Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1758

    Hacker’ların hedefi 30 yaş altı!

    1473148820_hackerlar__n_hedefi_30_ya___alt____3_

    Sosyal medyada bıraktığımız izler bizi dolandırıcıların tuzağına düşürebiliyor. Yapılan son araştırmalara göre, hackerların ilk hedefi sosyal medyayı aktif kullanan gençler olurken, sosyal ağlar avlanma platformları haline dönüşüyor. Konunun uzmanları gençlerin sosyal medya hesaplarını kullanırken gizlilik ayarlarına dikkat etmesi gerektiğini vurguluyor.

    Her gün kontrol etmeden duramadığımız sosyal medya hesaplarımız bazen büyük bir kâbusun başlangıcı olabiliyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, sosyal medya üzerinden hacklenen kurbanların %52’sinin 30 yaşın altında olduğu saptandı.

    Sahtekârlıktan korunma şirketi CİFAS, halkın, hükümet ve endüstrinin kimlik sahteciliği konusundaki bilinç eksikliği nedeniyle dolandırıcıların kişisel bilgelere ulaşmasını kolaylaştırdığını ve özellikle gençlerin sosyal medya üzerinden isim, doğum tarihi, adres ve banka bilgileri gibi kişisel bilgilerinin çalınmasına daha çok maruz kaldıklarını belirtiyor.

    İnsanların bilgilerini kullanarak sahte kimlik dolandırıcılığı yapan hackerlar özellikle mobil cihazlar üzerinden kişisel bilgilere ulaşarak banka hesap bilgilerinden tutun da pek çok kişisel bilgiye ulaşabiliyor. Bazen telefonunuzun not bölümüne hatırlamak için yazdığınız önemli bir bilgi, bazen bir görsel, bazen ise banka şifreniz hackerlar tarafından çalınıp size pahalıya mal olabiliyor.

    Yapılan son araştırmalar, 2015 yılında gerçekleşen çevrimiçi dolandırıcılıkların %86’sını kimlik dolandırıcılıklarının oluşturduğunu ve gençlerin büyük çoğunluğunun sosyal medya kurbanı olduğunu gözler önüne seriyor.

    Otomobil Sürüş Destek Teknolojileri

    0

    Otomobil endüstrisi uzun yıllardır teknolojinin ilerlemesinden nemalanıyor. Daha az yakıt tüketen daha konforlu ve daha teknolojik araçlar daha da güvenli olmak zorunda. İşte bu olguların tamamı ileri teknolojiden geçiyor. Araçlar eskisine nazaran kompleks bir yapıya büründükçe sürücülere düşen iş azalıyor. Bu yazımızda üç farklı marka ile sürücülere destek olan teknolojilerden bahsedeceğiz.

    image-multimedia-r-link-main

    Renault ve Android işbirliği R-Link
    Sürücü ve yol arasındaki bağı kuvvetlendirmek adına Renault markası bir süredir araştırmalarına devam ediyor. Otomobillerde birkaç yıldır yer alan R-Link özelliği ise henüz nihai aşamasına gelmese de yakın gelecek için olumlu sinyaller veren bir proje. 7 inç gibi büyük bir ekranla gelen R-Link’li modeller çoklu medya, navigasyon gibi destekle geliyor. Ayrıca aracın yakıt durumunu eş zamanlı ve detaylı olarak görebilmek bütçesine dikkat eden sürücüler için önemli bir artı. Benim testini yaptığım Renault Captur Outdoor modelinde R-Link’in eğlenceli bir özelliğini daha keşfettim. O da araç içerisine farklı motor sesleri verebilmeniz. Motosikletten, spor araca kadar birçok farklı ses teması içeriye verilebiliyor ve sizin gazla olan tepkileriniz de bu sese etki ediyor. Özellikle 1950 öncesi klasik Renault modellerinin sesiyle sürmek çok hoşuma gitti. Dış sesi kesmesi bakımından da faydalı bir özellik. R-Link’in kısa sürede yeni özellikler kazanacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Özellikle internet desteği ile Türkiye’de de yol durumunda daha başarılı öngörülerde bulunabilir. Şu haliyle de aracınızda bir muavin düşünüyorsanız R-Link önemli katkı sunuyor.

    411fqtj1al

    Gözünüzü yoldan ayırtmayan teknoloji
    Valeo sürüş destek konusunda yenilikçi teknolojiler kullanan bir diğer önemli marka. Aston Martin, Mercedes, Audi, Hyundai, Citroen, Kia ve Land Rover gibi farklı segmentte markaların anlaştığı Valeo aslında reklamlarını gördüğünüz kendi kendine park eden otomobillerin altındaki teknolojiye imza atan firma. Ultrasonik sensörlerle park sorununu en başarılı şekilde çözen Valeo, sürücü için 360 derece görüntü sağlayarak trafikteki kör nokta tabirini de tarihe gömmek istiyor. Valeo’nun en beğendiğimiz özelliklerinden biri de Head-Up Display denilen teknoloji. Kadranları şeffaf bir panel ile sürücünün göz hizasına taşıyan Head-Up Display sayesinde kafanızı hatta gözlerinizi hareket ettirmeden yola dair birçok bilgi ediniyorsunuz.

    px_deep_learning
    Otomobil içerisinde süper bilgisayar

    Otonom yani kendi kendine sürüş için Google ve Tesla gibi birçok firma çalışma yapıyor ancak herkesin ortak şikayeti mevcut bilgisayar donanımlarının tam anlamda insansız sürüşe destek vermekte yetersiz kalışı. Uydu ile iletişim başta olmak üzere birçok verinin eş zamanlı olarak analiz edilip sonuca varılması özellikle işlemcileri zorluyor. Ancak bu konuda iddialı bir çözüm bilgisayar oyunlarına meraklı ve ekran kartlarına ilgi duyan herkesin yakından tanıdığı Nvidia markasından geliyor. Nvidia firması bir süredir mobil pazarda da yatırım yapıyordu ve görünen o ki bu alandan elde ettiği birikimi çok daha farklı bir sektöre aktarma kararı aldı. Artık Nvidia otomobil endüstrisinin kalbi ve duruma göre beyni olmak için kolları sıvamış durumda. Markanın yeni ürünü 8 teraflop veri işleme gücüne sahip 12 çekirdekli işlemciye sahip Drive PX2 yakında birçok otomobilin içerisinde yer alabilir. NVIDIA CEO’su Jen-Hsun Huang tarafından tam 150 MacBook Pro gücünde olduğu söylenen Drive PX2 saniyede 24 trilyon işlem yapabiliyor. Huang, bu kadar gücün aslında standart programlama için değil, sistemin kendi kendine öğrenebilmesi için kullanılacağını söylüyor. Nvidia’nın geliştirdiği ve henüz test aşamasında olan DIGITS platformunda kendi kendine öğrenip farklı sonuçlar çıkaran yazılımlar geliştiriliyor. Huang’a göre şehir trafiğini çözmek için bu tarz esnek bir algoritma şart. “Şehirde yayalar, bisiklete binenler ve daha birçok öngörülemeyen unsur var. Derinde işleyen bir sistem ile her zaman başarılı sonuç almak mümkün.” Drive PX2’yi kullanmak için Nvidia ile anlaşan ilk marka da Volvo olmuş durumda.

    ASUS ZenWatch 3 ile tanışın

    ekran_resmi_2016-09-10_02_31_18

    Tayvan merkezli tüketici elektroniği şirketi Asus, yeni akıllı saat modeli ZenWatch 3 ile giyilebilir teknoloji rekaberinde ses getirmeyi hedefliyor. Yeni modelde yuvarlak ekran, zarif tasarım çizgisi ve teknik özellikler öne çıkıyor…

    Otoriteler tarafında stil sahibi bir tasarımla geldiği yönünde yorumlar alan akıllı saat, tamamı sağ tarafında konumlanmış 3 adet butonu, ekranının etrafını saran metalik çerçevesi ve üç farklı renk seçeneği ile geliyor: Gümüş, metal ve roze altın.

    Asus’un akıllı saatinde 1.39 inçlik ekranda 400 x 400 piksel çözünürlük seğeri dikkat çekiyor. 287ppi gibi yüksek bir piksel yoğunluğuna sahip olduğu görülen modelde ayrıca Snapdragon 2100 işlemci, 512 MB RAM, 4 GB eMMC Flash depolama ve 340 mAh pil kapasitesi diğer teknoloji detayları arasında yer alıyor. Bluetooh 4.1, WiFi ve hızlı şarj özellikleri de (15 dakikada yüzde 60 doluluk oranına ulaşıyor) mevcut. Ürünün önceki nesil ZenWAtch’a kıyasla yüzde 40 daha uzun şarj dayanıklılığına sahip olduğu belirtiliyor. Yazılım tarafında ise Android Wear işletim sistemi var.

    ekran_resmi_2016-09-10_02_31_31

    ASUS ZenWatch 3, önyüklü şekilde 50 farklı arka planla beraber geliyor. Akıllı telefon uygulaması üzerinden farklı widget’lar da saat arayüzünün özelleştirilebilmesini mümkün kılıyor. Adımsayar özelliğinin yüzde 95 doğruluk oranı vaat ettiği de aktarılan detaylar arasında. Cihaz için ABD satış fiyatının 299 dolar olacağı duyuruldu.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    NOT: Görseller Asus.com’dan alınmıştır. 

    En yeni Lenovo ThinkPad modelleri Media Markt mağazalarında!

    1473234472_thinkpad_x1_life

    Lenovo’nun ThinkPad serisinin en yeni modelleri ThinkPad X1 Carbon, ThinkPad X1 Yoga ve ThinkPad X260 Media Markt mağazalarında satışa sunuldu. İşte detaylar…

    Darbe, basınç, nem, yüksek & düşük sıcaklık, toz ve radyasyon gibi bir çok zorlu askeri testten başarıyla geçmiş ve kurumsal bilgisayar pazara yönelik iddiası yüksek ürünler ilk olarak Media Markt mağazalarında tüketicisiyle buluşmaya başladı.

    Lenovo ThinkPad’in son üyesi X1 Carbon, satışa sunulmadan önce 10 farklı askeri testten tam notla geçen bir teknoloji harikası. Sıvı dökülmelerine, yüksek ısıya ve darbelere dayanıklı üretilen ThinkPad X1 Carbon, tek şarjla 10 saate varan pil ömrüyle iş dünyasının en şık ve en dayanıklı yeni partneri.

    1473234496_thinkpad_x1_yoga_8

    Segmentin bir diğer öne çıkan üyesi ThinkPad X1 Yoga, 14 inçlik dokunmatik ekranı ve 6. nesil Intel Core i7 işlemcisiyle çok güçlü. Sadece 1.27 kg. hafifliğinde olan ThinkPad X1 Yoga, 360 derece dönen ekranı ve 11 saate kadar dayanaklı piliyle her zaman yanınızda. ThinkPad X1 Yoga, 2016 iF Ürün Tasarım Ödülleri’nde 16 ödül birden alarak ödüle doymayan X1 ailesinin en seçkin üyelerinden birisi.

    İnce ve hafifliğiyle öne çıkan Lenovo ThinkPad X260 da 1,36 kg’den hafif olması ve en kalın noktası sadece 20,3 mm olmasıyla rakipleri arasından kolayca sıyrılıyor. ThinkPad X260, bağlantı noktaları, dayanıklılık konusunda hiçbir ödün vermeksizin ultra taşınabilirliğe sahip. Sıvıya dayanıklı efsanevi ThinkPad ergonomik klavyesi size ergonomik bir çalışma imkanı sunuyor. Ayrıca ThinkPad X260 son derece gelişmiş kamera, hoparlör ve mikrofonlara sahip ve LED göstergeleri ile karanlıkta bile kolaylıkla çalışabilirsiniz.

    Modellere dair daha fazla detay için buraya tıklayabilirsiniz.

    Lenovo VIBE P1 Pro Türkiye’de

    0

    1473316428_vibep1_life

    2016’nın sonuna doğru gelinirken akıllı telefon rekabeti de gittikçe yükseliyor. Teknoloji şirketleri dünyanın her noktasında, en iddialı ürünlerini potansiyel kullanıcılarla buluşturmaya devam ediyorlar. Çin merkezli tüketici elektroniği şirketi Lenovo da bu markalardan biri ve geçtiğimiz dönemde tanıtımı gerçekleştirilen VIBE P1 Pro adlı modellerinin Türkiye’de satışlarına başlandığı duyuruldu.

    Akıllı telefon 5.5 inçlik ekranı ve şık tasarımı ile fiyat/performans anlamında öne çıkan alternatifler arasında gösteriliyor. 5000 mAh’lık bataryası ile 3 günü bulabilen şarj dayanıklılığı ise en iddialı özelliklerinden biri durumunda. 24W’lık hızlı şarj fonksiyonu ve güç tasarrufu özelliğiyle de göz dolduran Lenovo VIBE P1 Pro’yu, tek tuşta güç tasarrufu moduna aldığınızda SMS, telefon görüşmesi ve saat gibi temel kullanımlar dışında tüm özellikleri kapatarak şarjınızın çok daha uzun süreler dayanmasını sağlayabiliyorsunuz.

    Qualcomm Snapdragon 616 işlemcisi, 3GB RAM belleği, parmak izi okuyucusu, 13 MP arka/5 MP selfie kamerası ve 32 GB dahili hafızanın yanı sıra 4.5 G uyumluluğu da bulunuyor. Android işletim sistemine sahip 2016 yılının ön plandaki akıllı telefon modellerinden biri konumunda yer alan Lenovo VIBE P1 Pro için belirlenen Türkiye fiyatının 1.399 TL olduğu açıklandı.

    Media Markt’ta satışta olan her bütçeye uygun akıllı telefon alternatifleri için buraya tıklayabilirsiniz.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Robotlaşacak 5 iş kolu

    1473316576_robot_guvenlik_eleman__

    Xerox bilim insanları, robotik inovasyonların giderek kendine daha çok kullanım alanı bulduğu ve toplumun faydasına sunulduğu 5 iş kolunu şu şekilde listeliyor:

    1. Robot eczacı

    Kaliforniya Üniversitesi’nde geliştirilen otomatikleştirilmiş hastane eczanesi, hastalara insan müdahalesi olmaksızın ilaç reçetelerini hazırlayabiliyor. Sistem 2011’den beri 350 bin adet ilacı hatasız olarak hastalara vermeyi başardı. Geliştirilecek benzeri sistemler, eczacıların eczanelerinde robot çalışan kullanmasını ve hasta danışmanlığına daha çok zaman ayırmalarını sağlayacak.

    1473316575_robot_cerrah

    1. Robot yardımlı cerrahi

    Cerrahi amaçlarla kullanılan robotlar, özellikle minimal kesiklerle yapılan operasyonlarda veya vücudun hassas bölgelerinde yapılan ameliyatlarda cerrahlara oldukça yardımcı oluyor. Mutlak kesinlik sağlayan ve insan elinin titremesi, yorulması gibi sorunları ortadan kaldıran robotlar ameliyatların başarı ile sonlanmasına önemli katkılar sağlıyor. Robotlar birgün cerrahların yerini tamamen alır mı bilinmez ancak bugün onların yeteneklerini arttırdığı kesin.

    1. Robot öğretmen

    Günümüzde sınıflardaki öğrenci sayısı onlarla ifade edilse de internet üzerinden yapılan açık derslerde öğrenci sayısı 100 bine kadar ulaşabiliyor. Sınavlarda çoktan seçmeli veya evet/hayır şeklindeki cevaplar otomatik olarak kontrol edilebiliyor; ancak klasik tarzdaki soruların cevabının değerlendirilmesi eğitimciler için büyük çaba ve zaman gerektiriyor. Doğal dil işleme tekniklerini kullanan otomatik sınav değerlendirme yazılımları çok sayıda uzun yazının otomatik analizini ve değerlendirmesini yapabiliyor.

    1. Robot otel

    Japonya, sahip olduğu 250 bin endüstriyel robot ile dünyada otomasyonun öncülüğünü yapıyor. Bu sayının önümüzdeki 15 yıl içinde 1 milyona ulaşması bekleniyor. Japonya’da bulunan Henn-na Hotel, check-in kabul eden dinozor görünümlü robotları ve yüz tanıma özelliğine sahip anahtar sistemi ile tamamen otomatikleştirilmiş bir otel olarak hizmet veriyor Henn-na Hotel’in sahibi şirket Huisten Bosch’un CEO’su Hideo Sadawe, otomatik otelleri ile ilgili “Çalışanlar, robotlar nedeniyle işlerini kaybetmiyor, robotlar sayesinde rutin işler yerine, müşterilere daha iyi hizmet verilmesini sağlayacak işlere odaklanabiliyorlar” diyor. Sadawe, robot otellerin 2025’e kadar tüm dünyaya yayılacağını düşünüyor.

    5. Dijital garsonlar

    Kahve firması Briggo, geliştirdiği ağa bağlı otomatik kahve kioskları ile müşterilerine mobil olarak kahve siparişi verme ve hazır olduğunda gönderdiği bildirim ile teslim alma imkanı sunuyor. Kahveler otomatik olarak kiosk içinde hazırlanıyor ve bu sürece hiçbir insan müdahalesi bulunmuyor. Benzer sistemleri özellikle paket servis hizmeti veren markalarda göreceğimiz günler çok uzak değil.

    Yurt dışına giden her iki kişiden biri kişisel cihazını kaybediyor

    o-MOBILE-SHOPPING-facebook

    Tatile giden her dört kişiden biri yanında sekiz farklı teknolojik cihaz taşıyor. Toplam değeri ile seyahat masraflarını dahi geride bırakan bu cihazlara dair dikkat çeken konu ise dijital güvenliğin geri planda tutulması. Üstelik çok daha ilginç bir detay daha araştırma sonuçlarına yansımış durumda; yurt dışına giden her iki kişiden biri kişisel cihazlarını kaybediyor.

    Bir araştırmaya göre tatile veya seyahate çıkanlar 1500 ile 3000 Euro arasında değişen değerde cep telefonu, tablet, dizüstü bilgisayar gibi teknolojik cihazları beraberlerinde götürüyorlar. Katılımcıların üçte biri dijital güvenlik konusunda önlem alıp almadıkları yönündeki soruya olumsuz cevap verdi.

    Infosecurity Europe araştırmasına ilişkin bulgularını yorumlayan ESET Güvenlik Uzmanı Mark James, ‘Çalışma, taşınabilir elektronik cihazlara tatilde de olsak, ne kadar takıntılı olduğumuzu gösteriyor. Fakat görünen o ki, katılımcılar tatil boyunca güvenlik konusunu tamamen göz ardı ediyor. Oysa insanlar bunun etkilerini düşünmek zorunda. Cihazlar yabancı ellere düştüğünde önemli bir güvenlik açığı oluşabilir“ diye konuştu.

    James sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece bir katılımcı ‘yurt dışında telefonum kaybolursa uzaktan silin‘ cevabını verdi. İşlevsellik; cihazı bulan birinin hiçbir şekilde içindeki fotoğraflara, kaydedilen verilere ve faturalara ulaşmaması demektir. Benim tavsiyem yurt dışına ya da tatile gitmeden önce cihazların güvenliğine her zaman dikkat edilmesidir. Sonuç olarak kimse cihazlarının karıştırılmasından, mail ve mesajlarının başkaları tarafından okunmasından memnun olmaz.“

    İlk ders ziline hazır mısınız?

    Çocukların oyunlar oynayıp eğlendiği, derslerden, okul kitaplarından, ödevlerden ve sabah erken uyanmaktan uzak durduğu yaz tatili sonunda bitiyor ve okullar açılıyor. Peki, yeni eğitim-öğretim yılı için hazırlıklarınızı yaptınız mı? Okul üniforması, öğretmenlerin istediği ders kitapları, not almaları için gerekli olan kalem ve defter, kırtasiye araç ve gereçleri, eğitiminizi kolaylaştıracak teknolojik cihazlar derken bu liste uzayıp gidebiliyor. Eğer hâlâ daha okula dönüş için alışverişinizi yapmadıysanız sizin için hazırladığımız bu listeye bir göz atmanızda fayda var…

    Bütün bir yaz tatilini eğlenerek geçiren, okulla ilgili her şeyi bir kenara bırakan ve yaz aylarının sonuna kadar hakkını veren çocuklar için artık okullar açılıyor. Pazartesi günü ilk ders zili çalacak ve yeni bir eğitim-öğretim yılı daha başlayacak. Şimdi kendi küçüklüğümüzü biraz hatırlayalım. Bir tarafta yaz tatilinin bitmesinin hüznünü yaşarken diğer taraftan da okul arkadaşlarımızı özlediğimiz için okulların açılmasına heyecanlanırdık. Günler öncesinden okula dönüş için ihtiyaç listemizi hazırlar ve gerekli alışverişleri yapardık. Pazar gecesi ise heyecandan gözümüze uyku girmez ve bir an önce sabah olması için de hemen uyumak isterdik. Okulun ilk günü sabah okula erken gider ve en yakın arkadaşlarımıza yaz tatilimizin nasıl geçtiğini büyük bir heyecanla anlatır, onların da hikayelerini dinlerdik. Şimdi aynı heyecanı sizin çocuklarınız da yaşıyor. Okulların açılmasına az bir zaman kala, sizin de onların heyecanına kapılıp almayı unuttuğunuz şeyler olabilir. Eğer okul üniforması, ayakkabı, çorap gibi okula giderken giyeceği kıyafetleri tamamladıysanız sıra çocuğunuzun okula giderken yanında götüreceği malzemeler ve evde ders çalışırken kullanabileceği teknolojik ürünlerde…

    Şimdi liste zamanı…
    Okulların açılmasından önce listenin başında tabii ki her ders için ayrı defter, öğretmenlerin istediği kitaplar, birbirinden renkli kalemler, kalemtraş, silgi ve kalem kutusu gibi kırtasiye ürünleri geliyor. Ve sonrasında bunların hepsini koyacakları bir okul çantasına ihtiyaç olacak. Okul çantasını seçerken iyi incelemekte fayda var. Pek çok gözü olan çantaları tercih etmek, çocuğunuzun çantasını daha verimli kullanması konusunda iyi bir tercih olabilir. Eğer ders kitapları fazlaysa ve ağır bir yük olacaksa, tekerlekleri olan sürüklenebilir çantaları da tercih edebilirsiniz. Eğer çocuğunuz küçükse yanına bir de beslenme çantası ve su koymak için matara da almanız da iyi olacaktır. Temel ürünlerin dışında resim dersi için gerekli olacak boya kalemlerinin pek çok türünün bulunduğu boyama çantalarından da alabilirsiniz. Bunların haricinde ataş, şeffaf dosya, yapıştırıcı ve cetvel gibi ürünleri de unutmamakta fayda var.

    Teknolojiyi de unutmayın
    Çocukların okul için yanına alacağı malzemelerin dışında, evde ders çalışırken kullanabilecekleri teknolojik cihazlar da var. Bu cihazların başında tabii ki bilgisayar geliyor. Çocuğunuzun odasından çıkmadan ders çalışmasını istiyorsanız ona bir masaüstü bilgisayar alabilirsiniz. Böylece aklı oturma odasında bulunan televizyonda kalmaz ve kendi odasında bilgisayarında internette alacağı bilgilere daha konsantre olarak çalışabilir. Eğer çocuğunuzun daha rahat olmasını isterseniz bir dizüstü bilgisayarı da tercih edebilirsiniz. Böylece arkadaşına ders çalışmaya gitmesi gibi durumlarda yanında rahatlıkla taşıyabilir. Ya da evdeyken size bir şey sorması gerektiğinde çocuğunuzun odasına bağımlı kalmazsınız. Çocuğunuzun bir bilgisayar sahibi olması, okulda aldığı dersler hakkında internetten araştırma yapmasına ve birtakım testleri çözmesine de yardımcı olacaktır. Bunun dışında bir web cam alarak, çocuğunuzun okul arkadaşlarıyla görüntülü olarak konuşmasını ve dersleriyle ilgili bilgi alışverişinde bulunmasını da sağlayabilirsiniz. Şimdiden çocuklara başarılı bir eğitim-öğretim yılı diliyoruz.

    Sosyal ağlara video yüklerken dikkat

    Video çekmek gelişen akıllı cep telefonları ile artık çok kolaylaştı. Sıradan bir kullanıcı bile hiçbir eğitim almadan ve teknik bir bilgiye ihtiyaç duymadan video çekebiliyor. Sadece video çekmekle kalmıyor bu video üzerinde ekleme ve değişiklikler yapabildiği gibi aynı zamanda çektiği videoyu sosyal ağlarda da paylaşabiliyor. Fakat çekilen bir videoyu sosyal ağlarla paylaşırken çok daha etkili olabilmesi ve gerçekten dikkat çekmesini istiyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı kurallar var. Ve en önemli kural da etkileyici videolar çekmeyi öğrenmeniz gerekiyor.

    İlk Birkaç Saniye Belirleyici

    Sosyal ağlara yüklediğiniz bir videonun dikkat çekmesi videonun ilk saniyelerindeki görüntülerin ilginçliğiyle alakalıdır. Genelde de videonun ilk 3 saniyesinin çok etkili olduğu varsayılır ve bütün planlar videonun girişinin ilgi çekici ve şaşırtıcı olması üzerine kurgulanır. Dikkat çekici veya hayrete düşürücü bir giriş yakalayabildinizse videonuz çok sıklıkla seyredilecektir.

    Videonun Işık Kalitesi Çok Önemli

    Video çekerken elinizdeki tüm ışık kaynaklarından yararlanmaya bakın. Çünkü iyi ışıklandırılmamış bir ortamda yapacağınız çekimlerde ışık yetersiz olacağından videonuzun geneli karanlık olacağı gibi iyi ışıklandırılmış bir ortamda çok daha başarılı sonuçlar elde edebilirsiniz. Işık ne kadar iyiyse videonuzdaki her sahne aydınlık ve net olarak izlenebilecektir.

    Ses net ve Gürültüsüz Olmalı

    Belki ses konusu yeterli ışık kadar ön planda olmasa da videonun seslerinin gayet net ve gürültüden uzak tutulması kaliteyi artıracaktır. Özellikle cep telefonundan video çekimi yaparken ek mikrofon kullanmak daha kaliteli ses için düşünülebilir.

    Mutlaka Tripod Kullanın

    Tripod dediğimiz şey aslında video kameranızı (akıllı telefon da olabilir) sabitlemeye ve  yükseltip alçaltmaya yarayan ve yere 3 ayak üzerine basan bir çeşit alettir. Baş tarafı istenildiği gibi hareket edebildiğinden istenildiği gibi video çekilebilir. Tripod alırken Kaliteli, sağlam malzemeden yapılmış olmasına ve kolay taşınabilmesine dikkat edin.

    Çektiğiniz videonun daha net çıkmasını bulanık sahneler olmamasını istiyorsanız mutlaka tripod kullanmanız gerekecektir. Bulanık olmayan görüntüler için en büyük yardımcılarınız tripodlar ve monopodlar olmalıdır.

    Her Sosyal Ağın Video Boyutu İçin Kısıtlamaları Var

    Çektiğiniz videoyu yükleyeceğiniz her sosyal ağ farklı Video yükleme limitine sahiptir. Yani yükleyebileceğiniz video süreleri büyük değişiklikler gösteriyor. Bu limitleri göz önünde bulundurarak videonuzu her bir sosyal ağ ortamına ayrı ayrı yüklerseniz daha verimli sonuçlar alabilirsiniz. Çünkü aynı uzunluktaki bir video bir sosyal ağ için uygunken diğeri için belirlenen uzunluk limitini aştığı için kabul edilemiyor olabilir. Bu durumda videoda bazı değişiklikler yaparak kısaltmanız gerekebilir.

    Örnek vermek gerekirse YouTube’a yükleyebileceğiniz bir video dosyasının 128 GB’ı geçmemesi gerekiyor. Facebook için bu limit 4 GB ile belirlenmiş. Twiter’a gelince 512 MB yükleyebileceğiniz video dosyasının üst dosya boyutu. Bu belirttiğim dosya boyutları sürekli olarak değiştiği için yakın zamanda dosya boyutlarında bir artış olursa şaşırmayın.

    Videolarınızı Ham Haliyle Eklemeyin

    Çektiğiniz videoları önce bir gözden geçirin. Sonra beğenmediğiniz yerleri bir video düzenleme programı ile daha çekici bir hale getirin. Videoya gerekirse alt yazı veya efektler ekleyin. Sıkıcı ve uzun videolar yerine daha kısa ve eğlenceli videolar hazırlamayı deneyin.

    Bilgilendirici, eğitici, şaşırtıcı ve belli bir konuda başka bir yerde bulamayacağınız türden görüntüler en çok ilgi çeken ve seyredilenler arasında bulunuyor. Özellikle Facebook videolarını incelediğimizde eğlenceli içeriklerin çok daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Bu durum YouTube’da biraz daha farklı. Eğitim ve bilgi alma isteği bu platformdaki videolara biraz daha yansımış durumda.

    Kullandığınız sosyal ağın adı ne olursa olsun takipçilerinizin ilgisini çekebilecek videolar hazırlamadığınız sürece videolarınız fark yaratmanız çok zor. Yaratıcı ve eğlenceli videoları nasıl çekerim diye şimdiden düşünmeye başlayın. Ayrıca video ile ilgili olarak uygulama yazılım marketlerinde pek çok mobil uygulama, sosyal medya uygulamaları, akıllı telefon uygulamaları ve tablet uygulamaları bulabilirsiniz.

    Tanışma sitelerine erişmeye çalışanların yüzde 35’i 14-15 yaşında

    1473331823

    Okulların açılmasına sayılı günler kala anne babaların akıllarında birçok endişe beliriyor. Bunlardan biri de öğrencilerin kişisel mobil cihazlarını okula taşımaları. Global antivirüs yazılım kuruluşlarından biri, okula hazırlık döneminde anne ve babalara mobil güvenlik çözümleri tercih etmelerini öneriyor.

    21. yüzyılın dinamik öğrenme ortamını desteklemek amacıyla okullarda öğrencilerin kişisel tabletlerini, çeşitli mobil cihazlarını okula getirmelerinde bir sakınca görülmüyor. Ancak reşit olmayan çocuklardaki bu cihazlar bazı sorunlar ortaya çıkarıyor. Siber zorbalık, sakıncalı içerik paylaşımı ve pek çok uygunsuz içeriğe erişim gibi durumlar öğrenciler arasında çok yaygın bir şekilde görülüyor.

    Bitdefender’ın son araştırmasında, 14-15 yaş aralığı öğrencilerin %30’u nefret mesajları gönderirken, 13 yaş altı öğrencilerin %34’ünün sosyal ağlara erişimi yasaklanmasına rağmen bu yasağa uymadıkları görüldü. Yine verilerine göre, masaüstü kullanıcılarının %71’i internette gezinti için kendi cihazını kullanırken, her 3 Android kullanıcısından 1’i uygunsuz metin mesajları gönderiyor. Ayrıca online tanışma sitelerine erişmeye çalışan kullanıcıların %35’i 14-15 yaşlarında.

    Google, Twitter ve Vikipedi en çok ziyaret edilen siteler arasında yer alırken, 8-9 yaş aralığındaki öğrencilerin 3’te 1’i anlık mesajlaşma uygulamalarını yoğun olarak kullanıyor. Bunun yanı sıra kumar, hack ile ilgili uygulamalar, online video, bilgisayar oyunları araması, şiddet içerikli görseller de öğrenciler tarafından erişilen konular arasında bulunuyor.