Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1700

    Samsung Gear S3, Gear S2 ve Gear Fit2 artık iOS ile uyumlu

    0

    Ekran Resmi 2017-01-15 22.20.47iOS kullanıcıları artık Samsung Gear S3, Gear S2 ve Gear Fit2’yi kullanabilecekler. İşte detaylar…

    Samsung, Gear S3, Gear S2 ve Gear Fit cihazlarının artık iOS işletim sistemine sahip cihazlarla uyumlu çalıştığını duyurdu. Kullanıcılar Gear S2 ve Gear S3 için Samsung Gear S uygulamasını ve Gear Fit2 için Samsung Gear Fit uygulamasını iOS cihazlarına Apple App Store’dan indirebilecekler.

    Uygulamayı indiren kullanıcılar, adım adım yönlendirilerek uyumlu Samsung giyilebilir cihazıyla eşleştirme işlemini tamamlayabilecek.

    Samsung Electronics Mobil İletişim Global Pazarlama Başkan Yardımcısı Younghee Lee, “En yeni Gear cihazlarımızın Android ile birlikte, iOS uyumluluğunu sağlayarak kullanıcılara Samsung’un imkanlar ‘Galaxy’sine bağlanmaları için yeni yollar sunuyoruz” dedi.

    Samsung Gear S3’ün şık tasarımı, IP68 su ve toz geçirmezlik özelliği ve dahili GPS, yükseklikölçer / barometre ve hızölçer uygulamalarının keyfini artık iOS kullanıcıları da çıkarabilecek. Kullanıcılar, gittikleri mesafe ve güzergahı, koşma hızlarını, yakılan kalori miktarını ve kalp atış hızını izleyerek sağlık takibi de yapabilecekler.

    Samsung Gear S2 ve Gear S3’teki mesajlaşma ve arama özelliklerine iOS kurulu cihazlardan erişilebilirken, mesaj ve gelen arama bildirimleri de anlık olarak takip edilebilecek. Fitness aktivitelerini izleyebilen Gear S2 ve Gear S3 kullanıcıları, S Health’e erişebilecek ve S Health üzerinden fitness verilerini kolaylıkla yönetebilecek.

    Uyumlu bir iOS cihazına ve Gear Fit2’ye sahip olan kullanıcılar yürüyüş, koşu, bisiklet sürme gibi pek çok egzersizi otomatik olarak görüntüleyebilecekler. Kalp atış hızı ve uyku izleme dahil olmak üzere Gear cihazlarda tüm sağlık verileri saklanabilecek. Bunların yanı sıra iOS kullanıcıları, Gear cihazları üzerindeki müzik uygulamasını açtıklarında Wi-Fi üzerinden PC ya da Mac cihazlarına bağlanıp müziklerini aktarabilecek ve böylelikle müziğin de tadını çıkarabilecekler.

    Tanıştıralım: Moto Mod’lar!

    Craig Cutler retouched image of mods + Front Moto Z Play

    Geçtiğimiz hafta, Lenovo’nun Motorola markası altında ürettiği 5,2 mm inceliğinde, 5,5” ekran boyutuna sahip, Qualcomm Snapdragon 820 işlemcisine sahip olan Moto Z’yi anlatmıştım bu satırlarda. Ancak, Moto Z modüler yapısı nedeniyle yepyeni bir pazar ve sektör oluşturma potansiyeli olan bir ürün. Dolayısıyla ürünle birlikte piyasaya çıkan Moto Mod’lara da bir göz atmakta yarar var.

    Lansman sırasında dört tane Moto Mod’un duyurusunu yapan Lenovo yetkilileri, bu tür modüler ürünlerin geliştirilmesinde açık olduklarını ve projeleri destekleyeceklerini söylüyorlar. Dolayısıyla sizin de bir Moto Mod fikriniz varsa, Lenovo sizi dinlemeye hazır.

    IMG_6654(1)

    Incipio OffGRID Power Pack

    Moto Mod değerlendirmesine, belki de en temel olan ekstra şarj eklentisi olan Incipio OffGRID Power Pack’le başlamakta yarar var. Geçtiğimiz hafta da anlattığım üzere Moto Z’de 2,600mAh gücünde bir batarya bulunuyor. Bu da “normal” anlamda 30 saatlik bir kullanma süresi anlamına geliyor. Moto Z’de Qualcomm Snapdragon 820 işlemcisinin Turbo Power destek özelliğiyle, 15 dakikalık bir şarjla 8 saatlik kullanım sağlayabiliyorsunuz.

    Tüm bunlar sizin için yeterli değilse, telefonunu daha sık kullananlardan biriyseniz size ekstra bir güç kaynağı gerekiyor. Hele bir de bu güç kaynağı telefonunuzun arkasına bir kapak gibi şık bir biçimde yerleştiriliyorsa eğer… Incipio OffGRID Power Pack, size ekstradan 2,220mAH güç kazandıran bir Moto Mod. Bu da fazladan 22 saatlik bir batarya ömrü anlamına geliyor. Yani elektrik prizi aramadan geçecek neredeyse 2,5 gün… Artık Pokemon mu avlarsınız, kız arkadaşınızla sabahlara kadar sohbet mi edersiniz, orası size kalmış.

    Incipio, kaymaz lastik gibi yumuşak ve mat bir yüzeye sahip… Aslında çok ince ve zarif olan Moto Z’yi sanki “rugged” koruması altına alıyor. Aşırı bir kaba görüntüye de neden olduğunu söylemem. Incipio, konusunda deneyimli bir marka… Birçok farklı telefon için ekstra batarya ürünleri bulunuyor. Moto Z için üretiği bu Moto Mod, iki farklı versiyona sahip… Yurtdışında 10 dolar farkla satılan bir başka versiyonu kablosuz şarj yapmanıza da imkân veriyor. Türkiye’de hangi versiyonun satıldığı konusunda bir bilgim yok ne yazık ki… Ancak, bu ürünün ülkemizdeki tavsiye edilen satış fiyatı 299 TL…

    lenovo-moto-jbl-soundsboost-speaker-hero

    JBL Soundboost

    Lenovo, çözüm ortaklarını dünyanın en iyileri arasından seçiyor. JBL de özellikle “hoparlör” denince kalitesiyle akla gelen ilk isimlerden biri… JBL Soundboost ile Moto Z, küçük bir müzik setine dönüşüyor adeta.

    Aslında bunda Moto X serisinde stereo hoparlörlerin ön kısımdan, üst kısma tekil olarak taşınmasının da büyük payı var elbette. Moto Z, bir anlamda bu açığı JBL Soundboost ile kapatıyor. Elbette, 3W gücünde ve yaklaşık 200Hz ve 20kHz arasında ses çıkış performansı olan bu Moto Mod, özellikle ekstra batarya ile kıyaslandığında biraz daha şişkince bir görüntü veriyor. Lakin bu Moto Mod, müziğinizi belirgin bir noktada, oturarak dinlemeniz için tasarlanmış. Nitekim JBL Soundboost’un arkasında yer alan JBL logolu ayak telefonunuzun yatay ve stereo dinleme için en iyi pozisyonda durmasını sağlıyor.

    Bu arada, “Bu hoparlör, şarjımı eritir, tüketir mi?” diye düşünmeyin. Moto Mod içinde yer alan 1,000mAH’lik ektra batarya 10 saate kadar telefonunuzdan harcamadan müzik dinleyebilmenize imkân veriyor. JBL Soundboost için Lenovo tarafından tavsiye edilen fiyat 399 TL.

    lenovo-moto-insta-share-display-angle-4

    Insta – Share Projector

    Akıllı telefon ve projektör bütünleşmesi yeni bir konu değil… Son döneme baktığımızda çeşitli akıllı telefon ve teknoloji üreticilerinin bu konuda birçok ürün çıkarttıklarını görüyoruz. Lakin, birçoğunu kişisel olarak deneyimlediğim bu ürünler ihtiyaç sahiplerinin beklentilerini karşılayabilecek olgunluğa erişmiş değiller.

    Sosyal medyada Moto Z ve Moto Mod’lar hakkında inceleme yapacağımı açıkladığımda birçok takipçim özellikle projektörün performansını merak ettiğini iletti. Hatta birçok takipçim ürünü piyasada bulamadığını, nereden satın alabileceğini soruyordu.

    Öncelikle akıllı telefon kullanıcıları için projektör çok önemli bir ihtiyaç, burası tecrübeyle sabit. İster eğlenmek için, isterse daha verimli bir iş performansı için projektör konusunda üreticiler çok daha çalışacaklar gibi görünüyor. Ancak, hemen belirtmek gerekirse Lenovo, bu Moto Mod’la çok iyi bir yol kat etmiş.

    Insta-Share Projector, üzerindeki 10,000 saat ömrüne sahip 50 lümenlik lambasıyla, gün ışığından etkilenmeyen bir odada ve beyaz bir zeminde 70” boyutuna kadar 480p kaliteli bir görüntü sunuyor.

    Özellikle işleri sunum gerektirenler için bu Moto Mod, hayati bir önem taşıyor. Insta – Share Projector’ün altında katlanabilir bir sehpa görevi yapan platform bulunuyor. Bu platformu istediğiniz açıya getirerek kullanabiliyorsunuz. Çok dik bir açıyla tavana da yansıtma yapabilmek mümkün… Görüntüyü ürünün üzerindeki netleme halkasıyla yapabiliyor ve görüntüyü daha keskin hale getirebiliyorsunuz.

    Insta – Share Projector’de de yerleşik 1,100mAH gücünde bir batarya bulunuyor. Bu da telefonunuza çok fazla yüklenmeden kullanım hakkı sunuyor. Aşağı yukarı 4-5 saatlik bir performansa bana mısın demedi diyebilirim. Yalnız ses konusu biraz düşündürücü elbette… 3,5 mm jack olmaması adaptör kullanmanızı, ya da Bluetooth özellikli hoparlör kullanmanızı gerektirebilir.

    Insta-Share Projektör için tavsiye edilen fiyat 899 TL…

    Gelecek hafta piyasadaki son Moto Mod’u, Hasselblad True Zoom’u izleyeceğim. Serde fotoğrafçılık olduğu için Hasselblad’a biraz torpil yaptım, itiraf ediyorum.

     

    LG V20: LG G5’in yeni rakibi

    LG V20, her ne kadar V10’un yeni veliahttı olsa da bize fazlasıyla G5’i hatırlatıyor. Birçok yeniliğe sahip olan V20, güçlü donanım birleşenleri sayesinde LG’nin amiral gemisi olan G5’i gölgede bırakması ile dikkatleri üzerine topluyor.

    Günümüzde birçok akıllı telefon birbirine fazlasıyla benzemeye başladı. Artık ürünleri ayırt etmek oldukça zor oldu. Bunu dikkate alan LG, yeni ürünü olan V20 ile bunu değiştirmek istiyor.

    LG V20, V10’da kullanılan plastik yerine metal bir kasa sistemi tercih edildi. Alüminyum ve Polycarbonat alaşımından oluşan bu yeni telefon, askeri standardı olan 810G (1.2 metre düşme testini geçen)  ile kendisini farklılaştırıyor. Bunun anlamı, LG V20’nin benzer ürünlerle kıyasla daha stabil ve sağlam olması. Bu çok önemli bir özellik. Ne yazık ki böyle bir üründe su ve toza karşı dayanıklılık gösteren IP67 ve IP68 standardının da desteklemesini isterdik.

    5

    5.7 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan V20, Phablet sınıfına giriyor. 159,7 x 78,1 x 7,6 mm boyut değerleri ile benzer ürünlerle kıyasla daha kompakt olan bu ürün çok ince bir çerçeveye sahip. USB Typ C  bağlantısı ile beraber gelen bu ürün, ikinci bir mikrofon ve kızılötesi sensörü bulunuyor. V20’nin önemli bir özelliği, arka kapağının çıkarılabiliyor olması. SIM ve microSD kart yuvası burada yer alıyor. G serisinden bildiğimiz güç düğmesi de arka tarafta yer alıyor. Kontrolü kolaylaştıran bu güç düğmesi aynı zamanda başarılı bir parmak izi okuyucusu.

    Ekran

    5.7 inç büyüklüğündeki QHD IPS ekran 1440×2560 piksel çözünürlüğüne ulaşıyor. Ekranın koruması olarak Gorilla Glass 5 yerine Gorilla Glass 4 tercih edilmiş. 513 ppi değerindeki piksel yoğunluğu ise, ekrana olumlu yansıyor. LG V20, sahip olduğu yüksek kontrast değeri sayesinde güneşli ortamlarda bile rahat bir çalışma sağlıyor. Ekranın beyaz dengesi hafiften maviye kayıyor. Ama siyah renk gösterimi kullanıcıya gerçekten siyah olarak yansıyor.

    4

    LG V20, tıpkı V10 gibi ikinci bir ekrana sahip. 2.1 inç büyüklüğünde ve ana ekranın üzerinde bulunan bu ekran 160×140 piksel çözünürlüğüne sahip. Bu ikinci ekranda çeşitli uygulamaların kısa yolları yer alıyor.  Aynı zamanda da kişiselleştirilebilen bu ekran, kullanıldıkça kullanıcının hayatını kolaylaştırıyor.

    Performans

    LG V20, piyasanın en performanslı işlemcilerinden biri olan Snapdragon 820 yongasına sahip. Adreno 530 GPU ile birlikte 4 GByte’lık bir bellek bulunduran V20, 32 ve 64 Gbyte  kapasite olmak üzere iki farklı sürüm ile piyasada satılıyor. Bu kapasiteye microSd kart yuvası yardımı ile 256 GByte eklenebiliyor.

    Yaptığımız testlerde LG V20’nin tüm isteklerimizi karşılıksız yerine getirdiğini gördük. V20, yüksek performanslı ve stabil bir telefon olduğunu bize gösterdi. Geekbench’de elde ettiğimiz 3730 skoru, V20’nin piyasanın en hızlı telefonu olmadığını ama en yavaşı da olmadığını bize gösterdi. Bu ürün Sony Xperia XZ ile yarışabilecek güçte. Asphalt 8 ile yaptığımız oyun testinde ise oldukça keyif aldık ve üründe herhangi bir zayıflık gözlemleyemedik.

    3200 mAh’lik pilin değiştirilebilir olması çok büyük bir avantaj. Buna karşın, kullanıcıyı yaklaşık  ir gün idare edebilen bir pil kapasitesi daha iyi olabilirdi. Phablet kategorisinde çok daha güçlü pile sahip rakiplerin olduğunu söylemeliyiz.

    1

    Kamera

    LG, ürünlerinde genelde kaliteli kameralar kullanmaya özen gösteriyor. Dolaysıyla V20’de G5’den tanıdığımız bir kamera sisteminin olması bizi çok şaşırtmadı. Arka tarafta bulunan iki kameradan ilki 16 MP’lik bir sensor ve f/1.8 diyafram aralığı ile boy gösterirken, ikinci kamera 8 MP’lik geniş açı sensorü ve f/2.4 diyafram aralığı ile  kamera sistemini tamamlıyor.

    Bunun anlamı, V20 ile sıra dışı fotoğraflar çekmek mümkün. Bu birçok kullanıcının hoşuna gideceği kesin. Fakat, fotoğraf kalitesine gelindiğinde piyasada çok daha iyi fotoğraf çekebilen üst seviye  akıllı telefonların olduğunu söylemeliyiz.  Ne yazık ki V20’nin sahip olduğu görüntü sabitleme teknolojisi bile bu durumu düzeltemiyor.

    2

    Sonuç

    LG V20, en güzel tasarıma sahip olmamakla beraber, pilin kapasitesi daha iyi olabilirdi. Ayrıca  Snapdragon 821 işlemcisi  tercih edilmedi ve IP6x sertifikası da yok. Buna rağmen 4k Video kaydı yapabilen bu ürün LG G5’den çok daha iyi olduğunu söylemeliyiz. İkinci ekranı  ve değiştirilebilir bir pile sahip olması bu ürünü ciddi anlamda farklılaştırıyor. Note 7 yerine iyi bir alternatif arayan kişiler, LG V20 ile aradıklarını bulabilirler.

    LeEco’dan yola sanal şerit çizen akıllı bisiklet ekipmanı

    road-bike-3

    Eğer bisiklet kullanmaktan hoşlanıyorsanız LeEco Smart Road Bike ve Smart Mountain Bike akıllı özellikleri ile dikkatinizi çekecek.

    Teknolojinin ilginç yönleri, taşıtlar için de çeşitli şekillerde hayat bulabiliyor. Otomobillerin daha akıllı hale gelmesi, gelecekte kendi kendine gidebilen elektrikli otomobiller derken konunun daha kompakt taşıtlara farklı yönlerden yansımaları da görülebiliyor. İşte bunlardan ikisi LeEco Smart Road Bike ve Smart Mountain Bike adlı cihazlar.

    Birçok farklı alanda ürünler geliştiren LeEco’nun bisikletler için geliştirdiği cihazlar, Android işletim sistemi ile entegre şekilde çalışıyor. Üzerlerinde Bike OS adı verilen işletim sistemi bulunan Smart Road Bike ve Smart Mountain Bike, bu sayede birbirinden inovatif ve güvenli sürüş özellikleri sunuyorlar.

    LeEco_Buzzard_commuter-Super-Bike_integrated-electronics-sensors-Android-BikeOS_bar-end-lights-600x315

    Bisikletlerin ön kısmında kullanılan cihazlar, 3 metreye kadar lazer ışık vererek hareket halindeyken 3 metreye kadar mesafede sanal şeritler oluşturabiliyorlar. Bu sayede bisiklet sever, gitmesi gereken yolu daha net şekilde görürken, etraftaki araçların bisikleti ve önünde uzanan yolu görmeme durumunun önüne geçilmesi hedefleniyor. Hız, katedilen mesafe ve rota hakkında bilgiler de gösteren cihazlarda Snapdragon işlemciler bulunuyor.

    Öte yandan LeEco Smart Road Bike ve Smart Mountain Bike ile akıllı telefona gelen çağrılar, cihazlara takılan bir kulaklık üzerinden yanıtlanabiliyor. Böylelikle yoldayken telefonun çalması halinde görüşme sırasında yaşanabilecek dengeyi kaybetme riskinin de önüne geçiliyor.

    Seri üretime geçilmesi beklenen ürünlerin fiyatı ve net satış tarihleri ise henüz duyurulmuş değil.

    Kablosuz seste Qualcomm’un aptX HD farkı Astell & Kern XB10

    0

    MG_4862_2048x2048

    Qualcomm’un CES 2017’de öne çıkardığı teknolojilerinden aptX HD desteğine sahip Bluetooth DAC Astell & Kern XB10 gerek tasarımı, gerekse teknik özellikleri ile dikkat çekiyor.  İşte detaylar…

    Bluetooth teknolojisi sayesinde kablosuz kulaklık ile müzik dinlemek, sesli görüşmeler yapabilmek mümkün. Peki kulaklığınız kabloluyken de Bluetooth deneyimi yaşayabileceğinizi biliyor muydunuz? İlginç göründüğüne şüphe yok; Astell & Kern XB10 ile bu mümkün. Üstelik kayda sadık kalarak…

    Qualcomm’un 24bit ses çözünürlüğünü desteğine sahip aptX HD teknolojisi ile kendi geliştirdiği teknolojileri birlikte harmanlayan Astell & Kern XB10, son derece yetenekli bir cihaz. Herhangi bir kablolu kulaklığın XB10’a takılması, cihazın ise akıllı telefon veya tabletle Bluetooth üzerinden eşleştirilmesinin ardından ses deneyiminin yeni bir boyut yaşamak mümkün. Altı çizilmesi gereken detaylar ise ses kalitesinin kayıpsız şekilde deneyimlenmesi ve Bluetooth kapsama alanı dahilinde kablolu kulaklığın tıpkı kablosuz kulaklık gibi kullanımı.

    MG_5235_2048x2048

    Astell & Kern XB10, 24bit/192kHz’e kadar destekleyen yüksek kaliteli ses sağlayan Hi-Fi DAC ((Dijitalden Analoğa dönüştürücü) özelliğine sahip. Dijital medya oynatıcıdaki (örneğin akıllı telefon) dijital veriyi analog sinyale dönüştürebiliyor. Toplam harmonik bozulma ve sinyal – gürültü oranı iyileştirmesi de sunan XB10, Android işletim sistemi için SBC, aptX ve aptX HD kodeklerini, iOS cihazlar için ise AAC kodeği desteği sunuyor.

    Öte yandan tanınmış ses teknolojileri şirketinin cihazı çağrı alındığında mikrofonsuz kulaklık kullanımında dahi görüşme gerçekleştirebilmeye olanak tanıyor.

    L’Oreal’den uygun Kérastase ürünlerini tavsiye eden akıllı saç fırçası

    104198534-picture_original_25fce0.600x400

    Her şeyin akıllanmaya başladığı günümüzde saç bakımı için gerekli tarak ve fırçalar da trendin içine dahil oldu. ABD’de düzenlenen ve yılın en önemli teknoloji etkinlikleri arasında gösterilen Consumer Electronic Show 2017 (CES 2017) kapsamında daha çok kozmetik ürünleri ile tanınan L’Oreal’in akıllı saç fırçası lanse edildi.

    Sensörlerle çevrili olan söz konusu akıllı saç fırçası, saç tarama işlemi sırasında çıkan sesi analiz ederek çeşitli sonuçlara ulaşıyor. Fırçalama sesi adeta saç bakımının teknolojik argümanına dönüşüyor.

    Kırık uçlar, kuruluk ya da çeşitli saç sorunlarına dair bilgiler aktarmaya yarayan akıllı saç fırçası, bunu Bluetooth üzerinden akıllı cihazlarla etkileşim sağlayarak gerçekleştiriyor. Ayrıca saçın nem durumu, hasar ve kırılma konusundaki detayları da aktarılıyor. En nihayetinde ise saçınıza en uygun Kérastase ürünlerini tavsiye ediyor. Bir tür yeni nesil dijital/akıllı pazarlama metodu olarak da görülen akıllı aygıtın geleceğin teknolojilerine dair işaretler verdiği kaydediliyor.

    104198532-picture_photo_61e48a.600x400Nokia’nın sahibi olduğu Withings tarafından üretimi gerçekleştirilen ürünün 2017 yılı ortalarında satışa sunulacağı belirtiliyor.

    Öte yandan konuyla ilgili konuşan L’Oréal yetkilileri, akıllı cihazlarla saç ve cilt bakımı arasında büyük bir potansiyel olduğunun altını çizerek sonraki akıllı ürünlere de göz kırpıyor.

    Günümüzde internete bağlanabilen sayısız eşya bulunuyor, her geçen gün daha fazla klasik araç-gereç-vb akıllanırken insanoğlunu yakın gelecekte çok daha ilginç sürprizler bekliyor. Öne çıkan ‘teknolojik sürprizleri’ Media Trend farkıyla aktarmaya devam edeceğiz. Takipte kalınız…

    Samsung’tan iç ve dış mekan güvenliği için kameralar

    samsung-wisenet-product-photos-3

    Samsung, ABD’de tanıttığı Wisenet-SmartCam A1 Home Security System ile ev ve ofisler için güvenlik kamerası kiti sunuyor. İşte detaylar…

    Samsung, geniş ürün gamıyla tanınan oldukça köklü bir tüketici elektroniği şirketi. Güney Kore merkezli markanın buzdolabından akıllı telefona, akıllı saatten fotoğraf makinesine birçok farklı teknoloji ürünü bulunuyor. Belki de en az bilinen ürünleri ise güvenlik kameraları alanında. Samsung, bu noktada iki yeni cihaz tanıtımını ABD’nin Las Vegas şehrinde gerçekleştirdi. Wisenet-SmartCam A1 Home Security System adıyla gelen iki ayrı güvenlik kamerası gerek modern tasarımları, gerekse teknik detayları ile ilgi çekti.

    İç mekan için ayrı, dış mekan için ayrı modellerle gelen güvenlik kameraları, temelde ev ve ofisler için dizayn edildi. Dış mekan için geliştirilen güvenlik kamerasında 1080p (Full HD) video çözünürlüğü öne çıkıyor. Ayrıca 130 derecelik görüş açısı ve 350 derecelik kaydırma özelliği de diğer önemli detayları arasında yer alıyor.

    Samsung’un iç mekan için sunduğu model ise birçok muadil güvenlik kamerası gibi 720p yani HD çözünürlüklü video sağlıyor.

    Geliştirilen video kamerası modelleri ile Samsung, ev ve ofislerdeki istenmeyen durumların önüne geçilmesini amaçlıyor. Hırsızlık ve benzeri durumlarla ilgili olarak güvenlik çözümü sunuluyor.

    Teknoloji dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Balık tutma drone’u PowerVision

    powervision-fishing-robot

    Balıkçılık dünyanın birçok ülkesinde son derece yaygın. Gerek iş, gerekse hobi amaçlı olarak tercih ediliyor ve son derece temel bir dizi prensibe dayanıyor; Özünde balığın yoğun olduğu bölgelerde avlanmak yatıyor. Ancak bazı teknoloji şirketlerine göre konuyu çok daha teknolojik boyutlarıyla ele almak da mümkün. ABD’de tanıtılan PowerRay tarafından geliştirilen PowerVision adlı aygıt, balık tutma ve mobil teknolojinin ilginç bir harmanı adeta.

    Suyun altında 30 metre derinlikte çalışabilen PowerVision, güçlü izolasyon yapısıyla güvenle hareket edebiliyor. Elbette kontrolün kullanıcıda olduğu bir sistem söz konusu. Bir kabloyla bağlı şekilde yönetilmesi gerekiyor. Amaç ise suyun derinliklerindeki canlıların görülebilmesi ve böylelikle balıkların nerede kümelendiğini tespit etmek şeklinde.

    4K çözünürlüklü görüntü aktarımı sağlayabilen drone, bu sayede detaylı bir su altı kamerası vazifesi görüyor. Çarpıcı özellikleri arasında taşıdığı mavi LED ışık sayesinde canlıları etrafında toplamak ve hatta ekstra bir aparat yardımıyla balıkların tutulabilmesine imkan tanımak da bulunuyor. Bu ilginç fikrin daha da ilgi çekici yönleri de var,PowerVision’ın geliştiricileri aygıtın VR gözlüklerle de yönetilebileceğini kaydediyorlar. Kullanıcının kafa hareketlerine göre hareket edebilen drone’un hazır olduğu belirtiliyor.

    Son derece farklı bir fikirden yola çıkan balık tutma drone’u, aynı zamanda suyun altını keşif için de ideal.

    PowerRay’in önümüzdeki aylarda satışlarına başlanması bekleniyor.

    [vsw id=”QAtb34OYFm8″ source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    2017’de Nesnelerin İnterneti konusunda izlenecek Start-Up’lar

        Şeylerin interneti olarakta ifade edilen Nesnelerin İnternetinde, çevremizdeki akıllı cihazların internete bağlanması ile oluşan, dördüncü endüstri devrimi olarakta ifade edilebilecek değişim, olanca hızı ile devam ediyor. Nesnelerin internetinden, herşeyin internetine doğru hızla yol alıyoruz.

       Akıllı fabrikalardaki cihazlardan tutun da, evimizdeki aletlere, arabalardaki akıllı sensörlere kadar birbirleri ile iletişime geçen nesnelerin olduğu bir dünyada yaşamaya başladık diyebilirim…

        Bugünlere gelene kadar Nesnelerin İnterneti kapsamında teknoloji üreten firmalardan yenilikler birbiri ardına geldi.

       Bu haftaki yazımda; bu yıl içinde izlenmeye değer, Nesnelerin İnterneti merkezli Start-Up’lardan bahsedeceğim.

    Hub Controls

    HubControls011

        2014 yılında Oliver Hynes tarafından kurulan  Hub Controls,  akıllı telefonlardan kontrol edilebilen akıllı termostat olan Hub Kontrol cihazını müşterilerine sunan bir Start-Up olarak öne çıkıyor. Hub Kontrol; ısınma alışkanlıklarını öğrenip, yakıt tasarrufu sağlama konusunda kendisini optimize edebiliyor. Hub Kontrol’ü destekleyen Hynes, son 20 yılını ısınma endüstrisi üzerinde çalışarak geçirmiş. Oliver Hynes; evde kullanılan cihazların hizmet faturalarını kontrol etmek için akıllı teknolojilerle ilgileniyor. Aynı zamanda hızla büyüyen Clean Energy sektöründe faaliyet gösteriyor.

    Senic

    SenicOsO101

         Bir Alman şirketi olan Senic; sahiplerini modern evleri ile bağlantı kurmaları için yazılım ve donanım çözümleri sunan bir Start-Up’dır. Tobias Eichenwald, Philip Michaelides ve Felix Christmann tarafından 2013 yılında kurulmuştur. Senic; ilk ürünü olarak Nuimo’yu piyasaya sürerek; akıllı evlerdeki müzik aletlerinin ses seviyelerini kontrol edip, gerekirse değiştirebilen, ışıkları kontrol edip gerektiğinde açıp kapatabilen bir ürün geliştirmiş oldu. Şirket geçen Ağustos ayında giriş sermayesi şirketi Target Partners tarafından yatırım aldı. Şirketin merkezi Berlin’de bulunuyor.

    Sigfox

    sigfox_01_01

        Fransız merkezli Sigfox, nesnelerin interneti kapsamında kablosuz ağ desteğini etkin şekilde geliştiren 6 yıllık bir firmadır. Ludovic Le Moan ve Christophe Fourtet tarafından kurulan şirket, mümkün olduğu kadar az enerji kullanarak, milyarlarca cihazın internete bağlanması için ağlar kurma konusunda çalışmalar yapıyor. 26 ülkede faaliyet gösteren şirket, yakın zamanda Series E tarafından 150 Milyon Auro yatırım aldı.

       SIGFOX kendisini “Nesnelerin İnterneti konusunda, küresel hücresel bağlantılar sağlayan ilk ve tek şirket” olarak tanımlıyor.

    Silvair

    Siviar_0121

       Silvair, müşterilerine daha iyi aydınlatma deneyimi sunmayı amaçlayan, uçtan uca akıllı aydınlatma platformudur. Şirketin ürettiği Bluetooth cihazlarının kelimenin tam anlamıyla ‘tak ve çalıştır’ olması en önemli özelliğidir.Polonya merkezli Silvair, 2013 yılında Rafal Han tarafından kurulmuştur. Şirket, Trigon TFI, Dijital Garaj, CyberAgent Ventures ve New Europe Ventures ile Series A fonunda 12 milyon dolarlık fon sağladı. Bu fonu; teknolojisini iyileştirmek ve müşteri desteğini artırmak için kullanıyor.

    EcoRobotix

    ecorobotics_0121

         EcoRobotix, sürdürülebilir tarım için yenilikçi çözümler sunan bir şirkettir. 2011 yılında küresel çevre konularında endişe duyan bir ekip tarafından kurulan şirket, tarımda görev alacak robot makineler geliştirmeyi vizyon edinmiştir. Robot ve bilgi teknolojileri konusunda inovatif ürünler sunan şirketi Steve Tanner ve Aurélien G Demaurex kurmuştur. EcoRobotix; tarla ekimi ve hasatı konusunda maliyet azaltma ve kimyasal kirlenme potansiyelini düşürme konularından teknolojik çözümler de sunmaktadır.

       Şirket kısa bir süre önce 4FO Ventures’dan 2.8 Milyon Avro yatırım almıştır.

    KIWI

    kivi_o_0111

        Alman Start-Up şirketi olan KIWI, kapı kilidini açmak için zil sistemlerine RFID sensörleri koyarak, Nesnelerin İnterneti (IoT) kapsamında bina kapılarında akıllı yenilikler geliştiren bir şirkettir.

        KIWI’nin geliştirdiği akıllı sistemde iki bileşen bulunmaktadır. KI; kullanıcıların yanında taşıyabileceği ve kapıdaki transponderden bir sinyal alan bir donanım, WI ise kullanıcıların kilidi açmasına izin veren akıllı telefon uygulamasıdır. Sistem 1500 apartmanda kurulmuş ve 15000 dairede kullanılmaktadır.

    Sürücüsüz otomobiller nereye gidiyor?

    Geçtiğimiz hafta Las Vegas’ta düzenlenen CES Fuarı’ndan ve devam eden Detroit Auto Show’un ardından yakın gelecekteki otomobillerle ilgili daha net öngörülerde bulunabiliyoruz. Artık otomobil üreticileri ve teknoloji şirketleri hızla değişen ulaşım dünyasında iş birliğine gidiyor ve yüksek teknolojiye sahip sürücüsüz araçlar geliştiriyor ve üretiyorlar. Peki bu gelişmeler ülkelerin ulaşım sistemlerini nasıl şekillendirecek? Otonom otomobil yarışlarında hangi markalar öne çıkıyor?

    tesla-model-3
    Tesla sürücüsüz otomobil yarışlarında önde gidiyor

    Tesla Motors, sürücüsüz otomobiller konusunda akla gelen ilk şirket. Tesla ile birlikte otomasyonun otomotivin geleceğini nasıl etkileyeceği konusu da otomotiv üreticilerinin gündemine girmiş durumda. Tesla’nın kurucusu ve CEO’su Elon Musk’un Tesla’nın 2018’e kadar ülke çapında sürüş izni alacak olması bu konuyu yakından takip edenlerde açıkçası heyecan yaratıyor. Ancak geçtiğimiz mayıs ayında ölümlü bir kaza yapan Tesla’nın Model S otomobili bu teknolojinin ne kadar güvenilir olduğu konusunda akıllarda soru işareti bırakıyor.
    Bu kazaları azaltmak için hem otonom sürüş modlu araçlar üzerinde hem de yapay zekaları üzerinde çalışan Tesla’nın yakın gelecekte sürücü hatalarından kaynaklanan kazalar konusunda da kendisini geliştirip, kazasız sürüşler vaad etmesini bekliyoruz.

    google-waymo

    Dünya devi Google Waymo ile yollarda

    Google artık bir arama motoru olmaktan öte bir teknoloji şirketine dönüştü. Şirketin uzun zamandır ABD’de farklı şehirlerde otonom araçlarıyla test sürüşleri yaptığını biliyorduk. Şimdi işleri bir adım daha ileriye götüren Google, Waymo ile otonom araç teknolojsinde yarışı kızıştıracak bir üst seviyeye geçiyor. Bundan böyle şirketin otonom araçlardaki tüm çalışmaları Waymo üzerinden yürüyecek. Bu operasyonla şirket, kendi geliştirdiği ve ürettiği teknolojilerle yola devam edecek. Google otonom araçlarında daha önce üçüncü parti şirketlerin ürettiği teknolojileri kullanıyordu. Bu gelişmeyle birlikte %100 Google yapımı araçlar yollarda olacak.

    [youtube http://www.youtube.com/watch?v=AR7zw4H-e4U]

    Arabanızı evinize park edebilirsiniz

    Hyundai, 2017 Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (CES) gelişmiş araç teknolojisi planlarını ve Mobilite Vizyonu adını verdiği yeni konseptini duyurdu. Hyundai’nin gelecekte üreteceği araçların kabininde yer alan üstün interaktif hiper bağlantı, kullanıcıların yaşam tarzlarına daha fazla rahatlık, kolaylık ve keyif getirecek. Hyundai geliştirdiği bu özel modelleri sayesinde, otomotiv ile bilişim teknolojilerini bir araya getirerek müşterileri için hareketliliği ve keyifli yaşamı sağlamayı hedefliyor.

    Hyundai, geleceğin akıllı otomobillerini tasarlayıp üretirken, bilişim ve güvenlik alanında Cisco gibi önde gelen teknoloji şirketleri ile iş birliği yapıyor. Sadece bir otomobil değil, hayatımızın diğer noktalarıyla da temas eden bir araç geliştiren şirket, ‘Internet of Things’ (loT) adı verilen ağ sayesinde akıllı ev ve otonom araç konseptini birleştiren ilginç bir konsepte imza atmış. Hyundai’nin Mobilite Vizyonu en çok otomobillerini çok düşkün olan beyleri sevindireceğe benziyor. Bu konseptte dilerseniz otonom aracınız evinize yerleşik bir hale getirebiliyor ve gerektiğinde evden çıkış yapabiliyorsunuz. Evinizi ve arabanızı birbiriyle entegre eden bu sistemi ben çok beğendim. Umarım  bu yaratıcı konsept yakın bir zamanda hayata geçer.

    Nutonomy

    Sürücüsüz taksiler yakında yollara çıkıyor

    NuTonomy 2018 yılına kadar Singapur’da kendi kendine çalışan sürücüsüz taksi servislerini sunacak ve 2020 yılına kadar dünya çapında 10 ülkede hizmet vermeyi planlıyor. Şirket, Boston ve Singapur’da şu günlerde test sürüşleri yapıyor. Massachusetts’in liman bölümünde Renault Zoe elektrikli araçlarla bir yıl boyunca testsürüşleri yapacak. NuTonomy, sürücüsüz araçların güvenli bir şekilde çalışmasını sağlamak için, yüksek performanslı algılama ve yazılım teknolojileri ileşenleri ile entegre edilmiş son teknoloji bir yazılım sistemi ile araçlarını hazırlıyor. Şirketin geliştirdiği robotik teknoloji sistemi, nuTonomy kurucuları Karl Iagnemma ve Emilio Frazzoli tarafından yürütülen Massachusetts Institute of Technology laboratuvarlarında yapılan araştırmaların sonucunda ortaya çıktı. 2018 yılına kadar kendi kendine çalışan sürücüsüz araçları Singapur’da trafiğe çıkarmayı planlayan Nutonomy, 2020 yılına kadar sürücüsüz taksi filolalarıyla dünya otobanlarına çıkmaya hazırlanıyor. Hazır taksi filolarına değinmişken UBER’in de filosunu 2030 yılına kadar tamamen şöförsüz hale getirmeyi planladığını da unutmayalım.

    bmw-vision-next-big-mobileye

    Daha iyi bir sürüş deneyimi için daha akıllı araçlar

    Arabalar kendi kendine sürüş deneyimine sahip olabilir mi? Ya da başka bir deyişle daha akıllı bir sürüş deneyimi nasıl sağlanabilir? İsrail’in teknoloji şirketi olan Mobileye, bu yıl ABD’de sürücüsüz arabalar konusunda yeni bir teste başlayacak ve takviye öğrenmeye odaklanacak. CES’de duyurulan testlerde, BMW ve Intel’in ortaklığıyla yapılan testlerde, araçların seyir halindeyken ve karar vermelerini sürekli geliştirmelerine, insan sürücüleri ile daha iyi etkileşime girmelerine ve davranışlarını değiştirmelerine olanak tanıyan bir öğrenme sistemi yer alıyor. Şirket, California San Ramon’da pilot bir program başlatmayı planlıyor.

    Trafiksiz bir gelecek mümkün mü?

    Ford, şoförsüz otomobillerin ve akıllı şehir teknolojisinin kentsel ulaşımı nasıl değiştireceği üzerine odaklanarak, gelecekteki hareketliliğin vizyonunu elektrikli araç teknolojisine yatırım yapma konusuna odaklandığını açıkladı. Hali hazırda bu araçlar trafikte test sürüşlerine başlasa da, otomobil şirketlerinin geliştirdiği ileri düzey teknolojiler için yollardaki alt yapı sorunlarının giderilmesi gerekiyor. Öyle görünüyor ki trafik sorununu yakın gelecekte hayatımıza girecek teknolojiler sona erdirecek.
    [youtube http://www.youtube.com/watch?v=FO824cwTYJY]