Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1651

    Dijital dönüşüm sürecinde dikkat edilmesi gerekenler

    Birçok şirket dijital dönüşüm sürecini kaçırıyor. Bu şirketler, dijitalin yarattığı dalgayı, ekonomik modelleri üzerinde etkisiz olarak görüyor. Oysa dijital çok yüksek bir ekonomik potansiyele sahip olmasının yanında, kendisiyle barışmayan şirketleri ataletle cezalandırıyor.

    Pinterest sansasyonel bir reklam kampanyasına hazırlanıyor

    pinterest-media-trend

    Sosyal ağ şirketi, yürütülecek reklam kampanyası ile ‘ben bir sosyal ağ şirketi değilim’ diyecek…

    Teknoloji dünyasında sosyal medyanın çarpıcı bir öneme ulaştığı aşikar. Bu alanda zirvenin sahibi ise 1 milyarın çok üzerindeki ‘aktif’ kullanıcı sayıları ile Facebook ve YouTube. Onları Instagram, Twitter gibi diğer popüler platformlar izliyor. Biraz daha geri planda kalsa da Pinterest de yoğun talep gören sosyal medya mecraları arasında konumlanıyor; ancak yürüteceği yeni reklam kampanyası ile daha farklı bir noktada ele alınmak istiyor gibi görünüyor…

    Pinterest’in bu yaz başlayacak ABD çapındaki reklam kampanyasında bilboard’lardan dergilere birçok alanda boy göstereceği belirtiliyor. Detay ise sosyal ağ olarak değil de ‘gerçek hayattan fikirler alınan bir platform’ olduğunu ifade etmeye hazırlanması. İlgi çekici ve anlaşılması zor bir kavram gibi görünüyor ama şirket açıklamasına göre aslında son derece basit bir temele dayanıyor…

    Ekran_Resmi_2017-04-24_18_47_48

    Pinterest’in CEO’su Ben Silbermann, insanlara ilham veren şeylerin hatırlandığı bir platform olarak anılmak istediklerini belirtiyor. İlham bu noktada anahtar öneme sahip…

    Son dönemin şirket satın almalarıyla da adından söz ettiren mecraları arasındaki Pinterest; arama motoru Jelly ve Instapaper’ı da bünyesinde bulunduruyor. En nihayetinde ise yeni bir dönüşüm ve marka algısının yaratılmasını esas almaya başladığı anlaşılan platform için heyecan dolu günler başlıyor. Pinterest’in yakın vadedeki hedefi ise daha fazla tercih edilen, dolayısıyla daha kazançlı bir marka halini almak.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    Samsung ve Qualcomm, Galaxy S9’la ilgili görüşmelere başladı

    07730bca54bdc35723549261dbced99deca0d767

    Samsung Galaxy S8 için serüven başlıyor, milyonlarca adetlik satışa ulaşması beklenen cihaz, 2017’nin en önemli mobil cihazları arasında gösteriliyor, elbette Kore merkezli şirket için de değeri çok büyük. Öte yandan Samsung Electronics’in sadece günümüzü değil, geleceği de düşünüyor; sonraki model Galaxy S9 için planlama çalışmaları kapsamında bir dizi görüşmeye şimdiden başlanıldığı bilgisi uluslararası kamuoyunda yer buldu.

    Buna göre Samsung ile Amerikan Çip üreticisi 2018’de tanıtılacak sonraki Galaxy S serisi modeli için görüşmeler yapıyor. Konu ise beklenildiği üzere cihazda yer alacak çipsetle ilgili. Detaylar bir hayli ilginç…

    Koreli şirketin Samsung Galaxy S9 için Qualcomm ile görüştüğü, geliştirilecek Snapdragon 845 kodlu çipset için teknoloji markaları arasındaki temasın başladığı bildirildi. Yeni nesil 10nm çipsetlerinin üretimine başlamaya hazırlanan Samsung’un Qualcomm’la uzun yıllardır süregelen işbirliğini devam ettirmeye niyetli olduğu belirtiliyor.

    Öte yandan -ilginç bir iddia olarak- Samsung’un Apple’ın işlemcilerini geliştiren donanım şirketiyle de çalışabileceği kaydediliyor.

    Mevcut Snapdragon 835’in devamında 845’te daha düşük enerji tüketimi ve performans artışının öne çıkacak özellikler olacağı tahmin ediliyor.

    En nihayetinde ise sonraki büyük Samsung akıllı telefonu Note serisinin devam modeli olacak. Bu sırada yeni iPhone’ların da lanse edileceğini belirtelim.

    Rekabet ve potansiyel tüketicilerin ilgisini daha fazla çekecek modeller geliştirme yolunda birçok şirketin yeni modellerinin daha hızlı ve daha verimli olması bekleniyor.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz…

    NOT: Görsel temsilidir.

    Mini mini notebook GPD Pocket ile tanışın

    thaaxcxhf2g0tkusbiml

    Mobilitenin geldiği noktanın pek de tartışmaya açık olduğu söylenemez. Ulaşılan 2 milyarın üzerindeki tablet ve akıllı telefon sayısı, Windows ultrabook’lar, Apple MacBook gibi son derece kompakt notebook’ların ulaştığı satış rakamları son derece önemli ‘trend’ göstergeleri.

    Her yere taşınabilir cihazlar ve her zaman ‘online’ kalmanın büyük önem taşıdığı günümüzde bazı teknoloji markalarının sınırların çok ötesinde ürünler sunduğu görülüyor. İşte bu ürünlerden biri GPD Game Console adlı Çin merkezli şirketin GPD Pocket adlı notebook’u…

    Bu notebook, şimdiye kadar üretilmiş en küçük modellerden biri aynı zamanda. Bir dönemin popüler bilgisayarları olan netbook’ları anımsatan GPD Pocket’ın kısa süre içinde satışa sunulması hedefleniyor. Teknik ve tasarım odağındaki detayları bir hayli ilginç…

    Ekran_Resmi_2017-04-24_17_55_38

    18.5 mm kalınlık ve 480 gram ağırlık, modelin ultra kompakt görünümünün arkasındaki veriler.

    Corning Gorilla Glass kaplı, 7 inçlik 1080 x 1920 piksel çözünürlüklü ekranla gelen GPD Pocket, 4 çekirdekli işlemci, Intel HD Graphics 405 grafikler, 8 GB RAM, 128 GB depolama alanı ve Ubuntu 16.04/Windows 10 işletim sistemi alternatifleri öne çıkan detaylar arasında.

    7000 mAh pil kapasitesine sahip olan model, 12 saat şarj dayanıklılığı vaat ediyor. Arabirim tarafında ise USB 3.0, micro HDMI ve USB Type C bulunuyor.

    Windows 10’a yılda 2 kez büyük güncelleme gelecek

    windows-10

    Son dönemde Windows işletim sisteminin en güncel sürümünü sıklıkla güncelleyerek dikkatleri üzerine çeken Microsoft, bundan sonraki süreçte her sene 2 kez büyük boyutlu yazılım güncellemeleri sunacağını duyurdu. Güncellemelerin yılın mart ve eylül aylarında yayınlanacağı bilgisi paylaşıldı. Şirketin söz konusu güncelleme periyodu planına dair ilk adımı kısa süre önce, 11 Nisan 2017’de atılmıştı; kullanıma sunulan güncelleme Creators Update adını alıyor.

    Windows 10 için yılın ikinci büyük güncellemesi ise önümüzdeki eylül ayında yayınlanacak. Microsoft, güncellemelerle ilgili olarak önemli bir detayı daha aktardı ve her güncellemenin 1,5 sene boyunca destekleneceği kaydedildi. Öte yandan sonraki güncellemenin ne gibi yenilik ve özellikler sunacağı hakkında herhangi bir detay aktarılmadı. Bununla birlikte eylül güncellemesinin Redstone 3 kod ismine sahip olduğu, Windows Insiders içerisinde yer aldığı ve test aşamalarının sürdüğü bilgileri mevcut. Elbette bazı tahminler de…

    Eylül güncellemesi (Redstone 3) için beklentiler arka planda çalışan uygulamaların daha efektif şekilde kontrol altında tutulmasını sağlanması ve bu sayede pil verimliliğinin artırılması temelinde. Ayrıca Creators Update’de görülen görev çubuğu da bazı değişikliklerle gelebilir.

    Ek olarak Project Neon adıyla çalışmalarına devam edilen bir dizi tasarımsal değişikliğin de kullanıma sunulacağı yönünde bazı kaynaklardan elde edilmiş bilgiler var. Dolayısıyla halihazırda Windows 10 kullanıcılarını, hem yapısal hem de tasarımsal anlamda ciddi bir güncelleme bekliyor. Yazılım dünyasına dair öne çıkan gelişmeleri aktarmayı sürdüreceğiz…

    GoPro Fusion tanıtıldı

    gopro

    Sanal gerçekliğin gitgide yükselen bir trend halini alması, 360 derecelik video kaydı gerçekleştirebilen kameraların yoğun talep görmesini beraberinde getiriyor. İşte bu noktada artan rekabete dahil olan firmalardan biri de GoPro…

    Dünyanın önde gelen aksiyon kamerası markalarından GoPro, 360 derece kamera modeli Fusion’ı lanse etti. Şirketin tarihindeki ilk 360 derece kamera, iddialı özelliklerle geliyor.

    İlgi çekici tasarımıyla dikkat çeken GoPro Fusion, aksiyon kamerası + 360 derece kameranın birleşimi şeklinde geliştirilmiş bir ürün. 30fps hızında 5.2K çözünürlükte video kaydına imkan tanıyan Fusion, fotoğraf da çekiyor.

    Teknik açıdan Nikon KeyMission 360 ve Samsung Gear 360 gibi modellere benzer yapıda olan aygıt, Overcapture adı verilen özelliği ile tüm açılardan kayıt yapılabilmesini sağlıyor; ardından istenen kayıtların kullanımı söz konusu. Ayrıca istenen açılardan fotoğraflar çekilebiliyor.

    Potansiyel kullanıcılara, çokyönlülüğün ön planda olduğu, son derece fütüristik tasarımlı bir modelin sunulduğu görülüyor.

    Öte yandan cihazın fiyat etiketinin henüz duyurulmadığını belirtelim, satışlarına önümüzdeki aylarda başlanması bekleniyor.

    [vsw id=”PygsKZXpYrI” source=”youtube” width=”425″ height=”344″ autoplay=”no”]

    Karma’dan sonra Fusion…

    Geçtiğimiz aylarda ilk drone’u Karma’yı satışa sunan GoPro, böylelikle aksiyon kameraları haricindeki bir diğer aygıtını da kamuoyunun ilgisine sunmuş oluyor. Popüler teknoloji şirketinin sonraki sürpriz adımı da şimdiden merakla beklenmeye başlandı.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz. Takipte kalınız…

    Samsung Galaxy S8: Samsung gözünü yine zirveye dikti

    Samsung, Galaxy S7 ile büyük bir başarı yakalamıştı. Şimdi de Galaxy S8 ile bu başarıyı katlamak istiyor. Gözünü zirveye diken ve yüksek fiyatı ile karşımıza çıkan Samsung Galaxy S8’in artıları ve eksilerini sizler için derledik.

    Samsung, Galaxy S8 ekranlarda 16:9 format yerine 18,5:9 formatını kullanarak fark yaratıyor.  Kasa sisteminin kenarları inceliyor ve Galaxy S6 Edge’den bildiğimiz yuvarlatılmış ekran ile neredeyse görünmez oluyor. Ele çok daha iyi oturan bu tasarım, uzatılmış boyut sayesinde çok daha şık duruyor. Bundan da önemlisi ise 5.8 inç ekranın tek el ile rahatlıkla kontrol edilebilmesi. Galaxy S7 Edge ile kıyasladığımızda genişlik olarak da ince olduğunu söylemek mümkün. Galaxy S8, elbette su ve toza karşı dayanıklılık gösteren IP68 sertifikasına sahip.

    samsung galaxy s8 2

    Infinity ekran farkı

    Samsung Galaxy S8, 18,5:9 formatında Infinity Display olarak adlandırdığı bir ekrana sahip. Bu ekran Samsung tarafından adlandırılan QuadHD+ yani pek alışık olmadığımız 2960×1440 piksel çözünürlükte çalışıyor. Bu ekranın önemli bir avantajı 658 ppi piksel yoğunluk değeri ile oldukça keskin ve net görüntüler oluşturulabilmesi. VR gözlük kullanmak isteyen kişiler için bu çok önemli bir avantaj. Normal kullanıcılar içinse gereğinden fazla. Samsung S8, bu yüzden normal kullanıcılar için Full HD yani 2220×1080 piksel çözünürlüğünde kendisini ayarlıyor. Menüde yer alan Performans modunu aktif ettiğinizde QuadHD+ çözünürlüğüne geçiyor.

    Samsung S8’in çözünürlüklerle oynayabilmesi elbette önemli. Ama ondan önemlisi parlaklık, kontrast ve renk derinliği değerleri.  741 Candela’lık parlaklık değeri ile S7 den daha yüksek. 9227:1’lik kontrast ve geniş renk derinliğinin de yüksek olması (HDR) bu ürünü neredeyse rakipsiz kılıyor. Bu yüzden olsa gerek Samsung S8, daha çok televizyonlarda bildiğimiz UHD Premium logosunu taşıyabiliyor.

    samsung galaxy s8 3

    Parmak izi ve göz tarama sensörü

    Samsung Galaxy S8, neredeyse çerçevesiz bir tasarıma sahip. Durum böyle olunca, o alıştığımız Home tuşuna yer kalmadı. Home tuşu, birçok Android telefonda olduğu gibi ekranda sanal olarak görünüyor. Daha doğrusu Home tuşu ekranın altında gizli. Bunun en büyük dezavantajı, Home tuşunu parmağınıza hissedemiyor olmanız.

    Samsung, tıpkı Apple’ın 3D Touch teknolojisi gibi, basma hissiyatı olan bir alanı oluşturmuş durumda. Ama burada kullanılan teknoloji ne yazık ki Apple kadar başarılı olmadığını söylemeliyiz. Bu teknolojide aldığımız hissiyat gerçekten çok düşük. Durum böyle olunca Parmak izi sensoru de yer değişti. S8’in arka yüzeyinde olan Parmak izi sensoru, ortada bulunan kamera lensinin sağ tarafında yer alıyor. Bu esasında alışılması gereken bir durum. Yaptığımız denemelerde, parmağımız parmak izi sensoru yerine hep kamera lensinin üzerine geldi.

    s8 2

    Samsung Galaxy S8, parmak izi sensorunda ne yazık ki istediğimiz etkiyi veremedi.  Buna karşın göz tarama özelliği ile de hepimizi şaşırttı. Ön tarafta, göz taramayı yapan ikinci bir kamera bulunuyor. Bu kamera parmak izi sensorundan farklı olarak oldukça hızlı ve etkili çalışıyor. Gözlük takan insanlarda da verimli çalışan bu kamera, ne yazık ki güneşli ortamlarda ciddi zorlanıyor.

    Performans

    Samsung Galaxy S8, ev yapımı 10 nm mimarisinde Exynoss 8895 işlemcisini kullanıyor. Sekiz çekirdekli olan bu işlemci ilk dört çekirdeğini 2.3 diğer dört çekirdeğini de 1.7 GHz sistem hızında çalıştırıyor.  Yaptığımız denemelerde, Galaxy S8 ile yaşanması gereken performans artışının Galaxy S7’den çok daha performanslı olmadığını gördük. Hatta bazı testlerde A10 Fusion işlemcili iPhone 7’nin daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Tek çekirdek performansı istenilen etkiyi vermemesine rağmen, çoklu çekirdek performansında Galaxy S8 tüm rakiplerini geride bırakıyor. Bunun anlamı çoklu çekirdek kullanan uygulamalarda yüksek bir performans elde edebiliyorsunuz.

    s8 3

    Kamera

    Galaxy S8’in kamerası değişmedi. S7 de kullanılan kamerayı kullanan S8, 12 MP’lik sensorü ile otofokus özelliğine sahip. Ön kamera 5 MP’den 8 MP’e yükseldi ve bu kamera da otofokus özelliğine kavuştu.  Galaxy S8’in kamera performansı, S7 ile kıyaslandığında, ciddi bir  artış göstermiyor. Galaxy S8 tıpkı S7 gibi loş ortamlarda zorlanıyor. Detayları zayıf ve sarı tonlama ile gece çekimi yapan Galaxy S8, ne yazık ki iPhone 7’ye yaklaşamıyor. Gündüz çekimlerde ise herkesle yarışabilecek duruma geliyor. Rakiplerinin kullandığı ve fark yaratmayı başardıkları Dual kamera teknolojisi ne yazık ki Galaxy S8’de tercih edilmiyor.

    Telefonunuzla çektiğiniz her kareyi ücretsiz yedekleyin

    Çektiğiniz her fotoğraf zamanı sabitlemek, o anı durdurmak ve ölümsüzleştirmek anlamına geliyor. Peki en değerli anılarınızı nasıl saklıyorsunuz? Bu yazıda akıllı telefonunuzla çektiğiniz her kareyi ölümsüz bir anı olarak güvenle saklamanın püf noktalarını anlatıyorum.

    Verilerimize her yerden ulaşmamızı sağlayan bulut uygulamaları hayatımızı kolaylaştırıyor. Google Drive, OneDrive ve Dropbox ilk akla gelen uygulamalardan. Özellikle belge ve fotoğraf saklamak için ideal olan bu uygulamalar, hem bilgisayarımızda hem de akıllı telefonumuzda vazgeçilmez hale geldi.

    FOTOĞRAFLARI GENELLİKLE TELEFONLA ÇEKİYORUZ

    Fotoğraf çekmek için çoğunlukla akıllı telefonları kullanıyoruz. Çünkü artık akıllı telefonlar, fotoğraftaki yetenekleriyle de, fotoğraf makinasını aratmayacak derecede güzel fotoğraflar çekebiliyor. Fotoğraf yedeklemek ve arşivlemek, her gün çok sayıda fotoğraf çektiğimiz düşünülürse, önemli bir iş haline gelmiş durumda.

    HER KARENİN OTOMATİK YEDEKLENMESİ ÇOK BASİT

    Akıllı telefonlarda çektiğiniz her karenin otomatik olarak arşivlenmesi için mutlaka Google Fotoğraflar ve OneDrive uygulamalarının cihazınızda yüklü ve uygulama ayarlarından otomatik yedekleme seçeneklerinin de açık olmasını öneririm. Bu sayede akıllı telefonunuz bozulsa ya da çalınsa bile çektiğiniz değerli anılarınızı sağlama almış olacaksınız.

    onedrive2

    BİLGİSAYARINIZA KABLOYLA FOTOĞRAF AKTARMAK ESKİDE KALDI

    Otomatik yedeklemenin açık olmasının bir yararı da bilgisayarınızın başına geçtiğinizde, eğer bilgisayarınızda da OneDrive uygulaması yüklüyse, -ki Windows 10’da artık yüklü geliyor- akıllı telefondan bilgisayara fotoğraf aktarmak için uğraşmanıza gerek kalmıyor oluşu. OneDrive uygulaması akıllı telefonunuz Wi-Fi ağına bağlandığında otomatik olarak fotoğrafları buluta gönderiyor, aynı şekilde bilgisayarınızdaki OneDrive klasörü de akıllı telefonunuzdaki fotoğraflarla eşitleniyor.

    onedrive-ayar

    ONEDRIVE’DA OTOMATİK YEDEKLEME İÇİN GEREKLİ AYARLAR

    OneDrive’da otomatik yedeklemenin aktif olması için, akıllı telefonunuzda OneDrive uygulaması yüklü olmalı. Uygulamanın ayarlar bölümünden ‘Kamera açık’ ve ‘Sadece WiFi’ kullanarak karşıya yükleme seçeneği işaretlenmiş olmalı. ‘Sadece WiFi’ seçeneği aktif değilse, yedeklemelerde mobil operatörününüzün veri paketi de kullanılacağı için size ekstra maliyet gelebilir.

    onedrive-web

    FOTOĞRAFLARINIZI ONEDRIVE’DA KOLAYCA DÜZENLEYEBİLİRSİNİZ

    OneDrive’a web üzerinden https://onedrive.live.com adresinden erişerek yedeklenen fotoğraflarınızı düzenleyebilirsiniz. Düzenleme sırasında dilerseniz ileride aradıklarınızı daha kolay bulmanız için fotoğrafları etiketleyebilirsiniz. OneDrive, başlangıçta 15 GB ücretsiz depolama alanı veriyor. Bunu ücretli paketlere geçerek artırabilirsiniz.

    gphotos

    ÜCRETSİZ VE SINIRSIZ YEDEKLEME İÇİN GOOGLE FOTOĞRAFLAR

    Google Fotoğraflar uygulaması ise, yedekleme açısından daha fazla ücretsiz veri depolama alanı sunuyor. Google Fotoğraflar uygulamasının ayarlar bölümüne girip, buradan ‘Yedekle ve senkronize edin’ seçeneğine tıklarsanız, ‘Yükleme Boyutu’ belirleme opsiyonunu göreceksiniz.

    gphotos-mobil

    GOOGLE FOTOĞRAFLAR’DA YAPMANIZ GEREKEN TEMEL AYARLAR

    Buradan ‘Yüksek kalite – Ücretsiz ve sınırsız depolama alanı’nı seçerseniz, hiçbir ek maliyete katlanmadan, çektiğiniz her karenin Google Fotoğraflar servisinde arşivlenmesini sağlamış olacaksınız. Web üzerinden https://photos.google.com adresinden erişebileceğiniz Google Fotoğraflar servisinde, fotoğraflarınızı düzenleyebilir, etiketleyebilir ve kendinize göre kategorize ederek kolayca arşivleyebilirsiniz.

    YEDEKLENENLERİ OTOMATİK SİLİP TELEFONUNUZDA YER AÇIN

    Akıllı telefonunuzda yer açmak için, yedeklenmiş fotoğrafları silebilirsiniz. Bunun içinse, Google Fotoğraflar uygulamasındaki ‘Yer aç’ seçeneğini kullanabilirsiniz.

    dropbox-00

    Fotoğraflarınızı yedeklemek için kullanabileceğiniz bir başka alternatif servis ise Dropbox. Akıllı telefonunuza yükleyeceğiniz Dropbox uygulamasının ayarlar bölümüne girerek diğer uygulamalarda olduğu gibi yedeklemeyi aktif hale getirmeniz ve yedekleme için sadece Wi-Fi seçeneğinin işaretli olup olmadığını kontrol etmeniz gerekiyor.

    icloud1

    APPLE, iPHONE’LA ÇEKTİĞİNİZ FOTOĞRAFLARI SİZİN İÇİN YEDEKLİYOR

    Eğer iOS işletim sistemli bir akıllı telefon, yani iPhone kullanıcısıysanız, Apple’ın iCloud servisini yedekleme amaçlı kullanabilirsiniz. iPhone’unuzdaki iCloud mobil uygulaması sizin için çektiğiniz tüm fotoğrafları, Apple sunucularına gönderecek ve burada güvenli bir şekilde yedeklenmesini sağlayacaktır.

    icloudapp

    iCLOUD’DA BAŞLANGIÇTA 5 GB DEPOLAMA ALANI ÜCRETSİZ

    iCloud, başlangıçta 5 GB ücretsiz depolama alanına veriyor. Daha fazla alana ihtiyacınız olursa, (ki olacak) ayda 2,99 TL ödeyerek 50 GB’tan başlayan daha büyük depolama alanı planlarına geçiş yapabilirsiniz.

    icloudapp1

    YEDEKLEMELERİN SADECE WI-FI ÜZERİNDEN YAPILMASINA İZİN VERİN

    iPhone’unuzdaki iCloud uygulaması sizin için fotoğraflarınızı varsayılan olarak yedekleyecektir. Ancak yine de ayarları kontrol etmenizde yarar var. Yüksek faturalarla karşılaşmamanız için, yedekleme işlemlerinin sadece Wi-Fi ağı üzerinden yapılacak şekilde ayarlamanızı öneririm.

    FOTOĞRAFLARINIZI İKİ KANALDAN YEDEKLEMEYİ İHMAL ETMEYİN

    Son olarak tavsiyem, akıllı telefonlarınızda Google Fotoğraflar ve OneDrive uygulamalarıyla iki farklı kanaldan yedeklemeyi aktif tutmanız ve fırsat buldukça yedeklenen fotoğraflarınızı düzenlemeniz. Her iki uygulama da hem Android hem de iOS işletim sistemleri için mevcut.

    ÜCRETSİZ SINIRSIZ DEPOLAMA ALANIYLA GOOGLE FOTOĞRAFLAR RAKİPSİZ

    Google Fotoğraflar servisi,  ‘Yüksek kalite – Ücretsiz ve sınırsız depolama alanı’ seçildiğinde rakipsiz bir yedekleme uygulaması olarak öne çıkıyor. Yedekleme için, tek uygulama kullanacaksanız, bu kesinlikle Google Fotoğraflar olmalı.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

    Blender Önerileri ve Hafifleten Tarifler

    Yaz sezonu yaklaşıyor, yaza hafiflemiş girmenin en pratik yolunu sunan blender önerileri ve blender ile hazırlayabileceğiniz hafifleten tarifler yazımda sizi bekliyor.

    Outlast 2 İnceleme

    0

    İlk oyunu ve daha sonrasında çıkan Whistleblower adlı devamı ile korku oyunu severlerin gönüllerinde çok ayrı bir yer edinen Outlast, ikinci oyunu ile oyuncuların karşısına bir kez daha etkileyici bir şekilde çıktı.

    İlk oyundan ve Whistleblower’dan çok ayrı, kendine has yeni bir temaya sahip olan Outlast 2 bu kez tamamen taşrada geçen bir oyun. İlk oyunda da bir miktar bulunan dini öğeler, ikinci oyunda birkaç kademe birden artırılmış. Hatta bazen o kadar uç noktalara ulaşıyor ki, bazı ülkelerde yasaklanması söz konusu bile olabilir.

    outlast-13_0

    Outlast 2’de Blake Langermann adlı bir kameramanı oynuyoruz. Blake, eşi Lynn ile birlikte, taşrada gerçekleşen esrarengiz cinayetleri araştırmak ve ortaya haber değeri yüksek bir içerik çıkarmak için yolculuğa çıkar. Bu cinayetlerin ortak noktası, hepsinin hamile kadınlar üzerinde gerçekleşiyor olması. Esrarengiz cinayetlerin sırrını gün yüzüne çıkarmak artık Blake ve Lynn’in işidir. Bir helikopter ile olay yerine doğru gitmekte olan çift, uzaktan gelen beyaz bir ışık dalgasının etkisiyle kaza yapar ve Blake’in karanlık serüveni tam olarak bu noktada başlamaktadır.

    outlast2+1-ed

    İlk oyunun aksine bu kez daha tekil ve unutulmaz bir tecrübe yaşatmayı amaçlayan Outlast 2, atmosferi ve sürükleyici hikayesi ile ön plana çıkıyor. Ani korku sıçramalarının azaltılıp, yerine atmosferik korku öğelerinin eklenmiş olması Outlast 2’yi daha profesyonel bir yapım haline getiriyor. Red Barrels’ın amacı bu kez içi boş korku atakları ile dolu bir oyun yaratmak değil, adeta kanlı ve bohem bir sanat eseri yaratmak. Tam olarak da bunu başarıyorlar. Öyle ki, oyunda gideceğiniz ve göreceğiniz her mekan, çok ince detaylarla tasarlanmış. En ufak köşeyi bile incelemek isteyeceğiniz yapımda kaçırabileceğiniz ama çok önemli olan bir sürü gizem var. Her kağıt parçasını okumalı, her diyaloğu dikkatlice dinlemeniz gerekiyor.

    outlast2

    Outlast 2, orijinal oyuna kıyasla bu kez tecrübe edilmesi daha kolay bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Oyunu Normal zorluk modunda oynadığınız takdirde düşmanlarla karşılaştığınız anda hızlı koşma tuşuna basabilir ve tabanları birden yağlayabilirsiniz. Sizi birkaç saniye kovaladıktan sonra peşinizi bırakıyorlar. Siz de yolunuza devam ediyorsunuz. Bir korku oyunu olarak gayet güzel olsa da Outlast 2, bir hayatta kalma/korku oyunu olarak sınıfta kalıyor.

    tSw7eYq

    Grafiksel açıdan ve bölüm tasarımlarıısından, bağımsız bir yapım olmasına rağmen neredeyse birinci sınıf bir kalite sunuyor. Unreal Engine 4 ile yapılan Outlast 2’de karakter modellemeleri zaten aşırı detaylı ve güzelken, çevrenin ve atmosferin de aynı şekilde aşırı detaylı oluşu gerçeğe yakın bir deneyim yaşamanızı sağlıyor. Ses kalitesi ile de kulaklarınızın pasını silecek olan oyunu kaliteli bir kulaklık ile oynadığınız takdirde mısır tarlalarında yolunuzu aramaya çalışırken çok gerileceğiniz rahatlıkla söylenebilir.

    Son olarak oyunun konsollarda ve PC’de nasıl bir performans ile çalıştığına değinmek gerek. Yapımcı Red Barrels, Unreal Engine 4 kullanarak hazırladıkları yapımda görsel kaliteyi zirvede tutarken oyuncuların sistemlerini ve konsollarını çok zorlamayacak bir yöntem geliştirmeyi de es geçmemiş. Konsollarda gayet akıcı, hiç takılma yapmadan oynanabilen Outlast 2, bilgisayarlarımızda da aynı şekilde, çok kaliteli ve akıcı bir şekilde çalışıyor. Günümüze göre ortalama bir sisteme sahip olsanız bile oyundan alacağınız verim bir hayli yüksek olacaktır.

    064491

    Outlast 2, ilk oyunun sahip olduğu potansiyeli layığı ile ortaya çıkarmış, kaliteli bir devam oyunu. Hikayedeki detaylara dikkat ettiğiniz takdirde ilk oyunla olan bağlantılarını da fark edince çok büyük bir hikayenin ufak bir parçası olduğunuzu anlıyorsunuz. Korkmak ve unutulmaz bir deneyim yaşamak istiyorsanız Outlast 2’yi mutlaka denemelisiniz.