu dışında hiçbir canlı yemek yeme konusuna beslenme ve doyma dışında özel bir anlam yüklemiyor. Yani lüks restoranlar, gurme yemekler, gastronomi aslanların veya timsahların dünyasında yer almıyor. Aynı şekilde dinozorların da yemek konusunda özenli veya seçici olduğu söylenemez. Ancak ortalama son on yıl içerisinde yemek yeme kültürümüzde köklü bir değişime gidiyoruz. İş, trafik ve hobiler arasında sıkışan zaman içerisinde spora daha çok yer ayırma ve vücudu besleme konusunda adeta sihirli bir iksir olarak görülen sıvı gıdalara eğilim büyük oranda artıyor. “İnsanlar yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı,” diyor ünlü Fransız komedi yazarı Molière. Ve bu söz Kickstarter üzerinden büyük destek bulan Soylent isimli projenin geliştiricisilerine ilham veriyor. Üç dolara 400 kaloriyi bir vejeteryan gibi sağlıklı şekilde almak mümkün mü? Üstelik doğaya zarar vermeden ve zaman harcamadan. Tek yapmamız gereken ortalama bir bardak özel sıvıyı içmek.

    soylent-image

    Henüz 27 yaşındaki girişimci Rob Rhinehart, 1966 yapımı bir bilim kurgudan esinlenerek böyle bir projeye atıldığını belirtiyor. “Kitabın adı Soylent ve kitabın geçtiği dünyada insanlar fazla nüfuzu besleme sorunu yaşıyorlar. Bunu çözmek için de mercimek ve soyadan oluşan bir sıvı tüketiyorlar.” Aynı kitaptan esinlenen filmde sıvı tüketmek yerine insanlar birbirlerini yiyorlar ve yamyamlık sınırlı kaynaklar nedeniyle olağan kabul ediliyor. Rhinehart, parasız kaldığı bir zamanda bu fikirle iyice haşır neşir olmuş. “Param yoktu, kimyasal ürünler Amazon’da ucuza satılıyordu, etraflıca araştırma yapıp vücut için gerekli besinlerin peşine düştüm ve kısa sürede mutfak yerine adeta bir laboratuvarım oldu,” diyor Rhinehart. Onun hikayesini ve yaşayan binlerce kişi de aylardır sadece sıvı gıdalarla besleniyor. Kült bir oluşumun henüz başlangıç aşamasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Hayvanseverler, doğaseverler, yemek yapmayı sevmeyenler, vakti sınırlı iş adamları ve profesyonel vücut geliştiricileri Rhinehart’ın en büyük takipçileri arasında.

    Sıvı Detoks Zamanı!

    Eğer sıvı beslenmeyi ilginç buluyor ancak yemek yeme alışkanlığınızı yukarıda yer alan örneklerdeki gibi kökten değiştirmek istemiyorsanız kısa süreli sıvı detoks sistemini deneyebilirsiniz. Juico bu alanda gittikçe popüler olan bir marka. Juico daha çok tamamlayıcı bir rol üstleniyor ve özellikle taze sebze meyve ihtiyacını Cold-pressed juice ve juice cleanse (soğuk sıkım meyve – sebze suları ile detoks) programlarıyla birleştiriyor. Sıvı gıdalar hedef kitle olarak yine şehir hayatının yoğun temposundaki üst segmenti kendine seçiyor. Belli bir süre katı gıda tüketmemek detoks konusunda vücudu harekete geçirirken uzmanlar endişelerini dile getiriyor. Genel kanı ve uyarılar tüketicilerin kendini fazla kaptırmamaları ve her markaya gözü kapalı inanmamaları. Çünkü bağırsaklarımızın ve sindirim sistemimizin kendi içinde oturttuğu bir yapısı var. Bunun içinde faydalı bakteriler olduğu kadar henüz hesaplanmayan etkileşimler de söz konusu. Örneğin bir yemeğin kokusunu almak bile beyinde farklı noktaları uyarıp sindirim sistemini tahminlerin dışında çalıştırabiliyor. Aynı şekilde ısırmak ve çiğnemek de insanoğlunun vazgeçilmezleri arasında. Bir gıda mideye indiği anda ilk işlem mide asidiyle onu parçalamak. Eğer bu süreç ortadan kaldırılırsa uzun vadede ince bağırsağın işlevsizlik nedeniyle hastalanması söz konusu.

    liquid-diet-33-pounds-in-2-weaks

     

    Sıvı gıdalarla beslenmek, risklerine rağmen obeziteye karşı doktorların en büyük kozlarından biri. Ayrıca bazı ciddi operasyonlar öncesi hastaların sıvı diyete girmesi gerekebiliyor. Muhtemelen sıvı gıdalar hiçbir zaman normal beslenme alışkanlığımızı radikal bir şekilde değiştirmeyecek ancak her geçen gün kendine yeni alanlar yaratacak. Bazı sporcular özellikle takviyeli beslenmeleri durumunda sportif hedeflerine varmaları doğrultusunda uzman doktor denetiminde belirli süre sıva gıda tüketiyor. Üzerindeki her bir gramın hesabı yapılan dağcılar ve uzay görevlerine hazırlanan astronotlar da sıvı gıdalara yakın gruba giriyor. Ancak hepimizin içinde belirli bir oranda yaşayan Vedat Milör bu konudan ne kadar tatmin olacak? Mis gibi kokan sevdiğiniz bir akşam yemeği ve onunla gelen sosyalleşme yerine birkaç dakikanızı bile almayacak aynı besin değerlerindeki bir bardak sıvıyı tüketmek için sanırız şu an için erken.

    4G’den 5G’ye doğru ilerlerken…

    Son yıllarda özellikle 4G ve 5G teknolojilerini çok sık duymaya başladık. 4’üncü nesil anlamına gelen 4G teknolojisi kullanıcılara 3G’ye nazaran çok daha yüksek hızlarda bağlanabilme imkanı sunuyor. 3G teknolojisinde olduğu gibi 4G de zaman içerisinde gelişim gösterecek ve hızlanacak. Nasıl 3.5G, 3G+ gibi değişim gösterdikçe farklı isimler farklı ekler aldıysa, 4G teknolojilerine de 4.5G, 4G+ gibi isimler verilecek. Hız açısından baktığımızda şu an birden fazla taşıyıcı kullanılarak 3G teknolojisinde 60 mbps’nin üzerine çıkmak mümkün. 4G’de ise LTE Advanced teknolojisi ve birden fazla taşıyıcı kullanarak 1Gbps’yi geçen hızlar elde edilebiliyor. Laboratuvar ortamlarında yapılan testlerde ise çok daha yüksek hızlara erişilebiliyor. Hatta geçtiğimiz aylarda Türkiye’deki operatörlerimiz yaptıkları açıklamalarla testlerinde bu hızların oldukça üstüne çıktıklarını açıklamışlardı.

    Hepinizin bildiği gibi 3G teknolojisine de diğer ülkelere bakıldığında biz biraz daha geç geçmiştik. Aynı şey 4G teknolojisi için de geçerli. Geçtiğimiz aylarda yapılacağı açıklanan ihale ertelenmiş sonrasında ise gecikmeli olarak yapılarak operatörlere yetki verilmişti. İhalede yasal sürecin tamamlanması ile birlikte top operatörlere geçmiş olacak. Dolayısıyla Türkiye’de 4G teknolojisinin olgunlaşmış hali kullanılmaya başlanacak. Bu arada cihaz açısından baktığımızda şu an satılan akıllı telefonların ve tabletlerin büyük kısmının 4G desteğine sahip olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla son kullanıcı cihazları açısından pek bir sorun yaşanmayacak gibi görünüyor.

    Şu anki ihale süreci ve operatörlerin açıklamalarına bakarsak 4G teknolojilerini 2016 yılında kullanmaya başlayacağız gibi gözüküyor. Teknoloji başlangıç olarak ilk olarak mobil cihazların yoğun olarak kullandıkları AVM’ler ve şehir merkezleri gibi noktalarda uygulanmaya başlanacak. Zaman içerisinde diğer yerlerde de yayılacak. Bunun en büyük nedeni ise 4G teknolojileri için ayrı bir yatırım gerekmesi.

    md_4g_1

    Dünya genelinde durum nasıl?

    Dünya geneline baktığımızda 120’nin üstünde ülkede 350’den fazla operatörün 4G’ye geçtiğini, yani LTE teknolojilerini kullanmaya başladığını görüyoruz. GSMA’nın bu yılın başında açıkladığı rakamlar bunlar, en azından 30 ila 40 arasında operatörün daha bu kervana katıldığını söylemek mümkün. Yani dünyadaki mobil iletişim pazarında hizmet veren operatörlerin neredeyse üçte ikisi 4G’ye geçmiş durumda. Herhangi bir aksilik olmazsa biz de 2016’nın başında bu kervana katılmış olacağız.

    Businessman pushing finger on 5g button

    4G’nin 3G’den farkı ne?

    Son kullanıcı açısından baktığımızda 4G’nin en önemli farkı kullanıcılara sağladığı yüksek hız. 4G kullanıcıları 3G’ye nazaran çok daha hızlı dosya indirebiliyor, yükleyebiliyor, yüksek çözünürlüklü videoları takılmadan izleyebiliyor. Son kullanıcıların elde ettikleri tek fayda sadece hız değil, elbette 4G ile birlikte son kullanıcılara yönelik daha farklı uygulamalar ortaya çıkacak. Diğer taraftan bir diğer değişiklik kotalarda olacak. İlk başta pahalı olsa da zaman içerisinde kullanıcılar şu an ödedikleri ücretle çok daha fazla indirme ve yükleme kotasına sahip olacaklar. Dezavantajlarına baktığımızda ise en önemlisi 4G kullanan cihazların pilinin daha çabuk biteceği gerçeği. Gerçi cihaz üreticileri son zamanlarda pil sürelerini artırma konusunda oldukça başarılı işler yaptılar, bunun üstesinden de geleceklerdir.

    md_5g_1

    Gelelim 5G’ye…

    Artık yeni bir ürün çıktığında ertesi gün hemen bir üst model için çalışmalar ve söylentiler başlıyor. Örneğin Apple iPhone’un yeni modelini çıkardığında daha ürün piyasaya bile sürülmeden yeni model hakkında bilgiler, söylentiler düşmeye başlıyor. Aynı şey teknolojiler için de geçerli. Şu an için 5G konusunda çalışmalar başlamış durumda fakat önümüzdeki 7 – 8 yıl içerisinde ticari olarak 5G teknolojisinin kullanıldığı bir ağ görmek biraz zor gibi gözüküyor. Daha standartları dahi tam oturmuş değil ki standartların 2020 yılında tam anlamıyla belirlenmesi bekleniyor. Ayrıca operatörlerin 3G ve 4G için yaptığı yatırımların geri dönmesi gerekiyor. Bu yüzden 5G’ye geçiş biraz zaman alacak. İyimser bir tarih söylemek gerekirse bu 2022 yılından önce olmayacak.

    Adı ne olursa olsun her geçen gün hıza olan ihtiyacımız, sürekli bağlı olma isteğimiz artıyor. Bugün 4G’den hatta 5G’den konuşuyorsak ileride çok daha fazla hız ve farklı avantajlar sağlayan teknolojilerden konuşacağız. Bu artık bizim normalimiz haline geldi, istesek de istemesek de…

    2016’da tablet satışlarında büyük düşüş yaşanabilir

    Unrecognizable business colleagues working together and using a digital tablet

    Akıllı telefonlarla karşılaştırıldığında tabletlerin çok fazla satmadığı büyük bir sır değil. Bunun nedeni görüşme yapabilmek ve başkaları ile temas halinde olmak için akıllı telefonlar artık daha yoğun bir şekilde kullanılıyorlar. Ekranları her geçen yıl daha fazla büyüyor. Günümüzde 6 inç ekranlı akıllı telefonlar, geçtiğimiz senelere kıyasla ‘çok daha normal’ kabul ediliyorlar. Tabletler ise yalnızca internette sörf, çizgi roman okumak ve video izlemek için kullanılan aygıtlar halini aldılar iyiden iyiye. Özetle sınırlı bir dijital hayat için tablet kullanımı söz konusu, hepsini başaran cihazlar ise phablet (büyük ekranlı akıllı telefonlar) ya da daha klasik boyutlara sahip akıllı telefonlar. Peki bu durumun sonuçları neler?

    Yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre 2016 yılında tablet bilgisayar satışları, 2015’e kıyasla yüzde 10-20 aralığında azalacak. Basit bir çıkarımla 160 milyon ünite olan Android işletim sistemli tablet satışları, 2016’da 120-130 milyon üniteye kadar düşecek. Apple’ın iPad’leri için de tahminler benzer noktada…

    iStock_000019533827_Large

    Geçtiğimiz aylarda IDC tarafından yayınlanan bir raporda da benzer tahminlerde bulunulmuş, gelecekte tablet yerine hibrit bilgisayar olarak tanımlanan, gerektiğinde tablet/bilgisayar formunda kullanılan aygıtların öne çıkabileceğine işaret edilmişti.

    Belirtilen bulguların kesinlik ifadesi yok elbette, ancak yine de tablet satışlarında gerileme eğilimi son yıllarda açıkça görülen temel olgular arasında. Bir diğer analiz ise bazı çip üreticilerinin tablet pazarından çıkabileceğine dair. Tahminler satışların düşüşünün bazı şirketleri zor durumda bırakacağını gösteriyor. Bununla birlikte karamsar tablo için henüz erken. Her ne kadar tahminler aksini gösterse de Apple’ın yeni iPad Pro serisi gibi büyük tabletler ve yeni Surface Pro 4 gibi inovatif ürünlerle tablo değişedebilir. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Selfie çılgınlığı bu kez can aldı

    Selfie ya da özçekim, tüm dünyada ilgi gören ve akıl almaz boyutlara ulaşan bir çılgınlık halini almış durumda. Her gün milyarlarca selfie çekiliyor ve ön kameraların da neredeyse arka kameralarla yarışır teknolojilerle donatılması da bunun önemli sonuçları arasında. Ancak kimi selfie meraklılarının, kendi fotoğraflarının çekimleri anlarında sınırları bir hayli aştıklarına da tanıklık ediliyor. Ne yazık ki çoğu insan ilgi çekici selfie’ler için aşırı şeyler yapmak eğiliminde. Işte buna dair son örnek ise Rusya’dan.

    Rusya’da yaşayan ve ilginç selfie çalışmaları ile adından söz ettiren Andrey Retrovsky adlı 17 yaşındaki genç, bir binanın üzerinde denediği selfie sırasında aşağı düşerek hayatını kaybetti. Amacı 9 katlı bir binanın çatısına astığı ipe tutunarak ‘can havliyle ipe tutunmuş bir adam’ selfie’si çekmekti. Bu aşırı tehlikeli fikrini gerçekleştirme konusunda hazırlıklarını tamamladı ve ipe tutundu. Ancak ip, Retrovsky’nin ağırlığını taşıyamadı ve talihsiz genç aşağı düştü.

    Feci olayda hayatını kaybeden Rus genci, sosyal medyanın ve özellikle Instagram’daki selfie akımının en üzücü sonuçlarından biri olarak tarihe geçti. Yaşanan olayın ardından Instagram sayfasında takipçileri tarafından baş sağlığı iletileri paylaşıldı.

    Öte yandan yaşanan bu gelişme, bu tür aşırı hedeflerle çekilen selfie’lerin neden olduğu ilk vahim olay değil. Geçtiğimiz haftalarda Taj Mahal’da bir kişi selfie çekerken hayatını kaybetmişti. Selfie, her zaman dostlar ve aile üyeleri ile paylaşılan güzel zamanlarda güzel.

    Yeni Microsoft Surface Pro 4 fiyat ve özellikleri

    surface-pro-4

    Microsoft, yeni tablet modeli Surface Pro 4 ve dizüstü bilgisayarı Surface Book’u düzenlediği özel etkinlikte tanıttı. Şirketin Windows 10 işletim sistemi ile gelen modellerinden Surface Pro 4, yeniden tasarlanmış klavyesi, geliştirilmiş dokunmatik kalem işlevselliği, yüz tanıma özelliği ve geliştirilmiş donanım yapı taşları ile oldukça iddialı…

    surface-pro-4

    Manyetik klipsli klavyesi ile gerekli durumlarda dizüstü formu ile kullanım imkanı sunan tabletin teknolojisinin çekirdeğini Skylake kod adı ile bilinen 6. nesil Intel Core M, Core i5 ve Core i7 işlemciler oluşturuyor. Daha gelişmiş pil ömrü ve daha yüksek performans sunan donanım argümanları ile iddia bir hayli yüksek.

    ABD için belirtilen fiyatlar şu şekilde;

    Core M3 işlemci, 4 GB RAM, 128 GB depolama= 899 dolar

    Core i5 işlemci, 4 GB RAM, 128 GB depolama= 999 dolar

    Core i5 işlemci, 8 GB RAM, 256 GB depolama= 1299 dolar

    Core i7 işlemci, 8 GB RAM, 256 GB depolama= 1599 dolar

    Core i7 işlemci, 16 GB RAM, 256 GB depolama= 1799 dolar

    Core i7 işlemci, 16 GB RAM, 512 GB depolama=2199 dolar

    +klavye fiyatı da 129 dolar olarak açıklandı. Ayrıca kapak gibi aksesuarlar da söz konusu. Ayrıca isteğe bağlı olarak 1 TB SSD seçeneği de sunuluyor. Tüm depolama birimleri SSD formunda.

    surface-pro-4

    9 saat pil ömrü, 2736×1824 piksel çözünürlüklü 12.3 inç Gorilla Glass kaplı ekran, 8.4 mm kalınlık, Windows Hello yani 5 megapiksel ön kamera ile yüz tanıma özelliği, 8 megapiksel arka kamera, Mini DisplayPort, USB 3.0 portları, microSD okuyucu, Ethernet ve SurfaceConnect kablosu da diğer öne çıkanlar arasında.