Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 1630

    Dünya Çevre Günü’nde çevre dostu beyaz eşyalar

     

    Yaşadığımız gezegenin yaşı ile ilgili bilim dünyası kesin bir bilgi veremiyor. Ancak milyonlarca yıl olduğu muhakkak. Bu dünyada yaşayan bilinen en zeki varlık, yani insanlar birkaç yüz yıl içinde dünyayı adeta bir çöplük haline getirdi. Su, hava gibi yaşamsal elementler kirletildi. Sonunda kirlilik öyle bir hale geldi ki, dünyanın iklim dengesini bile etkiler hale geldi.

    Nitekim, bundan 55 yıl önce, 1972 yılında Birleşmiş Milletler’de toplanan 133 ülke ortak bir karara imza atarak, 5 Haziran gününü “Dünya Çevre Günü” olarak ilan etti. Ülkemizde de 5 Haziran günü ve haftası her yıl kutlanıyor.

    Elbette, çevreyi kirletmemek kadar, kaynakları da çevreyi kirletmemek adına kısıtlı kullanmak gerekiyor. Şöyle düşünün… Dişlerinizi fırçalarken açık bıraktığınız musluk, yalnızca daha fazla su parası ödemenize neden olmuyor. Aynı zamanda birçok bölgede kıt kaynak olan ve hızla kirlenen suyun ziyan edilmesi anlamına geliyor. Yine, bazen termik santrallerle doğayı kirletme pahasına üretilen elektrik enerjisini de aynı şekilde düşünmek gerekiyor. Ne kadar az elektrik enerjisi tüketirseniz, çevremiz de o kadar temiz kalacaktır.

    Bilim çevrelerine göre 2050 yılında dünyamızda yaşayan insan sayısının 9 milyar 600 milyon olması bekleniyor. Bugünkü standartlarda yaşamak için o gün üç gezegene birden ihtiyacımız olacak. Bu nedenle çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmak istiyorsak, çevremizi korumalı, kirlenmesine engel olacak tasarruf tedbirlerini almalıyız.

    Evde kullandığımız, elektrik ve su tasarrufu yapan A+, A++, A+++ ve A+++ -30 türü beyaz eşyaları satın almalıyız. Bu ürünler, uzun vadede hem bütçe dostu hem de çevre dostu özellikleriyle bizi mutlu edecektir.

    Çamaşır ve bulaşık makineleri

    İlk etapta, elektrik ve suyu aynı anda tüketen çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi gibi beyaz eşya ürünlerine bir göz atalım. Bakalım Media Markt’ta bizim için neler var?

    Çamaşır makineleri A+++ ve A+++ -30 sınıfında Bosch, Elecrolux ve Samsung’un dikkat çeken ürünleri mevcut… Bosch’tan 8 kg kapasiteli WAT24460TR, A+++ -30 ile hem elektrik hem de su sarfiyatı açısından çevre dostu olduğunu kanıtlıyor. Yine 8 kg kapasiteli Electrolux EWF 1284 BR A+++ -30 da hesaplı fiyatıyla göz dolduruyor.

    Samsung’un A+++ sınıfı kapasiteli 12 kg 1400 çamaşır makinesi WW1284120W/AH teknolojisiyle ön plana çıkan çamaşır makinelerinden biri… Onu yine aynı sınıf ve kapasitedeki LG FH495BDSK.2ABWPLTK modeli izliyor. Üstelik fiyat açısından bakıldığında uygun görünüyor.

    Media Markt’taki bulaşık makinelerine baktığımızda enerji verimlilik sınıfı açısından A++ değerinde odaklandıklarını görüyoruz. En çok satan modeller arasında karşımıza 14 kişilik bulaşığı bir seferde yıkayabilme özelliğine sahip 5 programlı LG D1452CF.AASPLTK bulaşık makinesi çıkıyor. Hemen arkasından farklı bir kurutma teknolojisine sahip 6 programlı Bosch SMS68N80TR geliyor.

    Buzdolapları

    Yaz, günden güne kendini daha fazla hissettirirken evimizdeki buzdolapları daha kapasiteli çalışmaya başladı. Bu da daha fazla enerji tüketmelerine neden oluyor elbette… Ancak, buzdolapları da çevre dostu çözümleriyle karşımıza çıkıyorlar.

    Media Markt’ın web sitesinde en çok ilgi gören A+++ enerji verimlilik sınıfı buzdolabı modelleri arasında ilk göze çarpan 508 lt kapasiteli kir ve iz tutmayan Inox-easyclean özellikli Bosch KGE58BI44N var. Ayrıca 520 lt kapasiteli, siyah camlı Arçelik 2488 CES de büyük ilgi görüyor.

    A++ enerji verimlilik sınıfı ürünlere baktığımızda Samsung’u görüyoruz. 473 lt kapasitesi ve Inox özellikli RL4323RBASP buzdolabı Media Markt ziyaretçileri tarafından büyük ilgi görüyor. Onu temperli cam rafları olan LG GC M502HQHM izliyor.

    Sözün özü, daha az su, daha az elektrik enerjisi kullanarak yaşlı dünyamızı kirletmemek mümkünken bizlere düşen de hayatımızı kolaylaştıran ürünleri satın alırken, enerji verimlilik sınıfına özellikle dikkat etmek.

    5 Haziran Dünya Çevre Günü’nüz kutlu olsun…

     

    Samsung Q8C QLED TV: OLED’in sonunu getiren televizyon

    Samsung, Quantum Dot teknolojisini bir üst basamağa taşıdı. Yeni nesil Q8C QLED TV  ile QLED standardını yükselten Samsung, OLED teknolojisini çok zor bir duruma düşürüyor.

    55, 65 ve 75 inç ekran büyüklüklerinde bulunan Q8C serisinin önemli bir özelliği, tasarımın tekrar üzerinden geçilmiş olması.  Bu alanda 60 Watt çıkış gücüne ulaşabilen ve yüksek bir ses kalitesi ile beğeni toplayan 4.2 höparlör sistemi yer alıyor. Bundan da önemlisi, Samsung’un farklı oturma odaları için farklı konsept tasarımlar geliştirmiş olması.

    Kullanıcılara modern, klasik ve yeni nesil tasarımlara sahip farklı ayak tasarımları sunulmasının yanı sıra  duvara asma aparatları seçeneği de sağlanıyor. Kavisli bir yapıya sahip olan Q8C’nin arka kısmı tamamen kapalı. Bağlantı girişleri ayakların içinden geçiyor ve neredeyse görünmüyor.

    Bununla birlikte, neredeyse görünmez olan bir bağlantı kablosu da geliştirilmiş. Invisible Connection  Cabel olarak adlandırılan bu bağlantı kablosu, televizyonların arka kısımlarda görmeye alıştığımız kablo salatasını yok ettiği gibi şeffaf ve ince olması sayesinde neredeyse görünmüyor. Bu da özellikle televizyonu duvara monte etmek isteyen kullanıcılar için çok büyük bir avantaj sağlıyor.  3 metre uzunluğundaki bu kablo tüm giriş ve çıkışları üzerinde barındıran One Connect Box adlı bağlantı kutusu ile haberleşiyor.

    Bu bağlantı kutusunun avantajı ise kendisini dilediğiniz yerde saklayabilmeniz.Akıllı kumandanızın bu kutuyu görmesine gerek olmaması da iyi düşünülmüş bir özellik. Bu sayede kutuyu dolabın içine bile saklayabilirsiniz. One Connect Box, 363 x 115 x 34 mm boyutunda ve üzerinde üç adet HDMI, üç adet USB, optik ses girişi, WLAN, Bluetooth, CI-Slotu, Kablo/DVB-T2 ve iki adet uydu girişi bulunuyor. Samsung ayrıca çok geniş salonlara sahip kullanıcılar için opsiyonel olarak satılan 15 metre uzunluğunda bir kablo da tasarlamış.

    Akıllı kumandanın önemli bir özelliği de çok az tuş ile birçok işi yapabilmesi. Metal görünümlü bu kumanda aynı zamanda farklı cihazları da kontrol edebiliyor. Bununla birlikte, sesli komutları da algılayabiliyor. Yani Q8C’yi sesinizle kontrol edebiliyorsunuz.

    Samsung Q8C’ye yakından baktığınızda malzeme kalitesinin üst seviyede olduğu hemen anlaşılıyor. Benzer bir durum cihazın işçiliği için de geçerli. Samsung’un kullanıcılara çok kaliteli bir ürün sunduğu ve bu kritere çok fazla önem verdiği görülüyor.

    Görüntü kalitesi, fonksiyonellik ve tasarımı ile fark yaratıyor

    OLED teknolojisinin en büyük avantajı, her bir pikselin bağımsız hareket edip bir ışık kaynağı haline gelebilmesi. QLED teknolojisinde böyle bir durum yok. Samsung, var olan LCD teknolojisini geliştirip Quantum DOT teknolojisini elde ederek görüntü kalitesini üst seviyeye taşıyor. Çok geniş bir renk spektrumuna sahip olan QLED teknolojisi bu sayede canlı ve gerçeğe yakın bir renk doğruluğu sunuyor.

    Samsung bu alanda çok iddialı. Kavisli bir televizyon olan Q8C, %100 DCI-P3 renk derinliğine ulaşıyor. Bu da QLED teknolojisine sahip Q8C’nin sinema standartlarında bir renk derinliğine sahip olduğu anlamına geliyor. Bu teknoloji, 1500 Lumen parlaklık ve 5000:1 kontrast (Q-Contrast) değeri sayesinde, görüntü kalitesini bir üst seviyeye taşıyor.

    Bitmedi. Q8C aynı zamanda da QHDR olarak adlandırılan HDR teknolojisini de destekliyor. HDR10+ standardı sayesinde İnternet’ten indirilen HDR filmler ve Ultra HD Blu-Ray içerikler kalitesi bozulmadan gösterilebiliyor.

    2016 model ürünlerle kıyasla %50 daha parlak olması ile ciddi bir fark yaratan Q8C, aynı zamanda da geniş bir görüş açısına da ulaşıyor. Bu esasında önemli bir özellik. Çünkü televizyondaki görüntüye doğrudan veya yandan bakıldığında renk parlaklığı değişebiliyor.  Samsung Q8C, geniş görüş açısı sayesinde bu farkı minimuma indiriyor ve herkesin aynı görüntüyü eşit olarak izlemesini sağlıyor.  Örneğin siyah renk grileşmiyor ve siyah olarak kalıyor.

    Yani Q8C, standart LCD televizyonlarla kıyaslandığında 5-10 kat arası daha parlak olması sayesinde çok daha iyi bir görüntü kalitesine ulaşıyor. Işıklı ortamlarda bile net bir görüntü sağlayan Q8C, en parlak modunda bile performansını koruyor.

    Yaptığımız denemelerde Q8C’nin zengin detaylı ve keskin bir görüntü oluşturduğunu gördük. Benzer ürünlerde gördüğümüz ve kullanıcıyı rahatsız eden artırılmış keskinlik bu üründe yaşanmıyor. Q8C, yüksek performansta ve yüksek bir kalitede kesinlikle çizgisini bozmuyor. İster karanlık bir ortam olsun isterse de en parlak ortam, Q8C hep aynı kaliteyi koruyor.

     Sonuç

    Samsung, 2017 serisi ile yüksek performanslı bir QLED ürün portföyü oluşturmuş durumda.Yüksek parlaklık ve canlı renklerle mükemmel bir görüntü kalitesine ulaşan Q serisi, tasarım, fonksiyonellik ve esnekliği ile de fark yaratmasını biliyor. Ayrıca, Invisible Connect Cabel ve farklı ayak tasarımları arasında seçim yapabilme imkanının, bu ürün ailesine çok farklı bir hava kattığını da söylemeliyiz. Benzer ürünler arasında kendisini farklılaştıran Samsung Q8C, kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir ürün.

    Blog açmak için kullanabileceğiniz ücretsiz servisler

    İçerik tüketen olmaktan, içerik üreten olmaya geçmenin en ideal yolu blog yazmak. Tecrübelerinizi blog ile geniş kitlelerle paylaşabilir ve kendinizi yazarak ifade edebilirsiniz. Bu yazıda sizlere, blog oluşturmak için kullanabileceğiniz en popüler ve ücretsiz servisleri tanıtıyorum.

    Kendimizi ifade etmenin en iyi yollarından biri yazmak. Bunu her ne kadar sosyal medyada kısa metin ve görsellerle yapabilsek de, kalıcı ve düzenli içerik oluşturmak ve uzmanlığımızı başkalarıyla paylaşmak için blog sahibi olmak en iyi çözüm.

    SESİNİZİ GENİŞ KİTLELERE DUYURUN

    Blog kavramı, ‘web günlüğü’ yani ‘web log’dan türetilmiş; Türkçe’de bu ‘ağ günlüğü’ olarak da ifade ediliyor. Yaptığınız iş her ne olursa olsun, mutlaka söyleyecek bir şeyiniz vardır. Blog yazarak sesinizi duyurabilir, tecrübelerinizi geniş kitlelere aktarabilirsiniz.

    EN İYİ BİLDİĞİNİZ KONULARI YAZIN

    Yazarken bir konu belirlemenizi ve uzmanlaşmanızı tavsiye ederim. En iyi konu, en iyi bildiğiniz ve yaptığınız iş olabilir. Hangi alana ilgi duyuyorsanız, o konuda yazmak içerik üretmenizi kolaylaştıracaktır. Blog sahibi olmak, sizi içerik tüketen olmaktan, içerik üreten olmaya yöneltecektir.

    En popüler blog servisi: WordPress

    Blog açmak için kullanabileceğiniz en popüler servis WordPress. tr.wordpress.com adresine girerek, sisteme üye olup çok kısa sürede ücretsiz bir blog sahibi olabilirsiniz. WordPress blog servisi, oldukça kolay arayüzü ve anlaşılabilir yönlendirmeleriyle her seviyeden internet kullanıcısının faydalanabileceği bir adres.

    TEMA SEÇENEKLERİYLE BLOĞUNUZU ÖZELLEŞTİRİN

    kullanıcıadı.wordpress.com şeklinde adresli blog oluşturulabilen WordPress’de çok sayıda tema seçeneği bulunuyor. Bu sayede bloğunuzu zevkinize göre özelleştirebilir ve farklı tasarımları tecrübe edebilirsiniz.

    WordPress’in başlangıç versiyonu ücretsiz. Daha fazla teknik özellik içeren versiyonlara geçmek isterseniz ücret ödemeniz gerekiyor. WordPress’ten hizmet alarak, kendinize özel bir alanadı da kullanabilirsiniz. İleriki aşamalarda kendi barındırma servisinizle blog yayıncılığına devam etmek isterseniz, tr.wordpress.org adresinden WordPress yazılımını ücretsiz alabilirsiniz. WordPress’in temel yazılımının yanı sıra, bloğunuza yeni işlevler kazandıracak eklentiler ve temalar da sizi bekliyor.

    Arkasında Google’ın gücü var: Blogger

    Teknoloji devi Google’a ait olan Blogger, ücretsiz olarak, blogspot.com.tr uzantılı blog oluşturmanızı sağlıyor. Gmail adresiyle üye olabileceğiniz Blogger, Türkçe desteği sayesinde kolay anlaşılabilir ve yönetilebilir bir servis. Blogger’da farklı tema seçenekleri bulabilir ve kısa sürede bloğunuzu yayına sokarak, içerik üretmeye, tecrübelerinizi geniş kitlelerle paylaşmaya başlayabilirsiniz.

    GOOGLE REKLAM AĞIYLA ENTEGRE ÇALIŞIYOR

    Ancak Google’ın blog servisi Blogger, tema sayısı ve temaları özelleştirme konusunda, WordPress kadar gelişmiş değil. Google Adsense reklâm servisi entegrasyonu sayesinde, bloğunuzda reklâm yayınlayarak gelir elde etmeniz de mümkün. Blogger’da Google reklâm servisini aktif etmek bir kaç tıklamayla gerçekleşebiliyor.

    140 karakterle yetinmeyenler için: Medium

    Twitter’ın kurucuları Evan Williams ve Biz Stone tarafından kurulan Medium, 140 karakterle yetinemeyen kullanıcılar için hayata geçirildi. Twitter, Facebook ya da Google hesabınızla giriş yapabileceğiniz Medium, yalın ve kullanışlı arayüzüyle dikkat çekiyor. Medium’a üye olduğunuzda, ücretsiz olarak, medium.com/@kullanıcıadı gibi bir adrese sahip oluyorsunuz.

    KALİTELİ İÇERİK OLUŞTURMA ÇABASIYLA ÖNE ÇIKIYOR

    Kurulduğu günden bu yana altyapı sunan bir servis olmasının yanında, kaliteli içerik sağlamaya da odaklanan Medium’u, blog yazmayı düşünmeseniz bile okumak için favori adresleriniz arasına eklemelisiniz. Daha önce medium.com/turkce adresinden Türkçe içeriklerin yönetimini yapan Medium, Türkiye’deki içerik faaliyetlerini sona erdirdi. Ancak medium.com/türkiye adresinden Türkçe içerik oluşturmak için gönüllü bir çaba hâlâ devam ediyor.

    Görsel öğeler paylaşmayı sevenlere: Tumblr

    Daha çok fotoğraf ve video gibi görsel paylaşımına yönelik kullanılan Tumblr, blog açmak için tercih edebileceğiniz alternatiflerden biri. Dünya genelinde yaygın kullanıma sahip olan ve özellikle güzel sanatlarla ilgilenenlerin tercih ettiği Tumblr’a üye olduğunuzda, kullanıcıadı.tumblr.com şeklinde bir adrese sahip oluyorsunuz.

    SES KAYDI VE VİDEO YÜKLEMEYİ KOLAYLAŞTIRIYOR

    Metin ve görsellerin yanı sıra, ses ve video dosyası yüklemeyi kolaylaştıran bir yapıya sahip olan Tumblr, eğer daha çok bu tarz içerikler paylaşmayı düşünüyorsanız, sizin için ideal bir seçim olabilir.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede

    Sosyal Mecralarda Video Paylaşımının İncelikleri

    Sosyal mecralarda video paylaşımının hem kullanıcılar hem de işletmeler için bir gereklilik olduğunu biliyoruz.

    “Hangi sosyal medya platformunda video paylaşmalıyım? konusu ise birçok kişinin merak ettiği ve sıkça duyduğumuz bir soru. Yazımda sorularınıza yanıt bulacağınız pratik öneriler var.

    Apple Park ile ilgili merak edilen her şey

    Apple’ın merakla beklenen Cupertino’daki yeni kampüsünün tamamlanması için geri sayım sürüyor. Tasarımı ile uzay gemisini andıran kampüsün resmi adı Apple Park olarak açıklanmıştı. Hewlett Packard’ın eski yerine inşa edilen ve planları şirketin efsane CEO’su Steve Jobs tarafından yapılmış olan yeni inovasyon merkeziyle ilgili ortaya çıkan son detayları bu haftaki yazımda bir araya getirdim.

    Şüphesiz Apple Park ile ilgili en çok merak edilen konu merkezin tam anlamıyla ne zaman açılacağı. İnşaatının büyük bir kısmı tamamlanmış Apple Park’ın 2017 yılının sonunda bitmesi planlanıyor. Bununla birlikte hala yapılacak pek çok çevre düzenleme işi bulunuyor. Nisan 2017’den itibaren çalışanlar binaya taşınmaya başladı ancak 12000 personelin tamamının taşınması 6 aydan fazla zaman alacağa benziyor. Üstelik inşaat yaz aylarında çalışanlar geldikten sonra da devam edecek. Apple Park içindeki en önemli yapılardan biri Steve Jobs hatırasına yapılan dev konferans salonu. Matthew Roberts’ın YouTube kanalında birkaç gün önce yayınladığı videoda son halini görme şansına sahip olduğumuz Steve Jobs Theater adı verilen bu kısım şüphesiz merkezin en ilgi çeken bölümü olacak. Apple Park içindeki en yüksek noktalardan biri olan bir tepede bulunan bin koltuklu bu oditoryum şirketin gelecekteki ürün lansmanlarının merkezi olacağa benziyor.

    Apple Park ne kadara mal oldu?
    Başlangıçta kampüsün yaklaşık yarım milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyordu. Ancak maliyetler tahminleri aştı. Apple Park’ın yalnızca arazisinin fiyatı 160 milyon dolar. Apple Park ile ilgili 2011’de 3 milyar dolar civarı olarak ayrılan bütçe 2013’te 5 milyar dolara kadar yükseldi. Söz konusu tasarım ve malzeme olduğunda Apple’ın aşırı hassasiyeti bilinen bir gerçek ancak bu durumdan kaynaklı olarak artan maliyetler 2013 yılında hissedarlar arasında tartışmalara neden olmuştu. Ancak Apple’ın bu harcamalar için yeterince sermayesi mevcut olduğundan sular çabuk durulmuştu. Sonuçta 5 milyar dolar büyük bir harcama olsa da bu Apple’ın devasa nakit rezervlerinin yaklaşık %2.3’ününe denk geliyor, bunun da altını çizelim.

    Dünyanın en yeşil kampüsü
    CEO Tim Cook Mart 2016’da yaptığı açıklamada amaçlarının Steve Jobs’ın hayalini gerçekleştirmek olduğunu açıklamıştı. Buna göre Apple Park gelecek kuşaklar için inovasyonun merkezi olacak ve ekibe ilham vermenin yanı sıra çevreye fayda sağlayacak. Bu nedenle Apple Park dünyanın en fazla enerji verimliliğine sahip ve yenilenebilir enerji ile çalışan binası olarak inşa ediliyor. Açıkçası Apple karbon salınımını minimuma indiren ya da tamamen yok eden bir kampüs kurmak icin çok çaba harcadı. Kampüs cevresine kurulan orman ve 700 bin güneş paneli bunlardan yalnızca ikisi. Apple’ın bu projede yola çıkarken amacı Pentagon’un 3’te 2’si büyüklüğünde olan kampüsün yüzde 80’ini yeşil alan haline getirmekti. Bu nedenle Apple’ın yeni arazisi icin San Francisco’dan pek çok ağaç getirildi.

    Kampüs çevresine 7 bin ağaç dikildi. Peyzaj çalışmaları için Stanford Üniversitesi’nden bir uzman ile anlaşan Apple kayalık alanlar da dahil olmak üzere bitki yaşamının eski doğal haline getirilmesi için çalışmalar yaptırdı. Bu çalışmalarla birlikte Apple Park, 464 bin 500 metrekarelik asfalt ve beton alanı yeşil alana dönüştürüyor. Tesislerin enerji ihtiyacı kampüs içindeki düşük karbon salınım merkezinden karşılacak. Binanın üstü 17 megawatt değerindeki güneş panelleri ile donatılmış durumda. Bu sayede Apple Park dünyadaki en büyük güneş enerjisi sistemine sahip tesis olacak. Faturalara çok fazla bütçe ayırmak istemeyen Apple bunun yerine binayı doğal havalandırmalı olacak şekilde inşaa ettirdi.

    Tasarım için Londra Meydanı’ndan ilham alındı
    Bina mimarisi İngiliz firması Foster+Partners tarafından tasarlandı. Foster+Partners Kurucu ve Başkanı Norman Foster bir röportajında kampüsün tasarımı için evlerin parkın çevresinde yer aldığı Londra Meydanı’ndan ilham aldığını açıkladı. Buna ek olarak Foster binanın tasarımında birlikte çalışacak departmanların yakınlık ve ihtiyaçlarına önem verildiğini söylüyor. Binada yazılımcıdan pazarlamacıya farklı disiplinlerden kişiler çalışacağından buna uygun düzenlemeler yapıldı. Foster ayrıca Steve Jobs’ın kendisinden kampüsün çocukluğunun Kaliforniyasını yansıtmasını istediğini söyledi. Bu nedenle Apple Park için Stanford kampüsünde bulunan Main Quad ismindeki alandan da ilham alınmış. Apple Park içinde ayrıca ziyaretçiler için bir merkez, Apple Store ve halka açık bir kafe bulunuyor. Buna ek olarak kampüste çalışanlar için spor merkezi, araştırma geliştirme tesisleri, yürüme ve koşu parkurları, yer altı otoparkı, çayır ve gölet yer alıyor. Kampüste yer alacak 1000 adet bisiklet personelin kullanımına açık olacak.

    Kapı kollarından asansör düğmelerine her şey özel olarak tasarlandı
    Apple Park için öncelikle hedef doğa dostu malzemelerin kullanımı olsa da Jobs’ın malzeme kalitesine verdiği önem bina tasarımında da kendini gösteriyor. Tıpkı Apple ürünlerinde olduğu gibi bina içi duvar, zemin ve tavanlarda da pürüzsüzlük ve kusursuz görüntü ön planda. Kapı kollarından, asansör düğmelerime kadar her şeyin özel olarak tasarlandığı binada tuvaletler bile özel tasarım. Bina bir daire şeklinde tasarlanmış olduğundan dolayı her bir pencereyi camla kaplamak için özel bir çaba harcanmış. Apple yeni merkezinin dünyanın en yeşil kampüsü oldugunu iddia etse de kampüs alanı icinde araçlar için 11 bin park alanı yer alıyor. Ancak genel müdürlükte 14 binden fazla personelin çalışacağı düşünülürse bu bile yeterli olmayabilir. Tabii bu kadar aracı organize etmek de ayrı bir çaba gerektirecek.

    Üst düzey bir güvenlik olacak
    Apple için ürün tasarımlarının yapılacağı Apple Park kampüsünün güvenliği oldukça önemli. Öyle ki 2013 yılında Apple güvenlik müdürü ve şehirdeki bir görevli arasında geçen email yazışmasında konu tek bir ağacın nerede konumlandırılması gerektiği ile ilgili idi. LA Times’ın raporuna göre Apple ağacın yerinin biraz ileride olması durumunda insanların ağaca tırmanıp kampüs çitlerinden içeriye girme ihtimalini dahi hesap ediyor. Yeni kampüse halkın erişimini mümkün olduğunca azaltmak isteyen Apple’ın personeli bile binanın her yerine giremeyecek.

    Görsel kaynak: mytechnology.eu

    Samsung Galaxy S8 ve S8 Plus’da İpuçları ve Püf noktaları

         Samsung’un  en son amiral gemisi akıllı telefonları Galaxy S8 ve Galaxy S8 Plus modellerine oldukça ilgi olduğunu söylemeliyim. Telefonun genel dizaynı oldukça hoş olmuş. Özellikle ekranın neredeyse tamamının kullanılabiliyor olması, yeni TouchWiz arayüzü ve üzerine de Android 7.0 Nuga’nın çalışması, telefona ayrı bir hava katmış.

    Bu haftaki yazımda; Samsung S8 ve S8 Plus akıllı telefonlarının genel özelliklerinden ve bazı ipuçlarından bahsedeceğim.

    Yeniden Düzenlenen Ekran Butonları

     

        Samsung Galaxy S8 ve Galaxy S8 Plus telefonunda Android 7.0 Nougat versiyonu ile özelleştirilmiş bir arayüz kullanılıyor. Yeni telefonlarda tamamıyla özelleştirilmiş butonlar kullanılıyor. Yukarıdaki animasyonda da anlatılmaya çalışıldığı gibi; ayarlar butonuna basıldığında, “Ekran” seçilerek devam edilip, gelen ekrandan “Navigasyon Bar”a dokunulduğunda, seçilen butonun nasıl görüneceğinin kontrol edilebileceği ekran ile karşılaşıyorsunuz. Burada; butonun rengini, davranış şeklini, duyarlılığını, kilitli olup olmayacağını kontrol edebiliyorsunuz. Oldukça ilginç ve güzel bir özellik olduğunu söylemeliyim.

    Uygulama Çekmecesi 

     

         Samsung’un Galaxy S8 akıllı telefonlarında, Android’in cihaz için özelleştirilmiş işletim sistemi sayesinde, daha önce manuel olarak yapılan bazı özellikler otomatikleştirilmiş durumda. Örneğin, ana ekrandan daha önce yüklenmiş uygulamaları görmek yerine daha sade bir ekran görmek istenildiğinde, basit bazı ayarlamalar ile bunu yapmak oldukça kolay hale geliyor.  Yine “Ayarlar”  dan devam edip, “Ekran” seçilerek gelinen ekrandan “Ana Ekran” ile devam edildiğinde “Sadece Ana Ekran” seçilerek, ana ekranı sade şekilde kullanma şansına sahip oluyorsunuz.

    Her an Her Yerden Aram

     

         Yeni telefonda uygulamalar yüklendikçe, hangi uygulamanın nerede olduğunu hatırlamakta zorlaşabilir. Uygulamaların arasında kaybolmak yerine, ekranı küçük bir hareket ile aşağıya kaydırdığınızda gelen arama ekranı ile istediğiniz her şeyi kolayca arama şansına sahip oluyorsunuz. Arama sadece uygulamalarla sınırlı değil, gelen mesajlardan tutun da e-postalara kadar telefonda olan bütün içerikler üzerinden arama yapmak mümkün hale geliyor.

    Mavi Işık Filtresi

     

         Akıllı telefonu sahiplerinin  yatakta telefon kullanma alışkanlıklarından vazgeçemedikleri hepimizce bilinen bir gerçek. Eminim çoğumuz aynı durumdayız. Samsung Galaxy S8 modellerinde “Mavi Işık Filtresi” özelliği ile, hem göz sağlığını korumaya çalışıyor hem de elde telefon ile uyumak yerine, dikkatinizi her an canlı tutmayı amaçlıyor. Yine “Ayarlar” ekranından “Ekran” seçilerek açılan ekrandan “Mavi Işık Filtresi” seçildiğinde bu özelliği kullanmaya başlayabiliyorsunuz. Bu özelliği manuel açabileceğiniz gibi, zaman ayarlaması yaparak da, uygulamanın otomatik devreye girmesini sağlayabiliyorsunuz.

    Ekran Kenar Panellerini Ayarlama

     

         Galaxy S8 serisinin kullanışlı kenar ekranı sayesinde; uygulamaların kısayolları, telefon rehberi, son kopyalanan metin ve resimler, hava durumu, takvim, spor, finans, haber gibi daha birçok servise kolay şekilde ulaşmak mümkün oluyor. Akıllı telefonda “Ayarlar” ekranından, “Ekran” seçilerek devam edildiğinde, “Kenar Ekran” ayarlarına ulaşılabilir. Bu kısımda oldukça ayrıntılı şekilde, kenar ekranda olması gerekenler ve diğer ayarlamalar yapılabiliyor.

    Her Zaman Açık Bilgi Ekranı

     

         Akıllı telefon kullanıcılarının sıklıkla yaptığı şeylerden biriside; ellerindeki cihazların ekranına sıklıkla bakmaları. Samsung Galaxy S8’de bu alışkanlık ortadan kalkacakmış gibi duruyor. Telefonun kullanılmadığı zamanda bile bilgi verebilen, her an açık ekran ile saat, tarih ve istenirse bir profil bilgisi sunan özelliği ile Galaxy S8 göz dolduruyor. Üstelik bu özellik aktif edildiğinde bataryadan da fazla tüketim olmuyor. “Always-On” adı verilen bu özelliğe, “Ayarlar” ekranından “Kilit”  özelliğini seçilerek ulaşılabiliyor. Kilit ekranında bu özellik aktif edildiğinde, ekranın nasıl davranacağının seçilebileceği bölüm ile karşılaşılıyor.

    Ekran Temasını Değiştirme

     

         Samsung, Galaxy S8 serisinde oldukça gelişmiş ekran temalarını kullanıma sunuluyor. İstenirse anlık olarak ücretli veya ücretsiz temalar indirilebilir. Temaların çoğunda arka planda animasyonlu kullanım özelliği de bulunmakta.

    Yazıda kullanılan videolar Gfycat sayfasından alınmıştır. Videolar Stuff tarafından sağlanmıştır.

    Yabancı dil öğrenmek için en iyi mobil uygulamalar


    Yabancı lisanlara merhaba demek, bize farklı perspektifler kazandırmaktadır. Olaylara farklı pencerelerden bakmayı, araştırmalarınız için ilgili yabancı dilde kaynakları kullanmayı mümkün kılar. Daha da önemlisi, bildiğiniz yabancı dil kadar insan profili tanıyorsunuz demektir ki; bunun kazandırdığı kültürel zenginliğin değeri tartışmasız olarak paha biçilmezdir.

    Bugün sizlerle beraber teknolojinin akıllı telefonlarımızla birleşerek nasıl birer yabancı dil kursu haline geldiğinden bahsedeceğim. Çeşitli mobil uygulamalar aracılığıyla, akıllı telefonunuzun olduğu her yerde yabancı dilinizi geliştirebilir, pratik yapabilir, hatta acil durumlarda çeviri hizmetlerinden faydalanarak iletişimde olduğunuz dünya vatandaşlarıyla sorunsuz bir şekilde diyalog kurabilirsiniz. Otobüste, sokakta, kafede, hatta iş yerlerinizde bu uygulamalara günlük olarak ayıracağınız birkaç dakika sayesinde, keşfederek ve keyif alarak yabancı dil pratiğinizi geliştirebilirsiniz.

    Gelin, yabancı dil öğrenirken bizlere yardımcı olabilecek uygulamalardan birkaçına yakından bakalım. Elbette bu uygulamaları ve daha fazlasını, akıllı telefonlarınızın uygulama mağazalarında her zaman için bulabilirsiniz.


    1) Busuu

    “Her zaman her yerde öğrenin” sloganıyla, iOS ve Android platformlarında kullanıcılarla buluşan Busuu uygulaması, birer yıl arayla bulundukları platformda yılın en iyisi ödülüne layık görülmüştür. Busuu üzerinde yer alan çevrimiçi kurslar, 12 ayrı dilden istediğinizi öğrenmenize yardımcı oluyor. Bununla beraber, kendi anadilini konuşan insanlarla beraber pratik yapmanıza da olanak tanıyan Busuu’nun iddiası ise büyük; 22 saatlik Busuu kursunun, 1 dönemlik üniversite dil eğitimine denk geldiği belirtiliyor. Busuu’nun iddia ettiği kadar başarılı olup olmadığını görmek için, uygulamayı ücretsiz olarak denemeye davetlisiniz.

    2) Duolingo

    Teknoloji sayesinde, herkesin ücretsiz bir şekilde özel öğretmen deneyimini yaşaması gerektiğini ve eğitimde fırsat eşitliğini savunan Duolingo, eğitim anlayışını eğlenceli şekilde yorumlayan en popüler yabancı dil eğitimi uygulamalarından bir tanesidir.  Hızlı, pratik ve kullanışlı kursları gayet başarılı olmanın yanı sıra, başarıyı ödüllendirme metoduyla da kullanıcının motivasyonunu en üst seviyede tutuyor. iOS, Android ve Windows Mağazası’nda bulabileceğiniz Duolingo, iOS ve Android tarafından “en iyiler” kategorisinde ödüllendirilmiştir. Severek ve eğlenerek yabancı dil öğrenmek için, Duolingo’yu deneyebilirsiniz.

    3) Tandem

    Sadece kursları ve eğitici aktiviteleri yeterli bulmuyor, gerçek dünyada gerçek iletişimi arzu ediyorsanız, Tandem sizin için burada. Birkaç fotoğraf ve bilgilerinizle kolayca oluşturacağınız Tandem profilinizle, dünyanın dört bir yanından eşleşeceğiniz diğer kullanıcılarla ister yazılı, ister görüntülü olarak konuşabilir ve iletişim pratiği yapabilirsiniz. Tandem’de her kullanıcı birer öğrenci ve de aynı zamanda öğretmendir… Yabancı dil öğrenirken çeşitli arkadaşlıklar da kazanabileceğiniz Tandem’le alâkalı olarak bilinmesi gereken en önemli konu, uygulamada bir geribildirim sistemi olduğudur. Bu geribildirim arayüzü sayesinde diğer kullanıcılar sizi, davranışlarınızı ve diğer özelliklerinizi oylayabiliyor. Bu oylamaya göre daha iyi eşleşmeler elde edebileceğiniz gibi, eşleşme ihtimallerinizin düşebileceğini unutmayın. O yüzden Tandem’i yalnızca amacı dâhilinde kullanmak, insanlarla etkileşimde kalmaya devam edebilmeniz için tek yoldur.
    Gerçek ve bilinçli bir iletişim, kurstan çok daha faydalı olabilmektedir.

    4) Rosetta Stone

    Duolingo ve Tandem gibi yazılımlara kıyasla çok daha köklü olmasında karşın, Rosetta Stone bize yolun en başında karanlık yüzünü gösteriyor ve oldukça yüksek ücretli bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Yalnızca web ve akıllı telefon uygulamalarına erişim için 179$’lık etiketle başlayan fiyat, masaüstü uygulamasını kalıcı olarak kurmak isterseniz daha da yükseliyor.

    Ama bütün bu ödemelerin bir nedeni var! Rosetta Stone’u bu kadar değerli kılan, benzersiz öğretim metotlarıdır. Kendi anadilinizi referans almadan; öğreneceğiz dili, anadiliniz biçiminde konuşabileceğiniz bir sistemle size öğretir. Bunu yaparken görüntü, metin ve ses ögelerinden faydalanır. Aksan oluşmasını önlemek ve bir yabancı dili, o dilin yerlisi olarak konuşabilmek için Rosetta Stone fena bir fikir değil…  Özellikle de, ödeme yapmadan bir demo sürümünü denemek ve seçeceğiniz bir dil için sınırlı egzersizlere erişebilme hakkınız olduğunu düşününce, Rosetta Stone’u denemek cazip hale geliyor.

    5) HiNative

    HiNative, ilk bakışta Tandem gibi yazışma yoluyla diğer kullanıcılarla etkileşime girerek yabancı dil öğrenebildiğiniz bir uygulama gibi gözükse de, çalışma mantığı olarak Tandem’den farklıdır. HiNative üzerine iOS ve Android platformu aracılığıyla dâhil olan kullanıcılara, onların anadillerine dair sorular sorarak, merak ettiğiniz çeviriler için yanıtlar alabilirsiniz.  Aynı şekilde, size de kendi anadilinize yönelik sorular gelebilir ve bunları yanıtlayarak siz de başkalarına yardımcı olabilirsiniz.

    HiNative aslında yabancı dil öğrenme uygulamasından çok, anlık çeviri ihtiyaçlarınızda size dünyanın her yerinden yardımcı olmaya hazır bir asistan ordusu işlevi görüyor. Burada edineceğiniz diğer dillere dair bilgiler gramer ağırlıklı olmayacaktır. Yalnızca o an için öğrenmek istediğinizi öğrenecek ve bu sayede kelime bilginizi geliştireceksiniz. Eğer Tandem uygulamasında olduğu gibi fazla zaman harcama lüksüne sahip değilseniz, HiNative işinizi görecek ciddi bir alternatif olacaktır.

    MediaMarkt’tan yeni mağaza açılışına özel yüzde 60’a varan indirim!

    Avrupa’nın açık ara 1 numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, açılışını gerçekleştirdiği Ümraniye Alemdağ mağazasıyla ziyaretçileri yüzde 60’a varan indirimli fiyatlarla buluşturdu.

    MediaMarkt, Türkiye’nin açık ara lider tüketici elektroniği perakendecisi olma hedefiyle mağaza yatırımlarına devam ediyor. Bu doğrultuda da, 1 Haziran’da İstanbul Ümraniye’de kentteki 15’inci, Türkiye’deki 50’inci mağazasını hizmete açtı. Açılışı yoğun ilgiyle gerçekleştirilen mağazada, tüketiciler açılışa özel yüzde 60’a varan indirim ve son teknoloji ürünlerle alışverişin keyfini doyasıya yaşadı.

    Açılış İstanbullu tüketicilerin yoğun ilgisiyle gerçekleşti

    Alemdağ mağazası ile Ümraniye’de 2’inci kez tüketiciyle buluşan MediaMarkt, tüketicilere alışveriş yapma deneyimi yaşatmanın ötesine geçerek onlara en iyi müşteri deneyimini de sunuyor. Mağaza içi deneyim alanları sayesinde tüketiciler son teknoloji ürünleri yakından tanıma ve deneyimleme fırsatı yakalarken, Gamezone alanları ise oyunseverleri en iyi gaming ürünlerle bir araya getiriyor.

    İstanbullu tüketicilerin yoğun ilgisiyle açılışı gerçekleştirilen mağaza, 17 çalışanı ve 740 metrekarelik satış alanıyla, ziyaretçilerini en yeni teknolojik ürünlerle buluşturuyor. Ayrıca bilgisayar meraklısı tüketiciler istedikleri özellikte bilgisayarı uzman personel desteği ile bilgisayar bileşenleri alanlarında yaratabilme fırsatı da buluyor.

    MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım; “Müşterilerimizin beklenti ve görüşlerini merkeze alan vizyonumuz gereği, tüketicilerimiz nerede, nasıl alışveriş yapmak istiyorlarsa biz de orada oluyoruz.

    Bu sebeple MediaMarkt olarak tüketicilerimizin beklentilerine kulak vererek kentteki en yoğun caddelerden ikisine birden açılan kapılarıyla Ümraniye’deki 2’inci mağazamızı tüketicilerimizle buluşturduk. Rakipsiz fiyatlarımız, kaçırılmaz kampanyalarımız, ürün çeşitliliğimiz ve hizmet kalitemiz ile tüketicilerimizin yüzünü güldüreceğimize inanıyor, yeni mağazamızın hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    Tüketiciler, açılışa özel fırsatlarla buluştu

    İstanbul’daki 15’inci mağazasını tüketiciyle buluşturan MediaMarkt, açılışa özel fiyatlarla beyaz eşyadan dizüstü bilgisayarlara kadar birçok ürünü ziyaretçilerle buluşturan MediaMarkt, Vestel Full HD LED TV’leri 2.299 TL yerine 1.599 TL’ye, Samsung Ultra HD Smart LED TV’leri 3.999 TL yerine 3.099 TL’ye, Samsung RT46K6000S8 buzdolaplarını 2.299 TL yerine 1.799 TL’ye ve Sony Hifi kulaklıkları 199 TL yerine 89 TL’ye sunuyor.

    Bu fırsatların yanı sıra, MediaMarkt’ın anlaşmalı bankasından 2000 TL’ye kadar yüzde 0 faizli 12 ay vadeli kredi imkanı* da devam ediyor.

    *MediaMarkt İstanbul Ümraniye Alemdağ mağazasından başvurulabilecek olan DenizBank kredilerinde tüm ürünlerde geçerli olmak üzere 2000 TL’ye kadar yapılan kullanımlarda kredi tahsis ücreti vb. ücretler alınmayacaktır. 2000TL’ye kadar 12 ay vade, %0 faiz oranı ve masrafsız olarak müşterilerimize sunulan DenizBank tüketici kredisi 01- 09.06.2017 tarihleri arasında sadece İstanbul Ümraniye Alemdağ mağazasından ilgili ürün alımlarında geçerlidir.

    Mayıs ayının en iyi Android oyunları

    0

    İlkbaharın son ayını geride bırakıp yaz sıcaklarını yavaş yavaş hissetmeye başladığımız bu günlerde Mayıs ayında en beğenilen Android oyunlarını sizler için derledim.

    Kill Shot Virus

    Walking Dead dizisiyle birlikte zombi temalı oyunların sayısı da arttı ve artmaya devam ediyor. Gördükleri ilgiye bakılırsa artmaya da devam edecek gibi gözüküyor. Kill Shot Virüs de zombi temalı oyunlardan birisi. Oynaması ücretsiz olan bu oyunda 100’ün üzerinde görev bulunuyor. Oyunda ayrıca birçok silah, alet ve edevat bulunuyor. Ancak birçok oynaması ücretsiz oyunda olduğu gibi bunları zaman içinde toplamanız ya da kısa yoldan satın almanız gerekiyor. Oyunda diğer oyuncularla sohbet edebilme, en iyi puanları toplayanların listeleri gibi çeşitli özellikler bulunuyor. Oyunun amacı belli, hayatta kalanları korumak, zombileri ortadan kaldırmak ve zombilerin yayılmasını önlemek. Zombi oyunlarından hala bıkmadıysanız bu oyun tam size göre.

    Oyunu indirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.hotheadgames.google.free.zombie

    Injustice 2

    Bu ayın belki de en iyi oyunlarından biri, konsol tarafında da çok beğenilen Injustice 2. DC Comic’in karakterlerinin bir araya geldiği bir dövüş oyunu olan Injustice 2, önceki sürümüne göre oldukça geliştirilmiş ve daha başarılı. Oynaması ücretsiz olan oyunda çeşitli satın alma teklifleri bulunuyor. Oyunun hikayesi de oldukça ilgi çekici. Sinematik bir hikayeye sahip olan oyunda Batman ve arkadaşları düzen kurmaya çalışırken bir yandan da Supeman rejiminin geri gelmesi için uğraşanlarla savaşıyor. Bu savaş dünyayı yok oluşun eşiğine getiriyor. Oyunda çizgi romanlardan ve filmlerden tanıdığımız birçok karaktere rastlıyoruz. Oynaması oldukça keyifli, denemenizde fayda var.

    Oyunu indirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.wb.goog.injustice.brawler2017

    Pictionary

    Çocukların birlikte takım halinde oyun oynayabilmelerini sağlayan bir oyun olan Pictionary, güzel vakit geçirmek için güzel bir oyun. Oynaması oldukça basit. Oyunda bir taraf bir şeyler çiziyor ve karşı taraf ise çizilen şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyor. Sadece çocuklar için değil büyükler için de keyifli bir uygulama. Çocuğunuzla vakit geçirirken eğlenerek oynayabileceğiniz bir oyun. Oyunda iki farklı mod bulunuyor. Ayrıca binlerce kelime ve araç var. Oynadıkça bunları ortaya çıkarıyorsunuz. Oynaması ücretsiz ancak oyun içi satın alma seçenekleri mevcut. Bu arada oyun Türkçe oynanabiliyor. Oyunun özellikleri şöyle:

    – İki ayrı, heyecan verici oyun modu

    – Farklı dillerde binlerce kelime

    – Hediyelerle dolu ödül sandıkları

    – Kullanımı kolay arayüz, eğlenceli animasyonlar ve sempatik karakterler

    – Araçları geliştirme ve palete yeni renkler katabilme

    Oyunu indirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.etermax.pictionary

    Super Mario Run

    Mayıs ayında en çok ilgi çeken oyunlardan birisi bence Super Mario Run oldu. Bu yeni oyun eski Mario oyunlarını yeni özelliklerle bir araya getirerek müthiş bir maceraya atılmanızı ve aynı zamanda eski günleri yad etmenizi sağlıyor. Oyunu oynaması oldukça kolay. Mario otomatik olarak koşmaya devam ediyor. Siz de ekrana dokunarak doğru zamanda zıplamasını sağlayarak hedefine ulaşmasını sağlamaya çalışıyorsunuz. Zamanınız kısıtlı ve bu zaman zarfında elinizden geldiği kadar bozuk parayı toplamanız gerekiyor. Her bir seviyede üç farklı renkli bozuk para seti bulunuyor. Oyunda yeterli sayıda seviye bulunuyor. Canınızın sıkılmayacağından eminim.

    Oyunu indirmek için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.nintendo.zara&hl=en

    Riven

    Eğer PC oyunu Myst’i oynayıp beğendiyseniz Riven’ı da beğeneceğinizden eminim. Oyunda etrafı keşfedip bulmacaları çözüyorsunuz. Bulmacaları çözdükçe oyunda ilerliyorsunuz. Myst’i kaldığı yerden devam ettiriyor. Gizemli bulmacalardan hoşlanıyorsanız oyun size göre ancak oyun ücretli ve 15 TL’lik bir fiyat etiketine sahip.

    Oyunla ilgili bilgi almak için: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.noodlecake.riven

    HP Omen Ailesine Genel Bakış

    Performans arayan kullanıcılar eskiden genellikle masaüstü bilgisayarlarla ihtiyaçlarını karşılarlardı. Hatta markaların sunduğu hazır seçeneklerle yetinmez, her parçasını kendi toplarlardı. Ancak günümüzde bu döngü kırılmış durumda. Birçok marka özellikle oyuncuları hedef alarak güçlü ve havalı modeller piyasaya sürmekte. HP markası da Omen isimli ürünleriyle bu segmentin iddialı bir oyuncusu olmak istiyor. Açıkçası zengin yelpazesiyle HP’nin bu segmentin zirvesine aday olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Dilerseniz Omen ailesinde öne çıkan birkaç modeli inceleyelim.

    HP Omen 900 ufak boyutlarına karşın tüm ihtişamıyla karşınızda…

    HP Omen 900
    Omen ailesinin klasik bir ürünü ile başlayalım. Omen 900, 45 dere açıyla duran çarpıcı bir tasarıma sahip, küp şeklinde geliştirilmiş bir masaüstü bilgisayarı. Micro ATX kasa formatı içerisinde INTEL I7-6700K 4.0 GHZ işlemci, Nvidia Geforce GTX1080 ekran kartı, 512 GB SSD’ye ek olarak 1-3 TB arası değişen SATA harddisk (10000 RPM hızında) ve 32 GB RAM bulunuyor. Zaten halihazırda yeterince güçlü olan makinenin ileriye dönük upgrade imkanı olması Omen 900’ün artısı. Yalnız ürünün ülkemizde 17-20 bin lira arasında satıldığını belirtelim.

    HP Omen Masaüstü PC
    Daha klasik tarzda masaüstü bilgisayar arayanlar için Intel Core i7-6700K 4Ghz işlemcili, 32 GB RAM’e sahip, GTX 1080 ekran kartlı bu model oldukça tatminkâr sonuçlar verecektir. Display Port özelliği sayesinde 8K’ya kadar destek veren ürün isteğe göre sıvı soğutma gibi ek özelliklerle geliyor. Kaliteli birleşenlerden oluşan ürün uzun yıllar boyunca oyun performansı anlamında sizi yarı yolda bırakmayacaktır. 9999 liraya satılan ürünü bu adresten inceleyebilirsiniz.

    HP Omen
    Dizüstü ailesine geldiğimizde ise HP genel olarak Omen ismini kullanıp seçenekleri kullanıcıya bırakıyor. Genel olarak bakıldığında 2 adet 15 inç ve 2 adet 17 inç model karşımıza çıkıyor. Gerek 15 inç modellerde gerekse 17 inç modellerde Full HD ve 4K seçenekleri mevcut. En düşük modelde i3 işlemci ve 4 GB bellek bulunurken en yüksek modelde 16 GB DDR 4 bellek ve altıncı nesil i7-6700HQ işlemci bulunuyor. Ürünlerin ekran kartları da GeForce GTX 950M ile GTX965M arası değişiyor. Tasarım olarak içerdiği donanım özelliklerine göre ince ve hafif sayılabilecek ürünler dragon kırmızısı adı verilen aydınlatmalı klavyeleriyle göze hitap edip dokunma hissini tatmin ediyor. Özellikle oyun için düşünülen bir dizüstü bilgisayarın en hassas konularından biri de ses gücü. Bu konuda da HP, Bang & Olufsen ile ortaklığa giderek oldukça kaliteli hoparlör sistemlerini bilgisayara eklemiş. Fiyatlar ise ortalama 4000 lira civarında seyrediyor. 3840×2160 çözünürlüğe sahip i7-7700HQ işlemcili 16GB RAM’e sahip GTX 1050 Ti ekran kartlı üst bir modeli ülkemizde 6000-6500 lira arası bulabiliyorsunuz. HP’nin “Premium” olarak tanıttığı ürünü özellikleri bakımından iş bilgisayarı olarak da yorumlamak mümkün. En üst seviye modellerden birini incelemek içinse bu adresi ziyaret edebilirsiniz.


    HP 32 W9S97AA
    Geldik HP’nin Omen ailesi için geliştirdiği LED monitöre. Monitörler eskisi kadar revaçta olmasa da teknik özellikleri bakımından hâlâ profesyonel oyuncular tarafından tercih ediliyor. Monitörler, tazeleme hızı ve gecikme süresindeki düşüklük nedeniyle televizyonlara göre büyük avantaj sağlıyor. 32 inç olarak üretilen bu model boyut olarak da son derece tatmin edici. 5ms gecikme süresi, 2560×1440 60Hz çözünürlükle gelen ürün ülkemizde 2000 lira civarında satılıyor. Üründe %100 sRGB renk gösterme ve Tearing ve Stuttering gibi görüntü yırtılmalarının önüne geçen AMD FreeSync özelliği mevcut.


    Aksesuar Çeşitliliği
    Omen ailesini hakkıyla tamamlamak isteyenler için HP ve Steelseries ortaklığı sonucu çeşitli ürünler de seçenekleriniz arasında yer alıyor. DTS destekli kulaklık, çeşitli fare ve klavyeler tasarım ve performans açısından Omen ailesine eşlik ediyor. Fiyatları düşük olsa da HP gibi bir markanın güveniyle hareket etmek isteyen ve bilgisayar oyunlarına uzun soluklu hatta yarı profesyonel veya profesyonel bakan kitlenin Omen’i dikkate alacağını düşünüyoruz.