Xiaomi Mi 11 Pro için hatırlayacağınız üzere ilk bilgiler temmuz ayında gelmişti. Bunun ardından telefonun farklı özellikleri hakkında yepyeni özellikler de duyurulmaya devam ediyor. Bu kapsamda telefonun iki farklı model olarak Mi 11 ve daha üst özelliklere sahip olacak pro modeli olan Mi 11 Pro’nun yeni sızıntı haberleri ortaya çıktı.
Zaten çok daha yüksek performans sunması beklenen Pro takısı alan model için asıl beklenen yenilik ekran tarafında ve hızlı şarj tarafında olması bekleniyor.
Xiaomi Mi 11 Pro özellikleri nasıl olacak?
Görsel temsilidir
Xiaomi’nin bu modelinin Çin’deki Snapdragon 875 işlemcisini kullanan ilk telefon olacağı söyleniyor. Bu noktada da önem taşıyan modelin, beklendiği gibi ekran tarafında önemli bir geliştirme ile geleceği özellikle belirtiliyor. QHD Plus çözünürlük ve 120 Hz ekran yenileme hızına sahip olacak model hakkındaki bilgiler bir Weibo gönderisinde ortaya çıkmıştı.
Sızıntı kullanıcıların, ekran tarafının sol üst kısmında bir ekran deliği ile karşılaşacağını söylüyor. Ekranın kavisli bir yapıda olacağı da yine bu sızıntıya göre ortaya çıkıyor. Zaten daha önceki sızıntılarda da Mi 11 ve Mi 11 Pro modellerinin geleceğini de söylemişti. Telefonun şarj tarafında ise 120W hızlı şarj desteğinin sunulması bekleniyor. Zira Xiaomi Mi 10 Ultra ile birlikte 120W hızlı şarj teknolojisi de tanıtılmıştı.
İlerleyen günlerde telefon hakkında farklı detayların çıkması bekleniyor.
2020 yılının 3. çeyreğinde küresel tablet satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43 arttı.
Araştırma kuruluşu Canalys, 2020 yılının 3. çeyreğine ilişkin tablet satış rakamlarını kamuoyuyla paylaştı. Buna göre ilgili dönemde 2019’un 3. çeyreğine kıyasla yüzde 43 daha fazla tablet satışı gerçekleştirildi. 3 aylık döneme dair toplam satış adedi 44,3 milyona ulaştı.
Konuyla ilgili yorumunda Canalys analisti Victoria Li, “Tabletler, önemli bir zamanda çok çeşitli fiyat noktalarında mükemmel mobilite ve bilgi işlem gücü dengesini başarıyla sağlayarak öne çıktılar” dedi.
En çok tablet satışı gerçekleştiren marka ise iPad serisi ile Apple. Başarılı bir yılı geride bırakmaya hazırlanan şirket, pazar payını geçen yılın 3. çeyreğine göre yüzde 47 artırarak yüzde 34’e yükseltti. 2020 3. çeyreğinde tüm dünyada 15 milyon 200 bin adet iPad satıldı.
En çok tablet satan marka değişmezken ikinci sırada Samsung yer aldı. Güney Kore merkezli şirketin geçen yılın 3. çeyreğine kıyasla yüzde 80’lik çarpıcı büyüme ile yüzde 20,5 pazar payı elde ettiği kaydedildi. Samsung, 2020 yılı 3. çeyreğinde küresel düzeyde 9 milyon adet tablet sattı.
Listenin üçüncü sırasında 5,1 milyon adetlik satışla Huawei yer aldı. Çin merkezli teknoloji şirketini ABD merkezli Amazon, 4,9 milyon adetle takip ederken 5. sırada ise Lenovo bulunuyor. Lenovo’nun toplam satışının 4,2 milyon adet olduğu görülüyor.
Oppo yeni akıllı telefonlarıyla tüketicilere farklı fiyat noktalarında dikkat çekici seçenekler sunmaya devam ederken akıllı saat veya kulaklık gibi ürünlerle de onların deneyimlerini daha da genişletmelerine olanak sağlıyor. Oppo Watch da bu alanda önde gelen ürünlerden bir tanesi. Sadece Oppo markalı akıllı telefonları kullananlar değil, diğer Android telefon ve iPhone sahipleri de Wear OS tabanlı akıllı saatin sunduğu imkanlardan yararlanma fırsatı yakalıyor.
Görünüş itibarıyla çok yabancı gelmeyen Oppo Watch, kavisli ekranıyla benzerlerinden ayrılıyor. Şimdiye kadar akıllı telefonlarda görüp alıştığımız bu tasarım unsuru, akıllı saate iyi biçimde uyarlanmış. Kenarlara doğru kavis yapan ekranı özellikle yatay eksende yapılan sürüklemeleri kolaylaştırıyor.
Oppo Watch’un 41mm ve 46mm olmak üzere iki farklı kasa seçeneği bulunuyor. Elimizde bulunan 46mm kasalı model bilekte fazla yer kaplamıyor, çok da büyük görünmüyor. Estetik açısından da diğer akıllı saatlerden farklı görünmüyor. Manganez ve silikon katkılı 6000 serisi alüminyum çerçeve, arka tarafta seramikle tamamlanıyor. Önde ise sağlam bir cam kullanılmış. Bu cam çizilmelere karşı biraz hassas gibi görünse de, düşmelere karşı yeteri kadar sağlam. Oppo’nun Schott Glass olarak adlandırdığı özel bir cam kullanılıyor. 40 gr ağırlığının da akıllı saat için makul olduğunu söyleyebiliriz.
Saatin sağ kenarında iki adet tuş görüyoruz. Bunlardan bir tanesi uygulama menüsüne erişmeyi sağlıyor. Diğeri de herhangi bir işleve veya uygulamaya hızlı erişim için ayarlanabiliyor. Her iki tuşun arasında mikrofon var. Karşı kenarda ise hoparlör bulunuyor. Hoparlör ve mikrofonun kalitesi iyi. Gerek telefon görüşmelerinde gerek Google Asistan kullanılırken rahat ediliyor.
Oppo Watch’un siyah renkli kordonu gayet rahat. Farklı bir toka mekanizması var ve buna alışmak biraz zaman alabilir. Ancak kordon değiştirme mekanizmasını öğrenmek ve kullanmak çok kolay. Fazla uğraşmadan farklı kordon veya kayışlarla değişim yapmak mümkün olacaktır.
Üst sınıf akıllı saatlerde sıklıkla gördüğümüz suya dayanıklılık bu saatte de mevcut. Elimizdeki modelde 5 atmosfer basınca kadar dayanıklılık var. Ancak 41mm saatte su basıncına dayanıklılık seviyesi 3 atmosfere düşüyor. Genellikle havuzda yapacağınız yüzme antrenmanları için bu saat elverişli olacaktır. Bunun dışında ellerinizi yıkarken, duş yaparken veya sağanak yağış altındayken de sudan endişelenmenize gerek olmayacaktır.
Oppo Watch’un kavisli ekranı 1.91 inç köşeden köşeye uzunluğa ve 326 ppi gibi fazlasıyla yeterli bir piksel yoğunluğuna sahip. AMOLED ekran yüksek parlaklığı ve geniş görüş açılarıyla güneş ışığı altında da rahat bir kullanım sağlıyor. Siyah renk derinliğinin yüksek olması renklerin daha canlı ve göz alıcı görünmesini de mümkün kılıyor. Bu durum saat yüzlerinin de daha etkileyici görünmesine yardımcı oluyor. Saatin kullanıcı arayüzünde gezinti dokunmatik ekran üzerinden gerçekleştiriliyor. Kadran ve bunun gibi fiziksel bileşenler bu açıdan daha yardımcı görünse de, büyük ve kavisli ekranda dokunma ve sürükleme hareketleri rahatlıkla yerine getiriliyor.
Qualcomm’un akıllı saatlere özel Snapdragon Wear 3100 yonga setiyle birlikte gelen bu akıllı saatte, pil tasarrufuna yardımcı olan Ambiq Apollo 3 yonga seti de bulunuyor. Saatin kullanımı genel olarak Wear 3100’e dayanıyor. Her ne kadar Wear 4100 çıkmış olsa da, bu saatte bulunan işlemci saatin akıcı bir performans göstermesine yardımcı oluyor. 1 GB RAM barındıran saatin 8 GB dahili hafızası ise uygulamalar ve müzikler için yeterli görünüyor. Türkiye’de satılan modellerde sadece Wi-Fi desteği var. Ayarlar içinden ortamdaki bir ağa bağlanarak telefon yakında değilse bile bildirimleri alabilir veya internete bağlanabilen uygulamaları kullanabilirsiniz.
430 mAh kapasiteli pili normal yoğunluklu kullanımda bir günü rahatlıkla çıkaran Oppo Watch, sadece temel saat fonksiyonlarının kullanımı durumunda Oppo’nun iddia ettiği 1.5 günlük süreye çıkıyor. Yine de, saati her gece yatarken şarj etmeniz yerinde olacaktır. Güç Tasarrufu modunu açtığınızda ise bekleme süresi 20 güne kadar ulaşabiliyor. Saatin pil seviyesi belirli bir seviyenin altına inince de güç tasarrufu modu otomatik olarak açılıyor. Bu modda sadece saat gösterimi, atılan adım sayısı, kalp hızı gibi bilgiler ve basit seviyede bildirimler gösteriliyor.
Oppo’nun VOOC Flash adlı şarj teknolojisiyle saati daha hızlı şarj edebilirsiniz. Bunun için Oppo markalı bazı akıllı telefonların kutusundan çıkan şarj adaptörüne ihtiyacınız olacak. Saat kendine ait özel bir şarj aksesuarıyla birlikte geliyor. Bilgisayara bağlayarak da şarj etmeniz mümkün.
Sağlıklı yaşam ve egzersiz tarafında Oppo Watch epey zengin görünüyor. Saatin sürekli çalışan kalp hızı ölçeri bulunuyor. Nabzınız sürekli takip ediliyor, sıra dışı veya yüksek bir değerde uyarılıyorsunuz. Dahili GPS sayesinde de dışarıda, telefonu yanınıza almadan gerçekleştirdiğiniz aktivitelerde rota kaydı tutuluyor.
Google’ın Wear OS’te Google Fit üzerinden sunduğu egzersiz uygulamasının dışında Oppo’nun kendi çözümleri var. 5 dakikalık egzersizler uygulaması içinde yer alan 5 adet egzersiz, spor yapma konusunda kendinizi isteksiz hissetmeniz durumunda yardımcı oluyor. Oppo Watch bir kişisel eğitmene dönüşüyor ve sizi düzgün şekilde spor yapmanız için yönlendiriyor.
Bir başka dikkate değer özellik ise uyku takibi. Eğer gece yatarken saati bileğinizden çıkarmazsanız, hafif ve derin uyku aralıklarını görebilirsiniz. Saat bunları ölçme konusunda iyi bir performans ortaya koyuyor. Uyku takibi yalnızca akşam saat 8 ile sabah 10 saatleri arasında çalışıyor.
Oppo Watch, Türkiye’de satılan sayılı Wear OS akıllı saatlerinden bir tanesi. Bunun üstünde Oppo’nun ColorOS akıllı saat özelleştirmelerim de bulunuyor. Bunlar sayesinde kullanıcı arayüzü daha da zenginleşiyor. Saat kadranı görünümündeyken ekranın alt kenarından ortaya sürüklediğinizde gördüğünüz bildirim paneli Oppo’nun telefonlardaki görünüm andırıyor. Saatin sağındaki üst düğmeye bastığınızda eriştiğiniz uygulama menüsü de 3×3’lük matris görünümünde. Altta isimler yazmasa da, ikonlar gayet açık ve hangi uygulamayı gösterdiği rahatlıkla anlaşılıyor.
Saat kadranı açıkken ekranın üstünden aşağı sürüklediğinizde Hızlı Ayarlar karşınıza çıkıyor. Burada sinema modu, el feneri, telefonumu bul, parlaklık kontrolü gibi ayarlar bulunuyor. Bu kontroller için seçilen simgeler de anlaşılır. Saat görünümünde sağa sürüklediğinizde Google Asistan’ı göreceksiniz. Asistan’ın Türkçe desteği sunması bunun kullanımını kolaylaştırıyor. Hava durumunu öğrenme, anımsatıcı kurma gibi işleri gerçekleştirebilirsiniz. Sağa sürüklediğinizde ise Google’ın Kartlar olarak adlandırdığı çeşitli uygulama kartlarına erişiyorsunuz. Saat görünümü ve kartların ayarlarını eşleştirdiğiniz telefondaki Wear OS uygulamasından yapabilirsiniz.
Bu arada Google Play’den indirebileceğimiz HeyTap Health uygulaması da sağlıklı yaşam ve egzersiz konusunda Oppo Watch’tan daha iyi şekilde yararlanmanızı sağlayacaktır. Burası Oppo Watch’un kaydettiği bilgileri daha büyük bir ekranda, takvim bazlı arayüzde görmenizi sağlıyor. Bunun yanında saat yüzünü değiştirme imkanı da var. AI ve Dinamik olarak adlandırılan saat yüzü, herhangi bir giysinin veya beğendiğiniz nesnenin fotoğrafını çekip onun rengiyle uyumlu saat yüzü oluşturmanızı sağlıyor.
Oppo Watch ile bağlı telefonda çalan medyayı kontrol etmek de kullanışlı. YouTube’daki bir videoyu veya Spotify’da çalan bir parçayı telefonunuza dokunmadan, akıllı saatten yönetebilirsiniz. Duraklatma, devam ettirme, değiştirme gibi işlemleri gerçekleştirebilir, ses ayarını yapabilirsiniz.
Şık tasarımı, mükemmele yakın ekranı Oppo Watch’un öne çıkan özellikleri arasında yer alıyor. Snapdragon Wear 3100 işlemcisi beklenen performansı sunuyor. Wear OS ve bunun üzerinde gelen Oppo özelleştirmeleri de akıllı saat deneyimini zenginleştiriyor. Sağlıklı yaşam ve egzersiz uygulamaları da kullanışlı. Akıllı saati her gün şarj etmeniz gerekecektir, bu nedenle şarj aletini yanınızdan ayırmamanızda fayda var.
Instagram’daki filtreleri andıran sanal makyaj yazılımı ile L’Oreal, evde kullanılan birçok video konferans platformunun kullanımını daha pratik hale getirmeyi amaçlıyor…
L’Oreal, yüze makyaj yapılmış görünümü veren artırılmış gerçeklik teknolojisini duyurdu. Böylelikle koronavirüs döneminde Microsoft Teams ve Zoom gibi online görüşme araçları ile gerçekleştirilen toplantılarda ‘gerçekten makyaj yapma’ ihtiyacına bir nevi alternatif gelmiş oldu.
Sanal makyaj fikri son derece ilginç… Diğer yandan tanıdık bir arka plana sahip; Instagram’daki filtreleri andırıyor ve bu nedenle ‘kullanırken dikkatli olmak gerekiyor’, zira kafanızı hızlı şekilde çevirdiğinizde bir anda makyajınız yokmuş gibi görünebilme ihtimaliniz her zaman var.
L’Oreal, 2 sene önce yapay zeka şirketi ModiFace’i satın almıştı ve yeni gelişme ile bunun meyvelerini servis etmeye başladı… Signature Faces adı verilen özellik ile birlikte 3 adet tema ve toplamda 10 adet makyaj seçeneği kullanılabiliyor. L’Oreal’in “klasik makyajın sınırlarını aşmak, dijital görünümünüzü güven ve cüretle imzalamak” ifadeleri ile tanıttığı Signature Faces; Snapchat, Instagram, Google Duo, Skype, Zoom, Google Hangouts ve daha fazlasını içeren video konferans platformlarıyla uyumlu.
Signature Faces, evden çalışma eğiliminin çok daha geniş zamana yayılan somut bir unsur haline gelmesi durumunda, günlük hayatımızın bir parçası haline gelebilir.
Fransız kozmetik şirketinin sanal makyaja ilgisi 2018 yılına uzanıyor… O yıl sanal makyaj denemesi gibi araçların çıkışı ile teknolojiye göz kırptığını hatırlıyoruz.
Chromebook satışları, 2020’nin 3. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 122’lik artışla 9,4 milyon üniteye ulaştı.
Analiz şirketi Canalys’in bilgisayar satışları ile ilgili 2020 yılının 3. çeyreğini kapsayan raporu yayınlandı. Raporda Google Chrome OS yüklü Chromebook bilgisayar satışlarındaki yükseliş dikkat çekti. Buna göre Chromebook satışları, 2020’nin 3. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 122’lik artışla 9,4 milyon üniteye ulaştı.
Bu veri, ilgili ürünlerin bilgisayar pazarında açık ara en hızlı büyüyen kategori olduğuna işaret ediyor. Diğer yandan söz konusu rakamlar yine de Windows işletim sistemli bilgisayar satışlarının yanında oldukça küçük kalıyor.
Lenovo marka Chromebook satışlarında devasa bir tırmanış söz konusu, satışlar 2019 yılı 3. Çeyreğine göre yüzde 351 artarak 1,8 milyon birime ulaştı. Dell, Acer ve Asus ilk beş Chromebook üreticisi arasında konumlanıyor.
Canalys analisti Ishan Dutt, “Chromebook‘lar, eğitim sektörünün COVID-19 salgınına karşı dijital tepkisinin merkezinde yer aldı” diyor. Chromebook’lar için diğer büyük pazarın küçük ve orta ölçekli işletmeler olduğu belirtiliyor.
Uzaktan çalışmanın ‘yeni normal’ haline geldiği günümüzde dizüstü bilgisayar satışları artarken masaüstü PC satışları ise düştü. Bu form faktör Chromebook üreticilerinin yanı sıra HP, Lenovo gibi mütevazı fiyatlı seçenekler sunan markalara da fayda sağlıyor.
Örneğin Windows tarafında HP’de geçen yıla göre yüzde 116’lık bir başka rekor artış kaydedildiği dikkatlerden kaçmıyor. Son olarak en çok dizüstü bilgisayar satışı gerçekleştiren markanın değişmediği, yani Lenovo olduğunu ifade edelim.
Redmi Note 9 , Xiaomi’nin uygun fiyatlı güncel akıllı telefonlarından bir tanesi. 5 kameraya sahip olan ve büyük bir ekran ile donatılan bu ürüne yakından bakıyoruz.
İlk olarak şunu söylemeliyiz. Redmi Note 9 üç farklı renk seçeneği ile piyasada bulunabiliyor. Bunlar: Orman yeşili, gece yarısı grisi ve kutup beyazı. Yakından baktığımız ürünün rengi orman yeşili. Bu renk bu üründe gerçekten çok hoş görünüyor.
Göz alıcı tasarım
Su sıçramalarına karşı dayanıklı bir nano tasarım tercih eden Redmi, arka yüzeyde de değişen ışık açıları doğrultusunda farklı renk tonlarını ortaya çıkaran bir teknoloji kullandı. Ön tarafta, yani ekranda ise, Gorilla Glass 5 koruması ürüne ciddi bir sağlamlık katıyor. Bununla birlikte deneyimlerinizi daha sağlam seviyeye getirmek ve aynı zamanda tasarım detaylarından ödün vermemek için kutudan çıkan koruyucu şeffaf kılıfın unutulmaması önemli bir artı.
199 gram ağırlığında olan Redmi Note 9 , 8.9mm kalınlıkta. Arka tarafında dikkat çekici iki detay olarak da, biraz çıkıntılı olarak tasarlanmış dörtlü kamera sistemi ve parmak izi sensoru yer alıyor. Note 9 elbette yüz tanıma teknolojine de sahip ve bu teknoloji bu üründe çok hızlı çalıştığını söylemeliyiz.
Lakin şu sıralar maskesiz sokağa çıkamıyoruz ve bu sebeple de yüz tanıma sistemi yerine parmak izi okuyucu tercih etmek daha mantıklı olacaktır. Bu sensör de oldukça hızlı çalışıyor.
Ürünün alt kısmına baktığımızda, Type-C bağlantı noktası, 3.5mm kulaklık girişi ve mono hoparlör yer alıyor. Hoparlörün ses kalitesi ortalamanın üstünde, ama özellikle film izlerken ya da oyun oynarken telefonu yan yatırdığınızda ister istemez bir parmağınızla hoparlör mazgalını kapatabiliyorsunuz ve bu da ses kalitesini olumsuz etkiliyor.
6.53 inç büyüklüğünde ekran
Redmi Note 9, 6.53 büyüklüğünde devasa ekranla geliyor. Bu ekran, bir şeyler oynamak, okumak ve izlemek için ideal boyutta. Özellikle iç mekân kullanımlarında net detaylar sunabilen IPS LCD ekran, FHD+ çözünürlük sunuyor ve 450 nit parlaklık değerine sahip. Gorilla Glass 5 korumasının olduğunu da hatırlatalım. Ekranın dokunuşlara verdiği tepkiler de gayet başarılı. Tabii uzun süreli kullanımlarda göz yorgunluğunu önlemesi için mavi ışık filtresi yani okuma modu bu telefonda da bulunması önemli bir artı.
Oyuncular için MediaTek Helio G85 yonga
Telefonda Helio G85 yongası mevcut. Bunun yanında 3GB RAM ve 64GB depolama faktörü var. İsterseniz microSD kart da kullanabilirsiniz. Android 10 işletim sistemi bulunan telefonun arayüzü gayet akıcı ve kullanımı kolay.
Yaptığımız denemelerde, PUBG Online ve Call of Duty Mobile gibi oyunları rahatlıkla oynayabildik. Özellikle PUBG Online oynarken grafik ayarlarını düşürdüğümüzü ve bu sayede akıcı deneyimler elde edebildiğimizi belirtelim. Üründe beğendiğimiz bir özellik, uzun süreli oyun deneyimlerinde de ciddi bir ısınma göstermiyor.
Yapay zekâ destekli dörtlü kamera sistemi
Günümüz akıllı telefonlarında çoklu kamera sistemlerine artık alıştık. Çok fazla kamera olması “her zaman en iyi sonuçları alabilirsiniz” anlamını taşımıyor tabii. Bu konuda beklentilerinizi yüksek tutmamanız gerekiyor.
Redmi Note 9 48MP değerdeki ana kamerası, hem gün ışığı hem de düşük ışıklı koşullarda tatmin edici sonuçlara imza atıyor. Bu kamera aktifken zoom yapamadığınızı belirtelim.
8MP değerdeki ultra geniş açılı kamera ise, manzara, topluluk fotoğrafları ya da dar alanlarda çok fazla detayı tek kareye sığdırmak isteyenler için ideal çözümler sunuyor.
2MP bokeh kamerası sayesinde güzel portreler elde ederken, 2MP makro kamera sayesinde de ufak detayları yakalamanız mümkün oluyor. Yalnız…
Bu kameralarla net sonuçlar elde etmeniz için genellikle sabit olmanız, çektiğiniz kişi ya da nesnelerin de sabit olması gerekiyor. Aksi durumda bulanık fotoğraflar kaçınılmaz.
Ön taraftaki 13MP selfie kameranın da iyi selfie’ler için ideal olduğunu söyleyebiliriz.
Hem ön hem de arka kameralar yardımıyla 1080p 30FPS videolar çekebiliyorsunuz. Ek olarak arka kameranın ağır çekim modu da mevcut.
Tüm gün kullanım için 5020 mAh pil
Redmi Note 9 , 5020mAh pille geliyor. Bu pil, 18w hızlı şarj desteği de sunuyor ve tek şarj ile normal kullanımda ikinci günü rahatlıkla görebiliyorsunuz. Yoğun kullanımlarda da bir günü rahatlıkla çıkarmanız mümkün. Ürün, 9w değerde kablolu ters şarja da destek veriyor, yani farklı telefonları da şarj edebilirsiniz.
Dünya genelinde 19 Kasım’da satışa sunulacak olan Sony PlayStation 5, uzun zamandır merak ediliyor. 12 Kasım itibari ile belirli ülkelerde satışa sunulan konsolun grafik performansı Playstation 4 iile karşılaştırıldı. Spider-Man PS5 ve PS 4 grafik karşılaştırması!
Spider-Man PS5 ve PS 4 grafik karşılaştırması!
GameSpot, bir videosunda PlayStation 4 için geliştirilen Marvel’s Spider-Man oyununun PlayStation 5 sürümünü eski jenerasyon ile kıyasladı. Gelişen grafiklerin yanı sıra ışın izleme desteği ve HDD ile SSD arasındaki fark da gözlerden kaçmadı. 7 dakikalık videoda oyunun birçok hali karşımıza çıkıyor.
Videodan anlaşıldığı üzere grafikler arasında pek fark yok. PlayStation 5 remastered sürümüyle bazı yeni efektler eklenmiş ve ortam rengi daha kırmızı tonlara bürünmüş. Bununla birlikte ışın izleme desteğinin bulunması bazı yanma efektlerini daha gerçekçi kılmış. Sony’nin daha önce verdiği röportajlarda önemli bir noktaya değinilmişti: Spider-Man oyununun SSD ile nasıl etkileneceği. PS5 sürümünde karakterimizin daha hızlı ağ gezisi yaptığını görebiliyoruz. Marvel’s Spider-Man oyunu grafikleri haricinde bu gibi değişikliklere uğradı.
PS4’teki HDD ile PS5’teki SSD arasında devasa hız farkı bulunuyor. Bu hız farkını zaten oyunun açılışından anlayabiliyoruz. Bazı kaplamaların işlenmesi ve haritanın konsol tarafından işlenmesi daha yüksek okuma hızı gerektirdiği için HDD ile karakterin hızlı hareket etmesi pek mümkün olamıyordu. SSD ile bu sorun çözülmüş olmalı ki aradaki hız farkını bariz bir şekilde görüyoruz.
Eğer saydığımız farklar sizin için önemli değilse ve yeni nesil oyunlarla çok haşır neşir olmayı düşünmüyorsanız PlayStation 4 sizin için hala iyi bir seçim olabilir.
Fotoğraf çekerken dikkat edilmesi gereken en önemli şey kesinlikle doğru ışığı yakalamak. Düşük ışık koşullarında başvurulan yapay ışık kaynakları, hayat kurtarıcı olduğu gibi bazı fotoğrafları çok farklı noktalara taşıyabiliyor. İster doğal ışıktan yararlanın ister yapay ışıktan, doğru teknikler ile birleştirildiğinde ortaya harika fotoğraflar çıkarabilirsiniz.Yapay ve doğal ışık kullanımı hakkında bilmeniz gereken püf noktalarını sizler için derledik, işte her durumda ışıktan faydalanmanın yolları:
Başlamak için doğal ve yapay aydınlatmanın ne anlama geldiğine bir bakalım. İşleri basitleştirmek için, doğal aydınlatma, güneş veya ayın ürettiği gibi mevcut ışık olarak da düşünülebilir. Yapay aydınlatma, stüdyo ışığı, LED ışık, kameranızın açılır flaşı yeri geldiğinde bir sokak lambası veya herhangi bir lamba gibi pek çok başka bir kaynaktan yararlanılabilir.
Yapay ve doğal ışık kullanımı nasıl olmalı? Doğal Işığı Kullanmanın Faydaları
Doğal aydınlatmayı kullanmanın en büyük faydası, ücretsiz, bol ve bulunması çok kolay olmasıdır. Harika çekimler yapmak için muhteşem doğal ışık bulmak için aydınlatma ekipmanına büyük yatırımlar yapmaya gerek de yok.
İhtiyacınız olan tek şey bir kamera ve biraz güneş veya ay ışığı. Bu sayede hemen çekime başlayabilmek mümkün hale geliyor. Doğal ışık kaynağı, kullanım kolaylığı nedeniyle genellikle yeni başlayan fotoğrafçıların kullandığı ve aslında kullanması gereken bir yoldur. Bu kişilerin öncelikli ışığın nasıl çalıştığını anlamalarına yardımcı olmak için yapay ışık kullanmadan önce doğal ışıkla denemeler yapmaya başlaması gerekiyor.
Doğal Işık Kullanmanın Eksileri
Doğal ışık kaynağı kullanmak, fotoğrafçılığı kolaylaştırsa da , güneş ışığının büyük ölçüde değiştiği dikkate alındığında çekim yapmak zor hale gelebilir. Konuma, mevsime, hava durumuna ve günün saatine bağlı olarak doğal aydınlatma, görüntülerinizde farklı renkler ve kontrastlar oluşturabilir.
Örneğin, gün ortası güneşi, nötr beyaz renkler ve son derece yüksek kontrast üretme eğilimindeyken, gün doğumu ve gün batımının altın saatleri çok sıcak renklere ve orta kontrasta sahiptir. Böylece, reflektörler, difüzörler ve lens filtreleri gibi ek araçlardan yararlanmadığınız sürece, aradığınız görüntüler ortaya çıkmayabilir.
Yapay Işık Kullanmanın Faydaları
Fotoğraf çekiminizin her yönünü manipüle etme ve kontrol etme hayranıysanız, yapay ışık ihtiyaçlarınızı daha iyi karşılayacaktır. Yapay aydınlatmanın doğal kaynaklarla çok az ilgisi olduğundan, günün herhangi bir saatinde mevcut olan kesintisiz bir ışık kaynağıdır, yani fotoğraf çekiminizi hava durumuna veya güneş ışığına göre planlamanıza gerek yoktur.
Yapay Işık Kullanmanın Eksileri
Yapay ışık kaynakları size fotoğraf çekimleri üzerinde daha fazla kontrol sağlasa da, daha fazla donanıma ihtiyaç duymanın getirdiği yük ve hepsini ayarlamak önemli bir çaba ve profesyonellik gerektirir. Güneşin aksine, yapay aydınlatma, mum veya masa lambası gibi çözümlerini tercih etseniz bile maliyetli hale gelebilir. Profesyonel sınıf yapay aydınlatma kaynaklarının da ışıklı stantlarla yerinde tutulması ve muhtemelen farklı ekipmanlara da ihtiyaç duyacak.
Aklınızdaki fotoğrafa bağlı olarak, görüntünüzü dengelemek için birden fazla yapay ışık kaynağına ihtiyacınız bile olabilir. Ayrıca piller veya güç kabloları gibi gerekli başka aksesuarlara da ihtiyacınız olabilir. Işıklarınızı ayarlamak için özel bir stüdyoya veya alan da gerekebilir. Uzun lafın kısası, yapay aydınlatma, fotoğraf çekiminize çok sayıda olumlu etki sağlayabilecekken, bunun yanında zamanı ve parayı da fazlasıyla harcamaya neden olur.
Çekim yapacağınız zaman faydalanacağınız ışık kaynağı güneşse(doğal ışık kaynağı ise) öncelikle yapılması gereken şey, güneşi arkadan gelecek şekilde ayarlamak. Güneş arkadan geldiği zaman fotoğraf daha hoş detaylara sahip oluyor ve farklı ışık hüzmeleri yakalanabiliyor.
Bu tarz fotoğraflarda ışık konunun üzerinde bulunan aksesuarların(kolye, fular, şapka, gözük vb.) ortaya çıkmasını sağlıyor.Yapay ışık kaynağında ise çekeceğiniz kompozisyona uygun olarak gölgelendirme ve ışıklandırma yapmanız gerekiyor. Örneğin, bir insan portresi çekiyorsanız, (deneysel bir çalışma yapmıyorsanız)ışığın alttan gelmemesi gerekiyor.
Alan derinliği fotoğrafta oldukça önemli. Buna göre seçimlerinize uygun olarak yapacağınız çekimleri şekillendirmek gerekiyor. Diyafram açıklığını ona göre ayarladığınızda örneğin, f/5 diyafram açıklığı size daha detaylı portreler çekmeyi sağlar. Tercih edeceğiniz 150mm lens ise sizi arka plan derinliğinden kurtarıyor. Yani diyafram açıklığı çekeceğiniz fotoğraf tarzına göre oldukça önemli.
Denklaşör hızını da ayarlayın. Diyafram açıklığını f/5 için ayarlarsak, deklanşörü de saniyenin 1 / 200’üne ayarlayabilirsiniz. Saniyenin 1 / 200’ünü seçmemizin nedeni, arka taraftaki gereksiz detaylardan arınmış bir fotoğraf elde etmek istiyor oluşumuz. (www.brandxhuaraches.com) Yani 1 / 200 ayarladığımızda yaratıcı çekimler yapabiliriz.
Doğru flaş ile çekeceğiniz portreler çok daha parlak ve başarılı çıkacaktır. Flaşı doğru oranda doğru açı ile vermek, oldukça önemli.
Amiral gemisi katili olarak piyasada nam salan OnePlus markasının yeni akıllı telefonunun özellikleri ve fiyatı nasıl olacak? İşte OnePlus 9 hakkında ortaya çıkan yeni bilgiler…
OnePlus 9 muhtemel özellikleri ile karşımızda
OnePlus 9’un arkasında üç adet kameranın olacağı iddia edildi. Sol tarafa konumlandırılan kamera deliği ve arka taraftaki LED desteği OnePlus 8T’yi hatırlatıyor. Alınan diğer bilgilere göre bu akıllı telefonun ekran boyutu 6.65 inçolacak ve kendisini Qualcomm tarafından üretilen Snapdragon 865 Plus isimli işlemci destekleyecek.
8 GB RAM, 128 GB depolama alanı ve 5.000 mAh’lik bir batarya ile donatılacağı öne sürülen Çin menşeli bu cihazın ön tarafında çözünürlüğü 32 Megapikselolan bir özçekim (selfie) kamerası yer alacak. Arka kamera kurulumu ise şu şekilde olacak: 64 Megapiksel ana kamera, 16 Megapiksel, 8 Megapiksel ve 2 Megapiksel derinlik sensörü.
Bu seri için 3 adet model üretileceği söyleniyordu fakat bu iddianın doğruluğu ispatlanamadı. Bazı kişiler sadece 2 adet sürümün piyasaya sürüleceğini öngörüyor: OnePlus 9 ve OnePlus 9 Pro.
Bazı bilgilerin henüz teyit edilemediği bildirildi. Daha önce OnePlus 9’un 144 Hzekran tazeleme özelliğine ev sahipliği yapacağı söyleniyordu. Şimdi ise bunun 120 Hz olacağı belirtildi.
Cihazın arkasına baktığımızda bizi kıvrımlı bir panel karşılıyor. Bunun dışında daha önce iletilen savlarda bu modelin 5 nm fabrikasyon süreci ile üretilen Snapdragon 875 ile güçledirileceği belirtilmişti.
Eğer bir aksilik olmazsa bu seri ile 2 Aralık 2020 tarihinde tanışabiliriz. Kendisinin 65W hızlı şarj ve Android 11 tabanlı olan OxygenOS ile taçlandırılacağı tahmin ediliyor.
OnePlus 9 muhtemel fiyatı ile gündemde
91Mobiles isimli kaynağa göre bu ürünün fiyatı 46.999 Hindistan rupisi olacak. Bu fiyat da şimdiki Amerikan dolarına göre630 dolara tekabül ediyor. Önümüzdeki günlerde yeni telefon ailesi hakkında daha fazla bilgi edineceğiz.