Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1823

    Volvo otonom araç testlerini Londra’da gerçekleştirecek

    Ekran Resmi 2016-04-27 23.47.04

    Kendi kendine gidebilen otomobiller, 2016’da kendisinden en fazla söz ettiren gelişmeler arasında. Teknoloji şirketi Google’ın bu alanda yürüttüğü çalışmalar dikkat çekici, öte yandan klasik otomobil üreticilerinin bu alanda yoğun hazırlık içinde oldukları da biliniyor. Japon, Amerikan ve Alman üreticilerin sürprizleri her an gelebilir. Bununla birlikte Volvo gibi daha ‘sessiz’ markaların da çeşitli gelişmelerle sahne aldıkları görülüyor. Son gelişme, şirketin kendi kendine gidebilen (otonom) araç testleri için İngiltere’nin başkenti Londra’da testler yürüteceğine dair. İlgili proje Volvo Drive ME UK adıyla adfedilecek.

    Alınan onay kapsamında Volvo, Londra sokaklarında kendi otonom araç prototiplerinin testlerini gerçekleştirecek. Programın Çin ve İsveç’teki benzer şekilde birlikte devam edeceği belirtilirken söz konusu aracın modelinin de Volvo XC90 olacağı açıklandı. Bu model bir SUV.

    Programlanmış araçların Londra macerası başlıyor!

    Testlerin önceden belirlenmiş yollarda gerçekleştirileceği, sürücülerin araç kullanmayacağı ancak görenlerin tedirgin olmaması için kokpitte bulunacakları kaydedildi.

    Gelecekte kendi kendine gidebilen araçların hayatın içine yoğun şekilde entegre olacağı aşikar. Bu yönde ilk kuvvetli dalganın 2020’ye doğru başlaması bekleniyor.

    Gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz…

    Google’ın kendi kendine giden aracı mezuniyete yakın

    google-car

    Kimine göre büyük bir adım, kimine göreyse gereksiz bir gürültü; en nihayetinse ise teknoloji dünyası açısından gerek söz konusu çalışmayı gerçekleştiren markanın önemli, gerekse fikir büyük değer arz ediyor. Google’ın kendi kendine gidebilen otomobillerinden söz ediyoruz, arkasındaki dev teknoloji şirketinin bu çılgın fikri artık mezun olma yolunda. Nasıl mı?

    Alphabet, Google’ı da bünyesinde taşıyan dev bir ‘çatı şirket’, bu konuya dair detaylar geçtiğimiz yıl günyüzüne çıkmış, bizler de siz değerli okurlarımıza aktarmıştık. Google’ın da altında çeşitli birimler var, Google X de bunlardan biri. Daha çok ‘fütüristik’ projeleri ile tanınan bu birimin odak noktalarında arasında türlü çılgınlık var; aya gitmekten tutun da vücuda enjekte edilen teknolojiye kadar sayısız şey. Google’ın kendi kendine giden araç fikri de işte tam olarak bu birimin bünyesinden çıkmıştı. Yeni bilgilere göre kendi kendine giden araç birimi ile Google X ayrılabilir ve otomobil alanındaki çalışmalar bağımsız bir şekilde devam edebilir.

    Google’dan Astro Teller’in açıklamaları bu yönde. Şirketin önemli bir işkolu halini alması beklenen kendi kendine gidebilen araç çalışmaları için belirlenen sonuçlanma tarihi 2020 olarak belirtilmişti. 2020 itibarıyla Google’ın söz konusu otomobillerin satışlarına başlaması yönünde güçlü bir beklenti hakim.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Minecraft’ın Samsung Gear VR versiyonu ile tanışın

    0

    Ekran Resmi 2016-04-27 23.48.01

    Dünyanın en çok satan ve oynanan video oyunlarından Minecraft da sanal gerçekliğe uzak duramayan yapımlardan biri. Geliştiricisi Mojang tarafından yapılan yeni bir açıklamaya göre Minecraft’ın Samsung Gear VR ile oynanabilir versiyonu artık hazır ve oynanabilecek. Gear VR sahipleri kendilerini şanslı sayabilir…

    Minecraft, daha önce Oculus Rift için de ayrı bir sürüm yayınlamıştı. Büyük heyecan yaratan versiyonun benzeri Samsung’un sanal gerçeklik ekipmanı Gear VR’a da geliyor. Sevindirici, hatta çok fazla sevindirici detay ise oyunun söz konusu sanal gerçeklik uyumlu versiyonunun mobil sürümü ile aynı maliyete sahip olması.

    Öte yandan geliştirici firma Mojang, oyun meraklılarını Gear VR deneyiminde aşırıya kaçılmaması konusunda uyarıyor. Baş ağrısı ya da mide bulantısı gibi olası sağlık problemleri hakkında dikkat edilmesi gerektiğinin altı çizilirken güvenlik bilgilerinin de okunması tavsiye ediliyor. VR oyunu oynarken düzenli molaların önemine de vurgu yapılıyor. Minecraft gibi sürükleyici ve epik bir oyunla ilgili gayet makul/kullanıcı dostu detaylar…

    Samsung Gear VR’ın uyumlu olduğu aygıtlar an itibarıyla Galaxy S7, Galaxy S7 edge, Galaxy Note 5, Galaxy S6 ve Galaxy S6 edge. Eğer bu cihazlardan birine sahipseniz, ayrıca Gear VR’ınız da varsa Minecraft’ı indirip bu ilginç deneyime başlayabilirsiniz.

    İyi oyunlar!

    HP ve Harvey Nichols işbirliğinin ilk meyveleri

    0

    HP_Spectre_13_3_Lifestyle

    HP ile dünyaca ünlü moda markalarının ürünlerini müşterilerine sunan Harvey Nichols çarpıcı bir iş birliğine imza attı. Performans ile şıklığı özel bir tasarımda buluşturan HP Premium serisi dizüstü bilgisayarları HP Spectre x360 ve Envy 13, 22 Nisan itibariyle Harvey Nichols’ta satışa çıktı. Ayrıca Haziran ayında piyasaya çıkması planlanan dünyanın en ince dizüstü bilgisayarı HP Spectre 13’ün ön siparişleri alınmaya başlandı.

    HP’nin New York Times International Luxury Konferansı’nda tanıttığı, dünyanın en ince dizüstü bilgisayarı yeni HP Spectre ile Premium PC deneyiminde çıtayı yükseltti. Bu kapsamda gerçekleştirilen HP ve Harvey Nichols işbirliğinde teknoloji ile modanın muhteşem buluşmasına tanıklık ediliyor. Büyülü ve gösterişli teknolojiyle bilgisayarların, tarzın bir ifadesi olabileceğinin ispatı olan bakır tonlarındaki HP Spectre 13 büyük beğeni topluyor.

    Tulin_Sahin

    27 Nisan tarihinde İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında dünyanın en ince dizüstü bilgisayarı HP Spectre 13 Türkiye’de ilk kez görücüye çıktı. HP’nin bu yeni dizüstü bilgisayarı bir AAA pil kadar ince ve aynı zamanda sadece 1,1 kg ağırlığında. Haziran ayına kadar ön siparişi toplanacak ürünün satış fiyatı 6499TL (KDV dahil) olarak belirlendi. Spectre ürünleri, Harvey Nichols’ın Kanyon Alışveriş Merkezi’ndeki konsept vitrininde Mayıs ayının sonuna kadar sergilenmeye devam edecek.

    HP Türkiye Genel Müdürü Filiz Akdede konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Tasarımcıları bugüne kadarki en ince dizüstü bilgisayar üzerinde sıra dışı bir deneyim yaratmaları için bir araya getiren HP, lüks tasarım ile güçlü dizüstü teknolojisinin yeniden keşfedilmesini amaçlıyor. Böylelikle dizüstü bilgisayar teknolojisi, sanatın gösterişli bir örneğine dönüştürülüyor…” dedi.

    PC pazarında en fazla satış gerçekleştiren marka açıklandı

    Flex 3 14/15 Lifestyle Photos LENOVOFLEX_SHOT-14_1664_BLACK High Res

    Küresel PC pazarında 2016 yılı ilk çeyreğinde en fazla satış gerçekleştiren marka, tanınmış araştırma kuruluşu IDC tarafından açıklandı. Buna göre ilgili dönemde en fazla satış gerçekleştiren ve en yüksek pazar payını elinde bulunduran marka Lenovo oldu. Çin merkezli teknoloji şirketinin belirtilen dönemdeki pazar payının yüzde 20,1 olduğu, satışlarının ise adetsel bazda 12 milyon 200 bin ünite seviyesinde gerçekleştiği belirtildi. Lenovo, 3 senedir en fazla satış gerçekleştiren marka konumunda yer alıyor.

    IDC açıklamasında Lenovo’nun pazar göstergelerine dair detayların yanı sıra genel hatlarıyla ekosistemle ilgili bilgiler de yer aldı. Buna göre 2016 ilk çeyreğinde 60 milyon 600 bin ünite PC satışı gerçekleşti. Bu satışlarda Windows ve OS X işletim sistemine sahip modellerin bir arada ele alındığı kaydedildi. Adetsel bazdaki rakamın ise geçen yılın aynı dönemine göre (2015 yılı, 1. çeyreği) yüzde 11,5’lik düşüşe işaret ettiğinin altı çizildi.

    İlginç bir detay olarak Lenovo’nun ABD pazarında yüzde 27’ye varan pazar payıyla rekor büyüme kaydettiği ifade edildi. hibrit-pc

    Konuyla ilgili olarak Lenovo Başkanı ve CEO’su Gianfranco Lanci şunları söyledi:

    “Son çeyrekte elde ettiğimiz sonuçlar, PC alanındaki başarımızı lokomotif olarak kullanarak akıllı telefon ve veri merkezi alanlarındaki büyümemizi sürdürüme stratejimizin ne kadar yerinde olduğunu kanıtlıyor. PC pazarındaki % 30 pazar payı hedefimize ulaşmak için en yeni teknoloji dönüştürülebilir ve ayrışabilir ürünlerimizle sektördeki büyümemizi sağlamlaştırarak ilerlemeye devam edeceğiz. Lenovo’nun ABD pazarına gösterdiği önemin sonuçlarını, karlılığımızdan ödün vermeden elde ettiğimiz iki basamaklı büyüme rakamları ve pazarda üçüncülüğü elde etmemizle görmüş bulunuyoruz.”

    Apple 2016 2. çeyrek sonuçlarını açıkladı

    0

    apple

    Tüketici elektroniği şirketi Apple, kendi mali yılına göre 2016 2. Çeyrek finansal göstergelerini kamuoyuyla paylaştı. Apple ürünlerinin adetsel bazdaki satışları, coğrafi bölgelere göre satışlar ve gelirler açıklandı.

    Buna göre ilgili dönemde Apple, 51 milyon 193 bin adet iPhone, 10 milyon 251 bin adet iPad, 4 milyon 34 bin adet Mac satışı gerçekleştirdi. Bu ürün satışlarından da sırasıyla 32 milyar 857 milyon dolar, 4 milyar 413 milyon dolar ve 5 milyar 107 milyon dolar gelir elde edildi. Ayrıca Apple servislerinden 5 milyar 599 milyon dolar ve diğer ürünlerden de (aksesuar, vb) 2 milyar 189 milyon dolar gelir elde edildiği kaydedildi. Buna göre Apple gelirleri toplamda 50 milyar 557 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

    Directly front view of Apple 15 inch MacBook Pro Retina with OS X El Capitan on the display, iPhone 5s and iPad Air 2 with iOS 9 on the displays. Isolated on white background. Varna, Bulgaria - February 02, 2015.Apple ürünlerinde gelirlerin coğrafi bölgelere göre dağılımı ise şöyle oldu; 19 milyar 96 milyon dolar gelir Amerika kıtasından, 11 milyar 535 milyon dolar Avrupa’dan, 11 milyar 486 milyon dolar Çin’den, 4 milyar 281 milyon dolar Japonya’dan ve 3 milyar 159 milyon dolar gelir de Asya Pasifik bölgesinden elde edildi.

    Apple gelirlerinin bir önceki çeyreğe göre yüzde 33 ve geçen yılın aynı dönemine göre (2015, 2. Çeyreği) ise yüzde 13 gerilediği kaydedildi. Şirketin tek bir dönem ve tek bir kalem haricinde (Apple servisleri, geçen yılın aynı dönemi) tüm alanlarda düşüş sergilediği görülürken Apple’ın 2016 üçüncü çeyrek sonuçlarına dair beklentiler de şimdiden başladı. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    e-SIM hayatımızı kolaylaştıracak

    0

    20 yılın üzerinde bir süredir hayatımızda olan SIM kartlardaki değişim devam ediyor. Mikro SIM, Nano SIM, 64KB’lik SIM, 128KB’lik SIM derken şimdi de hayatımıza e-SIM giriyor. SIM’in açılımı Subscriber Identity Module, Türkçesi Abone Tanımlama Modülü. SIM kart üzerinde küçük bir çipin bulunduğu özel bir yazılımın yüklendiği özel bir cihaz. SIM kartın görevi, abonelerin mobil cihazlarıyla mobil ağlara güvenli bir şekilde erişebilmeleri. Elbette SIM kartın görevi sadece bununla bitmiyor. SIM kart üzerinde kişi bilgileri tutulabiliyor, gelen mesajlar sim kartta saklanabiliyor, operatörler çeşitli uygulamalar yükleyebiliyor, kullanıcıların farklı cihazları kullanabilmelerini sağlıyor. Kullanıcı bilgileri SIM kart üzerinde tutulduğundan kullanıcıların yetkilendirilmesi operatörler tarafından SIM kart vasıtasıyla yapılıyor.  Akıllı telefonlarla birlikte mesajların ve kişi bilgilerin saklanması artık telefonlar üzerinde ya da bulut üzerinde tutuluyor, bu yüzden bu özellikleri çoğumuz artık kullanmıyor. Hatta eski cep telefonlarını kullanmayan genç nesil mesajların ve kişi bilgilerinin SIM kart üzerinde tutulabildiğini dahi bilmiyor.

    Son dönemde çıkan yeni telefonlarda SIM kartların takılması ve sökülmesi artık daha rahat. SIM kart tepsileri sayesinde telefon çalışırken dahi SIM kartlar takılıp sökülebiliyor. Kapağın açılması ve bataryanın çıkarılması gibi işlemler yeni telefonlarda gerekmiyor. Tüm teknolojilerde olduğu gibi zamanla gelişti ve bugünkü halini aldı. Eskisine göre daha fazla kapasiteye sahip ama günümüz teknolojileriyle kıyaslandığında ve ihtiyaçlar göz önünde tutulduğunda artık geleneksel SIM kartlar yeterli olmuyor. Bu da üreticileri yeni arayışlara yöneltti. Samsung’dan Apple’a kadar birçok üretici çeşitli çözümler üzerinde çalışıyor. Dolayısıyla son yıllarda telekomünikasyon sektörüne çok büyük katkılarda bulunan bu teknoloji de tarihin tozlu raflarında yerini almaya hazırlanıyor.

    SIM kartların yerini yeni sanal SIM kartlar alacak. E-SIM adı verilen bu sanal kartlar telefonlardan tabletlere, çamaşır makinelerinden klimalara, kombilere kadar birçok yerde kullanılacak. Ne de olsa nesnelerin interneti dediğimiz yepyeni bir döneme giriyoruz.

    Geçtiğimiz aylarda Barselona’da düzenlenen Dünya Mobil Kongresi’nde yer alan konulardan bir tanesi de bu sanal SIM kartlardı. Barselona’da katıldığım toplantılarda e-SIM’in sağlayacağı çeşitli avantajları ilk ağızlardan dinleme şansı buldum. E-SIM aslında mobil cihazlara gömülü bir SIM kart gibi çalışacak. SIM kartlardan farkı ise farklı operatörlere ait bilgileri (10 adet) tutabilmesi ve bu operatörler arasında geçiş sağlayabilmesi olacak.  Örneğin akıllı telefonunuzda kullandığınız operatörü değiştirdiğinizde gidip SIM kart değiştirmek zorunda kalmayacaksınız, yeni operatörünüz akıllı telefonunuzdaki e-SIM’e yüklenecek. Ya da Türkiye’nin dışına çıktığınızda dolaşım (Roaming) yerine ekstra SIM kart ücreti ödemeye gerek kalmadan başka bir operatörü kullanabileceksiniz. E-SIM menüsünü kullanarak bu seçimi yapabileceksiniz.

    Daha durun, e-SIM’in avantajları bu kadarla kalmıyor. Örneğin akıllı saatiniz ya da tabletinizde aynı numaranızı kullanarak operatörden hizmet alabileceksiniz. Kısacası her bir cihazınız için bir e-ID tanımlayacaksınız.

    Apple, iPAD  Air 2 ile programlanabilir SIM kartını duyurmuştu. Aslında bir nevi e-SIM olan bu kart programlanabiliyor ve çıkarılıp takılabiliyordu. Apple SIM kullanan kullanıcılar operatörlerini kendilerini seçebiliyordu. Şu an 90’ın üzerinde ülkede operatörler Apple SIM’i destekliyor. Gelelim son gelişmeye, Apple iPad Pro 9.7″ modeli ile birlikte Apple SIM’i gömülü olarak sunmaya başladı. Yani artık çıkarılabilir takılabilir bir Apple SIM yok.

    E-SIM ile birlikte kullanıcılar artık standart, mikro ya da nano SIM kart gibi seçenekler arasında kalıp kart değiştirmek, kartını kestirmek ya da adaptör kullanma zorunda kalmayacaklar.

    Açıkçası e-SIM’in önümüzdeki yıllarda sağladığı avantajlar sayesinde kullanıcılar tarafından hızla kabul görmesini bekliyorum. Özellikle nesnelerin internetine dahil olan cihazlar ve sağladığı esneklik bu geçişin en etkili gücü olacak.

    Droneların efendisi Ehang 184

    0

    Her geçen gün çevremizde uçmakta olan drone sayısı artıyor. Yıllar önce askeri amaçlı taktiksel olarak kullanılan dronelar günümüzde oyuncak mağazalarına kadar girmiş durumda. Çocuklar için eğlence amaçlı modellerden profesyonel kullanıma kadar değişen ürünler piyasada mevcut. Hatta bazı konser ve maç yayınlarında drone kamerası kullanılarak izleyiciye hiç görmediği açılardan yayınlar yapılıyor. Dünya devi Amazon, İngiltere’de pilot bölgelerde drone kullanarak kısa sürede hızlı kargo kullanımını test ediyor. Yakında birçok ülkede site üzerinden verdiğiniz sipariş yarım saat gibi kısa bir sürede balkonunuza gelebilecek! Sonuç olarak droneları çok sevdik sevmeye de devam edeceğiz. Bu sevgi selinin ve drone evriminin son halkası ise Ehang 184.

    ehang-184-autonomous-passenger-drone-concept--2016-consumer-electronics-show_100541691_h

    Ehang 184’i farklı kılan nedir? Bugüne kadar dronelar hep yarış, eğlence veya kamera takılması gibi alanlarda kullanıldı. İşte Ehang 184 bu tabuyu yıkacak hem de son derece radikal bir şekilde. Ehang 184 ile artık bir drone’nun içine binebileceksiniz! Evet, Ehang 184, insan taşıyabilen ilk drone olarak tasarlandı. Bu yüzden de “Autonomous Aerial Vehicle” yani Kendi Kendine Hareket Eden Hava Aracı isimli yeni bir kavram ortaya çıktı. 8 pervane ile toplam 142 beygir gücünde çalışan 200 kilo ağırlığında Ehang 184, 120 kiloya kadar tek bir kişi taşıyabiliyor ve yaklaşık olarak yerden 3000 metre kadar havalanabiliyor. Ardından da belirlenen noktaya kendi otomatik olarak gidebiliyor. Yolculuk esnasında aracın hızı 100km’ye kadar çıkabiliyor ve 23 dakika boyunca uçabiliyor. Gideceğiniz yerleri kuş bakışı ölçüp süreyi ona göre hesap etmeniz gerekli. Dolayısıyla siz bir şoför veya pilot değil, yolcu olarak uçmaya devam edeceksiniz. Yolcu veya bakış açısına göre de kullanıcıların en büyük kaygılarından biri güvenlik. Her ne kadar kendinizin uçurmadığı bir araçta otomatik olarak gitmek huzurlu olsa da insanların çekincesi bitmiyor. Ancak Ehang CEO’u Huazhi Hu bu konuya ciddi anlamda takmış durumda. Aracın temel motor sisteminde sorun çıkması durumunda anında devreye girecek yedek motor güvenliği garanti altına alıyor. Bu arada aracın tüm sisteminin doğa dostu bileşenlerle üretildiği motorların da gücünü elektrikten aldığı belirtiliyor. Hu, birkaç sene önce iki pilot arkadaşını uçak kazasında kaybettikten sonra Ehang 184 üzerinde çalışmaya başlamış. Ona göre güvenli ve kısa mesafe uçuşlar için geleceğin aracı Ehang 184 olacak. Ehang 184’e bindiğinizde yapmanız gereken tek şey 12 inç dokunmatik ekranda gitmek istediğiniz yönü belirlemek. Ardından sistem hava trafik kontrolü ile iletişime geçip etrafınızdaki engelleri eş zamanlı bir biçimde ölçüp yaptığı değerlendirme sonunda sizi en güvenli yoldan varmak istediğiniz noktaya taşıyacak. İçeride gazete ve kitap okumak dışında yapabileceğiniz tek şey acil durumlarda drone’u durdurmak. Olası bir tehlike anında drone sizin komutunuza bağlı olarak havada asılı kalabilir veya iniş gerçekleştirebilir. Güvenliğin bir ileri boyutu daha var. O da Ehang’e uzaktan bağlanarak yetkili birinin uçuşu devralabilmesi. Yalnız bunun için merkezlerin oluşturulması ve uzmanların yetiştirilmesi gerekiyor. Tabii bu durum bir de hack konusunu gündeme getiriyor ki insan ister istemez iki kere düşünüyor.

    unveiled-ces-2016-drone-could-fly-you-01

    Yolcu taşıyan drone konsepti gelecekte ne kadar benimsenecek? Özellikle de şu an için 200 bin dolar civarında satılması Ehang’i gözde bir araç haline getiremiyor. Ancak Çin markası Ehang’in operasyon müdürü George Yan dronelarla insan taşımacılığının mutlaka bir gün yaygın şekilde kullanılacağını düşünüyor. “Bunun için havacılık kurumlarının, ülke politikalarının, havacılıkla ilgili hizmet veren herkesin üzerine düşen bir rol var. Tüm parçalar birleştiğinde göklerde süzülmeye hazır olacağız,” diyor Yan. Kendisi Ehang’den önce Microsoft Çin’in genel müdürlüğü görevini yürütmüş. “80’lerin başında küçük bir firma olarak her evde bir bilgisayar olacağını öngörmüştük. Şimdi de her çatı da bir yolcu drone’u hayal ediyoruz,” diyor.

    Microsoft’un Android gelirleri düşüşte

    0

    microsoft-boston-store-logo

    Teknoloji dünyasında ilginç gelir kalemleri de mevcut. Çoğu şirketin pek az bilinen yönleri var ve bu sayede on milyon dolarları bulan kazançlar elde edebiliyorlar. Örneğin Steve Jobs’un mirasçıları, satılan her Motorola DROID modelinden para kazanıyor ya da yine fantastik bir gelir modeli olarak çoğu teknoloji şirketleri geri dönüşüm kampanyalarından (eski telefonu/bilgisayarı getir, yenisini götür, vb tarzındaki) gelen eski ürünlerdeki kablo, çip ya da diğer çeşitli komponentlerdeki birkaç gramlık altını eriterek büyük kazançlar elde edebiliyorlar. Dediğimiz gibi, teknoloji dünyası sürprizlerle dolu, ilginç bir madde de Microsoft’un elinde…

    Windows 10 işletim sisteminin başarısı ile büyük bir çıkış yakalayan, oyun konsolu Xbox One’la da gündemde yer edinen şirketin oldukça ilginç bir kazanç sahası daha var: Android patentleri…

    Microsoft’un çok sayıda Android patenti bulunuyor ve bunların Android cihaz üreticilerine lisanslanması ile önemli gelir elde edildiği biliniyor. Hatta açıklamalar, şirketin ilgili lisanslama gelirlerinin, Windows Phone satışlarından elde ettiği gelirlerden yüksek olduğu yönünde. En son açıklamalar ise bu noktada bazı değişikliklerin yaşanmakta olduğuna işaret ediyor…

    Microsoft tarafından gerçekleştirilen çeyrek sonuçları finansal gösterge açıklamalarına göre Android patent lisanslama gelirlerinde düşüş var. Bunun nedeni ise üretilen Android cihaz sayısının azalması. Ayrıca fiyatlardaki düşüşün de Microsoft’un elde ettiği gelirlerde düşüşe neden olduğu kaydedildi. Microsoft açısından gerileyen Windows Phone gelirlerine ek olarak lisanslama gelirlerinin de düşmesi, mobil yazılım pazarındaki durumun pek de iyi gitmediğine işaret ediyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Meizu M3 tanıtıldı

    0

    Meizu-m3-blue

    Akıllı telefon pazarında özellikle giriş ve orta seviye modellerde rekabet adeta tavan yapmış durumda. Birçok üreticinin söz konusu segmentlerde, satışlarını artırmak için büyük çaba sarfettikleri biliniyor. Bu alanda Çin’de önemli gelişmeler oluyor. İşte bunlardan biri de Meizu markasının en yeni modeli ile ilgili…

    Çin’in önde gelen akıllı telefon markalarından Meizu’nun merakla beklenen modeli M3, iddialı özellikleri ve bütçe dostu fiyat etiketi eşliğinde tanıtıldı. Android işletim sistemine sahip cihazda geçtiğimiz yıl satışa sunulan Meizu M2’nin güncellenmiş versiyonu şeklinde özetlenebilir. Peki cihazın teknik detayları nasıl?

    Bir giriş seviyesi akıllı telefon olan Meizu M3, 5 inç ekranda 720p çözünürlük değeri sunuyor. 2,5D kavisli ekrana sahip olması dikkat çekici. Bu özellik, iPhone 6 ve sonrasında kenarlardaki ekran kavisine benzer bir yapı şeklinde özetlenebilir.

    2 GB RAM ve 16 GB dahili depolama kapasitesi ile 3 GB RAM ve 32 GB dahili depolama kapasitesi olmak üzere iki ayrı alternatif sunan cihazda artırılabilir hafıza desteği (microSD) mevcut. 13MP arka/5MP ön kamera ve 2870 mAh pil, MediaTek MT6750 çipseti de diğer özellikleri arasında.

    Akıllı telefonun donanım özellikleri, fiyat etiketine bakıldığında şaşırtıcı bir boyut sergiliyor. Çünkü açıklanan Çin fiyatları, 16 GB model için 599 Yuan yani 260 TL ve 32 GB model için de 799 Yuan yani 350 TL şeklinde. İddialı fiyat etiketi ile öne çıkan cihazın Çin haricinde çok az ülkede satışa sunulması bekleniyor. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…