Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1687

    Uzmanlar uyarıyor: Hack’lenme riski telefonu sattıktan sonra da devam ediyor!

    Group of people using mobile devices

    Gen ve teknoloji meraklısı nüfusun da katkısıyla özellikle Türkiye’de çok sık telefon veya tablet yenileniyor, değiştiriliyor. Ancak pek çok kez kullanıcılar, elden çıkarmaya çalıştıkları cihazın içindeki verilerin yabancıların eline geçmesini önemsemiyor veya dikkat etmiyor. Oysa günümüzün akıllı telefonları, kullanıcıya ilişkin çok fazla kişisel bilgi taşıyor. Bu noktada ESET Güvenlik Uzmanı Denise Giusto Bilić, yenisini aldığı için eski cihazını elden çıkarmak isteyenlere, siber ihlallerin önlenebilmesi adına, tavsiyelerde bulundu.

    Alışveriş, bankacılık ve sosyal ağ gibi uygulamaların hesapları, kredi kartı bilgileri, kişisel bilgiler, fotoğraflar, videolar, yer bilgisi içeren görseller, fatura detayları, web gezinme geçmişi, Wi-Fi bağlantı geçmişi, çeşitli hesaplara ait oturum açma bilgileri… Liste uzatılabilir. Tüm bu veriler, bir siber suçlunun, cihaz sahibi veya yakınlarına karşı saldırı düzenlemesi için yeter de artar bile. Hatta yanlış ellere düşecek olursa bu bilgiler gasp, sahtecilik ve cihazın sahibine yönelik şantajla bile sonuçlanabilir. Dolayısıyla önlem alınması, kullanıcılara geceleri daha rahat uyku sağlayacaktır.

    Öncelikle dosyalarınızı silin ama kilit soru şu: Bir dosyayı sildiğinizde saklanan veri gerçekten siliniyor mu? Ne yazık ki hayır! Birçok elektronik cihazda bir dosya silmek demek aslında sisteme bir dahaki sefere dosya yazılması gerektiğinde önceki dosyanın üzerine yazabileceğini söylemekten ibaret. Fakat sonraki yazma işlemi gerçekleşinceye kadar veri, fiziksel olarak bit hali ile saklanıyor ve gerektiğinde kurtarılabilir durumda bulunuyor. Bu tür silme işlemlerine mantıksal silme adı veriliyor ve hemen tüm işletim sistemleri bu yöntemle çalışıyor.

    2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre Apple ve BlackBerry cihazlarda gerçekleştirilen fabrika ayarlarına dönme işleminde veriler, fiziksel olarak geri döndürülemeyecek şekilde siliniyor. Fakat çoğu Android işletim sistemli cihaz bu kadar şanslı değil, fabrika ayarlarına dönüldükten sonra bile veri kurtarılabiliyor.

    Bahsettiğimiz gibi iOS kullanıcıları için fabrika ayarlarına dönmeleri yeterli. Fakat Android kullanıcıları ne yapmalı? Verinin tekrar kurtarılabilmesini engellemenin en basit yolu fabrika ayarlarına döndürmeden önce cihazı şifrelemek. Bu şekilde birileri cihazın fiziksel kopyasını bile oluşturabilse üzerindeki bitler hiçbir şey ifade etmeyecektir. Tüm bunlar, cihazı yeni satın alan ya da kullanan kişi için, cihazın kullanımı açısından da sorun oluşturmayacaktır.

    Android cihazınızı şifrelemek için Ayarlar > Güvenlik > Şifreleme menüsüne gidebilirsiniz. Ayrıca sıfırlama seçenekleri de Ayarlar > Yedekleme & Sıfırlama > Fabrika ayarlarına sıfırla menüsünde bulunuyor.

    Son olarak da SIM Kart ve Micro SD kartları da çıkarmayı unutmayın. Bu şekilde cihazı gerçekten temizlemiş ve kişisel verileri korumuş olursunuz.

    Güneş Enerjisi Kullanımında Yeni Dönem

    0

    Güneş enerjisi… Dünya’mızın aslında en eski enerji kaynağı olmasına rağmen bir şekilde onu hep ihmal ediyoruz. Ancak “Çin’in elektrik ihtiyacının tamamı Güneş Enerjisi kullanarak karşılamak mümkün,” sözünden sonra bazı gerçekler değişmeye başladı. Sözün sahibi ise tüm gözleri üzerine çeken Elon Musk’ta başkası değil. Tesla otomobilleriyle tanıdığımız ve Mars’ta koloni kurma projesiyle çağımızın en önemli girişimcilerinden biri olan Elon Musk, bu sözü sarf ettiğinde aslında yeni nesil Güneş panellerine ve yenilenebilir enerjiye yaptığı yatırımların haklı gururunu yaşıyordu.

    solarcity-buffalo_1-e1473357502264

    Güneş Kent Gerçek Oluyor

    Elon Musk’ın 2017 hedeflerinden biri SolarCity isimli projesi. Buna göre Her eve yerleştirilecek özel paneller sayesinde Güneş enerjisi depolamak ve aktif olarak kullanmak mümkün. Panellerin iki büyük avantajı var. Zenginleştirilmiş cam kullanılarak üretilen paneller ki yeni adıyla “hücreler” eski nesil panellere göre çok daha verimli çalışabiliyor. İkinci büyük kolaylık ise her evin dış cephesine kolaylıkla kurulabilen batarya sistemi, Güneş’ten biriken enerjiyi evin her türlü ihtiyacını gidermek için yönetiyor. Powerwall ismindeki batarya sistemi ve tavana yerleştirilen hücrelerin modüler yapası uygulamanın kolay olmasını sağlıyor. Hücreler aynı zamanda klasik çatılara göre çok daha sağlam olarak tasarlandığı için orta ve uzun vadede kullanıcıların yüzünü güldürüyor. Hücrelerin mümkün olduğunca her türlü eve uyum sağlaması için de dört farklı tasarım bulunmakta ve hücreler mevcut çatıyı bozmadan onun üzerine kurulabiliyor. Tüm sistemin kurulum maliyeti ise 5,500 dolar. Ardından ömür boyu elektrik faturası ödemiyorsunuz. Tabii bunun yanında çevrenize saygı gösterip küresel ısınmaya bireysel darbenizi indirmiş bulunuyorsunuz. Resme daha geniş bir açıdan baktığımızda ise Elon Musk’ın şehirlerle yetineceğini düşünmek yanlış olur. Musk’a göre Tesla otomobillerinin de üretildiği GigaFactory isimli fabrika Dünya için bir örnek teşkil etekte. Güneş enerjisi kullanarak yılda 10GW enerji üreten bu fabrikalar gelişime oldukça açık. Elon Musk, bu fabrikalardan 100 adet kurarak gezegenin tamamının enerji ihtiyacının karşılanabileceğini iddia ediyor.

     

    Yenilenebilir enerji denildiğinde akla Çin’in gelmemesine de imkan yok. Zira küresel ısınmaya en çok katkı yapan ülkelerden Çin, fosil yakıt tüketimi konusunda uzak ara başı çekiyor. Tüm olumsuzluklara rağmen Çin, geçen sene açıkladığı reform paketinde 2020 yılı içerisinde enerji üretiminin %15’inin Güneş enerjisinden olacağını duyurdu. Pakete göre bu rakam 2030 yılına gelinmeden %20’yi bulacak. Bunun için de Çin kısa 2016 yılı içerisinde dünyanın en büyük panel tarlasına imza attı. Tam 7000 panelden oluşan bu alan 2GW enerji üretebilecek. İkinci büyük Güneş enerjisi tarlası ise Kaliforniya’da bulunuyor ve sadece 600 megawatt enerji üretebiliyor (Çin’dekinin yaklaşık üçte biri). Benzer alanlarda fosil yakıtla üretim yapan tesisler ise 1GW üretim yapabiliyor. Gelişmeler, belirli saatlerde sadece gaz maskesi ile dışarı çıkılabilen Çin ve her geçen gün koşulların zorlaştığı gezegenimiz için umut verici olarak yorumlanıyor.

    Yenilenebilir Enerji Rüyası
    Peki, gezegenimizin tamamının bu temiz enerjiye geçmesi mümkün mü? Cevap ne yazık ki çok net değil. Tesla firması geçtiğimiz yılı enerji üretiminde söz sahibi olan şirketlerin açtığı davalarla uğraşarak geçirdi. Bunların çoğunu berteraf etmeyi başaran Tesla, Panasonic markasıyla işbirliğine giderek hücrelerin üretimine başlayacağını duyurdu. Bu birleşme gezegenimizin geleceği açısından da önemli bir haber. Elbette herkesin kısa sürede Güneş enerjisine geçmesi beklenmiyor ancak Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (The International Renewable Energy Agency) raporuna göre 2030 yılı sonunda Dünya’da üretilen enerjinin %13’ü Güneş’ten elde edilebilir. Çin başta olmak üzere Brezilya, Şili ve Güney Afrika gibi bölgeler dönüşüm için biçilmiş kaftan olarak yorumlanıyor.

    For Honor İnceleme

    0

    Ubisoft’un uzun zamandır beklenen yeni oyunu For Honor sonunda oyun severlerle buluştu ve üç ırkın ölesiye savaştığı bu zorlu arenadaki yerimizi nihayet alabildik. Şu anda bazı bağımsız oyunlar dışında pek bir rakibi olmayan For Honor, oynanışı ile ön plana çıkan, yalnızca ‘savaşmayı’ konu alan bir oyun. Daha önce eşi benzeri görülmemiş bir oynanış sistemine sahip olan oyunda gerçekçi bir savaş deneyimi verilmeye çalışılmış. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda bir hayli başarılı da olmuş.

    ForHonor_og_1200x630

    For Honor aslen çoklu oyuncu tabanlı bir oyun olmasına rağmen, bir senaryo moduna da sahip. Aslında senaryo modunu oynarken de oyunun bu yöne ağırlık vermediğini rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Bu modu oynarken nihai amacınız oyunu öğrenmek olmalı. Eğer sağlam ve derin bir hikaye arıyorsanız For Honor’ın senaryo modunun pek de dilediğiniz şeyi verebileceğini düşünmüyoruz.

    Oyunda üç ırk bulunuyor. Vikingler, Şövalyeler ve Samuraylar. Senaryo modunda Şövalye > Viking > Samuray olarak her üç ırkın çeşitli karakterlerini oynayabiliyorsunuz. Çoklu oyuncu modlarına girmeden önce senaryo modundaki karakterleri deneyip oyunun savaş sistemine ve karakterlerine alışmanızı tavsiye ediyoruz.

    SS_8

    For Honor’ın asıl önemli yanına, çoklu oyuncu moduna gelirsek, işlerin gayet iyi gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Karakter çeşitliliğini zaten fazlasıyla yansıtabilen oyunda maç sonlarında edindiğiniz yeni ekipmanlar sayesinde kendinize özel, tam da sizin oyun tarzınızı yansıtabilen bir karakter yaratabiliyorsunuz. Elbette hangi ırka hizmet edeceğinizi ya da hangi karakterleri oynayacağınızı öğrenebilmek için oyunda biraz zaman geçirmeniz gerekiyor. Ölümcül vuruşlara ama yavaş hareket hızına sahip olan Shugoki mi, hızlı saldırılar yapan ama kolay öldürülen Mercy mi? Karar sizin. Oynayıp, deneyip, size en uygun karakterleri seçmeniz gerekiyor.

    dominion_1920_271182

    Çeşit çeşit, birbirinden çok farklı karakterlere sahip olan For Honor’da bulunan tüm bu karakterler kendilerine has avantaj ve dezavantajlara sahip. Oyunun en sağlam yanlarından birisi bu karakterleri özelleştirirken sahip olduğunuz bol seçenek sayısı. Her maçın sonunda kazandığınız “Çelik” puanları ile satın alabileceğiniz kutulardan seçiminize göre zırh veya silah parçaları çıkıyor. Bu ekipmanların kalitesi de yine seçeceğiniz kutunun türüne göre değişmekte.

    Oyunun ön plana çıktığı yönlerinden bir diğeri de vuruş hissi ve savaş atmosferi. Günümüz oyunlarının sıkıntılı yönlerinden birisi olan vuruş hissi sorunsalı, neyse ki For Honor’da yüzünü göstermiyor. For Honor vuruş hissi açısından gayet tatmin edici sonuçlar veren bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Zaten o vahşi savaş atmosferine girdiğinizde tehlikenin ne taraftan geleceğini anlayamadığınız için kafanızı direkt olarak ‘hayatta kalma’ dürtünüze vereceğiniz için o hissi sonuna kadar alabileceksiniz.

    FH-new_screenshot-02-FULL_255395

    For Honor görsel açıdan da gerçekten güzel görünüyor. Ubisoft’un geliştirdiği yeni oyun motorunu kullanan For Honor, çok kaliteli görseller sunmasının yanında bu görselleri yeterli bir optimizasyon derecesiyle sunuyor olması oyunun asıl kalitesini ortaya çıkarıyor. Orta halli bir sistemde çok rahat çalışan oyunun konsol sürümleri de aynı şekilde akıcı çalışıyor. Konsollarda ortalama 30 FPS ayarında, dengeli bir sunum veriyor.

    FH-screenshot-07-FULL_255335

    For Honor, 2017’nin ilk başarılı oyunlarından birisi olarak karşımıza çıktı ve verdiği sözleri birer birer tuttuğu için de bizleri mutlu etti. Şu anda gayet iyi ilerleyen oyunun ileride ne durumda olacağı veya var olan popülaritesini koruyup koruyamayacağı merak konusu. Eğer Ubisoft, For Honor’ı piyasadaki diğer çevrimiçi oyunlar gibi tam destek ile yürütmeye devam ederse For Honor’ın ömrü bayağı uzun ve tatmin edici görünüyor.

    Dijital sağlıkta yeni teknolojiler

    0

    Eğitiminiz, kariyeriniz, işiniz, arkadaşlarınız, sosyal çevreniz, hepsi önemli ancak hepsinin başında da en önemli olarak sağlık geliyor. Her sektöre değen teknoloji bu alanda da önemli buluşlara imza attı. İşte giyilebilir sağlık çiplerinden biyoyazıcıdan çıkan organlara ve akıllı yara bandına kadar dijital sağlıkta yeni teknolojiler…

    Günümüzde insanların çoğu sağlıkla ilgili merak ettikleri konuları bir doktora danışmanın yerine internette araştırıyor. Forum sitelerinde, sosyal medya hesaplarında ve bloglarda kişilerin yaşadıkları sağlık sorunları, aynı sağlık sorunları olanların mesajları, öneriler, yapılması gerekenler, gidilen hastaneler ve tavsiye edilen doktorlar konuşuluyor. Yapılan araştırmalara göre insanların yüzde 42’si internette içinde sağlık kelimesinin geçtiği paylaşımlara bakıyor. Yaklaşık 3’te 1’i sağlıkla ilgili tartışmalara katılıyor ve yüzde 25 oranında kişi ise sağlık ile ilgili video izliyor. Yüzde 30’u sağlıkla ilgili olayları ve etkinlikleri desteklerken yüzde 23’ü arkadaşlarının ve yakınlarının sağlıkla ilgili deneyimlerini takip ediyor. Yüzde 20’si ise online bir sağlık formuna katılıyor.

    Giyilebilir sağlık çipleri
    Akıllı gözlük ve saat gibi cihazlarla hayatımıza giren giyilebilir teknolojiler, sağlık ve tıp alanında da karşımıza çıkıyor. Bu alanda geliştirilen uygulamalardan biri de Xerox PARC ile Smart Design şirketlerinin ortaklaşa yürüttükleri basılı elektronik devreler içeren giyilebilir sağlık çipleri… Bu bantlar insan vücuduna bir yara bandı gibi yapıştırılarak kullanılıyor. Giyilebilir sağlık çipleri tedavi sürecinde kişinin yaşamsal verilerini mekandan bağımsız her ortamda kontrol edecek. Çipler, hasta kişilerin sağlık verilerini anlık olarak doktoruna iletecek, acil durumları önceden sezerek kişiyi uyaracak, istenirse düzenli kullandığı ilaçları vücuduna enjekte edecek. Geliştirilen bu teknolojinin yakın gelecekte nasıl hayata geçirileceğini örneklerle anlatan Xerox PARC bilim insanları, doktorların içeriğini belirlediği ve programladığı basılı elektronik devre reçetelerini, eczanelerin 3D yazıcılarıyla basarak hastanın vücutlarına yerleştireceğini söylüyor. Eczanelere de yeni bir işlev kazandıracak olan bu teknoloji, ilaç kullanımlarındaki insan hatasını da minimuma indirecek. Özellikle antibiyotikler gibi doğru zamanlama ile alınması gereken ilaçların kullanımında ortaya çıkan sorunlar da çözülecek. Akıllı sağlık çipleri, örneğin kalp ritim bozukluğu olan bir hastanın kalp atış hızını ve EKG’sini doktorların anlık olarak uzaktan takip etmesini sağlayacak. Kişi hastaneye yatmadan evinden takip edilirken, anlık meydana gelen bir sağlık bozukluğunun ilk belirtileri de basılı elektronik çip tarafından anında hastanın doktoruna uyarı olarak gönderilecek.

    Enfeksiyonlar erken teşhis edilecek
    University of Bath’in geliştirdiği akıllı bandaj, dışarıdan sıradan bir yara bandı gibi gözüküyor ancak içerisinde enfeksiyonları erken teşhis edebilecek özel bir teknolojiyi barındırıyor. Bantı vücudunuza jel yardımıyla yapıştırdığınız zaman, tüm enfeksiyonlara karşı kendinizi koruma altına alıyorsunuz. Eğer vücudunuza bakteri odaklı zararlı oluşumlar temas ettiyse, bantın üzerinde bulunan floresan eklentisi yeşil renge dönüşüyor. Siz de bu durumda erkenden önlem alabiliyorsunuz.

    Yazıcıdan organ çıkacak
    Son zamanların en heyecan verici teknolojileri arasında yer alan üç boyutlu yazıcılardan biyoyazıcıların da sağlık sektöründe önemli bir yeri var. Canlı vücuduna ait organ ve dokuların inşası için geliştirilen biyoyazıcılarda, biyomürekkep olarak hücre, doku veya ortam sıvısı kullanılıyor. Canlı dokuları ve organları yeniden inşa etmekte kullanılan biyoyazıcılarda, şu an kalp kapakçıkları, damarlar ve sinir dokularının yeniden inşası konularında çalışmalar yapılıyor. Biyoyazıcı üreten şirketler de bu alanda oldukça başarılılar. Şimdiye kadar hayata geçirilen örneklerin başında bir tavuktan alınan hücreleri kullanarak damar ve kalp dokusu üretilmesi var. Aynı şekilde bir insan damarının biyoyazıcıdan üretilmesi de başarılı örnekler arasında yer alıyor.

    Manzara fotoğrafı nasıl çekilir?

    Her fotoğrafçının kendine has bir fotoğraf çekme tarzı ve çekerken büyük keyif aldığı temalar vardır. Bu kimi zaman bir insan portresi olabilirken, kimi zaman ise gece fotoğrafı veya manzara fotoğrafları olabilir. Kimi fotoğrafçı açık alanda kimisi de stüdyo ortamında çekim yapmayı sever. Bugün sizlere daha çok dışarıda zaman geçirenlerin tercih ettiği bir fotoğrafçılık türünden bahsedeceğim. Eğer manzara fotoğrafı çekmeyi seviyor veya çekmeye yeni başlayacaksanız aşağıda belirtiğim konulara dikkat etmeniz çekeceğiniz manzara fotoğraflarının kalitesini artıracaktır.

    Tripod Kullanmaya Çalışın

    Fotoğraf çekerken fotoğrafı bulanıklaştıran en büyük engel elinizin titremesi veya diğer bir deyişle fotoğraf makinenizin sallanmasıdır. Elinizin titremesini ortadan kaldırmanın en emin yolu kaliteli bir tripod kullanmak olacaktır. Özelikle gün batımı veya gün doğumu çekimlerinde estantene hızını düşürmek gerekeceğinden tripod kullanmak şarttır. Çünkü en ufak bir titremede bile fotoğraf bulanıklaşacak ve keskinliğini yitirecektir. Fotoğraflarda daha iyi sonuç alabilmek için tripod kullanırken pozlama esnasında VR (vibration reduction) özelliğini kapalı konumda tutmanızda netlik açısından fayda vardır.

    Bilmeniz gereken diğer bir konu da şudur: ISO değerini arttırdığınız takdirde fotoğrafta gürültü (noise) oluşur. O yüzden manzara çekiminde ISO ayarında 100-200 arasında bir değer seçmeniz ve tripod kullanmanız uygun olacaktır.

    Işık Faktörü Çok Önemli

    Tüm fotoğraflarda olduğu gibi manzara fotoğrafında da ışık ve bu ışığın doğru kullanımı kaliteyi arttırır. Işığı doğru yakalamak fotoğraflarda en ideal tonlamayı sağlar. Puslu hava, karlı hava, bulutlu hava veya güneşli hava ışık kaynaklarının farklılaştığı doğa şartlarıdır. Her koşulda ışığı en uygun bulabileceğiniz bir zaman dilim mutlaka vardır ve bu farkındalığı ancak bol bol çekim tecrübesi ile kazanabilirsiniz.

    Lens Seçimi Konusu

    Manzara çekerken yüksek zoom ve geniş açı özelliğe sahip lenslere sahip olmanın bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Çünkü geniş zoom aralığı kadrajı ayarlamanızda size oldukça fazla seçenek sunar. Zoom aralığı yüksek olmayan lenslerde çok fazla kadraj alternatifi olmayacaktır.

    Fotoğraf Çekerken Çerçeveyi 3’e Bölün (1/3 Kuralı)

    Vizörden baktığımızda gördüğünüzü yatay ve dikey olarak 3 eşit parçaya bölüyormuşsunuz gibi düşünün yani ekranı hayali olarak toplamda 9 küçük parçaya ayırdığınızı farz edin. Burada çizgilerin kesiştiği noktalar olacaktır. Bu noktalar ilgi merkezi olarak adlandırılır. Eğer fotoğraf çekimlerinde nesneleri hayali kesişim noktalarındaki çizgiler üzerine denk getirmeye çalışırsanız fotoğrafınız daha estetik gözükecektir. Çünkü yapılan çeşitli araştırma sonuçlarına göre fotoğrafa bakan kişiler ilk olarak bu hayali kesişim noktalarına bakmaktadırlar.

    Güneş Işınlarının Etkisini Azaltmak

    Çok fazla dik gelen güneş ışınlarının olumsuz etkisini azaltmak için parasoley kullanılabilir. Veya biraz daha uzmanlık isteyen filtreler de kullanabilirsiniz.

    Hassas Bir Konu  : Odak Noktası

    Manzara fotoğrafı çekerken eğer odak alanınızı veya diğer bir değişle odak noktalarınızı doğru seçemezseniz vizörden gördüğünüzle çektiğiniz fotoğraf arasında farklılık oluşabilir. Örneğin: Arkadaki dağları ve arasından akan nehri çekerken yanlışlıkla odak noktanız yakınınızdaki bir ağacın dalında kalırsa ağaç dalı çok net ama arka planda aslında çekmek istediğiniz manzara tamamen flu olacaktır. Deklanşöre basmadan önce odak noktasını büyük bir hassasiyetle seçiniz.

    Herkesten Farklı Olmak

    Yukarıda ne kadar anlatırsak anlatalım iyi bir fotoğrafçı çekeceği fotoğraf karesini önce kafasında tasarlar. O kareyi hayalinde çektikten sonra gerçeğe dönüştürmeye çalışır. Şunu asla unutmayın ki herkesin çektiği kareleri zaten herkes çekiyor. Siz mutlaka bir fark yaratmalısınız. Farklı bir açı, farklı bir detay, farklı bir kompozisyon ve farklı bir ışık gibi detayları kullanarak kimselerin yakalayamadığı kareler çekmektir marifet.

    Işığınız bol olsun…

    Evernote artık daha hızlı

    Homepage

    Tanınmış verimlilik uygulamaları arasında yer alan Evernote, artık daha hızlı bir işleyişe sahip. Bunu önde gelen bulut yapılarından Google Cloud Platform sayesinde sunan Evernote’un entegrasyonla birlikte toplamda 3 petabayt veriyi taşıdığı kaydediliyor. Servisin, taşıma işleminin ardından yeni koruma katmanıyla daha güvenli bir yapıya kavuşacağı da bildirilen detaylardan.

    Hareketsiz Şifreleme adıyla gelen koruma katmanı, Evernote kullanıcılarının erişemedikleri, taşımadıkları dosyaların şifrelenmesini sağlayacak. Google Cloud Platform’daki veri kurtarma özellikleri ise olası hatalara karşı kullanıcıların daha güvende olmalarını sağlayacak. Açıklamaya göre kullanıcılar, verilerine birçok farklı senaryodaki sorunlarda dahi ulaşabilecek.

    Evernote’un operasyondan sorumlu başkan yardımcısı Ben McCormack tarafından yapılan açıklamada uygulamadaki hıza vurgu yapılırken, sayfa yükleme sürelerinin çok daha kısa sürelerde gerçekleştiğinin altı çizildi. “Google gücünün faydasını görmeye başladık” ifadesini kullanan McCormack, şirketin küresel fiber ağının kendilerine sağladığı katkıdan söz etti. Evernote, modern tarih boyunca yazılan tüm kitapların 10 katı kadar verilerinin Google tarafından saklanmakta olduğu bilgisini de paylaştı.

    2016’da varılan anlaşma çerçevesinde Evernote ve Google arasında gittikçe artan bir temas söz konusu. Evernote bünyesinde bir Google takımı da geçici süreyle de olsa çalışmalar yürütüyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Apple CEO’su artırılmış gerçeklik teknolojisi ile yakın temasta

    tim-cook-apple-AR-adimi

    Bir süredir Apple’ın artırılmış (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojilerine karşı ilgisi olduğu biliniyor. 2016’nın başlarında nispeten çekimser tavırlarla bu teknolojiler hakkındaki düşüncelerini dile getiren Apple’ın CEO’su Tim Cook artık daha cesur konuşmaya başladı.

    Son 2 yıldır Apple’ın sanal gerçeklik teknolojisine yönelik projeleri olduğuna dair söylentiler dolaşmaya başlamıştı. 2016 Şubat ayında firma Apple Store’larda ilk iPhone uyumlu sanal gerçeklik gözlüklerini satmaya başlayınca söylentilerin sesi daha da artmıştı. O zamandan bu yana bu teknolojiler hakkında irili ufaklı birçok açıklama yapan Tim Cook son olarak Independent gazetesine verdiği bir röportajda artırılmış gerçeklik hakkındaki düşüncelerini net bir şekilde dile getirdi.

    Cook artırılmış gerçekliğin tıpkı akıllı telefonlar gibi büyük bir gelişme olduğunu söylüyor. Bu teknolojinin hayatlarımızı ne denli kolaylaştırabileceğini düşüüp heyecanlandığı söyleyen başarılı CEO, aynı zamanda bu teknolojinin hala araştırılmaya ihtiyacı olduğunun altınnı çiziyor.

    Cook’un artırılmış gerçeklik hakkındaki bu düşünceleri oldukça olumlu, ancak teknolojinin hala araştırılmaya ihtiyacı olduğu söylemi belki de Apple’ın yakın zamanda bir hamle yapmayacağına işaret olabilir.

    Apple CEO’su verdiği ropörtajda artırılmış gerçeklik ile sanal gerçeklik arasındaki farkında altını çizerek artırılmış gerçeklik teknolojisinin insanı dünyadan tamamen soyutlamadığı için sanal gerçekliğe oranla daha avantajlı olduğunu söyledi.

    Apple, artırılmış gerçeklik dünyasına ne zaman girer kestirmek güç, ancak Cook’un bu denli net açıklamaları hem firma hem de kullanıcılar adına heyecan verici.

    Rock Band VR Oculus Rift için hazır!

    0

    Rock_Band_VR_key_art.0

    Popüler video oyunun sanal gerçeklik versiyonu 23 Mart 2017’de çıkışını gerçekleştirecek. İşte detaylar…

    Oyun dünyasında son dönemin öne çıkan konusu sanal gerçeklik. Bu alanda birçok oyun stüdyosunun çalışamalar yürüttüğü biliniyor. Elbette bunu tetikleyen önemli faktörler de var; Oculus Rift gibi iddialı donanım üreticileri gibi. Adından sıklıkla söz ettiren sanal gerçeklik aygıtı platformuna uyumlu oyunlara bir yenisi daha ekleniyor: Rock Band VR. Heyecan verici olduğuna şüphe yok…

    Geçtiğimiz aylarda duyurulan sanal gerçeklik yapımı için çıkış tarihi netlik kazandı; planlamaya göre 23 Mart 2017 itibarıyla Rock Band VR deneyimi, Oculus Rift kullanıcılarına sunulacak.

    Müzik oyununun ön siparişlerinin de başladığı kaydediliyor. Ancak bazı gereksinimlerin can sıkma ihtimali yüksek.

    Öncelikle –doğal olarak- Oculus Rift sahibi olmanın yanı sıra yüksek profilli donanıma sahip bir de Windows PC’ye gereksinim duyulacak. Bununla birlikte bir de sanal gerçeklik gözlüğünün ekipmanı olan Oculus Touch’ta gerekli, bu aygıtın fiyatı çok yüksek olmasa da oyun oynama maliyetini iyiden iyiye yükseltiyor. Güzel haber ise sanal gerçeklik ile birlikte Rock Band’in çok daha ileri düzeyde bir oyun deneyimi vaat etmesi.

    Haberin devamında oyunla ilgili olarak yayınlanan videolardan birini izleyebilirsiniz. İyi seyirler dileriz…

    [vsw id=”kHPxjN3lhO4″ source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Twitter’ın aktif kullanıcı sayısı arttı

    twitter-yasak

    Popüler mikro blog platform Twitter, 2016’nın hareketli sosyal medya şirketlerindendi. Özellikle gelir anlamında beklentilerin altında kalınan aylar, kullanıcı sayısında bir türlü istenilen ivmenin elde edilememesi ise altı çizilen konular arasındaydı. Şirket, açıklanan yeni finansal göstergeleri ve kullanım verilerine dair raporla hafif bir silkelenme ortaya koysa da özellikle gelirler noktasında yine yeterince başarıya ulaşılamadığı dikkatlerden kaçmadı. Önce iyi haberden başlayacağız…

    Twitter, açıklanan yeni verilere göre aylık aktif kullanıcı sayısında (ayda Twitter hesabına en az bir kez giriş yapan kullanıcı sayısı) yüzde 11 oranında bir artış sergilemeyi başardı. Dolayısıyla Twitter, dünya genelinde bir miktar daha fazla ilgi görmeye başlamış durumda. Öte yandan gelirler konusunda sonuçlar hiç de tatmin edici seviyelere ulaşmış değil.

    Twitter gelirler yüzde 1 oranında artış sergiledi. 2016 son çeyreği için paylaşılan bu rakam her ne kadar küçük görünse de yine de bazı yönlerden önem taşıyor. Şirket, uzun süredir en ufak bir karlılık emaresi gösteremiyordu. Bu açıklama paralelinde Twitter’ın borsa değerinde düşüş gözlendi, söz konusu oran ise yaklaşık yüzde 11; ilginç bir matematiksel tesadüfün ortada olduğuna şüphe yok…

    Twitter resmi açıklamasında gelirlerdeki artışı organik eğilimlerle ilişkilendirmiş durumda. Özellikle ABD Başkanlık Seçimleri sırasında artan Twitter kullanımı bu noktada dikkat çekici. Bilindiği üzere ABD Başkanı Donald Trump aktif bir Twitter kullanıcısı.

    Sosyal medya dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Akıllı telefon tamamlayan cihazlar

    0

    Artık bilgisayardan çok telefon kullandığımızı söylemek mümkün. En azından, her şeyin telefonumuzdan erişilebilir olmasını diliyor, bunun için elimizden geleni yapıyoruz. Şimdi olaya bir de tersinden bakalım ve telefonu merkeze koyduğumuzda, çevresini hangi cihazlarla donatacağımızı görelim.