Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 240

    Bu oyun 3 günde 4 milyon satmayı başardı!

    0

    Son günlerin en çok konuşulan açık dünya-hayatta kalma oyunu Palworld, beklenmedik işlere imza atıyor. Yaklaşık üç gün önce Steam‘den satışa sunulan oyun, ilk üç gününde 4 milyondan fazla satış yaparak Steam listelerini altüst etti.

    Palworld, Steam’de eş zamanlı 1 milyon oyuncuya ulaştı

    Pocketpair tarafından geliştirilen Palworld, 19 Ocak’ta Steam ve Xbox üzerinden piyasaya sürüldü. Oyun kısa sürede dijital mağazanın en çok satanlar listesine yükseldi. Eş zamanlı oyuncu sayısı bakımından ise PUBG ve Counter-Strike 2’yi geride bıraktı.

    Pocket Pair, hafta sonu yaptığı duyuruda, ilk 24 saatte 2 milyon satışı geçtiğini duyurmuştu. Yeni açıklama ise 72 saat içerisinde bu rakamın ikiye katlandığını gösterdi.

    Yüksek satış rakamları, anlık oyuncu sayısında da kendini göstermeyi başardı. SteamDB’ye göre, şu anda 1 milyondan fazla eş zamanlı oyuncuya sahip. Bu, Steam tarihinin şimdiye kadarki en büyük altıncı oyunu olduğunu gösteriyor.

    Pokemon’dan ilham alan Palworld; temelde bir hayatta kalma oyunu. Bu kapsamda 100’den fazla “Pal” (Dost) eğitmeniz gerekiyor. Bu Dost’ları bina inşa etmek, çiftçilik yapmak ve ateş yakmak gibi görevlerde kullanabiliyorsunuz. Ayrıca silahlandırarak diğer oyunculara karşı kullanabilirsiniz.

    Oyuncu yoğunluğu sonrasında hafta sonu bazı sunucu kesintileri yaşanmış olsa da, oyunun ivmesinde düşüş olmadı. Geliştirici ekip, Palworld’ün şu anda saatte 86 bin satış rakamına ulaştığını açıkladı. Oyunun Steam’de 13 dolardan satıldığını belirtelim.

    Geliştirilmesi üç yıl süren ve Pocketpair’in ilk oyunu olan Palworld, şaşırtıcı bir başlangıç yapmış durumda. Oyunun Steam, Xbox Series X/S ve PC Game Pass için çıkış yaptığını hatırlatalım.

    LG yeni 2024 OLED TV serisini tanıttı

    LG Electronics (LG), ev eğlencesi deneyimini yeni bir seviyeye taşıyacak olan 2024 OLED TV serisini tanıttı.

    2024 serisinde LG’nin OLED TV’ler için özel olarak tasarladığı son teknoloji yapay zeka destekli işlemci öne çıkıyor. LG SIGNATURE OLED M4 ve LG OLED G4 modellerinde bulunan yeni α (Alpha) 11 AI işlemci görüntü ve ses kalitesini etkili bir şekilde artırıyor. Yeni işlemci, önceki modele kıyasla grafik performansında yüzde 70’lik bir iyileşme ve yüzde 30 daha hızlı işlem hızı sağlıyor.

    LG’nin en yeni OLED TV’leri, bulanık görünebilecek nesneleri ve arka planları etkili bir şekilde keskinleştirmek için hassas piksel düzeyinde görüntü analizi kullanan AI Çözünürlük Yükseltici özelliğiyle birlikte geliyor. Bu sayede yapay zekanın algısal referansı ile yönlendirilerek daha net ve canlı bir izleme deneyimi sunuyor. Dahası, yeni yapay zeka işlemcisi, film yapımcıları ve içerik yaratıcılarının amaçladığı ruh halini ve duygusal unsurları en iyi şekilde aktaran, sık kullanılan renk tonlarını analiz ederek renkleri ustalıkla iyileştiriyor. Gelişmiş Dinamik Ton Haritalama özelliği, görüntüyü bloklara bölerek, ışığın sahneye girdiği yerde parlaklıktaki değişiklikleri analiz ediyor ve parlaklık ve kontrastta ince ayarlamaları yapıyor.

    2024 LG OLED serisinin yıldızı, kablosuz OLED TV, LG SIGNATURE OLED M4 modeli 97,83 ve 77 inç ekran seçenekleri ile birlikte ilk kez 65 inç boyutunda da satışa sunulacak. OLED M4, harici cihazları bağlamak için tüm giriş bağlantı noktalarının arkada veya yanlarda bulunduğu geleneksel TV’lerin aksine, video ve ses sinyallerini kablosuz olarak ekrana gönderen ayrı bir Zero Connect kutusuyla birlikte geliyor. LG’nin bu benzersiz modeli 4K 144Hz’e kadar kablosuz video ve ses aktarımına sahip dünyanın ilk TV’si olarak tanınıyor ve doğru ayrıntılarla üstün OLED performansı ve yüksek sarmal hissi sunuyor.

    PlayStation 5 Pro bu yıl gelecek

    0

    PlayStation 5 Pro bu yıl gelecek. Merakla beklenen PlayStation 5 Pro‘nun bu sene tanıtılması bekleniyor. Harika geliştirmelere ev sahipliği yapacak olan cihaz hakkındaki son bilgiler haberimizde.

    Sony’nin oyun konsolu dünyasındaki hakimiyetini daha da pekiştirecek olan PlayStation 5 Pro, büyük bir merakla bekleniyor. Konsolun bazı özellikleri ortaya çıktı. 2024 yılında piyasaya sürülmesi planlanan bu güçlü konsol, önceki modele kıyasla önemli geliştirmeler sunarak oyunseverlere üst düzey bir deneyim vaat ediyor.

    PlayStation 5 Pro, bellek hızında yapılan iyileştirmelerle dikkat çekiyor. Önceki modelde kullanılan 14000 MT/s belleğin yerine 18000 MT/s belleğe sahip olacak olan konsol, bu sayede oyunların daha hızlı bir şekilde yüklenmesini sağlayacak. Bu geliştirme, oyunseverlere daha kısa bekleme süreleri ve daha akıcı bir oyun deneyimi sunacak.

    PlayStation 5 Pro bu yıl gelecek

    “Trinity” kod adıyla 2022 yılından beri geliştirilen PlayStation 5 Pro, 8K performans modu ve 4K çözünürlükte daha tutarlı fps değerleriyle öne çıkıyor. Oyun grafiklerinde üst düzey performans sağlayacak olan cihaz, 8K çözünürlükte oyun oynama imkanı sunarak kullanıcılarına görsel bir şölen vadediyor. Bu özellik, oyunseverlerin oyunların detaylarını en üst düzeyde deneyimlemelerine olanak tanıyacak.

    Grafik birimi noktasında da ciddi bir gelişmeye ev sahipliği yapacak olan PS5 Pro’nun, 30 WGP’ye (Work Group Processors) sahip olması bekleniyor. Bu da yaklaşık olarak 60 grafik birimine denk geliyor. Normal PS5 modelinin 36 grafik birimine sahip olduğu göz önüne alındığında, PS5 Pro‘nun grafik performansında ne kadar önemli bir ilerleme kaydedildiği daha iyi anlaşılıyor.

    PlayStation 5 DualSense

    PlayStation 5 Pro‘nun beklenen özellikleri, oyun dünyasındaki standartları bir üst seviyeye taşıyarak Sony’nin liderliğini daha da sağlamlaştırmasına katkı sağlayacak gibi görünüyor. Konsolseverler, 2024’ü heyecanla bekleyerek PlayStation 5 Pro‘nun muhteşem özelliklerini deneyimlemek için sabırsızlanıyor.

    Bildiğiniz gibi Sony, PlayStation 5’lerde stok yönünden ciddi sıkıntılar yaşamıştı. Oyun tutkunları, konsolu satın almayı çok istese bile cihazı bulmakta zorluk çekmişti. Ancak PlayStation 5 Pro için aynı şeylerin yaşanması beklenmiyor. PS5’in satışa çıktığı dönemde pandeminin olduğunu ve teknoloji dünyasının bazı sorunlar yaşadığını düşünecek olursak stokların neden olmadığını da daha iyi anlayabiliriz. Ancak günümüzde elbette ki böyle bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla da PlayStation 5 Pro satın almak isteyenler herhangi bir problem yaşamayacak.

    OMEN ve HyperX’den kişiselleştirilmiş oyun portföyü

    0

    HP’nin en hafif 14 inç dizüstü oyun bilgisayarı, ideal oyun deneyimi için HP’nin en kişiselleştirilmiş ve özelleştirilebilir çevre birimleriyle bir araya geliyor.

    HP, CES 2024’te OMEN ve HyperX markalarındaki yeniliklerle şimdiye kadarki en kişiselleştirilmiş oyun portföyünü tanıttı. Yeni dizüstü bilgisayarlar, aksesuarlar ve yazılımlar, oyuncuların en iyi yaptıkları işe odaklanabilmeleri için kusursuz bir oyun ekosistemi oluşturmak üzere birlikte çalışacak şekilde tasarlandı.

    HP Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Kişisel Sistemler Oyun Çözümleri Bölüm Başkanı Josephine Tan, “Bilgisayar daha kişisel hale gelmeye devam ediyor ve bu gelişme özellikle oyun topluluğu için geçerli” diyerek şöyle devam etti: “İster oyun dizüstü bilgisayarınız, ister monitörünüz veya aksesuarınız olsun, HP ihtiyaçlarınıza göre uyarlanabilen ve kişiselleştirilebilen bir çözüm geliştirdi.”

    Oyun yaşam tarzına önem verenler, çoklu görev projelerinden güçlü kreatif platformları çalıştırmaya kadar görsel olarak zorlu kreatif çabaları yönetecek performansa sahip olan ve aynı zamanda üst düzey AAA oyunların titizliğini kaldırabilen çok yönlü makineler istiyor. Öğrenciler de dahil olmak üzere oyun ve yaratıcı çalışmalar için özel olarak üretilen OMEN Transcend 14 Oyun Dizüstü Bilgisayarı, HP’nin en havalı ve en hafif 14 inç oyun dizüstü bilgisayarını oluşturan gelişmiş bir OLED ekran, zarif ve ince bir gövde ve üstün kaliteli dahili bileşenlerle birlikte sunuluyor.

    Samsung Galaxy S24 Cep Telefonu Ailesinin Öne Çıkan Özellikleri

    Samsung Galaxy S24 cep telefonu ailesi resmi olarak tanıtıldı. Ailede bulunan S24, S24 Plus ve S24 Ultra modellerinin öne çıkan özelliklerine göz atıyorum.

    Samsung, yılda iki kez önemli ve amiral gemisi olarak tanımlanabilecek yeni ürünlerinin tanıtımı yapıyor. Bu tanıtımlardan ilki Ocak-Şubat ikincisi ise Ağustos ayında yapılır. Yılın ilk etkinliğinde Galaxy S ailesi tanıtılırken, ikinci etkinlikte ise Flip ve Fold modelleri güncellenir.

    Telefonlara yapay zeka geldi

    Bu yıl da durum değişmedi ve Samsung, Galaxy S24 ailesi cep telefonlarını tanıttı. Ailede standart olarak S24, S24 Plus ve S24 Ultra modelleri bulunuyor. Bu modellerin en önemli özelliği artık bütünleşik yapay zeka desteğine sahip olmaları. Bu sayede fotoğraf düzenlemelerinden gerçek zamanlı çeviriye kadar birçok özelliği telefon üzerinden kullanabileceksiniz.

    İşlemciler farklı olacak

    Bu yıl öncekilerden farklı olarak Samsung önemli bir düzenleme yaptı: Önceki sürümlerde tüm ailede aynı işlemci kullanılıyordu. Daha doğrusu bazı ülkelerde bazı işlemci farklılıkları olabiliyordu. Ama yine de üç modelde de aynı işlemcinin kullanıldığı ülkeler vardı. Bu yıl Samsung bu kuralı değiştirdi ve S24 ve S24 Plus modellerinde Exynos 2400 işlemci kullanırken, S24 Ultra modelinde Snapdragon 8 Gen 3 işlemcisi kullanılıyor.

    Bu modellerle ilgilenenler genelde Exynos işlemcileri pek tercih etmese de ilk testler 4 nm teknolojisine sahip bu işlemcinin yapana atılmayacak bir performans sunduğunu gösteriyor.

    Bu iki önemli güncelleme dışında bazı ufak tefek değişiklikler de var. Örneğin daha önce 8 GB RAM seçeneği S24 Plus ve S24 Ultra modellerinde vardı. Artık bu telefonlarda RAM miktarı doğrudan 12 GB olarak belirlenmiş.

    Samsung Galaxy S24

    Ek olarak S23 ve S23 Plus modellerinde ekran yenileme hızı 45-120 Hz aralığında idi. Yeni modellerde bu değer Ultra ailesinde olduğu gibi 1-120 Hz aralığına çıkarılmış.

    Kamera özellikleri neredeyse aynı bırakılmış. Sadece Ultra modelinde 10X optik zoom sunan 10 MP kamera artık 5X optik zoom sunuyor ve 50 MP çözünürlükle geliyor. Yani optik zoom azaltılmış ama bunun yerine çözünürlük artırılmış.

    Diğer Samsung Galaxy S24 ailesi özelliklerini sizler için özel olarak hazırladığım yazı içindeki tabloda görebilirsiniz.

    Son olarak şunu söyleyeyim: Yapay zeka hayatımızın her anına gelmeye başladı. Bunun sonucu olarak artık telefonlarda bile yapay zeka özellikleri görmeye başladık. Yakın zamanda bilgisayarlara da bütünleşik yapay zeka özellikleri gelecek. Güzel günler bizleri bekliyor.

    Huawei MateBook 14s: Gücünü 13. Nesil Intel İşlemcilerden Alıyor

    Intel EVO sertifikasına sahip Huawei MateBook 14s, hem güçlü hem minimal tasarım detayları sayesinde kolaylıkla taşınabilir bir dizüstü sistemi.

    MateBook 14s, tasarım detayları itibarıyla bir Huawei dizüstü PC ailesi mensubu olduğunu söylüyor. Huawei, dizüstü PC’lerinde yanlardan yumuşatılmış hatlar, pürüzsüz üst yüzey ve genel olarak taşınabilirlik tarafına artı puan katkısı yapan incelik ve hafiflik detaylarına önem verir. Bu unsurlar, bu yeni modelde de karşımıza çıkarak yüzümüzü güldürüyor.

    Huawei MateBook 14s,

    Şimdi de ürünümüzün bağlantı noktalarına göz atalım. Sol tarafa baktığımızda, 2 tane Type-C noktasını görüyoruz. Thunderbolt 4 desteği sayesinde hızlı şarj mümkün. 3.5mm kulaklık girişi, hâlâ kablolu ve mikrofonlu kulaklıkları tercih edenler için sevindirici bir detay. HDMI bağlantı noktası ise, bir toplantı esnasında büyük ekrana kablo aracılığıyla görüntü aktarımı gerçekleştirmek istiyorsanız size yarcımcı oluyor.

    Huawei MateBook 14s,

    Sağ tarafa baktığımızda ise, yine bir tane Type-C bağlantı noktasıyla karşılaşıyoruz. Tabii daha fazla bağlantı imkânı için Huawei’nin online mağazasına giderek dock siparişi de verebilirsiniz.

    2.5K Ekran

    Bilgisayarımız 14.2 inç değerde LTPS/IGZO ekrana sahip. 178 derece görüntüleme açısı sunabilen ekran, 400 nit parlaklık değerini de sunuyor. P3 renk gamı desteğinin mevcut olduğunu, böylece daha gerçekçi detayların sunulabildiğini de belirtelim.

    Huawei MateBook 14s,

    Ekranımız 2520×1680 çözünürlüklü ve aynı zamanda dokunmatik mekânizmaya da sahip. Böylece bulunduğunuz duruma göre isterseniz dokunuşlarınızla da hızlıca yol almanız mümkün. Ev ya da ofis dışındayken bir mouse gereksinimi olmadan da işlemlerinizi hızlıca halledebilirsiniz. Bu, birden fazla seçenek arayanlar için güzel bir detay.

    Öte yandan bu ekran, 3:2 en boy oranına sahip. Bildiğiniz gibi Huawei, yıllardır pek çok laptop PC’sinde bu görüntüleme detayına yer veriyor. Bu sayede ekran, 16:9 görüntüleme yapan klasik ekranlara kıyasla aynı anda daha fazla veri görüntülemesi yapabiliyor.

    Huawei MateBook 14s,

    Ekranın bir diğer gelişmiş özelliği ise, 120Hz tazeleme değeri sunabiliyor olması. Bu sayede, özellikle yüksek çözünürlüklü dizi ve filmleri izlerken akıcı, net detaylarla karşılaşabiliyorsunuz.

    13. Nesil Intel Core i9-13900H İşlemci

    Huawei MateBook 14s, gücünü Intel’in 13. nesil Core işlemcilerinden alıyor. Bizim deneyimlediğimiz modelde, 13. Nesil Intel Core i9-13900H işlemcisi bulunuyor. Bu işlemci, 2.6GHz çalışma hızına kadar erişebiliyor. İşlemciye 32GB RAM ve 1TB SSD depolama eşlik ediyor.

    Huawei MateBook 14s,

    Ürünün Core i7-13700H işlemcili ve 16GB RAM’li versiyonu olduğunu da belirtelim.

    Deneyimlerimiz esnasında, genellikle tatmin edici sonuçlarla karşılaştık. Gündelik iş düzenimizde, bu üründe makale hazırlama, internet gezintileri, Photoshop üzerinden kapak görselleri hazırlama ve Adobe Premier üzerinden video düzenleme gibi işlemler gerçekleştirdik. Ciddi bir performans sorunu ve aşırı ısınma sorunuyla karşılaşmadık. Aynı anda birden fazla işlemle ilgilenirken de geçişler ve cevap süreleri hep hızlı oldu.

    Huawei MateBook 14s,

    Pil Performansı  

    Ürünümüzde 4 hoparlör ve 4 mikrofon mevcut. İç mekân deneyimlerinde tatmin edici işitsel detaylar sunulduğunu söylemeliyiz. Kablosuz bağlanılabilirlik tarafında, Wi-Fi 6E ve Bluetooth 5.2 gibi işe yarar performanslı çözümler de var. Ayrıca, yeni anten tasarımı sayesinde kablosuz bağlantı sinyalleri daha iyi alınıyor ve bu da daha güçlü bağlantılar demek.

    Huawei MateBook 14s,

    60 Wh lityum polimer pile sahip olan cihaz, beraberinde gelen 90w hızlı şarj adaptörüyle kısa sürede tamamen şarj edilebiliyor. Ürünün yanındaki Type-C kablosunun uzunluğunun da yeterli düzeyde olduğunu söyleyebiliriz.

    Deneyimlerimiz esnasında, PC’ye yüklediğimiz 1080p çözünürlüklü videoları yaklaşık 11 saat boyunca izleyebildik. Tabii burada internet bağlantısının kapalı ve ekran parlaklık düzeyinin de %60 olduğunu söylemeliyiz.

    Huawei ürün ailesi hakkında detaylı bilgi ve satın almak için buraya tıklayın

    ASUS’tan yeni WiFi 7 mesh router modelleri

    0

    Dört bantlı ASUS AiMesh teknolojisi daha az trafik ve geniş kapsama alanıyla üst düzey WiFi 7 performansının kapılarını açıyor.

    ASUS, CES 2024’te ZenWiFi BQ16 ve ZenWiFi BQ16 Pro ağ sistemi router’larını tanıttı. Yeni nesil dört bant WiFi 7 teknolojisini kullanan yeni modeller 30 Gbps’e varan hızlarda 743 metrekareye kadar kapsama alanıyla geleceğe hazır akıllı evlere güç veriyor. Çift 10 Gbps bağlantı noktaları kablolu bağlantıyla oyun deneyimini iyileştirirken evden çalışanların üretkenliğini de artırıyor ve 4K HDR yayın izlemeyi kolaylaştırıyor.

    ASUS ZenWiFi ağ sistemi router’ları, PC Magazine 2023 Okuyucuların Tercihi ödülünü kazandı. Otoriteler arasında gösterilen yayın, ASUS’un “genel memnuniyet ve tavsiye edilme ihtimali” alanlarında en yüksek puanları alarak “açık ara önde” olduğunu dile getirdi. PCMag ayrıca “ASUS ağ sistemi, WiFi hızı ve ağ yönetimi alanlarında da son derece yüksek puanlar aldı.” ifadelerini kullandı.

    ASUS ayrıca ROG Rapture GT-BE98 ve GT-BE98 Pro WiFi 7 oyuncu router’larını da duyurdu. Her iki model de güçlü dört bant AiMesh özelliğiyle birlikte son teknolojiler ve yenilikçi tasarımla sunuluyor. Kullanıcılar bu modellerle üstün performansa kavuşuyor.

    ASUS ZenWiFi ağ sistemi router’ları tüm bantlarda WiFi 7’nin potansiyelini açığa çıkaran dört bant AiMesh teknolojisinden yararlanıyor. ZenWiFi BQ16 Pro ile kullanıcılar bir 6 GHz veya 5 GHz bandını arka plan bağlantısına ayırarak minimum sıkışmayla yapay zeka destekli bağlantının tadını çıkarıyor. On iki dahili anten ve on altı güçlü ön modül ile her yönde WiFi ölü bölgeleri ortadan kalkıyor. Ürünün sağlam ısı uzaklaştırma düzeni, güvenilirlik sağlıyor. ZenWiFi ağ sistemi router’ları ayrıca abonelik gerektirmeyen AiProtection Pro ile korunuyor. Trend Micro tarafından desteklenen bu kurumsal düzeydeki yazılım tek tuşla güvenlik taraması yapabiliyor ve internette güvenli gezinme imkanı veriyor. Kapsamlı VPN özellikleri ise çok sayıda protokole ve siteler arası bağlantıya izin veriyor.

    Prince of Persia: The Lost Crown inceleme

    0

    Prince of Persia ismen efsaneleşmiş oyunlardan biri ve açıkçası hikayesinden tutun oynanış mekaniklerine kadar zamanında hepimizin kalbini çaldı. Ancak konumuz eskilere dönmek değil bu sefer Prince of Persia: The Lost Crown ismine odaklanmak. Öncelikle o geçmişten tanıdığınız Prince of Persia ile kendinizi farklı bir oyun deneyimine hazırlayın.

    Konsol ve PC tarafında öne çıkan oyunumuz platform temalı ve yanına bol bol aksiyon alırken bulmaca öğelerini de süsleyerek ekliyor, bu da türünü sevenleri tatmin edecek bir deneyime hazırlıyor. Elbette her oyun gibi belli eksileri var, ancak şimdilik onlara odaklanmak yerine gelin oyunun temellerine dalalım biraz, son karar da sizin olsun. Ubisoft’un seveni kadar sevmeyeni de çok, beklentileri çılgın tepelerde tutan ancak bir noktada hayal kırıklığı yaşattığı çok zaman oldu, işin güzel kısmı ise derslerini alıyorlar ve öğrenerek gelişmeye devam edip oyuncuları dinliyorlar, zaten önemli olan da bu değil mi? Konumuzdan sapmadan sevgili prensimize dönecek olursak; Prince of Persia: The Lost Crown, bizi yeni bir kahramanla tanıştırıyor.

    Sargon, Pers Prensi’nin elit savaşçılarından olan Immortals’ın en genç üyesi. Elbette kendimizi bir savaşın ortasında buluyor, prensi ve ona saldıranları takip etmenin yanında, her iki tarafı da, bir zamanlar savaş ve lanet nedeniyle alçaltılmış, gelişen, altın güzellikteki bir şehir olan, şimdi ise yüksek sıradağlardan yayılan doğal ihtişamla yozlaşmış Kaf Dağı’na yola çıkıyoruz. Bu yolculuğun nedeni ise Pers Prensi’nin kaçırılması, görevimiz de madem prensi korumak, düşüyoruz yollara. Kaf Dağı, tamamen terk edilmiş gibi duran bir mekan, ancak aslında görünüşün altında zamanla oynamayı seven farklı temeller var. Eski Prince of Persia oyuncuları, bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar malum. Bir yerde yıllar önce ölmüş askerlerin cesetleri, diğer tarafta hala bir kuşatmanın aslında devam ettiği, hatta bir noktada hareketsiz kalıp saldırıya hazır olan askerlerin bedenleri, zamanda kısıtlı kalmış durumdalar.

    Zaman tanrısı Simurgh, Kaf’ı parçalamış, geçmişi, bugünü ve geleceği baştan sona parçalamış, kesişen zaman çizgileri burayı temelde tanık olmanın yanlış olduğu, ancak keşfetmenin keyifli olduğu bir yer haline getirmiştir. Zamanın içerisinde donmuş okyanuslar, el değmemiş anıtlardan tutun, şehrin altındaki su yollarına kadar oyunda görsel anlamda “zaman” konusunu farklı şekillerde gösterilmiş. Eh, böyle bir manzaraya denk gelip de araştırmamak olmaz, kendimizi Sargon olarak derin bir zaman çizelgesinin ortasına atıveriyoruz. Oyun, 20 saatten fazla oynanışta olabildiğince her şeyi sunmayı başarıyor. Sargon, bu ortamda bir karakter hissini hayal edebildiğiniz kadar mükemmele yakın hissettiriyor ve temel manevralarından tutun karakterin tepkilerine bile hızla adapte olabiliyorsunuz. Sargon, elbette sadece elit bir savaşçı değil, aynı zamanda Simurgh tarafından kutsanmış.

    Zamanda geri dönmek için kendisinin bir kopyasını kristalize ediyor, yakın mesafelere koşmak ve hatta ruhani platformlara erişmek için anında boyut atlamak gibi bir dizi zaman bükme yeteneğini kullanabiliyor. Ancak burada dikkat etmeniz gereken önemli bir detay var, o da metroidvania detayı. The Lost Crown, bu türe sağdık kalan bir oyun ve bu da şu anlama geliyor, hafızanızın kuvvetli olması gerek. Veya kalem kağıt alabilir, hatta aslında her şeyi kenara bırakıp oyunun kendi mekaniği olan fotoğraflama kısmını kullanabilirsiniz. Kendinizi bu oyunda sürekli bir şeyleri işaretlerken bulacağınızdam eminim. Metroidvania mantığı sizi başta kısıtlar, ancak bu da belli noktalara yeteneklerinizi kazandığınızda geri döneceğiniz anlamına gelir ve oyun, bir noktada sizi buralara döndüğünüz için farklı şekillerde ödüllendirir. Bu ödüllendirmeler, yeni bir silah, başka bir yetenek veya hikayeyle alakalı alt temelleri açmaktır, hatta belki de hikayeye devam etmenin tek yolu bile bu olabilir.

    The Lost Crown, bu noktada kafanızı karıştırmadan sizi kolayca eğitebiliyor. Bu noktada türe alışık değilseniz bile rahat bir oyun deneyiminin sizi beklediğinin garantisini verebilirim. Yetenekler hızla açılırken, karmaşık bulmacalar sadece kısa süreliğine sizi zorda bırakabilir, ancak hisse o kadar hızlı adapte oluyorsunuz ki oynanış bir noktada yaş gibi akıyor. Zorluk seçeneklerine göre oyun deneyiminizi farklılaştırmak elbette bir noktada sizin elinizde. Biraz daha rehberli bir haritada oynayabilir, ya da platform türünün verdiği spesifik zorluklar sizi rahatsız ediyorsa daha hızlı geçiş yapmanızı sağlayacak zorluklara da odaklanabilirsiniz. Ayrıca çözülmesi gereken yeterli dozda bulmacaları da unutmamak gerek. Her platform bölümü hızlı tepki kontrolüne yönelik değil, gözlemlemeniz önemli ve bazı anlarda kendinizi yeni bir alanda bulabilir veya para, koleksiyon eşyaları ve benzeri şeylerle ödüllendiriliyorsunuz.

    The Lost Crown, genel oynanış mekaniklerinde sizi iyi tasarlanmış ve dövüşmesi oldukça eğlenceli birçok düşmanla karşı karşıya getiriyor. Boss kapışmaları da özellikle heyecan verici, elbette bazıları kolay modda bile zorlayabiliyor ancak ödüllendirme sistemi çektiğiniz acıya değiyor diyebiliriz. Doğal olarak oyunda geçirilen zamanda, tabii ki Sargon olarak deneyiminiz artıyor. Her savaş ve oyunda keşfettiğiniz alanlar sizlere yeni güçler kazandırıyor. Başlangıçta sadece ikili kılıçlarınız dışında pek bir şeyiniz yokken, bir bakmışsınız zamanın akışını kontrol edebilmeye yakın bazı özelliklere kavuşmuşsunuz. Sargon ayrıca çeşitli muskaları savunma ve saldırı takviyeleriyle donatabiliyor, silahlarını ana demircide yükseltebiliyor. Yani oyun dümdüz ilerleyen bir platform değil aslında. Yükseltmeler için oyun içi para birimini bulmak ve malzemeye de aynı şekilde ulaşmak o kadar zor değil, ve sizi çılgın bulmacalar yapmaya da zorlamıyor, ancak unutmayın ki türünün verdiği etkiler nedeniyle neyin nerede olduğunu hatırlayabilmek gerekiyor.

    Tüm bunların yanında biliyoruz ki Prince of Persia denilince akla gelen seslendirmelerin ne kadar karizmatik olduğudur, bu kısımda The Lost Crown’ın biraz geri planda kaldığını belirtmek zorundayım. Belki İngilizce seslendirmesi yeterli gelmemiştir ve tabii bu, göreceli bir durum ancak performans biraz ezber gibi duruyor ve duyguyu tam olarak yakalamak zor gibi.

    The Lost Crown, önceki oyunların gittikçe kasvetli ilginç gerçekçiliğini, yerini yoğun bir şekilde stilize edilmiş karakter çalışmasına ve canlı renklere bırakmış. Bu değişiklikler, bazı oyuncuların hoşuna gidebilir, yüz animasyonlarından tutun boss savaşlarındaki hareketler, gösterişli manzaralardan, aniden tüm zamanın durduğu altın güzellikler gösterişli bir şekilde oyuncunun ayakları altına seriliyor. Gerçekli grafikler yerine, farklı detaylarla karşılaşmaya hazırlanın, sizi bekleyen sanat stili biraz farklı. Uzun lafın kısası Prince of Persia: The Lost Crown, türünü sevenlerin etkileneceği, Ubisoft’un çıkardığı başarılı oyunlardan biri olarak anılabilecek yapımlardan biri. Sunulan temel sistemler neredeyse mükemmel, serinin köklerine olabildiğince saygı gösterilirken, aynı zamanda farklı mekaniklerin eklenmesi çok tatlı bir dokunuş olmuş.

    Etkileyici animasyon, harika dövüş ve zorlu ama adil platform olmasının yanında, kapsayıcı anlatımla ilgili birkaç küçük sıkıntı dışında, kendinden emin ve eksiksiz bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Oyun sonuna geldiğinizde yeterince sizi tatmin edecek, kimi zaman güzel anıların tekrar canlanmasını sağlayacak, müziklerinden tutun karakterlerine kadar bir noktada sizi tutmayı başaracak olan The Lost Crown, zamanınızı hak eden bir yapım. Şimdiden keyifli oyunlar.

    Yeni Assassin’s Creed oyunu ortaya çıktı!

    0

    Dünyanın en büyük oyun geliştiricilerinden Ubisoft, sahibi olduğu Assassin’s Creed serisini genişletmeye devam ediyor. Son ortaya çıkan bilgiler ise şirketin popüler oyunun Remake sürümü üzerinde çalıştığını gözler önüne seriyor. İşte ayrıntılar…

    Assassin’s Creed 4: Black Flag için Remake yolda olabilir!

    Aslına bakacak olursak Ubisoft‘un zaten geçtiğimiz yıldan beri bir oyun üzerinde çalıştığı biliniyordu fakat bu yapımın adı bilinmiyordu. Kısa süre önce ortaya çıkan yeni bir detay ise bu oyunun Assassin’s Creed 4: Black Flag olduğunu ortaya koydu.

    Assassin's Creed 4: Black Flag için Remake yolda olabilir!

    Ubisoft‘ta “Lead Artist” pozisyonunda çalışan bir sanat uzmanının LinkedIn profilinde Assassin’s Creed 4: Black Flag Remake üzerinde çalışıldığına dair bir detay ortaya çıktı. Yer alan bilgilere göre Remake sürümü, Ubisoft‘un Singapur ekibi tarafından Eylül 2023‘ten bu yana geliştiriliyormuş.

    Şu ankinden bağımsız geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan bilgilere göre Black Flag Remake, orijinal oyunun hikayesini koruyacak. Bununla beraber gemi ve tırmanış mekaniklerinde değişikliklere gidilecek ve böylelikle oyunculara daha fazla özelleştirme seçeneği sunulacak.

    Tabii bu bilgilerin resmi olmadığını ve sadece bir iddiadan ibaret olduğunu belirtmekte fayda var. Ubisoft‘tan henüz resmi bir açıklama gelmediği için bu detayların kesin olarak doğruluk taşıdığını söylemek mümkün değil.

    Assassin's Creed 4: Black Flag için Remake yolda olabilir!

    Assassin’s Creed 4: Black Flag, serinin en popüler oyunları arasında yer alıyor. Bu bağlamda Remake sürümü, büyük ilgiyle karşılanacaktır.

    Bunun yanı sıra Ubisoft, Assassin’s Creed dışındaki başka oyunlar üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Buna göre şirketin merakla beklenen korsan oyunu Skull and Bones‘ı şubat ayında piyasaya sürmesi bekleniyor.

    Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Remake sürüm çıksa oynar mısınız? Görüşlerinizi aşağıdaki Yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

    Bunlara dikkat edin: Telefon şarj ederken pilini öldürmeyin!

    Akıllı telefonlar günlük hayatın en büyük vazgeçilmezlerinden birisi konumunda. Bu küçük akıllı kutular sayesinde her iş tek bir tıkla kolayca halledilebiliyor. Ancak bazen yaptığımız kritik hatalar bu cihazların ömrümü kısaltabiliyor. Bunlara şarj ederken yapılan yanlışları örnek gösterebiliriz. Peki akıllı telefon nasıl şarj edilmeli? Telefonu şarj edeceğiz diye pilini öldürmeyin. Telefon şarj ederken dikkat edilmesi gereken detaylar!

    Telefon şarj ederken dikkat edilmesi gereken detaylar

    Akıllı telefonlar bir süre sonra yıpranmaya başlıyorlar. Genellikle ilk sorun pil tarafında patlak verir ve çeşitli şarj sorunları ortaya çıkmaya başlar. Ancak şarj ederken çeşitli yanlışların yapılması bu süreci daha da hızlandırır ve cihazın kullanım ömrümü büyük ölçüde azaltır.

    Telefon şarj ederken dikkat edilmesi gereken detaylar ise şöyle;

    Kalitesiz şarj aletlerinden uzak durun

    telefon şarj etme yöntemleri
    Telefon şarj etme yöntemleri

    Son dönemde birçok akıllı telefon üreticisi çevrecilik adı altında kutulardan şarj aletlerini çıkarmaya başladı. Özellikle amiral gemisi modellerde daha fazla karşımıza çıkan bu durum, bazı kullanıcıların kalitesiz veya yan sanayi şarj aletlerine yönelmesine yol açtı. Orijinal şarj aletlerinin fiyat etiketinin yüksek olması nedeni ile sıklıkla tercih edilen bu tür kalitesiz -merdiven altı- ürünler telefonunuzun pilinin ömrünün normalden daha hızlı yıpranmasına neden olur. Bu yüzden uzun vadede düşünerek her zaman orijinal şarj aletlerini ve kablolarını kullanmanızda fayda var.