Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1799

    Ön yüzü tuşsuz iPhone 8 iddiaları

    iphone-8-concept

    The Wall Street Journal’ın haberine göre 2017’de tanıtılacak iPhone 8’de ön yüzde bir ana ekran tuşu bulunmayacak. İşte detaylar…

    Apple, önümüzdeki eylül ayında yeni akıllı telefon serisi iPhone 7’yi duyuracak. Tanınmış tüketici elektroniği şirketinin söz konusu modelinde yeni özellikler ve nispeten iPhone 6 hattına benzeyen tasarım argümanlarının öne çıkması bekleniyor. Öte yandan 2017’de duyurulacak sonraki iPhone’un ise çok daha yenilikçi bir tasarımla geleceği iddia ediliyor.

    İddianın kaynağı, önde gelen medya platformlarından The Wall Street Journal. Aktarılan analize göre iPhone 8’in özellikle ön yüzünde dikkat çekici bir görünüm sergilenecek. Bu noktada ana menü tuşunun olmayacağı ise öne çıkan tahmin durumunda…

    Öte yandan iPhone 8 ekranının Apple akıllı telefonları için bir ilk olan OLED ekran teknolojisi ile geleceği de raporlarda sıklıkla geçen bir diğer nokta. Bunun için çeşitli donanım tedarikçileri ile çalışmalar sürdüren Apple, iPhone 8 modelinde çok daha gelişmiş bir ekranı da kullanıcılarına sunabilir.

    Parmak izi okuyucusu olmayacak mı?

    Peki iki model sonraki Apple akıllı telefonunda parmak izi okuyucusu olmayacak mı? Belirtilenlere göre parmak izi okuyucusu, ekrana entegre olarak gelecek ve kullanımı tıpkı güncel modellerdeki gibi olacak.

    Heyecan yüksek

    Şimdillik gözler iPhone 7 üzerinde. Apple’ın 2016’daki ilk akıllı telefon modeli iPhone SE’nin ardından tanıtacağı yüksek segmentli modelleri merakla bekleniyor.

    Teknoloji dünyasına ilişkin gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    NOT: Görsel temsilidir. 

    Yeni emoji yağmuru devam ediyor

    Ekran Resmi 2016-06-23 13.54.29

    Android ve iOS için sırada 72 yeni emoji daha var. İşte detaylar…

    Emoji, akıllı cihaz kullanımında olmazsa olmazlar arasındaki yerini alalı çok oldu. WhatsApp, Facebook Messenger gibi anlık mesajlaşma uygulamalarından e-mail’lere, sosyal ağ iletilerinden blog yazılarına kadar her kademede kendisine yer bulan emojiler, başlı başına bir dil. Son gelişme ise iOS ve Android platformu üzerindeki cihazlarda kullanılabilecek yeni emojilere işaret ediyor…

    Buna göre Android ve iOS klavyelerine 72 adet yeni emoji daha geliyor. Aralarında internette popülaritesi artan tepkiler, yemekler, hayvanlar, spor ikonları, el hareketleri, ulaşım gibi konularda tasarımların da yer aldığı yeni emojilerde gülmekten yerlere yuvarlanmak ve omuz silkmek ise en fazla dikkat çekenler. Aynı zamanda son derece neşeli göründükleri de bir gerçek. Yemek kategorisi ise almış başını gitmiş durumda. Şöyle ki…
    Ekran Resmi 2016-06-23 13.54.39Kruvasandan avokadoya türlü yiyecekler kısa süre içinde cihazlarınızda kullanılabilen emojiler arasında katılacak. Dansçı kadının erkeği, baykuş, boks eldivenleri ve yazın olmazsa olmazlarından scooter emojisi de yeniler arasında.

    Peki yeni emojiler, ne zaman kullanılabilecek? Bu sorunun yanıtı net değil ama kısa süre içinde…

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Okuma Önerisi: Facebook Messenger’ın bu özelliklerini biliyor musunuz?

    Microsoft Surface Phone bu yıl gelebilir

    microsoft_surface_phone_render_concept_09a-970x647-c

    Akıllı telefon rekabetinde süreç her ne kadar iOS-Android cihazları arasında şekillense de üçüncü bir taraf daha var; Windows Mobile. Microsoft kendi geliştirdiği Windows Mobile için cihaz üretimi de gerçekleştiriyor ve son dönemin öne çıkan haberleri arasında şirketin, Surface adlı yeni bir akıllı telefon serisi üzerinde çalıştığı iddiasına dayanıyor. Bu noktada çeşitli görseller de basına yansımış durumda.

    Windows 10 Mobile işletim sistemine sahip Surface Phone’un tasarımında önceki Microsoft modellerine benzerlik ise dikkat çekici unsur. Kurumsal yönü ağır basan işlevsel bir cihaz çıkarma peşinde olduğu belirtilen Microsoft’un söz konusu modelinin 5.7 inç gibi oldukça büyük bir ekran boyutuna, çift LED flaşlı ve yüksek segmentli bir kameraya sahip olacağı ifade ediliyor.

    Cihazda ekranın QHD çözünürlük sunacağı, ayrıca 3 GB RAM/4 GB RAM olmak üzere iki donanım seçeceğinin yine RAM’e göre 64 GB ve 128 GB depolama kapasitesi sunacağı belirtiliyor. 2015 sonunda tanıtılan Lumia modellerinde olduğu gibi USB Type-C girişi ile gelmesi beklenen modelde işlemci tarafında ise Qualcomm Snapdragon 823 veya Snapdragon 830’un yer alması söz konusu.

    Microsoft’un Surface Phone adlı bir seri/model çıkaracağı yönünde bilgiler, iddialar son yıllarda sıklıkla gündeme geliyor. Ancak son gelişmeler, teknoloji markasının bu yılın sonuna doğru ilgili cihazı lanse edeceğine işaret ediyor. Öte yandan henüz konuya ilişkin resmi bir doğrulamanın gelmediğini de belirtelim.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

    Twitter yeni uygulaması Twitter Engage’i tanıttı

    Ekran Resmi 2016-06-23 13.46.31

    Yeni uygulama Twitter Engage, içerik oluşturanların kitle yaratmasına ve korumasına yardımcı oluyor. İçerik oluşturanlar 140 saniyeye kadar videolarını Twitter’da paylaşabilecek. Yakın bir gelecekte de daha uzun Vine videoları geliyor…

    Twitter platformunda içerik oluşturan popüler kişilerin hem hayranlarıyla etkileşime girmelerine hem de kitlelerini korumalarına yardımcı olacak yeni bir uygulama geliştirdi. “Twitter Engage” adlı yeni uygulama; içerik oluşturan ve kitleler üzerinde etkileri olan isimlerin, etkileşimlerini daha kolay takip etmelerini ve attıkları tweet’lerin nasıl etkileşimler yarattığını öğrenmelerini sağlayacak yeni çözümler sunuyor.

    Twitter’da etkili isimler arasından seçilenler, uygulama sayesinde doğrudan içeriklerini yükleyip bundan bir gelir elde edebilecek.

    Twitter ayrıca herkesin 140 saniyeye kadarki videolarını oluşturup paylaşabileceklerini ve özel olarak seçilen bir grup Viner’ların daha uzun Vine videolarına ilişkin beta testlerine başladığını da duyurdu. Vine aynı zamanda Twitter’ın “Amplify Open” programıyla Vine üzerinde para kazanma fırsatlarını da araştırıyor.

    Ekran Resmi 2016-06-23 13.46.51

    Twitter CEO’su ve kurucularından Jack Dorsey, gelişmeyle ilgili olarak şunları söyledi: “Video, Twitter’da gerçekleştirilen anlık sohbetlerin her geçen gün daha fazla merkezine yerleşiyor. Videolara ve de bunu oluşturanlara çok fazla yatırımda bulunuyoruz. Twitter olarak; hem video geliştirenlerin ve Twitter’da etkili olan kişilerin kendilerine ait bir takipçi kitlesi oluşturdukları en iyi platform olmak hem de bu kişilerin Twitter’da daha kolay para kazanmalarını sağlamak istiyoruz. Tabii ki yakın bir gelecekte Vine’da da gelir elde etmelerini arzuluyoruz.”

    Facebook Messenger’ın bu özelliklerini biliyor musunuz?

    Ekran_Resmi_2016-06-23_13_40_38

    900 milyon kullanıcısı ve sahip olduğu özelliklerle geleneksel mesajlaşma platformlarından farklılaşan Facebook Messenger, en popüler sohbet uygulamaları arasında yer alıyor. Facebook, Messenger’ın çok fazla bilinmeyen fakat öğrenildiğinde uygulamayı çok daha etkin bir biçimde kullanmaya yardımcı olacak bazı özelliklerini paylaştı:

    Facebook hesabınız olmasa da Messenger’ı kullanabilirsiniz

    Eğer 13 yaş ve üzerindeyseniz Messenger’a kolayca kaydolabilir ve uygulamanın fotoğraflar, videolar, grup sohbetleri, sesli ve videolu arama gibi özelliklerini – Facebook’a üye olmasanız dahi – telefon numaranız ile kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey Messenger uygulamasını telefonunuza indirmek. Hoş geldiniz ekranında “Facebook’ta değil misiniz?” seçeneği ile isim, telefon numarası ve fotoğraf bilgilerinizi girerek Messenger’ı kullanmaya başlayabilirsiniz. Messenger’ı Facebook’a giriş yapmadan kullanmak isterseniz ise web tarayıcınıza “messenger.com” yazarak, ek Facebook özellikleri olmayan, Messenger’a özel siteyi ziyaret edebilirsiniz.

    Arkadaşlarınıza konum gönderebilirsiniz

    Bulunduğunuz konumun veya arkadaşlarınızla buluşmak istediğiniz bir yerin harita üzerindeki yerini ayrı bir mesaj olarak Messenger üzerinden paylaşabilirsiniz. Ekranın sağ alt köşesindeki üç nokta ikonuna veya lokasyon ikonuna tıklayın, arzu edilen lokasyonu arayın ve belirttiğiniz konumun yerini gösteren haritayı arkadaşlarınıza gönderin.

    Sesli grup aramaları yapabilirsiniz

    Grup aramaları özelliği sayesinde Messenger üzerinden aynı anda 50 kişiyle konuşabilirsiniz. Grup araması başlatmak için Messenger’daki grup konuşmalarından birine, ardından da ekranın sağ üst köşesindeki “Grup Araması Başlat” ikonuna tıklayın. Gruptan aramak istediğiniz kişileri seçin ve “Arama Başlat”’a tıklayın. Grup aramasından çıkmak için ise kırmızı, “Grup Aramasın Sonlandır” tuşuna basın. Grup konuşmasından çıktığınızda diğer katılımcılar bir çıkış tonu duyar ve sona kalan iki kişiden birinin konuşmadan ayrılması durumunda grup araması sona erer.

    Ekran_Resmi_2016-06-23_13_40_30

    Yoğun Messenger konuşmalarının bildirimlerini sessize alabilirsiniz

    Bir konuşmanın bildirimlerini sessize almak için konuşmayı Messenger’da açarak, mesajın tepesinde yer alan isim ve/veya isimlere tıklayarak açılır listeye ulaşmanız gerekiyor. Aşağıdaki “Bildirimler” seçeneğine tıklayarak konuşma bildirimlerinin ne kadar bir süre boyunca sessize alınacağını seçilebilirsiniz. Bildirimleri 15 dakikalığına, 1 saatliğine, 8 saatliğine, 24 saatliğine sessize alabilir ya da “Ben tekrar açana kadar” seçeneğini tercih edebilirsiniz.

    Messenger’da gizli oyunlar oynayabilirsiniz

    Facebook Messenger’ın üçüncü parti uygulamaları indirmenize gerek kalmadan basketbol ve satranç oynamanızı sağlayan gizli bir özelliği bulunuyor. Basketbol oyunu başlatmak için arkadaşınıza basketbol emojisi gönderip, ekranda beliren topa tıklamanız yeterli oluyor. Benzer şekilde, “@fbchess play” yazıp gönderdiğinizde ise satranç oyunu başlıyor. Yeni kullanıma sunulan futbol oyunu KeepyUp’ı oynamak için de arkadaşlarınıza futbol topu emojisi gönderebilirsiniz.

    Arkadaşlarınıza takma ad verin

    Facebook politikaları, her üyenin gerçek ismini kullanmasını gerektiriyor ancak Messenger, konuşma içerisindeki arkadaşlara takma adlar verilmesini mümkün kılıyor. Konuşmayı açtıktan sonra Android telefonlarda “i” ikonuna, iPhone’larda ise ekranın tepesinde yer alan isme tıklayın ve “Takma Adlar” bölümüne tercih ettiğiniz ismi girin. Bu özelliği hem birebir konuşmalar, hem de grup konuşmaları için kullanabilirsiniz; ancak belirlediğiniz takma adın sadece bu değişikliğin yapıldığı konuşma içerisinde görüntülendiğini unutmayın.

    Taylor Swift bu kez de YouTube’a karşı!

    x-default

    İlk çıktığı zamanlarda Apple Music’i müzisyenlerin telif haklarının ihlal ettiği gerekçesiyle eleştiren, daha sonra Apple’ın bu yöndeki olumlu adımlarının baş mimarı olarak kabul edilen ünlü şarkıcı Taylor Swift, bu kez de YouTube’la ilgili bir girişimin öne çıkan isimleri arasında. 180 sanatçının ortak adımı, popüler video izleme platformunun müzik sektörünün gelişimini tehdit ettiği ve bazı değişikliklerin olması gerektiği noktasında birleşiyor.

    Ünlü isimler var

    Taylor Swift’in yanı sıra Paul MacCartney, U2 gibi tanınmış çok sayıda isim, grup ve Sony, Warner, Universal Music gibi şirketlerin altında imzası bulunan bir mektubun ABD Kongresi’ne iletildiği kaydedilirken talep de net bir ifadeyle belirtildi…

    Digital Millennium Copyright Act (DMCA) kuralları, çok önce hazırlanmış lisans ve telif kuralları şeklinde özetlenebilir. Sanatçı ve şirketlerin imzasının yer aldığı mektupta, YouTube’un DMCA’den yola çıkarak sanatçıların gereksinim ve taleplerinin tam olarak karşılamadığına işaret ediliyor. Öte yandan tek hedef YouTube değil, diğer video izleme platformları da bu konuda eleştiriliyor.

    Spotify ve Apple Music’te sorun yok

    Spotify ve Apple Music gibi müzik akışı uygulamaları ise telif konusunda tatmin edici bulundukları için kapsam dahilinde yer almıyorlar. En nihayetinde ise sanatçılar, YouTube’dan yasal olarak daha fazla telif ve hak talebinde bulunuyorlar.

    Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    Instagram yarım milyarı gördü

    1462975284_Instagram_UIInstagram paylaşılan yeni verilere göre aylık 500 milyon kullanıcıya ulaştı. Bu rakama dair dikkat çekici istatistik ise kullanıcıların 310 milyonunun ayda en az bir kez sosyal medya platformuna giriş yapıyor olması. Yapılan açıklamada Instagram kullanıcılarının yüzde 80’inin ABD dışındaki ülkelerden olduğu da kaydedildi. Instagram’ın kullanıcı tabanında, son dönemdeki yükseliş dikkat çekici…

    Eylül 2015’te 400 milyon kullanıcıya ulaştığını duyuran Instagram, son bilgiler ışığında 9 ay sonrasında kullanıcı tabanını 100 milyon artırmış oluyor. Yükselişin temeli ise Facebook…

    Rekor büyüme

    İki sene önce Facebook tarafından satın alınan fotoğraf paylaşım ağı, bu aşamadan sonra adeta rekor seviyede yükseldi. Bir diğer Facebook satın alınımı olan WhatsApp’te de benzer durum görülüyor; son açıklamalar anlık mesajlaşma uygulamasının 1 milyar kullanıcıya ulaştığı yönünde.

    Insgtagram-mark-zuckerberg

     Mark Zuckerberg’ten konuya dair paylaşım ve sonrası…

    Konuyla ilgili olarak Facebook hesabından bir paylaşımda bulunan Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, ‘Her ay, 500 milyon insan, Instagram kullanıyor – günlük 300 milyon. Bu, Kevin Systrom ve Mike Krieger’in vizyonudur. Ayrıca dünyalarını bize açan, büyük etkinliklerden günlük hayatlarına kadar bizlerle olan milyonlara teşekkürler. Instagram’ı böyle güzel bir mekan yapan üyelerimize teşekkürler!’ ifadelerini kullandı.

    Öte yandan paylaşımın altında görülen ‘genelde o kullanıcı sayısının çoğu spam ve reklam hesaplar’, ‘spam hesapları silin’ şeklindeki yorumların fazlalığı dikkat çekti. Sosyal medya dünyasına dair gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Bilgi Çağı bitti. Şimdi deneyim zamanı!

    0

    Dijital yaşantımız ve buna paralel olarak sanal kimliğimiz hızlı bir şekilde değişim gösteriyor. İçinde bulunduğumuz Bilgi Çağı ya da diğer isimleriyle Bilgisayar Çağı, Dijital Çağı veya Yeni Medya Çağı 1980’lerin ortasında baş göstermeye başladı. Bu tip çağlar sınıflandırılırken dikkate alınan noktalardan biri de bilginin depolanması. Amerikalı yazar ve mucit Fremont Rider’ın 1945 yılında ortaya koyduğu hesaba göre o zaman için mutlak bilgi saklama merkezi olarak kabul edilen kütüphaneler her 16 yılda 4 kat büyüyecekti. Bu büyüme bilgisayarların ortaya çıkışına kadar büyük oranda tutarlılığını korudu. Ancak 80’lerin ortasından itibaren büyüme muazzam seviyeye geldi. Öyle ki 2014 yılında dünyanın bilgi depolama kapasitesi 5 zettabyte (5 milyar terabyte) olarak gösterildi. Olayı “eski” bir ölçü birimiyle hesaplayacak olursak tüm bu bilgileri kitaba döktüğümüz takdirde rahatlıkla gezegenimizden Güneş’e varabiliyoruz. İşte gerçek anlamda Bilgi Çağı böyle bir şey… Ya da böyle bir şeydi diyerek geçmiş zamana geçebiliriz. Uzmanlara göre bilgi anlamında bu çılgın büyümenin zirve noktasına ulaştık ve bir süredir yokuş aşağı iniyoruz. Zaten sosyal medya ve akıllı telefonların hayatımıza her geçen gün dahil olması sonucu hissettiğimiz bu “hızın” kaynağı da yokuş aşağı iniş.


    social_media_strategy111

    Deneyim Çağı

    Yokuş aşağı iniş benzetmesi belli bir oranda korku içeriyor ancak şöyle bir durum var ki uzun bir süre boyunca Bilgi Çağı içinde bilgiye ulaşmaya çalışırken debelenip kaybolduk. Farkında olmadan yanlış ürünler aldık, aldıklarımızı kullanamadık. Hızlanacağız derken elimiz ayağımıza dolandı. Tam uyum göstereceğiz derken demode kaldık. Her yeniliğe göz kırptığımızda bir başkası tarafından kör edildik. Tatil ayak fotoğraflarımızın, yediğimiz yemeği “edebisizce” paylaşmanın da nedeni bu. Değişeceğiz derken işin özünü kaçırdık ve iletişim kanalları içerisinde kendimizi ifade edemedik. Bilgi Çağı’nın son on yılının karanlık bir özeti bu. Şimdi temizlik zamanı ve bunu da Deneyim Çağı yapacak. Herkesin sorduğu “Facebook’tan sıkıldım, onun gibi başka bir şey ne zaman çıkar?” sorusunun cevabı bu çağda gizli. Uzmanlara göre artık yeni bir Facebook çıkmayacak. Buradan kasıt da şu. Aynı etkiyi yapacak ve bir öncekini tamamen silecek nitelikte bir oluşum görmeyeceğiz. Bunun yerine elimizdeki kanalları deneyimleme yollarımız değişecek. Kendini bu yönde değiştirip geliştiren başta her türlü sosyal medya aracı hayatta kalacak. Bir başka ifadeyle oyuncular aynı ama taktik farklı olacak.

    Her geçen gün yeni bir haberine rastladığımız sanal gerçeklik haberlerinin de altında yatan motivasyon bu. Facebook başta olmak üzere tüm sosyal medya patronları sanal gerçeklik kartını doğru oynamak istiyor. Dolayısıyla Facebook’un Oculus Rift’i 2 milyar dolara satın alması şaşırtıcı değil. Deneyim Çağı’na dair en yenilikçi uygulama Snapchat olarak gösteriliyor. Snapchat klasik anlamdaki sosyal medya uygulamalarına göre koşulsuz olarak fotoğraf paylaşmanıza yarıyor. Nerede olduğunuz, yanınızda kimlerin olduğu gibi bilgileri fotoğraf üzerinden paylaşıp “bilgi” vermek durumunda değilsiniz. Söz konusu olan bir doğum günü ise Snapchat ile fotoğraf üzerinde efektlerle birkaç komiklik ekleyip birkaç saniyede “hikayenizi” paylaşabilirsiniz. Çünkü eskiden olduğu gibi hangi mekanda olduğunuz, saatin kaç olduğu gibi kavramlar artık es geçilmekte. Beğeni düğmeleri veya tıklanma sayıları yerine de gösterilen ilgi, ölçüt alınıyor. İşte bu farklılaşma da Deneyim Çağı’nın başlangıcı olarak gösteriliyor. Bu çağın temel iletişim aracı ise fotoğraflar. Fotoğrafın alt kategorisi olarak video ve 3D fotoğrafları gösterebiliriz. Sonuçta o kadar görsel bir dile doğru gidişat var ki yakın zamanda artık klavye kullanıp mesaj bile yazmayacağız. Deneyimin öne çıktığı böyle bir tabloda sosyal medyanın nasıl evrileceğini birlikte göreceğiz.

    DLNA (Digital Living Network Alliance) Nedir?

    0

    Hayatımızda öyle teknolojiler var ki; kullanıyoruz ama isimlerinden haberimiz bile yok. Bir yerlerde konuyla ilgili bir makale okumasak farkında bile olmayacağımız teknik detaylar olarak da düşünebilirsiniz. DLNA (Digital Living Network Alliance) teknolojisi aslında günlük hayatımızın bir parçası olan elektronik cihazların birbirleri ile iletişim kurmasını sağlamak amacıyla geliştirilen bir teknoloji ve çoğumuz bu iletişimin teknolojisinin hayatımızda olduğunun ve zaman zaman da kullandığımızın farkında bile değiliz.

    DLNA Tam Olarak Ne Yapar?

    DLNA (Digital Living Network Alliance) teknolojisi elektronik cihazların birbirleriyle konuşabilecekleri bir iletişim kurulması amacıyla geliştirilmiş bir standart olarak karşımıza çıkıyor. Bu standarta sahip elektronik cihazlar çevrenizde bulunuyorsa bulunduğunuz yerde cep telefonunuzdan seyrettiğiniz bir filmi bir dokunuşla büyük ekran TV’den izleyebilir veya fotoğraf makinenizle çekmiş olduğunuz fotoğraf karelerini bilgisayarınıza  aktararak başka bir işlem yapmanıza gerek kalmadan tüm fotoğraf karelerini bilgisayarınızda görebilirsiniz. Yani çevrenizdeki elektronik cihazların birbirleriyle aynı dilden konuşarak iletişim sağlaması gibi düşünebilirsiniz.

    DLNA’nın Kısa Tarihçesi

    Amerika merkezli bir firma olan Oregon 2003 yılında kuruldu ve bizim hayatımızı kolaylaştıran DLNA teknolojisini hayatımıza kattı. Bu teknolojiyi kullanarak kullanıcılar günlük yaşantımızda bilgisayar, cep telefonu, LCD TV, taşınabilir disk, fotoğraf makinesi, MP3 Player ve benzer elektronik cihazların birbirine bağlanıp birbirleriyle iletişime geçmeleri sayesinde  çeşitli medyaları paylaşabiliyorlar. Kısa bir tanım yapmak gerekirse bir çeşit iletişim standartı olarak da isimlendirebiliriz.

    Günümüzde bu teknoloji bir standart olarak farklı markadaki cihazların üzerinde zaten geliyor. Son olarak oyun konsolları ve sabit diskler de bünyelerinde DLNA standartı hazır olarak üretilmeye başlanınca bu teknolojiyi kullanan ve  birbirine bağlanabilen cihazların sayısı her geçen gün artar hale geldi.

    Cihazlarda DLNA sertifakaları Hazırsa İletişim Kurulabiliyor

    DLNA teknolojisini kullanabilmek için DLNA sertifikasına sahip elektronik cihazlara sahip olmak gerekiyor. Bu elektronik cihazlar DLNA sertifakaları hazır olarak satın alındıklarından dolayı bu cihazların bu teknolojiyi kullanabilmeleri için fazladan bir şey yapılmasına gerek kalmıyor. Ayrıca marka bağımsız bir platform olduğu için de elektronik cihazların bu teknolojiyi kullanmaları için aynı markadan olmaları da bir zorunluluk değil.

    DLNA’nın Kullanım Alanları Neler?

    Evinizde DLNA sertifikasına sahip farklı markalardan oluşan elektronik cihazlarınız var diyelim. Bunlar arasında istediğiniz gibi bir medya geçişi sağlayabiliyor ve bunu da marka bağımsız olarak sorunsuz bir şekilde yapabiliyorsunuz. Farklı bir markadaki akıllı telefonunuz ile çektiğiniz bir videoyu yine farklı bir markadaki televizyonunuza arada herhangi bir kablo olmadan aktarabilirsiniz.

    DLNA Teknolojisini Destekleyen Markalar Hangileri ?

    Cihaz üretirken DLNA teknolojisini bünyesine ekleyen firmalar arasında Samsung, Microsoft, Intel, Sony, Philips, Hewlett-Packard, ve Nokia gibi dünya devleri bulunuyor. Son dönemde Vestel de DLNA teknolojisini destekleyenler arasına katıldı.

    Henüz Tüm Markalar DLNA Teknolojisini Desteklemiyor

    DLNA henüz tüm markalar tarafından desteklenmiyor. Fakat her geçen yıl bu standart daha çok markada ve cihazda kullanılıyor. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda hemen hemen tüm elektronik cihazlarda bu teknolojiyi bir standart olarak göreceğiz ve evlerimiz ve ofislerimiz cihazlar arası bir ağa dönüşmüş olacak. O yüzden bu günlerde elektronik cihaz satın alacaksanız üzerinde DLNA özelliği olup olmadığını kontrol etmenizde fayda var.

    Özet Olarak

    Genel bir özet yaparsak; DLNA teknolojisi, DLNA  sertifikalı ağ grubu içinde bulunan elektronik cihazların aynı alanda bulunan diğer cihazlara ulaşarak depolama alanında bulunan multimeya içeriğini görüntülü ve sesli olarak oynatabilmesidir diyebiliriz. Yani cihazların birbirleriyle aynı dilde konuşup medya paylaşımı yapmaları söz konusudur.

     

    Sağlığa teknoloji eli değdi

    0

    Giyilebilir teknoloji ürünleri bugün en etkin olarak sağlık sektöründe kullanılıyor. Nabız ölçen akıllı saatlerden, adım sayan akıllı bilekliklere kadar pek çok ürün artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Aslında giyilebilir sağlık teknolojileri sağlık alanında bundan çok daha fazla gelişmiş durumda. Giyilebilir sağlık ürünleri diz ağrılarına akıllı çözümlerden akıllı lenslere, diyabet izleme sisteminden Alzheimer hastalarına özel tedavi yöntemlerine kadar pek çok alanda tedavi sunmaya başladı.

    Diz ağrılarına akıllı çözüm
    Eğer diz ağrısıyla ilgili sıkıntılarınız varsa Quell Relief’in geliştirdiği yine kendi adını taşıyan akıllı dizlik tam da size göre. İşlevsel bir ürün olarak ön plana çıkan Quell Relief, diğer giyilebilir ürünlerde olduğu gibi bir mobil uygulamaya bağlı olarak çalışıyor. Burada kullanılan yenilikçi teknoloji de oldukça güzel. Ürünün üzerinde gömülü olan sensörler sizin sağlık durumunuzla ilgili bilgileri depoluyor. Üründe desteğin içine yerleştirilen bir elektrot var. Burayı kayışla sıktığınızda ve dıştaki düğmeye bastığınızda ürün aktif hale geliyor. Daha sonrasında ise uyku ve terapi olmak üzere iki farklı başlık altında sorununuzu çözmeye yardımcı oluyor. Bu iki zamanlama tamamen sizin tercihinize bağlı. Kronik ağrıların büyük bir bölümü uykunuzu yeterince alamamanızdan kaynaklanıyor. Bu ürün de sizin uyku düzeninizi takibe alarak sorunlarınızı çözmenize yardımcı oluyor. Ürünün terapi özelliğinde ise sizin ne kadar süre egzersiz yaptığınızın haftalık olarak verileri tutuluyor.

    Akıllı lensler gözlerinizi tedavi ediyor
    Göz sağlığı da diğer alanlar kadar önemli. İhmal edildiği zaman kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Günümüzde göz hastalıklarını tedavi etmeye yönelik kullanılan teknolojiler oldukça gelişmiş durumda. Geçmişten beri kullanılan lensler aslında ilk giyilebilir ürünlerden sayılabilir. Günümüzde bu lensler geliştirilerek tedavi yöntemini oldukça kolay hale getiriyor. İnovasyonun kahramanları arasında yer alan Google da giyilebilir teknoloji alanında sağlık sektörüne yöneldi. Şirket, diyabet hastaları ve numaralı gözlük kullanan insanlar için akıllı kontakt lensler geliştiriyor. Ve burada da İsviçre merkezli Novartis ilaç şirketiyle ortak olarak çalışıyor. Kişilerin gözyaşının alınıp glikoz seviyesine bakılarak çeşitli ölçümlerin yapılabildiği bu ürün yakın bir zamanda piyasaya sunulacak.

    Glikoz izleme sistemi…
    Günümüzün en yaygın sağlık sorunlarından biri olan diyabet için de giyilebilir bir yöntem geliştirildi. Sağlık sektörünün önemli firmalarından Abbott Diabetes Care, diyabet hastalığı olanlar için glikoz izleme sistemi geliştirdi. Sistemin işleyişini şöyle anlatalım; ilk olarak kolun üst kısmında arka tarafa bir sensör yerleştiriliyor. Bu sensör 14 gün boyunca glikoz bilgilerini hafızasına kaydediyor. Bu giyilebilir sağlık ürününde glikoz testlerinde parmakların iğne ile delinmesine de gerek kalmıyor. Bu da diğer giyilebilir ürünler gibi bir mobil uygulama yardımıyla aktive ediliyor. Mobil uygulama sayesinde hafızaya kaydedilen bilgileri hasta doktora gittiği zaman doktor inceleyebiliyor. Uygulama aynı zamanda egzersiz ve uygun diyet yoluyla diyabeti kontrol etmek için hastalara yemeleri gereken gıdalar hakkında da bilgi veriyor.

    Alzheimer hastalarına özel
    Hafıza kaybı ve denge bozukluğu Alzheimer’ın en önemli iki semptomunu oluşturuyor. Clevercare firmasının geliştirdiği GPS SmartSole adlı ürün, hafıza kaybı yaşayan hastaların biraz daha bağımsız olabilmelerini sağlayan bir alarm görevini üstleniyor. Bu giyilebilir ürün sayesinde hastalar, kendi işlerini kendileri yapabilecek hale geliyor. Hasta bakıcı ya da hastanın bakımını üstlenen aile bireyi, hastanın ne zaman nerede olduğunu takip edemiyor olsa da Clevercare sayesinde hastalar tehlikeli bir alana yaklaştıklarında kendilerine bildirim gidiyor. Clevercare aynı zamanda Alzheimer hastalarını ne zaman ilaçlarını almaları gerektiği, günlük yapılması gereken işleri ve kapıyı kilitlemeleri gerektiği konusunda da uyarıyor. Ayakkabı tabanına gömülerek çalışan bu ürün sayesinde sevdiklerinizin an be an nerede olduğu bilgisini telefonunuzdan kontrol edebilirsiniz.