Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Mediatrend Desktop Mediatrend Mobile
Diğer
    Ana Sayfa Blog Sayfa 675

    Akıllı telefon kullanıcıları için olmazsa olmaz aksesuarlar

    Günlük hayatımızda akıllı telefonumuzu daha verimli kullanmak için çeşitli aksesuarlara ihtiyaç duyarız. Bu aksesuarların başında kulaklık, akıllı saat ve taşınabilir batarya gibi ürünler gelir. Bu hafta MediaMarkt internet mağazasından seçtiğim akıllı telefon aksesuarları önerilerinde bulunuyorum. Hazırsanız gelin hemen başlayalım:

    JBL Tune 560BT Kablosuz Kulak Üstü Kulaklık

    JBL Tune 560BT Kablosuz Kulak Üstü Kulaklık

    Özellikle açık alanlarda zaman geçirirken, spor yaparken ya da yolculuklarda telefonunuza eşlik edecek en iyi aksesuar, kuşkusuz iyi bir kulaklıktır. JBL firmasının Tune 560BT model kablosuz kulaklığı, günlük kullanım için ideal seçeneklerden biri. Kablosuz olarak kullanılabilen ve kulak üstü bir kulaklık olan JBL Tune 560BT, pasif gürültü önleme özelliğine sahip. Ürün, müzik ya da podcast dinleme ve telefon görüşmesi yapmak için size eşlik etmek için uygun.

    Amazfit-Neo-Black-

    Amazfit Neo Retro Akıllı Saat

    Spor aktiviteleri başta olmak üzere, günlük kondisyonunuzu takip etmek için akıllı saat yararlı olacaktır. Piyasada çok farklı akıllı saat ve akıllı bileklik seçenekleri var. Amazfit firmasının Neo adlı bu retro modeli, klasik saat görünümü içinde size bir akıllı saatin sağlayacağı pekçok işlevi sunuyor. Suya dayanıklı olması nedeniyle havuz ya da denizde rahatlıkla kullanılabilen ve iddialı pil ömrüyle uzun süre şarj ihtiyacı gerektirmeyen Amazfit Neo, akıllı telefonunuz için iyi aksesuarlardan biri olmaya aday.

    Taşınabilir Şarj Cihazı

    PHILIPS DLP1720CV/97 20.000 mAh Taşınabilir Şarj Cihazı

    Hayatın koşuşturmacası içinde akıllı telefonumuzun şarjının azalması bize büyük stres yaşatır. Hele priz bulamayacağımız bir noktadaysak bu durum kriz düzeyine varabilir. İşte böyle krizler yaşamamak için yanımızda güçlü bir taşınabilir şarj cihazı bulundurmak çok faydalı olacaktır. PHILIPS firmasının DLP1720CV/97 model taşınabilir şarj cihazı, aynı anda iki cihazınızı birden şarj edebiliyor. Böylece gün içinde enerjiniz hiç bitmiyor.

    ZHIYUN Smooth-4 Gimbal

    ZHIYUN Smooth-4 Gimbal

    Akıllı telefonunuza güç katacak cihaz olarak son önerim ise, video çekmek ve bunu da daha kaliteli ve sağlıklı yapmak isteyenler için ZHIYUN firmasının Smooth-4 Gimbal adlı ürünü. Tripodla ya da hareket halinde kullanılabilen bu ürün, en hareketli anlarda bile titreşimsiz ve daha kaliteli video kayıtları yapabilmenizi kolaylaştırıyor.

    Sorularınız olursa yorumlardan bana ulaştırabilirsiniz

    Benim MediaMarkt internet mağazasından seçtiğim akıllı telefon aksesuar modelleri bu kadar. MediaMarkt internet mağazasında satışa sunulan daha fazla aksesuar seçeneği için buradan bilgi alabilirsiniz. Konuyla ilgili sorularınız olursa, aşağıdan yorum bırakarak bana ulaştırabilirsiniz. Şimdilik hoşça kalın.

    Twitter’da beni takip edin: https://twitter.com/melihbayramdede

    YouTube kanalıma abone olun: https://www.youtube.com/c/melihbayramdede


    MediaTrend’de yayınlanan diğer yazılarıma göz atmak ister misiniz?

    Fujifilm Instax Mini 11 ile anında fotoğraf baskısı

    Fujifilm Instax Mini 11 ile anında fotoğraf baskısı

    Fujifilm Instax Mini 11 ile anında fotoğraf baskısı

    En iyi selfie kamerasına sahip akıllı telefonlar

     

    Akıllı telefon sektöründeki değişim tüm hızıyla sürüyor. Teknolojinin de gelişimi ile gün geçtikçe daha yetenekli hale gelen bu küçük akıllı kutular, özellikle kamera tarafında farklı bir kimliğe bürünmeye başladı. Bunlara bir de selfie akımı eklenince, mobil fotoğrafçılığa olan ilgi hiç olmadığı kadar arttı.

    Durum böyle olunca akıllı telefonları, lensleri ve kameraları bilimsel olarak değerlendiren bağımsız bir şekilde kıyaslayan DxOMark gibi platformlar da her geçen gün güncel listeleriyle karşımıza çıkmaya başladı. Peki son dönemde çıkış yapan akıllı telefonların selfie performansları nasıl? Yazımızda anlattık…

    Mobil fotoğrafçılar için en iyi kameraya sahip akıllı telefonlar

    Zirvede Huawei P50 Pro modeli yer alıyor

    DxOMark tarafından açıklanan verilere göre son dönemde piyasaya sürülen akıllı telefonlar arasında en iyi selfie performansına sahip model Huawei P50 Pro oldu. Yapılan testlerden 106 puan almayı başaran cihaz, arka kameradaki başarısını selfie kamerasında da devam ettirdi.

    İşte DxOMark selfie kamera puanı en yüksek 20 akıllı telefon:

    1. Huawei P50 Pro – 106 puan
    2. Huawei Mate 40 Pro – 104 puan
    3. Huawei P40 Pro – 103 puan
    4. Google Pixel 6 Pro – 102 puan
    5. Asus ZenFone 7 Pro – 101 puan
    6. Huawei nova 6 5G – 100 puan
    7. Samsung Galaxy S21 Ultra 5G (Exynos) – 100 puan
    8. Samsung Galaxy Note 20 (Exynos) – 100 puan
    9. Samsung Galaxy Note 20 Ultra 5G (Exynos) – 100 puan
    10. Samsung Galaxy S20 Ultra 5G (Exynos) – 100 puan
    11. iPhone 13 Pro Max – 99 puan
    12. iPhone 13 Pro – 99 puan
    13. iPhone 13 – 99 puan
    14. iPhone 13 mini – 99 puan
    15. Samsung Galaxy S21 Ultra 5G (Snapdragon) – 99 puan
    16. Samsung Galaxy Note 10+ 5G (Exynos) – 99 puan
    17. iPhone 12 Pro Max – 98 puan
    18. iPhone 12 Pro – 98 puan
    19. iPhone 12 mini – 98 puan
    20. iPhone 12 – 98 puan

    Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Size göre hangi akıllı telefon kaçıncı sırada olmalıydı? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın.

    İş dünyasında 2022 yılında öne çıkacak dijital dönüşüm trendleri

    Salesforce’un yazılım şirketlerinden MuleSoft’un en son araştırması, hiper otomasyonu, hibrit deneyimleri, dağıtık bilgi işlemi ve veri patlamasını tüm işletmelerin karşılaştığı yeni zorluklar ve fırsatlar olarak tanımlıyor. Araştırma, yedi ana trendle 2022 ve sonrası için iş dünyasında hızlandırılmış bir dijital dönüşüme işaret ediyor. Araştırmaya göre 2022’de dijital dönüşümü şekillendirecek 7 trend şöyle:

    Trend 1: İşin geleceği bağlantılı, hibrit deneyimler üzerine inşa edilecek

    Pandemi çalışma ortamlarını ve bununla birlikte çalışan beklentilerini geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirdi ve kurumları üretkenliği artırmak ve yetenekleri elde tutmak için önce dijital ve bağlantılı deneyimler sunmaya zorladı.
    Gartner, 2019 ve 2021 yılları arasında iş birliği platformlarının kullanımının % 44 oranında arttığını ortaya koyuyor. McKinsey ise araştımalarında, küresel işgücünün %20’sinden fazlasının üretkenlik üzerinde herhangi bir etki yaratmadan çoğunlukla ofisten uzakta çalışabileceğini ifade ediyor. Bu koşullarında önümüzdeki yıl otomasyon, karma ve bağlantılı bir çalışma ortamında önemli bir rol oynayacak. Düşük kod tekniklerinin kullanılması ise bağlantılı çalışan deneyimleri oluşturma açısından kritik bir rol üstlenecek.

    Trend 2: Birleştirilebilir iş olgunlaşıyor
    Daha hızlı yenilik yapma baskısı artmaya devam ettikçe, kurumlar daha fazla çeviklik arayacak ve bu da birleştirilebilir ve olay odaklı mimarilere artan bir yönelime yol açacak.

    Mulesoft’a göre, dijital ekonomi, kullanıcı deneyimini iyileştirme konusunda kurumlarda baskı yaratıyor. PwC’ye göre, her üç tüketiciden biri, sadece bir kötü deneyimden sonra sevdikleri bir markadan uzaklaşacak. Kuruluşların çevikliği artırmasının ve hızla artan bu beklentileri karşılamasının en etkili yollarından biri, yeniden kullanılabilir API’ler üzerine inşa edilmiş, birleştirilebilir bir işletmeye dönüşmek. Bu API’ler, kurumların dijital yeteneklerini ve verilerini, çalışanların kendi çözümlerini oluşturmak için başka şekillerde yeniden kullanabilecekleri bir dizi değiştirilebilir yapı taşına dönüştürmek için kullanılabilecek. Dijital ticaretin geleceği, bağlantılı ve birleştirilebilir bir organizasyon olmaya en iyi örnektir. Gartner bunu “Birleştirilebilir İşletme” olarak tanımlarken, birleştirilebilir ticaret, alışveriş altyapısına uygulanan bu fikrin ifadesi olarak tanımlanıyor. Gartner’e göre, birleştirilebilir iş, değiştirilebilir yapı taşlarından yapılmış bir organizasyon oluşturmak anlamına geliyor.

    Trend 3: İş teknolojisi uzmanının yükselişi.
    Dijitalleşme gerekliliğinin kurumlar üzerindeki artan baskısı ile iş teknoloji uzmanları, BT departmanlarının inovasyonu hızlandırma çabalarında önemli bir rol oynayacaklar.

    Mulesoft’a göre, pandemi sırasında dijital girişimlerin iş hacmi iki katına çıktı ve bu da dijital ekiplerin iş yükünü artırdı. 2022’de iş teknolojisi uzmanları, inovasyonu hızlandırmak için BT ekipleriyle birlikte çalışarak bu baskının bir kısmını hafifletecekler. Gartner, iş teknolojisi uzmanlarını başarılı bir şekilde etkinleştiren kurumların dijital iş sonuçlarını hızlandırma olasılığının 2,6 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Ancak, bunu yapmak için doğru araçlara yatırım yapmak şart. Gartner’a göre, 2024 yılına kadar teknoloji ürünlerinin ve hizmetlerinin %80’i teknoloji uzmanı olmayanlar tarafından gerçekleştirilecek. Düşük veya kodsuz yaklaşımlar ve AI destekli geliştirme araçları bu konuda öne çıkacak. Gartner, iş teknolojisi uzmanlarının %77’sinin günlük işlerinde rutin olarak otomasyon, entegrasyon, uygulama geliştirme veya veri bilimi ve AI araçlarının bir kombinasyonunu kullanacağına işaret ediyor.

    Trend 4: Hiper otomasyon dijital değerin kilidini açacak
    Hiper otomasyon, üretkenliğin kilidini açacak, pazara sunma süresini hızlandıracak. Ayrıca çalışan ve müşteri deneyimlerini de dönüştürecek.

    Otomasyon, parça parça projelerde kullanılmaktan ziyade modern dijital girişim için temel bir itici güç olacak. Hiper otomasyon ise bu noktada, düşük kod platformları, makine öğrenimi ve robotik süreç otomasyonu (RPA) gibi çoklu entegre teknoloji yeteneklerinin devreye alınması ile otomasyonun ölçeklendirilebilmesi ile ilgilidir. Araştırmalara göre 2020’den itibaren yaklaşık %24 büyüyerek 2022’ye kadar yaklaşık 600 milyar dolar değerinde olacağı tahmin edilen bir pazardan söz ediyoruz. Deloitte’a göre, iş liderlerinin %93’ü 2023 yılına kadar RPA teknolojisini daha yaygın kullanacak. Müşteri hizmetleri, hiper otomasyonun etkileyeceği alanlardan biri olacak ve iş süreçlerinin esnekliğine, verimliliğine ve müşteri memnuniyetine önemli katkılar yapacak. Bu alanda özellikle gelişmiş yapay zeka teknolojilerinin entegre olduğu sohbet botları ciddi bir fark yaratacak.

    Trend 5: Güvenlik daha öncelikli hale gelmeli

    Kurumlar dijitalleşirken, tüm ağ alt yapılarını, uygulamalarını ve otomasyon süreçlerini güvenli hale getirmek zorundalar.

    Güvenlik kaygıları her zaman dijital girişimlerin gündeminde olacak. BT ve iş dünyası liderlerinin yaklaşık %87’si güvenlik hususlarının inovasyon hızını yavaşlattığını iddia ederken, %73’ü sistemler daha entegre hale geldikçe belirli güvenlik ve yönetişim kaygılarının arttığını söylüyor. Gartner, 2022 yılına kadar uygulama programlama arabirimi (API) saldırılarının en sık saldırı vektörü haline geleceğini ve kurumsal web uygulamaları için veri ihlallerine neden olacağını öngörüyor. Forrester’a göre, güvenlik karar vericilerinin %21’i gelecek yıl güvenlik geliştirme süreçlerine öncelik vermeyi planlıyor.

    Trend 6: Hibrit çalışma ile dağıtık bilgi işlem yükseliyor
    Dijital dünya hibrit ve çoklu bulut ortamlarını daha fazla benimsedikçe, bu ortamları entegre etmenin ve yönetmenin evrensel bir yolunu bulmak, başarılı bir dijital dönüşüm stratejisi için öncelikli hale gelecek.

    BT ve iş dünyası liderleri, hem çalışanlar hem de müşteriler için kesintisiz dijital deneyimler yaratma yeteneğinin modern organizasyonların başarısının anahtarı olduğu konusunda hemfikirdir. 2022 yılında kuruluşlar bu soruya cevap ararken evrensel API yönetimi de ön plana çıkacak. Bulut çözümleri, birçok kuruluşun pandeminin yarattığı zorlukların üstesinden gelmesini sağladı. Bununla birlikte, modern dijital ekosistemlerin karmaşıklığını da büyük ölçüde arttı. Günümüzde işletmelerin %92’si çoklu bulut stratejisine sahipken, %82’si karma bulut kurulumuna sahiptir. Deloitte’a göre, neredeyse tüm (%97) BT yöneticileri esnekliği artırmak ve düzenleyici gereklilikleri desteklemek için iş yüklerini iki veya daha fazla buluta dağıtarak türünün en iyisi bir yaklaşım benimsemeyi planlıyor.

    Trend 7: Doğru veri kaynakları iş dünyası için kritik hale gelecek

    İş süreçleri daha fazla dijitalleştikçe, tüketicilerin doğru verileri doğru bağlamda ve zamanda elde edebilecekleri veri kaynaklarına ihtiyacı da önem kazanacak.

    Dünya bir veri patlamasına tanık oluyor. Yalnızca 2020’de 64’ün üzerinde zettabayt (ZB) oluşturuldu ve IDC’ye göre 2025’e kadar %23 oranında bir büyüme bekleniyor. Bu durumun sebep olduğu BT karmaşıklığı, tescilli sistemler ve stratejik yön eksikliği ile kendi zorluklarını beraberinde getiriyor.
    2022’de başarılı bir veri odaklı kurum olmak için, kurumların veri kaynaklarını gözden geçirerek doğru kaynaklar sahip olmaları ve bunun içinde işletme genelinde siloları yıkmaları gerekiyor. İş dünyası liderleri, daha iyi karar almak ve tüm verilerini anlamlandırmak için yalnızca makine öğrenimi ve veri analitiğine bakabilir.
    Gerçekten veri odaklı bir işletme olmak ne anlama geliyor? Her şey, iş süreçlerini dönüştürmek için yapay zeka destekli analitikten elde edilen iç görüleri kullanmakla ilgilidir. Sonuçta amaç, daha fazla gelir ve başarı sağlayarak iş sonuçlarını iyileştirmektir. Accenture’a göre, gerçek anlamda veri odaklı kurumlar yıllık %30’un üzerinde büyüme yaşıyor. Ek olarak, işletmelerin %81’inin verilerinin tüm potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için hala sağlam bir veri stratejisi yok. Bu noktada API liderliğindeki bağlantı ortalama 3 kat daha hızlı proje teslimine ve bakım maliyetlerinde %63’lük bir azalmaya neden olabilir.

    Metaverse ile İlgili Bilinmeyenler

          Metaverse terimi ilk olarak 1992 yılında yazar Neil Stephenson tarafından bir bilim kurgu romanı olan Snow Crash’da dillendirildi. Bu romanda, 3 boyutlu sanal bir ortamda, insanların kendileri için seçtikleri avatarlar arasındaki etkileşim ele alınıyordu. Daha sonra, bazı roman ve bilim kurgu filmlerinde  sanal ve artırılmış gerçeklik konuları incelenmişse de, Facebook’un adını Meta olarak değiştirmesi ile Metaverse yeniden gündem oldu.  Metaverse ile ilgili bilinmeyenler başlıklı bu yazımda, tıpkı internetin ilk yıllarında sahip olduğu potansiyelin tam olarak anlaşılamaması gibi, Metaverse’in de daha başında olduğumuzdan insanlığa neler sunduğundan bahsedeceğim.

    Facebook Neden Meta Oldu?

          Facebook, geçtiğimiz günlerde adını ” Meta ” olarak değiştirdiğini duyurduğunda, sosyal ağ devinin bu ismi seçerken, uzmanların sosyal medyanın geleceği olarak ifade ettiği  “Metaverse ” teriminden esinlendiği ortaya çıktı. Facebook yönetimi yeni ismi seçerken, aslında çok önemli stratejik bir karar vererek, popülaritesini yitirmiş olan ağın, günümüzdeki pandemi koşulları çerçevesinde güncellemesini de yaptı. Facebook ile birlikte konunun uzmanlarının da hemfikir olduğu şekilde, internet dünyasını değiştireceği düşünülen Metevarse’de milyarlarca insanı nelerin beklediğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

    Metaverse Nedir?

          Metaverse ya da sanal evren, insanların herhangi bir fiziksel çaba harcamadan, sanal ya da artırılmış gerçeklik cihazları ile tamamen zihinsel olarak bulundukları algısal evren olarak tanımlayabiliriz. İlk bakışta sanki sanal bir oyun ortamı gibi düşünülen Metaverse’ü, 3 boyutlu sanal ortamda eğlenceli animasyonlar olarak da düşünmemek gerekiyor. Günümüzde çağdaş internet deneyimi iki boyutta geçiyorsa, Metaverse ortamında 3. bir boyut daha işin içine giriyor. Kulaklık ya da gözlük kullanılarak girilen Metaverse’de gerçek hayattaki insanların, yerlerin ve şeylerin sanal karşılıklarının bulunduğu, gerçek dünyanın dijital karşılığı yer alıyor.  Blokchain teknolojisi ile entegre edilmiş, tam anlamı ile dijital ikizinizin sanal olarak yaşadığı Metaverse’de  Web 3.0 altyapısı kullanılıyor.

    Web 3.0 Nedir?

          Metaverse ile entegre çalışacağı düşünülen Web 3.0 teknolojisi, yapay zeka ve makine öğrenimini temel alan yeni nesil internet teknolojisi olarak tanımlanabilir.  İnternet ortamında herhangi bir aracı kullanılmadan, son kullanıcıya hitap eden ve daha fazla kişiselleştirilmiş bilgiyi daha hızlı şekilde Blokchain teknolojisi ile sunan bir internet altyapısı kullanılıyor.

          Web 3.0 teknolojisinde herhangi bir merkeziyetçi yapı olmadan, aracı kullanılmadan, iletişimin direk olduğu bir yapı kullanılıyor.  Metaverse sanal ortamında Web 3.0 internet altyapısı kullanılmaya başlandığında, yapay zekanın semantik yani sezgisel anlamlandırması kullanılmaya başlıyor. Aynı zamanda, şeylerin interneti de dediğimiz nesnelerin interneti ile gerçek ortamda oluşan verinin sanal ortamda kullanılıp anlamlandırılması söz konusu oluyor.

    Metaverse dünyasında neler oluyor?

          Her ne kadar Metaverse kavramını Facebook’ın adını Meta olarak değiştirmesi ile daha fazla duyar olsak da, Metaverse sadece bir şirkete bağlı kalmayacak. Metaverse dünyasına giriş yapabilmek için bir sanal gerçeklik gözlüğü kullanmak gerekiyor.  Facebook sahibi olduğu sanal gerçeklik gözlüğü Oculus VR ile Metaverse sanal dünyasına giriş yapılabiliyor. Oculus VR’ın fiyatının yüksek olması nedeniyle fazla tutulmasa da, aynı işlevi gören farklı firmaların farklı ürünleri de bulunuyor.

          Metaverse sanal dünyasında insanlar oyun oynamakla birlikte, sanal dünyada oluşturduğu avatarı ile diğer arkadaşlarıyla toplantılar yapıp,  artırılmış gerçeklik ortamında aynı sanal mekanlarda zaman geçirebilirler. Metaverse’ün gelecekte daha da fazla kullanılacağını düşünen yatırımcılar, bu sanal dünyaya büyük yatırımlar yapılmaya başlandı. İnsanlar bu sanal dünyada sanal alanlar alarak, sanal evlerde yaşamaya başladılar. Sanal alışveriş merkezleri kurularak büyük markaların sanal mağazalarından alışveriş yapılmaya başlandı. Alışverişlerde cripto para kullanılıp, siparişlerini gerçek hayattaki evlerine yönlendirmeye başladılar.

          Metaverse ortamı akla gelebilecek bütün sektörler için büyük fırsatlar sunmakla birlikte, arada aracının olmaması ve güvenlik nedeniyle kontrol mekanizmasının fazla kullanılamıyor olması nedeniyle  potansiyel tehlikelerde barındırmaktadır.

          Twitter takip için @salihertugrul      YouTube kanalım

    Marvel’s Guardians of the Galaxy İnceleme

    0

    Süper kahraman filmlerini çok seviyor ve bilgisayarınızda ya da konsolunuzda bu dünyaya dair biraz daha zaman geçirmek istiyorsanız yepyeni bir seçeneğiniz var. Kendine özel hikayesi ile Marvel’s Guardians of the Galaxy sizi bekliyor.

    Marvel’s Guardians of the Galaxy oyununa adım atmamız ile birlikte yeni bir maceranın başında buluyoruz kendimizi. Bugüne kadar oynadığım çoğu süper kahraman konseptli yapım kendini biraz daha dünyanın kurtarılmasına yönelik başlangıç ile oyuncuma empoze ederken, bu oyunda çok nadiren görülebilecek bir giriş ile karşılaşıyoruz. Adım attığımız oda, orada ana karakterimizin anıları, yaşayan bir an gibi karşımızda durması, merak edip kurcalanacak sağa sola dağılmış objeler ile birlikte sizi bu oyunun konseptine yakınlaştırıyor. Temel olarak başı belaya giren kahramanlarımızın başından geçen olayları onlarla deneyimliyoruz. Diğer süper kahraman konseptlerine göre tek ve büyük bir farkla. Daha eğlenceli bir şekilde olaylar patlıyor!

    Görsel açıdan yapım fevkalade bir çizgide ilerliyor. Yapımın kaliteli grafiksel çizgisi ile birleşen renkli atmosferi sizi Marvel evreninde interaktif bir deneyime girmiş gibi hissettirebilir. Görsel ve işitsel olarak atmosferin gücüne en büyük katkıyı karakterlerin dialogları ve etkileşimleri sağlıyor. Filmlerde gördüğünüz o esprili anları oyun akarken yaşamak ayrı bir keyif sunuyor. Karşılaşılan olaylara karakterlerin verdiği ilginç tepkilerde şaşırıyor, başa gelen çekilir diyerek yola devam etme isteğinde her bir adımda biraz daha derinlere iniyoruz. Seçimlerinize göre şekillenen dialoglar ise bu pastanın çileği diyebiliriz. Yaşanan dialoglar ile film setinin içinde gibi kendimi hissettiğimi söyleyebilirim.

    Oyunun gidişatı lineer bir yapıda ilerliyor. Bilindik süper kahraman oyunlarında karşımıza gelen ilerle-döv-araştır konseptinin çok dışına taşmadan sizi eğlendirerek bir senaryo içinde yürütüyor. Etrafı araştırmak ve az biraz kapsamlı hale gelen, detaylanabilen harita aşamasında yolunuzu kaybetmeden aksiyona ortak olabiliyorsunuz.

    İlerleme ve senaryoya ek olarak oynanış ve oyunun kalbinin attığı aksiyonlu dövüş tarafında ise taşlar biraz daha yerine oturuyor. Kahramanlarımız ve onların özellikleri burada öne çıkan nokta oluyor. Bildiğiniz gibi süper kahraman konseptinde kahramanların artı ve eksi yönleri vardır. Burada da Drax, Gamora, Rocket ve Groot için üstün noktalar sizin savaş kabiliyetinizi oluşturuyor. Gamora ve Drax’ın yakın dövüş yetenekleri, Rocket’in menzilli saldırıları ve Groot’un düşmanları durdurabilme gücü size dengeli bir ekip olabilmeyi mümkün kılıyor. Tabii ki burada yetenekleriniz sonsuz kullanıma sahip değil. Onları aktif edebilmenin zaman açısından bir bedeli var. Dövüşün gidişatına göre cooldown’u dolan karakterin süper gücüne basa basa ilerliyor ve pata küte efektiyle birlikte bol şamatalı, yüksek aksiyonlu dakikalar yaşıyorsunuz.

    Oyunun bütün konseptini 5-10 basamak yukarı taşıyan kısım ise bence kesinlikle müzikler. Öyle anlar yaşanıyor, öyle anılara dönüşüyor ve öyle şarkılar ile birleşiyor ki bu kompozisyonlar, hiç bitmesin istiyorsunuz. 38 yaşına doğru giden biri olarak Blondie, Blue Oyster, Bobby McFerrin, EUROPE, Bonnie Tyler, KISS, Mötley Crüe Def Leppard, Rainbow, A-ha, Soft Cell, Twisted Sister ve Billy Idol’ın ikonik şarkılarını duyduğumda bir oyundan daha fazlasını kulaklarımda hissettiğimi fark ettim. Çok iyi ve çok başarılı şarkı seçimleri ile yapım beni kalbimden vurdu diyebilirim.

    Marvel’s Guardians of the Galaxy size bir Marvel filminin nasıl keyifli ve eğlenceli oyun olarak önümüze gelebileceğini gösteren nadir yapımlardan biri. Oyunun atmosferinin bunda payı büyük.

    Marvel’s Guardians of the Galaxy oyunu ilginizi çekti ise PS4 Sürümünü buradan, PS5 sürümünü buradan, XBOX sürümünü ise buradan tıklayarak satın alabilirsiniz.

    Horizon Zero Dawn’da yüzde 50 performans artışı ile deneyim farklılaşıyor

    0

    “Horizon Zero Dawn”, NVIDIA DLSS ve daha fazlasıyla %50’ye varan performans artışı elde ediyor…

    Aralık ayı için DLSS özellikli oyunlar listesinde bulunan ICARUS, Diablo 2: Resurrected ve Chorus’un arasına Horizon Zero Dawn ve Lemnis Gate de katılıyor. NVIDIA DLSS’yi destekleyen oyunların ve uygulamaların sayısı artık 140’ı geçti. Ayrıca Sony, God of War için oyunun bilgisayar sürümüne özel olarak yer alan teknolojiler için bir fragman ve önerilen özellikler listesini yayınladı.

    Guerilla Games, Horizon Zero Dawn Complete Edition oyununa, bugün gelecek bir yamayla birlikte NVIDIA DLSS teknolojisini ekliyor. Horizon Zero Dawn’da DLSS etkinleştirildiğinde oyun içi performansta mükemmel görüntü kalitesini korunarak %50’ye varan bir artış elde ediliyor. DLSS sayesinde elde edilen performansla GeForce RTX 3060 ve üzeri tüm NVIDIA ekran kartları, kusursuz bir Horizon Zero Dawn deneyimi için 4K çözünürlükte 60 FPS’yi geçiyor.

    Guerrilla tarafından geliştirilen ve Sony Interactive Entertainment tarafından yayınlanan Horizon Zero Dawn, aldığı sayısız ödülün yanı sıra PC’de 700.000’den fazla sattı.

    God of War’ın yeni PC özellikleri fragmanı ve önerilen özellikler

    Sony Interactive Entertainment ve Santa Monica Studio, bugün PC’de God of War için sistem gereksinimleriyle birlikte yeni görüntülere sahip yeni bir PC özellikleri fragmanını duyurdu. God of War, DLSS ve NVIDIA Reflex özelliklerine sahip olacak.

    Daha fazla DLSS oyunu

    Deep Silver’ın şu anda PC’de bulunan yeni bilim kurgu aksiyon-macera oyunu Chorus, NVIDIA DLSS ve gerçekçi ışın izlemeli yansımalarla geliştirildi ve GeForce RTX oyuncularına kusursuz bir deneyim sunuyor. Etkinleştirildiğinde, NVIDIA DLSS performansı %45’e kadar artırıyor.

    Samsung’un The Frame satış rakamı 2021’de bir milyona ulaştı 

    The Frame’in Kuzey Amerika ve Avrupa pazarlarında yakaladığı popülerlikle birlikte, 2017’den bu yılın sonuna kadar toplam satış rakamının iki milyonu aşması bekleniyor.

    Samsung Electronics The Frame’in bu yıl bir milyonun üzerinde satış rakamı yakalayarak, Lifestyle Ekran serisinde yıllık bir milyonun üzerinde satış rakamına ulaşan ilk ürünü olduğunu açıkladı. The Frame’in 2017 yılında piyasaya sürülmesinden bu yana toplam satışların, Kuzey Amerika ve Avrupa pazarlarındaki yoğun talep nedeniyle yıl sonuna kadar iki milyonu aşması bekleniyor.

    Samsung, The Frame’i şık bir resim çerçevesi gibi görünen bir TV olarak tasarladı. Kapalıyken en sevdiğiniz sanat eserlerini görüntüleyen The Frame ile bir sanat galerisinin güzelliğini yaşam alanınıza taşıyabiliyorsunuz. Yaşam alanlarına güzel bir uyum sağlayarak gerçek bir tablo gibi görünen The Frame, teknolojik gücü ile de dikkat çekiyor. Quantum Dot teknolojisini kullanan bu TV, canlı görüntüler için %100 renk hacmi sağlarken Çift LED teknolojisi de kontrastı artırıyor, böylece geniş açılarda dahi gerçekçi renkler sunuyor.

    Samsung Electronics Başkan Yardımcısı ve Görsel Ekran Birimi Satış ve Pazarlama Ekibi Başkanı Simon Sung, “The Frame sadece TV izlemek için kullanılan bir ürün değil. Aynı zamanda tasarımıyla bulundukları alanları ve geniş bir sanat koleksiyonuyla da tüketicilerin yaşamlarını zenginleştiren bir yaşam tarzı ürünüdür. Tüketicilerin değişen ihtiyaç ve isteklerini karşılamak üzere yenilikçi yollar bulmak ve The Frame’in sunduğu olanakları güçlendirmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bunun yanında Art Store’daki koleksiyon yelpazesini daha da genişletmek amacıyla yeni müzeler, galeriler ve sanatçılarla ortaklıklar kurmak için araştırmalarımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.

    Twitter, 2021 yılının en çok konuşulan isimlerini açıkladı

    Bu yıl Türkiye Twitter’da en çok siyaseti, futbolu, orman yangınlarını ve sağlığı konuştuk…

    Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı bir araya getiren Twitter, 2021 yılında Türkiye’de de insanların sohbet ve etkileşim için buluşma noktası haline gelirken, sağlıktan siyasete, müzikten spora gündemin nabzını tutmayı başardı.

    Twitter, 2021 yılının Türkiye’de en çok konuşulan isimlerini, hashtag’lerini ve Tweetlerini açıkladı. Açıklanan rakamlara göre; Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Twitter’da en çok konuşulan ve Tweetlerde en çok bahsedilen isim oldu. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı izledi.

    Twitter’da en çok konuşulan isimlere baktığımızda futbol dünyasından iki isim ilk 20’de kendine yer buldu. Fenerbahçeli Mesut Özil listede 14. sırada, Galatasaray’ın teknik direktörü Fatih Terim ise 17. sırada yer aldı. En çok etkileşim alan hesaplar arasında ilk 5’te sadece Fenerbahçe’nin @Fenerbahçe hesabını gördük.

    En çok retweet edilen tweetlere spor damgası

    2021 yılında Türkiye’de en çok Retweetlenen Tweetlere baktığımızda spor ve futbolun ezici üstünlüğünü görüyoruz. İlk 20 listesinde, 14 tweet, futboldan ve üç büyük takımdan tweetlerdi. Mesut Özil’in Fenerbahçe’ye gelişini müjdeleyen tweet birinci, Beşiktaş’ın şampiyonluk tweeti ikinci sırada yer aldı. Yine spor kulüplerimizin önemli günlere ve sosyal konulara ilişkin Tweetleri de yoğun bir şekilde retweetlendi.

    Olimpiyatlarda genç sporcularımız ve özellikle kadın sporcularımız Türkiye’ye gururlu anlar yaşattı. En çok beğeni alan Tweetlere baktığımızda ilk sıralarda yer alan isimlerden biri de boksör Buse Naz Çakıroğlu’nun yarı finale çıkma sevincini paylaştığı tweet’i oldu.

    Sony’den sekiz yeni teknoloji

    Sony, “Duygulara ilham veren teknolojiler” başlığı altında şirketin gelişimine yön veren sekiz teknolojiyi tanıttığı bir çevrimiçi etkinlik gerçekleştirdi.

    1- Crystal LED ve sinema kameraları sayesinde Sanal Prodüksiyon mümkün hale geliyor

    Crystal LED, Sony’nin benzersiz LED kontrol teknolojisi ile BRAVIA®’da geliştirilen sinyal işleme teknolojisini bir araya getiren bir LED ekrandır.

    2- EPTS ve Veri Görselleştirme Teknolojisi

    Sony Group şirketlerinden Hawk-Eye Innovations Ltd’nin, futbolda, özel takip kameraları tarafından çekilen canlı video görüntülerinin içinden oyuncuların ve maçtaki topun hareketlerini yakalayarak gerçek zamanlı hareket verilerini milimetrik doğrulukla toplayan Elektronik Performans Takip Sistemleri’ne de (EPTS) oldukça dikkat çekiyor.

    3- Olağanüstü bir gerçeklik hissiyle deneyim paylaşımı 

    Sony, yüksek çözünürlüklü bir 3D mekânın görüntülendiği ve tek gözle 4K, iki gözle bakıldığında ise 8K seviyesinde yüksek çözünürlüğe ulaşan bir ‘başa takılan’ sanal gerçeklik (VR) ekranı (head-mounted display-HMD) sundu.

    4- Süper-çözünürlük teknolojisini ile prodüksiyon verimliliği arasında denge de kalın

    Büyük miktarda veriye sahip 3D içerikler için, kullanılan ışın sayısını azaltarak ve görüntüleri karakter şekli, doku ve ışık gibi bilgilere dayalı işleyerek prodüksiyon süresini birkaç yüz kat düşürmek mümkündür. Bu teknoloji, uygulama alanlarını 2D’den 3D’ye doğru genişletmek ve eğlence alanında geniş bir uygulama yelpazesi sunma hedefi doğrultusunda içerik üreticilerin sesini yansıtan Sony Pictures Entertainment iş birliğiyle geliştiriliyor.

    5- PlayStation®5’te kullanılan nefes kesici üç teknoloji 

    PlayStation®5’te kullanılan üç teknoloji tanıtıldı: Tempest 3D ses, dokunsal geribildirim ve uyarlanabilir tetikler. Tempest 3D ses, son derece hassas ses konumlaması sunmak üzere DSP (Dijital Tek İşlemci) ile tasarlandı; böylelikle ses, dinleyicinin etrafında, sanki sayısız hoparlörün olduğu bir kürenin içindeymiş gibi, 360 derecede her yönden duyulabiliyor.

    6- Işık partiküllerinden yüksek hassasiyetli algılama sağlayan SPAD derinlik sensörü

    Sony’nin CMOS görüntü sensörlerinin geliştirilmesi sürecinde elde edilen verilerden faydalanan sensörler, tek bir kompakt çip ile hem kısa hem de uzun mesafeleri yüksek hız ve yüksek hassasiyetle ölçüyor.

    7- “Manipülatör” ile insan elinin hassasiyetini yeniden keşfedin

    Manipülatör, nesneleri tıpkı insan eli gibi hassas bir şekilde kavrayabildiği için bu teknolojinin geleneksel endüstriyel robotların kullanılamadığı yeni alanlarda insanlara yardımcı olması bekleniyor.

    8- Dünya ‘MIMAMORI’ Platformu gezegeni koruyor

    Hayata geçirildiği takdirde yeryüzünün herhangi bir noktasında meydana gelenleri algılama, çevresel sorunlar ve afetler gibi anormallik belirtilerini tespit ederek sorunları henüz oluşmadan önlemeye yardımcı olacak bir sistem.

    AnTuTu, kasım ayının en iyi iOS cihazlarını duyurdu!

    Gün geçtikçe yeni bir Android telefonun piyasaya sürülmesinin aksine iOS tarafında işler biraz daha sakin. Şu an için iddialar doğruysa, Apple’dan önümüzde yılın mart ayına kadar herhangi bir lansman veya etkinlik beklenmiyor. Ancak yine de şirketin bünyesinde barındırdığı modeller özelinde performans olarak ciddi bir rekabet söz konusu.

    Özellikle M1 çipli iPad modellerinin de çıkış yapmasıyla farklı bir boyuta geçildi. Bu zamana kadar genellikle en yeni iPhone modelleri en performanslı iOS cihazları olarak karşımıza çıkarken, bu durum son dönemde değişmeye başladı. Peki kasım ayının küresel çapta en iyi ve performans gösteren iOS cihazları hangileri? Cihazların genel performanslarını test ederek karşılaştıran AnTuTu platformu açıkladı.

    Not: Sıralamada 1 ila 31 Kasım tarihleri arası baz alınmıştır. Buna ek olarak söz konusu puanlar AnTuTu V9 sürümüne dayanmaktadır.

    En iyi ekrana sahip akıllı telefonlar

    12.9 inç iPad Pro 5 zirveyi bırakmıyor

    Her ne kadar şirketin en yeni ve güçlü ürünleri iPhone 13 serisi olarak görülse de, son birkaç aydır en iyi iOS cihazı ünvanını 12.9 inç iPad Pro 5 modeli alıyor. Toplamda 1.243.089 puan almayı başaran tableti 1.177.912 puanla yine aynı seriden 11 inç iPad Pro 5 takip ediyor. Üçüncü sırada ise 843.596 puanla 12.9 inç iPad Pro 3 yer alıyor.

    En çok merak edilen cihazların başında gelen iPhone 13 Pro Max ise 842.234 puanla dördüncü sırada bulunuyor. İşte ekim ayının en iyi performans gösteren 10 iOS cihazı:

    1. iPad Pro 5 (12.9 inç) – 1.243.089 puan
    2. iPad Pro 5(11 inç) – 1.177.912 puan
    3. iPad Pro 3 (12.9 inç) – 843.596 puan
    4. iPhone 13 Pro Max – 842.234 puan
    5. iPhone 13 Pro – 833.936 puan
    6. iPad Pro 4 (12.9 inç) – 828.312 puan
    7. iPad Pro 4 (11 inç) – 820.842 puan
    8. iPhone 13 – 814.197 puan
    9. iPad mini 6 – 809.501 puan
    10. iPad Pro 3 (11 inç) – 799.187 puan