Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 171

    Yapay Zekanın Teknoloji Devlerine Maliyeti Çok Ağır

    0

    Yapay zeka mücadelesinde geri kalmamak için tüm güçlerini kullanan teknoloji devleri bir yandan rakiplerini geride bırakabilmenin hazzını yaşarken öte yandan da oldukça devasa maliyetlerle yüz yüze geliyor. Bu yazıda genelde perde arkasında kalan yapay zekanın ağır maliyetlerini konuşacağız.

    Yapay zeka savaşlarını kazanmak istiyorsanız bunun ‘ucuz’ bir yolu yok. Gelecekte de muhtemelen olmayacak.

    Google’ın yapay zeka patronu Demis Hassabis tam da bu işlerin göbeğinde olan bir isim. Google bünyesindeki ünlü araştırma laboratuvarı DeepMind’ı yöneten ve Alphabet’in yapay zeka planlarının merkezindeki tartışmasız en önemli isim olan Hassabis, rekabetin ne durumda olduğuna ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı.

    Öte yandan Microsoft ve OpenAI, ChatGPT üreticisinin yapay zekasına güç sağlamak için “milyonlarca özel sunucu çipi” içeren “Stargate” adlı 100 milyar dolarlık bir süper bilgisayar oluşturma planları yapıyor.

    Doğal olarak, Hassabis’e rakiplerinin söylentilere konu olan süper bilgisayarı ve maliyeti sorulduğunda, Google’ın harcamalarının bunu aşabileceğini belirtmekte gecikmedi ve şu sözleri kaydetti:

    “Kesin rakamlarımız hakkında konuşmuyoruz ama zaman içinde bundan daha fazla yatırım yapacağımızı düşünüyorum.”

    Üretken yapay zeka patlaması halihazırda büyük bir yatırım artışını tetiklemiş olsa da (Crunchbase verilerine göre sadece yapay zeka girişimleri geçen yıl yaklaşık 50 milyar dolar topladı) Hassabis’in yorumları yapay zeka sektörüne liderlik etme yarışının çok daha pahalı hale geleceğine işaret ediyor.

    Bu durum özellikle Google, Microsoft ve OpenAI gibi, insan muhakemesi ve yaratıcılığına eşdeğer kapasitede bir yapay zekâ olan genel yapay zekâyı ilk geliştiren olmak için yoğun bir mücadele veren şirketler için geçerli.

    Yine de bir şirketin, bazılarının abartılı olabileceğini düşündüğü tek bir teknoloji için 100 milyar dolardan fazla harcayabileceği fikri ütopik geliyor. Haliyle bu harcamaların nereye gidebileceğini düşünmeye değer. Yapay zeka işine yeni girenler için, yatırımlar büyük oranda çipler üzerinde olacak.

    Daha akıllı yapay zeka geliştirme yarışına yatırım yapan şirketler için en pahalı satın alımlardan birini oluşturuyorlar. Basitçe söylemek gerekirse, ne kadar çok çipe sahip olursanız, yapay zeka modellerini daha büyük hacimli veriler üzerinde eğitmek için o kadar fazla bilgi işlem gücü elde edebilirsiniz.

    Google’ın Gemini’si ve OpenAI’nin GPT-4 Turbo’su gibi büyük dil modelleri üzerinde çalışan şirketler, Nvidia gibi üçüncü tarafların çiplerine önemli ölçüde bağımlı kaldılar. Ancak giderek kendi çiplerini tasarlamaya çalışıyorlar.

    Genel eğitim modelleri işi de giderek daha pahalı hale geliyor. Stanford Üniversitesi’nin bu hafta yayınlanan yıllık yapay zeka endeksi raporu, son teknoloji yapay zeka modellerinin eğitim maliyetlerinin daha önce görülmemiş seviyelere ulaştığını belirtiyor.

    Yapay Zekayı Eğitmenin Maliyeti

    OpenAI’nin GPT-4’ünün, 2020’de GPT-3’ü eğitmek için kullanılan 4,3 milyon dolara karşılık eğitmek için tahmini 78 milyon dolar değerinde hesaplama kullandığını belirtti. Bu arada Google’ın Gemini Ultra’sını eğitmek 191 milyon dolara mal oldu. Yapay zeka modellerinin arkasındaki orijinal teknolojinin 2017’de eğitilmesi yaklaşık 900 dolara mal oldu.

    Raporda ayrıca Yapay Zeka modellerinin eğitim maliyetleri ile hesaplama gereksinimleri arasında doğrudan bir korelasyon olduğu, dolayısıyla yapay zekanın nihai hedef olması halinde maliyetin daha da artacağı belirtiliyor.

    Yapay Zeka İnsanın Yerini Alamayacak Kadar Pahalı

    Olaya bir başka açıdan bakalım. Genelde yapay zekanın insanın yerini alacağı ve büyük bir işsizlik dalgası oluşacağına dair kehanetleri okuyoruz. Bu kadar büyük bir dalga yaratmasa da elbette yapay zekanın etkisini göstereceği pek çok meslek var. Ancak ilginçtir ki yapay zekayı insanın yerine koymanın maliyeti hala pek çok sektörde oldukça yüksek kalıyor.

    Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yapay zeka şu an için çoğu işte insanların yerini almak için hala çok pahalı. Çalışma, işçi ücretlerinin yalnızca yüzde 23’ünün maliyet etkin bir şekilde yapay zeka ile değiştirilebileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar ayrıca, her yıl maliyette yüzde 20’lik bir düşüş olsa bile, bilgisayarla yapılan görevlerinin şirketler için finansal olarak verimli hale gelmesinin on yıllar alacağını öngördü.

    Yapay zekada bilgisayar görüşü, makinelerin görsel ve dijital girdilerden bilgi çıkarmasına olanak tanıyor. Çalışmada örnek olarak kullanılan örnek bir fırında, kalite kontrol için malzemeleri incelemek üzere bilgisayar desteğine başvuruldu. Ancak bu görev, işlerinin yalnızca yüzde altısını oluşturuyor ve teknolojiyi kurmak ve işletmek, bir insanın bu görevi yerine getirmesinden daha pahalıya mal oluyor.

    MIT-IBM Watson AI Lab tarafından finanse edilen çalışmada, 800 meslekte yaklaşık 1.000 görsel destekli görev hakkında bilgi toplamak için çevrimiçi anketler kullanıldı. Birçok durumda yapay zeka sistemlerinin kurulumu ve bakımının, aynı görevleri bir insanın yerine getirmesinden daha pahalı olduğu ortaya çıktı.

    OpenAI’nin ChatGPT’si Kasım 2022’de sahneye çıktığından bu yana, yapay zekanın sanattan bankacılığa kadar çeşitli sektörlerde iş kayıplarına yol açma olasılığı üzerine korkular arttı. Goldman Sachs’ın 2023 yılındaki bir raporunda, küresel olarak işlerin yüzde 18’inin üretken yapay zekadan etkilenebileceği tahmin ediliyordu.

    Ancak Ocak ayında Davos’ta OpenAI CEO’su Sam Altman, insanlar gibi görevleri yerine getirebilecek zekaya sahip yapay zekanın varsayılan bir biçimi olan genel yapay zekanın (AGI) dünyayı hepimizin düşündüğünden çok daha az değiştireceğini ve işleri hepimizin düşündüğünden çok daha az etkileyeceğini söyledi.

    Altman’ın bu açıklamaları önemli, zira kendisi ve şirketi OpenAI yapay zekanın tam da merkezinde yer alıyor ve zaman kendisini haklı çıkaracak mı, yaşayıp göreceğiz.

    PlayStation 5 Pro özellikleri netleşti!

    0

    Sony’nin yeni PlayStation 5 Pro’su, mevcut neslin en güçlü oyun konsolu olma yolunda büyük adımlar atıyor. Yapılan teknik analizlere göre, bu yeni model, performans ve grafik gücü açısından önemli iyileştirmeler sunacak. Biz de bu yazımızda PlayStation 5 Pro’nun muhtemel özelliklerine ve getireceği yeniliklere detaylı bir şekilde göz atacağız.

    PlayStation 5 Pro, işlemci ve grafik birimi (GPU) açısından önemli gelişmelerle geliyor. AMD’nin en yeni Zen 4 mimarisi üzerine inşa edilen özel bir işlemciye sahip olan PS5 Pro, mevcut PS5’in performansını önemli ölçüde artırıyor. GPU tarafında ise, RDNA 3 mimarisi kullanılarak geliştirilmiş bir grafik işlemcisi bulunuyor. Bu, daha yüksek çözünürlüklerde ve daha akıcı kare hızlarında oyun deneyimi sunuyor​. Ayrıca, yeni GPU’nun ışın izleme (ray tracing) teknolojisinde de önemli iyileştirmeler sunduğu belirtiliyor. Bu sayede, oyunlarda daha gerçekçi ışıklandırma ve gölge efektleri mümkün olacak.

    PlayStation 5 Pro’da Gelişmiş Bellek ve Depolama Çözümleri Sunulması Bekleniyor

    PS5’in ilk versiyonunda depolama ve bellek çok hızlı olsa da düşük kapasite önemli bir eksiydi. Şimdiyse Bellek tarafında, PS5 Pro’nun 18 GB GDDR6 RAM ile geleceği belirtiliyor. Bu, oyunların daha hızlı yüklenmesi ve devasa kaplamaların sorunsuz bir şekilde işlenmesi anlamına geliyor. Depolama konusunda ise, 1 TB NVMe SSD ile gelmesi beklenen PS5 Pro, daha hızlı veri aktarımı ve daha düşük yükleme süreleri sunarak oyun deneyimini iyileştirecek. Bu konuda PS5 de çok iyi ama yeni ara neslin özellikle büyük açık dünya oyunlarında çok daha iyi çizim mesafeleri sunması bekleniyor.

    PS5 Pro, grafik teknolojileri açısından da önemli yenilikler sunacak. Zaten bunun olması bekleniyor. RDNA 3 mimarisinin sunduğu ray tracing yetenekleri, oyunların grafik kalitesini yeni bir seviyeye taşıyabilir. Ayrıca, 8K çıkış desteği ve daha akıcı 4K 60Hz oyun performansı, bu konsolun grafiksel açıdan ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor.

    PlayStation 5 Pro, mevcut PS5 oyunlarıyla tam uyumlu olacak şekilde tasarlanıyor. Bu sayede, oyuncular mevcut oyun koleksiyonlarını yeni konsolda da sorunsuz bir şekilde oynayabilecekler. Bunun yanı sıra, Sony’nin yeni nesil oyun geliştirme stüdyolarıyla birlikte çalışarak, PS5 Pro’nun gücünü tam anlamıyla kullanacak yeni oyunlar geliştirdiği de belirtiliyor. Bu oyunlar, PS5 Pro’nun donanımından tam anlamıyla faydalanarak daha yüksek performans ve grafik kalitesi sunacak.

    Yüksek performanslı bileşenlerin ürettiği ısıyı yönetmek için, PS5 Pro’nun soğutma sisteminde de yenilikler bulunuyor. Gelişmiş bir sıvı soğutma sistemi ile donatılacak PS5 Pro, daha sessiz ve daha verimli bir soğutma performansı sunarak, uzun oyun seanslarında bile serin kalmayı başarıyor. Bu, özellikle yüksek performans gerektiren oyunlarda konsolun ısınmasını önleyerek performans düşüşlerini engelliyor. Tasarım açısından, PS5 Pro’nun mevcut PS5’e benzer bir çizgide olacağı, ancak daha büyük ve daha güçlü bileşenleri barındıracak şekilde optimize edileceği belirtiliyor​.

    PS5 Pro’nun, VRdeneyimini de bir üst seviyeye taşıması bekleniyor. Sony’nin yeni nesil PSVR2 seti ile tam uyumlu olacak şekilde tasarlanan PS5 Pro, daha yüksek çözünürlükte ve daha akıcı VR deneyimleri sunacak. Bu, VR oyunlarında daha gerçekçi ve etkileyici bir deneyim anlamına geliyor. Ayrıca, PS5 Pro’nun daha hızlı işlemcisi ve gelişmiş GPU’su, VR oyunlarının performansını da artırarak daha düşük gecikme süreleri ve daha yüksek kare hızları sağlayacak​.

    PlayStation 5 Pro, mevcut nesil konsollar arasında performans ve grafik gücü açısından yeni bir standart belirlemeye hazırlanıyor. Gelişmiş işlemci ve GPU, daha fazla bellek, hızlı depolama çözümleri ve yenilikçi soğutma sistemleri ile PS5 Pro, oyun dünyasında devrim yaratmasa da mevcut konsol oyuncuları için çok iyi bir seçenek olabilir. Sony’nin bu yeni konsolu, hem mevcut PS5 sahipleri hem de yeni nesil oyun deneyimi arayan oyuncular için oldukça cazip bir seçenek olabilir.

    Ghost of Tsushima: Director’s Cut’ı DLSS 3 ve Reflex ile deneyimleyin

    0

    NVIDIA, her hafta oyunculara oyun teknolojisindeki en son güncellemeleri sunmaya devam ediyor. Şirket, Ghost of Tsushima: Director’s Cut için GeForce Game Ready Sürücüsü’nü DLSS 3, DLAA ve Reflex ile desteğiyle geliştirdi.

    Ghost of Tsushima oyuncuları Moğol İmparatorluğu’nun Uzak Doğu ülkelerinin çoğunda hüküm sürdüğü 1200’lü yılların sonlarına götürüyor. Tsushima Adası, ana Japonya’yı ve General Khotun Khan liderliğindeki devasa bir Moğol istilasını engellemek için tek başına duruyor.

    Adanın ilk Moğol saldırısı tarafından bir cehenneme dönüştüğü bir anda, Samuray Savaşçısı Jin Sakai’nin kararlılığı sınanır. Klanının kalan az sayıdaki üyelerinden biri olarak, Jin halkını ve yuvasını korumak için her şeyi yapmak zorundadır. Samuray kodundan vazgeçmek zorunda kalan Jin, Tsushima’yı kurtarmak için o dönem için eşi benzeri görülmemiş teknikleri kullanarak “hayalet” yolunu benimser.

    Ghost of Tsushima: Director’s Cut ile oyuncular Jin’in zorlu yolculuğunu ilk kez PC’de deneyimleyebilecek.

    16 Mayıs’ta Ghost of Tsushima: Director’s Cut’ın lansmanı yapılacak.   Bu lansman, NVIDIA’nın eşi benzeri olmayan oyun geliştirme teknolojisinin bulunduğu kullanıma hazır bir destek içerecek. DLSS 2 ve DLSS 3 teknolojileri oyuncuların kare hızlarını artırarak şimdiye kadarki en hızlı performansı elde etmelerini sağlayacak! Oyuncular ayrıca, performansı artırmak yerine görüntü kalitesini en üst düzeye çıkarmak için doğal çözünürlüklü görüntüyü kullanan DLAA’yı kullanabilecek. Bu sürüm, oyuncuların mükemmel görüntü kalitesi ve performans için DLAA ve DLSS 3’ü birleştirmelerine olanak tanıyacak.

    Bundan sonrası daha da heyecan verici çünkü oyuncular GeForce RTX ve GeForce GTX GPU’larda herhangi bir ayarla uygulanabilen NVIDIA Reflex’i de kullanabiliyor. Bu, sistem gecikmesini azaltarak eylemleri daha hızlı hale getirecek ve çok oyunculu maçlarda rekabet avantajı sağlarken tek oyunculu oyunları daha duyarlı ve eğlenceli hale getirecek.

    NVIDIA Reflex, Eylül 2020’den bu yana GeForce GPU’lardaki gecikme süresini azalttı ve şu anda 100’den fazla oyunda bu teknoloji mevcut. Eleştirmenlerce beğenilen çoklu ve tek oyunculu oyunların yanı sıra 10 nişancı oyunundan 9’u artık Reflex desteğine sahip. GeForce oyuncularının çoğunluğu bu özelliği etkinleştirdi. Geçen yıl GeForce kullanıcıları, Reflex sayesinde artan yanıt verme özelliğine sahip favori oyunlarında 10 milyar saatten fazla oynadı.

    Siber saldırılarda artış kaydedildi

    0

    Siber suçluların sektörlerdeki yeni güvenlik açıklarını 2023’ün ilk yarısına göre %43 daha hızlı istismar ettiğini gösteriyor.

    Ağ ve güvenliğin yakınsamasına öncülük eden küresel siber güvenlik lideri Fortinet, FortiGuard Labs 2H 2023 Küresel Tehdit Ortamı Raporu’nu yayınladı. Altı ayda bir yayınlanan en son rapor, aktif tehdit ortamının anlık bir görüntüsünü veriyor ve siber saldırganların siber güvenlik endüstrisindeki yeni tanımlanan açıklardan yararlanma hızı ve endüstriyel ve OT sektörüne karşı hedeflenen fidye yazılımı ve wiper (silici) faaliyetlerinin yükselişine ilişkin analizler de dahil olmak üzere 2023 yılının Temmuz ayından Aralık ayına kadar olan eğilimleri vurguluyor.

    FortiGuard Labs Baş Güvenlik Stratejisti ve Tehdit İstihbaratı Küresel Başkan Yardımcısı Derek Manky, “FortiGuard Labs’ın 2Y 2023 Küresel Tehdit Ortamı Raporu, tehdit aktörlerinin yeni açıklanan güvenlik açıklarından ne kadar hızlı faydalandığına ışık tutmaya devam ediyor. Bu ortamda hem tedarikçilere hem de müşterilere önemli görevler düşüyor.

    Tedarikçiler, ürün geliştirme yaşam döngüsünün tüm aşamalarında sağlam güvenlik incelemesi yapmalı ve güvenlik açığı açıklamalarında sorumlu ve şeffaf davranmaya kendilerini adamalıdır. NIST tarafından belirtildiği üzere 2023 yılında 2.000’den fazla satıcıda 26.447’den fazla güvenlik açığı bulunması nedeniyle, müşterilerin istismar riskini azaltmak için sıkı bir yama rejimi sürdürmeleri de kritik önem taşıyor” dedi.

    Huawei veri depolama alanındaki yenilikleri IDI FORUM 2024’te paylaştı

    0

    Huawei IDI FORUM 2024 (İnovatif Veri Altyapısı Forumu), ‘Hazır Veri Altyapısı Oluşturma’ temasıyla, 7 Mayıs’ta Berlin’de gerçekleştirildi. Huawei etkinlik kapsamında; ölçeklenebilirlik, veri dayanıklılığı ve veri performansı kavramlarını detaylı olarak ele aldı.

    Veri depolamanın geleceği, Huawei IDI FORUM’da ele alındı. Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleştirilen etkinliğe, üst düzey Huawei yöneticilerinin yanı sıra, fikir liderleri ve farklı endüstrilerden yöneticiler katıldı.

    Huawei Enterprise Avrupa Başkanı Will Song, Huawei İnovatif Veri Altyapısı Forumu’nda yaptığı açılış konuşmasında, veri ve yapay zekanın (AI) önemine değinerek, “Hızla akıllı bir dünyaya giriyoruz. Veriler büyük ölçüde büyüyor yaşıyor ve yapay zeka teknolojileri hızla gelişiyor” dedi. Song, Avrupa için yeni fırsatlardan bahsederken, “Zeka, önümüzdeki on yıl içinde Avrupa için yeni kapılar açacak” ifadelerini kullandı ve Huawei’in bu trendi takip etmek için ‘Tüm Zeka’ stratejisini önerdiğini belirtti.

    Song ayrıca, Huawei’in yenilikçi ürünler ve çözümler sunmaya devam edeceğini ve şu ana kadar 150’den fazla ülke ve bölgede 25.000’den fazla müşteriye hizmet verdiklerini vurguladı. Avrupa’nın yeşil geçişini destekleme çabalarına değinen Song, “Büyük miktarlarda yapılandırılmamış veriyi ele alan ürünlerimiz var ve OceanStor Pacific Scale-out Depolama, sektördeki en yüksek flash kapasite yoğunluğuna sahip” dedi.

    Huawei Veri Depolama Ürün Hattı Başkanı Dr. Peter Zhou, ‘Veri Uyanış Çağında Veri Depolamanın Yeniden Tanımlanması’ başlıklı konuşmasında, veri depolamanın geleceğinin ultra performans, veri dayanıklılığı, yeni veri paradigmaları, ölçeklenebilirlik, sürdürülebilirlik ve veri kumaşı gibi çoklu yetenekler tarafından yönlendirileceğini söyledi. Dr. Peter Zhou, Huawei’in müşteri taleplerine odaklanarak öncü AI-hazır veri altyapısı inşa etme taahhüdüne vurgu yaptı.

    Etik İlkeler Doğrultusunda Güvenilir Yapay Zeka Sistemleri Rehberi

    0

    Takip ettiğiniz üzere yapay zeka son yon yıla damgasını vurdu. Fakat aslına bakacak olursak yaklaşık 70 yıldır bu konu üzerine kafa yoruyoruz. Çünkü insanlık Isaac Asimov gibi bilimkurgu önderlerinin açtığı vizyonda ilerliyor. Bunu yaparken robotlar ve yapay zekayla uyumlu sağlıklı bir toplum ve geleceği inşa etmeye çalışıyoruz. İşte bu yazımızda yapay zeka ve etik ilkeler üzerine bazı genelgeçer ilkeleri masaya yatıracağız.

    etik ilkeler
    Etik ilkeler yapay zekanın gelişmesi ve insanlığa yardım etmesi için kritik bir zemin hazırlıyor

    Etik İlkeler ve Yapay Zeka Bağlantısı Nedir?

    Yapay zeka teknolojisi geliştikçe güvenlik, adalet gibi konularda söz sahibi oluyor. Her şeyden önce karar verici merci olarak yapay zekanın doğru, temiz veriye ihtiyacı var. Bu nedenle insanlık olarak geliştirdiğimiz etnik, mezhepsel ve sınıfsal önyargılarımızdan arınmamız şart. İşte bu nedenle ilk ilkemiz adeta bir çatı görevi üstleniyor.

    Şeffaflık

    Bir örnekle şeffaflık ilkesini açalım. Microsoft, Google gibi şirketlere her gün yüzlerce insan başvuruyor. Yapay zeka ön eleme sürecinde insan kaynaklarına yardımcı oluyor. Bu örneği kredi, kasko, sağlık sigortası gibi alanlara yaymak mümkün. Ancak yapay zeka hangi kriterlere göre seçim yapıyor? Neden bazılarını eliyor? Bu tip soruların işveren ve işçi açısından en ufak bir şüpheye mahal vermeden cevaplanması gerekiyor. Özetle kamuoyu, kullanılan algoritmaların nasıl çalıştığını ve yapay zekanın neden belirli kararlar aldığını anlaması gerekiyor.

    Şeffaflığın potansiyel olarak yeni bir sorun ortaya çıkardığını unutmayalım. Şirketler, algoritmalarını halka açıklarken aslında veri bombardımanı yaparak daha fazla karışıklığa neden olabilir. Böylece cevap bulmak yerine daha fazla soru ile baş başa kalabiliriz. Bu nedenle şirketlerin açıklayıcı bir dil benimsemeleri gerekiyor.

    etik ilkeler
    Hassas verilerin güvenliği devletlerin ve kurumların önceliği olmak zorunda

    Güvenlik ve Gizlilik

    Yapay zeka kişisel ve hassas veriler üzerinde işlem yapıyor. Ancak bu verileri siber saldırganlardan korumak kurumların önceliği olmalı. Zira sağlık ve eğitim başta olmak üzere korsanlar veri çalmak için cirit atıyor. Peki ya çözüm? Kurumların devamlı ve proaktif olarak güvenlik önlemlerini benimsemeleri. Bu da maliyet ve kalifiye iş gücü demek. Kurumların siber güvenlik personelini ve teknolojilerini geliştirmeye sürekli yatırım yapması gerekiyor.

    Çeşitlilik

    Yapay zekaya yüklenen veriler herkesi kapsıyor mu? Yoksa veriler sadece ayrıcalıklı bir grubu mu yansıtıyor? Bu soru ışığında yapay zeka etiğinde çok önemli bir yol ayrımındayız. Sadece belli bir dine ve kökene mensup, belli bir coğrafyada yaşayan beyaz ırkı mı gözeteceğiz? Yoksa kendini korumaktan aciz kitleleri ihmal edeceğiz ya da çeşitliliği öne çıkaracağız. Bir aşı mı geliştiriliyor? Yeni bir otonom sürüş kanunu mu hazırlanıyor? Veritabanı ne kadar geniş bir yelpazeye sahip olursa sonuç o kadar kapsayıcı olacaktır.

    İnsanlığın Gözetimi

    Yapay zeka, karar alırken belli bir zümreyi değil insanlığın genelini dikkate almalı. Bu tarafsız tutum özellikle milli güvenlik konularında insanlığa rehberlik etmeli. Küresel ısınma, doğanın korunması gibi hepimizi ilgilendiren konularda yapay zeka, teknolojik olarak bize güç sağlayacak şekilde tasarlanmalı. Yapay zeka aynı zamanda insanlığı doğal afetlere karşı da korumalı. Kelebek etkisi derler ya… İşte aynı bütüncül etik anlayış ile onu bir zırh gibi kuşanabilmeliyiz.

    Android 15 ile gelmesi beklenen 5 önemli özellik!

    Google, yeni ürünlerini ve yazılımlarını tanıtmak için 14-16 Mayıs’ta düzenleyeceği Google I/O etkinliğine hazırlanırken, Android 15’in de etkinlikte tanıtılacak önemli yeniliklerden biri olması bekleniyor. Şimdiye kadar iki adet beta versiyonu yayınlanan işletim sisteminin resmi duyurusu önümüzdeki günlerde yapılacak gibi duruyor. İşte birçok yenilik getirecek Android 15 ile gelmesi beklenen 5 önemli özellik… Apple’ın iPhone modelleri için sunduğu ve o zamandan beri Android için de beklenen uydu bağlantısı desteği, sonunda Android 15 ile geliyor. Android kullanıcıları tarafından uzun süredir beklenen özellik, Android 15 ile yayınlanacak. Bu özellik sayesinde, herhangi bir sinyal olmasa dahi uydu bağlantısı kullanarak mesaj gönderip alabileceksiniz. Ayrıca Android 15 ile gelecek özellik, Apple’daki gibi yalnızca acil kullanımlara özel olmayacak.
    Android 15 batarya sağlığı özellik
    Android 15 ile gelmesi beklenen en önemli ve faydalı yeniliklerden biri de batarya sağlığı olabilir. İlk olarak Android 14 QPR2 Beta 2’de ortaya çıkan özellik, yeterli desteği göremediği için yayınlanmadı. Fakat Android 15’te yayınlanması beklenen batarya sağlığı bilgisi sayesinde artık kapasitenin tamamı görülebilecek. Yeni güncelleme ile kullanıcılar için çok kullanışlı olacak bir özellik de kısmi ekran paylaşımı ve kaydetme olacak. Ortaya çıkan detaylara göre Android 15, kullanıcılara gizliliğe önem veren ve tüm ekran yerine yalnızca bir uygulamanın ekranını paylaşmaya ve kaydetmeye izin veren özellik ile gelecek. Android 14 QPR2’de Pixel cihazlara sunulan bu özellik, şimdi daha fazla cihaza gelecek gibi görünüyor.
    Android 15 ekran paylaşma özelliği
    Telefonunuzu bilgisayarda webcam olarak kullanmak istediğinizde üçüncü parti uygulamalar kullanabiliyorsunuz. Ancak Apple’ın iPhone’lar ve Mac’ler arasındaki gibi bir kamera bağlantısı da Android 15 ile gelecek. Artık üçüncü parti uygulamaya gerek olmadan telefonunuzun kamerasını yüksek kalite çözünürlük ile bilgisayarınızda webcam olarak kullanabileceksiniz. Samsung kullanıcıları için tanıdık olan “Güvenli Klasör” özelliği, şimdi tüm Android modellerinde kullanılabilecek. Yeni işletim sistesmi güncellemesi ile tanıtılması beklenen güvenli alan özelliği sayesinde artık önemli uygulamaları ve dosyaları PIN veya farklı bir şifreyle gizleyebileceksiniz. Henüz resmi olmayan bu özellik, yüksek ihtimalle duyurulacak. Peki ya siz Android 15 ve özellikleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.

    Şu anda alınabilecek en mantıklı tabletler!

    0

    Piyasadaki en mantıklı tablet seçeneklerini inceledik. Tüketicilerin bütçelerine uygun ve ihtiyaçlarına cevap verecek tabletleri detaylıca ele aldık.

    Şu anda alınabilecek en mantıklı tabletler!

    Honor Pad X9
    Honor Pad X9, özellikle Google servislerini desteklemesi ve Android 13 işletim sistemiyle dikkat çekiyor. 11.5 inç büyüklüğünde, 120 Hz tazeleme hızına sahip ekranı, oyun ve multimedya kullanımı için ideal. Ayrıca 7200 mAh kapasiteli bataryasıyla uzun kullanım sürelerini destekliyor.

    Huawei MatePad 11.5
    Huawei MatePad 11.5, HarmonyOS 3.1 işletim sistemini kullanıyor ve 2.2K çözünürlük sunan 120 Hz ekranı ile keskin ve akıcı görseller vaat ediyor. 7700 mAh bataryası gün boyu kullanım için yeterli enerji sağlıyor.

    Xiaomi Pad 6
    Xiaomi Pad 6, performansıyla ön plana çıkıyor. 144 Hz tazeleme hızı sunan 11 inç ekranı ve 8840 mAh gücünde bataryasıyla dikkat çekiyor. Snapdragon 870 işlemci, oyun ve uygulamalar için yüksek performans sunuyor.

    Redmi Pad SE
    Redmi Pad SE, 8 GB RAM ve 256 GB depolama alanı sunarak yüksek kapasite ihtiyacı olan kullanıcılar için ideal bir seçenek. 478 gram ağırlığı ve 8000 mAh bataryası ile taşınabilirlik ve uzun kullanım süresi sunuyor.

    iPad 10. Nesil
    Apple’ın iPad 10. Nesil modeli, A14 Bionic işlemci kullanıyor ve 10.9 inç boyutunda bir ekran sunuyor. 7600 mAh bataryası ve iOS işletim sistemi ile stabil ve uzun süreli bir kullanım imkanı sunuyor.

    Bu tabletler, hem günlük kullanım hem de daha yoğun dijital ihtiyaçlar için ideal seçenekler arasında yer alıyor. Her bir model, farklı kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak özelliklerle donatılmıştır. Tercihinizi yaparken bu özellikleri göz önünde bulundurarak en uygun tableti seçebilirsiniz.

    Vodafone’un sürdürülebilirlik çalışmalarına 2 ödül

    Vodafone’un sürdürülebilirlik alanında hayata geçirdiği başarılı çalışmalar bir kez daha ödüle layık görüldü.

    Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, ulusal ve uluslararası düzeydeki başarılarına bir yenisini daha ekledi. Vodafone, sürdürülebilirlik alanında lider markaların ödüllendirildiği İklim ve Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde iki ödül birden aldı. Şirket, sürdürülebilir gelecek odağıyla hayata geçirdiği başarılı çalışmalarla “Yılın Sürdürülebilir İş Raporlaması” ve “Sürdürülebilir Telekomünikasyon Markası” kategorilerinde Gümüş ödüle layık görüldü.

    Vodafone ayrıca, “Yanında Duruyoruz” mottosuyla şekillendirdiği Çevresel, Sosyal, Yönetişim yaklaşımını ve sürdürülebilirlik projelerine dair deneyimlerini de ödül töreninden önce gerçekleşen İklim ve Sürdürülebilirlik Zirvesi’nde katılımcılarla paylaştı.

    Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları söyledi:

    “Vodafone, tüm dünyada sürdürülebilirliğin önemini erken kavramış ve bu yönde gecikmeden harekete geçmiş şirketler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Çevresel, Sosyal, Yönetişim stratejimiz altında konumladığımız amaç odaklı yaklaşımımızla çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Kendimize Dijital Toplum, Kapsayıcılık ve Çevre başlıklarından oluşan bir yol haritası belirledik. İşimizi yaparken paydaşlarımız için bu üç alanda değer yaratmaya, yaptığımız her işin bir amaca hizmet etmesine odaklanıyoruz. Teknolojiyi kullanarak, kapsayıcılığı ve dünya kaynaklarını gözeten bir dijital toplum yaratılması hedefiyle çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Büyük bir özveriyle sürdürdüğümüz bu çalışmaların İklim ve Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde iki ödül birden almasından büyük mutluluk duyduk. Vodafone olarak, daha yeşil, daha yaşanabilir, daha sürdürülebilir bir dünya için çalışmaya devam edeceğiz.”

    Vestel’in mikrofiber teknolojisine sürdürülebilirlik ödülü

    Geliştirdiği ürün ve teknolojilerle sürdürülebilir geleceğe katkı sunan Vestel’in mikrofiber teknolojisi, uluslararası arenada ödüle layık görüldü.

    Vestel’in çamaşır yıkama işlemi sonrasında mikrofiberlerin doğaya karışmasına engel olan ‘Aqua Mikrofiber Filtre’ teknolojili çamaşır makinesi, ABD merkezli ‘Sustainability Environmental Achievement and Leadership’ (SEAL) organizasyonunun düzenlediği ‘Business Sustainability Awards’ yarışmasında ‘Sustainable Product’ (sürdürülebilir ürün) kategorisinde ödüle layık görüldü.

    Ürettiği teknolojilerle sürdürülebilir yaşamı destekleyen Vestel’in çamaşır yıkama işlemi sonrasında mikrofiberlerin doğaya salınmasına engel olan ‘Aqua Mikrofiber Filtre’ teknolojisine sahip çamaşır makinesi, sürdürülebilirlik konusunda dünyanın önde gelen prestijli organizasyonlarından Sustainability Environmental Achievement and Leadership’in (SEAL) düzenlediği yarışmada ‘Sustainable Product’ (sürdürülebilir ürün) ödülünü kazandı. Dünyaca ünlü firmaların ödül almaya hak kazandığı organizasyonda Vestel, bu yıl ödül kazanan tek beyaz eşya üreticisi oldu.

    Gelecek nesiller için su kaynaklarının korunmasını görev edinen Vestel’in Türkiye’de satışa sunulan ilk mikrofiber filtreli çamaşır makinesi, kapağına entegre edilen filtreleme ünitesi sayesinde yıkama ve durulama adımlarında kullanılan suyun tahliye edilmeden önce filtrelenmesini, bu sayede de fiber parçacıklardan arındırılmasını sağlıyor.

    SEAL, dünya genelinde sürdürülebilirliğe ölçülebilir katkılarda bulunan ve gelecek yüzyıllarda çevreyi olumlu yönde etkileyecek yenilikçi girişimler geliştiren şirketleri dört kategoride değerlendiriyor. Bu kategoriler ‘çevresel inisiyatif’, ‘sürdürülebilir inovasyon’, ‘sürdürülebilir ürün’ ve ‘sürdürülebilir hizmet’ olarak sıralanıyor. Kâr amacı gütmeyen SEAL ayrıca çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında çalışan akademisyen ve öğrencilere destek veriyor.