Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 166

    Benim gözümden Xiaomi 14 | Cem Kıvırcık

    Sokak fotoğrafçılığı kameraların hantal yapılarının küçülmesiyle yaygınlaşan bir tarz. Buradan yola çıkarak kompakt yapısına rağmen Leica kalitesi ve amiral gemisi özelliklere sahip olan Xiaomi 14, tam anlamıyla bir sokak fotoğrafçılığı canavarı demek mümkün…

    Fransa’daki kır evinin çatısındaki penceresinden Joseph Nicephore Niepce’nin saatlerce pozlayarak çektiği dünyada bilinen ilk fotoğraftan bu yana yaklaşık 200 yıl geçti. Ancak bir sanat biçimi olarak fotoğraf, teknolojinin de gelişmesiyle birlikte yenileniyor, eskimek nedir bilmiyor. Günümüzde en yaygın fotoğraf türlerinden biri olan sokak fotoğrafçılığı, teknoloji, sanat ve kültürdeki değişikliklerle birlikte gelişen bir asırdan fazla bir süredir hayatımızdaki yerini koruyor. Sokak fotoğrafçılığı özünde kamusal alanlarda günlük yaşamın samimi anlarını yakalamak olup görsel hikaye anlatımı ve belgesel fotoğrafçılığın hayati bir parçası haline gelmiştir. Sokak fotoğrafçılığı, özellikle sosyal büyüme ve çekişme zamanlarında, bölgelerin ve toplulukların benzersiz kimliklerini ve kültürlerini keşfetmede değerli bir araçtır.

    Xiaomi 14Kameralar ufaldı sokak fotoğrafçılığı doğdu

    Fotoğrafçılığın ilk yıllarında, sokak fotoğrafçılığı, hantal ekipmanlar nedeniyle özellikle yaygın değildi – portre çalışması ve pratik bürokratik belgeleme daha öncelikli ve kazançlı bir işti. Bununla birlikte, 1900’lerin başında taşınabilir kameranın ortaya çıkışı, fotoğrafçıların sokaklarda samimi anları yakalamasını mümkün kıldı. 1920’lerde ve 30’larda Eugene Atget ve Henri Cartier-Bresson gibi öncüler, yaşadıkları şehirlerdeki günlük yaşamı yakalamak için küçük kameralarını kullanarak modern sokak fotoğrafçılığının yolunu açtılar. 1950’lerde ve 60’larda, daha hızlı, daha erişilebilir kameraların ve filmlerin yükselişi sayesinde sokak fotoğrafçılığı gelişti. Robert Frank ve Garry Winogrand gibi fotoğrafçılar, ülkenin değişen sosyal ve politik manzarasını belgeleyerek savaş sonrası Amerika’nın ruhunu yakaladılar.

    2000’li yılların son çeyreğinde akıllı telefonların kamera özelliklerinin teknolojik yeniliklere bağlı olarak gelişmesi yine 2010 yılı başlarında Instagram ve diğer sosyal medya uygulamalarının hayatımıza girmesiyle mobil fotoğrafçılık, özellikle de sokak fotoğrafçılığı yeni bir boyut kazandı. Akıllı telefon üreticilerinin asırlık fotoğraf, kamera, mercek vs. ekipman üreten firmalarla iş birliği yapmaları da son birkaç yıldır sokak fotoğrafçılığı türünde kamera yerine mobil telefon kullanmayı özendiriyor.Xiaomi 14Nitekim, Xiaomi’nin Leica iş birliğiyle ürettiği ve ülkemizde satışa sunduğu Xiaomi 14 de kompakt yapısı, kararlı, tutarlı ve hızlı kamera dizilimi ile kaliteli görseller üretmenizi sağlıyor, hayatınızı kolaylaştırıyor. Zira sokak fotoğrafında gerçekten “samimi” bir an yakalamak istiyorsanız, dikkat etmeniz gereken ilk kural o an orada olmak ama bir şekilde görünmez kalmayı da becermektir. Zira fotoğraf çektiğiniz fark edildiğinde özneler ya istemediğiniz bir şekilde poza girerler ve doğallıklarını kaybederler, ya da fotoğraflarını neden çektiğinizi merak ederek sizinle nahoş diyaloglara girebilirler. Ancak elinizde ne kadar küçük olursa olsun bir kamera yerine telefon olması sizi sokakta bir anlamda görünmez kılacaktır. Ben de Xiaomi 14 ile sokağa çıktığımda bu konfor yaşadığımı itiraf etmeliyim. Aslında aynasız olarak nitelendirilen küçük bir kamera ve bundan da çok daha küçük bir kompakt kameram olmasına rağmen Xiaomi 14 ile sokakta o kadar rahattım ki, gerçekten çok keyif aldım. Elimdeki telefonun küçük ve kompakt olmasının yanında işlemcisinin güçlü olması da çok önemliydi. Çünkü hayat sokakta çok hızlı akıyor ve çoğu telefonlar size “shutter lag” denen deklanşör gecikmesi sorunu yaşatıyorlar. Peki nedir bu durum? Muhtemelen deklanşöre bastığınız anla, fotoğrafın ekranınızda belirdiği an arasında küçük bir gecikme yaşıyorsunuzdur. İşte bu durum bazen çok ciddi sorunlara yol açar, belki de çok iyi bir fotoğrafı kaçırabilirsiniz. Xiaomi 14 birçok özelliğiyle bu sorunun üstesinden geliyor.
    Öncelikle fiziksel olarak anlatmak istiyorum Xiaomi 14’ü… Amiral gemisi özellikler taşısa da boyutları açısından bakıldığında oldukça kompakt, ele rahat oturan bir yapısı var. 152.8 x 71.5 x 8.20 ölçülerindeki telefon yalnızca 193 gr. ağırlığında. Selefi olan 13 serisi ile benzer gibi görünse de aslında önemli geliştirmeler ve değişiklikler var. Ancak Xiaomi, bu seride tasarım açısından tutarlı bir yolda ilerliyor. Siyah, beyaz ve yeşil renklerde ülkemize gelen Xiaomi 14’ün bana gönderilen deneme modelinin siyah yerine yeşil olmasını çok sevdim. Ama her zamanki gibi telefonu korumak için kutudan çıkan kılıfı kullanmak durumunda kaldım. Bu kez şeffaf silikon bir kılıf yerine, mat ele oturan, kaymayan siyah bir kılıf çıkıyor kutudan. Çok başarılı…

    Xiaomi 14

    Snapdragon 8 Gen 3 Farkı ve kamera

    Her ne kadar işlemciler yalnızca telefon üzerindeki uygulamaların hızlı ve sağlıklı çalışmalarını sağlıyor olsa da fotoğraf üretiminde de önemli bir rol oynuyorlar. Nitekim 4 nm teknolojisine sahip olan Snapdragon 8 Gen 3 Mobile Platform işlemci, fotoğraf çekiminde özellikle hareket içeren karelerde sağladığı hızla yaklaşık 5-6 MB boyutlarındaki dosyaların kesintisiz ve çabuk oluşturulmasını sağlıyor.

    6.36 inç boyutunda ve AMOLED teknolojisine sahip olan ekran, selefi ile aynı gibi düşünülse de birkaç küçük güncelleme dokunuşuyla geliştirilmiş. Biraz daha yüksek Full HD+ (2670 x 1200) çözünürlük memnuniyetle sağlıyor, ancak burada daha önemli olan LTPO panel teknolojisinin eklenmesi. Bu, daha yüksek bir hıza ihtiyaç duyulmadığında pilden tasarruf etmek için yenileme hızının 120’den 1Hz’e kadar ölçeklenebileceği anlamına geliyor.
    Fotoğraf söz konusu olduğunda, Xiaomi 14’ün selefi Xiaomi 13’e göre önemli oranda geliştirildiğini görüyorum. Elbette bunda özellikle Leica ile iş birliği içinde geliştirilen 50MP üçlü arka kamera sistemi dikkate değer. Xiaomi 13’te ise hatırlayacağınız gibi tek bir 50MP arka kamera bulunuyor ve 12MP ultra geniş açı ile 10MP telefoto seçenekleriyle geliyor. Dolayısıyla arka üç kameranın da Xiaomi 14’te 50 MP çözünürlükte olması çok önemli…
    Xiaomi 14, şimdiye kadar deneyimleme şansı bulduğum en iyi kameralı telefonlardan biri olarak öne çıkıyor. 23 mm (eşdeğer) f/1.6 ana kamera, büyük 1/1.31 inç sensör ile birlikte gelirken, 14mm f/2.2 ultra geniş ve 75mm f/2.0 kayan telefoto lensleriyle birlikte bu kombinasyon muazzam bir çekim deneyimi sunuyor. Telefon bir anlamda değiştirilebilir lenslere sahip bir kompakt DSLR’yi yanınızda taşıyormuş hissi veriyor ve hangi arka kamerayı kullanırsanız kullanın, kesinlikle çarpıcı görüntü kalitesi sunuyor. Ana kamera, özellikle dikkat çekici ve sonuçlar, yeni başlayanlar için bile DSLR kalitesinde ayrıntılı…
    Xiaomi 14’ün ışığı nasıl yakaladığı da çok etkileyici… Kamera kullanıcılara hızlı bir şekilde yanıt veriyor, yüzleri kolayca odaklayabiliyor ve tanıyabilir. Bas-çek tarzı çekimlerde de temel ayarları neredeyse her zaman doğru bir şekilde ayarlıyor. Gölgelerdeki ayrıntılar etkileyici ve ana lensin doğal bokeh efekti portre modunu neredeyse gereksiz hale getiriyor. Renkler, Leica Authentic modunda gerçeğe çok yakın ancak istenirse Leica Vibrant moduna geçmek de mümkün… Telefoto lens, optik yakınlaştırma, yüksek çözünürlük ve OIS gibi özelliklerle kaliteyi ön planda tutuyor. Ultra geniş lens diğerlerine göre belki de daha az etkileyici olabilir ancak yine de piyasadaki çoğundan daha iyi. Kamera uygulaması kullanıcı dostu ve sade diyebilirim. Kullanıcılar dilediklerinde RAW formatında veya Pro modunda özel ayarlarla çekim yapılabiliyor. Ön tarafta selfie meraklıları için f/2 diyafram açıklığına sahip 32MP bir kamera bulunuyor ve derinlik kontrollü portre modu ve gece modu gibi birçok özellik sunuyor.

    Xiaomi 14

    Telefotoda 75mmf/2.0 ve 3.2x optik zum

    Gündüz koşullarında, HDR efektinde aşırıya kaçmadan dinamik aralık her üç lenste de çok iyi iş yapıyor. Bu durumun beni çok memnun ettiğini söylemeliyim. Sonuç olarak, özellikle parlak vurgular ve koyu gölgelerde biraz kontrast var. Açıkçası ben bu tonlamayı seviyorum, ancak başkaları diğer telefonların sunduğu renk ve ton farklılıklarını tercih edebilir. Görsellerde belirgin ve bol miktarda detay var ve noise, yani kumlanma minimumda.

    Ultra geniş lens biraz daha az geniş bir dinamik aralığa sahip ve detaylarda ana kameraya oranla biraz daha zayıf gibi görünse de ancak kullanmaktan çok fazla kaçınmadım. Renkler de o kadar doygun değil, ancak fark çok az. Bu kamera, optik görüntü sabitleme olmadan olduğu gibi geceleri de ortalama diyebileceğimiz kalitede görüntü veriyor, ancak kamera uygulamasının gece modu genellikle tek başına seçildiğinde çok daha iyi fotoğraf üretiyor. Detaylar oldukça iyi ama doğal olarak kumlanma biraz daha fazla oluyor.

    Xiaomi 14

    Xiaomi 14’ün öne çıktığı 75 mm yakınlaştırma ve özel 3.2x lens açık ara bu telefonun en önemli ve rakiplerinden sıyrılan özelliği… Bu lens sayesinde özellikle portrelerde doğal bokeh ve 10 cm’e kadar yaklaşabilme özelliğiyle etkili bir makro modu sunuluyor ve ana lensle kıyaslandığında mükemmel bir tutarlılık gösteriyor. Renk doygunluğu ve pozlama kararlılığı gibi ayrıntılar da mükemmel… Ana sensörün kırpılması tekniği kullanılarak oluşturulan 2X çekimler tam olarak biraz daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum, ancak görsel kalitesindeki değişikliği fark etmek için piksellere bir bakmak gerekecek. Bunu da görselleri bilgisayara indirdiğinizde görebiliyorsunuz.

    Gece modu, her yerde devreye girmeye can atıyor ve diyeceğim o ki mükemmel netlik ve keskinlik sunuyor. Ana sensörde görüntüde kumlanma minimumda tutuluyor ve 3.2x yakınlaştırma neredeyse aynı derecede etkileyici. Güçlü yapay ışıklar, gölge detaylarını ortaya çıkarmaya çalıştığı için yer yer patlamış gibi görünüyor olsa da çekim anlarımı bozmadılar. Kontrast, pozlama ve dinamik aralık açısından her şeyin ne kadar doğal ve gerçeğe yakın görünmesini çok beğendim.

    Xiaomi 14 ve sokak fotoğrafçılığı

    Genellikle piyasadaki “Pro”, “Ultra”, “Plus” vs kodlu “amiral gemisi” niteliğindeki telefonlar ile kıyaslandığında boyut anlamında daha küçük ve daha ince olan Xiaomi 14, özellikle sokak fotoğrafçılığının birinci kuralı olan “görünmezlik” konusunda çok başarılı. Telefon bir anlamda avucunuzun içinde kayboluyor ve siz sokak fotoğrafı çekerken inanılmaz bir konfora sahip oluyorsunuz. Bu sayfalarda Xiaomi 14’ün fotoğraf performansını göstermek için birçok değişik modda fotoğraf çeksem de özellikle sokak fotoğraflarında boyutlarının kompakt olması, hızlı ve kararlı çekim yapmanıza olanak sağlamasının altını özellikle çizmek istiyorum.

    Leica iş birliğiyle çalışılmaya başladıktan sonra filtreler arasında yerini alan “Leica Siyah Beyaz Yüksek Kontrast” özelliğine hayranlığımı birkaç kez bu sayfalarda anlatmıştım. Ancak, bu deneyimleme sırasında siyah beyazdan biraz uzak durabilmek için kendimi zorladım diyebilirim. Zira Xiaomi 14 renkleri doğru sunmasıyla da çok başarılı. Bu sayfalardaki siyah beyaz fotoğraflar Anadolu yakasındaki bir gökdelenin tepesinden çekildi. Belge niteliğindeki fotoğrafların siyah beyaz olması bana hala daha çok etkili geliyor. Aynı fotoğrafların renkli olanlarıyla kıyasladığımda ille de siyah beyaz diyorum nedense… Siz de bir bakın. Bakalım bana hak verecek misiniz?

    Belki de bu serideki en ilginç, en dikkat çeken fotoğraf olan elinde akıllı telefonla tarihi bir yapının kapısında duran yeniçeri oldu diyebilirim. Burada da Xiaomi 14’ün küçük ve hızlı olması sayesinde bu fotoğrafı çekebildim. Zira anladığım kadarıyla bu mekânda bir film çekimi vardı ve yönetmen sette kuş uçurmuyordu. Hatta kısa bir mola vermiş olan yeniçerinin yanına elinde telsiziyle bir de asistan dikmişti. Ama bu fotoğrafı mutlaka çekmeliydim. Hem de yeniçeri poza girmeden tüm doğallığıyla. Muhtemelen bu fotoğraf için izin alamayacaktım. Ya da alsam da yeniçeri o kapıda poz verecek ve elindeki telefonu da saklayacaktı. Sonuçta çekeceğim fotoğraf da tarihi bir binanın kapısında duran bir yeniçeri olmaktan öte gitmeyecekti.

    Xiaomi 14

    Bu yeniçeri fotoğrafı aynı zamanda sokak fotoğrafçılığında adına “juxtaposition” ya da artık jargona yerleşmiş haliyle “juxta” da denilen bir anlatım diline örnek teşkil ediyor. Kelime anlamı olarak “yan yana koyma, getirme” gelen juxtaposition sokak fotoğrafçılığında iki unsuru yan yana getirerek aralarındaki benzerliği, ya da zıtlığı betimlemek olarak kullanılıyor. İşte bu fotoğrafta da yüzyıllar öncesinden bir yeniçerinin elinde akıllı telefonla kapı nöbetinde olması da bu şirin zıtlığı ve içinde barındırdığı espriyi içeriyor.

    Sonuç olarak bu sayfada gördüğümüz ve sokak fotoğrafı olarak nitelendirdiğimiz her karede Xiaomi 14 benim için harika bir yoldaş oldu. Fotoğrafı çekilen insanlar rahatsız olmadılar, önemsemediler. Ancak elimde bir fotoğraf makinesi olsaydı durum bundan farklı olabilirdi. İnsanlar poza girebilir, ya da fotoğraflarının çekilmesinden rahatsız olabilirler, size bir şekilde itiraz edebilirlerdi. Ben sokak fotoğrafçılığının geleceğini mobil fotoğrafçılıkta görüyorum ve Xiaomi’nin Leica ile iş birliğiyle üreteceği akıllı telefonların bu tarzda fotoğraf üretenlerin imdadına yetişeceğini ümit ediyorum.

    TCL Electronics en yeni TV’lerini ve akıllı ev ürünlerini İstanbul’da tanıttı

    Dünyanın önde gelen TV markalarından biri olan ve 98 inç TV kategorisinde lider olan TCL Electronics, Orta Doğu ve Afrika pazarına yönelik en yeni ürün yelpazesini İstanbul’da düzenlediği bölgesel tanıtım toplantısı kapsamında tanıttı.

    TCL bu etkinlikle, bölgedeki kullanıcılara yönelik en yeni ve teknolojik ürünlerini katılımcılarla paylaştı. TCL’in öne çıkan ürünleri arasında; 2024 QD-Mini LED TV’ler, farklı kategorilerden ev yaşamına yönelik, temizlik ve soğutma çözümleri ile klimalar yer alıyor.

    TCL Orta Doğu Genel Müdürü Sunny Yang yaptığı açıklamada şunları söyledi: “TCL’nin yeni nesil QD-Mini LED TV’lerini tanıtmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Amacımız, en son teknolojiyi sunarak Orta Doğu ve Afrika pazarlarında tüketicilerimizin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara birinci sınıf bir eğlence deneyimi sağlamaktır. Ayrıca, günlük yaşamı kolaylaştırmak için tasarlanan en yeni ev aletleri ürünlerimizi tanıtmaktan da heyecan duyuyoruz. Bu ürünler arasında TCL FreshIN Serisi Klimalar, Free Ankastre Serisi buzdolapları ve son teknoloji çamaşır makineleri yer alıyor.”

    TCL ElectronicsTCL 115″ X955 Max QD-Mini LED TV

    Tanıtım toplantısında, TCL’nin 115 inç büyüklüğündeki X955 Max QD-Mini LED TV’si öne çıkan ürünler arasındaydı. 5.000 nit parlaklık ve 20.000’den fazla yerel karartma bölgesi ile hassas aydınlatma ve etkileyici kontrasta imza atan X955 Max QD-Mini LED TV, QLED PRO teknolojisiyle donatıldı. 144 Hz VRR ve ONKYO 6.2.2 Hi-Fi sistemi ile de adından söz ettiremeye hazırlanan bu model, ultra ince tasarımıyla çarpıcı bir görüntü kalitesi ve üstün bir ses performansı sunuyor.

    TCL ElectronicsTCL Electronics

    TCL C855 Premium QD-Mini LED TV

    TCL C855 ise dinamik HDR performansı ile 3500 nit parlaklığıyla beyazlardan en derin siyahlara kadar çarpıcı kontrastlar sağlıyor. QLED PRO teknolojisi sayesinde canlı, gerçekçi renkler sunan bu model, düşük yansıma özelliği ile neredeyse sıfır parlama hissi ile izlenebiliyor. ONKYO 2.2.2 Hi-Fi ses sistemi ile odyofillere üstün ev sineması ses kalitesi sunan C855, AiPQ PRO İşlemci ve 144Hz VRR ile geliştirildi. TCL C855 Premium QD-Mini LED TV serisi; 65″, 75″, 85″ ve 98″ boyutlarında satışa sunulacak.

    TCL Electronics

    TCL C755 QD-Mini LED TV

    TCL C755, 1344 bölgeli QD-Mini LED teknolojisi ve 1600 nit’e ulaşan parlaklık seviyesiyle çarpıcı HDR performansı sunuyor. Hassas QLED renkleri ile büyüleyici görseller vaat eden bu model, ONKYO 2.1 Hi-Fi ses sistemi ile entegre, dinamik bir ev sineması deneyimi sunuyor. AiPQ işlemci ile birleştiğinde, pürüzsüz ve net görüntüler sunarak izleme deneyimini zirveye taşıyan bu seri; 50”- 55″, 65″, 75″, 85″ ve 98″ boyutlarında satışa sunuluyor.

    TCL ElectronicsTCL C655 Pro

    TCL C655 Pro, Quantum Dot teknolojisi ile iddialı bir görüntü netliği sunuyor. Yüzlerce bölgede gelişmiş gerçek yerel karartma kullanarak, arka aydınlatmayı hassas bir şekilde kontrol eden ürün, karanlık sahnelerdeki her ayrıntıyı çarpıcı bir netlikte ortaya çıkarıyor. QLED PRO teknolojisi, canlı renkler ve gerçekçi görüntüler sunarak görüntü kalitesini yeni yeni bir boyuta taşıyan TCL C655 Pro, ONKYO 2.1 Hi-Fi ses sistemi ile ses konusunda da son derece iddialı. QLED görüntü kalitesine terfi etmek isteyen tüketicilerin tercih edeceği bu aile 55″, 65″ ve 75″ boyutlarında satışa sunulurken bir alt versiyonu C655 ailesi ise 50”- 55″, 65″, 75″, 85″ ve 98″ boyutlarında satışa sunuluyor.

    Ev konforuna yönelik çözümler

    TCL, TV alanındaki yeniliklerinin yanı sıra, günlük yaşamı kolaylaştırmak için tasarlanmış çeşitli farklı ürünleri de tanıttı. Dış ortamdan taze hava verebilen FreshIN 3.0 ve BreezeIN serisi klimalar, rakipsiz özellikleri, şık ve minimalist tasarımı ile dikkat çekerken, TCL C2110WDG ve C67110WDG önden veya üstten yüklemeli yıkama ve kurutma makinesi modelleri de tüketicilere daha sağlıklı ve rahat bir yaşam kalitesi sunmak için dizayn edildi.

    98″ TCL televizyonu MediaMarkt’tan satın alabilirsiniz.

    Redmi Pad Pro tanıtıldı!

    Redmi bugün yeni tablet modeli Redmi Pad Pro‘yu Avrupa pazarına sundu. Orta segmente hitap eden Redmi Pad Pro, fiyatı, özellikleri ve tasarımı ile beğenileri topladı. İşte dev kamera tasarımı ile gelen Pad Pro’nun tüm detayları…

    Nisan ayında Çin’de tanıtılan Pad Pro, küresel pazara POCO ismi altında çıkacak diye söylenirken, Xiaomi tarafından ters köşe geldi. İsmi dahi değişmeden Avrupa’ya sunulan Redmi Pad Pro, Qualcomm tarafından geliştirilen Snapdragon 7s Gen 2 yonga setinden besleniyor. 6GB ve 8GB olmak üzere iki fakrlı RAM bellek seçeneği de alıcının tercihine bırakılıyor.

    128GB ve 256GB olarak iki dahili depolama seçeneği ile gelen Redmi’nin yeni tableti, 10000 mAh‘lik bir pili kasanın içerisinde taşıyor. Aynı zamanda 33W hızlı şarj desteğine sahip olan cihaz Android 14 tabanlı HyperOS işletim sistemi ile çalışıyor. Bu arayüzü 12,1 inçlik geniş LCD ekranında sunan cihaz, 120Hz yenileme hızı, 2560 x 1600 piksel çözünürlük, 68,7 milyar renk ve yüzde 83,6 ekran-gövde oranı gibi özelliklere sahip.

    Tüm bunlara ek olarak DC karartma, Dolby Vision, Gorilla Glass 3, MicroSD kart desteği, dört hoparlör, iki mikrofon, Bluetooth 5.2, Wi-Fi 6 ve 3,5 mm jak girişi gibi özelliklere sahip olan Redmi Pad Pro, hem ön hem de arka tarafında 8 Megapiksellik kameralar taşıyor. Son olarak 571 gram ağırlığında olduğunu bildiğimiz tablet, metal bir tasarıma sahip.

    Fiyatı ise şu şekilde:

    • 6GB/128GB: 299,9 Euro
    • 8GB/256GB: 349,9 Euro
    Özellik Redmi Pad Pro
    İşlemci Qualcomm Snapdragon 7s Gen 2
    RAM Belleği Seçenekler: 6GB, 8GB
    Depolama Seçenekler: 128GB, 256GB
    Ekran 12,1 inç LCD
    Çözünürlük 2560 x 1600 piksel
    Yenileme Hızı 120Hz
    Renk Derinliği 68,7 milyar renk
    Ekran-Gövde Oranı %83,6
    Ekran Özellikleri DC karartma, Dolby Vision, Gorilla Glass 3
    Batarya Kapasitesi 10000 mAh
    Hızlı Şarj Desteği 33W
    İşletim Sistemi Android 14 tabanlı HyperOS
    Ön Kamera 8 Megapiksel
    Arka Kamera 8 Megapiksel
    Ek Depolama Desteği MicroSD kart desteği
    Hoparlörler Dört hoparlör
    Mikrofonlar İki mikrofon
    Bağlantı Özellikleri Bluetooth 5.2, Wi-Fi 6
    Diğer Bağlantılar 3,5 mm jak girişi
    Ağırlık 571 gram
    Tasarım Metal

    2024 Yılının En Popüler Bilgisayar Oyunları

    0

    Oyun dünyasında 2024, hızlı çıkış yapanların popüler olduğu bir yıl olarak göze çarpıyor. Hangi oyunlar çok oynanıyor? Bu sorunun cevabını almak için Steam üzerinden çekilen veriler önemli ipuçları veriyor. Bu yazımda 2024’te şu ana dek en çok oynanan oyunları sıralayarak yılı değerlendiriyoruz.

    2024
    2024 yılında Helldivers 2, geniş bir kitleye hitap ediyor

    2024 Yılının Çılgınlığı Helldivers 2

    Eğlencenin öne çıktığı Helldivers 2 oyunu tam bir kitlesel çılgınlık. Bunun nedeni çok açık. Çünkü oyun uzaylılar, dev böcekler, kocaman silahlar arasında gidip geliyor. Takım oyununa açık yapısı ve hiç bitmeyen aksiyonu stres atmak için bire bir. Oyun aslında bazı yönlerden kült film Starship Troopers’ı andırıyor. Sony tarafından hazırlanan oyun PlayStation’a ek olarak PC’de de aynı anda piyasaya çıktı. Sony, iki platform arasında oynanmayı kolay hale getirdi. Sonuç? PC’de 50 bin aynı anda ortalama ile rekorlar kıran bir oyun. Görünen o ki farklı sınıflar, zengin silah seçenekleri ve devasa yaratıklara oyuncular uzun süre hayır diyemeyecek.

    Manor Lords

    Son dönemde Manor Lords çılgınlığı yaşanıyor desem yanılmış olmam. 1 Milyondan fazla satan ve ortalama 40 binin üzerinde kişinin aynı anda oyunda kalıyor! Yapımcılar bile bu başarıyı hayallerinin ötesinde tarif ediyor. Peki, nedir Manor Lords? Özetle Ortaçağ’da geçen bir şehir kurma oyunu olarak özetlemek mümkün. Bunu yaparken de kaynak yönetimi, ekonomi halkın ihtiyaçları gibi kriterleri dikkate almanız gerekiyor. Elbette konumuz Ortaçağ olunca savaşlar da kaçınılmaz. RTS şeklindeki savaşlar biraz daha gelişirse yıllarca bu oyundan bahsedebiliriz.

    Palworld

    Palworlds ilk çıktığında 2 milyon kişi tarafından oynandı. İnanması güç bir rakam. Şu an sayı 30 binlere düşse de Steam’de 3 numara olan oyun Pokemon’a benziyor. Hatta hukuki savaşlarıyla tanınan Nintendo’nun oyuna dava açmamış olmasına şaşırdım. Palworld’de Pokemon benzeri yaratıklar geliştirip rakipleri alt ediyoruz. Pokemon benzerliğine ek olarak hayatta kalma mekaniklerini de hesaba katmanız gerekiyor. Tabii Nintendo’ya göre Palworld yapımcıları daha cesur davranıp formülü değiştirdikleri için büyük ilgi görüyorlar. Grafikleri, oynanabilirliği ve genel olarak tasarımıyla insanı kendine çeken bir yapısı var.

    2024
    Unreal 5 motorunu kullanan bu oyun optimizasyon sorununa rağmen erken erişimde geniş bir kitle ile buluştu

    Grey Zone Warfare

    Listede Call of Duty, Battlefield göremeyince şaşırdınız mı? Artık bu oyunlar eski şaşalı günlerinden uzaktalar. Onun yerine “extraction shooter” denilen tür ve onun temsilcileri öne çıkıyor. Bu türde genellikle bir görevi yerine getirip bulunduğumuz ortamı terk ediyoruz. Grey Zone Warfare de bu tarz oyunların en yenisi ve popüleri. Güneydoğu Asya’da geçen oyun, gerçekçi ve taktiksel bir savaş oyunu. Bataklıklarda duyacağınız kurbağa sesleri arasında sıcağa karşı mücadele veriyorsunuz. Şu an için oyunda PvE yani yapay zekaya karşı oynadığınız mod ön planda. Ancak PvP yani gerçek rakipler de büyük ihtimal eklenecek. Erken erişimde olan oyun, bu tarz talep ve beklentileri dikkate alacaktır. Bu türü seviyorsanız Escape from Tarkov ve benim gözdem Ready or Not’ı da mutlaka deneyin.

    Myth of Empires

    Hayatta kalma MMO olarak özetleyebileceğimiz Myth of Empires oldukça detaylı bir oyun. Çin kültürüne dair silah ve tasarımlar kullanması oyunu rakiplerinden farklı kılıyor. Yağma, fetih gibi kalabalık olaylara dahil olup yaşayan bir evrenin parçası olmayı sevenler için Myth of Empires iyi bir seçenek.

    Evet Steam’deki ilk beş oyun bu şekilde. Benim fark ettiğim erken erişim olan oyunların büyük çıkış yaptığı. Bunun altında bence yazının başında belirttiğim gibi oyuncuların Call of Duty tarzı AAA’lere mesafesi var. Oyuncular, eğlenceli, stres atmaya dönük, kitlesi ile iletişimi düzgün kuran oyunlara öncelik veriyor. Ayrıca ilk beş oyun strateji, FPS, MMO gibi farklı türlerden oluşuyor.

    GenAI, perakende sektöründe çalışma şekillerini ve tüketici ilişkilerini yeniden şekillendiriyor

    Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), tüketici ürünleri ve perakende sektörüne yönelik “Üretken yapay zekânın (GenAI) perakende ve tüketici ürünleri şirketlerinin çalışma şekillerini ve tüketicilerle ilişkilerini nasıl değiştirdiği” konusundaki yayınını yayımladı.  

    EY’ın üretken yapay zekânın (GenAI) perakende ve tüketici ürünleri sektörü üzerine etkilerini ele alan yayınında, GenAI kullanımıyla şirketlerin ve tüketicilerin arasında oluşacak ortak noktalar ortaya koyuluyor. Öncelikle, pazarlama kampanyalarında ve tüketici deneyimlerini iyileştirmek amacıyla e-ticaret platformlarındaki sohbet robotlarında kullanılan GenAI, şirketler tarafından yönetim ve risk konularının belirgin olduğu alanlarda başlıca gereksinimleri karşılamak için de kullanılmaya başlandı. Ancak, tüketiciler üzerinde davranış değişikliğine yol açan bu teknoloji, perakende ve tüketici ürünleri şirketlerini değişime ve yeniliğe yönlendiriyor.

    Birden çok alana entegre edilebilen GenAI’ın, pilot uygulamalarla birlikte potansiyel faydaları artıyor

    Yapay zekâ tabanlı EY Strategy Edge platformu, 2020 ile 2023 yılları arasında tüketici sektörü pazarında, 8 milyar doların üzerinde yatırıma tekabül eden 277’den fazla yapay zekâ ile ilgili anlaşmanın tespit edildiğini gösteriyor. Yayına göre, GenAI’ın gerçek gücü, şirketlerin kurumsal dönüşümlerinde kolaylaştırıcı olarak kullanıldığında ortaya çıkacak. Bu yönüyle GenAI, müşterilere ve çalışanlara aynı anda birden fazla alanda değer yaratabilecek yenilikçi deneyimler sunulmasına yardımcı olacak.

    Liderler, GenAI uygulamalarını bir risk-ödül paradoksu olarak görüyor

    Liderler, GenAI uygulamalarının dönüştürücü gücünün ve somut fırsatlarının olduğu konusunda hemfikir ancak değer sağlamak için risk alınması gerektiğini düşünüyor.  Bu paradoksu çözmek için tüketici şirketlerinin, uygulama ve yönetim stratejilerini eş zamanlı ve birbirine bağlı olarak düşünmesi gerekiyor. GenAI araçlarının nerede ve nasıl konumlandırılacağı ve kullanılabileceği konusunda tutarlı ve uyarlanabilir bir yönetim çerçevesi geliştirilerek değer sağlanabilir.

    Bu doğrultuda, yapay zekâ stratejisini sürekli olarak gözden geçirmek önemli bir adım olarak ortaya çıkıyor. Ortak ilkelere dayalı bir yönetim yapısının kurulması ve sürekli olarak geliştirilmesi, tüketici şirketlerinin riski en aza indirmelerine imkân tanıyor.

    GenAI, tüketiciyle ilişkileri değiştirecek yeni davranışları ortaya çıkaracak

    GenAI’ın iş dünyasındaki sonuçları kolaylıkla görülebilirken, yapay zekânın tüketici davranışları ve tüketicilerin şirketlerle etkileşimi üzerindeki etkisi çok daha derin olabilir.

    Gelecekte, temel satın alma kararlarının yapay zekâ tarafından yönetileceği ve tüketicilerin, kendi yapay zekâ araçları aracılığıyla markalarla etkileşime gireceği öngörülüyor. Markalar tüketicinin güveneceği yapay zekâ destekli uygulamalara göre uyarlanmış GenAI araçlarını geliştirdikçe, D2C gibi iş modellerinin, AI2AI’a dönüşmesi bekleniyor. Burada başarılı olmak için; ürün, fiyat ve hizmette yüksek düzeyde kişiselleştirme ve müşteri segmentasyonunda geniş demografik gruplamalar yerine bireysel tüketiciler veya hane halkı düzeyinde öngörüler sağlamak markalar için daha önemli olacak. Ele alınması gereken bir diğer konu ise hayatını iyileştirmek için yapay zekâyı kullanmaktan aktif olarak kaçınan bir tüketici kitlesinin bulunması ihtimali. Bu tüketici kitlesi, fiziksel deneyimleri benimsemeyi ve kendi seçimlerini yapmayı tercih ederek, mümkün olan her yerde dijital etkileşimden kopmaya çalışabilir. Bu kitleye hizmet edebilmek adına fiziksel temas noktaları aracılığıyla güven oluşturmak için mevcutta uygulanan geleneksel gerçek ve duyusal deneyimlerinin devam etmesi önem taşıyor.

    Bu sebeple, insani dokunuşların bulunduğu ve tüketici katılımını mümkün kılan GenAI araçlarını oluşturarak gerçek dünya deneyimi sunan perakendeciler rekabet avantajı sağlayabilir. GenAI aracılığıyla tüketici aşinalığı ve katılımı oluşturan, teknolojiyi yaşam tarzlarına daha fazla entegre eden ve yapay zekâ vasıtasıyla etkileşimi ve kişiselleştirmeyi yeniden şekillendirmeye başlayan markalar, gelecekte çok daha büyük avantaj elde edebilir. Markalar, tüketicilerle kurulan dijital ilişkiyi değiştirmek için bir plan oluşturulmalı, etkileşim kurma biçimini nihai olarak şekillendirmeli ve tüketiciye yönelik yapay zekâ teknolojisi keşfetmelidir. Verilen mesajlar, medya kullanımı, ürün ve hizmet sunumları farklı tüketici ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilerek yapay zekâ çözümleriyle yeniden tanımlanmalıdır.

    Raporun tamamına EY Web sitesi üzerinden ulaşılabilir.

    Apple ve Google, istenmeyen takip durumunda iOS ve Android’de uyarı verilmesini sağlıyor

    Apple ve Google, Bluetooth aygıtları için İstenmeyen Konum Takip Aygıtlarının Tespiti adı verilen bir endüstri standardı oluşturmak için ortak bir çalışma yürüttü.

    Çalışma sonucunda, kullanıcılar bilmedikleri bir aygıt tarafından takip edildiklerinde hem iOS hem Android üzerinden uyarı alabilecekler. Bu sayede, eşyaların kaybolmasını önlemeye yardımcı olmak için tasarlanan bu aygıtların kötüye kullanımı azaltılacak. Apple bugün bu özelliği iOS 17.5 sürümüne entegre ederken, Google da bunu Android 6.0 ve daha üzeri Android sürümlerine sahip aygıtlarda sunacak.

    Bu yeni özellik sayesinde kullanıcılar, üzerilerinde bilmedikleri bir Bluetooth takip aygıtıyla belirli bir süre hareket ettiklerinde aygıtlarında “Sizinle Hareket Eden [Aygıt] Bulundu” uyarısını alacak.

    Bir kullanıcı iOS aygıtında böyle bir uyarı aldığında, bu bir başkasının AirTag’inin, Bul aksesuarının veya endüstri standartlarına uyumlu bir Bluetooth takip aygıtının onunla birlikte hareket ettiği anlamına geliyor. Takip aygıtı kullanıcının ödünç aldığı bir eşya üzerinde olabilir. Ancak böyle olmadığı durumlarda iPhone, takip aygıtının tanımlayıcısını görüntüleyebiliyor, yerini bulmak için bir ses çalmasını sağlayabiliyor ve devre dışı bırakmak için yönergelere erişebiliyor. Chipolo, eufy, Jio, Motorola ve Pebblebee gibi Bluetooth aygıt üreticileri gelecek modellerinin bu standarda uyumlu olacağını duyurdu.

    AirTag ve üçüncü taraf Bul aksesuarları en başından beri sektörde ilk kez kullanılan gizlilik ve güvenlik önlemleriyle tasarlandı. Apple, tüketicilerini güvende tutmak için bu tür önlemleri geliştirip uygulamaya büyük önem veriyor. Sektörde bir ilk olan bu platformlar arası ortaklık kullanıcı topluluklarının ve endüstrinin geri bildirimleriyle ortaya çıktı. Oluşturulan standartlarda, ürünlerine istenmeyen takip durumunda uyarı verme özelliği eklemek isteyen üreticilere yönergeler ve en iyi uygulama örnekleri sunuluyor.

    Canon EMEA Başkanı ve CEO’su Yuichi Ishizuka’dan Türkiye’ye özel ziyaret

    Canon EMEA Başkanı ve CEO’su Yuichi Ishizuka, Canon’un bölgeye olan bağlılığını vurgulamak üzere Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi.

    Kapsamlı programının bir parçası olarak Ishizuka, Canon Eurasia’nın liderleri ve çalışanlarıyla bir araya gelerek pazar dinamikleri, satış stratejileri ve Türkiye’deki gelecek yatırımlar hakkında görüşmeler gerçekleştirdi. Türkiye’nin öncelikli pazarlardan biri olarak stratejik bir rol oynadığını dile getiren Ishizuka, ülkenin hızlı büyümesini ve EMEA bölgesi için önemini vurguladı.

    Ishizuka, “Bu ziyareti yalnızca çok önemli bir iş ziyareti olarak değil, aynı zamanda sahadaki ekiplerimiz ve müşterilerimizle bağlantı kurmak, işimizi güçlendirmek ve topluma katkı sağlamak üzere yapacağımız gelecek yatırımları keşfetmek adına da paha biçilmez bir fırsat olarak görüyorum. Türkiye müşteri tabanı ve demografik profili ile stratejik vizyonumuzda önemli bir yere sahip.” dedi.

    Canon’un Türkiye’nin sosyal ve ekonomik altyapısına olan bağlılığını vurgulayan Ishizuka, şirketin gelişen pazar taleplerini karşılama ve topluma fayda sağlama konusundaki kararlılığını yineledi; “En son teknolojileri sürekli olarak takip etmemiz ve ortaya çıkan trendlere karşı duyarlılığımız, müşterilerimize olağanüstü değer sunma taahhüdümüzün altını çiziyor. Canon Gençlik Programı ve Satışta Kadın gibi projelerimiz ise araç, ekipman ve bilgi birikimimizi kullanarak toplumu destekleme çabalarımızı ortaya koyuyor”.

    Canon Orta Doğu ve Türkiye Bölge Direktörü Venkatasubramanian (Subbu) Hariharan, Ishizuka’nın değerlendirmelerinin altını çizerek Türkiye’nin Canon’un bölgesel stratejilerindeki önemini vurguladı. Hariharan, “Güçlü bölgesel yapılanmamız, Türkiye’nin dinamik pazar yapısı ve genç nüfusuna yönelik stratejilerimizi doğru yöneterek kaynakları etkin bir şekilde kullanmamızı sağlıyor” dedi.

    HONOR Magic6 Pro ve HONOR Magic V2 için Android 15 Beta programı yayınlandı

    0

    HONOR, Android 15 Beta 1’i 10 Mayıs’tan itibaren HONOR kullanıcıları için kullanıma sunduğunu duyurdu.

    HONOR Magic6 Pro ve HONOR Magic V2 bu güncellemeyi alan ilk iki cihaz oldu. Bu program, HONOR kullanıcıları için en son Android güncellemelerine erken erişim sunarak yeni özellikleri test etmelerine ve kullandıkları uygulamaların HONOR amiral gemisi akıllı telefonlarıyla uyumluluğunu artırmalarına olanak tanıyor. Kullanıcı deneyimi, gelişmiş güvenlik ve gizlilik, optimize edilmiş cihaz kaynak yönetimi ve daha birçok deneyim optimizasyonunu Android 15 ile çok daha iyileşiyor. 

    Android 15 ile kullanıcılar artık kişisel bilgilerini daha güvenli bir cihaz ortamında daha fazla denetimle koruyabiliyor.  Üçüncü taraf uygulamaların özel kullanıcı verilerini toplamasını önleyerek reklam içerikleri gibi hizmetlerin farklı bir alanda çalıştırılmasına olanak tanıyan SDK sanal alanını da bu program ile geliyor. Ayrıca kullanıcının gizlilik deneyimini daha da geliştirmek için Android 15, kullanıcıların kamera veya mikrofon gibi özellikler için izinleri yönetirken ve kullanırken, gizlilik korumalarının detaylarından daha fazla haberdar olmalarını sağlayan yeni bir izin yönetimi portalı ile geliştirilmiş bir gizlilik göstergesi sunuyor.

    Android 15, Oyun Uygulamaları gibi yoğun güç kullanan programların cihazın güç sistemiyle nasıl etkileşime girdiğini yönetmeye yardımcı olan Android Dinamik Performans Çerçevesini (ADPF) geliştirmeye devam ederek cihazın GPU, CPU ve soğutma sistemindeki ihtiyaçlarına daha iyi yanıt vermesine ve uzun süre arka planda çalışan uygulamaların enerjiyi daha verimli bir şekilde kullanmasına yardımcı oluyor…

    Logitech, gelişmiş web kamerası MX Brio’yu duyurdu

    0

    MX Serisi’nin yeni üyesi MX Brio 4K Ultra HD Web Kamerası, yapay zeka destekli özelliklerle donatıldı.

    Logitech, profesyonel kullanıcıların taleplerini karşılamak üzere tasarlanan yüksek kaliteli web kamerası MX Brio’yu tanıttı. Logitech’in bugüne kadarki en gelişmiş web kamerası olan MX Brio, Master Serisi ekosistemine katılarak MX klavyeler ve mouselarla birlikte üstün performans sunuyor. 4K Ultra HD web kamerası, yaratıcı profesyonellerin, yazılım geliştiricilerin ve oyun yayıncılarının sanal ortamdaki görünümlerini iyileştirmelerini sağlıyor. Ayrıca fikirlerini verimli bir şekilde paylaşmalarına yardımcı oluyor.

    Logitech Türkiye Kategori & Pazarlama Lideri Cihan Önal “MX serimizin en yeni üyesi MX Brio, 8.5 mp Sony Starvis görüntü sensörü ile 30fps’te Ultra HD 4k çözünürlük sunuyor. Ama daha ilgi çekici kısmı yapay zeka destekli olması. Görüntü iyileştirme özelliğiyle yüzün konumunu algılıyor, beyaz dengesi, pozlama, odaklamayı otomatik olarak ayarlıyor. Ayrıca entegre çift hüzmelemeli gürültü önleyici mikrofonlar yapay zekanın desteğiyle arka plan gürültüsünü bastırıyor. Kamera aşağı doğru eğildiğinde oryantasyon otomatik olarak değişiyor ve masanızdaki notları veya objeleri kolayca gösterme şansı elde ediyorsunuz. Zoom, Microsoft Teams, WebEx, Skype, FaceTime, Google Meet, Streamlabs ve OBS gibi uygulamalarla uyumlu çalışıyor. ”

    Yapay zeka destekli görüntü kalitesi

    MX Brio’nun 4K çözünürlüğü ve gelişmiş web kamerası sensörü, amiral gemisi olarak nitelendirdiği önceki web kamerası Brio 4K’dan yüzde 70 daha büyük piksellere sahip ultra keskin bir görüntü sunuyor. Yapay zeka destekli görüntü kalitesi, yüz tabanlı görüntü iyileştirme ile otomatik ışık düzeltmesini daha da ileriye taşıyarak, zor ışık koşullarında Brio 4K’ya kıyasla 2 kat daha iyi yüz görünürlüğü ve 2 kat daha ince görüntü detayı sağlıyor. 30 FPS’de 4K, 60 FPS’de 1080p çözünürlükte görüntü sunuyor.

    Gelişmiş kişiselleştirme seçenekleri sunuyor 

    MX Brio, gelişmiş kişiselleştirme seçenekleri sayesinde kullanıcılarının görünümlerini ayarlamalarına olanak tanıyor. Logi Options+, Logi Tune ve G HUB yazılımları kullanılarak pozlama, ton, canlılık, görüş alanı ve daha fazlası kullanıcıya göre ayarlanabiliyor. Gösterim modu sayesinde, kamera aşağı doğru eğildiğinde, kullanıcılar masalarındaki çizimleri, notları veya fiziksel objeleri rahatlıkla gösterebiliyor. MX Brio ayrıca yapay zeka yardımıyla arka plan gürültüsünü azaltan çift hüzmelemeli gürültü önleyici mikrofon ve entegre bir gizlilik kapağına sahip. Mercek üzerinde bulunan entegre gizlilik kapağı kolayca döndürülerek kapatılabiliyor.

     

    Chat GPT-4o hayatımızı değiştirmeye geliyor

    Chat GPT-4o yapay zekanın geldiği noktayı gösteren güzel bir örnek olmuş. İşte yeni yapay zeka ile ilgili detaylar.

    Open AI firması son yıllarda yapay zekanın herkes tarafından merak edilen bir konu olmasını sağladı. İlk olarak Chat GPT ile hayatımıza giren firma geçtiğimiz günlerde bu yapay zekanın yeni sürümünü de tanıttı. Chat GPT-4o isimli yeni yapay zeka modülü görüntülü olarak kullanıcı ile etkileşime girip farklı konularda yardımcı olabiliyor.

    Chat GPT-4o

    Bu yeni yapay zeka modülünün en önemli özelliği artık daha hızlı geri dönüş yapabilmesi. Önceki sürümde ortalama 5.4 saniye olan yanıt süresi Chat GPT-4o’da 2.8 saniyeye düşürülmüş. Bu da sanki gerçek bir insanla konuşuyormuş hissine yakın bir his veriyor.

    Yeni modül ayrıca görüntülü olarak matematik problemleri çözme, gerçek zamanlı anlık çeviri yapma gibi işlemleri de yerine getirebiliyor. Ek olarak bu yeni yapay zeka 50 dili destekliyor ve bu diller arasında gerçek zamanlı çeviri yapabiliyor. Yazılımcılar için kod yazma gibi özelliklere de sahip olan Chat GPT-4o’nun en ilginç özelliklerinden biri ise yüzünüze bakarak (kamera yardımı ile) hislerinizi tahmin edebilmesi. Bu özellik sayesinde anlık duygularını yapay zeka tahmin edebilecek.

    Chat GPT-4o

    Bu yeni özellikler akla 2013 yılı yapımı Her filmini getiriyor. Yakın gelecekte geçen filmde bir adam Scarlet Johansson tarafından canlandırılan yapay zeka işletim sistemine aşık oluyordu. Bu olay sonucu gelişenleri konu edinen filmin Chat GPT-4o ile gerçek olacağı düşünülüyor. Bence işlerin bu duruma gelmesi için hala zaman var. Yine de işlerin gideceği nokta orası olacak o kesin.

    Bu tarz haberleri okuduğumuzda aklımıza gelen ‘yapay zeka işimizi elimizden alacak mı’ sorusuna ne yanıt vereceğimi merak edenler olabilir. Ben yapay zekanın işimizi elimizden alacağını düşünmüyorum. Onu kullanır ve vakit alacak işleri ona devredersek odaklanacağımız başka alanlar için zaman kazanmış olacağız. Yani yapay zekayı rakip değil bir iş ortağı olarak görürsek hayatımız daha kolaylaşacak. Benim düşüncem bu yönde.