Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 631

    Logitech’ten geri dönüştürülmüş plastik kullanımı adımı

    0

    Logitech, en büyük ürün portföyündeki mouse ve klavyelerin %65’inde geri dönüştürülmüş plastik kullandığını duyurdu.

    Logitech, sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında kendi taahhütlerini aşmaya ve çıtayı yükseltmeye devam ediyor. Şirket, tüketici sonrası geri dönüştürülmüş (PCR) plastiği, ürünlere dahil etme taahhüdünü söz verdiğinin de üstünde gerçekleştirdiğini, karbon etkisini azalttığını ve tüketici ürünleri malzemeleriyle bileşenlerinin döngüselliğini artırdığını duyurdu. Şirketin en büyük ürün portföyü olan Logitech’in Yaratıcılık ve Üretkenlik portföyünde, şimdi tüm mouse ve klavyelerin %65’inde büyük ölçüde PCR kullanılıyor ve bu oran şirketin 2020’de vermiş olduğu %50 taahhüdünün üstüne çıkıyor.

    Logitech’in geri dönüştürülmüş plastik kullanımı geçmiş iki yıllık süre zarfında  hızla arttı ve bu durum şirketi tasarım, üretim ve kaynak bulma süreçlerinde daha fazla yenilik yapmaya yönlendirdi. 2021’de Logitech ürünlerinde tahmini 8.000 ton ham plastik elimine edildi ve petrokimyadan elde edilen plastiklere olan genel talep bu yolla azaltılarak e-atık değerli bir kaynağa dönüştürüldü. Bu durum tahmini olarak 19.000 ton karbondioksitin açığa çıkmasını engelledi. Bu da Dünya’nın çevresini 1.740 kez dolaşan bir binek aracın karbon salınımına eşdeğer.

    Sürdürülebilirlik için tasarım

    Logitech, “Sürdürülebilirlik için Tasarım” yaklaşımının bir parçası olarak ürün hatlarında PCR plastiği giderek daha fazla kullanıyor. Tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastik reçinelerin çoğu geleneksel olarak siyah veya gri renklerle sınırlandırılmıştır ve tipik olarak işlenmemiş plastikle aynı şekilde performans göstermezler. Aynı kalite seviyesini elde etmek adına  Logitech, bu plastiklere ikinci bir hayat vermek amacıyla malzeme özelliklerinde yenilik yaparak geleneksel yöntemlerden kaçınıyor. Geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanmaya yönelik bu yenilikçi yaklaşım, malzemenin kalitesinden ve bütünlüğünden ödün vermeden veya tasarım estetiğini tehlikeye atmadan şirketin taahhüdünü yerine getiriyor.

    Z kuşağında bot kullanımı çağrı merkezi aramalarını geçti

    Z kuşağında chat kullanımının çağrı merkezi aramalarını geçtiği kaydedildi. İşte detaylar…

    AloTech’in çağrı merkezi sektörünün nabzını tuttuğu “AloTech Bulut Kafası” etkinliklerinin 10’uncusu, “Çağrı Merkezlerinde Yapay Zeka Çözümleri: Chatbot & Voicebot” temasıyla düzenlendi. Aynı zamanda bu yılın ilk etkinliği olan webinar; AloTech Satış Direktörü Hüseyin Özkale’nin moderatörlüğünde, AloTech Yapay Zeka Laboratuvar Direktörü Murat Sağlam ve HepsiJET Müşteri Hizmetleri Müdürü Mustafa Genç’in katılımıyla gerçekleşti.

    Özellikle Z kuşağındaki bot kullanımının çağrı merkezi aramalarını geçtiğini ifade eden AloTech Yapay Zeka Laboratuvar Direktörü Murat Sağlam, “Globalde yapılan bir araştırmaya göre 18-29 yaş arasındaki kullanıcıların yüzde 50’si son altı ay içerisinde çağrı merkezini telefonla aramadıklarını söylerken, yüzde 19’u yalnızca son birkaç gün içinde chat üzerinden etkileşime geçtiğini belirtiyor. Chat trafiği özellikle e-ticaret alanında çağrı trafiğini yakalamış hatta pek çok zaman öne geçmiş durumda. AloTech’in verileri de bunu gösteriyor” dedi.

    Chat pazarındaki hızlı büyümeye dikkat çeken Sağlam şöyle devam etti; “2019 yılında 2,6 milyar dolar olan chat pazarının 2024 yılında 9,4 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Yapay zeka destekli chatbot operasyonları pazarda giderek daha fazla ön plana çıkmaya başlayacak. Çünkü chatbot’lar kendi kendilerine öğrenme yetisini artırarak, çok daha fazla müşteri sorusunu kusursuz bir şekilde yanıtlayabilecek.” Sağlam ayrıca, yapay zekanın müşteri temsilcilerinin işini ellerinden almayacağını, tam aksine tekrarlayan işler yapay zeka tarafından yapılacağı için bu durumun müşteri temsilcilerinin verimliliğini ve memnuniyetini artıracağını vurguladı.

    Xiaomi akıllı telefon aldıktan sonra yapmanız gerekenler

    Xiaomi, Android ekosisteminde oldukça yüksek kullanıcı sayısına sahip markalardan biri. Bu makalemizde Xiaomi marka telefon aldıktan sonra neler yapmanız gerektiğini açıkladık.

    Xiaomi telefon aldıktan sonra yapmanız gereken işlemler

    Her markada olduğu gibi Xiaomi’de de kurulum esnasında kullanım sözleşmesini kabul etmeniz gerekiyor. Cihaz kurulumu esnasında karşınıza çıkan ek seçeneklerden reklam ile alakalı tiki kaldırmanızı tavsiye ediyoruz.

    Google’ın konum ve kullanıcı bilgisi depolaması ile ilgili seçenekte yer alan tiki de kaldırabilirsiniz. Bu ayar, cihazınıza hem performans hem de pil konusunda katkıda bulunacak.

    Kurulum bittikten sonra Ayarlar menüsünde yer alan arama kısmına reklam yazın. Ardından karşınızda çıkan ekranda yer alan kişiselleştirilmiş reklam önerileri ve şifre göster seçeneklerini devre dışı bırakın.

    Eğer ikinci el Xiaomi cihaz aldıysanız bir önceki sahibi klon IMEI yüklemiş olabilir. Cihazınızın IMEI numarasını telefon uygulamasından *#06# yazarak öğrenebilirsiniz. Ardından e-Devlet üzerinden IMEI numaranızı sorgulayarak cihazınızın orijinal IMEI numarasına sahip olup olmadığını kontrol edin.

    Son yıllarda üretilen Xiaomi modelleri, diğer telefonlara göre çok daha hızlı ekran tazaleme oranı sunuyor fakat bu özellik çoğu modelde varsayılan olarak kapalı geliyor. Ayarlara girdikten sonra ekran bölümünden tazeleme hızı kısmından en yüksek tazeleme hızı oranını seçin. Ekran tazeleme hızının yüksek olması gözle görülür bir şekilde akıcılığa faydası olacaktır ve göz sağlığı konusunda fayda sağlayacaktır.

    ASUS, 2025 sürdürülebilirlik hedeflerini açıkladı

    Hayata geçirdiği GreenASUS girişimiyle sürdürülebilirliği iş modelinin ve iş yapış şekillerinin merkezine alan ASUS, 2025 hedeflerini açıkladı.

    Sera gazı emisyonlarını yüzde 50 azaltacak

    ASUS, Paris İklim Anlaşması’nı da doğa dostu üretim ve karbon salınımını azaltması açısından sektör adına oldukça önemli bir gelişme olarak görüyor. ASUS “İklim Eylemi” hedefi kapsamında; 2025 yılına kadar küresel operasyonlarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını %50 azaltmayı ve ana ürünlerinin enerji verimliliğini %50 artırmayı hedefliyor.

    Her yıl ana ürünlerinin Energy Star kapsamında, %30 üzerinde enerji verimliliği göstermesini taahhüt eden ASUS, önemli tedarikçilerinin de 2025 yılına kadar karbon yoğunluğu oranlarında %30’luk bir azalma göstermelerini sağlamak için çalışıyor.

    Yüzde yüz çevre dostu malzemeler kullanacak

    ASUS, “Döngüsel Ekonomi” hedefleri kapsamında, sürdürülebilir tedariki teşvik etmeyi, ürünlerinde ve ambalajlarında %100 çevre dostu malzemelerin kullanımını artırmayı amaçladıklarını açıkladı. Yeşil rekabet gücünü artırmak için çalışan ASUS, geçerli ürün gruplarında %100 uyumluluğa ulaşmak için ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi kılavuzlarını takip ederek bilgi güvenliğini sürekli olarak iyileştirmeyi ve 2025 yılına kadar yeşil ürün gelir oranını %50’den fazla artırmayı hedefliyor.

    Tedarikçi denetimlerinin yüzde 100’ünü tamamlayacak

    ASUS’un 2025 yılı hedeflerinde; sorumlu iş ortağı olan üçüncü parti tedarikçilerin denetimlerinin %100’ünü tamamlayarak işçi ve insan hakları için gerekli düzeltici eylemlerin yapıldığından emin olmak ve önemli tedarikçilerin bilgi güvenliği yönetmeliklerine %100 uyum göstermesini sağlayarak tedarik zinciri genelinde bilgi güvenliğini güçlendirmek bulunuyor.

    Bağış değil, sürdürülebilir destek

    ASUS, yenilenmiş bilgisayarların sadece bir “bağış” olarak bırakmıyor. Alıcıların ve kullanıcıların dijital becerilerde ustalaşmasına yardımcı olan bir ortam olması için yeni dijital öğretim materyalleri geliştiriyor. STK’lar, okullar ve gönüllülerle iş birliği yaparak, uzak bölgelerdeki çocukların, yoksulluk seviyesindeki öğrenciler, kadınlar ve yaşlıların teknolojiye erişimini iyileştirmek için dijital öğrenme merkezleri kuruyor. ASUS’un bugüne kadar 30 ülkede kurduğu 500’den fazla bilgisayar sınıflarından 550.000’den fazla kişi yararlandı.

    Microsoft İş Trendleri Endeksi Özel Raporu yayınlandı

    0

    Microsoft, global çapta 9600 saha çalışanıyla yürüttüğü araştırmanın sonuçlarını “İş Trendleri Endeksi Özel Raporu” başlığı altında paylaştı.

    Microsoft’un 8 ülkede 8 farklı endüstriyi kapsayacak şekilde, uzaktan çalışma imkanı bulunmayan 9600 saha çalışanıyla yürüttüğü global araştırmanın sonuçları “İş Trendleri Endeksi Özel Raporu” başlığı altında kamuoyuna açıklandı.

    Küresel çapta varolan iş gücünün %80’ini oluşturan 2 milyar saha çalışanı, geçtiğimiz iki seneye damgasını vuran pandeminin getirdiği zorlukları en ağır şekilde hisseden çalışan grubu oldu. Pandemiyle birlikte hız kazanan dijital dönüşüm masa başında çalışanlara büyük kolaylıklar sunarken, saha çalışanları bu alanda yaşanan gelişmelerden yeterlince faydalanamadı. Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Microsoft Türkiye İş Çözümleri Direktörü Ozan Öncel, “Ofis dışında bulunan saha çalışanlarının üretkenliği, deneyimi, saha bilgileri ve öngörüleri şirketler için her geçen gün daha da değerli hale geliyor. Bu çalışanların kurum bilgi ağına katılımının sağlanmasının önümüzdeki dönemde en önemli başlıklarından biri olacağına inanıyoruz” dedi. Araştırmadan elde edilen veriler, hemen hemen tüm işletmelerin “çalışan iyiliğini sağlama” ve “etkili iş sonuçları alarak büyüme” arasında denge kurmakta güçlük çektiğini gözler önüne seriyor.

    Araştırmada öne çıkan bazı bulgular şöyle sıralanıyor:

    • Saha çalışanları, değerli olduklarını hissettikleri bir çalışma kültürünün parçası olmak istiyor.
    • Çalışanların %76’sı birbirileriyle bağ kurduklarını belirtirken, %62’si çalıştıkları şirketin yeni bir kültür yaratmayı önceliklendirmediğini söylüyor.
    • Saha çalışanları arasında yönetici pozisyona sahip olmayanların %51’i çalışan olarak değer görmediklerini hissediyor.
    • Saha çalışanlarının %58’i yaşadıkları stresin 2022 yılında da aynı seviyede kalacağına ya da artacağına inanıyor.
    • Saha çalışanları “daha yüksek maaş / iş-özel yaşam dengesi / ekstra haklar ve esneklik” unsurlarının kendilerini iş değiştirmeyi düşünmeye iten başlıca sebepler olduğunu belirtiyor. Araştırmanın yapıldığı 8 endüstrinin 7’sinde pandemi öncesine göre daha yüksek oranda işe alım yapıldığı ifade ediliyor.

    14 Şubat’ta aşk canınızı yakmasın [Siber Güvenlik]

    Hayatı paylaşabilecek özel birini aramak tüm dünyada bilinen bir gerçek. Bazı insanlar doğru insanı bulma konusunda şanslıyken bazıları ise aramaya devam ediyor. Son yıllarda bu arayış online mecralara kaydı ve insanlar başka bir gerçekle daha karşılaştı; internette okunan her şeye veya tanıştığınız herkese inanmamak. 

     

    İnternet, söyledikleri kişi olmayan birçok insanla dolu. Genellikle bu kişilerin amacı başkalarının parasını ele geçirmek. İnsani duyguları manipüle etme konusunda ustalar. Özellikle yalnız kalpler, onlar için mükemmel kurbanlardır. Teknolojinin  gelişmesiyle giderek çevrimiçi olmaya başlayan arayışlar siber dolandırıcılıkların da sayısını  artırdı. Siber güvenlik şirketi ESET, romantik ilişki dolandırıcılarının Sevgililer Günü’nde amaçlarına ulaşmasını engellemek için nelere dikkat edilmesi gerektiğini paylaştı.  

     

    Romantik ilişki dolandırıcılıkları nasıl çalışır?

    Sahte kimlikle dolandırıcılık da denen romantik ilişki veya arkadaşlık dolandırıcılıklarında dolandırıcılar, arkadaşlık sitelerinde sahte kimliklere bürünür. Yalnız kişilerle arkadaş olarak, bu kişilerle yakın bir ilişki kurar ve bu kişilere evlilik teklifinde bile bulunabilirler. Ancak kısa süre sonra para veya kullanabilecekleri yeni bir banka hesabı açmanızı isteyebilirler. Dolandırıcılıklarını ilerletmek için bu hesapları kullanır ve romantik ilişki kurbanını bir para kuryesine dönüştürürler. 2018 yılındaki rakamlara baktığımızda kurbanların yüzde 30’unun para kuryesi olarak kullanıldığını görüyoruz. Ayrıca şantaj girişimlerinde kullanmak üzere uygunsuz fotoğraflar veya videolar göndermeniz için sizi ikna etmeye bile çalışabilirler. Arkadaşlık dolandırıcılığındaki tutar çok büyük miktarlara ulaşmış durumda. Romantik ilişki dolandırıcılığı ABD’de 2021 yılında en yaygın olarak bildirilen siber suç türleri arasında sekizinci sırada yer aldı. Kötü niyetli kişilere 600 milyon Amerikan dolarından fazlasını kazandıran ikinci en çok kar getiren dolandırıcılık türüydü. 

     

    Dolandırıldığınızı nasıl anlarsınız?

    Bu dolandırıcılıkların birçoğu benzer niteliktedir. Dolandırıcılarla ilgili dikkat edilmesi gereken işaretler şunlardır:

    • Dolandırıcının, kurbanın yaşadığı ülkeden başka bir ülkede çalışıyor veya yaşıyor gibi davranması
    • Petrol alanında, askeriyede veya doktor olarak çalıştığını iddia etmesi
    • Kurbana çok fazla kişisel soru sorması
    • Kendi hayatı hakkındaki sorulara kaçamak cevaplar vermesi
    • Kurbanla ilişkisini çok hızlı bir şekilde ‘aşka’ dönüştürmesi
    • Yüz yüze buluşma veya görüntülü konuşma yapma konusunda gittikçe daha fazla bahane uydurması
    • Arkadaşlık sitesi üzerinden görüşmek yerine özel konuşmaya hızlı bir şekilde geçmek istemesi
    • Mükemmel fotoğraflara sahip bir profilinin olması
    • Neden paraya ihtiyacı olduğuyla ilgili karmaşık hikayeler anlatması

     

    Romantik ilişki dolandırıcıları para istediklerinde, genellikle paranın hesaba yollanmasını isterler. Bir başka yöntem olarak sevgililerinin hediye kartı ya da para yüklemesi-önyükleme yapılan kartlar almasını isteyebilirler. Kurbanın bunu reddetmesi durumunda dolandırıcı, paraya neden ihtiyacı olduğuyla ilgili daha abartılı bahaneler üreterek kurban yumuşayana kadar kurbanı taciz etmeye devam eder. Bazı kurbanlar bu yolla on binlerce, hatta yüz binlerce dolar kaybeder. ESET’in araştırmasına göre, yüzde 52’lik kesim, Sevgililer Günü yaklaşırken yalnız olmanın arkadaşlık dolandırıcıları tarafından kullanılan yöntemlere karşı onları daha savunmasız kıldığını düşünüyor.

    Logitech K380 : Yenilikçi, ince ve hafif

    Logitech K380 Bluetooth klavye; ister evde olun, ister işte, isterseniz de bir gezide, her zaman yanınızda rahatlıkla taşıyabileceğiniz ve birden fazla cihazınızla tek dokunuşla eşleştirip kullanabileceğiniz bir klavye.

    Artık hemen her yanımız teknoloji ile örülü, mobil bir dünyada yaşıyoruz. Bu, kaçınılmaz bir gerçek. Hatta pek çok anlamda hem iş hem de özel hayatlarımızı kolaylaştıran bir durum. Akıllı telefonlardan tutun da tabletlere, bilgisayarlardan akıllı TV’lere kadar kullandığımız hemen her şey “akıllı” ve birbirleriyle bağlantılı. Eh, tüm bu ekosistemi daha kullanışlı hale getirmek için hazırlanan ürünler de var. Tıpkı Logitech’in hazırladığı Logitech K380 Bluetooth klavye gibi.

    Logitech K380, ufak ve ince bir kutuyla geliyor, ki bu da ürünün ne kadar ufak ve ince olduğu konusunda bir ön izlenim yapmamızı sağlıyor. Aynı ifadeleri, M350 mouse için de kullanmıştık. Logitech’in pek çok ürününde tercih ettiği yenilikçi ve minimalist yaklaşım, pek çok teknoloji severin de kalbini çalmayı rahatlıkla başarıyor.

    Logitech K380

    Klavyemiz, içindeki iki pille birlikte toplamda 423 gram ağırlıkta. Düşük profilli olarak tasarlandığı için sanki bir dizüstü PC klavyesi kullanıyormuş hissine kapılabilirsiniz. Uzun süreli kullanımlarda da bileklerimizde ağrı yaşamadık. Ayrıca oval olarak tasarlanan tuşlar, oldukça yumuşak basış hissine sahip ve sessiz çalışıyor. Tuşlar arasındaki boşluklar da yeterli düzeyde. Ek olarak, bize deneyimleyebilmemiz için gelen klavyenin Türkçe karakterlere sahip olduğunu da söylemeliyiz.

    Renkler başlığına geldiğimizde, Logitech’in yine pek çok rakibine kıyasla pek çok farklı renk sunduğunu görüyoruz. Grafit siyahı, beyaz, gül rengi ve lacivert gibi renk seçeneklerimiz var. Bize, deneyimleyebilmemiz için grafit siyahı rengi geldi.

    Logitech K380

    Bluetooth desteği

    Logitech K380, başta da belirttiğimiz gibi bir Bluetooth klavye. 3 farklı cihazla rahatlıkla eşleştirebiliyor ve tek tuş yardımıyla saniyeler içinde cihazlar arasında geçişler yaparak kullanıma devam edebiliyorsunuz. Klavyenin sol üst kısmına baktığımızda, Bluetooth switch, yani cihaz değişimleri için gerekli olan 3 anahtar tuşu görüyoruz zaten. Ek olarak ufak led ışıkları sayesinde de o an hangi cihazda bağlı olduğunu takip edebiliriz.

    Klavyeyi bağlamak için, örneğin 1 numaralı tuşa birkaç saniye basılı tutmamız gerekiyor. Böylece cihaz, Bluetooth cihaz arama moduna geçiyor. İşte bu esnada da bilgisayarımızı, tabletimizi, telefonumuzu ya da televizyonumuzu hemen bağlayabiliyoruz. Bu yöntemi diğer 2 tuşla da gerçekleştirip toplamda 3 farklı cihazla bağlantıyı mümkün hale getirebiliyoruz.

    Ürün, Windows, Android ve iOS gibi popüler işletim sistemleri dahil, harici klavye desteği sunan pek çok farklı sistemde rahatlıkla çalışabiliyor ve her sistemde kısayol tuşlarına kadar

    Logitech K380

    İnce ve hafif   

    Diyelim ki bir iş toplantınız için seyahat etmelisiniz. Tabletinizin yanında, çantanızda bu klavyeyi de götürebilir, e-mail’lerinizi kontrol edebilir ya da önemli notlarınızı hızlıca dijital ortama aktarabilirsiniz.

    Akıllı televizyon tarafını ele alalım. Çoğu kullanıcı, fiziksel tuşlara sahip kumandaları kullanışlı bulmuyor. Bunun yerine sesli komut üzerine yoğunlaşıyor. Ama öte yandan, bazen TV’de detaylı aramalar yapabilmek, sosyal medya platformlarını kullanabilmek ve hatta oyun oynayabilmek için iyi bir klavyeye ihtiyaç oluyor. İşte burada da devreye K380 giriyor diyebiliriz.

    Zaten 10 metre mesafeye kadar kablosuz olarak rahatlıkla çalışabilen cihaz, bir nevi yattığınız yerden TV’nizi rahatlıkla kullanabileceğiniz anlamını taşıyor. Tabii bu mesafe, kullanabileceğiniz diğer cihazlar için de geçerli.

    Logitech K380

    Pil performansı

    İsterseniz son olarak pil performansından da söz edelim. Logitech K380 Bluetooth klavye, beraberinde gelen iki pille çalışıyor. Bu iki pil, size yaklaşık 2 yıllık kullanım ömrü sunabiliyor. Evet, doğru duydunuz. Yine de, her zaman dediğimiz gibi, kullanım sıklık ve alışkanlıklarınız doğrultusunda pil ömründe farklılıklar olabilir, ama olsun, 2 pille oldukça uzun süre kullanımın mümkün olması sevindirici bir detay.

    Toparlamak gerekirse Logitech K380 Bluetooth klavye, gerek tasarım hatları, gerek rahat taşınabilirliği, gerekse de birden fazla cihazda kolayca kullanılabilir olması gibi detayları sayesinde beğenimizi topladı. Farklı renk seçenekleri sunuyor olması da tarzınızı yansıtmanız için ayrıca artı bir puan.

    Logitech ürün ailesi hakkında detaylı bilgi ve satın almak için buraya tıklayın

    Yeni WhatsApp özelliği, profilinize renk katacak!

    Meta (eski adıyla Facebook) çatısı altında hizmet veren anlık mesajlaşma uygulaması WhatsApp, kullanıcılar için yeni bir özellik geliştiriyor. Platform, kullanıcıların profiline kapak fotoğrafı eklemesini sağlayacak yenilik için kolları sıvadı. Yeni özellikle ilgili ilk ekran görüntüleri ortaya çıktı.

    WABetaInfo tarafından sızdırılan yeni özellik, ilk etapta yalnızca profesyonel hesapları ilgilendirecek. Başlangıçta sadece WhatsApp Business hesapları için yayınlanacak yenilik, muhtemelen gelecekteki bir başka güncellemede, kişisel hesaplara da tanımlanacak. Peki ya WhatsApp’ta karşımıza çıkacak kapak fotoğrafları nasıl görünecek? İşte ilk ipuçları…

    WhatsApp, iPhone’larda kamera arayüzünü değiştiriyor!

    WhatsApp kapak fotoğrafları nasıl görünüyor?

    WhatsApp’ın yeni özelliği şu anda geliştirilme aşamasında. Sızıntıyı yapan WABetaInfo, yakında Beta kullanıcılarına açılacak yeniliğin işletme profillerine renk katacağını dile getirdi. İşletme ayarlarında karşımıza çıkacak özellik, bir kamera düğmesi ile etkinleştirilebilir olacak. Söz konusu düğmeye tıkladığınızda, yatay bir kapak görseliyle profilinizi ziyaret eden kullanıcılara işletmenizi daha iyi tanıtabileceksiniz.

    Yukarıdaki ekran görüntüsü, iOS işletim sistemli bir telefondan alınmış olsa da platformun Android kullanıcıları için de aynı yeniliği sunmayı planladığı biliniyor. Şimdilik bir çıkış tarihi verilmeyen özellik, ilk defa Beta kullanıcıları tarafından test edilecek. Ardından ise kararlı sürümde herkese açılacak. Yüksek olasılıkla WhatsApp, daha sonraki periyotta kişisel hesaplar için de aynı özelliği aktif hale getirecek. Fakat şu an için konuya ilişkin bilgiler epey kısıtlı. Gelişmeler oldukça sizleri bilgilendirmeye devam edeceğiz.

    WhatsApp kullanıcıları dikkat: Bu yaygın hatalara düşmeyin!

    Peki ya siz WhatsApp’ın yeni özelliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce de bu yenilik, kişisel hesaplara da gelmeli mi? Görüşlerinizi bizlerle yorumlar bölümünden paylaşabilirsiniz!

    Dying Light 2 Stay Human İnceleme

    0

    Zombilerle mücadelemiz devam ediyor. Dying Light 2 Stay Human ile daha hızlı ve daha acımasız bir deneyime, gezilip görülecek tonla binaya ve karanlık gecenin şafağında hayatta kalmaya hazır olun!

    Yıllar önce piyasaya bir anda giriş yapan Dying Light oyunculuk adına oldukça fazla taşı yerinden oynatmıştı. Yıllar içinde kendisini geliştiren oyun artık 2. Büyük oyuna doğru adım atacağı zamanda da yapımın sevenleri marjinal yenilikleri oyundan bekler hale gelmişti.

    İlk oyunda aksiyonun öne çıktığı, hikayenin paralelde ilerlediği bir yapıdan, Dying Light 2 Stay Human ile daha fazla dialoglara, hikayeye ve senaryo akışına kulak kabartılması gereken bir noktaya gelinmiş. Bu elbette oyuncu için güzel bir durum. Vur – kes – biç şeklinde döngüye giren oyunları hiçbirimiz sevmiyoruz. Hatta o yapımların sadece uzatılmış görev zincirleri ile onlarca saatte bitirilemiyor olmasına da yarıca sinir oluyoruz.

    Bu noktada Dying Light 2 bize ciddi bir oynanış çizgisi ve istersek içinde boğulabileceğimiz kadar yan görev veriyor. Özellikle Covid-19 pandemisi üzerine bu oyunu oynarken etrafın kasvetli yapısı, bitip tükenmişlik beni ekstra etkiledi. İlk oyunda olan ortamın üzerine atmosfer olarak çıkılmasını bir kenara koyarsak, hayatımızı etkileyen bir olayın öncesinde ve sonrasında bu ortama nasıl reaksiyon verebileceğimiz adına güzel bir deneyim oldu şahsen benim için.

    Dying Light 2 oynanış ve hikaye akışı olarak ilk oyundan çok daha güçlü bir konumda. Hikaye daha karışık, karakterler arası anlamanız ve çözmeniz gereken olaylar daha kompleks, şehir daha korkunç.

    Hikayemiz ilk oyunun 15 yıl sonrasında, insanlığın yoğun bir şekilde protesto ettiği aşı çalışmalarının altında ortaya çıkan gelişmeler ışığında geçiyor. Tükenmenin arifesinde dolanan insanlık için artık bazı şeylerin kararını verme vakti gelmiştir. Bu noktada kontrolünü ele aldığımız karakterimiz Aiden Caldwell’in kendince bir hikayesi ve kafasında cevap bulması gereken sorular var. Neredeyim ve neler oluyor gibi sorulara ufak ufak cevap bulduğumuz aşamalardan sonra ara ara hafızamızda geriye gidiyor ve hatıralarımıza odaklanıyoruz. Bunun benzeri sahneler oyunun ana hikayesinde bizim için tamamlanması gereken boşlukları oluşturuyor.

    Hikaye ile birlikte aksiyonun dozu da adım adım artıyor. Oyunun başında yeniliklere adapte olabilmemiz için ufak çaplı zorlu engelleri aşarken, ilerleyen saatlerde zombiler arasında dans ederek dövüştüğümüz, çatılardan atladığımız, duvarlardan koştuğumuz, bir zombinin kafasından sekerken ötekisine tekme attığımız değişik anların içerisinde kalacağımızın bilgisini şimdiden verebilirim. Saniyeler içinde karar verip uygulamanız gereken kararlar sizi hem hayatta tutmaya hem de dövüşlerinizi kazandırmaya odaklandırıyor. Sonraki hamlenizi e hesaplamayı unutmamanız gerekiyor. Kaosun göbeğinde, elde etraftan bulunan parçalarla yapılan silahlar ve eşyalar ile neler yapabilirsiniz? Dying Light 2 size bu konuda çokça şey yapabileceğinizi gösteriyor.

    Gündüzü başka gecesi başka olayların döndüğü bir şehirdeyiz. Şehir merkezinde görev veren insanların tekinsizliği ve geceleri çıkacağınız avcı görevlerinin üzerinizde yarattığı baskı ise çok başka tatlar sunuyor. Elinizdeki imkanlar ile ürettiğiniz silahlar, ilkyardım kitleri ya da doğal takviyeler ile birlikte dövüş kabiliyetinizi geliştirmeniz gerekiyor.

    Dying Light 2 grafikleri ve sesleri oldukça iyi konumda. Bu kaotik dünyayı ekranlarımıza tüm detayları ile taşıyor. Bu grafik detayın elbette bir karşılığı da var. NVIDIA 10 Serisi ve 20 serisi ekran kartlarına sahip kullanıcılar grafik ayarlar ile oynayarak en optimize hale ulaşabilirler. 30 serisi kullanıcılar için oyunun genel olarak akıcı olduğunu ve çok fazla ayar yapılmasına gerek olmadığını söyleyebiliriz. Minimum ekran kartı olarak GTX 1050 Ti, önerilen olarak ise RTX 2060 ekran kartı gözüküyor. Bu bağlamda sizde sisteminizde nasıl bir ihtiyaç olduğunu öngörebilirsiniz. 16 GB ram ve 8. Nesil üzeri bir Intel işlemci yine önerilenler arasında yer alıyor.

    Uzun saatler boyunca hikayenin ve şehrin içinde kaybolmak, olayları çözmek ve aksiyon dolu bir serüven istiyorsanız Dying Light 2 tam istediğiniz yapım diyebilirim.

    Xiaomi’den otomobilleri renklendirecek teknoloji: CarWith

    Pek çok teknoloji şirketi gibi Xiaomi de kuruluşundan beridir önemli ölçüde Google desteğine güveniyor. Fakat yıllar içerisinde Çinli şirket, dünyanın önde gelen teknoloji devlerinden biri haline geldi ve Google’a olan bağlılığını azaltmak için kolları sıvadı. Bu çalışmalardan bir tanesi de Android Auto sistemine karşı üretilen yeni alternatif oldu. Xiaomi’nin CarWith teknolojisi resmen duyuruldu.

    Xiaomi telefonlarda muhtemelen bilmediğiniz 5 özellik

    Xiaomi CarWith, Android Auto alternatifi olacak

    Android Auto hizmetinin alternatifi olarak geliştirilen Xiaomi CarWith için şu anda beta testleri devam ediyor. Şirket, yeni teknolojisini ilk olarak kendi ülkesinde deniyor. Aramaları yanıtlama, navigasyon hizmeti, sesle kontrol veya müzik kontrolü gibi pek çok özelliği bünyesinde barındıracak hizmet, bunun yanı sıra farklı bazı özelliklere de sahip olacak. Şimdilik hakkında kısıtlı bilgiye sahip olduğumuz yazılım, Xiaomi uygulamalarını listeleyecek. Fakat Xiaomi’ye ait olmayan uygulamaların serviste yer alıp almayacağı şimdilik soru işareti.

    Xiaomi CarWith şu anda yalnızca Çin’de kullanılabiliyor. Küresel ROM’da henüz bulunmayan hizmet, Beta sürümünde mevcut bulunuyor. Şirket, bu hizmeti geliştirmek için hızlı bir şekilde çalışmalarını yürütüyor. CarWith’in Android 13 işletim sistemli gelecekteki telefonlarında kararlı bir sürüme dahil edilmesi bekleniyor. Bu yıl içerisinde herkese açık bir şekilde piyasaya çıkması beklenen hizmet, şimdilik resmi bir tarih almasa da ilerleyen dönemlerde konuya ilişkin bir açıklama yapılacağı düşünülüyor.

    Peki ya sizce Xiaomi’nin CarWith hizmeti Android Auto ile rekabet edebilir mi? Görüşlerinizi bizlerle yorumlar bölümünden paylaşmayı unutmayın!