Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 381

    Xiaomi telefonlarda az bilinen gizli özellikler!

    0

    Xiaomi, sevilen Android tabanlı arayüzü MIUI ile kullanıcıların beğenisini kazanmayı başarıyor. Şu sıralar MIUI 15 isimli yeni bir sürüm üzerinde çalışan şirket, her zaman olduğu gibi gizli özellikleri de bünyesine dahil etmeye hazırlanıyor. Peki bugüne kadar bu özelliklerin kaçını biliyordunuz? İşte Xiaomi telefonlarda az bilinen özellikler:

    Xiaomi telefonlarda az bilinen özellikler neler?

    Xaomi, Redmi ve POCO modellerinde karşımıza çıkan MIUI, büyük oranda kullanıcı deneyimine odaklanıyor. Android’in bu sürümü, çok da bilinmeyen özellikleri bünyesinde barındırıyor. Ancak çok da göz önünde bulunmayan bu özelliklere sadece bazı ayarları değiştirerek erişmek mümkün oluyor. Belirtmekte fayda var ki burada bahsedilen bazı özellikler Xiaomi’nin yalnızca sayılı modellerinde ya da MIUI arayüzünün de belirli sürümlerinde mevcut.

    Cep Modu(Pocket Mode)

    Bu mod sayesinde aslında telefonun başka uygulamalara haberiniz olmadan tıklanmasının önüne geçiliyor. Telefonda konuştuğunuz sırada telefon ana ekrana geçebiliyor ve farklı uygulamaları yüzünüz açabiliyor. Başka bir senaryoda telefonunuz eşyalarla dolu çantanıza koyulduğunda farklı uygulamalara girerek şarjınızı düşürebilir. Bunun önüne geçmek için MIUI 12 ve üzeri bir sürümü destekleyen cihaza sahip olmanız gerekiyor.

    Bu özellik aslında adından anlaşılacağı üzere cihazı cebinize koyduğunuzda en verimli hale geliyor. Bu özelliği etkinleştirdiğinizde telefon cebinizdeyken gelen aramalar için zil sesi seviyesini otomatik olarak artıracak ve yanlışlıkla dokunmalardan kurtaracak dokunma hareketlerini kilitleyecektir.

    Xiaomi telefonlarda az bilinen özellikler

    Bu özelliği etkinleştirmek için atmanız gereken adımlar:

    Telefonunuzda öncelikle MIUI 12 ve üzeri bir sürüme sahip olup almadığınıza bakın. Sonra Ayarlar> Kilit Ekranı> Cep Modunu etkinleştirin.

    Apple, Final Cut Pro ve Logic Pro’yu iPad’e getiriyor

    Pro uygulamalar, iPad için tasarlanmış güçlü özellikleriyle video ve müzik içeriği üreticilerine en üstün mobil stüdyoyu sunuyor.

    Apple, iPad için Final Cut Pro ve Logic Pro’yu duyurdu. Video ve müzik içeriği üreticileri şimdi yaratıcılıklarını yalnızca iPad’de mümkün olan yepyeni yollarla ifade edebilecek. iPad için Final Cut Pro ve Logic Pro, Multi-Touch’ın hızı ve kullanım kolaylığı sayesinde kullanıcıların iş akışlarını iyileştirmelerine olanak veren yepyeni dokunmatik arayüzlerle geliyor. iPad için Final Cut Pro, video içeriği üreticilerinin tek bir taşınabilir aygıtla video kaydetmelerini, videoları düzenlemelerini, tamamlamalarını ve paylaşmalarını sağlayan güçlü araçlar sunuyor. iPad için Logic Pro ise şarkı yazma, ritim oluşturma, kayıt yapma, düzenleme ve miksleme imkanı sunan eksiksiz ve gelişmiş araç koleksiyonuyla profesyonel müzik üretiminin gücünü, gittikleri her yerde içerik üreticilerin parmaklarının ucuna taşıyor. iPad için Final Cut Pro ve Logic Pro, 23 Mayıs Salı gününden itibaren App Store’da abonelik olarak kullanıma sunulacak.

    “iPad için Final Cut Pro ve Logic Pro’yu sunmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu uygulamalar içerik üreticilerin yaratıcılıklarını yepyeni yollarla ve daha da fazla yerde açığa çıkarmalarına olanak tanıyor.” açıklamasını yapan Apple’ın Global Ürün Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bob Borchers sözlerini şöyle sürdürüyor: “iPad’in taşınabilirliğine, performansına ve dokunmaya öncelik veren arayüzüne yönelik olarak tasarlanan güçlü ve kullanımı kolay araçlar sayesinde Final Cut Pro ve Logic Pro en üstün mobil stüdyoyu sunuyor.”

    6.8 inç ekranlı Siemens EQ900 kahve keyfini evinize taşıyor

    0

    Siemens Ev Aletleri, 29 farklı kahve çeşidini kişisel damak tadına göre hazırlayabilen EQ900 tam otomatik kahve makinesi ile kahve keyfini ev konforu ve rahatlığında yaşamanızı sağlıyor.

    Estetik tasarımı ileri teknolojilerle birleştirerek geleceğin ürünlerini tasarlayan Siemens Ev Aletleri, tam otomatik kahve makinesi Siemens EQ900 ile kahve severlerin tüm beklentilerini karşılıyor. 29 çeşit kahve seçeneğiyle kullanıcılarına farklı aromalara sahip pek çok kahveyi tek bir tuşla hazırlama imkanı sunan Siemens EQ900, baristaMode özelliği sayesinde kahve deneyimini mükemmelliğe ulaştırıyor. Su ve kahve miktarı, öğütme derecesi, demleme süresi, sıcaklık ve süt miktarını istenilen şekilde ayarlanma olanağı sunan baristaMode, kahve hazırlarken lezzetiyle ilgili tüm kontrolü size bırakıyor.

    Siemens EQ900’ün iSelect dokunmatik ve 6.8 inçlik yüksek çözünürlüklü renkli ekranı ise kahve hazırlama sürecinde kolayca gezinip seçim yapmak üzere tasarlanmış. Home Connect uygulaması ile her yerden kolayca kontrol edilebilen EQ900’ü, tablet veya akıllı telefon aracılığıyla çalıştırmak da mümkün. Bu sayede arzu ettiğiniz zaman coffeeWorld seçenekleri arasından tercih ettiğiniz kahveyi uzaktan hazırlayabilir, birkaç içeceği aynı anda hazırlamaya imkanı sunan coffeePlaylist özelliği sayesinde ise misafirlerinize bekletmeden kahve ikram edebilirsiniz.

    Yapay zeka yazılım sektörünü nasıl etkileyecek?

    Gelişen teknoloji, yapay zeka ve yazılım mühendisliği alanında heyecan verici yeni olanaklar sunuyor. Bazıları yapay zekanın yazılım mühendislerinin yerini alacağına dair endişeler dile getiriyor, ancak gerçek daha karmaşık. Yapay zeka, yazılım mühendislerinin işini dönüştürebilir ve daha verimli hale getirebilirken, şu an için onların yerini alması söz konusu değil. Peki yapay zeka yazılım sektörünü nasıl etkileyecek? Yakın gelecekte bizleri hangi yenilikler bekliyor? İşte yapay zeka ve yazılımcıların geleceği hakkında merak ettikleriniz!…

    Yapay zeka yazılımcıların yerini mi alacak?

    Yapay zeka, yazılım geliştirme sürecinde büyük bir yardımcı olabilir. Örneğin, yazılım mühendisleri, makine öğrenmesi ve derin öğrenme gibi yapay zeka tekniklerini kullanarak daha akıllı ve özerk sistemler oluşturabilirler. Yapay zeka ayrıca büyük veri analitiği, doğal dil işleme ve görüntü tanıma gibi alanlarda da kullanılabilir, böylece yazılım mühendislerinin karmaşık problemleri çözmelerine yardımcı olabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki, yapay zeka şu an içi kendi kendine çalışan bir teknoloji değil.

    Yapay zeka ile yapabileceklerimiz tamamı ile kendi aklımız ve yaratıcı fikirlerimizle sınırlı. Yapay zeka, hayallerimizi ve yaratıcı projelerimizi hayata geçirebilmemiz için bizlere önemli fırsatlar sunuyor. Keza herhangi bir yazılımın hayata geçmesi ve sorunsuz çalışması için hâlâ yazılım mühendislerine ihtiyacımız var çünkü yapay zeka modelleri oluşturulması, eğitilmesi, uygulanması ve sürdürülmesi için insan becerilerine ihtiyaç duyuyoruz. Ayrıca, yapay zeka sistemlerinin etik, güvenlik ve hukuki yönleri gibi önemli konuları yönetmek için de insanların rehberliği oldukça önemli bir konu.

    Yapay zeka yazılımcılara hangi fırsatları sunuyor?
    Yapay zeka yazılımcılara hangi fırsatları sunuyor?

    Yapay zeka yazılımcılara hangi fırsatları sunuyor?

    Gelişen teknoloji dünyasında, yapay zeka (AI) ve yazılım mühendisliği birlikte çalışarak heyecan verici yeni fırsatlar sunuyor. AI, yazılımcılara daha verimli çalışma yöntemleri ve yaratıcı çözümler üretme imkanı sağlarken, yazılım mühendisleri de AI’nın gücünden yararlanarak daha akıllı ve yenilikçi uygulamalar geliştirebiliyor.

    Her ne kadar birçok yazılım mühendisi, yapay zekanın kendi alanlarını tehdit ettiği endişesini taşısa da, şahsen bu endişelerin yersiz olduğunu düşünüyorum. Açıkçası gerçek şu ki; yapay zeka yazılımcıların yerini almak yerine, onların işlerini kolaylaştırıyor ve yeni fırsatlar sunuyor .

    Peki yazılımcılar yapay zekanın hangi özelliklerinden faydalanabilirler? 

    Tekrarlayan görevleri otomatikleştirme: Yapay zeka, yazılımcıların tekrarlayan görevleri otomatikleştirmelerine olanak tanır. AI tabanlı araçlar, test süreçlerini hızlandırabilir, hata ayıklama işlemlerini optimize edebilir ve yazılımcıların daha fazla zamanlarını yaratıcı ve yüksek değerli işlere odaklamalarını sağlar.

    Yazılım testleri ile hata ayıklama: AI, yazılım testlerinin daha etkili bir şekilde yapılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, otomatik hata tespit mekanizmaları ve AI tabanlı analiz araçları, potansiyel hataları belirleyerek yazılımın kalitesini artırabilir ve geliştirme sürecini iyileştirebilir.

    Kod kalitesi ve güvenlik: Yapay zeka, kod analizi yaparak güvenlik açıklarını tespit edebilir ve yazılımcılara iyileştirmeler önerir. Bu, yazılımın daha güvenli hale getirilmesine ve potansiyel sorunların önceden tespit edilmesine yardımcı olur.

    İnovasyon ve yaratıcılık: Yapay zeka, veri analitiği, doğal dil işleme ve görüntü işleme gibi alanlarda yazılımcıların yenilikçi uygulamalar geliştirmesine olanak tanır. AI algoritmaları, verileri anlamlandırarak kullanıcı deneyimini iyileştirebilir ve kişiselleştirilmiş çözümler sunabilir.

    Özetle, yapay zeka ve yazılım mühendisliği birbirini tamamlayan alanlar. Yapay zeka, yazılım mühendislerinin işlerini dönüştürürken aynı zamanda yeni fırsatlar da sunuyor. Bu işbirliği, daha verimli, güvenilir ve yenilikçi çözümlerin ortaya çıkmasına katkı sağlayabilir diye düşünüyorum. Yakın bir gelecekte inovasyon ve teknolojik ilerleme sayesinde daha heyecan verici gelişmeler bizi bekliyor!

    Android 14 / MIUI 15 alacak Xiaomi, Redmi ve POCO modelleri!

    0

    Xiaomi, henüz Android 14 tabanlı MIUI 15 işletim sisteminin çıkış tarihini açıklamadı. Fakat Android 14 / MIUI 15 alacak Xiaomi, Redmi ve POCO modelleri için ilk güncellemenin Aralık ayında paylaşılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Üstelik şimdiden ilk dağıtımda bu sürümü alacak cihazlar belli oldu.

    Android 14 / MIUI 15 alacak Xiaomi, Redmi ve POCO modelleri

    Xiaomi’nin geliştirdiği MIUI 15 arayüzünün özellikleri hakkında detaylı bilgi henüz mevcut değil. Ancak bu yeni güncellemenin temelini oluşturan Android 14 işletim sisteminin bazı özellikleri, Google’ın I/O 2023 konferansında duyuruldu.MIUI 15 Xiaomi Bu nedenle bazı tahminler mevcut. Örneğin MIUI 15, Ultra HDR görüntüleri destekleyebilir. Bu da fotoğraflara daha iyi parlaklık, kontrast, renk gamı ​​ve daha gerçekçi bir görünüm kazandıracaktır. Ayrıca 10 bit HDR ile video kaydı desteği de gelecek.

    Buna ek olarak, üçüncü taraf uygulamalarla veri paylaşımını kısıtlama gibi yeniliklerle gizlilik ve güvenlik artırılacak. Ayrıca dinamik temalar ve geri oku ile gelen sağa sola kaydırma çubukları gibi birçok ek özellik daha beraberinde gelecek.

    MIUI sürümleri ve çıkış tarihleri

    • MIUI 6 — 29 Ağustos 2014
    • MIUI 7 — 13 Ağustos 2015
    • MIUI 8 — 16 Haziran 2016
    • MIUI 9 — 10 Ağustos 2017
    • MIUI 10 — 19 Haziran 2018
    • MIUI 11 — 22 Ekim 2019
    • MIUI 12 — 27 Nisan 2020
    • MIUI 12.5 — 8 Şubat 2021
    • MIUI 12.5 Gelişmiş Sürüm — 13 Ağustos 2021
    • MIUI 13 — 28 Aralık 2021
    • MIUI 14 — 11 Aralık 2022
    • MIUI 15 — Aralık 2023 (sızıntı)

    Android 14 / MIUI 15 alacak Xiaomi, Redmi ve POCO modelleri listesi için 2. sayfaya geçiniz.

    Samsung 2023 Akıllı Monitör serisi ile çıtayı yükseltti

     Samsung 2023 Model M8, M7 ve M5 Akıllı Monitörleri ile çıtayı dünya genelinde daha yükseğe taşıyarak kullanıcılara tek monitörle eğlence, oyun, üretkenlik ve tasarım keyfini bir arada sunuyor. 2023 model Akıllı Monitör serisi, kişiselleştirilmiş kullanım kolaylığı ve konforu birleştiriyor.

     

    Samsung, 2023 Akıllı Monitör serisinin dünya genelinde satışa sunulduğunu duyurdu. Samsung’un yeni M8, M7 ve M5 Akıllı Monitörleri (M80C, M70C, M50C modelleri) kullanıcılara içerik izleme, oyun ve çalışma odağında monitörü kendi tarz ve ihtiyaçlarına göre kişiselleştirme olanağı sunuyor. Samsung Electronics Görsel Ekran İş Birimi Başkanı Hoon Chung, yeni Akıllı Monitör serisiyle ilgili olarak; “Yeni serimiz ve özellikle gelişmiş M8 modelimizle Akıllı Monitörler için çıtayı dünya genelinde yükseltiyoruz. Kullanıcılar yalnızca tek monitörle eğlence, oyun, üretkenlik, tasarım özelliklerinin keyfini sürerken, aynı zamanda kişiselleştirilmiş kullanım kolaylığı ve konforla da buluşuyor” dedi. 

     

    Serinin tamamı, geniş bir kullanıcı yelpazesinin ihtiyaçlarına ve tarzına hitap edebilen, çok yönlü dokuz farklı monitör modelinden oluşuyor. M8, M7 ve M5 Akıllı Monitörler çok çeşitli renk seçeneği ve boyuta sahip. M8 ve M7 modelleri 32 inç, M5 modeliyse hem 32 hem de 27 inç boyut seçeneği sunuyor. UHD çözünürlük ve 400 nit parlaklık değeri sunan M8, Sıcak Beyaz, Gündüz Mavisi, Günbatımı Pembesi ve Bahar Yeşili renk seçeneklerine sahip. UHD çözünürlük ve 300 nit parlaklık sunan M7 modeli, Sıcak Beyaz renk seçeneğine, Full HD çözünürlüğe sahip M5 modeliyse şıklığıyla göz dolduran Siyah ve Beyaz renk seçenekleriyle satılacak.

     

    Yeni ikonik tasarıma sahip süper ince M8 ve M7 modellerinde monitörün en ince kısmı yalnızca 11.39 mm olarak ölçülüyor. M8 ve M7 modellerinin arka bölümünde, monitörün ve bulunduğu odanın görünümünü daha estetik hale getiren organik ve şık balık sırt deseni yer alıyor.

     

    2023 Akıllı Monitörlerden M8, bir önceki nesil monitörlere göre birçok yeni özelliğe sahip. 4K çözünürlüğü, HDR 10+ özelliği ve 400nit parlaklığıyla, M8 modeli bir monitörün sağladığı akıllı eğlence deneyimini canlı görüntülerle buluşturuyor. M8 kullanıcıları aynı zamanda Samsung Gaming Hub’a kolaylıkla erişebiliyor.

     

    Google Bard hakkında merak edilenler

    Google, yapay zeka teknolojilerindeki ilerlemelerini sürdürerek rekabete cevap niteliğindeki yeni bir ürün olan Google Bard’ı tanıttı. Google Bard, OpenAI’nin başarılı chatbot’u ChatGPT’ye rakip olmayı hedefleyen bir yapay zeka sohbet robotu. Bu yeni teknoloji, kullanıcıların sorgularına gerçekçi ve meşru yanıtlar sunarak büyük ilgi toplamıştır. Gelin, Google Bart’ı daha yakından inceleyip, yenilikleri keşfedelim!

    Yapay zeka aramanın yerini mi alacak?

    Geçtiğimiz yıl piyasaya sürülen ChatGPT, hızla bir milyondan fazla kullanıcı kazanarak dikkatleri üzerine çekmişti. Bu başarının ardından Google, kendi yapay zeka chatbot’u olan Google Bard’ı geliştirmek için yoğun çalışmalara başladı. Google Bard, ChatGPT’nin başarısını geride bırakarak kullanıcılara daha da gelişmiş bir deneyim sunmayı hedefliyor.

    Yapay zeka platformları geliştikçe bir yayıncı olarak aklıma ilk gelen şey yoksa “yapay zeka aramanın yerini mi alacak?” oluyor. Keza artık pek çok konuda  arama sonuçlarını tarayarak bilgi aramak yerine, hemen yapay zekaya soruyor ve ihtiyacımız olan bilgiye hızlıca ulaşıyoruz. Yapay zeka; bilgiyi anlamak, bağlantıları kurmak ve anlamlı yanıtlar üretmek için gelişmiş doğal dil işleme ve makine öğrenimi algoritmalarını kullandığı için bazen gereksiz onlarca siteyi ziyaret etmekten bizi kurtarıyor. Ancak yapay zeka ile edindiğimiz bilgilerin doğruluğunu ayırt edebilmek de gerekiyor. Bunun için hem konuya hakim olmak, hem de referans sitelerden yardım almak gerekiyor. Bu nokta da arama sonuçları imdadımıza yetişiyor. Ancak çok kısa bir süre sonra buna da gerek kalmayabilir. Yapay zeka öğrendiği bilgileri hızlıca analiz ederek, arama sonuçlarına göre en doğru cevabı bizlerle paylaşacaktır. Peki bu noktada içerik üretici olarak bizler, yazılarımızın okunmasını nasıl sağlayacağız? Milyonlarca şirket ürün ve hizmetlerinin tanıtımını nasıl gerçekleştirecek? Açıkçası yapay zekanın arama alışkanlıklarımızı kökten değiştireceğine inanıyorum.

    Google Bard nedir, nasıl kullanılır?
    Google Bard nedir, nasıl kullanılır?

    Google Bard nedir?

    Son zamanlarda yapay zeka destekli arama motorları hızla popülerlik kazanıyor ve pazarlamacılar arasında çeşitli spekülasyonlara yol açıyor. Özellikle, arama sonuçlarında ulaştığımız bağlantılar yerine doğrudan yanıtlar sunabilen yapay zeka teknolojilerinin, web sitelerine daha az trafik getireceği endişeleri dile getiriliyor. Bu konuda paniğe kapılmak yerine, geleceğe yönelik düşünmek ve planlamak önemli bir adım.

    Google da yapay zekanın yükselişine kayıtsız kalamadı ve yakın zamanda Google Bard’ı duyurdu. Peki Google Bard hangi yeniliklerle geldi ve neleri değiştirecek. Hemen anlatayım!.. Google Bard, kullanıcıların çeşitli konularda sorular sormasına ve gerçek zamanlı yanıtlar almasına olanak tanıyan etkileşimli bir arayüze sahip. Bard, kullanıcılara doğal bir dilde yanıt vererek konuşmanın akışını sürdürebilir ve ilgili bilgileri sunabiliyor. Ayrıca, Google veritabanından yararlanarak, sorulara detaylı ve güvenilir bilgiler sunma kabiliyetine sahip. Sorgulara verdiği yanıtlardan sonra referans bağlantılara da yer veriyor. Bing, bu özelliği ile yapay zeka destekli arama motorları arasında daha fazla ön plana çıkıyor.

    Google Bard’ın sunduğu avantajların yanı sıra, Google’ın içerik üreticilerine ve web sitesi sahiplerine sunmuş olduğu yenilikleri de gözden geçirmek gerekiyor. Yapay zeka web sitelerini ziyaret etme ihtiyacını ortadan kaldırıyorsa, web sitesi sahipleri içeriklerini hedef kitlelere ulaştırmak için ne yapacak? Açıkçası bu konu beni biraz endişelendiriyor.

    Yapay zeka SEO’yu öldürecek mi?

    Bilgiye ulaşma ihtiyacından yola çıkarak hayatımıza giren arama motorları, artık bambaşka bir platforma evriliyor. Yapay zeka destekli arama motorları ile birlikte bilgiye ulaşımımız da değişecek. Yapay zeka, organik arama trafiğini tamamen ortadan kaldırmayacak. Ancak yine de, ChatGPT gibi yapay zeka destekli chatbot’ların etkisi ve Google, Bing ve Baidu gibi lider arama motorlarının yapay zeka tabanlı rekabeti alışkanlıklarımızı değiştireceğe benziyor.  İşte tam da bu noktada sektör profesyonelleri olarak, yapay zeka destekli arama motorlarının potansiyel sonuçlarını öngörerek, değişimlere hazırlıklı olmamız gerekiyor. Peki içeriklerimizi daha fazla kişiye ulaştırmak için neler yapabiliriz?

    – İlk olarak, yapay zekayı kullanarak SEO için daha hızlı içerik üretebiliriz. Son zamanlarda SEO uzmanları tarafından yapay zeka yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı.

    – Artık kullanıcılar SEO çöplüğüne dönen web sitelerini ziyaret etmek istemiyorlar. SEO’ya uygun ancak okunabilir içerikler üretme daha fazla önem kazanıyor diyebilirim.

    –  Kullanıcılara doğrudan yanıtlar sunarak web sitelerini ziyaret etme ihtiyacını azaltabilirler. Bu durumda, organik arama trafiği konusunda dikkatli olmalı ve alternatif stratejiler geliştirmeliyiz.

    – Bütün algoritmaları unutun!  Geleneksel SEO stratejilerini gözden geçirmek ve yapay zeka destekli arama motorlarına uyum sağlamak önemli hale geliyor. Web sitelerini daha iyi snippet’ler ve doğrudan yanıtlar için optimize etme becerilerimizi geliştirmeliyiz.

    – Yapay zeka destekli arama motorları ile arama sonuçları daha gelişmiş yanıtlar sunabilir. Bu sayede kullanıcıların daha iyi ve daha doğru yanıtlar alması sağlanabilir. Bu durum kullanıcı deneyimini iyileştirir ve arama motorlarını daha kullanıcı dostu hale getirebilir. Ancak bu noktada içerik üreticilerin de mutlaka desteklenmesi gerekir. (http://rxreviewz.com/)

    Özetle, yapay zeka artık hayatımızın  önemli bir parçası haline geldi ve bu teknolojiye uyum sağlayabilenler iş hayatının kazananları olacak!

    App Store’daki küçük geliştiriciler, son iki yılda yüzde 71 gelir artışı elde etti

    Bağımsız bir araştırma, büyük geliştiricilere kıyasla daha fazla büyüyen küçük geliştiricilerin güçlendiğini gösteriyor.

    Analysis Group ekonomistleri tarafından yürütülen bağımsız bir araştırma, App Store’daki küçük geliştiricilerin işletmelerini büyütüp dünya genelinde daha fazla müşteriye ulaştığını ve hatta büyük geliştiricileri bile geride bıraktığını gösteriyor. Yılda en fazla 1 milyon ABD doları kazanan ve 1 milyondan az indirme sayısına ulaşan geliştiriciler küçük geliştirici kategorisine giriyor. Dünyanın her yerindeki küçük geliştiriciler, App Store’daki çok sayıda araç ve girişimin desteğiyle 2020 ile 2022 yılları arasında yüzde 71 gelir artışı elde etti.

    Analysis Group ekonomistleri “2022 Yılında App Store’daki Küçük Geliştirici İşletmeleri ve Uygulama Geliştiricileri” adlı yeni bir araştırmayla, 2020 yılından beri mağazada aktif olan ve kullanıcı ihtiyaçlarına yanıt vermenin yeni yollarını arayan küçük geliştiricilerin gelir artışı açısından büyük geliştiricileri geride bıraktığını ortaya koydu. App Store’daki tüm geliştiricilerin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan küçük geliştiriciler, tüm uygulama kategorilerinde gelirlerini artırdı. Küçük geliştirici kategorisindeki işletmelerin özellikle sağlık, zindelik, spor ve yaşam tarzı uygulamaları gelirlerini son iki yılda iki kattan fazla artırdı.
    Her ölçekten geliştirici, dünyanın 175 ülkesinde 40’ı aşkın dilde hizmet veren App Store’un sunduğu erişim avantajları ve Apple’ın dünya genelinde 2 milyarın üzerindeki aktif aygıt tabanı sayesinde işlerinde başarıya ulaştı. 2022 yılında küçük geliştiricilerin yaklaşık %80’i birden fazla mağazada aktifti. Üstelik tüm küçük geliştiricilere ait uygulamaların toplam indirilme sayısının yaklaşık %40’ının arkasında, her bir geliştiricinin kendi ülkesi dışındaki kullanıcılar vardı. Bunun yanı sıra ekonomistler, birden fazla mağazada dijital ürün ve hizmet satarak uygulamalarından para kazanan geliştiricilerin ortalama olarak 40’tan fazla mağaza üzerinden gelir elde ettiğini ortaya koydu.

    ABD’de bir okul bölgesi Apple Learning Coach ile yaratıcılığı hayata geçiriyor

    Professional Learning Program, bu yıl 12 ülkede daha sunulacak…

    Güney California’daki Downey Unified School District’te büyük bir dönüşüm yaşanıyor.
    “Bir değişim havası var.” diyen Lewis Elementary School müdürü Allison Box sözlerini şöyle sürdürüyor: “Heyecan içindeyiz, hiçbir günümüz sıradan geçmiyor çünkü çocuklarımız kelimenin tam anlamıyla dinamik bir öğrenme ortamına kavuştu.”
    Bölgedeki öğrenciler Apple teknolojilerini kullanarak GarageBand ile podcast’lerden Keynote ile animasyonlara ve Clips ile filmlere kadar çok çeşitli projeler oluşturabiliyor ve tüm bu değişiklikler sınıfları yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşümün merkezinde yer alan bir grup eğitimci, Apple Learning Coach programında öğrendikleri bilgileri kullanarak öğretmenlerin ve öğrencilerin eğitime bakış açılarını yeniden tasarladı.

    Apple Learning Coach; öğretim koçlarına, dijital öğrenim uzmanlarına ve koçluk yapan diğer eğitimcilere, öğretmenlerin sınıf içinde Apple teknolojilerini etkili şekilde kullanmalarına yardımcı olma konusunda eğitim veren ücretsiz bir profesyonel öğrenim programı. Programı ABD’de şimdiden 1900’ün üzerinde eğitimci tamamladı ve yeni grup için 30 Mayıs’a kadar başvurular devam ediyor. Ayrıca, Apple Learning Coach yıl sonuna kadar ABD’nin yanı sıra 12 ülkede daha sunulacak.

    Downey Unified, sekizi Apple Distinguished School olmak üzere 22 okul ile anaokulu öncesi dönemden 12. sınıfa kadar 22.000 öğrenciye eğitim veriyor. 10 yılı aşkın bir süre önce, İngilizce öğrenenlere akıcı okuma alışkanlığı kazandırmaya yardımcı olması için bölge okullarında iPod touch kullanılmaya başlandı. Bugün ise tüm ilkokullarda her öğrenciye birer iPad veriliyor ve pandemi döneminden beri orta okul öğrencileri de bire bir iPad ile eğitim yapıyor.

    Zyxel’den güvenli bulut çözümleri

    0

    Zyxel Networks, kurumların ve ev kullanıcılarının önündeki siber tehditleri ortadan kaldırarak potansiyellerinin açığa çıkmasına imkân tanıyor. 

    Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte siber saldırılar, işletmeler için her zamankinden daha büyük bir tehdit haline geldi. Hemen hemen her sektörde faaliyet gösteren bu saldırılar, işletmelerin müşteri bilgilerini çalmak, finansal kaynaklarını ele geçirmek veya hizmetlerini durdurmak gibi zararlı amaçlarla gerçekleştiriliyor. İşletmelerin faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebilen siber saldırılar, veri kayıplarına neden olurken aynı zamanda şirketlerin itibarını da zedeleyebiliyor. Siber saldırıların hızla evrimleşen doğası nedeniyle, işletmelerin siber güvenlik stratejilerini güncelleyerek bu değişime ayak uydurmaları hayati öneme sahip. İşletmelerin yalnızca önleyici tedbirler almaktan ziyade, saldırılar gerçekleştiğinde nasıl tepki verecekleri konusunda da hazırlıklı olmaları gerekiyor.

    Gelişen teknolojiler ve 5G gibi iletişimsel yenilikler riskleri çeşitlendiriyor

    Teknolojinin ilerlemesi, iş süreçlerinin dijitalleşmesi ve veri miktarının artması, kimlik hırsızlığı, dolandırıcılık, siber taciz, şantaj, sosyal mühendislik, siber saldırılar, veri sızıntıları, fidye yazılımları, şirket içi casusluk ve ağ güvenliği zafiyetleri bireysel ve kurumsal güvenlik risklerinde önemli değişiklikler meydana getiriyor. Gelişen teknolojiler ve 5G gibi iletişimsel yenilikler birçok fayda sağlarken beraberinde bir takım riskleri de getiriyor. Daha hızlı ve güvenli bir internet bağlantısı sağlayan 5G teknolojisi, daha büyük veri miktarlarının taşınması için kullanılacağından, veri güvenliği risklerinin artmasına neden olabiliyor.

    5G teknolojisinin yanında, gelişen IoT cihazları için yeterli güvenlik standartları olmaması, ağ güvenlik ihlallerine neden olabilirken bilgisayar korsanlığını kontrol edilemez hale getirebiliyor. IoT cihazlarıyla birlikte daha fazla cihazın ağa bağlanması, güvenlik açıklarını artırdığından ağın güvenliğini tehlikeye atabiliyor.