Şu anda sahip olduğu şifrelerinin sayısını kayıtlarına bakmadan ezbere söyleyebilecek kişi sayısı çok azdır. Çünkü bilgisayar ve internet kullananlar için toplamda kullanılan şifre sayısı öyle bir çırpıda hesap-kitap yapmadan söylenebilecek bir rakam değildir. Her geçen gün artan ve güvenlik amacıyla belli aralıklarla değiştirilmesi gereken, hayatımızdaki onlarca hatta yüzlerce şifrenin yönetilmesi oldukça zordur.
Şifrelerin yönetilmesi dışında çok daha fazla önemsenmesi gereken şifrelerin güvenliği konusudur. Şifreniz tahmin edilmesi zor, yeterince karışık olmalı ve bu şifreleri bir yerde yazılı olarak saklıyorsanız da bu yer güvenli olmalıdır.
Güvenli Şifreler İçin Önemli İpuçları
Şifrelerinizin daha güvenli olabilmesi için dikkat edilmesi gereken konuları aşağıda anlatmaya çalışacağım. Kullandığınız tüm servislerde şifre oluştururken bu anlatılan kurallara uygun şifreler üretirseniz çok daha güvende olacağınızı düşünebilirsiniz.
Şifre İle Girilecek Her Yere Farklı Şifre
Profesyonel bir internet kullanıcısıysanız çok fazla hizmet aldığınız web sitesi var demektir. Yani çok fazla şifre kullanmak zorunda olduğunuz yer olduğu anlamını çıkarabiliriz. Eğer tüm üye olduğunuz sitelere aynı şifreyi tanımlarsanız şifreniz kırıldığı anda bunu başaran kişiler tüm üyeliklerinize tek şifre ile ulaşmış olurlar. Bu konuyu hiç aklınızdan çıkarmadan mutlaka üye olduğunuz her servis için değişik şifreler tanımlamalısınız.
Neleri Şifreniz Yapmamalısınız?
Şifrenizi belirlerken hemen kırılabilecek olan isminizi, doğum tarihinizi, lakabınızı veya evcil hayvanınızın adını şifre olarak kesinlikle kullanmayınız.
Sosyal Ağlarda Paylaşılan Bilgilere Dikkat
Sosyal ağlarda paylaştığınız bilgilere de çok dikkat edin. Sosyal ağlar gibi başkalarına açık platformlarda özel sayılabilecek bilgileri paylaşmayın. Annenizin kızlık soyadı, evcil hayvanınızın adı gün ay yıl olarak doğum tarihiniz gibi bilgileri birilerinin şifrenizi tahmin ederken kullanabileceklerini aklınızdan çıkarmayın ve bu bilgileri paylaşmayın.
Birbirini Takip Eden Tuş Dizilimleri
Bu tarz şifreleri genelde telefonda konuşurken veya acil bir şifreli işlem yapmak gerektiğinde pratik olsun diye kullanırız. Klavye üzerindeki arka arkaya gelen tuş dizilimlerini şifremiz olarak tanımlarız. Böyle şifreler hem yeterince güvenli değildir hem de kırılabilmesi zor olmayacaktır. Örnek vermek gerekirse : qwerty , zxcvbn ve 56789
Eğer alışkanlık olarak klavyede birbirini takip eden tuş dizilimlerini kullanacaksanız bile mutlaka harf veya rakamlar arasına “-“ veya “_” gibi karakterler ekleyerek şifrenin çözülmesini zorlaştırın. Örnek: q_we-rty
Harflerin Yerine Çok Benzeri Karakterler Kullanın
Şifrenizi kırmak isteyenlerin işini çok zorlaştıracak bu yöntemi sürekli kullanmanızı öneririm. Şifrenizdeki bazı harflerin yerine o harflere çok benzeyen sembolleri kullanmanız şifrenizin tahmin edilmesini çok güçleştirecektir. Örnek : €rd€m – $ul€yman – mube&&a
Şifreniz Size Özel Olsun
Hayal gücünüzü kullanmak için size iyi bir fırsat. Oluşturacağınız şifreleri hem anlamsız dizilişlerden veya 2 ayrı kelimenin yine size göre özel bir birleşimi ile belirleyin. Size özel olan şifreler başkalarına göre hiçbir anlam ifade etmese de sizin için çok şey ifade ederler.
Örnek vermek gerekirse :b€nimkedimTekir – 2cibaHarYa$iyorum – Ap30301$_#q
En Az 6 Basamaklı Şifre
Bir şifre oluştururken prensip olarak en az 6 karakterli olmasına özen gösterin. Aynı zamanda şifreniz içinde en az bir büyük/küçük harf ve en az bir rakam olması daha güvenli bir şifre için ideal bir yöntemdir. Örnek: Ley9La – SuleYmaN4– aHmEt8
Kurtarma Sorusu Konusuna da Çok Dikkat Edilmeli
Şifrenizi belirlerken kurtarma sorusunu mümkünse kendiniz seçin ve unutmayacağınız bir soru olmasına özen gösterin. Cevabı oluştururken de cevap hem kolay tahmin edilmemeli hem de cevabı yazarken bir takı veya benzer karakter kullanımı güvenliği artıracaktır.
Örnek vermek gerekirse : “İlk arabanızın markası” olarak soruyu belirlediyseniz cevap şöyle olabilir: “$koda” veya “Skoda1973”
Kaykay’ı bilirsiniz değil mi? Hani yaklaşık 20×80 cm’lik bir tahtanın dört tekerlek üzerine konmuş halinden söz ediyoruz. Aslında ilk kaykay, 1940-50 yılları arasında görülmüş. İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Amerikan Ordusu’nda görevli olan Betty Magnuson, Paris’in Montmartre bölgesinde çocukların paten tekerleklerini bir tahtaya monte edip kaydıklarını rapor etmiş. Aslında o yıllarda Kaliforniya’da okyanusun dalgaları arasında surf yapan gençler de rüzgarın esmediği, denizin çarşaf gibi olduğu günlerde ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlardı.
“Kaldırım sörfü”
Aslında kimse ilk kaykayı kimin yaptığını bilmiyor. Muhtemelen aynı anda birçok kişinin aklına bu fikrin geldiği düşünülüyor. Ancak ilk kaykayların Los Angeles, Kaliforniya’dan ısmarlandığı biliniyor. Bill Richard adlı bir dükkan sahibi Şikago Roller Skate Şirketi’ne özel bir sipariş verdi ve paten tekerleklerini tahta bir plaka üzerine eklemelerini istedi. Kaykayların bu ilkel hali kısa zamanda gençler arasında çok tutuldu. O günlerde kaykayla gezenler buna “kaldırım sörfü” adını veriyorlardı. 1960’lardan itibaren ciddi bir kaykay sektörü oluştu. 1964 yılında kaykaycıların ilk dergisi “The Quarterly Skateboarder” piyasaya çıktı. Ancak, 1963-65 arası milyonlarca doların döndüğü kaykay pazarı 1966 yılında duruverdi. Çünkü kaykay oldukça tehlikeli bir oyuncaktı. Ayrıca veliler çocuklarının kollarını, bacaklarını kırmasını istemiyorlardı. Aynı yıl dergi de kapandı zaten…
1970’li yılların başında Frank Nasworthy, poliüretan malzemeden tekerlek üretimine başladı. O güne kadar tekerlekler ya metalden, ya da kilden yapılıyordu. Bu yeni tekerlekler hız ve performans açısından kaykaya yeni bir boyut kazandırdı. Yıllar sonra kaykay eski popülerliğine yeniden kavuştu. O günlerde kaykayla saatte 80 km’den fazla hız yapıldı ve bu rekor Guiness Rekorlar Kitabı’na geçti.
Yıllar içinde kaykay malzemelerinde ve biçiminde önemli değişiklikler yapıldı ve bu değişiklikler sürüş şeklinde de önemli gelişmelere neden oldu. Kaykayla akrobatik hareketler yapmak, havaya sıçramak çok daha kolaydı artık. Ayrıca kaykaylar için özel parklar, alanlar düzenleniyordu. 2006 yılına kadar dünyanın dört bir yanında 2400’den fazla kaykay alanı yapıldı. Çin’de yapılan SMP Skatepark 12 bin metrekareden büyük alanı, 5000 kişilik seyirci tribünüyle bir efsane gibiydi kaykaycılar için…
Marty McFly’la başlayan hoverboard rüyası
Robert Zemeckis’in yönetmenliğini yaptığı 1989 yılında gösterime giren ve 1985 yapımı “Back to the Future” (Geleceğe Dönüş) filminin devam filminde Michael J. Fox tarafından canlandırılan Marty McFly’ın havada uçan bir kaykay kullanmasıyla “uçan kaykay” (hoverboard) konusu gündemin en popüler konularından biri oldu. Bugün her ne kadar havada gitmese de “hoverboard” olarak tanımlanan elektrikli kaykaylar inanılmaz bir hızla hayatımıza girdi.
Aslında 2000’li yılların başında “Ginger” (Zencefil) kod adıyla hayatımıza giren dengeye dayalı bir sistemle yönlendirilen ve hızlanıp yavaşlayan Segway’e de bir gönderme yapmamız gerekiyor. Çünkü bir anlamda yeni elektrikli kaykaylar da aynı prensiple çalışıyorlar. Bir biçimde yeni elektrikli kaykaylar Segway’lerin gidonsuz modelleri gibi…
Chic Robot teknolojisi Media Markt’ta
Çeşitli fiyat ve kalitelerde ülkemizde birçok elektrikli kaykay satılıyor. Ancak birçok açıdan değerlendirildiğinde satın aldığınız ürünün kalitesi son derece önemli… Özellikle güvenlik ve sürüş konforu açısından…
Media Markt’ta satılmakta olan elektrikli kaykaylar Chic Robot 1012 IOCHIC markasını taşıyor. Ürünün arkasındaki şirket, Eğitim Bakanlığı ve üniversitenin Bilgisayar Destekli Ürünler İnovasyon Tasarım Mühendislik Merkezi tarafından destekleniyor. Şirket, henüz üç yaşında olmasına rağmen 22 bağımsız fikri mülkiyet haklarına sahip şimdiden…
Chic Robot’un Smart serisi olan bu ürünler, 20 ila 100 kilo ağırlık taşıyabiliyor. Yaklaşık 2-3 saatte şarj edilebilen Chic Robot’larla 15 km mesafeye ulaşabiliyorsunuz. Ürün yalnızca 10 kilo ağırlığında… Tam 2 yıl garantili ve Media Markt’ta stoklar tükenmek üzere… Elinizi çabuk tutun bana kalırsa….
Call of Duty ve Battlefield iyi ama alternatifler de söz konusu. İddialı bir fps oyununa hazır mısınız?
Biraz Battlefield/Call of Duty biraz da Resident Evil! Aklınıza savaş oyunlarına gelen zombi modlarının gelmiş olmasını doğal karşılamak gerek. Ancak bir oyun geliyor ve hiç de öyle yerinizde bekleyip kendinizi bir engelin arkasına atmanıza izin vermiyor; bu oyun için ileri atılmalı ve savaşmanız bekleniyor.
Yılın en iddialı fps oyunlarından biri olması beklenen Resident Evil: Umbrella Corps için ikinci tanıtım videosu da yayınlandı. Heyecan dolu videonun haberin devamında sizi beklendiğini, elbette bir yaş sınırı uyarısında bulunacağımızı da belirtmemiz gerekiyor. Bu video kesinlikle küçük çocuklara göre değil!
Capcom ve Unity işbirliği ile geliştirilen yapım, Resident Evil serisinin iyiden iyiye düşüşe geçen ilgi düzeyini yeniden tırmandırmayı hedefliyor. Oyun, çevrimiçi modu sayesinde bir ekip ortaya çıkarıp düşmanları ve hastalıklı yaratıkları yok etme temasına dayanıyor. Ayrıca serinin doğasının devamı olarak tek kişiyle de bir hikaye modu üzerinden oynamayı mümkün kılıyor.
PS4 ve PC için gelecek
Oyunda sadece ‘yürüyen ölülerle’ değil, elinde ciddi seviyede tahrip etkisine sahip silahlar bulunduran diğer düşmanlarınızla da mücadele etmeniz bekleniyor. Mayıs ayında yayınlanacağı açıklanan oyunun fiyatının da oldukça makul olacağı müjdesini verelim. 29.99 dolar şeklinde bir ABD fiyatı ile geleceği duyuruldu. Öte yandan yapımla ilgili ilginç detaylar arasında Xbox için çıkış yapmaması da geliyor. Umbrella Corps, sadece PlayStation 4 ve PC platformları için yayınlanacak.
Dünyanın en önemli sosyal medya ağlarından biri olan Twitter, istifalarla çalkalanıyor! İşte istifa eden tanınmış isimler ve diğer öne çıkan detaylar…
Popüler mikro blog ağı Twitter’da geçtiğimiz aylarda gerçekleşen CEO değişikliği, beraberinde oldukça radikal bir dizi gelişmeyi de getirmişti. Şirketin çok sayıda çalışanının görevine son verilmesi de bu noktada dikkat çeken gelişmeler arasında yer aldı. Dijital yaşamın önemli sosyal medya ağlarından biri olmasına karşın beklenen patlamamayı yapamaması, gelirlerinin de bir türlü beklentileri karşılamaması radikal adımların nedenleri arasındaydı.
Twitter’da çalışanların yüzde 10’una yakın kesimi işten çıkartılırken en üst seviye isimlerin, yani yöneticilerin konumlarında herhangi bir değişiklik yaşanmamıştı. Bu durum değişti…
Twitter’ın üst düzey yönetim kadrosunda yer alan dört isim görevlerinden ayrıldıklarını duyurdu. Bu isimler Ürün Müdürü Kevin Weil, Medya Yöneticisi Katie Jacobs Stanton, Mühendislik Müdürü Alex Roetter ve İnsan Kaynakları Müdürü Skip Schipper olurken konuyla ilgili detay açıklanmadı. Öte yandan Twitter CEO’su kendi hesabı üzerinden olay yaratacak bir paylaşımda bulundu…
CEO Jack Dorsey (üstte), istifalarla ilgili olarak ‘çok hakettikleri tatilleri alacaklar’ ifadesini kullandı. Bir miktar alaycı olduğu görülen tweet, şirketin en üst kademesinde işlerin pek de iyi gitmediğini ve istifalarında bu nedenle gelmiş olabileceği şeklinde yorumlara neden oldu. Bu arada gelişmenin devamında önemli bir üst düzey yönetici açığının ortaya çıktığı görülüyor. Bu noktada da yönetim kuruluna yeni isimlerin dahil olacağının altını çizelim. Hatta bu yönde bazı iddialar da kamuoyuna yansıyor. Bunlar arasında American Express yöneticisi Leslie Berland’ın da olduğu belirtiliyor. Henüz herhangi bir doğrulamanın söz konusu olmadığının da altını çizelim.
2016 yılına dair en çok beklenen akıllı telefon modellerinden ikisi Apple iPhone 7 ve iPhone 7 Plus. Teknoloji şirketinin akıllı telefon serisinin gelecek nesil üyeleri için göstergeler lansmanın eylül ayında gerçekleşeceği yönünde. Ancak teknoloji dünyasında sürpriz bir akıllı telefon modelinin daha duyurulabileceği yönünde çeşitli iddialar, hatta görüntüler kol gezmeye başladı.
İddialar, Apple’ın 4 inç ekranlı bir akıllı telefon tanıtmayı planladığı ve böylelikle geleneksel iPhone kullanıcılarının ‘4 inç yani nispeten daha küçük ekran’ yönündeki taleplerinin karşılanmasının istendiği yönünde. Hatırlanacağı üzere iPhone 6 serisinden önceki Apple akıllı telefonları 4 inç ve aşağısında ekran boyutlarına sahiplerdi.
Göstergeler Apple’ın bu hamleyi atabileceği noktasında birleşirken ortaya bir de görsel çıktı. Üstte yer alan görselde solda iPhone 5 görülüyor, sağda ise iPhone’un 4 inç ekranlı en son modeli olacağı iddia edilen akıllı telefon. Arada bazı tasarımsal farklılıklar olduğu net. Elbette Apple tarafından konuya ilişkin bir açıklama yapılmış değil. Ancak bu işaretler, gelecekte küçük ekranlı bir iPhone’un da tanıtılabileceği yönündeki iddiaları daha da tetikleyeceğe benziyor.
Öte yandan iddia edilen cihazın model isminin de iPhone 5SE olacağı belirtiliyor. Ayrıca modelin A8 yongaseti, Apple Pay desteği, Bluetooth 4.2, Wi-Fi 802.11ac, 8 MP arka ve 1.2 MP ön kameraya sahip olacağı, ayrıca Mart ayında duyurulabileceği gibi bazı ekstra detaylar da konuşulanlar arasında.
LG Electronics, 2015 yılı dördüncü çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. Güney Kore merkezli şirket, söz konusu dönemde 15 milyon 300 bin adet akıllı telefon satışı gerçekleştirildiğini duyurdu. Böylelikle LG’nin geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği toplam akıllı telefon satışı da netleşmiş oldu; 59 milyon 700 bin adet. Öte yandan şirketin satışı gerçekleşen 15 milyon 300 bin telefonundan 11 milyonunun LTE desteğine sahip olduğunun altı da çizildi. LG, 2015 yılı dördüncü çeyreğinde akıllı telefon satışlarından 3 milyar 260 milyon dolar gelir elde edildiğini de duyurdu.
Öte yandan bir diğer akıllı telefon üreticisi Oppo da çeşitli veriler paylaştı. Çin merkezli akıllı telefon üreticisi 2015 senesinin 50 milyon adet akıllı telefon satışı ile tamamlandığını duyurdu. Bu rakam, LG’de dahil olmak üzere birçok üretici ile hemen hemen aynı sayılarda cihaz satıldığı anlamı taşıyor. 2004 yılında kurulan üretici; akıllı telefonun yanı sıra medya oynatıcı, MP3 çalar, LCD TV, E-kitap okuyucu gibi farklı ürünler de geliştiriyor.
Oppo’nun açıkladığı diğer detaylar arasında satılan 50 milyon akıllı telefon içinde en fazla tercih edilen modeller de var. Buna göre Oppo R7 ve R7 Plus modellerinde geçtiğimiz yıl 15 milyon adetlik satışa ulaşıldığı ifade edildi.
Bu arada birkaç Çinli üreticinin 2015 telefon satış adetlerine de göz atalım. Xiaomi 2015’te 70 milyon adet akıllı telefon satışı gerçekleştirildiğini açıklamıştı. Meizu, 20 milyon, LeTV 4 milyon adet satış açıkladı. Huawei ise 100 milyonluk satışla 2015’in en fazla akıllı telefon satışı gerçekleştiren üçüncü şirketi durumundaydı.
Media-Saturn Holding bünyesindeki Media Markt, dünyada 30 binin üzerinde perakende şirketine danışmanlık veren Planet Retail araştırmasına göre, Avrupa’nın açık ara 1 numaralı elektronik perakende markası olduğunu bir kez daha pekiştirdi.
15 ülkede, 1016 mağazası ve 65 bini aşan çalışanı ile 900 milyonun üzerinde ziyaretçisine hizmet veren Media-Saturn Holding’e bağlı Media Markt, danışmanlık firması Planet Retail araştırma sonuçlarına göre Avrupa’nın 1 numaralı elektronik perakendecisi konumunu pekiştirdi. 50 yıllık bilgi birikimiyle sektörüne pek çok yeniliği getiren Media Markt, Avrupa’daki kendisine en yakın rakibini 7 milyar Euro ciro farkıyla geride bıraktı. Açık ara liderliğini bir kez daha ilan eden Media Markt’ın bağlı olduğu Media-Saturn Holding 2015 yılında 21.7 milyar Euro’luk ciro elde etti.
Grubun Avrupa’da sahip olduğu başarısını Türkiye’de de sürdürme hedefiyle yola çıktıklarını dile getiren Media Markt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım; “Rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı elektronik perakende sektöründe yarım asırdır ayakta kalabilmek büyük bir başarı. Bilgi birikimimiz, tecrübemiz ve bizi bu sektörde farklı kılan özelliklerimizle tüketicimizin kalbinde önemli bir yer edindiğimizin farkındayız. Bize bu gururu yaşatan tüm ziyaretçilerimize teşekkür ediyoruz. Hedefimiz Avrupa’da elde ettiğimiz zafer çıtamızı, Türkiye’de de en üste seviyeye yükseltmek” dedi.
En lezzetli yemekleri pişirip, misafirlerimizi en güzel sofralarda ağırlıyoruz. Ancak iş yemekler bitip de sıra etrafı toplamaya ve bulaşık yıkamaya geldiğinde tam bir işkenceye dönüşüyor. Neyse ki bulaşık makineleri imdadımıza yetişiyor ve misafirlerin ve ev halkının geride bıraktığı dağ gibi bulaşığı yıkayıp, hayatımızı kolaylaştırıyorlar!
Bulaşık makineleri hayatımızı kolaylaştıran eşyaların en başında geliyor. Peki bulaşık makinesi satın alırken nelere dikkat etmek gerekiyor? Bu ay Bosch Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Neylan Süer’den bulaşık makinesi seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiği hakkında tüyolar aldım.
FOTOĞRAF: OZGUR OZTURK/ANTALYA-DHA
Bulaşık makinesi satın alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?
Bosch Ev Aletleri olarak, 125 yılı aşkın süredir dünyada ve 100 yılı aşkın süredir Türkiye’de doğa dostu teknolojileriyle gelecek nesilleri düşünen, doğal kaynakları korurken aynı zamanda tüketicilerinin hayatını kolaylaştıran ürünler sunmaya odaklanıyoruz. Modern hayatın şartları gereği tüketiciler, her alanda kendilerini hızlı ve pratik sonuçlara ulaştıran, kullanıcı dostu ürünleri tercih ediyorlar. Bulaşık makinesi ürün gamımızda, inovatif özellikleriyle tüketicilerimizin farklı gereksinimlerini karşılamaya yönelik pek çok seçenek yer alıyor.
Bulaşık makinesi satın alırken dikkat edilmesi gereken unsurların başında su ve enerji sarfiyatı geliyor. Kısıtlı kaynaklar olan su ve enerjiyi verimli kullanan ev aletleri, hem faturaların kabarmasını engelleyerek aile bütçesine, hem de doğayı korumaya katkı sağlıyor. Bulaşık makinesinin çalışırken çıkardığı ses seviyesi de önemli, fazla gürültü yapan makineler evlerde rahatsızlığa neden olabiliyor.
Bulaşık makinesi sepetlerinin esnek olması, katlanabilir teller gibi seçenekler içermesi makinede yıkanacak, özellikle tencere ve tava gibi büyük bulaşıkları açısından kolaylık sağlıyor. Ayrıca, eğer alt bölümde yer alıyorsa çatal kaşık sepetinin kayar olup yerinin değiştirilebilmesi de daha fazla kullanım kolaylığı sağlıyor. Sepetlerin yüklenme miktarına ve kir türüne göre yıkama profilini ayarlayarak, su tüketimini otomatik belirleyen sensörler içermesi de bulaşık makinesi seçiminde önemli olan bir diğer faktör.
Bebekli ve alerji problemi olan ailelerin nasıl bir bulaşık makinesi seçmesi gerekiyor?
Bebekli veya alerjik bünyeli tüketicilerin, alacakları makinenin ekstra hijyen opsiyonu olmasına dikkat etmesi gerekiyor. Son olarak, tempolu bir yaşantısı olan veya çok bulaşık yıkama ihtiyacı olan tüketicilere ise hızlı programlar içeren bulaşık makinelerimizi öneriyoruz.
Bulaşık makinesi nasıl kullanılmalı, yoksa bulaşıkları hatalı mı yıkıyoruz?
Kullanım aşamasında hem kusursuz yıkama sonuçları elde etmek, hem de çizilmelerin önüne geçmek için bulaşıkların düzgün yerleştirilmesi gerekiyor. Kirli tabakları sıyırırken su yerine peçete kullanmak da daha etkin ve çevreci bir çözüm. Makinelerin filtre temizliğinin düzenli olarak yapılması, tam olarak hijyen sağlandığından emin olmak adına atlanmaması gereken bir detay.
Yeni Bosch bulaşık makinelerinde ne gibi yenilikler var?
Geçtiğimiz yıl, Bosch bulaşık makinelerinin 50. yılını kutladık. İlk bulaşık makinesini ürettiğimiz 1964 yılından bu yana, bulaşık yıkama teknolojileri alanında pek çok yeniliğe öncülük ettik, geliştirdiğimiz teknolojilerle farklı özelliklere sahip ürünler sunduk. Örneğin, yenilikçi Zeolit mineralleri sayesinde tüm zamanların enerji verimliliği en yüksek bulaşık makinesi olan ActiveWater Eco bulaşık makinesini sunduk. Önümüzdeki yıllar boyunca da, tüketicilerimizin gündelik yaşamını kolaylaştırmak, ergonomik, güvenilir, kaliteli ve doğa dostu ürünler tasarlamak en önemli önceliğimiz olmayı sürdürecek.
VarioSpeed özelliği ile daha az enerji, daha fazla perfermans
Nemi hapsedip enerjiye çevirebilme özelliği ile bulaşıkları çok daha hızlı bir şekilde ve çok daha az enerji tüketerek kurutan ödüllü Zeolit® kurutma teknolojisi ile üretilen Bosch bulaşık makineleri, daha az enerji harcayarak daha yüksek performans sunuyor.
VarioSpeed özelliği, yarı yarı yarıya kısalan program süresinde mükemmel yıkama ve kurutma performansı sunuyor, ani misafir ziyaretlerinde temiz bardak ya da tabak ihtiyacı gibi acil durumlarda hayat kurtarıcı oluyor. Sensör kontrollü yük algılama teknolojisine dayanan Active Watersistemi ise her kullanımda sadece gerektiği kadar su tüketimi sağlıyor.
Yarım yük seçeneği ise ister üst sepet ister alt sepette az miktardaki bulaşıkları ekonomik olarak en mükemmel şekilde yıkıyor. VarioFlex, VarioFlexPlus, Rackmatic, VarioDrawer özellikleri, maksimum yerleştirme esnekliği ile geniş kullanım alanı sağlayarak bulaşıkları makineye yerleştirmeyi dert olmaktan çıkarıyor.
Akıllı ekranı ile kullanıcısıyla iletişim kuran bulaşık makineleri
BOSCH Serie 8 Bulaşık Makineleri: TFT ekranı sayesinde kullanıcısına kaç yıkamalık parlatıcısı ve tuzu kaldığını bildiren yeni Bosch Serie 8 solo ve ankastre bulaşık makinaları kapısı açık kaldığında da ekranındaki yazı ile uyarıyor.
Bosch Ev Aletleri, Serie 8 bulaşık makinelerini inovatif teknolojilerle donattı. TouchControl özelliği ile dokunmatik olarak programlanan TFT ekranında program açıklamalarını göstererek, bulaşıklarınız için en doğru programı seçmenizi sağlıyor. Artık TFT ekranında göreceğiniz uyarı sayesinde parlatıcınızın ve tuzunuzun kaç yıkamalık kaldığını görerek, önceden alışveriş listenize parlatıcı ve tuzu koyabiliyorsunuz.
TFT ekranında programın bitiş saatini görebildiğiniz gibi, programın hangi evresinde olduğunuz bilgisini de veren yeni Serie 8 bulaşık makinelerinin kapısı açık kaldığında da sizi ekranındaki yazı ile uyarıyor.
Nemi hapsederek enerjiye çeviren ve çok daha hızlı bir şekilde kurutma yapan, ödüllü Zeolit kurutma teknolojisine sahip yeni Bosch Serie 8 bulaşık makineleri A+++ enerji sınıfından bile %10 daha az enerji tüketiyor.
Bulaşık makinenizi kullanırken su ve enerjiden tasarruf edin
SIEMENS iQ700 Serisi SN578S01TT Bulaşık Makinesi: Siemens’in yüksek enerji verimliliğine sahip ürünleri sadece belirli bir programında değil, tüm programlarında sahip olduğu enerji ve su verimliliği sağlayan özellikleri ile tüketicilere, kullanım alışkanlıklarına en uygun seçimi yapma şansını sunuyor. Siemens’in evinizde ev aletlerinin kullanımına dair küçük tasarruf ipuçlarını değerlendirerek, doğru bildiğimiz yanlışları yapmayarak performanstan taviz vermeden yaşam kalitenizi artırabilirsiniz. Bulaşık makinelerinde bulaşık makinesine kirli bulaşıkları yerleştirirken öncesinde sudan geçirmemek, bulaşık makinenizi tam olarak doldurduktan sonra çalıştırarak, normal kirli, aşırı yağlı olmayan bulaşıklarınız için Siemens bulaşık makinesinin Eco 50 derece programını tercih ederek, program bittikten sonra bulaşık makinesini hemen kapatma gibi noktalara dikkat ederek ev aletlerinden daha fazla verim elde edilebileceğini unutmamak gerek.
Geniş aileler için ideal bir bulaşık makinesi
Siemens Ev Aletleri, 13 kişilik kapasitesiyle, A+++ sınıfında yüksek enerji ve su tasarruflu ve sessiz yeni bulaşık makinesi SN578S01TT’si ile kalabalık sofralarının en büyük yardımcısı oluyor. Siemens’in iQ700 serisinden yeni bulaşık makinesi SN578S01TT 13 kişilik bulaşık yıkama kapasitesi ile kalabalık sofralarının keyfi hiç kaçmıyor. A+++ enerji sınıfından yüzde 10 daha fazla enerji tasarrufu sağlayan ve bulaşıklarınızı etkili ama nazikçe yıkayan SN578S01TT bulaşık makinesi keyifli sofraların neşesini kesintiye uğratmıyor. Siemens SN578S01TT bulaşık makinesi Zeolit® teknolojisi ile bulaşıklarınızı kuruturken sergilediği etkili performansıyla da mutfakları yeni sofralar için hep hazır tutuyor.
Büyük bulaşıklar artık sorun değil
iQ700 serisi SN578S01TT bulaşık makinesi, en ince detayına kadar düşünülen şık ve benzersiz tasarımı ve mutfağınız ile olan mükemmel uyumu ile mutfaktaki en büyük yardımcınız olmaya aday bir teknoloji ürünü. İhtiyacınız olan tüm bilgileri kristal teknolojisiyle yeni TFT ekranında görüntüleyebiliyorsunuz. Maksimum esneklik sunan VarioFlex Pro sepet sistemi sayesinde daha fazla bulaşığı kolayca sığdırabilirsiniz. Alt sepette yer alan katlanabilir teller sayesinde tencere, tava gibi büyük bulaşıkları yerleştirmek artık hiç sorun değil. Ek olarak renkli tutma yerleri de büyük bir kullanım kolaylığı sağlıyor.
Yıkarken ve kuruturken hem etkili hem nazik
Zeolit® kurutma teknolojili makine, göz alıcı parlaklıkta bulaşıkları yüksek performans ve yine yüksek enerji tasarrufu ile kurutuyor. Zeolit kurutma teknolojisine bulaşık makineleri özellikle değerli porselen ve bardaklarda, paslanmaz çelik tavalar ya da kullanışı pratik olan plastik bulaşıklarda kurulama ve parlaklık bakımından mükemmel sonuçlar veriyor.
Renkli ışıklar estetik zevkinizi yansıtıyor
Siemens’e ait yeni ışık tasarımı emotionLight, kapı kenarına yerleştirilmiş 2 adet led aydınlatıcısıyla bulaşık makinenizin içini ve bulaşıklarınızı etkileyici bir mavi ışıkla aydınlatıyor. Program bitiminde sesli uyarı veren makine, kalan zaman göstergesi, LED’li parlatıcı göstergesi, 1-24 saat arası başlama zamanını erteleme özelliği ve çocuk emniyet kilidi gibi kolay kullanım ve konfor için pek çok ayrıntı sunuyor.
Ayrı bir yazılım kullanmadan da Windows’un pil ömrünü artırabilmek mümkün. Dizüstü bilgisayarınzın pilini neyin harcadığını keşfetmek ve basit ayarlarla sisteminizi daha uzun süre şarjsız çalışabilecek hâle getirmek ister misiniz?
Bu yazımızda video kayıt ederken ses konusunda dikkat etmemiz gereken noktaları anlatıyoruz.
Konu video olduğunda sesin ayrı bir önemi vardır. İster fotoğraf makinesi ister video kamera kullanın bu önem değişmez. Fotoğraftan farklı bir alan olan video için sesin önemi çok fazladır. Gürültülü ya da sesin olmadığı bir video ilgi çekmeyeceği gibi istenen mesaj ya da etkiyi veremeyecektir.
Bu yüzden video kayıt ederken ses konusuna ayrıca dikkat etmemiz gerekir. Önce temel bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum:
Ortamı dinleyin
Video kaydına geçmeden önce ortamı dinlemek önemlidir. Ortamda gürültü var mı? Bu gürültünün seviyesi ne? Bu gürültü engellenebilir mi? Rüzgarın şiddeti nasıl? Bu video kaydını ne amaçla kullanacaksınız?
Bu ve benzeri sorular yapacağınız video kaydının daha güzel ve sesin nisbeten mantıklı bir seviyede olmasını sağlayacaktır. Elbette eğlence olsun diye kayıt ettiğiniz bir videoda bu kadar titizlenmeye gerek olmayabilir. Ama bir belgesel, okul ödevi, yarışma videosu ya da daha profesyonel bir iş için bir film hazırlıyorsanız iş değişir.
Video kayıtlarında çevresel ses faktörü çok önemli hale gelir. Örneğin sokakta müzik yapan bir grubun videosunu çekeceksiniz. Bu videoda önemli olan grubun çaldığı müziğin sesidir. Ancak sokakta çekim yapacağınız için etraftan çok fazla gürültü de video kaydına girecektir. Bu gürültüler bir noktaya kadar doğallık sağlar. Ancak belli bir seviyenin üzerinde müziğin sesini etkileyeceği için bu gürültüyü azaltmak ya da video kaydına girmesini engellemek gerekir. Sokak gibi açık bir ortamda gürültüyü azaltamayacağınıza göre harici mikrofon kullanmanız gerekir.
Harici mikrofon kullanın
Gürültü oranının yüksek olduğu bir yerde çekim yapacaksanız mutlaka harici bir mikrofon kullanın. Bu harici mikrofonu kamera, fotoğraf makinesi ya da cep telefonunuza bağlayabilirsiniz. Bunun için kullandığınız kayıt cihazının böyle bir özelliğinin olup olmadığını önceden kontrol etmeniz gerekiyor. Donanımsal bir özellik olduğundan harici mikrofon girişi sonradan eklenemez. O yüzden çekim öncesinde bu konuyu araştırmanız gerekiyor.
Ses kaydı için bir diğer yöntem ise harici bir ses kayıt cihazı kullanmaktır. Genelde profesyonellerin tercih ettiği bir yöntem olan sesi haricen kayıt etmek en kaliteli sonuçların alındığı yöntemdir. Ancak ek personel ve donanım ihtiyacı doğurduğundan bu yöntemi kullanmak tecrübe ve bilgi gerektirir.
Amatör bir iş için kullanabileceğiniz harici bir mikrofonun size maliyeti 100-150 TL’den başlar. Genelde amatör seviyedeki kameralarda ve birçok dijital SLR’da 3.5 mm olarak tabir edilen stereo mikrofon çıkışı bulunur. Bu çıkışa takacağınız bir yaka mikrofonu size videonuzda ses kaydının daha profesyonel olmasını sağlayacaktır. Yaka mikrofonu ağırlıklı olarak tek kişinin konuştuğu durumlarda işe yarar. İki kişinin röportaj şeklinde konuştuğu durumlarda iki adet yaka mikrofonuna ihtiyacınız olacaktır. Bu durumda bir el mikrofonu daha uygun olur. El mikrofonlarının ses hassasiyeti yaka mikrofonlarına göre düşük olduğundan çok gürültülü ortamlarda bile kullanılabilir.
Daha önce ışık konusunda yaptığım uyarıyı ses için de yapmak isterim: Ses konusu ayrı bir dünyadır ve çok ince nüansları, üzerinde kafa yorulması gereken noktaları ve zengin bir tecrübe/bilgi gerektiren bir konudur. Bu yazıda amatör anlamda bir noktaya kadar işinize yarayacak bilgiler vermeye çalışıyorum. Ancak videoda ses konusunun detayları ayrı bir deryadır. Bu konuyu öğrenmek ve tecrübe etmek uzun yıllarınızı alabilir. Ama herkes de profesyonel ses mühendisi olmayacağı ve buna gerek de olmadığı için bazı pratik bilgiler de işinize yarayacaktır.
Yaka ya da el mikrofonu kullanmak video kayıtlarınızı daha profesyonel hale getirir. Günümüzde bir cep telefonuna bile harici mikrofon bağlanabildiği için hepimiz birer belgesel yönetmeni olabiliriz. Sadece biraz düşünmek, üzerine kafa yormak ve işe koyulmak yeterli olacaktır. Anlatması benden yapması sizden.