Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1882

    EA sunucuları hack’lendi!

    0

    pwywwhitehat_editorial

    Geçtiğimiz günlerde bir dizi hacker grubu tarafından oyun endüstrisinin can damarı maiyetindeki bazı şirketlere tehditler savurulmuş, özellikle Hristiyanlar için büyük önem taşıyan Noel (Hz İsa’nın doğum gününün kutlandığı bayram) gününün hedef olarak seçildiği bildirilmişti. Kötü amaçlı yazılım korsanları, Noel’den (25 Aralık), bir gün önce dünyanın en önemli oyun firmalarından Electronic Arts’a (EA) siber saldırı düzenlediler.

    EA sunucularının hedef alındığı siber saldırı nedeniyle oyun severlerin bazı oyunları online olarak oynayamadıkları rapor edildi. Söz konusu EA oyunları arasında Madden NFL 16, Star Wars: Battlefront ve Titanfall’ın da bulunduğu görüldü. Dünya genelindeki oyuncuların online oyun keyfine darbe indirildi adeta. EA, konuya ilişkin resmi açıklamasında sorunun ‘mümkün olduğunca hızlı’ şekilde giderileceğini belirtti.

    ea

    Oyun dünyası tehdit altında!

    Hacker’lar, PSN (PlayStation Network), Xbox Live ve hatta Steam platformu ile Minecraft oyununu tam olarak Noel gününde hedef alacakları tehdidinde bulunmuşlardı. Bu nedenle 25 Aralık 2015 tarihi kritik önem taşıyor.

    Söz konusu şirketlerin sunucularının güvenlik yapı taşlarını ne ölçüde geliştirdikleri hakkında herhangi bir detay bilinmiyor, ancak daha önceki yıllarda gerçekleştirilen hack faaliyetleri gözönüne alındığında kritik önem arz eden adımlar atmış oldukları tahmin ediliyor. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    HTC One X9 tanıtıldı

    0

    Ekran_Resmi_2015-12-25_11_02_59

    Geçtiğimiz haftalarda HTC’nin One X9 modeli üzerinde çalışmalarını tamamlamak üzere olduğu ortaya çıkmış, cihaz Çin’de şirketin resmi sosyal medya hesabı üzerinden de ilk kez resmi olarak gösterilmişti. Ve en nihayetinde tüm detayları ile resmi olarak lanse edildi.

    HTC One X serisinin en yeni versiyonunda 5.5 inçlik 1080p (Full HD) ekran ve metal gövde tasarımı öne çıkanlar arasında. Üst sınır bir akıllı telefon görünümü sunan modelde işlemci, pil, kamera gibi detaylar ise şöyle…

    Ekran_Resmi_2015-12-25_11_03_08

    HTC One X9’da Çin menşeili çip üreticisi MediaTek’in sekiz çekirdekli X10 işlemcisine yer verildi. Performanslı ve ekonomik bir modül olarak özetlenebilen bu yapı 3 GB RAM ile desteklendi. 32 GB dahili depolama kapasitesi bulunan One X9’un artırılabilir hafıza (microSD) desteği de var. 3000 mAh pil ile gelen modelin yazılım tarafında ise Android 5.x Lollipop önyüklü şekilde, ancak en son Android sürümü 6.0 Marshmallow’a geçişin de kısa süre içinde gerçekleşeceği belirtiliyor. Ana kamerası 13 megapiksel olan cihazda selfie kamerası 5 megapiksel çözünürlükte fotoğraf çekimi özelliği sunuyor.

    Ekran_Resmi_2015-12-25_11_03_14

    HTC One X9’un Çin için açıklanan fiyatı 2399 yuan yani basit bir döviz hesabı ile 25 Aralık 2015 itibarıya yaklaşık 1000 TL. Resmi Türkiye satış fiyatı hakkında net bilgi şimdilik söz konusu değil.

    Ekran_Resmi_2015-12-25_11_03_20

    Modelin Çin’deki satışlarına ne zaman başlanacağı resmi olarak duyurulmadı, kısa süre sonra ülkedeki teknoloji raflarındaki yerini alması bekleniyor. Global pazarlara 2016’nın başında çıkması da bir diğer beklenti. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.

    Hashtag ile Etkileşimi Artırmanın Yolları

    1

    Twitter kullanıcılarının kullandığı, son zamanlarda özellikle Instagram ve Facebook tarafından da kullanılmaya başlayan Hashtag kavramı, sosyal medya denildiğinde akla gelen terimlerin başında geliyor.  Özellikle dizilerde ve haber programlarında da kullanılmaya başlamasıyla önemi daha da artan hashtag’ın ne olduğundan bahsederek başlayalım.

    Hashtag; # sembolünün kelime veya kelime grubu önüne getirilmesi ile oluşturulan bağlantılardır. Anlık bilgileri kategorize etmeye ve kitlelere ulaştırmaya yardımcı olur.

    Örneğin tweetinizin içinde  #anahtarkelime  şeklinde bir sözcük var ise  Twitter # işareti konulduğu için bu  sözcüğe link koyar. Bu linke tıklandığında, dünya üzerindeki bu anahtar sözcüğü içeren bütün tweetler zaman sırasına göre sıralanır. Böylece takip de kolaylaşmış olur. Eğer girmek istediğiniz hashtag birden fazla sözcükten oluşuyorsa mutlaka bu sözcükleri  birleşik yazmalısınız. Aksi halde Twitter sadece ilk sözcüğü hashtag olarak algılar.

    iStock_000040240144_Small

    Doğru kullanıldığında etkileşimi oldukça artıran hashtag’e,  “tabela” da denilmektedir. Bu deyimin anlaşılırlığı olumlu yönde etkilediğini de ifade etmek isterim.

    Hashtag seçilirken bazı noktalara dikkat edildiğinde daha fazla etkileşimin sağlandığı ortaya konulmuştur.

    Bu yazımın genel konusu; hashtag kullanılırken etkileşimin daha fazla olması için nelere dikkat etmeniz gerektiği ve hashtag ile neleri kazanabileceğiniz.

    #1: Bir marka için hashtag kullanıyorsanız, Hashtag’in markayı çağrıştıracak şekilde seçilmesine özen göstermelisiniz.

    Markanın en can alıcı özelliğini öne çıkartacak bir hashtag, oldukça etkili olacaktır. Kullanılan hashtag, marka ile müşteri arasındaki ilişkiyi geliştirmeye yardımcı olur. Diğer taraftan hashtag,  markalaşma kapsamının genişletilmesine de katkı sağlayacaktır.

    #2: Hashtag seçerken dikkatli olmakta yarar var.

    Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi sosyal medyada da bazı şeyler her zaman istenildiği gibi sonuçlanmayabilir. Seçtiğiniz hashtag başka bir firma ya da kişi tarafından daha önce kullanılmış olabilir. Seçilen hashtag, geçmişte olumsuz yorumlara ve etkileşime sebep olmuş olabilir. Bu sebeple, hashtag bulmadan önce sosyal medyada bir araştırma yaparak, kullanacağınız tabelanın daha önce kullanılıp kullanılmadığını araştırmanız yararlı olacaktır. Bulduğunuz hashtag ile farkında olmadan sosyal medyada küçük çaplı bir krize sebep olabilirsiniz.

    #3: Seçtiğiniz hashtag’i sadece sosyal medyada kullanmayın.

    Hashtag’in sadece belli ortamlarda kullanılması istenilen etkileşim oranına ulaşmasını engelleyebilir. Her ortamda kullanılması, benimsenmesinde oldukça etkili olacaktır. Sosyal medya ile birlikte dijital olmayan ortamlarda da kullanmalısınız. Gazetelerde, dergilerde, blog sayfalarında seçtiğiniz hashtag’in kullanılması, etkinliğini artıracaktır.

    #4: Ürün çeşitliliğini Hashtag ile tanıtın.

    Marka adınızı veya şirket isminizi değiştiremeyeceğinize göre, kullanacağınız hashtag’in her zaman etkili ve uygun olmasını sağlamalısınız.

    Sosyal Medyada konuşulan gerçek zamanlı konular arasında seçtiğiniz hashtag öne çıkıp trend topik olabilir.Bu durum saatler içinde ya da gün içinde değişebilir.  Markanız için seçeceğiniz hashtag’in etkisinin kısa sürede azalabileceğini düşünerek, tutarlı bir hashtag seçmek; markalaşma sürekliliğini sağlayacak, takipçilerin ilgisinin devam ettirecektir. Marka ile kullanılacak olan hashtag tam anlamı ile özdeşleşecektir. Gerekirse düzenli olarak hashtag yenilemek, ilginin devamlılığını sağlamakta yararlı olabilecektir.

    A concept image showing a scattered collection of white hashtags and a single blue one on an isolated studio background

     #5: Marka etkileşimlerinizi  hashtag ile takip edebilirsiniz.
    Markanız ya da ürünlerinizle ilgili hashtag’leri takip ederek  takipçilerinizin hakkınızda ne düşündüğünü öğrenebilirsiniz. Siz bu hashtag’leri takip etmeseniz dahi insanlar sizinle ilgili yorumlar yazmaya devam edecektir. Bu yorumları öğrenmek, markanızın veya ürünlerinizin başarısı ve geleceği hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.
    #6: Hashtag ile özel bir kitleye ulaşabilirsiniz.
    Sosyal medyada mesajlarınızı belli bir kitleye hitaben yayınlıyorsanız, uygun bir hashtag kullanımından daha iyi bir yöntem olamaz. Örneğin, yakın zamanda evlenecek kişilere ulaşmak isterseniz #evleniyorum gibi bir  hashtag’i kullanabilirsiniz. Böylece evleniyorum konusunda araştırma yapanların,  sosyal medya taraması sonucunda, size ulaşmasını kolaylaştırmış olursunuz.

    Tom Clancy’s Rainbow Six: Siege

    0

    Tom Clancy oyunları askeri detaylar ve gerçekçilik anlamında diğer tüm rakiplerinden bir adım önde olmuştur. Splinter Cell, Ghost Recon ve daha nice Tom Clancy oyununu oynamamış olsanız da mutlaka duymuşsunuzdur. Elbette bu oyunlar “gerçekçilik” terimini hiçbir zaman sizin algıladığınız ölçüyle almadılar. Burada gerçekçilikten kastımız oyun dünyasının kendi kurallarına sonuna kadar bağlı kalmasıdır. Rainbow Six’in yeri diğer Tom Clancy oyunları içinde hep ayrı olmuştur. Taktiksel FPS (birincil şahıs görünümü) oyunlarının mihenk taşlarından biri olan Rainbow Six bir kez daha, bu sefer Rainbow Six: Siege adı altında bizlerle.

    Tom-Clancy’s-Rainbow-Six-Siege

    Oyuna dünyanın genel durumun anlatıldığı bir video ile başlıyoruz. Videonun anlatıcısı her zamanki gibi terörden ve onun etkisinden bahsediyor. Gerçekçilik demişken, Rainbow Six her zaman çıktığı yıllara göre dünyanın o zamanki yapısını ve var olan tehditlerini incelemiştir. Eh, son oyunun üzerinden 7 yıl gibi uzun bir süre geçti. Dünyanın durumu, politik yapısı, teknolojisi ve elbette terör tehditleri de değişti. Rainbow Six: Siege, Vegas’ta bıraktığı politik durumu yeni oyuna taşıyor ve terörün yeni yüzüyle karşılaşıyor.

    Biyoterörizm. Korkutucu bir terim. Ve bu korkutucu terim aynı zamanda Rainbow Six: Siege’in ana temasını oluşturuyor. Gittikçe tehlikeli hale gelmeye başlayan terör örgütlerinin biyoterörizm ile güçlenip ulusları alt etmelerini önlememiz gerekiyor.

    R6S-screenshot-new_4_199582

    Oyunda üç ana oyun modu var. İlk oyun modumuzun adı Situations (Durumlar). Durumlar ismi verilmesine rağmen aslında bu mod sadece sizi oyuna hazırlama görevine sahip. 10 farklı görevi oynayarak Rainbow Six: Siege’e ısınmaya çalışıyorsunuz. Asıl oyun kısmında diğer oyuncularla karşılaşmanız durumda yaşabileceğiniz olaylar size gösteriliyor. Aynı zamanda bu mod içerisinde biraz para da kazanıyorsunuz. Bu paraları kullanarak çevrimiçi oyunlara girişmeden önce kendinize birkaç karakter alabiliyorsunuz. Modun tek büyük sıkıntısı, muhtemelen bir kez bitirdikten sonra bir daha yüzüne bakmayacak olmanız oluyor.

    s1-9e200c2bb36d72002bdce48756e738da

    İkinci oyun modumuzun adı Terrorist Hunt olarak geçiyor. Bu oyun modunda arkadaşlarınızı davet ederek veya oyunun online takım arkadaşı bulma sistemiyle bir takım oluşturarak yapay zeka tarafından yönetilen düşmanlara karşı mücadele veriyorsunuz. Karşılaşacağınız düşmanların zorluk seviyelerini de belirleyebildiğiniz bu modda isterseniz tek başınıza da takılabiliyorsunuz. Oyun her görev için harita ve oyun modunu kendisi seçiyor. Bunun dışındaki her ayar ve seçim size kalmış.

    Geldik oyunun son ve doğal olarak en popüler olan moduna: Çoklu oyuncu. 5 kişilik iki takımın karşı karşıya mücadele verdiği bu modda bir takım Savunma, diğer takım da Saldırı rolünü üstleniyor. Her tur bu roller değişiyor ve bu da oyundaki dengelerin sürekli olarak değişmesini sağlıyor.

    rainbow_six_siege_new_screen_5

    Savunma tarafındayken, amacınız genel olarak belli olsa da yapmanız gereken en önemli şey, bulunduğunuz bölgeyi korumak. Yapmanız gereken bu kadar basit. Sığındığınız bölgeye sahip çıkmak için ve kimsenin yaklaşmamasını sağlamak için kapılara barikatlar çekiyorsunuz, duvarlara metal destekler örüyorsunuz, kapıların önlerine dedektörler yerleştiriyorsunuz, yerlere tel örgüler çekiyorsunuz. Uzun sözün kısası, Saldırı takımı size ulaşmasın diye elinizden geleni yapıyorsunuz.

    Saldırı tarafındayken işler biraz daha karışık ve sıkıntılı olabiliyor. Turun başlamasıyla birlikte ilk yapmanız gereken şey Savunma takımının yerini tespit etmek. Sadece bu da yeterli değil, yine bu süreç içerisinde gideceğiniz rotayı da tam olarak bellemeniz gerekiyor. Bu serinin eski oyunlarında bulunmayan yeni bir özellik. Eski Rainbow Six oyunlarında bir göreve başlamadan önce haritayı inceler ve görevimize en uygun yolları seçerdik. Artık bu harita sistemi rafa kaldırılmış ve direkt olarak aksiyon anına çevirilmiş. Haritayı kendi gözlerimizle çiziyor ve giriş yolumuzu kameramız aracılığıyla kendimiz belirliyoruz. Kamerayı kullanabildiğiniz süre sınırlı ve bu süre içerisinde hedefinizi bulamazsanız işiniz hayli güçleşiyor. Savunma takımının nerede olduğunu bilmediğiniz için hangi yolu kullanıp nereden gideceğinizi kestiremiyorsunuz. Bu da harcadığınız zamanı artırıyor ve sizi daha tehlikeli durumlara sokabiliyor. Kendinizi bir anda karşı takımla burun buruna bulabiliyor, hatta onların tuzaklarına yakalanabiliyorsunuz. Böyle bir durumda onlar hazırlıklı olduğu için turu kendi lehlerine bitirebiliyorlar.

    R6S_Screenshot_18_208655

    Sonuç olarak kendi içinde tutarlı yapısıyla Rainbow Six: Siege taktiksel oyunlar ve FPS’lerden hoşlananlar için ilaç gibi bir yapım. Hele beş kişilik arkadaş ekibiyle oynanırsa tadından yenmez bir oyun olur.

    Uncharted 4, Nisan ayına kaldı

    0

    uncharted-4

    Oyun dünyasında geçtiğimiz hafta sona eren GameX 2015, Türkiye’deki önemli ve yoğun ilgi nedeniyle şaşırtıcı etkinliklerden biri olarak kayıtlara geçti. İstanbul’da oyun meraklılarıyla buluşan çok sayıda firma arasında TP-Link, Nvidia, Turkcell, PlayStore gibi tanınmış markaların stantları da yoğun ilgi gördü. Çoğu kimse için GameX 2015’ten sonra gündeme çarpıcı bir oyun haberi gelmeyeceği düşünülürken tanınmış oyun geliştiricisi Naughty Dog, önemli bir duyuru ile kamuoyunu bilgilendirerek ses getirdi. Ancak haberler pek de iyi değil…

    Daha önce 2015 yılında yayınlanacağı açıklanan Uncharted 4 adlı oyunun 2016’da oyun meraklılarıyla buluşacağı açıklanmış ve tarih de verilmişti. 18 Mart 2016 şeklinde duyurulan resmi çıkış tarihi yavaş tavaş yaklaşırken bir duyuru daha geldi ve Uncharted 4’ün bir kez daha ertelendiği belirtildi.

    uncharted-4

    Oyunun iki yönetmeni Neil Druckmann ve Bruce Straley tarafından yapılan açıklamada beklenen yapımın 26 Nisan 2016’da çıkış yapacağı, bazı önemli bölümler için çalışmaya ihtiyaç duyulduğu bilgisi eşliğinde paylaşıldı. Oyun, çoğu resmi duyuruda PS4 platformuna dair gelmiş geçmiş en iyi oyun’ şeklinde iddialı açıklamalar eşliğinde nitelendiriliyor. Beklentilere yanıt verme konusunda geliştirici ekibin çalışmalarının devam ettiğine işaret ediliyor.

    En nihayetinde ise Uncharted 4, Türkçe seslendirme ile birlikte PS4 arenasına -bir erteleme kararı daha alınmadığı taktirde- Nisan ayının sonuna doğru merhaba diyecek gibi görünüyor. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    Oyuna dair yayınlanan videolardan birine haberin devamında göz atabilirsiniz. İyi seyirler.

    [vsw id=”sB0xy74Zrj8″ source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Not: Haberde kullanılan görseller oyunun resmi tanıtım videosundan alınmıştır. 

    Google’dan dev bir veri merkezi daha

    158BB133000005DC-0-image-a-14_1440101087036

    İnternetin can damarlarından biri de şüphesiz günümüzde Alphabet şirketinin iştiraki halini alan Google. YouTube, Google anasayfası, Gmail gibi sayısız platformu bünyesinde barındıran teknoloji devi açısından önemli konulardan biri de verinin muhafazası ve sirkülasyonu. Bunun için dünya genelinde veri merkezi adını alan yapılara sahip ve bunlara bir yenisi daha ekleniyor.

    ABD’nin doğusundaki Tennessee eyaletinde kurulacak yeni veri merkezi 1300 metrekarelik alan üzerinde faaliyet gösterecek. Burada boş bir arazi üzerine inşa söz konusu olmayacak; veri merkezi, daha önce yarıiletken üretimi gerçekleştirilen Hemlock Semiconductor adlı şirketin fabrikasının yerini alacak.
    google-tenessee

    Tennessee’deki yeni veri merkezinin 600 milyon Amerikan Doları’na malolacağı açıklanırken söz konusu tesisin gelişmiş teknolojileri ve verimliliği ile örnek teşkil edeceği belirtildi. Öte yandan yenilenebilir enerji alanının öncülerinden biri olan Google’ın inşa edilecek tesisin faaliyete geçmesinin ardından gerekli elektriğin tamamını yenilenebilir enerji (rüzgar enerjisi, vb yolu ile) üzerinden sağlamayı hedeflediği de açıklanan detaylar arasında.

    Google, yine kısa bir süre önce faaliyetine son veren bir kömür santralini satın alarak veri merkezine dönüştürmüştü. Ayrıca 2015 yılının başlarında Kuzey Avrupa’da da bir kağıt fabrikası satın alarak alanı veri merkezi şekline dönüştürmüştü. Tüm bu tesislerin ortak özelliği ise yoğun olarak yenilenebilir enerji ile çalışmaları. İlgili gelişmelerden yola çıkıldığında Google, geleceğe dair daha temiz bir dünya için adımlarını ilerleyen süreçte daha da artıracağa benziyor.

    Google akıllı mesajlaşma uygulaması geliştiriyor

    messaging

    Teknoloji şirketi Google, anlık mesajlaşma uygulaması kullanımında gelinen noktaya kayıtsız kalmayacak gibi görünüyor. Üstelik son iddialara göre inovatif bazı özelliklerle bu iletişim metoduna çok daha farklı bakış açıları gelebilir…

    Tanınmış medya organlarından The Wall Street Journal’da yer alan habere göre Google, klasik mesajlaşma uygulamalarından daha fazlasını istiyor. Hedef mesajlaşmanın yanı sıra yapay zekanın da uygulamaya entegresi ve bu sayede kullanıcının ‘Google Robotu’ denilen yapıyla karşılıklı mesajlaşmanın da mümkün kılınması. Adeta bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir mesajlaşma uygulaması üzerinde çalışıyor teknoloji devi…

    group-messaging-apps-3432-con-768x432-main

    Google Robotu sorulara yanıt verecek

    Google’ın yapay zeka üzerinde uzun süredir çalıştığı biliniyor. Hatta geçtiğimiz aylarda bu geliştirme adımlarına dair son gelişmeler de gündeme yansımıştı. Akıllı anlık mesajlaşma uygulaması ise bu noktada genel kullanıcıya en basit erişilecek metadoloji yolu olacak. Google Robotu, kullanıcısının sorularına yanıtlar verecek ve algoritmasının derinleştirilmesi konusundaki çalışmalar neticesinde de örneğin hava durumu, yakınlardaki restoranlar gibi bilgilere detaylı yanıtlar verilecek, çeşitli linkler sunulacak. Kullanıma ne zaman sunulacağının henüz netlik kazanmadığını bildirelim.

    Biraz daha fütürizm

    Öte yandan Google, gelecekteki akıllı uygulaması üzerinden kullanıcının alışkanlıkları, merakları gibi bilgileri de edinerek yeni bir içerik/hatta reklam profili meydana getirebilir. Elbette bunlar konunun çok daha fütüristik bakış açıları arasında.

    Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz…

    10 Dolardan Ucuz Bilgisayarlar

    0

    İnanması güç ama artık 10 doların altında bir bilgisayar satın almak mümkün. Teknoloji çemberi ilginç bir şekilde evriliyor. Daha hızlı işlemciler daha yüksek kapasiteli diskler derken günlük kullanım anlamında bilgisayarların sınırına dayanmış durumdayız. Özellikle akıllı telefon ve tabletlerin günlük ihtiyaçlarımızın birçoğuna karşılık vermesinin ardından bilgisayar sektöründe satış anlamında ciddi bir düşüş başladı. Dizüstü bilgisayarlar mobil akıllı cihazlara yenilirken masaüstü bilgisayarlar neredeyse demode kaldı. En azından yakın gelecekte çok farklı teknolojiler çıkmadığı sürece piyasadan satın alabileceğiniz uygun fiyatlı birçok model her türlü ihtiyacınızı fazlasıyla gidermeye yetiyor. Tabii mimarlık, mühendislik, tasarım gibi performans isteyenleri oyun canavarları kullanıcılarını hariç tutuyoruz.

    İşte döngünün bir sonraki aşaması da sadeleşme olarak karşımıza çıkıyor. Tüketiciler yıllarca bilişim dünyasında “Benim ihtiyaçlarım nedir?” sorusunu yöneltmek yerine “Daha pahalıysa daha iyidir,” mantığına yenik düştüler. Bir süre sonra da bu durum bir doyum oluşturdu. Siz olmasanız bile “Bu kadar para veriyorum ama sadece internete giriyorum,” diyen birileri mutlaka vardır etrafınızda. Örneği hemen hemen teknoloji mağazalarında satılan her ürüne uyarlamak mümkün. Artık daha akıllı cihazların yerine bilinçli kullanıcıların tercih ettiği mütevazı ve yetenekli cihazların devri başlamış durumda.

    cover-720x340

    Raspberry Pi

    10 doların altında bilgisayar akımının yaratıcısı kabul edebileceğimiz isimlerden biri Raspberry.
    www.raspberrypi.org sitesine girdiğiniz anda bir markadan çok sosyal sorumluluk projesine imza atan bir sivil toplum kuruluşunun sayfasını ziyaret ettiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Raspberry gibi projelerin gelişebilmesi için topluluk yönetimini çok iyi yapmaları gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında www.raspi.gen.tr sitesi oldukça faal kabul edilebilir. Raspberry’nin resmi distribütörü de var. www.samm.com sitesinden detaylı bilgi edinebileceğiniz Samm Teknoloji, Raspberry ürünlerini ülkemizde satışa sunuyor. Özellikle büyük yankı uyandıran Raspberry Pi Zero’yu 50 liraya satın almanız mümkün. ABD fiyatı 5-10 dolar arası değişen bu ürünün ülkemizdeki fiyatına vergi dahil olduğunu hatırlatalım. Genel olarak sipariş verdiğinizde 65mm x 30mm x 5mm boyutlarında bir anakart satın alıyorsunuz. Fiyatın içinde HDMI dönüştürücü ve USB çıkış kablosu mevcut. 1GHz Broadcom BCM2835 ARMv6 işlemci ve 512MB Ram ile gelen ürün 1080P çıkış sağlayabiliyor. Grafik kısmı da çift çekirdek VideoCore II GPU’ye emanet edilmiş. Üründe MicroSD kart yuvası olduğu için depolama çözümü de size bırakılıyor.

    Ürünün ağırlığı ise sadece 9 gram! İşletim sistemi açısından baktığınızda Debian Linux kökenli Raspbian imdadınıza yetişiyor. Ücretsiz birçok yazılımla her geçen gün büyüyen Raspbian’ın dışında Linux ve Unix türevi farlı işletim sitemleri yüklemek mümkün. Bu arada bizim konu aldığımız Pi Zero dışında 50 doların altında farklı özelliklere sahip modellerin satışta olduğunu belirtelim.

    ChipBanana2

    9 Dolara Güç Sizde: CHIP

    Her ne kadar Raspberry (şimdilik) bir dev olmasa da şimdiden rakibi çıkmış durumda. Kickstarter projesi olarak 800,000 dolar gibi büyük destek toplayan ve yakında hayata geçmeye hazırlanan CHIP isimli bakış açınıza göre proje, bilgisayar ya da anakart 9 dolara satılacak. 1-GHz R8 işlemci 512 MB of RAM ve 4GB depolama alanıyla geliyor. CHIP’in bir de 49 dolara satışa çıkacak Pocket Chip isimli tablet projesi var.

    Peki, bu tip ürünlerle ne yapabiliriz?
    Zaten altın soru da bu. 80’lerde ve 90’larda bilgisayar kullanan kitleler bilgisayarlarıyla gerçek anlamda “oynardı”. O dönemde Commodore ve Amiga’ya disket okuyucu, harddisk gibi şeyler bağlamakla uğraşan herkes bir şekilde lehim yapmış ve bilgisayarına dokunmuştur. Şimdi kapalı kutu olan bilgisayarlar konsepti bu tarz projelerle tekrar kullanıcı da merak uyandırabilir. 40 liraya satın aldığınız bir üründe her türlü denemeyi yapabilirken 3000 lira verdiğiniz bir dizüstüne toz girse üzülürsünüz. Yazılımsal olarak bu tarz cihazların insanları programcılığa iteceği kesin. Birçok insan elinden geldiğince yazılım geliştirmeyi bu platformlarda öğrenebilir. Bir de işin eğitim boyutu var. Her öğrencide hatta her masada bir tane bu tarz bir cihaz olması, uygun yazılımla eğitim siteminde reforma neden olabilir. Kim bilir belki de beklediğimiz büyük değişim için bu tarz küçük bir adıma ihtiyacımız vardır.

    Ofis için kış alışverişi yapma zamanı

    Bu yıl kış kendini daha tam göstermedi. Havalar bu yıl mevsim normallerine göre biraz daha sıcak geçiyor. Yine de kışın ne zaman geleceği, kar yağışının ne zaman başlayacağı belli olmuyor. Soğuk kış aylarında kapalı kaldığınız ofislerde işinize yarayacak faydalı ürünleri ve teknolojik cihazları sizler için araştırdık.

    Su ısıtıcısı, kahve ya da çay makinesi

    Havanın buz gibi olduğu, lapa lapa kar yağan günlerde çay, kahve ya da sıcak bir şeyler içmenin keyfi de bir başka oluyor. Hele bir de orta şekerli bir Türk kahvesinin tadına hiç mi hiç doyum olmuyor md_arcelikaçıkçası. Bu yüzden ofisinize kış için alışveriş yapmayı düşünüyorsanız en ön sıralara bu keyif cihazlarını koymanız şart. Arçelik’in K3190 P modeli Türk kahvesi yapmayı bilmiyorum bahanelerine son veriyor. Oldukça kullanışlı olan makine bizim ofisimizin de vazgeçilmezi. Türk kahvesi yapmayı bilmiyorum diyen stajyerlerimiz bile artık kahve ustası oldu. 1 litrelik su haznesini doldurduktan sonra yapmanız gereken tek şey kahveyi koyup pişirmenin tamamlandığını gösteren uyarı sesini beklemek. Aynı anda 2 ya da 4 kişi için kahve hazırlayabiliyor. Uyarı sesinden sonra bol köpüklü kahvenizi yudumlarken rahat rahat çalışabilirsiniz, müthiş bir konsantrasyon sağlıyor demedi demeyin. Diğer alternatifler için buraya tıklayabilirsiniz.

    Eğer Türk kahvesi zevkime uymuyor, ben filtre kahve ya da espresso insanıyım diyorsanız o zaman Delonghi’nin BCO 264 model kahve makinesi sizin için daha uygun. Zahmetsiz bir şekilde fitre kahve, espresso ya da cappuccino hazırlayabilmenizi sağlayan kombi bir kahve makinesi. Kahve deyince birçok alternatif bulunuyor. Bu alternatifler için buraya tıklayabilirsiniz.

    Yok ben kahve sevmem, çay içerim diyorsanız sizin için de güzel seçenekler var. Philips’in HD7301 modeli çay makinesi ile usta çaycılara taş çıkartırcasına çay yapabilirsiniz. Diğer alternatifler için buraya tıklayabilirsiniz. Ben demlikten başka yerde yapılmış çayı içmem diyorsanız elektrikli demlik alternatifleri, semaverler ya da çok fazla kişiye aynı anda çay verebilmenizi sağlayan birçok alternatif mevcut. Seçim sizin damak tadınıza kalmış.

    Yeteri kadar ısınmıyorsanız…

    Kış aylarının en büyük sorunlarından birisi havalar çok soğuduğunda yeteri kadar ısınmaması. Hele çalıştığınız bina eski bir bina ise ve yalıtım yapılmadıysa ofis neredeyse hiç ısınmayabiliyor. Var olan ısıtma sistemine ek olarak bir infrared ya da radyatör ısıtıcı satın alabilirsiniz. Böylece ofis sıcaklığını normal derecelere getirebilir ve üşümekten kurtulabilirsiniz. Elbette bu ısıtıcılar sadece ısınmayan ofisler için kullanışlı değil. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi herhangi bir doğalgaz kesintisinde de sizin için bir hayat kurtarıcı olabilir. Alternatifler için buraya tıklayabilirsiniz.

    Yaz aylarının vazgeçilmezi klimaları da çok soğuk günlerde ısınma amaçlı kullanmak mümkün. Inverter teknolojisi ile birlikte artık klimalar enerjiyi çok ama çok daha verimli kullanabiliyor. Eğer ofisinizde klima yoksa buradan klima seçeneklerine bakabilirsiniz. Klima almak için yazı beklemeyin, yazın bildiğiniz gibi fiyatlar da artıyor. Hem şimdiden kullanmaya başlayabilirsiniz.

    md_infrared

    Işığınız bol olsun…

    Birçoğumuzun kış aylarındaki en büyük şikâyeti havanın erkenden kararması. Hatta çoğu zaman hava kapalı olduğunda daha iyi bir motivasyon için ışıkları açmamız gerekiyor. Bu yüzden geleneksel aydınlatma yöntemlerine göre çok daha fazla avantaj sağlayan led ampulleri tercih etmekte büyük fayda bulunuyor. Artık LED ampuller eskisi kadar çok pahalı da değil ve aydınlatma kalitesi çok iyi. LED ampullerin ayrıca ömürleri de alternatiflere göre oldukça uzun. Bu yüzden ofis için kış alışverişi yapmayı planlıyorsanız LED ampulleri unutmayın. LED ampul seçeneklerine buradan göz atabilirsiniz.

    md_led

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Star Wars 7’den yeni rekor!

    star-wars

    Star Wars serisinin 7. filmi The Force Awakens (Güç Uyanıyor), geçtiğimiz günlerde dünyanın birçok ülkesinde vizyona girdi. Büyük ilgi ile karşılanan yapım, ilk hafta sonunda tüm dünyada 520 milyon dolara yakın hasılat elde ederek tüm zamanların en çok izlenen sinema filmlerinden biri olacağına dair kritik önem taşıyan bir işaret vermişti. Hızlı bir şekilde sinema ikonu olmaya başlayan Star Wars: Güç Uyanıyor, ABD’de ilk beş gününde 300 milyon dolar gişe hasılatı elde etmeyi de başardı. Star Wars: Güç Uyanıyor; ilk haftasonunda ABD’de 238 milyon dolar gelir elde etmişti. Bu rakam, aynı zamanda bir rekor…

    ABD’de 2015’in başlarında gösterime giren ve 8 günde 300 milyon dolar gelir elde eden Jurassic World’ün rekorunu 5 günde kıran son Star Wars filminin sonraki hedefi ise tüm zamanların en fazla izlenen yapımı olmak. Ancak bu pek de kolay değil…

    star-wars

    Tüm madalyalar onda! 

    En yeni Star Wars filmi, ABD’de gösterimde olduğu ilk pazartesi gününü de yine bir başka rekorla kapatarak 40 milyon 100 bin dolar gişe hasıları getirmişti. Önceki rekor Örümcek Adam 2’nin elindeydi. Söz konusu eski rekor 27 milyon 700 bin dolar. Yani rekorun yüzde 50’ye yakın oranda geliştirildiği görülüyor. Verilerin iyiden iyiye ‘daha çarpıcı’ bir hal aldığı yapımın Türkiye ayağı hakkında da sonuçlar iyi ama daha yüksek gelir elde eden yapımlar da olduğu görülüyor.

    Türkiye’de vizyon başarısı 23 Aralık itibarıyla en iyi durumda olan sinema filmi Düğün Dernek 2. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.