Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 260

    MediaMarkt’ın ‘Yeni Yıl Hediye AI’ Teknolojisi Tüketicilere En Uygun Hediyeleri Sunuyor

    Yeni yılın heyecanını, kişiye özel hediye seçimleriyle taçlandırmak isteyenler için MediaMarkt’ın hayata geçirdiği “Yeni Yıl Hediye AI” teknolojisi, tüketicilerin hediye seçim sürecini kolaylaştırarak, kişiselleştirilmiş ve anlamlı hediye alternatifleri sunmayı amaçlıyor.

    Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışverişin keyfini sunan, Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, “Anne AI” projesinin ardından yeni yılda tüketicilerin hediye seçim sürecini kolaylaştırmak için “Yeni Yıl Hediye AI” projesini başlatıyor. “Yeni Yıl Hediye AI”, MediaMarkt’ın geniş ürün gamını derinlemesine analiz ederek, tüketicilerin bireysel tercihleri ve ihtiyaçlarına göre en uygun hediyeleri öneriyor. Yapay zeka teknolojisi sayesinde, tüketiciler hızlı ve etkili bir şekilde, sevdiklerinin beğenisine uygun hediyeleri bulabiliyor.

    Yeni yılın coşkusunu ve yeni başlangıçları vurgulayan bu yenilikçi asistan, proje özelinde oluşturulan “yeni yıl insanı” personasına uygun şekilde hareket ederek, yeni seneye başlarken tüketicilerin ihtiyaçlarını anlama ve onları doğru hediye için yönlendirmeyi amaçlıyor. Bu proje, MediaMarkt’ın müşteri deneyimini geliştirme ve teknolojiyi etkin bir şekilde kullanma konusundaki sürekli çabalarının bir parçası olarak ön plana çıkıyor.

    “Yeni Yıl Hediye AI”, hem MediaMarkt’ın yenilikçi ve öncü yaklaşımını, hem de teknolojinin alışveriş deneyimlerini nasıl dönüştürebileceğini ortaya koyuyor.

    ‘Isıtıcılı Mont’ ile tanışın

    0

    Hem kadınlar hem de erkekler için farklı renk seçenekleri bulunan ‘Isıtıcılı Mont’ serisi, teknoloji ile giyimi buluşturuyor.

    Modanın yanı sıra teknoloji alanında sunduğu yenilikler ile de sektörüne öncülük eden DeFacto, DeFacto FİT markası altında satışa sunduğu ‘Isıtıcılı Mont’ serisini tanıttı. Tüm dünyada gelişen teknolojiler ile üretim süreçlerinde de çeşitliliğe yer veren DeFacto, geliştirdiği teknolojileri ürettiği modellerine de entegre etmeye devam ediyor. Kıyafet tasarımlarında teknoloji ve inovasyonu buluşturan DeFacto, DeFacto FİT markası altında satışa sunduğu ‘Isıtıcılı Mont’ serisiyle de yenilikçi yaklaşımını ortaya koyuyor. DeFacto’nun ‘Isıtıcılı Mont’ serisi, ısıtma donanımı içeren tasarımı ve teknik özellikleriyle dikkat çekiyor.

    DeFacto’nun su ve rüzgâr geçirmeyen kumaşlarla ürettiği ‘Isıtıcılı Mont’ serisi, en düşük sıcaklıklarda bile kullanıcılarının ısınma ihtiyacını karşılıyor. Isıtıcılı montların ön ve arka bedeni içerisinde bulunan ısıtma teçhizatları, ürün cebinde yer alan USB girişine bağlanan powerbankten enerji alarak aktif hale getiriliyor.

    Kullanıcıların ihtiyaç duyduğu ısıya göre ayarlama yapabildiği montlarda, üç kademeli tuş sistemi yer alıyor. Düşük, orta ve yüksek ısı dereceleri, montun kol kısmındaki renk değiştiren logoda görülebiliyor. (Xanax) Her türlü hava koşuluna ve her kullanıcının ihtiyacına uygun sıcaklık derecesi bulunan ‘Isıtıcılı Mont’ serisi, DeFacto teknolojisi sayesinde şıklığı ve işlevselliği bir arada sunuyor.

    Rapor: İklim değişikliği tüketici davranışlarını değiştirmeye devam ediyor

    Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY’ın (Ernst & Young), 19 ülkede yaşları 18 ile 40 arasında değişen 22.000 kişi ile gerçekleştirdiği Geleceğin Tüketici Endeksi araştırmalarının yeni versiyonu yayımlandı.

    Yeni tüketici tercihleri ile değişen tutum ve alışkanlıkları mercek altına alan araştırmaya göre; iklim değişikliğinin etkisi nedeniyle pek çok tüketici halihazırda yaşama şekillerini ve satın aldıklarını değiştiriyor. Tüketici, sürdürülebilir ürünleri seçmeye ve bunun için daha fazla ödemeye geçmişe göre daha fazla istekli. Tüketiciler gezegenin sağlığı konusunda endişe duyarken, şirketlerin olumsuz etkiyi azaltmak ve olumlu etkiyi artırmak için daha fazla liderlik göstermesini bekliyor.

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi, tüketicilerin değişen iklimin etkisini günlük yaşamlarında ne ölçüde hissettiklerini de gösteriyor. Yüksek sıcaklık, yangın, kuraklık, sel ve kuvvetli rüzgarların artması; evlerini ve geçim kaynaklarını, suya erişimlerini, normalde satın aldıkları yiyecekleri ve geleceğe yönelik planlarını etkiliyor. Birçok insan aktif olarak yaşama ve tüketme şekillerini değiştirmeyi düşünüyor.

    Araştırmaya katılan tüketicilerin %42’si, iklim değişikliğinin fiyatları artırması veya ürünlerin sınırlı bulunabilirliği nedeniyle yedikleri gıdayı değiştirmeyi düşünüyor ve %29’u şimdiden yeni seçimler yapmak zorunda kalıyor. Değişen iklime uygun ürünleri satın almaya başlayanların oranı ise %25 ile oldukça yüksek.

    İklim etkisine ilişkin farkındalık hızla artmaya devam ediyor

    Tüketiciler değişen alışkanlıklar konusunda maddi durumlarının ve genel ekonominin ön planda olduğunu belirtiyor. Maddi kaygılar nedeniyle evde daha fazla vakit geçiriyorlar ve %74’ü gelecekte daha az satın almayı planladıklarını söylüyor. %73’ü için bu bir tasarruf çabasıyken, %49’u alınan çoğu eşyaya ihtiyaç duymadığını düşünüyor. %39’u ise çevreye yardımcı olmak için daha az satın almaya çalışıyor.

    Genç nesil markaların sürdürülebilirliğini kontrol ediyor

    EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi, genç nesillerin iklim değişikliğine yanıt olarak dramatik değişiklikler yapmayı düşündüklerini gösteriyor. Örneğin, 18-42 yaşlarındaki tüketicilerin (Z Kuşağı ve Y kuşağı) %44’ü daha ılıman iklime sahip bir bölgeye taşındı veya taşınmayı düşünüyor. %58’i enerji tasarrufu için evlerini uyarladı veya uyarlamayı düşünüyor.

     

    Apple Watch’unuzla iPhone Olmadan Neler Yapabilirsiniz?

    Apple Watch cihazınızın çoğu özelliğini iPhone bağlantısı olmadan çalıştırabileceğinizi biliyor musunuz? Watch’unuz Wi-Fi’ye bağlanabilirse, telefon olmadan birçok işi halledebilirsiniz. Hatta sadece GPS özellikli Apple Watch’unuz varsa bağımsız bir deneyim yaşayabilirsiniz. Bu haftaki ” Apple Watch’unuzla iPhone Olmadan Neler Yapabilirsiniz? ” başlıklı yazımda, cep telefonu olmadan da Apple Watch’ın keyfini nasıl çıkartabileceğinizden bahsedeceğim.

    iPhone Olmadan Apple Watch ile yapılabilecekler

    iPhone olmadan Apple Watch’unuzla yapabilecekleriniz:

    1. Müzik Dinleme: Ortamda Wi-Fi bağlantısı varsa, saatinizden AirPods veya diğer bağlı Bluetooth cihazlarına müzik akışı gerçekleştirebilirsiniz. İnternet bağlantı olmasa bile önceden indirdiğiniz müzikleri kablosuz AirPods kulaklık ile dinleyebilirsiniz.
    2. Podcast ve Sesli Kitaplar: İlgili uygulamaları kullanarak podcast bölümlerini veya sesli kitapları Apple Watch’unuza indirip, daha sonra istediğiniz zaman dinleyebilirsiniz.
    3. Antrenmanları Takip Etme: Herhangi bir antrenmanı iPhone veya Wi-Fi bağlantısı olmadan Apple Watch üzerinden takip edebilirsiniz. Veriler daha sonra senkronize edilecektir.
    4. Sağlık Özellikleri Kullanma: Apple Watch’unuzla kalp atış hızınızı, EKG’nizi ve kandaki oksijeni kontrol edebilirsiniz. Ayrıca uykunuzu, ilaçlarınızı ve adet döngünüzü de takip edebilirsiniz.
    5. Haberleri Okuma: Wi-Fi bağlantısı olduğunda, Apple Watch Haberler uygulamasını kullanarak güncel haberleri takip edebilirsiniz.
    6. Sesli Notlar Kaydetme: Sesli Notlar uygulamasını kullanarak notlarınızı kaydedebilir ve dinleyebilirsiniz.
    7. Apple Pay Kullanma: Ayarlandıktan sonra iPhone veya ağ bağlantınız olmadan alışveriş yapmak için Apple Watch’ta Apple Pay özelliğini kullanabilirsiniz. Bu servis henüz ülkemizde tam anlamı ile kullanılamamakta.
    8. Toplu Taşıma Kartları: Apple Watch’u toplu taşıma kartı veya öğrenci kimlik kartı olarak kullanabilirsiniz. Bu özellik ülkemizde daha kullanılamamaktadır.
    9. Kişileri veya Cihazları Bulma: Apple Watch Bul uygulaması, ağ bağlantısı olmadan kişileri, cihazları veya AirTag’leri bulmanıza yardımcı olabilir.
    10. Ses Seviyelerini Ölçme: Gürültü uygulamasını kullanarak tehlikeli ses seviyelerini takip edebilirsiniz.
    11. Telefon Aramaları Yapma: Eğer operatörünüz kablosuz arama sunuyorsa, Apple Watch’u kullanarak hücresel aramalar yapabilirsiniz.
    12. Uygulamaları İndirme: watchOS App Store’dan doğrudan Apple Watch’unuza uygulama indirebilirsiniz.
    13. Mesaj Gönderme: Apple Watch’unuzdan iMessage gönderebilirsiniz.
    14. Akıllı Ev Kontrolü: Ev uygulamasını kullanarak akıllı ev aksesuarlarını kontrol edebilirsiniz.
    15. Walkie-Talkie Kullanma: Diğer Apple Watch kullanıcılarıyla konuşmak için Walkie-Talkie uygulamasını kullanabilirsiniz.
    16. Hava Durumunu Kontrol Etme: Hava Durumu uygulaması, Wi-Fi bağlantısı üzerinden güncel bilgileri gösterecektir.
    17. Wi-Fi Ağlarını Yapılandırma: Apple Watch’unuzla, iPhone olmadan Wi-Fi ağına bağlanabilir veya ağları unutabilirsiniz.

    Apple Watch’unuz, iPhone veya başka bir akıllı telefona ihtiyaç duymadan bir dizi görevi başarıyla yerine getirebilir.

    X takip için @salihertugrul

    Yapay zeka ile ses klonlama nasıl yapılır?

    Yoğun iş temposu içinde yaşadığımız bu dönemde, yapay zeka tabanlı uygulamalar iş yaşantımızı önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Yapay zeka tabanlı ses klonlama ile artık kendi sesinizi veya başkasının sesini zahmetsizce klonlayabilir ve etkileyici ses deneyimleri ortaya koyabilirsiniz. Bu teknoloji, kullanıcılara ses tonlarını kişiselleştirme ve vurgularını belirleme imkanı sunarak, video çevirilerinden sunumlara kadar birçok iletişim sürecinde daha etkileyici bir sonuç elde etmeyi mümkün kılıyor.

    Ses klonlama ne işe yarıyor?

    Yoğun iş temposuna ayak uydurmak artık daha kolay hale geliyor! Son teknoloji haberimiz, yapay zeka tabanlı ses klonlama ile ses teknolojilerini bambaşka bir seviyeye taşıyor. Bu yenilikçi teknoloji, kullanıcıların kendi seslerini veya başkalarının seslerini kolayca klonlamasına olanak tanıyor. Oyunlardan canlı yayınlara, sohbetlerden podcast’lere kadar geniş bir yelpazede kullanılan ses klonlama, teknolojinin sınırlarını zorlayarak kullanıcıların ses deneyimini tamamen yeniden tanımlıyor.

    Podcast üretiminden oyun deneyimlerine kadar birçok alanda çeşitli kullanım senaryolarına imkan sağlayan bu teknoloji, içerik üreticilerine hızlı ve etkileyici bir sonuç elde etme imkanı sunuyor. Artık içerik üreticileri, yapay zeka tabanlı ses klonlama sayesinde içeriklerini daha hızlı bir şekilde oluşturabilir ve izleyicilere daha çarpıcı deneyimler sunabilirler. Ayrıca, kullanıcılar kendi seslerini bu yapay zeka destekli teknoloji ile yedekleyebilir ve istedikleri zaman bu sesi kullanarak, istedikleri metinleri seslendirebilirler. Bütün saydığım bu şahane özellikler sayesinde;  üretkenliğimizi arttırabilir ve çok sayıda ürün ortaya koyabiliriz.

    Yapay zeka tabanlı ses klonlama, teknoloji dünyasında yepyeni bir dönem başlatarak sesle etkileşimi daha önce hiç olmadığı kadar kişisel ve özelleştirilebilir hale getiriyor. Bu inovasyon, kullanıcılarına daha zengin ve çeşitli bir dijital içerik deneyimi sunmanın kapılarını aralıyor.

    Yapay zeka ile ses klonlama
    Yapay zeka ile ses klonlama

    Ses klonlama teknolojisi nasıl çalışıyor?

    Ses klonlama teknolojisi, referans sesi sisteme yükleyerek veya önceden belirlenmiş yapay zeka seslerinden birini seçerek ses klonlarını oluşturmayı kolaylaştırıyor. Analiz, modülleme ve düzeltme süreçleriyle, klonlanan ses hedeflenen sesi gerçekçi bir şekilde taklit ediyor.

    Bu yenilik, canlı yayınlarını, grup sohbetlerini ve oyun deneyimlerini daha önce hiç olmadığı kadar geliştirmek isteyen herkes için heyecan verici bir fırsat sunuyor. Yapay zeka tabanlı ses klonlama, ses deneyimlerini bir üst seviyeye taşıyarak kullanıcılara benzersiz bir ses dünyası sunuyor.

    Elevenlabs ile 28 dilde konuşun!

    Dil problemi tarih oluyor! Artık kendi sesinizi kopyalayarak, başka dillerde konuşabilirsiniz! Elevenlabs sayesinde artık 28 farklı dilde konuşabiliyoruz. Otomatik dublaj özelliği sayesinde videonuzu çok kısa bir sürede istediğiniz dile çevirebiliyorsunuz. Platformu ücretli olarak kullanarak ses klonlaması yapabiliyorsunuz. Dilerseniz ücretsiz olarak 10.000 karaktere kadar kullanım sağlayabilirsiniz. Deneyip beğenirseniz uygun fiyatlara satın alabilirsiniz. Ancak ses klonlama özelliğine sahip olabilmek için bir dolardan başlayan paketleri satın almanız gerekiyor. Değer mi diye sorarsanız; kesinlikle değer diyebilirim. Bu sitede dilerseniz farklı sesleri de seslendirme işlerinizde kullanabilirsiniz ancak benim şu anki tercihim kendi sesimi kendi işlerim için kullanmaktan yana. Kütüphanede yer alan varsayılan sesler de oldukça iyi ve kaliteli. Dilerseniz onları da tercih edebilirsiniz, tamamıyla sizin tercihlerinize kalmış.

    Ses klonlamaya başlamadan önce, kullanacağınız sesleri masaüstünde bir klasöre yükleyin. Ses dosyalarının en az 1 dakika ve en fazla 10 dakika uzunluğunda olmasına özen gösterin. Ses klonlama için en çok dikkat etmeniz gereken şey ise temiz bir ses kaydınızın olması! Platforma temiz bir ses kaydı yüklerseniz çok daha başarılı sonuçlar elde etmeniz mümkün. Ses kaydınızı siteye yüklerken, gürültü ve ses kirliliğinden kaçının. Mümkünse profesyonel bir mikrofon kullanarak sesinizi kaydetmek, ses klonlamada önemli bir avantaj sağlayacaktır. Sitenin dikkat çeken özelliklerinden biri, ses tonunuza duyarlı olması. Siz hangi tonda konuşuyorsanız, sonuç da o tonda oluyor. Eğer ağır konuşuyorsanız, klonlanan sesiniz de daha ağır bir ton taşır; hızlı konuşuyorsanız, hızlı bir tempoda sonuç alırsınız. Platformu kullanabilmek için ise ilk yapmanız gereken şey sesinizi klonlamak! Türkçe seslendirme bile yapabiliyorsunuz.

    İşin en keyifli yanı ise kendi sesinizi başka dillere çevirmek. İngilizce’den Japonca’ya kadar birçok farklı dil seçeneği ile sesinizi farklı dillere çevirebilir, bir içerik üreticisi olarak dünyaya açılabilirsiniz. Özellikle bizim gibi içerik üreten kişiler için inanılmaz bir imkan sunuyor.

    Yapay zeka ile sesinizi ünlülerin sesine dönüştürebilirsiniz

    Artık yapay zeka ile sesinizi istediğiniz ünlünün sesine dönüştürmek mümkün! AI Cover, çizgi film karakterleri gibi konuşmanızı veya bir siyasetçinin sesini taklit etmenizi sağlayan bir teknoloji sunuyor. Bu inovatif yapay zeka platformu, sevdiğiniz şarkıları istediğiniz kişinin sesiyle söyleme özgürlüğü de sunuyor.

    AI Cover’ın en önemli özelliklerinden biri, sevdiğiniz kişinin sesini taklit edebilme yeteneği. Sadece bir bilgisayar ve Windows işletim sistemi ile AI Cover’ı kullanarak sesinizi dönüştürebilir ve istediğiniz ünlü gibi konuşabilirsiniz. Programın kullanımı için GitHub üzerinden RVC programını indirip yüklemeniz gerekiyor.

    AI Cover, ses dönüştürme özelliklerini Discord sunucusu üzerinden sağlıyor, bu nedenle kullanabilmek için bir Discord üyeliğinizin olması gerekiyor. Bu yenilikçi teknoloji, kullanıcılara ses deneyimini kişiselleştirme ve eğlenceli bir şekilde paylaşma fırsatı sunarak, yapay zeka tabanlı ses teknolojisinin sınırlarını genişletiyor.

    MediaMarkt Yeni Mağazasını İstanbul  Maltepe Park AVM’de Açtı

    Avrupa’nın açık ara bir numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, 1.545 metrekarelik yeni mağazasını İstanbul  Maltepe Park AVM’de açtı. On binlerce ürünün tüketicilerle buluştuğu mağazada açılışa özel çeşitli ürün kategorilerinde sunulan fırsatlar büyük ilgi çekti.

     

    Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışverişin keyfini sunan MediaMarkt, yeni mağaza açılışlarıyla Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor. Bu doğrultuda MediaMarkt, Türkiye’deki 97’nci mağazasını İstanbul  Maltepe Park AVM içerisinde açtı. Açılan mağaza ile İstanbul’daki MediaMarkt mağaza sayısı da 28’e yükseldi. MediaMarkt, açtığı mağazada 14’ü kadın çalışan olmak üzere toplam 28 kişiyi istihdam edecek. 

     

    MediaMarkt, on binlerce ürünün yer aldığı İstanbul Maltepe Park AVM’deki mağazasında, çeşitli ürün kategorilerinde açılışa özel bir kampanya da gerçekleştirdi. İstanbullu teknolojiseverler, fırsatlarla dolu açılışa yoğun ilgi gösterdi.

     

    MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar, mağaza yatırımlarının devam edeceğini belirtti ve sözlerine şu cümlelerle devam etti: ‘‘MediaMarkt olarak, tüketicilerimizin mağazalarımıza göstermiş olduğu ilgi ve alakadan büyük memnuniyet duyuyoruz. Her bir mağazamız, geniş alanları ve zengin ürün yelpazesiyle, tüketicilerimize sadece ürünleri yakından inceleme imkanı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda mediamarkt.com.tr üzerinden yapacakları alışverişlerde, ürünlerini doğrudan mağazalarımızdan alabilme, ürünler hakkında uzmanlarımızla yüz yüze görüşebilme ve tamir, aksesuar montajı gibi satış sonrası hizmetlerimizden yararlanabilme fırsatı veriyor. Dolayısıyla, “Tüketici Elektroniğinde Deneyim Şampiyonu” olarak, her kanaldan erişilebilir, zengin hizmet yelpazemizle müşterilerimizin alışveriş deneyimlerini kişisel tercihlerine göre şekillendirmelerine olanak sağlıyoruz. Yeni açılan her mağazamızla, tüketicilerin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermeyi hedefliyor, cazip fiyatlarımızla bütçelerine katkıda bulunuyor ve yeni istihdam olanakları yaratıyoruz. İstanbul’daki yeni mağazamızın açılışı da bu heyecan verici yolculuğumuzun bir parçası. Gelecek dönemlerde de yeni mağaza açılışlarımızla bu başarı hikayemizi sürdüreceğiz.’’

     

    Android’de pil sağlığını kontrol etme yöntemi!

    0
    İnsanlar günlük hayatta artık ailesinden bile çok akıllı telefonlarıyla haşır neşir olmaya başladı. Kimi işinden dolayı kimi de sadece canı istediği için akıllı telefonlarda akıl almaz ekran süreleri alıyor. Bu da haliyle çokça kullanılan telefonun batarya ömrünü kısaltıyor. İnsanlar da bataryalarının ne durumda olduğunu kontrol etme ihtiyacı duyuyor. İşte Android cihazlarda pil sağlığını kontrol etme yöntemleri!

    Android cihazlarda pil sağlığını kontrol etme

    iPhone cihazlarda pil sağlığı ayarlar kısmından rahatça kontrol edilebilir. Ancak Android cihazlarda böyle kolay bir seçenek yok. Aşağıda yazılan tüm maddeler, telefonunuzun pilinin genel sağlığını analiz etmenize yardımcı olur. Dolayısıyla, Android akıllı telefonunuzun pil sağlığını kontrol etmekle ilgileniyorsanız, doğru yerdesiniz. En bilinen yöntemleri aşağıda sıraladık.

    AccuBattery ile pil sağlığını kontrol etme

    1. Öncelikle Android akıllı telefonunuza “AccuBattery”‘yi indirin ve kurun.
    2. İndirdikten sonra uygulamayı açın ve öğretici kısmı atlayın.
    3. Ardından size şarj döngüleri hakkında bilgi veren uygulamanın ana arayüzünü göreceksiniz.
    4. Ayrıca aşağıdaki “discharging” (boşalma) sekmesinden ekran açık kalma süresi, ekran kapalı kalma süresi, derin uyku süresi vb. gibi bilgileri görebilirsiniz.
    5. Yine aşağıdaki “health” (sağlık) sekmesinden sağlık yüzdesi, tahmini kapasite, tasarım kapasitesi vb. belirli parametreleri görebilirsiniz.
    6. “History” (geçmiş) sekmesinden ise şarj ve kullanım geçmişinizi rahatlıkla kontrol edebilirsiniz.
    7. Bu şekilde bir Android telefonun pil sağlığını kontrol edebilirsiniz.

    Samsung cihazlarda pil sağlığını kontrol etme

    1. “Samsung Members” uygulamasını Samsung telefonunuza yükleyin.
    2. İndirdikten sonra uygulamayı açın ve Samsung hesabınızla giriş yapın.
    3. Ardından alttaki “yardım al” butonuna tıklayın.
    4. Teşhisler sekmesi altındaki “testleri görüntüle” seçeneğine dokunun.
    5. Bir sonraki ekranda, “pil durumu”‘nu seçin ve “teste devam et”‘ seçeneğine dokunun.
    6. Bu, “Pil Teşhisi'”ni çalıştıracak ve size pil ömrünüzün sağlığını söyleyecektir. Life (pil ömrü) kısmının yanındaki ifade Samsung telefonunuzun pilinin sağlığını ifade eder.
    7. Bu şekilde Samsung cihazlarınızda kolaylıkla pil sağlığınızı kontrol edebilirsiniz.

    Ampere ile pil sağlığını kontrol etme

    Ampere, telefonunuzun pilinin şarj ve deşarj akımını ölçen bir uygulamadır. Ancak cihazınızın pil sağlığını kontrol etmek için de kullanabilirsiniz.
    1. “Ampere” uygulamasını Android cihazınıza indirin ve kurun.
    2. Kurulduktan sonra uygulamayı açın ve Veri Koruma onayını kabul edin.
    3. Onayı kabul ettikten sonra uygulama direkt size pil sağlığınızı gösterecektir.
    4. “Health” (sağlık) ibaresinin yanında pil sağlığınızı görebilirsiniz.
    5. Sağlık durumu birkaç şarj döngüsünden sonra değişebilir. Bu nedenle, uygulamayı birkaç şarj döngüsü için kontrol etmek önemlidir.
    6. Android akıllı telefonunuzun pil sağlığını kontrol etmek için Ampere uygulamasını bu şekilde kullanabilirsiniz.
    Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizlerle paylaşabilirsiniz.

    Sony Pictures, yıldız oyuncularla dolu iki dev filmin haklarını aldı

    0

     

    Apple Original Films, Ridley Scott imzalı Napolyon filminin dağıtım ortaklığının ardından yıldızlarla dolu iki filmini daha yayınlamak üzere Sony Pictures Entertainment’ı seçti.

    Başrollerinde George Clooney ve Brad Pitt’in yer aldığı Wolfs ile Scarlett Johansson ve Channing Tatum’un başrolü paylaştığı Project Artemis, Sony Pictures dağıtımı ile 2024 yılında beyazperdede seyirci ile buluşacak.

    Sony Pictures Entertainment, 2024 yılında gösterime girecek iki dev Apple Original Films yapımı filmin dağıtımını üstlendi.  

    George Clooney ve Brad Pitt’i Coen Kardeşler’in yönettiği Burn After Reading’ten sonra bir araya getirecek olan Wolfs filminin sinema dağıtım haklarını alan Sony, Scarlett Johansson ve Channing Tatum’un başrolü paylaştığı Project Artemis’i de seyirciyle buluşturacak.

    Yazar ve yönetmen koltuğunda Spider-Man: Homecoming filminin ünlü yönetmeni Jon Watts’ın oturduğu Wolfs filminde George Clooney ve Brad Pitt’i bu kez aynı işi yapan ve rekabet içinde olan iki yalnız tamirci olarak izleyeceğiz.

    Rose Gilroy’un senaryosunu kaleme aldığı ve Greg Berlanti’nin yönettiği Project Artemis filminde ise Scarlett Johansson ve Channing Tatum’a Woody Harrelson eşlik edecek.

    Sinema seyircisini heyecanlandıran her iki yapım da 2024 yılında beyazperdede olması bekleniyor.

     

    2024’e Damga Vuracak Son Teknolojiler

    0

    Dijital dönüşüm asla sona ermez ve bu her gün, her ay ve her yıl devam eden bir süreç. 2023’ü inovasyon için en heyecan verici yıllardan biri haline getiren yeni teknolojik yeni yılda da baş döndürücü bir hızla hayatımıza dahil olmaya devam edecek.

    Makine zekası, gerçek ve sanal arasındaki sınırların giderek kaybolması ve internetin süregelen evriminin şekillenmesi hayatlarımızı kökten etkileyecek. Ancak belki de en önemlisi, çevreye verdiğimiz zararı en aza indirirken büyümeye ve gelişmeye devam etmenin yollarını aramak olacak ve belki de geçmişte dünyaya verdiğimiz zararın bir kısmını tersine çevirme şansını yakalayacağız.

    Üretken Yapay Zeka

    2024’ten bahsederken yapay zekayı ilk sıraya koymazsak büyük bir hata olurdu elbette. 2023, üretken yapay zekanın ana akıma girdiği yıl oldu. 2024 ise dünyanın yapay zekanın ne kadar güçlü ve faydalı olabileceğini kavradığı yıl olacak.

    Üretken yapay zeka, arama motorlarından ofis yazılımlarına, tasarım paketlerine ve iletişim araçlarına kadar her gün kullandığımız uygulamaların çoğuna girdikçe, bu teknolojinin potansiyelini daha iyi kavrayacağız. Doğru kullanıldığında, bizi daha verimli, daha hızlı ve daha üretken hale getiren süper akıllı bir kişisel asistana 7/24 sahip olmak gibi bir şeyden söz ediyorum.

    En önemlisi, bilgi edinme, programlama, uyumluluğu yönetme, fikirleri organize etme, projeleri yapılandırma gibi günlük işlerimizi yapay zekalara devrederek, gerçekten insani becerilerimizden yararlanmak için kendimize daha fazla zaman bulacağız. Yaratıcı olmak, yeni fikirleri ve özgün düşünceyi keşfetmek ya da makineleri programlamak yerine insanlarla iletişim kurmak için daha fazla zaman harcayacağız. Yapay zeka yolunda artık geriye dönüş yok, yani cin şişeden bir kere çıktı ve etik ve düzenleme konusunda hala çözülmesi gereken zorluklar var. Ancak 2024’te bu teknolojinin ayakları daha sağlam bir şekilde yere basacak.

    Dijital İkiz Dönemi

    Gerçek ve dijital olan giderek daha fazla iç içe geçiyor. Artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) gibi teknolojiler, fiziksel dünya ile zamanımızın giderek daha fazlasını geçirdiğimiz dijital alanlar arasındaki bariyerleri yıkıyor. Daha önce hiç olmadığı kadar sanal ortamlarda dijital avatarlar olarak var oluyoruz. Bu durum Zoom, Teams ve Slack gibi platformlar aracılığıyla uzaktan işbirliği yaptığımız iş ve çevrimiçi oyun ve e-sporun her zamankinden daha popüler olduğu oyun için de geçerli. TikTok ve Instagram gibi sosyal uygulamaları “gerçek” hayatlarımızdan anları paylaştığımız sanal alanlar yaratmak için kullanıyoruz.

    Tüm sektörlerde bu kavramın, gerçek dünyadaki bir nesnenin, sistemin veya sürecin sanal bir temsili olan dijital ikiz şeklinde ortaya çıktığını görüyoruz. Bu, tek bir bileşen kadar basit olabileceği gibi tüm bir şehir ve hatta bir ekosistem kadar karmaşık da olabilir. Daha da önemlisi, dijital ikiz, gerçek dünyadaki muadilinden elde edilen verilerden oluşturuluyor. Genomik bilimindeki ilerlemeler, yaşamın temel özünü dijital koda dönüştürebileceğimiz anlamına geliyor; bu kod daha sonra yeni ilaçlar tasarlamak ve hastalıkları ortadan kaldırmak için gerçek dünyada manipüle edilebilir ve yeniden inşa edilebilir.

    2024 yılında, gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki ayrımın giderek azaldığını görmeye devam edeceğiz. Bu, dijitalin giderek daha gerçekçi hale geldiği ve gerçeğin de dijital kadar esnek ve şekillendirilebilir hale geldiği anlamına geliyor.

    Sürdürülebilirliği Öne Çıkaran Teknolojiler

    Ülkeler ve şirketler net sıfır taahhütlerini yerine getirmek için çalışmaya devam ettikçe, sürdürülebilir teknoloji 2024 yılında da ön plana çıkmaya devam edecek. Aynı zamanda bireyler de çevre üzerindeki kişisel etkilerini en aza indirmek için teknolojiden giderek daha fazla yararlanacak.

    Sürdürülebilir teknoloji, 2024 yılında pazar paylarını artırmaya devam edecek olan elektrikli araçlar, bisikletler ve toplu taşıma araçları gibi halihazırda yaptığımız şeylerin daha çevre dostu yollarını içeriyor. Ayrıca karbon yakalama ve depolama gibi çevresel sorunlara yönelik yeni çözümlerin yanı sıra yeşil ve yenilenebilir enerji teknolojilerini de kapsıyor. Dayanıklılık, geri dönüştürülebilirlik ve yeniden kullanılabilirlik, tasarım aşamasında doğrudan ürünlere dahil edildikçe döngüsel ekonomi giderek daha önemli bir kavram haline gelecek. Ve nihayetinde teknoloji dünyası, altyapı ve hizmetlerin enerji tüketimi ve karbon emisyonlarının azaltılmasına öncelik verdiği yeşil bulut bilişim ve daha çevre dostu bir şekilde yaşamamıza yardımcı olmak için tasarlanmış yazılım araçları olan sürdürülebilir uygulamalar gibi fikirleri daha da benimseyecek.

    Kuantum Dünyasına Giriş

    Bir süredir kuantum hesaplama konusunda giderek artan bir heyecan var ve 2024’ün bunun somut faydalara dönüşeceği yıl olacağı görülüyor. Kuantum bilgisayarlar aynı anda çok sayıda hesaplama yapabiliyor. Bu sayede geleneksel bilgisayar bit’leri gibi 1 ya da 0 durumundan ziyade, aynı anda birden fazla durumda bulunabilen kuantum bit’leri (kübitler) kullanarak çalışabilirler.

    Kuantum teknolojisinin ilk yatırımcıları arasında, dolandırıcılık tespiti, risk yönetimi ve yüksek frekanslı ticaret amacıyla son yıllarda geliştirilen yapay zeka sistemlerinin gücünü artırabilmeyi uman bankalar ve finansal hizmet kuruluşları yer alıyor.

    Peki Kuantum teknolojisi ne işimize yarayacak? Bugünün bilgisayarlarında büyük bir hız beklemeyin elbette, ancak 2024 yılında, ilaç keşfi, genom dizilimi, kriptografi, meteoroloji, malzeme bilimi, büyük şehirlerdeki trafik akışı gibi karmaşık sistemlerin optimizasyonu ve hatta dünya dışı yaşam arayışı dahil olmak üzere çeşitli hesaplama ağırlıklı alanlarda uygulandıkça faydalarını görmeye başlayacağız.

    Tüm bunlar, bizim ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu zorlukları çözme konusunda muazzam bir potansiyele sahip alanlar ve yakın gelecekte kuantum bilişimin yardımıyla hangi atılımların gerçekleştirileceğini öğrenmek için fazlasıyla heyecanlıyım diyebilirim.

    Daha Fazla Siber Güvenlik

    2023 yılında birçok sektörde siber güvenlik ihlalleri yaşandı. Bu yüzden yeni yıla daha fazla ‘siber’ güvenlik gerekecek. 2024 teknoloji trendleri, şirketlerin varlıklarını korumak için gelişmiş güvenlik teknolojilerine yatırım yapmaları gerektiği anlamına geliyor. Cybersecurity Ventures’a göre, 2015 yılında 3 trilyon dolar olan siber suçların maliyeti 2025 yılına kadar 10,5 trilyon dolar olacak. Bu endişe verici artış, siber suçların yarattığı acil ve sürekli büyüyen tehdidi gösteriyor.

    Accenture tarafından hazırlanan bir rapora göre, 2021 yılında bir siber suç olayının maliyeti ortalama 13 milyon dolardı. Uzmanlar bu maliyetin 2024 yılına kadar yüzde 15 oranında artacağını öngörerek güçlü siber güvenlik önlemlerine duyulan ihtiyacı vurguluyor. Bu nedenle de 2024 yılı, sadece son teknolojinin gelişmesi değil, aynı zamanda bu güvenliği sağlama noktasında da dönüm noktası olmalı.

    Zincirleme yapay zeka ve CaaS operasyonları artık daha da tehlikeli

    Hizmet olarak Siber Suç (CaaS) operasyonlarının büyümesi ve üretken yapay zekanın ortaya çıkmasıyla birlikte, tehdit aktörlerinin parmaklarının ucunda, saldırıları gerçekleştirmeye yardımcı olan ve her zamankinden daha “kolay” kontrol olanakları var.

    FortiGuard Labs ekibi, 2024 tehdit tahminleri raporunda yeni bir gelişmiş siber suç çağına bakıyor ve yapay zekanın (saldırı) oyununu nasıl değiştirdiğini inceliyor. Raporda bu yıl ve sonrasında izlenecek yeni tehdit trendlerini paylaşıyor ve tüm kurumların gelişen tehdit ortamına karşı kolektif dayanıklılıklarını nasıl artırabileceklerine dair tavsiyeler sunuyor.

    FortiGuard Labs yıllardır birçok favori saldırı taktiğini gözlemleyip tartışıyor. Bunları daha önceki raporlarında da yayınlamıştı. Yeni rapora göre ise “klasikler” ortadan kalkmıyor, aksine saldırganlar yeni kaynaklara erişim sağladıkça bunları geliştirip ileri düzeye getiriyorlar. Örneğin, FortiGuard Labs ekibi, gelişmiş kalıcı siber suçlar söz konusu olduğunda, artan sayıda Gelişmiş Kalıcı Tehdit (APT) grubu arasında daha fazla faaliyet bekliyor. APT operasyonlarının evrimine ek olarak, genel olarak siber suç gruplarının hedeflerini ve taktiklerini çeşitlendireceklerini, daha sofistike ve yıkıcı saldırılara odaklanacaklarını ve gözlerini hizmet reddi ve şantaja dikeceklerini tahmin ediyor.

     

    Siber suç “bölge savaşları” devam ediyor, birden fazla saldırı grubu aynı hedeflere yöneliyor ve genellikle 24 saat veya daha kısa bir süre içinde fidye yazılımı varyantlarını dağıtıyor. Hatta FortiGuard Labs ekibi bu tür faaliyetlerde öyle bir artış gözlemledik ki FBI bu yılın başlarında kuruluşlara bu konuda bir uyarı yayınladı.

     

    Üretken yapay zekanın evrimi de unutulmamalı. YZ’nin bu şekilde silah haline getirilmesi, saldırganlara saldırılarının birçok aşamasını geliştirmenin kolay bir yolunu sunarak zaten alevlenmiş olan yangına körükle gidiyor. Geçmişte tahmin ettiğimiz gibi, siber suçluların kötü niyetli faaliyetleri desteklemek için sosyal mühendisliğin tespit edilmesini engellemekten insan davranışını taklit etmeye kadar yeni yollarla yapay zekayı giderek daha fazla kullandığı görülüyor.