Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 146

    YouTube Music yenilendi! Albüm ve çalma listeleri değişti

    YouTube Music, bu kez yenilenmiş web tasarımı ile geldi. Web arayüzünde albüm ve çalma listeleri için yepyeni bir tasarım sundu. Bu yenilikler, müzik dinleme deneyiminizi daha da keyifli hale getirecek. Peki ne değişiklikler yapıldı? İşte detaylar…

    Yeni tasarım, Android tabletlerde tanıtılan çift sütun düzenini web’e getiriyor. Sol tarafta albüm bilgileri yer alıyor. Albümün adı ve sanatçının adı büyük ve belirgin bir şekilde görünüyor. Ayrıca albümün piyasaya çıktığı tarih, albümdeki toplam parça sayısı ve albümün toplam çalma süresi gibi bilgiler de bu kısımda bulunuyor.

    youtube-music-yenilendi-web-tasarimi

    Wikipedia’dan alınan genişletilebilir albüm açıklaması da burada yer alıyor. Bu bölümde ayrıca büyük bir oynatma/duraklatma butonu var. İndirme, kütüphaneye ekleme, paylaşma ve diğer menü seçenekleri de bu alanda bulunuyor. Kullanımı çok kolay ve her şey elinizin altında.

    Sağ tarafta ise albümdeki şarkılar listeleniyor. Bu kısım, bulanıklaştırılmış bir arka planla daha canlı ve dinamik hale getirilmiş. Bu küçük ama etkili dokunuş, web arayüzünü daha modern ve çekici kılıyor. Çalma listeleri de albümler gibi çift sütun düzenine sahip. Bu sayede ekran alanı daha verimli kullanılıyor ve istediğiniz bilgiye hızla ulaşabiliyorsunuz. Artık çalma listelerinizi düzenlemek ve dinlemek daha kolay.

    youtube-music-yenilendi-web-tasarimi

    Bu yenilik, YouTube Music’in Progressive Web App (PWA) ile çevrimdışı indirme desteği eklemesinin ardından yapıldı. Ayrıca, masaüstü “Now Playing” kullanıcı arayüzü de mobil versiyonla uyumlu hale getirildi.

    YouTube Music’in bu albüm ve çalma listesi yeniden tasarımı, webde geniş çapta yayılmaya başladı. Eğer hala görmediyseniz, Progressive Web App’i veya tarayıcı sekmesini kapatıp yeniden açarak YouTube Music’i yeniden yüklemeyi deneyebilirsiniz.

    Ekstra olarak, YouTube Music artık Garmin cihazlarında da kullanılabiliyor. iPhone kullanıcıları için ileri/geri şarkı geçme hareketleri eklendi ve YouTube Music Cast menüsüne, oynatmayı durdurmadan bağlantıyı kesme butonu eklendi.

    Bu yenilikler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeni tasarım ve özellikler, müzik dinleme deneyiminizi nasıl etkiliyor? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmında paylaşmayı unutmayın!

    JBL Spinner Bluetooth Pikap ile tanışın

    Nostaljik müzik dinleme deneyimini son ses teknolojileriyle birleştiren JBL Spinner Bluetooth Pikap’a gelin yakından bakalım.

    Vintage tarzı bir tasarıma sahip olan JBL Spinner Bluetooth Pikap, Bluetooth 5.2 desteği sayesinde kablosuz hoparlör ve kulaklıklarla müzik dinleme deneyimi sunuyor. Qualcomm aptX HD ses teknolojisini destekleyen bu ürünle, koleksiyonunuzdaki plakları yüksek teknolojiyle dinleme fırsatı yakalıyorsunuz.

    aptX HD ses teknolojisi, 24 bit/48 kHz’e kadar bit hızıyla ses aktarımı yaptığından daha kaliteli sonuç elde edilmesini sağlıyor. Bu sayede plak dinlerken kaliteden ödün vermeden daha derin bas, daha net tiz ve daha zengin enstrüman sesleri fark edeceksiniz.

    JBL Spinner Bluetooth Pikap
    JBL Spinner Bluetooth Pikap

    RCA girişiyle her sisteme bağlantı

    JBL Spinner Bluetooth Pikap’ta dahili hoparlör bulunmuyor. Hi-Fi sistemleri aracılığıyla kullanım için yerleşik bir fono ön amplifikatörüne sahip. RCA girişiyle dilediğiniz ses sistemini bu cihazla kullanarak, daha yüksek standartlarda müzik dinleyebiliyorsunuz.

    Yüksek kalite alüminyum pikap kolu bulunan JBL Spinner, kayış ile kontrol edilen 30 cm çapında alüminyum döner tabla ve optik sensörlü motoru sayesinde 33’lük ve 45’lik plaklarda kesintisiz ve mükemmel bir müzik deneyimi sağlıyor. 33 ve 45 devir ayarı cihazın ön konsolundan yapılabiliyor.

    JBL Spinner Bluetooth Pikap
    JBL Spinner Bluetooth Pikap

    Audio Technica imzalı kartuşla geliyor

    JBL Spinner Bluetooth Pikap’ın üzerinde bulunan kartuş kullanıma hazır. Tek yapmanız gereken kutuyu açıp plağınızı yerleştirmek ve koleksiyonunuzdan seçtiğiniz bir plakla müziğin keyfini çıkarmak. Ürünle birlikte gelen kartuş, Audio Technica’nın AT3600L modeli.

    JBL Spinner Bluetooth Pikap’ın kasası siyah kaplamalı MDF (Medium Density Fiberboard) malzemeden üretilmiş. Döner tablada döküm alüminyum ve plak kolunda alüminyum tercih edilmiş. Bu tercihler, ürünü hem kaliteli hem de şık hale getirmiş.

    JBL Spinner Bluetooth Pikap
    JBL Spinner Bluetooth Pikap

    İki renk seçeneği var

    Ürünün kutusundan döner tabla, tahrik kayışı, alüminyum tabla, keçe mat, başlık ve kartuş, toz kapağı, 2 adet menteşe ve 12V DC 1A adaptör çıkıyor. Ürünün boyutları 155mm x 435mm x 368mm. Ağırlığı 5.3 kg. Siyah turuncu ve siyah gold olmak üzere iki farklı renk seçeneği mevcut.

    MediaMarkt internet mağazasında satışa sunulan tüm ses sistemleri için buradan bilgi alabilirsiniz. Eğer konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıdan yorum bırakarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.

    X’te (Eski adıyla Twitter) beni takip edin: https://x.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede


    MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

    Kablosuz klavye ve mouse seti önerileri

    Philips Hue GO v2 taşınabilir LED lamba ile hayatınıza renk katın

    Aksiyon Kamerası Satın Alma Rehberi

    Samsung 2024 serisi Odyssey OLED, Akıllı Monitör ve ViewFinity serilerini tanıttı

    Samsung’un M8 Akıllı Monitör ve Odyssey OLED G8, yapay zeka destekli akıllı özelliklerle gelişmiş eğlence deneyimleri sunarken yeni ViewFinity modelleri iş yerinde çalışma verimliliğini destekliyor. 2024 Odyssey OLED serisinde bulunan yeni ve tescilli teknoloji, OLED ekranlardaki ekran yanması sorununun önüne geçiyor. Tüm seriler yenilenen teknolojileri ve gelişmiş bağlantı özellikleriyle farklı üretkenlik ve oyun deneyimlerinin önünü açıyor. 

    Samsung Electronics 2024 Odyssey OLED oyun monitörü, Akıllı Monitör ve ViewFinity monitör serilerinin global lansmanını gerçekleştirdi. Yeni ve güncellenmiş monitörler, her senaryoya özgü deneyimler sunan, kullanıcıların beklediği özelliklerin yanı sıra şaşırtıcı yeniliklerle donatıldı. Odyssey serisindeki OLED G8, OLED deneyimi ile yeni yapay zeka özellikleri sunuyor. Önceki serilere göre daha gelişmiş eğlence özellikleriyle donatılan Akıllı Monitör serisinde yer alan yapay zeka destekli M8 modeli, izleme keyfini ileriye taşırken ViewFinity serisi, gelişmiş bağlanabilirlik özelliklerine sahip bir iş ekranına dönüşüyor.

    Samsung Electronics Görsel Ekran İş Biriminden Sorumlu Başkan Yardımcısı Hoon Chung, lansmanla ilgili olarak, “En yeni monitör serilerimiz, dünya çapındaki kullanıcılara zengin seçenekler sunuyor ve her kullanım senaryosunda önceki modellere göre daha iyi deneyimler yaşatıyor. Samsung, çığır açan yapay zeka destekli Odyssey OLED oyun monitörleri, Akıllı Monitörler ve çoklu cihaz deneyimleri sunan ViewFinity serileriyle, monitör pazarını yeniden tanımlama ve her kullanıcıya en yeni teknolojileri sunma konusundaki kararlılığını sürdürüyor” dedi.

    Odyssey OLED Serisinin ekran yanmasını önleyen teknolojisiyle görüntü kalitesiyle öne çıkıyor

    Tanıtılan 2024 Samsung Odyssey OLED modellerinden yeni Odyssey OLED G8 (G80SD modeli) ve Odyssey OLED G6 (G60SD modeli), yeni nesil OLED performansını ileri taşıyor. Samsung’un ilk düz ekran 32” OLED oyun monitörü olarak öne çıkan Odyssey OLED G8, 4K UHD (3840 x 2160) çözünürlüğe, 16:9 en boy oranına, ultra akıcı ve hızlı tepki veren oyun deneyimi için 240Hz yenileme hızına ve 0,03 ms griden griye (GtG) tepki süresine sahip. 27” QHD (2560 x 1440) çözünürlüklü Odyssey OLED G6 ise 16:9 en boy oranını destekliyor. Monitörün 360Hz yenileme hızı ve 0,03 ms GtG tepki süresi, oyuncuların hızlı ve hareketli oyunları rahatça oynamasına imkan tanıyor.

    Windows 11: Yapay Zeka Destekli Geleceğe Açılan Kapı

    Microsoft, Windows 11’in en yeni özellik güncellemesi olan Windows 11, sürüm 24H2’nin piyasaya sürdü. 2024’ün ilk yarısında bazı kurumsal müşterilere ve Windows Insider Programı’na kayıtlı kullanıcılarına sunulan bu sürüm tüm kullanıcılar için kademeli olarak dağıtılacak. Bu güncelleme, yapay zeka (AI) destekli yenilikler ve performans iyileştirmeleri ile işletim sistemine yepyeni bir soluk getiriyor.

    Windows 11 24H2’nin Yolculuğu: İlk Adımlar

    Windows 11 24H2 güncellemesi, ilk olarak Mayıs ayında Windows Insider Programı’nın Release Preview kanalına kayıtlı olan kurumsal müşterilere sunuldu. Haziran ayında ise, Copilot+ destekli bazı cihazlarda kullanıcıların habersiz bir şekilde bu güncellemeyi yüklenmiş olarak bulmalarıyla dikkat çekti. Microsoft, bu gelişmeyle birlikte kullanıcıların bilgisayarlarını daha güçlü ve verimli bir yapay zeka deneyimi sunacak şekilde dönüştürmeyi hedeflediğini belirtti.

    Microsoft Windows Hizmet ve Dağıtım Başkan Yardımcısı John Cable, “Bugün itibarıyla Windows 11, 2024 güncellemesi olan sürüm 24H2’yi yayınlamaya başlıyoruz. Bu güncelleme, dönüşümsel yapay zeka deneyimlerini ve üstün performansı sunmak için gereken yeni temel unsurları içeren tam bir işletim sistemi değişikliği,” ifadelerini kullandı. Cable’a göre bu güncelleme, Windows 11’in Home ve Pro sürümleri için 24 aylık destek süresini sıfırlayan bir özellik güncellemesi.

    Yeni Özellikler: Yapay Zeka ile Dönüşen Bir İşletim Sistemi

    Windows 11 24H2 sürümü, çeşitli yapay zeka tabanlı yenilikleri ve donanım desteklerini içeriyor. HDR arka plan desteği, gelişmiş enerji tasarrufu, Bluetooth LE Audio ile işitme cihazı desteği ve Wi-Fi 7 uyumluluğu, bu sürümde dikkat çeken özelliklerden yalnızca birkaçı. Ek olarak, Microsoft bu sürümde Windows çekirdeğine Rust programlama dilini entegre ederek sistem güvenliğini ve kararlılığını artırmayı hedefliyor.

    En çok ilgi gören yeniliklerden biri ise, Linux tabanlı sistemlerde yaygın olarak kullanılan Sudo komutunun Windows 11’e entegre edilmesi. Bu yenilik, kullanıcıların yönetici yetkisine sahip komutları daha güvenli bir şekilde çalıştırmasını sağlıyor. Sudo’nun yanı sıra, işletim sisteminde ses netliğini artıran iyileştirmeler, görev çubuğu ve sistem tepsisi düzenlemeleri, Dosya Gezgini ve Ayarlar uygulamasında yapılan iyileştirmeler de yer alıyor.

    Copilot+ ve Gelişmiş Yapay Zeka Özellikleri

    Windows 11’in 24H2 güncellemesi, yalnızca belirli cihazlarda kullanılabilen yeni yapay zeka özellikleri sunuyor. Bu özellikler ilk olarak Windows Insider kullanıcıları için Copilot+ destekli cihazlarda test edilecek ve ardından Kasım ayından itibaren seçili cihazlarda aşamalı olarak sunulacak.

    Microsoft, yapay zeka destekli Windows Recall özelliğinde de büyük bir değişiklik yaptı. Yeni sürüm, güvenlik ve gizlilik güncellemeleri ile birlikte geliyor ve kullanıcıların bu özelliği tamamen devre dışı bırakabilmesine imkan tanıyor. Windows Recall, yapay zeka ile desteklenen bir geçmişe dönüş aracı olarak tanımlanabilir ve cihaz üzerindeki işlemler hakkında bilgi toplamak yerine, kullanıcıların geçmişte yaptıkları işlemleri daha güvenli bir şekilde gözden geçirmesine olanak tanıyor.

    Click to Do adlı yeni bir özellik ise, kullanıcıların iş akışlarını basitleştirmeyi amaçlıyor. Bu özellik, bilgisayar ekranında gördüğünüz metin ya da görsellerin üzerine etkileşimli bir katman ekleyerek önerilen hızlı işlemlerin gerçekleştirilmesini sağlıyor. Ekrandaki içerikleri analiz eden bu özellik, ekran görüntülerinde yapılan değişiklikler sonucunda ortaya çıkan verilerin Microsoft sunucularına gönderilmediğinden emin olmak için cihaz üzerinde çalışıyor. Kullanıcılar, bu özelliği diledikleri zaman kapatabiliyor.

    Windows 11 24H2 ile Gelen Yenilikler

    Güncelleme, Windows arama özelliğini daha akıllı hale getirerek doğal dilde verilen komutları anlama yeteneği kazandırıyor. Örneğin, düşük çözünürlüklü fotoğrafları yüksek kaliteli hale getiren süper çözünürlük teknolojisi ve Paint uygulamasında görüntüye yeni nesneler ekleme ya da var olanları kaldırma gibi özellikler, Windows 11 kullanıcılarına sunuluyor. Bunlar, Microsoft’un yapay zeka destekli teknolojilerinin bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

    Windows 11 24H2 Nasıl Yüklenir?

    Windows 11 24H2 güncellemesi, şu an için Windows 11 sürüm 22H2 ve 23H2 kullanıcıları için kademeli olarak dağıtılıyor. Kullanıcıların bu güncellemeyi yükleyebilmesi için Ayarlar > Windows Update bölümüne giderek “Güncellemeler yayınlandığında ilk ben alayım” seçeneğini aktif hale getirmeleri yeterli. Ancak, Microsoft bu güncellemeyi yalnızca belirli cihazlara sunacak. Eğer cihazınız bu güncellemeye uygun değilse, “safeguard hold” adı verilen bir güvenlik önlemi devreye giriyor ve uyumsuz yazılım ya da sürücüler düzeltilene kadar güncelleme erteleniyor.

    Kullanıcılar, güncellemeye erişemedikleri durumlarda cihaz sürücülerini ve yazılımlarını güncelleyerek bu tür uyumsuzlukları çözebilirler. Ayrıca, güncelleme Windows Server Update Services (WSUS), Windows Update for Business ve Microsoft 365 yönetim merkezi üzerinden de erişilebilir durumda.

    Microsoft, Windows 11 24H2 ile birlikte yeni bir Uzun Vadeli Hizmet Kanalı (LTSC) sürümünü de duyurdu. Bu sürüm, özellikle üretim ve sağlık gibi kesintisiz çalışma gerektiren sektörler için uzun vadeli güncelleme desteği sunuyor. Windows 11 Enterprise LTSC 2024, beş yıllık destek süresi ile gelirken, Windows 11 IoT Enterprise LTSC 2024 sürümü ise 10 yıllık bir destek süresine sahip olacak.

    Mayıs ayında duyurulan bir diğer önemli değişiklik ise, Cortana, Tips ve WordPad uygulamalarının bu güncelleme ile otomatik olarak kaldırılacak olması. Microsoft, bu değişikliklerin kullanıcıların daha sade bir işletim sistemi deneyimi yaşamasını sağlamak amacıyla yapıldığını belirtti.

    Windows 11 24H2 güncellemesi, Microsoft’un yapay zeka destekli teknolojilerle kullanıcı deneyimini dönüştürme vizyonunun bir parçası. Yapay zekanın gücünü günlük işlemlerde hissetmek ve daha akıllı bir işletim sisteminin keyfini sürmek isteyen kullanıcılar için bu güncelleme oldukça önemli bir adım. Gelecek yıllarda Microsoft’un, yapay zeka ve işletim sistemi entegrasyonunu daha da ileri taşıyarak kullanıcılara benzersiz deneyimler sunacağına kesin gözüyle bakılıyor.

    Apple Vision Pro 2 Neler Sunacak? İşte Bildiklerimiz…

    Apple Vision Pro ile bir devrim yaratmayı bekliyordu. Fakat yükselen maliyetler ürünün fiyatına etki etti aynı zamanda üretim hacminin ve global olarak dağıtımın yeterli olmaması bu yeni ürüne ilgiyi azalttı diyebiliriz. Peki, Apple Vision Pro 2 nasıl olacak ve bu konudaki gelişmeler neler? Şimdiye kadar öğrendiklerimizi bu yazıda topladık. Hadi başlayalım.

    Öncelikle şu soruları kendimize sorabiliriz: Yeni gelecek Apple Vision Pro 2 ‘den neler beklemeliyiz? Ne tür özellikler sunacak ve ne zaman kullanıma sunulacak?

    Apple Vision Pro 2 Ne Zaman Satışa Çıkacak ve Fiyatı Ne Olacak?

    Birinci nesil Apple Vision Pro Şubat 2024’te piyasaya sürüldü, yeni ürünün gelişi için biraz zaman vermemiz gerekiyor. En az bir yıl diyebiliriz. Bu da bizlere Şubat 2025 tarihini işaret ediyor. devamının gün ışığına çıkmasına biraz zaman geçecek. Tabii ki bu tarihlerde değişiklikler olabilir. En yazkın tarih şimdilik bu. Apple ürünün daha da yaygınlaşmasını bekleyerek tarihi Haziran 2025’e de çekebilir. Ama şunu biliyoruz ki Vision Pro 2 2025 yılı içerisinde tanıtılacak.

    Sektör analistlerinin tahminleri de bizi doğrular nitelikte. Analist Ming-Chi Kuo’ya göre Vision Pro 2 muhtemelen 2025 yılında tanıtılacak. Gazeteci Mark Gurman’da Apple’ın bu tarihi hedeflediğini iddia etmişti. Ancak Gurman, Şubat 2024 tarihli bir raporda tahminini güncelleyerek ikinci nesil Vision Pro’nun piyasaya sürülmesine en az 18 ay alacağını öngörmüştü. Apple’ın, bir ürünün tam olarak doğru olduğunu hissedene kadar piyasaya çıkarmadığı düşünülürse ilk nesilden sonra 18 aylık bir tahmin gerçekçi gözüküyor.

    Kuo ayrıca ikinci nesil kulaklığın iki farklı versiyonla geleceğini söylüyor: Orijinal Vision Pro’nun üst düzey bir devamı ve daha düşük fiyatlı, küçültülmüş bir versiyon Eğer durum böyleyse, her iki modelin de aynı anda tanıtılması muhtemel gibi. Çünkü Apple’ın Vision Pro konusundaki fiyatlaması biraz yüksek, ürünün satış rakamları da bunu gösteriyor.

    Fiyata gelince, Apple Vision Pro 2’nin fiyatının 3.499 Dolar yani Vision Pro ile aynı olmasını bekliyoruz. Bazı bileşenler muhtemelen ucuzlayacak olsa da Apple, cihazın performansını ve özellik setini artırmak isteyecektir, bu nedenle burada çok fazla değişiklik beklememekte fayda var.

    Peki, Adı Ne Olacak? 

    Vision Pro adı birçok Apple takipçisi için sürpriz oldu; çünkü aylardır söylentiler Apple’ın yeni cihazına Reality Pro adını vereceğini öne sürüyordu. Şimdiki gösterge, Apple’ın yeni nesil kulaklıklarının “Vision” adlandırma sistemini takip edeceği ve bunun yerine Reality adını kullanmayacağı yönünde.

    Basitlik açısından ikinci nesil modeli Apple Vision Pro 2 olarak adlandırıyoruz, ancak Apple bunu Vision Pro (2. Nesil) olarak adlandırmaya veya sadece Vision Pro adını kullanmaya ve onu bir model numarasıyla ayırt etmemeye karar verebilir. iPhone dışında ürettiği hemen hemen her donanım ürünü için bu yaklaşımları kullanıyor.

    Daha ucuz kulaklığın Reality One olarak adlandırılacağı söyleniyor. Apple’ın yeni uygun fiyatlı ürüne Vision One veya sadece Apple Vision ile devam edileceği öngörülebilir. Üst düzey kulaklığın Vision Pro olarak adlandırılması, Pro olmayan bir sürümün olacağı anlamına geliyor. Bu da basitleştirilmiş Apple Vision cihazının önümüzdeki dönemde gün yüzüne çıkacağını bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Apple Vison Pro 2

    Yeni Nesil Vision Pro Özellikleri

    Vision Pro 2’nin özelliklerine ilişkin söylentiler henüz ortalıkta yok ancak bazı tahminlerde bulunabiliriz. Öncelikle şunu söylemekte fayda var. Cihazın çok daha hızlı bir işlemciyle geleceğini ön görüyoruz. Bu işlemciler potansiyel olarak Apple’ın M3 veya M4 çipi olabilir. Bunun nedenlerinin başında yeni cihazın mevcut modelden daha fazla grafik özellikleri sunması gerekliliği olarak gösterilebilir.

    Ayrıca kulaklığın içindeki lenslerinde geliştirilmesi muhtemelen. İlk nesle göre ikinci nesilde lens iyileştirilmesi beklemeliyiz. Bu sayede deneyim biraz daha aratacak. Kullanıcılar ilk versiyona göre çok daha rahat kullanım özelliklerine sahip olacaklar. Pazar araştırma firması Omdia’nın da bu konuda yaptığı bir açıklama var. Omdia’ya göre, bir sonraki Vision Pro’nun daha gelişmiş mikro-OLED panellerle geleceği öngörülüyor. Bunun da parlaklık ve verimliliği artıracağı kesin.

    Beklentilerden bir diğeri ise ikinci nesil kulaklığın yeni bir tasarıma sahip olması. Bu sayede kulaklığın ağırlığı düşürülebilir ve daha uzun saatler kullanılabilir hale gelebilir. Daha hızlı bir işlemci ve yeni bir pil de yine beklentilerimiz arasında yer alıyor. Tüm bu beklentiler yeni tasarımı destekliyi nitelikte.

    İlk Vision Pro kulaklığının ağır olduğu ve çok uzun süre kullanıldığında rahatsızlığa neden olabileceği inkar edilemez bir durum. Geçtiğimiz günlerde çıkan haberlere baktığımızda APple’ın bu konuda çalışmaları bulunuyor. Hatta firmanın aldığı bir patentin bu cihaz üzerinde kullanılabileceğini düşünüyoruz. Dengeleyici kütle patenti alan Apple’ın yeni sürümde bu özelliği kullanarak deneyim konusundaki endişeri ortadan kaldırabileceğini öngörüyoruz. Bu yeni patent ile gelecek özellik sayesinde cihazın ağırlığı başınızın hareket ettiği yönün tersine kaydırılıyor. Bu sayede hissedebilecek boyun gerginliği azaltmaya çalışılacak. Muhtemelen bunu Vision Pro 2’de göreceiz. Fakat Apple ileri seviye modellerde de bu özelliği kullanabilir.

    Apple Hangi Ürünler Üzerinde Çalışıyor?

    Apple’ın, Vision Pro’nun birçok özelliğini içerebilecek, ancak çok daha küçük bir pakette olabilecek bir dizi artırılmış gerçeklik (AR) gözlüğü geliştirdiğine dair uzun zamandır söylentiler vardı.

    Fakat 2023 yılının başlarında çıkan haberlere baktığımızda Apple’ın AR gözlüklerinin geliştirilmesini süresiz olarak ertelediğini duyduk. Şimdilerde bu tazr ürünlerin piaysay sürülmesi için en az üç yıl daha beklememiz gerektiği öngörülüyor. Dolayısıyla yakın zamanda Apple’dan farklı teknolojiye sahip bir cihaz beklememeliyiz. Muhtemelen 2026 veya 2027 yılında bu tarz ürünleri görebileceğiz.

    Apple’ın 2030’larda piyasaya sürülebilecek AR kontak lensler üzerinde de çalıştığı biliniyor. Tabii ki bu ihtimalin şimdilerde çok uzak olduğunu söylememde fayda var. Bu çalışmalara deneysel olarak bakabiliriz.

    Apple ürünlerine göz gezdirmek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

    X Türkiye’de Ofis Açtı. Şimdi Ne Olacak?

    Elon Musk’a ait sosyal medya platformu X, geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bir temsilcilik açarak bir temsilci atamıştı. Bu temsilci, teknik, idari, hukuki ve mali konularda yetkili ve sorumlu olacak. Şirketin Türkiye’deki bu adımıyla birlikte, artık Türkiye’de reklam verebilecek ve 5651 sayılı İnternet Kanunu’nda yapılan değişikliklere göre gereken temsilcilik atamasını gerçekleştirmiş olacak. Aksi takdirde, bant daraltma gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecekti.

    Ticaret Sicil Gazetesi’nde yer alan habere göre, şirketin ana faaliyetleri arasında X Corp. grubunun küresel faaliyetleri, ürünleri, idari işlemleri, pazarlama stratejileri, üretim süreçleri, regülasyonlar, içerik yönetimi ve diğer teknik destek ve danışmanlık hizmetleri bulunuyor. Ayrıca internet ve bilişim teknolojileri alanında gelişmeleri takip ederek internet hizmetleri ve uygulamaları geliştiriyor, internet reklamcılığı ve diğer pazarlama faaliyetlerini yönetiyor.

    X’in aldığı bu karar neticesinde attığı adım şirket için ve Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri tartışmaları beraberinde getiriyor. X şirketinin Türkiye’de ofis açmasıyla birlikte, yerel ekonomi, istihdam piyasası ve sektörel dinamikler nasıl etkilenecek? İşte bu gelişmenin muhtemel etkileri:

    Yerel İstihdamın Artışı: X şirketinin Türkiye’de ofis açması, yerel işgücüne yeni fırsatlar sunacak. Şirketin istihdam politikaları, yeteneklerin geliştirilmesi ve kariyer olanakları açısından önemli bir rol oynayacak.

    Teknoloji Transferi ve Yerel İnovasyon: X şirketi, Türkiye’deki ofisi aracılığıyla yerel teknoloji transferini artırabilir ve yerel inovasyonu teşvik edebilir. Bu, yerel ekonominin daha da güçlenmesine ve teknolojik ilerlemenin hızlanmasına katkı sağlayabilir.

    Sektörel Rekabetin Yeniden Şekillenmesi: X şirketinin varlığı, ilgili sektörde rekabet dinamiklerini değiştirebilir. Yerel ve uluslararası rakipler üzerinde baskı yaratarak sektörde yeni normların oluşmasına neden olabilir.

    Yerel Piyasaya Finansal Etkiler: X şirketinin Türkiye’de ofis açmasıyla birlikte, yerel tedarikçilere ve ortaklara olan finansal etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu etkiler, yerel ekonominin farklı alanlarında hissedilebilir.

    Regülasyon ve Yönetişim Dinamikleri: X şirketinin Türkiye’de faaliyet göstermesi, yerel düzenleyici kurumlarla işbirliği ve uyum süreçlerini gerektirecektir. Bu süreçler, şirketin uzun vadeli sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip.

    Sonuç olarak, X şirketinin Türkiye’de ofis açması, hem yerel ekonomiye hem de şirketin küresel stratejilerine önemli etkiler yapabilir. Bu gelişme, dikkatle takip edilmesi gereken dinamik bir sürecin başlangıcı olabilir ve hem yerel hem de küresel paydaşlar için yeni fırsatlar ve zorluklar sunabilir.

    Google Chrome, eski uzantıları devre dışı bırakmaya başladı!

    Chrome kullanıcıları, artık eski uzantı larının çalışmadığını fark etmeye başladı. Bunun sebebi ise Google’ın Haziran ayı itibariyle eski Manifest V2 uzantılarını devre dışı bırakma sürecini başlatması. Şirket, geliştiricilerin uzantılarını Manifest V3’e güncellemesini bekliyor.

    Google, Chrome tarayıcısında Manifest V2 uzantılarını devre dışı bırakma sürecine Haziran ayı itibariyle başladı. İlk olarak Beta, Dev ve Canary kanallarında devreye giren bu değişiklik, önümüzdeki aylarda stabil sürümlere de yansıyacak. 2024 yılının sonlarına kadar tamamlanması planlanan bu geçişle birlikte, kullanıcılar eski uzantılarının çalışmadığını görecekler.

    Google, bu değişiklikle birlikte kullanıcıları bilgilendirmek amacıyla tarayıcıda bir uyarı mesajı gösteriyor. Bu mesajda, uzantının artık desteklenmediği ve devre dışı bırakıldığı belirtiliyor. Kullanıcılar, bu durumda uzantı geliştiricilerinin yeni Manifest V3 sürümlerini beklemek zorunda kalacak veya uyumlu alternatifler arayacaklar.

    Manifest V3’ün benimsenmesi hızla artarken, Google, Chrome Web Mağazası’ndaki aktif olarak bakım yapılan uzantıların %85’inin zaten Manifest V3’te çalıştığını belirtiyor. AdGuard, uBlock Origin ve Adblock Plus gibi popüler içerik filtreleme uzantıları da Manifest V3 versiyonlarını yayınladı.

    Google, Manifest V3’ün Offscreen Documents, yeni User Scripts API’si ve gelişmiş içerik filtreleme desteği gibi avantajlar sunduğunu iddia ediyor. Ancak birçok kullanıcı ve geliştirici, özellikle reklam engelleyicilerin bu değişiklikten nasıl etkileneceği konusunda endişeli. Google’ın YouTube’da reklam engelleyicilere yönelik son zamanlardaki baskısı da bu endişeleri artırıyor. Reklam engelleyici etkin olan kullanıcılar artık YouTube videolarını izleyemiyor.

    Mozilla Firefox ise bu süreçte dikkat çeken bir adım attı. Firefox, Manifest V2 uzantılarını ve webRequest API’sini devre dışı bırakma planlarının olmadığını açıkladı. Ayrıca, Manifest V3 desteğini de sunacağını duyurdu. Bu hamle, geliştiricilerin hem Firefox hem de Chrome platformlarında uzantı yayınlamalarını kolaylaştıracak.

    Önümüzdeki aylarda bu geçişin kullanıcı deneyimi üzerindeki etkilerini daha net göreceğiz. Siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.

    Lenovo’nun 4. çeyrekte büyümesi hızlandı

    Lenovo Group, 2023/24 mali yılı 4. çeyrek ve tam yıl sonuçlarını açıkladı.

    3. çeyrekte büyümesini sürdüren Grup, 4. çeyrekte tüm iş gruplarında bir önceki yıla kıyasla ciro artışı ortaya koyarken, Grubun cirosu önceki yıla göre yaklaşık %10 artışla 13,8 milyar dolara, net geliri önceki yıla göre iki kat artarak 248 milyon dolara, bilgisayar dışı ciro karması ise %45 ile tüm zamanların en yüksek oranına ulaştı.

    Lenovo Türkiye’de ise %22.7’lik toplam PC adet pazar payıyla 4 yıldır sürdürmekte olduğu pazar liderliğine devam ediyor. Ayrıca tüketici segmentinde %16.6, kurumsal segmentte ise %36.1’lik bir pazar payı ile yine birinci sırayı aldı.

    Grubun 4. çeyrek ve genel olarak 2. yarı performansı, Lenovo’nun geçtiğimiz yıl sektördeki düşüşle nasıl başa çıktığını, yapay zekanın sunduğu muazzam büyüme fırsatlarını nasıl değerlendirdiğini ve şirket genelindeki ivmeyi nasıl hızlandırdığını ortaya koyuyor. Mali yılın tamamı için hasılat 56,9 milyar dolar, net gelir ise 1 milyar dolar oldu. Mali yılın ikinci yarısından itibaren önceki yıla göre %6 ciro artışı elde eden Lenovo, ilk yarıda önceki yıla göre düşüşten ikinci yarıda önceki yıla göre istikrarlı bir görünüme geçerek net kâr marjını toparladı.

    Grup, portföyü, güçlü ekosistemi ve iş birlikleri ve   yapay zeka olanaklarıyla benzeri görülmemiş yapay zeka fırsatlarına öncülük ediyor. Ekim 2023’teki yıllık Tech World etkinliğinde yapay zeka stratejisini duyuran Lenovo, ilk yapay zeka bilgisayar dalgasının yanı sıra, diğer akıllı cihazları, akıllı altyapıyı ve akıllı çözüm ve hizmetleri kapsayan yapay zeka olanaklarını hayata geçirdi. Grup, doğal etkileşimler, heterojen bilişim ve kişisel bilgi tabanı üzerine kurulu kişisel bir yapay zeka aracısına sahip ve açık bir yapay zeka uygulama ekosistemine bağlı, gizlilik ve güvenlik koruması bulunan yapay zeka bilgisayarının önümüzdeki üç yılda mevcut üst sınıf konumundan ana akıma genişleyerek sektör için yeni bir yenilenme döngüsüne öncülük etmesini öngörüyor. Hibrid yapay zeka aynı zamanda yapay zeka altyapısına daha fazla talep sağlarken, müşteriler özellikle yapay zeka danışmanlığı, tasarımı, dağıtımı ve bakımı olmak üzere özelleştirilmiş yapay zeka çözümleri ve hizmetleri için giderek daha fazla talepte bulunuyor.

    Lenovo’nun inovasyona olan bağlılığı ve yatırımları, yapay zeka ve bilişim teknolojileri üzerinde yoğunlaşarak, “Herkes için Daha Akıllı Yapay Zeka” vizyonunu gerçekleştirmesine ve yapay zeka çağında liderliğini pekiştirmesine yardımcı oluyor. Geçtiğimiz mali yılda Grup,%26,2 Ar-Ge çalışanı sayısı ve %3,6 Ar-Ge/ciro oranıyla rekor değerlere ulaştı.

    Google Yapay Zekaya Geçerek Web Sitelerinin Trafiğini Öldürebilir

    0

    Google geçtiğimiz haftalarda en yeni teknolojilerinden biri olan Google Overviews’ı karşımıza çıkardı. Bu yeni yapay zeka özelliği bildiğimiz her şeyi sıfırlayıp internette yeni bir sayfa açacak. Şimdiden özellikle de web sitesi olan pek çok kişi bu durumdan oldukça dertli. Çünkü yapay zekanın web sitelerine trafik yönlendirmesi yapması şöyle dursun bu trafiği yok ettiği yönünde yoğun bir eleştiri var. Bu nedenle internette köklü bir devrim olarak görülen bu gelişmeye biraz daha yakından bakalım istiyorum.

    Web Sitelerinin Trafiği Eriyebilir

    Bu gelişme web sistemini önemli ölçüde sekteye uğratabilir. Google trafiğine bağımlı olan milyonlarca yazar ve yayıncı işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bazı uzmanlar, yapay zekanın dahil edilmesinin Google’ın İnternet üzerindeki zaten önemli olan kontrolünü daha da güçlendireceğini ve bilginin esas olarak birkaç büyük şirket tarafından sağlandığı bir senaryoya yol açacağını savunuyor.

    Google bu yapay zeka yanıtlarını “AI Overviews” olarak adlandırıyor, ancak bu özellik genellikle doğrudan diğer web sitelerindeki içerikleri yorumluyor. Örneğin yazılımı çöken bir telelefonun nasıl kurtarılabileceğini anlatan X kişinin web sitesine girmek yerine, kullanıcı doğrudan Google’ın yapay zekasıyla karşılaşacak ve aradığı yanıtı burada bulmaya çalışacak. Bu da haliyle X kişinin yıllardır trafik aldığı bir aramadan mahrum kalması demek.

    Web Aramaları 2026’ya Kadar Yüzde 25 Azalacak

    Gartner tarafından yapılan tahminlere göre, arama motorlarından gelen web trafiği 2026 yılına kadar %25 oranında azalacak. SEO danışmanlık şirketi Siege Media’nın CEO’su Ross Hudgens, birçok yayıncı için trafikte %10-20’lik bir düşüş öngörüyor ve bazılarının daha da büyük bir düşüşle karşı karşıya kalacağını belirtiyor. Hatta öyle ki bu sürecin devam etmesi halinde bazı işletmeler tamamen yok olabilir.

    2 Milyar Dolarlık Kayıp

    Yaklaşık 5.000 web sitesine dijital medya hizmetleri sağlayan Raptive, Google’ın arama değişikliklerinin içerik oluşturucuları için yaklaşık 2 milyar dolarlık kayba yol açabileceğini ve bazı sitelerin trafiklerinin üçte ikisini kaybedebileceğini tahmin ediyor. Raptive’in kurucu ortağı ve CEO’su Michael Sanchez, bu değişikliklerin İnternet’in yapısına çok büyük zarar verebileceği, açık ve çeşitli bir ağın hayatta kalmasını tehlikeye atabileceği konusunda uyarıyor.

    Bu endişelere rağmen Google, web sitesi trafiğine öncelik verme niyetini koruyor. CEO Sundar Pichai, geçen haftalarda yaptığı açıklamada şirketin web’in sağlığını korumak için ihtiyatlı davrandığını vurguladı.

    Yapay Zeka Geldi, Web Trafiğinin %96’sı Buhar Oldu

    Web trafiğinde yaşanan düşüşler çoktan başladı bile ve bu noktada çarpıcı örnekler var. Yaptığım aramalarda Austin’de bir güç ve kondisyon antrenörü olan Jake Boley karşıma çıktı. Boley, geçen yıl antrenman ayakkabısı inceleme üzerine web sitesine gelen trafikte yüzde 96’lık bir düşüş olduğunu fark etti. Google, yapay zeka tarafından oluşturulan yanıtlarda hala onun içeriğine atıfta bulunuyor, ancak sonuç olarak daha az kullanıcı sitesini ziyaret ediyor. Boley “İçeriğim kazınacak ve özetlenecek kadar iyi” diyor ama şunu da söylüyor: “Ama normal arama sonuçlarında gösterilecek kadar iyi değil, ki ben de bu şekilde para kazanıyor ve ayakta kalıyorum”. Bir bakıma Google hem Boley’in emeğini alıp yapay zeka ile kullanıyor, hem de bunu yaparken Boley’e sağladığı trafiği keserek cezalandırıyor.

    Google, OpenAI tarafından ChatGPT’nin piyasaya sürülmesinden sonra aramada üretken yapay zekayı denemeye başladı. Google’ın ana rakibi Microsoft, arama motoruna bir yapay zeka sohbet robotu entegre ederek Google’ın da aynı şeyi yapmasına yol açtı. Daha sonra Google, Google Docs ve YouTube video düzenleme araçları da dahil olmak üzere çeşitli ürünlerinde yapay zeka teknolojisini uyguladı.

    Web Sitesi Sahipleri Reklam Vermek Zorunda Kalabilir

    Arama, Google’ın en önemli ürünü olmaya devam ediyor ve şirketin bu yılın ilk çeyreğindeki 80 milyar dolarlık gelirinin %57’sini oluşturuyor. Yapay zeka yanıtları çoğunlukla reklam içerebilecek popüler sorgularda gösterilmese de, bu özellik web sitelerini arama sıralamalarını korumak için reklam satın almaya zorlayabilir.

    Aynı zamanda, yapay zekanın Google aramasına entegrasyonu sorunsuz değil. Yapay zeka tarafından üretilen cevaplar yanlış ve çoğu zaman gerçekle bir ilişkisi olmayabiliyor. Pizza tarifi istediğinizde öyle saçma bir sonuç verdi ki her yerde haber oldu. Google’ın yapay zekası, ona pizza tarifi sorulduğunda, internetten öğrendiği pizza tariflerindeki “tutkal” meselesine aklı ermeyince hamura tutkal dökme tavsiyesinde bulundu. Yani henüz yapay zeka yolun oldukça başında.

    Hukuksal Problemler

    Kaldı ki işin bir de hukuksal tarafı var. Yapay zekanın geniş bir içerik yelpazesi üzerinde, genellikle orijinal yazarların izni veya ödemesi olmadan eğitilmesi, şimdiden yasal sorunlara neden oldu. OpenAI ve Microsoft, telif hakkıyla korunan eserlerin kötüye kullanıldığı iddiasıyla davalarla karşı karşıya kaldı.

    Telif hakkıyla korunan içeriğin yapay zeka tarafından kullanılması genel olarak intihal ile eş tutuluyor. Çünkü bir yayıncı ya da gazeteci yaptığında doğrudan intihal yaptığı dillendiriliyor. Haliyle teknoloji şirketlerinin bu tip durumlar sonrası uygun bir tazminat ödemeden bu uygulamaya devam etmeleri halinde basın sektörü için de tatsız sonuçlarla karşılaşabiliriz.

    Bu zorluklara rağmen, yapay zeka destekli arama ve web bilgilerinin merkezileştirilmesine yönelik ivme azalmıyor. OpenAI, içeriklerini sohbet robotuna yerleştirmek için web yayıncılarıyla anlaşmalar imzaladı bile; bu da bilgiye erişim ve çevrimiçi dağıtım biçiminde potansiyel bir değişikliğe işaret ediyor.

    Otelleri hedef alan yeni siber tehdit tehlike saçıyor

    0

    Kaspersky otel sahiplerini ve personelini hedef alan, dolandırıcıların kimlik bilgilerini çalmaya veya bilgisayarlara kötü amaçlı yazılım bulaştırmaya çalıştığı yeni bir dolandırıcılık planını keşfetti.

    Aldatmaya yönelik söz konusu e-postalar otelin genel e-posta adreslerine gönderilen, misafirlerden gelmiş gibi görünen veya Booking.com’daki ilgilenilmesi gereken kullanıcı yorumlarını ele almak için acil talep kılığına giren yasal soruları veya şikayetleri taklit ediyor. Ancak bu e-postalar esasında otel çalışanlarını kimlik bilgilerini ifşa etmeleri veya kötü amaçlı yazılım indirmeleri için kandırmayı amaçlayan saldırganlardan geliyor.

    Dolandırıcılar, makul nedenlere dayanarak hazırladıkları e-postaları, otel personelinin dikkatini çekmek üzere gerçek müşteri talepleri veya şikayetleri şeklinde yazıyor. Konaklama sektöründe itibara verilen yüksek değer göz önüne alındığında, personel bu e-postalara hemen yanıt verme eğiliminde oluyor. Bu heves, kötü niyetli bağlantılara tıklama veya zararlı ekleri açma olasılığını artırıyor ve tuzağa düşmeye teşvik ediyor. Saldırganlar, sahte e-postalarını göndermek için misafirler tarafından yaygın olarak kullanılan Gmail gibi ücretsiz e-posta hizmetlerini kullanıyor. Bu durum, otel personelinin yasal mesajlar ile e-posta tehditleri içeren mesajları ayırt etmesini zorlaştırıyor.

    Dolandırıcılık amaçlı e-postalar genellikle iki kategoriye ayrılıyor. Birincisi, eski misafirlerden gelen şikayetleri konu alıyor. Bu e-postalarda kaba personel veya temiz olmayan odalar gibi olumsuz deneyimler anlatılıyor ve bazen de fotoğraf veya videolara atıfta bulunuluyor. Amaç, personeli bağlantılara tıklamaya veya kötü amaçlı yazılım içeren ekleri açmaya teşvik etmek. İkinci kategori, potansiyel misafirlerden gelen soruları taklit eden e-postaları içeriyor. Bu e-postalarda olanaklar, fiyatlar veya müsaitlik hakkında sorular soruluyor ya da seyahat planlaması konusunda yardım isteniyor. Saldırının amacı, gelecekteki saldırı planlarında kullanmak veya darknet forumlarında satmak üzere kimlik bilgilerini toplamak şeklinde ortaya çıkıyor.

    Kaspersky Spam Analisti Anna Lazaricheva, şunları söylüyor: “Saldırganlar hedeflerine ulaşmak için genellikle işletmelerin en savunmasız yönlerinden yararlanır. Konaklama sektöründe de müşteri hizmetlerinde mükemmellik için çabalayan otel hizmeti çalışanlarının bu konuya adanmışlığını avantaja çeviriyorlar. Misafirlerin sorularını veya şikayetlerini taklit ederek, personelin sorunları hızlı bir şekilde çözme konusundaki kararlılığını manipüle ediyorlar ve böylece dolandırıcılık planlarının kurbanı olma olasılığını artırıyorlar. Bu saldırılara karşı korunmak için işletmeler sağlam e-posta filtreleme sistemleri uygulamalı, çalışanlarına kötü niyetli girişimleri fark etme konusunda düzenli eğitim vermeli ve acil taleplere yanıt vermeden önce bunların gerçekliğini doğrulamak için protokoller oluşturmalıdır.”